03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 AGUSTOS 1990 CUMHURİYET/15 KÖRFEZ KKİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZt... KÖ1 SUUDİ ARABİSTAN Cidde'de kimyasal silah korkusuIrak'm Yemen'e kimyasal silah yerleştirdiği yolundaki söylentiler halk arasında derin kaygı yarattı. Suudi televizyonu haberlerde gelişmelere sınırlı yer veriyor. Halk daha çok, Suudi Arabistan'dan izlenen Mısır televizyonu aracılığı ile bilgilenmeye çakşıyor. Birçok yerde olduğu gibi Cidde'de yaşanan kimyasal silah korkusu insanları evlerine kapanmaya itiyor. Yurtdışma çıkışlar da buna bağlantılı olarak kısıtlı. Kral Fahd da bu yıl hac sohrası Cidde'de normalden uzun kalmış, çünkü Cidde Irak füzelerinin menzilinden uzakta. SINIRAÇILIYOR Ürdün'de göçmen depremiKuveyt ve Irak'tan kaçarak Ürdün'e sığınanların sayısı 120.000'i buldu. Ürdün BM'den 'acil yardım' çağrısında bulundu. Dış Haberler Servisi — Irak'ın Kuveyt'i işgal ve ilhak etmesinden sonra bu ülkeden kaçan on binlerce yabancının 'kurtuluş kapt- sı' haline gelen Ürdün, şu anda toprakla; nnda bulunan yaklasık 120.000 goçmen yü- zunden buyuk bir kriz yaşıyor. Ürdun, göç- menlere yiyecek, bannma ve ulaşun gibi ge- reksinimlerini karşılayamadığmı açıklaya- rak BM'den *ıril yardım' talep etti. Çeşitli ülkelerin Urdün'e yardımları da sürüyor. Ürdun, onceki gün kapattığı Irak sınınnı dün tekrar açacağını duyurdu. Körfez krizinin patlak vermesiyle Irak ve Kuveyt'i terk ederek ülkelerine dönmek is- teyen, başta Mısır olmak uzere çeşitli ülke- lerin vatandaşı on binlerce ki>i. Crdün'ün Irak'a açılan kapısına yığılınaya başlamış- lardı. Ürdun, göçmenlerin ülkeye giriş hı- zının, ülkeden ayrılış hızından çok fazla of- masından ötürü, gelenlerin ihtiyaçlannı kar- şılamakta güçlük çektiğini açıklayarak ön- ceki gün sınınnı kapatmıştı. Ancak başta ABD olmak üzere pek çok ülkeden gelen baskılar ve çeşitli yardım vaatleri karşısın- da Ürdün, 40 saatlik bir kapamadan sonra dün sınınnı tekrar açacağını ve her gün 20 bın kişinin giriş yapmasına izin vereceğini duyurdu. BM kavnakları, şu anda Ürdün- de 120 bin yabancının bulunduğunu, bu ki- şilerin açlık da dahil olmak uzere çeşitli so- runlarla karşı karşıva bulunduklarını bildi- riyorlar. Urdün, BM'den *aci) yardım' istedi. Yak- laşık 40 ton kadar yiyecek, içecek, battani- ye, çöp torbası gibi maddeleri iceren bir acil yardım paketinin önumüzdeki pazartesi ve- ya salı gunü Ürdun'e gönderileceği BM yet- kililerince açıklandı. BM'nin ayrıca 300 bin dolarlık bir nakit yardımını da Ürdün'e ulaştırdığı kaydedildi. BM yetkilileri, Ür- dun'deki duruma ilışkin bir rapor hazuian- makta olduğunu, bu rapor hazırlandıktan sonra tüm ulkelere yonelik bir 'yardım' çağ- rısının yapılmasının beklendiğini bildirdi- ler. ABD de Ürdün'e yiyecek ve para yardı- mında bulunacağını açıkladı. ABD yetki- lilerinin yapılacak yardım konusunda top- lantılar yapmakta olduklan, fakat Ürdün- un gereksinimleri tam olarak bilinemediği için BM raporunun beklendiği kaydedildi. ABD'nin Amman Buyukelçisi'nin de elçi- Iık kaynaklanndan 25.000 dolarlık bir yar- dımı Ürdunlu yetkililere ilettiğı kaydedildi. A\Tupa Topluluğu'nun da Irak ve Ku- veyt'ten kaçarak ulaşım yetersizliği nedeniyle Irak-Ürdün sınınnda mahsur kalan yabancı uyrukluların sevkıyatını sağlamak için Ür- dun ile Mısır arasında kurulacak hava köp- rusünün finansmanına 1 milyon ECü'luk (yaklaşık 1.25 milyon dolar) katkıda bulu- nacağı açıklandı. Belçika da kurulacak hava köprüsüne iki nakliye uçağı ile destek ve- receğini duyurdu. VYaldheim Ürdün'de Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt VYald- heim, dün Ürdun'e gitti. Kurt Waldheim'- in bu ulkedeki temaslarını tamamladıktan sonra, bugun Bağdat'a giderek Irak Dev- let Başkanı Saddam Hiiseyin ile goruşece- ği bildirildi. Waldheim'in görüşmede, Irak ve Ku- veyt'te bulunan yabancılara çıkış izni ve- rilmesi için çaba gostereceği bildirildi. SEMİH İDİZ CİDDE — Korfez'deki gerilim artarken, Suudi Arâbistan'da tedirgin bekleyiş suru- yor. Kuveyt sınınna neredeyse 2 bin kilomet- re uzaklıkta bulunmanın verdiği goreceli ra- hatlığın içınde olan Ciddelilerde açık bir pa- nik havası sezilmiyor. Ancak durumun çok cıddiye alındığı yolunda somut işaretler var. lstanbul'dan Cidde'ye giderken uçakta Suudi Arabistanlının tekrar tekrar söyledi- ği "Jnanamıyonım. Bu dunım nasıl çıktı or- taya? Nasd olur böyle şey?" sözleri Cidde 1 deki şaşkınhğı da yansıtır nitelikte. Bir Is- lam ve üstelik Arap ülkesinin başka bir ts- lam ve Arap ulkesıne boyle vahşice saldı- racağı, bunun da "tsrail'in en büyuk destekçisi" Amerika'mn "kutsal topruklara" binlerce asker yığmasına yol açacağına Su- udiler bir turlu inanamıyorlar. "Kâbusun gerçege dönuşmesi tehlikesinin" artması karşısında, Irak'ın sal- dırısını ilk gunlerde halk nezdinde küçüm- semek eğiliminde olan Suudi yoneticilerin artık "En kölu olasılıga hazırlanın" mesaj- ları vermeye başlaması da genel endişeyi art- tırıyor. Bu mesajların açık bir örneği Suu- di Arabistan'da Ingihzce olarak yayımlanan "Arab News" gazetesinin dünkü başyazısıy- dı. Gazete, Saddam Hüseyin'i "Bağdat kasabı" diye niteliyor ve şu goruşlere yer ve- riliyor: "Irak'ın Kuveyt'i işgali, ABD iie Irak ara- sında bir ihtilaf değildir. Bu, uygar dıinya ile bu dunyanın tek haydut devleti Irak ara- sında bir ihtilaftır. Bu arada uygar donya kolektif olarak sinirlerine hâkim olup temel ilkelere bağlı kalmalıdır. Irak'ın onkoşulsuz olarak Kuveyt'ten çekilmesi, Kuveyt'in ya- sal yonetime iade edilmesi, rehinelerin ser- best bırakılmasının saglanması \e Saddam- •n kesin olarak uysallaştınlmaM gerekir. Bunlan sağlamak için askeri bir operasyon gerekli olabilir." Yine Ingilizce yayımlanan "Saudi KAÇIŞ — Mısır'da, Lıibnan'da, Surije'de ve diğer Ortadogu ulkelerinde çalışan onbinler Ürdün sınınna yıgıldı. (Fotograf: AP) Gazelte" de yorum sayfasında yayımladığı bir yazıda, "tslamiyetin, savunmaya yöne- lik bir savaşta neler yapılıp yapılamayacağı" konusunda öğrettikleri işleniyor. Yazıda, Uhud savaşımn da bir savunma savaşı ol- duğu anımsatılarak şoyle deniyor: "Peygamberimiz şehitler konusunda şöyte buyunmuştur Kira ki kişisel savunması için çarpışır \e 6lür, o şehittir; kim ki malını ko- rumak için savaşır ve oliir, o şehittir; kira ki ailesini savunurken oliir, o şehittir; kira ki Allah'ın yolu için savaşır ve ölür, o şe- hittir." Korfez gerginliği çerçevesinde Suudi Ara- bistan'da dini imajların yoğun bir şekilde kullamldığı gözleniyor. Örneğin Cidde'de yaşayan Kuveytii tslam âlimi Ahmed Yat- tan, Saddam Huseyın'in yaptığı "cihad çağnsı" uzerine verdiği bir demeçte, Sad- dam'ın Halepçe'de kendi Musluman halkı- nı katlettiğini anımsatarak, "Şimdi de Müs- liımanlann kanıy la abdest almak istiyor. Ci- hat çagnsı bu demek oluyor" dıyor. Suudi Arabistan'da dıni imajlarla laik imajların çatışıığı da gözleniyor. Bir yan- dan mevcut gerginliği "uygar dünya" ile "haydut Irak" arasında bir uyuşmazlık ol- duğu belirtıhrken diğer yandan halkın "İs- lami şuuru" seferber edilmeye çahşılıyor. Bu kavram karmaşası içinde Araerikalı askerlerden doğrudan soz edilmemeye de gayret ediliyor. Bunlara "dost ülkelerin" guçleri olarak atıfta bulunularak tslam ul- kelerinin de asker gönderdiği her keresin- de anımsatılıyor. Basımn bu temalan işlemesi ve ilk gun- lerin aksine Korfez'deki duruma geniş yer vermesinin ise halk arasında duyulan kuş- kuları gidermekte yeterli olmadığı gözleni- yor. Hemen hemen yüzde 4O'ı yabancılar- dan oluşan 10 milyonluk nufuslu Suudi Arabistan'da gazete okur sayısının nispeten az olmasının bunda etkisi büyük. Bu du- rumda esas görev doğal olarak televizyona düşuyor. Ancak Suudi televizyonu haber- lerde gelişmelere yumuşak bir üslup içinde sınırlı yer veriyor. Halk ise daha çok Suudi Arabistan'dan izlenebilen Mısır televizyonu aracılığiyla bilgilenmeye çalışıyor. Suudi te- levizyonunun bu tutumu da "Bizden niçin sakhyorlar?" sorularının yayılmasına yol açıyor. Bu belirsizlik içinde söylenti mekanizması da yoğun bir şekilde işliyor. Birçok yerde olduğu gibi Cidde'de de yaşanan "kimya- sal silah korkusu" ile bağlantılı bir söylen- ti ise endişeleri iyice pekiştiriyor. Bu söy- lentiye göre Irak Yemen'e de kimyasal silah yerleştirmiş. Cidde'deki yabancılara "gerginlik öoce- si ve sonrası"na ilişkin farkları sorduğunuz- da ilk söyledikleri şey, sokakta gezen Suu- di Arabistanlıların sayısındaki çarpıcı azal- ma. Aynı şekilde özellikle zenginlerin en azından ailelerini dısarıya göndermeye baş- ladıklannı ve bu arada dısarıya akan ser- mayede de belli oranda artış olduğunu bil- diriyorlar. Bununla bağlantılı olarak yurt- dışına çıkanların beraberlerinde göturebi- lecekleri doviz miktanna da kısıtlamalar ge- lirildiği beürtih'yor. Bunun Cidde'de 500 do- lar, Riyad'da ise 5 bin dolar olduğunu ifa- de ediyorlar. tki rakam arasındaki farklılı- ğın ise "farklı kentlerdeki faridı sermaye yo- gunluğundan ileri geldigini" behrtiyorlar. Ancak bunda, Cidde'ye oranla Riyad'ın po- tansiyel cepheye yakınlığının da etkisi oldu- ğu sanılıyor. BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ Yaser Arafat'a öfke ve suçlamaBirleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de en açık biçimde hissedilen tepki, FKÖ lideri Yaser Arafat'a karşı duyulan öfke. BAE'liler, Irak'a destek veren Arafat'ı 'nankörlük'le suçluyorlar. Gazetelerde, bölgedeki Amerikan askerlerine ilişkin tek bir habere bile rastlanmıyor. FATİH M. YILMAZ ABU DABt — Birleşik Arap Emirlikle- ri'nde, guneşin doğduğu saatler, sokaklann ölümünü de berabennde getiriyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren başlayan gune- şin acımasız hükümranlığına karşın, bu top- raklann insanları, 'havalandırma' silahıy- la karşı koymaya çalışıyor. Evlerde, büro- larda, resmi dairelerde başlayan zorunlu ha- pis yaşamında, gun boyu yapılan konuşma- lar, savaş tartışmaları, akşam saatlerinde guneşin nobetçi bıraktığı sıcak rüzgârlara karşın, sokaklara yansıyor. tşte o an, Abu Dabi'de FKÖ lideri Yaser Arafafa olan kız- gınlığı, Kuveytlilerin "ozguriük ordusunun" çalışmalarını, BAE için savaşmaya hazır ,eo- nullulerı, Körfez krizıne ilişkin Şeyh Zayed Bin Sultan Al Nahyan'ın temaslarını du> u- yorsunuz. Basra Korfezi'ndeki savaş sıcağına bu ka- dar yakın \e bir o kadar da uzak olan Abu Dabi'de gundemin en onemli maddesini, Suudi Arabistan'dakı ABD askerleri oluş- luruyor. Kendı topraklarını da yabancı as- kerlere açan BAE'de, gazetelerın hemen he- men tumü, kendi ülkelerindeki ABD asker- lerine ilişkin en küçuk bir haber bile \er- miyorlar. Abu Dabi'deki diplomatık goz- lenuriler, BAE De\let Başkanı Şejh Zayed'in gazetekrden bu konuda dikkatlı olunma- sını istediğinı belirtıyorlar. BAE'nın gunde- lik yaşamını gıineş kadar etkilemeyen savaş sıcağı, Irak'a, Saddam Hüseytn'e ve FKÖ li- deri Yaser Arafal'a gösterilen tepkilerde kendisini ancak hissettirebiliyor. BAE'de yaşayanların tumü, Saddam Hu- seyin'in bir 'hırsız' olduğu konusunda hem- fıkirler. Bu görüşe, daha once Kuveyt'le çok sıkı bir ışbirliği içinde bulunan Şeyh Zayed- in ulkesinde şaşmamak gerekiyor. Ancak şu ana kadarki açıklamalarında 'tarafsız' ol- duğunu iddıa eden Yaser Arafat'a gösteri- len tepki, gerçekten ilginç bir ozellik tası- yor. Kalite olarak Avrupa basınıyla boy ol- çuşecek düzeydekı BAE gazeteleri, Yaser Arafat'a ateş puskurup onu 'nankorluk elmekk' suçluyorlar BAE yonetiminin go ruşlerinı yansıtan ga/eıclerde Filistin da\a- sma verilen maddi destek anımsatılarak Arafat'ın hangi duşunceyle Irak'a destek verdiği sorgulanıyor. FKÖ liderinin. krizin oyle veya boyle çozulmesı durumunda. ar- tık peirul zenginı ulkelerden 'birdirhem' bi- le alamayacağı gazetelerde ileri surüluyor. Abu Dabi'de, Irak ve FKO kadar olmasa da Lrdun ve Yemen, ustu kapatı bir biçimde, Saddam Hüseyin'e destek vermekle suçla- nıyor. Işin bir diğer ilginç yanı da Şeyh Za- yed yonetiminin goruşlenni yansıtan bu ha- berleri, hiç değişmeden sokakta aynen duy- mak oluyor. Çünku Basra Körezı'nın bu sı- cak ulkesinde yaşayanlar, hâlâ 'Efendiler bilir' anlayışını surdurüyorlar. Tum Arap dunyasında geçerli olan bu anlayış, BAE 1 de petro-dolar'larm etkisiyle çok daha guç- lu bir biçimde kendisini hissettiriyor. Abu Dabı'ye, Irak'ın, ulkelerini işgalin- den once tunstik amaçlı olarak gelip bir da- ha geri donemeven Kuveytliler ise BAE'ye bağlı tum emirliklerde, sıcağın etkisinin azaldığı saatlerde duzenledikleri gösterilerde Saddam'ı 'lanellemeyi' surdurüyorlar. He- men hemen hepsinin ağzından şu cumleyı duvnıak munıkün "Kuveyt'e geri döniıp savaşacağız." Ancak bu sozlerin gerçekleşe- eeğine kendılennin de pek inanmadığını gormek için kâhin olmaya gerek yok. Abu DIŞBASIN Hcralb^Eribunc Bush, Körfez'de aşırı tepki gösterdiABD'nin Körfez krizinde hemen askeri yığınak yapmasına gerek yoktu. Türkiye, İran, Suriye ve Suudi Arabistan gibi ülkeler Saddam'm yayılmacı ihtiraslarını önleyebilirler. Bu ülkelerin toplam askeri güçleri Irak'ınkinden çok fazladır. TED GALEN CARPENTER * Korfez'e Amerikan birlıklerinin gonderilmesi Başkan Bush'un pişman olabileceği bir soğuk savaş tepkisi idi. Amerikalılar şimdi gunde I milyar dolara ve çok sayıda insanın ölmesine yol açabilecek topyekûn bir savaş tehlikesı ile karşı karşıyadırlar. Bush yonetimi Amerika'yı Ortadoğu'nun hedef adamı yapmıştır. Bu, temkinli de\ let adamlarının kaçınmaya çatışacağı çok tehlikeli bir statudur. Soğuk savaş sırasında liderler sadece ABD'nin saldırganlığı önleyebilecek bir super guç olduğuna inanırlardı. Ama bu goruş, Sovyetler Birliği ya da uvdularının bir savaş çıkartabıleceği ve ancak ABD gibi bir super gucun diğer super gucu onleyebileceği varsayımına dayanıyordu. Ancak gunumuzde bu gorevı yoresel güçler yerine getirebılır Artık ABD'nin dunya jandarmalığı >apmasına gerek yoktur. \Vashington. Irak'ın Kuveyt'i ışgalıne derhal ve sert biçimde karşılık verdi. Bush yonetıminde kimse, alternatif bir politıkayı duşunmedi bile. Amerikan savaş birliklerini bolgeye yollamak gibi tehlikeli bir adıma fazla gerek voktu. Bush vöneıimının Saddam'ı Hitler'e ben/etme» de pek doğru değildir Irak'm 1 milyonluk oıdusıı hakkında cok şey soylendi. Ama lıak utak bir ıı^uncu dunya ulkesıdır. l'elrol bakımından /engin olmasına kjısııı. 8 yıllık Körle/ sava>ı. ekonomisinı yıkmıştır Kumşuları, Irak'ın yayılmaeı amaçlarını frenleyebilecek guçtedir. İran, Sunye. Lrdun, Suudi VrabıMan ve lıırkivc'nııı loplam asker saviM 1.8 milyondur Yanı lıak'ıııkmın ık; k.ıü luık'ın 5*'ıO lankıııa karsı. l'u ıılkderın lank savisı 99<rdır ^ ınc lı.:k m M3 sava^ jclıiK" kar>ı. bu ulkeleı I3(HI uç<ığa sahıpîir Bu sa>ılara, Mısır gıbı diğeı yoresel ülkelerin yapabilcccğı katkılar dahil değildir. Saddam Huseyin'm Suudi Arjhjsian'da gözü olduğu bıldirıliyor Ama Saddam, Turkiye, l-an ve Suriye sınırlarındakı kuvvetlerinin sayısını tehlikeli biçimde azaltmad.ın Suudı Arabıstan'ı ış.eal edemezdı. Saddam bu tehlikeyı görme/likten gelemezdi. Bush yonetimi. Saddam'm komşularına kendi aralannda ortak bir politika saptama fırsatı vermt-dı Arap Bııliği'ne de siyasal bir co/ııın aranid fırsatı verılmedi. Irak'ın onemli bir direıınıe ılc karşılaşmadan Suudi Arabıstan'ı ışgal edeceğinden ve meydana gelecek kargaşada Batı'ya petrol akışının kesileceğinden korkuluyordu Ama. Irak'a karşı bir saldırı hazırlıği boyutlaıına ıılasma eğiliminde olan ABD yığınağı da peırol ar/ını tehlikcyc duşıııcbiliı Dah<ı da kotusü, Amerikan yıüıııa|ı. Saddam'a empervalıst Batı'ya karşı direnen Arap kahramam rolunü oynama fırsatını vermiştir. busn yuııeııııııııııı ıııı diğer korkusu da, Irak'ın Suudi Arabistan'ı işgal etmese bile OPEC 'c egemen olacağı vc yuksek- petrol fiyatları ile Batı'yı tehdıl cdeccğı idı. Ekonomısı yıkıma uğramış vc 80 milvar dolar borcu olan bir ulkenın bu şekilde davranması doğrusu tuhaf olurdu. Bıze, aksine Irak petrol gelirlerını arıtırmak için makul bir lıyaiı.ın dünya piyasalanna petrol arzını surduımeye çaiışırdı gibi geliyor. Çünku aksine davrandığı takdırde, dunyanın petrol tasarrufuna ve alternatif enerji kavnaklarına yoneleceğıni bilirdi. Uashıııgton krize balıklama dalarken saııkı soğuk savaş sonrasında da dunya l'derı ııldıığunu gosterme fırsatının tikhgıml.^ı memnuıı olmuş bir hali v;ııdıı Itu olav. 300 milyar dolarlık s.tvuni'M butçc>ıni haklı gostermeye ı»ılısun. ulusal guveıılık nıucsscsesini de nu-mnıın cmıiştıı Aııuı guııde 15 mily buyuk biı yığınak \v ııı.ıl olacdk lumu !•> lıalkıınıı vıkaiın.ı uy |2O Ağııstos) u dolara mal olan ' .ııilyar dolara ^Jiışma Amerikan -.,: degıldir. Yazar Cato Enstıtusu nnc 3ıs PoıitiKa Bolumu BaskanıO'r Dabi'de geçiminı sağlayan bir Suriyeli, Ku- veytlilerin, işgalden bu yana surekli olarak bu sözleri söyledığini, ancak bir tanesinin bile geri dönmediğini anlaüyor. BAE'ye, Su- udi Arabistan'ı üs edinen devrik Kuveyt yo- netiminden ulaşan son haberlere göre 'Ku- veyt'in özgnrlük ordusu' hazır. Kuveyt'in devrik emiri Şeyh Cabir El Ahmet El Sa- bah'ın kardeşi Şeyh Saad El Abdullah bir çağrı yaparak tüm Kuveytlilerin bu orduya katılmalarını istedi. Ancak Suudi Arabis- tan'dan gelen bu savaş çağnsı, Abu Dabi- deki Kuveytlilerin fazla ilgisini çekmedi. BAE'de zorunlu ikâmette bulunan Kuveyt- liler, şimdilik Saddam'm resimlerini yakıp, "İşgale son" diye bağırarak günlerini geçi- receğe benziyorlar. Abu Dabi'deki bir dip- lomat, Kuveytlilerin her işi parayla gördur- meye alışkın olduklarını, şimdi de ABD'- nin ve Batılı ülkelerin Irak'm üstesinden her nasılsa geleceğini duşündüklerini söylüyor. BAE yonetimi, her ne kadar gundelik ya- şama savaş sıcağını ulaştırmamaya özen gosteriyorsa da, yerel yönetim birimleri, "tehlike kapıya dayandığında" savaşmaya hazır olduklarına ilişkin destek mesajları- nı Şeyh Zayed'e göndenyorlar. Suudi Ara- bistan, ABD, ve devrik Kuveyt yönetimiyle mesaj trafiğini yoğun bir biçimde surduren Şeyh Zayed, bu destek mesajlarından mem- nun görünüyor. Ancak Şeyh Zayed, içinde bulunduğumuz bu gergin gunlerde petrol üretimini arttırıp petroj fîyatlannın düşmesini sağlayıp sağ- lamamak konusunda da bir ikilemi yaşıyor. Şeyh Zayed, Dışişleri Bakanı Raşid Abdul- lah eliyle Suudi Arabistan Kralı Fahd'a gön- derdiği mesajda, özellikle bu konunun uze- rınde duruyor. Diplomatik gözlemciler, Şe> h Zayed'in Kral Fahd'a petrol üretimini vukseltebileceğinı belirttiğini söylüyoriar. Ancak yıne de Şeyh Zayed'in petrol ureti- minde belirlı bir sınırı aşamayacağı Abu Dabi'de konuşuluyor. Suudi Arabistan, da- ha once petrol uretimini arttırarak fiyatla- ıın makul bir duzeye düşürulmesine çalışa- cağını açıklamıştı. Şeyh Zayed'in önunde bulunan sorunlardan bırisi de Körfez krızi nedeniyle zarar gören Arap ülkelerine ucuz petrol saglanması ve kredi açılması. Bu ko- nuda Şeyh Zayed'in Suudi Arabistan Kralı Fahd'a oranla pek ıstekli olmadığı, ancak Mısır'a bu tur bir yardıma hazır olduğunu belintiği de Abu Dabi'deki diplomasi ku- lislerinde fısıldanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle