25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 AĞUSTOS 1990 KULTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Şehir Tîyatrosu'nda bu mevsim • Kültür Servisi — Şehir Tiyatrolan 1990/91 tiyatro sezonunu 15 ağustos çarşamba günü törenle başlattı. Tum Şehir Tiyatrosu çahşanlannın katıldığı açıîış toreninde bir konuşma yapan Genel Sanat Yonetmeni Gencay Gürün, "Bu sezon çahşmalarımızı yeni yönetmeliğe göre sürdüreceğiz. Bu nedenle yeni yönetmeliğin getirdiği şartlara uyum sağlamalıyız" dedi. Daha sonra yönetim kurulunun belediye başkaru tarafından atanan iki yeni üyesi Prof. Selçuk Erez ile belediye meclisi uyesi Necdet Mercan'ı sanatçılara tanıtan Gürün, repertuarla ilgili şunları söyledi: "Bu sezon oynayacağımız oyunları, yeni oluşturulan repertuar kurulu tespit etti. Bizler repertuar kurulunun beğendiği oyunlar içinden tercibimizi yaptık!' llk turda Şehir Tiyatrolan perdelerini biri yabancı olmak üzere 5'i Türk yazanndan oluşan 6 yeni oyunla açacak. Bunlar: Coşkun Büktel'in yazıp Ali Taygun'un sahneleyeceği "Theope", Çetin Altan'ın yazıp Engin Uludağ'ın yöneteceği "Telefon Kimin îçin Çalıyor?", Ibsen'in yazıp Çetin Ipekkaya'nın sahneye koyacağı "Hortlaklar", Necati Cumah'nm yazıp Engin Gürmen'in yöneteceği, "Bir Sabah Gülerek Uyan", Ülker Köksal'ın yazıp Nedret Denizhan'ın sahneleyeceği "Bir Garip Oyun" ve Sabahattin Kudret Aksal'ın yazıp Başar Sabuncu'nun yöneteceği "Bay Hiç-Sonsuzluk Kitabevi" oyunlan. Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Vaclav Havel'in otobiyografik oyunu 'Görüşme-Kutlama-Çağn' da ekim ayında perde açacak. Cemal Süreya ödülleri • Kültür Servisi — 2000'e Doğru dergisi bünyesinde kurulmuş olan "Cemal Süreya Arşivi Çalışma Grubu" ödül koşullaruıı ve ödul jürilerini açıkladı. Cemal Süreya Şiir ve tnceleme Ödülleri'nin ilki şiir kitabı ve yayımlanmamış şiir yapıtı dallarında 9 Ocak 1991 tarihinde sahiplerini bulacak. "Cemal Süreya'nın Biyografisi" konulu inceleme ödülü ise 9 Ocak 1994'te verilecek. ödul koşullannı içeren şartname, Yüzyıl dergisinden (Nuruosmaniye Cad. No: 19/3 Cağaloğlu- tstanbul) alınabilecek. Şiir Kitabı ve Yayımlanmamış Şiir Yapıtı ödüllerine son başvuru tarihi 1 Kasım 1990. Bu dallardaki ödüller 2'şer milyon Türk Lirası olarak belirlendi. İnceleme ödülüne ise son katılma tarihi 1 Ağustos 1993. Bu dalın para ödülü daha sonra saptanacak. Şiir dah jürisi Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Ahmet Oktay, Tuğrul Tanyol ve Can Yücel'den, inceleme dalı jürisi ise Hulki Aktunç, Murat Belge, Muzaffer Buyrukçu, Atilla özkınmlı ve Doğu Perinçek'ten oluşuyor. Argos'ta Konstantinos Kavafis • Kültür Servisi — 24. sayıyla ikinci yılını dolduran Yeryüzü Kultur Dergisi Argos'un ağustos sayısının araştırma bölumu Yunanlı şair Konstantinos Kavafis'e ayrılmış. Derginin şiir bölümunde Özdemir tnce ve Herkül Millas'ın Kavafis'ten yaptığı on şiir çevirisiyle de desteklenen araştırma dosyası, E.M.Forster, Henri Ronse, Özdemir tnce, Herkül Millas ve Ülker înce'nin yazılanyla, şair üzerine kapsamlı bir çalışma sunuyor. Şiir bölümunde, Kavafis dışında Ahmet Oktay'ın ve M.Necati Yıldırım'ın şürleri yer alıyor. Çelik Gülersoy'un Suha Arın'la birlikte 1970 yılında gerçekleştirdiği "Safranbolu'da Zaman" adlı belgesel filmin metni, Ingeborg Bachmann'ın radyo oyunu "Ağustosböcekleri", Marquis de Sade'ın uç felsefi metni, Orhan Pamuk'un "Kara Kitap" romanı üzerine Hasan Bulent Kahraman'nı incelemesi, Yaşar tlksavaş'ın Türkiye'de amatör tiyatroların önemini vurgulayan yazısı, "Chopin'in Evinde" albumu, Argos'un diğer ürünleri arasında. Derginin soyleşi bölümunde Nihal Yeğinobalı var. Argos'un sanat bölümü Şefik Bursalı'yla açılıyor. Philippe Sollers'in gözuyle Francis Bacon, Balkan Naci lslimyeli'nin "Sır sergisi ve sergiye anahtar oluşturan aynı isimli şiiri, Heidelberg'den bir 'Mavi' sergiyle devam ediyor. Sanat bölümunde bu ay ayrıca hiç sergi açmayan bir ressam var: Birsen Delemen. 'Lezginka" Agıkhava'da • Kültür Servisi— Dağıstan'ın dünyaca ünlü Dans Topluluğu "Lezginka 17, 18 ve 19 ağustos günlerinde Açıkhava Tiyatrosu'nda gösteriler sunacak. Sanat yönetmenliğini ve koregrarısini Yusuf Mataev'in üstlendiği Lezginka Dağıstan Devlet Halk Dansları Topluluğu'nda 60 dolayında sanatçı bulunuyor. Efes Pilsen'in konuğu olarak gelen topluluğun üç gün süreçek gösterileri saat 21.30'da başlayacak. Sovyetler Birliği'nin önde gelen dans topluluklanndan biri olan "Lezginka" son olarak Londra'da Royal Festival Hall'de 25 temmuz-3 ağustos tarihleri arasında büyük ilgi gören gösteriler gerçekleştirdi. Topluhık eylül ayında da üç ay sürecek bir Amerika turnesine hazırlanıyor. ^Olmaz Daç" compact disk'te • ANKARA (AA) — Timur Selçuk yönetiminde, Istanbul Oda Orkestrası'nın seslendirdiği klasik Türk müziğinin unlu eserleri, yurtdışı tanıtımda kullanılmak üzere compact disk olarak hazırlandı. Kültur Bakanlığı tarafından hazırlatılan ve 1500 adet basılan compact diskçilerde kemençeci Nikolai'nin "Mahur saz semai", padişah 3. Selim'in "Suzidilara peşrevi", Dilhayat Kalfa'nın "Evcara saz semai", Hammamizade tsmail Dede Efendi'nin "Ferahfeza Mevlevi ayini", Hacı Arif Bey'in "Olmaz ilaç sine-i sad pareme" şarkısı gibi klasik eserler yer alıyor. Zeus Sunagı • PARİS (AA) — Bergama Belediyesi'nin, Helenistik çağa ait eserlerden biri olan Zeus Sunağı'nın Doğu Berlin'deki özel müzeden geri ahnması amacıyla başlattığı kampanya Avrupa basınında geniş yankı yaptı. Turkiye'nin bu alanda Yunanistan'ın eski Kültür Bakanı Melina Merküri'nin başlattığı akıma katıldığını vurgulayan gazeteler, Bergama Belediyesi'nin, "Abdülhamid'in verdiğj izin cumhuriyet hükümetini bağlamaz" görüşünden yola çıktığını belirtiyorlar. Bergama Belediyesi yetkilileri ise mücadelelerinde en güçlü silah olarak, B.M. Eğitim ve Kültür Örgütü UNESCO çerçevesinde imzalanan ve çalıntı sanat eserlerinin ülkelerine iadesini öngören sözleşmeyi kullanmak istiyorlar. SENEMA/AIILLA DORSAY GEÇENMEVSİME BAKIŞ 2 IngîltereVlen gelen Vönesans' Son yıllarda bir "rönesans" yaşayan Ingiliz sineması, bu yıl îngilizliklerinden kuşku duyulamayacak ilginç fılmlerle karşımızageldi. Fransız sineması az, ama öz temsil edildi. Geçen raevsimin Amerikan fîlmlerine topluca bakan yazımız- dan sonra, bu yazıda diğer ülke- lerin sinemasına göz atmak istiyo- ruz. Amerikan sinemasının hemen ardından gelen, bir avuç ilginç fılmle tngiliz sineması oldu. Ge- nelde gerek sermaye, gerek sanat- çı/emekçi kadrosuyla, ABD sine- ması ile yakın ilişkiler içinde bu- lunan ve onunla kanştınlan tngi- liz sineması, son yıllarda yaşadı- ğı "rön*s»Bs"ın gereği olarak, bu yıl tngilizliklerinden kuşku duyu- lamayacak ilginç fılmlerle karşı- mıza geldi. Haşan çocuk Bunlann başında, Stepben Fre- âis'in birbırinden basarüı 2 önem- li filmi geliyordu. Londra'da ya- şayan bir Pakistanlı yazarın öyicü- sunden uyarlanan ve çağdaş tngi- liz toplumunun sınıfsal önyargıla- rını çarpıcı bir "aşk oykitsü" içi- ne yerleştiren "Benim Giizel Çamaşırhanem" (My Beautiful Laundrette) ve bir Fransız klasi- ğinin uyarlaması, "Tehlikeli İliş- lciler" (Dangerous Liaısons). Her 2 film de, Frears'in "harika (veya hasan) çocuk" yanının izlenmesi gereken bir sinemacıya dönüştü- ğünün karutıydı... Emektar yönet- men Charles Cricblon, uzun yıl- lar sonra yaptığı "dönüş fUmi", "W»nda Adlı Bir Balık"ta yaşm- dan beklenmeyecek bir gençlik fil- mini tüm şenlıği, hınzırlığı ve raey- dan okuması ile karşımıza getiri- yor ve bizlere Anglo-Sakson mi- zahının birinci sıruf bir örneğini sunuyordu... Yine tanınmış bir ad olan John Schlesinger ise, "Ma- dame Sousatzka" adlı yapıtında, bilinen sinemacı kişiliğine pek uy- mayan "intimisie" bir fılmle, çok hoş bir kadın portresi çiziyordu. İngilizler tlk iki filmini severek izledigi- miz Michael Radford, "Beyaz Ya- ramazlık"ta (White MischieO tn- giliz kolonyalizminin incelikli bir eleştirisine girişiyordu. Bu ilgiye deger film ne yazık ki çok kötü bir dağıtımın kurbanı oldu... "Mon- tby Python" grubundan Terry Jo- nes, "Viking Eric"te (Eric the Vi- king) grubunun bilinen esprisine uygun bir tarihsel taşlama ortaya koydu... David Green'in "Hırsız" (Buster) filmi tam bir düş kınklı- gı idi... John Crome, "Çıplak Höcre"de (The Naked Cell) ama- törluğünu asamamış, ama hırslı ve "non-konformist" bir filmin pe- şine duşmüştü... Michael Caion- Jones'un "SkandaT'ı ise gerçek bir politik skandaJ olayı çerçevesinde tngiliz toplumunu ustalıkla göz- lemleven ve irdeleyen yapısıyla dikkati çekti. Bunlara, ne yazık ki seyirciye pek ulaşmayan, yok olup giden sinema salonlan üzerine ne- MÜZİK, YAŞAM VE SİNEMA — Arjantinli yönetmen Femando Solanas'ın bitün ustaltgını ortaya koydugu "Giiney" adlı fllmi, tango ve müzikle •üın yaşamı kavramaya çalısan bir yapıttı. Fransız- Arjanün yapımı "Güney", siyasal çagnşımlı sinemada benzeri olmayan bir basyapıltı. "Güney", en iyiler sıralamasında Atillâ Dorsay'dan l.'ligi diğer eleştirmenlerden ise 3'lugü aldı. fıs bir nostaljik yaklaşım olan Galli yönetmen Stepben Bayly'nin "GüUer Açacak" (Comıng Up Ro- ses) filmini de eklemek gerekir. Benzersiz 'Güney* Fransız sineması, ne yazık ki yı- lın az temsil edilen sinemalann- dan biri oldu. Bu ilginç ve kendi- ne özgü sinemadan 3-4 film izle- yebildik ancak... Jean-Jacques Annaud'nun "Ayı" filmi, tüm dünyada olduğu gibi, bızde de ge- niş bir seyirci rağbeüyle karşılan- dı, insanları, çoluk çocuk sanki doğayı ve doğal dengeleri yeniden anımsamaya çağırdı... Luc Bes- son'un "Derinlik Sarhoşluğu" (Le Grand Bleu) filmi, yine doğal bir çerçevede (bu kez denizin engin- liklerinde) geçen hoş ve "farfclı" bir serüvendi... Bnıno Nuyyten 1 in "Bir Kadın-Camille Claudel" filmini 2 yıl önce Berlin ŞenliğTn- de izlediğimizde hiç sevmemiştik. Burada yeniden görüp değerlen- dirmek istediysek de filmin uzun- luğu (3 saat) ve gösteriliş dönemi (tam tstanbul Sinema Festivali sı- rası/ertesinde) buna olanak ver- medi. Bir FransıZrArjantin yapı- mı olan, Arjantinli Fernando So- lanas'ın "Güney" (Le Sud) adlı fil- miyse, yönetmenin tüm ustalığını koyduğu, tango ve müzikle tüm yaşamı kavramaya çalısan ve siya- sal çağnşımlı bir sinemada benzeri olmayan önemli bir film, tam bir başyapıttı. Erotik 'Senyora' Italyan sineması, çok kez oldu- ğu gibi bu yıl da sanki "nâmev- cut" idi. Bertolucci'nin artan Unü- nun "yüzu suyu hurmetine", yıl- lar önce yasaklanan "Ay" (La Lu- na) filmi, getirtici firmanın dire- nişiyle sansür engelini bu kez aş- tı. Ve karşımızda özgün, özgurce yapdnus, geleneksd anlaum form- lanyla olduğu denli "bnrjuva ahlakı" denen şeyle de serbestçe oynayan bir film bulduk... Peter dei Monte "Julym vt Jalya" ile şa- şırtıcı bir film getirdi karşımıza: Gizemli, duşlerle örfllü, gerçekle hayal arasında yaşanan bir kara- basan... Gianfranco Mingozzi'nin "Askı Arayan Kadın"ı (II Frullo del Passero) ise, aynı türe özenen, ama daha ticari kalıplar içinde ka- lan bir denemeydı. Joe d'Amalo^ nun "Kirii Aşk" vb. birkaç film ise, ticari ttalyan sinemasının tü- müyle klişelere bağlı kalan önem- siz örnekleri olarak gözüktüler. lspanyol sineması, mevsim başın- da izlenen bir tek filmle temsil edildi: Josi Cardena'nın erotik ve Atilla Dorsay'a göre en iyiler 1) Giney / Solanas 2) Suçlar ve Kabahatler / Allen 3) Seks Yalanlan / Soderbergh 4) Çingeneler Zamanı / Kusturica 5) Masum Sanık / Zemeckis 6) Ajı / Annaud 7) Ölu Ozanlar Dernegi / Weir 8) Ay / Bertolucci 9) Benim Giizel Çamaşırhanem / Frears 10) Indiana Jones Son Macera / Spielberg 11) Tehlikeli tlişkiler / Frears 12) Çapkın / Edvvards 13) CMüler / Huston 14) Dogum Tarihi 4 Temmuz / Stone 15) Derinlik Sarhoşlugu / Besson 16) Bir Başka Kadın / Allen 17) Mississippi Yanıyor / Parker 18) Bird / Eastwood 19) Bayan Daisy ve Şoförii / Beresford 20) Kuru Beyaz Bir Mevsim / Palcy Eleştirmenlerin ortak listesi 1) Çingeneler Zamanı / Kusturica 2) Suçlar ve Kabahatfcr / Allen 3) Güney / Solanas 4) Ay / Bertolucci 5) Seks Yalanlan / Soderbergh 6) Ölii Ozanlar Dernegi / VVeir 7) Ayı / Annaud 8) ÖhUer / Huston 9) Tehlikeli tlişkiler / Frears 10) Doğnm Tarihi 4 Temmuz / Stone 11) Mississippi Yanıjor / Parker 12) Benim Güzel Çamaşırhanem / Frears 13) Bir Kadın: Camille Claudel / Nuytten 14) Bir Başka Kadın / Allen 15) Varolmanın Dayanılmaz Hafifligi /Kaufman 16) Bayan Daisy ve Şoföru / Beresford 17) Ay Çarpması / Jewison 18) Derinlik Sarhoşlugu / Besson 19) Kuru Beyaz Bir Mevsim / Palcy 20) Bird / Eastvrood edebi cağnşımlarla yüklü ilginç uyarlaması "Senyora" (La Senora). Alman sineması da iki örnekle karşımıza geldi. Hark Bohm'un "Yasemin"!, Alman ve Türk oyun- cularla (bu arada Şener Şcn'le) birlikte çevrilmiş ve heT 2 toplu- mu da yakından ilgilendiren uyum sorunlarına durüst biçimde yak- laşan düzeyli bir fümdi... Altyazı sorunu nedeniyle onceki mevsim- den sarkan Reinhard Hauffun "Baader-Meinhof Yargılanıyor" (Stammheim) filmi ise, seyircimi- 7İn nedense pek ilgisini çekmeyen önemli bir siyasal sinema örneğiy- di. Sosyalist ulkelerden beklenen kimi filmler (Tarkovski'ler, Kies- lowski'ler, VV'ajda'lar, vs.) çeşitli nedenlerden gösterüemedi. Sovyet sinetnasından Vassili Pitchol'un "Knçük Vera"sı, bu sinemadaki "glasnos("un simgesi ounuş ilginç bir yapımdı. Ne var ki seyirci kar- şısına oldukça kısaltılmış olarak ve yetersiz altyazılarla çıkması, fil- min lehine olmadı. Aleksander Askolov'un "Komiser" filmi ise yine yılın önemli filmlerindendi. Bu film de (altyazılarırun okun- mazbğı bir yana) çok kötü bir za- manlamanın kurbanı oldu, seyir- cısıne hiç ulaşamadı. Bu tabloyu bir Yugoslav filmi tamamlıyor: Emir Kuslurica nın "Çingeneler Zamanı" adlı filmi, bıraz dağınık, aşın uaun ve yer yer folklorizme kayan yapısına karşın, içerdiği görkemli sinema anlan, eşsiz mi- zansen duygusu ve görsel şiir ni- telikleriyle, son kerte çarpıcı bir film, yalnız mevsimin genel görü- nümü içinde değil, dünya sineması içinde de bir ada ve olasılıkla bir doruktu. 'Alacakaranlık Kuşağı' dizisinin yonetmeni Wes Crawen'dan 'Şok' Kan banyosu, korku panayırıŞ * k (Shocker) / Yönetim ve senaryo: Wes Crawen / Görüntü: Jacques Haitkin / Müzik: Williaxn Goldstein / Oyuncular: Michael Murphy, Peter Berg, Cami Cooper, Mitch Pileggi / Bir Alive Films (Universal) yapımı (Beyoğlu, Şafak, Ankara Kızüınnak vs.) Wes Crawen, Amerikan korku sinemasının yeni "barika çocuk- l«n"ndan... Üniversite çağına dek hiç film seyretmemiş (aferin ona!), sonra birden sinemanın farkına varmış. Şimdiyse, Hollywood'un tüm harika çocuklannın bir ölçü- de yaptıklan gibi, bu ilginç ve gös- terişli "oyuncak"la, bir çocuk so- rumsuzluğu ve neşesiyle oynayıp duruyor. "Ebn Sokagında Karabasan" dizisinin ünlü ve sevimli (!) kah- ramanı Freeddy, O»wen'ın düşgü- cünden çıkmış. (Bize sorarsanız, çıkmayıp da hep orada kalsaydı, çok daha iyi olurdu). TV'de oyna- yan "Alacakaranlık Kuşagı" dizi- sinin 7 bolümünü ve bize dek ulas- mayan birkaç sinema filmini de yonetmiş Crawen... "Şok", aslında oldukça ilginç biçimde başhyor. Bir dizi kanlı, korkunç cinayet, bu cinayetleri düşünde gören genç bir çocuğun karabasanları... Sonra yakalanan ve elektrikli sandalyeye gönderilen katil... Bu arada, korkunç katille genç kahramammız arasında bir- den ortaya çıkan akrabalık ilişki- leri... Sanki "gore fihni" (kan fil- mi) ile klasik melodram arasında beklenmedik bir ilişki kurma çabası!.. Crawen, filmin ilk yarısına dek uyandırdığı tedirginlik duygusunu ve gösterişli, ama etkili anlatımı- nı, ikinci yarıda birden, bir sirke, bir "korku panayırTna dönüştür- meyi yeğliyor. Kanlı katilin, elek- trikle ölmek yerine ondan güç al- ması, giderek onun sayesinde MEKANİKLEŞEN DÜNYANIN YAN ÜRÜNÜ — VVes Crawen'ın "Şok" adlı filmi, sanki eleştirme- yi amaçladığı tümüyle mekanikleşen bir dünyanın yan üriinö halinc gelip orada kalıyor. "ölmezleşmesi" filmi çağdaş tek- nolojı üzerine bir parabole doğru kaydınyor. Bu duygu, gilgide gûc- leniyor. Çunkü Cnrwen, filmin başkişilerini, gerçek dunya ile, kü- çük ekrandan yansıyan "TV dünyası" arasında sürekli bir gel- gite mahkûm ediyor. Sonunda başkişileriniz, bu *T^ dünyası"na istedikleri zaman daJıyor, çeşitli programlar / yayınlar arasında serbestçe dolaşıyor, sanki TV'nin sunduğu dünyanın gerçek yaşam- dan farksız, giderek ondan baskın ve ustün olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Böylece film, görsel iletişim çağının olası risklerine, tehlikelerine, gerçek ve somut ya- şamımızın yerine "kaim olma" eğilimlerine dikkati çeken bir sim- geselliğe bürünüyor. Butün bunlar iyi ve yeterince il- ginç de Crwwn bunlan gerçekleş- tirirken, sinemasını artık bir "bil- gisayar oynan"na dönüştürmek- ten, derinlik ve boyut yerine gös- teriş, cila, anlık etki ve durdurak bilmeyen bir hıza teslim olmaktan da kurtulamıyor. Film, sanki eleş- tirmeyi amaçladığı bir teknoloji- nin, tümüyle mekanikleşen bir dünyanın, bir yan ürünü haline gelip orada kalıyor. Cnmen'in ye- tenekli bir sinemacı olduğu kesin. Ama gtinümüzde neredeyse tüm Amerikan sinemasını tutsak almı- şa benzeyen bir ucuz ve kolay yol- dan çoluk-çocuğu etkileme gayre- ti, bu filmi de olabileceği gerçek ve saygın bir korkufilmindenbaş- ka yoüara sürüklüyor. Görülme- se de olur!.. Shirley adında bir kadın Kültür Servisi — VVilly Rus- sell'ın New York ve Londra sah- nelerinde kapalı gişe oynayan ve pek çok ödül kazanan aynı adlı yapıtından sinemaya uyarlanan "Shirley Valentine", bugün tstan- bul'da Beyoğlu Sineması'nda gös- terime giriyor. Bu yıl iki Oscar ödülüne aday gösterilen "Shiriey Valentine", ge- çen mevsim Harbiye Şehir Tiyat- rosu'nda "Bir Kadın" adıyla sah- nelenmiş ve Çetin tpekkaya'mn yönetmenliğini yaptığı oyunda başrolü Ayşe Sankaya üstlenmiş- ti. "Shiriej Vakntine" filminin başrolünde ise a>-nı oyunda tiyat- ro sahnesinde de rol alan Pantt- ae Collins var. Collins bu rolüy- le Tony, Laurence Olivier ve Ya- bancı Eleştirmenler Biriiği ödül- lerini kazanmıştı. Pauline Collins ülkemizde "Aşağıdakiler- Yukandakiler" TV dizisindeki hizmetçi Sarah rolüyle tanınıyor. Filmin yapımcısı ve yonetme- ni Lewis Gilbert, göruntü yonet- meni Alan Hume. Müzik ise ya- zarı Willy Russell ve George Hadjinassios'un imzasını taşıyor. "Shirley Valentine"m konusu şoyle: Lise yıllarında asi, deliş- men bir genç kız olan Shirley Va- lentine, artık olgun ve mazbut bir ev kadını ve annedir. Gunün bi- rinde dönüp geride kalan yıllann bir değerlendirmesini yaptığında düşlerinden ve ideallerinden ne kadar uzak düştüğünü anlar. Tam bu sırada en yakın kadın ar- kadaşı bir dergiden iki kişilik ve iki haftalık Yunanistan - Myko- nos tatili kazanır. Arkadaşı, sev- gilisi tarafından terk edildiği içın beraberınde Shirley'yi götürür. Shirley kendini tatilde adalı Cos- tas Caldes'in kollarında bulur. Shirley Valentine, evlilik ve seks konusunda pek çok ilginç yorumda bulunuyor bu filmde Işte bunlardan biri: "Evlilik Or- tadoğu'ya benriyor, öyle degil mi? Çözumu yok." Kasımda yeni bir müzayede • Kültür Servisi — Kültür ve Sanat Eserlerini Konıma ve Tanıtma Vakfı ile Portakal Sanat ve Kültürevi'nin düzenlediği kasım müzayedesinin hazırlıkları başladı. 4 Kasım 1990'da Yıldız Sarayı Silahhane binasında yapılacak müzayedede yer alacak parçalar 30 ekimden itibaren aynı yerde sergilenecek. Daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da antika meraklılan, ön ekspertizden geçirildikten sonra ellerindeki eserleri bu müzayedeye sokabilecekler. Türk ve yabancı uzmanlann yapacağı bu ekspertiz çalışmaları için 27 Ağustos 1990 gününden itibaren Yıldız Sarayı Silahhane binasına başvurulabilecek. Mavi Derinlik • Kültür Servisi — Mavi Derinlik admı taşıyan ortak kitabm yeni çıkan dördüncü sayısında "Soylem ve Söylen Üstüne", "Fotoğrafta Görsel Dilin Kullanımı", "Ismet Inönü ve Müzik" başlddı yazılar, Isa Çelik'le yapılmış bir söyleşi, Beaumarchais'ten seçmeler yer ahyor. Mavi Derirdik'e Osman Nuri Baranus, Remzi Demir, Ilhan Durusel, Yunus Koray, Altay öktem, Yüdıray Sal, Cem Uzungüneş şiirleriyle, Sema Ayöz ve tsmet Işık öyküleri, Gertrude Durusoy ve Mehmet Mümtaz Tuzcu çevirileriyle katkıda bulunuyorlar. Big • Kültür Servisi — Denizli Belediye Sanat Merkezi ve • Açıkhava Kültür Sanat Merkezi'nde "The Big Blue" (Derinlik Sarhoşlugu) adlı film 19 ağustos gününe dek izlenebilir. 1988 Cannes Film Şenliği'nm açılış filmi olan ve 1989'da iki dalda Oscar ödülü alan filmin senarist ve yonetmeni Luc Besoon. "The Big Blue"da başlıca rolleri Jean Marc Barr ve Rosanna Arquiette paylaşıyor. Kayahan Açıkhavaldaydı • Kültiir Servisi — Besteci, şarkı sözü yazarı ve yorumcu Kayahan'ın önceki akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği konser oldukça coşkulu bir ortamda gerçekleşti. Parçalarından bazılarını Nilüfer'le birlikte söyleyen Kayahan'a vokalde Demet eşlik etti. Kayahan 1,5 saat suren konserinde "Kar Taneleri", "Gözlerinin Hapsindeyim", "Geceler", "Mor Menekşe", "Esmer Günler", "Carum Sıkılıyor", "Sen Mühimsin", "Hep Karanhk" gibi parçalannı yorumladı. Sanatçının konseri Ulus Ajans'ın düzenlediği "Yaz Etkinlikleri '90" kapsamında gerçekleşti. Öte yandan Ulus Ajans dün akşam yapılacak son etkinliğini iptal etti. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) Troya'da bugün • Kültür Servisi — 27. Çanakkale Troya Festivali sürüyor. Festival kapsamında Öner Yağcı, Mehmet Başaran ve Erendüz Atasü'nün katılacağı imza ve söyleşi saat 18.00'de Belediye Sosyal Tesisleri'nde düzenleniyor. Yönetmenliğini ve senaryosunu Zülfü Livaneli'nin üstlendiği ve Rutkay Aziz, Aslı Altay ve Uğur Polat'ın rol aldığı "Sis" adlı fıhn saat 21.00'de Moorabbin parkında gösterilecek. Halk Bahçesi Gösteri Pisti'nde saat 21.00'de düzenlenece konsere, Seren Serengil, Nursaç Doğanışık, Kartal Kaan, Seren Ay, Kolenedi Dans Grubu, Cemal Coşar ve Lale Evrim katılıyor. BUGÜN ~ • 'PirSultan' Bahçelievler'de Ankara Birlik Tiyatrosu "Pir Sultan Abdal" adlı oyunu saat 21.00'de Bahçelievler Ünverdi Sineması'nda sahneleyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle