22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 11 AĞUSTOS 1990 KORFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖI Özal, 'Körfez krizi' konusundayalnızca Başbakan Akbulut'a bilgi verecek Iiderler Köşk'e çıkımyorANKARA (Cnmhuriyet Büro- su) — Cumhurbaşkanı Turgul Özal'ın TBMM'de grubu bulunan siyasi parti liderlerine yaptığı zir- ve çağnsına SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve DYP Genel Baş- kanı Süleyman Demirel "hayır", Başbakan ve ANAP Genel Başka- nı Yıldınm Akbulut "evet" yanıtı verdi. Bugün gerçekleşmesi amaçla- nan çağnyla Ugiü olarak dttn SHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve DYP Genel Idare Kurulu (GtK), birer toplanö yaptılar. Inö- nü MYK sonrası, "Benim daveti reddim, iç politika için ayn bir propaganda aracı olarak ulusal çı- kartanmızı tenlikeli bir maceraya götürmek arzusnna 'hayır' demektir" dedi. tnönü, çağnya katılmama nedenini Özal'a bir- mektupla bildirirken, "Anayasaya göre konunun asıl sahibi ve so- nnnlusonun hüküraet oldugunn" söyledi. Demirel, GİK toplantısı sonrası yaptığı açıklamada dave- tin, "yanlış bir makam tarafından ytpümtş, zaraanı gecmiş ve sade- ce meşruiyet aramayı, istisman amaçladığııu" belirtti. DYP GtK toplantısı sonrası hazırianan bir bildiri Özal'a gönderildi. Demirel tarafından açıklanan büdiride Tnrldye'nin krizk ilgili olarak iz- leyecegi strateji ve politikanın çok kere hükümetin bile bilgisi olma- dan Özal tarafından belirknerek DYP GİKBİLDİRtSl: uygulandıfı" anlatıldı. Başbakan YUdınm AkboJat, SHP ve DYP liderlerinin zirveye katılmama kararian konusunda, "Buna kanlmamanın nasıi izab edileceğini bilemiyoram. Yapümaraalıydı" dedi. Bugün saat 12.0O'de sadece Başbakan Yıldınm Akbulut ANAP Genel Başkanı olarak Çankaya'ya gidecek. Özal da sa- at 14.00'te Kösk'te bir basın top- lantısı düzenleyecek. Yarın topla- nacak TBMM Genel Kurulu ön- cesinde Bakanlar Kurulu toplan- tısı yapılacak. Topianüda Dışişleri Bakanı Aü Bozer'in NATO Ba- kanlar Konseyi kararları hakkın- da bilgi vermesi bekleniyor. TBMM'de grubu bulunan üç si- yasi partinin gnıplan da aynı gün toplanacaklar. SHP MYK karan SHP Genel Başkanı Erdal tnö- nü, dttn sabah toplanan partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nda zir- ve çağnsı konusunda ahnan karan bir basın toplantısı ile açıkJadı. tnönu dün MYK'da, pazar gü- nü TBMM'de yapacağı konuşma üzerinde de duruldugunu, burada- ki konuşmasında dış politikada- ki olumsuzluklaı yanında Cum- hurbaşkam özal'ın bu sorumsuz davranışlannı da ortaya koyaca- ğını anlattıktan sonra, özal'ın CumhurbaskanlığYna seçiknesin- ArkasımlaTBMM yar nu? Bush Sayın Özal ile konuşurken karşısında sorumsuz bir insan ve bu sorumsuz insanın neye dayanarak Türkiye şunu yapar, şunu yapmaz dediği belli değil. tstisman amaçlıyor Çağn yanlış bir makam tarafından yapılmış, zamam geçmiş, sadece meşruiyet aramayı ve istismarı amaçkyor. Bu nedenle Özal'ın davetini reddettim. den beri anayasanın öngördüğü davranışlan göstermediğini bildir- di. Inönü, Özal'ın Başbakan'm yetkilerini kullandığııu, Bakanlara görev verip uygulattığını belirterek şöyle dedi: "Biz bunun yanlış otdugunu, fl- ili başkanlık sistemi uygulaması- nın iilkeyi bir kargaşaya götürdcı- gunü, ülkenin hiçbir sonınunu çö- zemedigini, çözemeyecegini Sayın özal bu davranışa girdigindeıı be- ri söylüyoruz. Ama Sayın özal, hiç davranışını degiştirroiyor. Ve onun davranışına asıl karşı çıkma- sı gereken Başbakan, bakanlar ve Mecüs'teki ANAP çogunluğu, ya- oi bugün iktidan elinde tutan grup itiraz etmiyor. Buna itiraz et- memek, yetkilerinin knHanıiması- Bi Sayın Özal'a bırakıyoriar de- mek. Ama sonımhıluk gene on- larda. Sayın Özal'da bir sorumlu- luk yok. O sorumsuz, fakal yet- kili. Bu sekilde göhilmemiş bir sistem uygulanıyor." tnönü, bu durumu seçimle dü- zelteceklerini, anayasa degişikliğı ile yapılacak bir Cumhurbaşkan- lığı seçiminde parlamenter siste- mi yerine oturtacaklannı vurgu- ladı. Inönü, şoyle devam etti: 'Telefonları dinliyorlar' "Türkiye'nin dış politikası na- sıl yönetiliyor? Gördüğümüze gö- re Sayıo Özal bıınu yapıyordu, le- lefoBİaria, telgraflarla, uydular aracılıgıyla sesini knllanarak, Sa- yın Özal Türkiye'nin dış pouüka- sını yüriitiiyordu. Muhatefete hiç- bir şey sonnadı. Şimdiki telefon- larla ABD Başkanı kolaylıkla ara- nabUiyor. Ankara'dakJ lstanbaT- daki telefonlarla da aynı kolaylık- la aranabilir. Gerçi bizim letefon sürekli anza yspıyor. Neden bil- miyonım, dinleniyornz hernalde. Ama bunlar ayn hikâyeler. Cum- bıırbaşkanı isterse benimle Sayın Demirel ile telefonda konuşabUir. Ama buna gerek yok, çiinkiı Sa- yın Cumburbaşkanı'nın böyle bir görevi yok. Sayın Cumbarbaşka- nı söylüyor, dün akşam herkes TV'de gördü, 'Suudi Arabistan Kralı ile, ABD Başkanı ile, Kana- da Başbakanı ile görüştüm' diyor. Oniann hepsi kendi anayasalan- na göre sorumlu, yetkili insanlar. Ama Türkiye'de sonımlu olan Türkiye Cumburbaşkanı degildir. Türkiye'de sonımlu olan Başba- kan'dır. Nerede Başbakaıı? Biitün bu olaytar olurken Başbakan'm ne TV'den bir açıklamasını duyduk, ne mutaalefetle berhangi temas ge- regfan duydular, ne Dısişleri Baka- nı bizimle herhangi bir temas ge- regini duydu. Ama bunlara zaten gerek yok. Aal yapUmasi gereken şey Medis'i toplamakü. Oraya gittiğimizde Sayın Özal bize ne söyleyecek? Ben bugiine kadar şunian şuola- n yapbm diyecek. VapOgı şeylerin bepsini bize anla&p anlatmayaca- ğını nereden bilebiîiriz? Konnştu- gu insanlarla bazı yükümlülükle- re girmişse btınlan bize söyleyecek mi. söylemeyecek mi? Kendisi so- rumsuz bir insan. Biz onu hiçbir şekilde bize birç şey söylemesine zoriayamayız. Çünkü zaten so- rumsuz bir insan. Ama sonunda o çıkıp da 'Benim uyguladıgım poliıikayı muhalefet de desteklemiştir' derse, o zaman biz katalmadığınuz bir poUtikayı, yan- iışlarım zamanında söyleyemedi- gimiz bir poliıikayı sonunda des- teklemiş bir muhalefet partisi ola- rak kamuoyunda görüniirüz. lşte bu milli birlik berabertigi bozacak harekettir." 'Sorumsuz maceracılık' tnönü, uluslararası risklerın artüğı, savaş tehlikesinin belirdi- ği boyle bir durumda, Cumhur- başkanı'nın çağnsmı kabul etme- menin eleştirilebileceğini de belir- terek şöyle konuştu: "Ulusal çıkarlann tehlikede ol- dugu bir dönemde sorumsnz bir insan aklına eseni yapacak, her- kes de onu destekliyor göziikecek. Ve bundan da bereberiik havası p- kacak. Bu beraberiik havaa bir defa beraberiik havası degildir. Tamamen aldabcı bir göriinüm- dür. Ondan sonra da bu zararlı göriinDm içinde mubalefet, görii- şiinii söyleyemeyecek. İnsanlar inandıklan seyleri söyleyemeye- cekler ama, sorumsuz bir insan is- tediği gibi ülkeyi (ehlikeden tehli- keye götürecek, sonunda ne yapa- cağı belli olmayan bir maceraya süriikleyecek. Bu milli beraberiik için de ulusal çıkarlar için de en tenlikeii yoldur. Boyle bir yola gir- meyi kesin olarak kabul etmeyiz. Şimdi Sayu Özal'ın bizi davetinin arkasmda bu olasılıklan göriiyo- nız. Pazar günö bütıin fikirierimi- zi anlatacağız ve orada sonımlu olan insanlar Basbakan, Dısişleri Bakanı bize durumu anlatacaklar. Biz fikirlerimizi söyleyecegJz, bn- nu herkes duyacak. lşte milli bir- lik beraberlik buradan doğar. Bn arada Sayın Özal'ın sorumsuz davranışlan da tabii sözkonusu edilecek. Çok isterim ki Meclis- teki konuşmalar sırasında Sayın Özal da sorumsuz davranışlanm bıraksın, anayasaya nygun bir şe- Çağrıyı yanlış makam yaptı2 Agustos 1990 Perşembe sabaoı Irak kuvvetlerioin Kuveyt'e girmesiyle başiayan Körfez krizinin iizerinden 7 gün geçtikten sonra, dün 9 Agustos 1990 Perşembe günü Çankaya'dan, 11 Agustos 1990 Cumartesi günü saat 12.00de toplanüya davet edildik. Esasen, 2 agustostan 9 agustosa kadar gecen süre içerisinde bu krizle ilgili olarak Türkiye'nin takip edecegi strateji ve politika Sayın Özal tarafından çok kere hükümetin bilgisi dahi olmadan tespit ve icra olunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir anayasa ve hukuk devleti ise Anayasa'nın 104'üncü maddesine göre Sayın özal, Türk dış politikasını yürütme yetkisine sahip degildir ve bunun mubatabı degildir. tçeride ve dışanda berkes biliyor ki Sayın Özal gecen on gün zarfında kendisini olup bitenkrin tek muhatabı saymış ve kendisine göre kararlar alıp uygulatmıştır. Böylece. anayasanın kesin olarak kendisine vermedigi yetkileri kullanmıştır. Esasen, her şey bemen beraen olup bitmiştir. Çankaya'dan vaki davet, Türkiye'nin takip edecegi dış politikaya bir katkı aramayı arnaçlayan bir davet degildir. Sadece Sayın Özal'ın Anayasa ve hukuk dışı davranışlanna meşrulnk kazandırmaya İNÖNimUN ÖZALA MEKTUBU Sorumlusu hükümet,yönelmis bir davettir. Böyle bir davete icabet edilmesi halinde, rayından çıkmıs bulunan rejimin, tarafımızdan kabulü söz konusu olur ki bu varoluş sebebimize ters düşer. Bize göre Sayın Özal'ın yaptığı «slerin tümü hükümet başkanının görevidir. Onu bir kenara iterek, kendisinin hükümet işlerini üslüne alması bukuk devleti kavramının ! terki ve Anayasa'nın dışına çıkılmasıdır. Yüce milletimizin sonsuza kadar bağımsız, egemen ve müreffeh yaşamasını, aziz vatanımızın ebediyete katar bülünlügünü konıyarak payidar olmasını, kendisinin varoluş sebebi sayan Dogru Yol Partisi; dünyada ve bölgeraizde olup bitenleri fevkaiade titizlikle izlemektedir. Esasen, çağn yapıldığı günden bir gün sonra da muhalefetin zorlamasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıp, konnyu müzakere edecektir. Bu sebeple bu çagnyı, yanlış bir makara tarafından yapılmış, zamanı geçmiş ve sadece meşruiyet aramayı ve istismarı araaçlayan bir davet saydıgımızdan ve ülkenin yüksek menfaatlerini kollama söz konusu olmadıgından, bu davete katılmayacagımızı kamuoyuna duyunıruz. Sayın Turgut Özal Cmnharbasluuu, ANKARA Irak'ın Kuveyt'i silah gücüyle is- gaünden kaynaklanan bunalımı basından beri yakından ve dikkat- le izlemekteyiz. Olayı dünya ve bölge barışım tehdit eden, vahim bir uluslararası hukuk ihlali ola- rak algılıyoruz. Ülkemizin konu- mu, yakın ve uzak vadelı ulusal çı- karlarımız soruna aynca önem ve boyut kazandırmaktadır. Anayasal sistemimize göre, ko- nunun asıl sahibi ve sorumlusu hükümettir. Görüşülüp, tartışıla- cağı yer de TBMM'dir. Biz muha- lefet olarak, dış politikada mey- dana gelen son gelismelerin yetkili organda bir an önce görüşölme- sini saglamak maksadıyla daha 2 ağustosta Meclis Baskanj'na bas- vurarak Büyuk Millet Meclisi'nin olaganüstii toplanmasını istemiş- tik. Bu önerimiz, Meclis Başkan- hgı'nca ve hükümetce olumiu kar- şılanmıştır. Muhalefet miüetvekillerinin, tek tek imzalannın verilmesi yo- luyia Meclis ancak 12 agustos pa- zar günü toplanabilecektir. Ama bu arada anayasal yetkisi ve özel- yerıİTB3VIM rak, görüşmeler yapıldığı, karar- lara vanlıp uygulandığı, biitün bu hayati gelişmderden siyasi parti- lere ve TBMM*ye bilgi verme ge- Anayasal sistemimize göre, konunun asıl sahibi ve sorumlusu hükümettir. Görüşülüp, tartışılacağı yer de TBMM'dir. Biz muhalefet olarak, dış politikada meydana gelen son gelişmeîerin yetkili organda bir an önce görüşüîmesini saglamak maksadıyla daha 2 ağustosta Meclis Başkanı'na başvurarak Büyük Miilet Mecîisi'nin olağanüstü toplanmasını istemiştik. Bu önerimiz, Meclis Başkanlığrnca ve hükümetce olumîu karşılanmamıştır. likle sorumluluğu olmadığı halde sorunun Cumhurbaşkanlıgı'nca ele alındığı, parlamenter demok- ratik sistemimizdeki Cumhurbaş- kanlığı modelinin çerçevesi aşıla- regi duyulmadığı görülmüştür. Son Cumhurbaşkanlıgı seçi- minden bu yana ısrarla sürdürü- len bu tutum açıkça anayasaya ay- kındır. Böyle bir tutumu onayla- mamız ve dolaylı yoldan da olsa böyle bir davranısa katkıda bulun- mamız devlet ve hukuk anlayışı- mızla bağdaşamaz. Aynca belirtmek isterim ki, ger- çek sonımlu ve yetkili organlan devre dışında tutarak, bireysel iliş- ki düzeyine indirgenmiş bir dış po- litika uygulamasını olumiu karşı- lamıyoruz. Bugün Türk dış poli- tikasının içinde bulundvğu sıkın- nlann önemii bir bölümünün, ya- kın gecmişteki bu tür yaklaşım ve girişimlerden kaynaklandığına inaruyoruz. Bu görüşlerimiz çerçevesinde çağnnızı olumiu karşılayamıyo- rum ve Cumhurbaşkanlıgı maka- mına duyulması gereken saygıyı zedelememeye dikkat ederek, 11 agustos cumartesi günü saat 12.00'de Çankaya Köşkü'nde ya- pılacak toplantıya katümayacağı- mı ifade ediyorum. Saygılanmı sunuyorum. Erdal Inönü SHP Gend Başkanı kilde nlusal çıkarlanmızı kornva- bileceftimizi görsun." DYP'den de ret DYP Genel tdare Kurulu da Özal'ın çağnsıru görüşmek üzere Genel Başkan Süleyman Demirel- in başkanlığmda dün saat 16.00'da Coplandı. Toplantı öncesinde bir açıkJama yapmayan Demirel, ga- zetecilerden açıklama için 1 saat süre istedi. Oybirli|i ile özal'ın çağnsının reddedilmesi karan alı- nan DYP GtK toplantısında ka- bul edilen konuyla ilgili bir bildi- ri, saat 17.00'de Demirel tarafın- dan açıklandı. Demirel, bildiriyi açıkladıktan sonra gazetecilerin sorularını ya- nıtladı. Demirel, Körfez lcriziyle il- gili olarak Özal'ın yaptığı işlerin hükümetin yapması gereken işler olduğunu belirterek "Sayın Özal Başbakansa, Sayın Akbulut ne- dir?" diye sordu. Bu uygulama- dan ülkenin büyük zararlar göre- ceğini anlatan Demirel, hüküme- tin bir korkuluk durumuna düsü- rüldüğünü bildirerek şöyle dedi: "Türkiye Cumhuriyeti hüküme- tinin böyiesine yetkilerini başka- sına kullandırmasım izab etraek mümkün degüdir. Aslında bu da- vet Meclis'i de devre dışına çıkar- ma gayretine matuftur. Bu davette toplanarak sonınu görüşecektir. Eger bunlar milletin nabzını at- mak istiyorlarsa TV'yi açmalıdır- lar. Gecen seferki gibi oyun yapıl- mamalıdır." Demirel, Özal'ın hükümetin yetkilerini kullanmasıru eleştirir- ken de "Burası 1914lerde Osmao- lı devletinde olduğu gibi Enver- land degildir. Ozalland da degildir" dedi. Demirel, "Kararauzda daha ön- ce İnönü'nün aldıgı karann etki- si oldu mu?" sorusunu ise "Sayın ! İnönü'nün karanndan benim ar- kadaşlanmm haberi bile yok. On- lar ayn bir parti, biz ayn bir par- tiyiz. Ben daha önce yaptıgım açıklamaJarda hiç gidecegkni ima ettim mi" diye yanıtladı. Başbakan Akbulut Başbakan Yıldınm Akbulut, dün tstanbul'dan Ankara'ya dö- nüşünde Esenboga Havaalanı'nda. bir gazetecınin, "Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın çağnsına uyacak masınız? Diger Iiderler çıkmazsa iki kişUik bir zirve mi olacak" so- rusuna şu karşılığı verdi: "Bu konuda şimdiden bir şey söylemek için erken, ben katılaca- gım. Zirveye Sayın Cumhurbaşka- nı başkanlık edecek, o davet etti. Katılıp katılmamak gibi bir du- rumda yine kendileri o husustaki düşüncelerini ortaya kor. Ama ben kaiılıyorum." IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA BAŞKENTTEN AHMET TAN İkili zirve Maceracı Yaklaşım... Yalanlama Doğrulama İZMİR — SHP, Cumhurbaşka- nı Turgut Özal'ın Çankaya'ya çağnsına yanıt arıyordu. Toplan- tıda Genel Başkan Erdal İnönü, "Nasıl olsa TBMM pazar günü toplanacak, konuyu orada görüşeceğiz" tavrını koruyordu. Dün sabah SHP MYK toplan- tısında üzerinde durulan konu, Cumhurbaşkanı Özal'ın anaya- sal yetkilerini aşarak, Irak krizi- ni tek başına çözümler havaya girmesiydi. Hükümet devre dışı bırakılmış, Körfez bunalımı belli bir aşamaya geldikten sonra TBMM'nin toplanma karan alın- mıştı. MYK'da SHP lideri İnönü, Cumhurbaşkanı Özal'ın Körfez krizinde sorumsuzca davrandığt- nı vurguladı. Böyle önemii bir ko- nuyu şimdi de iç politika aracı olarak kullanmak istediğini söy- ledi. Evet, SHP MYK toplanbsından çıkan sonuç şuydu: — Yarın Çankaya'da yapılacak toplantıya SHP Genel Başkanı İnönü katılmayacak. İnönü, bunun gerekcesini şöy- le açıkladı: durumunda ofmamalıdır... SHP MYK toplanttsında Körfez bunalımı görüşülürken özellikle Cumhurbaşkanı özal'ın "tek adam" kimliğine değinildi. İnö- nü, Baykal ve diğer MYK üyeleri Türkiye'nin parlamenter bir sis- temle yönetildiğini, o nedenle, "bireysel politikaya" SHP'nin öte- den beri karşı çıktıgını anlattılar. SHP'nin görüşü artık belli cA- mustu: — Bireysel yürütülen politika maceraya açıktır. SHP olarak maceraya destek vermeyiz... SHP ve DYP'nin tavn Cumhur- başkanı Özai'ın Körfez bunalımı karşısında bireysel politika izJe- mesinden kaynaklanıyor. Batı basınının 'bir sirk ustası' dediği Özal'a, muhalefet anaya- sal yetkilerini aştığı için Çanka- ya zirvesine katılmıyor. Körfez bunalımında Türkiye 1 nin aceleci tavn hem SHP hem de DYP tarafından eleştiri konu- su oluyor. ABD'nin Körfez krizin- de Türkiyeyi kullandığı, Türkiye^ yi bunalımın içine çektiği görü- şü ağırlık kazamyor. ANKARA — Dış politika ile iç politika dün birdenbire içiçe geç- ti. Cumhurbaşkanı Özal'ın görüş- me çağrısını muhalefet çok ağır bir dille geri çevirdi. SHP lideri İnönü'nün "sorum- suz bir adam" diye niteledığı Cumhurbaşkanı için DYP Genel Başkanı Demirel daha da keskin bir ifade kullanıyordu. Böylece muhalefet ilk kez Çan- kaya'ya gerçek bir protesto sergi- lemiş oldu. Muhalefet yarın da TBMM toplantısında naklen yayın destegı ile Özal'ın Irak krizindeki tutu- munu bombardıman edecek. Asiında basından beri dış poli- tika ile iç politikayı içiçe yüruten Cumhurbaşkanı idi. Muhalefetin yaptığı bu ise ço- mak sokmak oldu. Dünkü çağn ile özal'ın yap- mak istedi|i, yannki TBMM ola- ğanüstü toplantısında muhalefe- tin deştirilerinin içini boşaltmak- tı. Kimse çıkıp da "Özal kendi ba- şına hareket ediyor. Bilgi verip göriiş almıyor"diyemeyecekti. BM ambargosu, hükümetin bir bölümünün bile haberi olmadan uygulamaya konmuş, ABD Dışiş- leri Bakanı ile görüşülmüş, Dısiş- leri Bakanı Bozer NATO Konse- yi'ne gönderilmişti. Cumhurbaş- kanı ancak ülkede bir iktidar par- tisi ile parlamentoda iki muhale- fet partisi bulunduğunu anım- samıştı. Dısişleri Bakanlığı'nda bazı yetkililer, bazı yayın organlannın (bu arada Cumhuriyet'in de), Irak krizi ile ilgili yayınlannı ülke çı- karlanna uygun görmüyorlar. Bunu da şaka yollu süz konusu yayın organlannın muhabirlerine ifade ediyorlar. Bazı yetkililerin bu görüşlerini ve "ülke çıkan" öl- "ürnak" aüyorlar. Elbette ölçü- yü düzeltmek için. ÖTneğin, dün Ankara'daki Irak Büyükelçiliği bir açıklama yaptı. "Türkiye bize saldırmamak üze- re güvence verdi" diye. Dısişleri Bakanlığı ise bu açık- lamayı yalanlamak üzere bir bil- diri haarladı. Bildiri basına dağıtılmadan ön- ce Çankaya Köşkü'ne gönderildi. Köşk, Dısişleri bildirisini değiştir- di, yenisini yazıp geri gönderdi. Neden acaba? hepsi dogru. ABD Dısişleri Baka- nı Baker üsleri kullanmayı Dısiş- leri Bakanlığı'ndan istemedi. Aynca istese bile Dısişleri Ba- kanlığı elbette, ülke çıkarlan için bunu yalanlamalı idi. Nasıl olsa, isteyen ve sözü alan taraf bunu doğrulayacaktı. Ülke çıkarlanna uygun davran- mayan niye Türk tarafı olsun ki? Türkiye çıkarlanna uygun dav- ranmayan karşı taraf olmalı idi. Nitekim öyle oldu ve oluyor. Bize de CNN izleyip, Araerikan Dısişleri Bakanlığı, Irak Büyükelçiliği'nin açıklamasını yalanlamak üzere bir bildiri hazırladı. Bildiri basına dağıtılmadan önce Çankayaya paüamaoidu gönderildi. Köşk yenisini yazıp geri gönderdi. Neden acaba? kaydı, telefon numarası, isim ve adres sağlayabiliriz.) Gazetecinin ömril bazen yalan- lamalan doğrulama peşinde ge- çer. (Bunun tersi de bürokratlar için doğmdur.) Cumhurbaşkanı özal, birkaç gündür, uygun fırsatlarda yabana TV'lere ve gazetelere "Türkiye'- ye Scddam'dan bir tebdil yok" türünden demeçler veriyor. Kimi zaman en basit bir olay, Cumhurbaşkanı'nı büe yalanlama niteligine dönüşür. Askerlikte "çagdışı" kalan ye- deksubaylara çıkartûan sefer gö- rev emirlerinde, son günlerde bir çülerini çok saygıdeğer bu- luyoruz. Keşke, onların bu ülke çıkan ölçülerini hizmetinde oldukları devlet başkanı ile hükümetin üye- leri de öyle bulsalar. Ama ne yazık ki bulmuyorlar. Onların ölçülerini de Cumhur- başkanı beğenmiyor. Devlet ba- kanları doğru bulmuyor. Ve bu bazı yetkililerin hazırladıkları bil- dirilere, açıklamalara, belgelere Herhalde Dısişleri bildirisinde de tıpkı bazı gazetelerdeki gibi "ülke çıkariarına uygnn olmayan" ifadeler yoktu. Dısişleri Bakanlığı dün ABD'- nin üs istedigi haberlerini yalan- ladı. Baker'ın Amerikalı gazete- eilere "Üsleri göriişecegiz" dedi- ği açıklamalannı yalanladı. CNN'in "Wasfaington üs istedi" haberini yalanladı. Dışişleri'nin yalanlamalannın gazetelerini okumak, "Amerikan çıkarlanm" yansıtmak düşüyor. Dün çok üst duzeyde bir Ame- rikan yetkilisi ne dedi biliyor musunuz? Şunu dedi: "İnciriik Üssü olmadan Irak'a karşı Amerika'nın bir askeri ha- rekât düzenlemesi, düzenlense bile başanlı olması sözkonusu degil- dir." (Not: Bu sözü yalanlayacak ba- zı Dısişleri yetkililerine ses bandı Askerligini 15-20 yıl önce ta- mamlamış kimi yurttaşlara gön- derilen yazılarda "48 saat içinde askeriik şubenden yollugunu al. Diyarbakır'daki birUgine teslim ol" türünden yazıiar geliyor. Şimdi yurttaşlar soruyorlar: "Madem Irak tebdidi yok, bn sefer görev emirieri niye?" Genelkurmay ya da Milli Sa- vunma Bakanüğı şimdi Cumhur- başkanı'nı yalanlamış mı oluyor? Doğrulama, kimi yetkililerin görevlerinin bir parçasıdır. Ama, ülke çıkarlannın çizgisi- ni belirlemek oniann değil... — Sayın Özal sorumsuz dav- ori||CVT ADrAVÜRCIf »,„»., «zgeçmelidir Kendi CUHETT AHCATUHtK yaZiyOf Devlet Bakanı Mehmet Keçeci- ler'in oğlunun sünnet düğünunde gazeteciler, yan yana oturan Ak- bulut ve özal'a arkadan yaklasa- rak soru yönelttiler. Akbulut ga- zetecilerin, "Zirve ertelendi mi" sorusunu, hemen Özal'a tekrarla- dı. özal da, "Hayır" karşılığını verince, basın mensuplan bu kez "Zirve ikili mi olacak" diyerek soruyu yinelediler. özal da "Evet" yanıtını verdi. TBMM Genel Kurulu, SHP ve DYP milletvekillerinin dış politi- ka konulannda genel görüşme önergesinin gündeme alınıp alın- maması konusunu görüşmek üze- re yarın olağanüstü toplanacak. TBMM'deki görüşmeler, son an- da bir değişiklik olmadığı takdir- de TVden de naklen yayun- lanacak. Saat 15.00'te toplanacak olan TBMM Genel Kurulu'nda Dısiş- leri Bakanı Aü Bozer, gelişmeler- le ilgili bilgi verecek ve Türkiye^ nin izlediği politikayı anlatacak. ANAP grubu adına Başbakan Yıldınm Akbulut'un konuşması kararlaştırıfdı. SHP adına Genel Başkan Erdal İnönü, DYP adına da Genel Başkan Süleyman Demi- rel kürsüye gelecekler. Görüşmeyle ilgili konuşma sü- releri ve sırası, pazar günü öğle- den önce toplanacak olan TBMM Danışma Kurulu'nda beUrlenecek. ranışından vazgeçmelidiı si kişisel politikasına destek ver- diğimiz imajında görülmesini is- tiyor... SHR DYP ile hiç görüşmemişti bu konuda. Saat 14.00'te topla- nan DYP Genel idare Kurulu 1 ndan da aynı sonuç çıkıyordu. — DYP Genel Başkanı Demi- rel de Çankaya zirvesine katılma- yacak... İnönü, Viyana'ya gittiği gün SHP'nin Körfez krizine bakışı belli olmustu. Dün aynı konu ele alındı MKY toplantısında. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, Özal'ın Körfez bunalımı karşısın- da tek başına görüşünü açıkla- dığını, bu gelışmelen de kaygıy- la karşıladıklarını belirtiyordu. Şöyle diyordu Baykal: — Biz kendimizi bu bölgenin jandarması olarak görmüyoruz... Baykal, Körfez bunalımında or- taya çıkan fiili durumun çözüm- lenmesi için Türkiye'nin doğru- dan işin içine girmesi gerekme- diğine de değiniyor ve şöyle ko- nuşuyordu: — Ne bir süper güç ne de bir başka ülke, kendisini bu bökjedeki düzenin tesisi ile yükümlü görme TO'yü Ret...ANKARA — Anayasa reiiminin vartığını, baş- ta TÖ'ye, son günlerde TO'nün dümen suyu- na giren jş çevreleriyle kimi yazarlara anımsat- mak gerekiyordu. Seçmenin yüzde 80'ini Meclis'te seslendi- ren iki muhalefet partisi, dün siyasal yaşantı- mızda dönüm noktası sayılacak önemii bir ka- rar aldı. TÖ'nûn Çankaya'da düzenlediği zirve toplantısına katılmayacaklarını açıkladılar. Ulusal sorunları kişiselliğe indiren, tek adam- lığı yerleştirmek, Başkan Baba'lık rejimini oturt- mak için Ortadoğu krizini sömüren TÖ; böyle- ce, Türkiye'de anayasa hukuku dışına taşarak ddediği gibi at oynatmasına büyük çoğunluğun "alışamadığını" anlamış olmalı. w w _ . , _. w . _T _ T . .._.,.. ,_T . 2 agustostan beri devlöt sahnesinde tek ak- ce TÖ'nün TRT'de stü'dyo hazırlattığını, bir ko- der, nasıl oluyor da ulusal birlfk adına partileri Oysa, Köşk'te zirveyle ilgili mizansen çoktan adına" iki muhalefet lideriyle görüşeceğini bil- hazırlanmıştı. Gece TV haberlerinin özetlerin- dirdi. de liderlerin Çankaya'ya çağrıldığı bildirildikten "Sorumsuz, ama yetkili Başkan Baba", ulu- sonradakikalarcaTÖ'nönson bir haftaboyun- sal birlik adına muhalefete son girişimlerini ca sürdürdüğü telefon diplomasisi çok canlı bi- onaylatmaya girişiyordu. Sorumsuz koltuğun- çimdeyayınagirdi. Haritalarda TÖ'nün görüş- dan sorumluluğa soyunurken, muhalefeti de tüğü devlet adamlan başkentlerden oklarla iz- ulusal birlik adını kullanarak tek adamlığını leyicinın gözüne sokuluyordu. Hele Başkan onaylatmaya yöneliyordu. Bush'un CNN kamerasından "Özal arıyor" di- Muhalefeti suçlayarak, zirveyi reddini "ulu- yerek ayrılması uzun süre gösteriliyordu. sal birliği parçalamak" gerekçesine bağlama- TRT'ye göre genel olarak son dünya buna- sı olası olan TÖ'nün önce ulusal birliği temsil lımının tek "odak noktası" TÖ'ydü. O konuş- etmediği yolundaki geniş yargıları yanıtlama- muş, onu aramışlar, o demiş, o yapmış. Başka sı gerekiyordu. büyük yoktu! Kuşkusuz izleyici arkadan neler geleceğini merak ediyordu. Basın, saatler ön- Yüzde 20 oya dayanarak. ulusun yüzde 80 oyunu karşısına alarak Çankaya'ya çıkan bir li- törle oynanan oyunları kamuoyu yakından iz- ledi. TV'nin günübirlik haberleri, sonunda bir noktaya varacaktı. TÖ'nün hükümeti dışlayarak politikalar belirlemesinin ardından hangi siya- sal oyunlar gelecekti, merakla bekleniyordu. Önceki gün Çankaya'nın zirve çağrısı duyul- duğunda SHP ve DYP "TÖ'nün oyununa bir kez daha geiip geimemeyi özenle düşünmek" kararındaydı. Zirve haberi, kuşkusuz TV'den verilecekti. Fakat kısa, özlü bir haberle kamu- oyuna duyurulacağı sanılıyordu. nuşma yapacağını öğrenmiştı. Neler söyleye- ceği aşağı yukan tahmın ediliyordu. TÖ'nün kişisel propagandasının bu ölçüde yapılmayacağı sanılıyordu. Telefon diplomasi- sini anlattıktan sonra iç siyasette yeni bir oyu- na girerek liderlerı çağırdığını açıklamasını bek- liyorduk. TV'de dolaylı yoldan ne denli büyük işler ba- şararak dünya liderlerinin başiıcalarından biri olduğunu anlatttktan sonra, "savaş olasılığının belirdiği şu anda gereksindiğimiz ulusal birlik çevresınde toplayabiliyordu. Anayasayı çiğne- yen davranışlara muhalefetin kol kanat germe- sini hangi haklı gerekçeyle isteyebiliyordu. Öyle büyük işler başarmıştı ki muhalefetin çağrıyı geri çevireceğini aklına bile getirmiyor- du. Bir program hazırlamış, bugün 12.00'de li- derlere "uygun gördüğü ölçüde" bilgi verdik- ten sonra, bir basın toplantısı yapacağını du- yurmuştu. Dün iki muhalefet partisi haklı ge- rekçelere dayanarak çağrıyı yadsırken, TÖ yi- ne yalnız kalmıyordu. Başbakan Akbulut dün öğle üzeri, muhalefetin tutumuna karşın, "Ben Dünkü Çankaya'yı ve tek adamlığı ret açık- o toplantıya giderim" diyordu. Belki de haklıy- lamalarını Meclis'te iki liderin yapacağı önem- dı. Öyle ya; Baker burada iken Çankaya'da ne- li konuşmalar izleyecekti. Olağanüstü toplan- ler olup bittiğıni belki bugün baş başa kalaca- tıda İnönü, "Çankaya'nın sorumsuzca dış po- ğı TÖ'den az buçuk öğrenirdi! litikayı tek başına oluşturmasına" kesin vazi- İnönü, önceki gün çağrıyı duyunca içinden yet alacak, yeri gelirse "anayasanın ilk fırsatta "TÖ'nün kişisel politikasını onaylatma oyunu' değiştirilerek" cumhurbaşkanı seçimine gidi- na bir kez geldim. İkinci kez, hayır" diye ge- leceğini bir kez daha özenle vurgulayacak. çirdi. "Arkadaşlarıyia konuşacak "tı. Basına soy- Demirei'in aynı doğrultuda konuşacağından lediğı buydu. Deniz Baykal, önceki geceden tek kuşku duyulmuyor. adamlığa araç olmanın karşısındaydı. Bir haber var: TÖ, pazar günü Meclis müza- Demirel, Köşk'ten Kemal Yamak telefonuy- kerelerini izleyecek. la çağn geldiği dakikada "zirveye katılmanın Çok yerinde olur. Böylece TÖ, Türkiye'de bir her açıdan geçersiz olduğuna" karar vermiş- anayasa rejimi olduğunu, dışında ve karşısın- ti. Hükümeti bir yana iterek TÖ'nün kişisel po- da olan çoğunluğun anayasal düzeni her şe- litika oluşturmalannı ve tek adamlığını muha- ye karşın koruyacağını bizzat görür. Hatta lefete onaylatmanın peşinde olduğuna inanı- yordu. İki muhalefet tek adama karşı çıkıyor, uzun süredir beklenen direnişi gösteriyor, asıl sorumlu olan hükümeti "muhatap" sayıyor ve pazar günü rejimin gerçek platformu Meclis 1 te uluslararası ve ulusal sorunları ayrıntılarıy- la görüşmeye hazırlanıyordu. Tabii sorumlu hü- kümetle... İkinci önemii nokta, TÖ'nün bu girişimiyle uluslararası olayları "iç politikaya pazarladığında" birleşiyorlardı. TBMM'nin ulusal sorunlara sahip çıkarak Tür- kiye'nin yararlarını gözeteceğini öğrenebilir. Gelecekteki konumuyla ilgili kimi önemii "hisseler" de kuşkusuz çıkarabilir. Tek adamlığa, onu alkışlayanlara, anayasa rejimini "iyi idare edilen" işler arasında umur- samayanlara. muhalefet dün gereken dersi ver- di. Tek adamlığı, sorumsuzken sorumlu insan. rolünü reddetti. Kuuamak gerek!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle