29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DtZİ-RÖPORTAJ / AĞUSTOS 1990 A S L A V B A S E R KAFAOĞL lM O S K O V A N O T L A R I Arbat'ın Moskova'daki yeri önemli ARBAT Sokağı'nda ressamlar hemen bir kaç dakikada resminizi çizerler. Uzun, kız- lar gjbi saç uzaünış delikanlilar, bir iki grupta gitar çalıp şarkı söyler ve Amerikan pop gruplannı taklit ederler. Burayı Londra'nın Covent Garden ya da Camden Town'ına ben- zetmek istemişler, ama olmamış. öyle gaze- telerde (hele Batı basınında) yer alan bir hippy havası yok değil, ama bunlara daha çok lüks otellerin gece kulüplerinde ve ben- zeri olan yerlerde rastlıyorsunuz. Bu Arbat, Moskova'nın yaşamında önemli bir sokak. Orada aynı zamanda besin ürün- teri satan, antika mallar satan yerler var. Be- sin ürünleri Moskova'nın bu sokağında ucuz mu ucuz!.. Ama kaliteye ve çeşide pek bak- mayacaksın. örneğin ucuz et var. Ama öyle bonfile, pirzola bulamayabilirsiniz. Yagh cin- sinden kıyma ise her zaman var. Kilosu "1.60 nıble." Ucuz sayılabilir. Ama daha da ucuz olan balık konservesi, Treska denen bir balı- ğm ya da istavritin konservelerini her bak- kal dükkânında bulabilirsiniz. Çeşit çeşit peynir de var. Hele Gürcü pey- niri denen bir çeşidi epeyce lezzetli. Zaten AJ- bat'ta Gürcülerin ayrı bir yeri var. Sokağın en iyi bir yerinde Gürcü böreği satılıyor. Bi- zim peynirli böreğe benziyor. Sıra olup sıcak sıcak alınıyor. Bir Gürcü de özel sektör lo- kantası açmış. Hayli pahalı, ama iyi çalışıyor. Aslında malların daha kalitelisi ve hele meyve çeşitleri hal denilen yerde var. Burada da satıcılann çoğu Kafkasya'dan, yani Azer- baycan ve Gürcistan'dan... Buralarda kendi öz topraklanndan ya da kooperatiflerin top- rağından çıkan meyveleri, trenle getirip satı- yorlar. Doğrusu paran varsa her şey var. Bir kilo erik, kalitesine göre 4-8 ruble, hele iyi bir karpuzun kilosu 12 rubleye kadar gidiyor. Azerilere, tstanbul'dan geldiğimizi söyleyin- ce "mernaba knrban!" deyip sevindiler. Oldukça kaliteli bir şeftaünin kilosunu sor- duk, "10 nıble, amı sana 5 rublcye olar" dediler. Emekli maaşının 90-110 rubleye zor çıkar- tıldığını düşünürseniz, pahalı sayılır bu fîyat- lar.. Azeri ahbaba soruyorum, bu fıyatlarla -bana yüksek gelen bu fıyatlarla- alıcı bula- biliyorlar mıydı? Buluyorlarmış, kârlan iyiy- miş. Bir tezgâhın günlük cirosu 15.000 rub- leye çıkıyormuş, kân ise çok yüksekmiş: 4.000 nıble... Et satan tezgâhlara yaklas.uk, en iyi et 6 ruble... Demek ki, meyye fıyatlan ete kı- yasla aşın yüksek sayılabilir. Ama sebze fi- yatlart iyi, makul. Lahananın büyükçesi bile 3 rubleden yukan değil. Yeşil sebzeler, mey- veler kadar pahalı değil. Bu Arbat Sokağı Moskova'nın yaşamında önemli bir sokak. Ressamlar birkaç dakikada resminizi çizer. Uzun, kızlar gibi saç uzatmış delikanlılar, bir iki grupta gitar çalıp şarkı söyler ve Amerikan pop gruplannı taklit ederler. Burayı Londra'nın Covent Garden ya da Çamden Tovvn'ına benzetmek istemişler, ama olmamış. Öyle gazetelerde yer alan bir hippy havası yok değil, ama bunlara daha çok lüks otellerin gece klüplerinde rastlıyorsunuz. Denebilir ki Moskova'da iki tür yaşam var: Hükümetin kolu kanadı altında bir yaşam. Burada eğer yaşamda pek hırslı değilsen azla kanaat edersen hoşnut olmak mümkün... Ama bunun dışma çıkmak istiyorsan her şey ateş pahası. Ruble ile mal satan mağazalara girdik. Ruble ile fiyatlanmış malları turist dolarına göre çok ucuz bulduk. Bir Sovyet yurttaşı için fiyatlan yıkım olan Sovyet turistik otellerinin lokantaları da bir turist için sudan ucuz. DONDL RMA TLTKUSU — Moskovalılar özellikle yaz aylannda dondurma yemeyi çok severier. Arbat'ta bir açıkhava cafesinde dondurma yiyenler ve arkada dondurma için kınrukia bekleyenler. Dondurmacilann önü ber zaman kalabalıktır. Arbat Sokağı'nda yeni açılan 'Başkan Robbins' dondurmasına rağbet çok büyüktür.(Fotoğraf: Cnmhuriyct) Ulaşım çok ucuz Moskovahnın ise gidip gelmede, dünyarun en rahat kişisi olduğu kesin. Moskova met- rosu vızır vızır çalışıyor. Adam başına 5 ko- pek (yüz kopek bir ruble). Demek ki bir işçi- nin işe gidip gelme giderleri 3-4 dolan geç- mez. öğleyin yemek derdi de yok. Işyerleri kafeteryaları epeyce ucuz. Bunlara bakınca Rusların resmi ticarette dövize koyduğu, biç- tigi değer (1 dolar = 0.69 ruble) makul bir değer biçme. Ama devletin hizmet vermedi- ği yerlerde iş değişiyor. Yani tatil günlerini Moskova'da değerlendirmek isteyen bir turist için Moskova müthiş pahalı. Pazar günü Moskova'yı görüp gezmeye en azından dışar- dan 1 milyon insan geliyor. Onlann en çok gittikleri yer, Sovyet ekonomisinin başanla- nnı gösteren pavyorüann bulunduğu park. Bu park çok geniş bir alanda yayıhnış. Ortada bir havuz, bu havuzun muhtelif yerlerine yer- leştirilmiş 15 bayan heykeli, 15 Sovyet cum- huriyetini temsil ediyor. Ustleri altın yaldızlı ve çok güzel heykeller ve hepsinden su fışkı- nyor. Her bakanlık ya da karnu kuruluşunun, aynca her cumhuriyetin park içinde binalan ve sergileri var. Park içinde ucuz domuz eti satan yerler hiç boş kalmıyor. Oldukça doyurucu porsiyon- lar 1-2 ruble arasında. Halk buralarda yiyip içiyor. Et kalitesi benim kanıma göre zarar- sız. Domuz yanında dana eti de var. Ama da- ha pahalı... Moskova'da ucuz bir mal da "dondurma..." Büyük küçük herkes, Mosko- valı olsun olmasın buralarda dondurmayı çok sevi>orlar. Kalitesi de iyi ve her Rus en azından günde 3-4 kez dondurma yiyor. Tiryaki olup 10-15 kez yiyenler de var. Buna karşılık Pep- si ya da Coca Cola o kadar istek bulamıyor. Denebilir ki Moskova da iki tür yaşam var: Hükümetin kolu kanadı altındaki bir yaşam. Burada, eğer yaşamda pek hırslı değilsen aza kanaat edersen hoşnut olmak mümkün... Ama bunun dışına çıkmak istiyorsan, her şey ateş pahası. Ruble ile mal satan mağazalara girdik. Ruble ile fiyatlanmış mallan turist do- larına göre çok ucuz bulduk. Şöyle anlata- yım: Bir dolann resmi kuru 0.69 ruble ya da 69 kopek... Ama bir turist eğer dolar bozdu- rursa bunun on katı yani 6.9 ruble alır. Be- nim yanında sterlin vardı. Turistin sterlin boz- durma pantesi 1 sterlin - 10 ruble... Ben 127 rubleye bir orta kalite palto aldım. Bu hesapla 12.7 sterline geldi. Türk Lirası karşüığı 60 bin lira civannda... 'rağmurluk aldım, aynı hesap- la 17 bin liraya geldi.. Hele bir de karaborsa- da bozdurursanız (fıyat 1 sterlin = 25 nıb- le) palto fıyatı iner 27 bin liraya. Ama doğrusu Sovyetler'deki "vergisiz magaza" politikasını anlamadım. "Beriyoşka*' bu mağazalann adı...l977'de git- tiğimizde bu mağazaları özellikle Türk ba- yan turistler pek beğenmislerdi. Bu gittiğimiz- de bu turist döviz kuru ile çekiciligi kalma- mıştı. Etiketler ruble cinsinden yazılmış ve burada ticari döviz fiyatlan uygularuyor. ör- neğin bir televizyon cihazımn üstünde 700 ruble fiyat yazıyorsa, bu cihazı satın olmak için 1100 dolar ödemeniz gerekiyor. Dışarda dolannı 15 rubleye kolaylıkla ve -biraz zor- lukla da 20 rubleye- bozdurmaya aJışkın tu- rist için bu psikolojik bir şok olusturuyor. Beriyoşka bomboş 1977'de an kovaru gibi işleyen "Beriyoşka" lar bu kez adeta sinek avhyorlardı. (Uçak ala- nında ticaret erbabı arkadaşlar dürbün, te- lefon gibi cihazlan uygun bulup aldılar). Bu psikolojik şok içinde Beriyoşka'da mal alma- yan yabancı turist ise, bunu eğlence yerterin- de (otellerinde) harcıyor. Bir Sovyet Rus- ya yurttaşı için fiyatlan yjkım olan Sovyet tu- ristik otellerinin lokantaları, dövizini resmi olarak turist kurundan bozdurmuş da olsa, bir turist icin sudan ucuz... Söz turistlerden açümışken, biraz da otel- lerden söz etmekte yarar var. Sovyetler bin- lerce yatak bulunan oteller >'apunp işletme- yi seviyorlar. Ama bunu becerdikleri pek söy- lenemez. Benim kaldığım "Rusya Oteli", ile "Dnnyanın en büyük oteli'' diye övünüyor- lar. Ama keşke o oteli böyle işleteceklerine hiç açmasalardı. Her işletme kuralı, otel iş- letme tekniğine aykın. Oteldeki "resepsiyon" yani otelin oda anahtarlannın otel yönetimine en yakın yerde bulunması kuralı yerine her kata dört ayrı görevli kişi koymuşlar. Kimın otelde, kimin dışarda olduğunu otel yöneti- minden öğrenme olasılığı yok. Örneğin 4. katta bir konuğunuz varsa, onun otelde mi yoksa dışarda mı olduğunu öğrenmek için dördüncü kata cıkmanız, o odaya bakan gö- revliyi bulmanız gerekli. Bu da öyle kolay bir iş değil.. Otelde her şey karmakarışık. Servis son derece berbat... tkincisi otelde yemek ye- mek bir önemli sorun. Otelin sayısı sırurL lo- kantalanndan birinde örneğin akşam saat do- kuzda dışardan gelip yemek yemeniz müm- kün değil.. Sizi bir garson çevirir, "Niyet = Hayır" der. Eğer akşam otelde yemek istiyor- sanız, daha önce haber vereceksiniz. Yöneti- ci, o lokantanın yöneticisi, eğer o akşam otel- de "banket yoksa" (yani lokanta bir kutla- ma için kapatılmamışsa) ve şansınız varsa "pekiyi efendim" diyebilir. Bunu bilmeyen, bilmesi olasıhğı da olmayan bir turist oradan kaba bir şekilde çevrilir. Ben Rusya Oteli'nde bulunduğum surece, otelde bir tek kez lokan- tada kahvaltı edebildim ve bir kez de arka- daşlanmın "ticari yöntemi sayesinde!" öğle yemeği yiyebildim. Babil kulesi park Yine o sergilerin bulunduğu parktayız. Bu- rası adeta bir Babil kulesi. Baltıklı, Beyaz Rusyalı, Kafkasyalı, Volga kıyılanndan on- binlerce insan geziyor. öğleyin karrumızı do- yurmaya, et ve Koka Kola satan bir büfenin önüne gittik. Açık havada pirzolayı ve sala- tamızı atıştınrken, genç, sanşın ve mavi gözlü son derece güzel bir oğlan ve kız grubuyla karşılaştık ve o kadar sıcak kanlılardı ki he- men kaynaşfk. Kim derniş kuzeye gittikçe insanlar soğuk- laşır, sıcaklığını yitirir diye? Birçok platform var. Parkın içinde bunlann her birinde bir cumhuriyetten gelmiş folklor gruplan gösteri yapıyorlar. Bunlar da Letonya'da gelen bir folklor grubuymuş, rozetlerini verdiler ve "gösterimiz saat iki de (oğleden sonra), %t- lirseniz seviniriz" dediler. Onlann ve daha sonra da Beyaz Rusyalılann folklorunu sey- rettik. Letonya folklorunu biraz ağır hareketli buldum. Beyaz Rusya oyunlan daha bir oy- nak geldi bana... Bizım Çefckeslerin havala- nna pek benziyor. Bu parkı, Moskova'ya hep kışm geldiğim- den kar altında görmüştüm. Hatta 1977'de bir turistik gezide eşimle beraber, kar altın- da Troyha denilen üç atla çekilen bir kızağa binmiş ve hayli eğlenmistik. Ama bu kez yem- yeşil haliyle parkı çok daha güzel bulduk. Bu park Moskovalılann cumartesi ve pa- zar günleri en çok gezdikleri, vakitlerini ge- çirdikleri yer. Parkın yanında bir metro istas- yonu bulunması parka gelişi kolaylaştırıyor. Zaten metro Moskovalılann en çok yolculuk yaptığı ucuz, en ucuz araçtır. Moskova met- rosu bir yılda Z5 milyar, yani her gün 7 mil- yona yakın insan taşır. Moskovalılar parklardan sonra en çok si- nemaları seviyorlar. Şehirdeki sinema sayısı olsun, sinemalann doluluk oranı olsun ol- dukça şaşırtıcı. Her yerde sinemaya büyuk darbe vurmuş bulunan televizyon ve video burada aynı başarıyı gösterememiş. Bunda Sovyetler Birliği, sosyalist olarak burjuva demokrasisine önem vermez bir ideoloji üzerine kurulmuştu Basın ve söz özgürlüğü genişliyorAslında Sovyetler Birliği, sosyalist olarak burjuva demokrasisine önem vermez bir ide- oloji üzerinde kurulmuştu. Glasnost ve pe- restroykadan sonra hatta onlardan önce 1983'te Andropov ile birlikte, Rosa Luxem- b«rg'un "hnrriyetlerin ve haklann burjuva- sı, sosyalisti yoktur" diye rejime yönelttiği (1818'de) eleştirilere hak verircesine burjuva hürriyetleri düzenine gidilmeye baslandı. Söz özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü öz- gflrlüğüne II. yazıda değinmiştik. Ama ko- münist Partisi'nin statüsünün yarattığı anti- demokratik durum (ordu ve gizli polis için- de örgütleri olması bir yana bırakılırsa, ya- samanın yargıca denetlenmesi ve basın özgür- lüğü konularında epeyce ileriye vanldığı kesin. Gercekten Novosli Ajans'ta bana anlatılan- lar içinde beni en çok şaşırtan Sovyetler Bir- liği'nde hem de adına lâyık bir anayasa mah- kemesinin varlığı oldu. Adına "Anayasa Ko- mitesi veya Komisyona" denilen mahkeme 1989 yılının ilk aylannda kurulmuş. Üyeleri 2250 kişilik milletvekilleri Sovyetince ve yar- gıç niteliğiyle secilen bu mahkeme üyeleri, se- çildikleri andan itibaren eski işlerini bırakı- yorlar. Şimdiki Başkan Alekseyef seçilmeden önce milletvekili imiş. Mahkemenin kurulu- şu bir anayasa değişikliği ile açılan yolda ge- tirilen yasayla olmuş. Amaç, ilk olarak Hel- sinti'de başlayan insan hakları duzeyini ge- liştırme!: ve ikinci olarak yurttaşın, haikın hak ve özgürlüklerine yapılan ihlâlleri önlemek.. Mahkemenin yetkileri oldukça geniş. Ko- nuyu re'sen ele alabiliyor. Yurttaş ya da mah- keme ya da kurumlardan bir istem yapılma- 9 zorunluluğu yok. Dayandıgı metin de SSCB ana>asası değil, fakat "Helsinki Sonuç Bel- ges''. Böylece hükümete, Sonuç Belgesi'nin uygdanmasım kaza güvenliği altına alan ilk ülke olarak propaganda yapma olanağını ve- riyor. "Böylesine bir yetki genişligi kâğıt üs- riiBOt mi kalıyor? Uygulama var mı" diye soıduk. Sıcağa sıcağuıa bir uygulamayı anlat- UİÎT Başkan Gorbaçov bir kararname çıkar- tarai (ilk yazıda belirttiğimiz gibi kendisinin geıij yasama yetkisi de var) "İç Moskova de- nea Jölgede toplantı ve gösteri yasak olsun" denş. Bu kararnameye Moskova Belediye Medisi tepki göstermiş, Anayasa Mahkeme- si'Mgötürmuş ve mahkeme karamameyi hu- künsüz saymış. Şimdi bu Anayasa Mahke- mes —ya da onlann deyişıyle komısyonu— karanyla Kremlin'in duvarları dibinde bile göıeri yapılabüiyor. MİTtNGLER KENTt - Moskova artık bir mitingler kenü. Bütün politik akımlar seçimi duyurmak için pankartlarla sokağa dökiiluyor. Aynı uygulamayı basın ve söz özgürlüğün- de görüyoruz. SovyetleT Birliği'nde söz ve top- lantı özgürlüğüne bir örnek olarak, faşist ör- gütlerin toplantısına ait Moscow News'un ha- berini ek olarak veriyoruz. Basın özgürlüğü ise batıda zorlanan sımrlann bile ötesine geç- miş denebilir. Ustelik aynı özgürlük resmi makamlann çıkardığı tngilizce dergilere bile yansımış. Örneğin editörünün Yakovlev oldu- ğu Moscow News, okuyanlan hayretten hay- rete düşürüyor. Hem haber ve yaa kalitesi ve hem de özgürlükler açısından. örneğin siya- sal analizci çeşitli insanlara sorular soruyor. Bunlardan birisi "Herkes ideolojiye doymuş, gık demiş mi? Sizin alternatifıniz nedir?" So- ruya verilen yanıtlar şöyle: Nikolai Travkin: Milletvekfli ve Paıü lide- ri: Yeni ideoloji bir yaşama biçiminin herhan- gi bir dişlisi yerine insanı koymayan, insana önem veren ideoloji olmalı. Ancak ben ide- alist değilim. Ekonomiden uzak bir ruhsal varlık olarak insanın yeniden gündeme geti- rilmesini kabul etmiyorum. Aç insan bir şey- tandır. . Galina SUoavoitova-MilletvekUi: tdeoloji gereksiz degildir. Ancak ideoloji bir düzen ya da partinin propagandasina sıkı sıkıya bağlı ohnamalıdu". "Herkesin ideolojiden bıktığı" nı kabul etmiyorum. Herkesin bıktığı insa- nın isteklerinin uzağında kalan sloganlaı ve özel yaşamı üzerindeki ideolojik kontroldür. Herkes yönlendincı fıkir yoksunluğundan yo- rulmuştur... Halk kendini günlük boğuşmalaruun üze- rine çıkarcn ve yaşamına anlam veren bir ide- olojiye muhtaçtır... Marju Lauritsin — Estonya Yüksek Sov- yeti Başkanı: Herkes tek bir ideolojinin te- kelinden, bunun dışına çıkma olanaksızlığın- dan ve kişilerin kendilerini açıklayamayışın- dan bıkmıştır. Bu, bir toplumun ideolojisiz- leştirilmesi gerektiğini göstermez... Bence ya- pılacak şey herkesin dilediği ideolojiyi yap- ması ve dilediği ideolojiyi seçmesidir. Igor Klyamkin — Siyasal Yazar. Halk ide- olojiden değil, ideoloji yoklugundan yorgun- dur. İnsanlar ideoloji yapma ve seçmeyi üst makamlara bırakmışlardır... Önce bu tip ya- şam ve değerler butünü değişmelidir. Vyacheslav Shoslakovsky: (Profesör- Demokratik Platformun Bderi) Herkesin bık- tığı laf, demec, vaat ve idoloünin "kutsal inekleri"dir. İdeoloji her zaman "kısmi"' ve aşın "iyimserdir". Onda objektiflik ve eleş- tirme yoktur. Aynca ideoloji süreçleri aşın biçimde basitleştirir ve kolay yolu tutar. Bu- gün gereksinimimiz sadece sağduyu ve düşün- cede bağımsızlıktır. Alex Adamovich: Bu soru bana Moscow Nevvs'tan mı soruluyor? Ki o dergı de her za- man Moskova'da gece gündüz miting, gös- teri haberi veriyor? Bu halk mı ideolojiden bıkmış?. Gavril Popov • (Milletvekili, Moskova Be- lediye Başkanı): İdeoloji toplum yaşamının bir parçasıdır, önemli ve vazgeçilmez işlevle- ri vardır. Bıktığımız ideoloji değil, "yönetim- sel sosyalizmin bürokrat ideolojisi"diı-. Yuka- ndan dayatılan ideolojidir. Bugünkü yöne- timio bir parçası olan bu ideolojiyi yıkmalı- yu (Altını ben çizdim). Otto Lacis-<Yaıar ve ekonomi doktoru): Pravda ve Izvestiya da muhalefeiin odak- ları arasında. Pravda'da çıkan bir yazıyı ör- neğin yukanda vermiştik. Ama TV için bu söylenemez. (Ancak biz yurda döndükten sonra TV tekeli kaldırıldı. Halk kendi fikir ve düşüncelerini en iyi dile getiren bir Leningrad milletvekilini bir türlü TV'ye çıkarmayan yöneticilere karşı, TV bi- nasını basmış ve milletvekiline zorla konuş- ma hakkı sağlamış. * * • Sovyet halkı iki şeyden çok kızmış Gorba- çov'a: Birincisi eşini her yolculuğa beraber gö- türmesi ve olur olmaz Raissa'nın sık sık TV'de görünmesine.. Bunu her şoför, sıradan yurttaş şıddetle eleştiriyor. Ikincisi ise votka dağıtımını kısıtlaması... Hele Moskova'run akşamcılan bulsalar Gorbaçov"u bir kaşık su- da boğacaklar... Bunları bulup konuşmak ol- dukça ^ğlenceli oluyoı... Beş parti Moskova da Semyonovskaya, metro istasyonunda bir basın toplantısı dü- zenliyorlar.. Basın toplantısından bazı özet- ler Moscow News'tan alınarak aşağıda veril- miştir. Alexander Kulakov. Ortodoks Llusal Yurt- severler Cephesi: Liberalizm, hümanizm, ko- münizm ve demokrasi! Bunlann hepsi Yahu- diciliğin (Judaizm) ari ırkı yok edip kendile- riyle eşit sayıya indirmek için kullandığı si- lahlardır. Gizli güçler dünyayı yönetiyorlar, bunlar Lenin'i de besleyip büyütmüşlerdir. O bir kân içici (vampir) idi... Bunlar bir mason- lar kulübü olan Birleşmiş Milletlere de ege- men oldular. Genenalissimo Stalin, Lenin'in bu syonist, kozmopolit komünistlerini orta- dan kaldıran büyük insandır... Stalin'in da- vası... Butun dunyada yurüyecektir. Konstantin Smirnov-Ostasbvili: Ulusal ve Nisbi Temsil Partisi... Bizim partimiz, bir ha- reket örgütüdür.. Birçok bölümü olan bir ge- rilla (gibi çalışacağız)... Bütün maskeleri in- direceğiz... Konstantin Sidoruk - (Rusya Halkçı Par- tisi): Bizim anayasaya göre Rusça konuşan herkes Rus'tur... Ama biz kimin Rus sayüması gerektiğini yeniden inceleyeceğiz.. Birçok öl- çüt var: aile, köken, coğrafyasal ölçüler gibi.. Alnander Pobedinskv - (Rusya'nın Kur- tuluş Birliği): Bütün devrimciler, sosyal de- mokratlar, anarşistler, komünistler ve cum- huriyetçiler Rus halkının çıkarlannın karşı- tıdırlar. Bu nedenle her türlü düzen değişti- ricilerin yasadışı ilan edilmesini istiyoruz. Halkı güncel önceliklerden uzaklaştırmaya dönük laf kalabalığına ve benzer şeylere pay- dos!.. Sözum ona aydınlar halka yabancı her- türlu rejimin ve devrimin çanak yalayıcısı- dırlar... (Bu konuşmacılar hakkında hıçbıı kovuş- turma açılmadığını sorarak oğrendik). belki de Sovyetler'de üretilen ve ithal edilen TV sayısının nüfusa oranla yeterli orana gel- meyişinin payı olabilir. Birleşik Amerika'da yılda üretilen renkli TV sayısıyla, Sovyetler Birliği'nde üretilen TV sayısı arasmda (iki ül- keden AfiD'nin nüfusu biraz daha az oldu- ğu halde) bire dört gibi büyük fark vardır. Bir de Ruslar, evleri yeterli genişlikte olmadığın- dan geceyi sinema ve tiyatrolarda geçirmcyi seviyorlar. Moskova'ya giden bir kişinin sanatla biraz ilgibyse, ilk görmek istediği yer herhalde Bols- hoi Tiyatrosu'dur. Tiyatronun uzun yülar yö- netmenliğini yapmış olan Konstantin Staais- lavsky şöyle diyordu: "İnsan dyarroya egko- mek için gider, ama orayı bir şeyler düşünfr- rek terk etmelidir." Dil bilmeyen bir kişi için, tiyatro bir şey ifade etmez. Ama ben gerek 1977'de ve gerekse bu yıl BoLshoi'da müzikli temsiller seyretme mutluluğuna eristim. 1977'de Tolstoy'un Anna Karenina'sından uyarlanan baleyi bale dünyasuun eşsiz yıldız- lanndan Maya Pilset Skaya'nın da bulundu- ğu bir kadrodan seyretme fırsatıru bulmuş- tuk. Arkadaşlanmız Adalet Agaoglu, Ciiltüı Kaçmaz, Vecdi Sayar'la birlikte hayranlıkla aynlmış, günlerce sözünü etmiştik. Bu kez rehberim Aleksey'in çabalanyla yeniden gör- düm tiyatroyu. Oynanan yapıt Çaykovsky- nin Maça Kızı operasıydı. Bu kez yerimiz de daha güzel bir konumdaydı ve doğrusu şa- hane bir temsil seyrettik. Bolshoi Tiyatrosu'nda boş yer yoktu ki. Her tür giyimden insan vardı. Seyirciler ti- yatro seyircisi olarak bir yapıtı nasıl seyrede- cegini çok iyi bilen insanlardı. Bolshoi dışın- da. Güney Batı grubu denilen yan amatör bir tiyatro grubu, bugün için Moskova'da on yer- de temsil verir. Kendi tiyatro binalan yok. Ya bir okulda, ya bir sendika salonunda, bazen de sinemalann salonlannda "konnk" olarak açarlar perdelerini ve kaliteli olduğunda, sey- reden herkesin onayladığı temsillerini verir- ler. Çok düşük bir giriş ücretiyle. ManastırMa Bu arada bir manastır bahçesinden "No- vo Bevicya"dan söz etraek isterim. Novo Be- viçya, Rusça "yeni luslar" anlamına geliyor. Eskiden bir manastır bahçesiyken şimdi bir kabristan gibi görüyoruz. Sovyetler Birliği- ne, dünya banşına, sanat, kültür ve bilim adamlanna bu mezarükta yer aynunış. Bu manastır hakkında ilk yazıyı Yön dergisınde 1964'te tlbami Soysal'ın kaleminden, (Nâ- zım'ın mezarı hakkında okumuştum. O gün- den bugüne belki binlerce Türk Nâzım Hik- met'in son huzur yerini görmek için burayı ziyaret etti. 1977'de turistik bır gezide ben dt ilk kez görmüştüm. Bu kez yine gittim. Hem de bir turist otobüsüne binerken oraya gidecegimizi bilmiyordum. (Arkadaşım AJek- sey ile dolaşırken bir otobüs içinden yapılan anons ile karşılaştık. Bir Moskova turunun böyle bir vesileyle çekici olacağmı düşünerek bindik otobüse). Novo Beviçya da ilk kez sadece Nâzun'ı dü- şündüğümüz için manastınn diğer taraflan- m layıkiyle görememiştik. Ama bu kez baş- ka bir gözle gezdim. Aynı otobüste, Volga- dan, özbekistan'dan Kınm'dan gelmiş turist- ler de vardı. Mayakovsky, Gogol, Chaliapin, Kruşçev, Stalin'in ilk eşi, ve birçok bilim ve sanat adamının her birinin mezan ayn bir sa- nat eseri. özellikle iki mezardan söz etmek isterim. Bunlardan birisi ünlü Tenor Chalia- pin'in mezan. Bu ünlü raüzik adamı aslında Paris'te ölmüş. Ama Stalin mezarını buraya taşıtürmış. Mezannın üzerinde bir heykeli var üstadın. Bir koltuğa, daha doğrusu şezlon- ga o dillere destan, zarif beyaz kostümüyle uzanmış. Yüzü sanki hemen konuşacak, ya da şarkı söyleyecek gibi... Dudaklarında da o bilinen umursamazlığı... öteki mezar Ni- kita Kruşçev'in.. Mezan Kruşçev ailesi şim- di Amerika'da yaşayan bir sanatkâra bir hey-" kele süsletmek istemiş. tsminı bir yerlere ya- zıp sonra kaybettiğim bu heykeltıraş heyke- lin gövdesinin beyaz, baş kısmının siyah ola- cağını söyler. Heykel bittiğinde her iki kısım beyazdır. "Ama hani baş siyah olacakn" der- ler. Heykeltıraş "Beklejin zamanla kararacak havanın tesiriyle"der. Gercekten de kararır. Beyaz üzerine siyah şahane bir büst olur so- nunda. Fevkalade bir sanat eseri. Novo Beviçya'yı Moskovahlar ve Rus tu- ristler de çok önem vererek geâyorlar. Okul- lardan her gün kafıleler öğretmenleriyle ge- liyor. Manastınn ayn rehberleri var. * • * Sovyet halkının bugünkü yönetiraden ya- kınmasmda, içki kıthğı büyük pay alıyor. Es- kiden çok içen Moskovalılar, içki bulama- maktan, halka satış yapan bakkallara votka verilmeyişinden çok şikâyetçiler. Gercekten iç- ki kıthğı çok rahatsız ediyor Moskova halkı- nı. Sigaralan kendüeri de imal ettiklerinden, ucuz olan bu sigaralardan içiyorlar. Ama bir Moskovalı eski tiryakinin en çok hoşlandığı şey, Kazbek marka tütüne sigara sarmak ve keyiflice tüttürmek. Kiliseler canlanıyor Moskova'da perestroyka ile birlikte kilise- ler canlandı. Hatta mizah dergilerinde "Eko- nomimizi canlandıramadık ama, kiliseleri canlandırdık" diye espriler, karikatürler yer ahyor. Kih'selerin canlanmasmda bir olayın da büyük etkisi oldu. 1988 yüı Rusya ve Uk- rayna'da Hıristiyanlığm kabul edihnesinin 1000. yıldönümü idi. 988 yıhnda Kiev Gran- dükü Vladimir vaftiz ohnuş ve Hıristiyanh- ğın Ortodoks mezhebi ve onun da "Bizans versiyonu" Rusya'ya girmeye baslamış. Bu 1000. yıldönümü Sovyetler Birliği'nde bü- yük ve TV'den naklen verilen törenlerle kut- lanmış... Bu, bir çeşit papazlara eski itibar- larının iadesi gibiymiş... Ve bir dinsel dalga Rusya'yı kaplayıvermiş.. 1812 yıhnda Moskova'ya giren Fransız lmparatoru Napolyon, kenti bir kiliseler şehri olarak anlatıyordu mektuplarında. Gercek- ten Moskova devrimden önce Ortodoksluğun önemli bir merkeziydi. 1988 törenleriyle Rus halkının bir şeye sıkıca bağlanma yetisine bir kanal daha bulunmuş oluyordu. Bu etkenin gelecekte epeyce etkili olacağını anlamak için şu rakamlara bir bakmak yeter: Ülkede 20 bin Ortodoks ve Katolik kilisesi vardır. Rusya Or- todoks kilisesine 67 arşövek ve 6893'ü içerde 9'u dışarda olmak üzere 7000'den fazla kili- se papazhğı bağlıdır. Moskova'da camiler de var. Ama daha çok olan Yahudi Sinagoglan. Ne var ki, kilise yo- ğunluğunda, hele Ortodoks dinine bağlı yı- ğınla insan yanında buralara gklenler pek çok sayılmaz. Gercekten perestroyka en çok Or- todokslara yaramış belki de... BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle