Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DtZİ-RÖPORTAJ / AĞUSTOS 1990
A S L A V B A S E R KAFAOĞL lM O S K O V A N O T L A R I
Arbat'ın Moskova'daki yeri önemli
ARBAT Sokağı'nda ressamlar hemen bir
kaç dakikada resminizi çizerler. Uzun, kız-
lar gjbi saç uzaünış delikanlilar, bir iki grupta
gitar çalıp şarkı söyler ve Amerikan pop
gruplannı taklit ederler. Burayı Londra'nın
Covent Garden ya da Camden Town'ına ben-
zetmek istemişler, ama olmamış. öyle gaze-
telerde (hele Batı basınında) yer alan bir
hippy havası yok değil, ama bunlara daha
çok lüks otellerin gece kulüplerinde ve ben-
zeri olan yerlerde rastlıyorsunuz.
Bu Arbat, Moskova'nın yaşamında önemli
bir sokak. Orada aynı zamanda besin ürün-
teri satan, antika mallar satan yerler var. Be-
sin ürünleri Moskova'nın bu sokağında ucuz
mu ucuz!.. Ama kaliteye ve çeşide pek bak-
mayacaksın. örneğin ucuz et var. Ama öyle
bonfile, pirzola bulamayabilirsiniz. Yagh cin-
sinden kıyma ise her zaman var. Kilosu "1.60
nıble." Ucuz sayılabilir. Ama daha da ucuz
olan balık konservesi, Treska denen bir balı-
ğm ya da istavritin konservelerini her bak-
kal dükkânında bulabilirsiniz.
Çeşit çeşit peynir de var. Hele Gürcü pey-
niri denen bir çeşidi epeyce lezzetli. Zaten AJ-
bat'ta Gürcülerin ayrı bir yeri var. Sokağın
en iyi bir yerinde Gürcü böreği satılıyor. Bi-
zim peynirli böreğe benziyor. Sıra olup sıcak
sıcak alınıyor. Bir Gürcü de özel sektör lo-
kantası açmış. Hayli pahalı, ama iyi çalışıyor.
Aslında malların daha kalitelisi ve hele
meyve çeşitleri hal denilen yerde var. Burada
da satıcılann çoğu Kafkasya'dan, yani Azer-
baycan ve Gürcistan'dan... Buralarda kendi
öz topraklanndan ya da kooperatiflerin top-
rağından çıkan meyveleri, trenle getirip satı-
yorlar. Doğrusu paran varsa her şey var. Bir
kilo erik, kalitesine göre 4-8 ruble, hele iyi bir
karpuzun kilosu 12 rubleye kadar gidiyor.
Azerilere, tstanbul'dan geldiğimizi söyleyin-
ce "mernaba knrban!" deyip sevindiler.
Oldukça kaliteli bir şeftaünin kilosunu sor-
duk, "10 nıble, amı sana 5 rublcye olar"
dediler.
Emekli maaşının 90-110 rubleye zor çıkar-
tıldığını düşünürseniz, pahalı sayılır bu fîyat-
lar.. Azeri ahbaba soruyorum, bu fıyatlarla
-bana yüksek gelen bu fıyatlarla- alıcı bula-
biliyorlar mıydı? Buluyorlarmış, kârlan iyiy-
miş. Bir tezgâhın günlük cirosu 15.000 rub-
leye çıkıyormuş, kân ise çok yüksekmiş: 4.000
nıble... Et satan tezgâhlara yaklas.uk, en iyi
et 6 ruble... Demek ki, meyye fıyatlan ete kı-
yasla aşın yüksek sayılabilir. Ama sebze fi-
yatlart iyi, makul. Lahananın büyükçesi bile
3 rubleden yukan değil. Yeşil sebzeler, mey-
veler kadar pahalı değil.
Bu Arbat Sokağı Moskova'nın yaşamında önemli bir
sokak. Ressamlar birkaç dakikada resminizi çizer.
Uzun, kızlar gibi saç uzatmış delikanlılar, bir iki
grupta gitar çalıp şarkı söyler ve Amerikan pop
gruplannı taklit ederler. Burayı Londra'nın Covent
Garden ya da Çamden Tovvn'ına benzetmek istemişler,
ama olmamış. Öyle gazetelerde yer alan bir hippy
havası yok değil, ama bunlara daha çok lüks otellerin
gece klüplerinde rastlıyorsunuz.
Denebilir ki Moskova'da iki tür yaşam var:
Hükümetin kolu kanadı altında bir yaşam. Burada
eğer yaşamda pek hırslı değilsen azla kanaat edersen
hoşnut olmak mümkün... Ama bunun dışma çıkmak
istiyorsan her şey ateş pahası. Ruble ile mal satan
mağazalara girdik. Ruble ile fiyatlanmış malları turist
dolarına göre çok ucuz bulduk. Bir Sovyet yurttaşı için
fiyatlan yıkım olan Sovyet turistik otellerinin
lokantaları da bir turist için sudan ucuz.
DONDL RMA TLTKUSU — Moskovalılar özellikle yaz aylannda dondurma yemeyi çok severier. Arbat'ta bir açıkhava cafesinde dondurma yiyenler ve arkada dondurma için
kınrukia bekleyenler. Dondurmacilann önü ber zaman kalabalıktır. Arbat Sokağı'nda yeni açılan 'Başkan Robbins' dondurmasına rağbet çok büyüktür.(Fotoğraf: Cnmhuriyct)
Ulaşım çok ucuz
Moskovahnın ise gidip gelmede, dünyarun
en rahat kişisi olduğu kesin. Moskova met-
rosu vızır vızır çalışıyor. Adam başına 5 ko-
pek (yüz kopek bir ruble). Demek ki bir işçi-
nin işe gidip gelme giderleri 3-4 dolan geç-
mez. öğleyin yemek derdi de yok. Işyerleri
kafeteryaları epeyce ucuz. Bunlara bakınca
Rusların resmi ticarette dövize koyduğu, biç-
tigi değer (1 dolar = 0.69 ruble) makul bir
değer biçme. Ama devletin hizmet vermedi-
ği yerlerde iş değişiyor. Yani tatil günlerini
Moskova'da değerlendirmek isteyen bir turist
için Moskova müthiş pahalı. Pazar günü
Moskova'yı görüp gezmeye en azından dışar-
dan 1 milyon insan geliyor. Onlann en çok
gittikleri yer, Sovyet ekonomisinin başanla-
nnı gösteren pavyorüann bulunduğu park. Bu
park çok geniş bir alanda yayıhnış. Ortada
bir havuz, bu havuzun muhtelif yerlerine yer-
leştirilmiş 15 bayan heykeli, 15 Sovyet cum-
huriyetini temsil ediyor. Ustleri altın yaldızlı
ve çok güzel heykeller ve hepsinden su fışkı-
nyor. Her bakanlık ya da karnu kuruluşunun,
aynca her cumhuriyetin park içinde binalan
ve sergileri var.
Park içinde ucuz domuz eti satan yerler hiç
boş kalmıyor. Oldukça doyurucu porsiyon-
lar 1-2 ruble arasında. Halk buralarda yiyip
içiyor. Et kalitesi benim kanıma göre zarar-
sız. Domuz yanında dana eti de var. Ama da-
ha pahalı... Moskova'da ucuz bir mal da
"dondurma..." Büyük küçük herkes, Mosko-
valı olsun olmasın buralarda dondurmayı çok
sevi>orlar. Kalitesi de iyi ve her Rus en azından
günde 3-4 kez dondurma yiyor. Tiryaki olup
10-15 kez yiyenler de var. Buna karşılık Pep-
si ya da Coca Cola o kadar istek bulamıyor.
Denebilir ki Moskova da iki tür yaşam var:
Hükümetin kolu kanadı altındaki bir yaşam.
Burada, eğer yaşamda pek hırslı değilsen aza
kanaat edersen hoşnut olmak mümkün...
Ama bunun dışına çıkmak istiyorsan, her şey
ateş pahası. Ruble ile mal satan mağazalara
girdik. Ruble ile fiyatlanmış mallan turist do-
larına göre çok ucuz bulduk. Şöyle anlata-
yım: Bir dolann resmi kuru 0.69 ruble ya da
69 kopek... Ama bir turist eğer dolar bozdu-
rursa bunun on katı yani 6.9 ruble alır. Be-
nim yanında sterlin vardı. Turistin sterlin boz-
durma pantesi 1 sterlin - 10 ruble... Ben 127
rubleye bir orta kalite palto aldım. Bu hesapla
12.7 sterline geldi. Türk Lirası karşüığı 60 bin
lira civannda... 'rağmurluk aldım, aynı hesap-
la 17 bin liraya geldi.. Hele bir de karaborsa-
da bozdurursanız (fıyat 1 sterlin = 25 nıb-
le) palto fıyatı iner 27 bin liraya.
Ama doğrusu Sovyetler'deki "vergisiz
magaza" politikasını anlamadım.
"Beriyoşka*' bu mağazalann adı...l977'de git-
tiğimizde bu mağazaları özellikle Türk ba-
yan turistler pek beğenmislerdi. Bu gittiğimiz-
de bu turist döviz kuru ile çekiciligi kalma-
mıştı. Etiketler ruble cinsinden yazılmış ve
burada ticari döviz fiyatlan uygularuyor. ör-
neğin bir televizyon cihazımn üstünde 700
ruble fiyat yazıyorsa, bu cihazı satın olmak
için 1100 dolar ödemeniz gerekiyor. Dışarda
dolannı 15 rubleye kolaylıkla ve -biraz zor-
lukla da 20 rubleye- bozdurmaya aJışkın tu-
rist için bu psikolojik bir şok olusturuyor.
Beriyoşka bomboş
1977'de an kovaru gibi işleyen "Beriyoşka"
lar bu kez adeta sinek avhyorlardı. (Uçak ala-
nında ticaret erbabı arkadaşlar dürbün, te-
lefon gibi cihazlan uygun bulup aldılar). Bu
psikolojik şok içinde Beriyoşka'da mal alma-
yan yabancı turist ise, bunu eğlence yerterin-
de (otellerinde) harcıyor. Bir Sovyet Rus-
ya yurttaşı için fiyatlan yjkım olan Sovyet tu-
ristik otellerinin lokantaları, dövizini resmi
olarak turist kurundan bozdurmuş da olsa,
bir turist icin sudan ucuz...
Söz turistlerden açümışken, biraz da otel-
lerden söz etmekte yarar var. Sovyetler bin-
lerce yatak bulunan oteller >'apunp işletme-
yi seviyorlar. Ama bunu becerdikleri pek söy-
lenemez. Benim kaldığım "Rusya Oteli", ile
"Dnnyanın en büyük oteli'' diye övünüyor-
lar. Ama keşke o oteli böyle işleteceklerine
hiç açmasalardı. Her işletme kuralı, otel iş-
letme tekniğine aykın. Oteldeki "resepsiyon"
yani otelin oda anahtarlannın otel yönetimine
en yakın yerde bulunması kuralı yerine her
kata dört ayrı görevli kişi koymuşlar. Kimın
otelde, kimin dışarda olduğunu otel yöneti-
minden öğrenme olasılığı yok. Örneğin 4.
katta bir konuğunuz varsa, onun otelde mi
yoksa dışarda mı olduğunu öğrenmek için
dördüncü kata cıkmanız, o odaya bakan gö-
revliyi bulmanız gerekli. Bu da öyle kolay bir
iş değil.. Otelde her şey karmakarışık. Servis
son derece berbat... tkincisi otelde yemek ye-
mek bir önemli sorun. Otelin sayısı sırurL lo-
kantalanndan birinde örneğin akşam saat do-
kuzda dışardan gelip yemek yemeniz müm-
kün değil.. Sizi bir garson çevirir, "Niyet =
Hayır" der. Eğer akşam otelde yemek istiyor-
sanız, daha önce haber vereceksiniz. Yöneti-
ci, o lokantanın yöneticisi, eğer o akşam otel-
de "banket yoksa" (yani lokanta bir kutla-
ma için kapatılmamışsa) ve şansınız varsa
"pekiyi efendim" diyebilir. Bunu bilmeyen,
bilmesi olasıhğı da olmayan bir turist oradan
kaba bir şekilde çevrilir. Ben Rusya Oteli'nde
bulunduğum surece, otelde bir tek kez lokan-
tada kahvaltı edebildim ve bir kez de arka-
daşlanmın "ticari yöntemi sayesinde!" öğle
yemeği yiyebildim.
Babil kulesi park
Yine o sergilerin bulunduğu parktayız. Bu-
rası adeta bir Babil kulesi. Baltıklı, Beyaz
Rusyalı, Kafkasyalı, Volga kıyılanndan on-
binlerce insan geziyor. öğleyin karrumızı do-
yurmaya, et ve Koka Kola satan bir büfenin
önüne gittik. Açık havada pirzolayı ve sala-
tamızı atıştınrken, genç, sanşın ve mavi gözlü
son derece güzel bir oğlan ve kız grubuyla
karşılaştık ve o kadar sıcak kanlılardı ki he-
men kaynaşfk.
Kim derniş kuzeye gittikçe insanlar soğuk-
laşır, sıcaklığını yitirir diye? Birçok platform
var. Parkın içinde bunlann her birinde bir
cumhuriyetten gelmiş folklor gruplan gösteri
yapıyorlar. Bunlar da Letonya'da gelen bir
folklor grubuymuş, rozetlerini verdiler ve
"gösterimiz saat iki de (oğleden sonra), %t-
lirseniz seviniriz" dediler. Onlann ve daha
sonra da Beyaz Rusyalılann folklorunu sey-
rettik. Letonya folklorunu biraz ağır hareketli
buldum. Beyaz Rusya oyunlan daha bir oy-
nak geldi bana... Bizım Çefckeslerin havala-
nna pek benziyor.
Bu parkı, Moskova'ya hep kışm geldiğim-
den kar altında görmüştüm. Hatta 1977'de
bir turistik gezide eşimle beraber, kar altın-
da Troyha denilen üç atla çekilen bir kızağa
binmiş ve hayli eğlenmistik. Ama bu kez yem-
yeşil haliyle parkı çok daha güzel bulduk.
Bu park Moskovalılann cumartesi ve pa-
zar günleri en çok gezdikleri, vakitlerini ge-
çirdikleri yer. Parkın yanında bir metro istas-
yonu bulunması parka gelişi kolaylaştırıyor.
Zaten metro Moskovalılann en çok yolculuk
yaptığı ucuz, en ucuz araçtır. Moskova met-
rosu bir yılda Z5 milyar, yani her gün 7 mil-
yona yakın insan taşır.
Moskovalılar parklardan sonra en çok si-
nemaları seviyorlar. Şehirdeki sinema sayısı
olsun, sinemalann doluluk oranı olsun ol-
dukça şaşırtıcı. Her yerde sinemaya büyuk
darbe vurmuş bulunan televizyon ve video
burada aynı başarıyı gösterememiş. Bunda
Sovyetler Birliği, sosyalist olarak burjuva demokrasisine önem vermez bir ideoloji üzerine kurulmuştu
Basın ve söz özgürlüğü genişliyorAslında Sovyetler Birliği, sosyalist olarak
burjuva demokrasisine önem vermez bir ide-
oloji üzerinde kurulmuştu. Glasnost ve pe-
restroykadan sonra hatta onlardan önce
1983'te Andropov ile birlikte, Rosa Luxem-
b«rg'un "hnrriyetlerin ve haklann burjuva-
sı, sosyalisti yoktur" diye rejime yönelttiği
(1818'de) eleştirilere hak verircesine burjuva
hürriyetleri düzenine gidilmeye baslandı. Söz
özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü öz-
gflrlüğüne II. yazıda değinmiştik. Ama ko-
münist Partisi'nin statüsünün yarattığı anti-
demokratik durum (ordu ve gizli polis için-
de örgütleri olması bir yana bırakılırsa, ya-
samanın yargıca denetlenmesi ve basın özgür-
lüğü konularında epeyce ileriye vanldığı
kesin.
Gercekten Novosli Ajans'ta bana anlatılan-
lar içinde beni en çok şaşırtan Sovyetler Bir-
liği'nde hem de adına lâyık bir anayasa mah-
kemesinin varlığı oldu. Adına "Anayasa Ko-
mitesi veya Komisyona" denilen mahkeme
1989 yılının ilk aylannda kurulmuş. Üyeleri
2250 kişilik milletvekilleri Sovyetince ve yar-
gıç niteliğiyle secilen bu mahkeme üyeleri, se-
çildikleri andan itibaren eski işlerini bırakı-
yorlar. Şimdiki Başkan Alekseyef seçilmeden
önce milletvekili imiş. Mahkemenin kurulu-
şu bir anayasa değişikliği ile açılan yolda ge-
tirilen yasayla olmuş. Amaç, ilk olarak Hel-
sinti'de başlayan insan hakları duzeyini ge-
liştırme!: ve ikinci olarak yurttaşın, haikın
hak ve özgürlüklerine yapılan ihlâlleri
önlemek..
Mahkemenin yetkileri oldukça geniş. Ko-
nuyu re'sen ele alabiliyor. Yurttaş ya da mah-
keme ya da kurumlardan bir istem yapılma-
9 zorunluluğu yok. Dayandıgı metin de SSCB
ana>asası değil, fakat "Helsinki Sonuç Bel-
ges''. Böylece hükümete, Sonuç Belgesi'nin
uygdanmasım kaza güvenliği altına alan ilk
ülke olarak propaganda yapma olanağını ve-
riyor. "Böylesine bir yetki genişligi kâğıt üs-
riiBOt mi kalıyor? Uygulama var mı" diye
soıduk. Sıcağa sıcağuıa bir uygulamayı anlat-
UİÎT Başkan Gorbaçov bir kararname çıkar-
tarai (ilk yazıda belirttiğimiz gibi kendisinin
geıij yasama yetkisi de var) "İç Moskova de-
nea Jölgede toplantı ve gösteri yasak olsun"
denş. Bu kararnameye Moskova Belediye
Medisi tepki göstermiş, Anayasa Mahkeme-
si'Mgötürmuş ve mahkeme karamameyi hu-
künsüz saymış. Şimdi bu Anayasa Mahke-
mes —ya da onlann deyişıyle komısyonu—
karanyla Kremlin'in duvarları dibinde bile
göıeri yapılabüiyor.
MİTtNGLER KENTt - Moskova artık bir mitingler kenü. Bütün politik akımlar seçimi duyurmak için pankartlarla sokağa dökiiluyor.
Aynı uygulamayı basın ve söz özgürlüğün-
de görüyoruz. SovyetleT Birliği'nde söz ve top-
lantı özgürlüğüne bir örnek olarak, faşist ör-
gütlerin toplantısına ait Moscow News'un ha-
berini ek olarak veriyoruz. Basın özgürlüğü
ise batıda zorlanan sımrlann bile ötesine geç-
miş denebilir. Ustelik aynı özgürlük resmi
makamlann çıkardığı tngilizce dergilere bile
yansımış. Örneğin editörünün Yakovlev oldu-
ğu Moscow News, okuyanlan hayretten hay-
rete düşürüyor. Hem haber ve yaa kalitesi ve
hem de özgürlükler açısından. örneğin siya-
sal analizci çeşitli insanlara sorular soruyor.
Bunlardan birisi "Herkes ideolojiye doymuş,
gık demiş mi? Sizin alternatifıniz nedir?" So-
ruya verilen yanıtlar şöyle:
Nikolai Travkin: Milletvekfli ve Paıü lide-
ri: Yeni ideoloji bir yaşama biçiminin herhan-
gi bir dişlisi yerine insanı koymayan, insana
önem veren ideoloji olmalı. Ancak ben ide-
alist değilim. Ekonomiden uzak bir ruhsal
varlık olarak insanın yeniden gündeme geti-
rilmesini kabul etmiyorum. Aç insan bir şey-
tandır.
. Galina SUoavoitova-MilletvekUi: tdeoloji
gereksiz degildir. Ancak ideoloji bir düzen ya
da partinin propagandasina sıkı sıkıya bağlı
ohnamalıdu". "Herkesin ideolojiden bıktığı"
nı kabul etmiyorum. Herkesin bıktığı insa-
nın isteklerinin uzağında kalan sloganlaı ve
özel yaşamı üzerindeki ideolojik kontroldür.
Herkes yönlendincı fıkir yoksunluğundan yo-
rulmuştur...
Halk kendini günlük boğuşmalaruun üze-
rine çıkarcn ve yaşamına anlam veren bir ide-
olojiye muhtaçtır...
Marju Lauritsin — Estonya Yüksek Sov-
yeti Başkanı: Herkes tek bir ideolojinin te-
kelinden, bunun dışına çıkma olanaksızlığın-
dan ve kişilerin kendilerini açıklayamayışın-
dan bıkmıştır. Bu, bir toplumun ideolojisiz-
leştirilmesi gerektiğini göstermez... Bence ya-
pılacak şey herkesin dilediği ideolojiyi yap-
ması ve dilediği ideolojiyi seçmesidir.
Igor Klyamkin — Siyasal Yazar. Halk ide-
olojiden değil, ideoloji yoklugundan yorgun-
dur. İnsanlar ideoloji yapma ve seçmeyi üst
makamlara bırakmışlardır... Önce bu tip ya-
şam ve değerler butünü değişmelidir.
Vyacheslav Shoslakovsky: (Profesör-
Demokratik Platformun Bderi) Herkesin bık-
tığı laf, demec, vaat ve idoloünin "kutsal
inekleri"dir. İdeoloji her zaman "kısmi"' ve
aşın "iyimserdir". Onda objektiflik ve eleş-
tirme yoktur. Aynca ideoloji süreçleri aşın
biçimde basitleştirir ve kolay yolu tutar. Bu-
gün gereksinimimiz sadece sağduyu ve düşün-
cede bağımsızlıktır.
Alex Adamovich: Bu soru bana Moscow
Nevvs'tan mı soruluyor? Ki o dergı de her za-
man Moskova'da gece gündüz miting, gös-
teri haberi veriyor? Bu halk mı ideolojiden
bıkmış?.
Gavril Popov • (Milletvekili, Moskova Be-
lediye Başkanı): İdeoloji toplum yaşamının
bir parçasıdır, önemli ve vazgeçilmez işlevle-
ri vardır. Bıktığımız ideoloji değil, "yönetim-
sel sosyalizmin bürokrat ideolojisi"diı-. Yuka-
ndan dayatılan ideolojidir. Bugünkü yöne-
timio bir parçası olan bu ideolojiyi yıkmalı-
yu (Altını ben çizdim).
Otto Lacis-<Yaıar ve ekonomi doktoru):
Pravda ve Izvestiya da muhalefeiin odak-
ları arasında. Pravda'da çıkan bir yazıyı ör-
neğin yukanda vermiştik.
Ama TV için bu söylenemez. (Ancak biz
yurda döndükten sonra TV tekeli kaldırıldı.
Halk kendi fikir ve düşüncelerini en iyi dile
getiren bir Leningrad milletvekilini bir türlü
TV'ye çıkarmayan yöneticilere karşı, TV bi-
nasını basmış ve milletvekiline zorla konuş-
ma hakkı sağlamış.
* * •
Sovyet halkı iki şeyden çok kızmış Gorba-
çov'a: Birincisi eşini her yolculuğa beraber gö-
türmesi ve olur olmaz Raissa'nın sık sık
TV'de görünmesine.. Bunu her şoför, sıradan
yurttaş şıddetle eleştiriyor. Ikincisi ise votka
dağıtımını kısıtlaması... Hele Moskova'run
akşamcılan bulsalar Gorbaçov"u bir kaşık su-
da boğacaklar... Bunları bulup konuşmak ol-
dukça ^ğlenceli oluyoı...
Beş parti Moskova da Semyonovskaya,
metro istasyonunda bir basın toplantısı dü-
zenliyorlar.. Basın toplantısından bazı özet-
ler Moscow News'tan alınarak aşağıda veril-
miştir.
Alexander Kulakov. Ortodoks Llusal Yurt-
severler Cephesi: Liberalizm, hümanizm, ko-
münizm ve demokrasi! Bunlann hepsi Yahu-
diciliğin (Judaizm) ari ırkı yok edip kendile-
riyle eşit sayıya indirmek için kullandığı si-
lahlardır. Gizli güçler dünyayı yönetiyorlar,
bunlar Lenin'i de besleyip büyütmüşlerdir. O
bir kân içici (vampir) idi... Bunlar bir mason-
lar kulübü olan Birleşmiş Milletlere de ege-
men oldular. Genenalissimo Stalin, Lenin'in
bu syonist, kozmopolit komünistlerini orta-
dan kaldıran büyük insandır... Stalin'in da-
vası... Butun dunyada yurüyecektir.
Konstantin Smirnov-Ostasbvili: Ulusal ve
Nisbi Temsil Partisi... Bizim partimiz, bir ha-
reket örgütüdür.. Birçok bölümü olan bir ge-
rilla (gibi çalışacağız)... Bütün maskeleri in-
direceğiz...
Konstantin Sidoruk - (Rusya Halkçı Par-
tisi): Bizim anayasaya göre Rusça konuşan
herkes Rus'tur... Ama biz kimin Rus sayüması
gerektiğini yeniden inceleyeceğiz.. Birçok öl-
çüt var: aile, köken, coğrafyasal ölçüler gibi..
Alnander Pobedinskv - (Rusya'nın Kur-
tuluş Birliği): Bütün devrimciler, sosyal de-
mokratlar, anarşistler, komünistler ve cum-
huriyetçiler Rus halkının çıkarlannın karşı-
tıdırlar. Bu nedenle her türlü düzen değişti-
ricilerin yasadışı ilan edilmesini istiyoruz.
Halkı güncel önceliklerden uzaklaştırmaya
dönük laf kalabalığına ve benzer şeylere pay-
dos!.. Sözum ona aydınlar halka yabancı her-
türlu rejimin ve devrimin çanak yalayıcısı-
dırlar...
(Bu konuşmacılar hakkında hıçbıı kovuş-
turma açılmadığını sorarak oğrendik).
belki de Sovyetler'de üretilen ve ithal edilen
TV sayısının nüfusa oranla yeterli orana gel-
meyişinin payı olabilir. Birleşik Amerika'da
yılda üretilen renkli TV sayısıyla, Sovyetler
Birliği'nde üretilen TV sayısı arasmda (iki ül-
keden AfiD'nin nüfusu biraz daha az oldu-
ğu halde) bire dört gibi büyük fark vardır. Bir
de Ruslar, evleri yeterli genişlikte olmadığın-
dan geceyi sinema ve tiyatrolarda geçirmcyi
seviyorlar.
Moskova'ya giden bir kişinin sanatla biraz
ilgibyse, ilk görmek istediği yer herhalde Bols-
hoi Tiyatrosu'dur. Tiyatronun uzun yülar yö-
netmenliğini yapmış olan Konstantin Staais-
lavsky şöyle diyordu: "İnsan dyarroya egko-
mek için gider, ama orayı bir şeyler düşünfr-
rek terk etmelidir." Dil bilmeyen bir kişi için,
tiyatro bir şey ifade etmez. Ama ben gerek
1977'de ve gerekse bu yıl BoLshoi'da müzikli
temsiller seyretme mutluluğuna eristim.
1977'de Tolstoy'un Anna Karenina'sından
uyarlanan baleyi bale dünyasuun eşsiz yıldız-
lanndan Maya Pilset Skaya'nın da bulundu-
ğu bir kadrodan seyretme fırsatıru bulmuş-
tuk. Arkadaşlanmız Adalet Agaoglu, Ciiltüı
Kaçmaz, Vecdi Sayar'la birlikte hayranlıkla
aynlmış, günlerce sözünü etmiştik. Bu kez
rehberim Aleksey'in çabalanyla yeniden gör-
düm tiyatroyu. Oynanan yapıt Çaykovsky-
nin Maça Kızı operasıydı. Bu kez yerimiz de
daha güzel bir konumdaydı ve doğrusu şa-
hane bir temsil seyrettik.
Bolshoi Tiyatrosu'nda boş yer yoktu ki.
Her tür giyimden insan vardı. Seyirciler ti-
yatro seyircisi olarak bir yapıtı nasıl seyrede-
cegini çok iyi bilen insanlardı. Bolshoi dışın-
da. Güney Batı grubu denilen yan amatör bir
tiyatro grubu, bugün için Moskova'da on yer-
de temsil verir. Kendi tiyatro binalan yok. Ya
bir okulda, ya bir sendika salonunda, bazen
de sinemalann salonlannda "konnk" olarak
açarlar perdelerini ve kaliteli olduğunda, sey-
reden herkesin onayladığı temsillerini verir-
ler. Çok düşük bir giriş ücretiyle.
ManastırMa
Bu arada bir manastır bahçesinden "No-
vo Bevicya"dan söz etraek isterim. Novo Be-
viçya, Rusça "yeni luslar" anlamına geliyor.
Eskiden bir manastır bahçesiyken şimdi bir
kabristan gibi görüyoruz. Sovyetler Birliği-
ne, dünya banşına, sanat, kültür ve bilim
adamlanna bu mezarükta yer aynunış. Bu
manastır hakkında ilk yazıyı Yön dergisınde
1964'te tlbami Soysal'ın kaleminden, (Nâ-
zım'ın mezarı hakkında okumuştum. O gün-
den bugüne belki binlerce Türk Nâzım Hik-
met'in son huzur yerini görmek için burayı
ziyaret etti. 1977'de turistik bır gezide ben
dt ilk kez görmüştüm. Bu kez yine gittim.
Hem de bir turist otobüsüne binerken oraya
gidecegimizi bilmiyordum. (Arkadaşım AJek-
sey ile dolaşırken bir otobüs içinden yapılan
anons ile karşılaştık. Bir Moskova turunun
böyle bir vesileyle çekici olacağmı düşünerek
bindik otobüse).
Novo Beviçya da ilk kez sadece Nâzun'ı dü-
şündüğümüz için manastınn diğer taraflan-
m layıkiyle görememiştik. Ama bu kez baş-
ka bir gözle gezdim. Aynı otobüste, Volga-
dan, özbekistan'dan Kınm'dan gelmiş turist-
ler de vardı. Mayakovsky, Gogol, Chaliapin,
Kruşçev, Stalin'in ilk eşi, ve birçok bilim ve
sanat adamının her birinin mezan ayn bir sa-
nat eseri. özellikle iki mezardan söz etmek
isterim. Bunlardan birisi ünlü Tenor Chalia-
pin'in mezan. Bu ünlü raüzik adamı aslında
Paris'te ölmüş. Ama Stalin mezarını buraya
taşıtürmış. Mezannın üzerinde bir heykeli var
üstadın. Bir koltuğa, daha doğrusu şezlon-
ga o dillere destan, zarif beyaz kostümüyle
uzanmış. Yüzü sanki hemen konuşacak, ya
da şarkı söyleyecek gibi... Dudaklarında da
o bilinen umursamazlığı... öteki mezar Ni-
kita Kruşçev'in.. Mezan Kruşçev ailesi şim-
di Amerika'da yaşayan bir sanatkâra bir hey-"
kele süsletmek istemiş. tsminı bir yerlere ya-
zıp sonra kaybettiğim bu heykeltıraş heyke-
lin gövdesinin beyaz, baş kısmının siyah ola-
cağını söyler. Heykel bittiğinde her iki kısım
beyazdır. "Ama hani baş siyah olacakn" der-
ler. Heykeltıraş "Beklejin zamanla kararacak
havanın tesiriyle"der. Gercekten de kararır.
Beyaz üzerine siyah şahane bir büst olur so-
nunda. Fevkalade bir sanat eseri.
Novo Beviçya'yı Moskovahlar ve Rus tu-
ristler de çok önem vererek geâyorlar. Okul-
lardan her gün kafıleler öğretmenleriyle ge-
liyor. Manastınn ayn rehberleri var.
* • *
Sovyet halkının bugünkü yönetiraden ya-
kınmasmda, içki kıthğı büyük pay alıyor. Es-
kiden çok içen Moskovalılar, içki bulama-
maktan, halka satış yapan bakkallara votka
verilmeyişinden çok şikâyetçiler. Gercekten iç-
ki kıthğı çok rahatsız ediyor Moskova halkı-
nı. Sigaralan kendüeri de imal ettiklerinden,
ucuz olan bu sigaralardan içiyorlar. Ama bir
Moskovalı eski tiryakinin en çok hoşlandığı
şey, Kazbek marka tütüne sigara sarmak ve
keyiflice tüttürmek.
Kiliseler canlanıyor
Moskova'da perestroyka ile birlikte kilise-
ler canlandı. Hatta mizah dergilerinde "Eko-
nomimizi canlandıramadık ama, kiliseleri
canlandırdık" diye espriler, karikatürler yer
ahyor. Kih'selerin canlanmasmda bir olayın
da büyük etkisi oldu. 1988 yüı Rusya ve Uk-
rayna'da Hıristiyanlığm kabul edihnesinin
1000. yıldönümü idi. 988 yıhnda Kiev Gran-
dükü Vladimir vaftiz ohnuş ve Hıristiyanh-
ğın Ortodoks mezhebi ve onun da "Bizans
versiyonu" Rusya'ya girmeye baslamış. Bu
1000. yıldönümü Sovyetler Birliği'nde bü-
yük ve TV'den naklen verilen törenlerle kut-
lanmış... Bu, bir çeşit papazlara eski itibar-
larının iadesi gibiymiş... Ve bir dinsel dalga
Rusya'yı kaplayıvermiş..
1812 yıhnda Moskova'ya giren Fransız
lmparatoru Napolyon, kenti bir kiliseler şehri
olarak anlatıyordu mektuplarında. Gercek-
ten Moskova devrimden önce Ortodoksluğun
önemli bir merkeziydi. 1988 törenleriyle Rus
halkının bir şeye sıkıca bağlanma yetisine bir
kanal daha bulunmuş oluyordu. Bu etkenin
gelecekte epeyce etkili olacağını anlamak için
şu rakamlara bir bakmak yeter: Ülkede 20 bin
Ortodoks ve Katolik kilisesi vardır. Rusya Or-
todoks kilisesine 67 arşövek ve 6893'ü içerde
9'u dışarda olmak üzere 7000'den fazla kili-
se papazhğı bağlıdır.
Moskova'da camiler de var. Ama daha çok
olan Yahudi Sinagoglan. Ne var ki, kilise yo-
ğunluğunda, hele Ortodoks dinine bağlı yı-
ğınla insan yanında buralara gklenler pek çok
sayılmaz. Gercekten perestroyka en çok Or-
todokslara yaramış belki de...
BİTTİ