29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLER 1 AĞUSTOS 1990 Camillion: Turistiniz çok • İSTANBUL (AA) — Resmi ziyaretlerde bulunmak üzere önceki gün Türkiye'ye gelen Birleşmiş Milletler Kıbns özel Temsilcisi Oscar Camillion ile eşi Susanne Camiirıon, dün tstanbul'un tarihi ve turistik yerlerini gezdiler. Oscar Camillion ve eşi, Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti îstanbul Başkonsolosu Münir Muhtaroğlu'nun eşliğinde ilk olarak, Ayasofya Müzesi'ni gezerek yetkililerden bilgi aldı. Camillion ve eşi daha sonra Sultanahket Camii'ni gezdi. Oscar Camillion, camiyi gezen kalabahk turist topluluğunu göriince "Burada adeta Roma'daki kadar çok turist var" dedi. Camillion'lar daha sonra Yerebatan Sarayı'nı gezerek Topkapı Sarayı Müzesi'ne gittiler. Ancak müzenin kapalı olması nedeniyle, oradan Dolmabahçe Sarayı'na geçtüer. Oscar Camillion ve eşi, Dolmabahçe Sarayı'ndan ayrıldıktan sonra Sarıyer'e giderek yemek yediler. Akşam Ankara'ya dönen Oscar Camillion, bugün Dışişleri Bakanhğı Müsteşan Tügay özçeri ile görüşecek. Bakanlıkta zehirlenme • ANKARA (UBA) — Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yemekhanesinde yemek yiyen yaklaşık 100'ü aşkın personelin "gıda zehirlenmesi" nedeniyle hastaneye gittiği bildirdildi. Tuna Caddesi'nde bulunan bakanlık yemekhanesinde yemek yiyen memurlann bağırsak enfeksiyonu şikâyetiyle önceki günden itibaren değişik hastanelere akın ettikleri bildirildi. Bakanlık çalışanlan yaklaşık 100'ü aşkın kişinin hastaneye gittiğini bildirirken, yetküiler konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındılar. Türk kaptana yasak • AYVALK (Cumtanriyet) — 12 yıldır Ayvahk-Midilli arasında yolcu taşımacılığı yapan Türk kaptan Midilli Adası'nda tekneden indirilmivor. Geçen hafta sonunda uygulamanın başladığını belirten Yeni Istanbul gemisi kaptanı Mehmet Sezen, önceki gün de Yunan polisleri tarafından tekneden inmesinin engellendığini belirtti. Kaptanın gerelcçe sorması üzerıne, pofislerin, haklarında yazı geldiği için tekneden inmesinin yasaklandığını söyledikleri öğrenildi. Ayvahk-Midilli arasında yolcu ve yük taşımacılıgı yapan Ayvalık Tür Gemi Acenteliği yetkilisi Eşref Jale, "Türkiye'de Yunan kaptanları diledikleri gibi dolaşabiliyorlar. Oradaki uygulama tümüyle keyfı ve sorunların daha da büyüyeceğini gösteriyor. Yetkililerimiz mutlaka karşı önlem almalıdır" dedi. Yurtdışı memur aylıklan • ANKARA (ANKA) — Sürekli görevle yurtdışında bulunan memurlann aylıklarına esas olacak ülke gruplannda Doğu Avrupa ilkelerini kapsayan bir değişıklik yapıldı. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu karanna göre yapılan değişıklik sonucu, Bulgaristan 14'ncü gruptan 9'uncu gruba, Sovyetler Birliği (Moskova dışı), Macaristan, Romanya, Çekoslovakya ve Polonya 14'üncü gruptan 10'uncu gruba, Sovyetler Birliği (Moskova) 14'üncü gruptan 4'üncü gruba, Demokratik Almanya 12'nci gruptan 10'uncu gruba aktarıldı. Bu aktarma sonucu Doğu Avrupa ulkelerinde çalışan memurlann maaşları artacak. Bakanlar Kurulu, memurlann görevleri itibanyla sınıflandırıldıkları cetvellerde de değişıklik yaptı. Dışişleri Bakanlığı meslek memurları, hukuk mUşavirleri, uzman müşavirleri ve danışmanlar, diğer kurumlann temsil görevine sahip memurlan ile subaylann bulunduğu cetvele öğretim üyeleri de eklendi. Yurtdışında bulunan memurlann aylıklan meslekleri ve bulundukları ülkeler dikkate alınarak belirleniyor. 15 kigiye tutuklama • İSTANBUL (AA) — Bakırköy Velifendi Çırpıcı Çayırı'nda pazar giinü gözaltma alınan 15 kişi, Bakırköy Nöbetçi Mahkemesi tarafından tutuklandı. "Görevli memura karşı koymak" suçundan Bakırköy Nöbetçi Mahkemesi'ne çıkanlan Kemalettin Doğan, Yusuf Ariş, Halik Kütük, Ismet Çiçek, Veli Güneş, Mustafa Kemal Eren, Yılmaz Cankurtaran, Şerafettin Şirin, Rutil öztürk, İsmet Irak, Ali Teke, Songün Temel, Türkan Aydın, Belna Överi ve Neriman Elyıldırım tutuklanarak cezaevine gönderildi. Çırpıcı Çayın'nda toplanarak çeşitli sloganlar atan bir grup dağılmalannı isteyen polıse karşı koymuş ve bazı kişiler gözaltına alınmıştı. AÇIKLAMA • Bursa Gümrüğü - Gazetemizin 20.7.1990 tarihli sayısında Ekonomi safyasında yer alan "Bursa Gümrüğü hurdalık gibi" başlıkh haberde, özgüven Dingil Sanayii Ticaret A.Ş. ile Uludağ Gazetesi ve Matbaacılık A.Ş. sahibi Nail Yenice'nin yurtdışından getirdiği 2 tekstil makinesinin de Bursa Gümrüğti'nde yer aldığı yazılmıştı. Nail Yenice, kendisinin tekstilci olmadığını, kamyon dingilleri ve kamyon damperleri işiyle uğraştığını, bu yüzden hurda tekstil makineleri konusu ile bir ilgisi olmadığını belirtti. SHP Genel SekreteriDeniz Baykal Cumhuriyel 'e konuştu Türkiye'nin saygınlığı katmad— 1 — ÜMtT ASLANBAY ANKARA — SHP Genel Sekreteri Deniz Bay- kal, ABD Başkanı George Busb'un, Cumhurbaş- kanı Turgul Ozal'a, Yunanistan SlA'sı konusunda verdıği güvencenin açıklanmasını isterken, ABD- Yunanistan anlaşmasırun, Türkiye'nin "savaş nedeni" saydığı Ege'de karasularının 12 mile çıka- rılması niyetine yönelik olabileceğinden kaygı duy- duğunu belinti. Baykal, "Kişisei sozkrin Türkiye'yi nasıl yamlttığını geçmişte acı örnekleri ile yaşadık. Rogers da eski Cumhurbaşkanı Evren'e aslcer sözii vermişti" dedi. Baykal, ABD'nin Türkiye ve Yuna- nistan'a, Ege'de 12 mil halinde tarafsız olacağını açıkça duyurmasını isterken, sorunun Cumhurbaş- kanı Turgut özal'ın "kişisei tatminin" ötesinde ol- duğunu vurguladı. Baykal, yabancı sermayenin kitle iletişimi alanında Türkiye'ye girişini de eleştirirken, ekonomik açıdan Avrupa'dan dışlanan, Arnavut- luk ve Güney Afrika ile birlikte anılan bir Türki- ye'nin kültürel alanda "enternasyonilize" olmasının sakıncalarını ortaya koydu. Baykal, TRT'nin, ana- yasanın emanetini Cumhurbaşkanı'nın öncülüğün- de yabancı sermayeye emanet etme hazırlığına gir- diğine dikkat çekerken, "Yabancılann gözünde cumhurbaşkanlıgı çok ucuzlamıştır" dedi. SHP Ge- nel Sekreteri, Başbakan Yıldınm Akbuiut'un bu ge- lişmeler karşısında tam bir umursamazhk içinde ol- duğunu, siyasi istismar için, ölçüsüzlük ve sorum- suzluk içinde laubali bir üslupla seçim kampanya- sı yürütmeye çalıştığını öne sürdu. Baykal, Akbu- iut'un "Güneydogu Raporu"na "Kürl Raporu" de- mesine, "Ne sorunu kavramışsın ne bizim sonım- lulugumuzu ne ülkenin sonınunu. Okumamışsın, anlamamışsın. Yazıkbr" diye konuştu. SHP Genel Sekreteri, C«mhuriyet'e yaptığı de- ğerlendirmede, Yunanistan-ABD anlaşması üzeri- ne yöneltilen bir soruya özetle şu yanıtı verdi: "ABD bir savaş dunımunda YunanisUn'ın yanın- da yer alacagını ilan etmektedir. Bu objektif bir ger- çektir. Türkiye'nin tepkisi üzerine Bush. Sayın Özal'ı arayarak, sonra da bir mektupla, bunun Turkiye açı- sından bir sakıncası olmadığını soylemiştir. Bu açık- lamayı görmek istiyonız. Yıllardan beri verilmeyen bir taahhiidün şimdi verilmiş olmasının yarattığı sı- kıntının, Bush'un tek taraflı açıklaması ile ortadan kalkmayacağına inandıgımı Sayın Bush'a saygıla- nmla ifade etmek istijorum. Böjle gizli güvence- lerin işlemediginin acı örneklerini yakın tarihimiz- de yaşadık, biliyonız. NATO Başkomutam Rogers ile zamanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren arasın- da kişisei asker sözü verme girişimlerinin, Türki- ye'yi nasıl yanılltıgını hepimiz acı bir şekilde yaşa- yarak gordıik. Böyle olayları hükümranlar arasın- da vaat, söz teatileri ile kapatraak mumkün degil- dir. Türkiye ile Yunanistan arasında bir çatışmanın mümkün olabilecegi dunımlar vardır. Güvence böy- le durumlar için bir anlam taşır. Zaten Türkiye'yi de bu nedenle ilgilendirmiştir. Yunanistan bir olup bitti ile karasulannı 12 mile çıkararak F.ge'>i Türkiye aleyhine işgal etmiş hale gelebilir. Bu konuda Tür- kiye'nin tavn bellidir. Bunun bir savaş nedeni oluş- turacagını yıllardan beri anlatagelmişiz. Yunanis- tan da bu olup bittiden uzak durmuştur. Şimdi, ABD, Yunanistan'a dünyada her türlü savaş ve teh- dit dunımu ortadan kalkarken, genel silahsızlan- ma ve banş surecine girilirken, yıllardan beri ver- medigi bir guvenceyi vermekledir. Bu, Ege konu- sunda Yunan iddialanna deslek vermek anlamını birlikte getirebilir. tşte bu kabul edilemez. Bu ihti- laflı durumun yol açabilecegi bir silahlı gerginlik ortamında, ABD'nin Yunanistan'a destek olacağı- nı ABD'nin bir anlamda bugun ilan etmesi bu tar- tışmalı konunun Yunanistan lehine haksız bir bi- çimde sonuçlandınlmasına omuz vermek anlamı- na gelir. ABD açıkça Türkiye ile Yunanistan ara- sındaki karasulan ihtilatinın yol açabilecegi durum- lar karşısında bu anlaşmanın işlemeyeceğini ifade etmesi bizim için tatmin edici o.labilir." SHP Genel Sekreteri daha sonraki sorulan ise şöyle yanıtladı: — Dünyada bir dizi gelişme. birbirinin ardı sıra yaşanırken yabancı sermayenin Türkiye'de yayıncılık-iletişim alanına ilgi göstermesini nasıl de- gerlendiriyorsunuz? BAYKAL — Önce şunu ortaya koymak gerekir. Türkiye'nin son zamanlarda dış dünya ile üişkisi açı- sından ortaya konulması gereken bazı gelişmeier var. Buna daha doğru bir ifade ile Türkiye'nin dış dünyaya açılması değil de dış dünyanın Türkiye'ye açüması demek, belki daha doğru olur. Önce şu te- mel anlayışı tekrar saptamakta yarar var. Elbette Türkiye kendi sınırları ile çevrili bir ada değildir. Dünyadan kopmuş, kendi içine kapalı bir ülke ola- rak Türkiye'yi tasavvur etmiyoruz. Dünyanın hızla lişmeleri nasıl etkiliyor? BAYKAL — Bir kere ekonomik açıdan, dünya ile bütünleşmenin önünde ciddi engeller kendisini gösteriyor. AT ile bütünleşme girişimimiz çok üzün- tü verici bir biçimde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Türkiye görülebilir bir gelecek için AT ile ekono- mik ve sosyal bütünleşme şansından yoksun bıra- kılmıştır. Bugüne dek ATyi oluşturan ülkelerin bü- tünleşmek için aralannda oluşturdukları mekaniz- ma, Türkiye'ye açıjmamıştır. Türkiye'nin AT ile bü- tünleşmesini için bir yol gösterilmiştir: Bu yol Türki- ye'nin 1995 yıhna kadar tüm gümrükleri sıfırlama- sını öngörmektedir. AT'nin 3. ülkelere uyguladığı gümrük rejimini, Türkiye'nin aynen uygulamasıru öngörmektedir. Buna karşılık Türkiye'nin bu poli- tikalann içine girmesinden doğacak ekonomik sı- kıntılannı göğüslemesine yardımcı olabilecek hiç- bir etkili ekonomik mali desteği öngörmemektedir. örneğin Yunanistan, AT ile bütünleşme surecine gir- araştırmalar, Türkiye'nin dünyadaki siyasal saygın- hğını çok ciddi ölçüde rendde etmektedir. Doğu Av- rupa ülkeleri hızü bir demokratikleşme sflrecine gir- miştir, bu onlara bir saygınlık yüklemektedir. Ârna Türkiye 1950*li yıllarda dünyada yarattığı demok- ratik, siyasal saygınlığı bile bugünün ortamı içinde sürdürebilir durumda değildir. Tam tersine 1950lerde böyle karşılanan Türkiye, bugün bir eleş- tiri odağı halindedir, Arnavutluk, Güney Afrika Birliği ile arada anılan ülkeler haline gelmektedir. Basında yabancı sermaye — Çizdiginiz bu tabloya karşın, yabancı serma- yenin Uetisim alanında Türkiye'ye olan ilgisini na- sıl degerlendiriyorsunuz? Bush'un Özal'a verdiği güvence açıklanmalıdır. Kişisei sözlerin Türkiye'yi nasıl yanılttığının acı örneklerini yaşadık. Rogers da Evren'e asker sözü vermişti. ABD, Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkartması halinde tarafsız olacağını açıkça herkese duyurmaJıdır. 12 mil söz konusu değilse, ABD yönetimi neden bugüne dek hiç vermediği bir güvenceyi Yunanistan'a vermiştir? Sorun, Sayın özal'ın kişisei tatmininin ötesindedir. Türkiye AT'den dışlanırken, Arnavutluk ve Güney Afrika ile bir arada anılan ülkeler arasma giriyor. geliştiği, değiştiği, karşılıklı ilişkilerin yoğunlaştı- ğı, sımrların anlamını, önemini yitirmeye başladı- ğı bir genel evrenselleşme sürecinde Türkiye'nin dün- yadan kopuk gibi durması uygun değildir, doğru değildir, mümkün değildir. Tam tersine, Türkiye1 nın dünyadaki oluşumlarla yakın ilişki içine girmesi gerekuğını, bu evrenselle^menin bir parçası haline dönüşmesi gerektığini, tum ulkelerle yoğun ilişki içi- ne girmesi gerektiğini düşünüyoruz, bunun yolla- rını arıyoruz, bunun mekanizmalarını çalıştırma- ya uğraşıyoruz. Turkiye'yi böyle bir oluşuma ha- zırlamamız gerektiğini düşünuyor, bunun siyasal, ekonomik, sosyal mücadelesini vermeye çalışıyoruz. Ne yazık ki son zamanlarda ülkemizin dünya ile sağ- lıkh, uyumlu ve dengeli bir bütünleşme içine gir- mesini engelleyen pek çok olayla karşılaştık. — Size göre bu engeller neler ve Türkiye'deki ge- miştır. Ama şu anda bile tüm gümrüklerini sıfırla- mış değildir. Ortak gümrük rejimi uygularuncaya kadar Yunanistan 10 milvar dolarlık dejtek almış- tır. Bunu almış, harcamıştır. Türkiye'ye 600 milyon ECU'luk yardım vaat edilmiştir. Bu yardımın işle- mesi olanaklı gözükmüyor. Çünkü Avrupa Parla- mentosu'nda onaylanması zorunlu ve bu da şu an olanaklı görünmuyor. Ve Türkiye gümrükleri sıfır- lama surecine girmiştir. Bu, bugüne kadar hiçbir ülkenin kırmadığı bir yöntemle AT ile ilişki kurmak- tır. Türkiye şimdi bu sistem içine girmiştir. — Siyasal yönden de pek iç açıcı tablo çizil- miyor... BAYKAL — Siyasal yönden Türkiye, dünyadan büyük ölçüde soyutlanmış görünüyor. Demokrasi tartışmalannın içinde bulunduğu durum insan hak- ları ile ilgili birbiri ardından yayımlanan raporlar. BAYKAL — Dünya ile ilişkilerimizin yeniden dü- şünülmesi gereken ciddi sorunlarla dolu olduğu bir aşamada, kültürel sosyal yönden yeni yaklaşımlan deneme hazırbğı içinde olduğumuz anlaşüıyor. Tabii bu sorunlan sayarken 1960'h yıllarda tanınan ser- best dolaşım hakkının, Türkiye için söz konusu edil- mediğini de unutmamak gerekir. Yani 1960'larda ta- nınan hakkı, şimdi sırurlar kalkarken Türkiye ta- lep dahi edemiyor. Böyle bir noktada basın-yayın, kültür alanında bir yeni arayışın, açılımın eşiğinde olduğumuz anlaşıhyor. Yabancı yayıncılık kuruluş- larımn Türkiye'de gazete alma hazırlığı içinde ol- duğu, TV'nin yayın faaliyeti içinde yer tutma ha- zırhğında olduğu, bütün bunların Sayın özal tara- fından yönlendirildiği anlaşıhyor. Önce sağlıkh ve dengeli bir evrenselleşmenin bir parçası olarak Tür- kiye'de yabancı yayın kuruluşlannın yer tutmasını yadırgamamak gerektiğini ifade etmek isterim. Ama Türkiye, böyle bir gelişme süreci içine so- kulmamıştır. Tam tersine böyle bir gelişme süreci- nin dışında tutulmak istenmektedir. Ama belli ka- nallardan Türkiye bir enternasyonalleşme surecine sokulmak istenmektedir. Enternasyonalleşme bir bütün olarak görülmelidir. Ekonomisiyle, demog- rafisiyle, sosyal ve kültürel yönlerle... Sadece belli mekanizmalann enternasyonalleşmeye açık tutul- ması ve Türkiye'nin pek çok önemli kesiminin ulus- lararası alandan dışlanması kabul edilebilir bir du- rum yaratmaz. — Bunun size göre sakıncaian nedir? BAYKAL — Öncelikle Türkiye bunun altyapısı- nı hazırlamamıştır. Böyle bir oluşumun temel hu- kuku yoktur, böyle bir oluşumun ternd düzenleme- leri beraberinde gelmiyor. Çok baştan kara, iyi dü- şünülmemiş, olup bittilerle Türkiye'de yürütühnekte olduğunu görüyoruz. Bunu kesinlikle doğru gör- muyorum. Öncelikle bunlar bir sağlam hukuka bağ- lanrnalı ve gelişmeier ayn ayrı buna göre değerlen- dirilmelidir. — Basında tekelleşme olgusuna işaret ediliyor ve yabancı sermaye ile ilişkilendirüiyor... BAYKAL — Basında tekelleşme, basın özgürlü- ğü tartışmalannın odak noktasıdır. Bundan yerli sermay. açısından da uluslararası sermaye açısın- dan da bahsetmek gereği vardır. Olayın bir yönü bununla ilgilidir. Ayrıca basının uluslararası etki- lere açık hale getirilmesinin çok önemli sakıncala- rı vardır. Bunların da mutlaka göz önünde tutula- rak, bunun da hukukunun oluşturulması zorunlu- dur. Ekonomimizi bütünleştirmeden, şimdi haber- leşme alanımızı, düşüncelerimizi, duygulanmızı ön- celikle uluslararası alana açma tercihinde görülü- yoruz. Sanıyorum atı arabanın önüne koçmak la- zımdır. önce ekonomileri bütünleştiren süreçleri iş- letmek lazımdır. Bunlan yeterince etkili biçimde iş- letmeden sadece duygu, düşünce, bilgi alanını ev- renselleştirme Türkiye'yi çok çarpık bir ilişki siste- mine sokabilir, bunun gelecekte çok büyük sorun- lar doğurmasından kaygı duyanm. SÜRECEK Akbulut'Ben Türkdeğilim diyenlereneyapmakgerektiğini millete bırakıyorum 'Kürtçe, Türk olmaya engel degil' Demirel: Başbakan G.Doğu'daki olaylar için söylediği savaşsa savaş biz bu savaşta varız sözlerini değerlendirirken 'Türkiye'de ben Türküm' diyen herkes Türktür. Sözlerin Atatürk'ün 'Ne rautlu Türküm' diyene sözünden hareketle söylenmiş bir prensiptir' dedi. FARUK BİLDtRİCt KASTAMONU/ZONGUL- DAK — Başbakan Yıldınm Ak- bulnt, "Ben Türk degilim diyen- lcre ne yapmak gerektiğini mille- te bınıkıyorum" dedi. Akbulut, "Bazılannın bu mücadelede siya- si maksada geri kalmalan veya o indbayı bırakmalan tarafımızdan tasvip edilmez" diye konuştu. Yurt gezisinin ikinci gününde Akbulut, dün sabah Cide'de sa- bah kahvaltısı öncesinde gazeteci- lerle sohbet etti. Akbulut, önceki gün Güneydoğu'daki olaylar için söylediği "Bu savaşsa savaş, biz bu savaşta vanz" sözunü yeniden de- ğerlendirdi. Akbulut, Türkiye'de Türkler olduğunu yineleyerek, "Turkiye'de 'Ben Türküm' diyen herkes Tnrktttr. Sözlerim AU- türk'ün 'Ne mutla u Türküm diyene' sözünden hareketle söylen- miş bir prensiptir" dedi. SHP'nin Güneydoğu'ya ilişkin raporunu eleştiren Akbulut, önce- ki gün Kastamonu'da yaptığı ko- .ıuşmadaki sözlerini "Kamuoyon- da Kürt raporu adı veriliyor" di- yerek duzeltti. Akbulut, Kastamo- nu konuşmasında SHP'yi araştır- maya "Kürt raporu" adını ver- mekle de suçlamıştı. Türkiye'nin birlik beraberliğini bozacak dav- ramşlara izin vermeyeceklerini be- lirten Akbulut, "Bazılannın bu mücadelede siyasi maksatla geri kalmalan veya o intibayı bırakma- lan tarafımızdan tasvip edilmez" dedi. tçişleri Bakanlığı döneminde Doğu'da "gerilla savaşı" olduğu- nu söylemediğini kaydeden Akbu- lut, "Gerilla gibi techiz edilmişler demiştiın. Ama o sonnç çjkanWı" açıklamasında bulundu. Akbulut, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne yönelik hareketlerin karşısında olacaklannı vurgulayarak, Güney- doğu'daki olaylann nedeninin ya- tınmlann zamanında yapümama- sı olduğu görüşüne katılmadığını ifade etti. Muhalefet liderlerinin de katı- lımıyla Cumhurbaşkanı ve Mec- lis Başkanı ile yapılan zirve son- rasında liderlerin verdikleri sözü tutarak hükümeti teröre karşı des- teklemediklerini savunan Akbu- lut, bölgede Kürtçe konuşulduğu- nun anımsatılması üzerine, özet- le şunları söyledi: "Bunlar bizimle tarib boyunca iyi günümüzde, kötü günümüzde birlikte olmuş insaniardır. Başka lisanla konuşmalan Türk olmala- nnı engeUemez. Tarib boyunca birlikte yaşamıştz. Orada yaşayan vatandaşJanmız Türktür. Atatnrk, 'Ne mutlu Turkum dayene' demiş. "Nereden geliyorsunuz?' dememiş, içinde ne hissettigini belirtmiş. 'Ben Türk değilim' diyenlere ne yapmak gerektiğini millete bırakı- yonım." Bazı ANAP milletvekillerinin de 'Ben Kürdüm' dedikleri anım- satılınca Akbulut, "Meseleyi şab- sUeştirmevin. Ben prensiplerden bahsediyonun" karşıhğıru verdi. Başbakan Akbulut, daha son- ra 1951-52 yıllannda PTT memu- ru olan babasnın Zonguldak'a ta- yini nedeniyle bir yıl devam ettiği liseyi ziyaret etti. Mehmet Çelikel Lisesi'nde sınıf arkadaşlanyla bir- likte fotoğraf çektiren Akbulut, sı- nıfta "Şise bacak" lakaph kimya öğretmeni ile ilgili bir anısını şöyle anlattı: "Kimyacı Nesime Hanım, Uta- taya birtakım fonnâJler yazdı, sonra 'Anladınız mı?' diye sordu. Kimse anlamamıştı ama, sesini p- karan da olmadı. Ben 'Anlamadım' deyince hoca, yine anlattı, tahtaya katsayılar, denk- lemler yazdı, bana yine 'Anladın mı?' diye sonmca ben de, 'Aman bana sormayın, başka anlayan var mı, onlara sorun' cevabım ver- dim." SS kararaamelerine karsı çıkanlar Içişleri Bakaru Abdülkadir Ak- su, Zonguldak Emniyet Müdür- lüğü binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, son 3-4 gün içerisinde Güneydogu Anadolu Bölgesi'nde 30'a yakın teröristin ayrıca bir o kadar da bunlara ya- takhk edenlerin ele geçirildiğini yi- neledi. Başbakan Yıldınm Akbulut da, töreni izleyen vatandaşlara ve em- niyet görevlilerine hitap ederken, "Bazı çevrelerin emniyet güçleri- nin vaztfeiefüıi ifa edememesi için onlara maksatb olarak bücom ettiklerini" savundu. Akbulut, Zonguldak'ta Emni- yet Sarayı'nın açılışını yaptıktan sonra, iki günlük yurt gezisini ta- mamlayarak helikopterle Anka- ra'ya döndü. 7= 1 HAFTA DEGILDIRÎ TÜRKÜLER YALAN SÖYLEMEZ' HASRET GÜLTEKİNİİHSAN GUVERCIN MEHMET KOC I TALIP SAHIN EFENDIM TABIBİM » Kjyıuk kiji H bnfaı; ZAHITt Koro ARZUHAL ETıLEDİM • Emc Sıtok Deriryoı lÖldm AK1ÜLE\UDA.\ * Tllç Şıhfi feyıukb? HKınkıq Dcfacıı ftlıp Şıhn AHDI W \ * Ihs» Crertn Kıpuk ktn Ikım De<fc - Dcriooı 4rif Sif UIMN AŞKM DCSTÜK * Emkçı Kıyiuk kıp Tkm Da). BtrİCTTO W Sij Dtrtfyfn HCuHrtn AKTIM Ml'NZlD Ç.AV1 CIBI * Mclmct Ko; Dcrirvcn M Koç İŞÇILERP. HEFSI VARDt * Emdup ARCIYAV HA\ASI (l H) * Ihsu Cınntn Ançmm ELWİZDE TELLI KIHAN * Tıi» Şıhın lû-Tuk k4, H lunkuı. Dnkven TŞahm NAR ÇOCIK t Hısır- Gâltebn Sör Nıkal B d n n Mûnk Hıatt CâkHoi YÜCELERDEV SOREUEDIM * M Sag Kıruk kjy Mı Abcı - Dcricrcn M Sjj KLHŞl^ \E>LER TİRKm » Mrlvl Ko^ UcMcycıv ntnnıct Koç BİR CIDCR BIN CELIRIZ * Emrt Sıltk Söz Kul Uand M u k Enrt Sılti I M a ı : AJUf M£ îtot Bu baaeti hemen alıp, arçivirüzc hatmaya batunız!. Bir sürc sonra elde cdemeycbilirsiniz U. Almanyada en üstün teknolojiyle hazırlanan bu kaset plakçıntzda. İ.M.Ç. 6Blok No6610 Unkapanı-lstanbul Telefon 513 71 43 520 73 68 Kıbns Türk Vakfı kuruldu Dışişleri Bakanhğı'nın girişimleriyle KKTC'yi ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirmek için kurulan vakfm kurucuları arasında diplomatlar, öğretim üyeleri, işadamlan ve gazeteciler bulunuyor. ANKARA (Cnmhnriyet Büro- su)— Kıbns sorunu konusunda Türkiye'nin politikalarını ulusla- rarası kamuoyuna anlatmak ve KKTC'nin ekonomik ve sosyal açıdan güçlenmesini sağlamak amaçlı Kıbns Türk Araştırmala- n Tanıtma ve Dayanışma Vakfı kuruldu. Dışişleri Bakanlığı'nın girişimleri ile kurulan vakfm ku- rucuları arasıda diplomatlar, öğ- retim üyeleri, işadamları ve gaze- teciler bulunuyor. Kıbrıs Türk Araştırmalan Ta- nıtma ve Dayanışma Vakfı'nın kuruluş senedi, dün aksam Anka- ra Palas Devlet Konukevi'nde dü- zenlenen bir törenle imzalandı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş törene gönderdiği mesaj- da vakfın kuruluşunu gönülden desteklediğini bildirerek, "Vakfı- mz gücümüze güç, mücadelemi- ze ruh katacakür" dedi. Vakfm kuruluş çalışmalarını uzun bir sü- reden beri yürüten Dışişleri Ba- kanlığı tkili Siyasi tlişkiler Genel Müdürü Korkmaz Haktanır da törende yaptığı konuşmada, vak- fın çahşmalarının geniş bir alana yayılmasının hedeflendiğini belir- terek, konuya verdiği yer açısın- dan, basına ve vakfa yaptığı ma- li katkılar nedeniyle, işadamı Asil Nadir'e teşekkür etti. Kuruluşunu Asliye Hukuk Hâ- kimliği'ne yapıJacak başvunı son- rasmda, hâkimliğin, Vakıflar Ge- nel Müdürlüğü'nün görüşüne baş- vurarak tescil işlemini yapmasıy- la tamamlayacak olan Kıbns Türk Araştırmalan Vakfı senedini imzalayan kurucu üyeler şunlar: "Fikret Alasya (KKTC cum- hurbaşkanlıgı danışmanı), EmeJ Barutçu (Türkiyenin Brüksel Bü- yükelçisi), Ümit Haluk Bayülken (Dışiş)eri ve Savunma eski Baka- m), Refik Erduran (Güneş Gaze- tesi yazarı), Kaya Gülboy (Kıbns Türk Kültür Cemiyeti Başkanı), Semih Günver (Emekli Büyükel- çi ve Milliyet Gazetesi Yazarı), Prof.Dr. Yaşar Gürböz (Marma- ra Üniversitesi Kamu yönetimi), Doç. Dr. Şükrü Gürer (Ank.Ün.Uls.lliş.Bol.), Kamaran Göriin (Dışişleri Bakanlığı eski müsteşan), Korkmaz Haktanır (Dışişleri Bakanlıgı tkili Siyasi tlişkiler Gen.Mud), Çoskun Kır- ca (Emekli Büyükelçi ve Milliyet Gazetesi Yazarı), Ertuğnü Kum- cuoglu Türkiye'nin Lefkoşe büyü- kelçisi), Prof.Dr. Erol Manisalı (Ist. Üni. İktisat Bö!.), Prof.Dr. Derviş Manizade (Kıbns Türk Kültürü Derneği Onur Başkanı), Asil Nadir (tşadamı ve Nadir Şir- ketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı), Osman Olcay (Emekli Büyükelçi ve Dışişleri eski Baka- nı), Prof. Dr. llber Ortaylı (Ank.Üni.Siyasi Tarih), Vecdi Ozgül (Hacı ömer Sabancı Vak- fı Genel Müdür), Ertugrul Özkök (Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yön.), Prof. Dr. Dogan Remzi (Hacettepe Üni. Tıp Fakültesi), Hacı Sabaocı (tşadamı, Hacı Sa- bancı Vakfı Başkanı), Prof. Dr. Oral Sander (Ank.Üni. Siyasi Ta- rih), Erol Simavi (Hürriyet Gaze- tesi Sahibi), Prof. Dr. Mümtaz Soysal (Ank. Üni. Anayasa Hu- kuk, Gazeteci ve Yazar), Esen Tü- mel (İşadamı STFA Holding A.Ş.), Sezai Türkeş (tşadamı, STFA Holding A.Ş.), tlter Türk- men (Türkiye'nin Paris Büyükel- çisi ve Dışişleri eski Bakaru), Remzi Uyguner (Dışişleri Bakan- lığı Uzman Müşaviri), Ercüment Yavuzalp (Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşan), Sait Yılmaz (işadamı, 2. Kuşak Karadenizli İşadamlan Derneği). Merkezi Ankara'da olacak olan vakfın yurtdışında Lefkoşa, Londra ve New York olmak üze- re 3 temsilciliği bulunacak. tatihsizliği ANKARA (Camhariyet Büro- su) — DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, Yıldınm Akbulut- un başbakanlığuu "Tnridye'nin talihsizligi", özal'ın hâlâ Canka- ya'da oturmasmı da "hukukun ös- tiinlii|iiııön ihlali" olarak nitele- di. Demirel, Akbuiut'un ne söyle- diğini bUmediğini de öne sürerek "Ne agzından çıkanı knlagı isiti- yor ne de sdyleueai anlıyor" de- di. DYP lideri Demirel, dün DYP Genel Merkezi'nde gazetecilerin çeşitli konulardaki sorulannı ya- nıtladı. Demirel, Akbuiut'un, "12 Eytöl öncesi yönetimde olanlann bugün laf söylemeye hakkı yok- tur" sözleri anımsatıhnca "Tttrid- ye*nin taühsiziigi, Sayın AkbuİBt: an başbakanlıgıdır. Keşke ne soy- ledigiııi bUen Mri olsaydı da tar- bgabUseydik. Bizim problemimiz Turkiye'nm sorunlanm tarbsama- makür. Karşımızda tarbşacak bi- rini b«lamamamızdır" diye ko- nuştu. Akbuiut'un, 1980 öncesinde verdiği devrin iktidar partisinin Üyesi olduğunu belirten Demirel, "Ne agzından çıkanı kulagı işiti- yor ne de söykoeni anhyor. 12 Ey- ml öacestaM saplamp kalnuş. Ban- lar anarşi bezirgâmdır. Anarşinia koluan alüna gimıişierdir" dedi. 199O"da 7 ay içinde 225 kişinin öl- düğünü belirten Demirel, şunlan söyledi: "Bu döknlen kan degil mi? Utanmak lazun. Bunu örtbas et- mek için 10 sene evvelki olaytara gitmeyi, 'Güçlüyüz, kuvvetliyiz, bastığımız yeri titretiriz' diyenfc- rin her gün döknlen kanıa vebaH albnda kaldıklanu söytmyonun. Vebal onlanndır. 10 güntta bflan- çosa sadece 20-22 kişMir. Acaba bnnn kiiçfimseyerek nereyt vara- caklar? Banlan 1980 öncesiyle ör- temeder. 1980 öncesimn siyasi her türiü hesapiasması yapüıms." Demirel, SHP'nin Güneydogu raporu ile ilgili bir soruya ise "Be- oi bu tarhşmay» sokmayın. Anla- şrfıyor ki SHP, bu rapor işini bi- raz daha sürdorecek. Başka rapor- lar da pir«r«if Hepsi çıksm, Mr- Ukte degerlemliririz. Raporlar ya- zılıyor da kim icraya koyacak o belli degil" yanıtını verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle