Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6
KASTAMONU BAKIRCILAR ÇARŞISI
DtZÎ-RÖPORTAJ 7 TEMMUZ 1990
Kalayın ölü
bakırdan olduKalaycı körüklerinin nefesleri
tükendi tükenecek. Can
çekişmede değil, ölmüş
bitmiş bakırcıhk
Kastamonu'da. Alüminyum,
çelik, teflon derken, koca
çarşıda iki kişi kalmış bakırcı
olarak, dört tane de kalaycı.
REFtK DURBAŞ ~
KASTAMONU — Bakıralar Çarşısı'nda kendi
ölümünün sesini çağırıyor artık çekiç darbeieri. Ka-
laycı körüklerinin nefesleri tükendi tükenecek...
Can çekişmede değil, ölmüş bitmiş bakncdık Kas-
tamonu'da. Yaşamın gereği bu. Daha düne kadar
alüminyumdu tavalar, tencereler. Sonra çelikleri çık-
tı. Şimdi de teflonu...
Ama bakır tencerede pişen pilavın tadı bir baş-
ka oluyormuş... Teflon tencerede pişen pilavın da
dibi tutmuyor, onu ne yapalım...
Sedat tşeri anlatıyor: "Bakırcılık öldö. Dnz ba-
kın alıp çekiçle tavlar, döverierdi. Sonra tornada
çekme işi çıktı. Bu carşıya çekiç sesinden girilmez-
di- Tavlama sıhhi olurtlu. Çunku her tavlamada bir
fcabuk atardı, bir siyahlık atardı bakır. Dolayısıyla
en sona en has kısmı kalırdı bakınn. Bu bakır çok
da tutulurdu. Bıiyüklerimiz çok severdi bakırda pi-
şen yemegi. Dedem, babam alüminyumu kabul et-
memişti. Bu tornada çekme işi çılunca bakırcıhk Ço-
rnm'a kaydı. Bizde geiişemedi. Çekiç işi olünce ba-
lurcüık da baoun panüelinde öldu."
Adı Mehmet. Bakır toptancılığı yapıyor. Bakınn
fiyatını soruyorum.
"Kflosn toptan 13 bin lira, en iyisi 17 bin lira.
Eski. hurda bakır ise beş bin liradan gidiyor. Daha
çok yaşlı teyzeier çeyizliklerini getiriyoriar. Bizira
evde bOe çogu bakır eşyayı tavan arasına attık. Kul-
lanmıyoruz. Mesela kazanlar eskiden burada yapı-
lırdı, şimdiyse Çonım'dan griiyor" diye anlatıyor
Mehmet.
Yaşb bir kadın naylon torbadan cıkardığı bir ten-
cereyi Muharrem Usta'ya uzalıyor. Zaman zaman
böyle alışverişler oluyormuş. Kadın paraya sıkışmış,
evde eskiden kalan tencereyi satacak, günlük nafa-
kasını çıkaracak. Ama ne satan hoşnut, ne alan...
Muharrem Usta sanat okulunu üçüncü sınıftan
terk etmiş. 1942 yılında girmiş sanat okuluna. O za-
man üç bölüm varmış: Marangozluk, demircilik ve
tesviye. Okuldan aynldıktan sonra bakırcüıkta ka-
rar kılmış. Muharrem Usta'nın en büyük sorunu cı-
rak gelmemesi Bakırcılar Çarşısı'na. Koca çarşıda
şimdi iki kişi'kalmış bakırcı olarak, dört tane de
kalaycı. Daha yakın zamana kadar 18 kalaycı var-
mış çarşıda.
"En gencimiz 50-55 yaşında. Ben 66 yaşındayım.
Biz de öldiik müydük bitti bn iş" diye söze karışı-
vor Şerafettin Şahbazoglu. Hepsinde geleceğe urnut-
tan çok, geçmişe özlem duygusu ağır basıyor.
En güzel bakır Kastamonu'da yapüırmış. Kayık
sahanlar, kayık sefertaslan, ibrikler. Ama artık ya-
pan kalmamış. Peki ne olmuş bunca bakır işleyen-
ler? Çarşıdan ckmek yiyemeyince çoğu kepengini
indirip bir devlet dairesine kapagı atrruş. Kimi Ka-
rayollan'na, kimi YSE'ye, kimi Orman îşletmesi'ne...
Birçogu emekli bile olmuş. El zanaatkârlığından iş-
çiliğe dönüşün bir başka görünümü bu olsa gerek...
Şerafettin Şahbazoğlu anlatıyor: "Bir tencereyi 20
bin liraya aldın, 15 bin de kalayına vereceksin. Bu
kalay parasına yeni bir alüminyunı tencere alırsın.
Çiaku bakır tencereyi aldın mı seneye bir daha ge-
leceksin kalayı için. Ver bir 15 bin daha. Bir sene-
lik kalay parasına tencereyi alıyorsun, öbur 20 bin
lira da yanına kalıyor. Niye bakıra yüz veresin ki?"
Aynca en duşük işçüik Bakırcılar Çarşısı'nda. Us-
ta kendi kazanmıyor ki çırağını beslesin. Ama sa-
nayi çarşısının önü acık. Geleceği var çünkü. Ço-
cukiar oraya gidiyor. Az para alsalar da gidiyorlar.
Bakırcılar Çarşısı'nda çalışanlann en genci 50-55 yaşlannda.
bitti bu iş' diyorlar. (Fotograf: Ümit Kıvanç)
Çıralüar, sanayi çarşısına gidiyoriar oto kaportası dövmeye. Bakırcılar ve kalaycılar, 'Biz de öldiik nıa,
HABERLERİ N DEVAMI
TııöııiîVl^ıı T R T hnvkntli Taner'den adaylara ^ e n n ^ ^
ı n o m ı a e n ı n ı ijoyKoıu (BaftarafiLSay/ada) J^^^m Bayram Haftası91
~«- „«!,.; ı, HAL «iom
ox»^*._ m. gerçek lıderlığın bu olduğunu ~ 9tZMtR (Cnmhuriyel Ege Büro-
«•) — TKTyi "boykol" eden SHP
.Genel Başkam Erdal lnönü, mu-
halefet liderlerinin katılacağı
"Hodri Meydan" programı ya-
yımlanana kadar TV'ye çıkmaya-
cağuıı soyiedi. "TRT Kurumu'nnn
hailu ayatmaya devam ettigini"
savunan tnönü, bu kurumun hal-
kın gözünde tükendigini, yöneti-
min de ağır hatasının altından kal-
kamayarak ezilip gideceğini öne
sürdü.
Bayram tatilini Marmaris'in
Bozburun köyu yakınlanndaki bir
motelde geçiren tnönü, bayramın
brrinci günü vatandaşlarla bay-
ramlaşmak flzere Bozburun'a in-
di. Eski SODEP lstanbul II Baş-
kam Korel Göyraen'e ait Akvar-
yum Restaurant'da dinlenen tnö-
nü'yfl bir süre sonra TRT Izmir
lelevizyonu'ndan telefonla aradı-
lar. Telefona çıkan Korel Goy-
men'in eşi Gıirdal Göymen lnö-
nO'ye, "Sizi Izmir Televizyonu-
•dan anyoriar. Yann siztnle gö-
riişmek için randevu istiyorlar"
dedi. tnönü bu isteği, "Yok, ha-
yır. TVde Sayın Demirel ve Sayın
Baykal'ı programda göstermedUc-
çe beni TV'ye çıkaramazlar. Hde
bayramda hiç gosteremezler" di-
ye geri çevirdi.
Daha sonra vatandaşlann bay-
ramını kutlayan ve onlarla sohbet
eden lnönü, TKFden şikâyet et-
tL T K T Kuramu'nun halkı uyut-
devam ettigini" savunan
lnönü, bu kurumun halkın gö-
zünde tükendigini öne sürdü. tnö-
nü, "Yönetim de yapbgı a|ır ha-
talann aituıdan kaltamayarak ezi-
Mp gkfccektir" dedi.
İnönü'nün boykotu
süriiyor
Bayram mesajı için tnönü'den
randevu alamayan tzmir Televiz-
yonu yetkilileri, bayramın ikinci
günü bir TV ekibini Bozburun'a
gönderdi. Bir muhabir ve bir ka-
meramandan oluşan TV ekibi, es;
ki SODEP tstanbul tl Başkani
Korel Göymen aracıhğıyla triönü-
ye acıklama ve görüntü almak is-
tediklerini ilettiler.
tnönü, Hodri Meydan konu-
sunda herhangi bir gelişme olraa-
dığı için karannı değiştirmediği-
ni belirterek görüşme isteğini ge-
ri çevirdi.
Korel Göymen yaptığı acıkla-
mada, TRT ekibinin İnönü'nün
Bozburun'da kaldığı sürece basın
toplantılanna katılmak, eğer ister-
se özel demeç almak istediklerini
belirterek "Ancak Sayın tnonu ka-
bul etmedL TRT ekibi de bunnn
üzerine Bozburun'dan aynldı" de-
di.
Bozburun'da vatandaşlarla bay-
ramlasan SHP lideri lnönü, on-
lann sorulanru yanıtladı. Cum-
hurbaşkam Turgut özal'ın anaya-
saya aykın tutum ve davranışlany-
la hükümetin buna karşı tepkisiz-
liğine ayak uydurmayacaklannı
belirten tnönü, "Sayın özal'ın yo-
In, gidilecek bir yol degil" dedi.
özal'ın oğlu Abmet özal'ın
rüşvet iddialanyla ilgili olarak 1
milyarlık tazminat davası açması-
na değinen tnönü, "MaHyt ve
Gümrnk Bakanı Adnan Kataved^
nin dedlkodulan duydngunn söy-
lemesinin olayı kabul etmek aa-
tamuıda oMuğanu" savundu. tnö-
nü, "Biliyorsunuz Özal ailesinin
para anlayışı çok yüksek. Hiç bu
konuda tevazu göstermezler" de-
di. lnönü bu iddiaların devlet de-
netleme organları raporları doğ-
ruitusunda yamtlanmasını istedi.
tnönü bir vatandaşm, babası ls-
met tnönd'nün 12 temmuz beyan-
namesi gibi bir beyanname yayım-
layarak ağustos secimJerine katıl-
mayarak sine-i millete dönüp dön-
meyecekleri sorusunu cevaplandı-
nrken şöyle dedi:
"Babam tarihseJ bir şahsiyet O
beyannameden sonra yapdan 1950
seçümyie Tirkiye'de iktidar (legiş-
ti. Halk kimi Utfyorsa onu seçtL
Şimdi yetki Özal'da oMngana gö-
re bunu onun yapması gerekir."
Cumhurbaşkanı özal'ın parti
genel bajkanı gibi davrandığını,
iktidarnı da buna ses çıkarmadı-
gıru söyleyen tnönü, muhalefetin
bu tutuma karşı yetersiz kaldığı-
nı söyledi. Vatandaşlann muhale-
feti eleştirmelerini hakü bulduğu-
nu kaydeden lnönü, kendilerini
tepki göstermeleri için zorlamala-
nnı istedi.
Bayramda trafîk yası: 94 ölü
(Baftarafı I. Sayfada)
ve Yımuz Gönci öldü. Çevre yo-
lu yakınlanndaki bir başka kaza-
da ise Üzeyir Solkuo adlı vatan-
daş ezilerek hayatını kaybetti.
Eskişehir-Kütahya karayolunda
Mekmet Ali, Ayşe ve Nuray Dön-
mez Sakarya'da da Saban Özden
adlı vatandaşlar yaşamlarını yitir-
diler. Konya'nın Kadınham ilçesin-
deki kazada Medt tncekaya ve eşi
Şökran, Manisa'nın Sangöl ilçe-
sinde Ahmet Demir, Kocaeü'ndeki
kazada ise Mehmet Tevfik Çolak
Konya'nın Çumra ilçesi yakınla-
nnda Zeki Gündogdu, Niyazi Ka-
rabolnt, Hasan Sevkal ve Sıddık
Özdemir öldü.
Bayramın birind günü lstan-
bul'da Anadoluhisan'ndan Ümra-
niye^ye çıkış yapan halk otobüsü,
virajı alamayarak uçuruma yuvar-
landı. Kazada Şerife Kml, Deniz
ve EJif Timur ölürken, 29 kişi de
yaralandı. Gebze-Çayırova'da Ha-
tice Uğur (25), Bayramoğlu'nda
Serkan Akkuş (10), Denizli'nin
Tavas ilçesinde ve Adana'mn Yü-
regir ilçesinde kimliği belirleneme-
yen iki kişi hayatlannı kaybettiler.
Kayseri'nin Tomarza ilçesi yakın-
lanndaki kazada da kimliği belir-
lenemeyen bir kişi öldü, iki kişi ya-
ralandı.
Bayramın ikinci günü Çüngüş
ilçesinde maydana gelen kazada
Bedran, Hasan, Remziy^, Ömer ve
Sevgi Temel ile Ahmet Çelik adlı
yurttaşlar yaşamlarını yitirdiler.
Izmir'in Selçuk ilçesinde kimliği
belirlenemeyen bir kişi ile Aydın'ın
Umurlu ilçesinde yolun karşısına
geçmeye çalışan Fnlgayi Öztürk
(7) öldü. Van'da meydana gelen
kazada Serkan Çiftçi. Adana Ak-
kapı mahallesinde kimliği belirsiz
bir kişi, Tekirdağ'dan Malkara'ya
gitmekte olan bir minibüsün özel
otomobille çarpışması sonucu
kimlikleri belirtenemeyen 6 kişi öl-
dü. Nevşehir'in Gülşehir ilçesi ya-
kınlannda meydana gelen kazada
Zcjvd Demirkıraa, lstanbul'da
da kimliği belirsiz iki kişi hayat-
lannı kaybettiler.
Bayramın üçüncü günü ise An-
kara'dan Bolu'ya gitmekte olan
Rahmi Baltah ile karşı yönden ge-
len Metin Gumüş'ün kullandığı
özel oto çarpıştı, kazada sürücü-
ler olay yerinde can verdiler. Te-
kirdağ, Konya, tzmir-Çeşme,
Samsun, Balıİcesir ve Antalya'da
meydana gelen kazalarda ölenle-
rin adlan ise şöyle: tsmail Ünal,
Rahim Karaca, Erol Özlem, tsma-
U Fazü, Esra Faziı, Seyide Oktay,
Dnrsnn Ali Gümüş, Konya'da
kimliği belirsiz bir kişi, Ecevit
Kaplan, Hakla Suna, Songol Kö-
seoglu (7), Bahkesir ve Antalya-
da kimliği belirsiz iki kişi ve Ur-
ban tlhan.
Bayramın son günü (dün) de
Adıyaman-Kâhta, Mardin-Cizre
ve Nusaybin'de meydana gelen
trafîk kazalannda ölenler ise AH
Uznn, Bilal Tanyddız, Muhammet
Demiral, Fahriye DemiraJ, Ahmet
ve Yusuf Coşknn.
Cumhuriyet'in tzmir Ege Büro-
su ile Adana Güney tüeri Bürosu
ve bölge muhabirlerinin haberle-
Denktaş öfkeli
rine göre de bayram süresince Ay-
dın, Denizli, Manisa, Uşak, Izmir,
Antalya, Burdur, Kayseri, Kahra-
manmaraş, Gaziantep, Konya, Ba-
hkesir, Malatya, Elbistan ve Ada-
pazan'nda meydana gelen trafîk
kazalarında Cdal Sofe, Hakkı S»-
na, Sadık Biige, FUU Kiiçnkıey-
bek, Harun Zeybek, Sabiha ve
Hikmet Erdur, tsmail ve Alper
KandemirU, Mahmnt Götcak, Or-
han Dagıstanlı, Sabriye, Meryem
Albayrak, Emine Aydın, Hayral-
lah Bir, Hatkc Kirazlı, tskendcr
ve Beyhan Ödeman, Dursun, Ba-
nn ve Binnur Erdem, Mustafa Ko-
rn (7), Halil Bozkır, Faüh Ünver
(17), Ugur Türkmen (5), Hasan
Oztörk (72), Fliz Ceylan, Hikmet
Altaş, Mehiş De|irmenci öldü.
öte yandan Izmir, Sakarya ve
tznik gölünde meydana gelen de-
niz kazalarında ölenlerin kimlik-
leri ise şöyle: Mehmet Ertac, An"
Omk, Mehmet özulu, Kadir Çift-
çi, Nurettin Aydın ve Hakan Çi-
(Baştarafı 1. Sayfada)
üyelik başvunısu" karanyla ilgili
dün bir demeç verdi. Denktaş , de-
mecinde, yaptıklan tüm uyanla-
ra rağmen Rum tarafının ATye
başvunıyu gerçekleştirdiğine dik-
kat çekerek "Biz yapmayın etme-
yin dedikçe, gözümiizıin içine ba-
ka baka bu miiracaatı v-apan
adamlar, Kıbns Cumhuriyeti ol-
dukJarım söylediler. Ben ne ma-
saya otururum ne de herhangi bir
uzmanı otartturnram" dedi.
Denktaş, AT üyeliğine sadece
Türk tarafınının karşı çıkmadığı-
m, Rum halkımn yüzde 30'unu
temsil eden AKEL Partisi'nin de
karşı çıktığını belirterek "Dolayı-
sıyla tüm halklann yflzde 55'inin
itirazına rağmen ATye üye oklnk-
lan takdirde, knzey de Kıbns
Turklerfnin taposnnda kahr. Hiç-
bir degişiklik olmaz" diye konuş-
tu. KKTC Cumhurbaşkanı, AT ül-
keierinin, Rumlann bu müracaat-
lan ile Kıbns Türklerinin hiçbir
hakkıru tanımadıklannı, Kıbrıs-
ın tümünü babalanmn çiftliği,
Kıbns Türklerini de hak ve huku-
ku olmayan köleler olarak gör-
düklerini ergeç anlayacaklarını
ifade etti.
Rumlann, AT üyeliğini, "Yua-
nistan De siyasi entegrasyon" ve
"Kıbns'ı bir Rum adası yapmak
eylemlerinde son adım" olarak
gördüklerini de belirten Denktaş,
şöyle konuştu:
"Durnma göre gereken ber fcd-
bir ahnacakbr. AT, bu mnracaat
önlerinde dunırken, Kıbns mese-
lesinde söz söylemek hakkım yi-
tJrmiştir. Avutulraaya ihtiyacımız
yoktnr."
Bu arada New \brk muhabiri-
mlz Şebnem Atiyas'ın haberine
göre, Güney Kıbns yönetiminin
Avrnpa Tophımgn'na (AT) üyelik
başvnrnsu Biriejmiş Milleüer Ge-
nel Sekreterligi'nce "olumsuz bir
adım" olarak nitelendirildi. Üst
düzeyde Genel Sekreterlik yetküi-
leri, karan "siirpriz ve M I M I M »
bir gelişme" olarak nitelendirdiler.
(Baftarafı 1. Sayfada)
raf çektirerek lider olamayacağı-
m savunan Taner, "Cumhurbaş-
kanı ekonomiyi idare etmiyor.
Ben idare ettigimi zannediyorum.
Ama siz nasıl yorumlarsınız, bi-
lemem. Parayla ilgili herşeyden
ben sorumluyum. Maliye Bakanı
toplar, ben dâgıünm" dedi. Taner,
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler
ve ekibinin "öbur dunya ile ilgili
işlerie ugrastıklannı", kendisinin
"bu dünya ile" ılgılendiğinı ıfade
ederek, "Keçeciler ve ekibi benden
korkar" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanj Turgut Özal-
ın Marmaris Okluk koyunda ge-
çirdiği tatile katılan Güneş Taner,
Marmaris Turunç'ta bir grup ga-
zeteciyle sohbet etti. Taner, soh-
beti sırasında tstanbul'dan kendi
teknesiyle yola çıktığını, Yunan
adalannın arkasından teknesini
salarak Marmaris'e kadar geldigi-
ni söyleyerek, "Yunan adalannın
arkasısdan geçerken düdükler
çakhlar, lrimKgimi sordular, ancak
ben gece karanhğında basOrdım
geçtim. Yunan karasolanndan.
adalann arkasından buraya in-
dim. Daha kestinne olnyor" biçi-
minde konuştu.
4 Ocak 1991'de enflasyonun
yüzde 30"a düşeceğini iddia eden
Taner, bu konuda "4 ocakta enf-
lasyon yüzde 30'a duşmezse isti-
fa edecegim. Bu, insanlann ken-
dilerine savgınhgı ve sistemin dü-
zenli olarak isleyebilmesi için bir
otokoatrol geregidir. tnsanlar söz-
ierini, sommJnlukUnnı yerine ge-
tirmek dununnndadırlar. Enflas-
yon şu anda bedeflerin altında. 6
ayhk deferleadirmeler bunn gös-
teriyor. 4 ocakta yüzde 30'a döşe-
cektir. Bizim mzümnzden dönme-
miz veva yan çizmemiz söz konu-
sa degikUr" dedi.
Enflasyonla ilgili yapılan prog-
ramlann zaman zaman kesintiye
uğradığını da ıfade eden Taner,
şöyle konuştu:
"Ancak bazen programda aksa-
malar oluyor. Çıinkii biz otnrnp
bir program yapıyoruz. 'Şu şu şu
mallara zam yapmayacaksınız' di-
yoroz. Adam tutoyor, zam yapı-
yor. O zaman prognunı •ygulaya-
mıyonız."
"Parayla ilgili her şeye ben ka-
nşırun. Maliye Bakanı para top-
lar, ben dagıtınm" diyen Taner,
mernur zamlanyla da kendisinin
ilgilendiğini, zammın belirlendiği-
ni, ancak bunu kendisinin açıkla-
masının Maliye Bakanı'na karşı
ayıp olacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Turgut özal-
ın ekonomiyi idare etmediğini dile
getiren Taner, bu konuda şunlan
söyledi:
"Cumhurbaşkanı ekonomiyi
idare etmiyor. Ben idare ettigimi
zannediyorum. Siz nasıl yorum-
larsınız, onu bilemem. Cumhnr-
başkanımız ekonomiyle çok ya-
kmdan ilgileniyor. Çünkü bu eko-
nomik model O'nun çocuğu gibi.
Cmmhurbaşkanhgı görevi sona er-
dikten sonra da ilgilenecektir."
Merkez Bankası Başkanı'nın
Başbakan Yıkhnm Akbulut'a ha-
len bir ekonomik brifing verilme-
diğınin hatırlatüması ve laner'den
bunun sorulması üzerine, "Mer-
kez Bankası Başkam istenmedigi
için brifing vermiyordur. Bana ve-
riyor. Sayın Başbakan brifing is-
tememiştir. Benden de ekonomik
kontdarda bir bilgi istemiyor. Is-
terse elbette ki gider, veririz. O
şimdi daha çok başka işlerie yo-
gunlaşmış durnmda" yanıtını
verdi.
Lideriik mflcadelesi
ANAP içindeki lideriik müca-
delesini de değerlendiren Devlet
Bakanı GUneş Taner, lider olmak
için insanlann kendilerini ortaya
J-oyamayacaklarınj, tabanın in-
ni, gerçek liderliğin bu olduğunu
ifade etti. Taner, "10 adamı bir
odaya kapatsan bir müddet son-
ra içinden bir tanesi kesin lideriik
vasfını gösterir. Ama bu içten
gelir" dedi.
ANAP içindeki genel başkan
adaylannı da yorumlayan Taner,
şöyle konuştu:
"Hasan Celal Guzel bakanhk
yapOgı dönemde teşkflada ilgilen-
memiş, kapılannı kapatmış. Şim-
di oy alamaz, aldığı oylar tepki
oylandır. Partinin kurucusuna,
Cumhurbaşkanı'na birtalum laf-
lar söyleyerek lider olamazsınız.
Güzel'in lider olma sana yok. Me-
sul Yılmaz da belki 2020 yılında
lider olabilir. Susup engin engin
bakmakla kimse kimseye liderli-
gi vennez. Herkes genel başkan
adayı olabilir. Benkn söderim bu-
na ait degildir. Ancak lider olmak
çok başkadır. Parti dtşmdan bir li-
der bUemiyorum. Aydın Mende-
res hayaü boyunca lider olamamış
ki şimdi gelip lider olsun. Benim
de Başbakan adayı gibi bir duru-
mum var mı? Bende böyle bir du-
rum görüyor musunuz? Ben rahat
insanım. Öyle bir kaygım ve dü-
süncem de yok. Ben içimdekOeri
çok rahat söylerira, dognı bildi-
gimi saklamam. Bu ytizden de çok
kişi benden korkar. tçindekileri
söyleyen insanlann başı ağnmaz.
Ekrem Pakdemirli de Mesut Yıl-
maz ile el ele, kolkola fotograf
çektirince lider olamaz."
Dünya isleri
Güneş Taner, sohbet sırasında
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler
ve temsil ettiği muhafazakâr ka-
nadı da eleştirdi. "Ben bu dünya
işleriyle ugraşıyorum. Keçeciler ve
digerleri öbur dünyanın işlerine
bakariar. Keçeciler benden genel
başkan yardımcılıgından bu yana
korkar, çekinir, guçleri bana
yetmez" diyen Güneş Taner, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Herkes Cumhurbaşkanı'na,
Başbakan'a yakın oturmaya çab-
şır. Protokol sırasında ver konu-
sunda kavga ederier. Ben de en ar-
kalarda dunınun. Önce O'nun eU-
ni sıksa veya O'nun yanına otur-
sa, oe olnr, ne faydası var? Her-
kes yapbklanyia degeriendirilir."
Türk ekonomisindeki gelişme-
nin gelir dağılımına da yansıdığı-
nı, herkesin bir renkli televizyonu
ve videosu bulunduğunu, bunun
da yaklaşık 2 bin dolarlık yatınm
olduğunu ifade eden Taner, "Bu-
na arabayı da katmıyoram" şek-
linde konuştu.
Yunan adalanmn arkasından
geUşini anlatan ve "Gazeteler şim-
di 'Güneş Taner Yunan karasula-
rını deldi' diye başlık aıacaklar"
diyen Taner, Yunan ekonomisinin
de bir değerlendirmesini yaptı.
"Yunan ekonomisini bitmiş" ola-
rak değerlendiren ve "ATden al-
dıklan yardım olmasa iflas eder-
ier. Adamlann haberleri yok. ts-
terlerse onlara da kredi veririz" di-
yen Taner, Yunan karasularından
geçip Türk karasulanna ulaştık-
tan sonra teknesinin anza yaptı-
ğım söyledi.
Taner, kendisine borsada oyna-
dığı yolunda eleştiriler yöneltildi-
ğinin anımsatılması üzerine,
"Şimdi ben bekliyorum, bunu
söyieyenler inşallah bir yere baş-
vunırlar da ben de gerçegi onla-
nn önüne atanm. Ben göreve gel-
diğimde bir genelge yayımladım,
borsayı etkileyecek hiçbir biirok-
rat ben dahil, borsada oynayamaz.
Kim oynadı derse getirir deUlleri-
ni. Bu suçtur, geregini yapanz" di-
ye konuştu.
Taner, lstanbul'un su sorununu
çözmek için de geliştirdikleri pro-
jeyi önümüzdeki günlerde lstan-
bul Belediye Başkanı'nm "kafası-
na vnracaklanm" söyledi.
İZMİR — Kryı kasabalan bir irv
san yumağı görüntüsündeydi...
Önceki akşam Dikili ve Çandar-
lı'da o yapış yapış sıcağa karşın
her yer tıka basa doluydu. Sekiz
bin nüfuslu Dikili'de Belediye
Başkanı Osman özgûven'in de-
yişiyle 150 bin kişi vardı. Üç bin
nüfuslu ÇandanVya ise 50-60 bin
kişi gelmışti. Ayvalık, Çeşme, Kus-
adası, Bodrum; Güney Ege'de
Marmaris, Fethiye, Kaş, Kalkan
yüz binlerce yerlı ve yabancı tu-
rıstı konuk ediyordu.
Çandarlı Belediye Başkanı Hü-
seyin Gürel, sınırlı ekonomik gü-
cüyle beldeye hizmet getirmek
ıçın çabalıyordu. Dikili'de Osman
Özgüven, Aliağa'da Hakkı Ülkü,
Urla'da Bülent Baratalı, Seferihi-
sar'da Etem Çaiış, Bodrum'da
Emin Anter, Çeşme'de Faik Tû-
tûncüoğlu, Fethıye'de Özer Ot-
gun, Kuşadası'nda Lütfü Suyol-
cu yaz aylanrvda nüfuslan 100 bi-
ni aşan kıyı kasabalarının suyu-
nu akıtmak, çöpünü toplatmak
için uğraşıyorlardı.
Oysa belediyelerin kasaları
bomboştu. İller Bankası para
musluğunu kapatmıştı. Aityapı
hizmetleri aksıyor, yatınmlar ka-
ğıt üzerinde kalıyordu. Kısaca
muhalif belediye başkanlarının
elleri kolları bağlıydı.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
Marmaris'in Okluk koyundan
Marmaris'e inmiş, Marina'da Fe-
nerbahçeli futbolcu Rıdvan'la
sohbet etmiş, sakatlığı konusun-
da bılgı almıştı. Marmaris Bele-
diye Başkanı ANAP'lı. Artık git-
tikçe yok olan Marmaris'te kıyi-
lar beton yapılarla örülmüş. Su
yok, sivrisinek, karasinek tatilci-
lerin canına okuyor.
Acaba Cumhurbaşkanı özal,
tüm kıyı kasabalarının belediye
başkanlannı Marmaris'te topiayıp
onların sorunlarını dınlemez mi?
ANAP'lı, SHPIi, DYP'li ve bağınv
sız başkanların o büyuk sorun-
larına bir çözüm getirilmez mi?
Sağlık hizmetterinden attyarjt-
ya dek her şey üstünkörü ve bo-
zuk kıyı kasabalarında. Kış ayla-
rında sekiz bm nüfuslu bir ilçe
150 bin nüfusa ulaşıyorsa sınır-
lı kadroları olan belediyeler çöp-
leri nasıl toplasın, ilaçlamayı na-
sıl yapsın?
Eğer yapabiliyorlarsa tüm be-
lediye başkanlarının anrdan dikil-
meli. Eğer kışın sekiz bin nüfus-
lu bir kıyı kasabasına yazın su
yetiştirebıliniyorsa o belediye
başkanlarına ödül verilmeli...
•
Bayram haftası polrtikayı da kı-
yı kasabalanna gotürdû.Eski Dış-
işleri Bakanı Mesut Yılmaz, Ek-
rem Pakdemirli'yie birtikte bay-
ram öncesi İzmir'e geldi. Şöyle
ANAP örgütünün nabzını tuttu.
ANAP'ta genel hava şuydu:
— Mesut Bey bu işi götürür...
Muhafazakâr kanadın Hasan
Celal Güzel'e tepkisi var. Yolları
çoktan aynldı. Ancak Güzel'e yi-
ne aynı kanattan destek sürüyor.
Çünkü Burhan özfatura, Güzel-
in yanında politika yapıyor Me-
sut Yılmaz, Çeşme Turban'da;
TBMM Başkanı Kaya Erdem de
aynı otelde. ANAP'ta kulis Çeş-
me akşamlarında yapılryor. Me-
sut Yılmaz için "hava erverişli"
görüntüsü yayılıyor.
Hasan Celal Güzel ise Marma-
ris Turban'da kalıyor. Muğla Vali-
si Erol Çakır, Cumhurbaşkanı
özal onuruna Turban'da bir ak-
şam yemeğı verryor. Nedense
Hasan Celal Güzel yemege çağ-
rılmıyor. Ve bir anda Muğla
ANAP orgütü karışıyor.
Bir ANAP'lı anlatıyor:
— Olmaz ki bu kadart da ya-
pılmaz kil...
SHP lideri Erdal İnönü de Mar-
maris'te yedi gündür. Bir günlük
Ege gezısinin ardından Trabzon
ve sonra Marmaris. inönü, deni-
zin tadını çıkanyor Bozburun kı-
yılarında.
inönü, birbirteriyle kavga eden
sosyal demokrat betedrye baş-
kanlannı uyarıyor:
— Polrtıkaya fazla kanşmayın,
halka hizmet getirin. Bu bir kav-
ga değil yarıştır...
Evet, bayram haftası politikayla
dolu günler getirdi Ege'ye.
Bu arada Mekke'de tünel faci-
asında ölen Türk hacı adayiarı-
nın sayısının 600'ü astığı bild
liyor. Bir ılkellığin çağdışılıgır».
nucu olan bu faciada sorumlu
kımdir? Suudi Arabistan'a müyar-
larca döviz getiren Müslüman
hacı adayları mı yoksa ilkeHiği sa-
vunan ve binlerce ınsanı tünele
sokan Suudi Arabistan'ın, "Cant-
nızı Allah verdi, Allah aldı" diye
düşünen yöneticileri mi?
Acaba kim?
CÛNEYT ABCAYOBEK yaayoı
Yok Sorumlu, Var Sorumlu
FETHİYE — Günlerin getirdi-
ği soru; "deviet nerede?"
Yanıtı basit. Eşi SÖ ile beraber
Marmaris'in barin sularında.
Göstermelik ıjenetimler, 3-5 ki-
şiyle ayak üstü söyleşilerte hal-
kın içinde ve yanında olduğunu
kanıtlama peşinde. Dün Kenan
Evren'i de ziyaret ediyordu. Her-
halde ikisi başbaşa vererek için-
de bulunduğumuz toplum ve re-
jim sorunlarına çok önemli ço-
zümler bulacaklardır.
Oysa hac yolunda ölen insan
sayısı 500'ü aşıyor. Rakamın da-
ha yükselmesi kaygısı topluma
siniyor. Kimler öldü, kimler sağ,
devietin hemen her konudakı he-
sapsızlığı, gaynciddiliği bu faci-
ada da kendini duyuruyor. Bir
yandan Diyanet işleri, öte yan-
dan özel şirkstler hac ziyaretini
organize etmiş. Gidenlerin sayı-
sı, adlan, kimlikleri belli belirsiz
ve. dağınık.
Insanına sahip çıkamayan
devlet, bir yerde keyfiliğe varan
ekonomik önlemterde nasıl ki in-
san öğesini umursamamış ve
umursamıyorsa, dini görevlerini
yerine getirmek için yola çıkan-
ların ne sayısından ne de adla-
nyla kimliklerinden haberli. Şim-
di Suudi Arabistan'ın kızgın top-
raklarında toplu mezarlar oluşu-
yor. ölenlerin pek çoğunun kim-
liği henüz saptanamamış, aras-
brılıp saptanması günlerce süre-
cek bir beklenti dönemine giriyor.
Bu yıl hacca gideceklerin sa-
yısıyla başlayan skandal facia ile
sonuçlanryor. Nasıl bir devlettir ki
hac için gidenlerin sayısından
habersiz, daha önemlisi giden-
lerin bir listesini bile tutamamış.
Elde ciddi listeler olabilse, faci-
adan sonra sağ kalanların yok-
lamadan geçirilerek kımlerin yi-
tip gittiğıni daha kısa sürede sap-
tama olanağı bulunabilirdi. Ama
nerede? Devlet, Marmaris'in se-
rin suiarında.
TV ve radyo eğlence program-
lannı yayindan kaldırarak ölenle-
rin ardından toplumda yaşanan
şoka manevi bir yanıt verirken
devietin başı olduğunu her gün
kanrtlamaya çalışan TÖ ile SÖ,
tatillerini sürdürmenın kıvancını
yaşryorlar. Ufak tefek olaylar üze-
rine atlayarak her gece ekranda
boy göstermeyi marifet sayanlar
otel açılışlarında, helikopterlerie
deniz motoru sefalannda.
Sorumsuzluk illetine yakala-
nan devlet Trabzon ve çevresin-
de yaşamını yitiren 60 kişinin aç-
tığı yara sarılmadan hac faciası-
nı herhalde uzaktan binbir tele-
fon marifetiyle izliyor olmalı. Ba-
karsınız yann, facia ile ne kadar
ilgilendiğini göstermeye çalışan
yüksek perdeden kimi demeçler
vermeye başlamış.
Rejim kaygılarının yanı sıra
toplumsal sarstntılar geliyor. Boz-
burun'da, bayramın üçüncü günü
yayımlanan Izmir Bayram Gaze-
tesi'ndeki demecinde Erdal İnö-
nü, TÖ'nün anayasaya aykın tu-
tum ve davranışlanna karşı mu-
halefetin görevini yapmadığını ir-
deleyen suçlamalan sorumlu bir
muhalefetin tutumu diye niteliyor.
Bozburun'da söyleştiğı halktan
biri, genel yargıyı dile getirerek
"Muhalefetin görevini
yapmadığını" söytemesi üzerine,
"Bunu demokrasiyi korumak için
yapıyoruz" diye yanrtlıyor. TO^
nün davranışları karşısında
"yetersiz" kalmalarını, TÖ gibi
anayasaya aykın hareket etme-
mekten kaynaklanan sorumlulu-
ğa bağlıyor. Şayet TÖ gibi ana-
yasaya aykırı davranışlara girişır-
se darbe yolunun açılacağını
söylüyor ve demokraside güven-
cenin kendi tutumlanyla
ğerde olduğunu getiriyor.
Böylece yeni bir kavram doğu-
yor. TÖ biçimi demokraside ya-
salara, anayasaya uygun hare-
ketlerden doğacak sorumluluğu
sadece muhalefetin yüklendiği
mantığı çıkıyor. Zaten TÖ'nün sa-
rıldığı asıl dayanak da bu nokta.
TÖ, pervasızca anayasayı hiçe
saymasına, muhalefetin rejim
kaygısıyla karşı çıkamayacağını
biliyor. Oemokrasi elden gider
kuşkusuyla muhalefetin yaptığı
ve yapacagı kurallar dışı her ey-
teme ses çıkarmamasını açıkça
sömürüyor.
İktidarda sorumsuzluk, muha-
lefette sorumluluk anlavtştyla TÖ
ile SÖ, dtledikleri gibi yaşamayı
sûrdürûp gidiyoriar. Kitleterin bü-
yük çoğunluğu sürüm sürüm sû-
rünüyor. Trabzon'daki 60 ölüden
sonra 500'den fazla hacının ya-
şamını yrb'rdiği gün askılı parito-
lonlanyla, iki kolunu yanlara aç-
mış kiiosunu bir o yana, bir bu
yana sallayarak denetimlerde gö-
rünüyor.
İnönü, halka sabretmetorini
salık verryor. Oysa demokrasinin
yaptırımsız hale dönûştüğünü
görmek istemiyor. İktidarın başı-
boş gidişine muhalefetin ki'
yaptırımlarla yanıt vermesi get.
ğini unutuyor sanki. Sanki so-
rumsuz muhalefet sorumlu, so-
rumlu iktidar ise sorumsuz. An-
laşıhr gibi degil.
Rejimin aralıksız yaşamasını
sadece partiler değil, hemen
herkes genelde benimsiyor. TÖî
nün umursamazlığı karşısında
muhaletetin, üsoend'ıgi görevi so-
rumluluk duygulanyla demokra-
n'k yaptnmlara donOştürememe-
si, yaşadığımız donemin talihsiz-
liğini açıga ypruyor.