29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 KASTAMONU BAKIRCILAR ÇARŞISI DtZÎ-RÖPORTAJ 7 TEMMUZ 1990 Kalayın ölü bakırdan olduKalaycı körüklerinin nefesleri tükendi tükenecek. Can çekişmede değil, ölmüş bitmiş bakırcıhk Kastamonu'da. Alüminyum, çelik, teflon derken, koca çarşıda iki kişi kalmış bakırcı olarak, dört tane de kalaycı. REFtK DURBAŞ ~ KASTAMONU — Bakıralar Çarşısı'nda kendi ölümünün sesini çağırıyor artık çekiç darbeieri. Ka- laycı körüklerinin nefesleri tükendi tükenecek... Can çekişmede değil, ölmüş bitmiş bakncdık Kas- tamonu'da. Yaşamın gereği bu. Daha düne kadar alüminyumdu tavalar, tencereler. Sonra çelikleri çık- tı. Şimdi de teflonu... Ama bakır tencerede pişen pilavın tadı bir baş- ka oluyormuş... Teflon tencerede pişen pilavın da dibi tutmuyor, onu ne yapalım... Sedat tşeri anlatıyor: "Bakırcılık öldö. Dnz ba- kın alıp çekiçle tavlar, döverierdi. Sonra tornada çekme işi çıktı. Bu carşıya çekiç sesinden girilmez- di- Tavlama sıhhi olurtlu. Çunku her tavlamada bir fcabuk atardı, bir siyahlık atardı bakır. Dolayısıyla en sona en has kısmı kalırdı bakınn. Bu bakır çok da tutulurdu. Bıiyüklerimiz çok severdi bakırda pi- şen yemegi. Dedem, babam alüminyumu kabul et- memişti. Bu tornada çekme işi çılunca bakırcıhk Ço- rnm'a kaydı. Bizde geiişemedi. Çekiç işi olünce ba- lurcüık da baoun panüelinde öldu." Adı Mehmet. Bakır toptancılığı yapıyor. Bakınn fiyatını soruyorum. "Kflosn toptan 13 bin lira, en iyisi 17 bin lira. Eski. hurda bakır ise beş bin liradan gidiyor. Daha çok yaşlı teyzeier çeyizliklerini getiriyoriar. Bizira evde bOe çogu bakır eşyayı tavan arasına attık. Kul- lanmıyoruz. Mesela kazanlar eskiden burada yapı- lırdı, şimdiyse Çonım'dan griiyor" diye anlatıyor Mehmet. Yaşb bir kadın naylon torbadan cıkardığı bir ten- cereyi Muharrem Usta'ya uzalıyor. Zaman zaman böyle alışverişler oluyormuş. Kadın paraya sıkışmış, evde eskiden kalan tencereyi satacak, günlük nafa- kasını çıkaracak. Ama ne satan hoşnut, ne alan... Muharrem Usta sanat okulunu üçüncü sınıftan terk etmiş. 1942 yılında girmiş sanat okuluna. O za- man üç bölüm varmış: Marangozluk, demircilik ve tesviye. Okuldan aynldıktan sonra bakırcüıkta ka- rar kılmış. Muharrem Usta'nın en büyük sorunu cı- rak gelmemesi Bakırcılar Çarşısı'na. Koca çarşıda şimdi iki kişi'kalmış bakırcı olarak, dört tane de kalaycı. Daha yakın zamana kadar 18 kalaycı var- mış çarşıda. "En gencimiz 50-55 yaşında. Ben 66 yaşındayım. Biz de öldiik müydük bitti bn iş" diye söze karışı- vor Şerafettin Şahbazoglu. Hepsinde geleceğe urnut- tan çok, geçmişe özlem duygusu ağır basıyor. En güzel bakır Kastamonu'da yapüırmış. Kayık sahanlar, kayık sefertaslan, ibrikler. Ama artık ya- pan kalmamış. Peki ne olmuş bunca bakır işleyen- ler? Çarşıdan ckmek yiyemeyince çoğu kepengini indirip bir devlet dairesine kapagı atrruş. Kimi Ka- rayollan'na, kimi YSE'ye, kimi Orman îşletmesi'ne... Birçogu emekli bile olmuş. El zanaatkârlığından iş- çiliğe dönüşün bir başka görünümü bu olsa gerek... Şerafettin Şahbazoğlu anlatıyor: "Bir tencereyi 20 bin liraya aldın, 15 bin de kalayına vereceksin. Bu kalay parasına yeni bir alüminyunı tencere alırsın. Çiaku bakır tencereyi aldın mı seneye bir daha ge- leceksin kalayı için. Ver bir 15 bin daha. Bir sene- lik kalay parasına tencereyi alıyorsun, öbur 20 bin lira da yanına kalıyor. Niye bakıra yüz veresin ki?" Aynca en duşük işçüik Bakırcılar Çarşısı'nda. Us- ta kendi kazanmıyor ki çırağını beslesin. Ama sa- nayi çarşısının önü acık. Geleceği var çünkü. Ço- cukiar oraya gidiyor. Az para alsalar da gidiyorlar. Bakırcılar Çarşısı'nda çalışanlann en genci 50-55 yaşlannda. bitti bu iş' diyorlar. (Fotograf: Ümit Kıvanç) Çıralüar, sanayi çarşısına gidiyoriar oto kaportası dövmeye. Bakırcılar ve kalaycılar, 'Biz de öldiik nıa, HABERLERİ N DEVAMI TııöııiîVl^ıı T R T hnvkntli Taner'den adaylara ^ e n n ^ ^ ı n o m ı a e n ı n ı ijoyKoıu (BaftarafiLSay/ada) J^^^m Bayram Haftası91 ~«- „«!,.; ı, HAL «iom ox»^*._ m. gerçek lıderlığın bu olduğunu ~ 9tZMtR (Cnmhuriyel Ege Büro- «•) — TKTyi "boykol" eden SHP .Genel Başkam Erdal lnönü, mu- halefet liderlerinin katılacağı "Hodri Meydan" programı ya- yımlanana kadar TV'ye çıkmaya- cağuıı soyiedi. "TRT Kurumu'nnn hailu ayatmaya devam ettigini" savunan tnönü, bu kurumun hal- kın gözünde tükendigini, yöneti- min de ağır hatasının altından kal- kamayarak ezilip gideceğini öne sürdü. Bayram tatilini Marmaris'in Bozburun köyu yakınlanndaki bir motelde geçiren tnönü, bayramın brrinci günü vatandaşlarla bay- ramlaşmak flzere Bozburun'a in- di. Eski SODEP lstanbul II Baş- kam Korel Göyraen'e ait Akvar- yum Restaurant'da dinlenen tnö- nü'yfl bir süre sonra TRT Izmir lelevizyonu'ndan telefonla aradı- lar. Telefona çıkan Korel Goy- men'in eşi Gıirdal Göymen lnö- nO'ye, "Sizi Izmir Televizyonu- •dan anyoriar. Yann siztnle gö- riişmek için randevu istiyorlar" dedi. tnönü bu isteği, "Yok, ha- yır. TVde Sayın Demirel ve Sayın Baykal'ı programda göstermedUc- çe beni TV'ye çıkaramazlar. Hde bayramda hiç gosteremezler" di- ye geri çevirdi. Daha sonra vatandaşlann bay- ramını kutlayan ve onlarla sohbet eden lnönü, TKFden şikâyet et- tL T K T Kuramu'nun halkı uyut- devam ettigini" savunan lnönü, bu kurumun halkın gö- zünde tükendigini öne sürdü. tnö- nü, "Yönetim de yapbgı a|ır ha- talann aituıdan kaltamayarak ezi- Mp gkfccektir" dedi. İnönü'nün boykotu süriiyor Bayram mesajı için tnönü'den randevu alamayan tzmir Televiz- yonu yetkilileri, bayramın ikinci günü bir TV ekibini Bozburun'a gönderdi. Bir muhabir ve bir ka- meramandan oluşan TV ekibi, es; ki SODEP tstanbul tl Başkani Korel Göymen aracıhğıyla triönü- ye acıklama ve görüntü almak is- tediklerini ilettiler. tnönü, Hodri Meydan konu- sunda herhangi bir gelişme olraa- dığı için karannı değiştirmediği- ni belirterek görüşme isteğini ge- ri çevirdi. Korel Göymen yaptığı acıkla- mada, TRT ekibinin İnönü'nün Bozburun'da kaldığı sürece basın toplantılanna katılmak, eğer ister- se özel demeç almak istediklerini belirterek "Ancak Sayın tnonu ka- bul etmedL TRT ekibi de bunnn üzerine Bozburun'dan aynldı" de- di. Bozburun'da vatandaşlarla bay- ramlasan SHP lideri lnönü, on- lann sorulanru yanıtladı. Cum- hurbaşkam Turgut özal'ın anaya- saya aykın tutum ve davranışlany- la hükümetin buna karşı tepkisiz- liğine ayak uydurmayacaklannı belirten tnönü, "Sayın özal'ın yo- In, gidilecek bir yol degil" dedi. özal'ın oğlu Abmet özal'ın rüşvet iddialanyla ilgili olarak 1 milyarlık tazminat davası açması- na değinen tnönü, "MaHyt ve Gümrnk Bakanı Adnan Kataved^ nin dedlkodulan duydngunn söy- lemesinin olayı kabul etmek aa- tamuıda oMuğanu" savundu. tnö- nü, "Biliyorsunuz Özal ailesinin para anlayışı çok yüksek. Hiç bu konuda tevazu göstermezler" de- di. lnönü bu iddiaların devlet de- netleme organları raporları doğ- ruitusunda yamtlanmasını istedi. tnönü bir vatandaşm, babası ls- met tnönd'nün 12 temmuz beyan- namesi gibi bir beyanname yayım- layarak ağustos secimJerine katıl- mayarak sine-i millete dönüp dön- meyecekleri sorusunu cevaplandı- nrken şöyle dedi: "Babam tarihseJ bir şahsiyet O beyannameden sonra yapdan 1950 seçümyie Tirkiye'de iktidar (legiş- ti. Halk kimi Utfyorsa onu seçtL Şimdi yetki Özal'da oMngana gö- re bunu onun yapması gerekir." Cumhurbaşkanı özal'ın parti genel bajkanı gibi davrandığını, iktidarnı da buna ses çıkarmadı- gıru söyleyen tnönü, muhalefetin bu tutuma karşı yetersiz kaldığı- nı söyledi. Vatandaşlann muhale- feti eleştirmelerini hakü bulduğu- nu kaydeden lnönü, kendilerini tepki göstermeleri için zorlamala- nnı istedi. Bayramda trafîk yası: 94 ölü (Baftarafı I. Sayfada) ve Yımuz Gönci öldü. Çevre yo- lu yakınlanndaki bir başka kaza- da ise Üzeyir Solkuo adlı vatan- daş ezilerek hayatını kaybetti. Eskişehir-Kütahya karayolunda Mekmet Ali, Ayşe ve Nuray Dön- mez Sakarya'da da Saban Özden adlı vatandaşlar yaşamlarını yitir- diler. Konya'nın Kadınham ilçesin- deki kazada Medt tncekaya ve eşi Şökran, Manisa'nın Sangöl ilçe- sinde Ahmet Demir, Kocaeü'ndeki kazada ise Mehmet Tevfik Çolak Konya'nın Çumra ilçesi yakınla- nnda Zeki Gündogdu, Niyazi Ka- rabolnt, Hasan Sevkal ve Sıddık Özdemir öldü. Bayramın birind günü lstan- bul'da Anadoluhisan'ndan Ümra- niye^ye çıkış yapan halk otobüsü, virajı alamayarak uçuruma yuvar- landı. Kazada Şerife Kml, Deniz ve EJif Timur ölürken, 29 kişi de yaralandı. Gebze-Çayırova'da Ha- tice Uğur (25), Bayramoğlu'nda Serkan Akkuş (10), Denizli'nin Tavas ilçesinde ve Adana'mn Yü- regir ilçesinde kimliği belirleneme- yen iki kişi hayatlannı kaybettiler. Kayseri'nin Tomarza ilçesi yakın- lanndaki kazada da kimliği belir- lenemeyen bir kişi öldü, iki kişi ya- ralandı. Bayramın ikinci günü Çüngüş ilçesinde maydana gelen kazada Bedran, Hasan, Remziy^, Ömer ve Sevgi Temel ile Ahmet Çelik adlı yurttaşlar yaşamlarını yitirdiler. Izmir'in Selçuk ilçesinde kimliği belirlenemeyen bir kişi ile Aydın'ın Umurlu ilçesinde yolun karşısına geçmeye çalışan Fnlgayi Öztürk (7) öldü. Van'da meydana gelen kazada Serkan Çiftçi. Adana Ak- kapı mahallesinde kimliği belirsiz bir kişi, Tekirdağ'dan Malkara'ya gitmekte olan bir minibüsün özel otomobille çarpışması sonucu kimlikleri belirtenemeyen 6 kişi öl- dü. Nevşehir'in Gülşehir ilçesi ya- kınlannda meydana gelen kazada Zcjvd Demirkıraa, lstanbul'da da kimliği belirsiz iki kişi hayat- lannı kaybettiler. Bayramın üçüncü günü ise An- kara'dan Bolu'ya gitmekte olan Rahmi Baltah ile karşı yönden ge- len Metin Gumüş'ün kullandığı özel oto çarpıştı, kazada sürücü- ler olay yerinde can verdiler. Te- kirdağ, Konya, tzmir-Çeşme, Samsun, Balıİcesir ve Antalya'da meydana gelen kazalarda ölenle- rin adlan ise şöyle: tsmail Ünal, Rahim Karaca, Erol Özlem, tsma- U Fazü, Esra Faziı, Seyide Oktay, Dnrsnn Ali Gümüş, Konya'da kimliği belirsiz bir kişi, Ecevit Kaplan, Hakla Suna, Songol Kö- seoglu (7), Bahkesir ve Antalya- da kimliği belirsiz iki kişi ve Ur- ban tlhan. Bayramın son günü (dün) de Adıyaman-Kâhta, Mardin-Cizre ve Nusaybin'de meydana gelen trafîk kazalannda ölenler ise AH Uznn, Bilal Tanyddız, Muhammet Demiral, Fahriye DemiraJ, Ahmet ve Yusuf Coşknn. Cumhuriyet'in tzmir Ege Büro- su ile Adana Güney tüeri Bürosu ve bölge muhabirlerinin haberle- Denktaş öfkeli rine göre de bayram süresince Ay- dın, Denizli, Manisa, Uşak, Izmir, Antalya, Burdur, Kayseri, Kahra- manmaraş, Gaziantep, Konya, Ba- hkesir, Malatya, Elbistan ve Ada- pazan'nda meydana gelen trafîk kazalarında Cdal Sofe, Hakkı S»- na, Sadık Biige, FUU Kiiçnkıey- bek, Harun Zeybek, Sabiha ve Hikmet Erdur, tsmail ve Alper KandemirU, Mahmnt Götcak, Or- han Dagıstanlı, Sabriye, Meryem Albayrak, Emine Aydın, Hayral- lah Bir, Hatkc Kirazlı, tskendcr ve Beyhan Ödeman, Dursun, Ba- nn ve Binnur Erdem, Mustafa Ko- rn (7), Halil Bozkır, Faüh Ünver (17), Ugur Türkmen (5), Hasan Oztörk (72), Fliz Ceylan, Hikmet Altaş, Mehiş De|irmenci öldü. öte yandan Izmir, Sakarya ve tznik gölünde meydana gelen de- niz kazalarında ölenlerin kimlik- leri ise şöyle: Mehmet Ertac, An" Omk, Mehmet özulu, Kadir Çift- çi, Nurettin Aydın ve Hakan Çi- (Baştarafı 1. Sayfada) üyelik başvunısu" karanyla ilgili dün bir demeç verdi. Denktaş , de- mecinde, yaptıklan tüm uyanla- ra rağmen Rum tarafının ATye başvunıyu gerçekleştirdiğine dik- kat çekerek "Biz yapmayın etme- yin dedikçe, gözümiizıin içine ba- ka baka bu miiracaatı v-apan adamlar, Kıbns Cumhuriyeti ol- dukJarım söylediler. Ben ne ma- saya otururum ne de herhangi bir uzmanı otartturnram" dedi. Denktaş, AT üyeliğine sadece Türk tarafınının karşı çıkmadığı- m, Rum halkımn yüzde 30'unu temsil eden AKEL Partisi'nin de karşı çıktığını belirterek "Dolayı- sıyla tüm halklann yflzde 55'inin itirazına rağmen ATye üye oklnk- lan takdirde, knzey de Kıbns Turklerfnin taposnnda kahr. Hiç- bir degişiklik olmaz" diye konuş- tu. KKTC Cumhurbaşkanı, AT ül- keierinin, Rumlann bu müracaat- lan ile Kıbns Türklerinin hiçbir hakkıru tanımadıklannı, Kıbrıs- ın tümünü babalanmn çiftliği, Kıbns Türklerini de hak ve huku- ku olmayan köleler olarak gör- düklerini ergeç anlayacaklarını ifade etti. Rumlann, AT üyeliğini, "Yua- nistan De siyasi entegrasyon" ve "Kıbns'ı bir Rum adası yapmak eylemlerinde son adım" olarak gördüklerini de belirten Denktaş, şöyle konuştu: "Durnma göre gereken ber fcd- bir ahnacakbr. AT, bu mnracaat önlerinde dunırken, Kıbns mese- lesinde söz söylemek hakkım yi- tJrmiştir. Avutulraaya ihtiyacımız yoktnr." Bu arada New \brk muhabiri- mlz Şebnem Atiyas'ın haberine göre, Güney Kıbns yönetiminin Avrnpa Tophımgn'na (AT) üyelik başvnrnsu Biriejmiş Milleüer Ge- nel Sekreterligi'nce "olumsuz bir adım" olarak nitelendirildi. Üst düzeyde Genel Sekreterlik yetküi- leri, karan "siirpriz ve M I M I M » bir gelişme" olarak nitelendirdiler. (Baftarafı 1. Sayfada) raf çektirerek lider olamayacağı- m savunan Taner, "Cumhurbaş- kanı ekonomiyi idare etmiyor. Ben idare ettigimi zannediyorum. Ama siz nasıl yorumlarsınız, bi- lemem. Parayla ilgili herşeyden ben sorumluyum. Maliye Bakanı toplar, ben dâgıünm" dedi. Taner, Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler ve ekibinin "öbur dunya ile ilgili işlerie ugrastıklannı", kendisinin "bu dünya ile" ılgılendiğinı ıfade ederek, "Keçeciler ve ekibi benden korkar" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanj Turgut Özal- ın Marmaris Okluk koyunda ge- çirdiği tatile katılan Güneş Taner, Marmaris Turunç'ta bir grup ga- zeteciyle sohbet etti. Taner, soh- beti sırasında tstanbul'dan kendi teknesiyle yola çıktığını, Yunan adalannın arkasından teknesini salarak Marmaris'e kadar geldigi- ni söyleyerek, "Yunan adalannın arkasısdan geçerken düdükler çakhlar, lrimKgimi sordular, ancak ben gece karanhğında basOrdım geçtim. Yunan karasolanndan. adalann arkasından buraya in- dim. Daha kestinne olnyor" biçi- minde konuştu. 4 Ocak 1991'de enflasyonun yüzde 30"a düşeceğini iddia eden Taner, bu konuda "4 ocakta enf- lasyon yüzde 30'a duşmezse isti- fa edecegim. Bu, insanlann ken- dilerine savgınhgı ve sistemin dü- zenli olarak isleyebilmesi için bir otokoatrol geregidir. tnsanlar söz- ierini, sommJnlukUnnı yerine ge- tirmek dununnndadırlar. Enflas- yon şu anda bedeflerin altında. 6 ayhk deferleadirmeler bunn gös- teriyor. 4 ocakta yüzde 30'a döşe- cektir. Bizim mzümnzden dönme- miz veva yan çizmemiz söz konu- sa degikUr" dedi. Enflasyonla ilgili yapılan prog- ramlann zaman zaman kesintiye uğradığını da ıfade eden Taner, şöyle konuştu: "Ancak bazen programda aksa- malar oluyor. Çıinkii biz otnrnp bir program yapıyoruz. 'Şu şu şu mallara zam yapmayacaksınız' di- yoroz. Adam tutoyor, zam yapı- yor. O zaman prognunı •ygulaya- mıyonız." "Parayla ilgili her şeye ben ka- nşırun. Maliye Bakanı para top- lar, ben dagıtınm" diyen Taner, mernur zamlanyla da kendisinin ilgilendiğini, zammın belirlendiği- ni, ancak bunu kendisinin açıkla- masının Maliye Bakanı'na karşı ayıp olacağını belirtti. Cumhurbaşkanı Turgut özal- ın ekonomiyi idare etmediğini dile getiren Taner, bu konuda şunlan söyledi: "Cumhurbaşkanı ekonomiyi idare etmiyor. Ben idare ettigimi zannediyorum. Siz nasıl yorum- larsınız, onu bilemem. Cumhnr- başkanımız ekonomiyle çok ya- kmdan ilgileniyor. Çünkü bu eko- nomik model O'nun çocuğu gibi. Cmmhurbaşkanhgı görevi sona er- dikten sonra da ilgilenecektir." Merkez Bankası Başkanı'nın Başbakan Yıkhnm Akbulut'a ha- len bir ekonomik brifing verilme- diğınin hatırlatüması ve laner'den bunun sorulması üzerine, "Mer- kez Bankası Başkam istenmedigi için brifing vermiyordur. Bana ve- riyor. Sayın Başbakan brifing is- tememiştir. Benden de ekonomik kontdarda bir bilgi istemiyor. Is- terse elbette ki gider, veririz. O şimdi daha çok başka işlerie yo- gunlaşmış durnmda" yanıtını verdi. Lideriik mflcadelesi ANAP içindeki lideriik müca- delesini de değerlendiren Devlet Bakanı GUneş Taner, lider olmak için insanlann kendilerini ortaya J-oyamayacaklarınj, tabanın in- ni, gerçek liderliğin bu olduğunu ifade etti. Taner, "10 adamı bir odaya kapatsan bir müddet son- ra içinden bir tanesi kesin lideriik vasfını gösterir. Ama bu içten gelir" dedi. ANAP içindeki genel başkan adaylannı da yorumlayan Taner, şöyle konuştu: "Hasan Celal Guzel bakanhk yapOgı dönemde teşkflada ilgilen- memiş, kapılannı kapatmış. Şim- di oy alamaz, aldığı oylar tepki oylandır. Partinin kurucusuna, Cumhurbaşkanı'na birtalum laf- lar söyleyerek lider olamazsınız. Güzel'in lider olma sana yok. Me- sul Yılmaz da belki 2020 yılında lider olabilir. Susup engin engin bakmakla kimse kimseye liderli- gi vennez. Herkes genel başkan adayı olabilir. Benkn söderim bu- na ait degildir. Ancak lider olmak çok başkadır. Parti dtşmdan bir li- der bUemiyorum. Aydın Mende- res hayaü boyunca lider olamamış ki şimdi gelip lider olsun. Benim de Başbakan adayı gibi bir duru- mum var mı? Bende böyle bir du- rum görüyor musunuz? Ben rahat insanım. Öyle bir kaygım ve dü- süncem de yok. Ben içimdekOeri çok rahat söylerira, dognı bildi- gimi saklamam. Bu ytizden de çok kişi benden korkar. tçindekileri söyleyen insanlann başı ağnmaz. Ekrem Pakdemirli de Mesut Yıl- maz ile el ele, kolkola fotograf çektirince lider olamaz." Dünya isleri Güneş Taner, sohbet sırasında Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler ve temsil ettiği muhafazakâr ka- nadı da eleştirdi. "Ben bu dünya işleriyle ugraşıyorum. Keçeciler ve digerleri öbur dünyanın işlerine bakariar. Keçeciler benden genel başkan yardımcılıgından bu yana korkar, çekinir, guçleri bana yetmez" diyen Güneş Taner, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Herkes Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a yakın oturmaya çab- şır. Protokol sırasında ver konu- sunda kavga ederier. Ben de en ar- kalarda dunınun. Önce O'nun eU- ni sıksa veya O'nun yanına otur- sa, oe olnr, ne faydası var? Her- kes yapbklanyia degeriendirilir." Türk ekonomisindeki gelişme- nin gelir dağılımına da yansıdığı- nı, herkesin bir renkli televizyonu ve videosu bulunduğunu, bunun da yaklaşık 2 bin dolarlık yatınm olduğunu ifade eden Taner, "Bu- na arabayı da katmıyoram" şek- linde konuştu. Yunan adalanmn arkasından geUşini anlatan ve "Gazeteler şim- di 'Güneş Taner Yunan karasula- rını deldi' diye başlık aıacaklar" diyen Taner, Yunan ekonomisinin de bir değerlendirmesini yaptı. "Yunan ekonomisini bitmiş" ola- rak değerlendiren ve "ATden al- dıklan yardım olmasa iflas eder- ier. Adamlann haberleri yok. ts- terlerse onlara da kredi veririz" di- yen Taner, Yunan karasularından geçip Türk karasulanna ulaştık- tan sonra teknesinin anza yaptı- ğım söyledi. Taner, kendisine borsada oyna- dığı yolunda eleştiriler yöneltildi- ğinin anımsatılması üzerine, "Şimdi ben bekliyorum, bunu söyieyenler inşallah bir yere baş- vunırlar da ben de gerçegi onla- nn önüne atanm. Ben göreve gel- diğimde bir genelge yayımladım, borsayı etkileyecek hiçbir biirok- rat ben dahil, borsada oynayamaz. Kim oynadı derse getirir deUlleri- ni. Bu suçtur, geregini yapanz" di- ye konuştu. Taner, lstanbul'un su sorununu çözmek için de geliştirdikleri pro- jeyi önümüzdeki günlerde lstan- bul Belediye Başkanı'nm "kafası- na vnracaklanm" söyledi. İZMİR — Kryı kasabalan bir irv san yumağı görüntüsündeydi... Önceki akşam Dikili ve Çandar- lı'da o yapış yapış sıcağa karşın her yer tıka basa doluydu. Sekiz bin nüfuslu Dikili'de Belediye Başkanı Osman özgûven'in de- yişiyle 150 bin kişi vardı. Üç bin nüfuslu ÇandanVya ise 50-60 bin kişi gelmışti. Ayvalık, Çeşme, Kus- adası, Bodrum; Güney Ege'de Marmaris, Fethiye, Kaş, Kalkan yüz binlerce yerlı ve yabancı tu- rıstı konuk ediyordu. Çandarlı Belediye Başkanı Hü- seyin Gürel, sınırlı ekonomik gü- cüyle beldeye hizmet getirmek ıçın çabalıyordu. Dikili'de Osman Özgüven, Aliağa'da Hakkı Ülkü, Urla'da Bülent Baratalı, Seferihi- sar'da Etem Çaiış, Bodrum'da Emin Anter, Çeşme'de Faik Tû- tûncüoğlu, Fethıye'de Özer Ot- gun, Kuşadası'nda Lütfü Suyol- cu yaz aylanrvda nüfuslan 100 bi- ni aşan kıyı kasabalarının suyu- nu akıtmak, çöpünü toplatmak için uğraşıyorlardı. Oysa belediyelerin kasaları bomboştu. İller Bankası para musluğunu kapatmıştı. Aityapı hizmetleri aksıyor, yatınmlar ka- ğıt üzerinde kalıyordu. Kısaca muhalif belediye başkanlarının elleri kolları bağlıydı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Marmaris'in Okluk koyundan Marmaris'e inmiş, Marina'da Fe- nerbahçeli futbolcu Rıdvan'la sohbet etmiş, sakatlığı konusun- da bılgı almıştı. Marmaris Bele- diye Başkanı ANAP'lı. Artık git- tikçe yok olan Marmaris'te kıyi- lar beton yapılarla örülmüş. Su yok, sivrisinek, karasinek tatilci- lerin canına okuyor. Acaba Cumhurbaşkanı özal, tüm kıyı kasabalarının belediye başkanlannı Marmaris'te topiayıp onların sorunlarını dınlemez mi? ANAP'lı, SHPIi, DYP'li ve bağınv sız başkanların o büyuk sorun- larına bir çözüm getirilmez mi? Sağlık hizmetterinden attyarjt- ya dek her şey üstünkörü ve bo- zuk kıyı kasabalarında. Kış ayla- rında sekiz bm nüfuslu bir ilçe 150 bin nüfusa ulaşıyorsa sınır- lı kadroları olan belediyeler çöp- leri nasıl toplasın, ilaçlamayı na- sıl yapsın? Eğer yapabiliyorlarsa tüm be- lediye başkanlarının anrdan dikil- meli. Eğer kışın sekiz bin nüfus- lu bir kıyı kasabasına yazın su yetiştirebıliniyorsa o belediye başkanlarına ödül verilmeli... • Bayram haftası polrtikayı da kı- yı kasabalanna gotürdû.Eski Dış- işleri Bakanı Mesut Yılmaz, Ek- rem Pakdemirli'yie birtikte bay- ram öncesi İzmir'e geldi. Şöyle ANAP örgütünün nabzını tuttu. ANAP'ta genel hava şuydu: — Mesut Bey bu işi götürür... Muhafazakâr kanadın Hasan Celal Güzel'e tepkisi var. Yolları çoktan aynldı. Ancak Güzel'e yi- ne aynı kanattan destek sürüyor. Çünkü Burhan özfatura, Güzel- in yanında politika yapıyor Me- sut Yılmaz, Çeşme Turban'da; TBMM Başkanı Kaya Erdem de aynı otelde. ANAP'ta kulis Çeş- me akşamlarında yapılryor. Me- sut Yılmaz için "hava erverişli" görüntüsü yayılıyor. Hasan Celal Güzel ise Marma- ris Turban'da kalıyor. Muğla Vali- si Erol Çakır, Cumhurbaşkanı özal onuruna Turban'da bir ak- şam yemeğı verryor. Nedense Hasan Celal Güzel yemege çağ- rılmıyor. Ve bir anda Muğla ANAP orgütü karışıyor. Bir ANAP'lı anlatıyor: — Olmaz ki bu kadart da ya- pılmaz kil... SHP lideri Erdal İnönü de Mar- maris'te yedi gündür. Bir günlük Ege gezısinin ardından Trabzon ve sonra Marmaris. inönü, deni- zin tadını çıkanyor Bozburun kı- yılarında. inönü, birbirteriyle kavga eden sosyal demokrat betedrye baş- kanlannı uyarıyor: — Polrtıkaya fazla kanşmayın, halka hizmet getirin. Bu bir kav- ga değil yarıştır... Evet, bayram haftası politikayla dolu günler getirdi Ege'ye. Bu arada Mekke'de tünel faci- asında ölen Türk hacı adayiarı- nın sayısının 600'ü astığı bild liyor. Bir ılkellığin çağdışılıgır». nucu olan bu faciada sorumlu kımdir? Suudi Arabistan'a müyar- larca döviz getiren Müslüman hacı adayları mı yoksa ilkeHiği sa- vunan ve binlerce ınsanı tünele sokan Suudi Arabistan'ın, "Cant- nızı Allah verdi, Allah aldı" diye düşünen yöneticileri mi? Acaba kim? CÛNEYT ABCAYOBEK yaayoı Yok Sorumlu, Var Sorumlu FETHİYE — Günlerin getirdi- ği soru; "deviet nerede?" Yanıtı basit. Eşi SÖ ile beraber Marmaris'in barin sularında. Göstermelik ıjenetimler, 3-5 ki- şiyle ayak üstü söyleşilerte hal- kın içinde ve yanında olduğunu kanıtlama peşinde. Dün Kenan Evren'i de ziyaret ediyordu. Her- halde ikisi başbaşa vererek için- de bulunduğumuz toplum ve re- jim sorunlarına çok önemli ço- zümler bulacaklardır. Oysa hac yolunda ölen insan sayısı 500'ü aşıyor. Rakamın da- ha yükselmesi kaygısı topluma siniyor. Kimler öldü, kimler sağ, devietin hemen her konudakı he- sapsızlığı, gaynciddiliği bu faci- ada da kendini duyuruyor. Bir yandan Diyanet işleri, öte yan- dan özel şirkstler hac ziyaretini organize etmiş. Gidenlerin sayı- sı, adlan, kimlikleri belli belirsiz ve. dağınık. Insanına sahip çıkamayan devlet, bir yerde keyfiliğe varan ekonomik önlemterde nasıl ki in- san öğesini umursamamış ve umursamıyorsa, dini görevlerini yerine getirmek için yola çıkan- ların ne sayısından ne de adla- nyla kimliklerinden haberli. Şim- di Suudi Arabistan'ın kızgın top- raklarında toplu mezarlar oluşu- yor. ölenlerin pek çoğunun kim- liği henüz saptanamamış, aras- brılıp saptanması günlerce süre- cek bir beklenti dönemine giriyor. Bu yıl hacca gideceklerin sa- yısıyla başlayan skandal facia ile sonuçlanryor. Nasıl bir devlettir ki hac için gidenlerin sayısından habersiz, daha önemlisi giden- lerin bir listesini bile tutamamış. Elde ciddi listeler olabilse, faci- adan sonra sağ kalanların yok- lamadan geçirilerek kımlerin yi- tip gittiğıni daha kısa sürede sap- tama olanağı bulunabilirdi. Ama nerede? Devlet, Marmaris'in se- rin suiarında. TV ve radyo eğlence program- lannı yayindan kaldırarak ölenle- rin ardından toplumda yaşanan şoka manevi bir yanıt verirken devietin başı olduğunu her gün kanrtlamaya çalışan TÖ ile SÖ, tatillerini sürdürmenın kıvancını yaşryorlar. Ufak tefek olaylar üze- rine atlayarak her gece ekranda boy göstermeyi marifet sayanlar otel açılışlarında, helikopterlerie deniz motoru sefalannda. Sorumsuzluk illetine yakala- nan devlet Trabzon ve çevresin- de yaşamını yitiren 60 kişinin aç- tığı yara sarılmadan hac faciası- nı herhalde uzaktan binbir tele- fon marifetiyle izliyor olmalı. Ba- karsınız yann, facia ile ne kadar ilgilendiğini göstermeye çalışan yüksek perdeden kimi demeçler vermeye başlamış. Rejim kaygılarının yanı sıra toplumsal sarstntılar geliyor. Boz- burun'da, bayramın üçüncü günü yayımlanan Izmir Bayram Gaze- tesi'ndeki demecinde Erdal İnö- nü, TÖ'nün anayasaya aykın tu- tum ve davranışlanna karşı mu- halefetin görevini yapmadığını ir- deleyen suçlamalan sorumlu bir muhalefetin tutumu diye niteliyor. Bozburun'da söyleştiğı halktan biri, genel yargıyı dile getirerek "Muhalefetin görevini yapmadığını" söytemesi üzerine, "Bunu demokrasiyi korumak için yapıyoruz" diye yanrtlıyor. TO^ nün davranışları karşısında "yetersiz" kalmalarını, TÖ gibi anayasaya aykın hareket etme- mekten kaynaklanan sorumlulu- ğa bağlıyor. Şayet TÖ gibi ana- yasaya aykırı davranışlara girişır- se darbe yolunun açılacağını söylüyor ve demokraside güven- cenin kendi tutumlanyla ğerde olduğunu getiriyor. Böylece yeni bir kavram doğu- yor. TÖ biçimi demokraside ya- salara, anayasaya uygun hare- ketlerden doğacak sorumluluğu sadece muhalefetin yüklendiği mantığı çıkıyor. Zaten TÖ'nün sa- rıldığı asıl dayanak da bu nokta. TÖ, pervasızca anayasayı hiçe saymasına, muhalefetin rejim kaygısıyla karşı çıkamayacağını biliyor. Oemokrasi elden gider kuşkusuyla muhalefetin yaptığı ve yapacagı kurallar dışı her ey- teme ses çıkarmamasını açıkça sömürüyor. İktidarda sorumsuzluk, muha- lefette sorumluluk anlavtştyla TÖ ile SÖ, dtledikleri gibi yaşamayı sûrdürûp gidiyoriar. Kitleterin bü- yük çoğunluğu sürüm sürüm sû- rünüyor. Trabzon'daki 60 ölüden sonra 500'den fazla hacının ya- şamını yrb'rdiği gün askılı parito- lonlanyla, iki kolunu yanlara aç- mış kiiosunu bir o yana, bir bu yana sallayarak denetimlerde gö- rünüyor. İnönü, halka sabretmetorini salık verryor. Oysa demokrasinin yaptırımsız hale dönûştüğünü görmek istemiyor. İktidarın başı- boş gidişine muhalefetin ki' yaptırımlarla yanıt vermesi get. ğini unutuyor sanki. Sanki so- rumsuz muhalefet sorumlu, so- rumlu iktidar ise sorumsuz. An- laşıhr gibi degil. Rejimin aralıksız yaşamasını sadece partiler değil, hemen herkes genelde benimsiyor. TÖî nün umursamazlığı karşısında muhaletetin, üsoend'ıgi görevi so- rumluluk duygulanyla demokra- n'k yaptnmlara donOştürememe- si, yaşadığımız donemin talihsiz- liğini açıga ypruyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle