29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 Bush'tan FKÖV kogul • LONDRA(AA) — ABD Başkanı Gcorge Bush, Israil'deki bir plaja, FXÖ şemsiyesi altındaki gruplardan birince bir süre önce düzenlenen saldınnıa kınanması ve "planlayıcısının cezalandınlması" halinde, örgüt ile yeniden diyalog başlatacakJannı söyledi. Londra'da bulunan Bush, NATO doruğunun ardından düzenlediği basın toplantısında, Ortadoğu banş girişimJerini yeniden canlandırmayı istediğini kaydederek "Banş sürecinin ilerlemesini istiyorum" dedi. Panama-Kiiba krizi • PANAMA CITY (AA) — Panama hükümeti, Kflba Büyükelçiliği'ndeki personelin büyük bir bölümünün 10 gün içinde ülkeyi terk etmesini istedi. Panama Dışişkri BakanlığYnca yapılan r lamada, Küba ru~>lahatgüzarı, ticari ve ekonomik ataşelerinin dışındaki bütün Küba temsilcilerinin ülkeyi terk etmesinin istendiği kaydedildi. Uberya'da sıcak günler • Dq Haberler Senisi — Liberya'da altı aydır yönetime karşı mücadele veren isyancı Ulusal Yurtsever Cephesi taraftarlan, ABD'nin iktidardaki Samuel Doe*yu devirme konusunda yavaş hareket etmesini ekştiriyorlar. ABD yönetiminin isyancılann lideri Charles Taylor'un iktidara geçmesini desteklemediği bildirildi. Ion Diescıı USCden aynldı • BÜKREŞ(AA) — Romanya Devlet Başkanı Ion Iliescu, Çavuşesku yönetimi devrildikten sonra iktidan ele geçiren ve oluşumunda büyük rol oynadığı Ulusal Selamet C hesi'nden (USC) aynldı. l "den yapılan açiKİamada Iliescu'nun dün cepheden istifa ettiğj ve cephenin eylülde yeni başkamnı seçene lcadar 5 başkan yardıması tarafından yönetileceği belirtildi. Kırgızistan'cla 400 kişi kayıp • MOSKOVA — Sovyetler Birliği'nin Kırgızistan Cumhuriyeti'nde, geçen ayın ilk iki haftasmda meydana gelen çatışmalarda kaybolan 400 kişinin hâlâ bulunamadığı bildirildi. Sovyet resmi haber ajansı TASS, 4-13 haziran tarihleri arasında, toprak paylaşımındaki anlaşmazlık yüzünden patlak veren ve 197 kiîinin ölümüne yol açan Kırgız-özbek çatışmalannın Uzerinden bir ay geçtikten sonra, bölgedeki durumu yansıtırken, daha önce hiç bir haberinde belirtmemiş olduğu 'kayıplar' konusuna değindi. Ajans, çatışmalann yatıştırılmasından beri kayıp olan yaklaşık 800 kişiden 387'sinin yerinin belirlendiğini, ancak 400 kişinin hâlâ kayıp olduğunu bildirdi. Moskova özür diledi • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği, Stalin yönetiminin Mogolistan'daki baskı ve tasfîye kampanyasından û n, Mogolistan haiKindan özür diledi. Vfoskova'da dün yayımlanan resmi bildiride, 1930 ve 1940"lı yıllardaki VJogolistan yetkililerinin, iönemin gizli polis şefi- Seria'nın işbirliğiyle, vlogolistan'daki binlerce Lsker, aydın, din adamı ve anatçıyı kıyuna uğrattıklan :abul edilerek Sovyetler Jirliği'nin bundan büyük ıir üzüntü duyduğu elirtildi. Ittifakın 'hayatV } zirvesi ortakdeklarasyonlasonaerdi NATOVlaıı Gorbi'ye davetOn altı ittifak üyesi liderin dün Londra'da sona eren zirve toplantısında Varşova ve NATO paktlarının artık "hasım olmadıkları" vurgulandı. Ortak bildiride Varşova Paktı'na "tehdit ya da güç kullanılmasından kaçınılması" yolunda bir deklarasyon imzalanması önerisi yer aldı. EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA — NATO'ya üye ül- kelerin devlet ve hükümet başkan- lannın perşembe günü Londra'da baslayan doruk toplantısı, dün ya- yımlanan ortak bildiriyle sona er- di. NATO liderleri, Sovyetler Bir- liği Devlet Başkanı Milıail Gorba- çov'u bir sonraki NATO doruğu- na konuşmacı olarak davet ettiler. NATO, aynca Sovyetler Birliği başta olmak üzere Doğu Avrupa ülkeleri liderlerini de Brüksel'de- ki NATO Karargâhı'na "sürekli diplomatik iliski" kurmaya davet etti. NATO bildirisi, NATO'nun Doğu Bloku için tehdit unsuru ol- madığını göstermek arnacıyla uzatmakta olduğu "zeytin dah ve dostlnk eii" olarak nitelendi. NATO doruk toplantısında, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa1 daki gelişmeler değerlendiriidi. NATO'nun Doğu Bloku'nda deği- şen koşullara göre yeniden yapı- lanma öngörülduğti için örgütün 1949*da kuruluşundan beri bu do- ruk, "en hayati ve önemli topianb" olarak niteleniyordu. Toplantı sonunda yayımlanan or- tak bildirinin, Doğu-Batı üişkile- rinde varılantarihi dönürn nokta- sında bir "yeDilenme vc dönişüme" işaret ettiği görüldü. Bildiride NATO'nun Birleşik Almanya konusundaki görüşü de açıklandı. Sovyetler Birliği, NA- TO'ya dahil olacak bir Birleşik Al- manya'nın sahip olacağı askeri gü- cün Ueride Avrupa için yeniden bir tehdit oluşturabileceğini savunu- yordu. Ortak bildiride, "Avnıpa1 da hiçbir uiusun, orantısız bir as- keri gnce sahip olmaması saglanacaktır" cümJesiyle bu ko- nuya da açıklık getirildi. Alman- ya'nın askeri gücü hakkındaki gö- rüşmeler, ancak AKKUM'un ikin- ci aşamasında ele alınabilecek. Bu aşamada Doğu Almanya'daki Sovyet kuvvetleri de pazaruk kap- samına girecek. NATO toplantısı ardından dü- zenlediği basın toplantısında ABD Başkanı Oeorge Bush, "NATOi nuo (ariiıi bir aşamada tam anla- nuyla bir dönüşümden geçmekte oldnğnnn" söyledi. Toplantıyı, 16 üye ülke arasındaki görüş birliği açısından "gayet basanh" diye ni- teledi. Ortak bildiride dile getirilen "iş- biriiği ve dostluk" ifadelerine rağ- men Ingiltere Başbakanı Marga- ret Thatcher ise toplantıdan son- ra yaptığı basın toplantısında "NATO, ihtiyatı elden asla bırakmamalı" dedi. Başbakan Thatcher, Sovyetler Birliği'nin si- lahlı kuvvetlerinde modernizasyo- nun sürdüğünu, "günde 6 tank ile ber hafta, havadan kara hedefle- rine aülan 100 adet takiik fiize iirettiğini" söyledi. Başbakan Thatcher'ın bu füzelerden söz et- mesi kısaca TASNf olarak bilinen ve 300 mil menzili olan yeni tür havadan karaya füzeleri, NATO- nun çağdışı kalan kısa menzilli nükleer füzeleri yerine koyma is- teğinin bir belirtisi olarak değer- lendirildi. Ancak NATO toplantı- sında TASM' konusu ele alınma- dı. Başkan Bush'un kısa menzilli nükleer bataryalan geri çekme önerisine karşıhk, NATO'nun "bir ölcudc nükleer savunma yetenegi- ne sataip olmaa gerektlgiııi" belir- ten görüşü, ancak TASM'leri dev- reye sokarak dengeleyebileceği dü- şunülüyor. Ancak bu konunun ABD ile Ingiltere bir yanda, Batı Almanya öte yanda olmak üzere henüz anlaşma sağlanamayan bir konu olarak kalması bekleniyor. LöNDRA DEKLARASYONU İttifakta yeni dönemAvrupa'da degişim • Avrupa, yeni ve umut verici bir döneme girmişür. Orta ve Doğu Avrupa özgiirleşirken, Sovyetler Birliği, özgür bir topluma doğru uzun yolcuJuğuna başlamıştır. Bir zamanlar iosanları ve düşünceleri birbirinden a>ıran duvarlar, artık çöküyor. • Bunun sonucunda, bu ittifak da değişiralere uyum saglamaJıdjr. • NATO, tarihteki en başanü savunma ittifakı olmuştur. Ittifakımu, ellinci yılına yaklasır ve yeni bir yüzyıl} karşılamaya hazırianırken, ortak savunma işlevini gerçekleştirmeyi sürdürmelidir. Bu ittifak, yeni Avrupa'nın şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Ancak, kimse gdecekten emin oiamaz. Son 40 yüdır yaşadığımu banş ortamım sürdürebümek için, dayamsmadan vazgeçmememiz gereklidir. • AJmanya'nın birleşmesi, Avrupa'nın bölünmesinin de sona erdiği anlamına gelmektedir. Özgilr demokrasilerin oluşturduğu NATO'nun ve Avrupa'nın siyasal ve ekonomik birliği içinde yer alacak olan birleşik bir Almanya, Avrupa'nın kalbinde gereksinim duyulan istikrann vazgeçiimez bir unsuru olacaktır. Ittifakınuz, degişimlere önçülük etmeüdir. Dogıı'ya zeytindalı • Biz NATO'ya üye devletler, Varşova Paktı üyesi devletlere, artık düsman olmadığuruzı, herhangi bir ülkenin toprak bütünJüfilne veya siyasal bağımsızlığına karşı tehdit oluşturmayacağımızı ve güç kullanmayacağımızı veya Birleşmiş Milletler sözleşmesi ve AGİK nihai beJgesinin hedef ve ilkelerine aykın bir tuıurn içine girmeyeceğimizi garanti altına alan ortak bir deklarasyon imzalama çağnsında bulunuyoraz. AGlK üyesi bütün devletleri, bu açıkiamaya katılarak, bir saldırmazlık paktı imzalamaya davet ediyoruz. • Bu ruh içinde ve ittifakın değisen siyasal rolünü yansıtmak amacıyla. bugün Sovyetier Birliği adına Başkan Mihail Gorbaçov'u ve diğer Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin temsilcilerini, Brüksel'e gelerek, Kuzey Atlantik Konseyi'nde konuşma yapmaları için davet ettik. • NATO Genel Sekreteri Manfred Wörner'e yapılan, Moskova'yı ziyaret etme ve Sovyet liderleriyle görüşrae davetini memnuniyetle karşılıyoruz. • Avrupa'nın askeri liderleri, güçleri ve doktrinleri hakkında görüşmek uzere, bu yıl içinde Viyana'da toplandüar. NATO, ortak bakış açısının yerieştirilmesj amacıyla, sonbaharda bu tür bir toplantı daha yapümasını önerir. SİIah indirimi « Kuzey Amerika konvansiyonei ve ABD nükleer güçterinin Avrupa'daki acık varlığı, Kuzey Amerika'nın kaderini, Avrupa'daki demokrasilere bağlayan siyasal bir anlaşmamn var olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak Avrupa değiştrken bizler de savunma hakkındaki görujterimizi köktenci bir anlayışla değiştirmeliyiz. • Askeri gereksinimlerimizin azaltıiraası için somut ve güçlü silah indirimi anlasmalannm yapılması esastır. Avrupa'da Konvansiyonei Kuvvet İndirimi (AKKUM) anlaşmasına öncelik vermemizin ve balistik füzeler konusundaki anlaşmayla koşut olarak bu yıl içinde anlaşmayı sağlamaya çahşmamızın nedeni budur. • Amacımız AKKUM ve balistik füzelerle ilgili anlaşmaları mümkün olduğu kadar kısa bir sürede tamamlamak ve AGtK çerçe^'esinde yeni konvansiyonei silah indirimi müzakerelerini gerçekleştirmek olacaktır. Yeni strateji • Sovyet biriikleri Doğu Avrupa*dan aynlır ve konvansiyonei güçleri azaitan bir anlaşma inualanırken, ittifakın güç yapısı ve stratejisi şu unsurları içerecek şekilde temelden değişecektir: — NATO daha ufak ve yeniden yapılanmış aktif güçlere sahip olacaktır. Bu guçler yüksek hareket yeteneğine sahip oiacak, böylece ittifak liderleri bir kriz anında tepki gösterebilecek en üst düzeyde esnekliğe sahip olacaktır. — NATO aktif birimlerinin hazırhk derecesmi düşürecek, bunu da manevraların sayısım azaltarak gerçekleştirecektir. — NATO gerektiğinde daha büyük güçleri oluşturabilecek bir yeteneğe de sahip olacaktır. • Banşı korumak için ittifak öngörülebiür bir gelecekte Avrupa'da konuşlandınlmış ve gerektiğinde zamana uydurulmuş nükleer ve konvansiyonei güçierin uygun bir karışımını elinde tutmalıdır. -r '•*- • Avrupa'daki siyasi ve askeri m değişikh'kler ve gelecekteki değişiklıklerin izleri müttefikleri daha da ilerı gitmeye cesaretlendirmektedir. • Savunma ve sılahiann kontrolüne ilişkin bu değişim bağlamında ve NATO'nun tüm üye ülkeleri ile askeri otoritelerinin tavsiyeleri ile ittifakımız gerektiği yerde "Ueri savunma"dan uzakiaşan yeni bir müttefik askeri strateji hazırlayacak ve daha az "Ueride" var olmayı öngören, daha az nükleer silahlara bağımlı "esoek makal>ele"yi gözden geçirecektir. Bu bağlamda NATO Avrupa'daki devrim niteliğindeki değijikliklerle uyumlu yeni güç planJar; hazırlayacaktır. AGtK snrecine hız • Avrupa Güvenlik ve Işbirliği Konferansı (AGtK) Avrupa'nın geleceğinde daha etkin duruma getirilmeli ve Avrupa ile Kuzey Amerika ulkelerini bir araya getirmeiidir. Bizler bu yıl içinde Paris'te yapılacak AGlK zirvesinde AKKUM anlaşmasının da imzalanrnış olduğu ve özgür toplumlann kurulması île korunmaJarını sağlayacak yeni standartlann geııriimesıni de destekliyoruz. _ ,„._ Akbulut veMitsotakis Londra'da görüştü 'Diyaloğa devanf kararıTürk ve Yunan başbakanlannın NATO zirvesi sırasındaki ikili görüşmesinde iki ülke dışişleri bakanları Ali Bozer ve Andonis Samaras'ın yeni bir ' zirve hazırbğını yürütmekle . ' görevlendirilmesi kararlaştınldı. SICAK BULUŞMA — Yıldınm Akbulut ve Konstftntin Mitsotakis arasındaki bn ilk buluşma dostane bir hava içinde gerçekleşti. BERBERAKİS LONDRA — Türkiye üe Yuna- nistan arasında bir buçuk yıl ara- dan sonra başbakanlar düzeyinde yapılan ilk göruşmede taraflar, so- runlann ikili müzakereler yoluy- la çözülmesi konusunda görüş birliğine vardılar. Londra'daki NATO zirvesinin hemen ertesinde görüşen Başbakan Mldırun Akbu- ln( ile Yunanistan Başbakanı Konstaatm Mitsotakis, ilk aşama- da dışişleri bakanlannın eylül ayında bir araya gelmesine karar verdiler. Bozer ve Samaras'ın ba- kanlıklar düzeyinde karşıhkh ola- rak yapılacak hazırhklan gözden geçirmelerinden sonra iki başba- kanın bu kez Ankara'da kapsam- lı bir zirvede buluşmalan bekleni- yor. Yunanistan Başbakanı Mitsota- kis'in göreve geiişinden bu yana Kıbns sorununu uiuslararasılaştır- ma yönünde attığı adımlar ned^- niyle Ankara - Atina ilişkilerinin gerginleşmesine rağmen, Londra görüşmesi "açık ve samimi" bir havada gerçekleşti. Bir buçuk sa- at süren görüşme sonrasmda her iki başbakan da ayn ayn düzen- ledikleri basın toplantılannda, iki ülkeyi ilgilendiren bütün konular- da diyaloğun sürdürülmesinde gö- rüş birliği içinde olduklannı ifa- de ettiler. Başbakan Akbulut bir tanışma görüşmesi olduğunu vur- guladığı buluşma konusunda, ga- zetecileTİn sorularıru yanıtlarken, "Faydah olamayacagıoa inansay- dık, bu gdrfişmeyi yapmazdık. Aksi halde arzu ettikkrimizin ter- sini eide ederdik ' dedi. Türkiye Üe Yunanistan başba- kanları dün NATO zirvesinin ya- pıldığı tarihi Lancaster House bi- nasında Türkiye saati ile 14.00'te buluştular. özelükle Mitsotakis'in beklene- nin aksine Kıbns konusunu diya- log için ön koşul olarak getirme- mesi, Türkiye tarafında memnu- niyet yarattı. iki başbakan da bu konuda Türk - Yunan ilişkilerinin düzelmesinin Kıbns'a da olumlu etki yapacağinı savundular. Yuna- nistan Başbakanı Mitsotakis, Yu- nanh gazeteciler için duzenlediği basın toplantısında Akbulut'la görüşmesi hakkında bilgi verir- ken, "Kıbns sorunu ile ilgili mü- zakereterin yüriitiümesi dogrudan Aopvj* Birkşmiş Milletkr'in ytt- kisindedir. Ancak bu konu ber iki ülkeyi de yalundan ilgilendirdigi için, sorunun çöznmnne yardım- cı olma zomnluluklan vardır. Kıbru sorununun çözulmeraesi, Türk - Yunan ilişkilerinin de so- nudardan kDrtuianuunası na gdecektir" dedi. Kıbns dışında ikili göriişmenin gündemine gelen diğer iki konu- yu Batı Trakya ve Ege kıta sahan- lığı oluşturdu. Ege konusunda Türkiye bilinen tutumunu yineler- ken, Mitsotakis kıta sahanlığı ih- tilafının Lahey Adalet Divanı'na Igötürülmesi yolundaki Yunan gö- rüşünü dile getirdi. Akbuiut'un gündeme getirdiği Batı Trakya ko- nusunda ise Türk tarafı sorunun Lozan çerçevesinde diyalog gün- demine ahnmasını istedi. Başba- kan bu konuda bilgi verirken, "Ba fikirde de biriestik" ifadesini kul- llandı. Mitsotakis ile bundan sonra ne zaman göruşeceği konusunda bir soruyu yanıtlarken kesin bir tarih olmadığım vurgulayan ve dışişle- ri bakanlıklan düzeyindeki hazır- lıkların belirleyici olacağını kay- deden Akbulut, "Çok kısa bir za- manda, makul bir süre içinde o- labiür" diye konustu. Mitsotakis ise Yunanlı gazetecilerin sorulannı yanıtlarken Ankara ziyaretinin iyi hazırlanması ve ikili ilişkilerde ge- lişme sağlayabilecek olması koşu- luyla gerçekleşeceğini vurguladı. Mitsotakis, "Basansızlıga uğraya- bilecek bir geziyi gerçekleştirme- yecegim. Ancak gidersem tabii ki Cumhorbaşkanı OzsJ ile de görii- şecegim' dedi. Akbulut - Mitsotakis görüsme- sinden çıkan sonuca göre yeni bir zirve, hazırlıklann tamamlanma- sına, iki ülkedeki siyasi gelişme- lere bağlı olarak 1990 yılı içinde gerçekiesebilir. Bu sonucun "Ye- ni bir Davos süreci mi başlatacaiı n sorusunu yamtlayan Başbakan Akbulut, "Adını, iste- diğiniz gibi koyun. Birim amacı- mız diyaloğun inkıiaya uğraras- masıdır" dedi. ZîRVE ANKARA'YI NASIL ETKİLEYECEK? Nükleer stratejide dönüm noktasıYASEMlN ÇONGAR LONDRA — NATO'nun kırk bir yıUık tarihinin en önemli toplantılanndan biri olarak nitelendirilen Londra zirvesinin so- nuçlan, Türkiye'yi yıllardır uyguladığı nük- leer savunma stratejisinde ciddi değişiklik- ler yapma asamasına getirdi. Kuzey Atlan- tik tttifakı'nın 'ileri savunma' ve 'esnek mukabele' anlayışlannda aldığı yeni tutum, zirvenin Türkiye'yi 'çok yakından' ilgilen- diren iki tartışma konusunu oluşturdu. *tle- ri savunma' stratejisinin terk edilmesi yö- nündeki eğihmi ancak "bölgesel özellikte- rin gtrekdrdiğ) yerlerde aygulanması" ko- şuluyla destekleyen Türkiye, bu göruşünün sonuç bildirisine yansımasını da sağladı. ABD Başkanı George Bush'un önerileriy- le gündeme gelen nükleer silah kullanımın- dan uzakJaşüması eğilimiyse, Ankara'mn tam desteğini buldu. Türkiye'deki nükleer başlıklı topçu bataryalarıjun zaman için- de kaldırılması ve dolayısıyla esnek muka- bele stratejisinin geçerliliğini yitirmesi so- nucunu vermesi beklenen bu öneriler, Baş- bakan Yıldınm Akbolut'un zirvede yaptı- ğı konuşmada açık biçimde onaylandı. 16 müttefik ülke devlet ve hükümet baş- kanlannın 1.5 gün süren toplantısı sonun- da yayımlanan ortak bildiri ileri savunma' ve 'esnek mukabele' stratejilerindeki deği- şimi, 'temkinli' bir dille ifade etti. Bu mad- delere göre nükleer silahlar yeni NATO stratejisinde 'son basvnrnlacak care' ola- rak algılanacak. Bu maddeler kapsamında NATO, Ueri savunma anlayışından Orta Avrupa'da özelükle de Batı ile birleşme sürecindeki D. Almanya topraklanna yönelik olarak vaz- geçecek, ancak Türkiye'nin tüm sınırlan bu strateji ile sağianan güvence dahüinde ka- lacak. Esnek mukabeleden uzaklaşılmasıy- sa, bu stratejinin ikinci aşamasını oluştu- ran taktik nükleer silahlarda indirime gi- dilmesine yol açacak. Bu indirimde en önemli yeri, Türkiye'de de bulunan nükle- er topçu mermilerinin Avrupa'dan çeküme- si tutuyor. ABD Başkanı Bush'un önerdi- ği yaklaşık 1.400 topçu başlığının sökülme- si konusunda Türkiye, NATÖ'da etkin bir tutum aldı. Başbakan Akbulut zirvedeki konuşmasında yalmzca başhklarm değil, tümüyle nükleer topçu sisteminin kaldınl- masının daha doğru olacağını savundu. Tahrip gücü 0.5 ile 10 kiloton arasında değişen ve menzilleri 20 küometreli nük- leer topçu bataryalan Türkiye'de, Erzunım, Çorlu, Çakmaklı, Ortaköy ve Izmit'te bu- lunuyor. ABD ile "çifte anahtar' ilkesi çer- çevesinde kullanılması öngörülen bu batar- yaların kaldırılmasında Türkiye NATO'da *en istekli' ulkelerden biri. Zirve ortak bildirisinin Türkiye'yi yakın- dan ilgilendiren bir bölümüyse, Avrupa Konvansiyonei Kuvvet Indirimi Anlaşma- sı (AKKUM) sonrasmda bütün ittifak ül- kelerinin güvenüklerinin güvenceye alına- cağıru öngörüyor. Sovyetler Birliği'nin Do- ğu Avrupa'dan çektiği askeri birliklerini Türkiye ve Norveç sımrlanna yakın yerler- de konuşlandırmasına ilişkin kaygılar ne- deniyle büdiriye sokulan bu bölüm, ittifak üyelerinin kendi coğrafyasal özelliklerine göre güvenliklerinin sağlanması konusun- da özel önlemlerin NATO gündeminde tu- tulmasına olanak veriyor. DUNYADABUGIJN AUSIRMEN Atı Alan... Haber, bayramdan iki gün önce Hürriyet'in manşetindeydi ve dehşet verici olduğu kadar Türkiye'nin nerelere doğru kaymak- ta olduğunu da gösterici nitelikteydi. Saygı Öztürk'ün haberini gazete, "ikinci Rabıta Vakası" başlığıyla vermişti. Ünlü Rabıta örgütü, Türkiye Cumhuriyeti'nin valilerini hacca çağırıp bütün masraflarını ödüyor ve dönüşte kendilerine milyonlar değerin- de armağanlar sunuyordu. Bu yıl devletin 10 vaJisi, Suudi ihsanıyia hacca gitmişti ve da- ha önce gidenlerden biri de değeri milyonları bulan hedtyeleri büyük bir fütursuzlukla -siz buna onursuzluk ya da yüzsüziük de diyebilirsiniz- cebe indirdiklerini hiç sıkılmadan söyleyebili- yordu. Devletin valilerintn Suuditer tarafından masrafları karşılanıp ceplerine para konarak hacca gönderilmelerine, sonra da 30-40 milyonluk armağanlar almalarına aracılık eden kişi ise Çanka- ya'da oturan adamın kardeşi Kbrkut Özal'dı. Haber ile ilgili yorumu tam bayramın ilk gününe rastlatarak kimsenin içini karartmak istemedim. Gerçekten olay iç karartı- cı, hatta ondan da öte bcyutlardaydı. Çankaya'da oturan ada- mın dolar milyarderliği ailenin ikbal yıllarıyla çakışan kardeşi, devletin içine el atıyor ve laiklik ilkesini hallaç pamuğu gibi sa- vuracak girişimlerde bulunabiliyordu. Amacı şeriatı yaymak olan bir örgüt, Türkiye'nin yönetim kadrolarına şeriatçıların sızdınl- ması operasvonunda rahatça yer alıyor ve yabancı bir devlet, devletin valilerinin cebine para koyabiliyordu. Tek başına ele alındığında bile dehşet verici olan olay son yıl- lardaki öbür gelişmelerie biriikte incelendiğinde daha da tüyîer ürpertici boyutlara ulaşıyordu. Artık laik Türkiye Cumhuriyeti'nin "bütün kalelerine girilmiş, bütün tersaneleri ele geçirilmişti ve bütün bunlardan daha elim ve vahim olmak üzere..." de... Ülkenin doruklarında esen tarikatçı rüzgârlan, kısa sürede tüm kurumlan altûst etmeye hazırlanan bir şeriatçı fırtınasına dönüş- mek üzereydi. Eğitim birliği ilkesinin çiğnenmesiyle, şeriatçı kadrolann dev- let kurumlarına yerleştirilmesi operasyonu başan ile sürmekteydi. Önceki yıl, kaymakam, vali, emniyet müdürü kadroları için adam yetiştiren kamu yönetimi bölümüne başvuran öğrencilerin % 41'nin İmam Hatip kökenli olmaları tabii ki raslanü değildi. Ana- dolu'nun birçok bölgesinde adliye mensuplarının, yargıcından mübaşirine, toplu halde cuma namazlarına gitmeleri, kişilerin inançları ile ilgili bir davranış olmanın ötesınde, devletin tüm erk- lerinin şeriatçılar tarafından ele geçirilme operasyonunun var- dığı noktayı gösteren bir belirtiydi. Istanbul'da güvenlik guçlerınin, laik olan ve olmayan vatan- daşlara ayn ayrı davranmaları ve çifte standart uygulayan bu ör- gütün hiçbir olayı çözememesi, ama umarsız örgütün, umursa- maz müdürünün (üstelik her gittiği yerde olayları arttırdığını geç- mişi de gözler önûne seriyor) kılını bile kıpırdatmadan koca kenti bırakıp gitmesi karşısında hiçbir şey yapılamıyordu. Çünkü, sa- yın müdür İslamcı görüşün sahiplerinden biriydi ve o görüş, za- ten aralarında Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı da olmak üzere devietin doruklarını ele geçirmiş bulunmaktaydı. Şeriatçıların devleti ele geçirme operasyonunun vardığı bo- yutları kavrayamayan kimi iyiniyetli laikler ise hâlâ TCK 163'ten medet ummaktadırlar. Tavanca laikJiği korumaya azimli bir ikti- dar ile tabanda onu tehdit eden güçter olması durumunda iş gö- rebilecek olan 163. maddenin, tabanı tavanından, başka bir de- yişle halkının çoğunluğu, iktidan ve devlet mekanizmasını ele geçirmiş şeriatçı güçlerden daha laik olan Türkiye'de bir işe ya- ramayacağını bilen kimi tarikatçılar da laikiik karşıtı güçlere uy- gulanması gereken bu maddeyı güya yünjrlükte tutar görüne- rek geniş toplulukiara okunan ninnıye katdıyorlar, bir yandan da polisin, valilerin, kaymakamlann, milli egitirn kadrolarının yargı- nın laiklik karşıtlan tarafından ele geçirilmesi operasyonunu hız- landırıyorlardı. 1990 yazında. laik cumhuriyetm içini oyma operasyonu hızla sürmektedir. Ceberrut, baskıcı bir iktidar bir yandan özgüriük- lere karşı çıkar, demokrasinin türn kurallarını hiçe sayarken, öte yandan da laiklik ilkesinin tarihe karışması için tüm hazırlıklara kol kanat germekteydi. Bu durumda Türkiye, uçurumun eşiğine gelmiş bulunmakta- dır ve işin kötüsü artık yukandan umar beklemek boşunadır. Tüm muhalefeti, sağlıklı kalmış tüm kurumları ve Türkiye Cum- huriyeti'nin laik tüm yurttaşları, hepimiz hâlâuyanık olmaz,amafv sız btr siyasal mücadeleyi tüm güçteriyle hemen başlatmaz isek atı alan Usküdar'ı geçecek, laik Türkiye Cumhuriyeti tüm kurum- larıyla yok edilecektir. WASHINGTON Kandemirlden 'patrîk yemeğine' boykot UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — Tarihte ilk kez gerçekleşen, bir Fener Patri- ği'nin ABD ziyareti, çeşitli boyut- lanyla dikkatleri üzerine toplama- yı sttrdürüyor. Bayram süresince bu konuda meydana gelen ilginç bir gelişme, Türkiye'nin VVashing- ton Büyükelçisi Nüzhet Kande- mir'in, Fener Rum Patriği Dimit- rius onunma ABD Dışişleri Ba- kanlığı'nda verilen aksam yeme- ğine, davetiyede yer alan ifadele- rin yaratnğı rahatsızlığın bir uzan- tısı olarak katılmaması oldu. öte yandan ABD, daha önce "başkan yardımcısı" düzeyinde katılmayı İcararlaştırdığı Patrik onunına ve- rilecek "ruhani kongre" yemeği- ne "başkan" düzeyinde katılaca- ğını açıkladı. Hatırlanacağı gibi Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ABD ziyareti sırasında Başkan Yardımcısı olan George Bush, Ev- ren'in Türk BüyükelçüigTnde ver- diği yemeğe katılmamıştı. ma yapan Büyükdçi Kandemir, "Patri|i evinde agırlamakUn" duyduğu memnuniyeti vurgula- dıktan sonra, Patriğin ziyaretinin Türkiye bakımından oturduğu çerçeveyi şu sözlerle ifade etti: "Farklı dinlere mensup vmtan- daşlanmızın, birlik ve beraberiik rubn ile ülkeânin menfaatleriai ber vesileyle savunma beyecanı içiDde olması Türkiye Curaburiye- fj için daima bir öviiııç ve giic lay- nagı olagelmiştir. Sizia de bn duy- gularia dolu olarak ABD ziyaıc- tinizi en iyi şekilde değeriendire- ceğinizden eminiz." Patrik de cevabi konuşmasında, bir din adamı olarak Washing- ton'da bulunduğunu vurguladı ve "Siyaseti her zaman siyaset adam- lanna ve diplomattara bırmlop, ki- lise olarak insana refahını ve Wl- hassa ebedi kurtulnsunu kazaodt- racak olan kutsal ve manevi şty- lerle ugraşıyonız" dedi. Aynı gun akşam, Gaziler Baka- nı Edward Denrinski, Patrik onu- Bu tavrın, davetiyenin "Ortodoks evrensel patriği" şeklinde düzenlenmesine tepki oiduğu kaydediyor. Fener Rum Patriği, Washing- ton'a arife günü, üzerinde Bizans tmparatorluğu'nun san zemin üzerine çift başlı kartal olan bay- raklannı taşıyan Yunan hüküme- ti tarafından tahsis edilmiş bir Jumbo jet ile geldi. Patrik, her yundışı seyahatinde gelenekleşti- ği üzere önce Türk Büyükelçisi'ni ziyaret ederek programını açtı. Türk Büyükelçisi Nüzhet Kande- mir de yine Türk diplomasisinin yerleşmiş bir geleneği uyannca Patrik onunına "biiyükelçilik konutunda" tamamen "özel ve dini" nitelikte bir öğle yemeği ver- di.Yemeğe Patrik vç heyeti, ABD Dışişleri'nin insan hakları ile gö- revli müsteşar yardımcısı Büyükel- çi Richard Shifter, Dışişleri Ba- kanlığı Güney Avrupa Dairesi yeni direktörü David Ransom, Kuzey ve Güney Amerika Başpiskoposu Yakovos, Türk-Amerikan toplu- munun temsilcileri, büyukelçilik din işleri müşaviri Dr. Abdülbaki Keskin ve VVashington Kardinali Dickey ile Yahudi cemaati temsil- cileri katıldı. Yemekte bir konuş- runa ABD Dışişleri Bakanlığı'nda bir yemek verdi. Dışişleri'nin iki numarası Lawıence Eagleburger, daha önceden katılacağı bildiril- mesine karşın bu yemeğe katılma- dı. Türk Büyükelçisi Nüzhet Kan- demir de yemeğe gitmedı. Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorulannı yanıtlayan bir ABD Dı- şişleri yetkilisi, "Biz her seydea önce Saym Patriği bir Tnrk vataa- daşı olarak kabnl ediyoraz. Ken- dileri itibarlı"bir dini Uder oltrak Amerika'yı özel nilelikte ziyaret etmektedirier. Ziyaret hiçbir şekil- de resmi bir nitelik taşıraamakta- dır. Ancak birçok başka dtoi Hder gibi Amerika'da geniş bir hösnü- kabul göreceklerdir" dedi. Söz ko- nusu yetkıli, Patriğin ziyaretinin "ABD'nin, Türkiye'nin toprak bö- tiinlagüne olan taahhütlerioi ik- lal ettigi" gibi gösterilmek isten- diğini kaydettikten sonra, "Tiirk Biiyökelçisi'nin, onurnna yemek verdigi bir dini lidere bizim Ame- rika vizesi vermiş otmaauz, Tir- kiye'ye olan taakkillcftabi Ihlal ettigimiz anlamın gctaet"dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle