25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 TEMMUZ 1990 * • j . | Mısırhlann 'Stevie Wonder'ı, kör UCll V e K l Z l ua seyid Makkavvi, çıktığı Suri>e turnesiade büyük sevgi ve iigi görüyor. Turae sırasında Makka- wi'yi yalnız bırakmayan 18 yaşındaki tıp öğrencisi kızı Ameera, ilerde babasını tedavi etraek için göz hekimi olacağını söylüyor. (Fotograf: Reuter) Belediyeye haciz İSKENDERUN (AA) — SSK hkendemn Şube Müdürlüp, belediyenin kuruma olan 5 mil- yar lirahk prim borcuna karşüık, gayrimenkullerine haciz koydur- du. tskenderun Belediye Başkanı Hasan Insan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hükümetin belediyelere çifte standart uygu- ladığını ileri sürerek, "işçimizin maaşını ödeyemez dururna geti- rildik" dedi. SSK'ya olan prim borcunun üst ûste birikerek 5 milyar liraya ulaştığını belirten belediye başkanı Insan, prim borçlarını ödeyemeyeceklerini bildirerek, silinmesini istedi. Öte yandan SSK tskenderun Şube Müdürlüğü yetkilileri, be- lediyenin prim borçlannı öde- meye yanaşmadığını ve bu ne- denle haciz yoluna başvuruldu- ğunu bildirdiler. CUMHURİYET/17 Arjantin Cumhurbaş-4 1 ı ı ı Arıantın L um Alsogaray kapak kızı k a m Carios M bu>uk bir aşk yaşayan Maria Julia Alsogaray, şu sıralarda Ar- janlin gündeminin ilk sıralarında. Arjantin ulusal telefon şir- ketinin ozelleştirilmesinde Menem'e yardımeı olan Alsogaray. ay- nı zaraanda Menem'in en biiyuk yardımcısı. Menem'le büyiik bir aşk yaşadığım itiraf ettikten sonra bir anda butun dikkatle- ri üz«rine çeken Alsogaray'a ozellikle magazin dergileri biiyıik ilgi gosteriyor. Alsogaray, son olarak "Las Noticias" adlı der- ginin kapak kızı oldu. Bakanlık misafirlerine çifte rezervasyon ANTALtfA (AA) — Kükür Bakanlığı'nın davetlisi olarak Türkiye'ye gelen "Uluslararası Gençlik Kültür KervanTna ka- tılan yabancı Vonuklar, Alanya- da çifte rezervasyon olayı yaşa- dılar. önceki gece Alanya'ya ge- len 10'u Türk 57 kişilik grup, Alanya'daki Akrapol Otel'den, bir Alman grubunun gezilerini uzattığı gerekçesiyle, Irem Han otele gönderilmek istendı. Grup, 5 saat otelin önünde bekledikten sonra Akrapol Otel'e yerleştiril- di. Kültür Bakanlığı yetkilüeri, llgili Otel'in Turizm Bakanlığı ve Antalya Valiliği'ne şikâyet edil- diğini belirterek Akrapol Otel- de yabancı konuklara gereken hizmetin verilmediğini söy- ledüer. Kahveci Varangel'de cukluk günlerini yaşadı. Memleketi olan Köprubaşı ilçesinde 2 giın geçiren Bakan Kahveci, çocukluk gunlerinde sık sık bindi- gi ve yörede Varangel olarak adlandırılan iki tepe arasına çe- kilmiş iplere bağh tasıyıcıya Trabzon Milletvekili Evıip Aşık ile birlikte bindi ve 4 kez Kahvedüzii Yaylası Kilimaltı mevkiinde- ki vadide Varangel ile seyahat etti. (Fotograf: AA) HABERLERIN DEVAMI Hangi Bayram?.. Sözde basın bayramı (Baştarafı 1. Sayfada) Bir ülkede gazeteciler toplam olarak 3315 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılabilmişlerse, o ülkede basın özgürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede yalnızca 1989 yılında 16 gun- lük gazeteye açılan davaların sayısı 394'e, istenen tazminat miktarı 12 milyar 848 mil- yon liraya ulaşmışsa, o ülkede basın özgür- lüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede gazeteciler için istenen toplam hapis cezası 4 bin yıla, cezalandırılması ta- lep edilen gazetecilerin sayısı 400'e yüksel- mişse, o ülkede basın özgürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede cumhurbaşkanı ve ailesinin yal- nızca günlük gazetelere açtıkları davaların sayısı 41 'e tırmanmışsa, o ülkede basın öz- gürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede basını kısıtlayan yasalann sa- yısı 151'e dek çıkabilmişse, o ülkede basın özgürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede 39 yayıncının ortaklaşa bastık- ları bir kitap için, her birinden istenen para cezası 3'er milyon Türk Lirası'ysa, o ülkede basın özgürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede, bir tek yayınevine ait yakılan kitap 131 bin adetse, o ülkede basın özgür- lüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede bir kararname nedeniyle, mat- baa bulamadıklan için yayınlarına ara veren dergi sayısı 18'e ulaşmışsa, o ülkede basın özgürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede gazetelere. dergilere piyasaya bile çıkmadan daha matbaalarda el konabi- liyorsa, o ülkede basın özgürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede insanlar düşüncelerinden, yaz- dıktarı kitaplardan ötürü hapse atılabiliyorlar- sa, o ülkede basın özgürlüğü olabilir mi? Hayır. Bir ülkede bütün bunlar olabiliyorsa, o ül- kede hâlâ basın bayramı olabilir mi? Hayır. 'Dernekler \asası değişsirf Ekonomi Servisi — TÜSİAD Başkanı Cem Boyner hakkında si- yaset yaptığı gerekçesiyle başlatı- lan soruşturma iş âleminde Der- nekler Yasası ile Ugili tartışma baş- lattı. Bazı işadanüarı demokratik getismenin önünde bir engel ola- rak değerlendirdikleri Dernekler Yasası'nın değiştirilmesini ister- ken, diğer bir kısmı siyaset yasa- ğı maddesinin "mantık çerçevesin- de degerlendirilerek", ekonomik politikaya yönelik açıklamaların yasak kapsamında sayılmaması gerektiğini savundu. TOBB Başkanı Yaiım Erez, bir gazetede yayımlanan haber- yorumu ihbar kabul ederek TÜ- StAD Başkanı Cem Boyner'i siya- set yaptığı gerekçesiyle soruştur- maya tabi tutmanın, derneklere getirilen yasaklann amaanın aşü- mak istenmesinin bir işareti ola- rak kabul edileceğini belirterek, "Sayın Boyner ekonomik bir ku- ruluşun başı olarak ekonomik po- litikada yanlış olduğuna inandığı uygnlamalar hakkında görüşleri- ni belirtirken, ekonomiye etkisi »lan bazı siyaset konnlanna da »nomiyle ilgisi oranında değin- mis olabilir. Siyaset olarak yonım- lanmak istenen sözler aslında eko- nominin daha sağlıklı bir temele oturtulmasını araaçlayan yol gös- terici, uyancı nitelik taşımaktadır" dedi. Erez, ekonominin siyaset üe iç içe olduğunu savunarak Boy- ner'in soruşturma konusu yapılan sözlerinin siyaset yapmak kasdı ile söylenmediğini, açıklamanın de- mokratik yaşamın özgür ve hoş- görülü ortamı içinde değerlendi- rilmesi gerektiğini vurguladı ve "Resmi mercikrin hüsnüaiyet vc kasıt unsurlannı dikkate alarak konu üzerinde daha ileri gitmeye- ceklerine inanmak istiyornm" dedi. tTO Başkanı Atalay Şahinoğlu da kanunen politika yapması ya- sak olmakla birlikte derneklerin ekonomideki gidişle ilgili olarak görüşlerini açıklayabileceğini sa- vunarak "Eğer bir siyasi parti le- hine, bir başka siyasi parti aleyhi- ne politik göriiş açıklarsa siyaset yapnuş sayılırlar. Ekonorniyle il- gili eleştirilerini dile getirirlerse kamuoyunu bilgilendirmiş ve gö- revini yerine getirmislerdir. Bura- da neyin politika olduğu nasıl sap- tanacak?" diye sordu. Şahinoğlu, Dernekler Yasası'ndaki siyaset ya- sağının bir içtihatla açıklığa ka- vuştunüması gerektiğini anlatarak TÜSİAD Başkanı Cem Boyner- in açıklamalannın siyaset yasağı kapsamına girmediğini savundu. Eski TİSK Başkanı Halit Narin ise insanlann hukukla tazyik al- tında tutulmasmın geri kalmış ül- keleria başvurduğu bir yol oldu- ğunu, Türkiy'e'de de Derneler Ya- sası'nın aynı amaçla kullanılma- sını sakıncalı bulduğunu anlata- rak, "Dernek başkanlanmn bir partiye üye otmasını savunrauyo- nun. Ancak politik konuşma yap- ma özgürlüğiinün olması gerekti- ğini düşiinayonım. tnsanlann ag- • kapatılarak, susturularak de- jokrasinin gelişeceğine inanmı- yorum. Dernekler Yasası eger demokraanin onunde bir engel- se değiştirUmesi gerekir, degiş- tirilmelidir" dedi. Narin yasa konusundan çok mantık konu- su olan TÜSİAD Başkanı Cem Boyner'e karşı yapılan hatanın dü- zeltilmesi gerektiğine de işaret ede- rek hükümetin tereddütieri orta- dan kaldırmak için derhal açıkla- ma yapmasını istedi. TOBB Başkan Yardımcısı Ha- sao Denizkurdu, yasadaki siyaset yapma ibaresinin soyut bir kav- ram olduğunu belirterek, "Deji- şen diınyada hâlâ bir işadamı hak- kında ekonomik konularda ko- nuştuğu için siyaset yapıyorsun di- ye soruşturma açılması çagımıza yakışmaz. Bu konuda gerekiyor- sa vasal dnzeyde degişiklige gidil- mesi gerekir" dedi. Türkiye Tüke- ticiyi Koruma Vakfı Başkam ve İTO eski Yönetim Kurulu Başka- nı Diindar Soyer, TÜSİAD Baş- kam hakkında soruşturma yapıl- masının demokrasıye tahammül- süzlük sayılacağını anlatarak "hürriytt ve özgiirtiik yolunda bir arpa boyo yol aldıgımız gerçegini görmek gerçekten üzıicndür" de- di. TÜSlAD'ın ve Cem Boyner'- in eleştirilerini de desteklediklerini bildiren Soyer, demokrasinin an- cak çok seslilikle yerlesebileceği- ni sözlerine ekledi. Türkiye Barolar Birliği Başka- nı Önder Sav, TÜSlAD'ın ticaret ve iş hayatındaki gelişme ve sıkın- tüan izieyerek mensuplannı aydın- latmak için kurulmuş bir demek olduguna işaret ederek "Bu bir anlamda dernek siyaseti yapmayı gercktirir. Dernek siyasetini siya- sal iktidar mikadeksi yapmak an- lamında günlük siyasete kanşür- mamak gerekir" dedi. Türkiye'de bu iki kavramın sık sık karıştırıl- dığım anlatan Sav, TÜSlAD'la il- gili tartışmada da bu tür bir yan- lış anlama olduğunu söyledi. Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkam tbrabim Yetkin ise ken- disi hakkında da son 9 yıl içinde 5 ayn dava açıldığını, hepsinin be- raatla sonuçlandıgını hatırlattı, "Dernekler, sendikalar demokra- sinin temel taslarıdır. Bunlar her dönemde kendi alanlanna ilişkin göriiş ve eleştirilerini kamaoyuna aktarmak zorundadıriar. Türki- ye'de bo konularda dava acarak, gerçekleri gizlemek miimkün değildir" diye konuştu. Yetkin Dernekler Yasası'ndaki hükümle- rin çağdışı kaldığım da belirterek, "Bunlaria güoümnzde hiçbir ye- re vanlamaz. Günün koşullanna göre yenilenmeleri gerekir" dedi. TMMOB Genel Sekreteri tsma- il Kulaksızoglu da demokrasinin önünü açmak için önce meslek kuruluşlanmn önündeki engelle- rin kaldırüması gerektiğini kayde- derek kitle örgütleri üzerindeki ve- sayetin kaldınlmasıru istedi. Türk Tabıpler Birliği Başkanı Dr. Selim Ölcer ise iktidann meslek kuruluş- larını kendisine yakın, kendisine karşı diye ayırdığını savunarak Boyner hakkında soruşturma açıl- masııun demokrasi ile bağdaşma- dığını söyledi. ölçer, demokrasi- nin çok seslilik olduğunu vurgu- layarak "ANAP «rök 12 Eylül'ün mirasına sahip çdunaktan vazgeç- meli ve meslek örgütleri üzerinde- ki vesayeti kaldırmalıdır. Ancak o zaman biz sivil toplum olabiliriz" dedi. Boyner: Bu ayıp bana (Baştarafı 1. Sayfada) aittir" dedi. Ankara'da yayımlanan "Ulus gazetesi"nin 15 Mart 1990 tarihli sayısında yer alan "lmtiyazlı Dernek" başhkh yaa üzerine Içiş- leri Bakanlığı'nca TÜSİAD Baş- kanı Cem Boyner hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, Şişli Cumhuriyet Savcıhğı'nca da "si- yaset yapügı ve dernekler yasası- na muhalefet ettiği" gerekçesiyle soruşturma açılmıştı. Soruşturma dolayısıyla avukatı Ahmet Tekin ile birlikte dün saat 10.00'da Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na gelen Cem Boyner, Cumhuriyet Savcısı Tunç Onat tarafından sorgulandı. Soruşturmanın henüz haarlık aşamasında olması nedeniyle ver- diği ifadeyi gizli tutacağını belir- ten Boyner, yarım saat süren sor- gu sonrası gazetecilerin soruları- nı yamtladı. Kimin ayıbı? Boyner, adliye önünde soruları yanıtlarken ve daha sonra yaptığı yazılı açıklamada olayı şöyle de- ğerledirdi: "Daha önce de söylediğim gibi TÜSİAD, Kanary^ Sevenler Der- neği degildir. Ülkenin ekonomik ve sosyal mesekleri, bizleri çok ya- kından ilgilendinnekledir. Bu me- seleleri tarüşmak, hükümete yol göstermek, uyan ve eleştiri yap- mak ana gorevimizdir. Ekonomik ve sosyal hayan etkileyen kararlar, eninde sonunda siyasi kararlann sonuçlan olduguna göre ekono- mik meseleleri tartışırken, siyase- te ilişkin sözler sarfetmemek im- klnsızdır. Bu yaptıklanmızia, Dernekler Kanunu'nu ihlal ettigimiz kanaa- tînde degiliz. Dernekler Kanunn, siyasete ilişkin sözler sarfetmeyi degil bilfîil siyaset yapmayı yasak- lar. BUdiginiz gibi gerçekler, karşıt fikirierin açıkça tartışılmasından ortaya çıkar. Bu, demokrasinin en temel prensibidir. Beniro burada bulunmamın ayıbı bana ait degil, demokrasinin bu temel koşuluna tahammül edemeyip adalet meka- nizmasım harekete geçiren zihn<- yete aittir. Türkiye Cumhuriyeti"- nin bagımsız savcılanna ve onla- nn hnkuka uygun karar verecek- lerine güvenim ve inancım sonsuz- dur. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da TÜSİAD olarak tüzüğiinün gerektirdiği amaçlar dogrultusunda çalışmalanmıza devam edecegimizden kimsenin kuşkusu olmasın". Asgari ücrette 430 bin lira eğilîmi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Tarım ve sanayi kesimin- de uygulanacak yeni asgari ücre- tin bugün açıklanması bekleniyor. DİE verilerine dayanılarak yapı- lan hesaplamalar sonucunda as- gari ücretin 430 bin lira dolayın- da olacağı öğrenildi. Asgari Ücret Komisyonu'nun dünkü toplantısında besin içi be- sin dışı harcama oranlan açıklan- dı. Buna göre kentsel kesim için harcama oranlan besin içi yüzde 36.27, besin dışı yüzde 63.73, kır- sal kesim harcama oranlan besin içi yüzde 46.41, besin dışı yüzde 53.39, Türkiye geneli için de be- sin içi yüzde 40.12, besin dışı yüz- de 59.88 olarak saptandı. DtE'nin Türkiye geneli besin içi-besin dışı harcamaları dikka- te annırsa asgari ücret 395 bin 169 liraya geliyor. Buna yüzde 8 refah payı ve enflasyon farkı eklendi- ğinde yeni ücret brüt 427 bin 500 liraya çıkıyor. Kentsel rakamlar dikkate alınırsa asgari ücret 475 bin lira olacak. Asgari ücret ağus- tos ayı başında yururlüğe girecek. (Baştarafı 1. Sayfada) 133 binı yakılarak olmak üzere yaklaşık 100 ton yayırun "suç aleti" diye ünha edildiği ülkemiz- de, basın ve yayın yaşamına geti- rilen yasal sınırlamalar son aylar- da çıİcarılan 424 ve 425 sayılı Ka- nun Hükmündeki Kararnamelerle daha da genişletildi. Kamuoyun- da "sansür ve sürgün" kararna- meleri diye arulan bu kararname- lere dayanılarak 2000'e Dogru Dergisi ve Halk Gerçeği dergile- rinin yayınlan süresiz olarak dur- duruldu. Bu dergileri basan Ilıcak Matbaası ise 10 gün süreyle kapa- tıldı. Kararnameler sonrasında 18 ayn dergi ise yayınlarım basacak matbaa bulamadı. "Bakanlar Kurulu'nca Yurda Sokulması ve Dağıblması Yasak- lanan ve Mahkemelerce Zapt ve Müsaderesine Karar Verilen Ya- yınlara Ait Liste" ile Resmi Ga- zete ve mahkeme kalemlerinden edinilen bilgüere göre ülkemizde 1949 yılından bu yana 4 bin 945 yazüı yaym yasaklandı. Bu yasak- lama kaıarlarının 1476'sının Ba- kanlar Kurulu'nca diğerlerini ise çeşitli mahkemelerce alındığı be- lirlendi. Yasaklamaların rekor düzeye çıktığı 1980 sonrasında ise 44O'ı Bakanlar Kurulu'nca olmak üzere 1473 yazılı yayın sansür en- geline takıldı. Bu dönemde mah- kemelerce toplatüan ya da dava konusu olan 1033 yayının yargı- lamalar sonucunda yaklaşık 600'ünün zor alımına ya da im- hasına karar verildi. öte yandan, yargı organlanrun kararlan dışında sivülerin okuma- sı serbest olan 304 kitap, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca aske- ri öğrenciler ve ordu personeli için sakıncalı bulundu. 400 kadar ki- tap ve derginin de cezaevlerine so- kulması özel uygulamalarla engel- lendi. 1986 yılında işlerlik kazandırı- lan 1117 sayıh Muzır Yasası'na dayanılarak 200'ün üstünde yaym hakkında toplatma karan verildi. Başbakanlığa bağlı resmi bilirki- şi sıfatına sahip "Muzır Kurulu" nun "müstehcendir" şeklindeki raporlanyla çok sayıda gazeteci ve yayıncı hakkında dava açıldı. Yargılamalar sonucu gazete, dergi ve kitap sorumlulan hakkında toplam milyjırlarca liraya varan para cezaları verildi. Mustehcen bulunan yayınlann ise zor alun ve ya da imhalarına karar verildi. Turk sinemasımn bu yıl 75. ku- ruluş yılını kutladığımız ülkemiz- de, 900'ü aşkın sinemafilmi,de- netleme kurullanna takılarak ya- saklandı. 1980 sonrasında 114'ü Türk vatandaşlığından çıkanlan Ydmaz Güney'in fılmleri olmak üzere yasaklanan film sayısırun 200'ü aştığı saptandı. Yalnızca 1978-1982 yıllan arasında denet- leme kurallannca 216 film için "gösterilmez", 205 film için de "bazı kısım ve sözleri degiştiril- mesi şartıyla gösterilir" karan ve- rildi. Aym dönemde yasaklanan 50 kadar kasetin soruşturmaya uğradığı belirlendi. Kasetlere iliş- kin her ilde valiliklerce alınan ya- saklama kararlanyla bu rakamın daha da yukseldiği görüldu. 1984 yıhnda kurulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri ise toplat- ma, zor alım ve imha kararlan- run alındığı önemli bir yargı or- ganı durumuna geldi. Kurulduk- lan yıldan bugüne yaklaşık 300'ü aşkın yayın için toplatma karan verilen DGM'lerde 30 ayn siyasi derginin 225 sayısı hakkında top- latma karan verildi. Çoğunlukla komünizm ve bölücülük propa- gandası yapıldığı savıyla alınan bu kararlar sonrasında açılan da- valarda dergi sorumluıan ve ya- zarları hakkında 2 bin yüı aşkın ağır hapis cezası istemiyle dava- lar açıldı. Dergi sorumlulanna ve yazarlanna bugüne kadar sonuç- lanan davalarda yaklaşık 250 yıl TDemokrasi özlemi engelleniyor' (Baftaraft 1. Sayfada) etmeye gayret ediyoruz. Bunu topluma bir defa daha tekrarla- makta yarar duyuyorum. Geçen yıllarda iktidarlann keyfı davranışlanndan, kaba kuvvetin- den ve yasalardan kaynaklanan kısıtlamalardan şikâyet ediyor- duk. Aradan bir yıl gecti. Üç şe- hit verdik. Matbaalann kapatıl- masına, arkadaşlanmızın sanık olarak yargı önune çıkanlmalan- na tanık olduk. BUdiğiniz gibi ha- ber alma ve bilgi edinme hakkı- nın variığının tartışıldıgı gttnler- de üç arkadaşunız hain kurşunla- ra bedef oldu. İkisinin katilleri belli. Birininki hâlâ meçhul. Çe- tin Emeç'e karşı girişilen menfur saldınyı bir defa daha lanetlemek isterim... Düşünceyi tekeDeştirmek iste- yenler devleti koruma sozleriyle milletin varhğını gönnemezlige yöndmişlerse ciddi bir tehlike var- dır." Basın Konseyi Başkam Oktay Ekşi de yüdönümü nedeniyle şu açıklamayı yaptı: "İçinde bulunduğurauz koşul- larda basımmızın bir bayramı ola- bilecegini ve bunu kutlayabilece- |ini kabul etmiyor ve bu nedenle de 24temmuzubasın bayramı ola- rak tanımıyoruz. Basıruımzın ger- çekten bayram yapacağı güne, yani basın ozgürlüğu gelişip kalıcı ha- le gelinceye değin de 24 temmuzu basın bayramı olarak tanımama- ya devam edeceğiz. Kaldı ki, ga- zetecilerin yuzlerce yıl agır hapis cezasına mahkûm olduğu bir ül- kede herbangi bir kimsenin basın bayramından söz etmesini de ya- dırgıyoruz. Sansüriin en aşağılık şekli olan kendi kendini sansür metodunun uygulandığı bir ülke- de sansüriin kalkmasının yıkionu- münün kutlanmasını anlamıyo- raz. Ülkemizde matbaalar tçişle- ri Bakanı'nın emriyle kapatılır, Olağanustü Hal Bolge Valisi'nin izin vermediği gerçeklerin kamu- oyu tarafından ögrenilmesine en- gel olnnur, benüz basılmamış der- gilerin yayınına süresiz yasak ko- nur, gazete ve dergjlerin paketleri daha okuyucuya ubşmadan, mat- baada müsadere edilir. meslektaş- lanmız göre> yaparken veya yap- tıklan için saldınya uğrar, horla- nırken yaşadığımız 24 temmuzla- ra bayram sevincinden çok huzün yakışır. Basınımız euni kolunu bağtayan ve sayılan 1551 bulan yasal engel- lerle siyasi ve idari baskılardan kurtalacak ve halkımıza tüm ger- çekleri iletme olanağına kavuşa- cakür." Türkiye Gazeteciler Sen- dikası Genel Başkanı Orhan Erinç'in açıklaması da şöyle: "Türk basını, sansüriin kaldın- lışıoın 82. yıldönümünde eskisin- den daha vahim ve kapsamlı so- nuçlar doğuran bir sansür döne- mini yaşamaktadır. 12 Mart 1971'den beri 24 temmuzu bayram olarak kutlamayan Türkiye Gaze- teciler Sendikası bu yıl da aynı uy- gulamayı sürdürmektedir. TGS'ye göre 24 temmuzlar sansüriin hal- kın haber alma ve haberlere ulaş- ma hakkının bir kez daha vurgu- landığı özel bir gündür. Ozellikle olağanüstu hallerle ilgili kanun hükmünde kararnamelerin Türk basınına getirdiği olağanüstu sı- mrlamalar, astronomik para ceza- lan ve matbaa kapatma uygula- malan Türk basınını. basın men- suplannı ve basın özgürlüğunu si- yasal iktidann deneümine sokma- >ı amaçlamaktadır. Kendine özgü ve kendinden yana bir tarafsızlık anlayısını sık sık vurgulayan ve ya- şama gecirmek isteyen siyasal ik- tidar, yasama ve yargı erklerinin işlertiginc de engeller koymakta- dır. Üstelik 12 Eylül'ün yarattığı baskıcı ortam da hâlâ halkımızın demokrasi ozlemini engellemekte- dir. Türkiye'de yasalarda bile ol- mayan yasaklar vaıtlır. Bugün fo- notd üe halkımızın gazetelere çek- mek istediği şikâyet telgraflan ön- lenmektedir. Yasalarda böyle bir yasak yoktur, ama gerçek hayatı- mızda vardır. 12 Eylül sonrasının bir genelgesi vuzunden bu telgraf- lar onienmektedir." Türkiye Yayıncılar Birliği Baş- kanı Aygören Dirim de şu acıkla- ziyaretleri. Kuruluş temsilcileri bugün 12.00'de Gazeteciler Cemi- yeti önünde toplanarak Cemiyet, TGS, ÇGD'den sonra yayım süre- siz durdurulan 2000'e Doğru ve Halk Gerçeği dergilerini ve Ilıcak Matbaası'nı zdyaret edecek. Üçün- cü etkinlik ise cezaevlerindeki ga- zetecileri ziyaret ve bunlara mek- tup gönderme olacak. Mektupta, "Sizier cezaevinde iken ne basın ne de halk özgürdnr" deniliyor. Kurulu temsilen Çanakkale ve Bayrampaşa cezaevlerindeki gaze- teci ve yazarlar ziyaret edilecek. 120 gazetecinin silah başvurusu Son dört ay içinde 120 gazete- cinin silah almak için emniyet ma- kamlarına başvurduğu öğrenildi. Gazeteciler Cemiyeti'nden yapılan yazılı açıklamada, ilk sayısı dün ağır hapis cezası verildığı saptan- dı. Siyasi içerikli düşünce dergile- ri ve gazetelerine ilişkin toplatma, kapatma, yargılama ve cezalan- dırma uygulamalanna en çok 12 Eylül sonrasında tanık olundu. Genellikle yasadışı bir örgütün yayın organını çıkarmakla suçla- nan dergi sorumlulan ve yazarla- nna yargılamalar sonrasında top- lam 5 bin yıl ağır hapis cezası ve- rildi. Ancak yargılamalarda suç olarak nitelendirilen her yazı için ayn ayn cezalandırmaya gidildı- ğinden bu kişilere verilen hapis ce- zalannda çok büyük anışlar gö- rüldü. örneğin Halkın Kurtuluş Dergisi Yazı Işleri müdürlerinden Veli Yümaz'a toplam 748 yıl ağır hapis cezası verildi. Şu anda ce- zaevinde bulunan gazetecilerin toplam hapis cezalanmn 3 bin 315 yıl 3 ay olduğu belirlendi. 13 ga- zeteci ise cezaevine girmemek için kaçak durumuna düştü. Ülkemizde basın özgürlüğünü kısıtlayan 151 yasa maddesi bu- lunurken yalnızca 1983-1988 yıl- lan arasında gazetecilere yönelik 171 ayn fiili saldın gerçekleşti. Bu olaylarda toplam 300 gazeteci sal- dınya uğradı. Son bir yılda ise 3 gazeteci silahlı saldın sonucu öl- Sansürü" adlı kitabı da bugün Gazeteciler Günü'nde dagjtırna çı- kacak. Ceza tehdidini "dolaylı sa'nsür", basının özgürce çalışma- sını engelleyen her şeyi "örtnlü sansür" olarak niteleyen Kabaca- lı, "12 Eylül dönemi. uygnlama- lanyla, yasalanyla, 1982 Anaya- sası'yla basın ozgürluğunu orta- dan kaldıran, antidemokratik geri bir hukuk sistemi yaratan bir buldozerdir" dedi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanvekili Rahmi Yildınm da yaptığı açıklamada, "Düşünce ve basın özgürlügüyle insan haklan- nın tam olarak işlerlige kavuşaca- gı güne kadar sansunin kaldınl- masının kullanmayacağını" söyle- yerek şöyle devam etti: "Yuzlerce yıla mahkûm yazıiş- leri mudürlerinin cezaevkrinde ol- dugu, mahkemelerin gazetecilerin uğrak yeri haline geldigi, en baş- 2. Abdülhamit'ten günümüze 24 Temmuz, 1908 2. Abdülhamit sansürünün sonu olduysa da basın hiçbir dönemde örtülü sansürden, dolayU sansürden kurtulamadı. Kimi sıkıyönetimli dönemlerde doğrudan sansür bile uyguiandı. 24 temmuzu sansüriin kalkmasından dolayı bayram etmek değil, her türlü sansürden, baskıdan uzak demokratik bir ortamda görev yapma dileğinin açığa vurulması anlamında değerlendirmeli. ALPAY KABACALI Osmanlı basını, ilk özel gazete Tercüman-ı Ah- val'in yayımlandığı 1860 ile 2. Abdülhamit'in tah- ta çıktığı ve ilk anayasanın yürürluğe konuldu- ğu 1876 arasında sansüriin çeşitli uygulamaları ile karşılaştı. Sadrazam Âli Paşa'nın 1867'de çı- kardığı kararnameyle Mahmnt Nedim Paşa'nm ikinci sadrazamlığı döneminde (1876) konulan ve ancak birkaç gun uygulanabilen sansür, ozellik- le anılmaya değer. 2. Abdülhamit, anayasamn verdiğı yetkiye da- yanarak meclisi kapattıktan ve ülkeyi koyu bir is- tibdat rejimiyle yönetmeye başladıktan sonra re- jimin bir ayağını sansüre yaslandırdı. Kapsamı- na yalnız gazete ve dergileri, kitaplan almakla ye- tinmeyen, tramvay biletlerine, ilanlara, konyak şi- şesi etiketlerine kadar akla gelen, gelmeyen her şeye uygulanan ve sonunda gülünç olan Abdül- hamit sansürü, 2. Meşrutiyet'in ilanına kadar sür- dü. O tarihte lstanbul'da dört gazete kalmıştı: Sa- ray yanlısı bir politika izleyen Tercüman-ı Ahval ve Saadet ile suya sabuna dokunmayan yazüan- nı bile sansürden güç bela geçirtebilen tkdam ve Sabah. 2. Meşrutiyet'in ilanının ertesi günü 24 Tem- muz 19O8'de Hüseyin Cahit'in (Yaiçın) yazısı ile Abdullah Zühtü'nün "Oh" başlıklı makalesi bir- leştirüerek Ikdam'ın başyazısı oluşturuldu. Sabah yazarlan da anayasamn yeniden yururlüğe konul- masından duyulan coşkuyu dile getirdiler. Yazı- lar dizildikten sonra sansür akla geldi. tkdam sa- hibi Ahmet Cevdet (Oran) ile Sabah sahibi Mlh- ran Efendi, aralannda anlaşarak provalan san- süre göndermemeyi, sansür memurlan gelirse içe- ri almamayı kararlaştırdılar. Gelen memurlan da "Gazete okutnuyor musunuz? Anayasa yürüriüğe girmiştir. Gazateferi sansür etmeye kalkışmak ağır bir suçtur" diyerek kapı dışarı ettiler. Bu olay Abdülhamit sansürünün sonu olduy- sa da basın hiçbir dönemde örtülü sansürden, do- laylı sansürden kurtulamadı. Kimi sıkıyönetimli dönemlerde doğnıdan, sansür büe uyguiandı. Gazeteciler Cemiyeti 1948'de Refık Halit Ka- ray'ın önerisiyle 24 Temmuz'un "Gazeteciler Günn" olarak kutlanması karannı aldı. Basının içinde bulunduğu koşullar göz önüne alımrsa bu- nu sansürün kalkmasından dolayı bayram etmek anlamında değil, her türlü sansürden, baskıdan uzak, demokratik bir ortamda görev yapma di- leğinin açığa vurulması olarak değerlendirmek ge- rekiyor. mayı yaptı: "2000 ydına yaklaşırken ve dün- yada demokrasi, insan haklan dogrultusunda güçlü bir yenilen- me yaşanırken, ülkemizde hiç de hak etmediğimiz uygulamalar sü- riiyor. Basın organlan yasaklam- yor, basımevleri kapatılabiliyor, kitaplar toplatılıyor. Yazıişleri müdürleri, yByıncılar, milyonlar- ca lirahk cezalara, hapis cezalan- na çarptınlıyor. Bu 24 temmuzda bir kez daha belirtmek istiyoruz: Zaman geçir- meden engelsiz bir demokrasinin yerleşmesi için bu doğrultudaki hukuksal düzenlemeler yapılma- h, düşünce özgürluğunün önünde- ki tüm engeller kaldınlmalıdır." Düşünceye Özgurluk Koordi- nasyon Kurulu da 24 temmuz için bir dizi etkinlik hazırladı. Kurul, basın özgürlüğü bilançosunun yer aldığı sansürü protesto eden bir ilan hazırladı. Kurulun ikinci et- kinliği de sansüre karşı dayanışma çıkan cemiyetin yayın organı "Bi- zim Gazete"nin bir haberi kaynak gösterilerek mart ayından bu ya- na ozellikle gazetelerin üst düzey yöneticileri ile yazarlann silah al- mak için başvunıda bulundukla- n kaydedildi. Açıklamada, silah edinme başvurulanmn "tasıma" ya da "bulundurma" biçiminde yapıldığı belirtildi. Şu ana kadar da 120 gazeteciden 34'ünün "bulundurma'' ruhsatı istediği ifa- de edildi. Aynca, yine gazetecilere yapılan son saldınlardan bu yana geçen dönemde koruma isteyen gazete- cilerin sayısında artış olduğu açık- lamada yer aldı. Korumalann ise "yakın koruma", "izleme", "bek- çi ya da polisle evin önünde nö- bet tutma" biçiminde gerçekleşti- rildiği ifade edildi. Kabacalı'nın kitabı Araştırmacı - yazar Alpay Ka- bacalı'nın "Türkiye'de Basın la anayasayla kurumlaştmlan san- sür ve sürgün kararnamesiyle da- ha da pekiştirildiği ve buna daya- nılarak mahkeme karan olmadan dergilerin ve matbaalann kapatıl- dıgı. kapatma tehdidinin günlük gazeteleri de otosansüre yöneltti- ği, kitap yakma ayıbımn orta yer- de durduğu ve gazetecilerin can güvenliği endişesi içinde görev yapmak zorunda kaldıklan koşul- larda ne basın bayramı olur. ne de sansüriin kaldınlmasuun yıldönü- mu kutlanır." PEN Yazarlar Derneği İkinci Başkam Şükran Kurdakul, sansü- rün kaldırıhşının 82. yıldönümü dolayısıyla bir açıklamada bulun- du. Kurdakul bilHirisinde "Sansü- riin kaldınhşının 82. yıldönümün- de sanat ve edebiyat adamlan, ya- zarlar, basın kuruluşlan, demok- rasiye inanmış tüm güçler 424 sa- yılı kararnamenin eski sansür uy- gulamalarından daha çağdışı ya- saklarla donatılmış olduğu göruşündedirier" dedi. duruldü. Toplatme ve yasaklamaya ne- den olan en fazla "Devledn te- mel nizamını degiştirmek için komüniznı ve bölücü propa- ganda yapmayı yasaklayan TCK'nın 141 ve 142. laikliğe ay- kın propaganda yapmayı yasak- layan 163. yurtdışında Türkiye aleyhinde ve milli menfaatlere ay- kın propaganda yapmayı yasak- layan 140., devlet büyuklerine ve hükümetin manevi şahsiyetine ha- kareti yasaklayan 158 ve 159. ya- salann suç saydığı eylemlerin övülmesini yasaklayan 311 ve 312. genel ahlaka yakın noüsteh- cen yayın yapılmasını yasaklayan 426 ve 427. maddeler" gerekçe gösterildi. Bunlann dışında 5680 sayılı Basın Yasası'nın basını en- gelleyen bazı maddeleriyle birlikte Polis Vazife ve Selahiyetleri Ka- nunu'nda ahlak ve umumi terbi- yeye avkın yayınlann toplatüması yetki'.inin verilmesi, 1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Ko- ruma Kanunu ile Sıkıyönetim ve olağanüstu hal dönemlerinde ya- yımların izne bağlanması, sımr- landırılması, toplatılması ve da- ğıtımlannın engellenmesi hüküm- leri diğer basın özgürlüğünü en- gelleyen yasal ıdüzenlemeleri oluş turuyor. 2000'e Doğru dergisi düzenledi "TürkiyerAT n k l T semînerine KHKengeH Haber Merkezi — Federal Al- man Saar Çevrebilim Vakfı ile 2000'e Doğru dergisinin düzenle- diği Türkiye-AT ilişkileri konulu semineri îstanbul Valiliği'nin ya- sakladığı bildirildi. 2000'e Doğru dergisinden yapı- lan yazılı açıklamaya göre emni- yet müdürlüğünden dergi sahibi Mehmet Sabuncu'ya gönderilen 6455 sayılı yazıda, "424 sayılı ka- nun hükmündeki kararnamenin 1/a maddesi gereğince tçişleri Ba- kanhğı'nca her turiü faaliyetiniz durdurulduğundan seminer tertip- lemeniz uygun görulmemiştir" deniliyor. Yaah açıklamada, der- gi sahibine gönderilen yazının al- tında Vali Yardımcısı Osman Gürbüı'ün imzasınm bulunduğu belirtildi. 300 milyonluk (Baştarafı 1. Sayfada) arabasının anahtannı alarak dışa- nya çıktıklan öğrenildi. Murat 131 marka 34 Z 2682 plakalı otomobille, banka önün- den hızla uzaklaşan silahlı 4 soy- guncunun, Fatih Sultan Mehmet Köpriisü girişinde arabayı ve ban- ka güvenlik görevlisinden aldık- lan tabancayı bırakarak izlerini kaybettirdikleri belirtildi. Bankadaki memurların alarm ziline basmasıyla olay sonrası şu- beye gelen güvenlik görevlileri, soygunculara ilişkin ipuçları elde etmeye cahştılar. Yapı Kredi Ban- kası Genel Müdür Yardıması Kadri Akbulut. olay sonrası şu- beye gelerek, polis yetkililerinden ve personelden soygun hakkında bilgi aldı. Bankadabulunan 7 per- sonel, olayla ilgili ifadeleri alın- mak üzere Asayiş Şube Müdürlü- ğü'ne götürüldü. Îstanbul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı, dört soyguncunun eşkalinin belirlendiğini ve bu ki- şilerin robot resimlerinin çizümesi amacıyla çalışmalara başlandığı- m bildirdi. Soygunun 25 dakika- lık gecikmeyle polise haber veril- diğini belirten Ardalı, kaçışta kul- lamlan otomobilin, gaspedilen si- lahla birlikte bulunduğunu söyle- di. Olayı üstlenen olmadığım kay- deden Ardalı, Siyasi ve Asayiş Şu- be ekiplerinin soruşturmayı yürüt- tüğünü bildirdi. Bu arada, Garanti Bankası tz- mir Karşıyaka Şubesı'nde kimli- ği belirlenemeyen bir kişi, banka memuresinin «lindeki 4 milyon 800 bin lirayı alarak kaçtı. Saat 14.10 sıralarında meyda- na gelen olayda, memure Pınar Şehirli'nin elinden parayı alıp ka- çan soyguncunun yakalanması için çalışmalara başlandığı bildi- rildi. Öte yandan, bir süre önce tz- mir Tanm tl Müdürlüğü soygu- nunu gerçekleştiren 6 kişiden 4'ünün yakalandığı açıklandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle