25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 1990 +*** HABERLERİN DEVAM CUMHURİYET/17 ARDENDAKI GERCEK(Baftarafı 1. Sayfada) başkanı, günümüzün DMP li- deri Bedrettin Dalan bir açık- lama yapmıştır. Açıklamaya göre 26 Mart yerel seçimlerin- den önce özal, kardeşi Korkut Özal'ın isteğine uyarak Dalan- ian Sultanbeyli'ye su vermesi- ni istemiştir. Bu isteğin altında yatan gerekçe nedir? ömerli Barajı bölgesi içinde bulunan kaçak kent Sultanbeyli, Korkut özal'ın özel olarak ilgilendiği siyasal ve dinsel bir renk taşı- maktadır. Sayın Bedrettin Da- lan, "Baskanhğınu riske ederek buna yanaşmadım; suyu seçim vasıtası olarak kullanmadım; ama o aile kullanmak istedi" demiştir. Tiirkiye'de halkın sağlığına ilişkin en temel hizmetler seçim silahı olarak kullamlabilmekte- dir. Bugün durum daha ağırlaş- mış bir biçimde gündemdedir. lstanbul susuzluktan boğulu- yor, ama Özal-Dalan tartışması siyasal bir hesaplaşmamn içe- riğini taşıyor. Iktidarda ANAP var ve hükümetin başı görü- nüşte Yıldırım Akbulul'tur, ama lstanbul Belediye Başka- nı Nurettin Sözen, Istanbul'un su sorununu çözmek için Cum- hurbaşkanı özal a başvurmak zorunda bırakıhyor. lstanbul un su sorununun çözümünün özal'ın elinde olduğu imajını yaratmak için elden gelen her türlü propaganda yapılıyor. Devlet ciddiyeti sıfıra indirgen- mektedir. lstanbul susuzluktan S.O.S. işaretleri verirken, siya- sal oyunlar önplanda sahnelen- mektedir. Tiirkiye'de artık Akbulut hü- kümeti yoktur. Herşeyin "Baş- kan Baba"da başlayıp bittiğine Splkın inanması için lstanbul 1 ^}t susuzluğu da kullanümak- tadır. • • • AzîzNesin, Tbmris Uyar'a tazminat ödeyecek İstanbul Haber Servisi — Tür- kiye Yazarlar Sendikası eski Baş- kanı Aziz Nesio yazar Tomris Uyar'a 3 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm oldu. Aziz Ne- sin'in 1989 aralık ayında Yazar- lar Sendikası Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada kendisine ha- karet ettiği gerekçesiyle Uyar ta- rafından lstanbul 10. Hukuk Mahkemesi'nde açılan dava dün sonuçlandı. Mahkeme, Aziz Ne- sin'in, sendika genel kumlunda sendika yönetimini eleştiren Tom- ris Uyar'a hitaben, "Tomris Uyar ba sözleri edebildigine göre ken- disinde atanma yoktur. Elini vic- danına degil, sarhoşlukla başka bir yerine koymuş olmahdır" şek- lindeki sözlerinde ve 2000'e Doğ- ru dergısinde yer alan sözlerinde hakaret bulunduğunu sabit göre- -•k 3 milyon lira tazminat ödeme- e karar verdi. Dalaırdan ÖzaPa suçlamaDalan, Turgut Özal, kardeşi Korkut Özal'ın isteğine uyup Ömerli Barajı havzası içindeki Sultanbeyli'ye su vermemizi istedi. Başkanhğımı riske ederek buna yanaşmadım. Suyu seçim vasıtası olarak kullanmadım' dedi. tstanbul Haber Servisi —Eski tarihte bu rakam 1 milyon 510 bin lstanbul Belediye Başkanı ve De- mokrat Merkez Parti Genel Baş- kanı Bedrettin Dalan, Cumhur- başkanı Torguf Özal'a Istanbul'- un su sorunu başta olmak üzere ekonomik ve dış politika konula- nnda suçlamalarda bulundu. Da- lan, cumhurbaşkanının, kardeşi Korkut Özal'ın isteğine uyup 25 Mart 1989'daki yerel seçimlerden önce ömerli Barajı havzası için- deki "kaçak kent" Sultanbeyli'- ye su verilmesini istediğini bildir- di. Dalan, "Bunun için mücade- le etti. Ben başkanhğunı riske ede- rek buna yanaşmadım. Suyu se- çim vasıtası olarak kullanmadım. Ama o aile kullanmak istedi" de- di. Su sorununun çözümü için akıllı bir yönetime ihtiyaç olduğu- nu da öne süren Dalan, Özal'ı bir kararname çıkartarak, ISKf'yi bağımsız kuruluş halıne getirme- si ve arkadaşlanna görev verilme- si çağnsında bulundu. Dalan, bu açıklamalarını dün düzenledi|i basın toplantısında yaptı. Cumhurbaşkaru özal, geçen pazartesi günü Mahmutbey- Kumburgaz otoyolunun açılışın- dan sonra yaptığı basın toplantı- sında, 1989 yerel seçimleri önce- sinde kuraklığa karşın kente faz- la su verilmesinin bugünkü susuz- lukta büyük payı olduğunu söy- lemişti. Özal, konuşmasında Be- lediye Başkanı Nurettin Sözen'i ise eleştirmemeye özen göstermiş- ti. Bu gelişmeler karşısında tstan- bul Belediye Başkanı Nurettin Sö- zen, Cumhurbaşkanı özal'ın ilk kez eski Belediye Başkanı Dalan'ı su için eleştirrnesi konusunda, "Bu konuda bir şey söylemeyece- gim. Çünkii yine Dalan komplek- sine kapıldı gibi yorumlar yapüacaktır" diye konuştu. Su- suzluğun tırmanmaya başlama- sından aylar sonra ilk kez Cum- hurbaşkanı özal'la görüşmek için randevu almayı başaran Sözen, bugün Cumhurbaşkanlığı Köş- kü'nde gerçekleşecek görüşme için de "Kendisiyle daha önce randevumuz vardı. Çanakkale Belediye Başkanı'na yapılan na- reketten sonra Marmara ve Bo- gazlar Belediyeler Birliği'nin ola- ğaniistü toplantısı nedeniyle ran- devu gerçekleşmedi. Tekrar ran- devu talep ettik. Kendisiyle yeni- den su ve diger konulan göriişece- ğiz" dedi. Cumhurbaşkanı özal'ın, önce- ki gün yaptığı basın toplantısın- da eski belediye yönetimine yö- nelttiği eleştirüerden sonra eski Belediye Başkaru Bedrettin Da- lan, dün tstanbul'daki Mermer Köşk'te bir basın toplantısı dü- zenledi. Dalan'ın toplantıda Cumhurbaşkaru Özal'a ve gaze- tecilerin sorulanna yanıtlan şöyle: "Sayın Özal, tstanbul'an 1.5 yıl sonraki susuzluğunu benim üzerime yıkan bir konuşma yap- mış. Konulara eskisi kadar vakıf olmadığı için verdiği bilgiler ya- nıltıcıdır. İstanbul'a giderayak çok su verdiğimiz için susuz kal- dıgını söylemiş. Biz lstanbul'u su- suz bırakmadık. Goreve geidigi- miz yıl giinlök verilen su 929 bin metreküptü. Görevi bırakbğımız metreküp oldu. Darlık ve Büyük- çekmece barajlanıu dolu bırakük. Bu barajların kurdelasını Sayın Özal kesti. Bilmemesi mümkiin değil. Eğer bildiği halde bu şekil- de konuşuyorsa, biz DMP olarak ANAP içindeki bir grubu rahat- sız ettiğimizi sanıyorduk. ANAP'ta bir grup rahatsız ol- muştu. Anlaşılan Sayın Cumhur- başkanı rahatsız olmuş. Sorun su değil. İşletmecilik sorunu. İstan- bul 3-4 yıl daha baraj yapılmadan mevcut suyla doyar, artar bile. Sayın Özal, madem gölge basba- kan gibi çalışıyor. Elinde karar- name yetkisi var. Bir karamamey- le İSKİ'yi bağımsız hale getirsin. Biz de sorunu çözelim. Sözümüz senettir. Melen Çayı projesi afa- kidir. Ne balona ne de bombaya ihtiyaç var." —Sayın Özal, sizi seçim önce- sinde fazla su vermekle suçladı. O dönemde sizi uyarmış mıydı? DALAN—Hayır. Bilakis ken- disi, kardeşi Korkut özal'ın iste- ğine uyup Ömerli Barajı havzası içindeki Sultanbeyli'ye su verme- mizi istedi. Bunun için mücadele etti. Ben başkanlığımı riske ede- rek buna yanaşmadım. Suyu se- çim vasıtası olarak kullanmadım. Ama o aile kullanmak istedi. —Su sorununun çözümü için fînans gerekmeyecek mi? DALAN—Kimseden finans is- temem. Devlet para vermedi, o da sorun değil. lstanbul'da 10 şirket biliyomm. Yap-işlet-devret yön- temiyle bu şirketler baraj yapma- ya talip. Bizim zamammızda pro- jeler somununa kadar haarlandı. Istanbul'un imkânları değil, yö- neticiler çaresiz. Toplanüda Dalan, lstanbul Be- lediye Başkanı Sözen'in her konu- da pireyi deve yapmasına karşın, su konusunda kendisine bu kadar suçlama getirmediğini de vurgu- layarak Cumhurbaşkanı özal'ın kendisine yönelik suçlamalannın düşündürücü olduğunu söyledi. DMP lideri Dalan, dün basın toplantısında aynca çeşitli ekono- mik ve dış politika konulannda- ki göriişlerini açıkladı, Türkiye'- nin bugün milyonların kan ağla- dığı bir ülke durumuna getirildi- ğini söyleyen Dalan, ülkede "mi- ras yedi" gibi davranıldığını ve Türk insanının ekonomik gelece- ğinin ipotek altına alındığım ifa- de etti. DMP lideri bu konuda şöyle dedi: "Tiirkiye'de son zamanlarda uygulanan kur politikalanyla ih- racat devamlı aşağıya dojjru in- mektedir. Çok övıinülen cari iş- lemler dengesi, bu yıhn ilk dört ayında 1 milyar 160 milyon dolar açık vermiştir. tç borçlar 60 tril- yona yaklaşmıştır. Mayıs ayında 2.5 milyar dolarlık ithalata kar- şıhk 950 milyon dolar ihracat ger- çekleşebilmtştir. Bu farklan, bu borçlan kim ödeyecek, bunu sor- mak her vatandaşın hakkıdır." Türkiye'de önceüklerin şaşırtıl- dığını öne süren Bedrettin Dalan, üretime yönelik yatmmlann ya- pılmadıgını vurgulayarak, bugün yapılan yatırunlann bir süre "buz dolabı"na kaldınlması gerektiğini söyleyen Dalan, "Bu gibi yaürun- lar beUi bir zümrenin refahını art- bnrken, genelde Türk balkının sosyal refabını aşağıya çekmektedir" diye konuştu. DMP lideri, Cumhurbaşkanı Özal'ı, "Gölge başbakan, gölge bakaniar kurnlu" olarak niteledi. Dalan, bu konuda, "Türkiye'nin bugün birçok iç ve dış sorunu var- ken, bunlara ilaveten, Cumhur- başkanlıgı meselesi çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı'nın statüsü anayasa geregi davranış biçimle- rinin doğru düriist saptanması ve anayasaya uygun bale getirilmesi hadisesi ortaya çıkmıştır" biçi- minde konuştu. Dalan daha son- ra şunları söyledi: "Sayın Özal, Cumhurbaşkanı sıfadyla, ülkenin başbakan ve ba- kan düzeyinde konuşulması gere- ken meseleleri hakkında göruş bil- diriliyor ve yanıltıcı bilgiler veri- yor. Bu y anılOcı bilgilerie, gerçek- ten Türkiye yönetiliyorsa, işte ger- çekten vahim bir olay ortaya çık- maktadır. Hem anayasal bir so- run hem de reel olarak ülkenin yanlış idare edilme korkusu gide- rek artmaktadır." Cumhurbaşkanı özal'ın dış po- litika konularındaki açıklamala- nnın da "tutarsızfıklaria" dolu olduğunu öne süren Dalan, "Bir bakıyorsunuz Sayın Özal, Suri- ye'ye savaş ilan ederiz diyor, bir bakıyorsunuz Yunanistan'la son derece yakın ilişkiler içerisine gi- riyor, ardından da savaş ilan ede- riz diyorsunuz. Diğer taraftan, Jivkov'a çağnda bulunuyor, ka- pılan açıyor ondan sonra da ken- di vatandaşlanna kapılan kapa- tıyor. Bunlar gerçekten ağırbaslı kararlı, Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' kavramıyla saygın bir Türkiye Cumhuriyeti devleti dıs ayasetine uygun olmayan dav- ranışlardır. Türk dış siyasetinin oluşturulup, ayak üstü konuşul- madıgı günler hasretle beklenmektedir" dedi. Kaçak kent olayı neydi? tstanbul Haber Servisi — Es- ki Belediye Başkanı Bedreıtin Dalan'la Özal ailesini su konu- sunda karşı karsıya getiren Sul- tanbeyli, adım 1985'te duyur- maya başladı. Cumhuriyet dö- neminden önc^ saraym bir çift- liği olan yöre, İstanbul'un en büyük su rezervinden ömerii Barajı'nın su havzası içinde ka- lıyor. Üsküdar'a 30 kilometre uzaktaki yörede, 1957'de 625 olan nüfus, 1985'te 3 bine yük- seldi. O tarihten sonra kaçak yapılaşmaya açılan yörede yük- selen arsa flyatian arsa rnafya- sının iştahıru çekti. Nüfus 1989 yerel seçimlerinden önce 120 bi- ne ulaştı. Devlet arazileri Uze- rindeki kaçak yapılaşmada mafyaıun yanı sıra dinci grup- Iarın da etkili oldu|u vurgula- nırken, eski Usküdar belediye- si yönetiminin ANAP içindeki bir grubun isteğiyle buradaki kaçak yapılaşmayı uzaktan iz- lediği belirtiliyordu. Bu konu- da Anakent Belediye Başkanı Dalan'la Üsküdar Belediyesi arasında da bir gerginlik oldu- ğu belirtiliyorda 8 katb, altya- ptsız tamamen kaçak binaların oluşturduğu Sultanbeyli yıkıl- mak yerine 5 Mayıs 1987'de "Belediye" teşkilatı kurulacak beldeler arasına alındı. Bedret- tin Dalan, yerel seçim öncesi, yöreye su vermeyeceğini böyle- ce buradaki oiuşacak atık suyu önieyeceğini belirtirken, susuz yörede inşaatlar yükselmeyi sürdürdü. 26 Mart seçimlerin- de Refah Partisi adayı Aii Na- bi Koçak belediye başkanı oldu. Belediye bugün çoğünluğu ka- çak 23 bin konut bulunuyor. Önce dayanışma, sonra 'kavga' KEMAL KÜÇÜK Eski Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın, görev yaptığı 1984-1989 yılları arasında, lstanbul'da özellikle su konusun- daki birçok projenin gerçekleştirümesinde Turgut Özal'la önemii bir "dayanışma" içinde olduğu gözleniyordu. Dalan'ın, işle- rin hızlandırılması ya da işi sahiplenecek merci konusunda Başbakan'ın direkt emir- leri ile gördüğü "destek" çoğunluktaydı. Bedrettin Dalan'ın birçok yerde dile getir- diği bu destek 3 değişik olayda "belirleyici olmuştu". 1984-1989 arasındaki 3 önemii olay şöyle gelişti: 1 23 Kasım 1981 tarihinde 20560 sayılı yasayla belediyeden ayn özerk bir kuru- luş olarak kurulan tstanbul Su ve Kanali- zasyon ldaresi (İSKİ), 1984 martında Bed- rettin Dalan'ın göreve geldiğinde de özerk- liğini sürdürüyordu. tlk kez ilçe belediyelerinin üzerinde met- ropol yönetime dönüştürülen anakent bele- diyesinin başındaki Dalan'ın ilk girişimi IS- Kl'yi belediyeye bağlı bir "dış müdürlük" haline getirmek oldu. Bu konuda ilk günden sürdürdüğü ısrar- lı tavrını o dönemin Başbakanı özal'a "15 ilçe belediyesine hâkim bir anakent beledi- yesi su ve kanalizasyonu elinde tutmazsa iş yapamaz" diyen Dalan, Başbakan özal'ın "oluru" üzerine bu isteğine de kısa yoldan ulaştı. 23 Mayıs 1984 tarihinde, seçimden yaklaşık 2 ay sonra hızlı bir yasa değişikli- ğiyle İSKİ, anakent belediyesine bağlandı. Belediye Başkam Dalan da böylece 1990 yılı bütçesi 1 trilyon lira olan tSKl'nin yönetim kurulu başkam oluyordu. Daha sonra anakent belediyesinin yurtdı- şından alacağı trilyonluk borçlann yarısmı kullanacak olan İSKİ, yine Dalan'ın ısrany- la DSİ'nin işlerine "el atıyordu." 2Belediye Başkanı Dalan'ın en çok zor- landığı bir konuda yine imdada Başba- kan Özal yetişiyordu. Istanbul'da DSt ta- rafından projelendirilen ve yapımı tamam- lanmak üzere olan Büyükçekmece Barajı'- nın antma tesisleri ile isale hattının yapımı- nın ISKl'ye devrini isteyen Dalan, daha da "ileri giderek" DSİ tarafından projesi ya- pılıp inşaat ihalesine çıkılan Darlık Barajı'- nı da tSKt'nin yapmasını istiyordu. Başbakan Özal ısrarla "DSİ 5 yılda ya- pacagım diyor, biz 2 yılda bitirecegiz. DSİ bunu uzatır" diyordu. DSt yetkililerinin ve tstanbul'daki DSt Bölge Müdürlüğü'nün büyük tepkisine karşın Dalan'ın son umu- du Başbakan Özal'dı. lSKl'nin bunu yapa- cak teknik personeli ve parası yoktu. Ve Özal ve Dalan, belediyenin böyle büyük bir işin parasıru nereden bulacağı konusunda bir araya gelip formül aradılar. Ve sonunda özal'ın verdiği emirle sorun bir anda çözül- dü. DSt'nin ihalesini yaptığı baraj ihalesini İSKİ tekrar yaptı ve özal'ın emriyle Darlık'- ta müteahhide ödenecek para, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Idaresi'nce belediyeye, oradan da Darlık müteahhidine ödenecek- ti. Dahası, Dalan'ın isteğiyle DSt'nin tstan- bul'daki bölge müdürlüğü de lağvediliyor- du. Darlık Barajı'nın 1988'deki su tutma tö- reninde Dalan, Başbakan özal'a bu neden- le, "teşekkürediyordu." özal da "Bedret- tin Bcy suya az zam yaplı, daha çok yap- ması gerek. Böylece bu baraj kendini kısa sürede amorti edecek" diyordu. 3Dalan'la Özal arasında su konusunda iki tarafa da tedirginlik verici son olay ise 1988 yılı şubat ayında yaşandı. Darlık Ba- rajı 'nın suyu kente aktarabilmek için Ömerli-Çamlıca arasındaki ana isale hattı- na paralel ikinci bir isale hattının da çok hızlı yapılması gerekiyordu. Dalan, teknisyenle- rin, "6 ayda mümkün degil" dedikleri hat- tın yapılabilmesi için tSKl'ye emir vererek en hızlı yapıma uygun olan çelik spiral bo- ru için ihale açılmasını istedi. thale açıldı. Ancak en diişük fıyatı veren bir firma iha- leyi kazanacagj anda beton boru imal eden fırmaların da ihaleye sokulması onalığı ka- rıştırdı. Hızlı ihalede en düşük teklifı veren çelik spiral boru fabrikası ihalede haksızlık yapıldığını ve beton boruculann haksız ye- re ihaleye sokulduğunu belirterek, hazırla- dıkları dosyayı Başbakan özal'a ulaştırdı- lar. Özal'ın Mısır'a yapüğı geziden dönü- şünde havaalanında Başkan Dalan'a "Ne oluyor" diye sorduğu dosya, Dalan'a yeni bir sorun yaratıyordu. Dalan, spiral borunun sahiplerinin parti içindeki Nakşibendi grubu kullandıkların- dan yakınıyordu. Hatta belediyede sürekli dolaşan yaşlı bir Naksi ileri geleninin dos- yayı takip ettiğini belirtiyordu. Başbakan'la bu konuda uzun süren bir görüşme yapan Dalan, özal'ı sonunda "ik- na ettiğini" belirterek "boru dosyasım" ka- patıyordu. "Boru dosyası" Dalan'ın su ko- nulu, ama parti içinde siyasi boyutu da olan Başbakan'dan anlayış gördüğü önemii bir olaydı. CÛNEYTARCAYÛREKyaz.yor (Boftarafı 1. Sayfada) "Ne istersen vaat et. Sakın esirgeme" buyruğunu veriyor. Sanki yeni bir gerçekmiş gibi bunda ne var, diyecekler çıkabi- lir. Doğru. Basınımızın kılıç gibi kalem kullanan ustaları TO'nün anayasaya vız diyen eyiemterine olağan bir işlevde buiunuyormuş gibi şapka çıkardıktan sonra... Çankaya'nın tarafsız konumunu bir parti lideri, bir başbakan gibi hiçe saymasına 'alışmak' gere- kiyor. Tabii kamuoyuna mal olan 'alışmak' sözcüğü aslında de- mokrasiyi gereklehye görme öz- lemi çekenlerin dilinde 'tanımamak' biçiminde kullanılı- yor. Varsın olsun. Baş köşelere oturan kılıç gibi kalem kullanan- lara, kredı, yeni yatırım zorlukları çekenler için ömeğin Marmaris'- in kimi koyları Kâbe gibi. İş adamı yatlarla koyları ziya- rete gidiyor. Kirnileri de kurtulu- şu sütunlarda TÖ'ye yelken aça- rak buluyor. Küçük Amerika'ya dönüşen Türkiyemiz'de, bütün bunlar, büyük gelişmenin ka- nıtları. Gazete tesisi açınca basın üzerinde nutuk çekmemek olma- yacağına göre TÖ görev yapar- ken vatandaşlar arasında ayırım yapmadığını söyledikten sonra "Ben bundan 'nefret' ediyorum düşüncesiyie yazı yazıiamaz" di- yor. TV 'nefret' sözcüğünü içşren cümleyi kendi sesinden veriyor. Kimler, kimden nefret ediyor? Vatandaşlar arasında aynm yap- mamakla övünen TÖ, vatandaş yazarları bölüyor. Kimin nefret- le yazdığını söylemiyor, ad ver- miyor, ama kpinden geçenleri belli ediyor. iktidara geldikten hemen son- ra basını ikiye ayıranın bizzat kendisi olduğunu unutuyor. Ke- mikleşen olumsuz duygularla iç ve dış gezilerine ancak kendine yanlı yazar çizerleri hem de ga- zetelere isim dikte ederek çağı- ranın yine kendisi olduğundan soz etmiyor. Çankaya'ya çıktı, hâlâ aynı duygularla davranıyor basına. Bu nedenle 'nefret' soz- cüğünün kaynağı kim ve neresi, fazla araştırmak gerekmiyor. İki cümlelik eleştiriye yirmi cümle övücü unsurlar katanları tarafsız yazar görmeye alışanla- rın, basının ulusallıktan çıkarak yabancı sermayenin maddi, si- yasal oyunlarına alet olmasına çanak tutması doğrusu yadır- ganmıyor. TÖ'ye alışmak ya da alışma- Bayrampaşa seçimi mak noktasında sadece kimi ba- sın erbabı yardımcı olmuyor. Si- yasal kimi merkezierde doğrusu sade insanlara açıklanması zor girişimlerde bulunuyor. inönü, önceki gün TÖ'nün bir cumhurbaşkanı değil, devletin verdiği olanakları kullanan bir parti başkanı olduğunu söyledi. Bir cumhurbaşkanı olduğunun farkında bulunmadığını ekledi. Etimesgut belediye başkanına TÖ'nün verdiği kısa buyruk, İnö- nü'yü haklı çıkaracak taze örnek. Ne var ki bugün bir başka ge- lişmeyi izlemeye hazırlanıyoruz. İstanbul Haber Merkezi'mizin söylediği gibi "büyük bir sürpriz" olmazsa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sö- zen, bugün Çankaya'da TÖ'yü ziyaret edecek. Görüşmenin iki amacı olduğunu, Sözen'in bası- na söylediklerinden öğrendik. İs- tanbul'un "su sorunu için yardım isteyecek, Macaristan'dan getirt- meyi planladığı 650 otobüs için banka teminatı sağlamaya" ça- lışacak. Nerede? Çankaya'da! İnönü, TÖ'nün tarafsız bir cumhurbaşkanı gibi davranma- sını, hükümet işlerinden elini çekmesini sürekli isterken SHP'Iİ belediye başkanımız. -kuşkusuz genel merkezin onayıyla- TÖ'yü hükümet veya hükümetin başı gibi labul ederek icraya ait kc- nularda 'destek ve yardım" iste- meye gidiyor. İnönü'nün açıkla- dığı politikaya göre bu ikllemli uygulamanın adı, "Betediyelerin iktidarla iyi geçinmesi, cumhur- başkanına karşı politik davranış- ların kendine yani genel merke- ze bırakılması." İster istemez akla şu soru ta- kılıyor. istanbul Belediye Başka- nı bir hükümet dururken TÖ'ye gitmekle asıl hükümetin, Türki- ye'yi her açıdan yöneten kudre- tin anayasaya karşın TÖ olduğu- nu kabul etmiyor mu? Kuşkusuz İnönü, bu tersliğin soru biçiminde önüne geleceği- nin bilincinde. Hûkümetten işin çıkması için TÖ'nün işareti ge- rektiğini söyteyerek halka hizmet yolunun kapatılmamasına çalış- tığını öne sürebilir. İşte o zaman ya Sözen'in doğru yaptığı ya da İnönü'nün parti genel başkanı gi- bi davranarak TÖ'nün bugünkü konumunu yadsıdığı ortaya çı- kar. Hangisi geçerti? SHP'nin açtığı yoia bir bakar mısınız? Dışardan getirilecek otobüsler için banka güvencesini bile Çankaya'da arıyor. Ötesini siz tamamlayın. Ülkenin yaşadığı rejimin adını bulabilirseniz bulun! Sözen: Bu maçı s kazaııacağız Artık her yol Berlin'e çıkıyor Radyo Televizyon Yıiksek Kurulu'nun kararı:B (Şaftarafı 1. Sayfada) Avrupalı- lar Berlin'de talih arıyor. Gelen- ler, kendi vatandaşlanmn belki de en atakları, en maceraperestleri, en cesurlan. Batı'mn başkenti Bonn, Belçi- ka'ya, Fransa'ya yakın. Alman birleşraesi Bonn'da masa başında tartışüırken Berlin'de sokakta, meyhanede, fabrikada, parkta fi- ilen yaşanıyor. Berün'e Danzig veya Prag, hem maddi hem de manevi olarak Bonn'dan çok da- ha yakın. Doğu'yla Batı'mn ke- siştiği, 3.5 milyon nüfuslu Berlin belki şu anda dünyamn en ilginç kenti ve bu özelliğini uzun süre korumaya aday. Otuz iki yaşındaki sanşın Ilo- na Batı Berlin'de kaçak çalışan binlerce Polonyalı'dan biri. Ama o, burada "dünyamn en eski meslegini" icra edip, flyat düşür- dükleri için yerli fahişelerin gaza- bını üzerine çeken Polonyah ka- dınlardan değil. Ilona saatte 10 Mark'a (16 bin TL) Batı Berlinli- lerin evlerini temizliyor. Yasa di- ğer Polonyalılar gibi ona da yıl- da üç ay süreyle Batı Berlin'de kalma izni veriyor. Nazd iktidan- mn Polonya'ya yaptıklanmn kar- şılığı olarak elde edilen bu hakkı Polonyaiılar son zerresine kadar kullanıyor. Ilona da Varşova'dan kalkıp Batı Berlin'e geliyor. Üç ay ken- di deyimiyle "ber türlü namuslu işi" yapıyor ve para biriktiriyor. Berlin'de oturan akrabasının ya- nında kaldığı bu süre içinde Var- şova'da oturan ve fabrikada ça- Iışan kocasıyla iki çocuğunu hiç görmüyor. Kacak temizlik işine el atıp ön- ce bizim kadmlanmıza, sonra da Polonyalılara rakip çıkanlar ise Doğu AJmanlar. Regine, Doğu Berlin'de Aleksander Meyda- nı'ndaki üstü kapah pazarda mey- ve sebze satıyor. Pazarcı kadın Regine, işi biter bitmez aksam sa- atlerinde Batı'ya koşup temizlik işine kolları sıvıyor. Regine'ye, birleşme hakkında ne hissettiğini, ne düşündüğünü soruyoruz. Batı'ya ayak basan bütün Doğulular gibi o da biraz ezik, çekingen ve temkinli, "çok iyi oMu" diyor önce. Deutsche Mark'ın gelişine sevindiklerini ama durumun düzelmesi için da- ha çok beklemeleri gerektiğini söylüyor. Markın polisi Batı'mn zenginliğini bir çırpıda getirmi- yor. " A m a " diyor Regine, "Markla kapiulizm gelmeselerdi bizim şirketler en geç bu Noel'de iflas bayrağını çekecekti. Şimdi kurtanna operasyonu diye bir şey başlattılar. Durumumuz öyle de kötüydü böyle de. Ama arük ber- şey yalnız daha iyiye gidebilir." Kırk beş yaşındaki, üç çocuk anası Regine, Doğu Almanlann ağzından düşmeyen "Her şey jyi olacak" sözünü bir dua gibi tek- rarlayıp duruyor. "Biz de Alma- nız, ama çok çektik büyüUerimiz- den" diyor. Doğu'daİd "kansız devrim"den sonra ortaya çıkan skandallar, yönetici kadronun rüşvet ve yolsuzluk olayları onu de herkes gibi büyük hayal kmk- lığına uğratmış. Regine'nin Batı'da en çok şaş- tığı şeylerden biri, koskoca apart- BURSA HÎPODROMU^NDAN FÎKRET DAĞLIOĞLU Atom ve Fatih şaıısb1. AYAK: Bu yarışa itina ile hazırlanan Adanagüzeli'ni baş- ta tutuyoruz. Form durumunu beğendiğimiz Ercanbey rakibi- dir. Sürprizde Alnasip. 2. AYAK: tstanbul'daki yarı- şını beğendiğimiz Serdar'ı baş- ta tutuyoruz. Yabn rakibi form- da olan Golden Silk'tir. Ahsen ve Çobankızı tabelarun diğer at- larıdır. 4. AYAK: Bu rakiplerini geçen Çetilla yine en şanslı at olarak görünüyor. Form durumu iyi olan Atılgan rakibidir. Eray ve Yeniay tabelayı tamamlar. 5. AYAK: Çok iyi bir form durumu gösteren Atom'u başta tutuyoruz. Rakibi Prensigör ve Pedroso olur. Sürprizde Vivaldi ve Achtung şanslı. 6. AYAK: tlerleyen yaşına rağ- 3. AYAK: Bursa'da her yarı- şında çok istikrarlı koşan ve du- rumunu beğendiğimiz Silver fa- vorimiz. Rakipleri Taci, Serap ve Su olur. men bu rakiplerinden üstün olan ve son yarışını beğendiğimiz Fa- tih'i tek tutuyoruz. Sürprizde şanslı olan atlar; Turhan 2, Cenk ve Tehlike'dir. OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağlioğlu X. Akyer Orhan Özsu Ender Yılmaz Naip Yılmaz 8-3-2 3-8-4 6 2-6 3-2 1 6-2 3-8 3 6-2 2-4-6 5-2-7 5 2-5-7 5-4-16 5 5-3 1-5 1 1 1-3-5 6-2-7 6-1-5 1-2-6 6-1 1-6 4-7 4 4-3 4 4-8-3-7 1. KOŞUf F: Grace (3), P: Ca- nel, S: Irmak 2 (4). 2. KOŞU: F: Adana Güzeli (3), P: Ercanbey (8) P: Alnasip 6 (4), S: Üçümüz (1). 3. KOŞU: F: Serdar (2), P: Gol- den Silk (6), P: Ansen (1), S: Ço- bankızı (4). 4. KOŞU: F: Silver (5), P: Taci (7), P: Serap 25 (15), S: Su (16). 5. KOŞU: F: Çetilla (1), P: Atıl- gan 1 (5), P: Eray 1 (3), S: Yeni- ay (4). 6. KOŞU: F: Atom (6), P: Pren- sigör (1), P: Pedroso (5), P: Vi- valdi (2), S: Achtung (8). 7. KOŞU: F: Fatih 7 (4), P: Tur- han 2 (8), P: Cenk 1 (3), S: Teh- like (I). manların özel kişilere ait olması. Temizlediği evlerin mutfak ve banyolanna bayıldığını söylüyor. "Her evin kendine ait bir tuvale- ti var, ne büyük Inks" diyor ve hayatında tuvaleti hep 3-4 aileyle paylaştığını söylüyor. Batı'daki mal arzı, göz kamaş- aneı. Yüze yakın çeşit şarnpanya, sabun, çamaşır tozu, çikolata ve tatlılar; egzotik meyveler; giyim- kuşam ve tabii otomobiller. Do- ğu'ya markla beraber Batı mallan sökün edeli beri Regine de eline kâğıt kalem alıp her şeyin fiyatı- m bir bir not ediyor. "Bizi tekrar çocukluğumuza döndürdükr" di- yor. "Gördügümüz her şeye ag- amız açık bakıyoruz, ber şeye sa- hip olmak istiyoruz, her şeyin fi- yatını yeni öğreniyoruz". Ve ek- liyor: "Ama iş para kazanmaya geiince çocuk olmadıgımızı, her- şeyi tırnaklanmızın söke söke al- mamız gerektiğini biliyoruz. Es- Idden istek de yoktu. Şimdi görüp alamıyoruz. Bizim için elunek bundan sonra aslanın ağzında." Doğu Alman işçiler, geçimini emeğiyle sağlayan bütün insanlar gibi gelişmelere, hayata daha ger- çekçi bakıyor. Alman birliğinin "romantik" yönü ise aydınlarda olduğu gibi gençlerde de daha be- lirgin. Doğu Berlin'de, Aleksander Meydanı'nda Dünya Kupası fînal maçından sonra "Deutschland" diye haykırıp Vietnamlı avına çı- kan "Dazlak"lardan biri Klaus. Elinde siyah, beyaz, kirmızı, bir bayrak vardı. Sırtına nefti yeşil bir asker çeketi geçirmiş, ayağın- da sert meşin civili ayakkabılany- la elli yıl öncesinden bugüne sıç- ramış gibiydi. Neredeyse tama- men kazıttığı saçları besbelli sap- sanydı. Mavi gözlü, sıhhatli kır- mızı yanaklı haliyle sanki "Ari ırkı" günümüzde temsil etmek için yaratılmıştı. "Dazlak" KJaus'a yaklaşıp ay- nı soruyu yönelttik: "Birleşme hakkında ne düsünüyorsun?", "Bunun sorusu mu olur" der gi- bisinden yüzümüze bakıp "Pri- ma" dedi, yani "çok iyi, müt- hiş", "Neden bugünkü Alman bayrağını değil, bu eski bayragı taşıdıgı " sorusunu ise "kendine bu bayragı daha yakın gördüğü- nü" söyleyerek yanıtladı. Tüm partiler 'Hodri Meydan'da İstanbul Haber Servisi — lstan- bul Anakent Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve beraberindeki eski CHP milletvekillerinden olu- şan bir grup, SHP'nin Bayrampa- şa Belediye Başkanı adayı Vahit Çalm'ı ziyaret etti. Aralannda Me- tin Tüzün, Ali Topuz, Ayhan Al- lug, İlhan Biber ve Süleyman Gençin debulunduğu eski CHP'li partililerin SHP adayı Vahit Ça- hn'a destek amaayla yaptıklan zi- yarette konuşan Sözen, Bayra- mpaşa seçimlerinin ciddi bir maç ılduğunu belirterek, "Bu maçı bi- kazanacağımıza inanıyonım" dedi. Sözen, ilçede eski ÇHP'liler- den destek beklediklerini de belir- terek, "CHP kökenli arkadaşlan bir araya getirerek destek sağla- mayı düşünüyoruz. Bötün parti- lileriyle SHP bu seçimlere kaülıyor" dedi. Bayrampaşa be- lediye başkan adayı Vahit Çalın da Bayrampaşa'da SHP'nin durumu- nun iyi olduğunu, partiye DSP, ANAP ve DYP'den katılımlar ol- duğunu belirterek, "Bizim için ar- tık iç çekisme söz konusu degil. Bayragı kaleye dikmek istiyoruz. Bu konuda eski CHP kökenli ar- kadaşlara ihtiyacımız var. Bu ar- kadaşlann bize yaklaşmasını istiyoruz" dedi. Partide geçmiş dönemdeki iç çekismeleri artık unuttuklarını söyleyen Çalın, "Düşündüğümüz tek şey sosyal demokratlann başansı. 1977 yılın- da 110 bin seçmenin 68 bin oyu- nu alnuştık. Bu gün bu sayı ¥> bin civannda. Kaybolan bu oylan tek- rar kazanmak zornndayız" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu (RTYK), Hodri Meydan programının seçime katılan tüm siyasi partilerin katılması koşu- luyla ve "seçim yasaklan" döne- mi dışında yayımlanabileceğini açıkladı. Kuriıl, hükümet uygula- malannın tanıtıtdığı "Başbakan- lıktan İlginize Bilginize" progra- mının da "tarafsız" olması koşü- luyla, "seçim yasaklan" süresi hariç seçim döneminde yayımla- nabileceği görüşünü bildirdi. RTYK dün yaptığı ayük olağan toplantısmdan sonra Başkan Yar- dımcısı Ali Baransel aracıhğıyla yaptığı açıklamada, Başbakanlı- ğın "Başbakanlıktan İlginize Bilginize" programının yayım is- teminin ele alındığım açıkladı. RTYK'mn yazılı açıklamasında Hodri Meydan'la ilgili şu görüş- lere yer verildi: "298 sayılı kanun hükümlerine göre bu türden programlann meş- ruiyeti, mutiak olarak eşitlik ku- rallanna uyulması şartına bağlı- dır. Bu sebeple bu tür program- lar, 'seçim yasaklan' süresi hariç, 'seçim döneminde' iktidardaki parti dahil, seçime katılacak bü- tün siyasi partiler arasında tam bir eşitlik şartına uyulması ilkesi- ne bağlıdır. Ancak bu takdirde, TRT'nin çok hassas bulunması lazım gelen tarafsızlık ilkesine uyulmuş olur." RTYK'mn bu açıklamasına gö- re TBMM'de grubu bulunmayan ve TRT'nin "Hodri Meydan" için başvurmadıkları gerekçesiy- le programa çıkarmayacağını du- yurduğu SP, RP, MÇP ve IDP- de Hodri Meydan'da yer alabile- cek. TRT Genel Müdürlüğü'nün ise, "Hodri Meydan'ın yayın la- rihi ve hangi partilerin katılacağı konusunda" görüş oluşturmadı- ğı öğrenildi. öte yandan RTYK, TRT ve Başbakanlığın başvurusu üzerine, hükümet uygulamalarının tanıtıl- dığı "Başbakanlıktan İlginize Bilginize" programının "seçim dönemi" içinde kurallara uyul- ması koşuluyla yayımlanabilece- ğini bildirdi. RTYK Başkan Yar- dımcısı Ali Baransel, 19. madde- nin üzerinde çok tartışıldığım ve yorumlar yapıldığını belirterek bu konuda RTYK'mn değerlendir- mesine yer verildiğini bildirdi. Ali Baransel, "Başbakanlıktan İlginize Bilginize programı nasıl tarafsız olacak" sorusuna ise "Program ekrana yansıdıktan sonra degerlendiririz" yanıtını verdi. Siyasi partilerin cevap hak- kı kuilanma yetkilerinin bulundu- ğuna değinen Baransel, "TV'de yapılması istenen Hodri Meydan programlan cevap hakkının kul- lanılmasın] ifade etoıeyip yeni program yapılması talebinden ibarettir" dedi. Demokratik Hodri Meydan F.Almanya'da kablolu yayın yapan özel Türk Televizyonları TDI (Türkisch Deutsch 1) ve ATT'nin (Avrupa Türk Televiz- yonu) "Demokratik Hodri Meydan" adlı bir programda Türk siyasi parti liderlerini ekra- na getirmek için yaptıklan davet Bedrettin Dalan, Bülent Ecevit, Alparslan Tiirkeş ve Necmettin Erbakan tarafından kabul edildi. SHP ve ANAP'ın ise programa katılıp katılmama konusunda ke- sin karar vermemelerine karşın "istek-iz göriindükleri" belirtildi. ATT'nin sahibi Mehmet Deniz Olcayto ve TDI'nin sahibi Atalay Özçakır'ın Ankara'ya gelerek ANAP'lı Mesut Yılmaz ve siyasi parti yöneticileriyle görüşecekle- ri öğrenildi. Öte yandan televizyon şirketle- rinin, programın gerçekleşmesi halinde, Türkiye'ye Star 1 kana- lından yayınlanması istekleri Ma- gic Box yönetimince reddedildi. Magic Bo.\'tan konuyla ilgili ola- rak yapılan açıklamada "iç poli- tikaya karışmak istemiyoruz" de- nildi. Kulüpler naklen yayında (Baftarafı I. Sayfada) gic Box'ın yasal bir kuruluş olma- dığım, dolayısıyla onunla yapılan sözleşmenin de "batıl" olduğunu vurgulayarak kulüplerin TRT ile anlaşması gerektiğini savundu. TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem başkanhğında yapılan top- lantıda, kulüp temsilcilerinin ço- ğu söz alarak Magic Box ile ya- pılan sözleşmeden doğan tazmi- nat sorumluluğunun TRT tarafın- dan karşılanma garantisini istedi- ler. Bu isteğe karşı TRT, Magic Box'ın yasal bir kuruluş olmadı- ğım belirterek "Yasal olmayan bir kuruluşa karşı bir garanti verme- miz söz konusu olamaz" yanıtı- nı verdi. Beşiroğlu, Magic Box'ın hare- kete geçmesi durumunda yargı yoluna gideceklerini bildirdi. Fenerbahçe Kulübü Genel Sek- reteri Aziz Yılmaz, TRT'nin söz- leşmesine "kesinlikle" imza at- mayacaklarını, bunun aynı za- manda "iş ahlakına" da ters düş- tiiğünü belinti. Konyaspor ile bir- likte diğer kulüpler TRT'den ga- ranti istediler. Beşiktaş Kulübü Temsilcisi Orhan Ertanhan ise ofayın ancak fiili bir durum söz konusu olduğunda TRT'nin ala- cağı tavra göre durumun değişe- bileceğini kaydetti. Bu arada toplannyı TRT kame- ramaru ile Magic Box'm kiraladı- ğı kameraman da kaydetti. Top- lantı arasında ve sonrasındu Ma- gic Box muhabiri ve eski basket- bolcu Bülent Karpad, kulüp tem- silcileri ile görüntülü röportajlar yaptı. Başhukuk Müşaviri Beşi- roğlu, toplantıyı Magic Box'ın kaydetmesini nasıl karşıladığı so- rusuna "Bilseydik dışarı çıkartırdık" yanıtını verdi. Toplantı sonrasında Magic Box Spor Sorumlusu Turgut Koloğlu- gil basına yaptığı açıklamada TRT'yi, kulüpleri "kandırmaya" çalışmakla suçladı. Kulüplerle yaptıklan sözleşmenin Magic Box adına olmadığını, Hocapaşa Ver- gi Dairesi'ne kayıtlı MBI Filmci- lik ve Reklamcılık Şirketi adına olduğunu söyledi. Koloğlugil, "Eger TRT, bu maçlan naklen yayımlamaya kalkarsa biz gider bunun hesabım kulüplerden sora- nz" dedi. Magic Box'ın imzaladıgı TRT'nin onerdıgı 85 bin dolar (yaklaşık 230 milyon lira) isim ve telif hakkı. 50 bin dolar (yaklaşık 134 milyon lira) maç naklen yayınlanna (Bu tutara rek- lam geürinden ödenecek pay da 12 bin 500 dolar ile 30 bin dolar arasında ek- lenecek.) Magic Box, Anadolu kulüpleri için en az 2 ve büyük kulüpler için en az 6 maç olarak bellriediği naklen yayınlarda, yayının gerçekleşmemesi halinde maç basına 100 bin dolar tazminat (yaklaşık 270 milyon lira) ödeyecek. 500 milyon lira yayın yetkisi. 50 milyon lira 20 dakikava kadar olan yayınlar için. 200 milyon lira maç naklen yayın- lanna. 250 milyon lira yurtiçi kupa karşılas- malannın naklen yayınma. TRT, FIF* ve/veya UEFA tarafından düzenlenen karşılasmalar için 1. tura 300 milyon, 2. tura 400 milyon, çeyrek finale 500 milyon oneriyor. Yan final ve final maçlarını aynca bir "pazarlığa" bırakıyor. TRT aynca yurtiçi karsılaşmaiarda evsahibine yûzüe 25, yurtdışı karşılaşmalara da kulübe yüzde 25 zamlı ödeme öneri- yor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle