04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 1990 Gorbfnin tarihi 6 evet'i SSCB HABERLERİN DEVAM CUMHURÎYET/17 Dış Haberier Servisi — Sovyet- ler Birliği, birleşik Almanya'nın NATO üyeliğini, NATO'nun ge- çici bir süre Doğiı Alman toprak- lanna yayılmaması kaydıyla ka- buJ etti. Başbakan Helmul KohJ'- ün Sovyet Başkanı Mihail Gorba- çov'la üç günlük görüşmesi sonu- cu alınan kararlar, Almanya dü- ğümünü çözdü. Kohl'ün ziyareti sonucunda Almanya sorununa «etirilen çözüm, Alman kamuo- nda "büyük sürpriz" ve *ansasyon" olarak nitelendi. Başbakan Kohl ve Gorbaçov, dün öğleden sonra Kafkasya'nın Stavropol kenti civarlanndaki bu- luşma yerinde bir basın toplantı- sı düzenlediler. F. Alman televiz- yonundan naklen yayımlanan ba- sın toplantısında Başbakan Kohl, üç günlük ziyaretinin sonuçlannı şöyle açıkladı: 1- Birleşik Almanya, Almanya Fedend Curahuriyeü, Demokra- dk Alman Cumhuriyeti ve Beriin'i kapsayacaktır. 2- Birleşme gerçekleştirildiğin- de, dört müttefîkin haklan ve so- rumluluklan tUmüyle ortadan kaldınlacaktır. Böylece Almanya birleşme anında kayıtsız şartsız egemenliğine kavuşacaktır. 3- Birleşik Almanya, kayıtsız şartsız egemenliği çercevesinde bir itüfaka dahil olup olmayacağına ve hangi ittifaka dahil olacagına kendisi özgürce karar verecektir. Bo Avrupa Güvenlik ve İşbirligi SODIIÇ Belgesi'ne uygnndur. Ben, Almanya Federal Cumhuriyeti hokümeünin, birieşik Almanya'- ma Atlantik İttifakı'na katılmak istedlğini ilettira ve Demokratik Alman hiikümetiniıı de bu göriiş- te oMognna eminim. 4- Birleşik Almanya, Sovyetler Birliği'yle ikili bir anlaşma imza- layarak Sovyet birliklerinin 3-4 yü içinde Demokratik Almanya top- raklanndan çekilmesini kararlaş- tıracaktır. 5- Sovyet birlikleri D. Alman topraklannda kaldığı sürece NA- *"'"* güçleri bu topraklara yayıl- /acakür. 6- Sovyet birlikleri birleşik Al- manya'dan tamatnen çekilene ka- dar üç Batıh müttefîkin birlikleri Berlin'de kalmaya devam ede- cektir. 7- Viyana'da sünnekte olan si- lahsızJanma görüşmeleri çerçeve- sinde birleşik Almanya askeri gii- cünii 3-4 yıl içinde 370 bin askere indirecektir. 8- Birleşik Almanya, "ABC silahlanmn" (atom, biyolojik ve kimyasal silahlann) üretimini yapmayacak, bu silahları toprak- larında bulundurmayacak ve kul- lanmayacaktır. Sovyetler Birliği Devlet Başkanı bu açıklamaları yapması için sö- zü önce Başbakan Kohl'e vermiş- ti. Gorbaçov sonra kendisi söz alarak şunları vurguladı: "Birieşik Almanya egemenligi- ni elde edecek ve gerek içsel ge- lişmesi, gerekse dışsal gelişmesi hakkında, yani hangi ittifaka da- hil olacağı hakkında kendisi ka- rar verecektir. NATO yapılanmn eski D. Almanya toprakianna ya- yümaması konusunda anlaştık. Iki AJmanya'mn birleşmesinden sonra Sovyet birlikleri 3-4 yü için- de D. Almanya'dan çekilecektir. Biz bn geçiş süresi sonunda o top- raklann da egemen birleşik Al- manya'nın bir parçası haline ge- leceginden yola çıkıyoruz." Federal Almanya Şansölyesi Helmut Kohl'e göre Almanya'nın birleşmesi, iki Almanya'nın yanı sıra Beriin'i de kapsayacağından Berlin'i yönetmekte olan 2. Dün- ya Savaşı'nın galipleri ABD, SSCB, Ingiltere ve Fransa'nın Berlin'deki tüm kuvvetlerini geri çekeceğini bildirdi. Ancak bu kuvvetlerin çekilmesi süreci bu- günkü Doğu Almanya toprakla- nnda bulunan Sovyet birliklerinin çekilmesi tamamlanmadan sona ermeyecek. Kohl'le Gorbaçov arasında va- nlan anlaşma aynca " 2 + 4 " adıy- la bilinen forumun iki Almanya'- nın birleşmesi sürecine ilişkin gö- rüşmelerini kasım ayında Paris'- te yapdması önerilen AGİK doru- ğuna kadar tamamlanmasını ön- görüyor. Büyük sürpriz DİLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN — Almanya düğümü- nün Sovyetler Birliği'nde, Başba- kan Helmut Kohl tarafmdan çö- zülmesi Almanya'da "büyük snrpıiz" olarak nitelendi. Gerçi Başbakan Moskova'ya hareket et- meden önce, bunun "tarihi bir riyaret" olacağı söyleniyordu, ama Almanya'da son aylardaki "tarihi gün ve olay" enflasyonun- da bu söylentiler pek ciddiye alın- mamıştı. Soyvet lideri Mihail Gor- baçov'un birleşik Alraanya'nın NATO üyeliğine yeşil ışık yakma- sv4öpbesız Başbakan Kohl'ün ba- şarı hanesine yazılacak ve 2 ara- lıktaki genel seçimlerde belirleyi- ci önem taşıyacak. Dün Kafkasya'da Stavropol ya- kınlannda düzenlenen "tarihi ba- sm toplannsında" Gorbaçov, hak- lı olarak sonuca "iki tarahn taviz- leri ile" ulaşıldığını söyledi. Sov- yetler Birliği bilindiği gibi şimdi- ye kadar birleşik Almanya'nın NATO çatısı altmda birleşmesine karşı çıkıyordu. Haziran ayında Doğu Berlin'de yapüan son "2 artj 4" toplantısında Sovyet Dışişleri Bakanı Ednard Şevardnadze, bir- \eden sonra Alman ordusunun .*. 250 bin askere indirilmesini; nükleer, biyolojik ve kimyasal si- lah bulundurmaktan ve kullan- maktan vazgeçmesini; en az 5 yıl hem NATO, hera Varşova Paktı- na bağlı kalmasını istemişti. ABD ve diğer Batüı müttenkler, "Hangi ittifaka girecegine Almanya karar verir" diyorlardı. Sovyetler Birliği'nin "Almanya kendi karar verir" tezini kabulü NATO üyeliğini kabulle aynı an- lama geliyor. Çünkü birleşik Al- manya'nın NATO'ya dahil olmak istediği, bilinen bir gerçek. Bu an- larnda Sovyetler Birliği, F. Alman Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher'in aylarca önce ortaya attığı planı kabul etmiş oldu. Şimdiki mutabakata göre De- mokratik Almanya'da 380 bin- Sovyet askeri 3-4 yıl daha bulun- duklan yerde kalacak. Buna kar- şın Batı Berlin'de 12 bin Batıh is- gal kuvveti bulunacak. Federal Al- man topraklanndaki "Birieşik Al- man Ordusu" ise 370 bini aşma- yacak. Kohl'ün Sovyetler Birliği'ne gö- türclüğü büytık ekonomik yardım paketinin "Almanya dugümünün çözümünde", yani Moskova'nın "NATO'ya üye birleşik Almanya- ya evet" dernesinde önemli rol oy- nadığı gözden kaçmıyor. Kohl Moskova'ya 5 milyar marklık na- kit yardım ve başka önemli eko- nomik yardım önerileriyle gkmiş- ti. Kohl-Gorbaçov zirvesinin bir sonucu da bundan sonra "Avnı- pa'nın süper gücu Almanya" ile süper güç Sovyetler Birliği arasın- da eskisinden çok daha sıkı bir iş- birliği beklenmesi gerektiği. Ukrayna egemenlik ılan ettı Dış Haberier Servisi — Sovyet- ler Birliği'nin Kırgızistan Cumhu- riyeti'nde Kırgızlarla özbekler arasında çatışmalar yeniden baş- larken Rusya Federasyonu'ndan sonra en büyük cumhuriyet olan Ukrayna da diğer bazı cumhuri- yetlerin yaptığı gibi egemenlik ilan etti. Ukrayna Parlamentosu dün aldığı kararla cumhuriyet yasa- lannın federal yasalann üzerinde olduğunu belirten egemenlik bil- dirisini kabul etti. 4'e karşı 355 oyla kabul edilen bildiriye göre Cumhuriyet kendi ordusunu, iç güvenlik kuvvetlerini ve devlet gü- venlik örgütünü (gizli polis) kur- makla yetkili kıhmyor. Aynca kendi para birimini kullanma hakkı kabul ediliyor. AA'nın haberine göre Ukray- na parlamentosunda dün sabah yapılan oylamada kabul edilen bildiride, bu egemenlik ilanının Sovyetler Birliğj'nden aynlmayı öngörmediği ve Ukrayna'nın SSCB'yi oluşturan öteki cumhu- riyetlerle ilişkilerini, anlaşmalara dayalı olarak sürdürmekten yana olduğu vurguJandı. Bildiride, bununla birlikte, Uk- rayna'mn kendi topraklannda "Ukrayna devletinin egemen ik- tidannın en yüksek düzeydeki otorite oldagn ve Ukrayna'daki iktidar yapısının bölünmezliği" ilan ediliyor. Aynca, UkraynaJı vatandaşla- nn Ukrayna hükümetinin izni dı- şında, başka bir cumhuriyetin toprakianna gönderilmesi yasak- lanıyor ve Ukraynah gençlerin yalnizca bu cumhuriyetin toprak- lannda askerlik yapmalan öngö- rülüyor. Ukrayna'mn 'gelecekte' taraf- sız, bloksuz, nükleer silah üretme- yi, depolamayı ve kullanmayı red- deden bir devlet olacağı ilan edi- len bildiride, Ukrayna halkının kültürel gelişimi için her türlü ça- banın harcanacağı belirtih'yor. Ancak bildiri, bu topraklarda yaşayan başka etnik gruplara ve halklara da kendi kültürlerini ge- liştirme özgürlüğünü tanıyor. Demokrasiye üç tehdit (Baftarafi 1. Sayfada) ki geüşmeler özlendiği gibi gerçek- leşirse Arap dünyası tarihi içinde ilk kez Cezayir, Baolı anlamda bir demokrasiye kavuşacak. Yine de Cezayir'de demokrasi- nin aleyhine işleyebilecek şu et- menlerden söz ediliyor: 1) Demokrasi virusünün kendi ülkelerine de sıçrayabileceğinden korkan öteki Arap devletlerinin suikast da dahil her türlü desta- bilizasyon yöntemine başvurma- sı. 2) Son yerel seçimlerle birlikte ülkenin bir numaralı partisi düze- yine yükselen FlS'ın parlamento çoğunluğunu ele geçirdikten son- ra demokrasi sürecine "paydos" demesi. 3) Yeni FlS'ın normal seçim sü- relerini beklemeksizin sokak yo- luyla iktidan zoılaması. Yaygın bir iddiaya göre Kurban Bayramı'ru izley-en günlerde Suu- di Arabistan'ın Riyad kentinde toplanan Arap ülkelerine mensup beş (Islamcı) parti bir çeşit lslam enternasyonalizmi oluşturarak bellı sayıda önemli kararlar aldı. Tunus, Cezayir, Mısır, Yemen ve Ürdünlü bu dinci partiler, iddia doğruysa Suudi Kıalhğı'nın hima- yesi altmda bir araya geldi. Ve ik- tidara kavuşma yönetimi olarak sonuna kadar seçim ve demokra- si kartlannı değerlendirme yolu- nu benimsedi. Hac süresi bittiği HEFin yürüyüşti bugün halde FIS lideri doktor Abbasi Madani'nin 18 temmuza kadar kutsal topraklarda kalışı, tslamcı Cephe karşıtlarınca örgütün Su- udilerle olan yoğun ilişkisinin bir kanıtı olarak gösterilmeye çalışı- lıyor. Bu şeriatçı örgütün en ağır düş- manlan bile, doğrusu FlS'ın tam anlamıyla Riyad güdumlü oldu- ğunu, kralhğırr petrol dolarlarıy- la beslendiğini net bir biçimde or- taya koyamıyor. Bu yöndeki soru- lanmıza verilen yanıtlar Islamcı Cephe'nin bir "bütün" olmadığı, içinde farklı eğilimler taşıdığı ve bu eğüimlerden yalnizca bazılan- nın Suudi Arabistan'dan destek aldığı yolunda. Suudi Arabistan'ın Vahabi tarikalına bağlı oluşuna karşılık Cezayir Müslümanlannın Sünniliğin Maliki kolundan oldu- ğu da vurgulanıyor. FIS, şubat 1988'de 4 küçük hizbin birleşme- siden doğmuş. FIS, son yerel seçim tarihi iyi- :e yaklaşana kadar kamuoyu 3nünde açıkça görüş bildirmeye pek hevesli görünmedi, faaliyetle- rini camilerde sürdürme yolunu yeğledi. Cezayir demokrasisinin, rejira muhaliflerini tuzağa düşür- mek için kurulmuş bir hile olma- dığı kesinlik kazanınca, FIS söz- cüleri giderek politika sahnesinin ön planına çıkmaya başladılar. özelikle iki kişi kısa sürede gep- genç çok partiu' Cezayir demok- 3. kişi yaya olarak kaçarken yakalanıyor Polisle karşılaşıyoriar İkisi yakalanıyor 4. kişi arabayla kaçıyor Reraâüt Servisi İL TARİH »-j Sovyetler Birliği'nin Kırgızistan Cumhuriyeti'nde Osh bölgesinde Kırgızlarla özbekler arasında ge- çen ay toprak anlaşmazlığı yüzün- den patlak veren çatışmalann, bir ay boyunca alttan alta süren ger- ginlikten sonra yeniden patlak verdiği bildirildi. Resmi Haber Ajansı TASS, son üç gün içinde Osh ve Üzgen kent- lerinde yeniden 'pogromlar' mey- dana geldiğini, Özbek ve Kırgu- lann birbirlehne saldırüar düzen- lediklerini ve yaralanan en az 30 kişiden 15'inin hastanelerde teda- vi altına alındığını duyurdu. TASS aynca bölgede karayolu trafığinin durdunılduğunu, bütün yerleşim merkezlerinin sokakla- nnda 'yeniden tank ve zırnlı araç- lann belirmesiıün' yanı sıra büyük yerleşim merkezlerinin üzerinde helikopterlerin devriye uçuşu yap- tıklannı bildirdi. Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı Dağlık Karabağ bölgesinde de gerginliğin arttığı bildiriliyor. Reuter ajansınm TASS'a dayana- rak bildirdiğine göre Karabağ ha- vaalanı müdürü önceki gece dü- zenlenen bir bombah saldın sonu- cu öldü. Saldınmn Karabağ - Eri- van uçak seferlerinin kaldınlma- sına öfkelenen Ermeni militanlar tarafından düzenlendiği sanüıyor. kanşık Soydıılar, yakalandılar (Baftarafi l. Sayfada) na alındı. Olayın duyulmasından sonra Bornova Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kentin tüm giriş ve çıkış- larıru tuttu. Bu arada soyguncu- lann bulunduğu aracın Sakarya Caddesi üzerinde özkanlar Sitesi yakınlannda görüldüğü ve bura- da araç değiştirdikleri öğrenildi. Manavkuyu yönüne doğru kaç- makta olan soyguncular, polis eki- biyle karşılaşnlar. Kısa süren si- lahlı çatışmadan sonra soyguncu- lardan ikisi bir tabancayla birlik- te vakalandı, bir diğeri de yaya olarak kaçmaya başladı. Bu soy- guncu da 263/2 Sokak'ta bulunan bir okul inşaatmda ele geçirildi. Yapılan ilk aramada soyguncula- nn üzerinde Tanm II Müdürlüğü 1 nün 450 milyon lirası çıkmadı. Pa- ranın kaçan dördüncü kişide ol- duğu belirtildi. Soygunun duyulmasından son- ra olay ve operasyon yerine gelen Emniyet Müdüru Şükrü Yetimoğ- lu ve yardımcısı Yalçın Balçık ile Asayiş Şube Müdürü Haluk Er- can inceleme yaptılar. llk yakala- nan iki soyguncu Siyasi Şube"de sorgulanırken, okul inşaatında ya- kalanan üçüncü soyguncunun, "Para bendeydi, buralarda bir yere attım" diyerek polisleri oyaladığı bildirildi. Emniyet Müdür Yar- dımcısı Yalçın Balçık, yakalanan- ların adlarının Ali Rıza Kırmızı, Mehmet Demir ve Mehmet Düz- gün olduklarıru açıkladı. Balçık, samkların ifadelerinde daha ön- ce Dev-Yol davasında yargılandık- lannı ve Dev-Yol üyesi oldukları- nı belirttiklerini de ifade etti. Soygunu yaşayan görgü tanık- lan, olayı anlatırken, geçirdikleri şokun etkisindeydiler. Soyguncu- larla karşı karşıya kalan İl Tanm Müdürlüğü'nün mutemedi VOdan Yıldınm, soygunu şöyle anlattı: "Sabah bir polis merauru ile bankaya gittik. Memurlara ve iş- çilere dağıtılacak maaş ve vergi ia- deleri olan parayı alarak geri dön- dük. Ben paralan zarflara koyar- ken, ikisi silahlı 3 kişi içeri girdi. Silah zoruyla yardımcılanm Tur- gay Geylani ile Aysel tnsel'i yere yaürdılar. Dogu şivesi ile konuşaıu kısa boylu, diğeri normal boyday- dı. Üçüncüsü ise takım elbiseli uznn boylu idi. Önce masanın üzerindeki paralan aldılar, sonra kasadaki paralan yanlarında bu- lunan bond tipi bir cantaya dol- durarak odadan çıktılar. Olayın etkisinden dolayı sonra dışanda neler olduğunu bilmiyorum." rasisinin yıldızları haline geldı. Bunlardan biri felsefe profesörü doktor Abbasi Madani, öteki yok- sul mahallelerin genç ve ateşli va- izi Ali Beihac. Sünni geleneğine uygun olarak Şiilerde olduğu gi- bi, Ayetullah Humeyni anlamın- da bir dini liderin tslamcı Cephe1 ye önderlik etmesi söz konusu de- ğil. Çember sakallı ve koyu bir FIS yandaşı olaı' taksi şoförü ile sohbet sırasmda Ali Belhac'ın ad- resini bildiğini, istersem beni evi- ne götürebileceğini söylüyor. "Randevusuz bir gazeteciyi kabul edeceğini sanmadığımı" söyleyin- ce, genç şoför, ha>Tetler içinde kal- dı: "Ali Beihac da kim oluyormuş, o da hepimiz gibi, sade bir Müs- lüman. Neden randevu gerekecek- miş?" Cezayirliler, başları dik ve gururlu insanlar, flkirlerini ne ka- dar beğenirlerse beğensinler, bir adamın peşine körü körüne takıl- ma olasılıklıklan çok zayıf. Politika sahnesinin önüne fır- layalıberi tslamcı Cephe liderleri birçoklannın gizemini çözmekte güçlük çektiği iki farklı uslup tut- turmuş görünüyor. Parti resmi sözcüsü Dr. Madani ılımlı lider görünümünde. Gunümüz Cezayir toplumunda şeriat yasalannı hak- kıyla uygulamanın olanaksız ol- duğunu, gerçek şeriatın, ancak dürust ve adil bir toplumda müm- kün olabileceğjni söylüyor. Bir ko- nuşmasında şöyle konuşmuş: "Birçok kişi yasadışı yollardan milyoner olurken küçük bir hırsı- zın elini nasıl keseriz?" Madani, İslamın, kadını erke- ğin boyunduruğundan kurtardığı- nı, iktidara gelirlerse hiçbir kadı- na örtünmeyi zorunlu kılmaya- caklannı açıklarken aynı zaman- da çok partili demokrasi düzeni- nin kendi iktidarlanndan sonra da süreceğini duyunıyor. Cezayir ku- lisleri, doktor Madani'nin burada- ki ABD Büyükelçisi Cbristopher Ross ile sık sık bir araya gelerek tartıştığını, hatta ahbap olduğu- nu hatırlatarak gerçekten ABD- nin tslamcılann iktidara gelmesin- den kaygılanmadığına dikkat çe- kiyor. Buna karşın Batı basını ts- lamcı partınin kimliğinde Ceza- yir'e olası ikinci bir Iran vehme- diyor. Buna karşılık örgüt lideri Madani, güvence üstüne şüvence veriyor. Bu "ağır başh oslup", Ali Belhac'ın cuma vaazlanyla tam anlamıyla çelişiyor. Beihac, kök- leri Mısır'da bulunan Müslüman Kardeşler örgütünun "bâkimiyet" kuramını savunuyor. Yani Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olan halife- nin hem din hem devlet işlerinde tek egemen olması gerektiğini söy- lüyor. Belhac'a bakılırsa, demok- rasi tslama taban tabana zıt bir kavram. Cezayir'in az sayıda ger- çek anlamda profesyonel gazete- cilerinden biri olan ve yeni kuru- lan haftahk Fransız "Nouvel Heb- do"nun sahibi Kemal Ben Kasım, "Abbasi Madani'nin yöntemleri- nin genel seçime kadar sürecek bir uyntma stratejisi" olduğunu söy- lüyor. Batıh diplomatik misyon- lann çoğunluğu ise tslamcı Cep- he içinde farklı düşünen iki ayrı eğilim olduğuna inanmaya başla- mıştı. Cezayir tnsan Haklan Bir- liği Genel Sekreteri Mubtar Buta- leb de gazeteci Ben Kasım ile ay- nı kanıda. Eğer samimi değilse, neden Abbasi Madani, "tslam: Hoşgörii ve çok partili demokra- si", "HS: tslam" denklemleriyle özetleyebileceğimiz bir dil kulla- nıyor. Bu sorunun yanıtı Cezayir halkının geleceğe dönük özlemle- rinde aranmalı. Yaruı: Çanak antenler ve basm pallnma«a tç Politika Servisi — Halkın Emek Partisi'nin (HEP) kurucu 11 milletvekilinin İstanbul'dan Di- yarbakır'a yapacaklan "Onuriu ve özgür yaşam yürüyüşü" bugün sa- at 10.00'da Cağaloğlu'dan başla- yacak. Dokuz gün sürecek yürü- yüşle ilgili olarak Genel Başkan Fehmi Işıklar, "Yalnizca HEP milletvekillerinin katılacağı yürii- yüsle Ugililerin uyanlacağım umu- yor, tüm sorunlanmızın banş ve kardeşlik lemeJinde, demokratik bir ortamda çözuimesini diliyo- mz" dedi. Sosyalist Parti'den dün yapılan bir açıklamada yürüytlşün desteklendiği ve güzergâh üzerin- deki partililerin milletvekillerini destekleyecekleri belirtildi. Bugün Cağaloğlu Meydanı'n- dan başlayıp 23 temmuz günü Di- yarbakır'da yapılacak bir miting- le sona erecek "Onuriu ve özgür yaşam yürüyuşü"nün tüm hazır- hklan tamamlandı. HEP'ten da- ha önce yapılan açıklamaya göre tstanbul, Kocaeli, Adapazan, Bo- lu, Ankara, Kınkkale, Kırşehir, Hacıbektas, Tarsus, Adana, Gazi- antep, Urfa, Siverek, Mardin ve Diyarbakır il ve ilçelerini kapsa- yan yürüytiş programına Batman da dahil edildi. Partiden yapılan açıklamaya göre bugün ilk olarak 2000'e Doğru dergisinin Cağaloğ- lu'ndaki merkezi ziyareti edilecek. Saat 10.00'daki ytirüyuş, Hürri- yet gazetesi önünden başlayacak. Halkın Emek Partisi'nin 9 tem- muz günü yapılan MKYK toplan- tısında alınan "siyasi etkinlik" ka- rarınca yapılacak yürüyüşle ilgili olarak Genel Başkan Fehmi Işık- lar, TBMM'nin eylül ayına kadar işlevsiz bırakıldığım, ülkenin ka- rarnamelerle yönetildiğini, halkın politikadan dışlandığını, muhale- fetin ise tatilin bitmesini bekledi- ğini söyledi. Işıklar, böyle bir dö- nemde insan temel hak ve özgur- lükleri ile demokrasi ve onuriu bir yaşam için yürüme karan aldık- lanru belirtti. Programa göre 19 temmuz günü Ankara'da olacak 11 milletvekili eski TBMM bina- sından yeni TBMM'ye kadar yü- rüyüp hac faciası nedeniyle dü- zenlenecek genel kurula katılma- yı planladıklan öğrenildi. Millet- vekilleri daha sonra aynı gün yo- la çıkıp yürüyüşe devam edecek- ler. 23 temmuz cuma günü saat 17.30'da da Diyarbakır'da dUzen- lenecek mitingle yürüyüş sona ere- cek. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baftarafi 1. Sayfada) işbirliği paketindeki çeşitli de- ğişik öğelerin yanı sıra yıllardır bekletilen 600-700 milyon dolar- lık mali yardımın da önümüzde- ki günlerde işleyeceği öne sürü- lüyordu. Oysa karma komisyon düne kadar Türkiye'ye öne sürdüğü koşullara yenilerini eklıyor. De- mokratik haklar, insan haklan gi- bi belli başlı koşullara bir de Kıb- rıs sorununun çözümünü getirı- yor. Baykal'dan öğreniyoruz ki Dublin'de yapılan son AT zirve- sinde Kıbrıs sorununun mutlaka çözülmesine karar verilmiş. Bu- na koşut olarak AT'nin hemen bütün kurumlannın bize karşı ge- rekli yaptırımları uygulamaya koy- ması yolu açılmış. İçine kapan- mış Türkiye, AT ile ilişkilerde çok ileri adımlar atıldığına inanırken, öteki koşullara birden btre Kıbrıs eklenmiş. Avrupa Parlamentosu dublin kararlanna bağlı kalacak. 600-700 milyon dolarlık mali yar- dım parlamentodan geçeceği için daha şimdiden bu konudaki beklentilerimizin yatttğı izlenimi güçleniyor. Bizim iktidarın çaldığı davul ise, Türkiye'nin yine Yunanistan pariamenterlerinin oyununa gel- diğini, az farklı kimi kararların, yaptırımların işlerliğe geçirildiğini sindirmeye ';graşıyor. Öaykal'ın "Türkiye yurt dışın- da perişan. Yalnızlaşmaya itiliyor" demesindeki nedenler birçok. Ama bir bölümû Strasbo- urg'da izlediği gelişmelerden kaynaklanıyor. Kıbrıs koşuluyla AT ile ilişkilerin çıkmaza girdiği- ni söylüyor ve sonunda Dışişle- rimizin, ANAP'lı üstatların içine düştüğümüz açmazların farkına vardıklarını ekliyor. Türkiye, o derece hareketsiz, Batı'daki yeni oluşmalar içinde yerini ve konumunu başkalannın saptamasına izin verecek ölçüde duragan. Böyle bir devlet yöne- timinin, devlet yönetimindeki güçsüzlükten kaynaklanan geliş- meler ve sonuçlar karşısında ya- pacağı hiçbir girişim yok. Batı Türkiye'yi umursamıyor, daha ötesi yalnızlığa, bir çeşit "peyk devlet" konumuna sokmaya ha- zırlanıyor. Böyle başa böyle tıraş. Bizde devlet üç buçuk kilometrelik çift yol için bütün basını ayağa kal- dırıyor. Bir telefon, Bayındıriık Ba- kanı'nın, en çok başbakanın aça- cağı bir yeni yol için basını apar topar bir araya getiriyor. TÛ'yü ta- nımayacağını söyledikten sonra muhalefetin bir çağrıya uyarak Çankaya'ya çıkmasını eleştiren- ler soluk soluğa TÖ'ye ulaşı- yorlar. Zaten "iki devlet" bir arada ya- şıyor. 10 Kasım ve 19 Mayıs gibi anlamlı günlerde devleti temsil edenlerie halk çoğunluğunu sim- geleyen muhalefet kesimleri ay- rı ayrı törenler düzenliyor. Unrversite gençliği rektörlûkle- rin düzenlediği törenlere katılmı- yor, ayrı törenlerle açılış yapıyor. Son olarak Yargıtay başkanı hu- kuk adamlarının görüşlerini içe- ren Barolar Birliği konuşmasını daha önceden sakıncalı mı de- ğil mi anlayışı ile görmeye gi- rişiyor. Barolar Birliği 6 eylülde Yargı- tay'dan ayrı bir tören düzenleme hazırlığı içinde. Parlamentonun durumu ortada. Devlet Bakanı Çiçek, bir yurt gezisinde Mecl& in hac faciası için olağanüstü toplantıya çağrılmasını yadırga- dığını dokunduruyor. Son gün haber verilmiş kendilerine. O yüzden toplantıyı pek akjılaya- mamışlar! Bizzat hükümetin top- lantıya önayak olması gerektiğin- den nedense söz edemiyor. Hükümet ise çat orada pat bu- rada. Diline doladığı tek oy için halkın huzurunda dmanın krvan- cıyla güya halkla iktidar arasın- da atılan köprüleri onarmaya ça- lışıyor. Bütün bunlara bir de yargının ikiye bölünmüşlüğû eklendi. AT'deki olumsuz geüşmeler başkentte şok etkisi yapmış, ik- tidar kanadı perişanmış, Dışişleri aklını başına devşiriyormuş... Fa- lan filan. Böyle bir devleti Batı ülkeleri neden araiarına aJmaya gönüllü olsunlar? Türkiye'de yaşanan çarpıklık- lardan ülke insanlan her geçen gün daha fazla ısdırap duyarken böylesine amorf bir bünyeyi Ba- tı niçin bağrına bassın? Neden, neden, neden?.. C U M H U R İ Y E T KİTAP RULÜBÜ K A D I K Ö Y B E L E D İ Y E S İ İŞBİRLİĞİ : KİTAP ŞENLİĞİ 120 YAYINEVI 5000 KİTAP • M Z A G Ü N L BUGÜN 17 Temmuz Salı E R 15.00-19.00 AZIZNESIN Her gün 11.00-19.30 arası Yer: Kadıköy Meydanı, Eski İskele yanı Tüm 'Kılap okurlarına açıktır. n j Üyelere ındırım. C U M H U R İ Y E T KİTAP KULÜBÜ K A D I K Ö Y B E L E D İ Y E S İ İŞBİRLİĞİ KİTAP ŞENLİĞİ 120 YAYINEVI 5000 KİTAP M Z A YARIN G 18 Ü N L E Temmuz Çarşamba R 15.00-19.00 HULKİ AKTUNÇ ZAFER ÜSKÜL Her gün 11.00-19.30 arası Yer: Kadıköv Mevdanı, Eski İskele vanı Tüm Kılap okurlarına açıktır. T ^ Üyelere ındırım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle