Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 3 HAZİRAN 1990
Eski Türk-lş temsilcisi ÖnderAker
Türkiye'nin ILOVla aklanması çok zorUluslararası sendikal kuruluşların ortak başvurulan nedeni ile
Türkiye 1982 yılından bu yana Uluslararası Çalışma Örgütü
ILO'nun gündeminde. ILO'nun 77. genel kurulu 6 haziran
çarşamba günü, ay sonuna kadar devam etmek üzere
calışmalanna ba§lıyor. ILO'da Türkiye'nin durumu, genel kurul
kararları, Türk-lş, TİSK ve hükümetin izleyecekleri politikalar,
ILO Genel Kurulu sonrasında kamuoyunu ilgilendirecek.
İş-Sendika Seryisi'nden arkadaşımız Işık Kansu, uzun yıllar
ILO'da Türk-Iş'i temsil eden Av. Önder Aker ile görüştü.
SOYLEŞİ IŞIK KANSU
ıym Akeryıllardır Türk kamuoyun-
da "ILO"diye bir tartışma sürüp gidiyor. ILO
nedir? Kararları neden bu kadar önemseniyor?
Evet "ILO" tartjşması devam ediyor. İnsan
hakları ihlalleri sürdükçe sanırım tartışma de-
vam edecek. Tabii bunun bir koşulu da Türk
sendikacılık hareketinin kararh ve ödünsüz tu-
tumunu sürdürmesi. Bu söyleşinin sınırlı su-
resi içinde Uluslararası Çalışma Örgütü'nü
(ILO) tüm yönleri ile tanıtabümek mümkün
değil; belki şu anda gerekli de değil. Dilerse-
niz ben değerlendirmelerimiz açısından önem
taşıyabilecek yönleri üzerinde durayım.
ILO'nun temel işlevi "ysısama" faaliyetidir.
Genel bir ifade ile iş hukuku alanında norm
koyma faaliyetidir. ILO bu faaliyeti, "sö'zleş-
meler ve Uvsiye kararlar" oluşturarak yerine
T,ürkiye, sendika
özgürlüğünü ayaklar altına
almış bir ILO üyesi
konumundadır. Ne ILO
Anayasası'ndan doğan
yükümlülüklerine ne de
onayladığı sözleşmelere
saygılıdır. Sendika kapatan,
sendikacı tutuklatan,
sendikalan yasakiar zinciri ile
kuşatan bir üye devlet
durumundadır.
ILO'nun belli bir alanda düzenleme yapan söz-
leşmesini onaylayan her üye devlet, her şeyden
önce sözleşme hükümlerinm uygulanması için
gerekli tüm önlemleri almayı taahhüt etmiş
olur.
lşte böyle bir hukuksal ilişki çerçevesinde,
ILO üyesi devlet olarak Türkiye'nin durumu-
nu değerlendirdiğimizde, çok yönlü problem-
ler olduğunu görüyoruz. Türkiye, sendika öz-
gürlüğünü ayaklar altına almış bir ILO üyesi
konumundadır. Ne ILO Anayasası'ndan do-
ğan yükümlülüklerine ne de onayladığı sözleş-
melere saygılıdır. Sendika kapatan, sendikacı
tutuklatan, işçinin parasma el koyan, sendika-
ları yasakiar zinciri ile cepecevre kuşatan, iş-
çilerin ekonomik hak ve çıkarlannı koruma
yollarını tıkayan, koruma araçlarını kullanı-
lamaz hale getiren, üstelik bu tablonun demok-
PAZAR
KONUĞU
0
A
N D
K
R
R
ÖnderAker, 1940'taİstanbul'dadoğdu. Roberı
Kolej ve A nkara Hukuk Fakültesi 'ni bitirdi.
1963/1968yılları arasmda Türk-Iş'leEğilim ve
Basın ve Halkla llişkiler merkezlerinde çalıştı.
1969/1976yılları arasmda Türk-tş Hukuk
Danışmanı olarak görev yaptı. 1970/1975
donemmde ILO 'ya Türk işçi delegesi olarak katıldı
ve Yönetim Kurulu 'nda görev aldı. Türk-tş üyesi ve
bağımsız 12 sendikada hukuk damşmanlığı yapan
Aker, 1982'de Türk-tş'teGenelBaşkan Danışmanı
olarakyeniden çalışmaya başladı 1964/1989
dö'neminde IL O genel kurullarma 17 kez katıldı ve
Aplikasyon Komitesi'nde Türk-tş'in sözcülüğünü
yaptı. Aralık 1989'da 15. GenelKurul'u takiben
Türk-tş'tekigörevindenayrıldı. Halen Ağaç-tş ve
Genel Maden-tş sendikalarında danışmanlığını
surdüren Aker, serbest avukatlıkyapıyor.
metin iddiasının aksine, çeşitli zamanlarda ya-
pılan toplantıların ILO değerlerine uygun bir
çalışma olmadığını savunagelmişizdir. İncele-
mişlerdir, hak vermişıerdir. Ne değişmiştir, bi-
lemiyorum. Türk-lş Yönetim Kurulu böyle bir
toplantıyı kabul etmekle hükümete "...taraf-
lan, isteginiz istikametinde bir araya getirdim;
sorunları birtikte değerlendirdik, gerçek an-
lamda danışma çalışması yaptık..." savunma-
sım yapabilme imkânı vermiştir. Bu, bir ter-
cihtir. Ne elde edilmiştir, bilemiyorum. Böyle
bir imkânı -ILO'da ciddi bir mücadele strate-
jiniz var ise- kime veriyorsunuz, buna bakmak
lazımdır. 1983'ten bu yana uluslararası alan-
da verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmemiş;
baskıcı tutumunu sürdürmüş; sendika özgür-
lüğünü, grevli serbest toplu pazarlık hakkım
kâğıt üzerinde bırakan tüm düzenlemeleri ko-
rumaya çalışan bir hükümete veriyorsunuz. O
hükümet ki grev ve lokavtlarda mülki amir-
lerce alınacak tedbirlere dair tüzük ile grevi
adeta bir "iç savaş sorunu" haline getirebili-
yor. 399 sayılı kanun hükmündeki kararname
ile sözleşmeli personele yönelik tehditleri, ay-
rımcılığı daha da kurumlaştınyor. tptal dava-
sı başvurunuzda sizi "Uraf" kabul etmiyor,
üç'lü toplantıya "taraf" olarak davet ediyor...
Toplantıya katılıyor, 3-5 gün sonra ILO'da şi-
kâyetçi olmaya çalışıyorsunuz. Bunu anlaya-
bilmek pek mümkün değil.
Bu arada, mücadele stratejisinde önemli bir
araç da elden çıkmış oluyor. Tabii, göremedi-
ğimiz bir 'yüksek politika' söz konusu olabilir.
ITürkiye, geçen yıl 1402 sayth Sıkıyö-
netim Yasası 'ndan dolayı 12 Eylül sonrası iş-
ten çıkanlan, sürülen birçok kişinin durumu
nedeniyle 111 sayılı sözleşmeye uymadığı ge-
rekçesiyle kara listeye alındı. Geçen yıldan bu
yana bu konuda bir şey değişti mi? Bu yıl
Türkiye kara listelik olmaktan kurtulabilir mi?
Bazı olumlu gelişmeler var, ama hükümet-
ten kaynaklanmıyor. Hükümet bu konuda da
oyalama peşinde. Sorunu tüm çıplaklığı ile
gozler önüne seren "İnsan Haklan Dernegi"-
dir. Derneğin bu amaçla kurduğu özel komis-
yonun üyelerinden Sayın Dr. Haldun Özen ile
çok yakın bir işbirliği içinde sorunun ILO'ya
yansıması sağlanmıştır. Türk-tş Yönetim Ku-
rulu bu konuda açık tavır almıştır ve hüküme-
tin ILO Anayasası'run 22'nci maddesi uyannca
sunduğu raporda yer alan iddialarını paylaş-
madığını, raporun Türkiye'deki gerçek duru-
mu asla yansıtmadığıru bildirmiştir. Kararh ve
ödünsüz tutumla, Haziran 1989'da Aplikasyon
Komitesi'ndeyürütülen çahşmalarla, Türkiye'-
nin, 1958'de onayladığı "iş ve meslekte her çe-
şit aynmın önlenmesine" ilişkin 111 sayılı söz-
leşmeyi çiğnediği ortaya konmuş, komite, ko-
nuya verdiği öneme dikkati çekebilmek için
Türkiye'nin komisyon raporunda, teknik de-
yimi ile özel paragrafta, yaygın adı ile kara lis-
tede yer almasını kararlaştırmıştır. Bu yıl bü-
yük bir olasılıkla 111 sayılı sözleşme nedeniyle
ILO Aplikasyon Komitesi gundemine girecek-
Önder Aker, sendikalann, ILO genel kurulunda il-
keli hareket etmeklen başka vapabileceUeri bir şey
olmadıgı kanısında.
Türk-İş'e ILO'da düşen
görev, hükümetin,
sorumluluklannı yerine
tetirmediğini, aynmcılığı
aldırmak ve geçmişin
haksızlıklarmı telafı etmek
amacıyla politikalar
saptamadığmı ve
uygulamadığmı
tekrarlamaktır. Bu unsurlan
içeren bir sonuç kararmm
çıkarılabilmesi başarı olur.
getirir. Bu belgelerle iş hukukunun altına ini-
lemeyecek asgari normlan beürlenmiş olur.
ILO'nun üyesi devletlerdir. Ancak, diğer
devletlerarası kurumlardan farklı olarak dev-
leti, tek başına hükümet temsil edemez. Dev-
let, ILO'da hükümet temsilcileri yanında, işçi
ve işveren temsilcileri tarafından temsil olunur.
Daha da önemlisi işçiler ve işverenler hükümet-
lerinden bağımsız olarak hareket etme hakkı-
na sahiptirler; düşüncelerinde ve oylannda ba-
ğımsızdırlar. Hükümetlerinin direktifleri ile
hareket etmezler örgütün işleyişinde ve yasa-
ma faaliyetinde temsil ettikleri kesimlerin çı-
karlannı, görüşlerini savunurlar. Bunu da ken-
di bağımsız gruplarında oluşturduklan karar-
lar doğrultusunda yaparlar. Tüm organlarda
ve işleyişte eşit haklarla temsil söz konusudur.
^•••t/ye ülkelerin ILO karşısında sorum-
luluğundan söz ediyorsunuz. ILO Anayasası'nı
kabul ederek üyelik ilişkisi kurmuş bir devlet
bakımından nasıl bir sorumluluk ya dayüküm-
lülük söz konusudur?
Üye devletler, kural olarak onayladıkları
ILO sözleşmeleri ile bağlıdırlar. Bildiğiniz gi-
bi usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslara-
rası anlaşmalar da yasa hükmündedir. İşte
rasi ile bağdaşabileceğini savunabilen bir üye
devlet durumundadır.
^••^•/LO kararlarından söz ederken hep
"Türkiye lehineya da aleyhine" türunden söz-
ciikler kutlamlır. Bir ülkeye ilişkin karar, ger-
çekten o ulkenin mi, yoksa siyasal iktidann uy-
gulamalannın mı kmanması anlamındadır? Bu
anlamda sendikalann işçi çıkarlannı savunan
kuruluşlar olarak ILO'da izlemeleri gereken
politikalan biraz açar mısınız?
Üyeliğin getirdiği bütün haklar ve sorumlu-
luklar -üç'lü yapıya karşın- kuşkusuz "devlet"
bakımından söz konusudur. Türkiye'yi son
dokuz yıldır ILO gundemine sokan, sendika
özgürlüğü ile bağdaşmayan uygulamaları ve
ILO ülkelerine ve kurallarına aykın kısıtlama-
lar, yasaklamalar içeren anayasal ve yasal dü-
zenlemeleridir. Bu durumun, denetim organ-
larının belirlemelerinin ve kararlarırun, süre-
gelen sorgulamanın devletin uluslararası say-
gınlığını zedelediği açıktır. Bu tablodan kim
sorumlu? Türkiye'den istenen ve beklenen
uluslararası taahhütlerine uygun, demokrasi-
ye uygun düzenlemeler yapmasıdır. Sayın Ulu-
su, Sayın Özal ve Sayın Akbulut hükümetleri
ise dokuz yıldır denetim organlarına karşı oya-
lama ve zaman kazanma politikası sürdur-
müştur.
Başvurdukları yöntemlere bakın: ILO'dan
teknik yardım heyetleri çağırma; işçi/işveren
örgütleriyle sözde üçlü görüşme ve danışma
toplantıları yapmakta olduğunu iddia etme.
Bu tablonun sorumluları belli... ILO'da il-
keli politika izleyen örgütlerle hükümetlerinin
yandaşı olarak hareket edenler hemen belli
olur, tanınır. Sendikalann ilkeli hareket etmek-
ten başka yapabilecekleri bir şey yoktur.
^m^BİHükümet/Türk-tş ve TİSK temsilci-
leri bir araya geldi. Türk-tş kapsamlı olduğu-
nu ifade ettiği bazı öneriler sundu. Bu geliş-
meyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet. Bir garip rastlantı var. Sayın Turgut
Özal'ın önümüzdeki on yılı kapsayacak "lop-
lumsal uzlaşma önerisi"ni hükümet''İşçi/işve-
ren ortak toplantısı izledi. Benim üstünde du-
racağım bu toplantının ILO'ya nasıl yansıya-
bileceği. ILO yaklaşık dokuz yıldır hükümet-
ten sorunlann çözüme kavuşturulmasında
"danışma toplantısı yapmasııu" istiyor. "İş-
çi ve işveren temsilcileri ile bir araya geliniz ve
gerçek anlamda danışma teşkil edecek bir ça-
lışma içinde olunuz..." diyor. Zira biz, hükü-
Öneriler içinde de hükümeti rahatlatan un-
surlar var. ILO platformunda hükümetin karşı
karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisi
"çifte baraj sistemi"dir. Uzmanlar Komitesi
de Sendika Özgürlükleri Komitesi de toplu iş
sözleşmesi yapabilmek için işkolunda çalışan
işçilerin en az yüzde 10'unun ve işyeri ya da
işletmede çalışanlann yarıdan fazlasının vye
kaydedilmesi zorunluluğunu serbest toplu pa-
zarlık hakkı ile bağdaştırmıyor. Hükümet ise
taraflardan bu konuda değişiklik istemi gelme-
diğini savunuyor. Türk-lş önerisinde bu kez
açık seçik barajlama sistemi savunuluyor. Ta-
bii bu yıl 98 sayılı sözleşme ile ilgili bir tartış-
ma yapılmayacak. Ancak yapılmış olsaydı, hü-
kümet göğsünü gere gere hem üçlü danışmayı
gerçekleştirdiğini hem de Türk-lş'in yüzde 10
barajın korunmasından yana olduğunu söyle-
yip kanıtlayabilecekti.
Fakat daha da vahimi var. Türk-İş'in öne-
risinde sendika ve konfederasyonların "siyasi
partilerle işbirliği yapamayacaklan, siyasi par-
tileri destekleyemeyecekleri" temel yasak ola-
rak yer alıyor Türk-İş kendisine de tüm sen-
dikalara da siyasal katılım yasağı getiriyor.
Böylece Türk işçi hareketini siyaset dışında tut-
mak ve siyasal açıdan etkisiz bırakmak için
gösterilen çabaya katkıda bulunulmuş oluyor.
tir. Türk-İş'i bu komitede temsil edecek kişi
ya da kişilere düşen görev, hükümetin, 111 sa-
yılı sözleşmeyi onaylayan bir üye devletten
beklenen sorumluluğu yerine getirmemekte di-
rendiğini; aynmcılığı kaldırmak ve geçmişin
haksızlıklarmı tum yönleriyle telafi etmek
amacıyla politikalar saptamadığmı ve uygula-
madığını tekrarlamaktır. Hükümetin oyalama
politikasına, yeni Güvehlik Soruşturması Yö-
netmeliği ile ortaya konan niyete dikkat çeki-
lip sorulmalıdır: Hükümet, iyileştirmek üzere
gen çektıği belirtilen yasa tasansını, Damştay
karan doğrultusunda düzenleyerek TBMM'ye
en kısa süre içinde sunmaya hazır mıdır? Hak-
sız tasarrufların maddi ve manevi zararlan,
tüm sonuçlanyla ortadan kaldınlacak mıdır?
Bu unsurlan içeren bir sonuç karannın çıka-
nlması başan olur. özel paragrafın ancak ge-
lecek konferans dönemi için söz konusu ola-
bileceğini sanıyorum. Tabii hükümetin bugün-
kü tutumu sürerse...
Sözlerimi şöyle bitireyim: ILO, önemli bir
mücadele platforrruıdur. Ama aslolan, işçinin
özgücüne dayalı bir demokrasi mücadelesidir.
işçi Örgütü bunu gerçekleştirdiğinde esasen
ILO, mücadele platformu olmaktan çıkar. Il-
keli, kararlı, tutarlı ve ödünsüz bir tutumla bu
hedefe doğru yürünüyor mu? Mesele budur.
Nokta,
Greenpeace
eylemınde
Ikı arkadaşımız. Ispanya kıyılannda
gerçekleştirilen Greenpeace'in son
eylemine katıldılar Gemıdekı
hazııiıklar. cıkartma sabahı, zehırlı atık
kanallarının betonla kapatlması.
polısle mücadele . Fotoğraflarla
9azeteci olarak sadece Nokta
muhabırlerinin ızlediği Pontevedra
kâğıt fabrıkası harekâtınm tüm öykûsü.
"Üniversitelerin
özelleşmesini
Özal istedi"
Mıllı Eğıtım eskı bakanlarından Hasan
Celal Guzel, kendı döneminde Turgut
Özal ile yaptığı görüşmeyı Nokta'ya
açıkladı: "Özal benden beş
ünıversttenın özelleştırilmesı ıçın
hazırlık yapmamı istedi Istıfamın
nedetılerınden biri de budur."
Sınav bitti... Sıra
kayıtlarda...
Kolej ve Anadolu Lıselen sınavları
yapıldı. Şimdi de 200 bine yakın
velının kayıt maratonu başlıyor Sınav
sonuçiarının bıldırılme tarıhlerının farklı
olması nedeniyle. ozel okullar ve
Anadolu Lıselen kayıt kavgası 14
Temmuz'a kadar sürecek. Anadolu
Lıselen ve özel okullar basvuru-smav-
kayıt takvımı ile okulların yıllık
taksiüeri .
POLİSTE İSLAMCI nOK
KADROLASMA
Emniyette yıllardır sürdûrülen İslamcı kadrolasma, teskilatta huzursuzluk
yaratıyor. Tayin ve terfilerde, mesleki beceriden cok tarikat mensubu olmak
önemli. Mahmut Hocacı Florya Polis Eğitim Merkezi Mudürü Seyit Ahmet
Urialıoğlu'nu kimse yerinden oynatamıyor Ankara Cumhuriyet savcılarından
Kadri Azizoğlu: "Bugün İcisleri teskilatı tamamen onların elinde". icisleri
eski Bakanı Hasan Fehmi Gıines: "Kadrolasma, dindarlıktan cok tarikat
ölcüsüne dayanıyor." Emekli emniyet müdûrû, Pol-Der eski başkanı Muzaffer
Bayraktar: "En buyûk tarikatcı, Abdulkadir Aksu'dur."
Kürtlere
özgüıiük (2)
ANAP ve DYP'nin Güneydoğu
modellerı, Yenı Olusumcuların
görusü, Ispanyol Büyükelçtsı'nin
ağzından ispanyol modelı.
SHP'ye kim
döner, kim kalır?
SHP'den ıstifa eden ya da ıh
r
ac
edılen bazı mıiletvekıllennın donmesı
ıçın. ıkı taraflı hazırliK yapılıyor
Dönusune ve kalısma kesın gözuyle
bakılanlar
• Asken Müze den gecen yıl
calınan Evren'in nisanları hâlâ
bulunamazken, soygunu yaptığı
iddissıyla yargılanan astsubay,
"Emniyette ağır iskenceler allında
sucu yüklendim" diyor.
• Sarayları. camileri gezdi ..
Sorulardan. objekiıllerden kaclı...
Gelmıs gecmis en buyuk basketbolcü
Kerim Abdûlcabbar'ın Türkiye de bir
haftası.
HAFTALIK HABER DERGİSİ
Otomobil alacaklar, eylülü
bekleyin...
Yerli firmalar üretimi artınyor. İthalatçılar eylül
ayında, piyasayı yabancı arabaya boğacak.
Yerli ve yabancı otomobil bolluğu, satış koşullannın
tüketici lehine değişmesine neden olacak.
Yerli ve ithal otomobillerin fıyatlan... Satın alma
koşullan...
Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Inan Ktraç:
"Otomobil bollaşacak, talepler karşılanacak."
Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir
Sabancı: "Yerli otomobiller demode."
BORSACHARIN 5 FAWRİ HÎSSESİ
Aracı kuruluş yetkilileri ve borsa üyeleri, bu hafta 5
hisseye şans tanıdılar.
• Hisse hisse beklentiler. Hangi hisse senedini kim
alıyor, kim satıyor?
• Yatıruncılar, alım-saüm yaparken haklannın
korunmasmı istiyor.
• Borsa komisyoncusu Yener Kaya'nm yorumu...
BIYIGMZI KESIN,
SİGARAYI BIRAKIN
F^tronlar, gönüllerindeki ideal yönetici tipini çizdiler.
Artık, bıyıklı ve sigara içen yöneticiler tercih
edilmiyor.
Yüksek faiz politikası ve enflasyon, bankaların 1989
yılı karne notlannın düşmesine yol açtı.
Töbank satışa çıkıyor.
Eska İnşaat, tasfiye ediliyor.
Reklamlardaki kadınlar, TSE'ye uygun olacak.
Pahalı fılmlerin yönetmeni Ziya Öztan: '"Aldığım
ücret komik düzeyde."
IŞ DÜINTASÜSDAKİ KAVGANIN İÇYÜZÜ
Sabancı'mn ANAP'ı övmesi, Koç'un
hükümete çatmasının temelinde, dışa
açılma politikası ve pazar kavgası var.
İki holding. trilyonluk pazarları birbirine
kaptırmak istemiyor.
• Amerika'da dev şirketlere isyan.
• Vietnam'da açlıktan ziyafete.
• Prof. Dr. Nusret Ekin yazdı:
'"Serbest dolaşım ve Türkler.'
D
GtlJSİM