Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6
T R G UN
3 HAZİRAN 1990
A""Ö"~Â
Yjgşayanlann anılarında, yaşamayanlann hayalinde canlanan bir görüntü...
Istanbul'dan tramvay kaydı— 1 —
Ben, Kadıkoy'de, Acıbadem'de
doğdum. 1932 yılının bir sonba-
haı günü. Çocukluk ve gençlik yıi-
larımı Kadıkoy'de yaşadım. Bir
bölümünü ise Beylerbeyi'nde ve
bazı yaz ayları Sarıyer'de. llk
tramvaya Kadıkoy'de bindim. tlk
vapura Kadıköy iskelesinden. tlk
ve ortaokulu Kadıkoy'de okudum.
Yeldeğu-menTnde tramvayın arka-
sına takılıp duşen Ulvi, ilkokul bi-
rinci sınıftaki ilk arkadaş kaybım
oldu. Anarnı babamı, hep Kadı-
koy'de kaybettim. Ve nice sevdik-
lerimi de. tlk platonik aşkımt 16
yaşında gene Kadıkoy'de yaşadım,
dığeı arkadaşlanm gibi. Bugun
hepsini hasretle anıyorum. Ama
geriye bakıyorum, kimse ve hiçbir
şey kalmanuş. Tıpkı tstanbul'un
tramvayları gibi.
Saygının yerıni saygısızlık, ter-
biyenin yerini terbiyesizlik, efen-
diliğin yerini hödüklük, guzellığın
yerini çirkinlik almış. Bugun emı-
nim ki çoğu insaıı, bu saydıklan-
mın anlamım oğrenmek içın söz-
lüğe bakraak zorunda.
tnsan, neden ozlem duyar? Öz-
lediğı ıçin mi? Yoksa kaybettiği
için mi? Bizler, kaybettiğımiz için
özlem duyuyoruz, birtakım değer-
lerimize. Oscar Wilde der ki
"Ruh, vücutla ihtiyar olarak do-
gar. Vıicut, onu gençleştirmek için
ihtiyariar." Duşunuyorum, bizler
kafaca mı yaşlandık? Yoksa yaş-
landıkça mı olgunlaştık? Bunun
cevabı ikincisi olacaktır muhak-
kak. Geldiğimiz yıllara bakıyo-
rum, bir de bugune. Haklılığımı
kabul etmek zoıunda bırakıyor
beni bugünkü yaşam. Benim ço-
cukluk ve gençlik yıllarımda, ls-
tanbul'umda ve Kadıköy'ümde
minibus cenneti olan semtler yok-
tu. Acılı-acısız arabesk şarkılann
dinlendiği evler yoktu. Sokakla-
nnda kebapçı dükkânlan ve et lo-
kantalan yoktu. Lahmacunla viski
içen insanlar yoktu. Ve daha ne-
ler söylemek istiyorum. Bir mey-
dana çıkıp o eski tstanbullulara
haykırmak istiyorum: Sizler nere-
desiniz? O guzel insanlar, ne ol-
dunuz? öldünuz mü? Kaldınız
mı? Yoksa evlerinizden çıkmaz mı
oldunuz? Neredesiniz? Köylu kö-
yunde, yerli yerindeydi bunca yıl-
dır. Yoksa yer yerinden mı oynadı?
Ahmet Muhip Dranas'ın şu di-
zelerini düşünüyorum, "Aşklar
uçup gitmiş olmalı bir yazla / Ha-
lay çeken luzlar misaJi kol kola."
Bir başka şairimiz şöyle der,
"Köprii üstünde dunır, ananm
adalarda, çamlar altında ö|le
uykusuno" Şimdi şair gelsin de
dursun bakahm köpru üstünde.
Halay çeken kızlar misali her şey
kol kola uçup gitmiş. Ümit Yaşar'ı
okuyorurn, "Istanbul neyin nesi"
diyor. Evet, tsıanbul neyın nesi?
Gidip bir bilene sormalı.
Butun bunları duşune duşüne
irkildim birden. Gel dedim kendi
kendime, duşunme bugunu. Na-
sıl olsa her gun yaşıyorsun aynı
şeyleri. Yaşadığın gunü düşunece-
ğine, tstanbul'un, geçmiş güzel
günlerini hatırla. Ve işte o zaman,
lstanbul'un tramvaylı günlerini
hatırladım. Bugun bir anı olarak
kalan ve bir daha geri gelmeyecek
o günleri, yaşayanların anılarını
tazelernek, yaşamayanlara ise bir
öyküymüş gibi anlatmak istedim.
Yaşımm gereği, çocukluk yıllarım
olan 193O'lu yılların ortaJarından
A hmet Muhip H |
x m Dranas: ^m
Aşklar uçup gitmiş ^m
olmalı bir ^m
yazla/Halay çeken ^ B
kızlar misali kol . ^m % • •
kola/der. Bir ^ B *
başka şairimiz ise: ^ B
Köprü üstünde ^m
durur, anarım ^M * *
adalarda, çamlar ^ B . , ,
altında öğle ^ H w
uykusunu/diye ^ B * *
yazar. Şimdi şair ^ B
gelsin de dursun ^ B .
bakahm köprü ^ B " *
üstünde. Halay ^ B * ^ •
çeken kızlar misali ^ B ' • ~ = JL *ÜkJİBL'*^
her şey uçup ^M fZttfii^i^KlL
gitmiş. Ümit Yaşar ^m ^StfBMPHBBRbi
'İstanbul neyin ^m T* • T ^ ^ ^ ^ S ^ ^ K
nesi?'diyor. Evet. ^ B ^^tatMHMHPaVM^Mİı^i^H,
İstanbul neyin nesi? ^H ^H|^^^HH||^^^^K
¥ stanbul'dailk HL M ^ l ^ ^ . ^ M
J. tramvay, ^mt, • - , , M B B . I ^ . I ^ . M
Padişah Abdülaziz ^^iHjJI^HHBHfl^BHU^^^^^^^^^K
zamamnda, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ ^
187l'de çalışmaya L^L^L^L^L^L^L^L^L^RL^L^Bı^LMkUi^L^LIIIIV^
başlamış, tabii atlı
olarak. 43 yıl
çahşarak yılda
ortalama4.5
milyon yolcu
taşımış. 1914
yılında elektrik
şirketi kurulunca,
elektrikli
tramvaylar
getirtilmiş.
Cumhuriyet ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H
hükümetiileilk ^ H ^ ^ B ^K^l^l^l^l^l^l^l^l^l^B
anlaşma, 1923 ^H^İB' V^l^lll^l^l^Hl^l^Hİ
haziran ayında ^ H ^ ^ K ^^^^^^^^^^^^^^m^,
yapılmış. Tramvay ^ H ^ ^ K ^^l^^^^^^^^^^^K
işletmesi 1 .ı^i^i^i^B ^^^^i^i^i^i^i^i^i^B M
Temmuz 1939'da ^ ^ ^ H f ^ ^ [ ^ [ ^ [ ^ [ ^ B ^ i
belediyeye ^ ^ B ^ ^ l ı ^ i ^ i ^ ^ i B i J İ Ü
devredilmiş ve ^^^^^B- "^ı^^K^^mkj .j^^^^k
İETT'yebağhbir ^ H İ B a B i H B ^ ^ H B i H ^ H H H H H İ İ İ H H
İŞİetme OİmUŞ. Vıl 1947. Galata Köprüsü'nün üstünde, bir tramvayın sabanlıgından, bir dijer tnunvaya baluyoruz.
M T£ adıköy'deki
• J V tramvaylann
* • İstanbul'dakilerden
• farklı olarak sol
• yamnda çalıştıkları
• hattın rengini
I gösterenbirışık,
• sağ tarafında ise
• dört köşe buzlu
f; • camlı bir lamba ve
H üzerindeucu
I çengelli bir sopa ile
• takıp çıkarılan hat
fl lambası vardı.
• Geceleri tramvay
* • uzaktan gelirken
*%
. H tabelasını
H görmeden nerenin
H tramvayı olduğunu
• anlardınız.
fl ^LZ azaylannda,
' B X ustu açık dort
H adet sahanlıklı
H römorklar takılırdı
* - H tramvaylara. Bu
H yazhk römorklarla
• Kadıköy'den
H Bostancı'ya,
H Fenerbahçe'ye
„ ^ | gidip gelmek biz
;
:
^m çocukların olduğuf
']H kadar, büyüklerin
^m dehoşunagiderdi.
^M Tertemizhavaalır,
^M akşamevimize
^ 1 mutludönerdik.
^H Römorklu
^ H tramvaylar, yazlık
^KM veya kışlık olsun
^ ^ H yalmz Bostancı ve
J ^ ^ H Fenerbahçe
d^^^H hattında
% ^ f l ^ ^ ^ ^ | Çalışırlardı.
^JÜ^^^^^^^H Üsküdar ve Kısıklı
| ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ l hatlarıyokuş
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H olduğu için bu
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H römorklan
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H çekmeye
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H arabaların gücü
yetmezdı.
sonra tramvaylı gunleri size anlat-
maya çalışacağım. Belki Kadıköy
yönu biraz ağırlıkh olacak ama,
Kadıköy'ün de tstanbul içinde
apayn bir ağırlığı ve yeri olduğu
muhakkak.
Şimdi lstanbul'a ilk tramvay ne
zaman gelmiş. Bu tarıhlere kısa-
ca bir göz atalım. tstanbul'da atlı
tramvayın işlemesine Padişah Ab-
dülaziz zamamnda 3 Eylul 1863'te
izin verilmiş, ilk tramvay 1871'de
çalışmaya başlamış. 43 yıl çalışa-
rak yılda ortalama 4.5 milyon yol-
cu taşımış. 1914 yılında elektrik
şirketi kurulunca cereyanla çalışan
tramvaylar getirilmiş. Cumhuriyet
hükümeti ile ilk anlaşma, 1923 ha-
ziran ayında yapılmış. Tramvay tş-
letmesi 1 Temmuz 1939'da beledi-
yeye devredilmiş ve ÎETT Genel
Müdurluğu'ne bağlı bir işletme ol-
muş. Şehrin Anadolu yakasında,
1927'de Üsküdar-Kadiköy Halk
Tramvaylan T.A.Ş. kurulmuş. İlk
tramvay 1 Ocak 1928'de çalışma-
ya başlamış.
Kadıkoy'de iki tip tramvay var-
dı. Biri sahanlıklı dediğımizönden
ve arkadan inilip binilen ve vatma-
nın açıkta durduğu tramvaylar.
tkincisi ise daha sonra gelen or-
tadan kapılı, tabii kapılan elle acı-
lıp kapanan daha yeni tipteri. Sa-
hanlıklı olanlan yalmz ikinci mev-
ki idi ve Üskudar, Kısıklı, Gazha-
ne (Kaptanpaşa) hatlarında çah-
şırlardı. Bir süre sonra bunlar es-
kiyince seferden kaldırıldılar.
1937-38 yıllarında Kadıkoy'de
ikinci meyki tramvaylar mavi, bi-
rincı mevkiler ise sarı renkliydi.
Sonradan mavi renkli olanlar ye-
şıl renge boyandılar. Bir de orta-
dan kapılı olanların kırmızı renk-
lileri vardı o yıllarda, bunların bir
tarafı bırinci diğer tarafı ikinci
mevkiydi. Sonradan bunlar da tek
mevki oldu. Kadıkoy'un ikinci
mevki tramvaylannın yeşili, tstan-
bul tarafındakilerden daha guzel
bir yeşildı. tstanbul'dakilerinki hâ-
ki renk dediğimız, asker elbisesi
rengjndeydi. Bırinci mcki olan
ortadan kapılı san tramvaylann
Avrupa derisinden bordo renkli
çok şık döşeıneleri vardı. Otura-
cak yer 20, ayakta duracak yer 28,
normalde elÜ kişi alırdı. Tramvay-
ların hepsi Alman yapımı araba-
lardı. Bir kaç ay once Almanya
1
dan bu tramvaylan yapan fîrma
patronunun torunu gelmiş, yaşü
bir Almanmış. Eski taşıt muzesi-
ne gidip tramvaylan sevmiş okşa-
mış ve ağlamış. Oradaki yetkiliden
öğrendim bunları.
Kadıkoy'deki tramvayların ls-
tanbul'dakilerden farklı olarak,
çalıştıkları hatların rengi tabela-
sının sol yanındaki yuvarlak renkli
bir ışıkla, sağ tarafuıda ise dört
köşe buzlu camlı bir lamba ve üze-
rinde ucu çengelli bir sopa ile ta-
kıp çıkarılan hat numarası vardı.
Geceleri tramvay uzaktan gelirken
bu ışıklar sayesinde tabelasını gör-
meden nerenin tramvayı olduğu-
nu anlardınız. Sonra bunlar kal-
dırıldı ve yalnız hafifçe ışıklandı-
rılmış tabelaları kaldı.
Kadıkoy'de tramvaylar şu hat-
larda ve şu numaralarda çalışırdı.
Kadıköy (12) Üskudar / Kadıköy
(1) Kısıklı / Üskudar (2) Kısıklı /.
Kadıkoy (4) Bostancı / Kadıköy
(6) Fenerbahçe / Kadıköy (20)
Moda / Kadıköy (8) Gazhane /
Gazhane ismi sonra Hasanpaşa
olarak değiştirildi. Kadıkoy'deki
tramvayların bir de römorklan
vardı, bunlar kapalı ortadan ka-
pılı ve ikinci mevkiydi. Yazları ise
açık dort adet sahanlıklı yazlık rö-
morklar sefere konurdu. Bu yaz-
hk römorklar birinci mevki idi.
Araba numaralan dün gibi aklını-
dadır. 101, 102, 103 ve 104. Yaz ay-
larında bu yazlık römorklarla Ka-
dıköy'den Bostancı'ya veya Fener-
bahçe'ye gidip gelmek biz çocuk-
ların olduğu kadar büyüklerin de
çok hoşuna giderdi. Tertemiz ha-
va alır akşama evlerimize mutlu
dönerdik. Römorklu tramvaylar,
yazlık veya kışlık olsun yalmz Bos-
tancı ve Fenerbahçe hattında ça-
lışırdı. Üsküdar ve Kısıklı hatlan
yokuş olduğu için bu römorklan
çekmeye arabaların kuvveti yet-
mezdı.
Kadıkoy-Üskudar ve Kısıklı
tramvaylannın yolu eskiden Altı-
yol'dan, Söğutluçeşme Caddesi-
ne döner, sonra Yeldeğirmeni'ne
çıkar oradan tbrahimağa'ya iner
tren yolu altındaki köprüden geç-
tikten sonra tekrar yukarı çıkar ve
Haydarpaşa Asker Hastanesi ile
Haydarpaşa Lisesi önünden yolu-
na devam ederdi. 30 Ağustos
194S'te şimdiki Haydarpaşa Köp-
rusü açılınca bu tramvay hattı, Ka-
dıköy Rıhtım Caddesi'ne alındı.
Tramvaylar, yokuşlardan iner-
ken bazan freni tutmaz, yokuşun
sonundaki virajda devrilip kalır-
dı. Bu, bazen Yeldeğirmeni yoku-
şunda veya Doğancılardan Ahme-
diye'ye inerken olurdu. Biz de ço-
cuksu merakımızla "Tramvay
devrildi" haberini alınca koşar gi-
der, yan gelip yatmış sevimli bir
kedi edası ile karnını açmış ve de-
mir pabuçlarını havaya dikmiş
tramvayı seyreder ve hep merak et-
tiğimiz alt tarafım, elektrik motor-
lannı, dingillerini çocuksu bir me-
rakla tetkik ederdik.
Tabelasının rengi beyaz Üskü-,
dar, mavi olan da Kısıklı tramva-
yı idi. Bu tramvaylann yollan Ka-
racaahmet Mezarlığı'nın duvarlan
boyunca devam eder. Asırlık sel-
vi ağaçlan ise bu yollar boyu ebedi
âlemle günumüz arasına çekilmiş
ko>-uyeşılperdegibi yukselirler.
Yarın: Altıyol
Bahariye
S V P II İ K A R A M A V
(Etn.Kur.Alb.Kski MBK iiye&i)
— 15 —
Birkaç gündür geceleri evimde
kalmıyorum. Yakın arkadaşlarırn,
akrabalanra ve dostlarımdan ye-
di sekiz evde benim için hazırlan-
mış yataklardan birinde u>Tiyo-
rum. Kimisi oldukça konforlu, ki-
mi^i mütevazı bir yer yatağı. Han-
gi eve gideceğimi ev sahipleri de
bilmiyor. Dış kapı anahtarları
bende bulunuyor. Gecenin geç bir
saatinde evin kapısını açıyor, ses-
sizce bana ayrılan odaya çekilip
yatıy'orum. Evin düzeninin bozul-
mamasını ısrarla istediğim içın
kimse beni geç saatlara kadar bek-
lemiyor. Gündüzleri fırsat bulduk-
ça birkaç kez kendi evime uğru-
yor, biri iki yaşında diğeri bir ya-
şında iki çocuğumu kısa sûrelerle
gorup aynlıyorum. Geceleri dışa-
rıda başka evlerde geçirmemın ne-
deni guvence sorunu. 27 Mayıs
devriminin Milli Birlik Komitesi
üyesiydim. Devrimin oluşumunda
ve sonrasında birinci derecede gö-
revliydim. Fakat on altı ay sonra
içinde bulunduğum durum bu idi.
15/16 eylül gecesi çok kritik ol-
duğu için belki son gecedir diye o
geceyi, o sırada kendi evinde bu-
lunmayan, annemin kaldığı evde
geçireceğim. Dunyaya geldiğım
gttn beni doğuran annemin koy-
nundayım. Belki son gecedir diye
o gün de yamnda olmak istedim.
Saat 21.00'de Meclisten aynldık-
tan sonra genel ve bireysel güven-
ce için birkaç kritık yere uğradık-
tan ve gerekli kontrolları yaptık-
tan sonra annemin kaldığı eve gel-
dim. Saat 24.00'e doğru yattım.
Sabah saat 04.00'ıe kalkarak sıca-
ğı sıcağma o gune ılişkin anıları-
mı >-azmaya başladım. Bitirince
Ankara dışında guvenilir bir yere
ulaştırdım. 21 Mayıs 1963 sonuna
kadar orada kaldı. Bugüne dek hiç
kimse gormedi. Yalnız bir kez
1972 yılında, daha önce haber ver-
meden, Şevket Süreyya Aydemir'e
okudum. Dikkatle ve şaşkınlıkla
dinledi. "Çok ilginç. tarihi yapan
hiç kimse anında yazmamıştır"
dedi. "Zamanı gelince açıklama-
lısın, tarihçinin incelemesine
vennelisin" diye ekledi. Yazdıkla-
rımın bir yerinde "30-40 senelik
bir zaman aştmından sonra" açık-
lama yapabileceğimi söylemiştim.
Bugune kadar bu sözüme uydum.
En az süresi otuz yıl için daha on
altı ay var. Kırk yıllık ınisiyatifi-
mi de saklı tutuyonım. ilginç ay-
nntüan bu sure sonuna bırakarak
içinde bulunulan ortamı yansıtan
bolumlerinden bir kısmını açık-
Iıyorum.
"Milh Birhk Komitesi Özel.
Kur. Alb. Suphi KARAMAN.
Ankara 16 Eylul 1961 saat 04.10.
Şu anda tmralı Adası'nda uç
baş, 1950-1960 Demokrat Parti re-
jiminin kefaretine karşılık sallan-
dırıhyor. Menderes, Zorlu, Polat-
kan bu devrin, rejimin soysuzlaş-
tınlması, ahlaksızlığı ve hırsızlığı-
nın mümessilleri olarak darağaç-
larında sallanıyorlar.
Şimdi ihtiyar tarihin omuzları-
mın üstünden eğilerek yazdıkları-
ma dikkatle baktığım hissediyo-
rum. Ben de butun dikkatımle, ta-
rih huzurunda objektif kalmaya
çalışıyorum.
Biraz sonra sabah ezanı okuna-
cak. Eğer yakınımda bir cami var-
sa ve özellikle de Ankara'da âdet
olduğu uzere bu caminin bir de
hoparlöru bulunuyorsa şüphesiz,
tmralı'da bir tarihin son noktası
uç başın boynu etrafında geçirilen
halkalarla duğümlenirken, ben.de
ışiteceğim ezan sesinin huşu içe-
rısinde dun akşamki toplantı in-
tibalarımı yazmakta olacağım sa-
reğince, düşük DP samklan hak-
kında Yassıadada Yüksek Adalet
Divanı'nca \erilecek ölüm cezalan
Milli Birlik Komitesi'nin kararla-
n onayından sonra infaz edilecek-
ti. On bir aydan beri süren Yassı-
ada mahkemeleri dün sanıklar
hakkında bütün kararlar açıkla-
nırken onbeş sanık için ölum ce-
zası verildiği bildirildi. Kararlar jet
lime binmek ve benimle gelmek ıs-
tediklerini bildirdiler. Hiçbir soru
sormamak koşulu ile kabul ettim.
Kızılay ve ülus'tan Dışkapı'ya ka-
dar giderek dönduk. Kararların
ilan edildiğı gunde halkın durumu
gayet sakindi. Fakat bazı çehreler-
de biraz endişe gordujn. Buna da
hak vermek lazımdı. Bir kısmı
doğru bırçok haber ve şaiyalar zi-
ken M.B.K. başkanlık odasının
penceresınden Muzaffer Yurda-
kuler'in seslendiğinı duydum, ya-
nına çıktım. 28. Tümendeki genç
subayların gale>an halinde olduk-
lannı, Tümen Komutam Nuri Ha-
zer'in bu galeyanı durduramadığı-
nı, ıstifaya kalküğını duyduğunu
bildirdi. Belki gerçek olabilirdi.
Fakat bir şaiya olarak iyi alamet
CumhuriYet * —=
SON DAKIKİIM.ILK. 3 idamı I.IMIİL olli
Baıar Koratlao. Er../an. Kıra/ofiln
Vk>ıı. Kj^rakoiclu tnfc-lhan rraiafna , ııııırhİK
Yüksek Adalet Divanı Dün Karannı V«rdi
15 sanık idama, 31 i müebbet hapse,408i
ceşitli hapis cezalarma mahkûm oldular
5 saal 20 dakika süren dünkü celsede 133 sanık da berael
ettiler, hasta olan Menderes oturumda hazıı bulunmaaı
Adiye tgnlMiim «ı bıifvk MCD
Cilası: ıpn 2» •*»«• l»o oouro>
Cumhuriwfin 16 Eylül 1961 tarihli »yısı.
Kararlar kesin
sonuca ulaşrruştı:
13 kabul, 9 ret...
Ölüm cezasının üç kişi
için infaz edilrhesi
yönüne kayan,
listenin sonundaki Uç
arkadaş... belki de
vicdani kararlarına
aykırı oy kullanmayı
büyük bir özveriyle
kabul ederek bir
faciayı önlemiş ve
hizmet etmiş
sayılacaklar. Fakat
belki de ...
MİLLİ BtBLIK KOMtTESt \nkn-:
Suphi Karaman'ın 16e>lül sabahı aklıgı notbr.
tırlarla tarihin önune sereceğım.
Başkaları taıafından daha once
duyurulmadıkça bu satırlann ara-
sındaki bir donem için gizli kal-
ması gereken hususların bir ku-
şak atlamasından, 30-40 senelik
zaman aşımından sonra ancak ta-
rıh için materyal olabilmesi ve
Turk halk topluluğunun bilgıleri-
ne sunulabileceği kanaat ve kara-
nndayım.
12 Haziran 1960 tarihli (1)
sayılı Anayasanın 6. maddesi ge-
kurye uçağı ile Ankara'ya getiril-
di ve saat 18.00 toplantısına yetiş-
tirildi.
Bir önceki toplantıdan saat
17.00'de, saat 18.00'de toplanmak
üzere, dağılmıştık. Meclis binası
onünde biriken gazete muhabirlen
yine her zaman yaptıklan gibi bir
haber sızdırabilmek için hücuma
geçtiler. Fakat kararlı idik. Hiçbir
haber vermemeye çalışıyorduk.
Muhabirlerden ikisi, Hürriyet ve
Vatan gazeteleri muhabirleri (Nev-
zat Ünlıi, Teoman Erel) otomobi-
hinlerde kuşku ve durgunluk oluş-
turuyordu. Gazete muhabirlerine
surekli çeşitli sorular ben soruyor-
dum. tster kendi kanaatleri ola-
rak, ister bizim yerimizde ya da ül-
kenin birinci sınıf bir politika ve
devlet adamı, bir siyasi parti lideri
yerinde olsalar, herhalde mutlaka
idama taraftarlar. Ancak 4-5 adet-
ten fazlasım istemiyorlar. Gazete-
cilerı tekrar Meclise bıraktıktan
sonra eve ve anneme kısa birer an
için uğrayip 18.00'e beş kala Mec-
lise döndiım. Merdivenleri çıkar-
değildi. îdam taraftarı olmayan-
larımız için panik yaratmak uze-
re uydurulmuş sahte haber de ola-
bilirdi. Dışarı çıkınca Halim Men-
teş yarı acı bir tebessumle ellerıy-
le kaburga kemiklerimi tutarak
"Allah kolaylık versin" diyordu.
Kurnaz ve zeki arkadaş bundan
fazla bir şey söylemenin benim
için beyhude olabileceğini bilerek
daha ilçri gitmedı. Ancak bu ka-
darla yetindi. Deniz Kur. Alb. Bu-
lent Tarkan da herhalde beni ta-
nıyor olacak ki sadece ""..
da kararlar okunurken halkın ve
genç suba>lann 15 olum cezasıo-
dan hoşnut olmadıklan ) uzkrinin
ifadesinden belli oldu" diyebildi.
Son anda karşı tarafta panik ya-
ratmak için sinirler uzerinde bom-
bardunana girişilmekte .olduğu se-
ziliyordu.
Toplantı salonunia
, , tarafından karşıt
duşuncede olanlardan yumuşak
gördüklerine ve bazen sert gör-
dölcleri ne de yukandaki haberler-
den başka, "birçok genç sabay,
olum cezasına çarpUnlanlarla bir-
likte motorlara binerek tmralı'ya
gitmişler", "İdamlar MBk tara-
fından onaylanmazsa mahkûmla-
n vuracaklarmış", "Ali thsan Kal-
maz'ın arkadaşlan 400 sanığı bir-
den oldurrnek istivoriarnuş." "Ge-
nelkurmay'da butün korautanlar
ve subaylar toplantı halindelcr"
gibi haberleri çok hızlı bıçimde
aktanyorlar. İdam kararlarının
onayını isteyenlerin iyi organize
edildiğı şu son anda bile butun
açıklığı ile ortaya çıkıyor. Buna
karşın idam kararlanmn müebbet
hapse çevrılmesı çabasında olan-
ların son anda saflarını sıklaştır-
mak, karar ve azimlerini teyit et-
mek gayretınde bulunmadıkları
görülüyor.
Tarihi karar üzerindekı görüş-
melere Cemal Gürsel'in başkanh-
ğında saat 18.30'da başlandı
(S. KARA-
MAN'ın el yazısı anı notlan 8.
sayfadan 19. sayfaya kadar bura-
da kesiliyor. MBK toplantısında
kesin karar alındıktan sonrakı bir
kısım anı yazıları aşağıda parça
parça veriliyor )
Kararlar bu biçimde (9 ret-13
kabul) kesin sonuca ulaştıktan
sonra kaç gundur gergin olan
asaplann bir anda gevşediği, tan-
siyonun duştüğu, huzursuzluğun
azaldığı derhal görülür oldu.
ldamların çıkmaması duru-
munda kulakları şişiren ta-
sanmla ileri sürülen savlar, talı-
minler ozetle en acı biçimleri ile'
patlama olasılıklannın yarattığı
yüksek tansiyonun düşürülmesi,
belki şu anda erişilen rahatlığın
ozünü oluşturuyordu. Fakat öte
yandan bu durum belki de yeni
krizler için bir dinlenme noktası,
bir başlangıç olabilecektir. Ray-
dan çıkmış lokomotifin nerelere
çarpıp yıkacağı bilinemeyeceği gi-
bi arkasından süruklenen vagon-
ların ters ve çeşitli yönlere sapma-
yacağı da kestirilemez
...Ölum cezasının üç kişi için in-
faz edilmesi yönüne kayan, liste-
nin sonundaki uç arkadaş
belki de vicdani kararlarına aykı-
rı oy kullanmayı büyük özveriyle
kabul ederek bir faciayı önlemiş
ve hizmet etmiş sayılacaklar. Fa-
kat belki de siyasi tarihimiz uç ba-
şın ıstırabı yamnda şımarık, ölçü-
süz gururların, ilıtiraslann yeni-
den köruklendirilmesine sebebiyet
verilmiş olmasım bu üç oyun kay-
masmda görecek ve af fetmeyecek-
tir. Bu tarihsel toplantıyaaşağıda-
ki karar suretinin 16 Eylül 1961 ta-
rihli Resmi Gazete'de yayımlan-
ması karanyla son verildı.
Kur. Alb. Suphi KARAMAN
Yarın: 27 Mayıs
ne içbı yapıldı?
3 0 Y I L S O N R A 2 7 M AYIS
Uç el kalktı, on iki kişiidamdandöndü