25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 T R G UN 3 HAZİRAN 1990 A""Ö"~Â Yjgşayanlann anılarında, yaşamayanlann hayalinde canlanan bir görüntü... Istanbul'dan tramvay kaydı— 1 — Ben, Kadıkoy'de, Acıbadem'de doğdum. 1932 yılının bir sonba- haı günü. Çocukluk ve gençlik yıi- larımı Kadıkoy'de yaşadım. Bir bölümünü ise Beylerbeyi'nde ve bazı yaz ayları Sarıyer'de. llk tramvaya Kadıkoy'de bindim. tlk vapura Kadıköy iskelesinden. tlk ve ortaokulu Kadıkoy'de okudum. Yeldeğu-menTnde tramvayın arka- sına takılıp duşen Ulvi, ilkokul bi- rinci sınıftaki ilk arkadaş kaybım oldu. Anarnı babamı, hep Kadı- koy'de kaybettim. Ve nice sevdik- lerimi de. tlk platonik aşkımt 16 yaşında gene Kadıkoy'de yaşadım, dığeı arkadaşlanm gibi. Bugun hepsini hasretle anıyorum. Ama geriye bakıyorum, kimse ve hiçbir şey kalmanuş. Tıpkı tstanbul'un tramvayları gibi. Saygının yerıni saygısızlık, ter- biyenin yerini terbiyesizlik, efen- diliğin yerini hödüklük, guzellığın yerini çirkinlik almış. Bugun emı- nim ki çoğu insaıı, bu saydıklan- mın anlamım oğrenmek içın söz- lüğe bakraak zorunda. tnsan, neden ozlem duyar? Öz- lediğı ıçin mi? Yoksa kaybettiği için mi? Bizler, kaybettiğımiz için özlem duyuyoruz, birtakım değer- lerimize. Oscar Wilde der ki "Ruh, vücutla ihtiyar olarak do- gar. Vıicut, onu gençleştirmek için ihtiyariar." Duşunuyorum, bizler kafaca mı yaşlandık? Yoksa yaş- landıkça mı olgunlaştık? Bunun cevabı ikincisi olacaktır muhak- kak. Geldiğimiz yıllara bakıyo- rum, bir de bugune. Haklılığımı kabul etmek zoıunda bırakıyor beni bugünkü yaşam. Benim ço- cukluk ve gençlik yıllarımda, ls- tanbul'umda ve Kadıköy'ümde minibus cenneti olan semtler yok- tu. Acılı-acısız arabesk şarkılann dinlendiği evler yoktu. Sokakla- nnda kebapçı dükkânlan ve et lo- kantalan yoktu. Lahmacunla viski içen insanlar yoktu. Ve daha ne- ler söylemek istiyorum. Bir mey- dana çıkıp o eski tstanbullulara haykırmak istiyorum: Sizler nere- desiniz? O guzel insanlar, ne ol- dunuz? öldünuz mü? Kaldınız mı? Yoksa evlerinizden çıkmaz mı oldunuz? Neredesiniz? Köylu kö- yunde, yerli yerindeydi bunca yıl- dır. Yoksa yer yerinden mı oynadı? Ahmet Muhip Dranas'ın şu di- zelerini düşünüyorum, "Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla / Ha- lay çeken luzlar misaJi kol kola." Bir başka şairimiz şöyle der, "Köprii üstünde dunır, ananm adalarda, çamlar altında ö|le uykusuno" Şimdi şair gelsin de dursun bakahm köpru üstünde. Halay çeken kızlar misali her şey kol kola uçup gitmiş. Ümit Yaşar'ı okuyorurn, "Istanbul neyin nesi" diyor. Evet, tsıanbul neyın nesi? Gidip bir bilene sormalı. Butun bunları duşune duşüne irkildim birden. Gel dedim kendi kendime, duşunme bugunu. Na- sıl olsa her gun yaşıyorsun aynı şeyleri. Yaşadığın gunü düşunece- ğine, tstanbul'un, geçmiş güzel günlerini hatırla. Ve işte o zaman, lstanbul'un tramvaylı günlerini hatırladım. Bugun bir anı olarak kalan ve bir daha geri gelmeyecek o günleri, yaşayanların anılarını tazelernek, yaşamayanlara ise bir öyküymüş gibi anlatmak istedim. Yaşımm gereği, çocukluk yıllarım olan 193O'lu yılların ortaJarından A hmet Muhip H | x m Dranas: ^m Aşklar uçup gitmiş ^m olmalı bir ^m yazla/Halay çeken ^ B kızlar misali kol . ^m % • • kola/der. Bir ^ B * başka şairimiz ise: ^ B Köprü üstünde ^m durur, anarım ^M * * adalarda, çamlar ^ B . , , altında öğle ^ H w uykusunu/diye ^ B * * yazar. Şimdi şair ^ B gelsin de dursun ^ B . bakahm köprü ^ B " * üstünde. Halay ^ B * ^ • çeken kızlar misali ^ B ' • ~ = JL *ÜkJİBL'*^ her şey uçup ^M fZttfii^i^KlL gitmiş. Ümit Yaşar ^m ^StfBMPHBBRbi 'İstanbul neyin ^m T* • T ^ ^ ^ ^ S ^ ^ K nesi?'diyor. Evet. ^ B ^^tatMHMHPaVM^Mİı^i^H, İstanbul neyin nesi? ^H ^H|^^^HH||^^^^K ¥ stanbul'dailk HL M ^ l ^ ^ . ^ M J. tramvay, ^mt, • - , , M B B . I ^ . I ^ . M Padişah Abdülaziz ^^iHjJI^HHBHfl^BHU^^^^^^^^^K zamamnda, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ ^ 187l'de çalışmaya L^L^L^L^L^L^L^L^L^RL^L^Bı^LMkUi^L^LIIIIV^ başlamış, tabii atlı olarak. 43 yıl çahşarak yılda ortalama4.5 milyon yolcu taşımış. 1914 yılında elektrik şirketi kurulunca, elektrikli tramvaylar getirtilmiş. Cumhuriyet ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H hükümetiileilk ^ H ^ ^ B ^K^l^l^l^l^l^l^l^l^l^B anlaşma, 1923 ^H^İB' V^l^lll^l^l^Hl^l^Hİ haziran ayında ^ H ^ ^ K ^^^^^^^^^^^^^^m^, yapılmış. Tramvay ^ H ^ ^ K ^^l^^^^^^^^^^^K işletmesi 1 .ı^i^i^i^B ^^^^i^i^i^i^i^i^i^B M Temmuz 1939'da ^ ^ ^ H f ^ ^ [ ^ [ ^ [ ^ [ ^ B ^ i belediyeye ^ ^ B ^ ^ l ı ^ i ^ i ^ ^ i B i J İ Ü devredilmiş ve ^^^^^B- "^ı^^K^^mkj .j^^^^k İETT'yebağhbir ^ H İ B a B i H B ^ ^ H B i H ^ H H H H H İ İ İ H H İŞİetme OİmUŞ. Vıl 1947. Galata Köprüsü'nün üstünde, bir tramvayın sabanlıgından, bir dijer tnunvaya baluyoruz. M T£ adıköy'deki • J V tramvaylann * • İstanbul'dakilerden • farklı olarak sol • yamnda çalıştıkları • hattın rengini I gösterenbirışık, • sağ tarafında ise • dört köşe buzlu f; • camlı bir lamba ve H üzerindeucu I çengelli bir sopa ile • takıp çıkarılan hat fl lambası vardı. • Geceleri tramvay * • uzaktan gelirken *% . H tabelasını H görmeden nerenin H tramvayı olduğunu • anlardınız. fl ^LZ azaylannda, ' B X ustu açık dort H adet sahanlıklı H römorklar takılırdı * - H tramvaylara. Bu H yazhk römorklarla • Kadıköy'den H Bostancı'ya, H Fenerbahçe'ye „ ^ | gidip gelmek biz ; : ^m çocukların olduğuf ']H kadar, büyüklerin ^m dehoşunagiderdi. ^M Tertemizhavaalır, ^M akşamevimize ^ 1 mutludönerdik. ^H Römorklu ^ H tramvaylar, yazlık ^KM veya kışlık olsun ^ ^ H yalmz Bostancı ve J ^ ^ H Fenerbahçe d^^^H hattında % ^ f l ^ ^ ^ ^ | Çalışırlardı. ^JÜ^^^^^^^H Üsküdar ve Kısıklı | ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ l hatlarıyokuş ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H olduğu için bu ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H römorklan ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H çekmeye ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H arabaların gücü yetmezdı. sonra tramvaylı gunleri size anlat- maya çalışacağım. Belki Kadıköy yönu biraz ağırlıkh olacak ama, Kadıköy'ün de tstanbul içinde apayn bir ağırlığı ve yeri olduğu muhakkak. Şimdi lstanbul'a ilk tramvay ne zaman gelmiş. Bu tarıhlere kısa- ca bir göz atalım. tstanbul'da atlı tramvayın işlemesine Padişah Ab- dülaziz zamamnda 3 Eylul 1863'te izin verilmiş, ilk tramvay 1871'de çalışmaya başlamış. 43 yıl çalışa- rak yılda ortalama 4.5 milyon yol- cu taşımış. 1914 yılında elektrik şirketi kurulunca cereyanla çalışan tramvaylar getirilmiş. Cumhuriyet hükümeti ile ilk anlaşma, 1923 ha- ziran ayında yapılmış. Tramvay tş- letmesi 1 Temmuz 1939'da beledi- yeye devredilmiş ve ÎETT Genel Müdurluğu'ne bağlı bir işletme ol- muş. Şehrin Anadolu yakasında, 1927'de Üsküdar-Kadiköy Halk Tramvaylan T.A.Ş. kurulmuş. İlk tramvay 1 Ocak 1928'de çalışma- ya başlamış. Kadıkoy'de iki tip tramvay var- dı. Biri sahanlıklı dediğımizönden ve arkadan inilip binilen ve vatma- nın açıkta durduğu tramvaylar. tkincisi ise daha sonra gelen or- tadan kapılı, tabii kapılan elle acı- lıp kapanan daha yeni tipteri. Sa- hanlıklı olanlan yalmz ikinci mev- ki idi ve Üskudar, Kısıklı, Gazha- ne (Kaptanpaşa) hatlarında çah- şırlardı. Bir süre sonra bunlar es- kiyince seferden kaldırıldılar. 1937-38 yıllarında Kadıkoy'de ikinci meyki tramvaylar mavi, bi- rincı mevkiler ise sarı renkliydi. Sonradan mavi renkli olanlar ye- şıl renge boyandılar. Bir de orta- dan kapılı olanların kırmızı renk- lileri vardı o yıllarda, bunların bir tarafı bırinci diğer tarafı ikinci mevkiydi. Sonradan bunlar da tek mevki oldu. Kadıkoy'un ikinci mevki tramvaylannın yeşili, tstan- bul tarafındakilerden daha guzel bir yeşildı. tstanbul'dakilerinki hâ- ki renk dediğimız, asker elbisesi rengjndeydi. Bırinci mcki olan ortadan kapılı san tramvaylann Avrupa derisinden bordo renkli çok şık döşeıneleri vardı. Otura- cak yer 20, ayakta duracak yer 28, normalde elÜ kişi alırdı. Tramvay- ların hepsi Alman yapımı araba- lardı. Bir kaç ay once Almanya 1 dan bu tramvaylan yapan fîrma patronunun torunu gelmiş, yaşü bir Almanmış. Eski taşıt muzesi- ne gidip tramvaylan sevmiş okşa- mış ve ağlamış. Oradaki yetkiliden öğrendim bunları. Kadıkoy'deki tramvayların ls- tanbul'dakilerden farklı olarak, çalıştıkları hatların rengi tabela- sının sol yanındaki yuvarlak renkli bir ışıkla, sağ tarafuıda ise dört köşe buzlu camlı bir lamba ve üze- rinde ucu çengelli bir sopa ile ta- kıp çıkarılan hat numarası vardı. Geceleri tramvay uzaktan gelirken bu ışıklar sayesinde tabelasını gör- meden nerenin tramvayı olduğu- nu anlardınız. Sonra bunlar kal- dırıldı ve yalnız hafifçe ışıklandı- rılmış tabelaları kaldı. Kadıkoy'de tramvaylar şu hat- larda ve şu numaralarda çalışırdı. Kadıköy (12) Üskudar / Kadıköy (1) Kısıklı / Üskudar (2) Kısıklı /. Kadıkoy (4) Bostancı / Kadıköy (6) Fenerbahçe / Kadıköy (20) Moda / Kadıköy (8) Gazhane / Gazhane ismi sonra Hasanpaşa olarak değiştirildi. Kadıkoy'deki tramvayların bir de römorklan vardı, bunlar kapalı ortadan ka- pılı ve ikinci mevkiydi. Yazları ise açık dort adet sahanlıklı yazlık rö- morklar sefere konurdu. Bu yaz- hk römorklar birinci mevki idi. Araba numaralan dün gibi aklını- dadır. 101, 102, 103 ve 104. Yaz ay- larında bu yazlık römorklarla Ka- dıköy'den Bostancı'ya veya Fener- bahçe'ye gidip gelmek biz çocuk- ların olduğu kadar büyüklerin de çok hoşuna giderdi. Tertemiz ha- va alır akşama evlerimize mutlu dönerdik. Römorklu tramvaylar, yazlık veya kışlık olsun yalmz Bos- tancı ve Fenerbahçe hattında ça- lışırdı. Üsküdar ve Kısıklı hatlan yokuş olduğu için bu römorklan çekmeye arabaların kuvveti yet- mezdı. Kadıkoy-Üskudar ve Kısıklı tramvaylannın yolu eskiden Altı- yol'dan, Söğutluçeşme Caddesi- ne döner, sonra Yeldeğirmeni'ne çıkar oradan tbrahimağa'ya iner tren yolu altındaki köprüden geç- tikten sonra tekrar yukarı çıkar ve Haydarpaşa Asker Hastanesi ile Haydarpaşa Lisesi önünden yolu- na devam ederdi. 30 Ağustos 194S'te şimdiki Haydarpaşa Köp- rusü açılınca bu tramvay hattı, Ka- dıköy Rıhtım Caddesi'ne alındı. Tramvaylar, yokuşlardan iner- ken bazan freni tutmaz, yokuşun sonundaki virajda devrilip kalır- dı. Bu, bazen Yeldeğirmeni yoku- şunda veya Doğancılardan Ahme- diye'ye inerken olurdu. Biz de ço- cuksu merakımızla "Tramvay devrildi" haberini alınca koşar gi- der, yan gelip yatmış sevimli bir kedi edası ile karnını açmış ve de- mir pabuçlarını havaya dikmiş tramvayı seyreder ve hep merak et- tiğimiz alt tarafım, elektrik motor- lannı, dingillerini çocuksu bir me- rakla tetkik ederdik. Tabelasının rengi beyaz Üskü-, dar, mavi olan da Kısıklı tramva- yı idi. Bu tramvaylann yollan Ka- racaahmet Mezarlığı'nın duvarlan boyunca devam eder. Asırlık sel- vi ağaçlan ise bu yollar boyu ebedi âlemle günumüz arasına çekilmiş ko>-uyeşılperdegibi yukselirler. Yarın: Altıyol Bahariye S V P II İ K A R A M A V (Etn.Kur.Alb.Kski MBK iiye&i) — 15 — Birkaç gündür geceleri evimde kalmıyorum. Yakın arkadaşlarırn, akrabalanra ve dostlarımdan ye- di sekiz evde benim için hazırlan- mış yataklardan birinde u>Tiyo- rum. Kimisi oldukça konforlu, ki- mi^i mütevazı bir yer yatağı. Han- gi eve gideceğimi ev sahipleri de bilmiyor. Dış kapı anahtarları bende bulunuyor. Gecenin geç bir saatinde evin kapısını açıyor, ses- sizce bana ayrılan odaya çekilip yatıy'orum. Evin düzeninin bozul- mamasını ısrarla istediğim içın kimse beni geç saatlara kadar bek- lemiyor. Gündüzleri fırsat bulduk- ça birkaç kez kendi evime uğru- yor, biri iki yaşında diğeri bir ya- şında iki çocuğumu kısa sûrelerle gorup aynlıyorum. Geceleri dışa- rıda başka evlerde geçirmemın ne- deni guvence sorunu. 27 Mayıs devriminin Milli Birlik Komitesi üyesiydim. Devrimin oluşumunda ve sonrasında birinci derecede gö- revliydim. Fakat on altı ay sonra içinde bulunduğum durum bu idi. 15/16 eylül gecesi çok kritik ol- duğu için belki son gecedir diye o geceyi, o sırada kendi evinde bu- lunmayan, annemin kaldığı evde geçireceğim. Dunyaya geldiğım gttn beni doğuran annemin koy- nundayım. Belki son gecedir diye o gün de yamnda olmak istedim. Saat 21.00'de Meclisten aynldık- tan sonra genel ve bireysel güven- ce için birkaç kritık yere uğradık- tan ve gerekli kontrolları yaptık- tan sonra annemin kaldığı eve gel- dim. Saat 24.00'e doğru yattım. Sabah saat 04.00'ıe kalkarak sıca- ğı sıcağma o gune ılişkin anıları- mı >-azmaya başladım. Bitirince Ankara dışında guvenilir bir yere ulaştırdım. 21 Mayıs 1963 sonuna kadar orada kaldı. Bugüne dek hiç kimse gormedi. Yalnız bir kez 1972 yılında, daha önce haber ver- meden, Şevket Süreyya Aydemir'e okudum. Dikkatle ve şaşkınlıkla dinledi. "Çok ilginç. tarihi yapan hiç kimse anında yazmamıştır" dedi. "Zamanı gelince açıklama- lısın, tarihçinin incelemesine vennelisin" diye ekledi. Yazdıkla- rımın bir yerinde "30-40 senelik bir zaman aştmından sonra" açık- lama yapabileceğimi söylemiştim. Bugune kadar bu sözüme uydum. En az süresi otuz yıl için daha on altı ay var. Kırk yıllık ınisiyatifi- mi de saklı tutuyonım. ilginç ay- nntüan bu sure sonuna bırakarak içinde bulunulan ortamı yansıtan bolumlerinden bir kısmını açık- Iıyorum. "Milh Birhk Komitesi Özel. Kur. Alb. Suphi KARAMAN. Ankara 16 Eylul 1961 saat 04.10. Şu anda tmralı Adası'nda uç baş, 1950-1960 Demokrat Parti re- jiminin kefaretine karşılık sallan- dırıhyor. Menderes, Zorlu, Polat- kan bu devrin, rejimin soysuzlaş- tınlması, ahlaksızlığı ve hırsızlığı- nın mümessilleri olarak darağaç- larında sallanıyorlar. Şimdi ihtiyar tarihin omuzları- mın üstünden eğilerek yazdıkları- ma dikkatle baktığım hissediyo- rum. Ben de butun dikkatımle, ta- rih huzurunda objektif kalmaya çalışıyorum. Biraz sonra sabah ezanı okuna- cak. Eğer yakınımda bir cami var- sa ve özellikle de Ankara'da âdet olduğu uzere bu caminin bir de hoparlöru bulunuyorsa şüphesiz, tmralı'da bir tarihin son noktası uç başın boynu etrafında geçirilen halkalarla duğümlenirken, ben.de ışiteceğim ezan sesinin huşu içe- rısinde dun akşamki toplantı in- tibalarımı yazmakta olacağım sa- reğince, düşük DP samklan hak- kında Yassıadada Yüksek Adalet Divanı'nca \erilecek ölüm cezalan Milli Birlik Komitesi'nin kararla- n onayından sonra infaz edilecek- ti. On bir aydan beri süren Yassı- ada mahkemeleri dün sanıklar hakkında bütün kararlar açıkla- nırken onbeş sanık için ölum ce- zası verildiği bildirildi. Kararlar jet lime binmek ve benimle gelmek ıs- tediklerini bildirdiler. Hiçbir soru sormamak koşulu ile kabul ettim. Kızılay ve ülus'tan Dışkapı'ya ka- dar giderek dönduk. Kararların ilan edildiğı gunde halkın durumu gayet sakindi. Fakat bazı çehreler- de biraz endişe gordujn. Buna da hak vermek lazımdı. Bir kısmı doğru bırçok haber ve şaiyalar zi- ken M.B.K. başkanlık odasının penceresınden Muzaffer Yurda- kuler'in seslendiğinı duydum, ya- nına çıktım. 28. Tümendeki genç subayların gale>an halinde olduk- lannı, Tümen Komutam Nuri Ha- zer'in bu galeyanı durduramadığı- nı, ıstifaya kalküğını duyduğunu bildirdi. Belki gerçek olabilirdi. Fakat bir şaiya olarak iyi alamet CumhuriYet * —= SON DAKIKİIM.ILK. 3 idamı I.IMIİL olli Baıar Koratlao. Er../an. Kıra/ofiln Vk>ıı. Kj^rakoiclu tnfc-lhan rraiafna , ııııırhİK Yüksek Adalet Divanı Dün Karannı V«rdi 15 sanık idama, 31 i müebbet hapse,408i ceşitli hapis cezalarma mahkûm oldular 5 saal 20 dakika süren dünkü celsede 133 sanık da berael ettiler, hasta olan Menderes oturumda hazıı bulunmaaı Adiye tgnlMiim «ı bıifvk MCD Cilası: ıpn 2» •*»«• l»o oouro> Cumhuriwfin 16 Eylül 1961 tarihli »yısı. Kararlar kesin sonuca ulaşrruştı: 13 kabul, 9 ret... Ölüm cezasının üç kişi için infaz edilrhesi yönüne kayan, listenin sonundaki Uç arkadaş... belki de vicdani kararlarına aykırı oy kullanmayı büyük bir özveriyle kabul ederek bir faciayı önlemiş ve hizmet etmiş sayılacaklar. Fakat belki de ... MİLLİ BtBLIK KOMtTESt \nkn-: Suphi Karaman'ın 16e>lül sabahı aklıgı notbr. tırlarla tarihin önune sereceğım. Başkaları taıafından daha once duyurulmadıkça bu satırlann ara- sındaki bir donem için gizli kal- ması gereken hususların bir ku- şak atlamasından, 30-40 senelik zaman aşımından sonra ancak ta- rıh için materyal olabilmesi ve Turk halk topluluğunun bilgıleri- ne sunulabileceği kanaat ve kara- nndayım. 12 Haziran 1960 tarihli (1) sayılı Anayasanın 6. maddesi ge- kurye uçağı ile Ankara'ya getiril- di ve saat 18.00 toplantısına yetiş- tirildi. Bir önceki toplantıdan saat 17.00'de, saat 18.00'de toplanmak üzere, dağılmıştık. Meclis binası onünde biriken gazete muhabirlen yine her zaman yaptıklan gibi bir haber sızdırabilmek için hücuma geçtiler. Fakat kararlı idik. Hiçbir haber vermemeye çalışıyorduk. Muhabirlerden ikisi, Hürriyet ve Vatan gazeteleri muhabirleri (Nev- zat Ünlıi, Teoman Erel) otomobi- hinlerde kuşku ve durgunluk oluş- turuyordu. Gazete muhabirlerine surekli çeşitli sorular ben soruyor- dum. tster kendi kanaatleri ola- rak, ister bizim yerimizde ya da ül- kenin birinci sınıf bir politika ve devlet adamı, bir siyasi parti lideri yerinde olsalar, herhalde mutlaka idama taraftarlar. Ancak 4-5 adet- ten fazlasım istemiyorlar. Gazete- cilerı tekrar Meclise bıraktıktan sonra eve ve anneme kısa birer an için uğrayip 18.00'e beş kala Mec- lise döndiım. Merdivenleri çıkar- değildi. îdam taraftarı olmayan- larımız için panik yaratmak uze- re uydurulmuş sahte haber de ola- bilirdi. Dışarı çıkınca Halim Men- teş yarı acı bir tebessumle ellerıy- le kaburga kemiklerimi tutarak "Allah kolaylık versin" diyordu. Kurnaz ve zeki arkadaş bundan fazla bir şey söylemenin benim için beyhude olabileceğini bilerek daha ilçri gitmedı. Ancak bu ka- darla yetindi. Deniz Kur. Alb. Bu- lent Tarkan da herhalde beni ta- nıyor olacak ki sadece "".. da kararlar okunurken halkın ve genç suba>lann 15 olum cezasıo- dan hoşnut olmadıklan ) uzkrinin ifadesinden belli oldu" diyebildi. Son anda karşı tarafta panik ya- ratmak için sinirler uzerinde bom- bardunana girişilmekte .olduğu se- ziliyordu. Toplantı salonunia , , tarafından karşıt duşuncede olanlardan yumuşak gördüklerine ve bazen sert gör- dölcleri ne de yukandaki haberler- den başka, "birçok genç sabay, olum cezasına çarpUnlanlarla bir- likte motorlara binerek tmralı'ya gitmişler", "İdamlar MBk tara- fından onaylanmazsa mahkûmla- n vuracaklarmış", "Ali thsan Kal- maz'ın arkadaşlan 400 sanığı bir- den oldurrnek istivoriarnuş." "Ge- nelkurmay'da butün korautanlar ve subaylar toplantı halindelcr" gibi haberleri çok hızlı bıçimde aktanyorlar. İdam kararlarının onayını isteyenlerin iyi organize edildiğı şu son anda bile butun açıklığı ile ortaya çıkıyor. Buna karşın idam kararlanmn müebbet hapse çevrılmesı çabasında olan- ların son anda saflarını sıklaştır- mak, karar ve azimlerini teyit et- mek gayretınde bulunmadıkları görülüyor. Tarihi karar üzerindekı görüş- melere Cemal Gürsel'in başkanh- ğında saat 18.30'da başlandı (S. KARA- MAN'ın el yazısı anı notlan 8. sayfadan 19. sayfaya kadar bura- da kesiliyor. MBK toplantısında kesin karar alındıktan sonrakı bir kısım anı yazıları aşağıda parça parça veriliyor ) Kararlar bu biçimde (9 ret-13 kabul) kesin sonuca ulaştıktan sonra kaç gundur gergin olan asaplann bir anda gevşediği, tan- siyonun duştüğu, huzursuzluğun azaldığı derhal görülür oldu. ldamların çıkmaması duru- munda kulakları şişiren ta- sanmla ileri sürülen savlar, talı- minler ozetle en acı biçimleri ile' patlama olasılıklannın yarattığı yüksek tansiyonun düşürülmesi, belki şu anda erişilen rahatlığın ozünü oluşturuyordu. Fakat öte yandan bu durum belki de yeni krizler için bir dinlenme noktası, bir başlangıç olabilecektir. Ray- dan çıkmış lokomotifin nerelere çarpıp yıkacağı bilinemeyeceği gi- bi arkasından süruklenen vagon- ların ters ve çeşitli yönlere sapma- yacağı da kestirilemez ...Ölum cezasının üç kişi için in- faz edilmesi yönüne kayan, liste- nin sonundaki uç arkadaş belki de vicdani kararlarına aykı- rı oy kullanmayı büyük özveriyle kabul ederek bir faciayı önlemiş ve hizmet etmiş sayılacaklar. Fa- kat belki de siyasi tarihimiz uç ba- şın ıstırabı yamnda şımarık, ölçü- süz gururların, ilıtiraslann yeni- den köruklendirilmesine sebebiyet verilmiş olmasım bu üç oyun kay- masmda görecek ve af fetmeyecek- tir. Bu tarihsel toplantıyaaşağıda- ki karar suretinin 16 Eylül 1961 ta- rihli Resmi Gazete'de yayımlan- ması karanyla son verildı. Kur. Alb. Suphi KARAMAN Yarın: 27 Mayıs ne içbı yapıldı? 3 0 Y I L S O N R A 2 7 M AYIS Uç el kalktı, on iki kişiidamdandöndü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle