28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 PAZAR YAZJLABI 3 HAZÎRAN 1990 Kopenhag'dan Zürih'ten Bonn'dan Nerde eski dayanışma?Danimarka'da sendikalann eski güçleri ve dayanışma ruhlan büyük ölçüde sarsılmış durumda. Doğu Avrupa'da olup bitenler hem sosyal demokrat hareketi hem de işçi hareketini derinden etkiliyor. FERRUH YILMAZ KOPENHAG — Danimarka'- da ilk çalıştığım işyerinin sahibi hemen ikinci gun elimden tutup sendikaya götünnüş ve elceğiziy- le sendika üyesi yapmıştı. Daha sonra çalıştığım işyerlerinde işko- luna göre sendika değiştirmekle yetındiğimden, işverenlerin bu gözyaşartıcı işçiseverliğıni yaşa- madım gerçi, ama ilk işverenimin tutumunun da pek isçıseverligin- den kaynaklanmadığını yıllar son- ra anladun. O, oturup öğle yemeklerinde birbirleriylc konuşmayıp bulvar gazetelerinin dedikodu ve seks sayfalannı okumaktan başka bir şey yapmayan diğer işçiler -ki sağ bir partiye oy verdiklerini düşünüyordum- patrona, eğer ben de sendika üyesi olmazsam işi bı- rakacaklarını söylemişler. Zaten şündi o işçilerin bütün apolitiklik- nun değer yargüan da kökten sar- sılıyor. tskandinav ülketerinde, özdlik- ie de işçi hareketinin daha uzun bir mücadele tarihine sahip oldu- ğu Danimarka'da dayanışma kav- ramı ile işçi hareketi eşdeğer kav- ramlar oiarak görülürler. Daya- ruşmadan anlaşılan, aynı geminin yolcusu olmak, yani aynı sendi- kal örgûtlenme içinde yer alraak, ortak bir disipline uymak anlamı- na geliyor. Oıtak disipline uyma- yanlar ise siyasi görüşleri ne olur- sa olsun sendikal bagJamda yara- tılan ortaklıktan dışlanıyor ve or- taklığı oluşturan diğer işçiler di- siplini bozan kişiyle birlikte çalış- mak istemediklerini belirterek, o kişinin işten atıimasını sağlayabi- liyorlar...dı demek daha doğru olacak. Şubat-mart aylarında Ko- Bonn mu Berlin mi?Doğu Almanların tercihi açık. Kentin doğusuyla batısının bir arada başkent olmasını istiyorlar. Batı'da ise görüşler farklı. Bonn, Berlin, hatta Münih diyenler bile var. ULYAÜÇER 2000 Projesi adı altında geliştirilen Irenler. Avrupa'da ilk kez iki katlı vagonlaria laşımacılık \apacak. Yeşil kaybolursakirliliği günümüz insanının en önemli ie oimad^"göâteriyör.'oİTak sorunu. Zürihliler giderek artan betonlaşmaya lerine ve gerici görünüşlerine rağ- sendikadan aynlarak san Hıristi- ve Çevre kirliliğine karşi kitle taşimacillğini men sosyal demokrat partiye oy yan îşçiler Sendikası'na üye olan öngören bir tren prOJeSİnİ devreye SOkmaya ^ ^ ^ çahşıyorlar. İnsanlar doğanın bozulan dengesini iuiasımdaçahşantümşoför- korumak için gittikçe daha çok kafa yoruyor. leri ayağa kaldırdı ve şoförler yak verme ihtimallerinin daha yüksek olduklannı düşünüyonım. Eskiden, çok değil bundan 10 yıl önce Danimarka'da sarı sen- dika kavramı, komunist ya da aşı- rı dinci kavramları kadar "tu kaka"ydı. Sağcı partilere oy ve- renler bile, sıra sendika üyeligine geldiğinde san sendikalara öcü gi- bi bakarlar, ortak sendikal müca- deleye inarurlar, sendika üyeliğı- ni ideolojik ya da politik görüş- lerinin dışında daha ahlaki bir tu- tum oiarak görürlerdi. Bu ahlaki tavrın dayanağı ise kutsal "dayanışaıa" kavramıydı. öbür taraftan, işçi hareketi ile sosyal demokratlar eşanlamlı olmasa bi- le birbirini tamamlayan iki kurum oiarak algüanırlar. Dı'li geçmışle konuşmama bak- mayın, bu hâlâ büyük ölçüde boy- le. Şündilik demek daha yerinde. Çünkü çok kısa bir gelecekte böy- le olmayacak gibi görünüyor. Sar- süan, büyük değişimler geçiren sa- dece Doğu Bloku ülkeleri değil, kapitalizmin sosyal demokrat ver- siyonları da aynı sarsıntıyı geçiri- yorlar. Her ne kadar sosyal de- mokratlar, Doğu Avrupa'da olup bitenleri sosyal demokrasinin 2a- feri oiarak lanse ediyorlarsa da, sosyal demokratlann on yülar bo- yunca yaratukian refah toplumu- da katlayanlar. Doğanın dengesi- ni bozan, yaşam alanlanru daral- tanlar ordusu, yeşil yoksunluğun- dan mı asık suratlıdır?.. Ve kuzeylilerin hoşgorülülüğü. laşık 1 ay şehiriçi ulaşımını felce uğrattılar. Ama heyhat! Zaman değişmişti bir kere. Beş yıl önce aynı şeyi yapan şoförler büyük bir başarıya ulaşırken, bu sefer top- lumdan gerekli desteğı bulama- dıklanndan hezimetle görevlerinin başına dönmek zorunda kaldılar. Hem de birkaç sendika üyeaoi daha kaybederek. Sendikalar halen inarulmaz bir güce sahip olmalanna rağmen, örgütlülüğe can veren ahlaki norm birliğini sağlamaktan çok luaklar. Sendikalar, mücadele so- nucu elde ettikleri hakları düzen- lemek ve dağıtma görevini de üst- lenince giderek servis organlan oiarak algılanmaya başladılar. Dayanışma kavramının içeriği de, DOCAN ABALIOĞLU ZÜRİH — Günümüzun en bü- yük sonınu, çevre kirlıliği. 2000 yılına 6,2 milyar kişi oiarak gire- cekrnişiz. Gdeceğimizi karanlık gösteren bir sürü veri var. önce- likle, nüfus patlamasındaki ço- ğunluk kuzey-güney doğrultusu oranında değil. Artıyı (daha doğ- rusu karesini) hep aşağı yanküre- mizde yaşayanlar gerçekleştiriyor ve fakirliklerine fakirlik katıyor- lar. Bu da kuzeydeki zenginlerin hem kazançlanrun artmasına hem de verdikleri paraların nasıl geri döneceği sorununa neden oluyor. Aynca 'daha çok kredi' anlamı- nı da taşıyor. Kısır döngu içinde- ki zengınler kulübü de soruya ya- nıt anyor. Amerika Birleşik Dev- letlerinin tutumu ise tam evlere şenlik. "Benden sonra tufan..." sel bir bcsin. Yeşil, davranışlann yumaşaldıgını ve ruhun dingiHİi- gini sağlar. Yaşamdan bu rengi kaldırın. kısa surede kunı ve kö- tü bir insan olursunuz" tumcele- rini okuyunca Türkiye'yi düşün- düm. Daha iyi koşullar düşüyle çorak yerlerden gelerek betonlaşmış kenüerimizi kondulanyla kıskaca alanlar. ÇoğalmaJarıyla çevrenin yok olmasına neden yapılaşmayı lara mı bağlamalıyız? Yahut step- lerde, savanlarda yaşayan yırtıcı hayvanlarla, otlaklardakilerin bir arada uyum içinde olmalarının SIITI, bu rengin büyüsünde midir? Zürih, frank bazında milyarlık yatınmını (tamamı 1,4) kulianma- ya başladı. 2000 Projesi adı altın- da halkoylamasına sunduğu, "evel"ten sonra hemen kollan sı- vadığj demiryolları mayıs sonun- dâ" devreye girdi. Avrupa'da ilk kez 2 katlı vagonlaria yapılan bu taşımacılık için; gelenler, gören- ler bilir, kent sokaklan yıllarca hallaç pamuğu gibi atılmış, özel- likle istasyon yöresi köstebek yu- vasına dönmüştü. Bilyonluk (bizdeki deyimle tril- yonluk) yatınmın gerekçesi, çev- re kirliliği. Sağlanan kolaylıkla milletin arabasından inecegi, kent ve banliyölerine bu ivedi kitlesel taşımacılığı yeğleyeceğı gönışu ise başlangıç nedeniydi. Bakalım göl yoğurt tutacak mı? Bizde daha tstanbul'u Ankara'- ya bağlayamadığımız düşüııülür- se, kimin çağ atladığı sorununu çözmede güçlük çektiğimi ileti- rim. Aynca girmediğimden bile- miyeceğim, sorum şu: 864 rakımlı tepe yeterince yeşil midir? BONN — İki Almanya'nın bir- leşmesi, mizah öykulerindeki ev- lilikler gibi. Nikâh sağlama bağ- lanır bağlanmaz dır-dır başladı. tlk kucaklaşmanın coşkulu sar- hoşluğundan gerceklere geçildi ve aynı çatı altında bir araya gelir- ken mulkiyetin yeniden düzenlen- mesinden kürtaj yasasına kadar bircok konuda çekişme başladı. Birieşmenın faturası tartışmaları ise ayn âlem. Doğu ,Almanya, Ba- tı'dan mumkun olduğunca fazla şey koparmaya çalışıyor, parayı ödeyecek olan Batı Almanya ise Doğu'ya nıümkün olduğu kadar çok şey dikte etmeye... İiginç tanışmalardan birı baş- kent sorunu: Bırlesmeden sonra başkent Bonn'da mı olsun Ber- lin'de mi, voksa -giderek güç ka- zanan onerılere uyularak- kısmen Bonn kısmen de Berlin'de mi?.. Doğu Almanların tercihi açık. Kentin doğusuyla batısının bir arada başkent olması gerektiği görüşündeler. Batı'da ise görüşler farklı. Bonnlu devlet memurlanyla ba- zı eyaletlerin yönetimleri hesapla- mışlar, sırf resmi dairelerin Ber- lin'e taşınması 80 milyar marka patlayacakmış. Buna bir de dev- let kadrolarının taşınma masrafı eklenince tutar birkaç kez katla- nıyor. Önümüzdeki yülarda para- nın acilen akıtılması gereken on- ca iş varken taşınmaya harcama- nın anlamsLz olacağı yolunda ses- ler birkaç haftadır iyice yükselme- ye başladı. Bir numaralı savunu- cu, Bonn'un bağlı olduğu Ktızey Ren Westfalya eyaletinin başba- kanı Johannes Rau, bir de baş- kent olursa Berlin'e gitmeleri ge- reken devlet memurlan. Bunlar- dan özellikle orta ve yüksek de- receliler, onlann da emekli yaşı- na yaklasanlan başı çekiyor. Çûn- kû devletten yardım aJsalar da, Berlin'e göç onlar için de büyük bir masraf kapısı ve manevi yük. Ipotekli evler büyük olasılıkla yok pahasına elden çıkartılacak, çalı- şan eşler işten aynlmak zorunda kalacak, çocuklar okul değiştire- cek. Evin borcunu bitirip tam ma- aşla emekliliğe şunun şurasında 5-6 yıl kalmışken kalkıp Berlin'e gitmek de nerden çıkıyor? Berlin'- in müstakbel başkent olması Bonn'daki dıplomasi çevrekn için dejevimli değil. Berlin'in güçlenmesi öteki eya- letlerin de işine gelmiyor. Başken- tin iddiasız Bonn'dan büyük met- ropol Berlin'e geçmesinin federal yapıyı zedeleyeceği, merkezi dev- lete yol açacağından kuşku duyu- yor eyaletler; politik ağırhklannın azalmasından endişe ediyorlar. Bir de ezeli Bavyera-Prusya çekiş- mesi var. Başkentin Berlin olma- sı sözlerı daha ilk ortaya çıktığın- da, kış başında Münih yönetimi sert tepki göstermişti. Bavyera eyalet yönetimi 'Efer başkenl muthıka değişecekse, Münih dccn az Berlin kadar bunda hak sahi- bidir. Yok eger Mıinih'i istemcz- seniz Bavyera'nın tarihi kentieri Nürnberg veya Aasbnı-g'ıı öneri- r«' diye resmi açıklamada bulun- muştu. Tühran'dan işçi sınıfının en alt sınıf olmaktan çıkıp, elde ettiği haklar sayesinde görece imtiyazlı bir sınıfa dönüş- anlayışıyla çevre kirliliğine neden Yollarda hep çarşaf Var. SaÇim ŞÖyle bir Çarşafın gizlediği dişilik dagıtan baktığında baktıran kadın yok - ortalarda. Kadmların gözlen son ıkı haftadır mesiyle değişmeye başladı. Şimdi soru, dayanışma kavra- mının tamamen terk edilip kapi- talizmin ilkel dönemlerine geri mi ne yazdığı, "Çiçek aemıs bir el- S l k l a ş a n d e n e t i m l e r SOnUCU n a m e V C U t . dönüleceği, yoksa dayanışma kavramının yeni ve modern bir içerikle yeniden mi tanımlanaca- &>• Tahranlı kadın iki-üç renge tutsak. Siyah, lacivert ve siyaha selam duran kahverengi. <br. Yeşiii ödnyonım. Veşiı, tjn- Her yerde aynı karahk egemen. ANKARA ÖZEL YÜKSELİŞ KOLEJİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM TESİSLERİ LTD. ŞTİ. AZAMİ ÜÇ YIL DEĞİŞMEYECEK (SABİT) FİYATLA eSitim kredisi veriyor 28 yıidan beri Eğitim Hizmeti veren kuruluşumuz; devamlı fiyat artışlarının eğitime ve aile bütçesi- ne olumsuz etkilerini dikkate alarak, eğitime devam eden veya yeni kayıt olacak öğrencilerimizin. sayın velilerine Eğitim harcamalarında ödeme kolaylığı sağlamak amacıyla, uzun vadeli ve aylık sabit ödemeli EĞİTİM KREDİSİ SİSTEMİ" uygulamasına karar vermiştir. ANKARA ÖZEL YÜKSELİŞ KOLEJİ EĞİTİM KREDİSİ SİSTEMİNİN ORNEKLERLE İZAHI 1- Bu sistemle 199O - 1991 ders yılı için ilân edilen okul ücretleri, üç yıl süre ile fiyat artışlarından etki- lenmeyecektir. Yani; 4.6.1988 tarih ve 19832 sayılı Resmi Gazete'de ve 1.5.1990 tarih ve 20505 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Özel Öğretim Kurumları Öğrenci Tesbit ve Tahsıl Yönetme- liğinin ilgili maddelerinde öngörülen ücret artışları yapılmayacaktır. 2- Okulumuzdan aynlmak ısteyen öğrencilerin ücretleri ile ilgili oiarak, bu hususdaki yönetmelik hükümlerine aynen uyulacaktır. 3- Ödemeler; Peşinat -•- 24,36,48 ve 60 aylık vadelerde yapılacaktır. Vade tercihi velilerimizce yapılacaktır. WVf*M 4- Vehlerimizin ödemeleri 1 H f l flOOBTA A^« tarafından ve ülkemizde ilk defa uygulanacak olan Eğitim Sigortası teminatı altına alınmıştır. 5- ÖRNEKLER a) İLKOKUL — Bir Yıllık Eğitim Kredisi için (Sabıt fiyat) K.D.V Dahil Bir Yıllık Eğitim Ücreti = 2.970.000.-TL Peşin = 270.000.-TL 24 Ay Vadeh Aylık Ödeme = 164.000.-TL 36 Ay Vadeli Aylık Ödeme = 126.000.-TL — iki Yıllık Eğitim Kredisi ıçın (Sabıt fiyat) b) ORTAOKUL VE LİSE — Bir Yrllrk Eğitim Kredisi için (Sabit fiyat) K.D.V. Oahil Bir Yıllık Eğitim Ücreti = 4.975.000.-TL Peşin = 500.000.-TL 24 Ay Vadeli Aylık Ödeme = 271.000.-TL 36 Ay Vadeh Aylık Ödeme = 209.000.-TL — İki Yıllık Eğitim Kredisi ıçın (Sabit fiyat) ÜSTÜN AKMEN TAHRAN — Kim ne derse de- sin, insan ister istemez takıyor şu "gömlek" ve "knrvml" işine. Tah- ran'da kısa kollu raintan giymek ve boyunbağı takmak yasak. Er- keklerin esmer, hem de kıllı kol- larına bakıp, dişilerinin "tahrik" oimalanndan bu yönetım de tedir- gin. Erkeklerin görme işlevlerinin yanıltıcı yönlere kaymasını önle- mek, soyutlamak amacı ile kadın- ları da çarşaflara, türbanlara, tu- haf uzunlukta mantolara bürü- müşler. Onların gözünü "şeh*et" bürüyeceğine, kadınları çarşafa sarmak daha akılcı gelmiş yöne- tene Peki ya kravat?.. O da, Batı öykünmeciliğinin karşıtı. Gelgelelim ademoğullarına uzun kotlu, boyundan sıkıca bağlı "frenk" gömleği için "cevaz" ve- rilmiş. Yollarda hep "çarsaf" var. Kovxı renklerin birleşiminden olu- şan bir karaabk giderek kadını sirngeliyor. Saçını şöyle bir dağı- tan, baktığında baktıran kadın yok ortalarda. Kaş çatan, göz sü- zen, göz süzdii mü insarun otuz iki dişine "keman" çaldıran dişı hiç yok. Çünkü çoğu kadırun sanki gozleri, özellikle son iki haftadır iyice sıklaştınlan denetimler sonu- cu "namevcuL" Bakmaz ve gör- mez gibiler. lçki de yok. Içki ol- mayınca "şehvel" azalıyor mu acaba? Belki de artıyor. tnsanoğ- lu lacivert ya da siyah çorap için- de, çarşaftan görünen incecik bir bileğe daha bir kösnülü bakmaz mı? Belki de bakmıyor. Kimbilir! Kadın televizyonda da yok. Ka- dın olmayınca televizyon da yok sanki. Ekrandan taşan dümbelekli kanunlu muzigi, kameramn kök- lerinden tarayarak tepesine doğru çevrinme yaptığı bir ağaç susleme- ye çabalıyor. Kamera ağacın tepe- sine» vardığında, gökyüzündeki bulutların arasında iki kuş kanat çırparken görüntüleniyor. Bildiğimiz barış simgesi kuşla- ra hiç mi hiç benzemeyen corvus corax türü iki baiit kuş. Tahranlı kadın ise bu kargalar örneği, iki- uç renge tutsak. Siyah, lacivert, si- yaha selam duran kahverengi gi- bi. Eski adı ile "PeMevT, yeni adıy- la "\Wi Asır" olan, 22 Km. uzun- luğunda ve sayısız ağaçla çevrili, güzelim bir kentçilik anlayışı bi- nalarla donanımlı caddede, tatil giinü sıra sıra sıralanmış otolardan inip kaldırım kenarlanna otur- muş, tstanbul'a iki avans veren trafık anarşisini seyrederek ekmek içi kebap yiyen işte hep bu "karı- Uk." Evlerinde, kahvelerde bildiğimiz 'T«sl Food"cularda oturanlara ise televizyon kanalı ile camiden nak- len yayınlar, ayaktopu, eltopu, se- pettopu maçlan şınnga ediliyor. "MeteuT spor yani. Erkekler, ka- dınlar izliyorlar. "Gol"lerle, '•smach"larla, "b«skrt"lerle mi in- zal oluyor bunca insan bilinmez. Bombardımanlarla, uçaksavarlar- la, tüfekle orgazma ara verildiği- ne göre... Beiki. El altından alınan özel imbik- lenmiş yoğun üzüm kokulu votka içsek (mi) içmesek (mi?) Kırk ki- şi kapasiteli bir "lstanbul" ban yok ki! Olsa, ceremesi kırk katır, kırk saür (mı) sanırsunz? Aldanır- sınız. Seksen kırbaç var alkolün üstünlüğüne. Vur ha vur votkalı bedene. Kırk katıra seksener kır- baç duşüyor yani. Petrol bol, on yıl süren savaşa karşın dış borç-iç borç da yok;' enflasyon oranı belirlenmiyor. Görkemli otoyollan, pınl-pınl so- kaklan, çukursuz, tozsuz asfaltla- n, lüks sayılabilecek mağazalan, 1992'de hizmete girecek metrosu ile kent yine de durağan ve de kı- sır bir semirgenlik içinde. K.D.V. Dahıl Ikı Yıllık Eğitim Ücreti Peşin = 24 Ay Vadeh Aylık Ödeme 36 Ay Vadeli Aylık Ödeme 48 Ay Vadeli Aylık Ödeme — Üç Yıllık Eğitim Kredisi ıçın (Sabıt K.D.V. Dahıl Uç Yıllık Eğitim Ücreti Peşin = 24 Ay Vadeli Aylık Odeme = 36 Ay Vadeli Aylık Ödeme 48 Ay Vadeli Aylık Ödeme 60 Ay Vadeli Aylık Ödeme = 5.940.000.-TL 594.0O0-TL 323.000.-TL 249.000.-TL 212.000.-TL fiyat) = 8.910.000-TL 910.000.-TL 484.000.-TL 373.000 -TL 317.000.-TL 284.000.-TL K.D V. Dahıl İki Yıllık Eğitim Ucretı Peşin 24 Ay Vadeli Ayl'k Odeme 36 Ay Vadeli Aylık Odeme 48 Ay Vadeli Aylık Ödeme — Üç Yıllık Eğitim Kredisi için K.D.V. Dahil Üç Yıllık Eğitim Ücreti Peşin 24 Ay Vadeli Aylık Ödeme 36 Ay Vadeli Aylık Ödeme 48 Ay Vadeh Aylık Ödeme 60 Ay Vadeli Aylık Ödeme = 9.950.000.-TL 995.000.-TL 541 000.-TL 417.000.-TL 355.000.-TL (Sabıt fiyat) = 14.925.000-TL = 1.000.000.-TL 842.000.-TL 648.000.-TL 552.000.-TL = . 494.000.-TL NOT : Eğitim Kredisi azami 3000 kişiye uygulanacaktır. Sistemimizden yararlanmak isteyen sayın velilerimizin en geç 20 Haziran 1990 tarihine kadar okulumuz Maltepe veya Söğütözü Tesislerine muracaatları. Kurucu H. Ali Demirel Yeni pilin tazesi, bayatı olur mu? Olur! Çünkü, bazı pillerin ömrü yolda geçer. Oysa, MKE Pilleri Türkiye'de, Antalya'da* üretilmektedir. Ve üretiminden hemen sonra raftadır. Dopdoludur. Yepyenidir. Taptazedir. Türkiye genelinde anlaşmalı satıcılıklar verilecektir. * MKE Pillen Makına Kimya Endüstrisi Kurumu'nun Anto'yadaki ANPIL tesislerinde üretilmektedir. Türkiye'nin taze pili" ANPİL Arıtol^a Pı'San »e T,c AŞ (Momık Kerral Bulva-ı 07158 ANTALVA Tel 15 27 80 ı4 hati Fo» 16 54 76
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle