29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLER 16 HAZİRAN 1990 P A R T I L E R D E N İnönü'nün dış gezisi f haziran tarihlerinde Danimarka ve Tunus'a gidecek. tnönü'ye gezisi sırasında SHP Grup Başkanvekili Hasan ; Fehmi Güneş ile Genel Sekreter Yardımcısı I Hikmet Çetin eşlik edecekler. Danimarka j Sosyal Demokrat Partisi Genel Başkanı • Svend Auken'in davetlisi olarak Kopenhag'a gidecek olan lnönü, çeşitli temaslarda bulunacak ve Danimarka Başbakanı ile . görüşecek. lnönü, 23 haziranda Tunus'a [geçecek. tktidardaki Deraokratik Toplum IPartisi'nin daveti üzerine gerçekleşen geade tnöntt, Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Benali tarafından da kabul edilecek. (Ankara-UBA) "SHP'ye dönmeyeceğiz" £ £ ve istifa eden, daha sonra kurulan HEP ve TBKP'de yer alan bağımsız milletvekilleri Mahmut Alınak ve Mehmet Kahraman, SHP'ye dönme koşullannın henüz oluşmadığını belirterek bagımsız kalacaklannı bildirdüer. Bingöl milletvekili tlhami Binici de henüz bir karar vermedigini söyledi. Paris'teki bir konferansa katıldıklan gerekçesiyle SHP'den ihraç edilen Mahmut Alınak, cezalı dunımda bulunduğunu, istese de partiye geri dönemeyeceğini kaydetti. HaJkın çıkarlannı korumak için milletveküi olduğunu kaydeden Alınak, "Bu dunımda bir yanda halkın çıkarları bir yanda benim çıkarlanm var. Halkın çıkarlan benim bagımsız olarak çalışmamı gerekli kılıyor" dedi. Diyarbakır milletvekili Kahraman ise "istifa etmemizi gerektiren koşullar henflz düzelmış değil" derken politik hayatını "bagımsız" olarak sürdürecegini söyledi. (ANKARA-AA) Komünist Partisi (TBKP) Başkanı Nihat Sargın "Cumhuriyet Başsavcılığı'nın aldığı kararlar TBKP'nin çaiışmalannı engelleyemez" dedi. [Sargın "TBKP'nin tüzel kişilik kazandığını ve lörgütlenme çaiışmalannı sürdüıdü|ünü" Isöyledi. TBKP Başkanı Nihat Sargın, [Cumhuriyet Bassavcılığı'nın TBKP'nin Ikapatılması istemiyle Anayasa İMahkemesi'nde dava açmasını değerlendirdi. İTBKP Başkanı Sargın konuya ilişkin sorulan lcevaplandırırken "Cumhuriyet Başsavcısının • kapatma istemiyle dava açmasımn temelinde, iktidann TCK'mn 141-142. maddeleriyle ilgili ceza yasası maddelerini sürüncernede bırakması yatmaktadır. AGİK toplantısı sürerken böyle bir gelişmenin ortaya çıkması, bizim için değil, iktidar için ve Türkiye için talihsizliktir. Biz Türkiye'de komünistlerin serbestçe ve diğer görüşler gibi eşit koşullarda Örgütlenmesi ve görüşlerini açıklayabilmesi mücadelesini veriyoruz. Cumhuriyet Başsavcılığı'run verdiği karar bizim için sürpriz olmadı" dedi. (Ankara-UBA) Bakan Sungurlu partilerinin seçim istemelerini takılmış bir zernbereğe benzeterek "Muhalefet tokat yedikçe erken seçira istiyor" dedi. Gttmüşhane'de bulunan Sungurlu köylulerin soruniannı dinledi. Kaldığı otelde gazetecilerle bir sohbet toplanüsı yapan Sungurlu, erken secimle ilgili bir soru üzerine şöyle dedi: "Muhalefet kendi ölçülerine göre 'Tokat attım' diyor. Erken seçim istiyor. Tokat yedikçe yine seçim istiyor. Plak takılmış, eski plak yine çalıyor. Ama bizim plağımız halka hizmet yönünde çalışıyor, vaat etmiyor, yapıyor. Herkes verdiğimiz sözleri yerine getirdiğimizi görûyor." (Gümüşhane-AA) Nabız yoklaması yok ^ , Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın başkanlık sistemine yönelik olarak bir "nabız yoklaması" yapmadığını savundu. Cumhurbaşkanı özal'ın bir Belçika gazetesinde yayımlanan demeciyle ilgili sonıyu Erzurum'da yanıtlayan Kececiler, "Sayın Cumhurbaşkanı bir dış ajansa verdiği beyanda başkanlık sistemi konusunda bir nabız yoklaması yapmamıştır. Sadece, 'Türkiye'de başkanlık sistemine geçilecekse, yani bunu parlamento uygun görecek ve anayasa değişikliği yapılacaksa ben bu işi kolaylaştınnm, . 1996'yı beklemem, istifa ederim. Tabii cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecekse' denmek istenmiştir" dedi. Kececiler, temmuz ayında yapılacak memur maaş artışlanrun, enflasyonun 3-5 puan üzerinde olacağını açıkladı. (Erzurum/AA) Af örgütüne tepki çalışmalanna katılmak için Akarcaü, Uluslararası Af Örgütü'nün (AI), "kendine çıkar sağlamak için Türkiye'yi sattığını" savundu. Danimarka'da yayımlanan Politiken gazetesine demeç veren Akarcau, Al'nın kunıluş amaçlanna inandığım, ancak örgütün hem polis hem savcı hem de yargıç gibi davrandığını belirterek örgütün raporlarmda Türk yetkililerinin yanıtlanna yer vermemesinin genel ilkelere aykın olduğunu söyledi. örgütün bilgileri genel olarak marjinal gruplardan aldığını da kaydeden Akarcah, "Bu dunımda ancak Af örgütü'nün bizi kendi amaçlan için kullandığını ve Türkiye'yi kendine çıkar sağlamak için sattığını söyieyebilirim" dedi. Akarcalı, Türkiye'nin komşulannın demokrasiyi kurmak ve geliştirmek istemediklerini, Türkiye'deki demokratik düzeni tehdit olarak gördüklerini savundu. (Ankara/AA) *tf»n înnnıi V P D S P G e n e l ıcıı ıııuııu yc *B û l e n t ^^y^ S H P Genel Başkanı Erdal İnönü'nün 13 haziranda düzenlediği basın toplantısında Kıbns konusuna değinirken önerali bir bilgi yanlışı yaptığını açıkladı. Ecevit, yaptığı yazılı açıklamada tnönü'nün, "I974'te Sampson hükümeti darbesiyle Kıbns'ta Makarios yönetimi devrildiğinde, anayasa açıkça ortadan kaldınldığında, Türkiye mevcut uluslararası anlaşmaya göre müdahale hakkını kullanmak istemiştir. Eğer o zaman Yunan hükümeti Türk hükümeti ile birlikte müdahale yapmayı kabul etseydi, müdahale sonunda her iki toplumun haklarını konıyan bir anayasa üzerinde kolaylıkla anlaşma olur ve her iki ülke, askerlerini kısa zamanda çekebilirlerdi" sözlerine dikkat çekti. DSP Genel Başkanı, darbeyi Sampson'un değjl, Yunanistan'daki askeri cunta ile Kıbns Rum Ulusal Muhafızlan'nı kontrollerine alan Yunan subaylarımn gerçekleştirdiğini, Türk hükümetinin o dönemde müdahaleyi Yunan hüküraetiyle birlikte gercekleştirmesinin de söz konusu olamayacağını kaydetti. Özay beraat etti • ÇANAKKALE (AA) — Çanakkale Zaferi'nin 75. yıh kutlama törenleri sırasında Cumhurbaşkanı Turgut özal'a hakaret ettiği iddiasıyla geçici olarak görevden alınan Çanakkale Belediye Başkanı lsmail özay, "Belediye Başkanı gibi harcket ettiği, belediye memurlanna emirler verdiği", geçen Ramazan BayTamı'nda "belediye başkanı" sıfatıyla kutlama kartlan gönderdiği iddiasıyla açılan davada beraat etti. Çanakkale Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan dunışmada, suçlamalan reddeden lsmail özay, görevden alındıktan sonra belediye başkanı gibi kimseye emir vermedigini söyledi. Denktaş Ankara'da • ANKARA (AA) — KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denktaş, sağlık kontrolünden geçmek üzere Başbakanlık'a ait özel uçak "GAP" ile Ankara'ya geldi. Lefkoşa Milletvekili olan oğlu Serdar Denktaş ile gelen Rauf Denktaş'ı Esenboğa Havaalanı'nda Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Yamak, Devlet Bakanı Kemal Akkaya ve öteki yetkililer karşüadılar. Kol ve omuzundaki kireçlenme nedeniyle sağlık kontrolünden geçeceği öğrenilen Denktaş, havaalanmdan sağlık kontrolünün yapılacağı Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne gitti. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, sağlık kontrolünün yapılmasından sonra adaya dönecek. lnönü ve Demirel Üniversite ve Öğretim Üyeleri Kurultayfnda konuştular Inönü'den ^dîni akıırî uyarısıANKARA (Cumhuriyel Büro- su) — SHP Genel Başkanı Erdal İnönii, üniversitelerin, sorunlann- dan öğretim üyelerinin çabalanyla kurtulacağını belirterek "Bu so- runlann tıimii ülkede demokrasi- nin kesintiye ugramasından son- ra orUya çıktı" dedi. Inonü, öğ- retim üyelerini, bilimi dini esaslara bağlayan "yeni bir siyasal ideolo- jinin üniversitelerde guçlenmesine karşı" uyardı. DYP Genel Başka- nı Süleyman Dcmirei de universi- tenin sorunlannın kötüleşmesinin "üniversiienin bu sorunlara sahip çıkmamasından kaynaklandığı" goruşunu savundu. Demirel, "Her şeyi berbat eden, YÖK'ii getiren üniformalılara. üniversitenin, fah- ri doktoıiuk vermemesi gerekirdi" diye konuştu. Ankara Öğretim Üyeleri Derne- ği'nce düzenlenen 2. Üniversite öğretim Üyeleri Kurultayı dün ya- pıldı. Kurultaya hükümetten ka- tılan olmaması dikkat çekti. Ku- rultayın açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Prof.Dr. Tahir Hatibogln, "Üniversitelerin 9 >ıl içinde iflas nolclasına geldiğini" belirterek, "Türkiye iiniversitele- ri 12 Eyliil cuntası tarafından ye- niden yapılandınlmışlır. Reform adıyta kamuoyuna sunulan bu ya- Ankara'daki 2. Üniversite ve öğretim Üyeleri Kurultayı'nda konuşan SHP lideri, "bilimi dini esaslara bağlayan" yeni bir siyasal ideolojinin guçlenmesine karşı üniversite öğretim üyelerini uyardı. İnönü, "Paralı üniversite, toplumun beklentisini yaralayan bir yaklaşımdır" dedi. DYP Genel Başkanı Demirel de üniversitenin suskunluk içinde sorunları tartışmaktan endişe duyması halinde sorunlara çözüm bulmakta güçlük çekileceğini vurguladı. Demirel, üniversitenin "YÖK'ü getiren üniformalılara, fahri doktorluk vermemesi" gerektiğini belirtti. pılanma, gerçekle tam bir geriye gidişlir" dedi. Kurultayda konu- şan Inönu, üniversitelerde özerk- liğin ve duşünce özgürluğunün kaybı sonucunda araştırma haya- lının ortadan kalktığını söyledi. lnönü, "Bu durumda iiniversite- ler fiilen açık olsalar da ashnda kapalılmış demektir" dedi. Uni- versitelerin, toplumun en ileri ku- ruluşları olmalarının geleneklere ve topluma mal olmalanna bağlı olduğunu anlatan lnönü şöyle ko- nuştu: "Bo>le ioplumlarda reklörterin nasıl yönetinıe geldiği hiç önem taşımaz. Çunkıi bir gelenek var- dır. Ama Türkiye için bu durum henüz söz konusu degil. Turki)^ de özellikle sosyal bilimlerin ge- lişmesi için universitelerin özerk- liği şarttır." Enflasyonun, oğretim üyeleri- nin ücretlerine daıbe indirdiğini ve araştırma olanaklanm kısıtladığı- nı belirten Inonu, "Paralı üniver- site, toplumun üniversiteden bek- lentisini yaralayan bir yaklaşımdır. Sosyal devlet anlayışına, toplumu- muzun geleneklerine aykırıdır" dedi. İnonu, sözlerini şoyle sur- dürdü: "Üniversitenin önerali sorunla- rından biri de universitelerin yeni bir siyasal ideoloji için kullanıl- masıdır. Dini duygulan siyasal amaçlara alei eden bir akım, uni- versitelere güçlü bir biçimde giri- yor. Bilimde sonuç alınması için dini esaslara dayamlması gerekti- ğine inanan bazı vatandaşlanrnız var. Bu, reformdan, ronesanstan önce Avrupa'da da vardı, ama araşlırmacılann çabalan ile aşıl- dı. Bizde ise hâlâ sıiruyor ve bi- lîmsel mucadele ile siyasi mucade- le birbirine kanştınlıyor. Ama bi- zim de aşacağımrza inanıyunım. Çünkü gerçek bir tanedir." Üniversiteden uzaklaştırılan yaklasık beş bin öğretim üyesinin tumü üniversiteye dönmeden kim- senin ülkede duşünce ozgurluğu olduğunu söyleyemeyeceğini kay- deden Inönu, "Bıitiin sorunlar ül- kede demokrasinin kesintiye ugra- masından sonra ortaya çıktı. Lni- versitelerimiz kesintinin getirdigi yapay sonınlarla ugraşırken dün- ya universiteieri evrimlerini surdu- niyor. Biz hâlâ on yıl oncesine na- sıl döneceğiz diye duşünerek za- man kaybediyonız" diye konuştu. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel de konuşmasında, üniver- sitenin sorunlannın siyasetin de- ğil, birinci derecede üniversitenin çözmesi gerektiğini belirterek "Üniversite suskunluk içindeyse, soruniannı larlışmaklan endişe duyuyorsa sorunlara çözüm bul- makta guçlük çekeriz. Üniversile- nin kendi sonınu için doğru çö- züm getirmesi, siyasetin de bunu icra etmesinden yanayım" dedi. Üniversite mensuplarının sorunla- ra bakışında iki farklı sesin çıktı- ğını belirten Demirel şunları söy- ledi: "Üniversiteden bazılan 'Her şey iyi, huzur içindeyiz' diyor, bazılan da 'Üniversiteyi üniversite olmak- tan çıkardınız' diyor. O halde üni- versitenin kendi içinde konsensü- se varması gerekir. Eğer bunu yap- mazsa hem siyaseli hem de loplu- mu şaşırtmakladır. Türk aydını- nın, ulkenin gidişaü hakkında ko- nuşmak vicdani görevidir. eger konuşmaktan kaygı duyuluyorsa önce kaygıyı ortadan kaldırmak gerekir. Kaygı YÖK'ten geliyorsa YÖK'ü kaldırmak gerekir. Ama k f rektörier mi? Onlar hallerinden memnun." Bilimsel özerkliğin idari özerk- likten geçtiği görüşünü savunan Demirel, "Bugünkü olay üniver- sitelerin çölleştirilmesidir. Türki- ye'de bir üniversite gelenegi yok. tşe yüksekokullarla başlamışız. 1990 yılında, 1890ların mekteb-i âli'lerine geri dönmüşüz. Demok- rasinin çökertilmesi çeşitli yerlerc zarar veriyor. Türkiye'de üniversi- te, terbiye edilmek istenmiştir, di- siplin altına ahnmak istenmiştir. Siyasi partiier, gençler, üniversite- ler, anarşinin suçlusu olarak gös- terilmiştir. Bu kesimleri anarşiyle suçlarsanız demokrasiyi kiminle yapacaksınız? Türkiye'nin en önemli sonınu kadro sonınudur. Mevcut kadrolar biçilmiştir. Bir kısmı da tanınmaz hale gdmiştir" diye konuştu. Demirel şoyle de- vam etti:"Şimdi paralı egitim çı- kardılar. Türkiye'nin büyük ço- gunlugu 350 dolar gelir duzeyin- dedir. Kim ki bu ülkede, paralı eği- tim diye bu çocuklara egitim yo- ben onu ihanetleevvela kafamızdaki zinciri kınp atabm. Üniversitenin, her şeyi ber- ! u n u bal eden, YÖK'ü getiren ünifor- i t n a m malılara fahri doktorluk verme- Demirel, Türk Universitesinin mesi gerekirdi. Üniversite kendi "hem çagdaş bir bilim karuma sonınu hakkında konuşmazsa bu- hem de milli bir kumm oiması nu kim anlaiacak? Tayinle gelen gerektiğini" sözlerine ekledi. YAZARLAR VE ŞAİRLER TOPLANDI — "Özgürlük Yürüyüşü"nün. yapılacağı günden bir gün önce iptal edilmesi ve 15 gün sonrasına ertdenmesi yazar ve şairieri bir arara topiadı. Yüriiyuşü düznücyen komite, çaiışmalannı söniürccefclerini bildirdi. (Fotograf: Yıküz Uçok) ' Yazar veşairlerin 'Düşünceye Özgürlük3 yürüyüşünün ertelenmesi tepkiyle karşılandı 6 \asaklaııaıı, düşünce özgürlüğüdür' Yazar ve şairlerin, duşünce ve yaratma özgürlüğünü kısıtlayan yasa ve kararnamelerin bir an önce kaldırılması için düzenlemeyi kararlaştırdıklan yürüyüşün iptali ve ertelenmesi "gereİcçesiz ve keyfi bir tutum" olarak nitelendirildi. Yazar ve şairler, "Yasaları değiştirme hakkımızın engellenmemesi için haklanmızı kullanacağız" dediler. Kültür Servisi — Yazar ve şair- lerin "Düşünceye Özgiıriük" yü- rüyüşünün valilik tarafından iptal edilmesi ve ertelenmesi tepkilere yol açtı. Gazeteciler Cemiyeti'nde toplanarak konuyu tartışan yazar ve şairler, valiliğin yürüyüşü 15 gün sonraya ertelemesini "gerek- çesiz ve keyfi bir tutum'' olarak ni- telendirerek şunları söylediler: "Bu yürüyüş 15 gün sonra da en- geilenebilir. Erteleme karan )iıriı- yüşü yasaklamanın başka biçimi- dir. Yasalan değiştirme hakk. nı- zın engellenmemesi için hakları- mızı kullanacağız." Yazar ve şairlerin, duşünce ve yaratma özgürlüğünü kısıtlayan yasa ve kararnamelerin bir an ön- ce kaldırılması için düzenlemeyi kararlaştırdıklan yürüyüşün iptali ve ertelenmesi ile ilgili olarak Şük- ran Kurdakul, edebiyatçılann, du- şünce ve yaratma özgürlüğünü en- gelleyen yasalara karşı 30 yıldır sa- vaşım verdiklerini belirterek şöy- le konuştu: "Bizim girişimimiz ne ilktir ne de son olacaktır. Yaşadı- ğımız günler, insan haklan ve hu- kukun üstünlügü ilkesi için adl sa- vasım gerektiren günlerdir. Yasa- lan değiştirme hakkımızın engel- lenmemesi için bu tur toplannla- ra devam edecegiz. tstanbul Vali- ligi ve arkasındaki siyasi iktidar tarihe hesap vermek zorundadır." Gazeteciler Cemiyeti'nde topla- nan yazarlardan Nezihe Meriç ise "Biz nasıl olsa yürürüz. Bunı zo- nınluyuz. ıstekleriroiz var. öfke- lerimiz var. Yürüyüşü gerekçesiz olarak ertelediler. Kınıyonım ve gerekçe istiyonım" diyerek gorüş- lerini dile getirdi. Bir süre önce Abide-i Hürriyet Caddesi'nde "Düşünceye Özgüriük" için yürüyeceklerini açıklayan düzenleme komitesinde yer alan Bekir Yıldız ise şunları söyledi: "Asılacak olan bir hü- kümlüye sormuşlar 'Son sözün nedir? Hükümlü 'Bu bana iyi bir ders oldu' demiş. Duşünce özgür- lüğünü kısıtlayan yasalara karşı düzenlediğimiz yürüyüşün 'ertelenme' ismi altında engellen- mesiyle ulkernizde hukukun isle- yişi konusunda bü yazarlar da ye- ni dcrslcr ediodik." Dün saat 13.00'ten itibaren ger- çekleştirilmesi planlanan yürüyü- şün iptali ve 15 gün sonraya erte- lenmesiyle ilgili olarak Leyla Er- bil "Olayı iktidann barbariıgının duşünce alanına bir yansıması olarak görüyonım" şeklınde açık- larken Ataol Behramoğlu şunları söyledi: "Gösteri ve yürüyüş hak- buimızın izinli olması zaten huku- ka aykındır. Yüriiyüşün ertelen- mesi yasadışılıgı büsbutun arttır- maktadır. Hakkımı/ı yasal yoUar- dan arayacagız." 5 haziranda yürüyüş izni için ts- tanbul Valiliği'ne başvuran ve olumlu yanıt alan, yürüyüşten bir gün önce ise iptal edildiğini öğre- nen düzenleme komitesinden Tomris L'yar ise "Keyfi erteleme karannın geliş saarj, yiiriiynse ka- blacak kişDerc ulaşma olanagımızı ortadan kaldınnıştır. Bu uygula- ma nedeniyle kamuoyunda kendi- mizi kuçük düşmüş hissediyonıra" dedi. Yürüyüşün ertelenmesiyle ilgi- li komitede yer alan yazarlann gö- rüşleri şöyle: ERDAL ÖZ — Bütün amacı- mız duşünce özgürlüğüne duydu- ğumuz özlemi, sessiz bir yürüyüş biçiminde de olsa, kamuoyu önünde bir kez daha dile getir- mekti. Düzenleme komitesi olarak on gündür bürokratik engelleme- leri aşmaya çalıştık ve başardık da. Ama son dakikada karşımıza çıkarılan bu erteleme kararı, dü- peduz bir yasaklama biçimıdir. Sözde ertelenen, ama düpedüz ya- saklanan şey duşünce özgürlüğü- dür. Bunu istemek bile hoşlarına gitmiyor. Ama bu kavga bitmeye- cektir. PINAR KÜR — Bu ulkenin bir vatandaşı ve yazan olarak her tür- lü anti-demokratik uygulamadan maddi ve manevi zarara uğradığı- ma inamyonım. En temel hakkım olan düşüncelerimizi dile getirme ve kamuoyuna duyurma hakkı- mın bile valilik iznine bağlanma- sı zaten demokrasiye aykındır. Üs- telik bu yürüyüş son dakikada ge- rekçesiz olarak ertelenmiştir. Ben, yürüyüş çağrTsını ımzalayan biri olarak bizi engelleyenler adına utanç, kendi adıma da umutsuz- luk duygulan içindeyim. ADNAN ÖZYALÇINER — Erteleme kararı, yürüyüşü yasak- lamanın başka biçimidir. Bu ya- saklamayı belki etap etap ortaya koymak istediler. Ashnda amaç duşünce özgürlüğünü savunmayı, duşünce özgürluğümüzun olduğu- nu söylemeyi bile ortadan kaldır- mak içindir. MÜŞTAK ERENÜS — Ömrü- müz boyunca peşinden nefes ne- fese koştuğumuz hukukun üstün- lügü yücesinin böyle zedelenmesi üzüntünün üstünde acı bir gerçek. SENNÜR SEZER — Bezginlı- ğin duyarsızlık ve tepkisizüğe dö- nüştüğü bir kamuoyunun duyarlı kesimi olan yazarlar, böyle erte- leme kararlarıyla bezginliğe ve tepkisizüğe zorlanamayacaktır. Tepkilerimiz sürecek. MELtH CEVDET ANDAY — O gün heyetimiz adına vali mua- vinin odasına giren üç kişiden bi- ri de bendim. Vali muavini bu baş- vurumuzu yasal olarak karşıladı ve bize yol gösterdi. Yürüyüşün geri bırakılmasımn nedenini anla- yamıyorum. Demek böylece 15 gün sonra da yeni bir eneleme ka- rarı alınabilir. Bunda bir sakınca var idiyse bize başvurduğumuz gün bu söylenrneliydi. FATtH ÖZGÜ\ r EN — Her sey- den önemlisi uygulamadaki key- niiğin protesto edilmesidir. Key- filiğin ürkütucü boyutlara vardı- ğı bir ülkede hiçbir sonuç alına- masa bile bunun semboük bir de- ğeri olduğunu düşünüyonım. SALİM ŞENGtL — Erteleme- yi yasal görmüyorum. Yasal yol- lardan gidip hakkımızı savun- malıyız. Sosyalist Parti Jstanbul tl Baş- kanı Mustafa Birçek de yaptığı yazılı açıklamada, yürüyüşün ya- saklanmasıru "aotidemokratik bir uygulama" olarak nitelendirerek "Insanlann en tabii hakkı olan düşümne ve örgntienme özgürlük- leri artık takrir-i sükûn dönemi- ni halırlatan KHK'ierle yok edil- meye çalışılıyor" dedi. KMIR'den HIKMET ÇETINKAYA Haydi Bakalım.. İZMİR — Bu kez Devlet Bakanı Işın Çetebi'yte tuıizm yatırımcilan kapıştı. Ba- kan Çetebr'nin geıi dönmeyen turizm kre- dileri için "Halkın alın terini kimseye bırakmayacağız" biçimindeki çıkışı, Ege ve Akdeniz kryılarında yatınm yapan tu- rizm sektörünü dalgalandırdı. Bugün kıyılarımız yüzlerce otel ve tatil köyleriyle dolup taşıyor. Çarpık yapılaş- manın, doğayı yok etmenin adı ne yazık ki son yıllarda "bacasız sanayi" diye anıl- maya başlandı. 1980li yıllarda Mersin'de kebapçılar, berberler, terziter teşvik uygulamasından yararlanıp nasıl TIR sahibi olduysa, 1980'li yıllann sonlarına doğru kimi sa- nayici, büyük toprak sahibi, hayali ihra- catçı, deprern evleri müteahhitlerı, Ege ve Akdeniz kıyılarında devlet desteğiyle turizme yöneldi. Şimdi bu kişiler, aldıkları kredileri dev- lete ödemek istemiyorlar. Aralannda oluşturdukları lobıyle hükümete baskı ya- pıp "Parayı ödeyin" diyen Devlet Baka- nı Işın Çelebi'ye kala tutuyorlar: — Bizimle uğraşma sakın. Eğer daha fazla uğraşırsan koltuğundan olursun... Bakan Işın Çelebi öncekı gün, hükü- met üzerinde baskı yapmaya kalkışan ki- mi turizm yaünmcılarına sert bir yanıt ver- di: — Lobi temsilcilerine buradan ihtar ediyorum. Herkes parasını ödeyecektir. Ödemeyene bankacılık kuralları içinde gereken işlemler yapılacaktır. * Turizm sektörüne verilen 100 liralık kredinin ancak 30-35 lirasının geriye dön- düğü bir gerçek. Oysa sanayi kesimine yar lirayı buluyor. Ödenmeyen kredilere karşılık turizm işletmeciferi çalıştırama- dıkları tesisleri, yabancılara kiralayarak aradan sıyrılmak istiyorlar. Bakan Işın Çelebi, Turizm Bankası'mn eski alışkanlıklarına izin verilmeyeceği- ni jnımsatıyor. En güzel koyları ve bükteri devletten 49 yıllığına kiralayan turizm yatırımctla- rından bazılan, neden kredileri geri ver- mek istemiyor? Bakan Çelebi'ye, kımden Bakan Işın Çelebi, Tuhzm Bankası'nın eski alışkanlıklarına izin verilmeyeceğini anımsatıyor. En güzel koyları ve bükleri devletten 49 yıllığına kiralayan turizm yatınmcılanndan bazılan neden kredileri geri vermek istemiyor? Bakan Çelebi'ye kimden cesaret alarak "koltuğundan indiririz" gözdağını veriyor bu kişiler? verilen yüz liralık kredinin 85 lırası geri- ye dönüyor. 1989 yılı haziran ayında turizm yatırım- cılarına altı aylık süre tanındığını açıkla- yan Bakan Çelebi, aradan bir yıl geçme- sine karşın hâlâ turizm kredilerini ödeme- yen kimi yatırımcıları uyarıyor. Çünkü ki- mi yatırımcıların, kredileri ödemek iste- yenlere gözdağı verdiği biliniyor. Yüzde yetmişleri bulan enflasyonla üç yıl önce- ki 5-6 milyarlık tesisler bugün 40-50 mil- güç alarak "Koltuğundan indiririz" göz- dağını veriyor bu kişiler? İşte olayın ilginç yanı bu. Devletten alı- nan milyarlık krediler geriye dönmeyecek böylece. Belkı Bakan Çelebi de onun için bastırıyor: — Koltuğumdan bileolsam, bu kredi- leri geri alacağız. Çok açık söylüyorum, eski alışkanlıklara izin vermeyeceğim. Bakan Işın Çelebi'yi bu yürekli çıkışın- dan ötürü desteklerken bir soruyu da ilet- mekten kendimizi alamıyoruz: — Krediyı geriye ödememek için kimi yattrımcılara gözdağı veren, Bakan'ı "kol- tuğundan aşağı" çekmek isteyen turizm yatırımcıları kimlerdir? Öyle ya bu işin içinde kimi ANAP mil- letvekillerinin, kimi bakan yakınlannın, ki- mi Papatya Vakfı üyelerinin bulunduğu- nu sağır sultan bile biliyor... İşçinin, memurun, emeklinin, dulun, yetimin, dürüst sanayici ve işadamının vergileri değil midir turizm alanına akıtı- lan krediler? Sayılan yüzü bufan irili ufakiı turizm iş- letmecileri şimdi "Krediyi ödemiyoruz" diye kimden güvence alıp kafa tutuyor- lar devlete? Sanırız kimden güç alındtğını biliyordur Bakan Çelebi... Göreceksiniz, birkaç gün içinde turizm- cilerin ANAP içinde etkili olan lobisi, bir yüksek makama çıkıp işi çözümleyecek- tir. O zaman Bakan Çelebi, haklı olduğu bu savaşımda nasıl bir tavır alacaktır bi- lemiyoruz... Haydi bakalım! KAYA ERDEM; Ne demek istediğim anlaşıldı TBMM Başkanı Erdem, "Metin çok açıktır. Aynca bir açıklamaya gerek yok" dedi. IZMİR (Cumhuriyet Ege Btiro- su) — TBMM Başkanı Kaya Er- dem, önceki gün yaptığı basın toplantısındaki sözlerinin "ANAP'a demokrasi ovanlan" olarak değerlendirilmesi konusun- daki sonılara, "Metin çok açıktır. Açma ihtiyacını duymuyonım. Ne demek istenildigini anladıgınızı sanıyorum" karşılığını verdi. Er- dem, KHK'ların Meclis'te görü- şülmemesi konusundaki eleştiriler anımsatıldığında, "Bir usul ve esas olmayınca tartışmalar oluyor. Bu- nu bir esasa bağlamak için iç rö- zükte degişiklik çabşraalan yapıl- dı. Bu döneme yetişemedi. Eylül ayında bunun süratle komisyou- lardan geçecegini tahmin ediyonun" dedi. Erdem, milletve- killerinin "kıyak emeklUik"leri konusunda da "Bu tartışmalar bütün dönemlerde olmnştur ve pariamento bundan zarar gör- müştur. MilletvekiUerini töhrael altında kalmaktan kurtaracak bir kanun tasansı hazıriandı. Bu ka- nun cıkbğı zaman tarüşmalan kö- künden halledeeegiz" diye konuş- tu. TBMM Başkanı Kaya Erdem dün sabah vilayeti ziyaret ettikten sonra özel Sağlık Hastanesi'nin bazı ek tesislerinin açılış törenine katıldı. Törene Kaya Erdern'in eşi Sevil Erdem ile ANAP Izmir mil- letvekillerinden Ramiz Sevinç de katıldı. Erdem, daha sonra Izmir Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyareti sı- rasında gazetecilerin çeşitli sorun- lannı dinledi. Haber alma konu- sundaki gıiçlukler kendisine akta- nldığında, "Basını çok iyi bOgflen- dirmek lazım. Bilgi vermek, beya- nat vermek değildir" dedi. Daha sonra gazetecilerin soru sormak isteklerini iletmeleri üzerine Er- dem, "Önce şunu söyleyeyin, Meclis Başkanı tarafsızdır. Bu ne- denle giinlük politikalar üzerinde degerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum. Soracagımz sualle- rin bu açılar içerisinde olmasıu, aksi halde cevap vermeyecegiıni baştan beürteykn" diye uyardı. Er- dem, basın toplantısındaki sözle- rinin "ANAP'a demokrasi uyanlan" olarak değerlendirildi- ği belirtilerek bu konudaki göril- şü sonılduğunda, "Dogru olmaz. Açıklamalanm dışında herhangi bir şey söylemem mürakün degil" dedi. Erdem, bu açıklamalarına yol açan olayları örnekleyip ör- nekleyemeyeceğine ilişkin soru üzerine de şunları söyledi: "Mec- lis başkanlan her sene Meclis ta- tile girdikten sonra bir basın top- lantısı yapar. Meclis başkanlan başka da toplantı yapmazlar. Se- nede bir defa yapar. Meclis faali- yetleri ve dolayısıyla demokrasi konulannda bazı Ugili görüşleri- mi acıklamayı dogru buldum, zo- runlu buldum. Metin çok açıktır. Aynca bir açıklamaya gerek yok. Bana şunu sordular Orada kımıl- danmalardan bahsediyorsunuz. Bunlar nedir diye. Bu gayet açık. Tefsiri çok daha geniş yapılabilîr. Eğer biz bir örnek verirsek; o la- pırdanmalardan, ömegin bir tane- sini örnek verirsek, o takdirde bu- nun anlamı da zannedilir ki sırf o mevzuyla alakalı bir husus. Hal- buki bu çok daha geniş tefsiri mümkün olan bir husustur. O ba- kımdan onu açmanın ihtiyaa ol- madıgı kanaatindeyim. Yazıdaki butun görüşler tarülarak, düşünü- lerek konulmuştur. Açıktır, ilave edecegim herhangi bir husus ol- madıgı kanaatindeyim. Ne demek istenildigini anladıgınızı sanıyo- 1 adet evrak defteri ile içindeki senetlerle birlikte çalmmak suretiyle kaybolmuştur. Hükumsüzdür. HASAJ\ GÖLBAŞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle