Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10 HABERLER 16 HAZİRAN 1990
P A R T I L E R D E N
İnönü'nün dış gezisi f
haziran tarihlerinde Danimarka ve Tunus'a gidecek.
tnönü'ye gezisi sırasında SHP Grup Başkanvekili Hasan
; Fehmi Güneş ile Genel Sekreter Yardımcısı
I Hikmet Çetin eşlik edecekler. Danimarka
j Sosyal Demokrat Partisi Genel Başkanı
• Svend Auken'in davetlisi olarak Kopenhag'a
gidecek olan lnönü, çeşitli temaslarda
bulunacak ve Danimarka Başbakanı ile
. görüşecek. lnönü, 23 haziranda Tunus'a
[geçecek. tktidardaki Deraokratik Toplum
IPartisi'nin daveti üzerine gerçekleşen geade
tnöntt, Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Benali
tarafından da kabul edilecek. (Ankara-UBA)
"SHP'ye dönmeyeceğiz" £ £
ve istifa eden, daha sonra kurulan HEP ve TBKP'de yer
alan bağımsız milletvekilleri Mahmut Alınak ve Mehmet
Kahraman, SHP'ye dönme koşullannın henüz oluşmadığını
belirterek bagımsız kalacaklannı bildirdüer. Bingöl
milletvekili tlhami Binici de henüz bir karar vermedigini
söyledi. Paris'teki bir konferansa katıldıklan gerekçesiyle
SHP'den ihraç edilen Mahmut Alınak, cezalı dunımda
bulunduğunu, istese de partiye geri dönemeyeceğini
kaydetti. HaJkın çıkarlannı korumak için milletveküi
olduğunu kaydeden Alınak, "Bu dunımda bir yanda halkın
çıkarları bir yanda benim çıkarlanm var. Halkın çıkarlan
benim bagımsız olarak çalışmamı gerekli kılıyor" dedi.
Diyarbakır milletvekili Kahraman ise "istifa etmemizi
gerektiren koşullar henflz düzelmış değil" derken politik
hayatını "bagımsız" olarak sürdürecegini söyledi.
(ANKARA-AA)
Komünist Partisi
(TBKP) Başkanı Nihat Sargın "Cumhuriyet Başsavcılığı'nın
aldığı kararlar TBKP'nin çaiışmalannı engelleyemez" dedi.
[Sargın "TBKP'nin tüzel kişilik kazandığını ve
lörgütlenme çaiışmalannı sürdüıdü|ünü"
Isöyledi. TBKP Başkanı Nihat Sargın,
[Cumhuriyet Bassavcılığı'nın TBKP'nin
Ikapatılması istemiyle Anayasa
İMahkemesi'nde dava açmasını değerlendirdi.
İTBKP Başkanı Sargın konuya ilişkin sorulan
lcevaplandırırken "Cumhuriyet Başsavcısının
• kapatma istemiyle dava açmasımn temelinde,
iktidann TCK'mn 141-142. maddeleriyle ilgili ceza yasası
maddelerini sürüncernede bırakması yatmaktadır. AGİK
toplantısı sürerken böyle bir gelişmenin ortaya çıkması,
bizim için değil, iktidar için ve Türkiye için talihsizliktir.
Biz Türkiye'de komünistlerin serbestçe ve diğer görüşler
gibi eşit koşullarda Örgütlenmesi ve görüşlerini
açıklayabilmesi mücadelesini veriyoruz. Cumhuriyet
Başsavcılığı'run verdiği karar bizim için sürpriz olmadı"
dedi. (Ankara-UBA)
Bakan Sungurlu
partilerinin seçim istemelerini takılmış bir zernbereğe
benzeterek "Muhalefet tokat yedikçe erken seçira istiyor"
dedi. Gttmüşhane'de bulunan Sungurlu
köylulerin soruniannı dinledi. Kaldığı otelde
gazetecilerle bir sohbet toplanüsı yapan
Sungurlu, erken secimle ilgili bir soru
üzerine şöyle dedi: "Muhalefet kendi
ölçülerine göre 'Tokat attım' diyor. Erken
seçim istiyor. Tokat yedikçe yine seçim
istiyor. Plak takılmış, eski plak yine çalıyor.
Ama bizim plağımız halka hizmet yönünde
çalışıyor, vaat etmiyor, yapıyor. Herkes verdiğimiz sözleri
yerine getirdiğimizi görûyor." (Gümüşhane-AA)
Nabız yoklaması yok ^ ,
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın başkanlık sistemine yönelik
olarak bir "nabız yoklaması" yapmadığını savundu.
Cumhurbaşkanı özal'ın bir Belçika gazetesinde yayımlanan
demeciyle ilgili sonıyu Erzurum'da yanıtlayan Kececiler,
"Sayın Cumhurbaşkanı bir dış ajansa verdiği beyanda
başkanlık sistemi konusunda bir nabız yoklaması
yapmamıştır. Sadece, 'Türkiye'de başkanlık sistemine
geçilecekse, yani bunu parlamento uygun görecek ve
anayasa değişikliği yapılacaksa ben bu işi kolaylaştınnm, .
1996'yı beklemem, istifa ederim. Tabii cumhurbaşkanı halk
tarafından seçilecekse' denmek istenmiştir" dedi. Kececiler,
temmuz ayında yapılacak memur maaş artışlanrun,
enflasyonun 3-5 puan üzerinde olacağını açıkladı.
(Erzurum/AA)
Af örgütüne tepki
çalışmalanna katılmak için Akarcaü, Uluslararası Af
Örgütü'nün (AI), "kendine çıkar sağlamak için Türkiye'yi
sattığını" savundu. Danimarka'da
yayımlanan Politiken gazetesine demeç veren
Akarcau, Al'nın kunıluş amaçlanna
inandığım, ancak örgütün hem polis hem
savcı hem de yargıç gibi davrandığını
belirterek örgütün raporlarmda Türk
yetkililerinin yanıtlanna yer vermemesinin
genel ilkelere aykın olduğunu söyledi. örgütün bilgileri
genel olarak marjinal gruplardan aldığını da kaydeden
Akarcah, "Bu dunımda ancak Af örgütü'nün bizi kendi
amaçlan için kullandığını ve Türkiye'yi kendine çıkar
sağlamak için sattığını söyieyebilirim" dedi. Akarcalı,
Türkiye'nin komşulannın demokrasiyi kurmak ve
geliştirmek istemediklerini, Türkiye'deki demokratik düzeni
tehdit olarak gördüklerini savundu. (Ankara/AA)
*tf»n înnnıi V P D S P G e n e l
ıcıı ıııuııu yc *B û l e n t
^^y^ S H P
Genel Başkanı Erdal İnönü'nün 13 haziranda düzenlediği
basın toplantısında Kıbns konusuna değinirken önerali bir
bilgi yanlışı yaptığını açıkladı. Ecevit, yaptığı
yazılı açıklamada tnönü'nün, "I974'te
Sampson hükümeti darbesiyle Kıbns'ta
Makarios yönetimi devrildiğinde, anayasa
açıkça ortadan kaldınldığında, Türkiye
mevcut uluslararası anlaşmaya göre
müdahale hakkını kullanmak istemiştir.
Eğer o zaman Yunan hükümeti Türk hükümeti ile birlikte
müdahale yapmayı kabul etseydi, müdahale sonunda her iki
toplumun haklarını konıyan bir anayasa üzerinde kolaylıkla
anlaşma olur ve her iki ülke, askerlerini kısa zamanda
çekebilirlerdi" sözlerine dikkat çekti. DSP Genel Başkanı,
darbeyi Sampson'un değjl, Yunanistan'daki askeri cunta ile
Kıbns Rum Ulusal Muhafızlan'nı kontrollerine alan Yunan
subaylarımn gerçekleştirdiğini, Türk hükümetinin o
dönemde müdahaleyi Yunan hüküraetiyle birlikte
gercekleştirmesinin de söz konusu olamayacağını kaydetti.
Özay beraat etti
• ÇANAKKALE (AA) — Çanakkale Zaferi'nin 75. yıh
kutlama törenleri sırasında Cumhurbaşkanı Turgut özal'a
hakaret ettiği iddiasıyla geçici olarak görevden alınan
Çanakkale Belediye Başkanı lsmail özay, "Belediye
Başkanı gibi harcket ettiği, belediye memurlanna emirler
verdiği", geçen Ramazan BayTamı'nda "belediye başkanı"
sıfatıyla kutlama kartlan gönderdiği iddiasıyla açılan
davada beraat etti. Çanakkale Asliye Ceza
Mahkemesi'nde dün yapılan dunışmada, suçlamalan
reddeden lsmail özay, görevden alındıktan sonra belediye
başkanı gibi kimseye emir vermedigini söyledi.
Denktaş Ankara'da
• ANKARA (AA) — KKTC Cumhurbaşkam Rauf
Denktaş, sağlık kontrolünden geçmek üzere Başbakanlık'a
ait özel uçak "GAP" ile Ankara'ya geldi. Lefkoşa
Milletvekili olan oğlu Serdar Denktaş ile gelen Rauf
Denktaş'ı Esenboğa Havaalanı'nda Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreteri Kemal Yamak, Devlet Bakanı Kemal
Akkaya ve öteki yetkililer karşüadılar. Kol ve omuzundaki
kireçlenme nedeniyle sağlık kontrolünden geçeceği
öğrenilen Denktaş, havaalanmdan sağlık kontrolünün
yapılacağı Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne gitti. KKTC
Cumhurbaşkanı Denktaş, sağlık kontrolünün
yapılmasından sonra adaya dönecek.
lnönü ve Demirel Üniversite ve Öğretim Üyeleri Kurultayfnda konuştular
Inönü'den ^dîni akıırî uyarısıANKARA (Cumhuriyel Büro-
su) — SHP Genel Başkanı Erdal
İnönii, üniversitelerin, sorunlann-
dan öğretim üyelerinin çabalanyla
kurtulacağını belirterek "Bu so-
runlann tıimii ülkede demokrasi-
nin kesintiye ugramasından son-
ra orUya çıktı" dedi. Inonü, öğ-
retim üyelerini, bilimi dini esaslara
bağlayan "yeni bir siyasal ideolo-
jinin üniversitelerde guçlenmesine
karşı" uyardı. DYP Genel Başka-
nı Süleyman Dcmirei de universi-
tenin sorunlannın kötüleşmesinin
"üniversiienin bu sorunlara sahip
çıkmamasından kaynaklandığı"
goruşunu savundu. Demirel, "Her
şeyi berbat eden, YÖK'ii getiren
üniformalılara. üniversitenin, fah-
ri doktoıiuk vermemesi gerekirdi"
diye konuştu.
Ankara Öğretim Üyeleri Derne-
ği'nce düzenlenen 2. Üniversite
öğretim Üyeleri Kurultayı dün ya-
pıldı. Kurultaya hükümetten ka-
tılan olmaması dikkat çekti. Ku-
rultayın açılış konuşmasını yapan
Dernek Başkanı Prof.Dr. Tahir
Hatibogln, "Üniversitelerin 9 >ıl
içinde iflas nolclasına geldiğini"
belirterek, "Türkiye iiniversitele-
ri 12 Eyliil cuntası tarafından ye-
niden yapılandınlmışlır. Reform
adıyta kamuoyuna sunulan bu ya-
Ankara'daki 2. Üniversite ve öğretim Üyeleri
Kurultayı'nda konuşan SHP lideri, "bilimi dini
esaslara bağlayan" yeni bir siyasal ideolojinin
guçlenmesine karşı üniversite öğretim üyelerini
uyardı. İnönü, "Paralı üniversite, toplumun
beklentisini yaralayan bir yaklaşımdır" dedi.
DYP Genel Başkanı Demirel de üniversitenin
suskunluk içinde sorunları tartışmaktan endişe
duyması halinde sorunlara çözüm bulmakta
güçlük çekileceğini vurguladı. Demirel,
üniversitenin "YÖK'ü getiren üniformalılara,
fahri doktorluk vermemesi" gerektiğini belirtti.
pılanma, gerçekle tam bir geriye
gidişlir" dedi. Kurultayda konu-
şan Inönu, üniversitelerde özerk-
liğin ve duşünce özgürluğunün
kaybı sonucunda araştırma haya-
lının ortadan kalktığını söyledi.
lnönü, "Bu durumda iiniversite-
ler fiilen açık olsalar da ashnda
kapalılmış demektir" dedi. Uni-
versitelerin, toplumun en ileri ku-
ruluşları olmalarının geleneklere
ve topluma mal olmalanna bağlı
olduğunu anlatan lnönü şöyle ko-
nuştu:
"Bo>le ioplumlarda reklörterin
nasıl yönetinıe geldiği hiç önem
taşımaz. Çunkıi bir gelenek var-
dır. Ama Türkiye için bu durum
henüz söz konusu degil. Turki)^
de özellikle sosyal bilimlerin ge-
lişmesi için universitelerin özerk-
liği şarttır."
Enflasyonun, oğretim üyeleri-
nin ücretlerine daıbe indirdiğini ve
araştırma olanaklanm kısıtladığı-
nı belirten Inonu, "Paralı üniver-
site, toplumun üniversiteden bek-
lentisini yaralayan bir yaklaşımdır.
Sosyal devlet anlayışına, toplumu-
muzun geleneklerine aykırıdır"
dedi. İnonu, sözlerini şoyle sur-
dürdü:
"Üniversitenin önerali sorunla-
rından biri de universitelerin yeni
bir siyasal ideoloji için kullanıl-
masıdır. Dini duygulan siyasal
amaçlara alei eden bir akım, uni-
versitelere güçlü bir biçimde giri-
yor. Bilimde sonuç alınması için
dini esaslara dayamlması gerekti-
ğine inanan bazı vatandaşlanrnız
var. Bu, reformdan, ronesanstan
önce Avrupa'da da vardı, ama
araşlırmacılann çabalan ile aşıl-
dı. Bizde ise hâlâ sıiruyor ve bi-
lîmsel mucadele ile siyasi mucade-
le birbirine kanştınlıyor. Ama bi-
zim de aşacağımrza inanıyunım.
Çünkü gerçek bir tanedir."
Üniversiteden uzaklaştırılan
yaklasık beş bin öğretim üyesinin
tumü üniversiteye dönmeden kim-
senin ülkede duşünce ozgurluğu
olduğunu söyleyemeyeceğini kay-
deden Inönu, "Bıitiin sorunlar ül-
kede demokrasinin kesintiye ugra-
masından sonra ortaya çıktı. Lni-
versitelerimiz kesintinin getirdigi
yapay sonınlarla ugraşırken dün-
ya universiteieri evrimlerini surdu-
niyor. Biz hâlâ on yıl oncesine na-
sıl döneceğiz diye duşünerek za-
man kaybediyonız" diye konuştu.
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel de konuşmasında, üniver-
sitenin sorunlannın siyasetin de-
ğil, birinci derecede üniversitenin
çözmesi gerektiğini belirterek
"Üniversite suskunluk içindeyse,
soruniannı larlışmaklan endişe
duyuyorsa sorunlara çözüm bul-
makta guçlük çekeriz. Üniversile-
nin kendi sonınu için doğru çö-
züm getirmesi, siyasetin de bunu
icra etmesinden yanayım" dedi.
Üniversite mensuplarının sorunla-
ra bakışında iki farklı sesin çıktı-
ğını belirten Demirel şunları söy-
ledi:
"Üniversiteden bazılan 'Her şey
iyi, huzur içindeyiz' diyor, bazılan
da 'Üniversiteyi üniversite olmak-
tan çıkardınız' diyor. O halde üni-
versitenin kendi içinde konsensü-
se varması gerekir. Eğer bunu yap-
mazsa hem siyaseli hem de loplu-
mu şaşırtmakladır. Türk aydını-
nın, ulkenin gidişaü hakkında ko-
nuşmak vicdani görevidir. eger
konuşmaktan kaygı duyuluyorsa
önce kaygıyı ortadan kaldırmak
gerekir. Kaygı YÖK'ten geliyorsa
YÖK'ü kaldırmak gerekir. Ama
k f
rektörier mi? Onlar hallerinden
memnun."
Bilimsel özerkliğin idari özerk-
likten geçtiği görüşünü savunan
Demirel, "Bugünkü olay üniver-
sitelerin çölleştirilmesidir. Türki-
ye'de bir üniversite gelenegi yok.
tşe yüksekokullarla başlamışız.
1990 yılında, 1890ların mekteb-i
âli'lerine geri dönmüşüz. Demok-
rasinin çökertilmesi çeşitli yerlerc
zarar veriyor. Türkiye'de üniversi-
te, terbiye edilmek istenmiştir, di-
siplin altına ahnmak istenmiştir.
Siyasi partiier, gençler, üniversite-
ler, anarşinin suçlusu olarak gös-
terilmiştir. Bu kesimleri anarşiyle
suçlarsanız demokrasiyi kiminle
yapacaksınız? Türkiye'nin en
önemli sonınu kadro sonınudur.
Mevcut kadrolar biçilmiştir. Bir
kısmı da tanınmaz hale gdmiştir"
diye konuştu. Demirel şoyle de-
vam etti:"Şimdi paralı egitim çı-
kardılar. Türkiye'nin büyük ço-
gunlugu 350 dolar gelir duzeyin-
dedir. Kim ki bu ülkede, paralı eği-
tim diye bu çocuklara egitim yo-
ben onu ihanetleevvela kafamızdaki zinciri kınp
atabm. Üniversitenin, her şeyi ber- !
u n u
bal eden, YÖK'ü getiren ünifor- i t n a m
malılara fahri doktorluk verme- Demirel, Türk Universitesinin
mesi gerekirdi. Üniversite kendi "hem çagdaş bir bilim karuma
sonınu hakkında konuşmazsa bu- hem de milli bir kumm oiması
nu kim anlaiacak? Tayinle gelen gerektiğini" sözlerine ekledi.
YAZARLAR VE ŞAİRLER TOPLANDI — "Özgürlük Yürüyüşü"nün. yapılacağı günden bir gün önce iptal edilmesi ve 15 gün sonrasına ertdenmesi yazar ve şairieri bir
arara topiadı. Yüriiyuşü düznücyen komite, çaiışmalannı söniürccefclerini bildirdi. (Fotograf: Yıküz Uçok) '
Yazar veşairlerin 'Düşünceye Özgürlük3
yürüyüşünün ertelenmesi tepkiyle karşılandı
6
\asaklaııaıı, düşünce özgürlüğüdür'
Yazar ve şairlerin, duşünce ve yaratma
özgürlüğünü kısıtlayan yasa ve kararnamelerin
bir an önce kaldırılması için düzenlemeyi
kararlaştırdıklan yürüyüşün iptali ve
ertelenmesi "gereİcçesiz ve keyfi bir tutum"
olarak nitelendirildi. Yazar ve şairler, "Yasaları
değiştirme hakkımızın engellenmemesi için
haklanmızı kullanacağız" dediler.
Kültür Servisi — Yazar ve şair-
lerin "Düşünceye Özgiıriük" yü-
rüyüşünün valilik tarafından iptal
edilmesi ve ertelenmesi tepkilere
yol açtı. Gazeteciler Cemiyeti'nde
toplanarak konuyu tartışan yazar
ve şairler, valiliğin yürüyüşü 15
gün sonraya ertelemesini "gerek-
çesiz ve keyfi bir tutum'' olarak ni-
telendirerek şunları söylediler:
"Bu yürüyüş 15 gün sonra da en-
geilenebilir. Erteleme karan )iıriı-
yüşü yasaklamanın başka biçimi-
dir. Yasalan değiştirme hakk. nı-
zın engellenmemesi için hakları-
mızı kullanacağız."
Yazar ve şairlerin, duşünce ve
yaratma özgürlüğünü kısıtlayan
yasa ve kararnamelerin bir an ön-
ce kaldırılması için düzenlemeyi
kararlaştırdıklan yürüyüşün iptali
ve ertelenmesi ile ilgili olarak Şük-
ran Kurdakul, edebiyatçılann, du-
şünce ve yaratma özgürlüğünü en-
gelleyen yasalara karşı 30 yıldır sa-
vaşım verdiklerini belirterek şöy-
le konuştu: "Bizim girişimimiz ne
ilktir ne de son olacaktır. Yaşadı-
ğımız günler, insan haklan ve hu-
kukun üstünlügü ilkesi için adl sa-
vasım gerektiren günlerdir. Yasa-
lan değiştirme hakkımızın engel-
lenmemesi için bu tur toplannla-
ra devam edecegiz. tstanbul Vali-
ligi ve arkasındaki siyasi iktidar
tarihe hesap vermek zorundadır."
Gazeteciler Cemiyeti'nde topla-
nan yazarlardan Nezihe Meriç ise
"Biz nasıl olsa yürürüz. Bunı zo-
nınluyuz. ıstekleriroiz var. öfke-
lerimiz var. Yürüyüşü gerekçesiz
olarak ertelediler. Kınıyonım ve
gerekçe istiyonım" diyerek gorüş-
lerini dile getirdi.
Bir süre önce Abide-i Hürriyet
Caddesi'nde "Düşünceye
Özgüriük" için yürüyeceklerini
açıklayan düzenleme komitesinde
yer alan Bekir Yıldız ise şunları
söyledi: "Asılacak olan bir hü-
kümlüye sormuşlar 'Son sözün
nedir? Hükümlü 'Bu bana iyi bir
ders oldu' demiş. Duşünce özgür-
lüğünü kısıtlayan yasalara karşı
düzenlediğimiz yürüyüşün
'ertelenme' ismi altında engellen-
mesiyle ulkernizde hukukun isle-
yişi konusunda bü yazarlar da ye-
ni dcrslcr ediodik."
Dün saat 13.00'ten itibaren ger-
çekleştirilmesi planlanan yürüyü-
şün iptali ve 15 gün sonraya erte-
lenmesiyle ilgili olarak Leyla Er-
bil "Olayı iktidann barbariıgının
duşünce alanına bir yansıması
olarak görüyonım" şeklınde açık-
larken Ataol Behramoğlu şunları
söyledi: "Gösteri ve yürüyüş hak-
buimızın izinli olması zaten huku-
ka aykındır. Yüriiyüşün ertelen-
mesi yasadışılıgı büsbutun arttır-
maktadır. Hakkımı/ı yasal yoUar-
dan arayacagız."
5 haziranda yürüyüş izni için ts-
tanbul Valiliği'ne başvuran ve
olumlu yanıt alan, yürüyüşten bir
gün önce ise iptal edildiğini öğre-
nen düzenleme komitesinden
Tomris L'yar ise "Keyfi erteleme
karannın geliş saarj, yiiriiynse ka-
blacak kişDerc ulaşma olanagımızı
ortadan kaldınnıştır. Bu uygula-
ma nedeniyle kamuoyunda kendi-
mizi kuçük düşmüş
hissediyonıra" dedi.
Yürüyüşün ertelenmesiyle ilgi-
li komitede yer alan yazarlann gö-
rüşleri şöyle:
ERDAL ÖZ — Bütün amacı-
mız duşünce özgürlüğüne duydu-
ğumuz özlemi, sessiz bir yürüyüş
biçiminde de olsa, kamuoyu
önünde bir kez daha dile getir-
mekti. Düzenleme komitesi olarak
on gündür bürokratik engelleme-
leri aşmaya çalıştık ve başardık
da. Ama son dakikada karşımıza
çıkarılan bu erteleme kararı, dü-
peduz bir yasaklama biçimıdir.
Sözde ertelenen, ama düpedüz ya-
saklanan şey duşünce özgürlüğü-
dür. Bunu istemek bile hoşlarına
gitmiyor. Ama bu kavga bitmeye-
cektir.
PINAR KÜR — Bu ulkenin bir
vatandaşı ve yazan olarak her tür-
lü anti-demokratik uygulamadan
maddi ve manevi zarara uğradığı-
ma inamyonım. En temel hakkım
olan düşüncelerimizi dile getirme
ve kamuoyuna duyurma hakkı-
mın bile valilik iznine bağlanma-
sı zaten demokrasiye aykındır. Üs-
telik bu yürüyüş son dakikada ge-
rekçesiz olarak ertelenmiştir. Ben,
yürüyüş çağrTsını ımzalayan biri
olarak bizi engelleyenler adına
utanç, kendi adıma da umutsuz-
luk duygulan içindeyim.
ADNAN ÖZYALÇINER —
Erteleme kararı, yürüyüşü yasak-
lamanın başka biçimidir. Bu ya-
saklamayı belki etap etap ortaya
koymak istediler. Ashnda amaç
duşünce özgürlüğünü savunmayı,
duşünce özgürluğümüzun olduğu-
nu söylemeyi bile ortadan kaldır-
mak içindir.
MÜŞTAK ERENÜS — Ömrü-
müz boyunca peşinden nefes ne-
fese koştuğumuz hukukun üstün-
lügü yücesinin böyle zedelenmesi
üzüntünün üstünde acı bir gerçek.
SENNÜR SEZER — Bezginlı-
ğin duyarsızlık ve tepkisizüğe dö-
nüştüğü bir kamuoyunun duyarlı
kesimi olan yazarlar, böyle erte-
leme kararlarıyla bezginliğe ve
tepkisizüğe zorlanamayacaktır.
Tepkilerimiz sürecek.
MELtH CEVDET ANDAY —
O gün heyetimiz adına vali mua-
vinin odasına giren üç kişiden bi-
ri de bendim. Vali muavini bu baş-
vurumuzu yasal olarak karşıladı
ve bize yol gösterdi. Yürüyüşün
geri bırakılmasımn nedenini anla-
yamıyorum. Demek böylece 15
gün sonra da yeni bir eneleme ka-
rarı alınabilir. Bunda bir sakınca
var idiyse bize başvurduğumuz
gün bu söylenrneliydi.
FATtH ÖZGÜ\
r
EN — Her sey-
den önemlisi uygulamadaki key-
niiğin protesto edilmesidir. Key-
filiğin ürkütucü boyutlara vardı-
ğı bir ülkede hiçbir sonuç alına-
masa bile bunun semboük bir de-
ğeri olduğunu düşünüyonım.
SALİM ŞENGtL — Erteleme-
yi yasal görmüyorum. Yasal yol-
lardan gidip hakkımızı savun-
malıyız.
Sosyalist Parti Jstanbul tl Baş-
kanı Mustafa Birçek de yaptığı
yazılı açıklamada, yürüyüşün ya-
saklanmasıru "aotidemokratik bir
uygulama" olarak nitelendirerek
"Insanlann en tabii hakkı olan
düşümne ve örgntienme özgürlük-
leri artık takrir-i sükûn dönemi-
ni halırlatan KHK'ierle yok edil-
meye çalışılıyor" dedi.
KMIR'den HIKMET ÇETINKAYA
Haydi Bakalım..
İZMİR — Bu kez Devlet Bakanı Işın
Çetebi'yte tuıizm yatırımcilan kapıştı. Ba-
kan Çetebr'nin geıi dönmeyen turizm kre-
dileri için "Halkın alın terini kimseye
bırakmayacağız" biçimindeki çıkışı, Ege
ve Akdeniz kryılarında yatınm yapan tu-
rizm sektörünü dalgalandırdı.
Bugün kıyılarımız yüzlerce otel ve tatil
köyleriyle dolup taşıyor. Çarpık yapılaş-
manın, doğayı yok etmenin adı ne yazık
ki son yıllarda "bacasız sanayi" diye anıl-
maya başlandı.
1980li yıllarda Mersin'de kebapçılar,
berberler, terziter teşvik uygulamasından
yararlanıp nasıl TIR sahibi olduysa,
1980'li yıllann sonlarına doğru kimi sa-
nayici, büyük toprak sahibi, hayali ihra-
catçı, deprern evleri müteahhitlerı, Ege
ve Akdeniz kıyılarında devlet desteğiyle
turizme yöneldi.
Şimdi bu kişiler, aldıkları kredileri dev-
lete ödemek istemiyorlar. Aralannda
oluşturdukları lobıyle hükümete baskı ya-
pıp "Parayı ödeyin" diyen Devlet Baka-
nı Işın Çelebi'ye kala tutuyorlar:
— Bizimle uğraşma sakın. Eğer daha
fazla uğraşırsan koltuğundan olursun...
Bakan Işın Çelebi öncekı gün, hükü-
met üzerinde baskı yapmaya kalkışan ki-
mi turizm yaünmcılarına sert bir yanıt ver-
di:
— Lobi temsilcilerine buradan ihtar
ediyorum. Herkes parasını ödeyecektir.
Ödemeyene bankacılık kuralları içinde
gereken işlemler yapılacaktır.
*
Turizm sektörüne verilen 100 liralık
kredinin ancak 30-35 lirasının geriye dön-
düğü bir gerçek. Oysa sanayi kesimine
yar lirayı buluyor. Ödenmeyen kredilere
karşılık turizm işletmeciferi çalıştırama-
dıkları tesisleri, yabancılara kiralayarak
aradan sıyrılmak istiyorlar.
Bakan Işın Çelebi, Turizm Bankası'mn
eski alışkanlıklarına izin verilmeyeceği-
ni jnımsatıyor.
En güzel koyları ve bükteri devletten
49 yıllığına kiralayan turizm yatırımctla-
rından bazılan, neden kredileri geri ver-
mek istemiyor? Bakan Çelebi'ye, kımden
Bakan Işın Çelebi, Tuhzm Bankası'nın eski alışkanlıklarına izin
verilmeyeceğini anımsatıyor. En güzel koyları ve bükleri devletten
49 yıllığına kiralayan turizm yatınmcılanndan bazılan neden kredileri
geri vermek istemiyor? Bakan Çelebi'ye kimden cesaret alarak
"koltuğundan indiririz" gözdağını veriyor bu kişiler?
verilen yüz liralık kredinin 85 lırası geri-
ye dönüyor.
1989 yılı haziran ayında turizm yatırım-
cılarına altı aylık süre tanındığını açıkla-
yan Bakan Çelebi, aradan bir yıl geçme-
sine karşın hâlâ turizm kredilerini ödeme-
yen kimi yatırımcıları uyarıyor. Çünkü ki-
mi yatırımcıların, kredileri ödemek iste-
yenlere gözdağı verdiği biliniyor. Yüzde
yetmişleri bulan enflasyonla üç yıl önce-
ki 5-6 milyarlık tesisler bugün 40-50 mil-
güç alarak "Koltuğundan indiririz" göz-
dağını veriyor bu kişiler?
İşte olayın ilginç yanı bu. Devletten alı-
nan milyarlık krediler geriye dönmeyecek
böylece. Belkı Bakan Çelebi de onun için
bastırıyor:
— Koltuğumdan bileolsam, bu kredi-
leri geri alacağız. Çok açık söylüyorum,
eski alışkanlıklara izin vermeyeceğim.
Bakan Işın Çelebi'yi bu yürekli çıkışın-
dan ötürü desteklerken bir soruyu da ilet-
mekten kendimizi alamıyoruz:
— Krediyı geriye ödememek için kimi
yattrımcılara gözdağı veren, Bakan'ı "kol-
tuğundan aşağı" çekmek isteyen turizm
yatırımcıları kimlerdir?
Öyle ya bu işin içinde kimi ANAP mil-
letvekillerinin, kimi bakan yakınlannın, ki-
mi Papatya Vakfı üyelerinin bulunduğu-
nu sağır sultan bile biliyor...
İşçinin, memurun, emeklinin, dulun,
yetimin, dürüst sanayici ve işadamının
vergileri değil midir turizm alanına akıtı-
lan krediler?
Sayılan yüzü bufan irili ufakiı turizm iş-
letmecileri şimdi "Krediyi ödemiyoruz"
diye kimden güvence alıp kafa tutuyor-
lar devlete?
Sanırız kimden güç alındtğını biliyordur
Bakan Çelebi...
Göreceksiniz, birkaç gün içinde turizm-
cilerin ANAP içinde etkili olan lobisi, bir
yüksek makama çıkıp işi çözümleyecek-
tir.
O zaman Bakan Çelebi, haklı olduğu
bu savaşımda nasıl bir tavır alacaktır bi-
lemiyoruz...
Haydi bakalım!
KAYA ERDEM;
Ne demek
istediğim
anlaşıldı
TBMM Başkanı Erdem,
"Metin çok açıktır. Aynca
bir açıklamaya gerek yok"
dedi.
IZMİR (Cumhuriyet Ege Btiro-
su) — TBMM Başkanı Kaya Er-
dem, önceki gün yaptığı basın
toplantısındaki sözlerinin
"ANAP'a demokrasi ovanlan"
olarak değerlendirilmesi konusun-
daki sonılara, "Metin çok açıktır.
Açma ihtiyacını duymuyonım. Ne
demek istenildigini anladıgınızı
sanıyorum" karşılığını verdi. Er-
dem, KHK'ların Meclis'te görü-
şülmemesi konusundaki eleştiriler
anımsatıldığında, "Bir usul ve esas
olmayınca tartışmalar oluyor. Bu-
nu bir esasa bağlamak için iç rö-
zükte degişiklik çabşraalan yapıl-
dı. Bu döneme yetişemedi. Eylül
ayında bunun süratle komisyou-
lardan geçecegini tahmin
ediyonun" dedi. Erdem, milletve-
killerinin "kıyak emeklUik"leri
konusunda da "Bu tartışmalar
bütün dönemlerde olmnştur ve
pariamento bundan zarar gör-
müştur. MilletvekiUerini töhrael
altında kalmaktan kurtaracak bir
kanun tasansı hazıriandı. Bu ka-
nun cıkbğı zaman tarüşmalan kö-
künden halledeeegiz" diye konuş-
tu.
TBMM Başkanı Kaya Erdem
dün sabah vilayeti ziyaret ettikten
sonra özel Sağlık Hastanesi'nin
bazı ek tesislerinin açılış törenine
katıldı. Törene Kaya Erdern'in eşi
Sevil Erdem ile ANAP Izmir mil-
letvekillerinden Ramiz Sevinç de
katıldı. Erdem, daha sonra Izmir
Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyareti sı-
rasında gazetecilerin çeşitli sorun-
lannı dinledi. Haber alma konu-
sundaki gıiçlukler kendisine akta-
nldığında, "Basını çok iyi bOgflen-
dirmek lazım. Bilgi vermek, beya-
nat vermek değildir" dedi. Daha
sonra gazetecilerin soru sormak
isteklerini iletmeleri üzerine Er-
dem, "Önce şunu söyleyeyin,
Meclis Başkanı tarafsızdır. Bu ne-
denle giinlük politikalar üzerinde
degerlendirme yapmayı doğru
bulmuyorum. Soracagımz sualle-
rin bu açılar içerisinde olmasıu,
aksi halde cevap vermeyecegiıni
baştan beürteykn" diye uyardı. Er-
dem, basın toplantısındaki sözle-
rinin "ANAP'a demokrasi
uyanlan" olarak değerlendirildi-
ği belirtilerek bu konudaki göril-
şü sonılduğunda, "Dogru olmaz.
Açıklamalanm dışında herhangi
bir şey söylemem mürakün degil"
dedi. Erdem, bu açıklamalarına
yol açan olayları örnekleyip ör-
nekleyemeyeceğine ilişkin soru
üzerine de şunları söyledi: "Mec-
lis başkanlan her sene Meclis ta-
tile girdikten sonra bir basın top-
lantısı yapar. Meclis başkanlan
başka da toplantı yapmazlar. Se-
nede bir defa yapar. Meclis faali-
yetleri ve dolayısıyla demokrasi
konulannda bazı Ugili görüşleri-
mi acıklamayı dogru buldum, zo-
runlu buldum. Metin çok açıktır.
Aynca bir açıklamaya gerek yok.
Bana şunu sordular Orada kımıl-
danmalardan bahsediyorsunuz.
Bunlar nedir diye. Bu gayet açık.
Tefsiri çok daha geniş yapılabilîr.
Eğer biz bir örnek verirsek; o la-
pırdanmalardan, ömegin bir tane-
sini örnek verirsek, o takdirde bu-
nun anlamı da zannedilir ki sırf
o mevzuyla alakalı bir husus. Hal-
buki bu çok daha geniş tefsiri
mümkün olan bir husustur. O ba-
kımdan onu açmanın ihtiyaa ol-
madıgı kanaatindeyim. Yazıdaki
butun görüşler tarülarak, düşünü-
lerek konulmuştur. Açıktır, ilave
edecegim herhangi bir husus ol-
madıgı kanaatindeyim. Ne demek
istenildigini anladıgınızı sanıyo-
1 adet evrak defteri ile
içindeki senetlerle birlikte
çalmmak suretiyle
kaybolmuştur.
Hükumsüzdür.
HASAJ\ GÖLBAŞI