25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/6 DÎZİ-RÖPORTAJ 4 MAYIS 1990 REFİK DURBAŞ YAZDJ l \1İT KI\ A\C FOTOĞRAFLAD1K U Ç U L E N K E N T L E R Eskişehir, BursaveSakarya'nınarasınasıkışıpkalmış, 1960'tan sonra göçten 'nasibini almış' birkentimiz BOcdk'te bemcn hemen hiç cıkmaz sokak yok. Taksiyle bnlüa sokaklannı dolafmak mnmkün BUecik'in. Batöa sokaklar birbirine acüıyor. Kentin tck merdivenli sokagı da, eski BDedk'ten ışıklar getiriyor bir masal havasında. • .__ _ Bilecik,eskigünlerini arıyor BtLECtK — Güneşin ışığı he- nüz düşmüş ekinlerin yeşiline. Daglann ardında bulut kümeleri. Osmaneli'de düğme ıriliğindeki yağmur taneleri, Vezirhan'ı gecin- ce badetn çiçeklerinin saklısında- ki çiy damlalarına dönüşüyor. Sağımızda Anadolu Universite- si'ne bağlı 'Bilecik Meslek Yöksekokalu', solumuzda henOz insaat halinde, ama kimi fabrika- ları çalışan 'Orgaaize Sanayi Bölgesi'. Pelitözü-Yenişehir yol ayrınutu geçip Bilecik il merkezine gi- riyonız. Gözüm, "Centrum" yazan bir mavi tabelada. Atatûrk Bulvarı'- nı boydan boya geçip istasyona iniyoruz. Otogann üstündeki kah- ve silme asker dolu. lstasyon'da- ki çay bahçesi de... tstasyon'dan sonra Küplu köyü. "Centnun"u olmayan bir il merkezi Bilecik. Kentin gerek kuzey, gerek güney giriş çıkışinda tek bir tabela: Nü- fus: 19.100, Rakım: 520. Oysa istalistiklerde 1985 sayımı- na göre kentin nttfusu 18.506. Belediye Başkanı Akın Okay bu aynmı şöyle açıklıyor: — 1985 sayımında bir mahal- fcyf saymadılar, bu yanlışlıgı biz toaradan düzdttirdik. Gerçek n- kara kentin giriş çıkışında yazılı otaadır. Bilecik'in güney yönündeki gi- rişinde 'Akasya AIö Çay Babce- li'nde yol yorgunluğu çayını yu- dumlarken karşımdaki kente ba- kıyorum. Sağda bir kayalık üze- rinde 'Şeyh EdebaH' türbcsi, onun hemen altında 'Ornangazi' camisi. Dışarıdan bakınca ne kadar da Artvin'e benziyor. Kentin güneyi eski Bilecik. Kur- tuluş Savaşı'nda üç kez yakılıp yı- kılmış, savaştan sonra şimdiki ye- rine kurulmuş. Eskiden Türkler, şimdi yalnızca minareleri kalmış carni kahntılannın çevresinde otu- ruyorlarmış, yeni Bilecik'in oldu- gu yerlerde ise Ermeniler ve Rumlar. Eski ve yeni kenti Tabakhane deresi ikiye bölüyor. Mustafa Bey Köy Hizmetleri'nden emekli ol- muş. Eski Bilecik'in tek sakini. Tek odalı bir evde yaşıyor. Onun evinin Ozerinde iki katlı eski bir ev daha var, ama kimseler kalmıyor. Mustafa Bey'in kimsesı yok. Kendisini buraya bekçı atamış. Bulunduğumuz yerin adı eskiden Emirler mahallesi imiş. 17 tane ipek imalathanesi varmış burada. Mezarlıgın ucundaki bir eski ya- pıyı gösteriyor. Burası da hamam- mış. Bilecik'in en ünlu hamamı. Persembe ve cuma günleri dolup tasanmş. Birkaç yıl öncesine ka- dar da bir koyun sahibi ot depo- su olarak kullannuş. Mustafa Bey, cebinden iki şeker çıkanyor. Bu, bayramda yediğjmiz ilk ve tek şeker. Bir Marlboro ik- ram ederek anlatmaya başlıyor: — Şu karsıda Edebali ziyaret- gâhıun ustundeki Itaya ile karşı- sıodaki kayanın arası su Ue dolu bir barajmış. Birinde padişah otu- nınnuş, kule ofan otekinde ise kı- zı. Kızı sandalla babasını gonne- ye getinnis. Sol tarafta Anadolu Lısesi'nin bahçesinde bir saat kulesi görülü- yor. Mustafa Bey'e göre saat ku- lesinin öyküsü de şöyle: — Birkaç yü öncesine kadar bir bdyök çanı vardı kuleain. Knleain içi de kum ile doluydu. Çaa bir çalmaya başladı mı sesi U SöfttU ten duynlnrdo. Bcn görierimk yüzde altıyı aşan bir gerileme ile 1975'te 137.000'e düşmüş. Belediye Başkanı Akın Okay- la göç sorununu konuşuyoruz. Ol- cay göçün durduğunu, 1980'den sonra Bilecik'in nüfusunun artış sürecine girdiğini vurguluyor. Çünkü Bilecik'in kendine özgü bir yapısı var. Bilecik çevre köy- leriyle iç içe yaşayan bir il merke- zi. istasyon mahallesi beş km. uzaklıktaki il merkezinden ayn görünse de Bilecik'e bağlı. tstas- yonun hemen ardındaki Aşağıköy neredeyse istasyonla birleşmiş. ts- tasyonun yirıe hemen yaru başın- da Küplü köyü. Kuzey tarafta ise Pelitözü, Gülembe köyleri nere- deyse kent merkeziyle birleşecek- ler. Çevrede böyle konumda 10 köy var. Belediyenin yedi otobü- sü bu köylerden sabah akşarn yol- mıs. Ama yatınmJardan gereken payı pek alamıyor. Fabrikalar da- ha çok Bozuyük çevresinde top- lanmış. Kent merkezi çevresinde tarırn alanı yok. Bilecik'in bir özelliği de zengin- yoksul arasında bir uçururaun bu- İunmaması. Gcniş aileler bulun- muyor Bilecik'te. Akın Olcay, göçten çok, bilinçli bir aile planlamasına bağlıyor Bi- lecik'te nüfus artışı •olmayışını. Çoğu ailede iki çocuktan fazlası yok. Göçün nedeni işsizlikten çok, okur-yazarlık oranının fazla olu- şu. Liseyi bitiren gençler kapağı çevre illere atıyorlar. Ankara'ya, Bursa'ya, Eskışehir*e, hatta tstan- bul'a. Çünkü buralarda universi- teler bulunuyor. Üniversite öğre- nimi sonucu bir meslek edinenler de Bilecik'e dönmüyorlar. Dön- Sonradan öğreniyorum ki bazj el sanatlan belli yörelerde uzman- lık alanı haline gelmiş. örneğin Gölpazarı bıçakçılıkta, Pazaryeri- nin Kınık köyü çanak çömlek ya- pımında... İl merkezinin önemli bir gelir kaynağı kozacılık. Eskiden ipek dokumacılığı varmış, şimdi kal- mamış. Uretilen kozalar Bursa pa- zanna sürülüyor. Kozanınüç gün içinde satılması gerekli. Yoksa ko- za kelebek haline geliyor. Akın Olcay önümüzdekı yıl Bi- lecik'te bir koza pazarı kurulaca- ğıru söylüyor. Çünkü koza için btl- yük bir potansiyel var. Evlerde iş- İeniyor. Bilecikliler kozayı Bursa1 da pazarlıyorlar, sonra ipeği ora- dan aiıp işliyorlar. Yani koza Bi- lecık'ten gıdiyor ve ipek olarak tekrar geri dönüyor. Koza pazan tarlalarını sokmüşler. Çünkü ot, yurtdışından ithal edilmeye baş- lanmış. Bu da üreticıye bir darbe olmuş. Şu anda da eskisi kadar ekilmiyor. Ama yakın bir geiecek- te Ziraat Odası ve Esnaf Kefalet Kooperatifı ve Birlifi kurulacak. Bunların hazırlıklan tamamlan- mış durumda. Ziraat Odası kurul- duktan sonra üreticilerin sıkıntı- lannın hafifleyeceği kanısı var ço- ğu kimsede. Belediye Başkanı'na göre ilin asü kurtuluşu Organize Sanayi Bölgesi'nin tam olarak faaliyete geçişinde. Kentin kuze> girişinde geniş bir alanda yer ahyor Orga- nize Sanayi Bölgesı. Onun biraz ilerisinde ise Küçük Sanayi Sitesi. Organize Sanayi Bölgesi'ne Crown Elektronik, Mlrmir AM- minyrnn Profi, BirUk Gahaaiz, — Bunu net olarak yazacagım, diyorum, sonra başınız ağ- rımasın.. — Yazın, diye ekliyor, gdaiaier, hcpaine iş var_ Dışa görünüş olarak Artvin'e benzediğini söylemiştim Bilecik1 in. Ama iç görünüşü hiç de öyle değil. Hemen hemen hiç çıkmaz sokak yok Bilecik'te, merdivenli sokak da, futbol sokağının yanı başındaki merdivenlerden başka. Bütün sokaklar birbirine açıh- yor. Taksiyle bütün sokaklarını dolaşmak mümkün Bilecik'in. Ikincisi. hangi sokağın köşebasın- da dursamz karşınıza yesil, mavi, sarı, kırmızıya boyanmış çocuk salıncaklan, kaydıraklan çıkıyor. Bu kadar çok salıncagj olan bir başka il merkezi olduğunu pek sanmıyomm. Fakat sahncaklann Bilecik, bir zamanlar canlı bir ticaret merkeziymiş. Koza üretiminde Bursa'dan neredeyse ileride; bıçakçıhk oldukça gelişmiş. Kentin adı da, bir söylentiye göre bıçak bilemekten, 'Bileydik'ten geliyor. O zamanlar ilin ekonomisini yönlendiren şarapçılık varmış bir de. Bilek kalınlığında şaraplık asmalarla doluymuş dört bir yan... KÎMLİK KARTI Yözölçümtt: 4.321 km 3 Nüfusu: (1985) İl: 160.909. Kent: 18.506 İlçeleri: Merkez, Bozüyük, Gölpazarı, Osmaneli, Pazaryeri, Söğüt. Başlıca tanm üranleri: Buğday, arpa, fasulye, nohut, şekerpancan, ayçiçeği, şerbetçiotu. Başlıca sanayi ürünleri: Konserve, seramik urünler, ısıtma araçlan, mermer, ipekli dokuma, kâğıt, yem. Bilecik 1973 yılında kalkınmada öncelikli iller kapsamına abnmış. Ama yatınmlardan gereken payı alamıyor. Gerçi göç eskisi kadar sarsmıyor Bilecik'i, ama bunda kentin çevre köylerle iç içe yapısı ve asker varhğımn da payı var. Üniversite öğrenimi sonucu bir meslek edinenler bir daha Bilecik'e geri dönmüyorlar. gördum, çanı önce babçeye indir- diler, sonra da yok oMu. Mustafa Bey, tstanbul'a göç edip dönenlerden. Muavinlik, şo- föriük yapmış. Askerliğini Bahçc- lievler'de geçirmiş. Anlann ken- disini çok sevdiğini söylüyor. Tes- kere alacafı gün oğul vermiş bir kovan an bulmuş. Bu arıları bir batarya kasasına yerleştırmiş. Akb hâlâ bu anlann ne olduğunda. Bilecik, Kurtuluş Savaşı öncesi canlı bir ticaret merkezi. Ticareti de Ermeni ve Rumlar yapıyor. Edebaü'nin bulunduğu tepenin al- tında tabakhaneler var. Koza üre- timinde Bursa'dan neredeyse ile- ride. Bıçakçıhk oldukça gelişmiş. Bir söylentiye göre Bilecik adı da bıçak bilemekten geliyor. "Büey- dik" adı zamanla Bilecik'e dö- nüşüyor. O zamanlar ilin ekonomisini yönlendiren şarapçılık varmış bir de. Bilek kalınlığında şaraplık as- malarla doluymuş dört bir yan. Zamanla Eskişehir, Bursa ve Sakarya'nın arasında sıkışıp kal- mış Bilecik. 1960'tan sonra göç olayı hızlanmış. Öyle ki 1960'ta 146.000 olan il nüfusu 15 yılda cu taşıyor. Bir anlamda belediye hizmetleri köylere kadar gidiyor. — Bilecik'in asd özelligi, diyor Akın Olcay, gece nüfusu Ue gün- diz nüfusunun degişkenllgL Bile- dk'in nüfusu gunduz çofalıyor, gece ise azalıyor. Çüokü gündüz çcvredekj köyler il merkezine akı- yor, gece ise köyieriae dönüyoriar. Nüfusu etkileyen bir başka fak- tör de Bilecik'in asker varlığı. As- kerlerin izinli olduğu gunler otel- ler dopdolu. Kahveler, silme asker. öyle ki askerler için özel bir sa- nayi de kurulmuş. levfikbey cad- desinde kimi dükkânlarda şöyle yanJarı görrnek raümkün: M Her çeşit asker malzemesi. "D- raş takımı, lurtasiye, nitbe, çama- şır, havİD-corap, eldiven, mendil, palaska, nizami kep, bot boyası." Ve Hiilya Avgar'jn çeşitli kart- postallan, kapaklan mektup ya- zan asker resimleriyle süslü not defterleri. Bir kösebaşında tüküruk köfte- si satan köfteci arabalanna kadar yansıyan yazılar: "Er ve erbaşla- ra mahsustur." Bilecik 1973 yılında kalkınma- da öncelikli iller kapsamına aün- medikleri gibi ailelerini de yanla- rına alıyorlar. — Ben, diyor, Akın Olcay, avn- katım. Okulo bitirince Bilecik'e döndiım. Bir doktor, bir dişçi ol- saydım belki dönmezdim. Bunun gibi birçok insan okulu bltirince dönmuyor, daba bıiyıik kentlerde çalışmayı yegliyor. İstasyon mahallesinde orta yaşü bir adam, merrnerci. Eli şakağın- da, çömelmiş alölyenin Önünde. Dünyaca ünlu mermer yataklan Bilecik'teymiş. Adama mermerci- lerı soruyonım. Atölyenin önün- de mermerden bir lahit, üç mezar tası. Adam oldukça bezgin. — Ben mezar taşı yapıyorum, diyor. Mermerciler Küplu köyun- de. Giderseniz bir sünı mermerci görürsünüz orada. Adını bıle bağışlamıyor adam. Kuplu köyune gidiyoruz. Orta- da ne mermer var, ne mennerci. Köyü bir baştan bir başa dolaşı- yoruz. Mermerin izi bile yok. Yi- ne birisine soruyorum. — Ha, mermer, diyor, sag elini biblo gibi sallayarak. "Bir çocuk var canım, ufak tefek şeyler yapı- yor iştt.-" bu gidiş gelişi önleyebilecek. Bilecik ekonomisine canlılık ge- tirecek ikinci bir urün şerbetçi otu. Çünkü şerbetçi otu Turkiye'de yal- nızca Bilecik'te yetişiyor. 1935'te şerbetçi otu için basla- tılan çahşmalar 1955'ten sonra çe- şitli bölgelerdeki 22 kurulusta ya- püan denemelerden sonra en iyi sonucun Bilecik'te alındıgını gös- termiş. 1965 yılından sonra ise otun Bilecik'te yetiştirilmesine ka- rar verilmiş. Şerbetçi otu merkez ilçe Ue Pa- zaryeri ilçesine eküiyor. Ot, bira sanayiinde kullaıulıyor. Biri Te- kei'in, biri Efes Pilsen'in, biri de üreticilerin olmak üzere üç fabri- kada işleniyor ot. BilecikJiler şerbetçi otu üretimi konusunda dertliler. Ota taban fı- yal veriliyor. ama fiyatı hükümet değil, üreticiler ile ilgili devlet ku- ruluşlan tespit ediyor. Şerbetçi otu zor uretilen bir urün. Kazıklar ça- kılacak tarlaya, aralanna teller çe- kilecek. İki yıl hiç para kazanıia- mayacak. Ancak uçüncü yıl urün elde edilebilecek. Üç yıl öncesinde koylüler şer- betçi otu üretimini bırakmıslar, Asian Alnminyam, Vatao KaMo gibi firmalar yerleşmış durumda. Bilecik Belediyesi yatırım yapa- cak Tırmalara her türlü yardınu yapacağı vaadinde bulunuyor. Bi- lecik'te büyük aileler ve büyük ser- maye olmadı|ından yatırım yap- ma olanağı yok. Zaten yatınmı da tstanbul sermayesi >"apıyor. Bele- diyenin beklentisi böylesi fırma- lardan . — Herkese iş var, diyor Beledi- ye Başkanı Akın Olcay. Geisinler çalıs.<unlar. Örneğin Fransızlar iki yıl önce bir su ürünleri fabrikası kurmuş- lar: Menetrel. Menetrel, özeiiikle salyangoz işliyor ve dışanya ihraç ediyor. 200 civarında işçisi bulu- nuyor. Çoğu belediyede bulunan "tş is- temeye geimejin, kadromuz do- hıdur" türunden yazılara Bilecik Bdediyesi'nde rastlanmıyor. Bele- diye birçok kız ve kadın işçiyi işe yerleştirmiş. Başkan Olcay açık açık söylüyor: — Hangi yasta olnrea otaın, UksUU ya da '«h?"«ı?, kadıa ve kızlara if var Bilec&'te. Istedikle- ri kadar gebtinJer. biçbiri çahşmıyor. Yalnızca demir- leri var. Salıncaklan geçen dönem ANAP yönetimi yapmış. Havalar soğuk olduğu için çocuklar terle- yip hastalanmasınlar diye beledi- ye sakncakJan şımdı kaldırmış. Şu sıralar bakımlan yapıhyor. Hava- lar ısınınca salıncaklar kurulacak. Bulgaristan'dan gelen soydaşla- nn önemli bir bölümü Bilecik'e yerleşmiş. Caddelerde Bulgaristan plakalı arabalar görülüyor. Yüze yakın aile fabrikalarda çalışıyor. Soydaşlar tek odalı evlerde kalma- yı yeğlediklerinden önemli bır ko- nut sorunu çıkmamış. Adam, üç odalı evinin birini ayınp soydaş- lara kiraya vermiş. Ama Bilecik- te ciddi bir konut sorunu var. Soydaşlar için yüz dairelik bir site yapılıyor. Sitenin önumüzde- ki aralık ayında bıtmesı öngörül- müş. Bu demek ki Bilecik'in beş mahallesine bir altıncısı ek- lenecek. Ticaret daha çok Eskişehir ve lstanbul'la yapılıyor. Fabrika işci- len, devlet memurları, askerler ve çevre koylüler esnafın önemli ge- lir kaynağı. Hayvan Borsası'nın kurulma- sıyla besicikrin kimi sorunlan çö- zülecek. Turizmin günübirlik bir katkı- sı var Bilecik'e. 5-6 eylül günlerin- de Knrr«I«ş ve Şeyh Edebali Şe»- HgJ yapıhyor. Bir gün kurtuluş, bir gün Edebali şenliği. Bunun dışın- da Edebah''>i ziyaret eden turist- ler bir günden fazla kalmıyorlar Bilecik'te. tl merkezinin tek sineması Bir- lik, belediye binasımn hemen ar- kasında. Valiliğin sergi salonunda Bile- cikli sanatçılann yapıtlan sergile- niyor. Üniversitede okuyan gençlerin potansiyeuni gösteren bir olgu da amatör tiyatro topluluğu. Tiyatro üniversitede okuyan gençlerin ça- balanyla yaşamını sürdürüyor yaz aylan. Çünkü ümversiteü gençler, ancak yaz aylan Bilecik'te olabi- liyorlar. Ataturk bulvan üzerindeki Bi- lecik OteH'nin restaurantrnın cam- lan Hakkı Bulut ve arkadaşlan- run konserinin afişleriyle süslü. Fiks rnönü 35 bin lira. kadroda Hakkı Bnlnt'tan başka BebJye Erakşoy gibi sanatcılar var. Bir de ilgimi çeken "Aiün yüreldi dev ak- tör Yadlgâr"» Bilecik'te birkaç gün daha ka- lıp altın yürekli bu dev aktörü iz- lemek vardı, ama bir başka sefe- re diyorum. Bilecik kaç saat ki 1*- tanbul'a. Akşam guneşi saat kulesinin ça- lışmayan akreple yelkovaıu arası- na son ışıklannı bırakmak üzere. Milli Egemeruik Parkı'nda bir ak- şam çayı içmenin zamanı... Çayı içip Mustafa Bey'e ugru- yoruz. Mustafa Bey münzevi ku- lübesinde yok. Dereye doğnı uza- nan bahçesinde bademler olmuş, kirazlar çiçeğe durmuş. Ağaçtan iki süt badem alıp ağzıraa atıyo- rum. Bir küçük kâğıda hem iki bademini yediğimin özrünü hem de selamımı yazjp kapının altına bırakıyorum. Askerler kışlalarına çekildi. Kent birden boşalır gibi oldu. Bi- lecikli gençler yavaş yavaş Atatürk Bulvarı'nda akşam gezintisine başladılar. Artık yola düşmenin zamanı. Vezirhan'a gelmeden, Biiecik- Gölpazan yol aynmında, Karasu- nun kıyısında halis kuzu etinden sac kavunnayı akşam yemeği ni- vetine yedikten sonra ver elini ts- tanbul. Bir şiirimin iki mısrası gibi: "Yanagında gamzesi aynlıgın yoüara düşmuşüm" Bitti artık, tstanbul'u özlemiş- tim... Bi'i'ii
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle