Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/6 DÎZİ-RÖPORTAJ 4 MAYIS 1990
REFİK DURBAŞ YAZDJ
l \1İT KI\ A\C FOTOĞRAFLAD1K U Ç U L E N K E N T L E R
Eskişehir, BursaveSakarya'nınarasınasıkışıpkalmış, 1960'tan sonra göçten 'nasibini almış' birkentimiz
BOcdk'te bemcn hemen hiç cıkmaz sokak yok. Taksiyle bnlüa sokaklannı dolafmak mnmkün BUecik'in. Batöa sokaklar birbirine acüıyor. Kentin tck merdivenli sokagı da, eski BDedk'ten ışıklar getiriyor bir masal havasında. • .__ _
Bilecik,eskigünlerini arıyor
BtLECtK — Güneşin ışığı he-
nüz düşmüş ekinlerin yeşiline.
Daglann ardında bulut kümeleri.
Osmaneli'de düğme ıriliğindeki
yağmur taneleri, Vezirhan'ı gecin-
ce badetn çiçeklerinin saklısında-
ki çiy damlalarına dönüşüyor.
Sağımızda Anadolu Universite-
si'ne bağlı 'Bilecik Meslek
Yöksekokalu', solumuzda henOz
insaat halinde, ama kimi fabrika-
ları çalışan 'Orgaaize Sanayi
Bölgesi'.
Pelitözü-Yenişehir yol ayrınutu
geçip Bilecik il merkezine gi-
riyonız.
Gözüm, "Centrum" yazan bir
mavi tabelada. Atatûrk Bulvarı'-
nı boydan boya geçip istasyona
iniyoruz. Otogann üstündeki kah-
ve silme asker dolu. lstasyon'da-
ki çay bahçesi de... tstasyon'dan
sonra Küplu köyü. "Centnun"u
olmayan bir il merkezi Bilecik.
Kentin gerek kuzey, gerek güney
giriş çıkışinda tek bir tabela: Nü-
fus: 19.100, Rakım: 520.
Oysa istalistiklerde 1985 sayımı-
na göre kentin nttfusu 18.506.
Belediye Başkanı Akın Okay
bu aynmı şöyle açıklıyor:
— 1985 sayımında bir mahal-
fcyf saymadılar, bu yanlışlıgı biz
toaradan düzdttirdik. Gerçek n-
kara kentin giriş çıkışında yazılı
otaadır.
Bilecik'in güney yönündeki gi-
rişinde 'Akasya AIö Çay Babce-
li'nde yol yorgunluğu çayını yu-
dumlarken karşımdaki kente ba-
kıyorum. Sağda bir kayalık üze-
rinde 'Şeyh EdebaH' türbcsi, onun
hemen altında 'Ornangazi' camisi.
Dışarıdan bakınca ne kadar da
Artvin'e benziyor.
Kentin güneyi eski Bilecik. Kur-
tuluş Savaşı'nda üç kez yakılıp yı-
kılmış, savaştan sonra şimdiki ye-
rine kurulmuş. Eskiden Türkler,
şimdi yalnızca minareleri kalmış
carni kahntılannın çevresinde otu-
ruyorlarmış, yeni Bilecik'in oldu-
gu yerlerde ise Ermeniler ve
Rumlar.
Eski ve yeni kenti Tabakhane
deresi ikiye bölüyor. Mustafa Bey
Köy Hizmetleri'nden emekli ol-
muş. Eski Bilecik'in tek sakini.
Tek odalı bir evde yaşıyor. Onun
evinin Ozerinde iki katlı eski bir ev
daha var, ama kimseler kalmıyor.
Mustafa Bey'in kimsesı yok.
Kendisini buraya bekçı atamış.
Bulunduğumuz yerin adı eskiden
Emirler mahallesi imiş. 17 tane
ipek imalathanesi varmış burada.
Mezarlıgın ucundaki bir eski ya-
pıyı gösteriyor. Burası da hamam-
mış. Bilecik'in en ünlu hamamı.
Persembe ve cuma günleri dolup
tasanmş. Birkaç yıl öncesine ka-
dar da bir koyun sahibi ot depo-
su olarak kullannuş.
Mustafa Bey, cebinden iki şeker
çıkanyor. Bu, bayramda yediğjmiz
ilk ve tek şeker. Bir Marlboro ik-
ram ederek anlatmaya başlıyor:
— Şu karsıda Edebali ziyaret-
gâhıun ustundeki Itaya ile karşı-
sıodaki kayanın arası su Ue dolu
bir barajmış. Birinde padişah otu-
nınnuş, kule ofan otekinde ise kı-
zı. Kızı sandalla babasını gonne-
ye getinnis.
Sol tarafta Anadolu Lısesi'nin
bahçesinde bir saat kulesi görülü-
yor. Mustafa Bey'e göre saat ku-
lesinin öyküsü de şöyle:
— Birkaç yü öncesine kadar bir
bdyök çanı vardı kuleain. Knleain
içi de kum ile doluydu. Çaa bir
çalmaya başladı mı sesi U SöfttU
ten duynlnrdo. Bcn görierimk
yüzde altıyı aşan bir gerileme ile
1975'te 137.000'e düşmüş.
Belediye Başkanı Akın Okay-
la göç sorununu konuşuyoruz. Ol-
cay göçün durduğunu, 1980'den
sonra Bilecik'in nüfusunun artış
sürecine girdiğini vurguluyor.
Çünkü Bilecik'in kendine özgü
bir yapısı var. Bilecik çevre köy-
leriyle iç içe yaşayan bir il merke-
zi. istasyon mahallesi beş km.
uzaklıktaki il merkezinden ayn
görünse de Bilecik'e bağlı. tstas-
yonun hemen ardındaki Aşağıköy
neredeyse istasyonla birleşmiş. ts-
tasyonun yirıe hemen yaru başın-
da Küplü köyü. Kuzey tarafta ise
Pelitözü, Gülembe köyleri nere-
deyse kent merkeziyle birleşecek-
ler. Çevrede böyle konumda 10
köy var. Belediyenin yedi otobü-
sü bu köylerden sabah akşarn yol-
mıs. Ama yatınmJardan gereken
payı pek alamıyor. Fabrikalar da-
ha çok Bozuyük çevresinde top-
lanmış. Kent merkezi çevresinde
tarırn alanı yok.
Bilecik'in bir özelliği de zengin-
yoksul arasında bir uçururaun bu-
İunmaması. Gcniş aileler bulun-
muyor Bilecik'te.
Akın Olcay, göçten çok, bilinçli
bir aile planlamasına bağlıyor Bi-
lecik'te nüfus artışı •olmayışını.
Çoğu ailede iki çocuktan fazlası
yok. Göçün nedeni işsizlikten çok,
okur-yazarlık oranının fazla olu-
şu. Liseyi bitiren gençler kapağı
çevre illere atıyorlar. Ankara'ya,
Bursa'ya, Eskışehir*e, hatta tstan-
bul'a. Çünkü buralarda universi-
teler bulunuyor. Üniversite öğre-
nimi sonucu bir meslek edinenler
de Bilecik'e dönmüyorlar. Dön-
Sonradan öğreniyorum ki bazj
el sanatlan belli yörelerde uzman-
lık alanı haline gelmiş. örneğin
Gölpazarı bıçakçılıkta, Pazaryeri-
nin Kınık köyü çanak çömlek ya-
pımında...
İl merkezinin önemli bir gelir
kaynağı kozacılık. Eskiden ipek
dokumacılığı varmış, şimdi kal-
mamış. Uretilen kozalar Bursa pa-
zanna sürülüyor. Kozanınüç gün
içinde satılması gerekli. Yoksa ko-
za kelebek haline geliyor.
Akın Olcay önümüzdekı yıl Bi-
lecik'te bir koza pazarı kurulaca-
ğıru söylüyor. Çünkü koza için btl-
yük bir potansiyel var. Evlerde iş-
İeniyor. Bilecikliler kozayı Bursa1
da pazarlıyorlar, sonra ipeği ora-
dan aiıp işliyorlar. Yani koza Bi-
lecık'ten gıdiyor ve ipek olarak
tekrar geri dönüyor. Koza pazan
tarlalarını sokmüşler. Çünkü ot,
yurtdışından ithal edilmeye baş-
lanmış. Bu da üreticıye bir darbe
olmuş. Şu anda da eskisi kadar
ekilmiyor. Ama yakın bir geiecek-
te Ziraat Odası ve Esnaf Kefalet
Kooperatifı ve Birlifi kurulacak.
Bunların hazırlıklan tamamlan-
mış durumda. Ziraat Odası kurul-
duktan sonra üreticilerin sıkıntı-
lannın hafifleyeceği kanısı var ço-
ğu kimsede.
Belediye Başkanı'na göre ilin
asü kurtuluşu Organize Sanayi
Bölgesi'nin tam olarak faaliyete
geçişinde. Kentin kuze> girişinde
geniş bir alanda yer ahyor Orga-
nize Sanayi Bölgesı. Onun biraz
ilerisinde ise Küçük Sanayi Sitesi.
Organize Sanayi Bölgesi'ne
Crown Elektronik, Mlrmir AM-
minyrnn Profi, BirUk Gahaaiz,
— Bunu net olarak yazacagım,
diyorum, sonra başınız ağ-
rımasın..
— Yazın, diye ekliyor, gdaiaier,
hcpaine iş var_
Dışa görünüş olarak Artvin'e
benzediğini söylemiştim Bilecik1
in. Ama iç görünüşü hiç de öyle
değil. Hemen hemen hiç çıkmaz
sokak yok Bilecik'te, merdivenli
sokak da, futbol sokağının yanı
başındaki merdivenlerden başka.
Bütün sokaklar birbirine açıh-
yor. Taksiyle bütün sokaklarını
dolaşmak mümkün Bilecik'in.
Ikincisi. hangi sokağın köşebasın-
da dursamz karşınıza yesil, mavi,
sarı, kırmızıya boyanmış çocuk
salıncaklan, kaydıraklan çıkıyor.
Bu kadar çok salıncagj olan bir
başka il merkezi olduğunu pek
sanmıyomm. Fakat sahncaklann
Bilecik, bir zamanlar canlı bir
ticaret merkeziymiş. Koza
üretiminde Bursa'dan
neredeyse ileride; bıçakçıhk oldukça
gelişmiş. Kentin adı da, bir söylentiye
göre bıçak bilemekten, 'Bileydik'ten
geliyor. O zamanlar ilin ekonomisini
yönlendiren şarapçılık varmış bir de.
Bilek kalınlığında şaraplık asmalarla
doluymuş dört bir yan...
KÎMLİK KARTI
Yözölçümtt: 4.321 km
3
Nüfusu: (1985) İl: 160.909.
Kent: 18.506
İlçeleri: Merkez, Bozüyük,
Gölpazarı, Osmaneli,
Pazaryeri, Söğüt.
Başlıca tanm üranleri:
Buğday, arpa, fasulye,
nohut, şekerpancan,
ayçiçeği, şerbetçiotu.
Başlıca sanayi ürünleri:
Konserve, seramik urünler,
ısıtma araçlan, mermer,
ipekli dokuma, kâğıt, yem.
Bilecik 1973 yılında
kalkınmada öncelikli iller
kapsamına abnmış. Ama
yatınmlardan gereken payı alamıyor.
Gerçi göç eskisi kadar sarsmıyor
Bilecik'i, ama bunda kentin çevre
köylerle iç içe yapısı ve asker
varhğımn da payı var. Üniversite
öğrenimi sonucu bir meslek edinenler
bir daha Bilecik'e geri dönmüyorlar.
gördum, çanı önce babçeye indir-
diler, sonra da yok oMu.
Mustafa Bey, tstanbul'a göç
edip dönenlerden. Muavinlik, şo-
föriük yapmış. Askerliğini Bahçc-
lievler'de geçirmiş. Anlann ken-
disini çok sevdiğini söylüyor. Tes-
kere alacafı gün oğul vermiş bir
kovan an bulmuş. Bu arıları bir
batarya kasasına yerleştırmiş. Akb
hâlâ bu anlann ne olduğunda.
Bilecik, Kurtuluş Savaşı öncesi
canlı bir ticaret merkezi. Ticareti
de Ermeni ve Rumlar yapıyor.
Edebaü'nin bulunduğu tepenin al-
tında tabakhaneler var. Koza üre-
timinde Bursa'dan neredeyse ile-
ride. Bıçakçıhk oldukça gelişmiş.
Bir söylentiye göre Bilecik adı da
bıçak bilemekten geliyor. "Büey-
dik" adı zamanla Bilecik'e dö-
nüşüyor.
O zamanlar ilin ekonomisini
yönlendiren şarapçılık varmış bir
de. Bilek kalınlığında şaraplık as-
malarla doluymuş dört bir yan.
Zamanla Eskişehir, Bursa ve
Sakarya'nın arasında sıkışıp kal-
mış Bilecik. 1960'tan sonra göç
olayı hızlanmış. Öyle ki 1960'ta
146.000 olan il nüfusu 15 yılda
cu taşıyor. Bir anlamda belediye
hizmetleri köylere kadar gidiyor.
— Bilecik'in asd özelligi, diyor
Akın Olcay, gece nüfusu Ue gün-
diz nüfusunun degişkenllgL Bile-
dk'in nüfusu gunduz çofalıyor,
gece ise azalıyor. Çüokü gündüz
çcvredekj köyler il merkezine akı-
yor, gece ise köyieriae dönüyoriar.
Nüfusu etkileyen bir başka fak-
tör de Bilecik'in asker varlığı. As-
kerlerin izinli olduğu gunler otel-
ler dopdolu. Kahveler, silme asker.
öyle ki askerler için özel bir sa-
nayi de kurulmuş. levfikbey cad-
desinde kimi dükkânlarda şöyle
yanJarı görrnek raümkün:
M
Her çeşit asker malzemesi. "D-
raş takımı, lurtasiye, nitbe, çama-
şır, havİD-corap, eldiven, mendil,
palaska, nizami kep, bot boyası."
Ve Hiilya Avgar'jn çeşitli kart-
postallan, kapaklan mektup ya-
zan asker resimleriyle süslü not
defterleri.
Bir kösebaşında tüküruk köfte-
si satan köfteci arabalanna kadar
yansıyan yazılar: "Er ve erbaşla-
ra mahsustur."
Bilecik 1973 yılında kalkınma-
da öncelikli iller kapsamına aün-
medikleri gibi ailelerini de yanla-
rına alıyorlar.
— Ben, diyor, Akın Olcay, avn-
katım. Okulo bitirince Bilecik'e
döndiım. Bir doktor, bir dişçi ol-
saydım belki dönmezdim. Bunun
gibi birçok insan okulu bltirince
dönmuyor, daba bıiyıik kentlerde
çalışmayı yegliyor.
İstasyon mahallesinde orta yaşü
bir adam, merrnerci. Eli şakağın-
da, çömelmiş alölyenin Önünde.
Dünyaca ünlu mermer yataklan
Bilecik'teymiş. Adama mermerci-
lerı soruyonım. Atölyenin önün-
de mermerden bir lahit, üç mezar
tası. Adam oldukça bezgin.
— Ben mezar taşı yapıyorum,
diyor. Mermerciler Küplu köyun-
de. Giderseniz bir sünı mermerci
görürsünüz orada.
Adını bıle bağışlamıyor adam.
Kuplu köyune gidiyoruz. Orta-
da ne mermer var, ne mennerci.
Köyü bir baştan bir başa dolaşı-
yoruz. Mermerin izi bile yok. Yi-
ne birisine soruyorum.
— Ha, mermer, diyor, sag elini
biblo gibi sallayarak. "Bir çocuk
var canım, ufak tefek şeyler yapı-
yor iştt.-"
bu gidiş gelişi önleyebilecek.
Bilecik ekonomisine canlılık ge-
tirecek ikinci bir urün şerbetçi otu.
Çünkü şerbetçi otu Turkiye'de yal-
nızca Bilecik'te yetişiyor.
1935'te şerbetçi otu için basla-
tılan çahşmalar 1955'ten sonra çe-
şitli bölgelerdeki 22 kurulusta ya-
püan denemelerden sonra en iyi
sonucun Bilecik'te alındıgını gös-
termiş. 1965 yılından sonra ise
otun Bilecik'te yetiştirilmesine ka-
rar verilmiş.
Şerbetçi otu merkez ilçe Ue Pa-
zaryeri ilçesine eküiyor. Ot, bira
sanayiinde kullaıulıyor. Biri Te-
kei'in, biri Efes Pilsen'in, biri de
üreticilerin olmak üzere üç fabri-
kada işleniyor ot.
BilecikJiler şerbetçi otu üretimi
konusunda dertliler. Ota taban fı-
yal veriliyor. ama fiyatı hükümet
değil, üreticiler ile ilgili devlet ku-
ruluşlan tespit ediyor. Şerbetçi otu
zor uretilen bir urün. Kazıklar ça-
kılacak tarlaya, aralanna teller çe-
kilecek. İki yıl hiç para kazanıia-
mayacak. Ancak uçüncü yıl urün
elde edilebilecek.
Üç yıl öncesinde koylüler şer-
betçi otu üretimini bırakmıslar,
Asian Alnminyam, Vatao KaMo
gibi firmalar yerleşmış durumda.
Bilecik Belediyesi yatırım yapa-
cak Tırmalara her türlü yardınu
yapacağı vaadinde bulunuyor. Bi-
lecik'te büyük aileler ve büyük ser-
maye olmadı|ından yatırım yap-
ma olanağı yok. Zaten yatınmı da
tstanbul sermayesi >"apıyor. Bele-
diyenin beklentisi böylesi fırma-
lardan .
— Herkese iş var, diyor Beledi-
ye Başkanı Akın Olcay. Geisinler
çalıs.<unlar.
Örneğin Fransızlar iki yıl önce
bir su ürünleri fabrikası kurmuş-
lar: Menetrel. Menetrel, özeiiikle
salyangoz işliyor ve dışanya ihraç
ediyor. 200 civarında işçisi bulu-
nuyor.
Çoğu belediyede bulunan "tş is-
temeye geimejin, kadromuz do-
hıdur" türunden yazılara Bilecik
Bdediyesi'nde rastlanmıyor. Bele-
diye birçok kız ve kadın işçiyi işe
yerleştirmiş. Başkan Olcay açık
açık söylüyor:
— Hangi yasta olnrea otaın,
UksUU ya da '«h?"«ı?, kadıa ve
kızlara if var Bilec&'te. Istedikle-
ri kadar gebtinJer.
biçbiri çahşmıyor. Yalnızca demir-
leri var.
Salıncaklan geçen dönem
ANAP yönetimi yapmış. Havalar
soğuk olduğu için çocuklar terle-
yip hastalanmasınlar diye beledi-
ye sakncakJan şımdı kaldırmış. Şu
sıralar bakımlan yapıhyor. Hava-
lar ısınınca salıncaklar kurulacak.
Bulgaristan'dan gelen soydaşla-
nn önemli bir bölümü Bilecik'e
yerleşmiş. Caddelerde Bulgaristan
plakalı arabalar görülüyor. Yüze
yakın aile fabrikalarda çalışıyor.
Soydaşlar tek odalı evlerde kalma-
yı yeğlediklerinden önemli bır ko-
nut sorunu çıkmamış. Adam, üç
odalı evinin birini ayınp soydaş-
lara kiraya vermiş. Ama Bilecik-
te ciddi bir konut sorunu var.
Soydaşlar için yüz dairelik bir
site yapılıyor. Sitenin önumüzde-
ki aralık ayında bıtmesı öngörül-
müş. Bu demek ki Bilecik'in beş
mahallesine bir altıncısı ek-
lenecek.
Ticaret daha çok Eskişehir ve
lstanbul'la yapılıyor. Fabrika işci-
len, devlet memurları, askerler ve
çevre koylüler esnafın önemli ge-
lir kaynağı.
Hayvan Borsası'nın kurulma-
sıyla besicikrin kimi sorunlan çö-
zülecek.
Turizmin günübirlik bir katkı-
sı var Bilecik'e. 5-6 eylül günlerin-
de Knrr«I«ş ve Şeyh Edebali Şe»-
HgJ yapıhyor. Bir gün kurtuluş, bir
gün Edebali şenliği. Bunun dışın-
da Edebah''>i ziyaret eden turist-
ler bir günden fazla kalmıyorlar
Bilecik'te.
tl merkezinin tek sineması Bir-
lik, belediye binasımn hemen ar-
kasında.
Valiliğin sergi salonunda Bile-
cikli sanatçılann yapıtlan sergile-
niyor.
Üniversitede okuyan gençlerin
potansiyeuni gösteren bir olgu da
amatör tiyatro topluluğu. Tiyatro
üniversitede okuyan gençlerin ça-
balanyla yaşamını sürdürüyor yaz
aylan. Çünkü ümversiteü gençler,
ancak yaz aylan Bilecik'te olabi-
liyorlar.
Ataturk bulvan üzerindeki Bi-
lecik OteH'nin restaurantrnın cam-
lan Hakkı Bulut ve arkadaşlan-
run konserinin afişleriyle süslü.
Fiks rnönü 35 bin lira. kadroda
Hakkı Bnlnt'tan başka BebJye
Erakşoy gibi sanatcılar var. Bir de
ilgimi çeken "Aiün yüreldi dev ak-
tör Yadlgâr"»
Bilecik'te birkaç gün daha ka-
lıp altın yürekli bu dev aktörü iz-
lemek vardı, ama bir başka sefe-
re diyorum. Bilecik kaç saat ki 1*-
tanbul'a.
Akşam guneşi saat kulesinin ça-
lışmayan akreple yelkovaıu arası-
na son ışıklannı bırakmak üzere.
Milli Egemeruik Parkı'nda bir ak-
şam çayı içmenin zamanı...
Çayı içip Mustafa Bey'e ugru-
yoruz. Mustafa Bey münzevi ku-
lübesinde yok. Dereye doğnı uza-
nan bahçesinde bademler olmuş,
kirazlar çiçeğe durmuş. Ağaçtan
iki süt badem alıp ağzıraa atıyo-
rum. Bir küçük kâğıda hem iki
bademini yediğimin özrünü hem
de selamımı yazjp kapının altına
bırakıyorum.
Askerler kışlalarına çekildi.
Kent birden boşalır gibi oldu. Bi-
lecikli gençler yavaş yavaş Atatürk
Bulvarı'nda akşam gezintisine
başladılar.
Artık yola düşmenin zamanı.
Vezirhan'a gelmeden, Biiecik-
Gölpazan yol aynmında, Karasu-
nun kıyısında halis kuzu etinden
sac kavunnayı akşam yemeği ni-
vetine yedikten sonra ver elini ts-
tanbul.
Bir şiirimin iki mısrası gibi:
"Yanagında gamzesi aynlıgın
yoüara düşmuşüm"
Bitti artık, tstanbul'u özlemiş-
tim...
Bi'i'ii