23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS 1990 CUMHURİYET/7 E INSAJNLAR F Ü S U N Ö Z B İ L G E N G Ö R Ü Ş Kanunlar Bir memleketin kanunlan ne kadar çoksa, o memleket o kadar geridir. İbenBatlmm SHPYE GÖRE DEVLET KOMPLO YAPTI Ml? Eveleme gevelemeANKARA DGM savcıları sa- dece Hande Mumcu'nun ifade- lerine dayanan bir siyasi dosya haarlayarak ANAP içi çekişme- ler açısından kritik bir gününde kamuoyuna duyurdular. Üstelik Özal suikastının iddianamesini önceden açıkladı diye Erbil T«- şalp'ı gözaltına alan savcılar bu kez "Kim sızdırdı bu iddianameyi" diye araştırma da yapmadılar. Herhalde kimin du- yurduğunu pek iyi biliyorlardı! önceden sızdırma iddianame amacına ulaşn, o gece Hasan Celal Güzel yanhsı ANAP yö- neticileri "erken kunıltay" için karar aldıracaklardı. Olay pat- layınca yeterli çoğunluğu sağla- yamadılar ve erken kurultay ka- ran aldıramadılar. Böylece "Hande davası" ola- rak kamuoyuna yansıtılan krip- to sızdırma olayı bir süre sakız gibi çiğnendi. Sonunda Hande çıktı ve ifadesinin baskı altında aündığını söyledi. Tek sanık ifa- desi ile ayakta duran dava hu- kuken çöktü. Hasan Celal Gü- zel de çıktı ve "Olay devlet korapiosudur" dedi. Hasan Ce- lal Güzel'ci miUetvekilleri de Meclis arastırması önergesi ver- diler. Olay böylesine gelişiyor, kıya- metler kopuyor, iktidar partisi- nin iç rauhalefeti ana muhalefet partisinden daha iyi muhalefet yapıyorken SHP acaba ne düşü- nüyor diye araştırdık. Genel başkanları ile bir il başkanı bir. milletvekili ve bir belediye baş- SHP'li yöneticiler konuşmaktan korkuyor mu? (Fotograf: Ayşe Yıldınm) kanına sorduk. Aldığımız yanıt- ları aynen yayımlıyoruz: Erdal Inönü (Genel Başkan): Büyuk Millet Meclisi'nde bu ko- nular açıkça tartışılacak ve gö- rüşülecek. Tabii bu sözlerin ne ölçüde, ne anlattığı orada çıka- caktır. Ercan Karakaş (tstanbul l! Başkanı): ANAP iktidanndaki devletin böyle bir şey yaptığı an- iaşılıyor. vlahkemede Hande'- nin soylediklerinden davanın so- nuçlanmasını beklemek gerekir. Hasan Celal Güzel'in de iddia- larını ciddiye almak gerekir. Yüksel Çengel (tstanbul Mil- letvekili): Iktidan elinde tutan siyasi otorite, bunun kendisine komplo yaptığını söylüyor ve o otorite kendisine yakın esasında, ideolojik'bakımdan da kadro bakımından da yakın. Bir iç çe- kişme var. Bir iç sürtüşme var. Öne çıkmak istiyor. Liderliği al- mak, hatta ANAP'ın kadrosu- nu değiştirmek istiyor. Bu kad- ro değiştirme talebinden kay- naklanıyor olsa gerek, ama dev- let komplosu varsa, çıkartılırsa çok da mutlu oluruz. Nurettin Sözen (tst. Belediye Başkanı): Böyle bir şeyin olmuş olmamasını dilerdim. Olayı si- yasi hayatımız ve demokrasimiz açısından çok ciddiye alıyorum. Bu Güzel olayını. Yani belli in- sanlar politikada rakiplerini ekarte etmek için onları toplum önünde hoş göstermemek için bu tür tertiplere demokrasi içer- sinde başvurmazlar. Yol, doğnı yol değil. Kınıyorum, demokra- simiz açısından. Kendisiyle bir vesileyle görüştüğümüzde de bu- nu ifade etmiştim. Bunu demok- Kg YURDUNDA TALİMAT YAĞMURU Genç kıza yakışır mı? BU yıl öğretim dönemi sona eriyor. Tandoğan Kız Öğrenci Yurdu'nda kalan kız öğrencilerin uy- mak zorunda olduğu tam 27 maddelik talimat lis- tesi var. Bazılannı yayımlıyoruz. Bir dahaki dö- nern yurtta kalrnak isteyen kız öğrenciler, başvu- rularını bilerek yapsınlar diye. — Yurdun dış kapısında erkek ziyaretçilerle "genç kıza yakışir bir tarzda" konuşup nezaket ve terbiye sınırlarını aşmadan el sıkışıp vedalaşı- lacak. — Yurt kapısı dışında duvar ve taşlara oturul- mayacak, yurt önünde durulmayacak, ziyaretçi- lerinizle havuz civarında yerlerde konuşulacak. Yurt önü kaldırımı kapatılmayacak. — Yurt telefonları uzun süre meşgul edilme- yecek, ancak iki jeton atarak konuşulacak. Saat 22'den sonra telefonlar kullanılmayacak. Gece geç saatlerde telefon başında beklenmeyecek ve bu- lunulmayacak. — Yurt içinde bulunduğunuz sürece yüksek ses- le konuşma, gülme, ıslık çalma ve şarkı söylen- meyecek. — Yurt içinde ve katlarda düzgün kıyafetlerle dolaşılacak, yurt alt katı, kafeterya, televizyon odası, çalışma odalarında, çizim odası, çay oca- ğı, dişçi odasında, idare katında kesinlikle eşof- man ve terlikle dolaşılmayacak. — Odalar, dolaplar, kitap dolaplan, yataklar, ayakkabı dolaplan, masa ve sandalyeler her za- man düzenli ve temiz bulundurulacak, oda kont- rollerinde hiçbir yiyecek (bir dilim ekmek dahi) görülmeyecek. Yemek yeme araçları (çatal, ka- şık, bıçak, tabak) veya yemek yapacak yiyecek- ler (bulgur, biber, salça, yağ) bulundurulmaya- cak. — Her zaman için pencere önlerinde oturulup dışarıya bakılmayacak (Bilhassa cumartesi, pazar günlerinde). — Banyolara sua ile girilip fazla kalınmaya- cak, banyoda ve lavabolarda kesinlikle çamaşır yıkanmayacak. Bütün öğrenciler çamaşırhanede (bu hareketler gizli şekilde takip edilecek) çama- şırlannı yıkayıp tellere serecek, kuruyunca top- layacak. — Her oda, bir arkadaşını oda sorumlusu se- çip idareye bildirecek. Bu sorumlu seçilen öğren- ci sorumluluk yapabilecek nitelikte olup oda ar- kadaşları tarafmdan sevilip sayılacak. Oda sorum- lusu devamlı yurt idaresi ile diyalog halinde ola- cak. — Öğrenciler şahsi radyolarını pille çalıştıra- caklar, tuvalet prizlerine kordon takip uzatma ya- pılmayacak, bu öğrenciler şiddetle cezalandırıla- cak. Radyo sesi gayet az olacak. rasimiz adına çirkin bir olay ola- rak görüyorum. Ortada bir suç vârsa, böylesine erkek kadın iliş- kilerini ortaya koyan özel yaşa- mı ortaya koyan bir biçimiyle değil sade suçu işleyen tarafları muhakeme ederek sonuca ulaş- mak lazım. Oysa davanın açılış biçimine bakıldığı zaman olay özel hayatm teşhiri ve bu insan- lann politikada rakiplerini ekar- te etmek girişimi olarak görünü- yor. Daha dava başlamadan kim tarafmdan verildiği bilin- meyen çarşaf çarşaf haberler, bilgiler kamuoyuna yansıtıldı. Olayın asıl iddia edilen suç ikin- ci planda kaldı. Bunu demokra- simiz için son derece tehlikeli görüyorum. Yanlış buluyorum. Demokratik toplumlarda, böy- le şeylerin olmamasını temenni ediyorum. YEŞİLLERİN İLK KURUUAYI Çarşaf listeye hayır 1988 yılında kurulan Yeşıller Partisi'nin ilk büyük kurultayı cumartesi günü Ankara'da yapılacak. Parti Genel Başkanı, MYK üyeleri, Merkez Disiplin Kurulu üyeleri seçilecek. Genel Başkan Celal Ertuğ'a ilk kuruhaylarım sorduk: — Kaç liste kaülacak? "Bizde liste çıkarma yok. Diğer partilerde olduğu gibi çarşaf çarşaf listeler olmayacak. Bizim onlardan ayrıcalığımız bu. Herkes nereye istiyorsa 'ben talibim' deyip adını yazdıracak. Sonra oylanacak." — Böylece iç çekişmeyi mi önlemek istediniz? "Gayet tabii. Biz öteki partiler gibi oy istiyoruz demeyeceğiz. Oy karşılığı iş yapmıyoruz. Kurultayda da böyle olacak. Talibim diyene kurultay karar verecek." — Siz genel başkanlığa aday mısınız? "Ben değil de başkası, arkadaşlar önerirse. Oradaki havaya göre." — Kendisi istemeyip de önerilen kişi olursa ne oluyor? "Oylama yapılıyor. Oy verilirse verilir. Eğer kazanırsa istemiyorsa sonradan istifa eder." — Genel başkanlığa sizden başka aday var mı? "Bilmiyorum." — Şu anda parti içi çekişme var mı? "Hayır. Biz mümkün olduğunca başkanın ve MYK'nın yetkilerini kısıtlamaya çalışıyoruz. Bizde önemli olan ilçe, il başkanlıkları. Çünkü biz taban demokrasisinden yanayız. Yukarıdan aşağıyı değil dc aşağıdan yukarıyı savunuyoruz. Hoşgörü ve özveri temel ilkemiz." ALMANYADAN GELEN HLM YILDIZI Jale Arıkan'la Istanbul'da Bir Aşk UZUN yıllar Almanya'da yaşadıktan sonra kesin dönüş yapan ailelerin çocukları Tür- kiye'de uyum sağlayamadıklan için çoğu kez sorunlar çıkıyor. Alman Televizyonu ZDF ile TRT ortak bir projeye girerek bu konuyu işleyen bir film çek- meye başladılar. Çekimleri İs- tanbul'da süren filmin adı, "Is- tanbul'da Bir Aşk." Filmin yö- netmeni Jiirgen Haase. Çetin Öner'in senaryosunu yazdığı ve rol aldığı filmin başrol oyuncusu, Jale Arıkan adında bir Türk kızı. 26 yaşındaki Arıkan Almanya'da büyümüş. Film, tiyatro ve spikerlikle uğ- raşıyor. Almanya'da yaşadığı için "kendi hayatım gibi" de- diği ve başrolünü oynadığı fil- min konusu şöyle anlatılıyor: Uzun bir zaman Almanya'- da yaşamış bir Türk ailesi Türkiye'ye kesin dönüş yapı- yor. Sebebi, babanın ağır kalp hastası olması. Baba artık doğduğu köye geri dönmek istiyor. Bir kızla- rı var, Almanya'da doğmuş. Kız aslında Almanya'da kal- mak istiyor. Babasının doğdu- ğu köyde ne yapacağını düşü- nüyor. Fakaı babası çok has- ta olduğu için ailesiyle beraber Türkiye'ye dönüyor. Kızın Al- manya'da bir sevgilisi var, bir Alman çocuk. O da birkaç gün sonra kızın peşinden Türkiye 1 ye geliyor. Şimdi kız köyde. Babası onu nişanlamak istiyor köyden bir çocukla. Orhan adındaki bu Türk genci ile kız arasındaki aşkı anlatıyor film. İki genç arasında, iki memle- ket arasında, iki insan ve iki kültür arasındaki problemleri dile getiriyor.." Spor yazarı Hıncal Uluç'un da kuzeni olan Jale Arıkan film çevirmek için Türkiye'ye geiince 20 yıl sonra ilk kez bir- birlerini gördüler ve beraber yemek yediler. HAYVANLAR İSMAİL GILGEÇ KİM KÎME DUM DUMA BEHİç AK ûün aktığım t/r /•laf-tac/a iki 4unde. ~ da. herjatahf'/e *!„<<, <,,- J fflZLI GAZETECİ SECDET HASAN CEVAT YAKIŞIKLI (45) Skandalist, politikatör Biz ne pok yiyBceğimizi resimli romandan mı öğreneceez? Ali Sürmen midir, nedir o hazret yazı yazmayı Çelik Blek'teki Profesör Oklitüs'ten mi öğrenmiş? Yahut da Tom Miks'teki Doktor Salloso'dan mı? Benim yerimde Doğan önder olsaydı da Hande'nin Şefkat'li kollarına atılsaydı da ondan sonra da "noolmuş yani, size ne?" deseydi, siyasi istikbali ne hale gelirdi, bunu düşündünüz mü Sayın Ali , Sürmen bey? Bekâra kan boşamak kolay. Doğan Önder bekâr adam. "Yapar" da "eder" de... Siz şimdi genç vemasumbirbayanolsanız, Kriptoları kime verirdiniz? Hem benim Doğan Önder'le ne alakam olabilir? Onun parti başkanlığında bile gözü yok; ama benim var. CÜNEYT ŞANVER (38) isyancı milletvekili Politika (btzde) böytedir Birazak sivrilen, bir şeyler yapan adamı oyte bir iğdiş ederler ki ejderha otea kâr etmez. Ben bu filmi daha önce de görmüstüm zaten. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI * *.?•• j f p rrrx ^ 1GARFIELD JIM DAVIS TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Mayıs ^*!«^#İ»ı^ HAYDARPASA SILOSU AÇILDI.. 1358'DE BU6ÜM, TOP8AK MAHSULl£Kİ İSTTfNBUL HAYMe/>AŞA PA rNŞA EPİLEN SİLO- SU 7Ö&ENLE AÇILMtŞn. BU AgAOA,/4YK1I YE& O£ yAPlLAhl BT VE BALtti KUfUJMu'NUH So- SUK. HAVA DEPOSU PA HİZMETS TANE, YUMRJJ VE KOK SiBl SİrKİSEL Ü LERi PEPOU4YA&I*: KOtZUAAAK. /Ç/»V KUUA- SİLOL4R,GEUELÜKLE SÎLİNPİI? 81- ÜSTTEM POLPUfSULUP /tLTTMfJ SİLOLAGDAIa Ü&ÜAfL&e/A/ UZUN SÜ- BOZULMADAN AC4i^S > flMES/y ÖZEU.İKLE NEM oeANfMIN DÜŞ-ÜK rUTlJLMA£/NA BA€- LIOtR. HAyDAZPAŞA'DAKİ SİLO 34 S/N TON KAPASfTES/NOEPİg.. TÜRK ve DÜNYA KARÎKATÜRLERÎNDEN Cemak Contemori (ITALYA) BEYOCLU KÜIJIANBEYOCLU: Turhan Selçuk (1950)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle