Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİ-ROPORTAJ 31 MAYIS 1990
S V P H İ K A K A M A \
(Em.Kiir.Alb.Eski MHK iiyesi)3 0 Y I L S O N R A 2 7 M A Y I S
Ankaralılar 27 mayıs sabahı, Alpaslan Türkeş'in toksesiyle okuduğu bildiriyle uyanmışlardv
Dikkat dikkat!Türk Silahlı...— 12 —
Ankara Radyosu nihayet 6.3O"a
doğru çalışmaya başladı. Alpaslan
Tarkeş, o gece 3 kişi tarafından
hazırlanan (S.l'lay, A.TUrkeş, M.
Ceylan) ve de planlama kurulun-
ca onaylanan ihtilaJ bildirisini
okumaya başladı. Sesinin mikro-
fonik olduğu bilindiği için bu gö-
rev ona verilmişti. lyi de olmuş-
tu. Bütün ülkede çok etkili oldu.
Oysa îstanbuJ Radyosu'ndan iki
saatten beri Kur. Yb. Kenan Er-
soy tarafından okunan tstanbul
Komitesi Bildirisi'nin etkili olama-
dığı görülüyordu.
Alpaslan Türkeş tok ve etkili se-
siyle bildiriyi tane tane okuyordu.
5-10 dakikada bir yineliyordu.
Aralarda Kurtuluş Savaşı'nm, 1.
Cihan Savaşı dönerninin ve cum-
huriyetin ilk yıllanna ihşkin marş-
lar da radyoda çaknıyordu. Bildiri
metninin içeriği, marşlann coştu-
rusu ve Türkeş'in sesinin tonu
halk Uzerinde yaratılan heyecanın
dalga dalga yayılmasını sağlıyor-
du. Bu sayede elde edilen etki gün-
(erce, aylarca sürdü.
' Türkeş, radyo konuşmasına
şöyle başlamıştı:
"Dikkat dikkat! Muhlerem va-
tandaflar. Radvolannızın başına
geçiniz. Cûvendiginiz SUabta Knv-
vetierinian sesi bir dakika sonra
size hitap edecektir."
"Bafiin demoknuimizin İÇİM
düştngti buhran ve son müessif
hadiseler dolayısıyla ve kardeş
k a v g u ı u meydan vermemek
makMdıyta Türk Silahlı Knrvel-
leri memleketin idaresini eline al-
mışür..."
fhtilalin ilk saatlerinden itiba-
ren iki hâkim yüzbaşıyı -Fikrct
Ekind ve Hüseyin Kabasakal'ı-
yanımıza almıştık. Hukuki sorun-
larda bir yanlışlığa düşmemeye ça-
lışıyorduk. Biraz sonra Yargıtay ve
Danıştay başkanlanıu ayn ayn ça-
ğırdık. Fazla bir şey veremiyorlar-
dı, tatmin olaraadık. Îstanbul ve
Ankara üniversitelerinden başta
Sıddık Sami Onar, Hıfn Veidet
VeMedeogra, llhan Arsel, Muam-
mer Aksoy olmak üzere hukukçu
ve anayasaa öğretim görevlilerinin
getirtilmesi girişiminde bulunduk.
Dış politikadaki durumu, ya-
bana devletlerin tuturn ve davra-
nışlarının hemcn bilinmesinde ve
kunüacak ilişkiler için bir harici-
yecive gereksinim vardı. Dışişleri
Bakanlığı Genel Sekreteri Sdinı
Sarper'i bu iş için uygun bulduk.
Onu DP'nin partizan politikasma
kanşmamış ve dış politikada iyi iz
bırakmış bir devlet adamı olarak
tanıyorduk. Bir yüzbaşı ve iki
Harbiyeli, Selim Sarper'i ilk saat-
lerde komite toplantısına getirdi.
Kendisinden şu andaki dış politi-
ka durumunun ne olduğunu, bir
sttre önce Amerikalılarla yapıldı-
ğıru duyduğumuz gizli dolayb sal-
dırı aniaşmasının özelliğini, bir
müdahalenin söz konusu olup ol-
mayacağını sorduk.
Sözlerine başlarken radyodaki
bildirimia heyecanla dirüediğini,
içeriğinin dış politikamız yönün-
den çok olumlu olduğunu, NA-
TO'ya ve CENTO'ya bağlı kalına-
cağırun bildirilmesini çok yerinde
bulduğunu bdırtti. Ayakta bunlan
anlatırken çok heyecanlıydı. Ka-
lın gözJük camiannın arkasından
gözyaşlan akjyordu. Kendisine
şuniarı söyledik:
"thtilal harekâtı kısa zamanda
biürilmiştir. Kan dökülraemiştir.
Batön ilke yönetimi ele geçiril-
miştir. Askeri bir hnkümet kur-
mayacagız. Sizi Dışişleri Bakanı
yapmak istiyoruz. Hemen göreve
başlayın. Dış temsUcUiklerie iliş-
IdyefeçerekamaçUnnuabUdiriiL
Yabana devtetferce bir M öncc ta-
nınmamızı sağlayın."
Sarper'in yanıtı şöyle oldu:
"Başanlı olmanızdan, dış poli-
tikadaki düşüncelerinizden örürü
sizi tebrik ederim. Bana giiven
duydugannz için ve gdrcvtendirdi-
giniz için de tcşekkürierimi suna-
nm. Bakanlık görevi bir politik
görevdir. Ben birttknisyenim,hep
teknisyen olarak çalıştım. Müsa-
ade ederseniz verdiğiniz görcvleri
yine bir teknisyen olarak ve eski
görevimi surdürerek yapayım."
Başka yapılacak bir şey yoktu.
Selim Sarper, ıhtilalin ilk saatle-
rinde eski işiıün başmda görevini
sürdürecek ilk bürokrat olarak işe
koyuldu. İlk 48 saat içinde 31 dev-
let yeni yönetimi tanımıştı. ABD
ve SSCB bizi ilk tanıyan devletler
arasında idi.
Kurulan yeni hiikümetin listesi
28 mayıs akşamı radyoda üan edi-
liyordu. Deniz Kuvvetlerı Komu-
tanı Oramiral Fahri Koruturk,
(daha önce Genelkurmay Istihba-
rat Başkanhğı yapmıştı) hukumet
listesinde dışişleri bakanı olarak
görevlendirildi. Radyodan hıikü-
met listesini dinleyen Selim Sarper
bir sivil hükümet kurulduğunu
görunce Cemal Gürsel'e koşmuş,
dışişleri bakanlığının kendisine ve-
rilmesini istemişti. Bu durum bi-
zim de işımıze geliyordu. Zaten 27
Mayıs sabahı bunu önermiştik.
Bir askeri hükümet kuracağımızı
sanarak kabul etmediği anlaşılı-
yordu. Gürsel, Başbakanlık'ta
toplantı halinde bulunan MBK'ya
durumu aktardı. Yeni hükümet
listesi 10 dakikada bir radyodan
yayımlanıyordu. Tam o sırada
ikincisi okunuyordu. Nasıl değış-
tirileceği konuşulmaya başlanır-
ken pratik çözumü ben önerdım:
"Degişikiik yapddıgını ibuı etmeye
hiç gcrek yok. Radyoya telefon
CumhuriYet
bufihiA Umum rt kanfct kiT|un naoi ahMİı b n
Kahranan Tik Ontrjsı Biilip Motekette
Gece Sabaka Karş itoreyi He flhhn minluba «an* •^•Ib r » ıifîııı ata* n
ba i<B Mdmkr artinanle hanri Unf lanran» idaMvi oraa •8er». Jıırılşııtl»
28 mayıs sabahı, Îstanbul Valiligi'nin öniinde toplanan vatandaştar, gazete knyrmğanda.
Kurulan yeni
hükümet 28
mayıs akşamı
radyodan ilan
ediliyordu. Deniz
Kuvvetleri Komutanı
Fahri Korutürk,
Dışişleri Bakanı
olarak
görevlendirilmişti.
Anonsu duyan Selim
Sarper hemen
Gürsel'e koşmuş,
Dışişleri'nin kendisine
verilmesini istemişti.
Biz de zaten Sarper'e
27 Mayıs sabahı bunu
önermiştik. Hemen
bir çözüm akhma
geldi. Radyodan 10
dakikada bir yapılan
anonslardan
üçüncüsünde dışişleri
bakanı olarak Selim
Sarper okunacaktı.
Değişikliği çok kimse
farketmedi. Fark
edenler de ihtilal
yönetiminin ne kadar
hızlı işlediğini
anladıîar.
Cumhuriyet gazetesinin 27 Mayıs 1960 larihli sayısı.
Cemal Gürsel, 27 Mayıstan sonra Milli Birlik Komitesi nyeleriai tebrik ediyor. El sıkışan Suphi Giirsoytrak. En solda Suphi Karaman.
Hazırlanan
listeye göre
yaklaşık 80-90 kişi
tutuklanacaktı.
Harekâtın askeri
yönleri plan ve
disiplin içerisinde
yürütülmesine karşın
tutuklamalar içinde
ipin ucu elden kaçtı.
Bunun başlıca nedeni
kamuoyunun
Demokrat Partililerin
tümünü ve bütün
emniyet görevlilerini
sorumlu görmesiydi.
Şehre yayılan bütün
erlere, subaylara,
herkes 'şurada bu var,
burada şu var' diyerek
ihbarda bulunuluyor,
ihtilal heyecanı
içerisinde birçok
yanhş tutuklama
yapılıyordu.
Örneğin
Tahkikat
Komisyonu'na karşı
çıkmış Sıtkı Yırcalı ve
Şemi Ergin de
tutuklanmıştı.
ERIL I-Tl ( )W« /: " T
z, ırvrı i)>- ;
nutAi.H/t v \ : ı o
- . I . \u . A . I - T I
t ıı ı j u r ı ı
KL TT.ı rı ı
Orgeneral Gümüşpala, AP Genel
Başkanı olduktan sonra birtakım
asılsız söylentiler çıkacak, sanki
Gümüşpala 27 Mayıs'a katılmamış
gibi bir izlenim yaratılmaya
çahşılacaktı. 27 Mayıs sabahı,
'Müstakil tabur dahil, alay ve yukan
derecedeki garnizonların mülki idareyi
ele almalarına emir verdim' diyen biri,
ihtilale katılmamışsa, ya ne yapmıştır?
3. Ordu Komutanı Ragıp Gümüşpala'nın 27 Mayıs sabahı saat
07.47'de Ankara'ya çektigi yıldınm telgraf.
E L E •
SEBECt ıI.K.K.
3İL6İ :rW IOHT ARŞ.
130 ı270947.3. Mayl» 60.
H1HİT1T
HEESDEK O.RCO.OB.E.
SrS ıK.K.K.
KS3 H0 :«PS.İ4O1.»5.6.6O.
IÇISTIB ıl-Ordu bfilgeal dahillnd« balkta aUkUBat rardır ordu Mrltkl
lerl ffarnlsonlarâa duruaa haJclndir duruada rad/o aaçrlyatı asarlnal
bankalara h'lçtta oHut^mlan »nfllaayoua m«yd«n T*rBaa»k baakaların
atılaaaıaa aair varllmlştlr banKa fabrlko glbl aUıaaaltrl*
parti narkeslarlnla enaiyetl alınaaeına anlr Tarilnlgtlr.
2-Mlfltakll tabur dahil al»y T» jukarc. d*reçed»kl .garnlaoola-
rın aAlkil idareyi al* alnalarına enlr vardla .
3-SİTİ1 halkın dı»arı jıkaa »aaaglnm J.neU ordo b81g»»inda
tatblkla* l'irum olaadljın» kaoiylB tn buanata «alr T«rdl« ymlnll
lşki MjyaBBgı konauatnr. Almlıgı aaat :271137. B.
I. C.
BtHT.tr
3..ÇKAHLISI
Te
Sl
C7 '"-yıa 1360Sayn 9
Urı olaılun^- uaica -vkuf buiım^nlurm a..- i_rlu
tccavüzâcn korunnujs. vc ımtaufasalarızıın tcuini içiA olml
ix-] vc okul a. hiilndo ;cr.Lli iç
-lüirk-sl vs i'jıi -:.ulu ::ur_n, nlı^i ıle ıj
u 31» rtc. oacpia.
j ^ jıı ı l -
TUrk oiiShli Euvvotlor Ba.-; K.
Ragıp Gümüşpala'nın >ine 27 Mayıs sabahı saat 09.47'de Kara Kuvvei- Cemal Gürsel'in 27 Ma\ıs sabahı, Harb Okulu Komutanlığı'na ula
leri KomuUnhğı'na çektiği telgraf. şan, tutuklulann durumuyla ilgili yazısı.
- Dönemin 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala, daha
sonra Adalet Partisi'ni kuracak ve ilk genel başkanı olacaktı.
edilsin, uçdncu Uanda Koratıirk-
ün yerine Sarper vayımlansın ve
sonraki yayınlar da böyle surdıi-
nilsün." Radyonun 10 dakika son-
raki 3. yayınında dışişleri bakanı
olarak Sarper okundu. Değişiklik-
teki bu inceliği çok kimse fark et-
medi. Fark edenler de ihtilal yö-
netiminin ne kadar hızlı işlediği-
ni görtip anladıîar.
27 Mayıs ihtilal karargâhı ilk
andan itibaren duzenli ve süratli
olarak çalışıyordu. Bu sürat ve dü-
zen karargâhta bulunup işi yöne-
tenlerin becerisinden çok, işin ge-
regi ve diğer görevlilerin dikkat ve
hassasiyetlerindendi. Her tarafla
telefon ve telsiz irtibatlan sağlan-
dı. Şehirlerarası telefon ve askeri
antrak irtibatlan kuruldu. Radyo
yayını başlayınca da Ankara dışın-
dan ilişki kunna girişımleri Genel-
kurmay ve Kara Kuvvetleri kana-
lıyla yapılıyordu. Önemli askeri
merkezlerle iiişküer hemen kurui-
du. Bir tek, en onemli yer olan Îs-
tanbul ile irtibat kurulamadı. İs-
tanbul Radyosu yayınından biz
onların duruma hâkim oldukları-
nı anlamıştık. Fakat Ankara Rad-
yosu geç çalıştığı için bizden ha-
ber alamayan Îstanbul, kuşkusuz
dokuz doğurmuştu. Îstanbul ile ir-
tibat kurulamamasının nedeni, o
gece harekât başlamadan tstan-
bul'daki ihtilalcilerin şalteri indi-
rip, tstanbul ve Ankara telefon
bağlantısını kesmeleriydi. Bu yan-
hş olmuştu. Genel planlama böy-
le değildi. Herhalde bu husus net
anlaşılamamıştı. İrtibat kesilme-
yecekti. Baskınla her tarafa ege-
men olunca, biz kuvvetli buluna-
cağımızdan, telefon irtibatlan da-
ha çok bizirn işimize yarayacaktı.
Harekât bizim için olumsuz geli-
şirse, o zaman kesilecekti. Plana
aykırı kesildiği için ilk dakıkalar-
da endişeye kapıldık. Hareket sü-
ratle geUşince sorun kalmadı. Ha-
rekâtın her iki tarafta aynı saatte
başlaması gerekliydi. Oysa tstan-
bul yanm saat önce başladı. Giz-
lilik, hiç açık vermeme kuşkusu,
bu noktada tam uyum sağlanma-
sına olanak vermemişti. tstanbul,
Ankara'dan yanm saat önce ha-
rekete geçtiği için tstanbul - An-
kara telefon bağlanüstrun kesilroe-
si zararlı değil yararlı olmuştu.
Gümüşpala ile
ilişki kuruluyor
Uzakta ve fakat önemli merkez
Erzurum ile 3. Ordu ile ilişkiyi sa-
at 05.00 sulannda biz kurduk. Ge-
neral Madanoglu, telefonun ba-
şında Org. Ragıp Gümüşpala ile
konuşuyor. Ben de yamndaydım.
Gümuşpala'yı 2 sene öncesinden
çok yakından tanıyorum. Mada-
noglu durumu anlatıyor. Gümüş-
pala, "Du}amı>orunı" diyor. "Te-
lefonu emir subayuıa veriyonun,
ona anlat, o bana anlatsın" diyor.
Madanoglu kızıyor. "Direkt ko-
nnşmak istemiyor, atlatıyor. Za-
man kazanmak istiyor" diyor.
Ben müdahale ediyorum:
"Hayır, kulaklan az işitir."
Madanoglu, buna göre Gümüş-
pala'nın emir subayı ile konuşu-
yor, durumu anlatıyor. Karşı ta-
rafta Gümüşpala:
"Bu işin başmda kim var?" di-
ye soruyor.
— Gürsel var.
— O tzmir'de nasıl olacak?
— Ankara'ya gelecek, diye ya-
nıtlanıyor.
Saat 05.00 sulannda Org. Ra-
gıp Gümuşpala'yı telefonla aradı-
ğımızda o saatte emir subayı ile
bir arada oldukianna göre dernek
ki olayı duymuşlardı. Ankara
Radyosu henüz çalışmıyordu. ts-
tanbul Radyosu'ndan ya da Anka-
ra'dan verilen bir telefon haberiyle
öğrenmiş olacaklardı. tkinci hal-
de kontrol için hemen onlann An-
kara'ya, örneğin Sıkıyönetım Ko-
mutanlığı'na bir telefon etmeleri
gerekirdi. Oysa böyle bir şey ol-
mamıştı. O halde haberi nasıl al-
mışlardı.
4 ay sonra MBK üyelerinin
yurtiçi gezileri sırasında Karakö-
se'ye uğramıştım. Orada şu olayı
anlattılar:
"Topçu pilot binbaşı Saim Gul-
tekin bıçkın bir subaydı. Bcnden
2 yıl sonra Harp Okulu çıkışlı. As-
keri ortaoknl ve liseden arkada-
şırodı. O sırada Karaköse'de bir
biriikte görev yapıyordu. 26 ma-
yıs akşamı evine çakır keyif gel-
miş. Gece geç vakte kadar radyo
dinlerken sızmış. Radyo açık kal-
mış. Kendisi uyanmca yatak oda-
sjna geçmis. Sabab namaana kal-
kan annesi radyodan acayip ses-
ler ve marşlar duymuş. Oysa o sa-
atte radyonun başlama saati degil-
dir. Konuşulanlardan hiçbir şey
anlamamış. Oglunu uyandınyor.
Koşaflann agıriıgını bilen Saim
hemen durumu anlamış. Birtigini
baberdar etmiş. Karaköse garni-
zonu alanna gecmiş. Erzurum'a
telefon edilmiş. Dolayısıyla Erzu-
nım'da ordu birlikleri haberi Ka-
rakose'den alıyorlar."
Erzurum'da haber yayıhr yayıl-
maz sorumlu komuta mevkiinde
olanlar görev başı yapmışlar. Bu
arada, küçük rutbeli birkaç subay,
topçu binbaşı Faik Bilgisu, topçu
bnb. Neşet Pirkul ve daha başka-
ları hemen bir araya geliyoriar.
Tümen Komutanı Tümg. Muhit-
tin Onur'a başvuruyorlar. Ordu
komutamnın bu harekâta karşı ta-
vır alması halinde duruma müda-
hale etmek için tertipleniyorlar.
Bunların hiçbirisine gerek kal-
madı. Ordu Komutanı Gümüşpa-
la belki tstanbul'da Org. Özdilek'-
le ya da bir başkası ıle ilişki kura-
rak durumu anlamış ve kararını
vermiştir. Saat 07.47'de Erzurum
Postanesi'nden Kara Kuvvetleri
1
ne çekilen yıldınm telgrafı şöyle-
dir:
"Sukünetin mabafazası için ge-
rekli tedbirler alınmış ve emirler
verilmiştir. Ordu ve vatandaş sa-
kindir. Ordu bu ana kadar radyo
neşriyanndan maada emir alma-
mıştır. Durumun acıklanmasını ve
emir komuta vaziyetinin bildiril-
mesini arz ederim. Org. Gümüş-
pala, 3. Ordu Komntaoı."
Bundan tam 2 saat sonra 27
Mayıs 1960. Saat 09.47'de. 3. Or-
du Komutanlığfndan yine KKK
kanalıyla şu mesaj almnuştır.
"1- Ordu bölgesi dahilinde
halkta sakûnet vardır. Ordu bir-
likleri garnizonlarda duruma hâ-
kimdir. Bu durumda radyo neşri-
yatı uzerine bankalara hucum ol-
dugundan enflasyona meydan ver-
memek için bankalann kapabl-
masına emir verilmiştir. Banka,
fabrika gibi müesseselerle parti
merkezlerinin emniyet albna ajın-
masına emir verilmiştir.
2- Müstakil tabur dahil, alay ve
yukan derecedeki gantizonlann
mülki idareyi de almalarına emir
verdim.
3- Sivil balkın dışan çıkma ya-
sagını 3. Ordu bölgesinde tatbiki-
ne lüzum olnıadığına kaniyim. Bu
hususta emir verdim. Yalnız içki
yasagı konmuştur."
IhtilaJden bir süre sonra özellik-
le Ragıp Gümüşpala, Adalet Par-
tisi Genel Başkanı olduktan son-
ra 3. Ordu'nun ihtilale katılmadığı
ve hatta Ankara üzerine yunime-
ye kalkıştığı, ihtilale zorlukla evet
dediği gibi asılsız, spekülatif ha-
berler çok yayılmıştır. thtilal sa-
bahj:
"Ordu bölgesindeki gamizonla-
ra mülki idareyi ele almalarinı
emir verdim" diyen general, ihti-
lale katılmamışsa ya ne yapmıştır?
Orgeneral Ragıp Gümuşpala'yı
yakından tanıdım, çok iyi biliyo-
rum ki her zaman durumu iyi de-
ğerlendiren, durumdan görev çı-
karmasını bilen iyi bir komutan-
dı. tktidar mensuplanna asla yal-
taklık yapmamıştır. Askeri kural-
lann dışına çıkmamıştır. thtilal sa-
bahı durumun gereğine göre dav-
ranmıştır. Uzaklarda olduğu için,
ama biraz dikkatli biraz ihtiyatlı.
27 Mayıs sabahından itibaren 4
orgeneral, 1 korgeneral hemen
emekliye sevk edilmiştir. Orgene-
ral Riiştu Erddhün, Org. Saat Ku-
yaş, Org. Salib Coşkun, Org. Te-
kin Anbnrun ve Korg. Namık Ar-
Gümüşpala, 3 Haziran 1960 gu-
nü Geneflcurmay Başkanlığı göre-
vine başlamıştır.
Birkaç giin sonra bir akşam
MBK üyeleri ve yeni bakanlar,
Çankaya'da bir tanışma kokteylin-
de bulunmuşlardı. Gümüşpala ba-
na:
"Karaman bu işin içindeydin,
bana neden daha once haber ver-
medin?" diye sordu. Kendilerini
yanıtladım:
"Genenüim, Ankara ve tstaa-
bul dışında hiçbir yerde orgntien-
memiştik." Bir ara kuçuk bir ser-
zenişte bulundu: '
"Özdilek'le ayn kıdemdeyiz.
Fakat ben piyade, o suvari oJd»-
gu için kıdem sıralamasında bca
ondan önce burunuyorum. Neden
o Milli Savanma Bakanı oidu da
ben Gendkurmay Başkam otdun.
(O tarihte Genelkurmay Başkan-
lığı MSB'ye bağlıydı.)
"GeneraUm, bu bir ihtilal tasar-
rufudur. Kusura bakmayın."
Gumuşpala'dan gelen son me-
sajda:
"Enflasyonu öolemek için baa-
kaların kapatılmasına emir
verdia" sözü bugünkü kuşağın
insanlan için bir gülümseme ve-
silesi olabilir. Ama bilinmelidir ki
enflasyonla kucak kucağa yaşayan
bugünün insanlanmn eriştigi eko-
nomik kültür duzeyi ile o günün
görevlileri arasında çok fark ola-
caktır. 3 Nisan 1958 günü Diyar-
bakır Orduevi'nde emir subayı,
Korg. Ragıp Gümüşpala'nın ma-
aşını getirip veraıişti. 1075 lira. O
günlerde Diyarbakır'da etin kilo-i
su 13 liraydı. Gümüşpala, birlik-
leri 17 vilayet bölgesine yayılnuç
bir kolordunun komutamydı. O
anda hesaplamışom. Bir aylık ma-
aşıyla 83 kilo et aJınabiliyordu.
İlk tutuklamalar
26-27 mayıs gecesi Harp Oku-
lu'nda harekâtın planJaması yapı-
lırken kimlerin tutuklanacagı da
kararlaştınlmıştı. Buna göre oluş-
turulan listede şunlar vardı:
— Cumhurbaşkanı
— Bakanlar Kunılu üyeleri
— DP Genel tdare Kunılu üye-
leri
— Tahkikat Kunılu üyeleri
— Tahkikat Komisyonu Kurul-
ması Yasası'nı önerenler
— Tahkikat Komisyonu'na vet-
ki verilmesini önerenler
— Meclis Başkantık Divanı
— Ve baa diğer kişiler:
Samet Agaoglu, Ahmet SaUk
Korur, Genelkurmay Başkanı
Org. Rüştü ErdeUran, Sıkıyönetim
Komutanı Korg. Namık Arjtç,
MSB Müsteşan Org. Salib C«f-
kan, Tuğg. Kemal Çakın, Tugg.
Yusuf Demirdag, Hâkim General
Arif Onat, Emniyet Genel Md.
Cemal Göktan, Ankara Valisi Di-
tarcr Argun, Ankara Emniyet Md.
Paftalı, Basın Yayın Genel M d
Altemur Kılıç, Anadolu Ajansı
Genel Md. Fimzan Tekil.
Hazırlanan bu listeye göre yak-
laşık 80-90 kişi tutuklanacaktı.
Harekâtın askeri yönleri plan ve
disiplin içerisinde doğru yürütül-
mesine karşın, tutuklamalar için-
de ipin ucu elden kaçtı. Bunun
başbca nedeni harekâta katılan
küçük birimlerdi. Bulunan herke-
sin ve harekâtı onaylayan tüm ka-
muoyunun, her şeyden Demokrat
Partililerin tümünü ve emniyet
hizmetlerinde görevli herkesi so-
rumlu görmeleri idi. Şehire yayı-
lan Harp Okulu öğrencilerine, er-
lere, subaylara herkes "şurada bu
var, burada şu var" diyerekten ih-
barda bulunuyorlar, ihtilal heye-
canı içinde bu kişilerin tutuklan-
masını sağlıyorlardı. Böylelikle
çok yanlışlar yapılıyordu. örneğin
Tahkikat Komisyonu kurulması-
na karşı çıkmış Sıtkı Yırcalı, bü-
tün Silahlı Kuvvetler mensuplann-
ca sevilen Şemi Ergin de tutukla-
nanlar arasında idi. Her ne kadar
bu gibi kişilere Harp Okulu'na gi-
rişlerinde farklı işlem yapılıyorsa
da yanlışlık gene de sürûyordu.
Sıtkı Yırcab Harp Okulu'na gi-
rerken:
"Yırcab geliyor" diye haber ve-
rildiğinde bir anda alkış kopmuş,
"Yaşa, varol" diye bağırarak
omuzlarda misafir edileceği iyi bir
odaya götürulmüştu. Hele Şemi
Ergin getirilirken, "Babamız" de-
nilerek saygı gösterileri içerisinde
Sıtkı Yırcalı'nın yanına alınmıştı.
Tutuklanması planlanan sivil ve
askeri kişilerden Ankara'da bulu-
nanlar kısa sürede toplanmış
Harp Okulu'na getirilmişti. Fakat
zaman geçtikçe bunların dışında
pek çok kimse de müJetvekib, bü-
rokrat ve özellikle de polisler
Harp Okulu'na toplanıyordu. Da-
ha sabah 08.00'de bu sayı birkaç
yüzü bubnuştu. öğleye doğru
Harp Okulu Komutanı Sıtkı ülay,
"Yeter arnk, Harp Okulu'nda yer
kalmadı" haberini veriyordu. Bir
ara Madanoglu, Harp Okulu'na
uğradı. Hiç ilgisi olmadan tutuk-
lanan birkaç general ile Nuri Öz-
han'ı serbest bıraktı ise de duru-
mun çok vahim olduğunu gördü.
Bu işin ayaküstü çözülemeyeceğini
anladı. Akşama doğru bir çözüm
bulmak için Sami Kiıçük ile Harp
Okulu'na gittiler. Nezaret altına
aJınanJann listeierini çıkardılar.
Yakalanması saptanan birkaç bü-
rokratın dışında, tüm memur ve
polislerin hepsinin salıverilmesini
kararlaştırdılar. Milletvekillerinde
bir hata yapılmaması için de Sıt-
kı Yırcalı ve Şemi Ergin'in listeler
uzerinde çalışarak yaptıklan yar-
dımlar ile tahliye edilecekleri sap-
tadılar. Belediyeden getınlen 16
otobüs ile tahliye edilenlerin hep-
sini evWine gönderdiler.
Varın: Arıburun
•kalk' ayaga