Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 31 MA YIS 1990
SÜPER ZİRVE
Washington'da Almanya heyecanıBugün başlayacak Bush-Gorbaçov zirvesinde tüm dikkatler
Mmanya sorunu üzerinde. Stratejik silahlann sınırlandınlması
(START) ise son zamanların bir numaralı konusu Almanya
kadar ilgi çekmiyor.
AHMET TAN
WASHİNGTON — Zirveler, final maç-
lan gibi. Taraflardan biri kazaıunak zorun-
da. Beraberlık, "bavanda su dövüldü" an-
lamına gelebiliyor. Ama kazanan tarafın
bayram yapması da sakıncalı.
Bu, karşı tarafın maçı kaybettiğinin gös-
tergesi.
Amerikan seyircisi Gorbaçov'a Bush'un
kendi sahasında yenilmesine olasılık vermi-
yor.
Sovyet seyircisi de Gorbaçov'un deplas-
manda da galip gelebileceğine inanıyor.
Zirveler final maçlarına benziyor, ama
bir farkla. Bu maçlar görünmeyen toplar-
la, daha doğrusu ancak oyunculann göre-
bildtği toplarla oynanıyor. Bu nedenle ki-
min kalesine gol girdiği dışarıdan belli ol-
muyor. Gol yiyen ve atan tarafları zaman
ortaya çıkaracak.
4 tur sürecek zirvede, zaten kazanan ta-
rafın belirttiğimiz gibi bayram yapmaması
gerekiyor. Bush maçı alsa bile bunun için
büyük gurültü koparmayacak. Böyle bir
şey meslektaşı Gorbaçov'un başını ülkesin-
de belaya sokabilecek.
Bush'un uzun vadeli galibiyetler için Gor-
baçov'la maçlara devarn etmesi gerek.
Zirvede taraflar iki önemli kupa için mü-
cadele ediyorlar. Kupalardan birisi önceki
maçlardan geriye kalan stratejik silahlann
sınırlandınlması (START) kupası. Bu zir-
ve için konan yeni kupa ise "Birieşik Al-
manya'ya verikcck biçim" kupası. Eski ku-
pa yenisi kadar ilgi çekmiyor. Çünkü bu ku-
panın 10 yıldır her zirvede masaya getiri-
lip götürüldüğü için dibi çıkmış durumda.
SALT II anlaşmasının üzerinden 11 yıl
geçti. Son 8 yıldır ise iki taraf birbiriyle "se-
nin cephanen benimkinden çok" diye pa-
zarlık edip duruyor. Zirveden önce iki ül-
kenin dışişleri bakanlan cephaneyi azaltma
üzerinde liderlerinin anlaşması için anlaş-
tüar. Buna göre Sovyetler çok başlıklı SS-18
füzelerinden, Amerikalılar ise MX'lerden
vazgeçecekler. İki lider arasındaki filze for-
mulü ve sayısı üzerindeki tartışmalar ilaç
içeriğinin gramajı türunden bir pazarlık.
Zirvede bunlardan heyecan çıkaracak silah
yapımcıları dışında fazla kimse yok.
Asıl heyecan "Almanya Kupası" için.
Bush, Batı Almanya Şansölyesi Kohl'un
verdiği pas ile sahaya çıkarken "Almanya-
lar biıieşirse NATO üyesi olacak" diye ilan
etti.
Gorbaçov da aynı açıklıkla tavnnı bir sü-
re önce ortaya koydu:
"Sovyetler, Dogu Almanya'da asker bu-
lundurmaya devam edectktir."
Almanya kupasını kim kazanırsa kazan-
sın sonuç ilginç.
Şöyle ki: Bush'un dediği olup Almanya-
lar birleşir, Doğu Almanya da NATO üye-
si olursa tarihte ilk kez bir askeri ittifak, düş-
man ittifaktan transfer yoluyla gtiçlenmiş
olacak. Daha da ötesi Doğu Almanya, Var-
şova Paktı'run askeri sırlanyla birlikte NA-
TO karargâhına girmiş olacak.
Gorbaçov'un sözünü kabul ettirmesi ha-
linde ise göruntü daha da ilginç hale gele-
cek. NATO, düsman askeriyle korunan bir
ittifak haline gelecek.
Bush bu nedenle NATO'nun ciddiyeti
için çaba harcayacak. ABD Başkanı için
Batı'nın ve Avrupa'nın geleceği iki Alman-
ya'nın NATO çatısı altında toplanmasına
bağlı.
Sovyet lideri Gorbaçov için de bu durura
söz konusu. Ama Almanya kupasını kap-
tırmamak kendisi için biraı daha "kişisel"
bir önem taşıyor. Çünkü Gorbaçov önü-
müzdeki ay toplanacak olan Komünist Par-
ti kongresinde yalnızca bu nedenle koltu-
ğundan olabilecek durumda.
Gorbaçov bu yüzden Almanya kupasını
en azından bir iki maç daha yapmadan tes-
lirn etmemek zorunda. Bunun için ülkesin-
deki "komünist düşmanlannın" şerrinden
kendisini korumak durumunda.
Varşova Paktı fiilen artık yok.
NATO Askeri Komitesi Başkanı Gene-
ral Eidc, birkaç gün önce Bruksel'de, "NA-
TO için Varşova paktı tehlikesi artık
kalmamıştır" diyerek Doğu Bloku'nun as-
keri anlamda düştüğünu resmen ilan etmiş-
ti. Bu zirve strasında Bush'un bu tür ger-
çekleri dile getirmesi beklenmiyor. Çünkü
Bush "rakibi Gorbaçov'u kollamak ve göz-
etmek durumunda." Internaıionai Herald Tribune'den
Gorbaçov, Almanya için iyimserDış Haberler Servisi — SSCB Başkanı
Mihail Sergeyeviç Gorbaçov ve ABD Baş-
kanı George Bush, "siipcr zirve" için bu-
gün bir araya geliyorlar. Gorbaçov, dün Ka-
nada ziyaretiru tamamlayarak gece geç sa-
atlerde Washington'a geçti. SSCB Başkanı,
zirvede iki süper gücün Almanya'nın yeni-
den birleşrnesi konusunda anlaşabilecekle-
rini söyledi. Dün akşam Beyaz SarayMan ya-
pıtan açıklamada ise Bush'un, zirvede bir-
ieşik Almanya'nın askeri gücünün kısıtlan-
ması yolunda bir öneri getirmeyeceği belir-
tildi.
Gorbaçov, önceki gün başladığı Kanada
ziyaretinde zirve için son hazırlıklarını göz-
den geçirdi. Kanada Başbakanı Brian Mul-
roney ile bir göruşme yapan Gorbaçov, Al-
manya'nın birleşmeden sonraki konumu ko-
nusunda ABD Başkanı ile bir anlaşmaya va-
rabileceğini ve bu konuda iyimser olduğu-
nu söyledi. Gorbaçov, Mulroney ile görüş-
mesinde Litvanya sorununun konuşulma-
dığını, ancak bu konunun dışişleri bakan-
lan düzeyinde ele alınmış olabileceğini be-
lirtti.
Beyaz Saray Sözcüsü Mariin Fitnvater,
dün akşam üzeri düzenlediği basın toplan-
tısında, Gorbaçov'un "iyimserligi"nin ak-
si bir açtklama yaptı. Fitzwater, birieşik Al-
manya'nın askeri gücünün sınırlandınlma-
sı konusunda Başkan Bush'un zirvede hiç-
AtLE FOTOCRAFI — Mihail Gorbaçov ve eşi Raise, Kanada'da yapuklan kısa ayaret sırasında Başbakan Brian Mulroney ve eşi
MUo ile birUkte "aile fotografı" çektirdüer. (Fotograf: AP)
bir öneri getirmeyeceğini, bu konunun,
Konvansiyonel Silah tndirimi Müzakerele-
ri (AKKUM) kapsamında ele alınmasını is-
tediklerini söyledi.
Yanında eşi Raisa olduğu halde Ottawa
sokaklannda dolaşan Gorbaçov, Kanada-
lılardan büyük bir ilgi gördü. Ancak Gor-
baçov'un Kanada gezisi sırasında Baltık
cumhuriyetlerinden gelen yüz kadar kişi,
Sovyetler Birliği'nin Ottawa Büyükelçiliği
önünde gösteri düzenledi. Gorbaçov, Lit-
vanya sorunu ile ilgili olarak Kanada'yı ör-
nek gösterdi ve 'iyi niyet" gösterilmesi du-
rumunda sorunun kendiliğinden çözulebi-
leceğini kaydetti.
SSCB içindeki sorunların yüküyle Was-
hington zirvesine girecek olan Gorbaçov'-
un, Baltıklı göstericilere karşın Kanada'da
moral bulduğu bildiriliyor. Ajanslar, Gor-
baçov'un Kanada gezisinde gayet iyi görun-
duğunü ve sorunlara karşın zirvenin hava-
sına girdiğini belirtiyorlar.
Gorbaçov, bu sabah ABD Başkanı Ge-
orge Bush ile ikinci kez bir araya gelecek.
6 a> önce Malta'da buluşan iki lider, geçen
süre içindeki değişiklikleri, yeni anlaşma
noktalarını görüşup dünyayı elden geçire-
cekler. Ancak siyasi gözlemcüer, zirvede pek
çok püruzün ortaya çıkabileceğini belirti-
yorlar. tki liderin ele alacağı çeşitli konu-
îar ve ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklar şöy-
le:
1. İki Almanya'nın birleşmesi: Gorbaçov,
Kanada'da bu konuda anlaşılabileceğini
söylemesine karşın, hâlâ Almanya'nın NA-
TO uyeliğine karşı çıkıyor.
2- Siiahsızlanma: Her iki lider de ikinci
zirve öncesinde çeşitli önerilerde bulundu-
lar. Malta'da, Stratejik Silahlann Indirimi
Göriişmeleri'nin (START) Washington'da
imzalanabileceği konuşuldu. Ancak şu ana
kadar yapılan öngoruşmeler henüz bu umu-
du verebilmiş değil.
3- Karşıhklı ticaret: Bu konu da imzaya
hazır olmasına karşın, ABD Başkanı Ge-
orge Bush'un göruşme masasında nasıl ta-
vır alacağı bilinmiyor.
4- Bolgesel sorunlar Bu başhk altında ele
alınabilecek konular Ortadoğu, Kampuçya,
Keşmir, Kore, Orta Amerika ve Angola ola-
rak sıralamyor.
Bugün başlayacak Bush-Gorbaçov zirve-
sinde Türkiye de adından söz ettirmeyi ba-
şardı. AA'run haberine göre Sovyetler Bir-
liği'nın VV'ashington Büyukelçiliği'nde kala-
cak olan Mihail Gorbaçov için "Paşabahçe"
markalı bardaklar satın alındı.
Gorbi'nin zirve programı
Başkan Gorbaçov'un ABD'de yapaca-
ğı temaslarla ilgili programı şöyle:
Perşembe, 31 Mayts:
Sabah 10.00 'da (GMT) Beyaz Saray'da
karşılama töreni.
10.30'da Başkan Bush'la göriişme.
16.00 - 17.30 tkinci göriişme.
19.00 Akşam yemeği
Cuma, 1 Haziran:
11.00 - 13.00 Bush'la ûçüncü göruşme.
17.00 - 18.00 Son göriişme.
18.00 tmza töreni.
19.30 Sovyet Elçiliği'nde akşam yemeği.
Cumartesi, 2 Haziran:
Maryland'da Camp David'de göruşme.
Pazar, 3 Haziran:
10.00 'da Beyaz Saray'da ortak basın
konferansı.
11.00'de Minneapolis'e ha-eket.
13.00 Minneapolis valisi ile öğle yemeği.
Işadamlan ve politikacılarla göruşme.
San Francisco'ya hareket.
Pazartesi, 4 Haziran
11.00 - 13.00 Sehir turu, Stanford
Üniversitesi'nde konuşma,
öğleden sonra Ticaret Odası'nda
konuşma ve Sovyetler Birliği'ne hareket.
HABERLERIN DEVAMI
ECEVİT EREZ
TUSİAD'da üç sıkıntı
(Baştarafı 1. Sayfada)
odaklaştı.
Başbakan Yüdınm Akbulut'un
Istişare Konseyi Toplantısı'nın ar-
dından verilen yemekte yaptığı
konuşma ise işadamlarınca "tal-
min edid" bulunmadı. tşadamla-
n, kendilerinın dile getirdikleri so-
runlara Başbakan'm hiç değinme-
mesinin yadırgandığım belirterek
şunları söylediler:
"Biz neler konuştuk, neler söy-
ledik, Başbakan neler söyledi. Biz
'Yangın çıkmış, ev yanıyor' diye
feryat ediyoruz. Başbakan bize,
koltugun, sehpanın, mobilyanın
ne güzel olduğunu anlatıyor."
TÜSİAD toplantısının basına
açık bölümünde TÜSİAD Başka-
m Cem Boyner ile Konsey Başka-
nı Rahmi Koç'un hükümete agır
eleştiriler yöneltmeleri, kapalı bö-
lümde de aynı konunun tartışıla-
cağı beklentisini yaratrruştı. An-
cak kapalı bölumde ihracat, itha-
lat, döviz kuru gibi konulara da-
ha önce yeterince değinildiği gö-
rüşüyle tartışma aşın ücret artış-
larına kaydı.
Edinilen bilgiye göre basına ka-
palı toplantıyı yöneten Rahmi
Koç, tartışmalar başlarken "işçi-
işveren meselesinin işveren dünya-
suun en önemli konusu haline gd-
diğini" söyledi. Aşırı zam isteği-
nin bu konudaki eğitim noksan-
lığından kaynaklandığım belirten
Rahmi Koç, "Olayın bilincinde
def iller. Onlann istedikleri ücret
artışlan verilse bu gemi batar"
dedi.
Lastik sektöründe zorlu bir
grevle karşı karşıya olan Sakıp
Sabancı da işçilerin aşırı ücret ta-
leplerinden yakındı. Kendilerinin
bu sektörde iyi bir zam verdikle-
rini hatırlatan Sabancı, işveren
olarak önerdikleriyle sendikamn
isteği arasında 3 kat fark bulun-
duğuna işaret ederek özetle şun-
ları söyledi:
•Bunu böyle kabul etmrkle çok
yanlış hareket ettiğimizi diişiinü-
yonım. Bu sözleşmeain faturası
sadecc 3 fabrikaya degil, tüm
Türkiye'yedir. Aşın ücret istekle-
rine basın da arka çıkıyor. Bu aşı-
n ücret artışlannı savunanlann al-
dıklan ücretler, savunduklannın
altında, grevler ise sünıyor. Bun-
lann neticesinde dengeler bozulur.
Bu konuda bir rapor hazırladım,
yakında açıklayacagım."
Hüseyin Bayraktar ise ücretler-
deki aşırı zam isteğinin ternelin-
de eğkimsizlik bulunduğunu savu-
narak çalışanlara enflasyonun
üzerinde zam verilmesi yerine his-
se senedi verilmesıni önerdi. Er-
kut Yüceoglu ise bu konuyu per-
sonellerine izah ettiklerini ve eği-
tim yoluyla aşırı ücret artışı soru-
nunu halletmeye çahştıklarını
söyledi.
Eski DPT Müsteşarlarından
Yüdınm Aktürk ise sorunların
yetkili mercilere iletilmesinde ile-
tişim noksanlıklan bulunduğunu
ve parlamentodaki milletvekille-
rinin yüzde 95'inin bu konulardan
haberdar olmadığını savundu.
Ekonomik sorunlann üzerine dik-
katle gidilmesi gerektiğini \urgu-
layan Aktürk, "Gemi batmaz de-
niyor ama koca Titanik bile bal-
ü. Dikkatli olmahvız" diye uya-
nda bulundu.
İKV Başkanı Jak Kambi ise
"Aşın ücret sanayiyi tehdit
ediyor" diyerek bu konuda milli
menfaatlerin gözetilmesi gerekti-
ğini öne sürdü. Mehmet Şuhubi
de bugünkü aşın ücret artışlannın
biraz da bazı işadamlannın yan-
lış tutumundan kaynaklandığım
belirtti. Şuhubi buna örnek ola-
rak 1980-83 askeri idare dönemin-
de işçilerin sömurüldüğünü dile
getiren işadamlannın varhğına
dikkat çekti.
TÜStAD Yönetim Kurulu üye-
,si ve eski DPT Müsteşar Yardım-
ası Yıldınm Aktürk, enflasyonun
bir "ulusal sorun" kabul edilme-
si, enfiasyonla mücadele ve top-
lu iş sözleşmeleri konusunda bir
"ulusal uzlaşma" sağlanması ge-
rektiğini söyledi. Aktürk, "Aksi
takdirde iş gerçekten kötü. Ken-
dimizi hiper enflas>on ortamında
bulabiliriz" dedi.
Sendikalardan gelen yüzde 300
-500'lük ücret artışı istemlerini sa-
nayinin kaldırmasının olanaksız
olduğunu savunan Aktürk, "Ge-
lecek bu maliyet şoktannı ekono-
mi hiçbir şekilde kaldıramaz. Bu-
nun ardından fiyat şokları ve hi-
per enflasyon gelir" dedi.
Enflasyona karşı ulusal uzlaş-
ma için illa da erken seçim yapıl-
rnasını beklememek gerektiğini
söyleyen Aktürk, "O zaman çok
geç kahnmış olabilir" diye konuş-
tu. Aktürk, formülünü de şöyle
açıkladı:
"Hiç vakit kaybetmeden bükn-
rnet, işçi, işveren, çiflçi, esnaf tüm
kesimler bir masa etrafında bulu-
şup, enflasyon nasıl aşağı cekilir
burada mutabakat sağlamalıdır.
Ancak realist de olmak laam. Ör-
negin bu yıl yüzde 60'sa 1991de
yüzde 25 olur, 30 olur dememek
lazım. Yüzde 40 mı denir, 45 mi
denir, bu saptansın. Bundan son-
ra da herkes uzerine duşeni yap-
sın. Hukümet bütçe açıgını ona
göre saptasın. GSMH'nin belli bir
oranı olarak bütçe açığı ve iç
borçlanma geregi ortaya çıksın,
bu hedefler açıklansın ve bunla-
ra baglı kalınsın. Para programı
yapıldı, iyi de. Ama Saracoğlu'-
nun para programı burada sade-
ce fesin puskiilü. Önce bütçe açı-
gı. Tabii burada devlet, çalışanı-
na, emeklisine ne kadar ücret ar-
tışı verecek, laban fi>at artışı ne
olacak, özel sektör ücret artışlan
ne olacak, bunlar paralellik için-
de saptanmalı. Özel sektor de fi-
yatlanna ne oranda zam yapacak,
bunlar konuşulur ve bu oranlann
üstüne çıkılmaması konusunda
anlaşılır. Bunun üstüne her türlü
olokontrol mekanizması kurulur.
Meslek kuruluşlan, sendikalar
bunu kontrol eder. Aynca ücret
artışlan produktivite ile de ilişki-
lendirilir. Bu mutabakatlar sag-
landıktan sonra da üçer aylık dö-
nemlerde performans kontrolleri
yapılır. Hedeflerden sapmalar dü-
zeltilir. Bu öneri idealist gelebilir
size, ama mutlaka yapılmalıdır.
Aksi takdirde iş gerçekten kötü gi-
diyor."
Milleti yabana atma ağam
Aynlan yollar
(Baftarafi I. Sayfada)
ne Devlet Bakanı Yusuf Bozkurt
Özal ne de Merkez Bankası Baş-
kanı Rüşdü Saracoğlu toplantıya
katılmıştı. Başbakan ÖzaJ'ın genel
kurula telgraf dahi göndermemiş
olması da TÜSİAD çevrelerince
anlamlı bulunmuştu.
Cem Boyner döneminde, eko-
nomik meselelere gunlük bakmak
yerine orta ve uzun vadeli strateji
tespit etme ve ekonominin gunde-
mini oluşturma karan alan TÜSİ-
AD, Başbakan Turgut Özal'ın ye-
ni yönetim kunılunu kabulü sıra-
sında hükümetin yeni bir mesajıy-
la karşılaştı. Başbakan Özal, yak-
laşık 1 yıldır sanayicilere yaptığı
"küçülün" çağrısıru değiştirerek
"Küçülmeyi durdunın, işçi çıkar-
mayın, talebin daha da daralaca-
ğını beklemek gerçekçi olmaz"
mesajını verdi.
Sanayicilerin "sermaveraiz yok
ki büyüyelim" biçiminde tepkıle-
rine neden olan bu mesajdan son-
ra TÜSİAD Başkanı Cem Boyner,
Ekonomik ve Sosyal Etütler Kon-
feransı Heyeti'nin düzenlediği bir
toplantıda, "Ekonomi kargaşa
icinde. Siyasi dengeler ne olursa
olsun güven verici, tutarlı, istik-
rarfa ekonomi >önetimi esasbr, du-
raklamalara taharnmul mumkun
değildir" sözleriyle hükümetle iliş-
kilerde yumuşama olmadığını
gösterdi.
Bu kez Başbakan Turgut Özal,
TÜSİAD'ın düzenlediği iftar ye-
meğine katılarak buzların çözül-
mesi için bir adım attı. Sanayici-
lere "Büyümeye başlayın" mesa-
jını tekrarlayan Özal'ın TÜSt-
AD'a gelişi Cem Boyner tarafın-
dan "Başbakan tüm iş âlemini ve
özel sektörü ciddiye aldığını
gösterdi" biçiminde yorumlandı.
TÜSİAD 'ın kısa bir süre sonra
yayımlanan ozelleştirme konulu
raporunda da hükümetin özelleş-
tirme modelinin desteklendiği be,-
lirtildı.
Ancak bu yumuşama yalnızca
birkaç ay sürdü. TÜStAD Başka-
nı Cem Boyner, 1989 yılı sonun-
da toplanan Yuksek Istişare Kon-
seyi'nde yaptığı konuşmada,
"Türkiye'nin vasat yönetime ta-
hammulü kalmadığını" belirterek
uygulanan ekonomi politikaların
bir kişi veya kuruluşun Türkiye'-
ye getirdiği muazzam bir değişik-
lik değil, IMF ve Dünya Banka-
sı'nın dayattığı bir zorunluluk ol-
duğunu söyledi.
1990 yıh başından itibaren TÜ-
SİAD Başkanı Cem Boyner, çeşitli
yerlerde yaptığı konuşmalarda hep
MEHMET YAPICI
SAAPET BERKYÜREK
ANTAKYA / tSKENDERUN
— DSP Genel Başkanı Bölent
Ecevit, Türkiye'yi kimlerin yöne-
teceğine Toyotalann veya Dupont-
ların değil, Türk milletinin karar
vereceğini söyledi. "Sagdaki eu
büyük parti ANAP'tır" diyen işa-
damı Sakıp Sabancı'ya yamt ve-
ren Ecevit, "Sen de Türk milleti-
ni yabana atma ağam, kapitülas-
yon zincirlerini kınp atan bu mil-
let, yabanın patronlanna somur-
ge olmaz" dedi.
Bülent Ecevit. 3 haziranda be-
lediye seçimleri yapılacak Antak-
ya'mn Çekmece ve tskenderun'un
Karayılan kasabasında yaptığı ko-
nuşmalarda, Sabancı'nın ANAP-
la ilgili sözlenni cevaplandudı.
SHP Genel Başkanı tnönü'yiı de
suçlarken, "Askeri yönetime mey-
dan okuyarak kurdugumuz parti-
mize tahammül edemiyor" değer-
lendirmesini yaptı.
Ecevit, işadamı Sakıp Sabancı1
nın geçen günlerde gazetelere yap-
tığı açıklamalanna değinerek şöy-
le dedi:
"Ekonominin fBU büyük patro-
nu, Sayın Özal'ın özel sektör gün-
lerinde patronluğunu japmış olan
bir unlıi işadamı, ANAP'ı hâlâ en
güçlü parti olarak gördüğünü soy-
lemiş ve 'Konuştuğum, danıştı-
ğım, ortaklık kurduğum büyük
şirketlerin başkanlan da benim gi-
bi düşünüyor. Bir Toyota'nın, bir
Dupont'un başkanını yabana at-
şu sorunları vurgulamaya başladı:
Gümruk indirimlerinin yerli sana-
yi için >-aratttğı tehlike, "aşın" üc-
ret artışı istekleri, 1995'te AT Ue
gümriik birliğine gidilmesinin do-
eurdugu sakıncalar, kur makası."
Tthalattaki artışı sürekli olarak
eleştiren, irtica konusunda da de-
ğişik zamanlarda «yarılarda bulu-
an TÜSİAD Başkanı Cem Boy-
ner, mart ayı sonunda yazılı ola-
rak yaptığı açıklamada, siyasi li-
derlerden "Demokrasinin daha
fazla zorlanmamas için uygun bir
erken seçim tarihi ve s«çim kanu-
nu üzerinde anlaşmalannı" iste-
yerek TÜSİAD'ın siyasi otorite
konusundaki yaklaşımını sergile-
miş oldu.
TÜSİAD'ın nisan ayında verdi-
ği iftar yeraeğine bu kez Cumhur-
başkanı olarak katılan Turgut
Özal'a, "Bir cumhurbaşkanına
nasıl davranılması gerekiyorsa" o
şekilde davranılması ve ekonomik
konularla özel sektörün sorunla-
rına değinilmemesi, buzlann çö-
zülmediğinin yeni bir işareti oldu.
Son olarak TÜSİAD Yüksek
Istişare Konseyi'nin Ankara'da
yaptığı toplantıda da eleştiriler bir
kez daha, sert bir uslupla yi-
nelendi.
ma ağam' demiş. Yani büyük pat-
ronun eski patronu, 'Siz seçmene
bakmayın, millete bakmayın, siz
yabancı şirketlerin başlan ne di-
yor ona bakın, Türkiye'de artık
onlann dediği, onlann istediği
olur. Eğer onlar hâlâ en büyük
ANAP diyorlarsa, en büyük
ANAP'tır' demeye getirmiş.
Eğer Türkiye'yi kimlerin yöne-
lecegine millet değil de yabancı
şirketlerin başlan karar verir ha-
le gelmişse va> halimize.
Buyük patronun eski patronu-
na seslenerek diyorum ki sen de
Türk milktini yabana atma agam,
bu mîllet en güçsuz döneminde,
dünyanın en büyük güçlerini dize
getirmiştir. Önıinde sonunda bu
memlekelte yabanın degil, yine
Türk milletinin dediği olur.
Bu memlekette en buyük güç,
ne Çankava'daki fiili patrondur,
ne de yerli yabancı patronlar. En
büyük güç m'ülettir. halktır."
DSP lideri Ecevit, Çekmece ve
Karayılan beldelerine hareketin-
den once gazetecilerin sorularını
yanıtladı. "Erdal Inönü'nün ken-
disiyle ilgili sözlerinin yanlış aıı-
laşıldığı ve son konuşmasında
böyle bir tartışmayı sürdürmenin
bir yaran bulunmadığım" söyle-
diğinın arumsatılması üzerine Ece-
vit, "Sayın tnönü. bu yörede söy-
lediği sözleri tepki görunce tevil
etmeye çalışıyor. Inönü'nün bu
sözleri yıllardır SHP'nin bazı ust
düzey yönetkUerinin saman altın-
da yaymakta oldugu iddialandır.
12 Eylül'den sonra kendileri mey-
danda gönilmemislerdir. CHP ka-
patılırken bir koşeye çekilip sin-
miş, susmuşlardır. Askeri rejime
karşı mücadele bayragını açtıgım
vakit parti kurmuşlardır. Şimdi
milletten yeterli oy sağlayamaya-
caklannı anlaşınca, 'aman oylar
bölunmesin' kampanyasını bas-
latmışlardır" dedi.
Ecevit sözlerini şöyle sürdurdu:
"Evvela bu adaletsiz seçim sis-
temi için ANAP'la işbirliği yapı-
yor, ondan sonra da 'bu seçim sıs-
temiyle DSP'ye vereceginiz oylar
ziyan olur' diyor. Bu demokrasi-
ye ihanet, seçmene ihanettir. Bu
ihaneti yapan partinin sosyal de-
mokratlık şöyle dursun. demok-
ratlıgı bile şüphelidir."
Ecevit, Inönü'nün seçim nıey-
danlannda, "Büyük partilere oy
verin" çağrısında bulunması ko-
nusundaki göruşlerinin sorulma-
sı üzerine de "Yüzde 26 ile mi bü-
yük parti oluyor? Kim büyük par-
ti? Türkiye'de büyük parti yok.
Türkiye'de küçük partileri pana-
yır aynası gibi büyük gösteren
adaletsiz bir seçira sislemi \ar" di-
ye konuştu.
Bülent Ecevit, bir gazetecinin
"Inönu'nün barış çubuğu lüttür-
mek istedigini, kendisinin buna
katılıp katılmayacağım" sorması
uzerine, "Aramızda bir kavga söz
konusu değil. Biz ayn bir parti
olarak kendi tavrımızı ortaya ko-
yuyoruz, ama buna tahammül
edemiyor SHP. Ayn bir parti ola-
rak varlıgımm sürdürmemize kar-
şı 'vatandaştan oy istemeyin' di-
yor. Ayıp bir şey, askeri yönetime
meydan okuyarak kurdugumuz
partimize tahammül etmiyor."
DSP lideri Ecevit, Çekmece ve
Karayılan beldelerinde yaptığı ko-
nuşmalarda da SHP'ye şiddetle
çattı. ANAP'm merkezi hükümet-
te SHP'nin de yerel yönetimlerde
iktidar olduklarını vurgulayan
Ecevit, "Sayın lnönu. ANAP'm
iktidarda sınıfta kaldıgını söyle-
miş, dogru. SHP.de yerei yönetinı-
lerde sınıfta kalmadı mı? tktida-
ra gelirse neler yapacagım sır gibi
saklayan ve yerel yönetimlerde bile
sınıfta kalan bir parti milletten ne
yüzle ülkeyi yönetmek için izin
istiyor" diye konuştu.
BAYKAL
Ozal'la
Bazı işadamları
boylarını aşıyor
* • • •
goruşup
demeç
veriyorlar
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
sn) — Turkiye Esnaf ve Sanatkâr-
lar Konfederasyonu Genel Kuru-
lu'nda konuşan SHP Genel Sek-
reterı Deniz Baykal, ad vermeden
işadamı Sakıp Sabancı'yi eleştirdi.
Genel kunıldaki konuşmasında
esnaf ve sanatkâr dernekleri yö-
neticilerine politika yapmanın ya-
saklandığını belirten Baykal "Ama
bazı işadamlan cnmhurbaşkanlan
ile gorüştükten iki üç gün sonra
Türkiye'nin en kızgın konulan
hakkında demeç veriyorlar" dedi.
Edibali
IDP Genel Başkanı Aykut Edi-
bali de işadamı Sakıp Sabancı'nın
ANAP'ı destekleyici sözleriyle
başlayan tartışmaya katıldı. Edi-
balı, "Sabancı'nın son bir sene
icinde almış oldugu kredilerin
ANAP tarafından siyasi nişvet
olarak verilip verilmedigi
araştınlmalıdır" dedi.
IDP Genel Başkanı, yaptığı ya-
zılı açıklamada gerek Sabancı'nın
gerekse TÜSİAD Başkanı Cem
Boyner'in siyasi demeçlerini
"talihsizlik" olarak niteledi. tşa-
damlarının bu sözleriyle başlayan
tartışmamn, SHP ve DYP Genel
Başkanlan Erdal Inönü ile Süley-
man Demirel tarafından tahrik
edildiğini öne süren Edibali, siyasi
yaşamdaki devlet ve ticaret nüfu-
zunun onlenmesi amacıyla da po-
litika>a girecek olan işadamı ve
burokratlann adaylık için bekle-
me süresi icinde siyaset yapmala-
nnın vasaklanmasını önerdi.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Türkiye Odalar ve Borsa-
lar Birliği'nin (TOBB) yeni baş-
kanı Yalım Erez, isim vermeden
Sakıp Sabancı'yı eleştirdi ve "Son
günlerde bazı işadamlannın boy-
lannı aşan cümleJer sarf etrikleri-
ni" söyledi.
Erez, TOBB'daki yeni görevi-
ni eski başkan Ali Coşkun'dan tes-
lim aldıktan sonra gazetecilerin
sorulanm yanıtladı. TOBB'un si-
yasi değil, ekonomik bir kuruluş
olduğunu belinen Erez, "PoUti-
ka yok diyorsunuz, ama bazı işa-
damlan son günlerde poliükaya
bulaştı. Bu koauda ne
diyorsanuz" biçimindeki bir so-
ruya şu yanıtı verdi:
"Son günlerde bazı işadamlan
boylannı aşan cümleler sarf edi-
yorlar. Kimse Türk halkı adına
kendinde konuşma yetkisini gör-
memelidir. Kimsenin söyledigi
sözden dolayı gelecek günlerde
mahcup olmaması gerekir. Türki-
ye işadamlannın gerçek ve tek
Deprem
(Baştarafi 1. Sayfada)
sarsıntının yaklaşık 45 saniye sür-
düğü belirtildi. Depremin merkez
üssünun Bükreş'in 300 km kuze-
yinde Karpat Dağları üzerinde ol-
duğu açıklandı.
Romanya
Richter ölçeğinde 7.5 şiddetin-
de olduğu saptanan deprem, öğle
saatlerinde Romanya'yı vurdu-
ğunda halk panik icinde sokakla-
ra fırladı. Milyonlarca kişinin so-
kaklara dökülmesiyle büyük kent-
lerde trafik tıkanıklıklan oldu.
Başkent Bükreş'te iki, İbrail'de iki,
Busau'da bir, Braşov'da bir ve
Bükreş'in hemen kuzeyindeki Pra-
hova'da bir olmak üzere yedi kişi
yaşamını yitirdi. Büyük kentlerde,
özellikle de 2.5 milyon nüfuslu
Bükreş'te binalardan kopan beton
ve sıva parçalarının kaldınmlara
dökülmesi halkı daha da büyük
bir korkuya sevk etti. Bükreş'te
korkudan en az 30 kişinin kalp
krizi geçirerek hastanelere kaldı-
rıldığı bildirildi.
Türkiye'nin Bükreş Büyükelçi-
si Tugay Uluçevik'ten alınan bil-
giye göre deprem sırasında büyü-
kelçüik binası hasar görmedi. Bti-
yükelçi Uluçevik, personelin sağ-
lık durumunun iyi olduğunu da
sözlerine ekledi. Rumen televizyo-
nu öğleden sonraki haber bülten-
lerinde deprem sırasında ülkede
telefon ve teleks hatlarının kesil-
diğini duyurdu.
Deprem Sovyetler Birliği'nde
başkent Moskova ve Karadeniz kı-
yısındaki Valta kentlennde hisse-
dildi. Moskova'da bir önlem ola-
rak ABD Büyükelçiliği'nin eski bi-
nası boşaluldı. Bazı binalarda du-
temsilcisi TOBB'dur. Kimse bu
yetkiyi kendinde görmesin. Ben
bütün ışadamlanna şunu söyle-
mek istiyorum. Kendi meslekleri
ile aiakafa olmayan konularda ka-
muoyuna beyanat verip Türk tşa-
danüanm ters bir görüntuye sok-
mamabdırlar. Çünkü böyle beya-
natlann arkasında kamuoyunda
'Acaba ne menfaat sağlandı, ne
teşvik alındı" endişeteri dogmak-
tadır."
İlk gunden politikaya girmek
istemediğıni söyleyen Erez, "Eko-
nomide istikrar olduğunu iddia et-
mek miimkun degil. Biz yeni eko-
nomik istikrar programı istemiyo-
ruz" dedi.
Yalım Erez, hükümetle diyalog
konusunda ise şunları söyledi:
"Biz diyalogdan yana bir yöne-
tim kunıluyuz. Kavgaya gelme-
dik. Ama nakkımızı her zaman
müdafaa ederiz, hakkımızı kul-
lanmaklan aciz degiliz. Kavga de-
gil, karşıhklı diyalogia meselele-
rimizi halledecegimize inanıyo-
ruz."
varlarm çatladığı, ancak bunun
dışında hasar ve can kaybı olma-
dığı bildirildi.
Edirne'den Zonguldak'a kadar
hissedilen deprem, Kandilli Rasat-
hanesi'ne göre Richter ölçeğinde
6.8 şiddetinde oldu. Kandilli Ra-
sathanesi depremin merkezinin ra-
sathanenin 500 km kuzeybatısın-
da olduğunu büdirdi. CNN tele-
vizyonu da depremin merkezinin
Romanya'nın başkenti Bükreş'in
160 kilometre kuzeyinde olduğu-
nu duyurdu. Istanbul Valiliği, bü-
yükşehir belediyesi ve itfaiye yet-
kilileri hasar ve can kaybı konu-
sunda kendilerine herhangi bir
bilgi ulaşmadığını açıkladılar.
Diğer Avnıpa iilkeleri
Deprem Macaristan ve Bulga-
ristan'da da duyuldu. Bulgaristan
televizyonu deprem sırasında şok
geçiren 1 kadımn öldüğünü açık-
ladı.
Peru
Dün sabah Güney Amerika ül-
kelerinden Peru'da meydana gelen
şiddetli deprem 67 kişinin ölümü-
ne yol açtı. Depremin, başkent Li-
ma'nın 670 km kuzeyindeki 50 bin
nüfuslu Moyobamba kentinde en
fazla hissedildiği belirtildi. Moyo-
bamba'da onlarca evin de yıkıldığı
haber verildi. Richter ölçeğinde
5.8 şiddetinde olan depremin sa-
bah yerel saatle 09.33'te meydana
geldiği ve merkez üssunün Moyo-
bamba'nın 125 km kuzeydoğusua-
da ormanlık bir bölgede bulundu-
ğu açıklandı.