Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbi: Cumhuriyeı Maıbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına
Nadir N»di 9 Genel Yayın Müdürü: Hısan Ctmal. Müessest Müdürü:
Emnc U$akiıgil. Yazi lşleri Muduru Okıy GoMnsin. 0 Haber Merkez:
Müduru: Yılfin Bayrr. Sayfa Düzcni Yönetmeni: Ali Acar, 9 Temsilcıler
ANKARA: Ahmd Taa. IZMIR HikBKI Çrtmkijm, A.DANA: Çrtta Yjgtaagu
k Poiılika OM Bl]ta«tn Dış Haberier: Krfa Bafcı. Ekonomı: Ctngiz Tlırtan. Iş Scmlıka Şüknn KtMci. Küllur: CtU l « n .
Egiliın Gcacv Şartao, Haber Araşlırma: bam Bofcm, Yun Haberlen Ntcdet Doftu. Spor Daıusmanı: AMdkadir Yucttaun,
Dm Yanlar: b m ı Çak*kaa, Araşlırrna: Ş**n Alp«, Dtucltme AbdahJı Yuxx 9 KoordınalOr: AhHM Konıfcan. 9 Mali Işfcr:
Erol Eıtai. 9 Muhascbc: BuİHU tentr 9 BOlçc-Planlama: Sf%»j Ovnanb«to0u 9 Rcklam: A»t Tonm, 9 EW Yaymlar HuKı
Akyol 9 ldare Hntvia Gan. 9 lşleıme Ondtr Çcük, 9 Klp-lşkm: Nıil lıtaL 9 Pcrsond: S*vgi Bosunaogu.
&SOT re Köwı Cumhunta MKteacılık w GMMoiık TA_Ş. TOrk Ocaft Cad »/« f t
34.134 ia. PK: 246-Isanbul. Td !I2 0! 05 (20 haı). TdoL Z2246 FUL (1) S26 «0 72 9
Su/oto- Ankm: Zıya Gokalp Bh lnkı!*> S No: 19/4. TH: 133 II 41-47. Tcfa. 42344 FlE (4) 133
05 65 9 l™ir. H Z,va Blv 1352 S2/3. Td 13 12 aa ( t a 52359 Fa»: (51) 19 53 <0
lnonu Cad 119 S. No: I ÜM I. Td: 19 37 52 14 hjl), WOL 62155. F«x: (71) 19 37 52
TAKVt.M: 21 MAYIS 1990 İmsak: 3.45 Güneş: 5.34 öğle: 13.05 Ikindi: 17.02 Akşam: 20.27 Yatsı: 22.C
KayserTde
Azerbaycan
KongresiHaber Merkeri — Öniimüzde-
ki hafta Kayseri'de önemli bir-
kongre toplanacak. 1. Uluslara-
rası Azerbaycan Kongresi. 28
mayıs-6 haziran tarihleri arasın-
da yapılacak kongreye, Azerbay-
can'dan, Sovyetler Birliği'nin di-
ğer cumhuriyetlerinden, ABD'-
den İngiltere'den, diğer bazı Batı
ülkelerinden ve Türkiye'den
120'ye yakın bilim adamının ka-
lılması bekleniyor. Azerbaycan'-
dan kongreye katıJacak 50 kadar
bilim adamı ve öğretim üyesînin
bu ülkeye ilişkin son verileri içe-
ren tebliğleri, Sovyetler Birliği'-
nin Kafkasya'daki bu "sonınlu"
cumhuriyetine ilişkin yeni bilgi-
lerin derlenmesini de sağlayacak.
Kongreyi düzenleyen Türk
Dünyası Araştırmalar Vakfı Baş-
kanı Prof. Turan Yazgan, böyle
bir kongre loplanması fikrinin,
geçen yıl kasım ayında Bakü'ye
yaptıkları gezi sırasında ortaya
çıktığını söylüyor. Prof. Yaz-
gan'a göre kongrenin amacı,
Azerbaycan'a ilişkin geçmişten
gelen ve bazı yanlışlıklan içerdi-
ği sanılan tarihi, ekonomik ve
sosyolojik çeşitli veri, bilgi ve gö-
rüşlerin, dünyadaki tüm Azer-
baycan uzmanlannın bir araya
geleceği böyle bir kongrede geniş
çapta tartışılması ve kongre bül-
ten ve tebliğierinin daha sonra
bir kitapta toplanmasırun sağlan-
ması, Prof. Yazgan böylece Kaf-
kasya'nın bu az bilinen ülkesi
hakkmda, bütün dünyada, ilgili
çevrelerin yararlanabileceği temel
bir kaynak kitap oluşturulacağı
kanısında.
Kongre için Kayseri'nin seçil-
mesini ise Prof. Yazgan, finans-
man sorunları ve Kayseri-Erciyes
Üniversitesi'nin gösterdiği kolay-
lıklara bağlıyor.
Kongreye, Moskova Üniversi-
tesi'nden, Gürcistan ve Ermenis-
tan bilim adamlarının da çağrıl-
dığını kaydeden Prof. Yazgan,
Moskova Üniversitesi'nden
olumlu yanıi aldıklarını, ancak
davet ettikleri Ermeni bilim
adamlarından şimdiye dek her-
hangi bir yanıt gelmediğini
söylüyor.
28 mayıs, aynı zamanda Azer-
baycan'm yeni kabul ettiği kuru-
luş yıldönümüne rastlıyor. Ma-
yıs ayı içinde toplanan Azerbay-
can parlamentosu niteliğindeki
Yüksek Sovyet, Mehmet Emin
Resulzade önderliğinde 28 Mayıs
1918'de kurulan Azerbaycan
Cumhuriyeti'ni "resmi kuruluş
taribi" olarak kabul etmiş ve
bayrağının da bundan sonra res-
men 1918'de kabul edilen üç
renkli bayrak (yeşil-kırmızı-gök
mavisi) olmasını onaylamıştı.
Halen Azerbaycan'daki bütün
resmi kurumlara çekilen bu bay-
rakta, kırmızı renk; bağımsızlı-
ğı, yeşil;tslamiyeti, gök mavisi
ise geleneksel Türk kökeni sim-
geliyor.
Son çeyrekyüzyûın en başarılı oyun yazarlarından birv GüngörDilmen
Her yerde 'draırfı arıyor"Bir dram, bir Çinlinin
ya da Azteklinin
başından geçiyorsa ve
ben buna bir yorum
getirebileceksem, bu
kişilerialırişlerim.
Ortaya çıkan da bir
Türkyapıtıolur."
ALPAY KABACALI
Öğrencilik yıllarında fizikçi ol-
mak istermiş. Bir yandan da tiyat-
ro oyunları okurmuş. O dönem-
de Çanakkale'de yaşadığı için
oyun izJeme olanağı yokmuş pek.
On üç yaşlarında Shakespeare'in
Bir Yaz gecesi Düşü'nü, başka
klasikleri kendi dillerinden oku-
maya girişmiş. Kısaca, tiyatro il-
gisi sahne yoluyla değil, kitaplar
yoluyla başlamış.
tlk yapıtı, Mavi Orman adlı bir
çocuk masalı. Onu yayımlatmak
için kapı kapı dolaşıyor. Bütün
kapılar yüzüne kapanıyor. Milli
Eğitim Bakanlığı'na da başvuru-
yor. Yıl, 1953. Gelen cevapta,
"Kilabınızı baslırdıktan sonra
gönderia" diyorlar! Mavi Or-
man'ı ancak yirmi yılı aşkın bir
süre sonra bastırabiliyor.
1959'da ilk oyxınu Midas'ın
Kulaklan'nı yazıp Ankara'da çı-
kan Sinema-fiyatro dergisinin ya-
rışmasma katılıyor. Birinciligi ka-
zanan oyun, dergide yayımlanı-
yor. Aynı yıl, bir amatör toplu-
luk tarafından, Istanbul Üniver-
sitesi Gençlik Tiyatrosu'nca sah-
neye konuluyor. Bu ilk oyunun iz-
lenimlerini anlatırken diyor ki:
GÜNGÖR DİLMEN —Yerii ojıın yazariıgının
küçümscnmesi beni çok üzüyor.
POR TRE GÜNGÖR DİLMEN
Midas'ın Kulakları
193O'da Tekirdağ'da doğdu. l.Ü. Edebiyat
Fakültesi Klasik Filoloji Bölümü'nü bitirdi
(1960). Ertesi yıl ABD'ye giderek Yale
Üniversitesi'nde tiyatroda ışıklandırma teknikleri
ve oyun yazarhğı öğrenimi gördü (1961-64).
tstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarf nın (İBŞT).
ışıklandırma bölümünde (1964-66) çalıştı;
tstanbul Radyosu'nda dramaturgluk, İBŞT'de
dramaturgluk ve Araştırma-lnceleme Bölümü
Başkanhğı (1976-80) yaptı. Ingiltere'de Durham
Üniversitesi'nde (1971), Eskişehir
Üniversitesi'nde (1982-83) dersler verdi. Şimdi
tÜ Devlet Konsen.atuvarı Tiyatro bölümünde
öğretim üyesi. 1959'da Midas'ın Kulakları ile
Sinema-Tiyatro dergisinin yarışmasında
birincilik, 1%3'te Canlı Maymun Lokantası ile
Halkevleri Şinasi Efendi, 1967'de Kurban'la
tlhan Iskender, 1975'te Midas'ın Kulakları ve
Kördügüm'le TDK, 1979'da Deli Dumrul'Ia
Muhsin Ertuğrul, 1984'te Ben Anadolu ile
Uluslararası Bankası, 1988'de Aşkımız
Aksaray'ın En Büyiik Yangını ile tş Bankası
armağan ve ödüllerini kazandı. Anzavur adlı
çalışmasıyla Yunus Nadi Armağanı senaryo
yarışması birinciliğini paylaştı (1970).
"Çevre tiyatrosu olarak sahne-
ye konuldu: Salonun ortasında
oynanıyordu, seyircikr salonun
çevresindeydiler. Hemen hemen
hiç dekor yoklu. Oysa Eminönü
Halkevi'nin giizel bir sahnesi var-
dı. Buna itiraz ettimse de dinlele-
medim. Yine de oynanışı çok ho-
şuma gitti. Koregrafi başanlı, Ke-
çiler korosu çok canlıydı. Daha
sonrakj oyunlanmın hepsi için ay-
nı şeyi söyleyemem."
Topluluk, o yıl Erlangen Tiyat-
ro Festivali'ne bu oyunla ka-
tılıyor.
Midas'ıs Rulaklan ertesi yıl
Devlet Tiyatrosu'nca sahneye ko-
nuluyor. Şahap Akahn'ın yöneti-
minde, Neviı Kodallı'nın müzjğiy-
le. Oyuncular Bozkurt Kuruç, Ke-
rim Avşar, Melek Tartan, Asu-
man Korad vb...
Güngör Dilmen'in bu ilk başa-
rıdan sonra birbiri ardınca yazdı-
ğı, çoğu basılan, sahneye konulan
oyunları dört kümede toplanabi-
lir. Birinci kümede, konulannı
mitolojiden aldığı oyunlar var:
Midas üçlemesi, Akad'ın Yayı,
Deli Dumrul vb. İkinci kümede-
kiler, konulannı tarihten alıyor.
Çoğu Türkiye tarihiyle, özelükle
yakın tarihle ilişkili: Ithalat ve Te-
rakki, Devlet ve İnsan (Mithat
Paşa'nın yargılanması) vb. 16.
yüzyılda Azteklerin tarihten sili-
nişini konu alan Ak Tannlar da
bu kümeye giriyor. Üçüncü kü-
medekiler, kendi düşleminden
HURDALIKLARA DÜŞMEDEN ÖNCE — Sedal Tosunoğlu ve Selçuk kundakçı "Son Buharlılar "ı hurdalıklara düşmeden önce göriintülediler. (Kotoğraf: Sedat Tosunoğlu)
6
Son buharlılar'ııı objektîfteki sesleri
ANNA TURAY
Son buharlıların tekerlekleri dönüyor artık ray-
larda. Homurtular ve tıslamalar, can sıkıntısını, öf-
keyi ya da sevtnci ya da kısaca "insanı" çağnştıran
seslerin yerini, çok kısa bir süre tamamıyla dizel
motorların mekanik uğultusu kaplayacak.
"Son buhariılar"ı, son birkaç hattı da yitirip hur-
dalıklara düşmeden önce görüntüleyen Selçuk Kun-
dakçı ve Sedat Tosunoğlu'nun fotoğraflannda, gi-
derek yok olan işte bu sesler var. Neredeyse buhar-
lıların salt bir araç değil özel bir kişiliğe, farklı bir
ruha sahip canlı birer varlık olduklarını duyum-
satan sesler.
Taksim Sanat Galerisi'nde açılan "Son
Buharlılar" başlıklı sergi, Kundakçı-Tosunoğiu iki-
lisinin "Demiryolu ve İnsan" dizisinin bir parça-
sı. "Demiryolu ve İnsan"da buharlısından dizeli-
ne, işçisinden memuruna, yolcusundan garlanna
tüm bir "tren vaşantısı"naçevrilen iki objektif, bu
kez yalnızca buharlılar üzerinde yoğunlaşıyor.
"Çünkü..." diyor Sedat Tosunoğlu "artık kalma-
dı. IJşak, Manisa, Alasehir, İzmir Çamlık, Afyon
Çerkezköy, Balıkesir Tavşanlı, Karadeniz Ereğli,
bunlarson bölgelerdi. Ve buralarda çalışan buhar-
lılar da birer birer yok oluyorlar."
Sedat Tosunoğlu ve Selçuk Kundakçı, demiryol-
larına 2.5 yıl önce düştüler ilk kez. Türkiye"nin dön
bir yamndan tren manzaraları, lokomotifler, kom-
partmanlar, bekleme salonları, peronlar, bekle-
yen ve kavuşan yolcular, çalışan insanlar, 1987 eki-
minden bu yana objektiflerinin önünde. Son bir
yıldır ise yalnızca buharlı lokomotiflerde, bazen
ateşçinin yanıbaşında, bazen makinistin hemen ar-
dında, bazen de trenin üzerinde "son buharlılar"
dünyasını görüntülemişlerdi.
Selçuk Kundakçı, buharlı lokomotiflerin dün- ratlendirdikçe "Hayda aslanım" diye bağınşları-
yasımn ötekilerden oldukça farklı olduğunu, temel-
de bu farklılığı, buharlıların, calışanlarına olan ya*
kınlığını, "insanca sıcakhğım" iletmeye çalıştıkla-
nnı söylüyor. Makinistin buharlı lokomotifle olan
ilişkisini bir at ve sahibinin ilişkisine benzetiyor Se-
dat Tosunoğlu da. Bir "bütünleşme" gerektirdiği-
ni belirtiyor.
"Önce insan" diyen, tüm fotoğraf çalışmaların-
da öncelikle insanı, onun umudunu, yaşama sevin-
ci ve direncini yansıtmaya çalıştığını söyleyen Se-
dat Tosunoğlu bu sergiyi ve sergi dolayısıyla ha-
zırladıkları albümü "buharlı lokomotiflere ve on-
lara emek veren insanlara" adadıklannı belirtiyor.
İkisi de oldukça zor koşullarda çalışan demiryolu
işçilerinin dünyasını aktarırken 70-80 derece sıcak-
lık karşısmda döktükleri tere, ateşçinin hemen ora-
cıkta demlediği tavşan kanı çaylara, lokomotifi sü-
na ortak olmuşlar.
Buharlı lokomotiflerde makinist ya da ateşçi ol-
manın bir gelenek gibi babadan oğula geçtiğini,
neredeyse "törensel" bir çalışma tarzları olduğu-
nu söylüyor Sedat Tosunoğlu. "Çok yıpralıcı. çok
zorlu bir yaşam onlannki. Bu yüzden modernleş-
meden yana hepsi. Daha rahat çalışacaklan orta-
mı arıyorlar" diyor.
"Son Buharlılar"ı görüntüleyenler, buharlıların
bir gün tamamıyla ulaşımdan kalkacağının bilin-
cindeler. "Araa" diyorlar, "daha değişik yararla-
nılabilir pekâlâ. Turistik amaçla kullanılabilir, mii-
zelerde daha eiverisli koşullarda saklanabilir. İz-
mir'de bir müze vat, ama buhariılar açıkhavada ta-
mamen doğa koşullanna terk edilmiş vaziyette. Es-
kiyen, bozulan buhaıiılar ise hurda demir fiyatı-
na satılıyorlar."
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt:
Aliağa'dansonra1-2 santral yaptırabilirinı
İDİL GÜRSEL
Enerji Bakanı Fahrettin Kurt, santralın görüntü
güzelliğinden, barajın teknik özelliklerine kadar her
şeyi düşündüklerini söyledi. Kurt, "İnsan hakları,
enerji ve çevrenin bileşkesini almak zorundayız" dedi.
olmayacağını söyledi.
Cumhuriyet'in sonılarını yanıt-
layan Kurt, Aliağa termik santral
projesinin çevreye etkilerinin azal-
tılması girişimlerinde çevrecilerin
etkisi olduğunu belirtti. Kurt'un
sorularımıza yanıtlan şöyle:
— Termik santralın vapılması-
m öngören karar iplal edildi ve
kamuoyu büyiik bir yanılgıya uğ-
radı. Termik santral projesinden
ANKARA — Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt,
Aliağa serbest bölgesi ve termik
santral projesine ilişkin kararna-
mede yapılan değışiklikte Danış-
tay kararının ortaya çıkarttığı eıı-
geli aşma amacı nın da etkili oldu-
ğunu bildirdi. Kurt, Aliağa girişi-
minin son termik santral projesi
vazgeçildiği şeklindeki açıklama
Anadolu Ajansı kanalıyla tüm ga-
zelelerde yayımlandı. Sonra bir
başka açıklamanızla termik sant-
ral projesinden vazgeçilmediğini
duyurdunuz. Değişen ne?
KURT — İlk karar yürürlükten
kaldırılmıştır, o kararın yerine
başka bir karar getirilmiştir. Biz
burada yokken kararname çıkın-
ca, çoğu arkadaş konuyu anlama-
mış, kararnamenin mealinde bili-
nen konunun anlaşılması da zor
tabii.
— Şimdi yepyeni bir kararna-
me) le çıkılıyor, böylece Danıştay-
ın karannın üzerine gidilmek is-
leniyor. Kamuoyunda, termik
santralın yapılabilmesi için böyle
bir oyuna gidildi deniyor.
KLJRT — Yapılan şey yasalsa
Danıştay'ın cevabı açıktır, olay
kastidir, taraflıdır bana göre.
Santralı yapmaktan vazgeçmemi-
şiz, olay tek taraflı düşünülüyor.
— Santralın çevre konusunda
eksikliklerinin lamamlanmasında
kamuoyunun, çevrecilerin etkisi
oldu mu?
KURT — Tabii oldu. Şöyle; ko-
nuya bugün belirli gruplar toplu-
mun meselelerine sahip çıkıyor,
yann tüm gruplar çıkacak.
— ODTÜ'ye çevresei etki değer-
lendirmesi yaptınyorsunuz, ancak
bu termik santral yapılmasına ka-
rar verildikten sonra gerçekleşti,
bu "İstim arkadan gelsin" politi-
kası degil mi?
KURT — Hayır, olay yanlış an-
laşılmasın, termik santralın çalış-
ması dört senedir devam ediyor.
Bu santral Türkiye'de üretilen
enerjinin yüzde 26'sını karşılaya-
cak, bu çok büyük bir rakam.
Türkiye'de bir enerji problemi var,
siz bakmayın bugün rahat oldu-
ğumuza, zaten yaptığımız her şey
insanlar için değil mi? Her şeyi de-
mokrasi, insan hakları için yapmı-
yor muyuz? Ancak insan hakla-
rı, enerji, çevre tüm bunların bi-
leşkesini almak zorundayız.
— Aliağa'da yapılması düsünü-
len santralın diger termik santral-
ler için bir örnek olacağını düşü-
nüyor musunuz?
KURT — Türkiye'ye daha faz-
la termik santral yapılmaz. Bir iki
santral daha yaptırabilirim, ama
zaten bizim potansiyelimiz belli,
kuraklık olasılığına karşı enerji
balansını değişik kaynak lardan el-
de etmek zorundayız.
kaynaklanıyor: Canlı Maymun
Lokantası, Kurban vb. Aynca on
beş dolayında kısa oyun yazmış;
birkaçı yayımlanmış, oynanmış.
"Bunlar deneraelerim" diyor.
•'Tiyatroya başladığımdan beri,
oynansa da oynanmasa da sürdü-
rüyorum."
Tarih, sahneye ne ölçüde yan-
sıyor?
Güngör Dilmen, konusunu ta-
rihten alan bir oyun yazmaya ka-
rar verince o dönemi uzun uzun
araştırıyor. Ama tarihi sahnede
canlandırmak için yazmıyor:
"Bir oyun, konusu tarihten
alınsa da seyirciyi o günlere götür-
mek için yazılmaz. Tarihte de be-
nirn aradığım. dram. Bugün de
geçerli olan insan dramı. Bu dra-
mı hangi yüzyılda, nerede bulur-
sam. o dönemi, o kişileri canlan-
dırmak islerim. Türk olmaları
şart değil. Tarihi öğrenmek iste-
yen, tarih kitaplannı kanştınr. Ti-
yatro oyunu tarihin çok dar bir
bölıimünü alır, almak zonında-
dır. Ve tarihin yazmadıgı bocala-
maları, bunalımlan işler. Tarih
belirli bir olayı anlatır; o olay ya-
sanırken, kişilerin karşılaştıkları
güçlükler, çelişkileri, karar verme
anlan, kararsızlıklan tarihi ilgi-
lendiraıez."
Söz oyun yazarlarınm sorunla-
rından açılınca, önce bir gözlemi-
ni aktanyor Güngör Dilmen:
"1960'larda romancılar tiyatroya
yöneliyorlardı. On yıl sonra, ro-
man yazmaya girişen oyun yazar-
lanna rastlanır oldu. Oyun yaza-
n sayısı giderek azalıyor. Gençler
arasından da kolay kolay yenile-
ri yetismiyor. Bunda, oyun ya-
yımlanmamasının payı var. Kimi
genç yazarlar, yayımlatamadıklan
için oyun yazmak istemiyor. Ti-
yatrolar ise yayımlanmış oyunla-
ra öncelik tanıyor."
Buna karşın, Türk tiyatrosu-
nun olumlu yönde ilerlediğine
inandığını belirtiyor ve ekliyor:
"Bir de kimi çevrelerde bir gü-
vensizlik var; bir Batı hayranlıgı,
onlar elbette bizden iyi yaparlar
inancı var. Bunu degiştirmek çok
güç."
Bu noktada tiyatrolann, özel-
ükle ödenekli tiyatrolann tutumu
söz konusu oluyor:
"Kimi ödenekli tiyalrolar, go-
revlerini yatancı oyunlan pahalı
biçimde sergilemekten ibaret sa-
yıyöVlar. Hangi oyun Londra'da,
Ne» York'ta, Paris'te başarı ka-
zanmışsa, hemen onu oyoamaya
kalkısıjorlar. Oysa tiyatronun ku-
ruluş yıllannda böyle değildi. Yer-
li yazarlar yoktu, ama ortaya çık-
raası için teşvik vardı. Şu kadar
yıldan sonra yabancı hayranlıgı,
yerli oyun yazariıgının kücumsen-
mesi, beni çok üzüyor. Özellikle
İstanbul Şehir Tiyatrolan'nda bu
yok sayma, küçümseme o ölçüde
ileri gitti ki birer ikişer neredeyse
bütün yazarlanmızı incitti ve Şe-
hir Tiyatrolan'na karşı boykot
ilan edildi. Harcanmak istenen bir
yazar, iki, üç yazar degil. Bu boy-
kotun nedenlerini deşecek olursa-
nız, Şehir Tiyatrolan yönetiminin
içine düştüğü çıkmaz daha açık-
ça anlaşılabilir."
Güngör Dilmen, ayrıca yerli
oyunda oynamak istemeyen
oyunculardan, yerli oyun sahne-
ye koymayan yönetmenlerden ya-
kınıyor. Bir de yazarı oyununun
provasma almak istemeyen yönet-
menlerden:
"Neymiş? Yazar oyununu yaz-
mış, artık iş vonelmendeymiş. Ya-
ni oyunun yazanyla karşı karşı-
ya oturalım, tartışalım, onun da
düşüncesini alalıın yok. Şöyle bir
inanç var: Yazar, oyununu yazar;
tiyatronun mutfağından anlamaz.
Rejisörlükten, oyunculuktan hiç
anlamaz. Bu. son derece yanlış.
Bir oyun yazan, aktör olmasa da
kendi oyun kişililerinin ilk aktö-
rü, ilk rejisörüdür. Böyle olmasa
zaten oyunu başanya ulaşamaz."
Bir oyunun *yerli' sayılması için
Güngör Dilmen'in son oyunu Aş-
kımız Aksaray'ın En Büyük Yan-
gını'nda olduğu gibi Türkiye'de
geçmesi, kişilerinin "bizden" ol-
ması mı gerekiyor? Hong Kong'-
da geçen (hayır, Güngör Dilmen
Hong Kong'u görmemiş) Canlı
Maymun Lokantası, Güney Ame-
rika'da geçen Ak Tannlar 'yerli'
oyun sayılmayacak mı?
"Bir dram" diyor Güngör Dil-
men, "Çinlinin ya da Azteklinin
başından geçiyorsa ve ben bir şey
söyleyebileceksem, buna bir yo-
rum getirebileceksem, bu kişileri
alır. işlerim. Ortaya çıkan da bir
Türk yapıtı olur. Kotüyse, zaten
üstiinde durulmaya değmez. Ti-
yatro olarak bir erdemi varsa. o
zaman da Türk tiyatrosunun bir
parçası olur. Onun için de ben
dram peşindeyim. Nerede, hangi
ülkede olursa... Ortıan Asena, Şili
üstüne üç oyun yazdı. Şili'ye mi
gitti? Yazdığı oyunlar Türk tiyat-
rosunun yapıtlan değil mi? Bu gi-
bi önyargılar degişmeli."
Bir de denir ki "Bir yazar, ya-
şadıgını yazmalı. Ya da en iyi ya-
şadıklarını yazar." Bu görüşe de
katılmıyor Güngör Dilmen:
"İlk bakışta doğru. Ama yaz-
mak da yaşamak degil mi? Yaşa-
dığımızı yazıyonız, yazdığımızı da
yaşıyoruz. Bunun pek çok büyük
örneği var. Diyelim, Kafka. Ya-
şamı, yazdıklarını yaşayan yaza-
ra en büyük örnek. Kafka, bir
Hemingway değil. Hemingway,
yazdıklarını dışarda, dıs dünyada
arıyordu. Kafka ise yazdığını ya-
şıyordu. Y'ani bu da degişmeli. İn-
san yalnız yaşadığını yazmalı dü-
şüncesi sakat!"
Iznik'in
imar planı
• İZNİK (AA) — Bursa
Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu
tarafından onaylanan
İznik'in "koruma amaçh"
imar planına tepkiler
sürüyor. Uygulamanın
kaldırılması amacıyla açılan
kampanya sonucu 4 bin
imza toplandı. İmzalar bir
dilekçe ile birlikte Bursa
Valiliği, Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu
Başkanlığj ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na gönderilecek.
Turizmde kötü
propaganda
• ANTALYA (AA) —
Kısa adı "AKSAD" olan
Akdeniz Seyahat Acenteleri
Derneği sözcüsü Abdullah
Tekin, ayakkabı boyaaları,
seyyar satıcılar ve
halıcıların yoldan geçen
turistleri dûkkâna sokmakla
görevlendirdikleri kişilerin
Türk turizmi hakkında
kötü propagandaya neden
olduklarını söyledi.
Abdullah Tekin, turizm
alanında sadece konaklama
işletmelerinin ve seyahat
acentelerinin verdikleri
hizmetlerin yeterli
olmadığını belirterek,
"Turistlerin sokaklarda
karşılaştıklan davranışlar
da çok önemlidir. Çünkü
turistlerin ülkemize gelme
amaçlarından biri de
halkımızı tanımaya
yöneliktir" dedi.
THVnin
57. yıh
• İSTANBUL (AA) —
Türk Hava Yollan'nın
kuruluşunun 57. yıldönümü
dün kutlandı. THY Genel
Müdür Vekili Ibrahim
Tektaş ve THY personeli,
Taksim Cumhuriyet
Anıtf na çelenk koyarak
saygı duruşunda
bulundular. Havayolları
Devlet İşletmesi adıyla 1933
yıhnda kurulan THY, beş
adet küçük uçaklık filosu
ve 24 personeliyle hizmete
başladı. THY Anonim
Ortakhğı olarak 1 Mart
1956 yıhnda yeni bir kimlik
kazanan kurum, bugün
13'ü Airbus olmak üzere 35
uçağa sahip bulunuyor.
Can Yücel'e
çevre ödülti
• ANTALYA (AA) —
Türkiye Tabiatını Koruma
Derneği Antalya Şubesi, bu
yılki Çevre Günleri'nin
"Şiir Ödülü"nü Çan
Yücel'e vermeyi
kararlaştırdı. Derneğin
Antalya Şubesi Başkan
Yardımcısı Avukat Ethem
Sel, yaptığı açıklamada,
5-10 haziran günleri
arasında Antalya'da
düzenlenecek Çevre
Günleri'ne, Şair Çan
Yücel'in de davet
edileceğini ve ödülünün
verileceğini söyledi.
Üzüm
üretiıni
• YALOVA (AA) —
TÜBİTAK'ın Hüsamettin
Tuğaç Vakfı ile ortaklaşa
olarak mey\r
e, sebzecilik
yetiştirme dalında verdiği
ödülü, Yalova'dan Ismet
Uslu kazandı. Yalova
Atatürk Bahçe Kültürleri
Araştırma Enstitüsü
Üzümcülük Bölüm Şefi
olan Ziraat Yüksek
Mühendisi Dr. Ismet
Uslu'ya ödülün, üzüm
ıslahı konusunda yaptığı
başarılı çalışmalardan
dolayı verildiği bıldirildi.
Uslu'nun 15 yıldır
surdürdüğü çalışmaları
sonunda standart ölçülerde
5 sofrahk yeni üzüm
çeşidinin üretimini
gerçekleştirdigi öğrenildi.
Kıyı
yağması
• MUĞLA (Cumhuriyet)
— Mimarlar Odası MYK
üyesi Oktay Ekinci,
Bayındırhk Bakanlığı'nın
"Muğla kıyılarındaki 60
köyün planlanmasına"
ilişkin Muğla Valiliği'ne
gönderdiği talimatın kıyı
yağmasını hızlandıncı
nitelikte olduğunu öne
sürdü. Ekinci, "60 köyün
planlarının yapılması
olumlu görülmekle birhkte,
imar konusundaki temel
kararlar düzeltilmeden
yapılacak planlamanın
getireceği olumsuzluklar
yağmayı teşvik edecektir"
dedi. Bayındırhk
Bakanlığı'nın Muğla
Valiliği'ne gönderdiği yazı
ile Muğla sahillerindeki 60
köyün imar planlarının köy
muhtarlıklarınca yapılması
istenmişti.