Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 MAYIS 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5
Mim gösterisi
• Kiiltür Servisi — Mim sanatçısı Vecihi Ofluoğlu, 7
mayıs pazartesi gunü saat 18.30'da Atatürk Kültür
Merkezi'nde bir "mim" gösterisi sunacak. 1967 yılından
bu yana mim sanatıyla uğraşan, İstanbul Devlet
Konservatuvarı'nda Bale ve Opera Bölümii'nde mimik ve
hareket dersleri veren Vecihi Ofluoğlu, gösterisinde
iletişim, dünya meraklı, park, erkekler, tutsak, kapılar,
bebek, su, çömlekçi, baloncu, kemancı adlı oyunlannı
sergileyecek. Vecihi Ofluoğlu'nun mim gösterisine,
öğretim görevlilerinden piyanoda Çiçek Kanter, kemanda
Lale Yüzüguldü ve vurmalı sazlarda Yücel Berrak eşlik
edecek.
TUSES kültür dizisi
• Kültür Servisi — Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal
Araştırmalar Vakfı (TÜSES), mayıs ayı etkinliklerini
söyleşi ve panellerle sürdürüyor. Kadıköy Kültür ve Sanat
Merkezi'nde yapılacak olan söyleşilerin ilki, 8 Mayıs
1990 tarihinde gerçekleştirilecek. Yönetmen ve sinema
yazarı Dr. Yavuzer Çetinkaya'nın yöneteceği, "Sinemaya
Devlet Katkısı ve Sistemi" konulu söyleşiye konuşmacı
olarak Yapımcı Sabahattin Çetin ve yönetmen Başar
Sabuncu katılacak. 15 Mayıs 1990 tarihinde yapılacak
"Kültür Evleri" konulu söyleşiyi ise TÜSES Kültür
Poütikaları Raportöru Yurdaer Erşan yönetecek.
Konuşmacılar, sanat yönetmeni Metitı Deniz ve TÜSES
Kültür Politikaları Komisyonu Başkanı Onat Kutlar. Her
iki söyleşinin başlama saati 19.00. Taksim Marmara Oteli
Balo Salonu'nda saat 14.00'te yapılacak panelin konusu,
"özerk Kültür Kurumları ve Devlet!' Açılış konuşmasını
SHP Genel Başkanı Erdal Inönü'nün yapacağı paneli
Prof. Dr. Emre Kongar yönetecek. Panele konuşmacı
olarak şair ve yazar Enis Batur, yazar Tevfik Çavdar,
yönetmen Ergin Orbey ve yazar Mahmut Tali öngören
katılacaklar.
Argos'ta Halit Ziya ve oglu
• Kültür Servisi — Argos'un mayıs sayısı araştırma
bölümünde Selim lleri'nin Halit Ziya ve oğlu Vedad
üzerine geniş bir incelemesi yer ahyor. tncelemesinde,
Vedad'ın çocukluk, öğrencilik günlerinden, hariciye
memurluğuna uzanan ve 1937'de Tiran'da intiharıyla
noktalanan yaşamına ve Halit Ziya'nın bu kişisel açıdan
yola çıkarak yazdığı "Bir Acı Hikâye"ye toplumsal,
bireysel ve politik açılardan geniş yer veriyor îleri.
Ahmet Oktay'ın Sait Faik'i yaşam-yapıt, yalnızhğın
diyalektiği düzlemlerinden irdelediği "Kabul ve Red"i,
Gürhan Tümer'in "!lm-i Simya" incelemesi, Çelik
Gülersoy'un "Fenerbahçesi Mesiresi"nin dününü ve
bugünkü düzenlenişini dile getiren yazısı, Nezihe Araz'ın
Türk müziği ile ilintili anıları, Marquis de Sade'dan "Üç
Fabl", Mario Levi'nin bir hikâyesi, Atıf Yılmaz ve Halit
Refığ'le yapılan söyleşiler Argos'un 21. sayısınındiğer
ürünleri. Aynca bu sayınm biyografya bölümünde
Fransız şairleri Verlaine ve Rimbaud'nun ilişkilerinin
trajik serüveni yer alırken sanat bölümünde ise Fahir
Aksoy, Ali tsmail Turemen ve suluboya ustası Rudolf
von Alt'ın yapıtlan tanıtıhyor. Albüm bölümü ise
Salvador Dali'nin Mancialı Don Kişot desenlerine
aynlmış.
AnkaraTiyatro Şenligi
• Kültür Servisi — 2. Ankara Tiyatro Şenliği bugün
başlıyor. 13 mayısa kadar sürecek olan şenlik süresince
Devlet Tiyatrolan'nın 7 merkezinde sahnelenen oyunlar
izlenebilecek. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt
Kuruç, öncelikle bir tiyatro şenliğini kalıcı hale getirmek
istediklerini, önümüzdeki yıllarda özel ve amatör
tiyatroların da bu şenliklere katılımını sağlayacaklannı
söyledi. Guy Foissy'nin "Köpnıdeki Adam-Canlı .Yayın"
adlı oyunuyla başlayacak şenlik süresince, Tuncer
Cücenoğlu'nun "Kadıncıklar", Recep Bilginer'in "Yunus
Emre", Arbuzov'un "Söz Veriyorum", Neil Simon'un
"Güneş Çocuklar", Baranga'run "Kamuoyu" ve Mehmet
Baydur'un "Yangın Yerinde Orkideler" adlı oyunlar
sergilenecek.
'Eros ve Afrodit' sergisi
• Kültür Servisi — Ender Güzey'in "Eros ve Afrodit"
konulu resim ve objeleri 4 Mayıs - 4 Haziran 1990
tarihleri arasında Şişli Galeri Beytem'de sergilenecek.
1975 yıtında Münih Güzel Sanatlar Akademisi Resim,
Heykel ve Grafik bölümlerini bitiren Güzey, 1978 yılında
docent unvanını alarak sanat bölümü başkanlığına
getirildi. Ender Güzey, Almanya, Danimarka, Hollanda,
îsviçre, Malezya ve Fransa'da 43 kez sergi açtı. 1989
yılında Munih Şehir Müzesi, Berlin Gallery Pels-Leusden
ve Villa Griesbach, İzmir, Ankara ve İstanbul Vakko
galerüerinde sergiler açan Ender Güzey'in 35 resim ve
objesi Japonya'daki bir koleksiyoner tarafından satın
alındı.
Genç Sanat Günleri
• Kültür Servisi — Bakırköy Belediye Tiyatrosu ile
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın
ortaklaşa düzenledikleri "Genç Sanat Günleri" 18-31
mayıs tarihleri arasında Adile Naşit Kültür Merkezi'nde
gerçekleşecek. Konservatuvar öğrencilerinin piyano
dinletisi 18 mayıs, bakır üflemeli çalgılar dinletisi 19
mayıs, orkestra konseri ise 21 mayıs tarihlerinde saat
16.00'da izlenebilecek. Yine öğrencilerin sergileyeceği
"Kral Lear" 24-27 mayıs tarihleri arasında saat 15.00'te,
"Dikkat Köpek Var", "Ölüler Konuşmak îster" ve
"Kozalar" adlı üç kısa oyunun bir arada sunulacağı
gösteriler ise 29-31 mayıs tarihleri arasında saat 16.00'da
izlenebilir.
YÖNETMEN
ŞERİF GÖREN
1\fİH
KEMAL SUNAL ŞİVA GEREDE
(.11 MI K
SI/IN 1)1
HAkklMZ
MURAT İLKER
PERİN AYTAÇ
BÜLENT KAYABAŞ
KUTAY KÖKTÜRK
TAYFUN ÇORAĞAN
PENTA FİLI» 151 09 80 -149 57 05
3 MÜYIS PERŞEMBE GÜNÛ SON
BE^OGLUBEVOĞLU"51 32 40ı 12 00 - 14 15 - 16 30 - 19 00-itt.11
MUZEK FİLİZ ALİ
Moskova, Leningrad ve Kiev'den müzik ve müzisyenler üzerine notlar:
SSCB'de müziklî bîr gezintiAçıklık politikası, uzun
zaman ülkesi dışına
çıkamamış müzisyenlere
yaradı en çok. Yüzyıllar
boyunca çok acı çekmiş
Sovyet insanı hiç yaşama
sevincini yitirmemiş ve
hayata müzikle bağlanmış
çoğu kez.
Kısmette Zubin Mehta'nın Genel Muzik
Direktörlüğü'nü ve şefliğini yaptığı İsrail
Filarmoni Orkestrası'nı Moskova'da din-
lemek de varmış. tsrail ile diplomatik iliş-
kisi bulunmayan Sovyetler Birliği, muzik
ve müzisyenler aracılığı ile bu ilişkiyi do-
laylı yollardan canlandırma cihetinde iler-
liyor. tsrail Filarrnoni Orkestrası'nın yayh
çalgılar gruplarının yüzde doksan elema-
nı zaten Sovyeüer Birliği'nden tsrail'e goç-
müş MusevUerden oluşuyordu. Çaykovs-
ki Konser Salonu'ndaki dinleyicilerin yüz-
de doksanı da Sovyetler Birliği'nde ikatnet
etmeye devam eden Musevilerdi. Orkest-
ra üyeleri anavatanlanna, akrabalanna,
köklerine duydukları özlemle sarsılırken,
Sovyet Musevileri de nasıl etsek de biz de
kapağı ya lsrail'e ya da Amerika'ya atsak
özlemi içindeler.
Sovyetler Bırliği'ne ilk kez iki yıl önce
Lenıngrad'da gerçekleştirilen Uluslarara-
sı Çağdaş Müzik Festivali dolayısıyla git-
miştim. Açıklık politikasının coşkulu, ile-
riye yönelik umutlarla yüklü günleri yaşa-
nıyordu o zaman. Yetmiş ydlık suskunluk,
korku ve baskının kalkması bir anda in-
sanların yaşamlarını hafifletivermişti. Oy-
sa şimdi iki yıl önce gözlemlediğimiz bay-
ram havasının yerinde yeller esiyor. Açık-
lık poutikasıyla ortaya çıkan ve yetmiş yıl-
dır korkudan dile getirilemeyen kinler te-
ker teker hortlamakta. Tanıdığım ve ko-
nuştuğum insanların hemen hepsi aynı
noktada birleşiyorlar şu aşamada: "De-
mokrasinin kurallan açık seçik ortaya kon-
madan demokrasiye geçilmek islendi. Ya-
salarda, toplumsal duzende, ekonomide
büyük boşluklar var. Ve gitgide büyuyen
BAROK ÖNCESİ VE BAROK ÇAGl — Kemancı Tatyana Grindenko "Eski Müzik
Akademisi" adı>la kurduğu, otantik enstrıimanlarla Barok öncesi ve Barok çağının
Batı ve Dogu Avrupa miiziklerini çalan orkestrası ile dünyayı dolaşıyor. Bu orkest-
rayı İstanbullular önümüzdeki yıl dinleyebilecekler.
sorunların nasıl çözümleneceğini hiç kim-
se bilmiyor."
Patlamaya hazır bir yanardağın uzerin-
de yaşıyor sanki herkes. Ancak açıklık po-
litikası bol bol şikâyet edebilme, kıyasıya
her şeyi eleştirebilme özgürlüklerini getir-
miş beraberinde. Öte yandan, dışanya açı-
lan pencere, insanların gözünü birden ka-
maştırarak gerçekleri olduğu gibi görebil-
melerini engellemış bulunuyor şu anda.
Aşırı bir yabanci, özeUikle Amerikan, do-
layısıyla dolar hayranlığı sarmış ortalığı.
Dış dünya ile ilişki kurabümenin özlemi
yaşanıyor sürekli ve 'müzik' dışan ile iliş-
kiyi sağlayacak en sağlam 'pasaport'.
Leningrad'm ünlü Kirov Tiyatrosu (es-
ki Petersburg'un Maryinskiy Tiyatrosu)
Covent Garden Operası ve BBC ile şu sı-
ralarda Sovyetler Birliği'nde kullanılan en
populer deyimlerden biri olan "joint ven-
ture"ı, yani ortaklığı gerçekleştiriyor. Vis-
conti, Zeffirdli, Ingmar Bergman, Joseph
Losey'den sonra birkaç yıl önce ölen Sov-
yet film rejisörü Andrey Tarkovski de
"opera" rejisörlüğüne merak sarmış ha-
yatının son yıllannda ve 1982-83 mevsi-
minde Londra'daki Covent Garden Ope-
rası için Mussorgski'nin "Boris Godunor*
operasını sahneye koymuştu.
Şimdi bu dev prodüksiyon Leningrad
Kirov Tiyatrosu'na taşınmış durumda. Ar-
tık Tarkovski yok ama asistanları onu
aratmıyorlar. Sahne tasanmını Paris'te ya-
şayan bir başka Rus asıllı sanatçı Dvigubs-
k>, ışık tasarıraını da Bob Bryan gerçek-
leştirmiş. Boris'i ünlü 'Galli' bas Robert
Lloyd canlandınyor. Diğer rolleri, koro ve
orkestrayı Kirov operası sanatçılan üstlen-
mişler. Öperayı Kirov'un şimdiki patronu
Valeri Gergeyef yönetiyor. Tarkovski'nin
Kirov "Boris Godunof'unun tüm TV ya-
yın haklannı BBC almış durumda.
Açıklık politikası, uzun zaman ülkesi dı-
şına çıkamamış müzisyenlere yaradı en
çok. 1955 yılında Paris'te Margnerite
Long-Jacques Thibaud yanşmasını kaza-
nan Dimitri Başkirof örneğin, o gün bu-
gün bir daha adımını atmamıştı Batı'ya.
Türk sanatçılardan başarılı birplak çalışması
Halk şarkısı tadmdaElgar: In the South, Op. 50 - Ahmed Adnan Saygun: Viyola
Konçertosu, Op. 59 / Seslendirenler: Solist: Ruşen Güneş (viyola),
Londra Filarmoni Orkestrası, Şef: Gürer Aykal.
Gramophone dergisi, plak dünyasının en ile Balkan ulkeleri, Yakındoğu ve Kuzey
onemlı yayın organlarından biridir. Bu der- Afrika'da halk muziği araşürmaları yap-
gide çıkan plak eleştirileri müzisyenler için ü. (Yazar bu yarüış bilgjleri nereden aldı bil-
son derece önemlidir. Gramophone dergi- miyorum, ama Saygun, Bartok'la sadece
sinden iyi eleştiri alan sanatçımn piyasa Türkiye'de, Adana dolaylannda, Toroslar-
grafiği yükselirken, kötü bir eleştiri sanat- da folklor araştırmaları yapmıştı, onu bi-
çının kariyerinin sonmesine bile neden ola- liyorum...) Bu deneyim, bestecinin mem-
bilir.Gramophone'un nisanl990 sayısmda leketinin halk müzigi üzerine yoğunlaşma-
Türk sanatçılan tarafından gerçekleştirilen sına ve bu bağlamda opera, oratoryo gibi
bir plak, derginin genel tavrı göz önune alı- eserler yazmasına yol açtı. tlk kez 1978 yı-
nacak olursa hayli övücü bir eleştiri aldı. lında >orumlanan viyola konçertosunda ise
Schvvann Musica Mundi / Koch Inter- herhangi bir Türk özelliği öne çıkmamak-
national tarafından yapılan ve katalogla- tadır. Halk şarkısı tadı daha ziyade Bar-
ra giren bu plakta şef Gürer Aykal, Lond- tok'u andırmakta ve kullanılan muzik dili
ra Filarmoni Orkestrası'nı yönetiyor. Yıl- daha çok Avrupa post-romantizmini çağ-
lardır Londra'da yaşayan viyolacı Ruşen nşbrmaktadır. Besbelli külturlu ve renk ko-
Güneş de Adnan Saygun'un op. 59 viyola nusunda hassas bir kulağa sahip olan bes-
konçertosunu yorumluyor. tecinin viyola konçertosunu Ruşen Güneş
Gramophone dergisinin yazan eser, bes- büyük bir ustalıkla yorumluyor. Ruşen Gü-
teci ve yorumcu hakkında şu satırları ya- neş'in Britanya orkestralanyla surdürmekte
zıyor eleştirisinde: oldugu çok saygm kariyerini zaten müzik RUŞEN GÜNEŞ — Gramophone dergi-
"82 yaşındaki Türk bestecisi Ahmet Ad- çevreleri yakından izlemektedir. Guçlu to- sinde yer alan eleştiride viyola sanatçısı Ru-
nan Saygun, 1920'li yıllann sonunda Pa- nu ve cümle yapısında eriştiği artistik dü- şen Güneşin Saygun'un bestesini büyük bir
ris'te d'Indy ile çalıştı. Daha sonra Bartok zey tumüyle dikkat çekicidir." ustalıkla yorumladığı belirtiliyor.
Konser Salonu'nda mayıs ayıKültür Servisi — İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Re-
şit Rey Konser Salonu mayıs ayında oldukça hareketli bir prog-
ramla muzikseverlerin karşısına çıkıyor. Konser salonunda önü-
müzdeki hafta 4 ayrı konser izlenebilecek.
Groupe Vocal de France 7 mayıs pazartesi günü 20.00'de Po-
ulenc ve Brahms'ın şarkılarmdan oluşan bir repertuvarla kon-
sere çıkıyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Orkestrası-
nın "Gençlik Konseri" 8 mayıs salı günü 20.00'de izlenebilir.
Dmitri Goia'nın yöneteceği, klarnetçi Feza Çetin'in solist ola-
rak katılacağı konserin programnıda Mozart'm üç yapıtı var.
Festival Strings Lucerne, şef Rudolf Baumgartner yönetiminde
10 mayıs perşembe günü saat 20.30'da bir konser verecek. So-
list olarak Semra Griffiths ve Howard Griffiths (viyola) ile Pe-
ter Leisegang'ın (viyolonsel) yer alacağı konserde, Vivaldi'nin
"Dört Mevsim"i de sunulacak.
Gelecek haftanın son konseri Vital Margulis'in piyano resi-
tali. Sanatçı Bach, Schümann ve Scriabin'in yapıtlarıyla izleyiei
karşısına çıkıyor.
Konser Salonu'nda daha sonraki haftalarda da Kurt Weill 90.
doğum yılı konseri, I.Ü. Devlet Konservatuvarı Orkestrası'nın
konseri, The Rochus Street Ramblers Dixieland Caz Orkestra-
sı'nın konseri ile Serranito'nun topluluğuyla birlikte sunacağı
flamenko konseri de izlenebilecek.
Büyük bir yorumcu olduğu söylentileri do-
laşırdı kulaktan kulağa. Moskova konser-
vatuvarının efsanev i piyano ekollerinin ku-
rucularından Goldenweiser'in öğrencisi
olan Başkirof'un bu buyuk geleneği sür-
duren en önemlı piyanist olduğu müzik
çevrelerinde bilinirdi. 35 yıl sonra ilk kez
Ocak 1990'da Fransa, İtalya ve tspanya
turnesine çıkan Başkirof için Avrupa ba-
sını "Yaratıcı - Virtüoz Başkirof'un Za-
ferle Geri Dönüşü..." gibi başhklar atıyor-
du. Avrupa'da birden göklere çıkarılmak
Başkirof'un hiç de başını döndurmemiş.
Zaten çok çekingen ve alçakgönullu bir in-
san olan Başkirof için yeni kazanılan bu
un biraz da hüzün taşıyor beraberinde.
Belki de geç kalmış bir un olduğu için pek
sevinemiyor sanatçı. Bana tdil Biret'ı so-
ruyor. "Dünyada bir eşi daha bulunma-
yan biridir o" diyor. "Hak ettiği kariyer
patlamasını yapmayan biri de İdil bence"
diye devam ediyor. Dimitri Başkirofu
Türkiye'ye gelmeye razı etmek zor değil
ama programı 35 yıl sonra birden öyle sı-
kışmış ki ne yapacağını büemiyor. Bir yan-
dan Moskova Konservatuvarı'ndaki öğ-
rencileri, bir yandan yeni kazanılan ün ile
dünyanın bin bir köşesinden gelen çağrı-
lar onu biraz da bunaltmış. 1991 sonu ve-
ya 1992 başında îstanbul'da buluşmak
üzere anlaşıyoruz yine de.
Moskovah müzisyenler arasındaki akra-
bahk bağlan da hayli kanşık. Örneğin ünlü
kemancı Gidon Kremer, kendisi gibi çok
yetenekli bir kemancı ile evliymiş. Tatya-
na Grindenko ile. Kremer, Batı'ya göçünce
kabak Tatyana'run başına patlamış. O da
gider kocasıyla buluşur ve bir daha mem-
leketine dönmez diye bütün yurtdışı izin-
leri kalkmış yıllarca. Bu arada boşanmış-
lar. Gidon Kremer gitmiş, Başkirof un kı-
zıyla evlenmiş. Ancak BaşkiroFun kızı Gi-
don Kremer'in en yakın arkadaşlanndan
Daniel Barenboim'a kaçınca işler iyice ka-
rışmış.
Bu arada Tatyana Grindenko artık Sov-
yetler Birliği dışına çıkabiüyor ve solo kon-
serlerinin yanında "Eski Müzik
Akademisi" adıyla kurduğu otantik ens-
trümanlarla Barok öncesi ve Barok çağı-
nın Batı ve Doğu Avrupa müziklerini ça-
lan orkestrası ile dünyayı dolaşabiliyor. Bu
orkestrayı İstanbullular kısmetse 1991'de
dinleyecekler.
Viyola, keman kadar populer bir çalgı
olmadı hiçbir zaman. Her şeyden önce vi-
yola için yazılmış solo eser sayısı çok az-
dır. Son on yıl içerisindeyse viyolayı kon-
ser salonlarının en gözde çalgısı haline ge-
tiren Yuri Başmet için Sov7et bestecileri
birbiri ardından eser üretiyorlar. Alfred
Schnittke, "Viyola ve Yaylılar İçin Mono-
logue", Alexander Çaykovski "Başmet
Süif'i gibi başhklar koyuyorlar eserlerine.
Yuri Başmet, kendi adına kurduğu oda or-
kestrasıyla bu eserlerin yanında, besteci-
liği kadar viyolacılığıyla da tanınan Paul
Hindemith'in "Viyola ve Yaylılar için Ma-
tem Muziği" veya Britten'in ünlü İngiliz
viyolacı Frederick Riddle için bestelediği
"Lacrimae'sini de programlanna alıyor
hep.
Sovyetler Birliği'nde muzik, güzel mü-
zik sadece Moskova ve Lenıngrad'da ya-
pılmıyor tabü ki. örneğin Azerbaycan ve
Gürcistan'da birbirinden önemli müzisyen,
besteci ve orkestra şefleri yetişmekte. An-
cak merkezden uzak kalanlarin seslerini
kolay kolay duyuramadıklan da bir ger-
çek. örneğin Ukrayna'nın başkenti Kiefte
dinlediğimiz basları, tenorlan, sopranoları
unutmak olası değil. Ukraynalılar güzel
sesli insanlar, her fırsatta şarkı söylüyor-
lar. Koroları harika. Eski Rus veÇingene
Romanslanndan tutun da popüler ttalyan
aryalarına kadar her türden şarkı duymak
mumkun Ukrayna'da.
Sovyetler Birliği'ndeki müzik ortamını
böyle birkaç sayfa içinde özetleyivermek
zaten olanaksız. Yüzyıllar boyu çok acı
çekmiş bu insanlar ama hiç yaşama sevinç-
lerini yitirmemişler ve hayata müzikle bağ-
lanmışlar çoğu kez. Belki de bu yüzden ge-
rek bestecilerinin yaratılannda gerekse yo-
rumculann bu eserleri aktanmlarında dün-
yanın başka hiçbir yerinde rastlanamaya-
cak duygusallıkla karşılaşıyoruz. Ancak bu
duygusalhğın gözyaşı ve mendil duygusal-
lığı olmadığını hemen belirtmekte yarar
var. Kusursuz disiplınli eğitim ile erişilen
muzisyenliğin, gelenek ile geçmişe bağhlı-
ğı ve geleceğe yönelik akışı içindeki tüm
insanlık serüveni yaşamyor bu duygusal-
hğın içinde.
Paris'teyaşayan AHAtmaca resimlerini OrtaköyArtisan'da sergiliyor
Renklerle somutlaşan özyaşamSon dönem
çalışmalarında belirgin
bir 'soyuta yöneliş'
görülen sanatçımn
sergisi 7 mayısa dek
Artisan'da yer alacak.
NECMİ SÖNMEZ
PARİS — 1947 yılında Adana'-
da doğan Ali Atmaca, ressam ol-
maya kendi kendine karar verdi.
1970'li yıllarda Îstanbul'da ve
akademide arayışlannı sürdür-
dükten sonra okullann kendine
bir şey veremeyeceğini düşünerek
kendi kendine çalışmalarını sür-
dürdü. 1982 yılında Paris'e yer-
leşip kendine usta olarak kabul et-
tiği ressamları yakından tanıdık-
tan sonra Ali'nin resminde hissC-
dilir derecede birtakım gelişmeler
- değişimler başladı. Bu değişimin
eşiğinde yaptığı resimlerini halen
Artisan Sanat Galerisi'nde sergi-
leyen Ali ile tstanbul'a hareket et-
meden iki üç önce Paris'teki atöl-
yesinde konuştum. Bir yandan
günah çıkarma bir yandan da ger-
çekçi bir arayışın sancılarıru ya-
şayan Ali Atmaca, resimleri ve sa-
nat üzerine olan görüşlerini "açık
açık" belirtti.
— Paris'te daha önce yaptıgın
resimlerinde üzerine gittiğin bir fi-
gürasyon olgusu vardı. Renkli ve
neşeli hayaün izJerini taşıyan o re-
simlerinin uzerinde bu kadar dur-
SOYLT RESMİN DE DRAMI VAR — Ali Atmaca soyut olmayan kadar, soyut resmin de kendine öz-
gü bir dramı oldugunu belirtiyor. Sanatçı, "Dram bir resmin içindeyse bu kullanılan figürden ya da
renklerden değil, ressamın fırçasından gelen bir şeydir" diyor.
mamn nedeni nedir?
ATMACA — Çocukluğun, ye-
tişme tarzının birtakım dürtüleriy-
le resim yaptım. Çevremde gör-
düklerim, yaşantım uzun bir sü-
re beni etkiledi. îstanbul'da tek
başıma çalışırken de resim atölye-
lerinde çalışırken de bu eğilim de-
ğişmedi. Paris'e geldim, gördü-
ğıun oğrendiğim şeyler hemen res-
mime girmedi, girmiyor da. Pa-
ris'te açtığım bir iki sergimde de
söylediğin resimler devam etti. Bu
bir durağanlık. Ama başlangıcm-
dan beri yaşamımı resimle sürdür-
me ko^ulları içine girmiştim. Ye-
ni şeyler üretmede bu zorunluluk
kapıları tıkıyordu. Çünkü insan-
ların sevdiği bazıresimlenyapmak-
tan alıkoyamadım kendimi.
— Tüm bunlann değişmesi ge-
rektiğini ne zaman fark ettin?
ATMACA — Resim bence bir
yaşama biçimidir. Resim insanın
öz yaşamının renklerle somutlan-
masından başka bir şey değil.
Ressam gibi resim yapmayı sev-
miyorum.
— Bu yılın ilk aylannda gördü-
güm resimlerinde kesin kesin bir
soyutlama egilimi hâkimdi. Bu
eğilirain kaygılarını öğrenmek is-
tiyorum.
ATMACA — Bu bir estetik
kaygıdır. Bir olayın sanatsal hikâ-
yesi ile kendi gerçeği ayrıdır. Re-
simde figuratif olsun soyut olsun
"hikâye" ön plana çıktığında res-
min estetik kaygılarını ikinci pla-
na itiyor. Bazen resim görraeye
gelenler oluyor, dikkatimi çeken
şey, insanların kültürlü olsun, ol-
masın resim seçerken evlerine as-
mak için hikâyesi olan resimleri
seçmelerı oldu. İnsanlar hikâye-
ye bayılıyorlar oysa resmin ken-
disi başka bir yerde, bunun bir-
çok örneği var. Benim çalışma
tarzımda yeni değişikliklere git-
memin nedeni kaçınılmaz olarak
budur. Soyut resme kayışımın ne-
deni, resme olan gerçekçi say-
gımdır.
— Picasso'ya göre soyut olma-
yan resmin dram meselesi var. Se-
nin eslti resimlerinde çok yogun
olarak dramatizasyon vardı, so-
yut arayışlara girdiğin son çaiış-
malannda böyle bir sorunla kar-
şılaşıyor musun?
ATMACA — Soyut resmin de
kendi dramı vardır. Figuratif res-
me oranla daha da sonsuz özeUik-
le taşır bu dram. Yani olaya bir
ölçü koyamazsın soyut resim söz
konusu olduğu zaman. Siyalıa bo-
yanmış bir tuvalin dramı olağa-
nüstü dramatik bir resimden da-
ha yoğundur belki. Figuratif re-
simle soyutun sorunlari ayrı ay-
rı. Dram bir resmin içindeyse bu
kullanılan figürden ya da renkler-
den değil ressamın fırçasından ge-
len bir şeydir.
Erengönül
anılıyor
• Kültür Servisi — Ressam
Sabiha Erengönül,
ölümünun sekizinci yılında,
5 mayıs cumartesi günü saat
16.00'da İstanbul Belediyesi
Atatürk Kitaphğı'nda
düzenlenen bir toplantıyla
anılacak. Nur Nirven'in
düzenlediği toplantıya
konuşmacı olarak müzik
eleştirmeni Filiz Ali, ressam
Hale Sontaş, Sanat Çevresi
dergisinin sahibi ve yayın
yönetmeni Hamit Kınaytürk
katılacaklar Sanatçımn
yapıtlarından örneklerin de
sergileneceği toplantıda
aynca Zeynur Erengönül ve
Nuri Iyicil keman - viyola
ikilisi ile arp sanatçısı ,
Uğurtan Aksel (solo) resital
de verecekler. 1941'de
Üsküdar'da dünyaya gelen,
1967'de İstanbul Tatbiki
Guzel Sanatlar Okulu'nu
bitiren Sabiha Erengönül,
özgün baskı sanatının en
etkili temsilcilerinden
biriydi.
Vitez öldti
• PARİS (AA) —
Fransa'nın en ünlü tiyatro
topluluğu olan Comedie
Française'in yöneticisi
Antoine Vitez, dün beyin
kanamasından öldü.
Comedie Française'e 1988
yıhnda giren Vitez, daha
önce aktörlük ve
yoıîCtmenlik yapmış, 1960'h
yıllarda da Sn'.ü şair Louis
Aragon'un sekreterliğı
görevinde bulunmuştu.
Fransız Ulusal
Konservatuvarı'nın
Dramatik Sanatlar
Bölumü'nde öğretmenlik dc
yapan Vitez, 59 yaşındaydı.
'Bedava mı
Sandın'
• Kültür Servisi —
Bakırköy Belediye Tiyatrosu,
Dario Fo'nun yazdığı, Oğuz
Aral'ın sahneye koyduğu
"Bedava mı Sandın" adlı
güldürüyü 4 mayıstan
itibaren 3 hafta için cuma,
cumartesi, pazar günleri
Beyoğlu Karaca Tiyatro'da,
sergileyecek. Oyun 20
mayısta saat 20.30'da Şehir
Tiyatroları Musahipzade
Celal Sahnesi'nde
Haydarpaşalılar Derneği
yararına düzenlenen gecede
de sergilenecek. "Bedava mı
Sandın" 5 hazirarulada . , (
ENKA Kültür ve Sanat
Festivali'nin açıhş oyunu
olarak Sadi Gülçelik Tesisleri
Açıkhava Tiyatrosu'nda
sunulacak.
Şiir söyleşisi
• Kültür Servisi — Kadıköy
Gençlik Kitabevi'nde 3 mayıs
perşembe günu düzenlenecck
"Şiirimizin Topluma
-Etkileri" konulu söyleşiye
konuşmacı olarak Afşar
Timuçin, Aydın Hatipoğlu ve
Eray Canberk katılacaklar.
Gazeteci - yazar Yüksel
Yazıcı'nın yöneteceği söyleşi
saat 16.00'da başlayacak.
'Geyik
Muhabbetleri'
• Kültür Servisi — Cihan
Demirci, mizahi
denemelerini "Geyik
Muhabbetleri" adını verdiği
bir kitapta topladı. Güneş
Yayınları'ndan çıkan
"Geyik Muhabbetleri"
kitabını "Dünyanın en
tepkisiz toplumuna
tepkilerimle" sözüyle sunan
Cihan Demirci, bugüne dek
pek çok mizah dergisinde
ve gazetelerin mizah
eklerinde karikatüristlik ve
mizah yazarhğı yaptı.
Demirci, "Geyik
Muhabbetleri"nde sosyal
demokratlardan Brezilya
dizilerine, ozon
tabakasından irticaya, pek
çok konuya değiniyor.
UGUN
• Avusturya Kültür
Ofisi'nde konser Prof.
Saim Akçıl yönetiminde
Mimar Sinan Üniversitesi
ve tstanbul Üniversitesi
öğrencilerinin konseri saat
18.00'de izlenebilir.
• İspanyol profesörden
konferans Prof. Dr.
Victor Morales Lezcano,
saat 11,00'de Edebiyat
Fakültesi Kurul Odası'nda
"1854-1941 Yılları
Arasında Doğu Sorunu"
konulu bir konferans
verecek.
BİLSAK'TA
BUGÜN
2 Mayıs Çarşamba
19.00 SEMİNER:
Makrobiotik: Uzakdogu
Melodlanna göre yüı tanısı.
Nevzat ERBAY.
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
B1LSAK herkese açıktır.
BILSAK Sıraselviler, Soğancı
Sok. No: 7 CIHANGlR 143
28 79-143 28 29