Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 MAYIS 1990
Aııarsi ve Devletinurşı
idcYeniden \ apılaıuııası
Toplumsal armoninın boylesine bozulduğu ulkemızde, ulusal
uzJaşmanın ve onun uzantısındaki banş ortamının geri getirılmesi, son
zamanlarda sıkça yinelendiği gibi salt bir erken seçimle olanaklı
kılınamaz. Sorunun çozumu, topluma ozgurluklerini geri verecek yeni
bir anayasa uzerinde sıyasal partilerin oybirliğine ulaşması, bu
doğrultuda devletin tum kurumlarıyla yeniden yapılanmasının
gundeme getirılmesi ve erken seçimin bu bağlamda ele alınmasından
geçmektedir.
Prof. Dr. CAHİT CAN A.Ü. Hukuk Fakultesı
Hııkuk, toplum düzenını sağlamak, sosyal gerek-
sınımlen karşılamak, bıreylerın davTaruşlarını on-
görulebılır kılmak ve en önemlısı, adaletı gerçek-
leştırmek ıçın vardır Bıreyler hukukun gereklerı-
ne boyun eğerken, hukuka karşı gelraelen sonucun
da karşılaşacakları yaptınmlann önleyıcılığı kar-
şısında dzgurluklennın bir bölumunden gönullü
olarak vazgeçerler Çünku bılırler kı bir başkası-
nın özgurluğünun başladığı yerde bıten kendı öz
gurlüklerı, sırurlı olsa da devletin güvencesı altın-
dadır _ _ _ _
Consensusün varlığının ilk koşulu
olarak meşnıiyet
Toplurnsal yajamın yukarıda özetlenmış oldu
ğu bıçımde sürup gıttığı toplumlarda, turlü yok
sunluklar nedenıyle bıreylenn \ar olan duzenın ön
gorduğu kurallara aykırı davranışları, bazı sosyal
bılımcılerın kuramsal duzeyde ele aldıkları "ano-
mı", "sosyal duzensızlık", "sosyal bozulma" kav-
ramlarıyla açıklanabılır turden olabılır Hatta ıçe-
nsınde hıçbır suçun ışlenmedığı toplumlar anormal
olarak nıtelendınlebılırler, çunku böyle toplumlar-
da geleneksel kurallann ağır baskısının her türlü
değışme ve gelışme olanaklarını da engelledığı dü
şunülur Ancak ulkemızde bugün yaşanrnakta olan
huzursuzluk ve anarşı eğılımı, sı>asal nıtelığı ağır
basan konumuyla, özellıklerı yukarıda belırlenmış
bulunan marjınal bir bozulma ya da sıradan bir du-
zensızlıkten çok farklı bir görunumdedır Bu gö
runumun, toplurnsal yaşamı henuz hıçbır düzene
bağlanmamış, her bırevın bir başkası ıcın potansı-
yel bir tehhke oluşturduğu ve herkesın başkalan
na kuşkuyla baktığı "doğal yaşam" dönemını çağ-
nştırdığı göze çarpmaktadır Barbarhk duzeyınden,
sıyasal toplumun oluşturulması aşamasına geçış su-
recını açıklamak amacıyla düşunurlenn sözunu et-
tıklerı "sosyaJ sözleşme" ya da ternel uzlaşma, hu-
kuk duzemne geçısın de başlangıcı sayılır Kısaca,
sıyasal toplum kurulmazdan önce hıçbır güvence-
ye sahıp bulunmayan halk, güvenceye kavuşmak
amacıyla özgurluklerının bir bölumunden \azgeç-
mekte, bu bağlamda haklannı, ternsılcılerı aracılı-
ğıyla kullanmaya razı olmaktadır Devletın egemen
lığı kavramının açıklanması doğrultusunda
yonelen-yonetûen ıhşkılenne de açıklık getıren sos
yal sözleşme ya da temel anlaşma varsayımı, halk
ıle yönetıcılerı arasında bulunması gereken uzlaş
manın (consensus) değerını vurgulaması açısından
özel bir önem tasımaktadır
Genel anlamda meşruıyet, halkın onayı doğrul-
tusunda sıyasal ıktıdara teslım edılmıs olan ve ık
tıdarın gücünü perçınleyerek amaçlarını da belır-
le>en yasama, yurtitme ve vargı ışle\lerının temel
anlaşmava uvgun olarak ve halkın gereksınmele-
rıne vanıt verebılecek bıçımde kullanılması zorun
luluğunu dıle getınr Başka bir de>ışle ıktıdar, meş-
ruıvetınm sureklılığıru, bu ışlevlerı, halkın beklen-
tılerıne uygun bıçımde ve "olması gerektığı gıbı"
kullandığına ıbşkın ınancın süreklılığıru koruyarak
sağlayabılır Örneğın bir yasa, yasama organı ta-
rafından çıkarılmış olmasına karşın "meşru" go-
rülmejebılır Bu bağlamda meşmıyetın ölçüsu, >a-
sanın ıçerdığı -ıçermesı gereken- değerlere bağlı bu-
lunmaktadır Özetle, akla, ahlaka ve yönetenlerle
yonetılenler arasındakı temel anlaşmanın gerekle-
nne aykırı yasalar, ıktıdarın meşruıyetıne karşı du-
vulan guvenın sarsılması, gıderek yok olması so-
nucunu doğurabılırler Orneğm, ülkede yasayan her
yurttaşın tek kulağının kesıleceğını öngören yasa,
ancak onu çıkaran organın yasalaştırma yetkısıne
sahıp olması açısından yanadır, ama meşruıyet ıçer-
memektedır (Hukuk tarıhınde bu tür yasaların sa-
yısının azımsanamayacak ölçüde bulunduğu görtı-
lur) Meşruıvetıne gölge düsen vasalar her zaman
bu kadar açık bır aykınlığı dıle getırmıyor olabı-
lırler Ancak temel uzlaşma doğrultusunda ıktıda-
ra, dıledığı zaman (seçimle) geri alabıleceğı türden
yetkıler veren halk, kendısıne bu olanağı sağlayan
seçım sıstemının artık gerçek ıradesını vansıtmaz
duruma dönuştürulduğU ızlenımı ıçıne gırdığınde
ya da mevcut ıktıdarı kısa dönemde ışbaşından
uzaklaştırmak olanağını yıtırdığıne ınanmaya bas-
ladığında, hem sıyasal ıktıdar hem de özellıkle top-
lum açısından tatsız bazı gelışmeler ortaya çıkacak
demektır
Anarşi ortamının koşullan
Bu gelışmelenn en başında, çok merkezlı ıktıdar
ya da seçenek ıktıdar arayışı bıçımınde özetlenebı-
lecek olan ve muhalefette bulunan sıyasal partıle-
nn mücadelesırun yetersızlığme ve etkısızlığıne ınan-
mış grupçuklann türemesı gelır Halk ıle sıvasal ık-
tıdar arasındakı uzlaşmanın yukarıda özetlendığı
bıçımde bozulduğu, ıktıdarın, ardındakı halk des-
teğını yıtırdığıne ınanıldığı dönemlerde, alternatıf
ıktıdar oluşturma hakkıru kendınde görmeye bas-
la>an marjınal her grup ya da her bırey kendı ıru-
sıyatıfine ve kendı gıicüne dayanarak, başka bır de-
yışle "ıhkakıhak" yoluna gıderek, var olan (ama
var olmadığına ınanılan) otonteyle -kendı anlayışı
doğrultusunda mucadeleye gırer
Otonte boşluğunun doğduğu bu aşamada artık
ozgür olan toplumun bütünü değıl, yalnızca kendı
gücune (sılahına) guvenen ve terörıst olarak adlan-
djrılan kışıler ya da gruplardır Mevcut düzenın hıç-
bır kuralını tanımayan bu yenı ıktıdar arayışçıla-
n, kendılennı sonuca ulaştıracağına ınandıklan her
eylemı meşru görmeye baslayarak sılah gereksınım-
lerını karşılamava gonullü olan dış yönlendırıcıle
nn emnne gırmeye de hazır bır konuma gelırler
Aslında hıç kımse tarafından venlmemış mutlak ve
sınırsız bır ozgurlüğü, ulkenın ıçınde bulunduğu ko-
şullann getınp dayattığı son seçenek olarak yorum
layan bu kışıler, çoğu kez bıreysel bır çıkann pe-
şınde koşmadıklan, bır ılke, bır ınanç ya da ıman
adına yasamlarını ortaya koyduklarına, eylemle-
rının acıklı sonuçlan karşısında bır "vıcdan
muhasebesı" yapmak yukumlüluğünden de kurtul-
duklarma ınanırlar
Ulusal uzlaşma için...
Ne var kı teronstın kendıne mal ettığı bu temel-
sız özgürluk ıle toplumun özguriuğu ve demokra-
tık hakları bırbınyle ters orantıLdır Baska bır de-
yışle toplum üyelennın demokratık hak ve özgür-
lüklenne sahıp olduğu ve bu doğrultuda kolektıf
bır mutluluğun ortaklaşa yaşandığı dönemlerde hal-
kın sağduvusu teronzmı dışlamaktadır Bu sağdu-
yu demokrasıye geçıldığı gUnden bu yana yapılmış
olan tüm seçım sonuçlannın göstermış olduğu gı-
bı -toplumurauz tarafından- ortaya konulmuş bu-
lunmaktadır Ancak bugün büyuk çoğunluk ken-
dını pahaklık, enflasyon, gecım sıkınnsı gıbı neden-
lerle ekonomık özgürlüklerınden, verdığı oylann
gerçek ıradesıne uygun yönde değerlendırılmemış
olması nedenıyle de sıyasal özgürlüklennden yok-
sun görmektedır
Toplumsal armoninın böylesıne bozulduğu ulke-
mızde, ulusal uzlaşmanın ve onun uzantısındakı ba-
rış ortamımn gen getınlmesı, son zamanlarda sık
ça yinelendiği gıbı salt bır erken seçimle olanaklı
kılınamaz Sorunun çözümü, topluma özgürlükle-
rını gen verecek yenı bır anayasa üzennde sıyasal
partilerin oybirliğine ulaşması, bu doğrultuda dev-
letin tüm kunımlanyla yenıden yapılanmasımn gün-
deme geunlmesı ve erken seçımın bu bağlamda ele
alınmasından geçmektedir Olgusal gerçeklığın ko-
numuna baktığımda bu dıleklenme (acı da olsa) ben
de gülümsuyonım Ancak bu kapsamlı yaklaşım
dışındakı tüm çabalar Nasrettın Hoca'nın saman-
lıkta yıtırdıgı yuzüğünu neden bahçede aradığıru so-
ranlara, samanlığın çok karanlık olduğunu söyle-
mesını anımsatmaktadır
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
On Yıl Önce ve Sonra...
Köşe yazarları da 'mal bıldırımı'nde bulunacakmış Öyle ya,
herkesı mal bıldırımı yapmaya çağıran bızler nıye aynı koşullara
uymayalım? 1yı bır şey bu Mademkı bır gazetenın belırlı bır kö-
şesınde her gün duşüncenı yazıyorsun, öyleyse toplum karşı-
sında bır sorumluluk yüklenmış sayılırsın, o zaman okurlar da
yanı toplum da senı daha yakından bılmek ıster, ktmsın, nesın,
neyın var neyın yok evını, bahçenı, bankadakı paranı nereden
buldun?
Kırk yıllık bır köşe yazarı olarak buna bır ıtırazım yok Hatta
yararlı bıle buluyorum gazete sahıplerının, genel mudürlerının,
yazı mudürlerının, bölüm şeflerının, süreklı yazarlarının mal bıl-
dırımınde bulunmalarını
Yalnız katılmadığım bır şey var O da bu bıldırımlerın kapalı
tutulması Yanı sız bır kâğıda yazıp ılgılılere —daha doğrusu
Malrye şubelerıne— vereceksınız, her şey orada kalacak Ka-
muoyu neyınız var neyınız yok bılmeyecek Edınmış olduğunuz
evler, arsalar, hısse senetlerı yıne de halktan, okurdan gızlı ka-
lacak Bunlan ancak ıktıdarı elınde tutanlar bılecek
Ooğal olarak yalnız gazetecıler değıl, tum devlet görevlılerı,
mıltetvekıllerı beledıye başkanları uyelerı bakanlar başbakan
cumhurbaşkanı da mal bıldırımı verecek Bugune dek verme-
dıler mı
9
Nıye vermedıler kı' Polıtıkaya atılıp bır goreve seçtlen
kıştnın ılk ışı mal bıldırımı yapmak olmamalı mıyöû Adam, 1983'te
seçılmış o sırada pek bır şeyı yokmuş aradan yedı yıl geçıyor,
bır de bakıyorsunuz şırketler, koşkler, yatlar vb Nereden, nasıl
oldu bütun bunlar^ Şımdı mal bıldırımı verecek, ama geçmışte
sağladığı kazanımlar unutulup gıdecek, öyle mı?
Bundan sonra venlecek mal bıldırımlermın önemı pek yok Bu
ışlem gerıye donûk olmalı Hıç değılse son on yılı kapsayacak
bır nıtetık kazanmalı 1980 de neyınız vardı, 1990'da nelerınız var?
Hem yalnız sızın değıl, eşınızın, oğlunuzun, kızırıızın hatta da-
madınızıni Hepsı hepsı yer almalı bu bıldırımde Bütun bu taşı-
nır taşınmaz malların, mulklenn nereden, kımden kaldığı da açık-
lanmalı Mal bıldırımının yararı —varsa bır yararı— ancak böyle
genış kapsamlı, son on yılı ıçeren bır nıtelıkte olmalı
Demokrasılerde her şey açıktır Ama ben bugune dek gazete
yazarlannın, gazete yönetıcılerının böyle bır mal bıldırımı verdm-
lerını bılmıyorum Mal bıldırımı ancak devlet hızmetınde olanla-
rın, ya da parlamentoya seçıtenlenn bulunmaJarı gereken bır dav-
ranıştır Serbest çalışan kışıler neden mallannı mulklerını dev-
lete bıldırmek zorundaolsun' Bır kışıden böyle bır bıldırım ıste-
menın anlamı, o kışının seçıldığı ya da atandığı gorevde kendı-
ne yararlı bır takım ışler çevırmesını onlemeye yonelıktır Gücün-
den yararlanıp özel çıkarlar sağlamasın, sağlarsa ıkıncı bır bıl-
dırımle aradakı fark ortaya çıkabılsın dıye
Ama köşe yazarları yazı mudurlerı gazete sahıplen devlet gö-
revlısı mı kı onlardan da böyle bır bıldırge alınıyor? Işın bu yanı
bıraz karışık ve anlamsız, ama ben bızlerın de böyle bır bıldır-
geyı devlete sunmamızda bır sakınca görmuyorum Verelım ıs-
tenen hesabı, açık alınla, tam bır yüreklılıkle Kbrkacak ne var^
Daha önce başta Bay Ozal, ardından yedı yıldır ışbaşında bu-
lunan tum ANAP ılen gelenlerı son on yılın hesabını açıklamalı-
dıriar» 1980'de nelen var, nelerı yoktu şımdı nelerı nelerı var, ken-
dılerımn aılelerının yakınlarının Doğal olarak Sayın Evren ve
dort arkadaşının, 12 Eylül'den sonra ışbaşında bulunan herke-
sın
O zaman goreceksınız on yıl once sıfır noktasından yola çı-
kanlar on yıl sonra hangı aşamalara varmışlar^ Goreceksınız
dıyorum, busöz gelışı Bu bıldırgeler halka açıklanmayacakmış
Yıne kımse bılmeyecek, oğrenemeyecek on yılda kımlerın mıl-
yarder olduğunu Denecek kı neye yarar o zaman böyle bıldır-
gelerın alınması
7
Iktıdar başındakıler kendı durumlarını gızle-
yecekler ama başkalarının durumlarını öğrenmış olacaklar Bu-
na alaturka kumazlık demezler mı
7
TBMM'de güçlu bır muhalefet olsa ıçtenlıklı bır muhalefet gru-
bu bulunsa bu mal bıldırımı konusunu delık deşık ederdı Ne
demek bıldırgelerın halktan gızlenmesı'' Demokrası açıklık re)i-
mı ıse halktan hıçbır şey gızlenmemelı Iktıdarı ıle muhalefetı
ıle basını ve ış çevrelerı ıle gıderek tum yurttaşlan da kapsayan
mal bıldırımı kampanyası başlatılsın, ama bu bıldırgelerde yer
alan bılgıler kamuoyuna açık tutulsun Gazeteler yazabılsın, du-
yurabılsın MaJıye şubelerı lısteler halınde asıp gözler önüne se-
rebılsın Gerçek bır mal bıldırımı böyle olur Boyle olunca da bır
anlam bır değer kazanır
GAMEDA'DAN DUYURU
Şırketımız ANKARA BÜROSU'nun telefon numaraian
1 Mayıs 1990 tanhınden ıtıbaren değışmıştır.
Eski Yeni
341 26 91
341 26 93
342 11 21
342 11 22
342 11 23
342 11 24
Lutfen not alın
POLAR
Bıçak, 72 standart
SATILIK
9 (1) 520 75 30
Türkî> e ve SHP
9
nin Sarumluluğn
Sosyaldemokrat Halkçı Parti ust yonetimi ve milletvekilleri,
bu sorumluluğa ortak olmadıklarını "tavır alarak"
gostermelidirler. Eğer tavır almak ANAP'ı TBMM'de yalnız
bırakmayı gerektirecekse bu dahi yapılmalıdır.
Dr. UĞUR CİLASUN SHP Eski Ankara İl Başkanı
Ulkemızde son günlerde ılgınç, ılgınç olduğu
kadar kötü, kötü olduğu kadar karamsarhk
verıcı olaylar yaşanıyor Devlet, gencılerın
(munecılerın) elıne geçıyor Sansur ve yargı
sız surgun cezası hukuk sıstemının bır parça
sı halıne getınlıyor Cumhurbaşkanı, anaya
sadakı yetkılennı kendınce vonımlayarak Çizgı
dışı bır başkanlık sıstemını "de facto" yerleş
tırmeye çalışıyor
Olaylarm öncesı daha ılgınç Cumhurbaş-
kanıî'Devlet tehlıkede" dı>erek SHP ve DYP
genel başkanlarını Köşk'e çağınyor Bazı mıl-
letvekıllerının dokunulmazlığının kaldınlma
sını ve ıdam cezalannın ujggulanmasını öne-
rıyor Önerısı, muhalefet tarafından reddedı-
lı>or Sonrasında daha önce sözu edılmeyen
surgunler, sansurlerden söz edılıyor
Toplumda tık yok Topluma öncüluk ede-
cek muhalefet partılerı suskun, gözlemede.
Parlamentoda grubu bulunan ıkı büyuk par-
tıde "Isevı" bır tavır var Tokadı yıymce, öbür
yanağını çevıren, toplumun günahlannı omuz-
lanna vükleyen ve toplumun gOnahlarından
kurtuluşu ıçın kendı ayağı ıle çarmıha gıden
Hz tsa'nın tavn gıbı bır tavır Oysa bana gö-
re toplumun büyuk bır kesımı (en az yuzde
21 80'ın dışında kaJan) "meşru müdafaa"da.
Azınlık çoğunluğa hükmedıyor Hukmetmek
ten öte saldırı>t)r Toplum savunmasını nasıl
yapacak' Tabu kı uyesı olduğu, oy verdığı sı-
yasal partıler elıyle Gel gör kı onlarda da tepkı
hızı çok duşük Saldın, yukarıda da dedığım
gıbı "tsevı" bır ıçıne kapanmayı getırıyor Bu
yazıda da devırumsızlığın, bu ataletın SHP açı-
sından nedenlennı kendımce ırdelemek ıstıyo-
rum
"Duyarlı" olmak ıle "sorumlu" olmak ara-
sında bıçak sını kadar bır fark var Bır konu-
da duyarlı olmanın o bıçak sırtı sınınnı aştı
ğınızda sorumlu olmak duygusuna kapılma-
mak olanaksız. SHP kuruluşu ıle geleneğı ıle
programı ıle ve kadrolannın çok büyük çoğun-
luğu ıle bazı konularda duyarlı örneğın, unı
ter devlet konusunda duyarlı Mısak-ı Mıllı sı-
mrlan ıçın duyarlı Ülkede demokrasının ku-
rulması ıçın duyarlı Asken müdahaldere karşı
duyarlı Bu duyarlılıkta da çok haklı SHP'yı
"bıam partımız" yapan unsurlardan bın de
bu duyarlılık
Fazla sorumluluk
sorumsuzluktur
Duyarlılığı abartırsanız, sorumluluk duygu-
su ağır basmaya başlar Ülkeyı yönetme, ıktı-
darın görevıdır Bunun sorumlulukları da on
lann omzundadır. Muhalefetuı, ıktıdardan
fazla sorumluluk' duyması beklenebıhr mı?
Ülkede ısyan varsa, onu bastırmak görevı de
sorumluluğu da ıktıdanndır Anarşı varsa ge-
ne öyle, enflasyon varsa gene öyle. Ülkede bır
asken darbe olasılığı varsa, onu engellemek
>etkısı de görevı de sorumluluğu da ıktıda-
nndır Muhalefet bu konularda ıktıdara, an-
cak duyarhhğı ölçüsunde yardımcı olabılır So-
rumluluğu -en azından bır bölümunu- yükle-
nerek değıl
SHP'nın bütun bu olup bıtenler karşısın-
da, eylem ıçınde güçlu bır muhalefet partısı
görüntüsu çızememesının temelınde kanımca
bu yatıyor Duyarhlığın, gereksız bır bıçımde
sorumluluğa dönüşmesı, hareketsızlığı bera-
berınde getınyor
Fazla sorumluluk, aslında sommsuzluk de-
mektır Sorumluluğun artan yuku, "şunu ya-
parsak ülkenın başına şu gelır, bunu yapar
sak bu gelır" dıye düşündurmeye başlayınca,
ortaya derın bır eylemsızlık çıkar Eylemsız
olununca sorumluluk gerektıren hıçbır şey
yapmamış olursunuz Yani sorumsuz olursu-
nuz
Bu noktaya varmak ıkı şekılde olur Bırın-
cısı farkına varmadan tkıncısı de bılınçle bu
tercıhte bulunularak SHP üst yönetımı par-
tının halk arasında, demokratık eylem ıçerı-
sınde, tutarh-güçlü bır görüntü vennesını aca-
ba farkına varmadan mı beceremıyor, yoksa
duyarlılık ıle sorumluluk arasındak çızgıyı bı-
lınçlı olarak mı geçıyor
9
Ne de olsa eylemsız-
sorumsuzluğun kendınce bır rahatı var
Bu sorunun yanıtını okuyucuya bırakıyo-
rum.
Ülkeyı yönetememenın sorumluluğu
SHP'nın değüdır Anarşının, enflasyonun, bo-
lücülüğün önlenememesının, ışçı haklarının
kısıtlanmasının, hapıshanelenn fıkır suçlulan
ıle dolmasının, sürgünün, sansürün, ülkenın
dışarıda ıtıbarmın sıfırlanmasının, borç bata-
ğının, ışkencenın, ufukta bır darbe varsa, dar-
benın sorumlusu SHP değıldır
Sosyaldemokrat Halkçı Partı ust yönetımı
ve mılletvekıllerı, bu sorumluluğa ortak olma-
dıklannı "tavır alarak" göstermelıdırier. Eğer
tavır almak ANAP'ı TBMM'de yalnız bırak-
mayı gerektirecekse bu dahı yapılmalıdır SHP
benımsemedığı, ülkenın, vatandaşlarının za
rarına gorduğu her u>gulamayı, doğacak so-
nuçların sorumluluğunun halk desteğıne sa
hıp olmayan bu ınsanlarda olduğunu bağır a
bağıra ılan ederek, demokratık eylem bıçım-
lerının her türlusunü kullanarak ülke günde-
mıne taşımalıdır Demokratık eylemlerde ya-
ratıcılığın sının yoktur Bunu Türk ışçısı ge-
çen yıl yasama geçırdığı bm bır çeşıt zanf ey-
lemle bır kez daha kanıtlamıştır SHP var olan
potansıyelı ıle kanımca dünya demokrası ta-
nhıne geçecek pek çok uygulamanın öncüsü
olabılır Tabıı eğer, partı yönetımı, duyarlık
pzgısmden fazla sorumluluk - sommsuzluk
çızgısme bılınçle geçmedıyse'
HERŞEY DAHİL
ShaffaS 97S.-
4hafta*115a-
HERŞEYDAHH
3haftaS1130.-
4hafta«131S.-
HERŞEY DAHİL
3 hafta S 102S.
4hofta*1220
HERŞEY DAHİL
3 hafta 5 960.-
4 hafta «113a-
ÇOCUK
ÜMNOKUlMMSiBf
Dınle>Tn bnol un ezgılerıru'
Şur dılıne sa>mlı
degısık bır sanala ıle Itarsdasacaksouz
Şuiran Kurdakul
•Takıadı mtmlakiOaiıyiar
GÖLKÖY/BODRUM "
OT£l • •
Bodntm da her memm guzeldır
Vestz denızın hemen kmutuia konformh
koınıkwcriıçı\le \ınnıtak brrre\ı\te
(ıiızeHıklerte dolıı hıızurhı hır mııl nln onanı Uırfen bızı annım
İLK 8AHAR VE \ M REZERVASYONLUUMIZ ÖZEL FİY VTLAR1A BVSLtDI
• Odalarda miKİk vavını telefon de\amlı «cak «u
• \çılı ve kapatı rclaurant • Kahvaltı w ça\ «atlen ıçm ozel !era>.
Kativalııda açık bufe • Ozel gunejlenme terası • Teras Bar-Gardcn Bar
• Denız aklmlelerı • O-4 Yaş grubu çocuklar ucrelM2
4 12 yaş grubu çocuklara '\ 5(1 ındınm
rtainnı Vonusteî «!•• Kul > ı ' t Şee s an «11 BOOfiUM MU6LA 484001
Te 9|6U 3486 Fs« 6141 6351 »le< S^SCbaolt
BJtanOM GM-oy3oO.TiMi.5l! 48'a
3) Te-I - 011 440S4
GELİN GİBİ
• Çağlayanın Akkopüğunden Duvağı,
• Hıç Bozulmamıj Havası,
• Akan Dereden Içılen Buz Gıbı Suyu,
• Canlı Alabalıkları,
• Turkıye'de Tek, Dunya'da Ikıncı DoğaJ Oksıjen
Çadırı,
BENT OTEL'de
geçıreceğınız bır hafta sonunu unutamayacaksınız
Altın Oluk 671/61070-61553
KAMUOYUNA
Özgürlûklenn alabıldığıne genışledığı çağdaş dünyamızda
141-142-163 gıbı çağ dışı maddelenn ulkemızde ınsanların
düşûncelenne hâlâ yasak koyma ışlemını yapıyor olması
utanç vencıdir
Düşüncelerınden dolayı cezaevtennde tutulan N Sargın
H Kutlu I Beşıkçı'nın derhal salıvenlmesı ve ceza
yasasındakı bu antıdemokratık maddelenn kaldınlmast
mücadelelerını desteklıyoruz Ayrıca 1 Mayıs tüm
emekçılere kutlu olsun
Bursa'dan bir grup demokrat adına Kemal Ekincl,
Osman Degirmenci, Aytekln Gürier. Nurettfn Turgut,
Adnan Onurmen, Fusun Gursoy, Servet Ersoy, Şadi
Özdemir, Hikmet Demır, A Hadı özmen, Ahmet
Özdemir, Ahmet Selçuk, Muhittın Korucu, Av Şükrü
Uyar, Mıktad Yıldız, Coşkun Bulgan, Av. Hasan Iroz,
Necdet Cıne, Saffet Pekdemir, ömer Ateş.
•
H R A C A T
konusunda vetıştirilmek uzere
I Y I
biJen
Tel
I N G I L I Z C E
elemanlar alınacaktır.
513 35 10 (16 hat)
ÜNAL CİMİT
Seramık Heykel Sergısı
TOPRAGI SEVGİLEDİM
Metrcmol Galerısı MERSIN
3 18 Mayıs 1990
"İçel Sanat Kulübû"
AU-PAIR• 17-27 Yosarosılho
mezunu «NÇ BAYANLAft
• Soçkln b»r olocte
• Anneye yordvna oiarak
e n a z 6 a y yasayıp
İNGİÜZCEVI yerlndö
öğrenmek ve gelfttrmek
İSTİYORSANIZ
REHKRİNİZ OLABİÜRİZ
ÜSANOKUUARI
ACENTESt FEFAA.;
1361380-13618^ >
Sürücü Kursu
Kadıköy 3360206
3360279
3491824
3491825
K. Maltepe 3522421
Erenköy 3637786
3593063
PENCERE
Acele Satılık...
Son çeyrek yuzyılda Türkıye'de toplumun dokusu nasıl değıştı?
Yerleşım düzenıne gore ınsanımız dörde ayrılabılır mı?
Kentlı
Kondulu
Kasabalı.. -
Köylü
Gun geçtıkçe kentleşme ağır basıyor, ama kent kent değıl kı,
kocaman bır koyi Nıçın köy7
Çünkü altyapıdan yoksun bır kent,
ıster 3 mılyonluk olsun, ıster 5 ya da 10, buyük köy sayılıyor Kent
yer üstundekı göruntusuyle_ anlam taşır ama yerın altında ör-
gutlenmemış ve çağdışıdır Ülkemızın büyük kentlerının çoğu bı-
rer büyuk köydür, her gün sabahtan akşama anababa gününün
yaşandığı kargaşa odaklannda ınsanlar dıdışe dıdışe tükenırler,
ne hantası vardır kentın ne planı1
Nasıl olsun kı'' Göçmen
akınları varoşlarda her yıl yenı kasabalar oluşturuyorlar, yenı ge-
lenlerle daha önceden gelıp yerleşenler üst üste katmanlaşıyor-
lar, ne sokak bellı, ne meydan, ne cadde' Kentın merkezıne
doğru yurûdükçe yapılar büyüyor, uzuyor, gökdelenlere dönu-
senlerın yanında bırbırıne omuz vermış beton yığınlarının çırkın-
tığı tümelleşıyor, geometrıden yoksun, estetıkten uzak, havasız
ve pıs beton bulamacına çağdaş kent adı verılebılır mı? Yağma
ve sömünj düzenının ya da düzensızlığının topoğrafyasında doğ-
ru dürüst bır kent kurulabılır mı?
\ *
Yakın tarıhımızde ünlü göçler anlatılır Osmanlı cdktükçe, ge-
rıledıkçe, çekıldıkçe serhat boylarından kopup akın akın gelen-
lerın yarattıklan yığınlann öykülerı dıllerden düşmez Savaş üs-
türte savaşfa kınlıp dökülen toplum altüst olurken düşmanın gır-
dığı yerde yaşanır mı? Gözu yaslı aıle gözünü karartır, tasını ta-
rağını toplar, ne bulduysa yükler, yenı bır yasama atılır
Taşradan büyük kentlere yığılmanın kökenınde yalnız nufus
patiaması mı var? Nedenler çeşıtlıdır, bır ınsanın yerını yurdu-
nu, damını, ocağını bırakması da kolay bır ış değıldır 21'ıncı yûz-
yıla doğru Türkıye'de gün geçtıkçe hızlanan göç olayını kavra-
maya çalışmakta yarar var, çünkü bızde sanayıleşmeyle kent-
leşme atbaşı gıtmıyor, toprağın besleyemedığı kırsal nüfus şe-
hırlerın varoşlarına yığıldıkça ortaya çıkan sorunlara yalnız en-
düstrıleşme surecının getırdıklerı dıye bakamayız Sanayıleşme
ağır aksaktır, yatmmlar teklıyor sermaye bırıkımı tıknefestır, bü-
yük kentlere yığılan taşra fabrıkada çalışan ışçılerden değıl ıs-
sızlerden oluşan kondu {halk artık 'gecekondu"yu bır yana bı-
rakt, "kondu" dıye konuşuyor) kesımını oluşturuyor yığınlar lum-
penleşıyor, ortaya çıkan ınsan türu ne kentıl ne de koylüdür
argoda "maganda" dıye anılan bır köşedönücüdür
Kondulaşmayla kentleşme kavramları bır bakıma özdeş gıbı
görünse de değıldır, "şehır" kavramının tanhındekı süreç kaç yuz-
yılı kapsıyor?
•
Ne var kı bütün bu karmaşaya ve kargaşaya bır de yenısı
eklendı
Doğu'da kentler boşalıyor.
"Kars, acele satılık şehır "
"Artvın kendınden kaçıyor"
Kastamonu kıralık
Arkadaşımız Refık Durbaş'm "Kûçûlen Kentler" röportajını oku-
yor musunuz'' Artvın'den Kars'a, Kastamonu'dan Sınop'a, Bıle-
cik'ten Kırklarelı'ne kentler boşalıyor boşalan kentlerdekı evler
satılamıyor, terkedılıyor, boşalan kentienn tenha sokaklarında per-
desız evler ölü gözlerı gıbı sıra sıra Ayak seslerı gun geçtıkçe
silınıyor uzaklaşıyor, yalnızlıktır kentın geleceğını bekleyen
Ne oluyor'
Istıklal Savaşı'ndan sonra Anadolu'da boşalan köyler vardı,
21'ıncı yüzyıla doğru Turkıye'nın tanhsel kentlerını boşaltan hangı
savaştır^ Yıkım ve bozgun sürecı mı yaşanıyor? Köyden kente
göç kentten kente noçe mı donüştü^ Istanbul, izmır, Ankara gı-
bı büyuk şehırlerın canavarlaşması korkuturken, Kars'ın, Kasta-
monu'nun, Artvın'ın boşalması urkütuyor, bu dengesızlık ulke-
mızde dıpten doruğa yaşanan olumsuz depremın sallantısından
tloğuyor Kentienn kentleşme sürecını sancılarla yaşamaya ça-
hştığımız bır dönemde kentlenn boşalma, küçülme, yok olma sü-
recını de yaşıyoruz Karslılar ne dıyorlarmış
"Şehre gelen ne ış yapacak? tf/t'fc^
Vallahı bıllahı hep aç kalacak "
Yazık
'Istanbul'un taşı toprağı altın" ıken Kars'ta güzelım evlerın bı-
le on para etmeyışı hüzün verıcı değıl mı? Kars da bır serhat
sayılmaz mı? Geçmış yıllarda bır gazete "Komünıstfer Kars Ka-
lesı'ne kızıl bayrak çektler" dıye haber duyurunca butün Turkı-
ye ayağa kalkmıştı Şımdı Kars 'Acele satılık şehır" yaftasını boy-
nuna asmış, ama kımsenın kılı kıpırdamıyor
Bıncık Ağabey'ım
MAHMUT
SEYDA'yı
27 Nısan'da kaybettım Nur ıçınde yatsın
NOT- Vasıyetı üzerıne önceden duyurulmamı$tır
AİLESİ \DCVA
NİHAL SEYDA
T4MER
SAATÇIOGLU
Aüşılmaz Alışamadık sensızlığe.
Sevgı, saygı, özkmle anıyoruz
NEVİN ATAKER - DEVRİM - EVRİM - HATU1N
- MLZ.4FFER SARIB4L
YEFAT
1336 doğumlu, Mustafa'dan doğma,
Hüsnü, Ali ve Fadime'nin babası,
Zöhre Görenek'in eşi
PAŞAGÖRENEK
1 Mayıs 1990'da hakkın rahmetine
kavuşmuştur.
AİLESİ
BUYUKKAYBIMIZ
Çagdaş Türk resmının önculennden, hocamız, değerlı ressam
EDÎPHAKKI
KÖSEOĞLlPnu
ebedıv^en kaybettık
Merhumun cenazesı 2 5 1990 Çarsamba 11 OO'de
ünıversıtemızde yapılacak törenden ve Şışlı Camıı'nde kılınacak
öğle namazından sonra Zıncırlıkuyu Mezarlığı'nda toprağa
venlecektır
Tüm sanat çevrelerıyle aılesının ve camıamızın acılannı
pa>laşır, hatırası önünde saygı>la eğılınz
MİMAR StNAN LNtVERSİTESİ REKTORLf ĞU