25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıb] Cumhun>et Matbaaulık ve Gazeteulık Turk \nonım Şırkelı adına Nadır Nadı 0 Gend Ya\ın Muduru Hasan Cemal. Mucssese Muduru Emınr l^ıklıgıl. >a7i Ijlcrı Nfuduru Ok«y Goımsın. # Haber Merleeı Muduru ^alçin Ba\«r. Savta Duzem ^oneımenı AJı 4£V. # Temsılater ANkARA \hnn-l Tu. I/MİR Hüunrf Ç«tuıluıya, * D \ \ A Çraa Yıgenoglu I, Pobtıka L<W Bajtaaıpç. Dış Haberler bıtaı ftücı. Ekonomı Ongu T.rtuuı. 1; Smdıka Şuknn KMma. kultur Otal Uacr. Egılım Gma) ^«fauı. Haber Arastırma knm Betkıa, Yun Habalen Nccdcf Dogan. Spor Danışmam ^MuMjdır Yaratauu. Dızı laaiar Keran Ç»kşfc»n. Aıusıırma Satn AJpo, Dujellme AMnfeh Vuıa. # kooıdına'or \hmel Korafeu. 9 Malı Isler Eral Eıkm. 0 Muhasebe BufcM Varr • Butçe Planlama Sr>p OnuntKşratfcl • Reklam Vs» Toran. • Ek Yayınlar Hulys Mıyol 9 Idare H M I H Ganr # Istame (MCT Çdik, 0 Bılgı tşlem N d Inal 0 Personel Sngl Bosunao|jlu. Bosm .r l « m Cumhun*! Mabaaokk w Gaattalık TAŞ Türk O a * Cad 39/41 * g HJ34 Isı PK 24*-lsunbul Td. 512 05 05 <20 hal. Tte. 22246 Fn. (1) 526 «0 72 # Burolor A â K Z.ya Gokjlp Blv Inkıiap S. No 19/4. Tö 133 I) 4M7. Tefeı. 42344 FK. (4) 133 0' 6S • t m r H Zı>a Blv 1352 S i 3 ld 13 12 30, TUoc 52359 Fax (51) 19 53 60 lıunu Cad 119 S No ! Ka 1 Td 19 37 52 (4 ha). Tetoc 62155, Fu. (71) 19 37 52 13 MAY1S 1990 Imsak- 3 57 Guneş 5 42 Öğle: 13.05 Ikjndı 17.00 Akşam. 20 19 Yatsı 21 56 Soyluluğun imzası: Hermes Scherrer'den Meksika desenli bir tayyor. Zengin harcı bir fanlezi. Ama bir Scherrer takı alınabilirdı belki de. Sevilen bir modacıya aksesuarlarda ulaşmanın mutluluğu... Bir eşarp, bir kemer, bir tişört, bir çanta, bir kolye... İşe biraz renk, biraz şıklık, biraz "Haute Conture" katar. Şık bir muthıluk verir insana. "Bir Dior'um var, bir Chanerim, bir Hermes 'im..." NECL SEYHUN Ne kuyruktu o oyle?. Gıt gıt bıtmez. Taksiyle Saınt-Honore boyunca ilerlerken kuyruğu sonundan yakalamıştık. Başı neredeydi bu İcuymğun?.. Bunca insan sabu heykelleri gibi bekleşerek neye ulaşmaya çabalıyorlardı böyle?.. Duşunup duruyordum. Buralarda bir tiyatro, bir sergi falan da yoktu ki... —Neyin kuyruğu bu boyle?" dedim şoföre. Hermes'in kuyruğu olsa gerek, diye cevapladı sorumu. —Bedava mı \eri>orlar?.. Guldü. Kuyruk gerçekten de Hermes'e ulaşıyordu. Biraz daha ilerleyince gordük. Ama kuyruk öyle uzun, ilerleme öyle yavaştı ki, bedava bile verseler, zordu doğrusu. Bir Hermes eşarbı... Bin eşarbın içinden seçilir. Öylesine kendine özgun. Üstünde atlar, av kuşları, dizginler, gemler, uzengiler, koşumlar, eğerler... Av boruları, oklar, silahlar. Aynı turküyu soylüyor Hermes bunca yıl sonra bile. Hep aynı turküyü. Baba Hermes bu koşumlann asıllannı yapmakla başlamıştı işe. Saraçtı. O zamanlar "Tüfek icat ohıp mertlik bozulmamış" daha. Jnsanlar, otomobi)lerle değil, arabalarla geziyorlar bulvarlar boyu. Atın soylu kişilerin yaşamında büyük yeri var. Atlı gezintiler, av partileri... Soylular için at sporundan güzeli yok. O zamanlar bu koşumları, bu eğerlerı yapıyordu işte Hermes. Zamanırun gözdesi. Ama gel zaman git zaman otomobiller - >• -. arabalan, atları alaşağı etmiş. O zaman Hermes dümeni kırmış. Seyahat çantaları, valizler uretmeye başlamış böylece. 1937'de deri işçiliğine ıpek eşarplar da katılıyor. 1945'te kravatlar. Ardından kadın \e erkek hazır giyim, parfumler... Daha sonra da ev için dekoratif eşya ve sofra takımları... Hepsinde o eski havadan bir esinti... Desenlerde geçmişi yaşatmak. Dun olduğu gibi bugün de Hermes janrında tek. 0nun imzası bir kalitenin, bir şıklığın, bir soyluluğun sirhgesi gene de. Onun için tutuluyor böylesine. Onun için peynir ekmek gibi satıyor, hele hele eşarpları. Biraz dişini sıkarsa insan bir eşarp alabilir Hermes'ten belki. Ama bir seyahat seti, bir sofra takımı, bir Hermes giysi için, dişleri dokmecesıne sıkmak gerek. Sevilen bir modacıya aksesuarlarda ulaşmanın mutluluğu... Bir eşarp, bir kemer, bir tişort, bir çanta, bir kolye... işe biraz renk, biraz şıklık, biraz "Haute Conture" katar. Şık bir mutluluk verir insana. "Bir Dior'um var, bir Chanerim, bir Hermes'im..." "O denli onemli bu?" diyenlere cevap bu kuyruklar. Demek kı bazıları için çok önemli. Orneğin Chanel bir giysi bugun çok gozde. Ne var ki fıyatı akıllara ziyan. Ama Coco Chanel'ın o ünlu sırt sırta iki "C")i kupeJeri, zincirli kemerleri, kapitone çantaları karşıdan kapılıyor. Armani'nin, Thirererev Muglere'in, Gaultier'nin bir tişörtune "ulaşılabiliyor." Bir Dior şal alınabiliyor, bir Scherrer takı luksune katlanabiliyor bir hayranı. Bir Hermes kuyruğuna katılıyor. Evet, sevilen bir modacıya ulaşmanın mutluluğu bu. Ve luksü ve de sabrı... Hazreti Eyub'ü kıskandınrcasına!.. İ Lacrobt'dan alınabüecek şey, ancak bir aksesnardır hcrhalde. Bir Dior elbist. Siyah ipck krepten horoz tuyleri ile suslü. "AJabilmek" pek çok kişi için olanaksız. Ama belki bir Dior şala ulaşılır. Yatçıların ortak sorunu marina azlığı MERİH AK MARMARİS — Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Göcek, Fethıye gibi marina merkezle- rıne gelen yat sayısındakı hızlı artış birçok sorunu beraberin- de getirdı. Hızla gelışen >dt turızmi sektöriı, Turizm Ba- kanlığı'ndan gereklı ılgıyı go- rememekten yakınıyor. Turk- ıye'nın yatçılık konusunda bu- yuk bir potansıyele sahip ol- duğunu belırten yat ışleimecı- lerı gerekli yatırımlarla yatları kolaylıkla Turk kıyılarına çe- kebıleceklerını soyluyorlar Denizın yoğun olarak kir- lenme>e başlaması, ilgıyı Do- ğu Akdenız'e kaydırırken tu- nzm şırketlerını ve ulkelen >at tunzmı konusunda çalışmalar yapmaya zorluyor Kara tunz- mının yanı sıra yat turızmın- de de buyuk potansiyel oldu- ğunu dıle getiren turizmcıler kıyılarımızın bu alan için en ıyı şekılde kullanılması gerek- tiğıni söyluyorlar. Yatçılık sektorunde çalış- malar >apan Doğan Tugay, "Bizde birçok \iikumlulukkr varken komşumuz Yunanis- tan'da denizciliği geliştirmek amacıyla birçok kolajlık sağ- lanmış. Mesela bunlar cirola- nndan çok az bir payı de\le- te vergi olarak verirler. Çeşit- li vergilerden muaf olmalan nedeniyle de pazara istedikleri fiyatla kolaylıkla giriyorlar" diye konuştu. Turkı>e"de yat turizminın 1970'h >nllarda başlayarak hız- la yayıJdığını dile getiren yat turizmcılerı, Turk kıyılarının buyuk ilgi gorduğunu söylu- yorlar. Yatları ıle birhkte çe- şitli etaplar halınde geze geze Turkiye'ye dek gelen tunstle- re yeterlı hızmetın verıleme- mesinden yakınan işletmecı- ler, kıyıların uzun olmasına karşın gerçek anlamda hızmet verebılen marınanın az olma- sından yakınıyorlar. Yeterli marinanın bulunma- masının yatçıların teknelenni Turkıye'de bırakmalarını en- gelledığını belırten ışletrneci- ler, bu potansıyelin komşu ul- kelere kaydığını ve buyuk do- viz kayıplarının yaşandığını da söyluyorlar Yatçılık konu- sunda olumsuzluklann bir an önce ortadan kaldınlması ge- rektığıni ıste>-en işletmecıler, Turizm Bakanlığı'nın gereklı ilgıyı gostermemesınden de yakınıyorlar. 43. Uluslararası CannesFilm Şenliği 'alışılmadık'hızıyla sürüyor 2. Dünya Savaşı'nın yansımaları43. Cannes şenliği çok hızlı başladı. Bunun en önemli nedeni programın zengin olması. Şenliğin toplam süresinin 11 günle sınırlanması da tempoyu yükseltiyor. MEHMET BASUTÇU CANNES — Kurosawa'nın duşlerınden gerçeklere hemen dö- nuverdik. Cannes Şenliği çok hızlı başlayıverdi çunku. Ana bolum, "Alön Palmiye" adayları Clint Eastwood ve Andrzej VVajda ile bırlıkte hız kazanırken yan bö- lumler de hafta sonunu bekleme- den perdelennı açıverdıler. "AJışılmadık bu hız nereden geliyor" sorusunun iki yanıtı var. Her şeyden once, progranu zengin bir şenlik yaşıyoruz. Aslında, ay- lar öncesınden belliydi böyle ola- cağı. Değışık seçıcılerden ve seçı- cı kunülardan gelen olağan yakın- malar bu yıl hayli azahnıştı. Ger- çek ve zor bir seçim yapabümenin tadına uzun bir aradan sonra ye- niden vanyordu herkes. Sonra yü- dan yıla bırer gün kısalan şenliğin toplam suresi, sonunda on bir gu- ne ınmışıı... Kısacası. kımsenin yi- tırecek zamanı yok artık. Can- nes'a henüz yeterince ısınamadan, koşturmaya başlayıverdik... Kurosawa'nın çevre kırlenme- sinden, nukleer teknolojinin teh- likelerinden, savaş olasılığııun ya- rattığı tedirginliklerden söz eden gerçekçi düslerinden sonra Clint Eastwood ile duşler ve gerçek dunyalar arasında mekık dokuyup duıduk. Polonya sinemasının us- tası Andrzej VVujda ise bizleri acı gerçeklerin göbefine, Varşova ge- tosuna, sıyah-beyaz çekilmış gu- zel bir film eşliğınde götttruverdı. Belki de tkinci Dünya Savaşı- nın gerçeklen ya da savaşın değı- şik yansımaları, ana bdlümde su- nulan her uç filmde de karşımıza çıkıyordu. Afrika'ya film çekme- ye ve fil avlamaya gıden Clint Eastvvood da yıllar once "Kuller ve Elmas" adlı filmınde işlediğı İkincı Dunya Savaşı'na yeniden dönuş yapan VVajda da —iki Al- manya'nın bırleşmek uzere oldu- ğu şu gunJerde— Nazızm'ın yarat- tığı ınsanlık suçlarının unutulma- ması gerektiğini, her bin kendine özgu bir bıçimde anımsatıyordu. Şenliğin en eskı bölumu olan "Eleşüntıenlerin Haftası"nın (Sa- maıne de la Critique) açılışı genç bir Ingıliz yonetmemn, otuz yaşın- daki Pbilip Ridley'm "Yansıyan Ten" (The Reflectıng Skin) adlı ılk filmiyle yapıldı. Kanada'da çeki- len bu filmde, kuçuk bir çocuğun zor bir mizansen çalışmasımn al- tından da başanyla kalkıyor. "YönebDenkrin On Beş Gttnü" (Quinzaıne des Realisateurs) yan bölumunun açılışında ise Batı top- lumJannda öİum cezasının yeni- den konulmasını dileyenlerin ses- lerinı yukseltmeye başladıkları bir gözleriyle, uçs>uz bucaksız tarlalar ortasındaki birkaç çiftlıkte otu- ranların gizemli ve durağan bir görunum ardında surdurdüklerı yaşamın, aslında nasıl için ıçın kaynadıgına tanık oluyonız. Rid- ley, teknik açıdan kusursuza yakın olaa bu Tılmde, ayrıca, ruhbilim- sel dram, polisiye, fantastık gibi değişık turler arasında gıdip gelen dönemde, ölüm cezasına karşı ta- \u alan Italyan yönetmen Gianni Amdio'nun etkıleyici filmi "Açık Kapılar"ı (Porte Aperte) izledik. Yan bölumlerın en yenısi oian "Belirii Bir Bakış" (Un Certain Regard) bölumunun açılışında başka bir ılk film. tanınmış ttal- yan kadın oyuncu Monica Vitti- nin yönettiğı 'Gizli Skandal" (Scandalo Segreto) sunuluyordu. Ancak Fılmin başlaması ndan sa- atler önce şenlik sarayı kapısında kuyruklar oluştuğu ıçın meraklı- ların bir bölumu salona giremi- yordu. Olsun, acı-tatlı bir ltalyan komedisı olduğu söylenen "Altın Kajnera" adayı bu film, kuşkusuz yakında sınemalarda dağıtıma gı- recektir. O zaman ızleriz... Evet, bazı "genç" yönetmenler dığerle- nne oranla daha şanslı oluyorlar. Kameranın önunden ardına geçen unlu oyuncular listesine, bu yıl Monica Vıttı ile Ben Gazzara da katılıyorlar. Festival bileti için rası Istanbul Festivali'nin biletleri Ataturk Kultiır Merkezi (AKM) gişelerinde dun sa- bah salılmayu başlandı. Festivalin tiryakileri, istedikleri programlara bilet bulabilmek için, onceki gece AKM omındeki çimlerin uzerine, kaldınmlara şiltelerini ve uyku tu- lumlannı serip gişelerin açılmasını beklediler. Gitar çalıp şarkı soyleyen, kâğıt oyna- yıp alkollu içki alan yuzlerce kişi Turkiye'de genelde futbol maçlarına ozgu olan bilet kuyrugunu sanatsal etkinliklere taşıdılar. 15 haziran aksamı Gürer Aykal yonetimin- deki "Cnmhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası"nın konseriyle başlayacak olan 18. Ulus- lararası tstanbul Festivali, 25 temmuz akşamı, "Batı Vakasının Hikâyesi" adlı Brod- way müzikaliyle kapanacak. Bu yılki festivalin agır topları arasında Leningrad Senfo- ni Orkestrası. Tanita Tikaram, Carlos Sanlana, B.B. King, Jobn Mc Laughin, Bran- ford Marsailas, Dave Brubeck ve Martha Graham Dans Toplulugu sayılıyor. (Fotoğ- raflar. Fual Kozluklu) Bu arada festivalde kimı üzttcü haberler de duyuluyordu. îlk gû- nun en acı haberi, uzun yıllar "Le Monde" gazetesmde sinema ya- zılarını okuduğumuz Louis Mar- corelles'ın ölüm haberiydi. Şenli- ğin acüış gecesınde Monaco'da bir dostun evinde kalan Marcorelles, ertesi sabah, odasında, kalp yeter- sizliğinden ölmuş olarak bulunu- yordu. Yaşamı boyunca genç yö- netmenlerın, sanat ve deneme tü- ru sınemanın ve değişık öncü akımların savunuculuğunu yap- nuş olan Louıs Marcorelles'in ölü- mu Cannes'daki eleşürmenler ara- sında derin uzuntü yarattı. Louıs Marcorelles, ayrıca, Cannes Şen- liği'nin en eski yan bölumu olan "Eleştirmenlerin Haftası"nın 1962 yılındaki kurucuları arasında da bulunmuş ve bir süre bu bölumü yönetmişti. Bugün Anneler Günü Anneye sevgî saygı Haber Merkezi — Bugun An- neler Gunu. Her yıl mayıs ayının ikincı pazarı butun dûnyada "An- neler Gunu" olarak kutianıyor. Bugun annenize hıçbır şey veremi- yorsanız uzulnıeyin. Bir buket kır çıçeğıyle, bir opucukle "sevjpnizi" sunun Dunyalar onun oiacaktır. Amasya'nın Yenıçeltek Kömür Işletmelerı'nde geçen şubat ayın- da meydana gelen gnzu patlama- sında yaşamını yitıren ışçilenn an- neleri Turkıye'de "yılın anntsi" se- çildıler. Anneler Gunu nedeniyle Turk Anneler Derneği, Türk Kadınlar Bırlıği, belediyeler, Turk Kadını- nı Tanıtma ve Guçlendirme Vak- fı ıle çok sayıda kadın derneği, bir dızı program duzenledi Istanbul'da Turk Anneler Der- neği başkanı ve uyeleri, sabah Taksım'dekı Ataturk Anıtı'na çe- lenk koyacaklar ve lstıklal Marşı eşliğınde saygı duruşunda buluna- caklar. Daha sonra Darülaceze^ dekı annelen zıyaret edecekler. Gazıosmanpaşa ve Kâğıthane be- lediyelen, gunu çeşıtlı etkınüklerle kutlayacaklar. Umraniye Belediye- sı'nın annelere armağanı olan "Başak Çocuk F.vi" de törenle açı- lacak. Istanbul Buyükşehir Beledıye Başkanı Prof. Nurettin Sozen, Anneler Günu dolayısıyla yayım- ladığı mesajda, tum anneleri kut- ladı. Işçi emekli • ANKARA (Cumburivet Bürosu) — SSK'dan ayük alan dul ve yetimlere ayhklan, 15 Haziran 1990 tarihinden ıtibaren Türkiye tş Bankası yerine Ziraat Bankası şubelerinden ödenecek. Ziraat Bankası şubelerinden yaşlılık aylığı alan bazı işçi emeklilerinin aylık ödemeleri de aynı tarihten başlayarak Türkiye Vakıflar Bankası, Türkiye Emlâk Bankası ve Türkiye Halk Bankası şubelerince yapılacak. Emekli, dul ve yetimler, mayıs aylıklarını eski banka şubelerinden alacaklar. Ancak Türkiye Iş Bankası ve Ziraat Bankası'ndan aylık alan emekli, dul ve yetimler, yeni banka şubelerini; 15 mayıstan itibaren mayıs aylıklarını alırken veya daha sonrakı gunlerde eski şubelerine asılan ilanlardan ve SSK Bölge ve Sigorta müdurluklerinden öğrenebilecekler. The European 1 ınilvon basıldı • Dış Haberler Servisi — Avrupa'da lngilizce olarak basılan The International Herald Tribune, The Wall Street Journal Europe ve Financial Times gazetelerine bir yenisi daha eklendi. The European, Ingiltere, Fransa, F.Almanya ve Macaristan'da basılarak tüm Avrupa'da dağıtılacak olan haftalık The European gazetesı, cuma günu piyasaya çıktı. 600 bini Ingiltere'de olmak üzere, toplam bir milyon adet basılan renkli gazete, üç bölümden oluşuyor. Ana haberler, iş dünyası ve spor ile yaşam eki Elan. Toplam 64 sayfa olan gazete tamamen renkli sayfalardan oluşuyor. Düzeıı Laboratuvarı • ÎSTANBUL (AA) — Türk Eğitim Vakfı (TEV) Mütevelli Heyeti Başkanı Vehbi Koç, "Istanbul Düzen Laboratuvan"nı hizmete açtı. Koç, açılış töreninde "ebediyete intikal eden Dr. Orhan Birman, memleketin kalkınmasında eğitimin önemine inandığı için mal varlığını vakfımıza bağjşlamıştır. Vasiyeti üzerine vakfunız Düzen Laboratuvarı ile bir anlaşma yaparak bu hizmeti gerçekleştirliştir" "Sokaklarda resiırf • tstanbul Haber Servisi — Beşıktaş Beledıyesi ile Winsor-Newton Sanat Boyaları işbirliği ile gerçekleştirilen "Sokaklarda Yapılsa Resımler" gösterisi dun başladı. Ortaköy Iskele Meydanı'nda yapılan gösteriye 12 sanatçı katıldı. Gösterınin amacının gunden gune kaybolan kentsel dokunun korunması olduğunu belirten sanatçılar, bu tür sokak gösterilerinin çeşitli etkinliklerle sürduruleceğini belirtti. Mandela onur konuğu • tZMİR (UBA) — Izmir Büyukşehir Belediye Meclisi tarafından alınan kararla Uluslararası İzmir Fuan'mn açıhşına onur konuğu olarak Afrika Ulusal Kongresi Başkan Yardımcısı Nelson Mandela çağrıldı. 40. yılında 1950'nin yorurnu • tsUnbuI Haber Servisi — DYP Kadıköy llçe BaşkanlığYnca Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde duzenlenen "40. Yıhnda 14 Mayıs 1950'nin Yorumu" adlı panel dün yapıldı. Panele Dışişleri eski Bakanlanndan Ihsan Sabri Çağlayangil, Içişleri eskı Bakanlanndan Hıfzı Oğuz Bekata ve gazeteci yazar Taha Akyol katıldı. Çağlayangil, tek parti iktidarına son veren "14 Mayıs 1950" seçimlerinin herkes tarafından yanhş yorumlandığını söyledi. Çağlayangil, "Bu seçimler sonunda CHP halkın kendine tokat attığını, DP beyaz ihtilal yaptığını, halk ise zengin olacağını zannetti" dedi. Hıfzı Oğuz Bekata da 14 mayıs seçimlerinin "demokratikleşme yolunda bir adım" olduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle