Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 NİSAN 1990
ChagalPa rekor fiyat
• LONDRA (AA) — Ünlü ressam Marc Chagall'ın bir
tablosuna 6.09 tnilyon dolar ödendi. Chagall'ın bir yapıtı
ilk kez bu fiyata alıcı buldu. Londra'daki Sotheby's
müzayede salonu yetkilileri "The Bride Under the
Canopy" adlı tabloyu alan kişinin Japon olduğunu
bildirdiler, ancak kimliğini açıklamadılar. Tabloya verilen
6.09 milyon dolar, empresyonist ya da modern sanat
yapıtlan arasında da en yüksek fiyat oluyor. Marc
Chagall, "The Bride Under the Canopy" adlı tablosunu
1949*da yapmıştı. Chagall'a ait bir diğer tablonun ise
5.02 milyon dolara satıldığı kaydedildi. "The Farmers
Bouquet" adlı tabloyu satın alan kişinin de bir Japon
olduğu belirtildi, ancak adı açıklanmadı. tki tabloyu da
ayru kişinin mi aldığı konusuna da açıklık getirilmedi.
Mozaik hırsızhgı
• AMMAN (AA) — Ürdün'ün başkenti Amman'ın 35
km kuzeydoğusunda Hallabat Kasn'nın zeminindeki
tslami mozaiklerin 30 metrekaresinin sökülerek çalındığı
bildirildi. Ürdün lurizm Bakanı Abdülkerim Kabantı,
hırsızlann "hayat ağacı" motifî işlenmiş olan yerdeki
mozaiklerin 30 metrekaresini söktüğünde alarm
sisteminin bozuk olduğunun belirlendiğini söyledi.
Kabariti, mozaiklerin sökülmesinin 7-8 saat kadar
sürebileceğini belirtti. 1200 yıllık bir geçmişi olan
mozaiklerin, özellikle geç Bizans ve erken İslam sanatı
arasındaki devamhbğı göstermesi açısmdan önemli
olduğu kaydedildi.
•
Inat, iflasa neden oldu
• İSTANBUL (AA) — Sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit
ve ailesine ait Gülşah Filmcilik Limited Şirketi'nin iflası
istemiyle açılan davada mahkeme, şirketin iflasma karar
verdi. Şirketin avukatı Mehmet Aykut Tilfarlıoğlu, karan
temyiz edeceklerini belirterek davanın iki tarafın
"inatlaşması" nedeniyle bu dunıma geldiğini, gerçekte
şirketin iflas edecek durumda olmadığını söyledi. Davacı
Etap Video'nun avukatı Oğuz Müftüoğlu ise kimsenin
malının peşinde olmadıklarını belirterek "Biz
alacağımızın peşindeyiz" dedi. Istanbul 7. Asliye Ticaret
Mahkemesi'nde geçen günlerde sona eren ve karar
gerekçesi açıklanan dava sonunda, mahkeme heyeti
davacı Etap Video'nun 27 milyon liralık alacağına
dayanarak şirketin iflasma ve davacı tarafın mahkeme
masraflarının ödenmesine karar verdi. Mahkeme daha
önce iki kez aksi yönde karar vermiş, her iki karar da
Yargıtay'ca bozulmuştu.
Sarah Vaughan öldü
• LOS ANGELES (AA)
— Ünlü caz vokalisti Sarah |
Vaughan öldü. 66 yaşında
ölen Vaughan, akciğer
kanserine yakalanmıştı. Bir
arkadaşının yaptığı
açıklamaya göre Vaughan,
dün sabah Güney
California'daki evüıde öldü.
Vaughan'ın kendine özgü
sesi ve üslubu, 1940'larda
Billy Eckstine,
Charlie Parker ve Dizzy Gillespie'nin Be-Bop
orkestralannda şarkı söylemeye başladığı yıllarda
oluşmuştu. 1924'te New Jersey'de doğan Vaughan, 7
yaşında piyano çalışmaya başlamıştı. 12 yaşında kilisede
org çalmaya ve şarkı söylemeye başlayan Vaughan,
1942'de Harlem'de bir yanşma sırasında Billy Eckstine'ın
dikkatini çekmiş ve 1943'te Apollo gece kulübünde Hines
orkestrasıyla söylemeye başlamıştı. 1946'da, Vaughan
artık bir caz solistiydi. Birçok eleştirmen, Vaughan'ın
sesinin operaya da uygun olabileceğini söylemişti. 1957'de
The New York Times'da çıkan bir eleştiride, Vaughan'ın,
"caza uygulanart en iyi sese sahip olduğu" belirtilmişti.
Sesinin yıllar gectikçe daha da güzelleştiği konusunda
eleştirmenlerin görüş birliği içinde olduğu Vaughan'ın
kazandığı ödüller arasında, 1982 yılı en iyi caz solisti
ödülü bulunuyor.
Türk sinemasına yardım
• ANKARA (AA) — Türk sinemasının çağdaşlaşma ve
dışa açılma çabalarına katkıda bulunmak amacıyla 1990
yılı bütçesine konan 6 milyar lirahk ödeneğin nasıl
dağıtılacağı belli oldu. Konuya ilişkin yönerge Kültür
Bakanlığı'nca hazırlanarak uygulamaya konuldu. Yönerge
uyannca sinema filmlerine yapılacak yardımı belirleyecek
bir "değerlendirme komisyonu" oluştumlacak. İki
yönetmen, iki Sinema Eseri Sahipleri Birliği (SESAM)
üyesi, sinema eğitimi veren üniversitelerden iki öğretim
üyesi ve Kültür Bakanlığı temsilcisinden oluşacak kurul,
destek verilecek eserlerin senaryolannı inceleyecek. Kurul,
projesi uygun bulunacak eser için film yapım bütçesini
saptayacak ve yapımcıyla sözleşme imzalayacak.
Istıklal Cad Np 140
KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5
Tei 151 18 65 66
PAZARTESI
9 N l ı o n P a z o d t ı l 2 1 . 0 0
S o n Ü r u n l e r i y l e
YENİ TÜRKÜ
E K K O N S E R
7 Nisan C.tesi Saar. 21.00
"18 Mart Pazar gunu Abdı Ipekçı Spor Salonunda yapılamayan
konserden elınde bıletı kalanlar ıçındır Bu durumdakı
ızleyıcılerımızın konser öncesı SES 1685 gışesınden yer numarası
almaları rıca olunur" YENİ TÜRKÜ
KONSERLERI
Bıtetler G«şe Vakkorama »e
Gallerıa Oamjma Burosunda YAPIM & ORGANIZASfON
POZİTİF VIBRATIONS ÇAĞDAŞ MÜZİK ETKİNLİKLERİ - 2
OMNIVERSE ARKESTRA
1989 DOWN BEAT CAZ DERGİSİ ANKETLERİNOE # 1
YAUM1ZCA 2 KONSER 15 NİSAN 1990 SAAT 16:00,21.00
İSTANBUL BELEDIYESI CEMAL REŞIT REY KONSER SALONU
Bılet Satış Yerleri: Konser Salonu 148 53 92, Gallerıa 559 95 60.
Vakkorama Taksım 151 15 71, Vakkorama Suadrye 360 90 90
Organızasyon. Pozitıf 144 33 94
ULUSLARARASIİSTANBUL FİLMFESTIVALI
Avustralyalı yönetmen Peter IVeir'in 'Ölü OzanlarDerneği'filmi Reks'te
Köhne eğitim, özgür düşünce"Ölü Ozanlar Derneği",
Paris ve çevresindeki
sinemalarda üç aydır
afişlerden inmedi.
Paris'te filmi mart
sonuna kadar izleyenlerin
sayısı rekor bir düzeye, 1
milyon 300 bine ulaştı.
MEHMET BASUTÇU
Yazdığımız eleştirileri, tanıtma
yazüannı okuyor musunuz? Göz-
lerinizin bu satırlarda dolaştığma
bakıhrsa, yanıtınız büyük bir ola-
sılıkla evet. Asbnda önemli olan,
okuduktan sonra ne yaptığınız.
Çoğu kez, bir fılmi görüp görme-
yeceğinize, güvendiğiniz sinema
yazarlannın görüşlerini aldıktan
sonra karar veriyorsanız, hemen
yırtın bu sayfayı! Sonra hemen gi-
dip görün o filmi ve oturup ken-
dinize özgü bir eleştiri kaleme
alın. En sağlıklısı budur, inarun...
Avustralya sinemasının ünlü
yönetmenlerinden Peter Weir, son
nimi "ölü Ozanlar Dernegi'nde
bu görüşü, genelde orta öğretim,
özelde de edebiyat dersleri konu-
sunda savunuyor. "Ögrermenle-
rinizİD söylediklerine pek fazla
knlak asmayın. Ders kitaplannız-
da yazılanlara ise hiç guvenmeyin.
Otnnın, kendi kendinize düşün-
meyi ögrenin, bilgi ve göraşleri-
nizi besleyin, geliştirin. Yaşama
açılın, deger yargılannızı kendi
kendinize oluştnrmaya çalışın"
diyor özetle.
Sonuç olarak, korkanm, nü-
anslardan uzak bu kestirme cüm-
leyle özetlenebilecek kadar kaba
BÜTÜN KEStMLERE SESLENtYOR — Peter VVeir'in "Ölu Ozanlar Derneği" adlı filmi ögrencilere, öğ-
retmenJere, anne ve babalara, kısacası toplumun butiın katmanlanna seslenen etkileyici bir yapıt.
bir bildiri iletiyor Peter Weir.
Nasıl bir insanın eleştiri okuma-
dan sinema kflltürüntt daha sağ-
lıklı bir biçimde hızla geliştirebi-
leceğini sanmak biraz saflık ola-
caksa, lise edebiyat kitabınızdaki
aptalca önsözü yırtmakla da şii-
rin gerçek özüne ulaşamayacağı-
nız apaçık ortadadır.
Amerika Birleşik Devletleri'nin
Vermont eyaletinde bulunan ta-
runmış bir lisede gecerli olan köh-
nemiş geleneksel eğitim anlayışı-
nı, bugun, özgür düşünce yanlısı
kim savunabilir ki? Varlıklı, kent-
soylu anne ve babaların, çocuk-
larını anlamakta, onlarla iletişim
kurmakta bu denli beceriksiz ol-
maları, katı davranmaları karşı-
sında, aklı başında kim onlara
kızmaz ki? Bu durumda, yakışıklı
oyuncu Robin VVilliams'ın yo-
rumladığı genç İngiliz edebiyatı
öğretmeninin, "gelenek, disipUn,
üsrün başan" gibi beylik de-
ğerler karşısında "düşünmeyi
nnutmalanndan" korktuğu öğ-
rencilerini sınıfta sıraların üzeri-
ne çıkmaya çağırmasının simgele-
diği "yapıcı başkaldınya çağn"-
nın romantık çekiciliği karşısında
kim ona kızabilir ki? Çok az kim-
se. Her zeki öğrenci, onun gibi, va-
roluşçu felsefenin özünü savunan
çizgi dışı bir öğretmen düşlemez
mi? Doğal olarak düşler. Çünku
özgürlüğü her genç özler. Yaratı-
cılığın kapüannı zorlamayı diler...
Bu nedenlerledir ki, yalruz Pa-
ris ve çevresinde üç aydan bu va-
na afişten inmeyen "Ölü Ozanlar
DemegT'ni mart ayı sonuna dek
izleyenlerin sayısı rekor bir düze-
ye, bir milyon üç yüz bine ulaş-
mıstır...
Ögrencilere, öğretmenlere, an-
ne ve babalara, kısacası bir top-
lumun lüm katmanlanna seslenen
bu etkileyici filmin doğal çekici-
liği karşısında hemen heyecanlan-
mamak, kuşkucu bir tavır almak
gerektiğine inanıyorum. Çünkü
eğitim ve öğretim sorunlan her ül-
ke için çok önemli sorunlardır.
Her ülkede, "iyi oknllar"a gire-
bilmek için, küçuk yaşta, acıma-
sız bir yanşın içinde bulurlar öğ-
renciler kendilerini. Böylesine
karmaşık, kültürel, toplumsal ve
politik boyutlan birbirine dolaşan
bir konunun kolay reçetelerle çö-
zülebileceği sanısına kapılmak,
kuşkusuz yanlış olacaktır.
Peter Weir, seyircisini büyüle-
mesini bilen, çağdaş sinema tek-
niğinin anlatım olanaklarını çok
iyi kullanan bir yönetmen. Öykü-
sünü işlerken, hep kaba bir yak-
laşımla bilinen gerçeklerin altını
çizmiş, hiçbir inceliğe yer verme-
miş de demek istemiyorum. An-
cak kacınılmaz olarak, geriye güç-
lu bazı simgeler kalıyor. Bu tür
simgelerin bazı görüş ve düşünce-
len iletmekte ne kadar etkili ve bir
noktada da gerekli olduğu orta-
da. Ancak bazı tehlikeler içerdik-
leri de unutulmamalı.
Bu satırlann sonuna dek gelme
sıkıntısıru göze aldığıruza göre, si-
nemanın yolunu tutup "Ölü
Ozanlar Dernegi"ni ilgi ve dikkat-
le izleyeceğinizi samyorum. Çün-
kü, galiba merakh bir kişisiniz.
Gidin, görün ve kendi eleştirinizi
yazm. Bu son derece önemli ko-
nunun işlenişindeki gösteriş, çeki-
cilik ve yalınlık karşısında yoksa
ben mi gereğinden fazla kuşkucu
davrandım?
FESTtVAL KULİSİ
FÜm nece?
Festivalde bu yıl "sürpriz"le-
rin sayısı hiç de azımsanacak gi-
bi değil. Gelemeyen filmler, ge-
ciken filmler, altyazüan değisik
çıkan filmler zaman zaman şen-
likseverleri üzüyor. Ama bütün
bunlann arasında "gülümsetici"
olaylar da yaşanmıy'or değil.
Emir Kusturica'nın "Çingeneler
Zamaru" adlı filmi başta Sırp-
ça konuşmalı, Ingilizce altyazı-
lı olarak duyurulmuştu. Ancak
film geldiğinde altyazısuun ol-
madığı fark edildi. Ne var ki,
Sırpça bilenler filmdeki konuş-
maJan da anlamıyorlardı. So-
nunda fümin konuşmalannı bir
tek sinema tuvaletinde görevli
hanım anlayabildi. Film Çinge-
ne dilindeydı.
FESTtVALDE
BUGÜN
E a e k : Sıfır Kenti (12.00),
Geceyansına Dogru (15.00,
21.30), Organizmanın
Sırian (19.00).
Slnepop: Konsolos
(12.00, 19.00), Ses ve Öfke
(15.00, 21.30).
Atlas: Aşluna Muhtacım
(12.00, 19.00), Aalar Kenti
(15.00, 21.30).
Gazf: Uyuyan Güzcl
(12.00, 19.00), Kamelyasız
Kadın (15.00, 21.30).
Reks: Müdahale (19.00),
Ölü Ozanlar Dernegi
(21.30).
Swre>-ya: Hayal
Destanlan (19.00), Bagışçı
(21.30).
AKJM: Sessiz Flrtına
(12.00), Ponente Feneri
(15.00), Bisikkt Hırsızlan
(19.30), Bütün Kapılar
Kapalıydı (21.30).
KLAStKVEAĞIRBAŞLI — 1952doğumluSovyet yönetmen KarenŞahnazarov'nn "Sıfır Kenti" adlıyapıtı.görünürdekiasikbiryapıya sahip.
Ama filmin yenilikçi yanı öyküsünde, özunde saklı. "Sıfır Kenti" alaycı. hınzır ve eleştirel bir film.
Karen Şahnazarov'un 'SıfırKenti' adlıfilmi Emek Sineması'nda
GerçekbirglasnostürünüSovyet yönetmen Karen Şahnazarov'un "Sıfır Kenti"
adlı yapıtı Dünya Festivallerinden bölümünde
gösteriliyor. Genç yönetmen Şahnazarov aynı
zamanda birçok roman ve senaryonun yazan.
ATtLLÂ DORSAY
"Sıfır Kenti", görünürde klasik
bir anlatıma dayanan, sakin, ağır-
başlı bir film. 1952 doğumlu genç
yönetmen Karen Şahnarazov, bi-
çim oyunlannı, giderek çağdaş
kurgu olanaklarını bile yadsıyor:
örneğin filrainin fınal öncesinde
bir odada geçen tüm o uzun bö-
lümü (en aşağı 5-6 dakika) tek bir
planla verilmiş. Ajna filmin yeni-
likçi yanı, öyküsünde, özünde.
Bir görevle geldiği bir kentte,
tümüyle çrrüçıplak bir sekreter-
den, 8 ay önce öldüğünden kim-
senin haberi olmadığı bir başmü-
hendise dek çeşitli garip olaylar-
la karşılaşan mühendis Varakin,
sonunda pastasından tatmadığı
için intihar eden (!) bir aşçı nede-
niyle eli kolu bağlı kalıyor. Ancak
film, yer yer anıştırdığı Kafka'vari
bir metafizik kaıamsarlıktan ve-
ya bir Bunuei gerçeküstücülüğün-
den farklı yollara sapıyor, sonuç
olarak.
Oldukca hınzır gelişmelerle, bu
her şeyin donmuş gibi olduğu
kentte, yıllardır yasak olan
"rock'n roll müziği" serbest bıra-
kılıyor; bu müziği sevenler derne-
ğinin ilk toplantısında, Varakin
ölen (öldürulen ?) asçının oğlu
olarak sunuluyor ve tıpkı babası-
nın (!) 30 yıl önce yaptığı gibi
rock'n roll yapıyor.
Kentte yerel ve merkezi otoriteyi
temsil eden herkesin (sava, fabri-
ka müdürü, belediye başkanı,
vb.), bu "kültürel devrinT'e "can-
ı gönnlden" katılmasıyla, bu
"glasnost filmi" de asıl amacına
ulaşmış oluyor: "Rock'n rolPla
simgelenen çağdaş ve evrensel bir-
kitle kültürü ve onun yasaklanma-
sıyla simgelenen "baskid" ve "dı-
şa kapalT dönemin artık sona er-
mesinin filmi bu.
"Sıfır Kenti", bu açılardan, tu-
müyle bir üslup bütunluğüne sa-
hip, tümüyle başarılı birfilmde-
ğilse de, içerdiği ironi, alaycıbk ve
taşlama dozuyla, oldukça hınzır-
laşan, oldukça eleştirel olabilen
farklı bir Sovyetfilmi,gerçek bir
"glasnost/perestroyka" ürünü.
Nurilyem resim sergisiyarın Garanti Sanat Galerisi'nde açılıyor
Anadolu insanına yeni bir kimlik
Nuri îyem'in 60'lann ikinci yansından bu yana
yaptığı Anadolu'dan Insan Yüzleri resimleri, bir
toplumsal oluşumun, olağanüstü bir sezgiyle
kavranıp tuvallere dökülmesidir.
DEMtRTAŞ CEYHUN
Ahmet Hamdi Tanpınar hoca,
daha 1952 yıhnda (13 Kasım 1952
günlü Cumhuriyet gazetesinde çı-
kan "tki Mühim Sergi" adlı yazı-
sında), belki de Maya Galerisi'nde
henüz daha ikinci kişisel sergisini
açan genç Nnri tyem için, "Port-
relerinden bahsetmiyonım, çünkü
o daima birinci sınıf portrecidir"
diye yazmış.
Bizce de Nuri lyem gerçekten
olağanüstü yetenekte ve yetkinlik-
te bir portrecidir ve bildiğimiz ka-
danyla o çok az sayıdaki portre-
lerinin hepsi de (örneğin Şadi Ça-
lık portresi, Bedri Rahmi portre-
si, eşinin, kızının, oğlunun port-
releri) hiç kuşkusuz birer başyapıt-
tır.
Ancak Nuri Îyem'in özellikle
1960'lardan bu yana yaptığı o çok
sayıdaki Anadolulu kadın, erkek,
çocuk yüzü resimlerine, acaba ger-
çekten klasik anlamıyla resim sa-
natının portre türünün birer ürü-
nü diye bakabilir miyiz? Çünkü
onlar, acaba gerçekten, -bizce
portre sanatının temel öğesi ol-
mak gereken- belirli bir kimliği ve-
ya kişiliği belgelemek -veya
belgilemek- amacını mı gütmek-
tedirler? (Belki de bu nedenle re-
sim sanatının fotoğraf karşısında
yenik düşmüş tek dalı portrecilik-
tir diyebiliriz bugün.)
Unutmayalım ki örneğin H
Greco'nun "Kardinal Guevara"sı,
Velasquez'in "Kardinal Ferdi-
nand"ı, Rembrandt'ın "Marten"i
ve benzeri gibi daha nice ustanın
nice ünlü portresi, salt konu edin-
dikleri kişilere bir fotoğraf sada-
katiyle tıpatıp benzedikleri için in-
sanlığın resim galerisinin ünlu ya-
pıtlan arasına ginnemişlerdir. Ge-
ne 16. yüzyılda hem Avusturya,
hem tspanya ve hem de Ingiltere
sarayının başressamı olmuş ünlü
Anthonie Mor'un saray portrele-
ri sadece model aldıkları soylula-
ra görünüm benzerlikleri yuzün-
den değil, asıl konu edindikleri ki-
şilerin ruhsal durumlarıru (kişilik
ve kimliklerini de) kusursuz bir
gözlemcilikle resme yansıtmayı
bildikleri için o yuzyılın portre sa-
natının ünlü yapıtlan arasına gir-
mişlerdir.
Kısacası portre, her zaman be-
lirli bir kişiliğin -kimliğin- resmi-
dir. Diyelim Çallı tbrahim'in "Is-
mel Paşa"sı... O, ne zaman bak-
samz tsmet Pasa'dır ve bize Ismet
Paşa'yı verebildiği ölçüde başarı-
lıdır. Yani portrenin bir sorunu
olamaz. Dolayısıyla boyutlan da
yansıttığı kişiliğin -kimliğin- bo-
yutlanyla sınırlıdır. Seyredence ye-
niden yaratılamaz. Oysa Nuri
Îyem'in Anadolu insanı yüzleri
öyle mi ya? Asla... tnsan yüzünu
konu edinmiş her resim'portre mi-
27 NİSANA KADAR GÖRÜLEBtLECEK — Nuri Îyem'in yann Har-
biye'deki Garanti Sanat Galerisi'nde açılacak olan resim sergisi 27 ni-
san gününe kadar açık kalacak.
dir?
Kimden dinlemiştim, şimdi çı-
karamıyorum. Tanpınar Hoca,
akademideki sanat tarihi dersle-
rinden birinde kendisıne, "Mona
Lisa'nın güliişü hakkında ne
düşünüyorsunuz" diye soran bir
öğrencisini, "Mona Lisa sadece
aptallara güler" diye terslemiş.
Sonra da "Nasıl göremiyorsunaz
Allah aşkına?" demış. "Anlamı-
yorum, giiya ressam olacaksınız.
Mona Lisa'nın gulüşu sadece bir
nstalığın, bir (ekniğin gulüşudür.
Bir ışık-gölge oyununun gulüşu-
dür."
Galiba Tanpınar Hoca'nın ken-
dine yakışır biçimde bilgece anlat-
tığı gibi resme bakmasını öğren-
mek de bir eğitim işi. Yoksa bir
anlamda "sol roman" deyiminden
esinlenerek "sol resim" diye ad-
landırabileceğimiz Nuri Îyem'in, o
olağanüstü "Anadolu'dan Insan
Yüzleri" epopesinı, nasıl olur da
bir portrenin "ölureplikalan"di-
ye değerlendirebiliriz?
ÖzdeşHk kavramını, kişinin
kimliğinin saptanması amacıyla ve
kimlik anlamına, galiba ilk kez
Freud kullanmış. Freud'culann
belirttiklerine göre de zaten Fran-
sızcada "idendification", tngiliz-
cede "empathy" kavramlanyla
karşılanan, Aimanca einfühlung"
kavramını da ilk Alman filozof-
lar bulmuşlar ve kuilanmışlar.
Gerçekten de yüzyılımızda,
özellikle Batılı insanın en önemli
sorunu (halen) kendi kişilik ve
kimlik sorunudur. Kammızca 18.
yüzyıldan sonra hızla gerçekleşen
o büyük ekonomik ve sosyal dev-
rimler, daha sonraki yuzyıl için-
de kişilerde de kendiliğinden, ye-,
ni yeni (örneğin sınıfsal, ulusal,
ideolojik vb.) kimlikler oluşması-
na yol açmıştır. 20. yüzyüa giril-
diğinde artık yavaş yavaş iyice ke-
mikleşmeye ve porselenleşmeye
başlayan bu kimlikler, kacınılmaz
biçimde, insanlığın düşüncesinin
de en önemli sorunu halini almış-
tır. Ama hemen şunu da belirte-
lim ki bu toplumsal olgu da bize,
ancak 2. Dünya Savaşı'ndan son-
ra Batı'run ihraç ettiği sosyal ve
ekonomik sistem zorlamalanyla
gelmiştir. Dolayısıyla da insanımı-
zın bir kimlik ve kişilik.arayışına
girişi, ta 27 Mayıs Anayasası'n-
dan sonra 6O'lı yılarda başlamış-
tır diyebiliriz.
İşte Nuri tyem'in özellikle 60Mı
yıllann ikinci yansından itibaren
yapmaya başladığı bu Anadoln-
dan Insan Yüzleri resimleri, biz-
ce bir toplumsal oluşumun, bir
"yaradılış mucizesi". yeteneğinin
olağanüstü sezgisiyle kavrayıp tu-
vallere dökülmesidir. Yani bu re-
simler, Anadolu insanının kendi-
sine yeni bir kimlik ve ki|ilik ara-
yışının resimleridir. Ve hiç kimse-
nin kuşkusu olmasın ki bu resim-
ler, yann çağdaş Türk resminin de
en önemli ayn galerilerinden bi-
rini oluşturacaktır.
Çalınan Van
Gogfa taUoeu
• ZÜRİH (AA) — Isviçre
polisi, daha önce çalınan
Van Gogh'un "Buğday
Tarlalan" adlı tablosunun
ele geçirildiğini ve Italyan
uyruklu üç kişinin
tutuklandığını açıkladı.
Tbtuklanan kişilerin,
hırsızlıktan 11 gün sonra
bir sigorta şirketine mektup
yazarak 1.3 milyon dolar
fidye istediklerini belirten
polis, tablonun hasara
uğramadığını bildirdi.
Tablo, bir film şirketinden
12 martta çalınmıştı.
Aksal'ııı 70.
dogum gtinti
• Kültür Servisi — Şair ve
yazar Sabahattin Kudret
Aksal'ın 70. doğum günü
Pendik Belediyesi'nce
kutlanacak. 7 nisan
cumartesi saat 15.30'da
Pendik Atatürk
Kültürevi'nde düzenlenecek
kutlama gününe Sevgi
Sanlı, Doğan Hızlan,
Hayati Asılyazıcı, Yaşar
llksavaş, Turgay
Kantürk, Pendik Belediyesi
Sanat Danışmanı Ataol
Behramoğlu katılacak.
Sahte tablo
müzayedesi
• LONDRA (Cumhuriyet)
— Yaptığı sahte tablolarla
ünlenen Macar ressam
Elmyr de Hory'nin 32
"tablo"su Londra'mn küçflk
müzayede firmalanndan
Bonhams tarafından satıldı.
Tablolara toplam 120 bin
sterlin gibi "mütevazı" bir
para ödendi. Aralannda
Dufy, Chagall, Gauguin,
Utrillo gibi sanatçıların da
bulunduğu çağdaş
ressamlann tablolannı
"büyuk bir ustalıkla ve
kolayhkla" taklit eden
Elmyr de Hory'nin sipariş
üzerine Picasso ya da
Renoir'ı bir sabah "otel
odasında birkaç saat
içinde" taklit edebildiği,
eskizini çıkarabildiği
belirtiliyor.
Kahraman'ın
sergisi
• Kültür Servisi — Ekrem
Kahraman, resimlerini 5
Nisan-15 Mayıs 1990
tarihleri arasında Erenköy
Gorbon Sanat Galerisi'nde
sergileyecek. lstanbul
Eğitim Enstitüsü Resim
Bölümü'nde öğrenim gören
Kahraman, 1983-90 yılları
arasında 24 kişisel sergi açtı
ve 14 ödül kazandı.
BüGÜN
• Bilim kurgu söyiestel
Selma Mine'nin konuşmacı
olarak katılacağı
"örnekleriyle BUim Kurgu"
konulu söyleşi saat \6SXffa.
Kadıköy Gençu'k
Kitabevi'nde. Yöneten
Yüksel Yazıcı.
• Dans göstertel tsviçreli
dansçı Christine Brodbeck'in
"Modern Dance" gösterisi
saat 21.00'de Derimod Kültür
Merkezi'nde.
• Karikatürsdylesisi
Necmi Rıza Ayça, Zeki
Beyner, Nehar Tüblek ve
Cafer Zorlu'nun katılacağı
"Akbaba'dan Anılar" konulu
söyleşi saat 18.00'de
Saraçhane KarikatUr ve
Mizah Muzesi'nde yapılacak.
• Yıldızda konferans
Prof. Dr. Semavi Eyice'nin
"Türkiye'de Bizans
Mimarisi" konulu konferana
saat 16.00'da Yıldız Sarayı
Httnkâr Dairesi'nde
izlenebilir.
• Restorasyon semineri
Prof. DT. Michael Petzet ve
Dr. Thomas Brachert'in
katılacakian "Restorasyon ve
Koruma" konulu seminer
saat 14.00'te Yddız
Üniversitesi Oditoryumu'nda
yapılacak.
• İkili resltal Deniz Güler
(flüt) ve Ayşen Katipoğlu
(piyano) resitali saat 18.30'da
Avusturya Kültür Ofisi'nde
yapılacak.
• BeyoğlusenliğiGrup
Bulutsuzluk özlemi'nin
dinletisi 16.00-19.30 arası
trafığe kapatılan tstiklal
Caddesi'nde izlenebüir.
BİLSAKTA
BUGÜN
S Nisan Perşembe:
19.00 SEMİNER: YENİ BİR
SİNEMAYA DOGRU VII:
Reha ERDEM.
19 00 KONFERANS: Tiirk
Balıkçılığının Dönn, Bogünn,
Murat REİS
19.00 SEMİNER: 20. yy Ue
Biten, 21. yy ile Gelen: 20.
yy Son Çeyreğinde Plastik
Sanatlar. Vasıf KORTUN.
Yön: Aydın UĞUR.
19.00 SANAT ESERtNtN
OBJEKTİF ANLATIMI:
"Lipstick" filmmin yonımu.
Erol COŞKUNER.
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BİLSAK herkese açıktır.
BİLSAK Sıraselviler, Soğancı
Sok. No: 7 CİHANGİR
143 28 79-143 28 99