04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel Sahıbı Cumhurıvçt Malbaacılık ve Gazeıecılık Turk Anonım Şırkelı adına Nadir Nadi % Genel Yavın Muduru Hasan Omal, Muessese Muduru EmiiM Uşaklıgil. Yazı Ijlen Muduru Ok» Gonensın. # Haber Merkez Mudunj \alçın Bayer, Sa>fa Duzenı Yoneımenı Ali Aar, 0 Temsikıler ANKARA Khmn Tın. İZMIR Hikmel Çrtinkirv». ADA.SA Çrtnı Yigrno0u Iç Pöblıka C<W B.şİMpç. Dıj Haberler tıpm Balcı, Ekonorm Onjpz Turkan. I; Saıdıka. ŞıAnn Kutaa, Kullur C«al tsur. Egllım (<nm Şaylan. Haba Araşlırma land BCTİan. Yur. HabeiKn Necdel Dojan. Spor Darasmanı AMuBudir Yucdnan. Oin Yazılar Ktma ÇdqİLin. »jnjnrmi Şılua Alp>>. Du/fltme Abdnllk \rnna. 0 Koordına:or \hmfl Kondsu, 9 Mah Uler Erol trtul. 0 Muhasebc Buknl tenrr # BUKcPlanJama Snji Osmanbeşeo^lii 0 Rcllam A»t To™a. 0 Ek Y^vınlar HuM <!>>ol # Idare H««vn Gunr. # Jsletme Ondcr <,<*. # Bılgı-isJcm Nail lıui. # PırrsorKf Scvfp Bosuocw0g. firam ur Hmjn Cumhun^ı Malbaaokk w Gazeucriık TjtŞ. Tbrk Ocafc Cad. 3Ü34 k PK 246-lsunbul Tel 512 05 05 (XI hal). Teta 22246 FaiL (1) 526 60 ^ # fluroto- Ankın: Zı>a Gokalp BK Inkıbp S V> 19.4. Td ]33 II 41-47. Tdn. 42344 RK. (4) 133 05 65 • bm«- H Zrç-a Blv 1352 SJ/3, Td 13 12 30 Tetec 52359 ftx. (51) 19 53 60 Inoou Cad 119 S. N a 1 Kal 1. Td. 19 37 52 (4 hall, Tdn: 62155. Fm. (71) 19 37 52 TAKVİM: 5 NİSAN 1990 İmsak: 5.06 Guneş: 6.35 Öğle: 13.12 Ikindi: 16.48 Akşam: 19.39 Yatsı: 21.01 tZMİT Çanak antene 'telsiz' tehdidîİZMİT (Cumhuriyet) — Tel- siz Genel Müdürlüğü, lzmit Be- lediye Başkanlığı'ndan uydu ya- yınları için kurduğu çanak an- tenleri kaJdırmasını istedi. Tel- siz Genel Müdürlüğü'nce lzmit Belediye Başkanlığı'na gönderi- len yazıda, çanak antenlerin ak- tancı şeklinde kullanılarak çev- reye yayın yapmasının yasalara aykın olduğu, 15 nisan tarihine kadar yayının durdurulmaması halinde cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı bildirildi. lzmit Belediyesi'nin, bölgede TV 3 yayınlarının daha iyi izle- nebümesi anıacıyla başlattığı, bu arada Eorosport, RTL Plns kanallarının da devreye girdiğı "çanak antenle yayın" uygula- ması Telsiz Genel Müdürlüğü'- nün resmi girişimiyle durdurul- ma aşamasında. Genel Müdür- lüğün İstanbul Bölge Müdürlü- ğü'ne yaptırdığı "yerinde tespit" ve sonrasında kaleme aJınan "tutanak"tan hareketle lzmit Belediye Başkanhğı'na gönderilen yazıda, "çanak an- tenle bölgeye yayın verme" ey- leminin 2813 sayılı Telsiz Kanu- nu, 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile 3517 sayılı Radyo ve Televizyon Ve- rici Istasyonlannın Posta, Telg- raf ve Telefon tşletmesi Genel MUdürlüğü Tarafından Kurul- ması, Işletilmesi ve Bakımı ile ll- gili Kanun'a aykın olduğu bil- dirildi. Telsiz Genel Müdürlüğü, lz- mit Belediye BaşkanJığı'na gön- derdiği yazıda, belediyeye iki de "seçenek" sundu. Seçenekler- den biri "Toplumun bn konu- daki intiyacının dikkate alına- rak, sistemin yasal hale getiril- mesini sağlamak uzere 3517 sa- yılı kanun uyannca sistemin PTT'ye devri"; diğeri de "be- lediyenin ihtiyaa için ruhsatna- me ve kullanma ucreti tahakkuk ettirilmesine esas teşkil elmek üzere aua otarak kullanılması." Ancak her iki seçenekte de İz- mit ve çevresinde uydu yayınla- nnı izleyebilenler bu kanallar- dan "vazgeçmek" zorunda ka- lacaklar. Telsiz Genel Müdürlüğü'nün 28 Mart 1990 tarihli yazısına karşılık belediyenin "ne yapacağı" henüz açıklanmadı. PROF. IK)ĞRAMACI '1402 baştan beri ayıptı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — YÖK Başkaru Prof. Dr. lhsan Dograrnacı, 75. yaşgü- nünde 1402'likler konusunda günah çıkardı. Doğramacı, "1402'lik uygulaması baştan ayıptı, bu ayıp yapıldı" dedi. Dogramacı, üniversitelerde öğ- rencilere "ornç tntun" diye bas- kı yapılmasının da bir başka ayıp olduğunu ifade ederek "Bi- zim bu konuda yapacak birşe- yimiz yok" dedi. 75. yaş gününü "Kendimi rektifîye ettinı, sıfuiadun. Bun- dan sonra bir 75 yıl daha hıda koşacagız" diyerek coşkulu bir sekilde kutlayan Doğramaa için Hacettepe ve Bilkent Üniversi- tesi rektörleri önceki akşam bir resepsiyon verdiler. Resepsiyonda yakın çalışma arkadaşları, Doğramacı ile ilgi- li anılarını dile getirdiler. Anı- larda Doğramaa'run otoriter yöcü, hafızası ve azmi anlatıldı. Hacettepe Üniversitesi (M) salonunda düzenlenen törende, Hacettepe Üniversitesi Konser- vatuvarı öğrencileri Doğrama- cı'nın hayatından kesitlerle Hacettepe ve Bilkent Üniversi- telerinin kuruluşlanru repliklerle anlattılar. Doğum günü kutlamalan sı- rasında oldukça neşeli gözüken Doğramaa, geçirdiği bel ameli- yatının kendisini yenilemeye ve- sile olduğunu dile getirdi. Doğramaa, "Ameliyatla kendi- mi sıfııiadım. Rektifiye oldum. Bundan sonra 75 yıl daha var. 75 yıl daha Ueriye kosacagız" dedi. Doğramacı, bu sııada 1402'lik uygulamasım "Baştan yapılan bir ayıptı. Ama yapblar bn ayıbı. Biz geçenlerde bir ge- ndge gönderdik üniversitelere, 'hepsinin kadrolannı tutun' di- ye. Damştay'da bir karar var, ancak Resmi Gazete'de yayım- lanmasını bekliyonız" görüşü- nü dile getirdi. Doğramacı, YÖK'e hiçbir somut eleştirinin yöneltilemediğini iddia etti. Üni- versitelerde özellikle oruç baskı- sının bugünlerde gündemde olduğunun sorulması üzerine Doğramacı, "Şimdi biz kimse- ye ornç tnl veya tutma demiyo- nız. Ama tutalması konusunda bir baskı yapdıyorsa bu çok ayıp" diye konuştu. 3 'e göreAmerikalıların yüzde 45'i dünyanın güneş etrafında döndüğünü 'hatırlıyof Biliıııi sevmeyen eğitimD^ Haberler Senisi — Ameri- ka Birleşik Devletleri'nde yapılan kamuoyu araştırmaları okul ça- ğındaki gençler dahil nufusun bü- yuk bir çoğunluğunun bilimsel konulardan bihaber olduğunu gösteriyor. Yetkililer, bilim eğiti- mini çekici hale getirecek yöntem- leri incelerken, çaüşmalar geniş kapsamlı Proje-2061 adlı bir eği- tim projesinin çatısı altında top- lanıyor. Newsweek dergisinin haberine göre Amerikalıların sadece yüzde 45'i dünyanın, guneş etrafında döndüğünü 'hatırlıyor.' lnsanın, ilkel canlılardan evrim yoluyla ge- liştiğini bilenlerin oranı ise yine yüzde 46. Uluslararası tüm bilimsel yarış- malarda Amerikau okul çocuklan son sıraları paylaşıyorlar. örne- ğin 13 ülkeden çocukların katıldı- ğı bir sınavda Amerikalı gençler Bilimsel konulardaki cehaleti hızla artan Amerikan halkının, kendilerini yakından ilgilendiren ozon tabakasının delinmesi, genetik deneyler, yıldız savaşları, atık maddeler gibi konularda doğru karar veremeyeceğinden korkuluyor. Amerikan Ulusal Araştırma Konseyi'nin 1989 yılı raporu, liseden mezun olan gençlerden ancak dörtte birinin üniversitede mühendislik tahsil edebilecekdurumda olduğunu ortaya koyuyor. Amerikalılann yüzde 14'ü ülkesinin haritada yerini gösteremiyor. hem kimya hem de fizikte lO.luğun üstune çıkamazken Amerika'nm en gözde bilim dalı olan biyolojide sonuncu oldular. Amerikan ülusal Arastırma Konseyi'nin 1989 yılı raporu, li- seden mezun olan gençlerin dört- te üç gibi büyük bir çoğunluğunun üniversitede mühendislik veya matematik tahsil edecek birikim- den yoksun olduklarını gös- teriyor. Amerikan halkının bilgı düze- yi hakkındaki bu şaşırtıcı açıkla- malar, devlet yöneticilerini son derece endişelendiriyor. Bilimsel konularda bu denli cahil olan bir halkın hızla gelişen uluslararası ekonomide söz sahibi olamayaca- ğı, daha da kötüsü bu seçmenleri yakından ilgilendiren ozon taba- kasının delinmesi, genetik deney- ler, yıldız savaşlan, atık madde- ler gibi konularda doğru karar ve- remeyeceği düşünulüyor. Amerikan halkının cehaleti sa- dece bilimsel konularda kısıtlı kal- mıyor. Dünyamn en gelişmiş ül- kelerinden biri olan bu Ulkede ya- şayanların sadece yüzde 32'si ha- ritada Vietnam'ı gösterebiüyor ve yüzde 14'ü kendi ülkesinin nere- de olduğunu bilmiyor. Amerikan halkının bilime olan ılgisizliğinde ilk suçlanan hiç kuş- kusuz eğitim sistemi oluyor. Ame- rika'da lise eğitimi sırasında bi- limsel konulara duyulan yabana- lık yüzünden öğrencilerden pek azı matematik ve fen derslerini se- çiyor. Son sınıfta hâlâ fen dersi alan öğrencilerin oranı ise yüzde 1. Japonya'da aynı oran yüzde 12'ye çıkı>or Olayın ciddiyetini vurgulayan bir başka gözlem ise doktora öğ- rencileri ile ilgili. Üniversitelerin doktora programlanna katılanla- rın çok azını Amerika doğumlu- lar oluşturuyor. Bu ülkede çeşitli üniversitelerde doğa bilimleri ve mühendislikte doktora yapan öğ- rencilerin yandan fazlası yaban- cılar veya azınlıklara mensup ki- şiler. Halkın bilimsel konulardaki bilgi seviyesinin hiçbir kuşkuya yer olmayacak şekilde duştügu Amerika'da, bu konudaki boşlu- ğu kapatmak için çok geniş kap- samlı ve uzun vadeü bir proje baş- latılıyor. Proje 2061 adlı bu pro- je Amerikan Bilim Geliştirme top- luluğunca destekleniyor, okul yö- neticilerinden, eğitimcilere, şirket- lerden federal hükümete kadar geniş bir çevre tarafından hazır- lanıyor. Amerika'nın bilim eğiti- minde başanya ulaşmak için baş- lattığı bu atağın ana fıkri ezber- cilikten kacmak ve bilim öğ- retmek. Amerika'da, yaygın inanışın aksine laboratuvar sistemi çok ge- lişkin değil. Uygulandığı zaman- larda ise çocuklara deney tüpünü kırmadan tutmayı öğretmekten ileri gidemiyor. Sistem büyük bir yüzdeyle ders dinleme, kitap oku- ma ve ezberlemeye dayanıyor. Bu sistemin en hızlı etkisi ise can sı- kıntısı yaratmak oluyor ve öğrenci bilimsel konulardan uzaklaşıyor. Eğitünciler, çocukta doğal ola- rak var olan merakı ve araştırma güdusünü kullanarak istenilen ba- şanya ulaşılabileceğine inanıyor- lar. Bunun için bilimsel konular öğretilirken çocuklara gözlem yapma, ölçme, toplama, sınıflan- dırma, kayıt tutma, veri inceleme olanakları sağlamak yeterli olu- yor. Örneğin daha anaokullann- da su oyunlanyla, bitki yetiştir- me, hayvan besleme, yaprak top- lama ve sınıflandırma gibi uygu- lamalarla ilk adımlar atılabiliyor. Böyle bir sistemde eğiticinin gö- revi yol göstermek ve çocuğun bi- limsel kuralları yeniden kendisi- nin keşfetmesine olanak sağla- maktan ileri gitmiyor.ABD'de yaygın inanışın tersine laboratuvar sistemi çok gelişkin değil. Çocuklar sadece deney tiiplerini kırmadan tutmayı ogreniyorlar. Bir lise mezununun bilmesi gerekenlerden bazıları Ne kadarı size tanıdık geliyor?Bir çocuğu bilimden soğutmanın en kolay yolu ondan uzun terim listelerin ez- berlenmesini istemektir. Doğru yol, öğ- renciyi bilimle tanıştırmaktır, terrninoloji bunu kısa sürede takip edecektir. İşte size bir lise mezununun bilmesi gereken bir kaç kavram. Ne kadarı size tanıdık geli- yor? MUTLAK SIFIR: Mumkün olan en düşük ısı, -273, 15°C. Bu ısıda tüm mo- leküler ve atomik devinim duruyor. AStT YAĞMURU: Motorlu taşıtlar ve fabrikalardan çıkan sülfur ve nitro- jen oksitten oluşan yogun asit oranlı yağ- mur. AMİNOASİTLER: Birbirleriyle bir- leştikleri zaman proteinleri oluşturan, nitrojen, oksijen, karbon \e hidrojen içe- ren bileşikler. ANTIMADDE: Bir maddenin benze- ri olup, ters elektrik yükü taşıyan mad- de. Elektronun karşı maddesi pozitron. ASTRONOMİ: Göksel cisimlerin ha- reketlerini, buyükJüklerini ve diğer ozel- liklerini inceleyen bilim dalı. ATOM: Maddenin bir kimyasal reak- siyona girebilen en küçük kısmı. Bir ve- ya daha çok elektron bulunan proton ve nötronlardan oluşan çekirdekten meyda- na gelir. ATOM BOMBASI: Atom çekirdeği- nin parçalanması (nükleer fısyon) olayı ile ateşlenen bomba. Termonükleer ve- ya hidrojen bombasının güç kaynağı ise atom cekirdeğinin nukleer füzyon veya birleşmeden geçmesi ile gerçekleşir. BAKTERİ: Virüsten daha buyuk olup bölünme ve üreme yoluyla çoğalabilen ve virüslerin aksine antibiyoüklere karşı sa- vunmasız olan mikroskobik organizma- lar. BİG-BANG: Buyuk patlama teorisi. Evrenın doğuşunu ve evrimi inceleyen kozmolojinin ilk savı evrenin uzay zama- nı içinde çok büyük bir patlama ile var olduğunu ileri sürer. Bu patlamanın so- nucu, her şeyin birbirinden uzaklaştığı genişleyen evren kavramıdır. KARADELtK: Hiçbir şeyın, ışığın bile çekim gucünden kaçamadığı ölü yıldız. BİT: Bilgisayarların bilgi depolama kapasitesinin ölçüsü olarak kullanılan ve 8 çift sayıdan oluşan birim. HÜCRE: Yaşamın ana birimi. Hücre- lerin içinde, kalıtım kodlannı taşıyan, bi- yokimyasal reaksiyonlan ateşleyen ve or- ganizmanın yapı taşlannı kapsayan pro- teinlerin yapım kurallannı belirleyen DNA molekülu bulunur. KOLESTEROL: Hayvansal yağlarda, kanda, sinir dokusunda \e safrada bu- lunup damar sertleşmesi ile güçlü bir iliş- kisi bulunan yağsı madde. KROMOZOM: Genellikle hücre çekir- değinde bulunan ipsi madde. Üzerinde kalıtımla ilgili genler dizilidir. tLETKEN: Isıyı, ışığı ve diğer enerji- leri ileten ve geçiren tüm maddeler. DİNOZOR: 220 ile 65 milyon yıl ön- ce, insandan yaklaşık 60 milyon yıl ön- ce yaşamış olan dev sürüngen. DOPPLER ETKİSİ: Alıcı veya veri- cinin hareket etmesi sırasında dalga fre- kansının değişmesi olayı. Yaklaşıp uzak- laşan siren sesindeki fark örneğinde ol- duğu gibi. E = mc 1 : Enerji (E), kitle (m) ve ışık hı- zı (c) arasındaki, belirli bir kitlenin dö- nüşebileceği enerji miktarı ile ilgili iliş- ki. Görecelilik kuramı, Albert Einstein tarafından bulunan bu ilişkinin bir so- nucudur. Bu kuram, parçalanan atom- lann kaybedilen kitleye eşit bir enerji yaydığı atom bombasının fikrini oluştur- muştur. ELEKTROMANYETİK RADYAS- YON: Bir elektrik yükünün, örneğin bir elektronun hızlandınlmasından çıkan enerji. Birbirlerinden sadece frekanslan ile farklı olan ışık, radyo dalgalan ve x ışınlarını içerir. TEMEL PARÇACIK: Elektron gibi bölunemeyen bir madde birimi. ENTROPİ: Bir sistemdeki bozukluğun ölçulmesi. Termodinamik yasalanna gö- re kapalı bir sisteme enerji eklenmediği sürece entropi artar. ENZİM: Hücrelerdeki biyokimyasal reaksiyonlan başlatan ve hızlandıran protein. EVRİM: Biyolojinin ana ilkesi. İlk de- fa Charles Darwin'in "Tiirlerin Kökeni" adlı çalışmasında sözü edilen evrim kav- ramına gore genlerdeki rastgele değişik- lıkler veya mutasyonlar, eğer organizma- nın hayatta kalma ve üreme becerisini arttınrsa, sonraki nesillere de geçer. GENETtK MÜHENDİSLİK: Bir can lının kromozomları içine yabancı DNA yerleştirmek gibi herhangi bir moleküler biyoloji tekniğı kullanarak genlerin de- ğiştirilmesi. GENOM: Bir organizmanın tüm gen- leri. Insan genomunun sıralanışını sap- tamaya yönelik milyarlarca dolarlık bir proje şu anda uygulamada bulunuyor. JEOLOJİK ÇATLAK: Çoğunlukla, dünyanın kabuğunu oluşturan buyuk tektonik tabakaların yan yana geldikle- ri yerdeki çatlaklar. Depremler genellikle bu bölgelerde meydana gelir. JEOTERMAL ENERJİ: Termal kay- naklar ve gayserlerle toprak üstune çıkan dunya merkezinin sıcaklığı. YERÇEKİMİ: Cisimleri birbirlerine doğru iten, doğanın belli başlı dört gü- cunden biri. Einstein tarafından göste- rildiği gibi bu güç uzay zamanının şekli- ne bağlı olan çok zayıf bir güç. Halbu- ki, parçacıklar tarafından taşınan diğer doğa güçleri kuvvetli nükleer güç, zayıf nükleer güç ve eiektromanyetizma daha değişik güçler. Fiziğin ana hedeflerinden biri bu dört gücü bir birleşik alan teorisi içinde birleştirmektir. SERA ETKİSİ: Isının atmosferde kal- masına yol açan gaz biriminin yol açtığı genel ısınma. HEISENBERG İN BELİRSİZLİK KAVRAMI: Kimi maddelerin, örneğin elektronların kimi ozellikleri kesin ola- rak bilinemez, çünkü bir niceliğüı ölçu- mü diğerini etkiler. HOMO SAPIENS: Modern insanın 200.000 yıl kadar önce yaşayan atalan. HORMON: Vücudun başka bir orga- nını veya hücresini etkileyen endokrin bezleri tarafından salgılanan madde. İYON: Elektrik yüklü atom veya mo- lekül. NÖRON: Sinir hucresi, insan vücu- dunda 10 milyar nöron bulunur. OCCAM'IN USTLRASI: Olaylar hakkındaki en basit hipotezin büyük bir olasılıkla doğru olduğunu kabul eden bi- limsel prensip. ORGANİK: İçinde karbon bulunan. OZON TABAKASI: Dünya üzerinde 6 ila 12 mil yükselen, ozon gazından (üç oksijen atomundan oluşur) oluşan ve dünyayı güneşin zararlı ultraviyole ışın- larından koruyan tabaka. Bugün soğu- tucularda ve spreylerde kullanılan klorf- lorkarbonlar (freonlar) tarafından etki- lenmiş durumda. PLAZMA: Maddenin katı, sıvı ve gaz- dan ayn dörduncü durumu. Evrenin yüz- de 99'unu oluşturduğuna inanılan iyon gazlarını kapsar. Ayrıca, kanın hücresel olmayan sıvı bölümüne de denilir. RADYOTELESKOP: Işık daigaları yerine radyo dalgalannı alır. Uzaydaki yaşamı incelemek için kullanılır. R1CHTER ÖLÇEĞt: Depremlerin gü- cunu ölçme birimi. 2.0 çok az hissedilir- ken, 6.0 büyük hasar yapar, 8.0'ın üstü ise yaygın yıkırnlara yol açar. BİLİMSEL YÖNTEM: Sorunu tanım- layıp veri toplamak, bir çalışma hipote- zi (açıklama) geliştirmek, hipotezi deney- lerle sınamak, sonuçları yorumlamak, sonuç çıkarmak ve gerekirse hipotezi de- ğiştirmek. CİNSİYETE BAĞLI ÖZELLİK: X veya Y kroraozomlan tarafından taşınan bir özellik, örneğin renk körlüğu. YILDIZ: Gazsı gök cismi. Örneğin, karşılıklı olarak birbirlerini çeken yıldız- lardan oluşan galaksimiz, Samanyotu'- nun içindeki Güneş bir yıldızdır. SÜPERİLETKEN: Enerjiyi hiçbir en- gel olmadan taşıyan madde. Z—PARÇACIGI: Doğadaki dört ana güçten biri olan, zayıf nükleer gücü ta- şıyan, yeni keşfedilmiş atomdan küçük bir parçacık. SIYASAL TARTIŞMANIN OZU F.Almanya ile 6 MİT bıınalımı' F.Almanya'nın 15 Türk diplomatının geri çekilmesini istediğine ilişkin haberin kamuoyunda duyulması, iki ülke arasındaki ilişkileri kritik bir noktaya getirdi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Federal Almanya'nın Türkiye'den 15 diplomatını "MTT adına etkinlik gösterdikleri gerekçesiyle" geri çekmesini iste- diğinin kamuoyuna yansıması, iki ülke ilişkilerinde "son derece kritik" gelişmeye yol açtı. Anka- ra ve Bonn kaynaklan, Federal Alman ARD televizyonunun ko- nuya ilişkin haberini yalanlamaz- ken "diplomatik açıdan çok nazik" diye niteledikleri olay ko- nusunda aynntılı resmi açıklama- lardan kaçındılar. Ancak söz ko- nusu televizyon yayınının Federal Alman Dışişleri Bakanlığı'nın is- teği üzerine gerçekleştirildiği öğ- renildi. Guvenilir kaynaklar, Bonn'un bu yöntemi izlerken "yapacağı diplomatik girişime kamuoyu desteği sağlamak" amacı güttuğünu bildirirken An- kara'nın F.Almanya'ya "karşı diplomatik girişim"de bulunabi- leceği öğrenildi. Buna göre Fede- ral Almanya'nın 15 Türk diplo- matını geri göndermesi durumun- da Ankara "mütekabiliyet" esas- ları çerçevesinde davranacak. Bu arada, Demokratik Almanya'nın Türklere vize uygulamasından vazgeçmesi konusunda Bonn hü- kümetinden gördüğu baskı ile ba- zı Turk diplomatlarına MİT ile iş- birliği yaptığı iddiası arasındaki ortak unsurun "İslamcı güçler" olduğu ortaya çıktı. Federal Alman televizyonunun birinci kanalı ARD'de önceki ak- şam yayımlanan Panorama adlı programda kamuoyuna duyuru- lan, Bonn hükümetinin 15 Türk diplomatını MİT adına etkinlik gösterdikleri gerekçesiyle Türki- ye'ye geri göndermeyi istediği ha- beri, Türk Dışişleri'nce yalanlan- madı. Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Ferhat Ataman bu ko- nudaki sorulara, "Bazj iddialar vardır. Bunlan miiesses kanallar- dan Alman makamlanyla ele almaklayu" yanıtını verdi. An- cak konu hakkında hiçbir ek açık- lamada bulunmadı. Cumhuriyet muhabirinin görüştüğü diploma- tik kaynaklar ise bir ülkenin baş- ka birulkede "istihbaratçı" per- sonel bulundurduğu iddialanm kabul etmesinin mümkün olma- dığını vurgularken ARD'nin ha- berini yalanlayan herhangi bir bil- gi vermediler. Guvenilir kaynak- lar, F.Alman hükümetinin, Türk- iye'nin Bonn Büyükelçiliği Müs- teşarı Senbir Tümay'a 6 Ocak 1990 ve 23 Mart 1990 tarihlerin- de olmak üzere iki kez "15 dip- lomatın geri çekilmesi çagnsında bulunduğunu" doğruladılar. Ay- nı kaynaklann verdiği bilgiye göre bu istek Türk Dışişleri'nce anın- da değerlendirmeye alındı ve Bonn'da iki ülke diplomatik yet- kilileri arasında yürütülen temas- larda Ankara'nın bu 'istekten vazgeçilmesi ve duyulan rahatsız- lığın giderilmesi için yeni yöntem- ler bulunması" doğrultusundaki görüşü F.Ahnanya'ya Uetildi. An- kara'da ise bu konuda hiçbir dip- lomatik temas yapılmadı. Ancak Türkiye'nin bu sabahtan itibaren gündeme alabileceği belirtilen dip- lomatik girişimler çerçevesinde, F.Almanya'nın Ankara Büyükel- çisi Ekkehard Eickhoff'un Dışiş- leri Bakanhğı'na çağrılarak olası bir "diplomatik misUleme" konu- sunda uyarılması bekleniyor. Olayın ARD'nin yayını üzeri- ne F.Almanya'da ve Cumhuri- yet'in yayını üzerine Türkiye'de ilk kez duyulması sonrasında, ge- rek F.Alman diplomatik kaynak- lan gerekse Türk Dışişleri yetki- lileri, konuya ilişkin bilgi verme- me karan aldılar. Yetkililer, bu karann konunun "son derece nazik" olmasından kaynaklandı- ğını belirtirken guvenilir kaynak- lar, bu çerçevedeki diplomatik gı- rişimlerin "kısa süre içinde" açık- lığa kavuşacağını bildirdi. 7 bin yılhk heykel bulundu • Dış Haberler Servisi — Yugoslavya'da Belgrad'a 150 km. uzaklıktaki Donya Branjevina'da yapılan, kızlar sırasında bulunan bir heykelcik arkeoloji dünyasında büyük ilgiyle karşıland). Avrupa'da en eski tarım alanlanndan biri olduğu belirtilen bölgede şimdiye dek bulunan 12 santimlik heykellerden farklı olan 7 bin yıllık bu ilginç kadın figürü 38 santim yüksekliğir.de. Baronun 112. kuruluş kokteyli • İSTANBUL (AA) — tstanbul Barosu'nun kuruluşunun 112. yıldonümü dolayısıyla, Büyükşehır Belediyesi'nde dün akşam bir kokteyl verildi. Büyükşehır Belediye Başkanı Nurettin Sözen'in Brüksel'de olması nedeniyle katılamadığı kokteylde, İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ale\ r Coşkun ve çok sayıda hukukçunun yanı sıra "En Alttakiler" kitabının yazarı Federal Almanyalı Günter VVallraf da bulundu. Böbrek satana meslekten men • LONDRA (AA) — Dört Turkün para karşılığı böbreklerinin lngiliz hastalara satılması olayına karışan üç lngiliz böbrek uzmanı, aylar süren davadan sonra bugün lngiliz Tıp Konseyi Mesleki Disiplin Komitesi'nce suçlu bulundular. lngiliz Tıp Konseyi binasında süren yargılamanın son gününde Mesleki Disiplin Komitesi, DT. Raymond Crockett'i insan organlarının satışına kanşarak "Mesleğini ciddi şekilde ihlalden" suçlu buldu ve meslekten men kararı aldı. lngiliz Tlp Konseyi Mesleki Disiplin Komitesi Dr. Crockett'e kararı temyiz için 28 gün süre tanıdı. Polis Haftası başladı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Türk Polis Teşkilatı'nın kuruluşunun 145. yıldonümü çeşitli etkinliklerin sergileneceği haftayla kutlanıyor. Emniyet Genel Müdürii Sabahattin Çakmakoğlu, dün başlayan ve 10 nisana dek sürecek Polis Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, polisin anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içerisinde görev yaptığını belirterek, vatandaşlardan polise yardımcı olmalannı istedi. Dün başlayan hafta süresince, çeşitli atış ve spor karşılaşmalan yapılacak. Polis Haftası İstanbul'da da törenlerle kutlanıyor. Dün saat 11.00'de düzenlenen torende, Harp Akademileri Komutan Yardımcısı Korg. Selahattin tmer, Şube Müdürleri ve polis şefleri İstanbul Emniyet Müdürii Hamdi Ardalı'yı kutladılar. Dumlupmar anıldı • Haber Merkezi — Katıldıkları bir tatbikattan dönerken 4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Boğazı'nda Naboland adlı Isveç bandıralı bir şileple çarpışan Dumlupınar denizaltısında bulunan ve şehit olan 81 denizci, dün Ankara, İstanbul, Mersin,/ Çanakkale ve Golcük'te düzenlenen törenle anıldılar. Ankara'da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda yapılan törene, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Orhan Karabulut ve yüksek rütbeli subaylar katıldı. Öteki illerde ve Golcük'te yapılan törenlerde de Atatürk anıtlarına çelenkler konularak saygı duruşunda bulunuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle