22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 5 NİSAN 1990 Kı^ılan Savunma Hakkı ve Özgiirltiğti Belirttiğirn kısıtlama ve bağımlılıkla, barolann özerk yapıda olmadığı açıktır. Bir ülkede hukukun üstünlüğünü sağlamak, bağımsız barolarla mümkündür. Bağımü barolann üyelerinin de özgürce bir savunma yapabilecekleri düşünülemez. Baro bağımhysa, üyesi olan avukatlar da bağımlıdır. Yargıç güvencesiz, yargı bağımh, barolar vesayet altındaysa, o ülkede hukukun üstünlüğünden söz edilemez. Av. SABRİ KURT îzmirBarosu Başkanı Savunma hak ve özgürlüğü, insanların temel hak ve özgürlükJerindendir. "Herkes, meşru vasıta ve yol- lardan faydalanmak suretiyle, yargı raercileri önün- de, davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hak- kına sahiptir!' (Anayasamd. 36). Avukatlar, hak ara- ma özgürlüğündesavunmahakkıru kullanarak insan- larımıza hizmet vermektedir. Bu hizmetin, her türlü etkiden uzak olarak özgürce yapılması esastır. Dev- letin temeliolan adaletin ortaya çıkanlabilmesi içiu, savunma kısıtlamalarının ve savunma önündeki en- gellerin bulunmaması gerekir. Özgür bir savunma, in- sanlanmızın güvencesidir. Hak arama ve savunma özgürlüğü konusunu, avu- katlar ve barolar bakımındanincelediğimizde, ulke- mizde tam bir savunma ve hak arama özgürlüğünün bulunmadığını görüyoruz. Avukatlar yönünden 1) Hazırlık soruşturması gizli yürutulmekıe, bu en önemli dönemde, hazırlık evrakı, avukattan gizlen- mektedir. Gözaltındaki sanıkla avukatın görüşmesi- ne, yasal dayanağı olmayan binbirgüçlük çıkanlmak- ta, konuşma izni alabilen avukatın ise istediği soru- yu sormasına dahi engel olunmaktadır. Oysa suçla- mayla savunma birlikte başlamalı, avukat hazırlık so- ruşturmasındazanlıyla her zaman görüşebilmeli, her türlü belgeyi inceleyerek savunma yapabilmelidir. Gizli yapılan hazırlık soruşturması denetimsiz kal- makta, güvensizlik yaratmaktadır. Işkenceler de bu gizlüikte devam edebilmektedir. Hazırlık soruşturma- sındaki bu gizlilik ve yasaklann kaldırılmasırun, avu- katın zanlıyla istediği zaman göriişebilmesinin savun- maya sayılamayacak yararı olduğu gibi, haklı ya da haksız işkencesoylentilerini de işkenceyi de önleme- de yararı olacaktır. 2)Avukat, savunma görevini yaparken söz ve yazı- lanndan dolayı, savunma hududunu aştığı iddiası ile ağır ceza mahkemesine sev k edilebilmektedir (TCK 486). Bu durum da savunmaya getirilen önemli bir kı- sıtlamadır. Savunma hududu aşılsa dahi, davayla il- gili söz ve yazüardan sorumlu olunmadıgı takdirde sa- vunma dokunulmazlığı sağlanmış olacaktır. 3) Duruşmainzibatını bozan her şahsı reis, mahke- mesalonundançıkarır(CMUK378/I, HUMK150). (136 Sayılı Avukatlık Kanunu 58/2 maddesiyle HUMK ile CMUK'nın duruşma inzibatına ilişkin hu- kumlerini saklı tuttuğuna göre avukat da duruşma- dan çıkarılabilecektir. Bu hüküm de savunmaya bir kısıtlamadır. Böyle durumlarda duruşmanın ertelen- mesi hükmünun getirilmesi daha uygun bir çözüm olacaktır. 4) Idari yargılamada "İdarecegönderilengizli belge ve dosyalar, taraf ve vekillerine incelettirilemez" (İYUK. md. 20). Bu maddeyle "gizli belge" usulü ge- tirilmiştir. Aleyhe olan bir belgegösterilmeyince avu- katın savunmayapması mümkundeğildir. Idare, keyfi bir tutumla mahkemeye gönderdiği belgelere "gizlidir" damgasını vurarak davacınıngörmesini ve savunma hakkını engelleyebilecektir. Bu hüküm, sa- vunma için tehlikeli birhükümdür. Aynca, mahkeme- ierin "aleniyet" ilkesine, savunma dunımundaki kim- senin "ithamı öğrenme" hakkına da aykırıdır. Savunma hakkı, bir gün bu hakkı engelleyenlere ve engelleri kaJdırmayanlaradagerekli olabiliyor. Dev- letin yetkili makamlanndayken bu engel ve kısıtlama- lara sesçıkarmayanların da savunma hakkına veavu- katasığmmak zorunda kaldıklanru yakın tarihimizde gördûk, gelecekte de görebiliriz. Barolar yönünden Siyasal iktidarlar, barolann toplumdaetkin bir ku- rum olmasını istemiyorlar. Yasal düzenlemeleri de bu görüş veisteklerine uygundur. Yürürlükteki Avukat- (ık Yasası (1136 SK), baroları ve Türkiye Barolar Bir- liği'ni, Adalet Bakanlığı'na bağımlı ve bakanlığın ve- saveti altında tutmaktadır. Bu yasaya göre: — Barolar, bakanlığın idari ve mali denetimine ta- bidir. — Seçilmiş organları, idare tarafmdan görevden alınabilir. — Barolann üyekayıt ve kabulleri, bakaniığın ona- yınabağhdır. — İşten çıkarma ve meslektençıkarmaya ilişkin di- siplin cezalan da bakanlığın onayına bağlanmıştır. — Barolann uluslararası toplantılardatemsiledil- mesi, Adalet Bakanlığı'nın iznine tabidir. — Baro organları, Adalet Bakanlığı'nın onay mer- cii olarak verdiği kararian aynen yerinegetirmekle yü- kümlüdür. Aynca Dernekler Yasası'nın 92. maddesiyle, baro- lar, Dernekler Yasası'na bağlanmış, dernek faaliyet- lerini kısıtlayan hükümler barolara da uygulanır ol- muştur. Bu belirttiğim kısıtlama ve bağımlılıkla, barolann özerk yapıdaolmadığıaçıktır. Birülkedehukukun üs- tünlüğünü sağlamak, bağımsız barolarla mümkün- dür. Bağımlı baroların üyelerinin de özgürce bir sa- vunma yapabilecekleri düşıinülemez. Baro bağımlıy- sa, üyesi olan avukatlar da bağımlıdır. Yargıçgüven- cesiz, yargı bağımlı, barolar vesayet altındaysa, o ül- kede hukukun üstünlüfünden söz edilemez. Adalet şaibe altında kalır ve giderek adalete güven yok olur. Bu durum ise ülke düzenini kaosasürükleyecek kor- kunç sorunlar doğurur. Barolar ve avukatlar için öneriler Barolan Adalet Bakanhğı'na bağımlı kılan ve onun vesayetinde tutan tum hükümler kaldınlmalıdır. Üye- liğe kayıt kabul, disiplincezalan, yönetim ve her türlü faaliyet vekararlan içinson onaymercii, Türkiye Ba- rolar Bırlıği olmalıdır. Adalet Bakanlığı'nın ve ilgili- sinin idari yargıya başvurma hakkı bulunmalıdır. Ya- sal düzenleme buna göre yapılmalıdır. Barolann, Türkiye Barolar Birliği'nin ve avukatla- nn yetkileri arttınîmalıdır. Türkiye Barolar Birliği ve Barolann Anayasa Mahkemesi de dahil tüm yüksek mahkemelere dava açma hakları olmalıdır. Avukatlar, noterlergibi sınırlan belirlenebilecek bir yüntemle tasdik makamı olarak görev yapabilmelidir. Aldıkları ve alacakları davalarla ilgili her türlü belgeyi resmi dairelerde inceleyebilmeli ve örnek alabilmeli- dir. Kamu hizmeti gören avukatın çahşmasına, ilgili resmi veözel kurumdaki yetkililer, zorunlu olarak ko- laylık göstermdi, engelleyertler için yaptınmlar geti- rilmelidir. Avukatlardan, gelir düzeyinin üstünde kalan stan- darda göredeğil,gerçek usuldetuttuğu defterinegö- re vergi alınmalı, ekonomik zorluk içine sokulmama- lıdır. Avukata verilen vekâletnameye bağlı olduğu ver- gi dairesinin ve avukatın vergi sicil numarasının yazıl- masızorunluluğugetirilmiştir. Buvekâletnameyleta- kip ettiği dava ve icra işleri, mahkemeyazı işleri mü- dürleriyle, icra müdürleri tarafmdan bilgi formu dol- durularak Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlü- ğu'ne bildirilrnektedir. Genel Müdürlük'te, tüm avu- katiar takip ettikleri işleriyle vergi sicil numaralarıyla birlikte bilgisayara işlenmektedir. Avukatın burosu ve gelirine ilişkin kayıtları, her zaman denetime açıktır. Bütün bunlardan sonragerçek usulde tuttuğu defter- de beürlenen geiire itibar edilmeyerek kazanayla bağ- daşmayanhayat standardınagöregelir vergisi ödeme- sinin istenmesi, haksızlık ve doldurulan kayıtlara, formlara ve mükellefe güvensizliktir. Avukatlar güç koşullarda mesleklerini sürdürme.cteler. Yüksek büro kiralan, kırtasiye, sekreter, telefon giderleri, topluluk sigortası primieri, hayat standardına göre ödenen yüksek gelir vergisi taksitleri, avukatlara altından kal- kamayacaklan ekonomik zorluklargetirmektedir. Bu ekonomik zorluklar nedeniyle de savunma mesleği zor günler yaşıyor. Bu zorluklar avukatın savunma hizmetini olumsuz yönde etkilemektedir. Avukatın şirketleşme, sigortagibi dahabaşka pek çok sorunlan vardır. Stajyer avukatların sorunlan da dahil, her biri başlı başına ayn inceleme ve yazı konulandır. Vergi- lendirme konusunda diyeceğimiz odur ki avukat, ha- yat standardına bağlanmadan gerçek kazancının ver- gisini ödemelıchr. Bugünkü vergilendirme politikasıy- la siyasal iktidar, avukatları mesleklerini terke zorla- maktadır. Nitekim, 1989 yıiı içerisinde Izmir Barosui ndan 136 avukat kaydını sildirmiştir. Görülüyor ki avukatlara getirilen bu ekonomik zorluklar, savun- maya ve hak arama özgürlüğüne getirilen kısıtlama ve engelleraelerin bir yenisi olmaktadır. Sonuç Barolann sorunlanyla ülke sorunlan iç içedir. Dü- zensiz yasalaştırmalar, aynntısı düşünülmeden geti- rilen yasa hükümleri vesık sık yapılan değişiku'kler, sayısız kanun hükmündeki kararnamelerle oluşan ve sosyal yapıya uymayanistikrarsız vekarmakanşık hu- kuk yapısıyla, istikrarsız ekonomik düzenimiz, baro- lan da avuİcatlan da et kilemekte, güçdurumda bırak- maktadır. Sorunlan, ülkesorunlanndan soyutlanma- yan baroların, bu sorunların çözümü için uğraşma- İarı, çöziim için katkıda buiunmalan, bir yerde kaçı- nılmazgörevleri olmaktadır. Barolann bu uğraşıla- n, siyaset yasağı denilen "siyasetle uğraşamazlar" hükmü kapsamında düşünülemez. Yasa koyuculann, birgün kendilerinin de bu özgür- Iüğe sığmabilecekleri için değil, demokrasinin vazge- çilmez koşullanndan olduğu için, savunma hak ve öz- gürlüğünü kısan, engelleyen hükümleri kaldırmala- rını, ülkemize tam bir hak arama özgürlüğü getirme- lerini istiyoruz. EVET/HAYIR OKTAYAKBAL Susmak Suçu Kabullenmek midir? Kimse tınmıyor. Köşeyı dönen bir daha geriye bakmıyor. 'Ge- misini kurtaran kaptan' 'Bal tutan parmak yalar' gibi atasözleri- miz her zaman etkili olmuştur. Kısa yoldan başarıya ulaşmanın yolu kurnazca becerilerden geçer Dün neydi. bugün ne? Dün neredeydi, bugün nerede? Hiçbir zaman bu hesap sorulmaz! Adam gider yüce bir kişinin damadı olur. Birkaç yılda servet- ler elde eder. Adam ne yapar eder seçım kazanır, kısa sürede apartmanlar, oteller, kûyler, şirketler edinir. Nasıl? Bunu kimse sormaz. Nasıl sorsun? Soracak olanlar da aynı yo/un yolcusu olursa!.. '2000'e Doğru' dergisinin geçen sayısında uzun mu uzun bir liste vardı. ANAP milletvekillerinin birkaç yılda nereden nereye geldiklerinin gerçekçi bir öyküsü... Adlar açık seçik belli, millet- vekilı seçirmeden önceki durumları ortada; kimi memur. kimi öğ- retmen, kimi esnaf, kimi küçük çapta tüccar. Ya şimdi? Milyarlık servetleri ceplerıne atmışlar... Nasıl, hangi yoldan? Hangi be- ceriyle? Dergi, bu milletvekillerinin adlarım da bir bir veriyor. Dün ne olduklarını, bugün nereye ulaştıklarını. Yüz kışiyi bulan bir lis- te... Bal tutanların parmak yalayarak elde ettikleri olanaklar gözler önüne serilmiş! Milyarlık kazanımlar üç beş yılda sıradan bir ki- şinin cebine girebilir mi? Milletvekili seçildiğinde beş parasız kişi nasıl olur da birkaç yıl sonranın milyarderi oluverir? Başbakan Akbulut btle parti grubunda bu mılletvekillerini uyar- dı. Adı geçen milletvekillerinin adalet yoluna başvurup aklanma- larını istedi. Kaç gün geçti, ses seda yok. Milyarderiik aşaması- na kolayca ulaşmış olanlar yerlerinden kıpırdamıyorlar Bu su- suşlan bile '2000'e Doğru'da çıkan açıklamanın gerçek olduğu- nu göstermez mi? Biri çıksa da sizi bu denli ağır biçimde suçla- sa, "sen daha dün parasız bir kişıydin. milletvekili olunca nasıl bu denli olanağa kavuştun, bunun gizlerini açıkla da biz de öğrenelim' dese, ne yaparsınız. Sizi suçlayan kişiyi, dergiyi ada- let önüne çağırmaz mısınız? 1959 yılındaydı sanırım, CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek or- taya önemli bir konu atmıştı. DP iktidarı sırasında bir 'hiç' iken kı- sa zamanda köşeyi dönenler- den, zamanı geldiğinde hesap soracaklarını bildirmişti. CHP ik- tidara geldiğinde iki yasa çıkara- caktı, biri 'Nereden Buldun', öteki 'Neden Yaptın?..' O günlerde bu konuda epey tartışmalar yapıldı Ne var ki bu yasa önerilerini or- taya atmasından kısa bir süre sonra genel sekreter görevden alındı. 'Nereden Buldun' ve 'Ne- den Yaptın' tasarılarını bir daha anımsayan olmadı. 27 Mayıs Devrimı bile dokunmadı bu konu- ya. Daha sonraki CHP'nin ortak hükümetleri ise hiç... Bir yurttaş, milletvekili seçilın- ce servet bildirisi vermiyor mu? Ntermiyorsa vermelidir. vermişse, şimdi yeni bir bildiri alınarak o ki- şinin nereden nereye geldiği or- taya çıkarılmamalı mı? Yasa dışı yollardan ya da yasayı çıkarları- na kullanarak büyük zengınlikle- re erişmiş olanlardan hesap so- rulmamalı mı? '2O00'e Doğru' dergisi ilk adımı attı. Tam bir yü- reklilikle soruyor yüzü aşkın ANAP milletvekiline, "Birkaç yıl- da nasıl ulastınız zenginliğin do- ruklarına?" Birden anımsadım, ANAP lide- ri Bay Özal'ın yeni seçilen millet- vekili arkadaşlarına soylediklerı- ni: 'Hiçbiriniz tşini bozmasın, ya- zıhanesini, bürosunu kapatma- sın...' Buna benzer şeyler değil miydi Özal'ın söylediklerı. De- mek ANAP'lı dostları bu ögüte uymuşlar. Bir yandan milletin ve- killiği, öte yandan kendi özel iş- lerini, çıkarlarını yoluna koy- mak!.. Hem de eskisinden daha güçlü, daha etkili, daha basanlı olarak... Burada, köşeyi birkaç kez dön- müş ANAP'lı milletvekillerinin adlarım sıralamak gerekirdi. Ama önemli olan Ali Bey. Veli Bey de- ğil. Bir anlayış. özel çıkar hesa- bı anlayışı... Elinde fırsat varken ne elde edersen elde et. Ne de- mişti Tevfik Fikret boyleleri için: (Arkası 19. Sayfada) TV'deki Şu Sözlere Bakın! Çanakkale Zaferi olmasa, belki de Rusya'da Marksist yönetim olmayacakmış! Peki ülkemiz ne olacaktı?.. Av. H. AVNİ USLUOĞLU 18 Mart 1990günü saat 20.45'te televizyon- da haberleri dinliyorum. Büyük Atatürk'ün ulkemizin, ulusumuzun yazgısını etkileyen Ça- nakkale zaferi dile getiriliyor. Ülkenin yazgısında söz sahibi bir sayın ki- şi, televizyon ekranında... Diyor ki, "Bu za- fer iyi mi oldu, kötü mü oldu; bunu değer- lendirmek çok güç... Bu zafer yüzündendir ki Marksizm, Leninizm yönetimi Rusya'da be- lirme imkânı bulmuştur." Samrım aynı söz- cükler veya benzerleriyle söylenen bu idi... Amacımız, şu veya bu rejimi, duzeni savun- mak, buna dönuk eleştiriyi yanıtlamak değil. Üzuldüğüm ve ürperdiğim yan şu: Atatürk'ün Çanakkale Zaferi'nin ülkemi- ze ve ulusumuza neler neler kazandırdığını ge- liniz tartışalım, iyi mi oldu, kötü mu oldu, ul- kemizin, ulusumuzun yazgısı ile dunya ülke- lerinin yazgısını bu zafer nasıl etkiledi; bu za- fer kazanılmasaydı da Marksizm. Leninizm ideolojisi yaşama girme koşul ve olanağım bulmasa idi daha mı iyi olurdu anlamında bir konuşmayı, Çanakkale Zaferi'ni kutlamaya dönuk bir televiz) f on programında dinlemek beni düşündürdü. O, 250.000 dolayında şehidin ruhlarının, Atatürk'ün ruhunun onderliğinde televizyon ekranında belirdiğini ve yıllar sonra bu söz- ler söylensin diye ölmedik, şehit olmadık di- ye haykırdıklanm işitir gibi olduğumu da ürperdiğimi de itiraf etmek isterim. tnanıyorum ve diyorum ki Çanakkale Za- feri'nin i>i mi oldu, kötü mü oldu yönlii bir tarftsması yapılamaz. Hem de Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümü, kutlama coşkusu içinde olan ulusun böyle bir anında bu büyük zafere kuşku ile bakmak, adeta bu zafer olmasaydı da Marksizm, Le- ninizm hareketinin başarısını dünya görme- seydi, anlamında sözler söylemek beni ta yü- rekten yaraladı... O zafer uğruna şehit olan 250.000 dolayın- da memleket evladı için Marksizm, Leninizm uğruna öldüler mi diyelim, yoksa bu vatan için canlannı seve se\e verdiler, büyük komu- tan Atatürk'ün "Size ölme>i emre^yorum" buyruğuna uyarak vatan için şehitlik merte- besine eriştiler mi diyelim? Acı acı düşünüyorum: O Çanakkale Zaferi'nin komutanı, daha sonra ulkemizi, ulusumuzu düşman istilasın- dan kunaran, Polath'ya kadar gelmiş düşma- JII denize döken, bağımsızlık benim karakte- rimdir diyerek ülkemizde her yönüyle gerçek bağımsızlığı somutlaştıran ve dünyaya kamt- layan, yönetim döneminin özlemi içinde ol- dugumuz Büyük Alatürk'ten geride bugün ne kaldı sorusunu şu veya bu ağızlar değil tarih yanıtlayacaktır diyorum. Şu düşüncesi, şu ilke ve devrimi yararlı ol- madı, diyebilen ya da diyebilecek olanlar da inanıyorum ki gerçekleri bir gün görecek- lerdir... Bu görecekleri gün şu ya da bu çabalarla geciktirilirse tarihin yamlmaz hakemliği er ve- ya geç konuya ışık tutacaktır. KAYSERt 2. SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas No: 1989/875 Karar No: 1990/92 C.Sav.Es No: 1989/3468 Davacı: K.H. Sanık: Mehmet Çavdaroğlu: Namık oğlu, Neriman'dan olma, 1958 doğumlu, Kayseri Talas ilçesi Kiçiköy nüf. kayıtlı, Kayseri Sanayi Böl. 3.Cad.l6, Sokak No: 3'de Sütsan işyeri sahibi Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet. Suç tarihi: 6.7.1989 Hükme esas olan kanun mad.: TCK.nın 398, 647 sa, 3506 sa. 4.md. TCK.nın 402/1, 402/2. md. 647 Sa. 5.md. Verilen ceza (Feri cezalarda dahil): 470.000 lira ağır para cezası, 3 ay cürme vasıta kıldığı meslek, sanat ve ticaretinin tatiline, 7 gün sürey- le işyerinin kapatılmasına. Karar tarihi: 20.2.1990 Kesinleşme tarihi: 1.3.1990 Sanık hakkmda verilen hüküm kesinleşmiş olup c savcılığına sunulur. Basın: 20514 PENCERE Bir Soykırım Heveslisi İbrahim Halil Çevik, Şanlıurfa Belediye Başkanı. Refah Parti- li. Birisi imam nikâhlı iki eşi, (Allah bağışlasın) dokuz çocuğu olan Başkan'ın fikirlerı ilginç: — Yapabildiğin kadar çocuk yap, Türkiye 100 milyonu besler. Kadın haklan konusunu dile getirenler kadına saygısızlık eden- lerdir. Feminizm kadını soyup oynatan harekettir. Şanlıurfa isia- mın ve imanın kalesidir." Sayın Başkan, Yahudilere de çok kızıyor; "Hitlm'in mezanna çiçek koymak" istiyor, zaten Belçika gezisinde "Yahudilerin Hit- ler tarafmdan kesilip sabun yapıldığı yere" gidip çiçek koymuş. Cumhuriyet muhabiri arkadaşımız IdilGürsel, Şanlıurfa Beledi- ye Başkanı na soruyor: '— Neden yaptınız bunu?" Başkan: — Filistin'deki Müslüman kardeşlerimizin kollarını kırarlarken hiç kimseden tepki geldi mi? Onlar insan değil mi? Ona niye kar- şı koyulmuyor?" Sayın Çevik, "Yahudi düşmanıyım" d\yor ve bunun nedenleri- ni şöyle açıklıyor: — Yeryüzünde en büyük melaneti yapan Yahudiler de ondan. Yahudi Allahın lanetlediği kavimdir. Bugün Türkiye'de faiz siste- minin arkasında Yahudiler vardır. Faiz Müslümanlardan alınıp Ya- hudilere verilen vergidir. Onlar melanettir. (...) Müslümanlar tara- fmdan katledileceklerdir. O gün yakındır. Bu hadis-i şeriftir, pey- gamber efendimiz söylüyorsa doğrudur." (25.3.1990 Cumhuriyet) Şanlıurfa Belediye Başkanı'nın bu konuşması Cumhuriyet'te yayımlanınca sert tepkiler geldi; şaka mı?.. Türkiye Cumhuriye- ti'nin ünlü bir kentınin yerel başkanı konuşuyor; sıradan bir adam değil, Şanlıurfalılarca seçilmiş bir kişi... • Yahudi düşmanlığı tarih boyunca Batı'da geçerli olmuş bir ge- ricilik türüdür; dinsel kaynaklardan çıkışJıdır; ırkçılığa dönüşmûş, en sonunda Nazi saltanatıyfa doruğuna ulaşmıştır. Ancak Osmanlı'da Yahudi düşmanlığı yoktu. Osmanlı padişahı 500 yıl önceki İspanya'da bağnazlığın zul- müne dayanamayıp göç etmek zorunda kalan Yahudilere kucak açmışü. O gün bugündür Türkiyeli Yahudiler, al takke ver külâh bu yurtta keyifle yaşıyoriar. Peki, Urfa'nın Belediye Başkanı, 500 yıl önceki Osmanlı'dan daha mı geri? Ne yazık ki evet!.. Sayın ibrahim Halil Çevik'in islamı kullanarak ırkçılık yapma- sı da ayıptır; ama Şanlıurfa Belediye Başkanı'nın fikirlerinde yal- nız olmadığı anlaşılıyor; hazret gökten ınmedi ki!.. Partisi var, çevresı var, seçmeni var... Oysa bizim bildiğimiz Urfalı; türküyü, kebabı, sazı, sözü se- ven; ne söylediğini bilen; görgü, saygı, dostluk, insanlık üzeri- ne sıcak ve incelikli bir kişidir. Şanlıurfalı nasıl olmuş da Hitler- in mezanna çiçek koymaya kalkısan soykırım heveslisini bele- diye başkanı seçmiş? Şanlıurfa'da Yahudi var mı? Bilmiyorum. Ancak eğer Urfa'da Yahudi varsa, İbrahim Halil Çevik bilmeli ki o Yahudinin de belediye başkamdır; ama Sayın Çevik daha laik Türkiye Cumhuriyeti'nin belediye başkanı'olduğunun bilin- cinde bile değil... Türkiye'de öyle olaylar yaşanıyor ki akla mantığa sığmaz ve inanılmaz... • Yahudilerin, insanhğa, uygarlığa, sanata, bilime, felsefeye bü- yük katkıları olmuştur. Öğrenmek ısteyen, sıradan bir ansiklopediyi açar; sayfalarını kanştırdıkça Yahudileri tanımaya başlar. Yahudiyi "lanetli" say- mak ortaçağ karanlığından çıkamamış kişinin mistik sapması- dır. Türkiye'deki Yahudi tıpkı Ermeni, Rum, Arap, Çerkez, Aba- za, Kürt. Süryani, vb. gibi bu yurdun çocuğudur, Anadolu'nun insanıdır. Ancak israil devletinin politikasını ve Filistin halkına karşı tu- fcımunu eleştirmek ayrı bir şey... Sap ile samanı birbirine karıştırmaktan sakınmak gerekiyor; israil Ortadoğuda bir felaketin siyasetine bağlanmış gibidir; çı- kışı olmayan bir yolda yürüyor; Yahudilerin içinde de bu çıkma- zı görenler gün geçtikçe çoğalryor. Habora Kitabevi ANAP -Bülent Habora- Yeni çıktı... Kitapçınızdan arayınız... Askeri kimligimi kaybettim. Geçersizdir. BANU EVYAPAN Subay kimligimi kaybettim, geçersizdir. KEMAL TEMİZOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle