Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 NİSAN 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
meteoroloji Genel Müdûriüğü'n-
den aJınan bilgiye göre, yurdun
doğu tesimten parcaJı bulutiu iç
Ege göller bölgesi i!e İç Anado-
lu'nun batısı yer yer sağanak ya-
ğışlı, fjteki yerier az bulutiu ve açık
geçecek. HAVA SICAKLIĞI: Biraz
artacak. RÜZGÂR: Güney ve batı
yönlerden tıafif ara sıra orta kuv-
vette esecek. Denizlerde rûzgâr:
Kıble ve lodostan 3 ila 5 kuvve-
tinde saatte 10 ila 21 deniz mili
hızla esecek. Deniz mutedil dal-
galı olup, görûş uzaklığı 10 km.
dolayında bulunacak.VanGölıiıv
de hava: Parçak bulutiu geçecek.
A 23° 7°Di»*1«lar
A 2 f 4°Edinıe
A 18° fEnkKHi
Y 18° 1°£rnırum
B 5°-e°Es*iş*ir
Y 20° 3*Gaaantep
A 20° t r Giresun
A 16° 2 Manı&a
A 22° 4°KMaraş
B 4° O°Mersn
B 4° -9° Mujla
Y 19» O°Muş
A 16° 2°Nığcle
B 14° 5°0n)u
rûzgâr güney ve batı ycnlerden fıafif ara ara orta kuvvet-
te esecek, göl küçük dalgalı, görûş uzaklığı 10 km. dola-
yında olacak.
A 21° 8°Gûmü«lıaneB 15° 0°Rra
B 16° 3°Hal*ari B 7°-1° Samsun
A 25° 8°lsparta V 18° O°Sirrt
A 23° rlsörtüjl A 18° 8°Sinop
A 21» 4° ianir A 24° 10° Sıvas
8 13° 0°Kare B 3°-6° TettrlaS
B 13° -1° Kastamonu A 19° 1° Trate.ı
A 21° 2° Kayari B 18° -2° Tuncsli
A 22° 4°KırWaf«* A 21° 6°Uşak
Çonjm
A 20° g>ttm/i
B 19° PKûtatıya
Y 22° 8°Malatya
Y 18° 1°Van
Y 17° -2° Ybzgat
B 16° 2°Zofigul(lak
A 24° 8°
A 22° 8°
A 21° 10°
A 22° 6°
B 13°-1°
B 17°-2°
8 14° 5°
B 14° 5°
8 14° 5°
A 16° 3°
A 14° 6°
B 16°-2°
A 17° 7°
B 14° S°
B 14° 1°
r 22° 4°
B 8° 0°
8 16°-1°
A 15° 7°
tıuıuöu g ^ asi /$*** • *-*•» B-tukıOu b&n& K-lort S-aslı Y^aflmuriu
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Osmanlüar'da ön-
de gelen devlet adam-
larının giydiği bir tür
samur kürk. 2/ Fok
balığı derilerinden di-
kilerek yapılan ve ta-
şıma işlerinde kullanı-
lan Eskimo kayığı...
Serbest meslek adanı-
larını içinde toplayan
resmi birlik. 3/ Siinne
de denilen bir ekin
hastalığı... Radon ele-
mentinin siragesi. 4/
Devinim olaylanm in-
celeyen bilim dalı. 5/
Şöhret... lçine mendil, gecelik gibi şey-
leri koymaya yarayan kumaştan korun-
cak. 6/ Samanlık... Alıcının kendi ken-
dine birleştirip monle edebileceği şekil-
de satılan parçalann tümü. 7/ Maden-
leri yontmaya yarayan çelik araç... Fi-
iller. 8/Madenleri ergitme... Hayvanla-
ra vurulan daraga. 9/ Avcının av
beklemek için taş yığmlanndan yaptı-
ğı pusu... Vûcutta biriken azotlu mad-
de.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Divan edebiyaünda şehzadelerin sünnet düğünleriyle harum sul-
tanlann doğum ve evlenme törenlerini anlatan şiırlere verilen ad.
2/ Bağırsaklar... Sincap. 3/ Zarara uğrama tehlikesi... tnce talaş.
4/ Bir yapıt ya da yazmın son bölümü... Yeter miktarda olmayan.
5/ Kazak-Kırgız Türklerinin saz şaiı lerine verdiği ad... Kısa kepe-
nek. 6/ Aptal, budala anlamında argo sözcük... Demirin simgesi.
7/ Bir nota... Bangladeş'in para birimi. 8/ 789-974 yıllan arasında
Fas'ta hüküm süren Müslüman Arap hanedanı. 9/ Herhangi bir ko-
nuda ilgili kişilere soru yönelterek bilgi toplama işi... Bir soru sö-
zü.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Parmak izi5 NİSAN 1930
Şimdiye kadar polis merkezleri lalettayin bir cürüm isnat
edilen her hangi bir şahsın, vaziyeti içtimaiyesi
anlaşılmadan parmak izi alınmak üzere ikinci şube
daktiloskopi kısmıria sevkediliyorlardı. Orada maruf
sabıkalılar meyanında iftiraya
uğrayan bir şahsın da- parmak
izi alımyor ve ismi parmak izi
defterine kaydediliyordu. Bu
surette bir sabıkaya
gönderilen adam adliyece
beraat veya meni muhakeme
kararı aldıktan sonra da sabıkaya kaydının silinmesi için
müşkülata maruz kalmakta idi. Adliye ve Dahiliye
Yçkjtf#lerinden dün Polis Müdürlüğune tebliğ edilen bir
emirle bu usule nihayet verilmiş ve bademâ herhangi bir
maznunun sabıkaya gönderilmesi için Müddei L'mumilikçe
karar verileceği bildirilmiştir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Ey Sağduyu, Neredesin?
5 NtSAN 1960
Eğer sağduyu ile idare ediliyorsa bir
memleket pek büyük sıkıntılan da
atlatıp feraha çıkabilir. Fakat idare
sağduyudan uzaklaştığı zaman en
rahat milletler bile sıkıntıya
düşmekten kurtulamazlar. Öfke,
vehim, kıskançhk ve korku gibi
duyguların etkisi altında varılan
kararlar, çok defa o karardan fayda . .
umanları zarara sokar.
1 N a d l r N a d l
Partisinin Kayseri kongresine gidip orada konuşabilse idi,
Sayın tnönü CHP saflanna yeni sempatiler toplıyabilirdi.
Meşru yollardan iktidara gelmeye çalışmak demokratik
idarelerin temeli sayıldığı için bu onun en tabü bir hakkı
idi. Bir yandan Radyo Gazetesi, öte yandan iktidar
sözcüleri aylardır bir seçim havası içinde tek taraflı olarak
muhalefete hücum ettiklerine göre, muhalefet aynca bir
savunma hakkına da dayanıyordu. Kongrenin yasak
edilmesi, halk arasında CHP'ye bu savunma hakkının da
esirgendiği düşüncesini uyandırdı. Böylece, Sayın Inönü
Kayseride konuşabildiği takdirde toplıyacağı sempatinin
daha fazlasım daha Ankara garında motorlu trene binerken
kazanmış oldu. Fakat iş bu kadarla da bitmedi.
Himmetdede istasyonunda tren durduruldu. Paşaya
Kayseriye gidemiyeceği söylendi. Saatlerce uzayan
tartışmalar oldu. Yüzlerce yolcu yolundan kaldı. Kayseri
garında tnönü'yü karşılamak istiyen partili, partisiz on
binlerce vatandaş aç susuz bir sabır ve tahammül
imtiharundan geçirildi. Gardaki kalabalık dağılacağı yerde
bu yüzden daha da arttı.
Sayın tnönü Kayseride on söylev verse, yahut
raemleketi baştan başa yırmi kez dolaşsa, iktidarın şu son
hareketi ile partisine sağlanan kazancı elde edemezdi.
Vehme, öfkeye ve hukuk dışı bir takım duygulara dayanan
kararlann ne kendilerine, ne de millete hiç bir yararı
olmıyacağını sayın hükümet sorumlulanna acaba nasıl
anlatsak? Devlet radyosunun tek taraflı olarak D.P.
emrinde kullanüması doğru değildir, diyoruz. Kimse aidınş
etmiyor. Aidınş etmek şöyle dursun, muhalefete karşı
hücum dozu günden güne artınlıyor. O kadar ki artık en
saf vatandaşlar bile oradan söylenen sözlere inanmaz
olmuşlardır. DUşününüz bir kez: Radyoda C.H.P.'nin
çürüdüğünü, bütün gücünü yitirdiğini, mahyolduğunu
duyuyorsunuz. Arkasından bir C.H.P. kongresi muazzam
bir mesele oluyor. İktidar telâşlanıyor, kongre yasak
ettiriliyor, Genel Başkanın bir yerden bir yere gitmesine,
halk arasında görünmesine tahammül edilemiyor.
Bunlan bilir de insan kendi kendine sormaz mı: Şu Halk
Partisi çöküyorsa, mahvolmuşsa bu telâş neye? Bırakın
kendi haline yavaş yavaş eriyip dağılsm. Ismet Paşa elinde
bomba taşıyan bir atom kulübü üyesi midir ki bu adama
böylesine sinirleniyorsunuz? Gittiği yerlerde konuşmaktan
başka Sayın Lider ne yapmıştır? Yoksa onun düşüncelerini
millet çoğunluğunun gittikçe paylaştığından mıkorkuyorsunuz?
Evet, insan bu soruları âdeta elinde olmıyarak kendi
kendine soruyor. Ve Devlet Radyosundaki tek taraflj,
haksız hücumlan dinledikçe Halk Partisini zayıf değil, belki
de olduğundan daha güçlü görmeğe başhyor.
Dediğim gibi, sağduyudan uzaklaşanlar en büyük zararı
kendilerine karşı islerler. NADİR NAÜİ
GEÇEN YIL BUGÜN c
Köşk'ün havası seçim
5 NİSAN 1989
Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in dün muhalefet liderleri tnönü ve
Demirelie yaptığı görüşmelerden sonra, Çankaya Köşkü'nde
erken seçim havasının estiği ortaya çıktı.
DÜNYA'DA BUGÛN
Cenevre
Ceaft
Odde
Duba
Franiduri
Girnc
Hdsmto
Katiıre
Kopenhag
VAsMngtOflA 12°
Zûrih A 15°
TARTISMA
Ya Oliım Ya Çddın
Sevgili kadınlar, onurumuzun ayaklar altına alınmasına karşı
çıkmak adına; sayın baylar, kadınların ezilmesinin manevi
suçuna katılmadığınızı göstermek üzere Nazire Tarhan'a
yardım ediniz. ^ ^
İnsan toplulukları, yazılı ve yazısız yasala-
nna tutunarak koşuyor veya duraksıyor, tari-
hinin sonsuz yolunda... Kim bilir, belki de ya-
zısız yasalar daha bir güçle yönlendiriyordur
(düzeltiyor, veya bozuyordur) toplumsal ve ki-
şisel yaşamlarınua... Acaba yasa adamlan far-
kında mıdır? Beynimizin hücrelerine sinmiş,
bilinçaltımıza çöreklenmiş yazısız yasaların,
örf, adet, gelenek ve önyargıların...
Şu güzel bahar gününde, Türkiye'nin en gü-
zel ili Antalyt'da bir kadın feryat ediyor, itil-
diği çirkinliğin ortasında, "Bana öç yol
bırakıyorlar" diyor Nazire Tarhan, "Ya inti-
har ya delilik ya fahişelik.!'
Nazire Tarhan, (geleneklerimize uygun bi-
çimde) imam nikâhıyla yaşayan bir kadın. Bir
gün evinde dört erkeğin tecavüzüne uğruyor.
Mahkeme, resmi nikâhı olmayan Nazire'yi fa-
hişe kabul ediyor; Tiirk Ceza Kanunu'na da-
yanarak Nazire"ye tecavüz eden saldırganlara
az ceza biçiyor. Nazire'nın Anayasa Mahke-
mesi'ne başvuran avukatı, ırzına geçilen ka-
dın, fahise ise eğer bu hususun hafifletici se-
bep sayılmasınm anayasaya aykırı hiçbir ya-
nı olmadığı cevabını alıyor... Anayasa Mah-
kemesi'nin sayın üyeleri, (neyse ki, yalnızca oy
çokluğu ile çıkan gerekçeli kararın açıklama-
sında, iffetli kadınların duygularını incitme-
mek için böylesi bir karar alındığını söylüyor)
Bu arada resmi makamlar, fahise olduğu ge-
rekçesiyle Nazire Tarhan'm çocuğunu elinden
almayı uygun görüyor.. Nazire, işinden atılıp
yoksullüğa terk ediliyor.
Olaya nereden bakalım? Çağımızda namu-
sun uçkur sıkıhğından öte anlamları olduğun-
dan mı? Fahişeliğin, içine girmeye çalıştığımız
Avrupa'da, herhangi bir meslek kadar onur-
lu sayıldığından mı... Yoksa adamlannı, hu-
kuk kavramı olarak lise kitaplarına bile ge-
çen yasa önünde yurttaş eşitliği ilkesini unut-
maya iten ön yargılardan mı?.. Kurban duru-
mundaki üısanı cezalandırmayı seçen toplum-
sal mekanizmalardan mı?
Tarih akıyor ve biz bakıyoruz diye yakını-
yor tüm aklı erenler, Avrupa'mn yeniden bi-
çimlendiği bugünlerde.. Evet aynen böyle olu-
yor... Sayın baylar, bayanlar, tarih tek bir ır-
mak değildir; tarih, gürül gürül ırmaklann bir-
birine karıştığı bir okyanustur.
Sevgili kadmlar, onurumuzun ayaklar altı-
na alınmasına karşı çıkmak adına; sayın bay-
lar, kadınların ezilmesinin manevi suçuna ka-
tılmadığınızı göstermek üzere Nazire Tarhan'a
yardım ediniz.
Onun Akbank Antalya Akdeniz Bulvan Şu-
besi'ndeki 0003116-II-AOO/OI numaralı hesa-
bına, ufak da olsa katkıda bulunmayı ihmal
etmeyiniz. Unutmayınız ki Nazire Tarhan, yal-
nızca haksızlığa uğramış bir kişi değildir; bu-
gün Türkiye'de "kadının" ezilmesinin ve hor-
lanmasının simgesidir. Bizler, sıradan yurttaş-
lar ona sahip çıkalım ve hızlanan tarihin hiç
olmazsa bir akımına, kadınların eşitliğine ye-
tişmeye çalışalım.
ERENDİZ ATASÜ
Hangi Konuyu Tartışalıın?
Bir ülke ki öğretmenlerinin grevli toplusözleşmeli sendika
hakki yok; o ülkede ne demokrasi vardır ne de özgürlük
vardır.
Öğretmenlerin özlük haklarını mı? Ucret-
lerdeki ayrıcalığı mı? Kitaplardaki curcunayı
mı? Öğretmen atamalanndaki yanlışlığı mı? Bir
siyasi görüşün dört bakanımn dahi ayrı ayrı
kararlar aldığını mı? Bir ikinci iş tutmadan
geçinmeyen eğitim-öğretim emekçüerinin dert-
lerini mi? Teftiş mekanizmasını mı? Yabancı
dil sorununu mu? Yoksa bunlar ve bunun gi-
bi sorunları tartışmanın yasak olduğunu mu?
Bir ülke ki öğretmenlerinin grevli toplusöz-
leşmeli sendika hakkı yok; o ülkede ne demok-
rasi vardır ne de özgürlük vardır. Ve biz hâlâ
özgür olalım mı, yoksa olmayalım mı dava-
sında isek, utanılacak bir durumdayız demek-
tir. Hani Türk ulusu akıllıydı, zekiydi ve kork-
mazdı. Neden öyleyse "örgüt" deyince tüyle-
ri diken diken oluyor? Neden öyleyse Yuna-
nistan'da ve Porteklz'de öğretmenler haklan-
nı almak için örgütlenebiliyorlar da bizim ül-
kemizde olmuyor? Bizim onlardan geri oldu-
ğumuzu herhalde kimse benimsemez. Onlar
çok mu cesur veya akıllı? Neden öyleyse bu
korkaklık ve beceriksizlik? Yetkililer elbette
kendi elleri ile bu hakları bize vermezler. ön-
ce biz inanmalıyız örgüte. Ve örgütsüz hiçbir
şey yapılamayacağını da bilmeliyiz. Yoksa öğ-
retmenlerimiz sonbahardaki ağaçlann yaprak-
ları gibi en küçük bir esintide oradan oraya
uçuverirler.
İLHAMİ HAKVERDİOĞLU
Amasyiı Liscsi Alm. Ögretmeni
İ n s a n H a k l a r ı D e r n e ğ i İ s t a n b u l Ş u b e s i
" Ç O C U K H A K L A R I "
f R • M A S A L 7 Ö Y K Ü » R E S İ M Ö D Ü L L E R İ *
YAZIN...
Ç\ZİN-
• 5-12 yaş grubundan isteyen herkesi yarışmaya çağınyoruz.
• Yarışma 5-8 ve 8-12 yaşlar için 2 ayn grup olarak değerlendirilecek. Her iki yaş grubu için de birincilik.
ikincilik ve üçüncülük ödülleri verilecek.
• Herkes en az 3 yapıtla her dalda yanşmaya katılabilir.
• Şiir ve Masal/Öykülerin 3 sayfayı geçmemesi gerekiyor. (Türkçenin doğru yazımı ve noktalama
işaretlerinin kulianımı değerlendirmede dikkate alınacak!)
• Resimler 35x50 cm olmalı, her türlü gereç kullanmak serbest.
• Şiir. Masal/Öykü"nün sonuna, resimlerin arkasına, adınızı. soyadınızı, doğum yerinizi/yılınızı, (varsa)-
okulunuzu, adres ve (varsa) telefon numaranızı yazmayı unutmayın!
• Son başvuru tarihi 10 Mayıs!
• Sonuçlar 3 Haziran'daki "geleneksel" 4. Uçurtma Şenliği'nde açıklanacak.**
• Yapıtlarınızı; İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Jurnal Sokak. 4/4 Tünel 80071 İSTANBUL
adresine postalayabilir ya da elden teslim edebilirsiniz. (Telefon: 149 51 48)
Şürieri Cevat ÇAPAN, Rıfat ILGAZ, Süreyya BERFE, Refik DURBAŞ, Mehmet Ç E T İ N ! Sennur
SEZER. Erdal ALOVA;
Masai/Öyküleri Feride ÇİÇEKOGLU. Işıl ÖZGENTÜRK, Fatih ERDOÛAN, Yılmaz ELMAS, Ferit
AVCI, Elvan PEKTAŞ. Adnan ÖZYALÇINER;
ResimJeri Mithat ŞEN, Su YÜCEL, Ayşegül İZER, Cahit EZGİ, Kezban BATIBEKİ. Cengiz BEKTAŞ. Komet
değerlendirecekler.
* Bu yan$nu. Çıvuk Haklan Sözlcpnni'nin Türkncdc lubul vv umlımı için yüıüiülcn kampünya cllunliklcrindcn bınjır.
'" Yanşmaya katılan yapılbn İHD İManhul Şuhcsi yayımlayahilir *.Tgilcythilir ya (tı bajla hir hiçimdı; dc|cHcndin.'hilır
ÜSKÜDAR BİRİNCİ SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZÜ
Esas No: 1989/414
Karar: 1989/769
C.Sav.No: 1989/6019-2132-756 Hâkim: Hüseyin Tamer 12374
Yazı Iş.M.: Ashhan Arlı. Davacı: K.H.
Sanık: Doğan Çamlıkaya: Halil ve Rikiye'den olraa, 1941 doğ.
Amasya, Merkez, Kızseki köyfi nufusuna kayıtlı. Ümraniye, Çak-
mak, Halkpazarı Sokağı No: 24'te oturur.
Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet.
Suç tarihi: 12.5.1989
Karar T.: 21.12.1989
Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet suçundan sanık Doğan Çam-
lıkaya hakkında Üsküdar C. Savcılıgı'nca 16.6.1989 tarih ve 756 sa-
yüı iddianamesiyle mahkeraemize açılan karau davasının yapılan açık
duruşması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Sanık 12.5.1989 tarihinde Üsküdar Tan-
zim Satış yeri 1 numaralı kasap dükkânında sağlığa az veya çok za-
rar verecek derecede bozulmuş kıyma sattığı yapılan tahkikat sonunda
sabit olduğundan
Sanığın eylemine uyan TCK.'run 396, 3506 S.K. degişik CK 19,
81/2, 647 S.K.'nın 4/1 , CK: 72, 402 maddeleri gereğince neticeten
sanığın 483.333 TL. agır para cezası ile cezalandırılmasına, 3 ay 2
gün süre ile cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatuun ve ticaretinin
tatil olunmasına, fıilin işleniş şekli ve niteliğine göre iş-yerinin takdi-
ren 7 gün süre ile kapatılmasına karar verılmiştir.
TCK.'mn 402/2 maddesi gereğince ilan olunur. 5.1.1990
Basın: 20536
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
İki Arada, Bir Derede...
Otayı, Danimarka'nın Randers kentrnde anlatmışlardı. Sadun
Aren, Hüsnü Okçuoğlu birlikteydik. Olay şu: Kentin otobosüne
binen sıkmabaş bir kadın, yanındaki yer boş olduğu rıafde otur-
maz. Belki, gelip geçene de engel oluyordur, bilmiyorum. Sürü-
cü, kadını uyarır:
—Hanım, yanınızda boş koltuk var, neden oturmuyorsunuz?
—Oturmam ben o kortuğa der, kadın, o kottuğa daha önce bir
gâvur oturmuştur!
—Ama tutunduğunuz yere de belki bir gâvur dediğiniz Dani-
markalı tutunmuştur. O zaman oraya da tutunmayın!
Otururdun oturmazdın, tutunurdun tutunmazdın derken, tar-
tışma büyür. Otobüsün sürücûsü, kadını yarı yolda indirir:
—İnin otobüsten, der.
Gericilik, tutuculuk Avrupalara taşınmış; kat kat geliştirilmiş-
tir. Çeşitli İslam derneklerine Suudi yardımı akmaktadır. Türki-
ye de buralara, siyasal amaçlı imamlar yollamakta, gerçekten
başarılı olmaktadır. Çocuklar, küçük yaşta Kuran kurslarına git-
mekte, ezberciliğe alışan öğrenciler, ne Danimarkacayı doğru
dürüst öğrenebilmekte ne de belleklerinde Türkçe kalmaktadır.
Gittiğimiz her yerde, dernek yöneticileri, "Bize öğretmen gön-
dersinler, imam değil!" dediler.
Randers'te, ilginç şeyler dinledik. Biri şöyle dedi:
—Burada, düne kadar Türkiye'deki düzene, rejime söz söy-
tetmeyenler, şimdi Kenan Bey'e veryansın ediyorlar, Hacı Turgut
Bey'i getirdiği için! Türkiye'deki zamlara kızıyorlar. Çünkü Türki-
ve'de zam yapıldı mı, pasaporta da zamgeliyor! Eskiden bir yıüık
lık kazancıyla Türkiye'de bir daire alabiliyorken, şimdi beş yıllık
kazancıyla alamıyor! Camiciler, Hacı Turgut Bey'in eski partisin-
den soğudular, ama daha çok DYP'ye doğru kayıyorlar Beş va-
kit namaz kıldıklarını söyleyenler, kumar masasından
kalkmıyorlar. Bunu hocaya sorduk: "Oynayabilir, o başka, o baş-
ka!" yanıtını verdi.
Randers'te, çokluk Çorumlularla Sıvashiar var. Kopenhag'da
Cihanbeyli'nin köylüleri gelip yerleşmişler. Cihanbeyli'nin Kuş-
ça, Yeniceoba, Kelhasan, Kütükuşağı, Bulduk, İnkuyu, Pınar-
başı, Beşkavak köylüleri, Kopenhag dolaylarını kuşatmışlar. Kürt
kökenli yurttaşlar. Bir ayakları Türkiye'de, ama Sadun Bey'in göz-
lemi gibi, çoğu dönmeyecekler. İki arada, bir derede kalmışlar!
Randers'te, Türkiyeliler ve Danimarkalılar Dayanışma Derne-
ği Başkanı Salih Ateş, derneklerınin 200'ün ûstünde üyesi ol-
duğunu, Danimarkalıların da üye olduklarını soyledi. Randers
Belediyesi'nde etkinlikleri, saygınlıkJarı varmış. Salih Ateş'in çift
pasaportu var; Türkiye'ye giderken Türk pasaportunu değii, Da-
nimarka pasaportunu kullanıyormuş. Nedeni de şuymuş: Tür-
kiye'ye girerken, Türk polisi Oanimarka pasaportuna hiç
bakmıyor, buna karsılık Türk pasaportlarını didik didik ediyormuş!
Bir de işçiler Kapıkule'den girerlerken, 70 mark "ayak bastı
parası" ödüyorlarmış. Salih ise Oanimarka pasaportunu göster-
diği için ödemiyormuş!
Randers'ten Kemal Dursun, kızının adını "Eylem" koydu. Nü-
fusa yazdırmaya gittiğinde konsolos bu adı kabul etmedi: "Baş-
ka bir ad bul, Eylem olmaz!" dedi. O zamanki konsolos Kemal
Dursun'a:
— Burası Türkiye, burada Türkiye yasaları geçer. Olmaz, de-
dim mi olmaz, dedi. Çocuğun adını "Ebru" koydular. Ama "Ebru"
deyince çocuk dönüp bakmıyor, "Eylem!" diye çağırınca gülüm-
süyor, bakıyor! (Bu, çocuklarına istediği adı koyamama, bir şey-
leri de çağrıştınyor mu?)
Randers'te, toplantı sırasında Satı Bilgin'le tanışöm. Yönetmen
yetiştiren bir okula gidiyor, 23 yaşında güzel bir kız. Kendisi Alevi,
Sünni bir gençle evli. Adı Erol Bilgin. Bir bağnazlığı yıkmışlar.
Kutladım Satı'yı. Ona Atatürk'ün milletvekili Ankaralı Satı Kadın'ı
anlattım! Ressam İbrahim Örs de toplantıdaydı. İbrahim Örs'ün
Kopenhag'da büyük bir duvar resmi var. Öyündüm, kıvandım
onunla. Ressam Cevdet Kocaman gösterdi İbrahim Örs'ün du-
var resmini...
Eylem adını değiştirip "Ebru" koyuyorlar ya, TRT'de de dil-
de yeni yasaklar geliyormuş. "Örneğin" sözcüğü kullanılmaya-
cak,- "mesela".'denecekmiş. Hay, Arapçası dilinizi eşek artsı
' sOkSun'e rrr!?-Bu arada sOyîeyeyım, AST'ta "Netekim" oynuyoı',
1
açılışına gidemedım, ama sonra gidip biraz güleceğim.!
Randers'teki otobüs olayını anlattım ya, benzeri Ankara'da ol-
muş, ama sürücüyle yolcu değişik kafalarda. Olay mart başın-
da olur; Kızılay'dan Dikmen'e, Sokullu'ya giden otobüse binen
bayan öğretmen, biletini atarken otobüsün sürücûsü yan gözle
bakıp uyarır bayanı:
— Bileti sol elinle atma, sağ elinle at!
— Sol elime ne olmuş ki?
— Ben "sol elle atma!" diyorum. O kadar...
— Ya sağ elim sakatsa?
— Ne sakatı, domuz gibi!
Tartışma büyür, otobüsteki yolcular da işe karışırlar. Bir oku-
rumuz olayı anlattı; ne yapmalı? Mecliste, Hüsnü Okçuoğlu'nun
odasında Kamil Ateşoğulları'yla birlikte otururken anlatmıştım.
Ateşoğulları durumu EGO Genel Müdürü Cihan Altınöz'e anlat-
mış. O da telefonla aradı. Olayı yaratan sürücüyü hemen işten
atacaklar! Bunun yol olmadığını, bunlan eğitmek gerektiğıni söy-
ledim. Genel Müdür Altınöz, yolculara nasıl davranılması gerek-
tiği konusunda bir genelge yayımlayacak; aynca açılan kurslarda
bu konuya ağırlık verilecek...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
M
Çalışmaya olanak bulamadım"
SORU: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan 1985 yılı temmuzunda
emekli olmuş bir işçiyim. İşe ilk girişim 1960 yılı olma-
sı nedeniyle 25 yıllık sigortalılık siirem, ancak 1985 yı-
lında doldu.
1972 yılı ortalanndan başlay'arak 1980 yılı eyliiliine
kadar bir sendika yöneticisi olarak bütün sigorta prim-
lerim en üst kazanç üzerinden bildirilip ödendi.
1980 yılı eylülü ile emekli olduğum temmuz 1985'e
kadar, herhangi bir işyerinde çalışmadım. Daha doğrasu
böylesine bir çalışmaya olanak bulamadım.
1982'de çıkanlan bir yasa ile sigortalının geriye doğ-
ru 5 yıl çalışmasına göre yaşhlık aylığı hesaplanmaya
başlandı. Ben ve benim durumumda pek çok insanın,
5 yıllık geriye doğru çalışması bulunmuyor. O güniin
koşullan içinde bizim elimizde olmayan nedenlerle biz
çalıştırılmadık.
Oysaki, çalışma hayabnuzın büyük bölümünti tavan-
dan prim ödeyerek geçirdik-ve sonuçta en düşük düzey-
den bize aylık bağlandı. Nitekim ben ve benim gibiler,
en alt derece olan 12. derece 1. kademeden ve "'o 60 oran-
dan aylık almaktayız.
Bu uygulama tartışma götürmez mi? Ortada bir hak*
sızlık var gibi. Kimi dostlarla bu konuyu sıkça günde-
me getirip lartışıyoruz. Vasadaki "sigortalının son
çalıştığı" deyiminin, aylığın hesabında tavan gösterge-
nin göz önüne alınmasını gerektirdiği görüşünü savu-
nanlar var.
Bu konuda açıklama bekliyoruz.
ao.
YANIT: Sosyal Sigortalar Yasası'nın yaşhlık ayhğının hesaplan-
masına ilişkin 61. maddesine göre "Yaşhlık aylığının hesabına esas
alınacak gösterge, sigortalının işten aynldığı tarihten önceki Ma-
lulluk, Yaşhlık ve Öliim Sigortalan primi ödenmiş son 5 takvim
yılının prim hesabına tutulan kazanç tutarlarına göre bulunarak
ortalama yıllık kazanç esas alınarak tespit edilir!'
Yasada aylığın bağlanacağı göstergenin "sigortalının işten ay-
nldığı tarihten önceki "prime esas alınan son 5 takvim yılı kazanç
ortalamasına göre belirlenmesi öngörülmüştür.
Bu belirleme ile son 5 yıl esas ahnmakta ve 5 yıhn gerisinde ge-
çen kazançlar yok sayılmaktadır.
Bif sigortalı yaşamı boyunca en üst kazançtan prim ödemiş da-
hi olsa, son birİcaç yıllık prim ödemesinde oluşan eksiklik ayhğını
büyük ölçüde etkilemektedir. Buna karsılık, yalnızca son 5 yıhn
primlerini en üst kazançtan ödeyenlere ise en üst göstergeden yaş-
hlık aylığı bağlanmaktadır.
Görüşümüze göre tüm çalışma yaşamı boyunca ödenen prime
esas kazançlara göre aylığın hesaplanıp bağlanması tartışmalara
son verecektir.