Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZÎ-RÖPORTAJ 29 NtSAN 1990
REFİK DURBAŞ YAZDJ
ÜMİT K1VASÇ FOTOĞRAFLAD1K U Ç U L E N K E N T L E R
Şehrin sakini göçe mecbur, şehrin merkezi ise şehri çoktan terk etmiş. 'Memleket kınk
9
diyorArtvinliler
Artvin kendinden kaçıyor— 1 —
ARTVtN — Anadolu'da çoğu
kente bır "kapı"dan gıriliı. He-
men hemen her kentin bir değil
bırkaç kapısı vardır. O kapılar da
kentin uzandığı "mennl"i göste-
rir.
Artvin kapısı olmayan bir kent.
"MenziTi sırtını verdiği dağlar...
Artvin'in kapısı Çoruh Irmağj.
690 rakımlı şanlı Cankurtaran ge-
çidini aştıktan sonra Çoruh Irma-
ğı'nı solunuza aldınız mı Artvin'e
gelmiş sayın kendinizi. Çoruh, ne
kadar ters aksa da göturecektir si-
zi Artvin'e. Ve köprüsüyle açacak-
tır kapısını, o tek kapısım Artvin-
in. Çoğu kentin dört bir yanında
olan "Centrum" levhalan bu yuz-
den bir tanedir Artvin'de. O da
kente girerken dikkat ederseniz
gözunüze çarpar. Kapısı olmadı-
ğı gibi alanı da olmayan bir kent
Artvin.
Saat 17.00'ye doğnı akşamın
karanlığı Çoruh Irmağı'mn sula-
rına düşerken bu duygularla gir-
dik Artvin'e Ümit Kıvanç'la. Ço-
ruh köprusunü geçtikten sonra
kent başlamıştı. Daha doğrusu
kent değil, karanlıktan da uzun
bir dönemeçler dizisı.
Her virajı döndükçe dağlar
yükseliyor, Çoruh Irmağı karan-
lığın ucunda kalın bir halattan bir
makara ipine dönuşüyordu.
Böyle bır kentin merkezi olabi-
lir miydi?
Durmadan başım dönüyor, ev-
ler de dönüyordu. Kulaklanmda
bir uğultu. Hopa'da sıfır, Cankur-
taran geçidinde 690 olan rakım,
burada hangi rakamda konaklı-
yordu?
"Ne mutlu Türküm diyene" ta-
belasını görür görmez frene bastı
Ümit. "Işte" dedi, "Kent merke-
zine ulaşmıs bulunuyoruz."
Asağıda Çoruh vadisi, sağında,
solunda, önünde, arkanda saçla-
nna kır düşmüş ulu dağlar...
Bu kenti buraya kuranın, bura-
ya ilk yerleşen insanın çam ağaç-
lanndan kocaman bir heykelini
dikmeli Çoruh vadisini ayıran iki
dağın arasına. Baktığın zaman
Trabzon'dan, Erzurum'dan göre-
bilirsin. Hatta Ankara ve de tstan-
bul'dan...
Eski adı "livane" imiş Artvin-
ih. Bence "Divane" olsa yeridir...
Peki, bu kara kışta işimiz ne
Artvin'de? İki sözcükle özetlemek
gerekirse "göç olgusu"nu irdele-
mek. Bir ikincisi görebildiğim ka-
darıyla hiç kışın çekilmiş fotoğrafı
yok Artvin'in. Gelenler hep yazın
gelmişler, baharın gelmişler. Bu
da Umit'in işi...
Doğal yapısının elverişsizliği,
ekime yatkın topraklann azlığı,
ulaşım guçluğu ve ulkenin önem-
li kentlerine uzaklığı nedeniyle
çok yavaş gelişen bir il Artvin.
Kent merkezinin nüfusu 20 bin
dolayında. (1985 sayımında
18.720)
Bir Artvin atasözü şöyle:
"Memleket kınk." Hem de bir sü-
rü kırığı var.
Bu "kınk"ların başında yerle-
şim sorunu geliyor. 20 bin nüfus-
lu kentte iki ana cadde var. Aslın-
da bir caddeymiş, ikinci caddeyi
yeni açmışlar. Birına caddenin adı
Inönü caddesi. Halk buna "Mec-
buriyet" caddesi diyor. Caddenin
bir yanı birbirine benzeyen sıra
dukkânlardan oluşuyor. Bu dük-
kânlar Ermenilerden kalmış ve 50
yıldan beri hiç değişmemiş. Onla-
nn karşısında ise vilayet binası ve
Emniyet MudUrluğtı yer alıyor.
Her kentte olması gereidi Atatürk
heykeli...
tkinci cadde ise yeni açılan
Cumhuriyet caddesi. Halk bu
caddeye de "Veresiye" caddesi adı-
nı takmış. Turizm isletmeciliği ya-
pan bir Artvinli şöyle anlatıyor:
"Şimdi halkımız Mecburiyet
caddesinde ahşveriş yapıjor. Çıin-
kü mecbur. Başka ahşveriş yapa-
cak yer yok. Butun dukkânlar he-
men hemen burada. Veresiye alı-
yor tabü ne alıyorsa. Ay sonuna
dognı ise bu caddeden değil de
'Veresiye Caddesi'nden geçiyor,
alacaklılan görmesin diye..."
Kent merkezi olmadığı gibi cad-
deleri de olmayan bir kent Artvin
bu yuzden. Sokaklanndan iki in-
san yan yana zor geçebiliyor. Bir
sokağa giriyorsun: Atmaca soka-
ğı. Sokağın başında iki ev, ucu
dağların başına uzanıyor. Bir cad-
de: Yusufeli caddesi. Sağında üç
beş ev, solunda bir uçurum.
Belediye Başkanı Kadir Halva-
şi konut sorununu anlatıyor:
"Arazi kıt, geiişme beüi yerier-
de oluşmuş. 'Çok katlı binalar
yapın' diyorlar. O da zor. Çiinku
topraklarda oynama var. Geçen
y ıl ağır bir kış geçirdik. Bazı yer-
lerde topraklarda oynamalar, kav-
malar oldu. Bayındırlık Bakanlı-
ğı'ndan, tller Bankası'ndan jeo-
loglar geldi. Çok katlı binalar ye-
rine bir-iki katlı bina yapımını
önerdiler. Zaten aynı doğrultuda
30 yıl önce hazırianmış bir rapor
da var. Bakanlık da, banka da
'Yerleşim birimleri aynen korun-
sun, yüksek katlı binalara izin
verilmesin' diyorlar.
Şimdi şehrin nüfusu nasıl arta-
cak? Arazi yok. Bir yerde sıkışıp
kalmısız.
Konut sorunu onemli boyutlar-
da. Yıkım raporlan var, ama va-
tandaş ev bulamadığı için mecbu-
ren oturuyor. Ne yapsın?
Arsa fiyatlan ise Artvin'e göre
Artvin kcntinin ana caddesinin girisi. Kentte bu büyüklükte başka bir cadde olmadığı için Artvinliler buraya "Mecburtyet" caddesi diyorlar. Çünku mecburlar bu caddeye...
Sunuş
Türkiye, nüfusu büyük sayılabilecek
bir hızla artan, yaygın deyiş
biçimiyle "büyüyen" bir ülke.Evet,
Türkiye büyüyor, ama ne kadar
dengeli bir büyüme bu? Nüfus istatistiklerinde yapılacak küçük bir
karşılaştırma bile Türkiye'nin bazı kentlerinin ortalamanın epey
üstünde hızlarla büyüdüğünü, bazı kentlehn büyümesinin ise bu
ortalamanın çok çok altında kaldığını, gösteriyor.
Peki ama bu "küçülen kentler"de ne oluyor? Kadınlar çocuk mu
doğurmuyor, insanlar hızla ölüyor mu? Hayır, hiçbiri. İnsanlar
hızla başka başka şehirlere göç ediyor. Peki ama neden göç
ediyorlar? Refik Durbaş ve Ümit Kıvanç, bu soruların yanıtlarını
öğrenmek için Artvin'den Kars'a, Kastamonu' dan Sinop'a,
Bilecik'ten Kırklareli'ne "Küçülen Kentler"i gezdi.
Yüzölçümii: 7.436 krrr
Nufus: (1985) İl: 226.338
Kent: 18.720
tlceleri: Merkez, Ardanuç,
Arhavi, Borçka, Hopa, Şavşat,
Yusufeli.
Başlıca Tanm Üriinleri: Çay,
fındık, buğday, patates, üzüm,
bal.
Başlıca Sanayi Üriinleri:
Konsantre bakır, blister bakır,
kereste, lif levha, kuru çay.
Dagların arasında bir kent Artvin. Bir biri iizerine yıkılmıs evler. Ev mi yapacaksın önce bir set, taria mı acacaksın yine bir set. Setler üzerine kurnlmuş Artvin...
yüksek. Kent içinde 'olmayan' ar-
salar oldukça pahalı. Biıyütecle
arasanız ne belediyenin ne Hazi-
ne'nin bir kanş yeri yok. Dolmuş
her taraf. 5-6 yıldır bir koopera-
tifleşme var. 20-30 kişi koopera-
tif kurup bina yapıyor. Bu, bir
nebze olsun sıkıntılan giderdi,
ama kente akın olduğundan bun-
lar da yeterii degil. Aynca çok me-
mur var Artvin'de. Yeni gelenler
ev bulmakta sıkıntı çekiyor bu
yiızden. Burada çok da asker var.
Bazı kunımlar bina alımına git-
mişler. Her kuruluş hemen hemen
kendi iojmanını yapmış durumda,
ama biz belediye olarak konut
yapmak istesek de yerimiz yok.
Hem arazi kıt, hem de maliyet
yüksek. Örneğin yeni bir cadde
actık, ama yeni bir cadde daha aç-
mak, yaparak degil de yıkarak
mömkün. Bazı binalan yıkmak-
la yani."
Sorup soruşturuyorum, Art-
vin'de bir tek emlakçı yok. Çun-
kü alıcı olsa da emlakını satan
yok.
Çakmakçılar yaraaçlarında bir
erkekle bir kadın tarla açıyorlar.
Çakmakçılar eski Erzurum yolu
üzerinde. İnsanın doğaya nasıl
hükmedebildiğini görmek için
Aıtvin'e gitmek gerek. İki göz ev
yapmak için nasıl 10-15 metre is-
tinat duvarı gerekliyse, iki meyve
ağacı dikmek için de böylesine set-
ler yapmak gerekli. Artvinli nere-
de iki kanş toprağı düzlemeye ka-
rar verse, setler yaparak yoluna
koyuyor işini. Bu dağ yamaçlann-
da da böyle, Çoruh Irmağı kıyı-
larında da...
Belediye işçisi Ibrahim Özçelik
Çoruh kıyısında bir mahalleyi
gösteriyor. "Burası" diyor, "Ken-
tin dışında bir yerdi. İskân izni bi-
le yok. Birer birer çogaldı evler.
Şimdi koca bir mahaile oldu. Be-
lediye de mecburen hizmet götü-
rür oldu."
Soğuk hava, buzlanma toprak-
lan sıkıştırıyor. Hava biraz ısımn-
ca toprak gevşiyor, oynamaya,
kaymaya başlıyor. Geçen yıl da
böyle olmuş. Dağlardan gelen sel
de işe kanşınca vay Artvin'in
haline...
Artvin'de "mecburiyet"ten or-
ganıze sanayi sitesi de kurulama-
mış. Organize sanayi sitesi olma-
yan bırkaç ilimizden biri. S.S. Art-
vin Kuçük Sanayi Sitesi Yapı Ko-
operatifi Başkanvekili Cevdet Ay-
demir, 10.2.1976 tarihinde kurulan
kooperalifin 103 ortağı bulundu-
ğunu belirterek 14 yıldır faaliyete
geçememelerirun nedeninı "arsa"
sorununa bağlıyor.
Sanayi Sitesi için Suhızarı diye
adlandınlan bir bolge seçilmiş.
Belediye burayı mücavir alan içi-
ne almış, ama arazi bir şahısla
Hazine arasında davalı. Mahkeme
de sürdüğünden bir şey yapılamı-
yor.
Başım sokacak bir mekân bu-
lamayan küçuk sanayici ne yapı-
yor o zaman? tlk fırsatta göç edi-
yor Anvin'den. Kooperatifın üye
sayısındaki azalma da bunu gös-
teriyor.
Peki küçük sanayiciler ne yapı-
yor?
Çoğu uç-beş barakaya sığınmış,
kimisi de Şehamettin Aslaner gi-
bi kendi uygun bulduğu bir yerde
açmış tezgâhını.
Şehamettin Aslaner, sanat oku-
lu mezunu. Eski Erzurum yolu
üzerinde, Yusufeli caddesinde aç-
mış dukkâmnı. Araba tamiri, yı-
kama yağlama yapıyor. Değil ara-
baların, insanların zor yürüyebil-
diği bir yerde ekmek parasını çı-
karmaya çalışıyor.
tki yıla kalmaz Aslaner'in tez-
gâhını Bursa ya da tstanbul'un bir
kenar mahallesinde görursek şaş-
mamak lazım.
Artvin Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı Yaşar Ayık'la kentin tica-
ret yaşamını konuşuyonız. Ayık'ın
tnönü caddesinde beyaz eşya ve
mobilya satan büyük bir dükkâ-
m var. Odaya kayıtlı 600 üye var.
Ama bu 580 ile 620 arasında de-
ğişiyor. Bu sayı yalnız kent mer-
kezini kapsamıyor. Ardanuç, Şav-
şat ve Yusufeli de bu odaya bağlı.
Üyelerin çoğu kooperatifler. 200
civarında kooperatif var. Odada
ağırük muteahhıtlerde. Bunlar çı-
karsa kent merkezinde odaya ka-
yıtlı olanların sayısı yuzü geçmi-
yor.
Yaşar Ayık'a Artvin'in ticareti-
nin hangi ille olduğunu soruyo-
rum.
"Toptan mal alımlan Rize, Er-
zurum agırlıklıdır" diyor, "Trab-
zon'dan da mal alınır. Ömegin ba-
zı gıda maddeleri Trabzon'dan ge-
lir. Beyaz eşya Samsun'dan. Sam-
sun'da büyük firmalann temsilci-
leri vardır. Bunlar pazarlar bize."
Yılın yarısından çoğunun kışı
yaşadığı bir kentte buzdolabı sa-
tışı yapıhyor mu? "Yapüıyor. Buz-
dolabı saUşlan iyidir" diyor Ya-
şar Ayık.
Göçü zorunlu kılan başka et-
kenler yok mu Artvin'de?
"Recai'nin kahvesi"nde şoför-
lerle konuşuyoıum. Recai'nin
kahvesi vilayet binasının yan tara-
fında. önü Artvin'in tek taksi du-
ragj. Artvin'de çalışan 25 taksinin
şoförünü burada bulmak müm-
kün. Nuri Çilingir de fırsatını bu-
lur bulmaz gidici şoförlerden. "25
taksinin yanında 30 da kaçak ça-
lışan özel araba var" diyor. Tak-
simetreyi 1000 liradan açıyorlar-
mış. Belediye kent içi ulaşımı çö-
zumlemış. Çoruh'un kıyısından
daglann tepesine otobüs çalışıyor.
lnsanlann ayak basmadıklan yer-
lerde sokak levhalanyla otobüs
duraklan var.
"Aynca" diyor Nuri Çilingir,
"Gidiyorsun, donüşaa yok. Dö-
nuşte muşteri nerede bulacaksın?
Yakın köjlerin zaten servisleri var.
Benzine iki kez zam yapüdı. Bizira
tarife ise iki yıldır degişmiyor."
Araçlannı nereden aldıklarını
soruyorum Çilingir'e. Artvin'den
almayı yeğliyorlarmış. Gerçi Sam-
sun'da daha ucuz, ama-nakliyesi
çok tutuyor. Artvin'de bayıden al-
mak daha kârlı. 1-2 milyon fark
versen de bayiye, nakliye daha faz-
la tutuyor.
Artvin'de tek bir fabrika var
Lif ve Levha Fabrikası. Bunun gi-
bi birkaç fabrika olsa, yeni iş sa-
haiarı açılsa bunun göç olayına
bir etkisi olabilir mi?
Belediye Başkanı Kadır Halva-
şi, bir iki fabrikayla Artvin'den
göçün durdurulacağı kanısında
değü. "Üç fabrika kurulsa, en faz-
la 1500-2000 kişi istihdam eder.
Bu da en fazla, aileyle carparsa-
nız 7-8 bin kişinin göçunu onler.
Bu da çözim degil..." diye konu-
şuyor Halvaşi.
"Mecburen" böylesine "kınk"
bir kentte göç oiayı kadar canlı mı
günlük hayat? Görebildığim ka-
darıyla canlı. Bıldiğimiz anlamda
kahve yok bir kere "Recai'nin kah-
vesi"nden başka. Kahve yerine
"salon"lar var. Bu salonlarda bö-
rekten tatlıya, çaydan kahveye her
şeyi bulmak mümkun. Gençler
hem çaylarını içip hem TV seyre-
diyorlar. Kadınlar arasında kaç-
göç olayı yok. Bir kadın serbest-
çe girip bu salondan istedigıni ala-
biliyor, hatta oturup çay bile içe-
biliyor.
Ümit'le Artvin'de Akın Pasta-
nesi'nde yedigimiz peynirli böre-
ğin tadı hâlâ damağımızda...
Kentte bir yazlık, bir de kışlık
sinema var. Yazlık sinemayı göre-
medık, ama kışlık sinemada bir
günde dört seansta dört film oy-
nuyordu.
Tiyatro yok, fakat Trabzon'dan
zaman zaman Devlet Tiyatrolan
geliyor. Bizim bulunduğumuz 8
şubat tarihinde Trabzon Devlet
Tiyatrosu S. Mrozek'in
"Sıgıntılar" adlı oyununu öğret-
menevi salonunda sergiliyordu
yalnızca bir gece için.
Birçok tarihi yapı var, ama bun-
lar tespit edilmiş değil. Böyle bir
kurum da yok. Tarihi yapılan
Trabzon'da bulunan Anıtlar Ku-
rulu saptayabiliyor. Yapılar bu
yüzden ilgisizliğe bırakılmış.
Buna bağlı olarak bir müze de
yok Artvin'de.
Kent içi trafik durgun olsa da
kent dışı trafik hareketli. Gunde
12 otobüs kalkıyor Artvin'den. Bu
otobüsler her gün Rize*ye, Trab-
z o n X Erzurum'a, Samsun'a, An-
kara ve tstanbul'a yolcu taşıyor-
lar. Bu da göçün başka bir göster-
gesi olsa gerek.
Gençlere genelevi soruyorum,
"yok" yanıtını veriyorlar. Bir ara
herkes gizliden gizliye porno film-
leri seyTediyormuş. Samsun ve Er-
zurum'da genelev varmış. Sam-
sun'daki kapanmış. Şimdi isteyen
Erzurum'a gidiyor.
Nüfus başına en çok cezaevi al-
tışar taneyle il merkezleri 20 bini
geçmeyen Hakkâri ve Artvin'de.
Ama Artvin'in içinde suç oranı
yok denecek kadar az. Cezaevin-
de dışandan gelenler yatıyor. Za-
ten eskiden kapıları dahi kllitle-
mezlermiş, ama son iki yıldır hır-
sızlık olayları artmış.
Artvinliler cezaevine "Aksaka-
lın Oteli" diyorlar.
Spor deyince futbol akla geli-
yor. On yıl öncesine kadar stad-
yum yokmuş. Şimdi dağın başına
bir set çekip stadyum yapmışlar.
Bir açık tribunü var, o da dağın
yamacında. Top, setten aşağı ka-
çarsa gidip Çoruh'tan almak ge-
rekecek. Bu yüzden maça 5-6 top-
la çıkılıyor. Kulübün maçlardan
bır geliri yok, çünkü herkes tribü-
ne gelmeyip özellikle guzel hava-
larda maçı dağ yamacından ızli-
yor. "Türkiye'nin en buyuk stadı"
diyor Artvinliler stadyumları
için...
Artvin'de çocuklann maç yapa-
cak duz alanları olmadığından ol-
sa gerek pek futbolcu yetişmiyor.
Artvinspor'da oynayan sporcula-
nn çoğu ya Erzurumlu ya Rizeli...
Stadyum dışında bir kapalı
spor salonu bulunuyor.
Gece hayatı da yok Artvin'de.
Akşam saat 17.00'den sonra her-
kes evine çekiliyor. Bir-iki biraha-
ne dışında yemek yenecek tek yer
Efkâr Restaurant. Bir de Karahan
Otel'in restoranı var, ama o daha
çok otel müşterilerine ve toplu ye-
mek isteyen memur kesimine hi-
tap ediyor.
Artvin'in ünlü yemekleri ise dö-
nerle, Artvin köftesi. Köfteyi ız-
garada yapıyorlar. Saat 14.00'ten
sonra köfte yemek mümkün de-
ğil, çünkü bitiyor.
Sebze-meyve kendine yetiyor
Artvin'in. Çoruh kıyısında yetiş-
tiriliyor. Yine Çoruh kıyısında
alabalık da üretiliyor, ama çok
fazla değil.
Doğa ne kadar engellese de
Artvinlinin girişimciliği köstekle-
nemiyor. ltfaiyenin giremedigi so-
kaklar yangında ya kendi halleri-
ne bırakıhyor ya da kovalarla ta-
şınan sularla söndürülmeye çalı-
şılıyor.
Hllmi Algın'a göre nüfus aslın-
da görundüğünden fazla. Çünkü
köylü köytinde oturmuyor, kent
merkezine göç ediyor o da. Ama
sayım zamanı köyüne dönüyor,
köyunde sayılıyor. Kent merkezin-
den dışanya goç olduğu gibi, köy-
den de kente göç, bir başka cep-
hesi olayın.
Doğanın "mecburen" yaşama-
ya izin verdiği bu beldede, çevre
kirliliği olabilir mi? Evet, havası
ne kadar temiz olsa da Artvin'de
de bir çevre kirliliğinden söz et-
mek olası. Çünku Lif ve Levha
Fabrikası'mn duınanı Artvin ya-
maçta olduğu için yukarı çıkıyor.
Aynca Murgul'daki bakır tesisle-
rinin dumanı yağmur bulutlany-
la kentin üzerine düşüyor. Çoruh
Irmağı da çok kirlenmiş. Eskiden
yayın balığı dilim delim kesilerek
satüırmış. Özellikle Hopa-Borçka
arasında. Balıklar yumurtalanm
ırmağın ağzına bırakırlarmış.
Şimdi ırmak kirlendiğinden balık
bir kanş kalmış...
Göç olayıru bütün bunlann dı-
şında asıl okuryazaruk sorununa
bağlı olarak ele almak gerek ben-
ce. Çünkü Artvin'de okul sorunu
yok ve okuryazarlık oranı olduk-
ça yüksek. Bu da şunu gösteriyor:
Dışarda okuyan insan, dışarda iş
bulup çalışıyor.
Artvin'in göç sorunu bütün bu
"mecburiyet"ler karsısında çö-
zümlenecek gibi görünmüyor. Ne
turizme yatınm ne sınır ticareti ne
birkaç fabrikanın yapımı bu gö-
çü engelieyebilir.
Artvin'e girişte bir "kapı" bu-.
lamadık, ama girdikten sonra da
birçok sorunun, özellikle de göç
sorununun binbir "kapı"sı önün-
de bulduk kendimizi.
Görüp de yaşamak gerekiyor-
muş.
Bir akşamüstü aralamıştık bu
kapıyı, güneş dağların ardından
çıkmadan da kapamak daha doğ-
ru olmaz mı? "Mecburivef'ten
"Veresiye"yi düşünmeden elbette...
"Peşin" yaşanacak gunleri dü-
şünerek ayrılıyoruz Artvin'den...
Yarın: Kars