05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 NlSAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Walesa yine lider • GDANSK (AA) — Polonya'daki Dayanışma Sendikası'nın Gdansk kentinde düzenlenen ikinci kongresinde dün yapılan oylamada Lech Walesa ikinci kez sendika liderliğine seçildi. Sendika liderliği için yapılan seçimde oylann yüzde 80'inden fazlasını alan Walesa'nın oy çokluğuyla seçildiği belirtildi. 469 kişinin oy kuJlandığı seçimde VV'alesa'nın 362 oy aldığı kaydedildi. Dayanışma Sendikası liderliğine adaylığını koyan Lodz Bölge Müdürü Antrzej Oldwik'in 42, Wroclaw Bölge Müdürü Tomasz VVojcik'in de 25 oy aldıklan belirtildi. Yunan Meclisi and içti • ATİNA (Cumhuriyet) — Yunanistan'ın 300 sandalyelik parlamentosu, dün düzenlenen dini bir törenle and tçti. Parlamentonun 298 Hıristiyan milletvekili Yunan Ortodoks Kilisesi Baspiskoposu Serafim'in yönettiği dini törenle Incil üzerine and içerken Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının iki milletvekili Dr. Sadık Ahmet ile Ahmet Faikoğlu Kuran-ı Kerim üzerine and içtiler. Bu arada iki azınlık milletvekilinin parlamento başkanının "anayasaya, vatanıma ve demokrasiye hizmet etmeye Kuran-ı Kerim adına and içerim" sözlerini tekrarlarken "vatanım" kelimesini kullanmadıkları gözlendi. Bu durumu fark eden parlamento baskanının uyansından sonra azınlık milletvekilleri "vatanım" sözcüğünü de kullanarak ikinci kez and içtiler. Yunanistan'a sıgınma • ATtNA (AA) — Ayvalık'tan küçük bir tekneyle Midilli'ye gelen 9 kişi, Yunanistan'dan sığınma talebinde bulundu. .Polis tarafmdan yapılan açıklamada önceki gün Midilli'de yakalanan birer çocuklu üç kaçak ailenin siyasi iltica isteminin incelendifci ve kabul edilmesi durumunda Lavrion'daki mülteciler kampına gönderilecekleri belirtildi. Midilli polisi, kaçakların isimleri ve Yunanistan'a kaçış nedenleri konusunda bir bilgi vermedi. Papa Prag'da • PRAG (AA) — Papa ikinci Jean Paul iki günlük bir ziyaret için dün Çekoslovakya nın başkenti Prag'a gitti. Papa son siyasi gelişmelerden sonra ilk kez bir Doğu Avrupa ülkesini zjyareı ediyor. Prag Havaalanı'nda uçaktan inişinde Çekoslovakya toprağını öpen Papa, Devlet Başkanı Vaclav Havel, Başbakan Marian Calfa, Parlanento Baykanı Alexaader Dubçek ve hükünet üyeleri tarafmdan karşıhndı. Karşılamada, tüm hayatını komünizme karşı nücadele ile geçiren Prag tardinali Frantisek Tomatek de bulundu. Landsbergis/'Bağımsızlık kararının dondurulmasını düşünebiliriz" dedi Litvanya yumuşuyorMoskova'nın Litvanya'ya petrol ve doğal gaz ambargosundan sonra besin maddesi ve yedek parça sevkiyatını da kısıtladığı bildirildi. Estonya, Litvanya'yı destekliyor. Dış Haberter Servtsi — Sovyet ler Birliği, Litvanya'ya doğalgaz ve petrol ambargosundan sonra, be- sin ve yedek parça sevkiyatını da kısıtladı. Litvanya'mn tutumunda ise yumuşama belirtisi gözlendi. Devlet Başkanı Vitaotas Land- sbergis, Sovyet yönetimiyle yapı- lacak pazarlığa bağlı olarak Lit- vanya'mn bağımsızlık kararının dondurulması konusunu diışüne- bileceklerini soyledi. AA'nın ha- berinegore Landsbergis, ABD'de yayımlanan New York Times Ga- zetesi'ne verdiği demeçte, görüş- melerin gerçekleşmesi için, Lit- vanya'nın bağımsızhk karannı iki yıl askıya alnıası yolundaki görii- şün Moskova tarafından ima edil- diğini söyledi. Vitautas Landsbergis, "Mosko- va, bagımsızlık karannın gecikti- rilmesi düşuncesini kabul edebi- lecegini bize ima etti. Ege^bir Sovjet yetkili bize bağımsızlık ka- ranmn ertelenmesi de dahil otmak üzere bir oneri paketi getirirse bu karmn gectktirmevi düşünebiliriz" diye konuştu. Litvanya Başbakanı Kazimierı Prunskiene, Baltık cumhuriyetle- rinin bağımsızhk eylemleri için Avrupa Topluluğu'na üye ülkeler- den siyasi destek vermelerini iste- diklerini söyledi. Norveç gezisini tamamladıktan sonra Danimar- ka'ya gelen Başbakan Prunskiene, dün başkent Kopenhag'da basın toplantısı düzenledi. Prunskiene, SSCB'nin Litvanya'ya ekonomik ambargo uygulamasından sonra petrol istemek için Danimarka'ya gelmediğıni söyledi. Sovyetler'in, Litvanya'ya uygu- ladıgı ambargoyu protesto ettik- lerini söyleyen Prunskiene, "Sov- yetler'in, komşulanmızla normal ilişkHerimizi siirdürmemizi engel- lemeye çalışmasını da proleslo etmeliyiz" dedi. Başbakan, Danimarka Dışişle- ri Bakanı Ufie Ellemann-Jensen ile dün görüştüklerini belirterek '"Dışişleri Bakanı'ndan. Litvanya- nın desteklenmesinin önemini AT'ye üye iilketere anlatmasını BASKINI PROTESTO — Sovyet birliklerinin Vilnius'ta bir basınıevini basmasından sonra halk, protesto gösterisi yaptı. istedim" dedi. Sovyetler Birligi Başkanı Mihail Gorbaçov'un, önceki gün "konfe- deratif iüşki" öncrdiği Estonya Cumhuriyeti'nin Başbakanı Edgar Savisaar, Litvanya'mn bağımsızlık mucadelesini desteklediklerini bil- dirdi. Bu ay basında Estonya Başba- kanlığı'na getirilmedenönce Es- tonya Halk Cephesi'nin lider kac- rosu arasında yer alan Savisaar, Litvanya'mn başkenti Vilnius'ta dün sabah başlayan 'Sajudis' (Lit- vanya Halk Cephesi) örgülünun ikinci kongresinde, Gorbaçov'un önerisıni ret anlamına gelen bir konuşma yaptı. Gorbaçov, Estonya liderleriyle yaptığı görüşmede, bu cumhuriye- ti 'işgal altında bir loprak' olarak kabul eden kararlannı geri alma- lan ve bağımsızlık ilan etme niyet- lerinden vazgeçmeleri halinde, SSCB içinde kalmak koşuluyla, merkezle konfederatif bir ilişkiye' sahip olmalarını sağlayacak go- rüşmeler yapılabileceğini belirt- mışti. Edgar Savisaar, Vilnius'ta yap- tığı konuşmada, Sovyet liderinin, tıpkı Litvanya'dan olduğu gibi, Estonya'dan da aldığı kararlan ge- ri çekmesini istediğine dikkat çe- kerek, uygulanan ekonomik ambargoya atıfla 'Bugun Litvan- ya'da olan yann Estonya'da da olabilir' şeklinde konuştu. Estonya Başbakanı, Litvanya 1 ya her türlü ekonomik desteği sağ- lamaya hazır olduklarım belirtir- ken, Litvanya Devlet Başkanı Vi- tautas Landsbergis'e, Litvanya'mn bağımsızlığını koruması dileğiyle sembolik bir kılıç armağan etti. Öte yandan Litvanya yetkilile- ri önceki gun Litvanya'ya Küba şe- keri getirmekte olan iki geminin Sovyet makamiarı tarafmdan ro- tasının değiştirildiğini bildirdiler. ABD Kongresi'nin, Sovyetler Birliği'nın Litvanya'ya baskılarını arttırmasına karşılık olarak, Sov- yet ler'e misülemede bulunup bu- lunulmayacağını gelecek hai'ta gö- rüşeceği bildirildi. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzwater, yaptığı açıklamada, müttefik ülkelerle Litvanya soru- nu konusunda yapılan görüşme- lerın hıziandınldığıru söyledi. Yugoslavya'nınHırvatistan CumhuriyetVndebugünseçim var KP'nin zorlu sınavıDış Haberter Servisi — Kuru- luş tarihi 1918 yılına rastlayan Yugostavya'nm en büyük ikinci cumhuriyeti Hırvatistan'da bugün sandık başına gidiliyor. 1939 yı- lından beri yapılacak ilk çok par- tili seçimde Hırvatistan Demok- ratik Birligi ile demokratik deği- -şim taraftan Reformist Komünist Parti'nin oylann çoğunluğunu ele geçirmek için mücadele verdikle- ri bildiriliyor. Hırvatistan'da se- çime katılan partilerin sayısı ise 30'u aşıyor. Merkez Sağ Hırvatistan De- mokratik Birligi kurucusu ve ay- nı zamanda lideri olan Franjo Tudjman, partisinın seçınılerde çoğunluğu ele geçireceğine kesin gözuyle bakıyor. Bırlığın sözcule- rinden Mario Mihaljeviç seçimi "Bu esid Hırvadstan'dan soa >•- nş. Pazar güniı yeni bir Hırvatis- tan dogacak" şeklinde değerlen- Ülkenin ikinci büyük cumhuriyetinde halk 51 yıl aradan sonra ilk kez oy kullanıyor. Çok partili sistem için yapılan ilk seçimi rnerkez sağ parti Hırvatistan Demokratik Birliği'nın kazanması bekleniyor. Sırbistan'daki komünistler, birligi "aşırıhkla" ve zaten zor ayakta duran Yugoslavya Federasyonu'nun bütünlüğünü tehdit etmekle suçluyorlar. diriyor. Reformist Komünist Par- Ulusal Işbüiiği İçin Ortayol ko- tisi'nin ise Hırvatistan'da batı ti- alisyonu liderierinden Savka pi secimlerin gerçekleşmesinde Dabcevic-Kncar ise "Yönetimde- büyük katkısı olduğu bildiriliyor. ki KP ancak munalefete düşerse demokrasiyi kabulleneceklir" şeklinde konuştu. Aralannda ya- zarların, sanatçılann ve profesör- lerin olduğu 400'ü aşkm Hırvatis- tanlı komünistlerin ve birliğin ar- dından üçüncü olarak gelen beş parti koalisyonunu destekledikle- rini açıklamışlardı. Yugoslavya'nın en büyük cum- huriyeti olan Sırbistan Cumhuri- yeti'nde, birliğin seçimleri alma- sı halinde zaten zor ayakta duran Yugoslav federasyonunun parça- lanacağı yorumu yapılıyor. Bos- na ve Makedonya muhalefet par- tilerine kısa bir süre önce faaliyet izni tamnrmş olmasma rağmen, Sırbistan ile Karabağ Cunıhuri- yetleri'nde muhalefet hâlâ yasaJ- İığını kazanamadı. Slovenya'da ise geçtiğimiz 8 nisan günü yapı- lan seçimlerde altı partiden olu- şan sağ koalisyon, komünistleri hezimete uğratmıstı. Ankara'dan ABD'ye nazik uyarı ABD, AKKUM çerçevesinde indirilecek tanklannın bir bölUmünU Türkiye'ye vermeyi önerdi. Milli Savunma Bakanı Giray, bu tür yardımlarla alınan silahlann "eski malzeme" olmasından yakındı. EVREN DEĞER ANKARA — AKKUM görüşmeleri çerçe- vesinde indirilmesi planlanan silah sistemle- rinden bir bölümünun Türkiye'ye transferi için ABD, Türkiye'ye teklifte bulundu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Rkhard Clarke, Türkiye'nin modernizasyon çabalarına bir destek oluşturmak amacıyla, indirim kapsa- mında bulunan ABD tanklannı Turkiye'ye vermek istediklerini Milli Savunma Bakanı Safa Giray'a iletti. Clarke ayrıca, uçakların da inirim kapsamına alınması halinde, bun- lardan da Türkiye'ye vermek istediklerini bil- dirdi. Bakan Giray da, bu tür yardımlarla alı- nan silah ve teçhizatın "eski malzeme" olma- sından yakınarak, "Daha modern silah sis- temlerinin Türkiye'ye verilmesini" istedi. Ge- nelkurmay Başkanlığı ise, merkezi Avrupa'- da indirime tabi tutulacak veya ihtiyaç dışı ka- lacak tüm silah sistemlerine ilgi duyulduğunu açıkladı. Bu arada Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD ziyareti sırasında ABD Başkam Geor- ge Bush'a, indirim kapsamında bulunan ve ih- tiyaç dışı kalacak silah sistemlerine Türkiye'- nin talip olduğunu bildirdiği de belirtiliyor. Milli Savunma Bakanı Safa Giray ise ABD'li Bakan Yardıması'm "nazik" bir dille uyararak, "Biz bu silah sistemlerine talibiz. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, bu tür yardındaria gelen malzeme geneiMUe eski mai- zeme olnyor. Modern olmayan malzeme olu- yor. Bu da bizim modernizasyon çabalanmı- zasekte vuruyor." şeklinde yanıt verdi. öte yandan Genelkurmay Başkanlığı da, in- dirim kapsamında bulunan tüm silah sistem- lerine ilgi duyulduğunu bildirdi. Genelkur- may, bu konuda Cumhuriyet'in sorularını şöyle yanıtladı: "NATO uyesi ülkelerin silahlı kuvvetlerin- deki indirimlerden sonra özetlikle Türkiye için modern nitelikte sayılacak bazı ihtiyaç fazla- SJ malzemelerin ortava çıkacağı aşikardır. Bu konuda gerek NATO içinde, gerekse milli ola- rak çahsmalar sürdüriilmekte olup, henuz ke- sin bir karar noktasına gelinmemiştir. Turkiye prensip olarak kendi modernizasyon programlarına uyum gösterecek ve iç tasarrufu sağlayacak her türlü silah sistemini İDceleyecegini beyan etmistir. Adolf Hitler Neonazüer ve Türkler piay çıkardı DİLEK ZAPÇIOĞLU BERLİN — Adolf Hitler'in 101. doğumgünu olan 20 rüsanda Berlin, Türklerle Neonaziler ara- sında kanlı bir çatışmanın eşiğin- den döndü. Kentin doğu yakasın- da polisle çatışaıı 57 Neonazi ve batıda 30 kadar Türk genci tutuk- landılar. Olaylarda meydana ge- len hasar yüzbinlerce markı geç- tiği tahmin ediliyor. "Führer'in dogumgunü"nü Al- man Neonazileri bu kez sosyalist rejimi yeni terkeden Demokratik Almanya'da "kntladılar". Oİay Doğu Berlin'deki John Stadyu- mu'nda başladı. Önceki akşam maçın bitmesine on dakika kala yaklaşık 1000 Neonazi ve Dazlak stadyumu terkedip şehir merkezi- ne doğru yürümeye başladı. Maç süresince "Hitler selamı" veren, •Hail Hitler", "Happy Birtnday Adolf" diye bağıran doğulu Ne- onaziler ve Dazlaklara polis seyir- ci kaldı. Bu arada Hitler'in doğumgünu dolayısıyla geçen yıl gibi bu yıl da "seferber olan" Türk gençleri, Batı Berlin'de Türklerin yoğun ol- duğu Kreuzberg semtinde olaydan haberdar oldu Aralannda tek tük Almanların bulunduğu yaklaşık 300 Türk genci Doğu Berlin'e geç- mek isteğiyle sınır kapısı Oberba- umbritkake'ye geldiler. Ama D.Alman polisi Türk gençlerinin Doğu'ya geçmelerine izin verme- di. Bunun üzerine gruptan bir bo- lumü Kreuzberg'de sokaklann polise karşı barikatlar oluşturdu. Bazı dükkânları ve bir benzin is- tasyonunu yağma etti, bir banka- nın vitrinini indirdi DUNYADA BUGUN ALİSİRMEN Günü İnsanın evrenin küçücük, miniminnacık bir parçası olduğu dü- şüncesı, tarih kadar eskidir. Ama dünyamızın evrenin odağı ol- madığı, onun da koca evrene kıyaslandığında, bulunduğu bü- tün içinde insan kadar miniminnacık bir parça olduğu düşün- cesine ulaşılması hiç kolay olmadı. Bu sonuca varabilmek için duşüncede devrim gerektiği gibi, birçok insanın acı çekmesi ta- bulara karşı çıkması da zorunlu oldu. Yirminci yüzyıl insanı, evren içinde kendi küçüklûğünü de ken- di minikliğini de dünyanın küçüklüğünü de gayet iyi bilıyordu, ama gezegenimizin küçüklüğünün. olanaklarının sınırlarının ve insanoğlunun onun geleceğine yönelttıği tehditlerin iyice anla- şılıp, geniş topluluklar tarafmdan özümsenmesi için yüzyılımı- zın tehlikeyi somut bıçimde önümüze seren ikinci yarısını bek- lemek gerekecekti. Artık dünyaya ve doğaya, geçmiş yüzyılın insanları gibi bak- mıyor, onun kaynaklarının sonsuz olmadığını bildiğimiz gibi, gi- rişimlerimizle, onu kirletme hatta ölüm tehlikesiyie karşı karşı- ya bırakma durumunda olduğumuzu biliyoruz. Bugünün dünya günü olarak ilan edilmesindeki neden de dün- yanın varlığına yönelik tehdklin olağanüstü boyutlara varmış bu- lunması ve birçok öğenin daha şimdıden ölmûş ya da cançeki- şir durumda olmasıdır. Bin dokuz yüz ellilerin istanbulu'nda yaşayan bir insanın hav- salasının almayacağı olayları. bin dokuz yüz seksenlerin insan- ları büyük bir acı içinde yaşadılar. Kirlilik o boyutlara vardı ki Karadeniz'in ateş alıp tutuşması, evet ateş alıp tutuşması bile söz konusu. Doğrusu herkesın tehlikeden söz etmesi, toprak anayı da içe- ren dünyanın koca bir egemen değıl. kırılgan bir barınak olarak görülmesi ne denli önemli ve olumlu gelişmeler ise hâlâ ayırdı- na varılan, tehlikenin giderılmesi yolunda yeterli derecede özenli ve duyarlı olunrrraması ya da olunamaması da o denli üzücü ve olumsuz bir olgudur. Ama bugünkü tavrımız ne olursa olsun, gelişmenin yönü bizi eninde sonunda kendımıze gelmek zorunda bırakacaktır ya da üstünde yaşadığımız dünyayı yaşanmaz hafe sokmuş olmanın cezasını türümüzün ve uygarlığımızın yok olmasıyla hep birlik- te ödeyeceğız. Carl Sagan, Drake, Stephen Havsrking gibi bilım adamları da ikinci olasılığın olanak dışı oimadtğını, hatta ne yazık ki çok güçlü bile olduğunu belırtıyorlar. Ama eğer insanlık varlığını sürdürebilme bilgeliğıni göstere- bilecekse, o zaman gezegeniyle daha uyum içinde yaşama zo- runluğunun gereklerini yerine getirmek durumunda kalacaktır. örneğin gezegenimizin ısınması ve sera etkisinin sonuçları bir yere kadar dayamlır olacak, ama bir eşikten sonra vaıiığımızı sona erdirmek tehlikesini içerecektir. Bu olguya karşı önlem al- mak demek, her türlü üretimin temelındeki enerji kullanımının sınırlanması anlamını da taşıyacaktır. Çünkü hangi enerjiyi kul- lanırsanız kullanın. kullandığınız enerji çevreyi kirletmese bile, gezegenimizin ısınmasına katkıda bulunmaktadır. İşte bu du- rum enerji kullanımının belirlı eşikleri aşamaması sonucunu do- ğuracaktır. Enerji kullanımının belirli eşikleri aşmayacak biçimde kulla- nılması ise, sonsuz gelişme, sürekli gelişme kavramına set çe- kecektir. Başka bir deyişle ekonomik gelişmenin üretim artışı- nın belirli ölçülerde sınırlamaları kaçınılmaz olacaktır. Kimi bi- lim adamları bu olguyu 21. yüzyılın ya da hiç değilse ikinci yarı- sının "gelişme hızı sıfır" dönem haline dönüşebiieceği şeklin- de yorumluyorlar. Bu yorumların abartılı olup olmadığını söyle- yecek durumda değiliz. Ama bilinen o ki doğa hem Marksist hem de kapıtalıst ekonomıstlerin sürekli ve sonsuz gelişme görüşle- rini haksız çıkarmış, insanoğluna gelişmenin sınırlarını şımdi- den göstermeye başlamıştır. Bu dururnda önümüzdeki yüzyılın, yepyeni üretim tarzları ile birlikte yepyeni paylaşım modellerini zorunlu kılacağı açıktır. Üzerınde yaşadığı gezegeni nt.edeyse can çekişir hale getiren nıce turfa müneccım yirminci yüzyılın sonuna doğru, kimi yer- de 45, kimi yerde yetmış yıl uygulanmış olan ekonomik mode- lin çöküşünden çılgınca sevınce kapılıp, piyasa ekonomisinin erdemlerınin kanıtlandığını, geleceğın piyasa ekonomisinde ol- duğunu söylerken, doğanın ç? A ' sını ve geleceğin habercıleri- ni görmezden. duymazdan geierek, aymazlıkçukurundadebe- leniyorlar Oysa gelecek yüzyıl, günümüzün tüm ekonomik modellerini geride bırakacak olan yeni bir üretim ve paylaşım tarzının ege- men olacağı dönemdir. Bu yeni üretim ve paylaşım modelini ger- çekleştiremediği takdırde, insanlık ne barış yüzü görebilecek, hatta ne de varlığını sürdürmeyi başarabilecektir. Geleceğin insanları, daha temiz, daha sağlıklı bir dünyada yaşamak için daha hakça bir düzeni gerçekleştırmek zorunda- dırlar. NATO'NUN GELECEĞİ Bush ve Mîtterrand anlaşamadılar SABETAY VAROL PARİS — Birleşik Amerika ile Fransa arasında Avrupa savun- ması konusunda süren gorüş ay- nlığı, iki devlet başkanı arasında- ki son zirvede çözümlenemedi. "NATO'nun geleceği" konusu- nun, Florida'nın Key Largo ken- tinde bir arava gelen ABD Başka- nı George Bush ile Fransa Cum- hurbaşkanı François Mitterrand arasındaki ikili zirvenin temel gündem maddesini oluşturduğu ifade edildi. Son zamanlarda ıs- rarla ileri surülen Fransa'nııı NA- TO'nun askeri kanadına donme olasıhğı böylece güncelliğini yitir- di. VVashington, Doğu Avrupa'- da meydana gelen son gelişmele- rin ardından Kuzey Atlantik hti- fakı'na daha çok siyasal bir riite- lik kazandırılmasını isterken Pa- ris bu görüşe karşı çıkıyor. Fran- sa, Avrupa Topluluğu'nun siya- sal boyutunun güçlendirilmesi ile Avrupa Güvenlik ve lşbirliği Kon- feransı (AGlK) çerçevesinin geliş- tirilmesinden yana. Paris ve VVashington Birleşik Almanya'nın NATO üyesi olarak kalması konusunda hemfikıı. Her iki ülke, NATO'nun yaşamaya devam etmesi ve ABD'nin Avru- pa kıtasında asker bulundurması konularında da aym gorüşte. İn- giltere ve Amerika Birleşik Dev- letleri son zamanlarda Batı Al- manya'dan çekilebilecek Ameri- kan askerlerinin Fransa'da üsle- nebilmesi için Fransa'run ittifakın askeri kanadına dönmesi olasılı- ğını ortaya atmışlardı. Ancak Fransa'daki siyasal partilerin hiç- birisi bu fıkri benimsemedi. Pa- ris'teki diplomatik çevreler, Var- şova Paktı'run tarihe karışması ile birlikte NATO'nun da zaman içinde kaçınılmaz olarak etkinli- ğini yitireceğine inanıyor ve Av- rupa'nm özerk bir siyasal yapılan- ma olarak ortaya çıkması gerek- tiğini düşünüyor. Fransa, VVas- hington'dan kısmen bağırhsız bir NATO "Avrupa ayagı" oluştu- rulmasına karşı değil. SAS hergün 17.00'de Istanbul'dan kalkarak 19.25'de Kopenhag'a varır. Avnıpa'nın ve dünyanın önemli merkezlerine en uygun bağlantıları sağlar. Bizleri, İstanbul'da 146 60 75den, Ankara'da 125 51 90dan arayabilir veya seyahat acentenizle temas kurabilirsiniz. CUMHURİYET CADDESİ 26A, HARBİYE, İSTANBUL TEL: 146 60 75 ATATÜRK BULVARI 127, KAT 4, NO. 417, BAKANLIKLAR, ANKARA TEL: 125 51 90 S4Sİşadammın Hava Yolu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle