Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 22 NİSAN 1990
Amerika Birleşik Devletleri'nin NATO Daimi Temsilcisi büyükelçi William Howard Taft:
Avrupa'da istikrar Türkiye'ye yararDoğu Avrupa önceden tahmin edilmesi güç bir hızla değişirken
Batı ne düşünüyor? Kırk yıldır Atlantik'in 2 yakasında oynadığı
siyasi ve askeri rol gereği Batı'nın en önemli kuruluşlarından
olan NATO kendisini nasıl bir geleceğe hazırhyor? Genel
Sekreter Wörner, geçen yılın kasım ayında yaptığı ünlü
konuşmasında "NATO, Doğu'daki değişimin ebesidir"diyordu.
İşte bu tartışmaların en yoğun olduğu bir dönemde NATO'nun
kilit üyesi ABD'nin ittifak nezdindeki daimi temsilcisi William
Howard Taft kısa bir süre önce Ankara'daydı. Burada
bulunduğu süre içinde gerek sivil gerekse askeri yetkililerle
Doğu-Batı ilişkileri ile Doğu Avrupa'daki değişim süreci
konularında istişarelerde bulundu. Büyükelçi Taft aynı zamanda
bu gelişmelerle Türkiye'nin bu süreç içindeki yeri konusunda
diplomatik muhabirlerimiz Yasemin Çongar ile Semih İdiz'in
sorularım Ankara'da yamtladı.
SOYLESI SEMİH İDİZ / YASEMİN ÇONGAR
PAZAR
KONUĞU
IDoğu-Batı ilişkilerindeki gelişmeleri
ve Doğu Avrupa'daki değişimi goz onunde tu-
tarsak sizce NATO nereye gidiyor? İttı/ak ola-
rak geleceği var mı?
NATO'nun önemini kaybedeceğini sanmıyo-
rum. Ancak rolünün değişeceğini düşünüyo-
rum. Sonuçta, halen çok buyük olan ve olma-
ya de\
f
am edecek Sovyet askeri gucünu Avru-
pa'da dengeleyen merkezi organ olarak kala-
caktır. Bu durumun yıllarca böyle kalacağını
düşünuyorum. Sovyetler Birliği'nin stratejik ve
taktik nukleer yetenekleri ve ittifak için duyu-
lan gereksinme ile bunun ABD'nin nükleer
güçleri ile kaçımlmaz ilişkisi kammca ortada,
bu arada Sovyetler Birliği'nin konvansiyonel
güçlerinin de büyük ölçüde yerinde kalacağı-
nı göz ardı etmemek gerekir. Öte yandan itti-
fakın ek bir rolünün de gittikçe önem kazana-
cağına inanıyorum. Bu da Doğu Avrupa'nın is-
tikrarıru sağlamakla ilgili olacak. Balkanlar-
daki, Çekoslovakya ve Macaristan'daki durum
halen büyük ölçüde istikrarsızlığını koruyor.
Bu, bir süre daha böyle devam edecektir. ttti-
fakın Avrupa'da bir istikrar merkezi olarak
önemi var. Böylece ekonomik güçlükleri ne
olursa olsun demokrasileri ne kadar zayıf olur-
sa olsun, bolgedeki ülkeleri, kendilerine seçtik-
leri yolda ilerlemeleri konusunda ikna edici bir
rolü bulunuyor. Kısacası, ittifak bu ülkeleri,
ekonomik sorunlarını aşmakta cesaretlendiri-
ci bir rol oynuyor. NATO zaten özünde bunu
temsil ediyor. Gerek Polonya gerekse Çekos-
lovakya Dışişleri Bakanı bizi ziyaret ettiklerin-
de, NATO'nun varabilecekleri olumlu nokta-
lar açısından kendileri için yıllar boyunca bir
ilham kaynağı olduğunu itiraf ettiler. Bu yön-
deki ilerlemelerinin NATO'nun mevcudiyeti ile
teminat altına alınacağını düşünüyorlar. Ka-
nımca bütün bunlarda Türkıye'nin de önemli
çıkarları var.
W^^KKTurkiye'nin bu çıkarlanndan söz eder-
ken neyi kast'ediyorsunuz?
Türkiye'nin, Bulgaristan, Romanya ve hat-
ta Yugoslavya'nın istikrarlı ülke olmalannda-
kı çıkarı açık. NATO'nun Sovyetler Birliği'nde-
ki reformları teşvik etmeye devam etmesinin de
Türkiye açısından çok önemli olduğuna ina-
S,ovyetler Birliği şunu
anlamalı: NATO kimseye
karşı bir tehdit oluşturmaz.
Şu anda Sovyetler, 'Birleşik
Almanya'nın NATO'da
olmasına karşı, ama bu kendi
güvenlik çıkarlarını yanlış
anlamalarından
kaynaklanıyor. Bence asıl
birleşik ve tarafsız bir
Almanya, Sovyetler'in
gerçekten kaygılanmasım
gerektirecek biçimde istikrar
engelleyici bir niteliktaşıyabilir.
nıyorum. Bu teşvik edici süreçte Türkiye'nin de
bir rolü var. Özellikle Kafkaslar gibi bölgelere
yönelik olarak. Ancak bunu ittifak çerçevesin-
de ve Batı ile birlikte yaparsa daha etkin olur.
Çunkü neticede Batı da aynı konulara angaje-
dir. Tek başına Sovyetler Birliği'ni etkilemesi
güç olur. Bu, askeri konular için olduğu ka-
dar siyasi konular için de geçerlidir. Görüşle-
rimizi tutarh bir şekilde kolektif yapı içinde ile-
ri sürersek daha kazançlı çıkacağımız bir ger-
çektir.
l^K^^M Avrupa'da istikrar sağlanınca Turki-
ye'den "alan dışı", yaniDoğu-Batı ilişkilerinin
dışında sorumluluklar almast istenebilır mi?
Burada Ortadoğu özellikle akla geliyor.
Bu sorunuzu yanıtlarken önce şunu söyle-
mek isterim: İstikrarlı bir Balkanlar veya Do-
ğu Avrupa olmasında Türkiye'nin çıkarının it-
tifakın diğer üyelerininkinden az olduğunu san-
mıyorum. Yani Türkiye'nin de burada önemli
bir çıkarı olduğuna inanıyorum. Kurulmasın-
da katkıları olacak istikrarlı bir Avrupa'nın,
Türkiye'de büyük yararlar sağlayacağı açıktır.
Buna ek olarak ittifak gelecekte Ortadoğu'ya
yönelecek mi? Bence bu konudaki politikamı-
zın ne olacağını tartışmakta, ortak çıkarların
bulunduğu alanlarda işbirliği yapnakta yarar
var. Buradaki durumun geçmişte olandan çok
farklı olacağını da sanmıyorum. Bu opsiyonu-
muz her zaman mevcuttu. Tabii ittifak karar-
larında konsensüs gereği ki bazı konularda bu-
nu sağlamak hiçbir zaman kolay değildi, her za-
man kısıtlayıcı bir unsur olmuştur.
•^••Coğra/7 konumu itibanyla bulunduğu
bolgede kollaması gerektiği hassas dengeler ne-
deniyle Türkiye'nin çıkarları ileride ıttifakın çı-
karları ile çakışabilir mi? Örneğin Azerbaycan-
Ermenistan çatışması gibi bir konuda.
Kanımca Sovyetler Birliği'ne karşı takınılan
kolektif tutumlar hepimize kazanç sağlar.
Özellikle o ülkedeki gelişmeler ortak çıkarla-
rımız ile ilgili ise Türkiye'nin de Sovyetler Bir-
liği'ndeki gelişmeleri yakından izlediğini bili-
yorum. Bu ülke ile sınır paylaşması bu geliş-
meleri Turkiye için belki daha da anlamlı kılı-
yor. Ancak daha önce de belirttiğim gibi bazı
sorulara yamt ararurken ittifak çerçevesinde ko-
lektif hareket etmenin daha yararlı olduğuna
inanıyorum. En azından ABD olarak inancı-
mız bu. Tabii bizim de Sovyetler'le ikili ilişki-
lerimiz var. Ancak aynı zamanda bir ittifak
üyesi olduğumuzu biliyorlar. Bu ittifakın da
kendileri ile ilgili olduğunu biliyorlar. Yine de
bu Türkiye'nin karar vereceği bir konu. Ancak
Türkiye geçmişte, çıkarlannın ittifak çerçeve-
sinde ve Batı ile ilişkilerde olduğuna karar ver-
di.
WBmNATO'nun askeri fonksiyonunun
önemının azalmasıyla Türk-Amerikan ikili as-
keri ilişkilerinin daha da gelişeceği yönünde ba-
zı duşünceler var. Bu konudaki görüşünüz ne-
dir?
Kanımca, siyasi alan dahil ilişkilerimizi her
alanda geliştirmek için doğacak fırsatlan de-
ğerlendirmeliyiz. Ülkelerimiz arasındaki askeri
işbirliği, geçmişte çok yakın olmuştur. Yalnız
NATO çerçevesinde değil aym zamanda Savun-
ma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması (SEIA)
çerçevesinde yürumüştür. Ancak askeri ilişki-
lerin diğer ilişkilere oranla ön plana çıkacağı-
nı, daha fazla onem kazanacağım sanmıyorum.
En azından böyle olmaması gerekir. Butün
bunlar aynı zamanda gelişmeli. Neticede iliş-
kilerimizin temelinde, paylaşılan ortak değer-
W I L L I A M
H 0 W A R D
T A F TNATO'dakı ABD Daımı Temsi/aliği görevine
8 Ağustos 1989'da başlayan Büyükelçi VVilliam
Hovıard Taft, deneyimlı bir burokrat. Ocak
1984'ten nısan 1989'a kadar beş yıl sureyle
ABD Savunma Bakan Yardımalığı gorevini de
yurüten genç büyükelçi, 1970'ten beri
Amenkan hukümetinin çeşitli kademelerinde
çalıştı. Yale Ünıversitesi İngiin Edebıyatı
Bolümu 'nden mezun olduktan sonra 1969 'da
Harvard Ünıversitesi Hukuk Fakültesi'ni
bitirdi. 1970'li yıllarda Federal Tıcaret
Komisyonu'nda başladığt devlet görevinde
ekonomı, sağlık, eğitim ve refah konulan da
dahıl olmak uzere çeşitli alanlarda etkınlik
gösterdi. Taft, 1981'de Pentagon'daki ilk
gorevme atanmadan once 1 yıl süreyie serbest
avukatlık yaptı. 1909-1913 yılları arasmda
ABD Başkanlığı yapan William Hov/ard
Taft'ın torunu olan Taft, evlı ve bir çocuk
babasL
ğını, ittifaka nasıl katkıda bulunabileceğini,
buna karşın ittifaktan ne gibi desteğe gereksin-
me duyulacağını araştırıyor. Denetleme, hem
yüksek teknoloji hem de konvansiyonal yön-
temlerle gerçekleştirilecek. Kısacası gerekli bil-
ginin toplanması için her türlu çareye başvu-
rulacak. Bu da tabii mnttefikler arasında çok
geniş işbirliği olanakları sağlayacak. Gerek
Kafkasya'ya yönelik olarak, gerekse Bulgaris-
tan'a yonelik olarak burada doğal olarak Tur-
kiye'de de önemli fırsatlar düşecek. Sovyetler
Birliği için denetleme daha kolay olacak. Çün-
ku sonuçta bu işi kendi başına gerçekleştire-
cek. Biz ise bu işi eşgüdümlü bir şekilde yü-
rutmek zorundayız.
İ^H^HSozu iki Almanya'nın birleşmesine ge-
tirecek olursak; yeni oluşan dengeler NATO
1
nun Avrupa'nın guvenliği açısından oynadığı
rolü nasıl değiştirecek? NATO Cenel Sekreter
Yardımcısı Büyükelçi De Franchis, Cumhurı-
yet'e yaptığı açıklamada, "AGİK süreci kurum-
sallaştınlarak yeni bir güvenlik sistemı oluştu-
rulabılir ve NATO bu sistemin temel direkle-
rinden biri olur" diyordu. Bu düşünce ne ol-
çude gerçekçi sizce?
Sanınm konuya, değişimden ne anladığımızı
ve nasıl bir yeni durumla karşı karşıya oldu-
ğumuzu konuşarak girmek gerek. Almanya
1
nın birleşmesinden söz ediyorsunuz ve bence
bu çok önemli bir gelişmedir. Ancak gerçekle-
şen en önemli şey, Sovyetler Birliği'nin Doğu
Avrupa ülkeleri üzerindeki egemenliğini gev-
şetme kararını vermesi, bu ülkelerin kendi yaz-
gılarını belirlemelerine ve demokrasi, pazar
ekonomisi doğrultusunda ilerlemelerine olanak
tanımasıdır. Bu NATO'yu ve Batı'yı, yeni bir
durumla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu yeni
durumun, Avrupa'daki özgür ve demokratik
ülkelerle böyle olmayan ülkeler arasında 40 yıl-
dır süren bölünmeyi sona erdireceğini umuyo-
ruz. Geleceğin nasıl olacağı ve NATO'nun bu
gelecekteki rolü de bununla bağlantılı. Biz ken-
di rolümüzü iki şekilde değerlendiriyoruz. Bi-
rincisi Sovyetler Birliği'nin askeri yetenekteri-
nin azaldığı, ancak hâlâ kıtadaki diğer butün
ülkelerinkini çok geride bıraktığı bilinciyle her
türlü askeri saldırıya karşı bir savunma ittifa-
kı olarak işlevimizi sürdürmektir. NATO, kı-
tada bir askeri denge sağlamaktadır. İttifak,
ABD'nin nükleer yeteneklerini kıtaya taşımak
açısından da önemlidir; boylece Avrupa'nın di-
ğer ulkelerinin nukleer yetenek geliştirmesine
gerek kalmıyor. Kendimize biçtiğimiz ikinci rol
ise Sovyet egemenliğinden kurtulan bölgede bir
istikrar unsuru oluşturmaktır. Sovyetler Birli-
ği bu bölgede farklılıklan örtbas eden bir dü-
zen kurmuştu, ama durum oyle değişti ki ar-
tık Sovyetler Birliği'nin empoze ettiği böyle bir
istikrar söz konusu değil. Ancak bu ülkelerin
yönetımleri NATO'nun temsil ettiği istikrara
son derece olumlu yaklaşıyorlar. Bu, bizim on-
ların kendi iç sorunları açısından getireceğimiz
bir istikrar anlamına gelmiyor, ancak gelişen
kurumsallaşmanın yalnızca temel direği değil
motoru olacağını da söyleyebilirim.
ABD'nin NATO Daimi Temsilcisi Taft, tttiîak'ın ABD'nin nukleer >eteneklerini Avrupa'ya taşımak açısından da önemli olduğunu, böy lelikle Avrupa'nın diğer ülkeleri
nin Sovyetler Birliği'ni dengdemek için nükleer yetenek geliştirmesine gerek kalmayacağını söylüyor. (Foioğraf: Rıza Ezer)
ler ve çıkarlar yatıyor. Bu nedenle ilişkilerimi-
zin uzun ömürlü olacağına inanıyorum.
^^KtmAncak ikili ilişkilerimize baktığımtz-
da, "Ermenı Tasarısı" gibi bir ilişkileri doğru-
lişkilerimizde 'Ermeni
Tasarısı' gibi dış etkenler
olduğunu biliyorum. Bunlarm
ortak çıkarlarımızı saptarken
zorluklar yarattığını da
biliyorum. Ancak burdarı
gerçek boyutlan içinde
değerlendirip çok daha önemli
konuların önüne geçmelerine
izin vermemeliyiz. Demokraside
siyasi atmosfer düzenlenemez.
dan ilgilendirmeyen "dış etkenler" görüyoruz.
Bu etkenler bir yandan siyasi ilişkileri bulan-
dırırken diğer yandan askeri ilişkilere zarar ge-
tirebılecek nitelıkte. Bu konudaki duşuncele-
riniz nedir?
İlişkilerimizde sözünu ettiğıniz dış etkenle-
rin bulunduğunu biliyorum. Bunların, ortak çı-
karlarımızı saptarken zorluklar yarattığıru da
biliyorum. Ancak bunlan, gerçek boyutlan
içinde değerlendirip çok daha önemli konula-
rın onune geçmelerine izin vermemeliyiz. Bir
demokraside siyasi atmosferi duzenleyemezsi-
niz. Gerek Türkiye'de gerekse ABD'de zor bir
konuyu gundeme getirmekle bir siyasi avantaj
sağlamayı uman kişiler her zaman çıkacaktır.
Ancak bunların ustune çıkıp ilişkilerimizi da-
ha geniş bir perspektif içinde yürütmeliyiz.
•^•H7e£rar NATO ve silahsızlanma konu-
suna dönecek olursak; konvansiyonel silahsız-
lanma ile ilgili anlaşmalar imzalanmca denet-
leme konusu ön plana çıkacak. Zaten askeri
yetkililerimiz de Doğu-Batı çerçevesındeki gü-
venliğin gelecekte denetleme ile sağlanacağmı
beliniyorlar. Gerek Sovyetler Birliği, gerekse
Bulgaristan ile sınır paylaşması nedenıyle
Türkiye'ye bu alanda önemli görevler düşece-
ği belirtiliyor. Bu gerçekten böyle miyoksa de-
netleme daha çok uydular gibi yüksek tekno-
lojik olanaklarla mı sağlanacak?
Genelkurmay Başkanınız Orgeneral Tonım-
ta> ile görüştuğumde, bu konunun üzerinde
ağırlıklı olarak durduğunu gordüm, kısacası
Türkiye'nin bu konuda ne yapıp yapamayaca-
demokrasileri ve ekonomileri için surekli bir
destek sağlanmasını içeriyor. Kuşkusuz gun-
demdeki tek kuruluşun NATO olmadığını da
biliyoruz. Çok önemli bir role sahip olan Av-
rupa Topluluğu var ve Avrupa Güvenlik ve İş-
Türkiye'nin, Bulgaristan,
Romanya hatta Yugoslavya'nın
istikrarlı ülke olmalarındaki
çıkarı açık. NATO'nun
Sovyetler'deki reformları teşvik
etmeye devam etmesinin de
Türkiye açısından çok önemli
olduğuna inanıyorum. Bu teşvik
edici süregte Türkiye'nin de bir
rolü var. Özellikle Kafkaslar
gibi bölgelere yönelik olarak.
birliği Konferansı (AGİK) var. AGİK'in potan-
siyelini görüyoruz ama onu NATO'nun yerine
geçecek bir kurum olarak algılamıyoruz. Ben
bu konuda Büyükelçi De Franchi^'ten biraz da-
ha öteye giderek NATO'nun, bu çerçevedeki bir
IDoğu Avrupa'daki değişimin bu
beklenmedik hızı, tahminleri aşan gelişmeler
yaratmadı mû/Bu hız sizi rahatsız ediyor mu?
Geçen mayısta Polonya'daki yuvarlak masa
görüşmeleriyle birlikte başlayan gelişmelerin,
demokratik kurumlar ve ekonomik reformlar
açısından bugün ulaşılan yere varacağıru, Do-
ğu Avrupahlar ve Ruslar da dahil olmak üzere
hiç kimsenin tahmin edebildiğini sanmıyorum.
Bu gelişmelerin Sayın Çavuşesku'yu, Sayın Ho-
necker'i, Sayın Jivkov'u yutacağını kimse ön-
ceden göremezdi. Değişim çok mu hızlı oluyor?
Ben boyle düşünmüyorum. Kimse insanların
40 yıldır bekledikleri özgürluğe doğru başlat-
tıkları bir hareketin yavaşlaması gerektiğini dü-
şünemez. Ve eğer Demokratik Almanya, Po-
lonya ya da Macaristan örneklerini ele alırsa-
nız, bu insanların yalnızca yüzde 10 oranında
destek verdikleri kişiler tarafından yönetildik-
leri ortaya çıkıyor. Bunu değiştirmek için hiç-
bir zaman, 'erken' değildir. Sorulması gereken
soru, böyle hızlı bir değişimin istikrarlı olup
olmayacağıdır. Kuşkusuz, riskler var, ama bu
çerçevede her hızın kendisine göre riskleri za-
ten olacaktır.
I^K^RYanlış değerlendirmeleryapma riskin-
den mi söz ediyorsunuz?
Hayır, ters tepkiler yaratma riskini kastedi-
yordum. Yapıcı olduğuna inandığınız bir şey
yaparken bir hata sonucu yapıcı olmayan bir
durumun ortaya çıkması gibi... En önemlisi,
altyapıda yeterli demokratik kurumlar olmak-
sızın demokrasiye geçme riski var. Başarılı bir
demokrasi için insanların oy kullanmasının ya-
nında daha birçok şey gerekiyor. Gönüllü ku-
ruluşlar, siyasi partiler çeşitli amaçlar çevresin-
de gruplaşan her türlü aracı kuruluş, kiliseler,
sendikalar, iş kuruluşları... Biz Batı'da tüm
bunlara, doğal olarak sahibiz. Ama Doğu Av-
rupa ulkelerinde bu kurumlar yeterince geliş-
miş değil. Oysa bunların hepsi demokrasinin
istikrarına önemli katkılarda bulunur.
ABD ve Türkiye
arasındaki askeri ilişkilerin
diğer ilişkilere oranla ön plana
çıkacağını, önem kazanacağım
sanmıyorum. En azından
böyle olmaması gerekir. Bütün
ilişkiler aynı zamanda
gelişmeli. Neticede
ilişkilerimizin temelinde
paylaşılan ortak değerler ve
çıkarlar yatıyor.
\D. Almanya seçimlerinde, kasım
1989'daki reform hareketini başlatan güçlerye-
nilgiye uğradtlar ve seçmenlerin, oylarım, Ba-
tı arabalanna ve tüketim maddelerine verdiği
biçiminde yorumlar yapıldı.
Bence böyle söylemek D. Almanya'daki ve
diğer yerlerde özgurlük için bunca uğraş veren
ınsanlara büyük bir haksızhk olur. Hiçbir si-
yasi parti refahtan kurtulmaya dayalı bir prog-
ramla ortaya çıkmaz tabii. önemli olan insan-
ların oy kullanabilmeleri ve kullanrruş olma-
larıdır. Yapmak istedikleri şey de buydu zaten.
Öncelikle cabuk birleşmek için oy kullandılar.
ve diğer Doğu Avrupa
ulkelerinde Marksist-Leninist öğretıye göre ka-
faları biçimlendirilen, belirli bir rejimin alış-
kanlıklarını taşıyan insanların Batı'ya uyum
sağlamasında guçlükler olacağı ve bazı yeni so-
runlar yaşanacağı görüşunde misiniz?
Bir demokraside insanlann ne yapmak iste-
yeceğini söylemek zor. Ama Doğu'daki insan-
ların Batı'ya büyük bir hızla entegre olacakla-
rı görüşündeyim. Ters yönde de bir entegras-
yon söz konusu olacak. Doğu'da çeşitli sana-
yiler için yatırım olanakları var. Ben Doğu ve
Batı Almanya arasındaki farklıiıkların diğer
birçok ornekten daha az olduğunu düşünuyo-
rum. Doğu'da komünistlere verilen oy ise bir
korkunun göstergesiydi. Zamanla bu oy düşe-
cektir. Bu oyun yüksek olmasının nedenlerin-
den biri de Bay Modrow'un göreve gelişinden
bu yana bir şeyler yapmış olmasıydı.
^mmmBruksel'deki NATO yetkilileri, "Sov-
.etler'ın güvenlik çıkarlannın meşruiyeti"sö-
zunü dillerinden düşürmüyorlar. Sizce Sovyet
güvenlik çtkarları nerede yatıyor? Sovyetler bir-
liği'nin guvenliği, Birleşik Almanya'nın kurul-
masından nasıl etkilenecek?
Sovyet güvenliğini ilgilendiren sorunlarla uğ-
raşmak bizim için önemlidir, ama çok farklı
bir bağlamda. Sıkmtı yaratan ise Almanya'nın
birleşmesi konusu değil bu 16 milyon insanı il-
gilendiren bir şey. Sovyetler Birliği'nin guven-
liği, NATO ya da Batı Almanya tarafından teh-
dit edilmiyor. Biz tam anlamıyla bir savunma
ittifakıyız. Bence Sovyet güvenliğini ilgilendi-
ren esas konu, Varşova Paktı'nın dağılması ve
Sovyetler Birliği'nin kendi içindeki istikrarsız-
lıktır. Bu, glasnost sayesinde ve sahip olduk-
ları ekonomik sistemin çöküşüyle birlikte or-
taya çıktı. Etnik sorunlar patlama gösterdi. Bu
konuda onlara elimizden geldiğince yardımcı
olmalıyız. İttifakın, onların konumunu boz-
mak ya da güvenliğini zedelemekte hiçbir çı-
karı olmadığını göstermeliyiz. Şunu anlama-
hlar ve sanıyorum anlamaya başhyorlar: NA-
TO kimseye karşı bir tehdit oluşturmaz. Şu an-
da Sovyetler, 'Birleşik Almanya'nın NATO'da
olmasına karşı, ama bu, kendi güvenlik çıkar-
larını yanlış kavramalanndan kaynaklanıyor.
Bence asıl birleşik ve tarafsız bir Almanya Sov-
yetler Birliği'nin gerçekten kaygılanmasım ge-
rektirecek biçimde istikrar engelleyici bir nite-
lik taşıyabilir. O zaman Almanya, bütün kom-
şuları ve diğer büyük güçler açısından ilgi odağı
olacak ve bu ülkeler Almanya ile ya da Alman-
ya'ya karşı guç birlikleri yapacaklardır. Bu da
Sovyetler Birliği'nin çıkarları açısından hiç de
istenen bir durum olmaz.