05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 22 NÎSAN 1990 tlk Meclis: Kuva\ı Milliye Rııhu HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Yarın 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nı kutlayaeağız. Tam 70 yıl once 23 Nisan 1920'de An- kara'da toplanan ilk Büyük Millet Meclisi, ulusal egemenlik ve kuvayı milliye ruhunu temsil eden bir meclisti. Ne demekti "kuvayı milliye ruhu"? Ulusal güçlerin butun milletçe benimsenme ve özumsenmesinden oluşan bir ruh, ulusal bir kük- reyiş demekti bu. Yunanlılar lzmır'e çıkmış, Ana- dolu"nun içlerine doğru ilerliyordu. Millet her yerde tedirgindi. Y'er yer "Mudafaa-i Vatan", "Müdafaa-i Hukuku Milliye", "Red-di İlhak", "Vilayatı Şarkjye Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti" gibi türlü adlar altında dernekler kurulmuştu. Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında direniş odakları böyle dağınık ve güç- süzdu. Mustafa Kemal'in parolası "Kuvayi milli- yeyi âmil, iradei milliyeyi hâkim kılmak" idi. Bu parola Amasya buluşmasından Erzurum Kongre- si'ne, oradan Sıvas Kongresi'ne ulaştı. Sıvas Kongresi'nde, vurttaki bütun mudafaa-i hukuk der- nekleri "Anadolu \e Rumeli Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi; "Kuvayi milli- yeyi âmil. iradei milliyeyi hâkim kılmak" (ulusal güçleri harekete geçirmek, ulusal istenci egemen kıl- mak) sloganı Sıvas"tan AnkaraŞa ulaşarak ilk Bu- yuk Millet Meclisi'nin parolası oldu. Bu nedenle yukarıdabu Meclis'in kuvayı milliye ruhunu tem- sil ettiğini söyledim. İlk Turkiye Buyuk Millet Meclisi'ndeki memur- luğumdan bu sütunlarda birkaç kez sözettiğim için, bugün anıları bir yana bırakıp bu Meclis'in anato- misıni ve karakterini kısa çizgileriyle belirtmek is- tivorum. * • • kendi içinde iki evreye ayırmakilk Meclis'i gerekir: Birinci evre, 23 Nisan 1920'de Anadolu'dan ivedi olarak seçilmiş olan milletveküleriyle başlar ve tn- gilizlerce Malta'ya sürülmüş olan Istanbul Mebu- san Meclisi üyelerinin geri dönüp büyük bir bolü- münun Ankara'ya gelerek Meclis'e katılmasına ka- dar surer. Birinci evrede milletvekili sayısı 110-140 arasın- daydı. Meclis Başkanı ve ilk Bakanlar Kurulu 120 üyesi olan Meclis tarafından seçilmişti. Birçok önemli karar da bu birinci evrede alındı. İkinci evre, Malta'dan gelenlerle Anadolu'nun türlu verlerinden yeni seçilen milletvekiHerinin ka- tılımıyla oluşan Meclis evresidir. Bu son evrede bi- rinci \e ikinci grup adıyla, iki ayrı grup, sanki ik- tidar ve muhalefet partileri gibi karşı karşıya gel- mişti. Birinci Grup Meclis Başkanı Mustafa Kemal ta- rafından kurulan "Mudafaa-i Hukuk Grubu"dur. Henuz bir siyasal parti niteliği yoktu. Ama temel- de, ülkenin hemen her yanında şubesi bulunan ve etkinlık gösteren müdafaa-i hukuk cemiyetlerine davanıyor ve ilerici bir görünüm taşıyordu. İkinci Grup ise bir tür muhalefet partisi görü- numunde olup parti değildi. Belirli bir lideri de yok- tu. Konuşmalanna bakılmca, Erzurum Milletvekili Huseyin Avni (Ulaş), ikinci grubun başkanı ola- rak görünürdü. ikinci grup uyeleri, Ulusal Kurtu- luş Savaşı'nda cephelerdeki durumun denetimine bile karışır, bu konudaki eleştirilerini Meclis'te dile getirirlerdi. Sanki iktidar karşısında, muhalefette bulunan tutucu bir siyasal partinin hükumet icra- atını denetleme gorevini yapıyorlardı. Kimileyin bu yüzden Meclis'te çok sert tartışmalar olurdu. Bu- nunla birlikte iş yurt savunmasına, Yunanlılar ve onları destekleyen Batılı devletler karşısında karar- laştırılacak tutuma gelince, kuvayi milliye ruhu ken- dini gösterir, her iki grup, tek bir topluluk halinde birleşiverirdi. İlk Meclis'ın karakterinin bir vönü de diktatör niteliğiydi. Bütün devlet güçleri, yani yasama, yü- rütme ve yargı, onun elinde toplanmıştı. Yunanlı- lann Anadolu'da ilerlediği o ölum kalım günlerinde ülkenin türlu yerlerinde çıkan ve İstanbul hüküme- tince kışkırtılıp desteklenen iç isyanlarla savaşmak ve türlu propagandalarla ayartılıp, ordudan gizli- ce ayrılarak şurada burada eşkıyalık yapan asker kaçaklığını onlemek için ilk Meclis kendi üyeleri arasından seçtiği milletvekilleriyle "İstiklal Mahkemeleri" kurmuş, bunları Anadolu'nun tür- lü yörelerine göndermişti. Dışandan sanıldığı gibi Birinci Meclis, Mustafa Kemal Paşa'nın her dediğini yerine getiren bir "uy- du meclis" değildi. Zaman zaman üyelerden kimi- leri herhangi bir konuda Mustafa Kemal Paşa'nın göruşlerine karşı çıkar, Paşa konuşma kürsüsune gelerek düşuncelerini tekrar tekrar savunma zorun- da kalırdı. Yani yetkileri bakımından diktatör ni- teliğinde olan bu Meclis, iç işleyişi yönünden tam demokrat bir meclistir; her üye istediğini söyler, ge- rekli görduğü konularda yasa önerisi verirdi. Okuyanlar için biraz çehşkili gelecek ama, dik- tatör niteliklı bu Meclis, öte yandan tam halkçı, halka açık bir parlamentoydu. Halktan her yurt- taş Meclis'e kendi özel işleri için dilekçeyle başvu- rabiiirdi. Meclis'in dilekce komisyonu bunları in- celer, gerekiyorsa, bakanlıklara yönerge (talimat) verip bu dilekçeleri ilgili mercie gönderirdi. Bakanlar doğrudan doğruya ve ayrı ayrı oyla- ma ile Meclis Genel Kurulu tarafından secüdiği için, örneğin tarım, sulama ya da cephedeki bir durum konusunda Meclis, ilgili her bakanı sorguya ceke- bilirdi; bu durum ortak sorumluluk taşıyan hükü- met (kabine) sisteminin değil, tek tek bakanlıkla- rın sorumluluğu üzerine dayalı. kendine özgü bir sistemdi. 1919 yılında İstanbul Mebusan Meclisi'ne gön- derilecek milletvekili seçimleı: o dönemdeki seçim yasasına göre duzenli olarak yapılmıştı. Ama Is- tanbul'un 16 Mart 1919'da işgal edilmesi, Mebu- san Meclisi'nin kapatılması sonucunda çok ivedi olarak Ankara'da toplanması kararlaştırılan Bü- yük Millet Meclisi üyeleri, İstanbul mebusları gibi tam düzenlı olarak seçilemedi. Denebilir ki Ana- dolu illerinde birçok kişi, böyle bir Meclis'e katıl- maktan çekindiği için, kim yürekli ise ve yurt sa- vunması için böyle olağanüstu yetkili bir meclisin toplanmasını gerekli görüyorsa, sanki gönüllü ola- rak başvurmuş, çoğunca onlar seçilmiş ve gelmişti bu Meclis'e. Bu nedenle milletvekillerinden çoğu, sözünu sakınmayan atılgan insanlardı. Cepheler- de askerleri yüreklendirmek için mavzer kurşunları taşıyan kuşaklar kuşanıp tüfeği omuzuna takarak at üzerinde savaş boylarında gidenler vardı. Örne- ğin, Isparta milletvekili sarıklı Hoca Hafız Ibra- him Bey, bunlardan biriydi. Bu anlamklarım gösteriyor ki, ilk Meclis'in üye- lerinden bir bölümü Anadolu'nun türlü yerlerin- den hemen koşup Ankara'ya gelmiş, belki öğrenim düzeyi düşük, ama yurt savunması konusundaki is- tenci çok güçlü kişilerden oluşuyordu. Bir kısmı da İstanbul Mebusan Meclisi'nin kapatılması üzerine kurtulup kaçan ve türlü tehlikeyi göze alıp Ana- dolu'nun o dönemdeki yolculuk zahmetlerine kat- (Arkası 17. Sayfada) Onlar yalnızca su içiyorlar biz onlara su götüreceğiz Yıldız Sargın Sıdıka Su Sebahat Türkler Aynur Hayrullah 22.4.1990-SAAT: 11.00 Sosyalist Parti İl Merkezi Balabanağa Mah. Ahmet Şuayip Sok. Ufuk Apt. No: 13, O. 11 Laleli AYDIN SULH CEZA HÂKİMLİĞİNDEN 25.1.1990 tarihinde Gıda Madıieleri Tüzuğune Muhalefet Suçun- dan sanık Mahmut ve Hüsna'dan olma 1959 D.'lu Siirt ili Baykan ilçesi Çevrimtepe koyü nufusuna kayıtlı ve halen Aydın ili Osman- yozgatlı Mahallesi 34 Sokak No: 8'de oturur Sabri Tutuş hakkında Aydın Sulh Ceza Mahkemesi'nin 30.3.1990 gün ve 1990/249 esasve 1990084 karar sayılı ilamı ile TCK'nın 396, 402, 402, 72 ve 647 S.K.'nın 4 maddeleri gereğince dört yüz doksan bin lira ağır para ce- zası, üç ay muddetle cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatımn tatili- ne, yedigün müddeüe iş yerinin kapatılmasına karar verildigi ilan olu- nur. 5.4.1990 Basın: 22936 SEZONLUK EV Erdek Narlı köyünde bahçe içinde denize yakın Bayramlık + sezonluk ev kiralıktır. Tel: 9 1977 1137 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Salim Rıza'nın Anılannda... Salim Rıza Kırkpınar adını duymayan var mıdır? Önce öğren- cileri, yüzlerce. belki binlerce öğrencileri tanır onu. Cahit Küle- bi'den, Vedat Türkali'den Münir Özkul'a, KemaJ Özer'e; Cengiz Bektaş'tan Selahattin Hilav'a, Demirtaş Ceyhun'a; Raik Alnıa- çık'tan Konur Ertop'a, Adnan Özyalçıner'e daha nice ünlü ün- süz ınsana kadar... Bir yazın tutkunudur Kırkpınar 84 yaşında bir genç adam. Şi- irle yatıp kalkan, şiirle yaşayan bir kişi. Ezberinde binlerce dize saklayan, bunları zaman zaman en güzel bir okuyuşla canlan- dıran bir usta. İstanbul, Kabataş, Atatürk Kız liselerinde öğret- menlik yapmış, on beş yıl Güzel Sanatlar Akademisi'nde este- tik dersi vermiş... Salim Rıza, her şeyin başında 'hoca'dır, şiirle, yazınla bir yaşamı doldurmuş Binlerce anısı vardır Kırkpınar'ın. Dünün bugünün yazarları, şairleriyle ilgili anılarını sık sık dinlemışimdir. Şimdi bu yazın ta- rihimiz açısından da ilginç anılar küçük bir kıtapta bir araya ge- tirilmiştir. "Salim Rıza'dan Anılar" (Yalçın Yayınları). Kimler yok- ki bu anılarda? Baltacıoğlu. Ataç, Yahya Kemal. Reşat Nuri, Nâ- zım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar vb. Kitap, "1923 Cumhuriyetin ilânı Ortaokulu bitirmiş, İstanbul Öğretmen Okulu ikinci sınıfa sınavla gırmiştım" dıye başlıyor. Öğ- retmen okulundaki arkadaşları arasında Sabahattin Ali, İlhami Bekir de vardır. 1928'de yeni Türk harfleri kabul edilır. Yedıden yetmişe herkes millet mekteplerine yazılır. Milli Eğitim Bakanı, Necati Bey de genç ögretmenleri bu okullarda görevlendirir. Ne- cati Bey her öğretmene birer mektup yollamıştır. Bu mektupta genç öğretmen adaylarının görevli olarak gittikleri yerlerde vali- lerce, kaymakamlarca karşılanacağı belirtilmiştir Bu olayı Salim Rıza "Ne coşkulu günlerdi o günler' dıye anıyor. 1925 yılında Gazi Mustafa Kemal Bursa'dadır. İstanbul Öğret- men Okulu'ndan otuz kişilik bir öğrenci topluluğu Gazi'yi gör- mek için Bursa'ya gider. Başlarında psikoloji öğretmeni İbrahim Alaettin Gövsa da vardır. Salim Rıza bu unutulmaz olayı şöyle anlatıyor: "Bir öğleden sonra öğrenciler öğretmenleriyle, lacivert elbi- seleri ve yeni serpuşlarıyla birlikte saat kulesi civarındaki köşke yönelirler. Yaverler öğretmenleri köşke alır, öğrenciler bahçede- dirler. Bir iki dakika sonra Mustafa Kemal'in öğrencileri kabulü haberi yayılınca gençlerdeki coşku son haddıne varır. Mermer merdivenleri koşarak çıkan gençler büyücek bir salonda, büyük bir kurtarıcı ve kurtarıcısı Mustafa Kemal ile karşı karşıyadır Ulu önder müdürle ve öğretmenlerle konuşmakta, özellikle tabiiyye öğretmenıne Darvvin nazariyesini nasıl öğrettiğıni sorar. Kemal Arus, soruyu yanıtlar. önderden takdir görür. Bu arada müdü- rün önerısı ve Gazi'nin isteğı ile Tevfik Fikret'in Ferda şiirini oku- dum. Gazi'nin bir Tevfik Fıkret hayranı olduğunu, öğretmenle- rim Ruşen Eşref Bey ve İbrahim Necmi Dilmen'den daha önce dinlemiştim. Âltmış beş yıl öncesinın bu anısını hiç unutamam. Hele Gazi'nin "Ben de bu şiirlerı okuyarak yetiştim" sözleri hâ- lâ belleğımdedir." Salim Rıza'nın bir başka anısı da, yedek subay okulundan su- bay çıkamamasıdır. Okuida yapılan toplantılarda Nâzım Hikmet'in şiirierini sık sık okuyuşu buna neden olmuştur. İstanbul Lisesi'n- deki edebıyat öğretmenliği sırasında da bir soruşturma geçirir. 1951 yılındaki bu tatsız olayın nedenı derslerde Sabahattin Ali- den, Orhan Veli'den söz açmasıdır! Hocan'nın anıları arasında en çok adı geçen Yahya Kemal: dir. Salim Rıza'nın 'Vuslat' şairiyle ilgili bir anısı şöyle: "1944 yılında İstanbul'da açılan bir milletvekilliği için ara se- çim yapılıyordu. Seçim iki dereceliydi. Adaylar, gazeteci Hakkı Tarık Us ile şair Yahya Kemal Beyatlı ıdi. O gece sonuçlar alın- mış, birkaç oy farkla Yahya Kemal seçımi kazanmıştı. Bu seçimi kutlamak üzere Tepebaşı'ndaki Şanzelize Lokantasındatoplan- dık. Üstat dörtköşeydi. Yine içkiler yudumlanıyor, şıirler okunu- yor, dedikodu koyulaştırılıyordu. Birden şair şu beyti ortaya dö- küverdi: "Talihin cilvesi bir hayli gariboldu sana - Hakkı Tarık bile âlem- de rakiboldu sana". Üstat bu dizelerin kendisinin adı verilme- den yayılmasını istiyor, yakın dostu Halis Bey'e 'Halis, bu beyti sen söylemiş ol: etrafa yayılsın" demekten kendini alamıyordu." Yahya Kemal'in usta bir yergici olduğu bilinir. içki masasında dostlarını alaya alması, Yahya Kemal'in bir özellığidir. Mithat Ce- mal Kuntay'ı şöyle yermiş: "İdmanlı dalkavuklaradöktürdü hay- li ter - bir günde üç kaside yazan dalkavuk noter,". Fecri Ati ya- zarlarından Mehmet Behçet Yazar için de şunları söylemiş: "Bir devre musallat olan eclaf arasında - Behçet Yazar'ın ismi gecer laf arasında." Bir de ibrahim Alaettin Gövsa'yı hicveden şu dört- lüğünü okuyalım. "Şair Atalay diyor kı: Deyyus İtham'ını Halil Nihattan almış Malûmu cihana etmiş ilân Çalmış, miri malı çalmış" Bugün seksen dört yaşında bir gençtir Salim Rıza Kırkpınar... Yaşamı şiirle dolu bir güzel insan... Anılarını daha geniş, daha ayrıntılı olarak yazmasını bekleyelim. Verdiğin demokrasi mücadelesi yolumuza ışık tutacaktır. AHMET TIRYAKI Ölümünün 10. yılında seni sevgiyle anıyoruz. AİLESİ EFE aramıza katıldı. mutluyuz 20.4 1990 - Ankara FÜGEN-SEDAT TUNCER Bankamatik Yurtdışında! Türkiye îş Bankası Bankamatik Üstünlüğü Kıbns'ta! Türk Bankacılığı için önemli bir gelişmeyi, yine İş Bankası gerçekleştirdi. Kıbns'ta Girne ve Lefkoşa'da, Bankamatik hizmete girdi. Artık Kıbns'ta da elektronik bankacılığın iistünlüklerinden yararlanacaksınız. Türkiye'de elektronik hizmet veren 500'den fazla İş Bankası şubesine her gün, 24 saat, anında ulaşabilecek, hesabınızdan para çekebileceksiniz.Yurtiçinde olduğu gibi, hiçbir ücret ödemeden... lsterseniz,bu şubelere havale de yapabilirsiniz. İş Bankası Kredi Kartı'nız varsa, onun Bankamatik işlevinden yararlanabilirsiniz. Bayram'da Kıbns'a gidecekseniz, Bankamatik Kartı'nız yanınızda olsun. İlk kez İş Bankası'nın gerçekleştirdiği bu üstünlükten yararlanın. Bunu sadece Bankamatik yapabilir! • • TÜRKİYE İŞ BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle