Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 MART 1990
Demokrat Sayılmama
Korkusıı!..
Turkıye'de, laik devlet duzenini ortadan kaldırarak onun yerıne din
temeline dayalı bir duzen kurmak isteyenlere, toplumu "Islama
inananlar, inanmayanlar" diye ikiye ayırarak kendilerine gore
"inanmayanlara" en ağır baskıları uygulamaktan çekinmeyecek
olanlara, örgutlenme ve propaganda ozgurluğu tanımanın doğuracağt
tehlikeyi gormemekte hâlâ ısrar edecek miyiz? Tehlike, sadece laıkliğe
yönelik değildir. Laikliğin ortadan kalkması, demokrasinin de, kişise]
ozgurluklerin ve insan haklarının da ortadan kalkması demektir.
Prof. Dr. MÜNCİ KAPANİ
Yazının başlığı bazılarına belkı bıraz tuhaf ge-
lebılır Ama 'demokrat sayılmama" korkusunun
son zamanlarda bazı avdınlanmız arasında havlı
yaygın olduğu bır gerçektır
Konu, TCK'nın 163 maddesının kaldırılıp kal-
dınlmaması tartışmaları dolayısıyla orta\a çıkmış
bulunuyor Bılındığı gıbı demokrasıye ınanmış ıle-
rıcı aydınlarımızın ve yazarlanmızın bır bölumu,
demokrası ve duşunce ozgurluğu adına, dınsel du-
şuncenın açıklanmasının da serbest bırakılması ve
bu nedenle 163 maddenın kaldınlması gerektığı gö-
ruşunu savunuyorlar Acaba onların bu tuturnu -
hıç değılse kırrulerı bakınundan- tersı göruşu savun-
malan durumunda kendılerırun demokrat sayılma-
>acağı korkusundan ->a da kaygısından- kaynak-
lanıyor olamaz mı''
Acısını her gun ıçımde du>duğum sevgılı dostum
Muammer Akso> bu kanıdaydı ve bu göruşunu ha-
ın kurşunlara hedef olmazdan bırkaç saat önce
Emın Çölaşan'la yapmış olduğu uzun sovleşıde,
kendıne ozgu açık sozlulukle dıle getırmıştı Tür-
kıye'de şerıat duzenı kurma peşınde olanlara tanı-
nacak ozgurluğun, laıklık ıçın ne büyuk bır tehli-
ke oluşturduğunu göremevenlerı eleştırerek şöyle
dıyordu ' Şımdı herkes korkmaya başladı Çun-
ku 163 madde muhafaza edılmelı dedı mı, vav sen
demokrasıye ınanmayan bır ınsansm' Vay demok-
rat değılmışım korkusuyla bırçok ınsan neredevse
bunu söylevemez hale geldı " (Hürnyet, 2 Şubat
1990)
Muammer Aksoy, acaba haksız mıydı'' Sanmı-
yorum Demokrasıye ınanmamakla suçlanma en-
dışesı herhalde bırçok kımsenın tutumunu etkıle-
>en bır etken olsa gerektır Yalnız kışıler ıçın de-
ğıl, bazı kunıluşlar ıçın de -SHP başta olmak uzere-
aynı şey soylenebılır Ancak SHP'nın 163 mad-
denın kaldınlmasına ılışkın tutumunda başka du-
şuncelenn, özellıkle dın alevhındeymış gıbı görun-
rne endışesının de rol oynadığını kabul etmek ge-
rekır
Konuya bıraz daha genış bır açıdan bakacak
olursak, "demokrat sayılmama korkusu"nun bı-
raz da özgürlüğun sınırları ve demokrasinin karşı-
laştığı bazı sorunlar üzennde yeterınce durup du-
şunulmemış oJmasından kaynakiandığını goruruz
Bırçoklarımız, demokrası deyınce, bunun sınırsız
bır hoşgöru ve mutlak bır özgurluk anlamına gel-
dığıne ınanmısızdır Ancak bu hoşgöru nereye ka-
dar uzanır'' Demokrasıyı yıkmayı amaçlayan kışı-
len ve orgutlen de ıçıne alır mı')
Ozguriuk, onu yok
etme çabasında olanlara da tanınacak mıdır? Baş-
ka deyışle, özgurluk adına "hurrıyetı vok etme
hurnyetını" de tanımak zorunda mıyız1
Işte, gu
numüzde karşımıza çıkan ve mutlaka cevaplandı
nlması gereken ınce (krıtık) sorular bunlardır
Pemokrasi de kendini savunmalı
Bu konu) a daha öncekı bır yazımda da kısaca
değınmıştım (•) Öncelerı demokratık rejımler bu
gıbı sorunJarla pek karşılaşmamışlardı. Demokra-
sının ustünlUğüne ınanmanın verdığı bır guven ve
rahatlık ıçınde>dıler Ne var kı Bırıncı Dunya Sa-
vaşı'ndan sonra demokrasılerı ıçerden ve dışardan
tehdıt eden totalıter rejımlenn ortaya çıkmasıyla
bu sorular da ıster ıstemez gundeme geldı A\ru
pa'dakı demokratık ulkeler bır ıkılı durum karşı-
sında kalmışlardı Klasık lıberal demokrasinin ge
nış hoşgöru geleneğıne bağlı kalarak ne olursa ol-
sun herkese -ve bu arada demokrası duşmanlarına
da ozgurluklerden yararlanma hakkı tanınmalı
mıydı1
Yoksa, rejıme yonelen cıddı tehlıkeler kar-
şısında dıkta yanlısı akımlara \e orgutlere karşı bazı
korunma önlemlerı almalı mıydılar'1
Kuramsal
alanda, vazarlar arasmda uzun tartışmalar oldu
Ancak sonunda demokrasinin, davandığı ılkeler
adına kendı yıkılışına seyırcı kalama>acağı,
"ıntıhan" goze alamayacağı ve her rejım gıbı onun
da kendını savunma hakkına sahıp olduğu görusu
ustun geldı Uygulama da bu yonde gelıştı Böyle-
ce, klasık demokrası, bır yazarın deyışıvle "ateşe
ateşle karşılık vermek" zorunluluğu karşısmda, eskı
alabıldığıne genış hoşgorusunu ve edılgın (pasıf)
davranışını bır vana bırakarak "mılıtan" bır de-
mokrası olma yolunu tuttu
Ikıncı Dunya Savaşf ndan sonra duzenlenen ulus
lararası ınsan haklan belgelerınde ve bazı venı ana-
yasalarda (Federal Alman Anavasası gıbı) bu so-
runun bır ilke sonınu olarak ele alındığı ve çozu-
me bağlandığı görulur llk olarak Bırleşmış Mıl-
letler'ce kabul edılen Evrensel Insan Haklan Bıl-
dırısı'nde şu kural >er almıştır "Bu bıldınnin hiç-
bir hukmu, berhangi bir devlet, topluluk ya da kı-
şiye, burada açıklanan hak ve ozgurluklen yok et-
meje yoneiık bır faalijete gırısrae ja da eylemde
bulunma hakkını verir anlamında jonnnlanamaz".
Ozgurluğun hıçbır zaman kendısının vok edılmesı
özgurluğunu de bağışlayacak bır dlçuye varama-
yacağını befirten bu kural, aşağı yukarı aynı soz
ve anlatımlarla Avrupa İnsan Hakları Sözleşme-
sı'nde de yer almış bulunmaktadır Daha sonra, Kı-
şısel ve Sıyasal Haklara Ihşkın Uluslararası Soz-
leşmede de yıne aynı ılkeye yer verıldığını göruyo-
ruz
Şımdı, hem Bırleşmış Mületler hem de Avrupa
Konsevı'nce benımsenmış olan bu uluslararası stan-
dan ölçu ortadavken bızde bazı aydınlanmızın de-
mokrası adına dıncı totalıtarızme ozgurluklerden
tam olarak vararlanma hakkını tanırnak ıstemele
rını anlamak guçtur. Evet, bılıyoruz, TCK'nın 163
maddesının kaldınlmasıru savunan bu aydınlanmız
duşunce ozgurluğu konusunda son derece hassas
tırlar ve demokrasılerde duşunce suçu dıye bır kav-
ram olamayacağı gorüşundedırler Ve bunda elbette
tamamert haklıdırlar da Gerçekten, demokratık bır
rejımde sıyasal bır duşuncenın ya da dınsel ya da
felsefi bır ınancın açıklanması hıçbır zaman suç ola
maz, olmamalıdır Ne \ar kı burada, salt duşunce
ya da ınancın açıklanması ıle propaganda'vı bır-
bırınden ayırmak gerekır Propaganda, "bır duşun
cevı (goruşu, ıdeolojıvı) kıtlelere aşılama ve va>-
ma volunda sıstemlı ve ısrarlı çaba" olarak tanım-
lanabılır Bızde genellıkle, yasak sınırını belırle-
ven bu onemlı a>nm vapılmamaktadır, yapılma
dığı ıçın de uvgulamada çoğu zaman bır kımse sırf
duşuncesını açıkladığı ıçın cezalandırılabılmekte
dır Bu, mutlaka onlenmesı gereken yanlış bır uv-
gulamadır
Pekı, demokratık bır rejımde propaganda yasak-
lanabılır mı9
Bu konuda tereddutu olanlara sovle-
yelım kı belırlı hallerde propagcnda, ınsan hakları
belgelerınde sozu edılen (ve ceva7 venlme\en) "oz-
gurluklerı yok etmeye yönelik faalıyet" kapsamı-
na gırer Ayrıca toplumsal barış vonunden tehlike
oluşturan, değışık ulus, ırk \e dın grupları arasın-
da kın ve garaz du\guları uvandırarak avrımcılı-
ğa, duşmanlığa ve şıddete kışkırtma nıtelığınde olan
propagandanın vasaklanabıleceğı, Bırleşmış Mıllet-
ler'ce kabul edılen Kışısel ve Sıyasal Haklara tlış-
kın Uluslararası Sozleşme'de açık ve kesın olarak
belırtılmıştır
Sonuç
Turkıve'de, laık devlet duzenini ortadan kaldı-
rarak onun venne dın temeline dayalı bır duzen kur
mak isteyenlere, toplumu "Islama inananlar,
ınanmavanlar" dıye ıkıye ayırarak kendılenne gore
"inanmayanlara" en ağır baskıları uygulamaktan
çekınmevecek olanlara, orgutlenme ve propagan-
da ozgurluğu tanımanın doğuracağı tehlıkeyı gor-
memekte hâlâ ısrar edecek mıyız9
Tehlike, sadece
laıkliğe yonelık değildir LaıMığın ortadan kalkma-
sı, demokrasinin de, kışısel ozgurluklerin ve ınsan
haklarının da ortadan kalkması demektir Çünku
kurulmak ıstenen şerıat duzenı, bu kavramlara yer
vermeven, onlara tamamen yabancı totaliter bır du
zendır
'Demokrasıye ınanmamakla suçlanma" endışesı
ıçınde olanların, bu yersız kompleksı bır yana bı-
rakarak Ataturk'un bıze en bu\uk armağanı olan
laıkliğe daha ıçten bır tıtızlıkle sahıp çıkmaları ge-
rekır Turkıye'vı tam anlamıyla çağdaş ve uygar bır
ulke olarak gormek ıstıyorsak laıklık ılİcesını -
Muammer Aksoy'un yaşamı bo\unca sarsılmaz bır
ınançla yaptığı gıbı- her şeyın ustunde tutmak zo-
nındavız Demokrat olma)a gelınce, hepımız onun
kadar demokrat olalım veter
(') 163 Kaldınlmaiı mı? Cumhunyet 18 Ocak 1990
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
Demokrasiye Sıkılan
Kurşun
Bır tokat gıbı ındı Çetın Emeç'ı gazeteye gelırken vurdular'
Gupegündüz oluyor bu Herkesın gözü önünde Önce Muam-
mer Aksoy, sonra Çetın Emeç ardından kımbılır kım'?
'Uyanın Heyy' Ekmekçı boyle yazmıştı ' Uyanın Heyy" uya-
nın Hep uyanalım Ama 'Uyandırmazsan uyanacak değıl" dı-
yen Dağlarca'yı anımsamamak elde mı'' Kımse uyanmıyor bu
gaflet uykusundan
1
Ulke kayıyor gıdıyor Bır yertere doğru sü-
rüklenıyor Içıne bındığımız gemı bır uçuruma doğru koşturulu-
yor
141,142,163 Sakız edılen maddeler "Yok kalksın, yok kalk-
masın " Kımı ılerıcıler şöyle dermış, kımı boyle Solda üç partı,
yok beş yok altı partı Sağda öyle Boş sözler, gereksız geveze-
lıkler Ama bılınçlı ya da bıfmçsız bır takım hesaplarla ülkemız
Humeynt Iram'na benzetılmek çabasında 12 Eytül öncesmı arar
duruma getınlmek ıstenıyor Htç değılse o gûnlerde güçlü bır CHP
vardı, onun yanında cumhunyet ılkelerıne bağlı görünen bır AP
vardı Şımdı hıçbırı yok Etkısız, güçsüz, oy oranı yüzde yırmı-
lerden yukarı çıkamayan sıyasal oluşumlar Atatürk Cumhunye-
tı'nı gerektığı gıbı savunmaktan yoksun polıtıkacılar Kendılennı
bır derın gaflet uykusuna kaptırmış aydınlar
Atatürk devrımıne ınanan, bu devrımı çağdaş koşullarda gun-
celleştırmek, yenı bır yapıya kavuşturmak ısteyenler bır yanda,
ülkeyı demokrasıden uygarlıktan koparmak ısteyenler bır yan-
da Yıllardır polıtık amaçlara araç edılen dınsel duyguların şu
ya da bu yonde patlak vermesı doğaldı Fabrıka gıbı ışletıldı bır-
takım okullar ya da okul adlı kuruluşlar Bellı bır amaca hızmet
etmek, Atatürk Cumhurıyetı'nın yerınde bambaşka nıtelıklı bır
devlet kurmak hesabıyla Kım bu amaca engel olanlar. olabı-
lecekler'' Tek tek temızlemek gerekır onları Aksoy, Emeç, daha
kımbılır kımler'
Çetın Emeç 1960 şubat ayında ABD'ye yaptığımız gerıden
kalan ızlenımler bır bır belleğımde canlanıyor Galatasaray Lı-
sesı'nı yenı bıtınnış yakışıklı bır genç. Bursa Mılletvekılı, Son Pos-
ta Gazetesı'nın sahıbı ve başyazarı Selım Ragıp Emeç'ın oğlu,
Aydın Emeç'le Leyla Tavşanoğlu'nun ağabeyı Bır ay sûren o
Amerıka gezısınde topluluğumuzun en genç uyesıydı Görgülu,
terbıyelı, saygı uyandıran bır aydın ınsan Yıllar geçtı, Emeç ba-
sında önemlı görevler ustlendı En son gorevı 'Hurnyet' sorum-^
luluğunu, yazarlığını başarı ıle yurütmek oldu Gerılığe, bılgısız-*
lığe, çağdışılığa karşı bır yazar Onu terör guçierının hedefı ya-
pan bu muydu
9
Bırkaç ay önce Dalaman Havaalanı nda karşılaşmıştık Eşıy-
le bırlıkteydı Bır sure konuşmuş. eskı günierı o guzel Amerıka
gezısını anmıştık Istanbul'a dönunce fotoğrafları karıştırdım
Emeç'le bırlıkte yaşadığımız o guzel anları bır daha yaşadım
Şımdt o da yok Nasıl Abdı Ipekçı yok olduysa, Emeç de yok
artık Basın bır şehıt daha verdı Ipekçı gıbı, Emeç de ılımlı bır
kışılık sahıbı yazarlardandı Aşırılığı olmayan, yazılarında, tutu-
munda davranışlarında hıçbır dış etkıye kendını kaptırmayan,
gazetecılığı yansız durust haber vermek ve yorumlar yapmak
olarak kabullenen Şu ya da bu partıyı, şu ya da bu sıyasal gö-
ruşun mılıtanı olmayan
Evet, ış cıddıleşmıştır, vahımleşmıştır Bır kez daha seslenmek
gerekıyor sorumlulara Gupegündüz ışlenen bu anayetın de ka-
tıllerı bulunmayacak mı' Bu cınayet de Ipekçı'nın, Tütengıl'ın,
Kaftancıoğlu'nun, Doğanay'ın Comeri'ın ve en son Aksoy'un öl-
durulmelerı gıbı mı olacak? Yanı bır esrar perdesıyle mı ortüle-
cek
?
Bu yurt, bu ulus doğru durust yönetıcılere, hukuka saygılı
bır yonetıme kavuşamayacak mı'
Çetın Emeç ın oldürülmesı, çağdaşlığa, uygarlığa, Atatürk dev-
rımıne, en başta da demokrasıye bır saldırıdır Vaktıyle Hüseyın
Cahıt, Ahmet Samım'ın öldurulmesınden sonra "Sılahlann ko-
nuştuğu yerde kalemler susar" dıye yazmış Ama bız, bır kez
daha sılahlar konuşunca kalemler büsbütun konuşmalı Kalemler
demokrası duşmanlarına gerıcılığe karşı en etkın bır sılah olur
dıyoruz
IMZA VE SOYLESI
G
Ö
KL
Ö N E
M E R S E Y F E T T
N
İ N
ILTÜR .SANAT HAFTASI
8 mart persembe/9 mart cuma
Saat
CU
B A
o
1 6 0 0
ASIM BEZİRCİ
OKTAY AKBAL
TAHSİN YUCEL
ATILLA OZKIRIMLI
MUZAFFER İZGÜ
TAN ORAL
SERAFETTİN TURAN
MUZAFFER UYGUNER
CAHİT KULEBİ
TARIK DURSUN K.
M H U R I Y E T K İ T A P K U L
N D I R M A T E M S I L C İ L
Z A N S A N A T E
L) BÜ
IĞ 1
.v i
"Laos" ve
OKTAY EKİNCİ, Mimar
Demokrası ıle laıklık arasındakı
koşutluğun yılmaz savunucusu
Prof Dr Muammer Aksoy'un
anısına saygıyla
Eskıl (Antık) çağlarda, ımparatorlarla tan-
rılar arasında destanlara konu olan bır "kut-
sal ıttıfak" vardı Krallar, egemenlıklerını,
"tanrılardan aldıkları guçlerle" surdururler
dı Buyruklanna karşı çıkanları, bu guce da-
yanarak ezerler, "sadık bır kole olmayı" veğ-
leyenlerı ıse yine "tannlar adına" bağışlarlar,
onlara yaşam, evlenme, çocuk sahıbı olma
Ve "efendılenne hızmet etme" haklarını tanır-
lardı
Bu yönetım bıçımı nedenıyle devlet adam-
lanyla dınsel otorıte (deyım yerındeyse) bır
"yazgı bırlığı" ıçındeydıler
Imparatorlar "tannsal guçlenyle" halk uze-
rindekr baskılarını "değışmez bır doğa ustu
kurala" oturturiarken dm adamlan da top-
lumda "ayrıcalıklı bır zumre" olarak yaşam-
larını surdürmelerının yolunu, ınsanlan "tan-
rılan kızdırmamaJan" ıçın sureklı "ıtaatkâr"
olmaya çağırmakta buluyorlardı
O çağlardan gunumuze, daha çok
"tapınaklar" ve "anfı-tıyatrolar" kaldı
Yanı, tanrıların evlerıyle, devlet ışlerının gö-
rüşülduğu yapılar Çunku, en dayanıklılan ve
"en büyuklen" onlardı Her bın vuzJerce, belkı
de-Mısır ehramlarındakı gıbı-bınlerce
"ıtaatkârın" yaşamlarını yıtırmelen pahasına
yapılmışlardı
Ortaçağda da...
Benzer "ıttıfak" değışık yontemlerle orta-
çağda da olanca gucuyle surmuştu
Artık, çok tanrılı dınler voktu, Tanrı tektı
ve "tek ıstedığı" krala saygılı, onun koyduğu
kurallara uvan •'kullar"dı
Batı'da, görkemlı saraylarla görkemlı kated-
rallerde bırbırlerını "haftalık olağan
görüşmelen" ıçın zıyaret eden "sovlu" kral
ları ve kardınallen, yıne gosterışlı kışlalarda
beslenen suslu askerler halka karşı korurlar-
ken, Osmanlı'da padışah, aynı anda "halıfe"
de olarak, geleneksel "ıttıfakı" tek kışıde bır-
leştırmek "pratığıru" gösterıyordu tmparator
luğun tum toprakları (mulk), Tanrı adına pa-
dışahındı Elbette, bu topraklardan elde edı-
len zengınlıkler de.
Dınle devlet yönetıcılerı arasındakı bu "ta-
rıhsel davanışma", Avrupa'da ve özellıkle
Fransa da "ronesans ve aydınlanma çağı" ıle
bınlkte ılk cıddı çatlaklannı verdı.
Feodalızmın tutuculuğu altında örumcek
ağı bağlayan tanhın tekerleğım ılenye doğru
hızlandırmak uzere ortava çıkan kentsoylular
(burjuvalar), "Guneş'ın hâJâ Dunya'nın çev-
resınde dönduğunü sanan"ların devlet yöne-
tımındekı behrleyıcı etkılerını ortadan kaldır
maya gınştıler Buna koşut olarak gelışen "öz-
gurluk ortamı" ıse felsefede ve sanatta dınsel
dogmalarla açıkça çatışmalan, bılımde de
"gerçeklerı gun ışığına çıkartan" gelışmelerı
başlattı
tnsanlık -artık- etkılerını gunumuze kadar
getıren, yenı bır döneme gırıyordu \e "özgur-
luk adalet, eşıtlık" ıstenen bır dunyada, "tan-
rıların buvruklan" değıl, toplumsal gereksın-
melerın ve gerçeklerın kuralları geçerlı olma-
lıydı
Işte, tarıhın bövlesıne coşkulu bır aşama-
sında, feodal sömurunun tek tutamağı olarak
kalan "tannsal egemenlık anlayışımn" devlet
ve toplum uzerındekı tum kurumsal ızlerını
sılıp atmak, ınsanlığın geleceğı ıçın "yaşam
sal bır zorunluluk" olarak ortaya çıktı Bu zo-
runluluk ıse "laık gorüşlerı" yarattı
Dılımıze Fransızcadan gelmış olan "laık"
sözcuğunun kokenı de bu devnmcı goruşun
salt bır "vönetım bıçımım" tanımlamadığını,
tarıh boyunca kralların ve dınsel çevrelenn
"dayanışması" altında ezılen ınsanların hak
ve çıkarlarını yansıttığını kanıtlıyor
Sozcuğun. eskı "Yunancadakı "laıkos" ve
Latıncedekı "lajcus" devışlenrun kokunu oluş-
turan "laos"tan turedığı bılınnor Laos ıse yı-
ne eskı Yunancada "halk" anlamına gelıyor
\anı, ımparatorların ve onların çevresındekı
dın adamlarının "dışında kalanları" tanımla-
mak ıçın kullanılıyor
Dinsel fanatiklikten
kurtulmak
Laıklığın, ınsanlık tarıhınde "özgurluk
arayışlanna" bağlı olarak ortaya çıkması ve
sozcuk kökemnın de "halk" olması, guncel
tartışmalarımıza ışık futmaktadır
"Halkın çıkarlan" ıle "demokrası" arasın-
dakı bağıntı, ınsanoğlunu "kulluğa" tutsak
eden ve dunya halklannın değışık kulturlerı
arasındakı etkıleşımı, "ınanç ayrılıklarını one
çıkartarak" zedeleyen dınsel fanatıklığı, top-
lumsal gelışmelerın dışında tutmaya zorunlu
kılıyor
Suregelen turlu çıkarlan \e beklentılerı ne-
denıvle uvgarlığın ılerlemesınden kaygı duyan
DUYURU
Bız, cağdaş, ılerıcı, demokrat Turk anası ve Turk kadını olarak, bızım
duşuncemızı paylaşan ve bıze destek veren babalarımız, kocalarımız
oğullarımız ve arkadaşlarımızla bırlıkte, toplumumuzu gerıye cekmeye
calışan karanlık kafalara karsı çoğunluktayız ve guçluyuz Gucumuzu
onurlu yaşamımızdan almaktayız Ortmeye çalıstığımız hıçbır ayıbımız yok
Alnımız acık başımız dık Tum dunyada özgurluk uğrası venldığı bu
donemde, cumhurıyetımıze sahıp cıkmanın bılıncını ve kararlılığını
taşımaktayız Amacımız kendımız gıbı aydın ve onurlu ve ozgur cocuklar
yetıstırmek
Kesınlıkle ınanmaktayız kı devlet yonetımını akla ve bılıme dayandıran
laıklık ılkesı ballalanacak olursa ulusal egemenlık, coğulcu demokrası,
ınsan hakları, sosyal hukuk devletı ve cağdaslık Turk toprakları ustunde
uzun bır sure ıcın sona erer
Bızler, vatandaslarımızın vıcdan ve ıbadet ozgurluklerıne tam saygı
gösterılmesınden yanayız fakat dının vıcdanlann dısına lasarak devlet
yonetımını serıat kurallarına gore duzenlemesıne ve toplumumuzu
yuzyıllar oncekı kosullara cekmesıne razı olamayız Buna razı olmak, Turk
toplumunun ve ınsanmın cağın cok gensınde kalarak tum özgurluğunu ve
hatta devlet olarak bağımsızlığını yttırmesı sonucunu doğurur
Bu nedenlerle oylarımızla bızı temsıl etme gorevını verdığımız
mılletvekıllerımızı yetkılı yonetıcı kadroları özellıkle onurunu ve haklarını
koruma amacında olan kadınlarımızı duyarlı olmaya davet eder, TCK nın
dın ve vıcdan özgurluğunu kısıtlamayan, ama serıat duzenının gelmesını
engelleyen 163 maddesının kaldınlması değıl uygulanmasından yana ve
laıklık ılkesını korumaya azımlı olduğumuzu tum kamuoyuna saygılarımızla
duyururuz
746 kısı adına
Telmize Erensel (sekreter), Birken Gokyay (ekonomıst),
Fatma Güngör (ev kadını), Tanju Kalkay (yonetıcı)
Mualla Sardaş (emeklı ısçı), Nur Tekin (mımar),
Zühal Urcan (psıkolog)
OZEL BORA
SURUCÜ KURSU
Sürücü
sertıfikası
verilir
Okul Üsküdan 343 67 82
Kozyatağı: 362 47 33
Maltepe: 352 21 21
Tarabya: 162 08 18
LISKUR
SÜRÜCÜ KURSU
EHLIYETİNIZI
BİZDEN ALIN
4 TAKSITLE ODEYIN
Kadıkoy 336 02 79
Erenkoy 359 30 68
Maltepe 352 24 21
17 27 Yasında Ba^anlara
INGILTERE'd*
İNGİLİZCE'yi
Ucuza ogrenmek ıc n guven lır tek
yol A U PAIH lık yapmaknr
DERIN LIMITED ŞTI
3a Daros Bul Ma^harpasj So« 2 9
8es«!aslsr Tel ' 6 ' 43 86-87
Anka a J13 68 6" Izn r 21 33 8b
PENCERE
tutucu çevrelerın, dınsel ınançlara ve koşul-
landırmalara dort elle sarılarak bılımde, sa-
natta ve felsefede ınsanlığın venı kazanımla-
ra ulaşmasını engellemek ıstemelerı de bu zo-
runluluğu guçlendınyor
Ankara Kocatepe'de, "çağdaşlığa eskıvı tak-
lıt ederek değıl, geçmış bırıkımlerı gelıştırerek
ulaşılabıleceğı" savının ürunu olan Dalokay'm
projesı yerıne, bırkaç yuzyıl öncesmn teknık
koşulları ıle oluşmuş bıçımlerde bır camının
vapılması, ardından da aynı camının devlet
adamlarının "dınsel gorev lerını" yerıne getır
dıklerı bır "resmı" ışlev le donatılması, bır top-
lumun kulturel gehşmesı açısıııdan da laıklı-
ğın taşıdığı "yaşamsal önemı" göstermıvor
mu'
Anımsanacaktır 1988'ın "Mımar Sınan
Vılı" olması da tarıhıekı önemlı kışılen laık-
lığe aykın amaçlarına araç olarak kullanma
yı alışkanlık edınen çevrelere zengın bır ola-
nak sağlamıştı
Koca ustamız, yıl boyunca "anılırken" onun
mimarıdeki üsttm becenleri vt kâiarumlan ye-
nne, özellıkle salt "camıten" öne çıkartılıyor,
afişlerde, TV filmlennde \e toplantılarda "dıru
musıkı" ıle Arap harflerını andıran yazılarla
yazılmış Osmanlıca sozler bırbırını tamamlı
vordu Sankı Sınan, on<_elıkle bır buvuk mı-
mar, bır evrensel sanatçı değıldı de dınsel bır
lıderdı
Sonuç
Uygar dunyadakı verımızı bır an önce ala-
bılmemız ıçın, demokrasımızı gostermelık ol-
maktan çıkartmamız gerekıyor Duşunce ve
orgutlenme ozgurluğu uzerındekı kısıntılar
ulusal bır onur sorunumuz durumuna geldı
Ancak, bu kısıntılardan kurtulmak yolunda
surdurulen savaşımda, bınlerce yıldan bu ya-
na halklar uzerındekı baskının "guvencesı"
olarak ışlevını surduren "kutsal ıttıfakın"da
özgurluğunu savunmak ınsanlığın engın de
neyımını gozardı etmek değıl mıdır
7
Son gûnlerde yenıden tırmandırılan, Aya
sofya'nın camıye çe% rılmesı gıbı ıstekler de la
ıklığın uygar bır toplum ereğı ıvın demokra-
sinin "olmazsa olmaz" koşulu olduğunu açık-
ça gösterıyor. Eğer bu tur ıstekler daha da ço-
ğalır ve gerçekleşırse, sonuçta kaybeden taraf
yıne "laos", -yanı halk olacaktır
"Consensus" uyuşma (mutabakat) adına
"ronesansın gerısıne duşmemek", çağımızın
ozgurluk anlavışındakı temel ılkelerden bırı
nı oluşturuyor
Dın ve duyunç (vıcdan) ozgurluğunun gu-
vencesı de bu ılkevı ozumsemekten geçıvor
Ardında Kim ve Ne Var?..
Profesor Muammer Aksoy bır ay önce oldurüldü Cınayetın ış-
lenış bıçımı çok şey soylüyordu Deneyımlı kışıler konuşmaya
başladıiar
— Şımdı sıra kımde?
— Bır profesor ölduruldu, arkasından bır gazetecıye sıra ge-
lebılır
— Bu ış durmaz
— Yıne tünele mı gırıyoruz'
— Oyle görünûyor
Havada uçuşan laflar kımı zaman bır gerçeklığın yansımala-
rıdır, gunlerden ben herkes bır şeyler beklıyordu Halıt Çelenk'e
tehdıtler yağıyordu, terorun kan kokusu toplumda yoğunlaşıyor,
soru ışaretının çengelı akrebın kuyruğu gıbı kıvnhyordu
— Ikıncı kunban kım olacak?
•k
Sorunun yanıtinı çok geçmeden aldık, Çetın Emeç'ı evının
önünde vurdular
Acı ve üzüntü
Söylenecek yenı bır şey yok, her şey daha once gorduğümüz
bır fılmdekı gıbı tezgâhlanmış yonetmen eskı bır ustadır, kame-
raman deneyımlıdır, bılınen oykunün yenıden çekımı yapılıyor
Hûrrıyet gazetesı Yonetım Kurulu Cıyesı ve yazan Çetın Emeç'ın
sabah evden hangı saatte çıkacağını onceden saptıyorlar, pu-
suyu kuruyorlar çalıntı araba beklıyor, once Emeç'ı vuruyorlar
sonra -tanıklık etmesın dıye- şoforune sıra gelıyor, çalıntı araba-
ya bınıp kaçıyorlar
Kurban tıtızlıkle seçılmıştır Abdı Ipekçı cınayetı de bu man-
tıkla ışlenmedı mı'
Mesleğınde ve toplumsal ılışkılennde ağırlıklı bır kımsenın kur-
ban olarak seçılmesı, kamuoyunu sarsmak ıçın erverışlı sayılı-
yor Çetın Emeç, Babıalı'de uzun yıllar çalışmış, Mıllıyet ve Hür-
rıyet gazetelennde genel yayın mudurluğu yapmış, tanınmış, çev-
resı genış bır meslektaşımızdı Hedef olarak yeğlenmesı bılınçlı
bır yaklaşımdır
•
Pekı, katıller bulunacak mı?
Yaşadığımız bunca yıldan sonra kım böyle bır soruya olumlu
yanıt verebılır?
Terör örgütlerı Turkıye'de uzun yıllardan ben karmaşık yapı-
larla gelışıyorlar gerçek demokrası kurulamadığı ıçın çeşıtlı fı-
kırler, akımlar sıyasetler ıster ıstemez yeraltına gırıyorlar karan-
lıkta vuruşmaya başlıyorlar kışkırtıcı ajanlar da ışın ıçındedır
devlet ıçındekı devletın kımı yetkılılerı bu karmaşada ne yapa-
caklarını şaşırmışlardır Teror orgutlen cınayetlerı bırbırlerıne ıhale
bıle edebılıyorlar orgütsel ılışkıler, kesışmeler, teğetlerle yakın-
laşabılıyorlar
Ulkemızde demokrasıyı gecıktırmeyı başarı sayanlar Türkıye'ye
kötülük etmışlerdır, Terör, kökleşmek ve yapısallaşmak ıçın de-
mokrasinin yokluğundan yararlanmıştır.
•
Bır dostum sordu
— Çetın Emeç'ın öldurulmesının arkasında ne var
7
Nereye gı-
dtyoruz?
Dedım kı
— Her şey olup bıttıkten ve ış ışten geçtıkten sonra bu soru-
nun ayrıntılı yanıtı ortaya çıkar
12 Eylül u 12 Eylul'den sonra anlamadık mı' Her askerı dar-
be ıçerıden ya da dışandan kaynaklanan bır sıyasetın unıforma
gıymesınden başka bır şey değildir 12 Eylul ıle bırlıkte 1961 Ana-
yasası elden gıttı, Yunanıstan ın NATO'nun askerı kanadına do-
nüşü sağiandı, ortaoğretıme zorunlu dın derslerı kondu, emek-
çı kıtlelerım kelepçeleyen bır duzen kuruldu, ışadamları salta-
natı oluşturuldu, dış guçler Türkıye'yı bıraz daha köşeye sıkış-
tırmak olanaklarını sağladı
1990 da dış güçler "Sevr"i yenıden gundeme getırmek ıçın el-
bırlığıyle çabalamıyorlar mı'
Teror ve anarşının arkasında kımın ve hangı amaçların yattı-
ğını şımdıden kestırmek pek kolay değıl, ama sezınlemek de o
*adar guç değıl..
>\\:
i
EMtV SOZEN
1963-8 03 1989
"Ey gortlu yüce dostlar,
deyın kı bır ağaç dalından
dal yaprağından ınunmış.
deyın kı yaşamak kavgasından
toy bır ozan kesılmış "
ölümünun 1 vıldönumunde savgı ıle
aruvoruz
EŞİ H1_L\A SOZE>
>ELAJMİ M Z l \ E
BALİ MAKİNA
SANAYI VE TICARET A $ der
Tasarruf Sahiplerine Duyurudur
Şırketımıztn altı a\da bır faız odemelı 6 a\!ık brut %30 sabtt taızh IH
Tertıp uhvillen 19 3 1990 tanhınden ıtıbaren Osmantı Bankası A.Ş
Menkul Krvmetler ve Yatınm Mçrkezı nde satışa sunulacaktır
Işbu tahvıllenn halka arzı Sermaye Pıyasası Kumkı nun 152 7990
tanh ve 12/B-1 sayılı ıznıne dayanmaktadır Ancak bu tzın
tahvtllenmızın ve ortakJığımızın Kurul yada Kamuca tekeffulu anlamına gelmez
DORTAKUCJN,
a Tıcaret unvanı BAU S\AU\A SANAYI ve TICARET ^ Ş
b-Merkez adresı Perşembepazan Cad No 12 14 karakoy 1SÎANBUL
c Sermavest 760 000 000 TL
I Esas sermayesı 760 000 000 TL
IDOdenmış sermayesı 760.000 000 TL
d Faalıyet konusu Sanayı urunlen tıcaretı nhalatı
ıhracatı vc mumesstlltğt
e Suresı ^mırsız
t Çıkanlacak tabvıllerdefî sağlaoacak ron »şJetme sermaves* thtrvactmn
karşılanmasında kullamlacalctır
2)IZAHNAMEN1N,
a Vayınlandığı T Tıcaret Sıcılı Cazetesı nın tanh ve numarası 2 3 1990 24^7
b Halkın ıncelemesjne açık tutulduğu yer Osmanh Bankası A.Ş
Menkul Kıymetlerve Yatınm Meriezı Bankalar Cad 35/3"'Karakoy l&tanbul
3)ÇIKARIIACAKTAHVİLURIN/
a Ittban değerien tutar ve tertıbt 360 000 000 TL III Tertıp
b Kupurier ıtıbamle dağılımı
KLPURDECERI
100 000 TL
300 000 -Tl
SAVISI
360 adet
648 adet
1 008 adet
TOPLAM TUTARI
36 000 000 -TL
324 000 000 -TL
360 000 000 TL
c barıj suresı
Başlangıç tenhı 19 3 1990
Bıtış Unhı 2 4 1990
d Frken odemeye ıhşkın esas *e şartlar Erlen odeme teahhüdu vardır
Tahvıl sahıplen tahvıllerınt 3 4 1992 tarıhınden ıt baren ıstentldığı an
tşlemış faızlen le bıriıktç paraya çevırebılırler
e Satış fivatı Çıkanlacak lahvıller nomınai deger uzennden satdâcaktır
f Tarıvıllenn tamamı hamıhne vazılıdır
g Vadesı 3 yıl
h-Odemesır donem suresı 2 vıl
ı Tahvıllenn odeme planı
ODEME TARIHI
3 10 1990
3 4 1991
3 10 1991
3 4 1992
3 10 1992
3 4 1993
TOPLAM
FAIZ A\APARA
108 000 000-TL
108 000 000 TL
108 000 000 TL
108 000 000 TL
108 000 000 TL
108 000 000 TL 360 000 000 TL
648 000 000 TL 360 000 000 TL
j Faız ve anapara odeme yen Osmanli Bankası A.Ş Menkul Ki)Tnetler
ve Yatınm Merkezı Bankalar Cad 35 3 ' Karakoy Istanbul
4)Anapara ve faızlerın ödenmesını taahhüt eden kıjı yada
Kurum voktur
HuMvetımı kavbeltım,
geçersızdır
ORUÇ VUR4L
Goğsunuzde «ğrı ve yanma varsa
Yokuş ve merdiven çıkarkvn
ağrılar artıyorsa
Kalbınizl kontrol ettınnlz
Muayene, Teşhis, Tedavi, Kontrol
Laboratuvar Rontgen
175 12 44/45 • 148 58 66