23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 MART 1990 Demokrat Sayılmama Korkusıı!.. Turkıye'de, laik devlet duzenini ortadan kaldırarak onun yerıne din temeline dayalı bir duzen kurmak isteyenlere, toplumu "Islama inananlar, inanmayanlar" diye ikiye ayırarak kendilerine gore "inanmayanlara" en ağır baskıları uygulamaktan çekinmeyecek olanlara, örgutlenme ve propaganda ozgurluğu tanımanın doğuracağt tehlikeyi gormemekte hâlâ ısrar edecek miyiz? Tehlike, sadece laıkliğe yönelik değildir. Laikliğin ortadan kalkması, demokrasinin de, kişise] ozgurluklerin ve insan haklarının da ortadan kalkması demektir. Prof. Dr. MÜNCİ KAPANİ Yazının başlığı bazılarına belkı bıraz tuhaf ge- lebılır Ama 'demokrat sayılmama" korkusunun son zamanlarda bazı avdınlanmız arasında havlı yaygın olduğu bır gerçektır Konu, TCK'nın 163 maddesının kaldırılıp kal- dınlmaması tartışmaları dolayısıyla orta\a çıkmış bulunuyor Bılındığı gıbı demokrasıye ınanmış ıle- rıcı aydınlarımızın ve yazarlanmızın bır bölumu, demokrası ve duşunce ozgurluğu adına, dınsel du- şuncenın açıklanmasının da serbest bırakılması ve bu nedenle 163 maddenın kaldınlması gerektığı gö- ruşunu savunuyorlar Acaba onların bu tuturnu - hıç değılse kırrulerı bakınundan- tersı göruşu savun- malan durumunda kendılerırun demokrat sayılma- >acağı korkusundan ->a da kaygısından- kaynak- lanıyor olamaz mı'' Acısını her gun ıçımde du>duğum sevgılı dostum Muammer Akso> bu kanıdaydı ve bu göruşunu ha- ın kurşunlara hedef olmazdan bırkaç saat önce Emın Çölaşan'la yapmış olduğu uzun sovleşıde, kendıne ozgu açık sozlulukle dıle getırmıştı Tür- kıye'de şerıat duzenı kurma peşınde olanlara tanı- nacak ozgurluğun, laıklık ıçın ne büyuk bır tehli- ke oluşturduğunu göremevenlerı eleştırerek şöyle dıyordu ' Şımdı herkes korkmaya başladı Çun- ku 163 madde muhafaza edılmelı dedı mı, vav sen demokrasıye ınanmayan bır ınsansm' Vay demok- rat değılmışım korkusuyla bırçok ınsan neredevse bunu söylevemez hale geldı " (Hürnyet, 2 Şubat 1990) Muammer Aksoy, acaba haksız mıydı'' Sanmı- yorum Demokrasıye ınanmamakla suçlanma en- dışesı herhalde bırçok kımsenın tutumunu etkıle- >en bır etken olsa gerektır Yalnız kışıler ıçın de- ğıl, bazı kunıluşlar ıçın de -SHP başta olmak uzere- aynı şey soylenebılır Ancak SHP'nın 163 mad- denın kaldınlmasına ılışkın tutumunda başka du- şuncelenn, özellıkle dın alevhındeymış gıbı görun- rne endışesının de rol oynadığını kabul etmek ge- rekır Konuya bıraz daha genış bır açıdan bakacak olursak, "demokrat sayılmama korkusu"nun bı- raz da özgürlüğun sınırları ve demokrasinin karşı- laştığı bazı sorunlar üzennde yeterınce durup du- şunulmemış oJmasından kaynakiandığını goruruz Bırçoklarımız, demokrası deyınce, bunun sınırsız bır hoşgöru ve mutlak bır özgurluk anlamına gel- dığıne ınanmısızdır Ancak bu hoşgöru nereye ka- dar uzanır'' Demokrasıyı yıkmayı amaçlayan kışı- len ve orgutlen de ıçıne alır mı') Ozguriuk, onu yok etme çabasında olanlara da tanınacak mıdır? Baş- ka deyışle, özgurluk adına "hurrıyetı vok etme hurnyetını" de tanımak zorunda mıyız1 Işte, gu numüzde karşımıza çıkan ve mutlaka cevaplandı nlması gereken ınce (krıtık) sorular bunlardır Pemokrasi de kendini savunmalı Bu konu) a daha öncekı bır yazımda da kısaca değınmıştım (•) Öncelerı demokratık rejımler bu gıbı sorunJarla pek karşılaşmamışlardı. Demokra- sının ustünlUğüne ınanmanın verdığı bır guven ve rahatlık ıçınde>dıler Ne var kı Bırıncı Dunya Sa- vaşı'ndan sonra demokrasılerı ıçerden ve dışardan tehdıt eden totalıter rejımlenn ortaya çıkmasıyla bu sorular da ıster ıstemez gundeme geldı A\ru pa'dakı demokratık ulkeler bır ıkılı durum karşı- sında kalmışlardı Klasık lıberal demokrasinin ge nış hoşgöru geleneğıne bağlı kalarak ne olursa ol- sun herkese -ve bu arada demokrası duşmanlarına da ozgurluklerden yararlanma hakkı tanınmalı mıydı1 Yoksa, rejıme yonelen cıddı tehlıkeler kar- şısında dıkta yanlısı akımlara \e orgutlere karşı bazı korunma önlemlerı almalı mıydılar'1 Kuramsal alanda, vazarlar arasmda uzun tartışmalar oldu Ancak sonunda demokrasinin, davandığı ılkeler adına kendı yıkılışına seyırcı kalama>acağı, "ıntıhan" goze alamayacağı ve her rejım gıbı onun da kendını savunma hakkına sahıp olduğu görusu ustun geldı Uygulama da bu yonde gelıştı Böyle- ce, klasık demokrası, bır yazarın deyışıvle "ateşe ateşle karşılık vermek" zorunluluğu karşısmda, eskı alabıldığıne genış hoşgorusunu ve edılgın (pasıf) davranışını bır vana bırakarak "mılıtan" bır de- mokrası olma yolunu tuttu Ikıncı Dunya Savaşf ndan sonra duzenlenen ulus lararası ınsan haklan belgelerınde ve bazı venı ana- yasalarda (Federal Alman Anavasası gıbı) bu so- runun bır ilke sonınu olarak ele alındığı ve çozu- me bağlandığı görulur llk olarak Bırleşmış Mıl- letler'ce kabul edılen Evrensel Insan Haklan Bıl- dırısı'nde şu kural >er almıştır "Bu bıldınnin hiç- bir hukmu, berhangi bir devlet, topluluk ya da kı- şiye, burada açıklanan hak ve ozgurluklen yok et- meje yoneiık bır faalijete gırısrae ja da eylemde bulunma hakkını verir anlamında jonnnlanamaz". Ozgurluğun hıçbır zaman kendısının vok edılmesı özgurluğunu de bağışlayacak bır dlçuye varama- yacağını befirten bu kural, aşağı yukarı aynı soz ve anlatımlarla Avrupa İnsan Hakları Sözleşme- sı'nde de yer almış bulunmaktadır Daha sonra, Kı- şısel ve Sıyasal Haklara Ihşkın Uluslararası Soz- leşmede de yıne aynı ılkeye yer verıldığını göruyo- ruz Şımdı, hem Bırleşmış Mületler hem de Avrupa Konsevı'nce benımsenmış olan bu uluslararası stan- dan ölçu ortadavken bızde bazı aydınlanmızın de- mokrası adına dıncı totalıtarızme ozgurluklerden tam olarak vararlanma hakkını tanırnak ıstemele rını anlamak guçtur. Evet, bılıyoruz, TCK'nın 163 maddesının kaldınlmasıru savunan bu aydınlanmız duşunce ozgurluğu konusunda son derece hassas tırlar ve demokrasılerde duşunce suçu dıye bır kav- ram olamayacağı gorüşundedırler Ve bunda elbette tamamert haklıdırlar da Gerçekten, demokratık bır rejımde sıyasal bır duşuncenın ya da dınsel ya da felsefi bır ınancın açıklanması hıçbır zaman suç ola maz, olmamalıdır Ne \ar kı burada, salt duşunce ya da ınancın açıklanması ıle propaganda'vı bır- bırınden ayırmak gerekır Propaganda, "bır duşun cevı (goruşu, ıdeolojıvı) kıtlelere aşılama ve va>- ma volunda sıstemlı ve ısrarlı çaba" olarak tanım- lanabılır Bızde genellıkle, yasak sınırını belırle- ven bu onemlı a>nm vapılmamaktadır, yapılma dığı ıçın de uvgulamada çoğu zaman bır kımse sırf duşuncesını açıkladığı ıçın cezalandırılabılmekte dır Bu, mutlaka onlenmesı gereken yanlış bır uv- gulamadır Pekı, demokratık bır rejımde propaganda yasak- lanabılır mı9 Bu konuda tereddutu olanlara sovle- yelım kı belırlı hallerde propagcnda, ınsan hakları belgelerınde sozu edılen (ve ceva7 venlme\en) "oz- gurluklerı yok etmeye yönelik faalıyet" kapsamı- na gırer Ayrıca toplumsal barış vonunden tehlike oluşturan, değışık ulus, ırk \e dın grupları arasın- da kın ve garaz du\guları uvandırarak avrımcılı- ğa, duşmanlığa ve şıddete kışkırtma nıtelığınde olan propagandanın vasaklanabıleceğı, Bırleşmış Mıllet- ler'ce kabul edılen Kışısel ve Sıyasal Haklara tlış- kın Uluslararası Sozleşme'de açık ve kesın olarak belırtılmıştır Sonuç Turkıve'de, laık devlet duzenini ortadan kaldı- rarak onun venne dın temeline dayalı bır duzen kur mak isteyenlere, toplumu "Islama inananlar, ınanmavanlar" dıye ıkıye ayırarak kendılenne gore "inanmayanlara" en ağır baskıları uygulamaktan çekınmevecek olanlara, orgutlenme ve propagan- da ozgurluğu tanımanın doğuracağı tehlıkeyı gor- memekte hâlâ ısrar edecek mıyız9 Tehlike, sadece laıkliğe yonelık değildir LaıMığın ortadan kalkma- sı, demokrasinin de, kışısel ozgurluklerin ve ınsan haklarının da ortadan kalkması demektir Çünku kurulmak ıstenen şerıat duzenı, bu kavramlara yer vermeven, onlara tamamen yabancı totaliter bır du zendır 'Demokrasıye ınanmamakla suçlanma" endışesı ıçınde olanların, bu yersız kompleksı bır yana bı- rakarak Ataturk'un bıze en bu\uk armağanı olan laıkliğe daha ıçten bır tıtızlıkle sahıp çıkmaları ge- rekır Turkıye'vı tam anlamıyla çağdaş ve uygar bır ulke olarak gormek ıstıyorsak laıklık ılİcesını - Muammer Aksoy'un yaşamı bo\unca sarsılmaz bır ınançla yaptığı gıbı- her şeyın ustunde tutmak zo- nındavız Demokrat olma)a gelınce, hepımız onun kadar demokrat olalım veter (') 163 Kaldınlmaiı mı? Cumhunyet 18 Ocak 1990 EVET/HAYIR OKTAYAKBAL Demokrasiye Sıkılan Kurşun Bır tokat gıbı ındı Çetın Emeç'ı gazeteye gelırken vurdular' Gupegündüz oluyor bu Herkesın gözü önünde Önce Muam- mer Aksoy, sonra Çetın Emeç ardından kımbılır kım'? 'Uyanın Heyy' Ekmekçı boyle yazmıştı ' Uyanın Heyy" uya- nın Hep uyanalım Ama 'Uyandırmazsan uyanacak değıl" dı- yen Dağlarca'yı anımsamamak elde mı'' Kımse uyanmıyor bu gaflet uykusundan 1 Ulke kayıyor gıdıyor Bır yertere doğru sü- rüklenıyor Içıne bındığımız gemı bır uçuruma doğru koşturulu- yor 141,142,163 Sakız edılen maddeler "Yok kalksın, yok kalk- masın " Kımı ılerıcıler şöyle dermış, kımı boyle Solda üç partı, yok beş yok altı partı Sağda öyle Boş sözler, gereksız geveze- lıkler Ama bılınçlı ya da bıfmçsız bır takım hesaplarla ülkemız Humeynt Iram'na benzetılmek çabasında 12 Eytül öncesmı arar duruma getınlmek ıstenıyor Htç değılse o gûnlerde güçlü bır CHP vardı, onun yanında cumhunyet ılkelerıne bağlı görünen bır AP vardı Şımdı hıçbırı yok Etkısız, güçsüz, oy oranı yüzde yırmı- lerden yukarı çıkamayan sıyasal oluşumlar Atatürk Cumhunye- tı'nı gerektığı gıbı savunmaktan yoksun polıtıkacılar Kendılennı bır derın gaflet uykusuna kaptırmış aydınlar Atatürk devrımıne ınanan, bu devrımı çağdaş koşullarda gun- celleştırmek, yenı bır yapıya kavuşturmak ısteyenler bır yanda, ülkeyı demokrasıden uygarlıktan koparmak ısteyenler bır yan- da Yıllardır polıtık amaçlara araç edılen dınsel duyguların şu ya da bu yonde patlak vermesı doğaldı Fabrıka gıbı ışletıldı bır- takım okullar ya da okul adlı kuruluşlar Bellı bır amaca hızmet etmek, Atatürk Cumhurıyetı'nın yerınde bambaşka nıtelıklı bır devlet kurmak hesabıyla Kım bu amaca engel olanlar. olabı- lecekler'' Tek tek temızlemek gerekır onları Aksoy, Emeç, daha kımbılır kımler' Çetın Emeç 1960 şubat ayında ABD'ye yaptığımız gerıden kalan ızlenımler bır bır belleğımde canlanıyor Galatasaray Lı- sesı'nı yenı bıtınnış yakışıklı bır genç. Bursa Mılletvekılı, Son Pos- ta Gazetesı'nın sahıbı ve başyazarı Selım Ragıp Emeç'ın oğlu, Aydın Emeç'le Leyla Tavşanoğlu'nun ağabeyı Bır ay sûren o Amerıka gezısınde topluluğumuzun en genç uyesıydı Görgülu, terbıyelı, saygı uyandıran bır aydın ınsan Yıllar geçtı, Emeç ba- sında önemlı görevler ustlendı En son gorevı 'Hurnyet' sorum-^ luluğunu, yazarlığını başarı ıle yurütmek oldu Gerılığe, bılgısız-* lığe, çağdışılığa karşı bır yazar Onu terör guçierının hedefı ya- pan bu muydu 9 Bırkaç ay önce Dalaman Havaalanı nda karşılaşmıştık Eşıy- le bırlıkteydı Bır sure konuşmuş. eskı günierı o guzel Amerıka gezısını anmıştık Istanbul'a dönunce fotoğrafları karıştırdım Emeç'le bırlıkte yaşadığımız o guzel anları bır daha yaşadım Şımdt o da yok Nasıl Abdı Ipekçı yok olduysa, Emeç de yok artık Basın bır şehıt daha verdı Ipekçı gıbı, Emeç de ılımlı bır kışılık sahıbı yazarlardandı Aşırılığı olmayan, yazılarında, tutu- munda davranışlarında hıçbır dış etkıye kendını kaptırmayan, gazetecılığı yansız durust haber vermek ve yorumlar yapmak olarak kabullenen Şu ya da bu partıyı, şu ya da bu sıyasal gö- ruşun mılıtanı olmayan Evet, ış cıddıleşmıştır, vahımleşmıştır Bır kez daha seslenmek gerekıyor sorumlulara Gupegündüz ışlenen bu anayetın de ka- tıllerı bulunmayacak mı' Bu cınayet de Ipekçı'nın, Tütengıl'ın, Kaftancıoğlu'nun, Doğanay'ın Comeri'ın ve en son Aksoy'un öl- durulmelerı gıbı mı olacak? Yanı bır esrar perdesıyle mı ortüle- cek ? Bu yurt, bu ulus doğru durust yönetıcılere, hukuka saygılı bır yonetıme kavuşamayacak mı' Çetın Emeç ın oldürülmesı, çağdaşlığa, uygarlığa, Atatürk dev- rımıne, en başta da demokrasıye bır saldırıdır Vaktıyle Hüseyın Cahıt, Ahmet Samım'ın öldurulmesınden sonra "Sılahlann ko- nuştuğu yerde kalemler susar" dıye yazmış Ama bız, bır kez daha sılahlar konuşunca kalemler büsbütun konuşmalı Kalemler demokrası duşmanlarına gerıcılığe karşı en etkın bır sılah olur dıyoruz IMZA VE SOYLESI G Ö KL Ö N E M E R S E Y F E T T N İ N ILTÜR .SANAT HAFTASI 8 mart persembe/9 mart cuma Saat CU B A o 1 6 0 0 ASIM BEZİRCİ OKTAY AKBAL TAHSİN YUCEL ATILLA OZKIRIMLI MUZAFFER İZGÜ TAN ORAL SERAFETTİN TURAN MUZAFFER UYGUNER CAHİT KULEBİ TARIK DURSUN K. M H U R I Y E T K İ T A P K U L N D I R M A T E M S I L C İ L Z A N S A N A T E L) BÜ IĞ 1 .v i "Laos" ve OKTAY EKİNCİ, Mimar Demokrası ıle laıklık arasındakı koşutluğun yılmaz savunucusu Prof Dr Muammer Aksoy'un anısına saygıyla Eskıl (Antık) çağlarda, ımparatorlarla tan- rılar arasında destanlara konu olan bır "kut- sal ıttıfak" vardı Krallar, egemenlıklerını, "tanrılardan aldıkları guçlerle" surdururler dı Buyruklanna karşı çıkanları, bu guce da- yanarak ezerler, "sadık bır kole olmayı" veğ- leyenlerı ıse yine "tannlar adına" bağışlarlar, onlara yaşam, evlenme, çocuk sahıbı olma Ve "efendılenne hızmet etme" haklarını tanır- lardı Bu yönetım bıçımı nedenıyle devlet adam- lanyla dınsel otorıte (deyım yerındeyse) bır "yazgı bırlığı" ıçındeydıler Imparatorlar "tannsal guçlenyle" halk uze- rindekr baskılarını "değışmez bır doğa ustu kurala" oturturiarken dm adamlan da top- lumda "ayrıcalıklı bır zumre" olarak yaşam- larını surdürmelerının yolunu, ınsanlan "tan- rılan kızdırmamaJan" ıçın sureklı "ıtaatkâr" olmaya çağırmakta buluyorlardı O çağlardan gunumuze, daha çok "tapınaklar" ve "anfı-tıyatrolar" kaldı Yanı, tanrıların evlerıyle, devlet ışlerının gö- rüşülduğu yapılar Çunku, en dayanıklılan ve "en büyuklen" onlardı Her bın vuzJerce, belkı de-Mısır ehramlarındakı gıbı-bınlerce "ıtaatkârın" yaşamlarını yıtırmelen pahasına yapılmışlardı Ortaçağda da... Benzer "ıttıfak" değışık yontemlerle orta- çağda da olanca gucuyle surmuştu Artık, çok tanrılı dınler voktu, Tanrı tektı ve "tek ıstedığı" krala saygılı, onun koyduğu kurallara uvan •'kullar"dı Batı'da, görkemlı saraylarla görkemlı kated- rallerde bırbırlerını "haftalık olağan görüşmelen" ıçın zıyaret eden "sovlu" kral ları ve kardınallen, yıne gosterışlı kışlalarda beslenen suslu askerler halka karşı korurlar- ken, Osmanlı'da padışah, aynı anda "halıfe" de olarak, geleneksel "ıttıfakı" tek kışıde bır- leştırmek "pratığıru" gösterıyordu tmparator luğun tum toprakları (mulk), Tanrı adına pa- dışahındı Elbette, bu topraklardan elde edı- len zengınlıkler de. Dınle devlet yönetıcılerı arasındakı bu "ta- rıhsel davanışma", Avrupa'da ve özellıkle Fransa da "ronesans ve aydınlanma çağı" ıle bınlkte ılk cıddı çatlaklannı verdı. Feodalızmın tutuculuğu altında örumcek ağı bağlayan tanhın tekerleğım ılenye doğru hızlandırmak uzere ortava çıkan kentsoylular (burjuvalar), "Guneş'ın hâJâ Dunya'nın çev- resınde dönduğunü sanan"ların devlet yöne- tımındekı behrleyıcı etkılerını ortadan kaldır maya gınştıler Buna koşut olarak gelışen "öz- gurluk ortamı" ıse felsefede ve sanatta dınsel dogmalarla açıkça çatışmalan, bılımde de "gerçeklerı gun ışığına çıkartan" gelışmelerı başlattı tnsanlık -artık- etkılerını gunumuze kadar getıren, yenı bır döneme gırıyordu \e "özgur- luk adalet, eşıtlık" ıstenen bır dunyada, "tan- rıların buvruklan" değıl, toplumsal gereksın- melerın ve gerçeklerın kuralları geçerlı olma- lıydı Işte, tarıhın bövlesıne coşkulu bır aşama- sında, feodal sömurunun tek tutamağı olarak kalan "tannsal egemenlık anlayışımn" devlet ve toplum uzerındekı tum kurumsal ızlerını sılıp atmak, ınsanlığın geleceğı ıçın "yaşam sal bır zorunluluk" olarak ortaya çıktı Bu zo- runluluk ıse "laık gorüşlerı" yarattı Dılımıze Fransızcadan gelmış olan "laık" sözcuğunun kokenı de bu devnmcı goruşun salt bır "vönetım bıçımım" tanımlamadığını, tarıh boyunca kralların ve dınsel çevrelenn "dayanışması" altında ezılen ınsanların hak ve çıkarlarını yansıttığını kanıtlıyor Sozcuğun. eskı "Yunancadakı "laıkos" ve Latıncedekı "lajcus" devışlenrun kokunu oluş- turan "laos"tan turedığı bılınnor Laos ıse yı- ne eskı Yunancada "halk" anlamına gelıyor \anı, ımparatorların ve onların çevresındekı dın adamlarının "dışında kalanları" tanımla- mak ıçın kullanılıyor Dinsel fanatiklikten kurtulmak Laıklığın, ınsanlık tarıhınde "özgurluk arayışlanna" bağlı olarak ortaya çıkması ve sozcuk kökemnın de "halk" olması, guncel tartışmalarımıza ışık futmaktadır "Halkın çıkarlan" ıle "demokrası" arasın- dakı bağıntı, ınsanoğlunu "kulluğa" tutsak eden ve dunya halklannın değışık kulturlerı arasındakı etkıleşımı, "ınanç ayrılıklarını one çıkartarak" zedeleyen dınsel fanatıklığı, top- lumsal gelışmelerın dışında tutmaya zorunlu kılıyor Suregelen turlu çıkarlan \e beklentılerı ne- denıvle uvgarlığın ılerlemesınden kaygı duyan DUYURU Bız, cağdaş, ılerıcı, demokrat Turk anası ve Turk kadını olarak, bızım duşuncemızı paylaşan ve bıze destek veren babalarımız, kocalarımız oğullarımız ve arkadaşlarımızla bırlıkte, toplumumuzu gerıye cekmeye calışan karanlık kafalara karsı çoğunluktayız ve guçluyuz Gucumuzu onurlu yaşamımızdan almaktayız Ortmeye çalıstığımız hıçbır ayıbımız yok Alnımız acık başımız dık Tum dunyada özgurluk uğrası venldığı bu donemde, cumhurıyetımıze sahıp cıkmanın bılıncını ve kararlılığını taşımaktayız Amacımız kendımız gıbı aydın ve onurlu ve ozgur cocuklar yetıstırmek Kesınlıkle ınanmaktayız kı devlet yonetımını akla ve bılıme dayandıran laıklık ılkesı ballalanacak olursa ulusal egemenlık, coğulcu demokrası, ınsan hakları, sosyal hukuk devletı ve cağdaslık Turk toprakları ustunde uzun bır sure ıcın sona erer Bızler, vatandaslarımızın vıcdan ve ıbadet ozgurluklerıne tam saygı gösterılmesınden yanayız fakat dının vıcdanlann dısına lasarak devlet yonetımını serıat kurallarına gore duzenlemesıne ve toplumumuzu yuzyıllar oncekı kosullara cekmesıne razı olamayız Buna razı olmak, Turk toplumunun ve ınsanmın cağın cok gensınde kalarak tum özgurluğunu ve hatta devlet olarak bağımsızlığını yttırmesı sonucunu doğurur Bu nedenlerle oylarımızla bızı temsıl etme gorevını verdığımız mılletvekıllerımızı yetkılı yonetıcı kadroları özellıkle onurunu ve haklarını koruma amacında olan kadınlarımızı duyarlı olmaya davet eder, TCK nın dın ve vıcdan özgurluğunu kısıtlamayan, ama serıat duzenının gelmesını engelleyen 163 maddesının kaldınlması değıl uygulanmasından yana ve laıklık ılkesını korumaya azımlı olduğumuzu tum kamuoyuna saygılarımızla duyururuz 746 kısı adına Telmize Erensel (sekreter), Birken Gokyay (ekonomıst), Fatma Güngör (ev kadını), Tanju Kalkay (yonetıcı) Mualla Sardaş (emeklı ısçı), Nur Tekin (mımar), Zühal Urcan (psıkolog) OZEL BORA SURUCÜ KURSU Sürücü sertıfikası verilir Okul Üsküdan 343 67 82 Kozyatağı: 362 47 33 Maltepe: 352 21 21 Tarabya: 162 08 18 LISKUR SÜRÜCÜ KURSU EHLIYETİNIZI BİZDEN ALIN 4 TAKSITLE ODEYIN Kadıkoy 336 02 79 Erenkoy 359 30 68 Maltepe 352 24 21 17 27 Yasında Ba^anlara INGILTERE'd* İNGİLİZCE'yi Ucuza ogrenmek ıc n guven lır tek yol A U PAIH lık yapmaknr DERIN LIMITED ŞTI 3a Daros Bul Ma^harpasj So« 2 9 8es«!aslsr Tel ' 6 ' 43 86-87 Anka a J13 68 6" Izn r 21 33 8b PENCERE tutucu çevrelerın, dınsel ınançlara ve koşul- landırmalara dort elle sarılarak bılımde, sa- natta ve felsefede ınsanlığın venı kazanımla- ra ulaşmasını engellemek ıstemelerı de bu zo- runluluğu guçlendınyor Ankara Kocatepe'de, "çağdaşlığa eskıvı tak- lıt ederek değıl, geçmış bırıkımlerı gelıştırerek ulaşılabıleceğı" savının ürunu olan Dalokay'm projesı yerıne, bırkaç yuzyıl öncesmn teknık koşulları ıle oluşmuş bıçımlerde bır camının vapılması, ardından da aynı camının devlet adamlarının "dınsel gorev lerını" yerıne getır dıklerı bır "resmı" ışlev le donatılması, bır top- lumun kulturel gehşmesı açısıııdan da laıklı- ğın taşıdığı "yaşamsal önemı" göstermıvor mu' Anımsanacaktır 1988'ın "Mımar Sınan Vılı" olması da tarıhıekı önemlı kışılen laık- lığe aykın amaçlarına araç olarak kullanma yı alışkanlık edınen çevrelere zengın bır ola- nak sağlamıştı Koca ustamız, yıl boyunca "anılırken" onun mimarıdeki üsttm becenleri vt kâiarumlan ye- nne, özellıkle salt "camıten" öne çıkartılıyor, afişlerde, TV filmlennde \e toplantılarda "dıru musıkı" ıle Arap harflerını andıran yazılarla yazılmış Osmanlıca sozler bırbırını tamamlı vordu Sankı Sınan, on<_elıkle bır buvuk mı- mar, bır evrensel sanatçı değıldı de dınsel bır lıderdı Sonuç Uygar dunyadakı verımızı bır an önce ala- bılmemız ıçın, demokrasımızı gostermelık ol- maktan çıkartmamız gerekıyor Duşunce ve orgutlenme ozgurluğu uzerındekı kısıntılar ulusal bır onur sorunumuz durumuna geldı Ancak, bu kısıntılardan kurtulmak yolunda surdurulen savaşımda, bınlerce yıldan bu ya- na halklar uzerındekı baskının "guvencesı" olarak ışlevını surduren "kutsal ıttıfakın"da özgurluğunu savunmak ınsanlığın engın de neyımını gozardı etmek değıl mıdır 7 Son gûnlerde yenıden tırmandırılan, Aya sofya'nın camıye çe% rılmesı gıbı ıstekler de la ıklığın uygar bır toplum ereğı ıvın demokra- sinin "olmazsa olmaz" koşulu olduğunu açık- ça gösterıyor. Eğer bu tur ıstekler daha da ço- ğalır ve gerçekleşırse, sonuçta kaybeden taraf yıne "laos", -yanı halk olacaktır "Consensus" uyuşma (mutabakat) adına "ronesansın gerısıne duşmemek", çağımızın ozgurluk anlavışındakı temel ılkelerden bırı nı oluşturuyor Dın ve duyunç (vıcdan) ozgurluğunun gu- vencesı de bu ılkevı ozumsemekten geçıvor Ardında Kim ve Ne Var?.. Profesor Muammer Aksoy bır ay önce oldurüldü Cınayetın ış- lenış bıçımı çok şey soylüyordu Deneyımlı kışıler konuşmaya başladıiar — Şımdı sıra kımde? — Bır profesor ölduruldu, arkasından bır gazetecıye sıra ge- lebılır — Bu ış durmaz — Yıne tünele mı gırıyoruz' — Oyle görünûyor Havada uçuşan laflar kımı zaman bır gerçeklığın yansımala- rıdır, gunlerden ben herkes bır şeyler beklıyordu Halıt Çelenk'e tehdıtler yağıyordu, terorun kan kokusu toplumda yoğunlaşıyor, soru ışaretının çengelı akrebın kuyruğu gıbı kıvnhyordu — Ikıncı kunban kım olacak? •k Sorunun yanıtinı çok geçmeden aldık, Çetın Emeç'ı evının önünde vurdular Acı ve üzüntü Söylenecek yenı bır şey yok, her şey daha once gorduğümüz bır fılmdekı gıbı tezgâhlanmış yonetmen eskı bır ustadır, kame- raman deneyımlıdır, bılınen oykunün yenıden çekımı yapılıyor Hûrrıyet gazetesı Yonetım Kurulu Cıyesı ve yazan Çetın Emeç'ın sabah evden hangı saatte çıkacağını onceden saptıyorlar, pu- suyu kuruyorlar çalıntı araba beklıyor, once Emeç'ı vuruyorlar sonra -tanıklık etmesın dıye- şoforune sıra gelıyor, çalıntı araba- ya bınıp kaçıyorlar Kurban tıtızlıkle seçılmıştır Abdı Ipekçı cınayetı de bu man- tıkla ışlenmedı mı' Mesleğınde ve toplumsal ılışkılennde ağırlıklı bır kımsenın kur- ban olarak seçılmesı, kamuoyunu sarsmak ıçın erverışlı sayılı- yor Çetın Emeç, Babıalı'de uzun yıllar çalışmış, Mıllıyet ve Hür- rıyet gazetelennde genel yayın mudurluğu yapmış, tanınmış, çev- resı genış bır meslektaşımızdı Hedef olarak yeğlenmesı bılınçlı bır yaklaşımdır • Pekı, katıller bulunacak mı? Yaşadığımız bunca yıldan sonra kım böyle bır soruya olumlu yanıt verebılır? Terör örgütlerı Turkıye'de uzun yıllardan ben karmaşık yapı- larla gelışıyorlar gerçek demokrası kurulamadığı ıçın çeşıtlı fı- kırler, akımlar sıyasetler ıster ıstemez yeraltına gırıyorlar karan- lıkta vuruşmaya başlıyorlar kışkırtıcı ajanlar da ışın ıçındedır devlet ıçındekı devletın kımı yetkılılerı bu karmaşada ne yapa- caklarını şaşırmışlardır Teror orgutlen cınayetlerı bırbırlerıne ıhale bıle edebılıyorlar orgütsel ılışkıler, kesışmeler, teğetlerle yakın- laşabılıyorlar Ulkemızde demokrasıyı gecıktırmeyı başarı sayanlar Türkıye'ye kötülük etmışlerdır, Terör, kökleşmek ve yapısallaşmak ıçın de- mokrasinin yokluğundan yararlanmıştır. • Bır dostum sordu — Çetın Emeç'ın öldurulmesının arkasında ne var 7 Nereye gı- dtyoruz? Dedım kı — Her şey olup bıttıkten ve ış ışten geçtıkten sonra bu soru- nun ayrıntılı yanıtı ortaya çıkar 12 Eylül u 12 Eylul'den sonra anlamadık mı' Her askerı dar- be ıçerıden ya da dışandan kaynaklanan bır sıyasetın unıforma gıymesınden başka bır şey değildir 12 Eylul ıle bırlıkte 1961 Ana- yasası elden gıttı, Yunanıstan ın NATO'nun askerı kanadına do- nüşü sağiandı, ortaoğretıme zorunlu dın derslerı kondu, emek- çı kıtlelerım kelepçeleyen bır duzen kuruldu, ışadamları salta- natı oluşturuldu, dış guçler Türkıye'yı bıraz daha köşeye sıkış- tırmak olanaklarını sağladı 1990 da dış güçler "Sevr"i yenıden gundeme getırmek ıçın el- bırlığıyle çabalamıyorlar mı' Teror ve anarşının arkasında kımın ve hangı amaçların yattı- ğını şımdıden kestırmek pek kolay değıl, ama sezınlemek de o *adar guç değıl.. >\\: i EMtV SOZEN 1963-8 03 1989 "Ey gortlu yüce dostlar, deyın kı bır ağaç dalından dal yaprağından ınunmış. deyın kı yaşamak kavgasından toy bır ozan kesılmış " ölümünun 1 vıldönumunde savgı ıle aruvoruz EŞİ H1_L\A SOZE> >ELAJMİ M Z l \ E BALİ MAKİNA SANAYI VE TICARET A $ der Tasarruf Sahiplerine Duyurudur Şırketımıztn altı a\da bır faız odemelı 6 a\!ık brut %30 sabtt taızh IH Tertıp uhvillen 19 3 1990 tanhınden ıtıbaren Osmantı Bankası A.Ş Menkul Krvmetler ve Yatınm Mçrkezı nde satışa sunulacaktır Işbu tahvıllenn halka arzı Sermaye Pıyasası Kumkı nun 152 7990 tanh ve 12/B-1 sayılı ıznıne dayanmaktadır Ancak bu tzın tahvtllenmızın ve ortakJığımızın Kurul yada Kamuca tekeffulu anlamına gelmez DORTAKUCJN, a Tıcaret unvanı BAU S\AU\A SANAYI ve TICARET ^ Ş b-Merkez adresı Perşembepazan Cad No 12 14 karakoy 1SÎANBUL c Sermavest 760 000 000 TL I Esas sermayesı 760 000 000 TL IDOdenmış sermayesı 760.000 000 TL d Faalıyet konusu Sanayı urunlen tıcaretı nhalatı ıhracatı vc mumesstlltğt e Suresı ^mırsız t Çıkanlacak tabvıllerdefî sağlaoacak ron »şJetme sermaves* thtrvactmn karşılanmasında kullamlacalctır 2)IZAHNAMEN1N, a Vayınlandığı T Tıcaret Sıcılı Cazetesı nın tanh ve numarası 2 3 1990 24^7 b Halkın ıncelemesjne açık tutulduğu yer Osmanh Bankası A.Ş Menkul Kıymetlerve Yatınm Meriezı Bankalar Cad 35/3"'Karakoy l&tanbul 3)ÇIKARIIACAKTAHVİLURIN/ a Ittban değerien tutar ve tertıbt 360 000 000 TL III Tertıp b Kupurier ıtıbamle dağılımı KLPURDECERI 100 000 TL 300 000 -Tl SAVISI 360 adet 648 adet 1 008 adet TOPLAM TUTARI 36 000 000 -TL 324 000 000 -TL 360 000 000 TL c barıj suresı Başlangıç tenhı 19 3 1990 Bıtış Unhı 2 4 1990 d Frken odemeye ıhşkın esas *e şartlar Erlen odeme teahhüdu vardır Tahvıl sahıplen tahvıllerınt 3 4 1992 tarıhınden ıt baren ıstentldığı an tşlemış faızlen le bıriıktç paraya çevırebılırler e Satış fivatı Çıkanlacak lahvıller nomınai deger uzennden satdâcaktır f Tarıvıllenn tamamı hamıhne vazılıdır g Vadesı 3 yıl h-Odemesır donem suresı 2 vıl ı Tahvıllenn odeme planı ODEME TARIHI 3 10 1990 3 4 1991 3 10 1991 3 4 1992 3 10 1992 3 4 1993 TOPLAM FAIZ A\APARA 108 000 000-TL 108 000 000 TL 108 000 000 TL 108 000 000 TL 108 000 000 TL 108 000 000 TL 360 000 000 TL 648 000 000 TL 360 000 000 TL j Faız ve anapara odeme yen Osmanli Bankası A.Ş Menkul Ki)Tnetler ve Yatınm Merkezı Bankalar Cad 35 3 ' Karakoy Istanbul 4)Anapara ve faızlerın ödenmesını taahhüt eden kıjı yada Kurum voktur HuMvetımı kavbeltım, geçersızdır ORUÇ VUR4L Goğsunuzde «ğrı ve yanma varsa Yokuş ve merdiven çıkarkvn ağrılar artıyorsa Kalbınizl kontrol ettınnlz Muayene, Teşhis, Tedavi, Kontrol Laboratuvar Rontgen 175 12 44/45 • 148 58 66
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle