05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 MART 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN meteoroto|i Genel Müdürlüğû'n- den alınan bilgiye göre; yurdun kuzey kesimlen parçalı bulutlu, Karadeniz kıyılan yer yer yağmur- lu. öteki yerter az bulutfu ve açık geçecek. Yurdun iç kesimlerinde yer yer sis gorûlecek. HAVA Sl- CAKLIĞI: Değismeyecek. RÛZ- GÂR: Kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette ese- cek. Denizterimtzde rüzgâr Gün- baüsı ve lodostan 3-5 yer yer 6 Adana Adapazarı Adiyaman Afyon Ankara Anûkya Antalya Artvtn Aydın Baiıkesır . deniz mili rıızla esecek Denız mu- tedil dalgalı Dalga yüksekliğı 05-15 açıklarda 2-3 rnetre görüş 10 km. dolayında bulunacak. Van Gölü'nde ha- va Parçalı bulutiu geçecek. Rûzgâr güney ve batı yön- lerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl mutedil dalgal: görüş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak. Bıngfil Bıttıs Bolu Burea Çanankaie Corum Denızt 18° 5° Oıyartatar B 12° 3°Winıe B 15° 4°Erzincan S 10° -4° Erajrura 6 0°-11°Esteşahır S 12°-3° Gaaanlep 8 4° 2°6resun Y 17° 3° Gümüşhane B 10° 2°Hal*ân B 18° 5°lspam A 15°-1° islanbul B 13° 0°lznnr B T -2° Kaıs S 5° -3° Kasemonu B 10° -3° Kaysetı S 14° O°KırWarelı B 15° 7°Konya S 9° -3° Kütahya A 15° 3°MalaIya S 14° 6°Manısa 14° 3°KMaraş 5°-€°Metsın 6° 2°Mujia 11° -3° Muş 15° 4°M0de 10° 4°0rdu 5° 5°Roe 8° -2° Samsun 9° 3°S»rt 12°-4°S«ıop 17° 6°Swas 0° 7°1e*ınlaO 10°-«°TrataDn 9° 4°TunceS 10°-4°lşak 10°-4° Van 10° -4° Ybzgat 12° 3°Zonguktak B 17° 4° B 15° 3° B 18° 7° B 15° 2° B e° o° S 10°-4° Y 10° 5° Y 10° 5° Y 10° 5° B 14° 5° Y 11» 6° B 8°-4° B 1T° 5° Y 10° 5° B 10° 0° B 11° -2° B 6°-1° S 9°-5° Y ii° e° A-apk B-toulutHi G-gûneşt K-kartı S-sıslı Y-yaOmurttı BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir çeşit îtalyan peyniri. 2/ tskambil oyunlannda kâğıt at- ma sırası... Terlemek- ten ya da sıcaktan vü- cutta görülen küçük pembe kabartılar. 3/ Bacağın alt bölümü- nü ve ayakkabının üs- tünü örten bir tür toz- luk.. Kumar oynata- nın kazançtan aldığı pay. 4/ İşçi... Bu- dizm'in, Buda'yi ı tek vücut olmayı amaçla- yan kolu. 5/ tsa'nın vücudunu ekmek ve kanını şarap ola- rak simgeleyen Hıristiyan ayini. 6/ Mü- zikte "yapıt" anlamında kullanılan te- rimin kısa yaalışı... Bir ilimiz... Mo- libdenin simgesi. 7/ Eskiden Maltalı- lar tarafından kullanılmış yelkenli bir tekne. 8/ Çıplak vücut resmi... Sanat, hüner. 9/ Bıçak bilemeye yarayan çe- likten, çubuk biçiminde araç... Ayırma, kaldırma. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Yunan mitolojisinde kanatlı at. 2/ Bayrak... Sıcak ve ılıman de- nizlerde yaşayan, iri yapılı ve çitçenekli yumuşakçalann ortak adı. 3/ Bir sanat yapıtında işlenen ana konu... Erik, kayısı, badem gibi ağaçlardan sızan zarnk. 4/ Osmanlılar'da miralay ile ferik arasın- daki askeri rütbe. 5/ Sahip... Tutsakhk. 6/ Arap abecesinde bir harf... Züppe. 7/ Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan tahıl... Ege bölgesinde bir dağın, ovanın ve akarsuyun ortak adı. 8/ Torun sa- hibi kadın... Karabatağa benzeyen bir av kuşu. 9/ Amerika'da ya- şayan çok iri bir yırtıcı kuş. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Gazi köprüsü 3 MART 1930 M. Piju'nun Paris'ten iki nüsha olarak yapıp gonderdiği Gazi köprusu projesinin yolda kaybolduğunu ve M. Piju'nun "zavallı projelerimü." Diye ayyuka çıkan ahu zannı yazmıştık. Emanet Fransız mühendisine verdiği cevapta projenin hâlâ gelmediğine göre kaybolduğunun muhakkak bulunduğunu, üçüncü nüsha projenin bir yedi emin vasıtasile irsalini bildirrniştir. Şehremaneti kaybolan iki nüsha proje hakkında tahkikata devam etmektedir. Proje buraya geldikten sonra üzerinde tetkikat yapılacak ve bu husus için bir münakaşa açılacaktır. KöprUnün inşasından sonra Unkapanı ve Azapkapı meydanınının alacağı yeni şekil tesbit edümektedir. Azapkapı meydanının bir parça daha tevsii için Seyrisefain havuzları yanındaki küçük bir sahanın Emanete terkedilmesi için teşebbüste bulunulacaktır. Gazi köprüsü inşa edildikten sonra, HalicMn güzelliğini de temin etmek icap etmektedir. Bunun için Rıhtım şirketine Halic'in iki tarafında rıhtım inşa etmek mecburiyeti tekiden hatırlatılmıştır. Köprünün inşasından sonra Liman şirketi mavna ve romörkörlerinin köprüler arasında durmasına müsaade edilmiyecek, bunlar için Kasımpaşa tarafında bir yer aynlacaktır. tki köprü arasındaki sahada sahildeki çirkin manzaralı ve maili inhidam binalar yıktırılacaktır. Unkapanı köprüsü ile Galata köprüsü arasındaki sahada karşıdan karşıya adam nakleden kayıkların şekli intihap edilecek zarif bir modelle tesbit edilecek, bu kayikçılar için bir de kıyafet kabul olunacaktır. 30 YIL ONCE Cumhuriyet îdare meclisi üyeliği 3 MART 1960 Milletvekillerinin idare meclisi tiyesi olamıyacakları hakkında Yargıtayca alınan kararın ve bu hususta Suphi Baykam tarafından Meclise yapılan müracaatin yankıları devam etmektedir. 27 DP'li milletvekilinin devletin iştiraki olan müesseselerin idare rneclislerinde görev aldıklan hususu Suphi Ba>kam bilindiği gibi bütçe müzakereleri esnasında CHP Adana milletvekili Dr. Suphi Baykam tarafından ortaya atılmış ve Baykam bu malumatı Maliye Bakanı Hasan Polatkanın 11.2.1960 tarihinde yazılı soruya verdiği cevaba istinat ettirmişti. Bu hadise üzerine fikrini sorduğumuz Ankara Üniversitesi îdare Hukuku Profesörü Süheyl Derbil şunları söylemiştir: "Ele alınan konu hakkında Yargıtayımız tarafından Anayasamızın 23. ve 28. maddeleri hukümlerine göre verilmiş bir karar vardır. Mahkeme kararı kanuni bir hakikat, kuvvet ve mahiyetini haizdir. Mahkeme kararlan özel bir duruma veya olaya uygulandıkları için somut ve apaçık olurlar. Bundan dolayı mahkeme kararlarının uygulanmaması veya mahkeme kararlanna aykın bir işlem yapılması, kanun hükmünun uygulanmasından veya kanun hukmüne aykırı bir işlem yapılmasından daha ağır bir suç olur!' GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Bakanlık kozu 3 MART 1989 ANAP'ta bakanlık yanşı yeniden başlıyor. Bakanlıklarda yeniden düzenleme yapan kararna'me Başbakan Turgut Özal'ın Cumhurbaşİcaru'na sunulduğunu söylediği 26 ocaktan tam 35 gün sonra, Resmi Gazete'nin dünkü mükerrer sayısında yayımlandı. Bakanlıklarda yeni düzenleme yapan kararname 18 manta >ürurlüğe girecek. Başbakan özal'ın hükümette değişikliği hemen 18 martta değil, 26 Mart seçiminden sonra yapması bekleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın iki ayrı bakanlık olarak düzenlenmesi, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlügü ile aile bütünlüğünün korunmasına ilişkin yeni oluşturulan dairenin bir Devlet Bakanlığı'na bağlanması ve Beden Terbiyesi ile Spor Genel Mudurluğü'nun Milli Eğitim Bakanlığı'ndan aynlarak bir başka Devlet Bakanlığı'na bağlanmasına ilişkin kararname dünkü mükerrer sayıda yayımlandı. Helsnta.O> Lemngrad Moskova / Madrıd L • J"Lızbon • Parıs | J _ J . »Vıyana Sam Kartıre > DÜNYA'DA BUGÜN Amsterdanı B 8° Amman B 19° Atına Bağdal Ban»kxıa Basei Baigrat Bsrfn Bonıı Brûksei Cenevre Ceay» Odde Ktfn Kbpanhag K6tn Leltoşa A 17° Y 17° A 19° S 10° B 15° S 6° B 8° B 8° S 10° S 9° A 22° A 24° A 26° S 7° A 18° K 0° A 18° B 4° S 7° A 18° Londra Macfrid Miano Mortreal MOntı New1rtrt Osio Pans Prag Rıyad Roma Sotya Şam fel Aviv Tunus Vkmfk Vıyana K 2° B 9° A 20° A 20° B 4° K 0° S 7° B 6° B 3° B 10» S 7° A 26° A 18° B 9° B 17° Y 10° B 9° S 5° B 20° Y 8° MBhıngtonB 10° Zunh S 9° lARTTŞMA Liselerde Yerbilimi (Jeolojî) Dersî Öğrenci lise sonrası değişik branşlan seçse de ülkenin geleceğini ilgilendiren önemli yerbilimi konularına karşı hassas olacak ve iyi bir kamuoyu oluşacaktır. Yerbilimi, Ynnanca, "jeo" (yer) ve "logos" (bilim) sözcüklerinden türetilmiştir. Bir sen- tez bilim olduğu için birçok bilim dalı ile iş- birüğı halindedir. Örneğin; kimya ile ilgili kıs- mına "jeokimyıı" (Yer kimyası). fizik ile uğ- raşan kısmına "Jeofizik" (Yer fıziği), yeryü- zü şekilleriyle uğraşan kısmına "Jeomorfoloji" adı verilir. Yerbiliminin poli- tikayla da yakın iiişkisi vardır. Bir yerin poli- tik açıdan önemini vurgularken sık sık jeopo- litik sözcüğünü kullanırız. Bu da gösteriyor ki, Yerbiliminin geniş bir uygulama alaru vardır. tlk olarak, hepimiz için merak konusu olan Türkiye'nin petrol potansiyelinden söz edelim. Bir başka deyişle, komşu Arap ülkelerinde zengin petrol rezervleri varken, aym rezervler neden bizde bulunamıyor? Bulunursa bize ye- ter mi? Satacak kadar fazlamız olur mu? Bir başka konu, Türkiye ile Yunanistan ara- sındaki kıta sahanlığı sorunu. Bilindiği gibi bu sorun gün geçtikçe çözümü daha zor hale gelmektedir. Yunanistan, karasularını 12 mi- le çıkarırsa ne olur? Kıta sahanlığı ile ilgili pa- rametreler, Deniz Hukuku konferanslarında kesin olarak belirlenmesine rağmen, Ege de- nizindeki, bu kavram karmaşası neden? Yer- bilimleri açısından, Ege'nin yapısı nasıldır? Diğer bir konu; Türkiye'nin belli bölgele- rinde ciddi boyutlarda maddi ve manevi za- rarlara yol açan büyük depremler olurken, di- ğer bölgelerinde hemen hemen hiç olmaz. Deprem zararları önlenebilir mi? Çünkü, bi- lindiği gibi 5-6 şiddetindeki bir deprem yur- dumuzda milli felaketlere yol açarken, dün- yanın en büyük deprem kuşağmda yer alan Ja- ponya'da geliştirilen teknikler sayesinde 7 şid- detindeki depremler bile hiçbir zarara yol açmaz. Bu örneklere Türkiye'nin yeraltı zenginlik- leri, jeotermal enerjinin önemi, kıyı kenar çiz- gilerinin iyi belirlenememesi sonucu olusan kı- yı yağmalaması gibi çevre konulan, önemli tu- ristik potansiyele yol açabilecek mağaraları- rruzın nasü oluştuklan, heyelanlann önlenmesi ile baraj, bend, kara ve tren yolu güzergâh se- çimlerinde yerbiliminin katkısı gibi mühendis- lik konulan, dünyanın halen aktif volkanları ve Almanya'da geçimlerini sadece değerli ve yan değerli taşları işleyerek sağlayan kasaba- lar eklenebilir. Işte böylesi geniş kapsamlı bir bilimin lise- lerde ders olarak okutulmamasının mantığı- nı anlamak gerçekten güç. Yukarıda söz edi- len konuların çözumu, fakültelere çok sayıda jeoloji öğrencisi aJmaktan değil, liselerde yer- bilimi dersi okutmaktan geçer. Çünkü, öğrenci lise sonrası değişik branşlan seçse de ülkenin geleceğini ilgilendiren önemli yerbilimi konu- larına karşı hassas olacak ve iyi bir kamuoyu oluşacaktır. Bunun sonucu, çevresini, doğayı ve yurdunu korumasını bilen bilinçli gençler yetişecektir. tlk önce, liseiere uygun, detaylı jeoloji ko- nulanndan anndınlmış yeni bir ders kitabı ya- zılmalıdır. tki bölümden oluşacak kitabın birinci bo- lümunde, özet olarak klasik jeoloji bilgileri; ikinci bölümünde ise, yukarıdaki somut ör- neklerin yerbilimi ile ilgisini püf noktalany- la, magazin biçiminde açıklayan konular ye- ralmaktadır. Liselerde yerbilimi dersi, bu işe vakıf jeo- log ya da jeoloji mühendisleri tarafından ve- rilmelidir. Dersin uygulanması zaman zaman sahada yapılmalı ve böylece öğrenciye doğa sevgisi ka- zandırılmahdır. DrŞÜKRÜ ERSOY Rektör ve Uydu Yayınlar Hangi TRT kanunu ihlal edümektedir? Eğer ihlal ediliyorsa, bu kanun günümüz şartlarına uygun bir kanun mudur? Değiştirilme yoluna gidilemez mi? Bir gecede hayati önemi olan kanunların değiştiği TBMM'de bu yönde bir kanun çıkarılamaz mı? Ben Kırklareli ilinde oturmaktayim. Bir haf- tadır bizim için gündemde olan bir konu ne yazık ki gazetenizde gündeme gelmedi. Konu kısa olarak yeni yayılmaya başlanan ve bele- diyelerin öncülüğünde halkın katılımı ile ya- pılan uydu yayınıdır. İlimiz de üç hafta önce bu çağın en yeni nimeti ve teknolojinin hari- kası uydu yayımna kavuştu. Şu an yalnız ili- miz içinde üç kanaldan yayın yapan ve tüm masrafları halkın katılımı sonucu karşılanan uydu yayırundan çok memnunuz. Belirtmek istediğim konu, bu teknolojinin son harikası bu yayın sistemimize karşı çıkan ülkemizin de- ğerli bir üniversite rektörünun TRT kanunla- nnı bahane ederek bu yayınların ülkemiz için- de kaldınlması yönündeki çalışmasıdır. Gü- nümüzde demir gibi sağlam sanılan iktidar- ların bir günde yıkıldığı ve tam demokrasıden yeri geldikçe daima söz eden bu kıymetli rek- törümüzün, halkın katılımı ile yapılan bu ya- yınları, çağın çok gerisinde kalan TRT kanun- lanna dayanarak bu gibi bir karan aldırma yo- lundaki girişimleri bizleri hayretler içinde bı- rakmıştır. Acaba bu rektörumüz ne kadar çağ- daş? Ne kadar demokrasiye saygılı? Halkın kararlan mı yoksa yeniden ele alınması gere- ken TRT kanunları mı daha önemli? Kaldı ki bu uydu yayını halkımızın büyük katıhmı so- nucu (ve bu katılımda hissemize düşen katı- lım miktarı ortalama yalnız ve yalnız 10.000 TL) çok az bir miktar ile yapılmıştır. Bu ya- yında belediyemiz yalnızca yansıtma görevini yapmaktadır. Araya girip kendi propaganda- sını veya bunun gibi kendisi özel yayın yap- mamaktadır. Hangi TRT kanunu ihlal edil- mektedir? Eğer ihlal edüiyorsa, bu kanun gü- nümüz şartlarına uygun bir kanun mudur? Değiştirilme yoluna gidilemez mi? Bir gece- de havati önemi olan kanunların değiştiği TBMM'de bu yönde bir kanun çıkarılamaz mı? Burada şu göruş de ortaya çıkmaktadır: Parası olan kişi çatısına uydu anten kurdurup dünyayı izleyecek, fakat bizler (ki bu 'b'izler'- in ülkemiz içinde ^o 90 olduğumuz kanısın- dayım) bu yayınlardan teknolojinin imkânı ol- duğu halde ve lO.OOOr TL. kadar çok az bir miktar ödeyerek dahi olsa çağın çok gerisin- de kalan bir TRT kanunu yüzünden ne yazık ki izleyemeyeceğiz. Bu olayın çağdaş demok- rasilerde acaba ne kadar yeri var? Kaldı ki bu kafadaki sayın büyüklerimiz Avnıpa Ekono- mik Topluluğu'na nasıl girecekler? Bu toplu- iuk uyesi ülkeler ile kültür alışverişinde nasıl bulunacaklar. Şu an izlediğimiz üç kanallı uy- du yayını enteresandır ki Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun ortak uydusundan alınmakta- dır. (RTL-Avrupaspor-TV 5 Avrupa) Ama burada bir gerçek daha vardır. Bun- dan etkilenecek bir kuruluş da FTTdir. Şu an kaplumbağa hızı ile ilerleyen kablolu yayını vardır. Bu yayın tahminimce 2000 yılı ve da- ha ileride şehrimize girecek, Ankara'da uygu- landığı gibi istedikleri kanalı denetimden ge- çirerek 1988 yılı fiyatlan ile 300.000r TL. abon- man, 200.000- TL. hat kurmak olmak üzere toplara 500.00& TL'na mal olarak halka ulaş- tırmaya gayret göstereceklerdir. Fakat ileride dahi çağın gerisinde kalacağına inandığım kablolu yayın olayının, fiyatın yüksekliği so- nucu halkın belirli bir kesimine hizmet vere- ceği bir gerçektir. AHMET KIRIKEL Kırklareli Iıtıren Aykut fetîfa Etmelidir! Ne yazık ki bu sorulara olumlu yanıt vermek olanaksız. Sayın Bakan, Yeniçeltek faciasımn ardından, "Bu olay bütün i^verenlere ders olsun" demek yetmiyor. Sorunu da çözmüyor. Önce siz görevinizi yaptımz mı? Yeniçeltek Kömür Ocağı'nda meçhul bir şe- kilde katledilen 66 maden işçisinin tek sorum- lusu işveren ve işverenlerin yasaya aykın her türlü davranışlannı görmezlikten gelen Çalış- ma Bakanı tmren Aykut'tur. tşyerlerini işçi saglığı ve iş güvenh'ği açısından devlet adına denetlemekle görevli ve gerektiğinde kapatma yetkisine sahip Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı şu sorulann yamtlarmı verebilecek mıdir: 1) Çalışma Bakanlığı'nda iş güvenh'ği ola- rak 20 kadar maden mühendisi vardır. Bu 20 maden mühendisi İş Güvenlik Müfettişi ola- rak Tnrkiye'de hangi kömür ocağını, ne ka- dar sürede, nasıl denetleyecektir? Oysa 1989 yüında Çalışma Bakanlığı'nda 500 kadar mü- fettiş kadrosu boştu. Neden sınav açılıp bu kadrolar doldurulmamış ve daha etkin dene- tim yapılmasına çaba gösterilmemiştir? tşyer- lerinin yılda sadece %4'ü denetlenebildiği doğ- ru mudur? 2) Yeniçeltek Kömür tşletmeleri işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden en son ne zaman de- netlemiştir? Bu denetim sonucunda ne gibi iş- lemler yapılmıştır? 3) Sayın Bakan, sizin döneminizde anti- demokratik uygulamalannız ve partizanca tu- tumlanmz nedeniyle kaç iş müfettişi ve iş gü- venliği müfettişi istifa etmek zorunda kalmış- tır? Açıklayabüir misiniz? 4) Jşçi sağlığı açısından birinci derecede teh- like arz eden işyerlerini kapatma yetkiniz var. Bakanlık görevini üstlendiğinizden beri bu yet- kinizi hiç kullandımz mı? Kaç işyerinin bu ne- denle kapatılmasına karar verdiniz? Ne yazık ki bu sorulara olumlu yanıt ver- mek olanaksız. Sayın Bakan, Yeniçeltek faci- asımn ardından, "Bu olay bütün işverenlere ders olsun" demek yetmiyor. Sorunu da çöz- müyor. Önce siz görevinizi yaptınız mı? Ma- alesef hayır: "S«vgi ve şefkat" bakanlığı de- diğiniz Çalışma Bakanhğı'nın, 66 maden iş- çisine gösterdiği sevgi ve şefkat bu mu? Sayın Bakan, 66 maden işçisinin hiç olmazsa ruh- larına biraz saygı gösterin de bulunduğunuz makamı derhal terk edin. METIN ENGİZ Ankara İLAN ADALET BAKANLIĞI'NDAN Bakanhğımızda açık bulunan 250 adet 9. derecelı kadrolara yazılı ve mülakat sınavlan ile adli yargı hâkim adayı alınacaktır. lsteklilerin; 1—2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun değişik 8. rnaddesinde belirtilen asağıdaki nitelikleri taşımalan gerekmektedir; a) Türk vatandaşı olmak, b) 31.1.1990 tarihi itibariyle lisans ve lisansüstü (master) öğrenimi yapmış olanlar için 30, doktora öğre- nimini tamamlamış olanlar için 35 yaşıru bitirmemiş olmak, c) Bir Türk Hukuk Fakültesi'nden mezun olmak veya yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye'-' deki hukuk faküheleri programlarına göre eksik kalan derslerden stnava girip başarı belgesi almış olmak, d) Kamu haklanndan yasaklı olmamak, e) Yabancı ile evli olmamak, 0 Askerlik durumu itibariyle, eskerlikle ilğisi bulunmamak veya muvazzaflık hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedeğe geçirilmiş olmak, g) Hâkimlik ve Savcılık görevierini sürekli olarak yurdun her yerinde apmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı veya sakathğı, ahşılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı konuşma ve organlarırun hare- ketini kontrol zorluğu çekmek gibi özürlü durumları bulunmamak, h) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, ağır hapis veya üç aydan fazla hapis veya affa uğramış olsa bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcıhk, sahteci- lik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya seref ve haysiyet kırıcı bir suçtan veya kaçakçılık, resmi ihale ve abm satımlara fesat karıştırma, devlet sırlannı acığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak veya bu suçlardan veya taksirli suçlar hariç olmak üzere üç aydan fazla hümyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir fiilden dolayı sonısturma veya kovuşturma altında olmamak, 2—Yazılı sınav 8.4.1990 Pazar günu saat 10.00'da Ankara'da Gazi Üniversitesi lstisadi ve Idari Bilim- ler Fakültesi, İstanbul'da Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Izmir'de 9 Eylül Üniversitesi Rektörlü- ğu'nün Cumhuriyet Bulvarı No: 144 Alsancak adresindeki binası salonlannda yapılacaktır. 3—Yazılı sınav, 23.9.1983 gün ve 18170 sayılı Resmi Gazete'de yayırnlanan yönetmeliğin 10. maddesin- de belirtilen ve müracaat formuna ekli olarak adaylara verilecek olan listede yazılı ders konularından ya- pılacaktır. 4—lsteklilerin Ankara'da Bakanlık Personel Genel Müdürlüğü Mesleğe Kabul ve Adaylık Bürosu'na, tstanbul ve tzmir'de Cumhuriyet Başsavcıhklanna şahsen veya dilekçe ile başvurarak sınava giriş formla- rını alıp daktilo ile doldurmaları ve en geç 23.3.1990 Curaa günü saat 17.30'da Bakanlığa ulaşacak şekilde doğrudan doğruya Bakanhğımız Personel Genel Müdürluğü'ne göndermeleri ve>a şahsen teslim etmeleri şarttır. Postadaki vaki gecikmeler nazara alınmayacaktır. 5—Yazılı sınava giriş belgeleri, 4-5-6 Nisan 1990 günleri, Ankara'da girecek olanlar için şahsen Bakan- lık Personel Genel Mudurlüğü Mesleğe Kabul ve Adaylık Bürosu'ndan, lstanbul ve tzmir'de girecek olan- lar için ise aynı günlerde o yer Cumhuriyet Başsavcılıklan'ndan temin edilecektir. Duyurulur. Basın: 18204 LISKUR SÜRÜCÜ KURSU EHLIYETINIZI BİZDEN ALIN 4 TAKSİTLE ÖDEYİN Kadıköy: Erenköy: Maltepe: 336 02 79 359 30 68 352 24 21 BABAM NURULLAH AIAÇ Meral Tolluoğlu 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemeli göDderilmez. BELGELERLE KURTUIUŞ SAVAŞI AJNILARI Ebubekir H.Tepeynuı 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul ödemeli gönderümez. POLİTtKA VE OTESt MEHMED KEMAL Geçmiş Günlerde... Uğur Mumcu 1940'lann Ankarası'nı bizim gazetede yazdı, Al- tan Oymen de TVde anlattı. 1940 ne, bize dün gibi geliyor; oy- sa geriye dönüp baktığımızda üstünden 50 yıl geçmiş. Hapis- likte sağına döndün bir altı ay, soluna döndün bir altı ay, eder bir yıl derier. Böytece hapisliğin kolay olduğunu soylemek ister- ler. Zamanın solcu gençleri, Dil-Tarih'teki öğrenci derneğini sağ- cılar zoria ele geçirince Türkiye Gençler Derneği'ni kurmuşlar- dı. İstanbul'da ünlü 4 aralık olayları olunca, hareket yerinde dur- madı Ankara ve İzmır'e de sıçradı. İzmir'dekini bilmryorum, ama Ankara'dakini yaşadım. Öğrenciler ve onlara katılanlar Ulus'tan Karaoğlan yoluyla Adliye'ye doğru yürûdüler. Adliye önünde bir alan var. Bu alanda da 'Gençler Birliği' spor kulübü... Kulübün tabelasını görenler saldırmaya başladılar. Saldıranları polis ko- ruyor, ama yapıyı korumaya vakit olmadı. Saldırdılar, başladılar kulübün öte berisini kınp dökmeye... Alıyortar, aldıklannı pen- cereden dışan atıyorlar. "Gençler Derneği burası değil, daha ilerde..." dedilerse de kınp dökmeye engel olamadılar. Neyse elebaşılardan biri öne düstû de kalabalığı yoluna soktu. Türkiye Gençler Demeği, Denizciler caddesinde Marmara ha- mamının karşısındaydı. O yöne yöneldiler. Derneğin ne kadar kitap. dergi, gazetesi varsa döküp saçtılar. Binayı da yakacak- lardı, ama polis engel oldu. Dernek binası Muammer adlı bir arkadaşındı. Demekçilere ucuz bir kira ile vermişti. Sonra Muammer, Hasan Âli Yücel'in damadı, Can Yücel'in eniştesi oldu. Dernek üye ve yöneticile- rinden kimileri de ilerde tutuklandı. Neymiş efendim, dernekte komünizm çalışmaları yapılryormuş. İkisi kız, üçü erkek beş kişi tutuklandı. Tutuklananlar Melahat Türksal, Nuran Ertan, Enver Gökçe, Şevki Akşit, bir de bendeniz. Duruşma birkaç ay sürdü, sonunda aklandık. Dernekte toplanan bu gençler kültürel çalışmalar yapıyoıiar- dı. Bir de yoksul halka yardım etmeye çalışıyorlardı. Kayaş ya- kınlarında bir Bayındır köyü vardır. Gençler oraya gitmişler, köy- lünün ekinlerinın kaldırılmasına yardımcı olmuşlardı. Köylü ve çalışan gençler memnun iken, muhtar gelmiş. "Aman yardım etmeyin..." demişti. "Neden?" "Baksanıza dağ, taş jandarma dolu. Hepsi de sizi izlryor. Biz yumurta, tavuk yetiştiremiyoruz. Tanrı hakkı için gidin!.." Gençler çekip gitmek zorunda kalıyordu. Gecekondu bölgesi olan Altındağ'da yakın doktorların yardt- mı ile bir klinik açılmış, hastalara bakılıyordu. Çevresini polis çe- virmiş, hastalan klinige göndermiyordu. O dönemin yoneticileri her taşın altında bir solcu arıyorlardı. O günün yönetemi genç- lere bir şey yapmıyor, yaklaşanlara gözdağı veriyordu. Ziraat Fakültesi'nin bahçesine Mareşal Vbroşilof bir ağaç dik- mişti vbroşilof Atatürk'ün çağnsı üstüne 1933'te, Cumhuriyet 1 in onuncu yıldönümünde gelmişti. Ağaç, serpilip iyice gelişmiş- ti. Gençler bunun gölgesinde oturuyorlar, ders çalışıyorlardı. O yıllarda Ziraat Fakültesi'nden 10-12 öğrenciyi, "vbroşilof ağacı- nın altında solculuk propagandası yapıyorlar' diye tutuklamış- lardı. Vbroşilof solcu değil miydi, öyleyse onun diktiği ağacın al- tında toplanan gençler de solcuydu. Ankara hapisanesinde 'kule altına' alınan bu gençler birkaç ayda zor kurtarılabilmişlerdi. Ekin toplamaydı, hastalara bakmaydı, ağaç altında ders çalışmaydı, bir bahane bulunup gençler içeri atılıyor, ötekilere gözdağı ve- rilmiş oluyordu. 1940'lann ve sonrasının cadı kazanında solculuk kaynatıhyor- du. Ulus Sanat Okulu'nun tuvaletlerine orak-çekiç resmi çizili- yor, birçok öğrenci bunları çizdi diye tutuklanryordu. Arkadaşla- nmız siyasetçilerın başına gelenleri yazarken, biz de gençlerin başına gelenleri hatırlatalım istedik. O günün gençlerinden bu- gün*yaşlanmış olanlar vardır, anımsarlar. Eskileri anarken ardından yeniler de geliyor. Elbette yeniler de küllendikçe eski oluyor. Cemal Süreya'nın ölüm sızısı bitme- di. Geçendeki yazıya mektuplar geliyor. Cemal'i anarken bas- kalarını anmıştık. Bu kez çoktandır ortalarda görünmeyen Beh- zat Ay'dan ses geldi. Buraya alıyorum, burada gectiği için: "...19 Şubat 1990 günlü yazında, 'Behzat Ay, Cemal'in ölümün- den sonra pek ortalarda görünmüyormuş. Cemal'in ölümü giz- lisini örtmek için bir bahane imiş; daha nice dakgaları varmış' diyorsun. Benim gizlim yok, dalgalarım da... Üstelik başkalan- nın dalgalarından, fırtınalanndan kurtulmaya çalışıyorum. Ger- çekten Cemal'in ölümünden sonra, üzüntümden pek ortalarda gorünmedım. Hele hele 15 ocaktan sonra içki evlerine gitme- dim. 7 şubattan bu yana da zorunlu olarak sayrılarevinde yat- maktayım." Dostları, uzun süre görmeyince insan arıyor. Behzat da öyle oldu. Biraz alınmış, ama anılmış da olmuyor mu? İlhan Selçuk'un da dostu olan gömlekçi llhan'ı da bir süredir göremiyorduk. Meğer Kartal Devlet Hastanesi'nde Operatör Dr. Tuğrul Berkel tarafından başarılı bir menisküs ameliyatı olmuş, yatıyormuş. Şifalar dilıyoruz. Biz menisküs amelryatını futbolcular olur sanırdık, gömlekçiler de oluyormuş. Belli bir yaştan sonra ameliyatlar, hastalıklar, kınklıklar olacak... Padişahlar bile hastalandıklarında 'bir nefes sıhhat' demiyorlar mı? ÇALISANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL "Emekli Sağlık Memunıyum" SORU: Blz. sağlık hizmetleri sınıfmda çalışan ve emekli olanla- n >akından ilgilendiren bir konuya değinmek istiyorum. Ben sağlık hizmetlerinden emekli, sağlık memuruyum. 3. dereceden emekli olduktan sonra 331 sayılı kannn hükmönde kararname ile derecemin 2'ye yükseltildigi- ne ilişkin bir yazı aldım. Bana gelen yazıda aynca 318 sayılı kararname ile de ek göstergelerde degişiklik ya- pıldığı belirtiliyordu. Bu kararnameler ne ile ilgilidir? 318 ve 331 sayılı kararnameler Resmi Gazete'de han- gi tarihlerde yayımlanmıştır? Yardımcı sağlık hizmetlerinden maaş alanlara uyga- lanan ek göstergeler bugiin ne dunımdadır? S.K. YANIT.318 sayılı yasa hükmünde kararname, 31 Mart 1988 günlü ve 19771 mükerrer sayıh, 331 sayılı kararname ise 30 Haziran 1988 günlu ve 19858 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. 331 sayılı kararname, "1/3/1975 tarihinden sonra kadrosuzluk sebebiyle derece yükselmesi yapamayanların bu şekilde geçen ba- şanlı hizmet süreleri, öğrenim durumlanna göre >1ikselebilecek- leri dereceleri aşmamak kaydıyla her yılı bir kademe ve her üç yılı bir derece verilmek suretiyle kadro şartı aranmaksızın" değerlen- dirümesine ihşkindir. Emekli ayhğınız, 3. dereceden 2. dereceye bu kararname nedeniyle yükseltilmiştir. Uzman hekim, hekim, diş hekimi, eczacı, uzman veteriner, ve- teriner hekim ve biyolog olanların dışında kalan ve yardımcı sağ bk hizmetlerinde yer alanlann ek göstergeleri değişik kararname- lerle çeşitli tarihlerde yeniden belirlenmiştir. 318 sayılı kararname ile 4. derecenin ek göstergesi 150'den 300'e ve 3. derecenin ek gös- tergesi ise 300"den 450'ye yükseltilmiştir. Sağlık hizmetleri sınıfına dahil olanlann ek göstergeleri 375 sa- yılı yasa hükmünde kararname ile bugün uygulanmakta olan şek- lini almıştır. 375 sayılı yasa hükmünde kararname uyannca, 15 Temmuz 1989 tarihinden bu yana sağlık hizmetleri sınıfmda yer alan uzman he- kim, hekim, diş hekimi, eczacı, uzman veteriner,»uzman veteriner hekim, veteriner hekim ve biyolog unvanını almış olanlar dışında kalan ve yardımcı sağlık hizmetlerini oluşturan "diğer sağlık li- sansiyerlerinden 8 ve 7'nci derecelerin kademelerinden ayhk alan- lara 200, 6, ve 5'inci derecelerin kademelerinden aylık alanlara 400, 4 ve 3'üncü derecelerin kademelerinden aylık alanlara 550, 2'nci derecenin kademelerinden ayhk alanlara 750 ve l'inci derecenin kademelerinden aylık alanlara 1100" ek gösterge uygulanmaktadır. KİRALIK DAİRE veya ODA ARANIYOR Genç doktor, uygun koşullarda möbleli ya da boj daire veya oda arıyor. Tel: 583 91 84
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle