07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 1990 HABERLER CUMHURİYET/11 Küçük anne • SİNOP (AA) — Sinop'un Gerze ilçesine bağlı Yaykın köyünde, yanında çalıştığı yaşlı bir kişinin tecavüzüne uğradıktan sonra hamile kalan ve 10 yaşında anne olan M.A:nın bebeğini, ailesi istemiyor. Sinop Devlet Hastanesi'nde özel bir odada tedavisi sürdürülen M.A!nm yanından bir an bile olsun aynlmayan annesi Şerife Aydın, sakat olan kocasıyla birlikte bebeği istemediklerini söyledi. Bunun üzerine Sinop Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Osman Koçal, çocuğun, yetiştirme yurduna verileceğini, buradan da koruyucu aileye teslim edileceğini söyledi. 10 yaşındaki M.A., sütü yeterli olmadığı için bebeğini mamayla besliyor. Fen liselerine başvurular • ANKARA (ANKA) — Fen ve meslek liseleri sınavında başvurular yann sona erecek. Fen liselerine merkezi sistemle yerleştirilecek öğrencilerin sınavı 2 haziranda, 29 il ve Lefkoşa'da yapılacak. Adaylar, kendi illerinin bağlı bulunduğu merkezde sınava girecekler. Sınav sonuçları, öğrencilere 10 temmuzdan itibaren postalanacak. 13'ü resmi, 10'u özel toplam 23 fen lisesine bu yıl 2 bin 54 öğrenci yerleştirilecek. Meslek liseleri sınavı da 9 haziranda, il merkezlerinde gerçekleştirilecek. Sınav sonuçları adaylara 11 ağustostan iıibaren gönderilecek. AA Genel Kurulu • ANKARA (AA) — Anadolu Ajansı'nın 1989 yılı Olağan Genel Kurulu yapıldı. Anadolu Ajansı Genel Müdüdüğü'nde dün yapılan olağan genel kurul toplantısında başkanlık divanının oluşturulmasının ardından Genel Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dündar, ajansın bir yıllık çalışmalannın bir değerlendirmesini yaptı. 1989'un hareketli bir yıl olduğunu belirten Aydın Dündar, Anadolu Ajansı'nın, kendisinden beklenen çağdaş, süratli ve yansız habercilik anlayışını yerine getirdiğini söyledi. Anadolu Ajansı Genel Miidurü Betiiç Ekşi de AA'run, bundan sonra başta AT ülkeleri olmak üzere, zamanla Uzakdoğu, Yakındoğu, Güney Amerika ve Afrika ülkelerinde yaygınlaşacağını söyledi. Anadolu Ajansı'nın dünkii Olağan Genel Kurulu'nda seçilen yönetim kurulu daha sonra görev bOlumu yaparak yönetim kurulu başkanhğına Aydın Dündar'ı, başkanvekilliğine de Genel Müdür Behiç Ekşi'yi getirdi. Turan Çevik yargılandı • İSTANBUL (AA) — Yunanistan'dan, ateşli silahlarla ilgili yasaya muhalefetten yargılanmak kaydıyla Türkiye'ye iade edilen Turan Çevik'in, 5 yıl hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi. Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dünkii duruşmaya tutuksuz olarak yargılanan Turan Çevik katılmadı. Duruşmada, Çevik'e ait olduğu öne sürülen, silah ve mermilerin ele geçirildiği işyerindeki aramaya katılan bazı polisler, tanık olarak dinlendi. Duruşma, diğer tanıklann dinlenrnesi için ileri bir tarihe bırakıldı. Polislere 12'şer bin lira ceza • ANKARA (UBA) — Bir duruşmayı izleyen gazetecileri mahkeme salonunda hakaret ile tehdit eden iki polis memuruna, yargılandıkları Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde önce birer ay hapis cezası verildi, daha sonra 12'şer bin lira para cezasına çevrildi. İki yıl önce meydana gelen olayda gazetecilere hakaret ederek makinelerini kıran ve "fotoğraf çekmeyin, bunun hesabını sorarız" dedikleri kaydedilen polis memurları Lütfı Tenizli ile Hacı Bekir Bostancı hakkmda görülen dava dün sonuçlandı. Mahkeme söz konusu cezanın, "tehdit suçunda kasıt bulunmaması nedeniyle" verildiğini açıkladı. Polisten diyalog girişimi • İstanbul Haber Servisi — Rektörlüğün isteği üzerine Istanbul Üniversitesi'ne tekrar giren Çevik Kuvvet yetkilileri ile öğrenciler arasında dün söyleşi olarak başlayan diyalog tartışmaya dönuştü. Üniversiteye yardımcılan ile birlikte gelen Çevik Kuvvet Şube Müdürü Necmettin Yıldırım, Turan Emeksiz Yemekhanesi önünde öğrencilerle konuştu. Öğrencilere "derslerini" sorarak sohbet eden Yıldınm'a bazı öğrenciler, polisin üniversiteye girmemesi geTektiğini söylediler. Çevik Kuvvet'in kendilerine her zaman sert davrandığını söyleyen öğrenciler, üniversiteye girişte kimlik kontrolü yapılmasının demokratik üniversite yapısına ters düştüğünü anlattılar. Çevik Kuvvet Şube Müdürü Yıldırım ise üniversite ve çevresinde güvenliği korumak zorunda olduklarını, yasalara aykırı hareket eden öğrencilere sert davrandıklarını ileri sürdü. Bunun üzerine tartışmanın büytidüğü ve bir grup öğrencinin, "Polis defol, üniversiteler bizimdir" diye slogan attıklan görüldü. Bunun üzerine Yıldırım ve yardımcılan üniversiteyi terk ettiler. (Fotoğraf: Vedat Yenerer) Yeni anayasa tartışması • tSTANBUL (ANKA) — Başkanlığını Aziz Nesin ile Prof. Sadun Aren'in yaptığı Demokrasi İzleme Komitesi'nin çağrısıyla 30 mart cuma günü Ankara Dedeman Oteli'nde toplanacak olan anayasa kurultaymda siyasi paniler, sendikalar, dernekler ve meslek kuruluşları temsilcileri demokratikleşme için yeni bir anayasayı tartışacaklar. Aren ve Nesin'in yanı sıra Halit Çelenk, Prof. Lütfü Duran, Prof. Mümtaz Soysal ve Turgut Kazan'ın oturum başkanlıklarında 3 gün sürecek olan Demokrasi îzleme Kurulu tarafından hazırlanan ve 27 maddede toplanan "T.C. Anayasası'nın dayanması gereken temel ilkeler" tartışmaya açılacak. Uyuşturucu bağımJılıgı • ANKARA (ANKA) — Yapıştırıcı maddelerin bileşiminde bulunan kimyasal maddelerin, morfin, eroin, esrar gibi uyuşturucu maddelere bağımhlığa basamak oluşturduğu görüşü savunuldu. Türk Eczacılar Birliği'nin yayın organı TEB'de yer alan bir inceleme yazısında, yaygın kullanım alanı olan yapıştırıcı maddelerin özellikle "ilkokul öğrencileri" açısından tehlike olusturdufiuna dikkat cekildi. Muhalefet nasıl tutum değiştirdi?Aşağıdaki haber yorumu dün saat 13.30'da yazdık. înö- nü'nün SHP grubundaki bir cümlesinden esinlenerek iki muhalefet lideriyle öğle üzeri yaptığımız görüşmelerde TO'den çağrı gelirse, daha önceki beyanlarınm tersine çağ- rıyı kabul edeeeklerini saptadık. Henüz MGK toplanma- mıştı. MGK'nın saat 14.00'te başlayan uzun toplantısın- dan sonra, 19.30'da TÖ'den açıklama geldi. Idsi Ue protokol kabı görüşmelerfc bir yere vanlamaz. Kendi çakh, kendi oynadı. Şimdi dc kendi çal- sın kendi oynasın." SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal'ın sözleri de 8 Aralık 1989 tarihli Cumhuriyet'te şöyleydi: "Cumflurbaşkanhgı seçinunden önce Özal yuzde 21.8'e dayah ANAP oylanyla cnmhurbaşkanı seciiirse ilk fırsatta kendisini onur- snzca aşağıya indireceçiz şeklinde saptadığımız poiitikada en ufak bir degişiklik yoktur. Politikamız devam etmekfedir, kesinlikle «y- nen devam edecektir." CÜNEYT ARCAYÜREK ANKARA — Muhalefet lider- leri Erdal İnönü ile Süleyman De- mirel'in Çankaya Köşku'ne dönük tutumlarında önemli bir degişik- lik ortaya çıktı. TÖ'nün cumhur- başkanlığını bugüne dek "yok" saymış olan iki lider, Cumhuri- yet'e dün yaptıklan açıklamalar- da, terör, Güneydofu gibi ulusal sorunlan görüşmek uzere bır çağn alırlarsa Çankaya Köşku'ne çıka- bileceklerini belirttiler. SHP Genel Başkanı İnönü, kendisine yönelttiğimiz "TÖ, sizi terör. Güneydogu, ınarşi gibi ulu- sal sorunlarda loplantıya çağınr- sa gidecek misiniz?" sorusuna ay- nen şu yanıtı verdi: "Gideceğiz. Politikalanmızı sürdürecegiz. Başka bir curahur- başkanı yok. Bir kişiye tepkiyle ulusal sorunlarda siyaset boş bı- rakılmaz." DYP Genel Başkanı Demirel ise "Daha düne kadar ne olursa ol- sun TÖ'nün çagnsına uymayaca- gınızı, çağınrsa gitmeyeceğinizi söylüyordunuz: şimdi ne oldu?" diye kendisine yönelttiğimiz soru- ya, "Ayn bir mesele, Yani savaş çı- kacak, savaşı konnşmayacak mı- yız? Törkiye parçalanıyor. proto- kol bir yana... Öncelikli sonın bu. Oturdugu yerde bir başka kJşi yok ki." Demirel, "Bu akzakh pontikayı balka nasıl anlatacaksınız?" soru- suna ise "Biz halka bu gerçeği anlatınz" yanıtım verdi. tki muhalefet lideri lnönü'yle Demirel'in Çankaya Köşku'ne iliş- kin tutumlanndaki değişimin su yüzüne çıkması, parlamento adı- na Güneydoğu'daki olaylan ince- lemekle görevlendirilen milletve- killerinden oluşan altı kişilik he- yetin başkente dönmesinden son- ra başladı. ANAP, SHP ve DYP'den ikiser milletvekili, ortak bir kararla Gü- neydoğu'ya gidip dönmüşler, parti genel başkanlanna edindikleri iz- lenimleri anlattıktan sonra Çan- kaya Köşku'ne çıkarak TÖ'ye de bilgi sunmuşlardı. Bu ziyaret ön- ceki gün parti kulislerinde hem tartışıldı hem de daha başka ge- lişmelere yol açtı. Bugüne değin tam tersi bir tu- tum sergilenmişken, muhalefetten milletvekillerinin bir heyet halin- de Çankaya Köşku'ne çıkmaları, özellikle SHP ve DYP kulislerin- de eleştirildi. Ancak muhalefet milletvekillerinin liderlerinden al- dıkları izin ve onayla Köşk'e çık- tıklan resmen açıklandı. Oysa hem SHP hem de DYP li- derleri aylardır Çankaya'yı ve Tö- nün cumhurbaşkanlığım tanıma- dıklarını söz ve davranışlanyla belli etmişlerdi. Aralık ayı başla- nnda muhalefet liderlerinin "ohı- sal sonınlar"la ilgili olarak Çan- kaya Köşku'ne davet edilmesine ilişkin bazı e^ilımlerin ortaya çık- ması üzerine Cumhuriyet'in so- runlannı yanıtlayan lnönü'yle De- mirel, böylesi bir çağrıyı da red- dedeceklerini açıkîamışlardı. 8 Aralık 1989 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan demecin- de Erdal İnönü, "Özal'ı aşagıya indirmek gibi kelimeler kuDanmıyonım" diyor, "anayasa- yı degiştirdiklerinde yeni bir cnm- hurbaşkanı seçiminin gerekli olacagını" savunuyor ve şöyle di- yordu: "Özal'ın ulusal sonınlan giin- deme gedrerek liderlerle goruşme girişimleri kişisel propaganda gay- reüeridir. Özal tarafsa olamıyor." Aynı tarihli Cumhuriyet'te DYP lideri Demirel ise söyle konuşmuş- tu: "Özal ile konuşmamakla Tiir- kiye'nin işleri daha kötüye gitmez. Emrivaki ve oldubitti Ue seçilmtş Politika değişikliğinin öyktisü ^ ^ Her iki muhalefet liderinin bu konudaki ana politikalanndan vazgectiklerini gosteren dünkü ge- hşmeler şöyle sıralanabilir: Parlamento adına Güneydoğu- ya gıden üç partinin temsilcilerin- anlamda hem parti politikalanna hem de TO'yü tanımayan davra- nışlara ters bulduklarını söyledi- ler. Bunun üzerine dünkü görüş- memizde İnönü, doğruluğunu ka- bul ettiği şu yanıtı verdi: "Ülke menfaatlerinin zarara uğ- radığı durumda Cumhurbaşkanı- na bir heyet halinde gidilmesıni doğnı buluyorum." Bu sözkr kuliste, "ülke menfa- atlerinin zarara ngradığı durumda" Genel Başkan tnönü- nün TÖ'nün çağrısına uyarak Köşk'e gideceği anlamı çıkanldı. öte yandan DYP grubunda da mırıldanmalar duyuldu. Ancak Genel Başkan Demirel, parlamen- to heyetindeki DYP'lilerin Köşk'e çıkmamasının "yanlış anlasılaca- ğım" söyleyerek karannı savundu. Böylece ANAP'tan Adnan Kahveci, Hasan Çaku-, SHP'den Mehmet Can, Musa Gökbel ile DYP'den lsmail Köse ile Hasan Ekinci'nin heyet olarak Köşk'e gi- dişleriyle, siyasal yaşarada onem- li bir dönemec dönülüyor, muha- lefet partilerinin Köşk'e karşı si- yasetlerinde büyük bir değişimin ilk adımlan atıuyordu. Üç partiden kurulu parlamen- to heyetinin Köşk'e çıkışlan, dun sabahtan başlayarak kuliste, yeni sonra muhalefet partiieri de beş aydır söyledikleri, heş ay öncesi düşünemedikleri, varsaymadıklan olasılıkları gündeme getiriyor \e birden "halk karşısında ulusai Hir sonında lerse düşmemek" ama- cıyla tutura değiştL'-iyorlardı. TÖ- nün baştan sona ısiediği de buy- du, beklediği de buydu ve muha- lefet liderleri şimdi kamuoyu önünde hem inandıncı olmadık- lanm sergiliyor hem de beş ay ön- cesi var olan sorunlan göz önün- de tutarak bir gün ulusal bir so- nınla karşılaşacaklannı hesapla- yamamanın faturasını ödemeye yöneliyorlardı. Dün sabah SHP lideri Erdal inönü, parti meclisinin açıklama- sım basına sunduktan sonra bazı sorularla karşılaştı. tlk soru, "Halkın desfegini vitfamiş bir par- tinin seçtiği cumburbaşkanının partimizin üyesi milletvekilleri ta- rafından ziysretini nasıl degerlen- diriyorsunuz?"du. İnönü şoyle ya- nıtladı: "ANAP'ın îîilen sivaseten var- lıgını yitirmiş olntası bir erken se- çime gitme zurunlulugunu ortaya çıkarmaktadır. Siyasetimize ka- rarlılık getirecek yaklasım budur. Halkın destegi artık mevcut ikli- Erdal Inönü'yü sinirlendiren so- ru ise Cumhuriyet muhabıri Bilal Çeün'den geldi: "MiHetvekilleri- nin cumhurbaşkanlanna çıkması- nın dogal olduğunu soylediniz. Siz de önemli bir şey olursa gider mi- siniz?" İnönü, soruya doğrudan yanıt vermek istemedi. Dolaylı yoldan konuşurken, "O yolda daha daha neler vapabiliriz diye sormayın" diyor ve şöyle konuşuyordu: "Bizim istediğimiz erken seçim yapılmasıdır. Dolayısıyla miUetve- killerinin son geztsine yol açan, bepimize kaygı veren olaylar olsa, siz de şunu yapar mısınız, bunu yapar mısınız? Bunlan bırakın, biz bu olaylann bitmesini herke- sin birbirine ulke bütünlüğünü ko- nıyacak şekilde keneUenmesini is- tiyoruz. Demokrasi içinde olma- sını istiyoruz. Demokrasinin do- ğal işleyiş şekli var. Demokraside egemen olan halkın iradesidir. Halkın iradesini orta\a çıkanna- dan raevcudu kurtaracak yollan aramayalım. Onun için o yolda bana daha neler yapabiliriz diye sormayın. Bunlar çaırsizlik için- de başvurulan hareketlerdir. Ön- lan bırakabm diyorum. Mevcudu knrtarank halkın iıadcsine uyma- KÖŞK'E GİDtYORLAR — tnonu, Demirel ve Akbulut, pazartesi günü Özal'ın daveti uzerine Çankaya'da yapılacak terör zirvesinde bir araya gelecekler. ve önemli bir adımın başlangıcın- dann arkasında değilse bunu ik- da olup olmadığımız sorusunu tidann kendisi de görerek bir an den kurulu heyet, başkente dön- dükten sonra edindikleri bilgiler- le izlenimlerini, başta Millet Mec- lisi Başkanı Kaya Erdem'i, daha sonra kendi parti liderlerini ayn ayn ziyaret ederek anlattılar. De- mirel'in dün sorularımızı yanıtlar- ken verdiği bilgiye göre Meclis Başkanı Kaya Erdem, "Heyetin, bu bilgileri Cumhurbaşkanı'na da vermesini" önerdi. özellikle iki muhalefet partisi milletvekilleri, öneri karşısında duraksadılar. Partiieri ve özellik- le genel başkanlan ile görüşmeden olumlu sonuç veremeyeceklerini belintiler. SHP ve DYP'li millet- vekilleri parti liderlerine durumu aktardılar, "Köşk'e gidebilecekleff yanıtım alınca Er- dem'e olumlu yanıt verdiler. önceki gün parti Meclis grup- lan toplantıdayken, üç partiden kurulu heyet, Çankaya Köşkü'nde TÖ'nün yanındaydı, Bilgi ve izle- nimlerini aktanyordu. SHPTi mil- letvekillerinin -genel politikaya karşm- milletvekillerinin Köşk'e çıkarak TÖ'ye bilgi vermesini, bir gündeme getirdi. Inönü'nün grup- ta "Köşk'e çıkışı olumlu karşıla- ması", Demirel'in "sonra yanlış anlaşıhnz" diyerek DYP milletve- killerinin de TÖ'ye gitmelerine ye- şil ışık yakması, akla "alusal so- mnlar söz konusu" olduğunda, muhalefet liderlerinin TÖ'nün çagnsına uyacaklan olasılığını ge- tirdi. Zaten daha kasım ayında seçil- diğinden bu yana "ulusal sonın- lar söz konusu" olduğunda bir çağn yaparak kendini tammadık- lannı, elini sıkmayarak, konuşma- yarak Çankaya'yı dışladıklarını somut olaylarla gosteren muhale- fet liderlerinin "tıpış tıpış Köşk'e geleceklerine" inanıyor ve söylü- yordu. Oysa o zamanlarda muhalefet üderleri yukanda yazılan açık se- çik demeçlerle TÖ ile asla bir ara- ya gelmeyeceklerini ilan etmişler- di. Güneydogu olaylan, terörün birden tırmanışa geçmesinden önce seçime gidecegini açıklama- lıdır. Bunun için de bir takvim be- lirlenmelidir. Bunun üzerine de yeni bir destek sağlama yollannı bulmalı, geçici bir süre de olsa da- ha kararh bir görünüm sa&lavabü- melidir, ama bugün iktidar ANAP'ın elindedir ve iktidar öy- le bir şeydir ki onu bırakana ka- dar, onun görevlerini yerine gelir- mek sizden beklenen harekettir. Demokrasinin geregidir. Seçimler sonucunda başka bir iktidar ku- ruluncaya kadar bugünku iktidar görevlerini yerine getirmekle yü- kumludur. Bugun çıkacak bir so- runu çözecek olan bugünku ikti- dardır. Bugun çıkan bir olay kar- şısında o olayı incelemeye giden miHetvekiHerinin gordüklerini an- latmalan gereken yer bugünku ik- tidar mensuplandır. Dolayısıyla cumhurbaşkanına, başbakana, milletvekillerinin gördükleri bir şeyi anlatmalan dogal bir davra- mştır." BEKLİYOR — Özal ilk kez liderlerle buluşuyor. yan yanlış yollan daha pekiştire- rek bir yere varamaytz. Çankaya bir defa erken seçim istiyor mu? Onu siz sorun. Bu ol- sun, ondan sonra konuşalım." Demirel ne diyor? tnönü'nün basın toplantısı so- na eretken, Mühendisler Birliği- ne başsağlığı dileğinde bulunduk- tan sonra DYP Genel Merkezi'ne gelen Demirel, Guneydoğu'da in- celemelerde bulunan milletvekil- lerinin Çankaya'ya çıkarak bilgi verdiklerini anımsatan soruyu şöyle yamtlıyordu: ''Arkadaşlanm bana söylediler, çıkmak istemediler. Ben, kendile- rine gitmelerini söyledim. Bizim ta>nmız protokoler bir tavırdır. Ama ülkenin sıkışık agır sorunlan söz konusu olduğu vakit, proto- kolü unutunız. Terör. ÇankayaA ya çıkıp çıkmaktan çok daha önemlidir. Eğer önlenmesi konu- sunda kannca karannca bizim de faydamız olacaksa, biz de kendi koydugumuz kaideleri askıya alı- ru." MGK ek önlemleri hükümete bildîrdi ANKARA (AA) — Milli Gü- venlik Kurulu'nun, ülke genelin- de güvenlik ve asayiş durumunu ve özellikle son zamanlarda Gü- neydoğu Anadolu'da gelişme gos- teren terörist ve anarşik olaylann genel bir değerlendirmesini yap- tığı, alınması gereken ilave tedbir- leri hükümete bildinneye karar verdiği bildirildi. Milli Güvenlik Kurulu'nun dün C -.mhurbaşkanı Turgut özal'ın başkankğmda Çankaya Köşkü'n- de yaptığı toplantı yaklaşık 4 sa- at sürdü. Saat 18.00'de sona eren toplantıdan sonra, Milli Güven- lik Kurulu Genel Sekreterliği'nce yapılan açıklamada şöyle denildi: "Müli Güvenlik Kurulu, 28 Mart 1990 günü Sayın Cumhur- başkam'nın başkanlıgında, Baş- bakan Yıldınra Akbulnt, Genel- Inrmay Başkanı Orgeneral Necip TorumUy, Mflli Savunma Baka- m Vekin Devlet Bakanı Ercument Koırakman, lçişleri Bakanı, Ab- dülkadir Akso, Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Kara Knvvetleri Ko- mutanı Orgeneral Dogan Güres, Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora- miral Orhan Karabulut. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Safter Nedoglu, Jandanna Genel Komutanı Orgeneral Burhanettin Bigalı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmibeşogln'nun iştirakleriyle Çankaya Cumhurbaşkanlıgı Kös- kn'nde aylık olağan toplanüsını yapmıştır. Milli Güvenlik Kurulu bu top- lanasiDda, ülke genelinde güven- lik ve asayiş durumunu ve özellik- le son zamanlarda Guneydogu Anadolu'da gelişme gosteren te- rörist ve anarşik olaylann genel bir deferlendirmesini yapmış, alınması gereken Have tedbirieri hükümete bildinneye karar ver- miştir. Milli Güvenlik Kurulu bu top- Basm toplantüanndan sonra iki muhalefet lideriyle ayn ayn ko- nuşma olanağını bulduk. Erdal tnönü, odasına gelir gel- mez bizi aradı ve kendisine önce- ki gün grupta yapuğı konuşmada, SHP milletvekillerinin Köşk'e çı- kışını tumüyle destekleyen ve onaylayan sözleri aynen okuduk. SHP lideri, "ülke menfaatlerinin zarara uğradığı" durumda "cum- hurbaşkamna bir heyet halinde gi- dilmesini dogru bulduğunu" ka- bul etti. "Öyleyse yeni bir durum orta- ya çıkıyor" diye soruya geçtik. "Ülke menfaatlerinin zarara uğ- radığı savıyla, TÖ, sizi Köşk'e çağ- nrsa, gidecek ve toplantı yaparsa katılacaksınız?" İnönü, "Ülke menfaatleri gerektüiyorsa" dedi, ancak "he- nüz bir çağn almadığım" ifade et- ti. "Ama çagnlabilir, hele bu de- meçler ve davranışlardan sonra?" sorusuna ise şu kısa yanıtı verdi: "Her şey devam ediyor. Yetki- lerini kullanacak başka cumhur- başkanı yok." Sorduk: "Ama TÖ, bugüne kadar muha- lefetin kendisini tanımadıgını bi- liyor ve şu anda cumhurbaşkanı gibi değil, 'bir başkan' gibi dav- ranıyor. Şimdi, ortaya koyduğu konumu kabul etmiş olmayacak mısınız?" lnönu yanıtladı: "Hükümel yok, işler sürüyor, terör, Güneydogu. Hükumeli yö- netiyor, onunla konuşmak bu yönden ters olmuyor." Sorduk: "Fakat düne kadar TO'yü ilk fırsatta indireceğinizi, çunkü ulu- sal iradeye dayanmadığını soyle- yerek el sıkmadınız, toplantılarda konuşmadımz. selam vermediniz. Hatta başka turden duyunımlan- nız oldu, şimdi bu tamamen siya- set degişikliği olmuyor mu?" Inonu: "Politikajanmızda hicbir degi- şiklik yok. Özal, bu yoldan olay- lardan "beni kabul ettiler' anlamı çıkaramaz. Bir kişiye tepkiyle ül- kenin ulusal sorunlannı aynı yer- de göremeyiz." Sorduk: "Öyleyse TÖ, sizi terör. Güney- dogu, anarşi gibi ulusal sorunlar- da toplantıya çağınrsa gideceksi- niz?" tnönü: "Gideceğiz. Politikalanmızı sürdürecegiz, başka bir cumhur- başkanı yok. Bir kişiye tepkiyle ulusal sorunlarda siyaset boş btrakılmaz" İnönü sinirli Ne var ki lnonu, TÖ sorunu bu biçimde konuşulunca "sinirli ve sert"ti. Kendisine "Beş aydır sür- dürdüğunüz politikalardan ve ya- pılan kesin açıklamalardan sonra TÖ'nün çagnsına uymanızın ince nedenlerini halka anlatmanu çok zor" dedik. inönü ise "halkın an- layacagını, hatta Demirel'in de ay- nı biçimde konnştuğunu" söyledi. Demirerin yanıtlan Demirel ise basın toplantısın- dan sonra söyleşimizde, "TÖ'nün çagnsına uyacagınız anlaşılıyor" sorusuna "Hayır efendim, o baş- ka bir şey" diye yanıt verdi. Fakat "konunun terör olduğunu, parla- meato heyetinin üç partiden oluş- tuğunu, parti başkanlanna bilgi verdikten sonra Erdem'in isteğiy- le ve kendisine danışıidıktan son- ra Köşk'e çıkaklanm" anlattı. Demirel, bu ziyareti, -tabii ge- lecekteki gelişmeleri- "Ziyaret ma- kamadır, kişiye değil. Ülkenin bü- yük meseleleri olunca protokolü bir yana iteriz. Aksi halde halkın gozünde itibanmızı yitirir, sonım- lu dunıma düşeriz" diye açıkladı. Kendisine şunu sorduk: 'Fakat düne kadar ne olursa ol- mistir." İ s t a n b u l a r a Ç a ö r Beyoğlu "Beyoğlu M oluyor! Sosyal Demokrat yönetimimiz îstiklâl Caddesif nde,geçmişin rüya Beyoğlu'sunu yeniden canlandırıyor. Gelin, îstiklâl Caddesi'nde,tramvay ve yaya yolu temelini birlikte atalım... Gelin yılların özlemini hepbirlikte gerçekleştirelim! P r o f . D r . NURETTÎN SÖZEN istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ^umuyü^rBeu^esi Tarih:29Mart 1990 Perşembe HazırBelonElemardarıSanTic.AŞ. lOretl iGalataSat'üS LİSCSl OlUİ Sddt .' I0.00 İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI lanus.nda aynca, Dogu Avrupa'- s u n TOnBn Ç»ğnsına uymay^ca- daki gelişmeleri ve milli güvenli- 8 ı m a - fağınrsa gitmeyeceginizi «mizle yakından ilgili diğer ulus- soyluyordunuz?" lararası olaylan da deceriendir- Demirel, Ayn bir mesele. Ya- ni savaş çıkacak, savaşı konuşma- yacak mıyız? Türkiye parçalaıu- yor. Protokol bir yana. Öncelikli sorun bu. Oturdugu yerde başka bir kişi yok ki!" Soru: "Sayın tnönü de hemen bemen aynı şeyleri söyluyor. Aca- ba bu sabah bir konuşma mı yap- tınız tnonü ile?" Demirel: "Hayır, görüşmedik. Ne yapılacak? Kan dökülürken, kızılcık şunıbu mu içtik diyeceğiz. Çok önemli ülke sorunlan oldu- ğunda, protokol fibuı bir yana bı- rakıhr." Soru: "Bu zikzaklı poütikayı halka nasıl anlatacaksınız? Halk, beş ay önce söyledikleri ve gör- dükleriyle bugun terse düşüyoriar demeyecek rai sizin için?" Demirel: "Demez, halkımu ak- sini yapsaydık bizi kınardı. Biz, halka bu gerçeği anlatınz." Soru: "Biraz zor görünüyor ama?" Demirel: "Anlaünz. Anlar hal- kımız. Türkiye parçalanırken pro- tokohı duşunemeyiz. Terör gibi bir konn istisnai bir konu." Böylece, iç siyasette yepyeni bir döneme giriliyordu. TÖ'ye karşı "ulusal sorunlarda" takmılan beş aylık kesin tavırlar rafa kaldmlı- yordu. Oysa terör, Güneydoğu'da- ki PKK hareketi beş ay öncderi de vardı, yaşanıyordu. Bugün kimbi- lir hangi kulis gelgitleriyle veya hangi baska nedenlerle muhalefet- te görülen siyaset değişikliği baş- lamıştı, elbette şimdilik bilinmi- yordu. Dün Milli Güvenlik Kurulu top- landı. TÖ'nün muhalefet liderle- rini Çankaya'ya cağıracağını veya böyle bir düşünceye ulaştığını gos- teren bilgi alınamadı. . tç siyaset, bu kez muhalefetin içine düştüğü açmazla yeni bir ufuk kazanıyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle