Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 MART 1990 HABERLER CUMHURİYET/11
Küçük anne
• SİNOP (AA) — Sinop'un Gerze ilçesine bağlı Yaykın
köyünde, yanında çalıştığı yaşlı bir kişinin tecavüzüne
uğradıktan sonra hamile kalan ve 10 yaşında anne olan
M.A:nın bebeğini, ailesi istemiyor. Sinop Devlet
Hastanesi'nde özel bir odada tedavisi sürdürülen
M.A!nm yanından bir an bile olsun aynlmayan annesi
Şerife Aydın, sakat olan kocasıyla birlikte bebeği
istemediklerini söyledi. Bunun üzerine Sinop Devlet
Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Osman Koçal, çocuğun,
yetiştirme yurduna verileceğini, buradan da koruyucu
aileye teslim edileceğini söyledi. 10 yaşındaki M.A., sütü
yeterli olmadığı için bebeğini mamayla besliyor.
Fen liselerine başvurular
• ANKARA (ANKA) — Fen ve meslek liseleri
sınavında başvurular yann sona erecek. Fen liselerine
merkezi sistemle yerleştirilecek öğrencilerin sınavı 2
haziranda, 29 il ve Lefkoşa'da yapılacak. Adaylar, kendi
illerinin bağlı bulunduğu merkezde sınava girecekler.
Sınav sonuçları, öğrencilere 10 temmuzdan itibaren
postalanacak. 13'ü resmi, 10'u özel toplam 23 fen lisesine
bu yıl 2 bin 54 öğrenci yerleştirilecek. Meslek liseleri
sınavı da 9 haziranda, il merkezlerinde gerçekleştirilecek.
Sınav sonuçları adaylara 11 ağustostan iıibaren
gönderilecek.
AA Genel Kurulu
• ANKARA (AA) — Anadolu Ajansı'nın 1989 yılı
Olağan Genel Kurulu yapıldı. Anadolu Ajansı Genel
Müdüdüğü'nde dün yapılan olağan genel kurul
toplantısında başkanlık divanının oluşturulmasının
ardından Genel Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dündar,
ajansın bir yıllık çalışmalannın bir değerlendirmesini
yaptı. 1989'un hareketli bir yıl olduğunu belirten Aydın
Dündar, Anadolu Ajansı'nın, kendisinden beklenen
çağdaş, süratli ve yansız habercilik anlayışını yerine
getirdiğini söyledi. Anadolu Ajansı Genel Miidurü Betiiç
Ekşi de AA'run, bundan sonra başta AT ülkeleri olmak
üzere, zamanla Uzakdoğu, Yakındoğu, Güney Amerika
ve Afrika ülkelerinde yaygınlaşacağını söyledi.
Anadolu Ajansı'nın dünkii Olağan Genel Kurulu'nda
seçilen yönetim kurulu daha sonra görev bOlumu
yaparak yönetim kurulu başkanhğına Aydın Dündar'ı,
başkanvekilliğine de Genel Müdür Behiç Ekşi'yi getirdi.
Turan Çevik yargılandı
• İSTANBUL (AA) — Yunanistan'dan, ateşli silahlarla
ilgili yasaya muhalefetten yargılanmak kaydıyla
Türkiye'ye iade edilen Turan Çevik'in, 5 yıl hapis
istemiyle yargılanmasına devam edildi. Şişli 3. Asliye
Ceza Mahkemesi'ndeki dünkii duruşmaya tutuksuz
olarak yargılanan Turan Çevik katılmadı. Duruşmada,
Çevik'e ait olduğu öne sürülen, silah ve mermilerin ele
geçirildiği işyerindeki aramaya katılan bazı polisler, tanık
olarak dinlendi. Duruşma, diğer tanıklann dinlenrnesi
için ileri bir tarihe bırakıldı.
Polislere 12'şer bin lira ceza
• ANKARA (UBA) — Bir duruşmayı izleyen
gazetecileri mahkeme salonunda hakaret ile tehdit eden
iki polis memuruna, yargılandıkları Ankara 18. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde önce birer ay hapis cezası verildi,
daha sonra 12'şer bin lira para cezasına çevrildi. İki yıl
önce meydana gelen olayda gazetecilere hakaret ederek
makinelerini kıran ve "fotoğraf çekmeyin, bunun
hesabını sorarız" dedikleri kaydedilen polis memurları
Lütfı Tenizli ile Hacı Bekir Bostancı hakkmda görülen
dava dün sonuçlandı. Mahkeme söz konusu cezanın,
"tehdit suçunda kasıt bulunmaması nedeniyle" verildiğini
açıkladı.
Polisten diyalog girişimi
• İstanbul Haber Servisi — Rektörlüğün isteği üzerine
Istanbul Üniversitesi'ne tekrar giren Çevik Kuvvet
yetkilileri ile öğrenciler arasında dün söyleşi olarak
başlayan diyalog tartışmaya dönuştü. Üniversiteye
yardımcılan ile birlikte gelen Çevik Kuvvet Şube Müdürü
Necmettin Yıldırım, Turan Emeksiz Yemekhanesi önünde
öğrencilerle konuştu. Öğrencilere "derslerini" sorarak
sohbet eden Yıldınm'a bazı öğrenciler, polisin
üniversiteye girmemesi geTektiğini söylediler. Çevik
Kuvvet'in kendilerine her zaman sert davrandığını
söyleyen öğrenciler, üniversiteye girişte kimlik kontrolü
yapılmasının demokratik üniversite yapısına ters
düştüğünü anlattılar. Çevik Kuvvet Şube Müdürü
Yıldırım ise üniversite ve çevresinde güvenliği korumak
zorunda olduklarını, yasalara aykırı hareket eden
öğrencilere sert davrandıklarını ileri sürdü. Bunun
üzerine tartışmanın büytidüğü ve bir grup öğrencinin,
"Polis defol, üniversiteler bizimdir" diye slogan attıklan
görüldü. Bunun üzerine Yıldırım ve yardımcılan
üniversiteyi terk ettiler. (Fotoğraf: Vedat Yenerer)
Yeni anayasa tartışması
• tSTANBUL (ANKA) — Başkanlığını Aziz Nesin ile
Prof. Sadun Aren'in yaptığı Demokrasi İzleme
Komitesi'nin çağrısıyla 30 mart cuma günü Ankara
Dedeman Oteli'nde toplanacak olan anayasa
kurultaymda siyasi paniler, sendikalar, dernekler ve
meslek kuruluşları temsilcileri demokratikleşme için yeni
bir anayasayı tartışacaklar. Aren ve Nesin'in yanı sıra
Halit Çelenk, Prof. Lütfü Duran, Prof. Mümtaz Soysal
ve Turgut Kazan'ın oturum başkanlıklarında 3 gün
sürecek olan Demokrasi îzleme Kurulu tarafından
hazırlanan ve 27 maddede toplanan "T.C. Anayasası'nın
dayanması gereken temel ilkeler" tartışmaya açılacak.
Uyuşturucu bağımJılıgı
• ANKARA (ANKA) — Yapıştırıcı maddelerin
bileşiminde bulunan kimyasal maddelerin, morfin, eroin,
esrar gibi uyuşturucu maddelere bağımhlığa basamak
oluşturduğu görüşü savunuldu. Türk Eczacılar Birliği'nin
yayın organı TEB'de yer alan bir inceleme yazısında,
yaygın kullanım alanı olan yapıştırıcı maddelerin
özellikle "ilkokul öğrencileri" açısından tehlike
olusturdufiuna dikkat cekildi.
Muhalefet nasıl tutum değiştirdi?Aşağıdaki haber yorumu dün saat 13.30'da yazdık. înö-
nü'nün SHP grubundaki bir cümlesinden esinlenerek iki
muhalefet lideriyle öğle üzeri yaptığımız görüşmelerde
TO'den çağrı gelirse, daha önceki beyanlarınm tersine çağ-
rıyı kabul edeeeklerini saptadık. Henüz MGK toplanma-
mıştı. MGK'nın saat 14.00'te başlayan uzun toplantısın-
dan sonra, 19.30'da TÖ'den açıklama geldi.
Idsi Ue protokol kabı görüşmelerfc
bir yere vanlamaz. Kendi çakh,
kendi oynadı. Şimdi dc kendi çal-
sın kendi oynasın."
SHP Genel Sekreteri Deniz
Baykal'ın sözleri de 8 Aralık 1989
tarihli Cumhuriyet'te şöyleydi:
"Cumflurbaşkanhgı seçinunden
önce Özal yuzde 21.8'e dayah
ANAP oylanyla cnmhurbaşkanı
seciiirse ilk fırsatta kendisini onur-
snzca aşağıya indireceçiz şeklinde
saptadığımız poiitikada en ufak
bir degişiklik yoktur. Politikamız
devam etmekfedir, kesinlikle «y-
nen devam edecektir."
CÜNEYT ARCAYÜREK
ANKARA — Muhalefet lider-
leri Erdal İnönü ile Süleyman De-
mirel'in Çankaya Köşku'ne dönük
tutumlarında önemli bir degişik-
lik ortaya çıktı. TÖ'nün cumhur-
başkanlığını bugüne dek "yok"
saymış olan iki lider, Cumhuri-
yet'e dün yaptıklan açıklamalar-
da, terör, Güneydofu gibi ulusal
sorunlan görüşmek uzere bır çağn
alırlarsa Çankaya Köşku'ne çıka-
bileceklerini belirttiler.
SHP Genel Başkanı İnönü,
kendisine yönelttiğimiz "TÖ, sizi
terör. Güneydogu, ınarşi gibi ulu-
sal sorunlarda loplantıya çağınr-
sa gidecek misiniz?" sorusuna ay-
nen şu yanıtı verdi:
"Gideceğiz. Politikalanmızı
sürdürecegiz. Başka bir curahur-
başkanı yok. Bir kişiye tepkiyle
ulusal sorunlarda siyaset boş bı-
rakılmaz."
DYP Genel Başkanı Demirel ise
"Daha düne kadar ne olursa ol-
sun TÖ'nün çagnsına uymayaca-
gınızı, çağınrsa gitmeyeceğinizi
söylüyordunuz: şimdi ne oldu?"
diye kendisine yönelttiğimiz soru-
ya, "Ayn bir mesele, Yani savaş çı-
kacak, savaşı konnşmayacak mı-
yız? Törkiye parçalanıyor. proto-
kol bir yana... Öncelikli sonın bu.
Oturdugu yerde bir başka kJşi yok
ki."
Demirel, "Bu akzakh pontikayı
balka nasıl anlatacaksınız?" soru-
suna ise "Biz halka bu gerçeği
anlatınz" yanıtım verdi.
tki muhalefet lideri lnönü'yle
Demirel'in Çankaya Köşku'ne iliş-
kin tutumlanndaki değişimin su
yüzüne çıkması, parlamento adı-
na Güneydoğu'daki olaylan ince-
lemekle görevlendirilen milletve-
killerinden oluşan altı kişilik he-
yetin başkente dönmesinden son-
ra başladı.
ANAP, SHP ve DYP'den ikiser
milletvekili, ortak bir kararla Gü-
neydoğu'ya gidip dönmüşler, parti
genel başkanlanna edindikleri iz-
lenimleri anlattıktan sonra Çan-
kaya Köşku'ne çıkarak TÖ'ye de
bilgi sunmuşlardı. Bu ziyaret ön-
ceki gün parti kulislerinde hem
tartışıldı hem de daha başka ge-
lişmelere yol açtı.
Bugüne değin tam tersi bir tu-
tum sergilenmişken, muhalefetten
milletvekillerinin bir heyet halin-
de Çankaya Köşku'ne çıkmaları,
özellikle SHP ve DYP kulislerin-
de eleştirildi. Ancak muhalefet
milletvekillerinin liderlerinden al-
dıkları izin ve onayla Köşk'e çık-
tıklan resmen açıklandı.
Oysa hem SHP hem de DYP li-
derleri aylardır Çankaya'yı ve Tö-
nün cumhurbaşkanlığım tanıma-
dıklarını söz ve davranışlanyla
belli etmişlerdi. Aralık ayı başla-
nnda muhalefet liderlerinin "ohı-
sal sonınlar"la ilgili olarak Çan-
kaya Köşku'ne davet edilmesine
ilişkin bazı e^ilımlerin ortaya çık-
ması üzerine Cumhuriyet'in so-
runlannı yanıtlayan lnönü'yle De-
mirel, böylesi bir çağrıyı da red-
dedeceklerini açıkîamışlardı.
8 Aralık 1989 tarihli Cumhuriyet
gazetesinde yayımlanan demecin-
de Erdal İnönü, "Özal'ı aşagıya
indirmek gibi kelimeler
kuDanmıyonım" diyor, "anayasa-
yı degiştirdiklerinde yeni bir cnm-
hurbaşkanı seçiminin gerekli
olacagını" savunuyor ve şöyle di-
yordu:
"Özal'ın ulusal sonınlan giin-
deme gedrerek liderlerle goruşme
girişimleri kişisel propaganda gay-
reüeridir. Özal tarafsa olamıyor."
Aynı tarihli Cumhuriyet'te DYP
lideri Demirel ise söyle konuşmuş-
tu:
"Özal ile konuşmamakla Tiir-
kiye'nin işleri daha kötüye gitmez.
Emrivaki ve oldubitti Ue seçilmtş
Politika değişikliğinin
öyktisü ^ ^
Her iki muhalefet liderinin bu
konudaki ana politikalanndan
vazgectiklerini gosteren dünkü ge-
hşmeler şöyle sıralanabilir:
Parlamento adına Güneydoğu-
ya gıden üç partinin temsilcilerin-
anlamda hem parti politikalanna
hem de TO'yü tanımayan davra-
nışlara ters bulduklarını söyledi-
ler. Bunun üzerine dünkü görüş-
memizde İnönü, doğruluğunu ka-
bul ettiği şu yanıtı verdi:
"Ülke menfaatlerinin zarara uğ-
radığı durumda Cumhurbaşkanı-
na bir heyet halinde gidilmesıni
doğnı buluyorum."
Bu sözkr kuliste, "ülke menfa-
atlerinin zarara ngradığı
durumda" Genel Başkan tnönü-
nün TÖ'nün çağrısına uyarak
Köşk'e gideceği anlamı çıkanldı.
öte yandan DYP grubunda da
mırıldanmalar duyuldu. Ancak
Genel Başkan Demirel, parlamen-
to heyetindeki DYP'lilerin Köşk'e
çıkmamasının "yanlış anlasılaca-
ğım" söyleyerek karannı savundu.
Böylece ANAP'tan Adnan
Kahveci, Hasan Çaku-, SHP'den
Mehmet Can, Musa Gökbel ile
DYP'den lsmail Köse ile Hasan
Ekinci'nin heyet olarak Köşk'e gi-
dişleriyle, siyasal yaşarada onem-
li bir dönemec dönülüyor, muha-
lefet partilerinin Köşk'e karşı si-
yasetlerinde büyük bir değişimin
ilk adımlan atıuyordu.
Üç partiden kurulu parlamen-
to heyetinin Köşk'e çıkışlan, dun
sabahtan başlayarak kuliste, yeni
sonra muhalefet partiieri de beş
aydır söyledikleri, heş ay öncesi
düşünemedikleri, varsaymadıklan
olasılıkları gündeme getiriyor \e
birden "halk karşısında ulusai Hir
sonında lerse düşmemek" ama-
cıyla tutura değiştL'-iyorlardı. TÖ-
nün baştan sona ısiediği de buy-
du, beklediği de buydu ve muha-
lefet liderleri şimdi kamuoyu
önünde hem inandıncı olmadık-
lanm sergiliyor hem de beş ay ön-
cesi var olan sorunlan göz önün-
de tutarak bir gün ulusal bir so-
nınla karşılaşacaklannı hesapla-
yamamanın faturasını ödemeye
yöneliyorlardı.
Dün sabah SHP lideri Erdal
inönü, parti meclisinin açıklama-
sım basına sunduktan sonra bazı
sorularla karşılaştı. tlk soru,
"Halkın desfegini vitfamiş bir par-
tinin seçtiği cumburbaşkanının
partimizin üyesi milletvekilleri ta-
rafından ziysretini nasıl degerlen-
diriyorsunuz?"du. İnönü şoyle ya-
nıtladı:
"ANAP'ın îîilen sivaseten var-
lıgını yitirmiş olntası bir erken se-
çime gitme zurunlulugunu ortaya
çıkarmaktadır. Siyasetimize ka-
rarlılık getirecek yaklasım budur.
Halkın destegi artık mevcut ikli-
Erdal Inönü'yü sinirlendiren so-
ru ise Cumhuriyet muhabıri Bilal
Çeün'den geldi: "MiHetvekilleri-
nin cumhurbaşkanlanna çıkması-
nın dogal olduğunu soylediniz. Siz
de önemli bir şey olursa gider mi-
siniz?"
İnönü, soruya doğrudan yanıt
vermek istemedi. Dolaylı yoldan
konuşurken, "O yolda daha daha
neler vapabiliriz diye sormayın"
diyor ve şöyle konuşuyordu:
"Bizim istediğimiz erken seçim
yapılmasıdır. Dolayısıyla miUetve-
killerinin son geztsine yol açan,
bepimize kaygı veren olaylar olsa,
siz de şunu yapar mısınız, bunu
yapar mısınız? Bunlan bırakın,
biz bu olaylann bitmesini herke-
sin birbirine ulke bütünlüğünü ko-
nıyacak şekilde keneUenmesini is-
tiyoruz. Demokrasi içinde olma-
sını istiyoruz. Demokrasinin do-
ğal işleyiş şekli var. Demokraside
egemen olan halkın iradesidir.
Halkın iradesini orta\a çıkanna-
dan raevcudu kurtaracak yollan
aramayalım. Onun için o yolda
bana daha neler yapabiliriz diye
sormayın. Bunlar çaırsizlik için-
de başvurulan hareketlerdir. Ön-
lan bırakabm diyorum. Mevcudu
knrtarank halkın iıadcsine uyma-
KÖŞK'E GİDtYORLAR — tnonu, Demirel ve Akbulut, pazartesi günü Özal'ın daveti uzerine Çankaya'da
yapılacak terör zirvesinde bir araya gelecekler.
ve önemli bir adımın başlangıcın- dann arkasında değilse bunu ik-
da olup olmadığımız sorusunu tidann kendisi de görerek bir an
den kurulu heyet, başkente dön-
dükten sonra edindikleri bilgiler-
le izlenimlerini, başta Millet Mec-
lisi Başkanı Kaya Erdem'i, daha
sonra kendi parti liderlerini ayn
ayn ziyaret ederek anlattılar. De-
mirel'in dün sorularımızı yanıtlar-
ken verdiği bilgiye göre Meclis
Başkanı Kaya Erdem, "Heyetin,
bu bilgileri Cumhurbaşkanı'na da
vermesini" önerdi.
özellikle iki muhalefet partisi
milletvekilleri, öneri karşısında
duraksadılar. Partiieri ve özellik-
le genel başkanlan ile görüşmeden
olumlu sonuç veremeyeceklerini
belintiler. SHP ve DYP'li millet-
vekilleri parti liderlerine durumu
aktardılar, "Köşk'e
gidebilecekleff yanıtım alınca Er-
dem'e olumlu yanıt verdiler.
önceki gün parti Meclis grup-
lan toplantıdayken, üç partiden
kurulu heyet, Çankaya Köşkü'nde
TÖ'nün yanındaydı, Bilgi ve izle-
nimlerini aktanyordu. SHPTi mil-
letvekillerinin -genel politikaya
karşm- milletvekillerinin Köşk'e
çıkarak TÖ'ye bilgi vermesini, bir
gündeme getirdi. Inönü'nün grup-
ta "Köşk'e çıkışı olumlu karşıla-
ması", Demirel'in "sonra yanlış
anlaşıhnz" diyerek DYP milletve-
killerinin de TÖ'ye gitmelerine ye-
şil ışık yakması, akla "alusal so-
mnlar söz konusu" olduğunda,
muhalefet liderlerinin TÖ'nün
çagnsına uyacaklan olasılığını ge-
tirdi.
Zaten daha kasım ayında seçil-
diğinden bu yana "ulusal sonın-
lar söz konusu" olduğunda bir
çağn yaparak kendini tammadık-
lannı, elini sıkmayarak, konuşma-
yarak Çankaya'yı dışladıklarını
somut olaylarla gosteren muhale-
fet liderlerinin "tıpış tıpış Köşk'e
geleceklerine" inanıyor ve söylü-
yordu.
Oysa o zamanlarda muhalefet
üderleri yukanda yazılan açık se-
çik demeçlerle TÖ ile asla bir ara-
ya gelmeyeceklerini ilan etmişler-
di.
Güneydogu olaylan, terörün
birden tırmanışa geçmesinden
önce seçime gidecegini açıklama-
lıdır. Bunun için de bir takvim be-
lirlenmelidir. Bunun üzerine de
yeni bir destek sağlama yollannı
bulmalı, geçici bir süre de olsa da-
ha kararh bir görünüm sa&lavabü-
melidir, ama bugün iktidar
ANAP'ın elindedir ve iktidar öy-
le bir şeydir ki onu bırakana ka-
dar, onun görevlerini yerine gelir-
mek sizden beklenen harekettir.
Demokrasinin geregidir. Seçimler
sonucunda başka bir iktidar ku-
ruluncaya kadar bugünku iktidar
görevlerini yerine getirmekle yü-
kumludur. Bugun çıkacak bir so-
runu çözecek olan bugünku ikti-
dardır. Bugun çıkan bir olay kar-
şısında o olayı incelemeye giden
miHetvekiHerinin gordüklerini an-
latmalan gereken yer bugünku ik-
tidar mensuplandır. Dolayısıyla
cumhurbaşkanına, başbakana,
milletvekillerinin gördükleri bir
şeyi anlatmalan dogal bir davra-
mştır."
BEKLİYOR — Özal ilk
kez liderlerle buluşuyor.
yan yanlış yollan daha pekiştire-
rek bir yere varamaytz.
Çankaya bir defa erken seçim
istiyor mu? Onu siz sorun. Bu ol-
sun, ondan sonra konuşalım."
Demirel ne diyor?
tnönü'nün basın toplantısı so-
na eretken, Mühendisler Birliği-
ne başsağlığı dileğinde bulunduk-
tan sonra DYP Genel Merkezi'ne
gelen Demirel, Guneydoğu'da in-
celemelerde bulunan milletvekil-
lerinin Çankaya'ya çıkarak bilgi
verdiklerini anımsatan soruyu
şöyle yamtlıyordu:
''Arkadaşlanm bana söylediler,
çıkmak istemediler. Ben, kendile-
rine gitmelerini söyledim. Bizim
ta>nmız protokoler bir tavırdır.
Ama ülkenin sıkışık agır sorunlan
söz konusu olduğu vakit, proto-
kolü unutunız. Terör. ÇankayaA
ya çıkıp çıkmaktan çok daha
önemlidir. Eğer önlenmesi konu-
sunda kannca karannca bizim de
faydamız olacaksa, biz de kendi
koydugumuz kaideleri askıya alı-
ru."
MGK ek önlemleri hükümete bildîrdi
ANKARA (AA) — Milli Gü-
venlik Kurulu'nun, ülke genelin-
de güvenlik ve asayiş durumunu
ve özellikle son zamanlarda Gü-
neydoğu Anadolu'da gelişme gos-
teren terörist ve anarşik olaylann
genel bir değerlendirmesini yap-
tığı, alınması gereken ilave tedbir-
leri hükümete bildinneye karar
verdiği bildirildi.
Milli Güvenlik Kurulu'nun dün
C -.mhurbaşkanı Turgut özal'ın
başkankğmda Çankaya Köşkü'n-
de yaptığı toplantı yaklaşık 4 sa-
at sürdü. Saat 18.00'de sona eren
toplantıdan sonra, Milli Güven-
lik Kurulu Genel Sekreterliği'nce
yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Müli Güvenlik Kurulu, 28
Mart 1990 günü Sayın Cumhur-
başkam'nın başkanlıgında, Baş-
bakan Yıldınra Akbulnt, Genel-
Inrmay Başkanı Orgeneral Necip
TorumUy, Mflli Savunma Baka-
m Vekin Devlet Bakanı Ercument
Koırakman, lçişleri Bakanı, Ab-
dülkadir Akso, Dışişleri Bakanı
Ali Bozer, Kara Knvvetleri Ko-
mutanı Orgeneral Dogan Güres,
Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora-
miral Orhan Karabulut. Hava
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
Safter Nedoglu, Jandanna Genel
Komutanı Orgeneral Burhanettin
Bigalı ve Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreteri Orgeneral Sabri
Yirmibeşogln'nun iştirakleriyle
Çankaya Cumhurbaşkanlıgı Kös-
kn'nde aylık olağan toplanüsını
yapmıştır.
Milli Güvenlik Kurulu bu top-
lanasiDda, ülke genelinde güven-
lik ve asayiş durumunu ve özellik-
le son zamanlarda Guneydogu
Anadolu'da gelişme gosteren te-
rörist ve anarşik olaylann genel
bir deferlendirmesini yapmış,
alınması gereken Have tedbirieri
hükümete bildinneye karar ver-
miştir.
Milli Güvenlik Kurulu bu top-
Basm toplantüanndan sonra iki
muhalefet lideriyle ayn ayn ko-
nuşma olanağını bulduk.
Erdal tnönü, odasına gelir gel-
mez bizi aradı ve kendisine önce-
ki gün grupta yapuğı konuşmada,
SHP milletvekillerinin Köşk'e çı-
kışını tumüyle destekleyen ve
onaylayan sözleri aynen okuduk.
SHP lideri, "ülke menfaatlerinin
zarara uğradığı" durumda "cum-
hurbaşkamna bir heyet halinde gi-
dilmesini dogru bulduğunu" ka-
bul etti.
"Öyleyse yeni bir durum orta-
ya çıkıyor" diye soruya geçtik.
"Ülke menfaatlerinin zarara uğ-
radığı savıyla, TÖ, sizi Köşk'e çağ-
nrsa, gidecek ve toplantı yaparsa
katılacaksınız?"
İnönü, "Ülke menfaatleri
gerektüiyorsa" dedi, ancak "he-
nüz bir çağn almadığım" ifade et-
ti. "Ama çagnlabilir, hele bu de-
meçler ve davranışlardan sonra?"
sorusuna ise şu kısa yanıtı verdi:
"Her şey devam ediyor. Yetki-
lerini kullanacak başka cumhur-
başkanı yok."
Sorduk:
"Ama TÖ, bugüne kadar muha-
lefetin kendisini tanımadıgını bi-
liyor ve şu anda cumhurbaşkanı
gibi değil, 'bir başkan' gibi dav-
ranıyor. Şimdi, ortaya koyduğu
konumu kabul etmiş olmayacak
mısınız?"
lnönu yanıtladı:
"Hükümel yok, işler sürüyor,
terör, Güneydogu. Hükumeli yö-
netiyor, onunla konuşmak bu
yönden ters olmuyor."
Sorduk:
"Fakat düne kadar TO'yü ilk
fırsatta indireceğinizi, çunkü ulu-
sal iradeye dayanmadığını soyle-
yerek el sıkmadınız, toplantılarda
konuşmadımz. selam vermediniz.
Hatta başka turden duyunımlan-
nız oldu, şimdi bu tamamen siya-
set degişikliği olmuyor mu?"
Inonu:
"Politikajanmızda hicbir degi-
şiklik yok. Özal, bu yoldan olay-
lardan "beni kabul ettiler' anlamı
çıkaramaz. Bir kişiye tepkiyle ül-
kenin ulusal sorunlannı aynı yer-
de göremeyiz."
Sorduk:
"Öyleyse TÖ, sizi terör. Güney-
dogu, anarşi gibi ulusal sorunlar-
da toplantıya çağınrsa gideceksi-
niz?"
tnönü:
"Gideceğiz. Politikalanmızı
sürdürecegiz, başka bir cumhur-
başkanı yok. Bir kişiye tepkiyle
ulusal sorunlarda siyaset boş
btrakılmaz"
İnönü sinirli
Ne var ki lnonu, TÖ sorunu bu
biçimde konuşulunca "sinirli ve
sert"ti. Kendisine "Beş aydır sür-
dürdüğunüz politikalardan ve ya-
pılan kesin açıklamalardan sonra
TÖ'nün çagnsına uymanızın ince
nedenlerini halka anlatmanu çok
zor" dedik. inönü ise "halkın an-
layacagını, hatta Demirel'in de ay-
nı biçimde konnştuğunu" söyledi.
Demirerin yanıtlan
Demirel ise basın toplantısın-
dan sonra söyleşimizde, "TÖ'nün
çagnsına uyacagınız anlaşılıyor"
sorusuna "Hayır efendim, o baş-
ka bir şey" diye yanıt verdi. Fakat
"konunun terör olduğunu, parla-
meato heyetinin üç partiden oluş-
tuğunu, parti başkanlanna bilgi
verdikten sonra Erdem'in isteğiy-
le ve kendisine danışıidıktan son-
ra Köşk'e çıkaklanm" anlattı.
Demirel, bu ziyareti, -tabii ge-
lecekteki gelişmeleri- "Ziyaret ma-
kamadır, kişiye değil. Ülkenin bü-
yük meseleleri olunca protokolü
bir yana iteriz. Aksi halde halkın
gozünde itibanmızı yitirir, sonım-
lu dunıma düşeriz" diye açıkladı.
Kendisine şunu sorduk:
'Fakat düne kadar ne olursa ol-
mistir."
İ s t a n b u l a r a Ç a ö r
Beyoğlu "Beyoğlu
M
oluyor!
Sosyal Demokrat yönetimimiz îstiklâl Caddesif
nde,geçmişin
rüya Beyoğlu'sunu yeniden canlandırıyor.
Gelin, îstiklâl Caddesi'nde,tramvay ve yaya yolu temelini
birlikte atalım...
Gelin yılların özlemini hepbirlikte gerçekleştirelim!
P r o f . D r . NURETTÎN SÖZEN
istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
^umuyü^rBeu^esi Tarih:29Mart 1990 Perşembe
HazırBelonElemardarıSanTic.AŞ. lOretl iGalataSat'üS LİSCSl OlUİ Sddt .' I0.00
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR
BELEDİYE BAŞKANLIĞI
lanus.nda aynca, Dogu Avrupa'-
s u n TOnBn
Ç»ğnsına uymay^ca-
daki gelişmeleri ve milli güvenli- 8 ı m a
- fağınrsa gitmeyeceginizi
«mizle yakından ilgili diğer ulus- soyluyordunuz?"
lararası olaylan da deceriendir- Demirel, Ayn bir mesele. Ya-
ni savaş çıkacak, savaşı konuşma-
yacak mıyız? Türkiye parçalaıu-
yor. Protokol bir yana. Öncelikli
sorun bu. Oturdugu yerde başka
bir kişi yok ki!"
Soru: "Sayın tnönü de hemen
bemen aynı şeyleri söyluyor. Aca-
ba bu sabah bir konuşma mı yap-
tınız tnonü ile?"
Demirel: "Hayır, görüşmedik.
Ne yapılacak? Kan dökülürken,
kızılcık şunıbu mu içtik diyeceğiz.
Çok önemli ülke sorunlan oldu-
ğunda, protokol fibuı bir yana bı-
rakıhr."
Soru: "Bu zikzaklı poütikayı
halka nasıl anlatacaksınız? Halk,
beş ay önce söyledikleri ve gör-
dükleriyle bugun terse düşüyoriar
demeyecek rai sizin için?"
Demirel: "Demez, halkımu ak-
sini yapsaydık bizi kınardı. Biz,
halka bu gerçeği anlatınz."
Soru: "Biraz zor görünüyor
ama?"
Demirel: "Anlaünz. Anlar hal-
kımız. Türkiye parçalanırken pro-
tokohı duşunemeyiz. Terör gibi bir
konn istisnai bir konu."
Böylece, iç siyasette yepyeni bir
döneme giriliyordu. TÖ'ye karşı
"ulusal sorunlarda" takmılan beş
aylık kesin tavırlar rafa kaldmlı-
yordu. Oysa terör, Güneydoğu'da-
ki PKK hareketi beş ay öncderi de
vardı, yaşanıyordu. Bugün kimbi-
lir hangi kulis gelgitleriyle veya
hangi baska nedenlerle muhalefet-
te görülen siyaset değişikliği baş-
lamıştı, elbette şimdilik bilinmi-
yordu.
Dün Milli Güvenlik Kurulu top-
landı. TÖ'nün muhalefet liderle-
rini Çankaya'ya cağıracağını veya
böyle bir düşünceye ulaştığını gos-
teren bilgi alınamadı. .
tç siyaset, bu kez muhalefetin
içine düştüğü açmazla yeni bir
ufuk kazanıyordu.