Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZMUJPORTAJ 27 MART 1990
I S I L Ö Z G E N T ÜE V L I L I K R A P O R U
Aşkının peşinden giden Deli Bekir, sevgilisini, karısını, çocuklarını ve evini nasıl kaybetti?
Ne Bekir'ler akıllı, ne Safiye'ler saf— 3 —
Bir pazar günu, İstanbul'un ge-
cekondu semtlerinde dolaşın,
adım başj bir kahveye rastlarsımz.
Kahveler tıklırn tıklım doludur, si-
gara dumanından göz gozü gör-
mez. Bu kahvelerden bırine girdi-
ğinizde, cümle gozlenn, biraz hay-
ret, biraz şaşkınlık, biraz da alay-
la size doğru dönduğunü görürsü-
nüz.
Hiç bozuntuya vermeden bir
masaya yerleşir, teybinizi çıkarır
ve yanınızdaki fotoğrafçı dostu-
nuz sayesinde de biraz rahatlarsa-
nız, sorularınıza bir yanıt bulabi-
lirsiniz.
Hemen her kahvenin bir aşk ya
da evlılik vurgunu vardır. Herkes
onun hikâyesini bilir ve top hemen
ona atılır.
ceğim degideceğim." Eli ayağı ke-
silraiş Mehmet'in, ne yapacağını
bilememiş. Alttan almış, kızı ne
kadar çok sevdiğini söylemiş, aş-
kından soz etrruş, ama kızın yanıtı
çok sert olmuş, "Ben sana âsık de-
ğilim. git başımdan!"
Mehmet, çaresiz ertesi gü/ı kızj
baba evine tekrar getirmiş. Neyse
kız tarafı işi pek uzatmamış, mah-
kemeye filan düşmemişler, ama
Mehmet'te o gunden sonra bir yı-
kım. İçinde derin bir yara açılmış.
Bir kız, bir kadın onu nasıl iste-
mez? Dellenmiş, Mehmet'i yatır-
lara, hocalara götürmüşler boşu-
na, Mehmet kıza takmış aklını,
evlenmemiş, kızın e\lenmesini iz-
lemiş, başka bir şehre gelın gitme-
sini. tntıhar bile etmış, kurtarmış-
lar. Mehmet'in bir gun bıle aklı-
de rakı sofrası kurulsun, hanımı
da geçsin karşısına, bir iki kadeh
yuvarlasın, biraz işve, biraz cilve
yapsın... Bekir'in söylediği şarkı-
lara, içli turkülere eşlik etsin.
Nerede... Bekir biraz ileri gitse
karısından buz gibi bir yanıt:
"Sende hiç giinah korkusu, Al-
lah korkusu yok mu be adam?"
Boşuna, Bekir lanet olsun de-
miş, her gün canı biraz daha sık-
kın, eve gelmeye başlamış. Vazgeç-
miş artık ne işve, ne başka istek-
ler. Kaderine razı bir köşede içki-
sini yudumiamış, bin bir hayal
görmuş o sırada.
Derken, işte tam bu hayalleri
gorduğu günlerde bir düğüne git-
mış ve Safiye'yi orada görmüş, bir
deli Çingene karısı, bir elinde tef,
ağzında cigara her yanı kıpır kı-
biriyle alıp başını gitmiş. Haber
saimış bana, 'Peşime filan diişme-
sin benim, gonliım ondan gecti.
Kendine baskasını bulsun.'
Eh insanoğlu çiğ süt emmiş. Ne
yaparsın şimdi kanyı vurmak var,
ama cezası büyük, üstelik bir fay-
dası da yok... Paşa paşa döndürn
buraya, lakin ev yok, baık yok,
çocuklar yüzüme bakmaz, herkes
'oh olsun!' der, vay benim kade-
rim... Sen yine de bakma o 'oh
olsun' diyenJere, hepsinin gönlün-
de bir Safiye yatar ama Safiye bu-
lamazlar. Bana çok acı çektirdi,
hâlâ da yüretim yanar, ama helaJ
olsun ona. Helal olsun.
Bir kere daha evlenmek mi ha-
şa, karım beni sırtımdan hançer-
ledi, ben tedbirliyim artık"
Kentin kahvelerini terk edip ço-
Bir sabah uyanmışım, bakmışım yanıbaşımdaki yer bomboş.
Safiye beni terk etmiş. Ne yaparsın, şimdi karıyı vurmak
var, ama cezası büyük, üstelik bîr faydası da yok... Paşa
paşa döndük eve, lakin ev yok, bark yok, çocuklar yüzüme
bakmaz, herkes 'oh olsun' der. Sen yine de bakma o 'oh
olsun' diyenlere, hepsinin gönlünde bir Safiye yatar, ama
Safiye bulamazlar. Hâlâ yüreğim yanar, ama helal olsun
ona. Helal olsun.
Gültepe'deki kahvede ortak bir
kız kaçırma harekâtını izlersiniz,
Ümraniye'de bir kahvede yaşadı-
ğı büyük aşk sonucu, beş parasız
kalan birinin yakınmalarını du-
yarsınız. Kim demiş erkekler acı
çekmez diye...
Kız kaçırma harekâtı ve
sonrası
"Büyuk bir kentin tam ortasın-
da, bir gece vakti, kjz tam evine
girerken, haydi hep birlikte..."
Mehmet'in kız kaçırma hikâye-
sini, Çambeli kahvesinde bilmeyen
yok gibi. Kız trikotajda işçi; kız-
la Mehmet'in göz göze gelmişliği,
el ele tutuşmuşluğu yok; olsun
Mehmet kıza âşık. Kızın babası da
bu, askerliğini yapmamış, işi mer-
mercilik olan ve kızına deli diva-
ne âşık genç adama pek yüz ver-
memiş. İşte olanlar bu yüzden ol-
muş zaten... Mehmet bunu kendi-
ne yedirememiş, ona nasıl kız ver-
mezler? O gunden sonra plan üs-
tüne plan ve bir gece Mehmet ve
arkadaşlan kjzj kaçırmışlar.
Mehmet âşık ya, kız da mutla-
ka âşık. Mehmet'in o zamana ka-
dar aklına, "Acaba bu kız beni se-
viyor mu?" diye bir soru diişme-
miş. Ne zaman ki kızı Pendik'te-
ki teyzesinin evine getirmiş, kızda
bir ağlama: "Babaımn evine gide-
na, "Bu kızın da beni istememe
hakkı var" düşuncesi gelmemiş.
Mehmet istemiş ya kız da isteye-
cek.
Şimdilerde acısı yüreğinde do-
laşır durur.
Ve siz kahvenin kapısını arala-
yıp içeri girdiğinizde herkes Meh-
met'i gosterir, onun hikâyesi yeter-
lidir. Dığerleri susarlar. Kimileri
evlilik, aşk sorusunu yaşamlan
boyunca bir gun bile sormamışlar-
dır kendı kendilerine...
Evienmişlerdir işte, evde kadın-
ları vardır, çocukları vardır. O ka-
dar.
Aşık olduk, hapı yuttuk
Ya Ümraniye'deki Deli Bekir'e
ne demeli? Onu başından filozof
yapmıştır. Kaynanasının, karısı-
nın, yengelerinin hep biriikte ba-
şına ordüğü çoraptan sonra hiç sa-
kmmadan keyifli keyifli konuşur.
Bir destan kahramanı gibi kendi
hikâyesini anlatır. Kahvedekiler
kimi zaman bir kıskançlık, kimi
zaman bir acunayla içlejini ç«ker-
ler. Ne de olsa Deli Bekir, şu dün-
yada istediği gibi yaşamıştır. Tıp-
kı çok zengin hovardalar gibi.
işi de gucü de vardır Bekir'in.
Topraklan, sonra Ümraniye'de ge-
cekondusu, gul gibi karısı. Bekir
ister ki yorgun argın eve geldiğin-
pır; bakakalmış Bekir ve anında
vurulmuş.
"Cancağızım, güzel kardeşim,
ben o zamanlar fılima bir deiikan-
hyım, o ise en azından kırk beşin-
de, ama gözüm hiçbir şey görmu-
yor, işe gidiyorum onun sesini du-
yuyorum, yürurken hemen yanı-
başımda yürüyor, gece hele gece-
leri koynuma gıriveriyor, bir giri-
veriyor.
Hakkımda olmadık dedikodu-
lar... Karım, kaynanam bana düş-
man, Safiye'nin bana büyü yaptı-
ğını söyiuyorlar. Yaptıysa helal ol-
sun, boyle büyüye helal olsun.
Ben Safiye'nin peşinde dolaşıp
dururken neler neler olmuş. Bü-
tün aile elbirliği yapmışlar, dük-
kânıma el koymuşlar, kanya bir
dava açtırmışlar, adam evı terk etti
diye ve butun malımı mülkümü
elimden alıvermişler. Ben cısçıp-
lak kalmışım ortalıkta. Ama ben-
de ne gam... Ben Safîye'yi bulmu-
şum ya, şöyle geceyarısı karşılıklı
birer türku tutturmuşuz ya, ben
hayal gorruekten çıknjışım ya....
Ne hayali tiUtfisı var be arkadaş
karşımda.
Lakin insanoğlu çok çiğ süt em-
miş. Bir sabah kalkıp bakmışım,
yanıbaşımdaki yer bomboş. Safi-
ye Safiye diye delilere dönmüşüm.
Lakin karı blzi terk etmiş, başka
di duygu sularına sürüklerler. O
duygu sularında kendinizi tanırsı-
nız. Burada düriist olursanız eğer,
çok şey öğrenirsiniz. Ben dıişün-
celerimle yaşadıklarım arasında-
ki derın uçurumu böyle tanıdım
işte. Kendi ikiytızlülüğümü de
kadın-erkek ilişkilerindeki o sado-
mazoşist gelgiti de...
Benim evliliğim iyi bir evlilik
miydi? Eskiden bu sorunun yanı-
tını kolay verirdim. Şimdi yanıt
veremiyorum. Aynı işi yapan iki
insandık, çok genç evlenmiştik ve
bana göre mukemmel bir cinsel
birlikteliğimiz vardı. Evet, vardı,
çok kadın tanıdım ben, bu neden-
le galiba biliyorum. Tenin müthiş
bir buluşmasıydı bizimkisi...
Bütün bunlara rağmen ben ka-
rımı aldatıyordum. Ikimiz de bir-
dayanamadık... Kadınların bu
alandaki hoşgörüsüne hayranlık
duyduğumu itiraf etmeliyim. Ga-
liba onlar ana oldukları için bu
hoşgörüye sahipler, acı çektikleri
muhakkak, ama aldatılma duygu-
sunu aşıyorlar. Bu aşkınlık duy-
gusuna sahip olmak isterdim. Oy-
sa ben her şeyi büyük bir kirlilik
duygusu içinde gdrüyordum, san-
ki bir bataklıkta hep biriikte de-
viniyorduk. Dayanmak istiyor-
dum, onu yitirmek istemiyordum,
ancak yuz>ıllardır süren genlerim-.
deki o erkeklik duygusu beni ra-
hat bırakmıyordu. Onurumun çij-
1
nendiğini hissediyordum.
Dayanamadık, ayrıldık.
Ben kadınları hem tehlikeli hern,
muhteşem buluyorum. Sahip çık-
ma, hoşgörü, bir birlikteliği sonu-
Sonra bir gün karım, başka birini sevdiğini, ilişkisi
olduğunu söyledi. Donup kaldım. Sakin olmaya çalıştım.
Düşüncelerime aykırı davranmamaya çalıştım.
Kendime tanıdığım özgürlüğü ona da tanımam
gerektiğini düşündüm. Fakat bu olmuyor, büyük bir yalan bu.
Biray biledayanamadım, dayanamadık. Dayanmak
istiyordum, ancak yüzyıllardır süren genlerimdeki o erkeklik
duygusu beni rahat bırakmıyordu.
Deli Bekir, bir deslan kahramanı gibi anlatır hikâyesini. kahvede-
kiler içlerini çekerler kıskançlıJJa ya da acımayla. Ne de olsa şu diin-
yada istediği gibi yaşamıştır Bekir; tıpkı zengin hovardaiar gibi.
(Fotograf: Erdoğan Köseoglu)
ğunluk genç aydınların bir iki tek
attıkları barlara girerseniz, önce-
likle kadınlarla erkekleri bir ara-
da görmek hoşunuza gider. Kah-
kahalar, memleket meseleleri us-
tüne yapılan hararetlı tartışmalar
arasında çok erkek ve çok kadın
cümleler duyarsıtuz, yalruzlıklara,
acılara tanık olursunuz. Gene de
müzık, yumuşak ısık, sizi kentin
gece sokaklanndan (özellikle ka-
dınsanız) geçici bir süre için ko-
rur.
Onu bara girdigimue hemen
gördüm, tek başına tezgâha da-
yanmış içkisini içiyordu. Uzaktan
bir süre ona baktım. Pek değişme-
mişti. Yüzünde yetmiş kuşağımn
yaşadığı acıların derin izleri var-
dı. tnancın ardından gelen derin
bir hayal kınklığımn izleri. Arka-
daş ölümlerinın, ihanetlerin, yiti-
rilen dostlukların izleri. Az sonra
dostluğuna güvenerek sorduğum
sorulara da çok dürüst, çok açık
yanıtlar vereceğini biliyordum.
önce ona Deli Bekir'le Safiyei
nin hikâyesini anlattım. Ardından
Deli Bekir'lerin çoğarması için bir-
iikte kadeh kaldırdık, sonra ben
sustum, teybimi açıp usulca ma-
saya koydum.
"Tıpkı Safiye gibi kadtnlar teh-
likeli yaratıklardır. Sizi tahrik
ederler, baştan çıkarırlar ve ken-
birimize saygılı olduğumuz sure-
ce, ikimiz de pohgamiden yanay-
dık, şimdi düşünüyorum bu poli-
gami anlayışı, sadece kendim için
sanırım. Aldatıyordum ve bu çok
zaman anlaşılıyordu. Bütün içten-
liğimize, birbirımıze duygulanmızı
sürekli anlatmamıza rağmen,
onun bu aldatmalardan derin ya-
ralar aJdığını hissetmedim. Belki
de hissetmemek işime geldi. Ken-
dime karşı bu kadar haksızlık et-
memeliyim, her kadınlaolmuyor-
du bu, hani derler ya elektriği tu-
tanlarla. Şimdi bakıyorum çevre-
me, en iyi görduğüm evlilıklerde
bile herkes birbirini aldatıyor. Ev-
lilik kururnu insanın doğasına ay-
kırı. Belki de tek bir insanın malı
olmamak için bütün bunlar; öz-
gür olduğunu kendi kendine ispat-
lamak için. Ya da yapamadığımız
işlerden, gerçekleştiremediğimiz
hayallerden bir kaçış yolu..!'
Düşiincenin bittiği an
"Sonra bir gün karım başka bi-
rini sevdiğini, ıb'şkisi olduğunu
söyledi. Donup kaldım. Sakin ol-
maya çalıştım. Düşüncelerime ay-
kırı davranmamaya çalıştım. Ken-
dime tanıdığım özgürlüğü ona da
tanımam gerektiğini düşündüm.
Fakat bu olmuyor, büyük bir ya-
lan bu. Bir ay bile dayanamadım,
na kadar savunma, kendini yeni-;
leme, sanki yalnız onlara vergi.
Onları kıskandığımı söyleyebili-
rim.
Karımla şimdi iyi dostuz, ama
bu benim için yeterli mi? Onun
için yeterli mi? Bilmiyorum, uzun •
zamandır duygularımı bastırıyo- '
rum, teğet ilişkiler yaşıyorum...
Gerçekte Bekir'in Safiye'ye duydu-
ğu gibi bir aşkın içine duşmek is-
terdirn. Bana zamanı, içinde bu-
lunduğum ilişkileri unutturacak,
ayrı bir zaman boyutuna geçirebi-
lecek bir aşk, bir çeşit delilik bel-
ki. Bu hiçbir zaman olmayaeak.
Her şeyi en katı çizgılerle çiziyo-
rum, çünkü korkuyorum, neden
mi, rezil olmaktan... Ben plastik
kılıçlı bir şövalyeyim, gerçek vt
soylu duygulan asla duymayacak
biri..."
ç«... :
Teybimi kapatıp bardan çıkıyo-
rum. Gece sokakları karanlık, he-
men bir arabaya atlıyorum. Şoföre
mesleğim hakkında uzun uzun
açıklamalarda bulunuyorum. Ge-
ceyarısı eve dönmek kolay değil,
"evlilik, aşk, düşler", bütün bun-
lar bir anda bitiyor. Bir kadın bir
an önce eve gitmeli, evler güven-
celidir!
İtRECİK
Borsanınsorunlarıacîl önlem bekliyor— 3 —
ABDÜRRAHMAN YILDIRIM
Yeni başkan atanması ve yeni binaya geçi-
lecek olması borsada yeni bir dönemin baş-
layacağı beklentisi yarattı. Özelleştirmenin ya-
nında özel sektör şirketleri ve bankaların da
halka açılmaya hazırlanmalan, tahta sistemin-
den bilgisayar sistemine geçilecek olması his-
se senedi piyasasındaki tıkanıklığın çozülmesi
umudunu doğurdu.
Önümüzdeki aylarda özelleştirmede Ana-
dolu'nun her tarafında yaygın hisse senedi sa-
tışına gidilecek olması, bu piyasanın sorun-
lannın bir an önce çozümienmesini gerekli kı-
hyor. Borsa'da yeni bir dönem için yeni bir
bina ve bilgisayar sistemine geçiş zorunlu gö-
rülüyor. Yeni binada hisse sene^erinin tumü-
nü kapsayacak bir saklaraa sisteminin kurul-
ması ve hisselerin fiziki el değiştirmesinin or-
tadan kaldırılması da güvenli bir sermaye pi-
yasası için gerekli bulunuyor. Bu yeni donem-
de bilgisayarla biriikte sistem reformuna gi-
dilmesi, bu piyasanın bel kemiğini oluşturan
aracı uyelerin büro donanımı ve personel yö-
nünden kendilerini takviyeetmesi, Anadolu'-
ya da hizmet verir hale gelmeleri gerekli go-
rülüyor. Mevzuattaki noksanlıkların tamam-
lanması, SPK, borsa aracı üyeler ve müşterı-
ler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi, taraf-
ların görev, hak ve yetkilerinin tam olarak be-
lirlenmesi, yatırımaların korunması da sağlıklı
bir piyasa için zorunlu görulüyor. SPK, Toplu
Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi ile borsa ve
aracı uyelerin temsilcilerinin de bulunacağı,
sorunlara sahip çıkacak, öneri getirerek ger-
çekleşmesini sağlayacak bir "kurul" oluştu-
rulması da oneriliyor.
Bu piyasada yeni bir dönemin başlatılması
için uzmanlardan, aracı üyelerden ve yatırım-
cılardan deriediğimiz bilgilere göre getirilen
öneriler şöyle:
* Borsa binası: Bilgisayarlı sisteme gecilme-
si, saklama hizmetinin yaygın olarak verilme-
si, aracı üyelere yeterli burolann tahsis edil-
mesi, ancak yeterli bir bina ile mümkun go-
rüluyor. Bunun için de henuz soz kesme aşa-
masında bulunan Noramın bınasına veya bir
başka binaya geçilmesi gerekli görulüyor.
• Saklama hizmeti: Saklama sisteminin tüm
hisseleri kapsayacak şekildegenişletilmesi ve
yeni bina içinde yer alması, piyasada hissele-
rin fiaki el değiştirmesini ortadan kaldıracak.
Bu da başta sahte hisse senedi basımım, ça-
lıntı veya kuponu eksik hisse satımını önle-
yecek. Saklama hizmetinin tam olarak veril-
mesiyle hisselerin el değışimınde satın alan ve-
ya satan muşteriye sadece makbuz verilmesi
hem işlemleri hızlandıracak ve kolayla>tıra-
cak hem de alım satımın emniyetinı arttıra-
cak. Ayrıca bu sisteme geçerken, hisselerin
kimler tarafından alındığı da kolaylıkla izle-
nebilecek. Boylelikle piyasada önemlı sorun-
lardan biri olan hiişelerin hamiline olması ûa
bir olçude çozümlenecek. -\da >azılı hıssc u\-
gulamasıyla şirketler yeni ortaklarını bıl(xck.
sirket ele geçırmelerıne karşı hazırlıklı olabı-
lecekler ve bu yonuyle şirkeılerin halka açık-
lık oranlarınm büyümesi teşvik edilecek.
• Sahte Çukurova Elektrik hisseleri: Sak-
lama hizmeti yetersizken meydana gelen ve
Borsa Takas Merkezi'nden de geçen sahte his-
selerden alan yatınmcılann mağduriyetlerinin
önlenmesi piyasaya güven açısından zorurüu
görulüyor. Bunun için getirilen çözüm öne-
rilerı arasında borsa aracı üyelerinin oluştu-
racaklan bir fonla sahte senetlerin karşılan-
ması ya da SPK bunyesinde bulunun Menkul
Kıvmet Tanzim Fonu'ndan karşılanması bu-
lunuyor. Bu konuda 52 aracı üyenin ortak im-
zalı resmi başvurulan SPK'ya iİetümiş durum-
da.
• Bilgisayara geçilmesi: Hazırlıklan sürdü-
cılığıyla hizmet verme olanağı bulacaklar.
• Mevzuatta reform: Meclis'e sunulan Ser-
maye Piyasası Kanunu değişikliğinin yasalaş-
ması yarunda, özellikle SPK, borsa, aracı üye-
ler ve müsteriler arasındaki ilişkilerin tam ola-
rak tanımlanması, görev, hak ve sorumluluk-
larının belirlenmesi, muşterilerin bankerlere
karşı korunmasının sağlanması da güvenli ve
sağlıklı bir piyasa için zorunlu bulunuyor.
• Sokak borsası ortadan kaldınlsın: Büyuk
ölçude aracı uyelerin, müşterilere yeterli hiz-
met verememesinden ve beh'rli bir miktann al-
tında parası olan müşterileri kabul etmeme-
sinden kaynaklanajı borsa dışı işlemlerin
(ayaklı borsa) denetime ahnması için yeni bir
kul kıymet yatırım fonları gibi kurumsal ya-
tınmcılann borsaya çekilmesi gerekli görulü-
yor. Bunun için menkul kıymet yatırım fon-
ları içine daha yüksek oranda hisse senedi ko-
nulmasını sağlamak uzere teşviklerin getiril-
mesi beklerüyor. Meclis'e sunulan Sermaye
Piyasası Kanun Tasarısı'nda bunun yer aldı-
ğı dikkat çekiyor ve tasanrun bir an önce ya-
salasması isteniyor. Bu kurumsal yatınmcı-
lann piyasa düzenleyiciliği yanında, özelleş-
tirme programını ytlriiten Toplu Konut ve Ka-
mu Ortaklığı Idaresi'nin (TKKOİ) de etkin bir
market makerlik yapabümesi için bu işte kul-
lanacağı kaynağın arttınlması oneriliyor.
TKKO^nin borsadaki hisse satışlarında elde
sarı değişikb'ğiyle yasaklanmasına ve ceza ge-
tirilmesine karşılık, bunun uygulanmaya yan-
sıtılabilmesi için hisselerin ada yazılı olması-
nın zorunluluğuna işaret ediliyor. Bunun için
saklama hizmetinin tüm hisseleri kapsaması
ve hisselerin fiziki el değiştirmesinin ortadan
kaldırılması gerekiyor.
• Sigorta: Borsa işlemlerini, takas odasını
ve saklama sistemini de içine alan bir sigorıa
sisteminin getirilmesinin hisse senedine yatı-
rımda güvenlik açısından bir zorunluluk ol-
duğu vurgularuyor. Bu konuda sigorta şirket-
lerine de görev düşüyor. Son sahtecilik ola-
yından sonra bazj sigorta şirketleri, borsa iş-
lemlerini ve takas işlemlerini sigorta etmek
İşlemlerin daha rahat ve
yaygın yapılması. yabancılara
da hizmet verilebilmesi için
seans ve teslim süresinin
uzatılması isteniyor.
Sokak borsasının ortadan
kalkması için aracı uyelerin
borsa seansı dışında, belli
kurallar dahilinde işlem
yapabümesi oneriliyor.
Şirket içinden bilgi
sızdıranlann borsada ticaret
yapmasının yasaklanması ve
bunun takibi için hisselerin
nama yazılı olması gerekiyor
Yeni binaya geçilmediği
takdirde ne bilgisayar
sisteminin gerçekleşmesi ne de
aracı uyelerin müşterilerine
yeterli hizmet vermesimümkün.
rulen ve yeni bina ile biriikte planlanan bilgi-
sayarlı işlemlere geçmek de piyasada buyuk
bir çoğunluk tarafından isteniyor. Bu siste-
me geçümesiyle biriikte aracı üyeler bilgisa-
yarla direkt borsavd bağlanacaklar, alım sa-
tım emirlenni bilgisayarla \erebilecekler. Ara-
cı uvelerin buroiarını genişletmeleri vc bilgi-
sayara yatırım yapmalarıyla da müşteriler
borsa işlem salonuna girme gereğini duyma-
dan islcmleri aıımda i/leme *c alım saıım yap-
mj oijndğına kavusacaklar. Bu. mu^terilorı
ile aracı uveler arasındaki anla>ma/lıVlan da
buyuk olv-udcco7unıle\/scek. Bi!gisa>arlâ bır-
likıc aracı uveier, ozellıklt mekanıze olan ban-
kalar, Anadolu yatırımcılanna >ubeleri ara-
düzenleme yapılması \e aracı uyelere borsa
seansı dışında işlem yapma yetkisi tanjnması
isteniyor. Bu isteğı olumlu karşılayan SPK da
bu yönde çalışma yapıyor. Bu çaiışmaya go-
re aracı üyeler borsa kapanış fiyatının yuzde
5 altında veya üstünde satış yapabilecekler ve
bu satışlan sonraki gün borsaya tescil ettire-
cekler. Sokak borsasının ortadan kalmasıyla
biriikte her türlü güvenceden yoksun, sahte,
kuponu eksik, odeme vasaklı, çalıntı hissele-
rin el deği^tırnıesı de onlenmis olacak.
* kurumsal jalırımcılar: Kışisel yatırımcı-
lara dayandığından borsada ağırlıkh olarak
yer alan spekulatörlcrin payının azaltılması
için sigorta fonları, emekli sandıklan ve men-
ettiği gelirlerin hiç değilse bir bölümünün baş-
ka alanlara aktarılmaması vegerektiği zaman
borsadaki alımlarda kullanılması isteniyor.
• Bilgilendirme: Borsa şirketlerinin şeffaf
olması ve bilançolarının üçer aylık dönemler
itibarıyla düzenli olarak açıklanmasının sağ-
lajıması da yatınmcılann kararlannda önemli
rol oynuyor. Bu konuda SPK ve borsanın
yaptırım uygulaması yanında, şirketlerin bir
değerlemeye tabi tutulması için "değerleme
şirketi"nin (rating) kurulması oneriliyor. Hal-
ka ilk kez açılacak şirketlerin de yine değer-
lemeye tabi tutulması gereğine işaret ediliyor.
• Insider trading: Yaygın olarak kullanılan
içeriden bilgilenenkrin ticareti, Meclis'teki ta-
için teklif vermiş bulunuyorlar.
• Seans ve teslim siiresi: İşlemlerin daha ra-
hat ve yaygın olarak yapılması, yabancılara
da hizmet verilebilmesi için seans süresinin ve
teslim süresinin uzatılması oneriliyor. Uzun
seans boyunca muşterilerin en çok yakındık-
ları konulardaıı biri olan alım satım emirlc-
rini borsa işlemcisine daha rahat ulaştırma
olanağına kavuşacaklar.
• Halka açıklık oranı: Borsadaki arz sorıı-
nunun çdzümu yönünde şirkeılcrin halka
açıklıkoranınınyuzdeI3-l5'teııyuzdc4Ü'lara
doğru çıkanılmaMİsienıvpr.
BİTİI
DPT ESKİ MÜSTEŞARI
Y1LDIR1M AKTÜRK:
Gelişmiş
borsa
enflasyonu
frenler
İyi çalışan bir sermaye
piyasasının şirketler için en
ucuz finansman yolu
olduğunu vurgulayan Aktürk,
özel sektorün halka açıklık
oranlarınm piyasanın
tıkanıklığını giderecek şekilde
yüzde 40'ın üzerine
çıkarılması gerektiğine işaret
etti.
Hisse senedi piyasasını yakından izleyen
DPT eski müstesarldrından TÜSİAD Yöne-
tim Kurulu üyesi Yıldınm Aktürk, bu piya-
sanın kendisine çeki düzen verebilmesi ve •
yeni bir tıkanıklığı yaşamaması için sürekli '
olacak şekilde bir "teknik istişare kurulu"
oluşturulmasını önerdi. Aktürk bu kurula,
piyasanın en büyük güçleri ve yönlendirici-
ieri olan Sermaye Piyasası Kurulu'nun, Top- '
lu Konut ve Kamu Ortaklığı Idaresi'nin,
Borsa"nm ve aracı uyelerin temsilcı verme-
sini istedî. Piyasanın tum taraflannın yer ala-
cağı bu kurulda sonınların tartışılacağım ve
çözümlerin üretileceğini bildiren Yıldınm
Aktürk, "Böyle bir kurum tıpkı Bankalar
Biıiiği gibi bir istişare organı olabilir, sorun-
lara sahip çıkabilir ve piyasanın dağınıkb-
gını giderebilir" dedi.
İyi çalışan bir sermaye piyasasının şirket-
ler için en ucuz finansman yolu olduğunu
vurgulayan Yıldınm Aktürk, piyasanın tıka-
nıklığını giderecek şekilde özel sektör şirket-
lerinin halka açıklık oranlarınm yüzde 40'ın
üzerine çıkarılması gerektiğine işaret etti. Ge-
lişmiş bir borsanın ekonominin kalbi olaca-
ğını, piyasadaki fazla parayı emeceğiru,
piyasanın paraya ihtiyacı olması halinde bu-
nu geri vereceğini anlatan Aktürk şöyle ko-
nuştu: "Bu >öniiyle Borsa enflasvona da
olumlu katkı yapacak. Aynca özelleştirme-
nin de gerçekleşmesi halinde bu katkısını da-
ha da arltırabilrcek. Aslında enflas) onun da
ilacı bu. Piyasaya fazla para çıklıgında bor-
sa emerse fiyatlara etkisi sınırlı olur. Piya-
sanın yeniden paraya ihti>acı olduğunda
öncelikle borsadan karşılanır. vftmevince
öleki kaynaklar lorlanır. Bu vönuvlc emis-
yonun artmamasına olumlu bir etki yapar."