27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MART 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Thatcher -eriyor >• LONDRA (ANKA) — İngiltere'de Başbakan Margaret Thatcher'ın popülaritesi hızla eriyor. <Son kamuoyu yoklamasına göre secmenlerin yüzde TO'ine yakın bir bölümü, Thatcher'ın görevi bırakmasını istiyor. Dört büyük gazetede yayımlanan kamuoyu yoklaması, ana muhalefet tşçi Partisi Ue iktidardaki Muhafazakâr Parti arasındaki farkın yüzde 28'e çıktığını gosterdi. tngiliz basını, •Thatcher'ın seçimlerden önce istifa etmek zorunda kalacağına inanıyor. Ermeniler yine saldırdı • MOSKOVA (AA) — Azerbaycan'ın dağlık Karabağ bölgesinde Ermenilerin Azerilere düzenlediği yeni bir saldırıda en az bir kişinin ölduğü, dört kişinin de yaralandığı açıkladı. Sovyet televizyonunun haberine göre, Azerbaycanlı yolculan taşryan bir yolcu otobüsü, Mir Beşir köyünden Kdbacar köyüne giderken, dağlık Karabağ özerk bölgesinin Mardakert kasabası yakınlannda silahlı saldınya ugradı. Ermenilerin otomatik silahlarla ateş actıkları otobüsün yolcularmdan biri hayatım kaybederken • dördü de yaralandı. AfOrgütti'nden uyarı • LONDRA (AA) — Uluslararası Af örgütü, Türkiye'de "yargı dışı infazlar" olduğunu öne sürerek buJtanunun - • araşt tarafından | yayımlana Yargı dışı K Örgttt ÜâftB iye: •" adh 15 sayfalık raporda, Türk basını ve mahkemelerdeki açıklamalara dayanılarak birçok olayda sivillerin tutuklanıp yargılanabikcekleri halde "yargı dışı infaz kurbanı" oldukları ileri sürüldü. Raporda, 12 Eylül askeri yönetımi sırasında ve daha sonra sivil hükümetin işbaşına gelmesinden bugüne kadar geçen iki dönemde, güvenlik güçleri ve Güneydoğu Anadolu'da köy koruculan tarafından "yargı dışı öldürüldükleri" iddia edilen kişiler ve olaylar anlatıldı. Uluslararası Af örgütü, söz konusu iddialann çoğunun soruşturulmadığını öne sürerek Türk hükümetinden bu olaylann soruşturulmasını ve sonuçlarının açıklanmasını istedi. Kosova'da istifa • PRİŞTtNE (AA) — Yugoslavya'da, Sırbistan Cumhuriyeti'ne bağlı Kosova Ozerk Bölgesi îçiçleri Bakanı Yusuf Karakuşi dün istifa etti. Kosovalı yetkililer, Karakuşi'nin, Arnavutlar ile Sırplar arasındaki çatışmalar üzerine bölgeye yaklaşık 5 bin Sırp polisinin gönderilmesi ve cumhuriyet yöneticilerinin yctkilerini elinden almasından sonra istifa ettiğini belirttiler. İgviçrede asrm aoygunu • CENEVRE (AA) — Cenevre'de Isviçre Bankalar Birliği'nin şubesine giren silahlı dört kişi, 200 kilo agırlığında dövizi alarak kactı. Cenevre polisi, "asnn soygunu" olarak nitelendirilen olayda, 35 milyon tsvicre Frankı degerinde (25 milyon dolar) dövizi çalan soyguncuların "gerçek profesyonel" olduklaruıın ve eylemlerini ayrıntüı biçimde planladıklanrun sanıldığını bildirdi. Soygunculann, sabah -erken saatlerde girdikleri bankada, iki güvenlik görevlisi ile bir odacı ve bir teknisyeni de etkisiz duruma getirerek tüm güvenlik sistemini durdurduklan belirtildi. ÂTyolu6 çokuzak'Karma Parlamento Komisyonu toplantısı engellerin 'hatırlanmasına*yaradı SEMtH tDtZ ANKARA — Tınnanan terö- riln arka plana ittiği Türkiye-AT Karma Parlamento Komisyonu'- nun (KPK) Antalya'da 23-24 martta yapılan toplantısı, Anka- ra'nın topluluğa uyelik başvuru- su önündeki ciddi engelleri so- mutlaştırdığı gibi bazı önemli so- rulan da beraberinde getirdi. AT Komisyonu'nun Türkiye'nin başvurusuna ilişkin görüşunü içe- ren raporun yayımlanmasından sonra ilk kez bir araya gelen KPK'da bu raporun vardığı so- nuçlar doğal olarak tartışmaların gündemirun ilk maddesini oluş- turdu. Türk tarafı, başta Dışişleri Ba- karu Ali Bozer*in ağzından olmak Uzere bu rapordan duyduğu hayal kırıklığını dile getirerek Türkiye 1 nin uyelik konusunda ATden en azından bir "siyasi irade beytnı" beklediğini tekrar vurguladı. An- cak bu beklentiye rağmen söz ko- nusu "yes.il tşıgın" KPK'dan da çıkuğı söylenemez. Nitekim Türk grubu üvelerin- den SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, toplantı sırasında komis- yonun raporundaki görüşlerin sa- dece kornisyona özgü olmadığını, Avrupa Parlamentosu'nun KPK'da görev yapan üyelerinin de aynı anlayış içinde olduklannı be- ürtiyordu. Baykal'a göre Türkiye sadece bir "teknik idari karar" ile karşı karşıya değildi. Bir "siyasi terciB" ile karşı karşıyaydı. Baykal, ko- misyon raporunda olduğu gibi KPK'da da Türkiye'de demokra- si ve insan haklannda yaşanan so- nınlann ilk planda gündeme ge- tirildiğine işaret ederken bu konu- daki gerekçelerin Türk üyeler ta- rafından "yeter derecede ikna edi- d sayılmadıgıaı" da vurguluyor- du. Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve Türk Gnıbu Başkanı ANAP İs- Unbul MUIetvekili Bülent Akar- calı gibi Baykal da Türk ekono- misinin sorunlarma de|inirken Türkiye'nin bu açıdan AT ile şu aşamada bütünleşmeye hazır ol- madığının açık olduğunu belirti- yor, ama AT Komtsyonu'ndan beklenen karann Türkiye'nin şu anda topluluk ile bütünleşmesine dönük bir karar olmadığını kay- dederek şunları söylüyordu: "Türkiye'nin bekledigi, bir za- mao perspektifi Sonucunda böy- le bir bütünleşmeyi AT'nin kabul ettigine dair temel bir angajman- dı." Matutes'in gerekçeleri AT Komisyonu'nun Akdeniz bölgesinden sorumlu komiseri Abel Matutes ise KPK sırasında Türkiye ile tam uyelik müzakere- lerinin niçin şimdi başlatılamaya- cağını anlatırken şu örnekleri ve- riyordu: 1) AT içinde tanmsal fazlabğın giderilmesi için bu sektör daraltı- lıyor. Bu konuda Türkiye ile bü- yük bir uyumsuzluk ortaya çıkı- yor. Çünkü Türkiye tanrn konu- sundi' yeni atılımların eşiğinde. (Matutes dolaylı yoldan böylece GAP'a işaret ediyordu). 2) AT'de çelik sektörü de daral- tıbyor. lşçilerin çelik endüstrisini bırakmalan için kendilerine teşvik niteliğinde sübvansiyonlar verili- yor. KPK'dan çıkan en önemli so- nuçlardan biri ve Türk üyelerini AT kanadının iyiniyetinden kuş- ku duymasına neden olan başlı- ca konu Kıbrıs 'engeliydi! KPK'da "Ük kez ka&İM AT Ba- kanlar Koneyi Başkanı" sıfatıy- la bulunan dönem başkanı trlan- da'run topluluk ile ilişküerden so- rumlu bakanı Maire Geoghegan- Ouinn'in açıhş oturumunda, "ilk nefeste" bu konuyu gündeme ge- tirmesi Türk üyeleri arasında de- rin bir hoşnuLsuzluk yarattı. Atina ile 'Meriç krizi'Yunanistan hükümeti, Türkiye ile smır oluşturan Meriç nehrindeki bir adacığın Türkiye tarafından 4 gün süreyle işgal edildiğini öne sürerek diplomatik girişimde bulundu. STELYO BERJBERAKtS ATtNA — Türk-Yunan ilişkile- rindeki anlaşmazlık zincirine şim- di de Meriç nehri eklendi. Yunanistan hükümeti, önceki gün yapuğı bir açıklama ile Tür- kiye ile Yunanistan arasında sınır oluşturan Meriç nehri için Tür- kiye'nin bir dizi "yeni uhriklerte" bulundujunu öne sürdü. Açıkla- raaya göre sınır bölgesindeki Türk askerleri Meriç nehrinin ortasın- da bulunan bir adacığı dört gün süreyle "Işgml" etmiş bulunuyor- lar. Türk topraklanyla adacık ara- sında kalan kıyının kuru çahlaı- la doldurulduğunu ve adacığın "Tttrk lopragr olarak gösterildi- ğini iddia eden Yunan hükürneti, bu konuda dün Yunanistan'ın An- kara Büyükelçisi Dimitris Macris tarafından Dışişleri BakanlığYna bir protesto notası verdi. Oysa aynı açıklamada söz ko- nusu dunımun incelenmesi ama- cıyla Türk ve Yunan askeri uz- manlannın önümüzdekı çarşam- ba günü Meriç sınınnda bir görüş- me yapacaklan da bildiriliyor. Yu- nanistan, bu konuda Türkiye'nin söz konusu Meriç deltası için irn- zalanan 1970 anlaşmasını ihlal et- tiğini öne sürüyor. Nisan ayırun ilk haftasmda ya- püacak olan genel seçimlere hazır- İanan siyasi partilerin en iddialı durumundaki Yeni Demokrasi Partisi'nih (YDP) lideri Konstaa- tin Miçolakis ise Türk-Yunan iliş- kilerini seçim malzemesi olarak kuUanmaya başladı. Miçotakis, önceki gün Sakız ve Limni adala- nnda yaptığı seçim konuşmalann- da Türkiye'ye bir dizi uyanda bu- lundu. Türkiye'nin, Ban Trakya'da ya- şayan Müslüman Türk azınlığı arasındaki "bagımsu" adaylan açıkça desteklemekle Yunanistan- m iç işlerine karıştığmı söyledi. Miçotakis, söz konusu bağımsız listelerin "otooomluk" izlenimini doğurdufunu öne surerken, "E^er Türkiye bu tutumunu surduriirse Bab Trakya'daki azınlık buynk za- FACtAMN tZLERt DERİN — Bronx semtiadeki "Mutlu Ülke" kulübiinde bayadannı kaybedenlerin yakınlan gün boyu enkaz halin- deld binanın önbnden aynlmadılar. (Fotograf: AP) Kundakçı yakalandıNew York'ta 87 kurban alanyangının sorumlusu Kübalı göçmen JVJLIO GONZALES — İnti- kam ugruna knndakladığı iddia ediliyor. Dış Haberler Senisi — Ameri- ka Birleşık Devletleri'nin New York kentinde önceki gün meyda- na gelen ve 87 kişinin ölümüyle sonuçlanan dans kulübü yangımy- la ilgili olarak bir kişinin tutuk- landığı bildirildi. Julio Gonzales (36) adh Kübalı bir göçmen oldu- ğu kaydedilen kişinin kulübü bir "intikam" amacıyla kundakladı- ğı belirtiliyor. New York'un Bronx senitinde yaşanan ve 87 kişinin yanarak can verdiğı faciayla ilgili olarak tutuk- lanan Julio Gonzales'in, dans ku- lübünün gişe görevlisi bir genç kı- zın eski erkek arkadaşı olduğu kaydediliyor. New York Polis Müdürü Lee P. Brown, Julio Gonzales adındaki Kübalırun suçunu itiraf ettiğini belirterek sinir krizleri geçiren sa- nığın karakolda sürekli doktor gözetiminde tutulduğunu söyledi. Bir itfaiye yetkilisi "Ölümler, yanmaktan çok dumandan zehir- lenrne sonucunda olmuş. Barda- ki taburelerinden bile kıpırdaya- mamışlar. EUerindeki içki kadeh- ieri dahi duruyordu. tçerisi kor- kunç bir mumya mttzesi gibiydi" dedi. Yetkili, "Happy Land" (Mutlu Ülke) adh iki katlı kulüpte öletı- lerden 26'sımn kadın olduğunu açıkladı. New York'un Bronx semtinde- ki kulübün geçen yıl "yangın teh- likesi" nedeniyle kapaulmasının hükme bağlandığı ve içki ruhsatı olmadığı halde çalışmasını kaçak olarak sürdürdüğu kaydedildi. Kulübün sahibi Oia Colon'un olay gecesi mide ağrısı nedeniyle hastaneye başvurduğu ve dolayı- sıyla yangın sırasında kulüpte ol- madığı sanılıyor. Bir polis yetkilisi, "ÇeşiÜi ya- nıklaria kartulan dört kişi arasın- da yer alan Elena Colon, ceset fo- toğraflan arasında eşini belirleye- medi. Kulüp sahibinin kurtuldu- gu ve saklandıgı kuşkusu uyandı" dedi. Garip bir rastlantı sonucu ola- rak New York'ta 79 yıl önce aynı gün bir baska büyük yangın ol- muş ve 146 kişi olrnüştü. rar görecektir" tehdidinde bulun- du. Kıbns sorununun çıkmaza gir- mesinden ötürü Rauf Denktaş'ın tutumunu kınayan Miçotakis, bu konuda da Turkiye'yi suçladı ve "Eger Türkiye ATye girnek isti- yor» Medijj siyasrtini gözden ge- çinncsi gerddyor. BU Türkiye'nia ATye girmesini arzn ediyor ve V«- nanistan'ın bir AT nyesi oldaju- nn bir kez dah» aBimsaUyornz" ifadesini kullandı. öte yandan, 8 nisan günü ya- pılacak genel seçimlerde de hiçbir partinin tek başına iktidara gele- memesi durumunda "n« otecafı" konusunda çeşitli senaryolar ya- yılmaya başladı. Bunlardan biri- ni önceki gün dile getiren Yuna- nistan'ın geçici Başbakanı Xeno- foodas Zolotas, "bu dnnında YDP ile PASOK'un ortak bir M- kümet knrmasiBin en iyi çözim şekli olacagına" dikkati çekti. 85 yaşındaki Zolotas, söz konusu or- tak hükümette ise Miçotakis ile Andreas Papandreu'nun "rotms- yon nsulü" başbakanlık görevle- rini ttstlenmeleri gerektiğini soz- lerine ekledi. Son yapılan nabız yoklamalan- na göre partilerin hiçbiri bu seçim- lerde de yeterince oy sağlayama- yacak ve parüler arasında yeniden •'müzmkereJer" başlayacak. NATO 'Alçak uçuş üssir üstümüze kalıyor YASEMİN ÇONGAR BRÜKSEL — NATO'ya ait jet- lerin alçak uçuş yapacağı eğitim üssünün kendi topraklarında ku- rulması için istekli olan Kanada, üssün çevreye vereceği zarar nede- niyle bu konudaki karanndan vazgeçebileceğini bildirdi. Bu du- rumda, ittifakın Avrupa Grubu1 na (Eurogroup) ait alçak uçuş eği- tim üssü projesinin tek taliplisi olarak Türkiye kalacak. Kanada- nın üsten vazgeçtiğinı önümüzde- ki aylarda, NATO'nun Brüksei'de- ki merkezine resmi bir raporla bil- dirmesi bekleniyor. NATO'nun Brüksel'deki merke- zinde görevli Kanadalı diplomat- lara göre alçak uçuş eğitim üssü konusundaki karann ittifakın güz dönemi toplantısına ertelenmesi- ne neden olan çevre araştırması- nın büyük bölümü tamamlandı. Kanada'nın flora (bitki örtüsü) ve fauna (hayvan varlığı) bakımm- dan en zengin bölgelerinden olan Goose Bay'de (Kadar Körfezi) ya- pılan bu araştırma alçak uçuş eği- tim üssünün burada kurulması halinde ekolojik dengevi sarsabi- leceğini ortaya koyuyor. NATO jeüerinin Konya'daki mevcut askeri üs çevresinde alçak eğitim uçuşu yapmalanrun ekolo- jik dengeye olası zararlan şöyie sı- ralaruyor: — Bolgedeki yaban kan, turna, flamingo gibi büyük gövdeli knş- lann sazlık alanlarda mcvsimlik konaklamalan sona erebilecek, — Türkiye'nin en büyiik dogal tuz kaynağı olan Tuz Gölü, ank jet vakıtı nedeniyle kimyasal kir- lenmeye ugrayabilecek, — Tarıtn Orman ve Köjişleri Bakanhgı'aa ait j'aban kovuna re- zerv sahası, alçak uçuş yapacak jetkrin güniltusu nedeniyte dağı- blacak, — Yörede son on yılda alınan önlemkıie zoriukla engeHenen çölleşmenin yeniden başlama teh- likesi ortaya çıkacak. Rusya federasyonu seçimlerinde Yeltsin yenilgiye ugradı Komünist Partfnin basarısıMOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği'ni oluşturan 15 cumhuriye- tin en büyüğü olan Rusya Fede- rasyonu'nda 4 ve 18 martta iki tur- da yapılan parlamento seçimlerin- de, Boris Yeltsin önderliğindeki muhalefet gruplanrun sandalyeie- rin ancak dörtte birini elde ede- bildikleri açıklandı. Rusya Federasyonu Devlet Baş- kanı Vit*ly Vorotnikov, Sovyet Komünist Partisi'nin yayın orga- ru Pravda'ya verdiği demeçte, baş- ta "Demokrsrik Rus>a Bloko" ol- mak üzere çeşitli muhalefet grup- lanrun secimlerde Rusya Federas- yonu parlamentosundaki sandal- yelerin yüzde 23'ünü kazandıkla- rını bildirdi. Vorotnikov, Komünist Parti'nin kazandığı sandalyelerin oranının yüzde 49 olduğunu, bunun dışm- daki sandalyelerin de işçiler ve köylüler dahil bağımsız adaylar tarafından paylaşıldığını belirtti. Bu görevi halen elinde tutan Vi- taly Vorotnikov, seçimde Komü- nist Parti'nin önemli bir başan gösterdiğmi ve yerel Sovyetler için yapılanlar dahil, tüm secimlerde kazanan adaylar arasındaki Ko- münist Parti adaylannın oranının yüzde 86'ya yükseldiğini söyledi. Ancak siyasi gözlemciler, muha- lefet gruplarımn platformlarıyla kampanya yürüterek seçimi kaza- nan bazı adaylann "nomioal olarak" Komünist Parti üyesi ol- duklarının da unutulmaması ge- rektığini belirtiyorlar. öte yan- dan, Gorbaçov'un reform progra- mının önemli bir parçasım oluş- turan Rusya Federasyonu'nun "yeniden yapıtandınlması" süre- cinde de bir adım daha atılarak, bu cumhuriyetin bağımsız sendi- ka konfederasyonu kuruldu. Geçen hafta çalışmalanna baş- layan kuruluş kongresinin sonun- da yayımlanan bildiride, Rusya Federasyonu Sendikalar Bırligi- nin, bu cumhuriyetin 'egemenlik ve ekonomik bağımsızlığım' güç- lendirmek için çaba harcayacağı ilan edildi. DUNY4DA BUGUN AUSIRMEN Yeni Dönemin Yıldızları... BUDAPEŞTE — Macar seçrmlerinin en ilginç propaganda afiş- lerinde hep sosyalizmin, komünizmin ya da Sovyetler'in iğne- lendiğini görebiliyorsunuz. Yani bir anlamda kampanya "anti- komünist" ve "anti-Sovyet". Örneğin MDF'nin iki afişi de çok il- ginç. Birincisinde arkadan görülen bir ensesi kalına Rusça ola- rak "güle güle yoldaş" deniyor. Ötekisinde ise bir çöp tenekesi- ne atılmış ıvır-zıvır arasında, Kim-il Sun'un ve Mao'nun kitabı, Stalin'in büstü görülüyor Çöp kutusunun yanında bir süpürge durrnaktadır ve yerde ise Lenin'in resmi görülür. Belli ki o da sû- pürülecekler arasına kattlacaktır. Şu iki afişten yola çıkarak, MDF'y' tanımlamak belkı bir ölçü- de olanaklı, ama onları önceki günkü ilk turda geride bıraktıkla- rı öbür partilerden tümüyle ayıran veya diğer kuruluşlara yakın- laştıran özellikleri belirtmek olanaksız. Çünkü biraz önce degin- digim gibi, afişler çogu partilere ortak olan özellikleri vurgulu- yor istemeden de olsa... Seçimlerin yıldızı Demokratik Forum'un (MDF) kendisini it- nımlaması ise gayet yahn: "Orta sağ". "Evet" diyorlar MDF'liter, "Biz orta sağız " Bir zamanlar Avrupa'nın birçok ülkesinde ken- disıne sağ demekten bile çekinen sağcıların bolluğunu anım- sayınca bu tutuma şaşırmamak olanaksız. Üstelik orta sağ MDF, kendisinden daha sol olrna ıddiasındakı bazı partılere oranla da- ha az yabanıl. Örneğin, Hür De'mokratların tersine, MDF'nin kur- mayları, özelleştirmenin hiç vakit yitirmeden birden yapılmasın- dan yana değiiler. Onlar, özelleştirmenin ülkede halkın da katı- lacağı bir takvim içinde, yabancıların Macar endüstrısindeki pay- larının yüzde 25'i geçmemesine özen gösterılerek gerçekteşti- rilmesini istiyorlar Yapısı gereği MDF, ptyasa ekonomisinden yana. "Ama" diyor- lar, "Yabanıl lıberalızm değil savunduğumuz. Aynı zamanda or- ta ve ait sınıfın ekonomik durumunu da kollamalıyız ve sosyal gerekleri göz önünde bulundurmaltyız". Üretim araçlarının, büyük sanayj kuruluşlannın yüzde 90'ının mülkiyetinin şu anda devletin elinde olmasına karşın MDF, bu- nun orta vadede değişmesini amaçlıyor. Partinin sözcüsüyie yap- ttğım soyleşide aynı nokta üzerinde duruyoruz. — Ülkenizde büyük tesisleri alacak güçlü sermaye olmadığı- na göre özellestirmeleri nasıl yapacaksınız? — "Bu alanda" diyor MDF sözcüsü, "Önce en kolayından öf- neğin küçük turizm işletmelerinden, pansiyonlardan başlayaca- ğız Beş attı yılda da devlet mülkiyetıni yüzde 30'a ındıreceğiz. Açıklama güzel, ama ne yazık ki inandırıcı değil. Beş altı yıl- da bir sermaye sınıfı yaratıp, boylesine kapsamlı bir özelleştir- menin nasıl gerçekleştirileceğini anlamak kolay olmuyor. MDF'nin toprak mülkıyeti ile ilgili görüşleri de ilginç. Her şey- den önce, topraktaki devlet mülkiyetinı zaman içinde tümden or- tadan kaldırıp toprağı işleyene vermeyi öngörüyor bu politika. Ama kooperatiflerın mülkıyetindeki toprakların geleceğini karar- laştırma yetkısini üyelere bırakıyor. Bu tutumu anlamak güç de- ğil. Gerçekten, Macaristan'ın bazı bölgelerınde. kımı koopera- tiflerde, başanlının da ötesinde, parlak sonuçlar elde edilmiş. Şimdi bu gerçeğı tümden görmezlikten gelmek, gelecekte bü- yük şımşekleri üzerine çekmek demektır. işte MDF'yı bu konu- da ılımlı olmaya iten de bu. MDF'nin en ilginç yanlarından biri de kendi kendini yonetme ilkesi. MDF önderleri, Sovyet modeli sisteminin halkı kendi yaz- gısına yabancılaştırdığını ileri sürmekte ve bu konuda hemen köktenci önlemler alınması gerektiğini söylemektedir. Bu öntem- ler ilk ağızda 1990da yapılacak yerel seçımlerı de ıçeriyor. Bir kez toplumların yerel yönetim aşamasında kendi kendılerinı yö- netmeleri ilkesi iyice yerleştikten sonra "Avrupa yerel özerklik anlaşması imzalanması" da istenecek. Yerel yönetimlere geniş özerklik vererek demokrasiyi büyük toplulukların daha da günlük yaşamına yaymayı öngören bu po- litikanın bir amacı da insanlık için büyük tehlıke oluşturan çevre sorunlanyia daha gerçekçı, etkili bir biçimde uğraşabilmek. Çün- kü çevre sorununda Yeşıllerden esinlenmiş görunen MDF'ye gö- re bu konu ancak yerel güçlerin etkin katkısıyla çözülebilir. Dış politikada ise tüm anti-Sovyetizmine karşın MDF, Maca- ristan'ın Varşova Paktı üyelığinin kısa erimde bir gerçek olarak kabul edılmesi gerektiğini söylemekte ve yansızlığı uzun erimli bir politika olarak görmektedir. Sovyet askerlerinin bir an önce Macaristan'dan çekilmelerini de öngören MDF, Avrupa'ya üye- lik konusunda da kararlı ve dirençli. Görünüyor ki Macar gerçeğınin doğurduğu MDF'yi klasik ta- nımlamalardan herhangi birınin ıçıne kolayca yerleştirmek ola- naksız. MDF bir yandan sağcı, bir yandan sosyal adaletçı, bir yandan gerçekçı, bir yandan da popülist. MDF'nin düşünce yapısı belki de karşılıklı etki-tepkı ilişkisi- nin sonucu olarak, içindeki güçler kadar karmaşık. Ama, onla- nn birçok alanda Hür Dernokratlardan daha ılımlı, daha dikkatli ve gerçekçı oldukları açıkça görülüyor. Ama bu gerçekçilik, ülke koşullarını yeterince nesnel değer- lendirip, piyasa ekonomisinin ve özelleştirmeler denen karma- şık sürecin labirentleri içinde rahatlıkla dolaşmalarına yetecek mi? Bu konuda bir yargıya varmak için çok acele etmemek gere- kir gibi geliyor bana. Ama belki de seçimin yeni yıldızı MDF san- dığımız kadar yenik düşmeyecek zamana. Bekleyelim vegöre- lim. Her şeyden önce de ikinci turu ve deneyimsiz güçlerden oluşacak yeni hükümeti bekleyelim. D.ALMANYA Ibrahim Böhme liderlîkten çekildi D.Alman Sosyal Demokrat Parti lideri Böhme, eski rejimin siyasi polisi 'STASI' ile ilişkisi olduğu yolundaki iddialar üzerine parti başkanlığını geçici olarak bıraktı. DOĞU BERÜN (AA) — De- mokratik Almanya Sosval De- mokrat Parti Başkanı Ibrahim Böhme, eski rejimin gizii polisi STASI ile işbirliği yaptığı yolun- daki suçlamalar üzerine parti başkanlığından geçici olarak çe- kildiğini açıkladı. 45 yaşındaki Böhme, Ooğu Berlin'de düzenlediği basın top- lantısmda, suçtamalann "hakstz" olduğunu söyledi ve milletvekili olarak faaliyetlerini de askıya al- dığıru bildirdi. Parti başkanlığından geçici olarak çekilmekle, STASI ile iş- birliği suçlamalannı araştıracak bağımsız komisyonun çalışmala- rıru kolaylaştırmak istediğini be- lirten Böhme, "Hiçbir zaman STASI'yle ne çalıştım ne de bilgi vctdim. Itibanmm tam olarak ia- de edilnesini istiyorum" dedi. Ibrahim Böhme, parti başkan yardımcısı Markus Meckel'i ge- çici olarak kendi görevlerini ye- rine getirmekle görevlendirdiğini ve yeni hükümetin kurulması için diğer partilerle görüşmeleri sür- durmesini istediğini kaydetti. Markus Meckel de Sosyal De- mokrat Parti yönetiminin Böh- me"yi desteklediğini belirterek partisinin "STASI'ııin yöntemle- rini hahrlatan iftira kampanya- sı"ndan duyduğu kızgınlığı dile getirdi ve bu kampanyanın, yeni demokratik parlamentoya "pı- mor atma girişimi olduğunn" söyledi. STASI'nin eski mensuplan ta- rafından Böhme'ye yöneltilen suçlamalar, Federal Almanya'da yayımlanan Der SpiegeTde yer al- mıştı. Demokratik Almanya'da siyasi liderler, bir dizi suçlamaya maruz kalıyor. Hıristiyan Demokrat Bir- lik'in (CDU) başkanı Lothar de Maiziere de STASI ile işbirliği yapmaktan suçlanmış ve bu suç- lamaları reddetmişti. CDU'nun müttefiklerinden olan Demokratik Yenileşme Par- tisi'nin Başkanı VVolfgang Schnur ise STASI'yle işbirliği yaptığım kabul ederek 14 martta istifa et- mişti. (5)TURK KALP VAKFI ağn ve yanma varsa Yokuş ve merdiven çikark«n •Jntar arttyoraa KattMnizl kontrol ettirinu Muay*n«. Teşhis, Tedavi, Kontrol Laboratuvar. R6ntg«n 175 12 44/45 • 146 56 66
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle