27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhurıvct Matbaacıhk \c Ga^etecıhk Turk Anonım Şırketı adına Nadir Nadi 0 Gene! Ya>in Muduru. Hasaa Cemal, Muessese Muduru EmİM Uşaklıgil. Yazı Ijlen Muduru Ofc») Gonensın, 0 Haber Merke?ı Muduru lalçın Baytr. Sayfa Duzenı Yönetmenı Aiı Arar, % Temsıkıler \SKARA. Akmtf Tan. İZVIIR Hikmef Çomlmym. ADA.N4 Çetin \ g « o # u Iç Pobala. CcU H»jİMt ıc O15 Haberfcn flpm Bakl. Ekonomi Ccnga Turiun, I; Sendıka Şokruı KHrt», Kultur C<*U Uster, Eğuım Genca* Şaykn, Haber Aıa$tırma Ismet Berituı, Yun Haberlen Secdel Dogan, Spcr Daju>mam ^bdulkadır ^ucebnan. Dı£ YazıJar. Kemd Çak^un. Ara«luma: Şakia Alpo. Dualnnc HllMMl Ytao 0 koordınator \hmrl KonıKan. 0 Maj Ijier Enl fAM, • Muhasebr Bokol Ykncr • Butçe-Planlanıa Sofi OsmMhejeofttu • Rsklam V v Tocun. • Ek Ifoymıar Idaır Husoin Ounr. # İşfctme: Ömter Çtfk. • Bıigj-lştan Sıil Inal # Pmone) Srvp Bosttncıorfjlu. âawt vr >tf>w/ı Cumhun>w Matbualık \« Gufleahk T.A.Ş. I urK Ocagı Câıl 39' 34134 Is PK 246-lsanM H 512 05 05 £0 hax), üta. 22346 Tax: (!) 526 «0 72 # fiu/Dİor- UfcaiK Zı>3 Gokalp Bl\ lnlulap S. No 19/4, Td. 133 II 41-47, THOL 42344 Fta: (4) 1}3 (X 65 • bmr: H Zıya Bh 1352 S_2/3. Tct 13 12 30, Tdoc 52359 Fu: (51) 19 53 60 # AdM: In6mı Cad 119 i Nc I Kal 1. Td 19 r 52 (4 hal>, THCL 62155, FML (71) 19 37 52 TAKVİM: 27 MART 1990 İmsak: 5.23 Gıineş: 6.50 Öğle: 13.14 tkindi: 16.44 Akşam: 19.30 Yatsı: 20.50 Amasnt'da turizm termikleşecekÇilek, mısır, fındık üretilen Amasra'da pancar, mısır ve zeytincilik çalışmaları da yapılıyor. Bölge, Tanm Bakanlığı tarafından turizm bölgesi ilan edilmişti. HAKAN KARA İZMİR — Aliağa'dan sonra Amasra'da da termik santral ya- pımının gündeme gelmesi yoğun tepki yaraiıyor. Amasra ve çev- resinin tarımsal açıdan önemli bir alan olmasmın yanı sıra Ka- radeniz'de turizmi geliştirmeyi amaçlayan Turizm Bakanlığı ta- rafından turizm bölgesi de ilan edildiği vurgulandı. Böylece "termik santrallı turizm" anla- yışının gündeme geldiğini belir- ten Izmir bağımsız milletvekili Kemal Anadol olayı "doğa katliamı" olarak değerlendirdi. Amasra Tas Kömürü İşletme- si'ni zarardan kurtarmak ama- cıyla yapımı planlandığı öne sü- rûlen termik santral için TEK ta- rafından sürdürülen fızibilite etüdlerine 1989 yıhnda 50 milyon lira harcandığı, 1990 yılı için de 100 milyon lira ayrıldığı belirtil- di. tzmir bağımsız Milletvekili Kemal Anadol Amasra Taş Kö- mürfl Işletmesi'ni zarardan kur- tarmak için getinlen çözümün Tatlıses'e sahnede saldırı tstanbnl Ha- ber Servisi — Ünlü ses sanat- çısı tbrahim lathses, dün ge- ce Taksim'deki Büyük Maksim Gazinosu'nda uğradığı silahlı saldırı sonucu ayağından hafif yaralandı. Edinilen bil- giye göre tbrahim Tathses, dun gece saat 23.30 sıralarında Mak- sim Gazinosu'ndaki programı sı- rasında, sahnenin sağ tarafında oturan iki kişi tarafından açılan ate$ sonucu sağ ayağından hafif yaralandı. Taksim tlkyardım Hastanesi ; nde ayakta tedavi edilen Tathses, daha sonra hastaneden aynlarak tekrar Maksim Gazinosu'na döndü. Adlarının Fuat Aslan ve Ra- mazan Yetişen olduğu öğrenilen iki saldırgan, polis tarafından si- lahlarıyla birlikte yakalandılar. Olay sonrası Tatlıses'in koru- ma görevlilerinden alınan bilgi- ye göre, tbrahim Tatlıses'in Banş Plakçılık Şirketi'ne bir plak yap- ma sözü verdiği, ancak daha son- ra bu kararından vazgeçtiği öğ- renildi. Koruma görevlileri yaka- lanan iki kişinin Banş Plakçılık Şirketi'yle ilişkilerinin bulunabi- leceğini ileri sürdüler. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) "akıldışı" olduğunu belirterek şunları söyledi: "tşletmenin zarar etmesinin nedeni ANAP iktidannın idare- ci ve teknik elemanlan politik tercihlerle sık sık ataraası, yöne- ticileri politik baskılarla bunalt- masıdır. tşlelmede veriralilik art- bnlacagına termik santral gün- deme getiriimekledir. tşletmede elde edilen kömür yıkanmadan yakılacagı için yıkama tesisleri kalkacak, işçi sayısı yanya düşe- cek. bölgede işsiz sayısı artacak. Doğal gıizellik açısından Karade- niz'in sayılı yerlerinden olan böl- gede turizm hareketi bitecek. Ta- nrasal üretira düşecek. Csteiik yıkanmadan yakılan komör da- ha da büyük çevre kirliliğine yol açacak. Giderek insan saglığı tebdit edilecek. Karadeniz'in en güzel yörelerinin yok edilmesine bu ülkenin insanlan izin verme- yecektir." Bartın tlçe Ziraat Müdürlüğü verilerine göre bölgede hayvan- nlık da büyük onem tasıyor. 134 köyde kanatlı hayvan sayısı 300 bin. Aynca 52 bin sığır, 2500 manda, 400 keçi, 500 at, 1000 koyun bulunuyor. Sadece Amas- ra ve Bartın çevresinin tarım ge- lirinin 10 milyarın üzerinde oldu- ğu tahmin ediliyor. Bartm'da yalnız fındık tanmından yılda 2.5 milyar lira gelir sağlandığı be- lirtiliyor. Bölgedeki meyve ağa- cı sayısının 58O0'e ulastığı, 345 bin fındık ağacına ek olarak 16 bin 600 genç ağaç yetiştiğini dile getiren yetkililer, sadece Bartm'- da 45 hektarda 270 ton çilek üre- tirni gerçekleştirildiğini söylüyor- lar. Bölgede balıkçılık da önemli bir gelir kaynağı. Karadeniz'de balığm azalması bir sorun olarak gündemdeki yerini korurken ter- mik santralın denizden alacağı soğutma suyunu 200 dereceye kadar ısıtıp yeniden denize ver- mesi, atık sularla yaratılacak kir- liliğin sorunu daha da ciddileşti- receği vurgulanıyor. Muhabirimiz Selçuk Gelişli'- nin Amasra'dan büdirdiğine göre kurulması planlanan termik sant- rala karşı yöre halkımn tepkileri süruyor. Amasra Halk Oyunla- rı ve Turizm Derneği'nin (AH- TUD) önceki gün Amasra'da yaptığı turistik gezide fızibilite çalışmaları devam eden termik santralın açılması ile yörenin ekolojik dengesinin bozulacağı vurgulandı. Amasra Belediye Başkanı RJ- fat Açıcı, "Türkiye Taş Kömür- leri Kurumu'na baglr Amasra taş kömürleri ocaklannın özelleşti- rilmesi için termik santral kurul- ması ilk adımdır, kotü işletmeci- ligin bir sonucudur. Ola> henüz DPT'ye girmediği için >asal bo- yutlarda mucadele edemiyoruz. Bugünkü hareket kendiliğinden oluşan, tamamen örgütsöz bir barekettir" dedi. Kütüphane haftasındaki gerçefc Öğrencilerden başka gelen yok Şimdi kütüphanelî olclııkKütüphaneler öğrencilerin etüd odası ya da çahşma mekânına dönüşmüş durumda. Okullardaki kütüphane ve çalışma yeri eksikliğini İstanbul'daki kütüphaneler gideriyor. FİGEN ATALAY MEHMET SARAÇ Bu hafta "Kütüphane Haftası." Toplum olarak kitap okumayı pek sevmesek de gündemde kitap var. Kitap okumama gerekçelerimiz- den biri de kitapların "ates pahası" olması. Peki, kitapların "bedava" olduğu, alınıp okunabil- meleri için yalnızca küçük bir form doldurulması gereken, kimi- lerinde el yazmasından güncel ro- manlara kadar binlerce kitabın bir arada olduğu kütuphanelere ilgi nasıl? Kitap almak için butçelerin- den para ayıramayan insanlar, is- tedikleri kitabı okumak için kü- tuphanelere geliyorlar mı? îstan- bul'un pek çok kiltüphanesini do- laştıktan sonra bu soruya olumlu yanıt verebilmek giiç. Okullarm, özellikle üniversitelerin bulundu- ğu semtlerdeki kütüphaneler do- lu, ancak ödünç kitap almaya ge- lenlerle degıl. ode\ r hazırlayan oğ- rencılerle... Yeni bir "Kütüphane Haftası'- na daha girdiğimiz şu günlerde, Is- tanbul'un kutüphanelerini dolaş- tık, yöneticileriyle görüştük. İlk izlenimimiz, pek çok kütüphane- nin "okul etütieri"ni andırması ol- du. Kütüphane yöneticilerinin tek sorunu elbette "okul kütuphane- si"ne dönüşmeleri değildi. Bun- dan daha da önemli bir sorunları vardı ve bu da kütüphaneye gelen- lerin kütüphaneden nasıl yararla- nılacağmı bilmemeleri idi. "Ge- çenlerde bir ögretim üyesi geldi ve kendisine gerekli kitabı, 'Kırrmzı kaplı bir kitap vardı, onu istiyo- rum' diye tanıinlayarak istedi." Bu sözJerin sahibinin de aralarında bulunduğu pek çok kütüphane yöneticisi, kütüphane eğkiminin ilkokuldan başlayarak verilmesi gereğini vurguluyorlar. Başta da belirttiğimiz gibi, kü- tuphanelere gelenlerin büyük ço- ğunluğu öğrenciler. Beyazıt'taki ll Halk Kütüphanesi'nin okuma sa- lonlarının ve koridorlannın öğren- cilerle dolu olduğunu görünce ve görüşt üğümüz öğrencilerin, "Dö- nem ödevimizi yapmaya geidik. Hem kaynak kitaplardan yararia- nıyoraz hem arkadaşlanmızla bir- likte ödev hazıriıyoruz" sözlerini duyunca aklımıza takılan "Halk, yalnızca öğrenciler mi?" sorusu- nu kutüphanenin müdürü Erdal Hamami'ye yönelttik ve "Halk kiitiiphaoesi olarak aroaç, Tden 70'e biitiin halka hizmet etmek, ama okul kutuphanesine döndük. Okul kütüphaneleri yerleşmedik- çe bu bo>le sürecek. Okul kü'tüp- hanelerinde belli bs>şlı kaynak ki- taplann olması gerek. Bunlar ol- mayınca ödev için kiitüphaneyi dolduruyorlar" yanıtını aldık. Hamami'nin verdiği bilgiye gö- re tstanbul'daki tüm halk kütüp- hanelerinde 400 binin üzerinde ki- tap var. Bu kütuphanelere gelen okuyucu sayısı yılda ortalama 1 milyon 150 bin. tstanbul Devlet Kütüphanesi Müdürü Yusuf Tavacı da okul kü- tüphanelerinin işlevlerini yerine getirmesi gereğine dikkat çekti. Öğrencilerin kütüphaneyi nasıl kullanmalan gerektiğini bilmedik- lerini belirten Tavacı, bu eğitimin okulda verilmesinin önemini vur- guladı. Yalnızca araştırmacılara açık olan ve ödünç kitap verilme- yen Devlet Kütüphanesi'ne 1989 yılında gelen okuyucu 75.471. tstanbul Anakent Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlu- ğü'ne bağlı Atatürk Kitaplığı'nda- ki 3.729 yazma eser, 116.565 bas- ma eser, 14.597 ciltli süreli yayın- dan yararlananlar da genelde öğ- renciler. Bu kitaplığın yöneticisi, gelenlerin uçte birinin arastırma- cı, üçte ikisinin de öğrenci oldu- ğunu söyledi. tstanbul'daki ilçelerden yalmz- ca Ümraniye'de, ilçe belediyesin- ce bir kütüphane oluşturulmuş. 11 Kasım 1989 tarihinde açılan Um- raniye*nin bu "ilk ve tek" kütüp- hanesinin sorumlusu Gülşen Me- tinöz, yaklasık 5 bin kitapları bu- lunduğunu ve sürekli kitap satın alarak bu sayıyı arttırmayı amaç- ladıklarını söyİedi. Görüştüğümüz hemen tüm kü- tüphane yöneticileri, gelenlerin kütüp'.ıaneden nasıl yararlanılaca- ğım bilmediklerinden, kitap çal- dıklarından, kitapların sayfaları- nı kopardıklarından yakındılar. Sergiledikleri dergilerin çalınma- sı sonucu koleksiyonlanrun bozul- duğunu gören bazı kütüphanele- ri n yöneticileri çareyi, yalnızca "gözden çıkardıklan" dergileri sergilemekte bulmuşlar. Artvinli kundura tamircisiBilalErgüi, ağaçların yaptığı hayvanlarla ilgileniyor Düşlerle bezeli heykelBilal Ergül'ün tek amacı Artvin'in bir müzeye kavuşması. Dağlarda bulduğu her şeyi özenle saklıyor. Kentin ileri gelenlerini sıkıştırıyor. Çünkü kin ne bulmuşsa alıp götürmüş. Bir "tarih" bırakmamış. Üzüldüğü tekşeydebu... REFİK DURBAŞ ARTVİN — "Bizim memleket te aslan yok, ama ağaç işte aslan yaratmış." Bilal Ergöl Artvinli bir kund . ra tamircisi ve aklını ağaçlarm y'aptığı hayvanlara takmış. Aklı- nı takmış değil, bizzat yaşıyor ağaçların "yarattıjı" hayvanlan. tnönu Caddesi Artvin'in ana caddesi. Şan Sokak da bu cadde- nin ana sokaklanndan. tki insa- nın omuz omuza zor geçebileceği bu sokağın ucu Çoruh Irmağı'na mı ulaşıyor? Bilal Ergün'ün dükkânı ijte bu Şan Sokak'ta. iki metre kare ya var, ya yok. Dükkânın ortasınd» paslı bir örs, paslı bir tezgâh, pash çiviler. Raflarda ayakkabı eskile- ri. Ayakkabı eskileri arasmda top- raktan çeşitli heykeller, testi kınk- ları, kabartma toprak levhalar. Bir kundura tamirhanesinden çok, il- kel bir müze sanki. "Ağaç kannca tşlemiş. Bu ka- nncalar üç tanedir. tkisi evde. Ağaç, üç tane kannca yaratmış, ona göre benzetmiş. Kobra yıla- DI, ki kördür, doğnıdan doğrvva onu yapmış." Bilal Ergül raftan bir ağaç par- çası indiriyor. Bakıyorsun aynı ka- nnca, aynı kobra yılanı, aym as- lan, aynı baykuş... Bir ağaç aynı kaplumbağa. MÜZE GİBİ — Bilal Ergün'ün dükkânı 2 metrekare ya var ya yok. Dükkânın ortasında paslı bir örs, paslı bir tezgâh, paslı çiviler. Raflar- da a\akkabı eskileri, lopraktan heykeller, testi kınklan, kabartma toprak levhalar. tlkel bir mıize sanki.. (Fotoğraf: İ'mit Kıvanç) "Bizim memlekette kaplumba- ga yok" diyor. "Bir ağaç burada ya Hindistan'ı göriiyor, ya Ame- rika'yı. Kaplumbağa Türkiye'de var, ama Artvin'de >ok." "Hangi dağda buldun bunlan" diye soracak oluyorum. "Kaçkar Dağı'nda" diyerek sür- dürüyor konuşmasıru, "Ben biraz tabiata âşık adamım. Gecen yılın şubat ayıydı. Hayal ediyonım ki bahar gelse, dağlar açılsa da dağ- lara gitsem. Dilime birkaç kelime geldi. Onu ezberiemek bosuma gitti. Orta bire giden bir kızım var. Dedi ki 'Baba kendi kendine ne konusuyorsun' Kendi kendine ko- nuşan adam deli olur Ubii. Hiç sesimi pkartmadım. Ezberlediği- mi şöyle dedim: Gönül ae düşmüssön diiz ovaya Kırılmış kanadın uçamazsın havaya Ötme tnrnam ötme ahuzanm var Yüksek tepelerde bülbüller ötmez Gülistan bağlarda güllerin bitmez Ben giderim yavnım dizlerim gitmez Otme tarnam ötme ahuzanm mr Zaman geldi yaşım elliyi aştı Ben zamandan kaçtım Zaman bana erişti Ötme (urnam ötme ahuzanm var Gam yüküDÜ almışım da sırtıma Zaman beni nereye kadar gotünir Ötme turnam ötme ahuzanm Bilal Ergül'ün yaptığı her iş gö- nülden. Allah nasip etmiş dağla- ra çıkmış. Üç hafta dağlan ara- mış. Birçok "resim" bulmuş. Çün- kü ağaçlann "kendiliğinden" yap- tığı bu heykellere resim diyor Er- gül. Çok resim bulmuş, ama an- Erken doğaıı bebeklere küvöz yetîşmiyorÜlkemizde 0-1 yaş bebek ölümü oranı binde 77 ile oldukça yüksek bir rakam. Toplam erken doğan bebek oranı yüzde 16 dolayında Buna göre 100 bin bebek için 1000 küvöz gerekli. OysaTürkiye'de 298 küvöz var. GÜNDÜZ İMŞİR ALÂTTİN ÇİFTÇİ Ülkemizdeki 0-1 yaş arası bebek ölüm oranian, binde 77 ile aiarm verici boyutlarda seyrediyor. Dünya Sağlık Teşkilatı'nın be- bek ölüm oranian konusunda sü- rekli uyardığı Türkiye'de, başta er- ken doğumda cankurtaran işlevi gören küvöz sayısındaki büyük eksikliğin yanı sıra diğer teknik olanakların yetersıziiği, hamilelik sırasında yeterli takibin olmama- sı ve doğumların önemli bir kıs- mının olumsuz koşullarda gerçek- leşmesi önemli etkenler olarak karşımıza çıkıyor. Uzmanlar, ülkemizde yıllık nü- fus artışının yüzde 2,5 olarak ger- çekleşüğini, buna gore her yıl ye- ni doğan 1 milyon 350 bin bebek- ten erken doğumla dünyaya gelen 216 bininin yaşamak için âdeta ölümle köşe kapmaca oynadığını belirtiyorlar. Toplam prematüre doğum ora- nı yüzde 16 olarak belirlenirken, kabaca bir hesapla bu 100 bin be- bek için en az 1000 küvöze ihtiyaç var. Oysa Sağlık Bakanlığı'nın ve- rilerine göre halen ülkemizdeki küvöz sayısı 298. Bunların büyük çoğunluğu da tstanbul'da 32, Iz- mir'de 23, Ankara'da 43, Balıke- sir'de 11 kuvözle sınırhyken diğer illerimizde 5'in altında yer alıyor. Halen Aksaray ve Bayburt illerin- de küvöz bulunmazken, 17 ilimiz- de ise sadece birer adet yer alıyor. Yine Sağlık Bakanlığı verileri- ne göre Türkiye genelinde ihtiyaç duyulan kuvoz sayısı 295 olarak hesaplanırken, 1990 yılında alımı hesaplanan küvöz sayısırun da 150 olduğu belirtiliyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakül- tesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkla- rı Anabilim Dalı Neonatoloji Bi- lim Dalı Öğretim Uyesi Prof. Dr. Gülay Can, ülkemizdeki 0-1 yaş arası bebek olüm oranlarırun yüz- desinin gerçek bir sağlık sorunu olarak ortaya çıktığını belirterek üzerinde asıl durulması gereken noktanın, bu bebeklerin doğumu izleyen ilk bir ay içinde kaybedil- mesi olduğuna dikkati çekiyor. Prof. Can, sağlıklı olarak kont- ro" altına alınmayan hızlı nüfus artışırun, sık doğum, hamilelik sı- rasında yeterli takip ve bakımın bulunmaması, olumsuz koşullar- da gerçekleştirilmesi, yeni doğum konusunda bilgi ve deneyim eksik- liği ile sosyo-ekonomik ve sosyo kultürel yapının toplumumuzda ölüm oranlannın çoğalmasında önemli nedenler olarak karşjmıza çıktığını vurgulayarak şunlan söy- lüyor: "Yeni doğan bebeklerin ilk bir ay içinde kavbedilmesinin en başta gelen nedenleri arasında erken do- ğum (prematürelik) yer almakta- dır. Prematüre doğum oranı tak- riben yüzde 16 olup çok yüksek bir değerdedir. Erken doğumun nedenlerini ise şöyle sıralay^bili- riz: Sık doğum. anne yaşının ku- çuk olması, sosyo ekonomik ve kultürel yapı, enfeksiyon, sigara ve içki alışkanlığı ve ilaç bağımlılığı olarak karşımıza çıkıyor. Erken doğan bu bebeklerin uygun olma- yan koşullarda bakılması halinde büyük çoğunluğu kaybedilmekte veya özurlu çocuklar olarak aile- lerine yük olmaktadııiar." Prematüre çocuklann inküba- tör (küvöz) adlı özel cihazlarla ba- kılması gerektiğini hatırlatan Can, bugüne kadar Türkiye'de erken ve yeni doğan bebek bakım merkez- lerine gereken önem verilmediği- ne de dikkati cekerek yapılması gerekenler konusunda şunlan söy- lüyor: "Ülkemizde teknik cibaz dona- nımında ve eleman yetişarilmesin- de de geç kalınmıştır. Klinigimiz- de Neonatoloji dalında Türkiyei de ilk kez ısı yatağı olarak bilinen bir cihaz da kullandık. İsviçre'den ithal edilen bu cihaan ısısı bir mo- nitörle kontrol edilebiliyor ve ısı- tılma dışında problemi olmayan çocuklar için küvöze alternatif olarak da kullanılabiliyor. Isveçli bilim adamlan, Dünya Sağlık Ör- gütü ve UNICEFin desteği ile iki yıl süreyle fazla sajıdafci olguda bu ısı yatağı kullanılmış ve çok olumlu sonuçlar alınmıştır." Uzmanlar, küvöz bakımı yapıl- ması gereken çocuklann genellikle 1500 gramın altında olduğunu vurgulayarak bin gramın altında doğanlann ise küvozde daha uzun bakıma gereksinimi olduğunu be- lirtiyorlar. 28 haftanın sonunda doğan bebeklerin yaşama şansı daha yuksek olarak gösteriliyor. Ankara yeşilleniyor ANKARA (Cumhuriyet Büro- »•) — Başkente 4 yılda 2 milyon fidan dikilerek 5 milyon metreka- re alanın yesillendirÛmesi planla- nıyor. Anakent Belediyesi'nin başlattığı "Ankara Kenti Agaç- landırma Planı (AKAP)" çerçe- vesinde, 1994'e kadar Ankara'da, gelişmiş ülkelerde kişi başına 7-20 metrekare olan yeşil alan duzeyi- ne ulaşmak hedefleniyor. Ankara'da yoğun ve dengesiz bir yapılaşma sürecinin yaşanması nedeniyle başlatılan AKAP pro- jesinin sonucunda, büyük bir so- run olan hava kirliliğinin çözü- münde önemli bir adım atılmış olacağı ifade ediliyor. Öncelikle kent içi ağaçlandırrnasına başla- dıklannı kaydeden belediye yetki- leleri, 1980'den sonraki 10 yıllık dönemde 18 milyon adet fidan di- kimi yapıldığım anımsatıyorlar. Park ve Bahçeler Müdürluğu'- nden yapılan açıklamada, ocak ayından bugune kadar 76.650 adet fidan dikildiği belirtiliyor. EStt HAMAM .E6KİT4S İR FA VMR Gözleri az yoran ekran İsveç'teki bir bilgisayar firması daha az ışm saçan ve gözleri daha az yoran "ergonomik" ekranlar üzerinde çahşıyor. Ancak bu ekranlann seri üretiminin sanıldığı kadar kolay olmadığı belirtiliyor. Dış Haberler Servisi — Deği- şimler önceleri zararsız bir seyir izliyor. Gozlerin altında pembe gölgeler oluşuyor, geçici miyop- luk baş gösteriyor. Sonra gözler yanmaya, pırpır etmeye başlıyor. Bazılarının yanakları kızarıyor, yüzde sivilceler belıriyor, baş, sm ve boyun ağrılarından şikâyetler yükseliyor. Bu belirtilerin görül- duğu kişilerin ortak bir yanı var: Hepsi de bilgisayar ekranının ba- şında çalışıyor. Alman "Der Spiegel" dergisin- de yayımlanan habere göre ekran başında çalışmanın sağlık üzerin- de etkileri uzun yıllardan bu yd- na tartışma konusu. Sözu edilen şikâyetler kimi zaman 'histerik' diye nitelendirilip, dikkate alın- madı. Ekranın yansıttığı ışınların tehlikelerine değınen bilim adam- lan ise "şartatan" diye damgalan- dı. Ancak bu konuda yapılan çok sayıda araştırmaiar sonunda şu gerçek ortaya çıktı: Uzun süreli ekran başında çalışan kişiler bu faaliyetin kendilerinde yarattığı etkiden hoşnut değiller. Bilgisayarların iki rakamlı ar- tış oranlanyla satıldıkları dönem- lerde üretici firmalar için bu tür şikâyetleri görmezlikten gelmek kolaydı. Ancak bilgisayarın yaşa- mın her alanına girdiği ve çeşitli firmalar arasındaki pazardan pay kapma rekabetinin giderek kes- kinleştiği günümüzde, pek çok üretici firma "ergonomik ekran" üretimiyle başa güreşeceğini umuyor. 'Ergonomik', yani daha az ışın yansıtan ekranlann üretimine ilk olarak programlannda yer veren firma tsveçli Tandberg ve Nokia Data firması oldu. Ancak ergono- mik ekranlann seri halinde ureti- mi hiç de düşünuldüğü kadar ko- lay değil. Mühendisler çeşitli yol- lara başvururak hem iyi bir gö- runtü sağlamaya çabşıyor, hem de ışından korunmanın gereklerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Alı- şılagelmiş bir bilgisayar monitö- riı saniyede ekrana 50-60 gorün- tu yansıtıyor. Ancak insan gozü- nün metni titreşiınsiz algılayabil- mesi için görüntuyü tekrarlama oranının 75 Hertz'in üzerinde ol- ması gerekiyor. Yeni egs modelinin Hertz'i 73 ile 121 arasında değişiyor. Ancak görüntunun frekansının artış oranına paralel, ışının oranı da artıyor. Herhangi bir tehlike oluşturmayan minimal rontgen ışınlamasımn yanı sıra monitör- lerden, görüntunun ya da satırla- rın değişmesi sırasında ortaya çı- kan düşük frekanslı elektrik alan- lar yayılıyor. cak 7-8 tanesi bir seye benzi- yormuş... Peki resimle ilgisi Ergül'ün? Bir zaman resim de yapmış, heykel de. Heykel de bir "resim" Ergül için. Dükkânın dip köşesin- de, rafların tozlan arasında bir heykel çıkarıyor. Tozlanm elinin tersiyle siliyor. Uç sarmaşık ayak üzerine bir insan figürü. Çevresin- de karmaşık şekiller... "Çamuru elime alıyorum. aklı- ma ne geliyorsa onu yapıyonım" diyor. "Bak bu da benim hayal üriinüm. Bu adam uzaylardan ge- len kral. Yontma taşlardao baca- ğını kaybetmiş sav«şta. Halkına çağn yapıyor. Yani o anda hayal ettim. Dünyada bir eşi yok. Benim kafa üriinüm." Ümit Kıvanç durmadan fotoğ- raf çekiyor. Amacı bütün bu "ha- yalleri" objektife sığdırmak, bir yandan da soruyor: "TahsUin oe?" Bilal Ergül'ün yuzünde neşeli bir gulümseme. "Tabsilim biraz fazla" diyor. Duruyor sonra. Butun bu "ha- yailer" hangi okuldan diploma al- mış olabilir? "Tahsilim biraz fazla, çünkü ilkokulu hiç okumadım. Bizim za- manımızda koyuraüzde okul yok- tu. Ama tarihi epe> inceledim. Mesela Artvin'in yanardağlar ol- duğunu ben ortaya çtkardım. Art- vin'in deniz olduğunu da. 120 ta- ne deniz hayvanı fosili var bende. Bir koleksiyon yapüm. Hepsini de kaydettirdim." Bilal Ergül'ün tek amacı Art- vin'in bir müzeye kavuşması. Dağ- larda bulduğu her şeyi özenle sak- lıyor. Kentin ileri gelenlerini sıkış- tırıyor. Çünkü kim ne bulmuşsa alıp götürmüş. Bir "tarih" bırak- mamış. Üzüldüğü tek şey de bu... Bilal Ergül'ün yedi çocuğu var. Ayakkabı tamiri yaparak geçimi- ni sağlıyor. Çocuklann "ekserisi" büyümüş. En büyüğü kendisini kurtannış gibi. Emniyette bekçi olarak çalışıyor. Polis olacakmış, ama boydan kaybetmiş. Ergül bu yüzden hem altı çocuğuna bak' mak zorunda, hem de dağlarda ağaçların yaptığı resimlerin peşi- ne düşmek, "hayal üriinlerini" toprağa dokerek canlandırmak zorunda... Ağaçları seviyor Bilal Ergül, dağları, bahar aylannı, düş kur- mayı bir de. En çok da duş kur- mayı, düşlerde yaşamayı seviyor. Yaşı elliyi aşmış. Zamandan nice kaçsa da zaman ona erişmiş, şii- rinde dediği gibi... Yaz bahar ayında bir gün, dağ- larda gezerken hayallenyle baş ba- şa, kendi heykelini, kendi duşle- riyle bezediği bedeninin heykeli- ni niye bulmasın ki Halil Ergül... Hem de ladin ağacından... O kendi heykelini bulacağıııa inanıyor, ben niye Bilal Ergül'e inanmaypyım... Panıazan yarın başhyor • ANKARA (AA) — Ramazan yarın başlıyor. Bu gece sahura kalkılacak. İlk teravih namazı da bu akşam kılınacak. Ramazan bayramı da 26 nisan perşembe günü baslayacak ve 28 nisan cumartesi günü akşamı sona erecek. Rarnazanın ilk günü imsak 05.08'de baslayacak, iftar ise 19.15'te açılacak. - Ankara'da bayram namazı l 26 nisan perşembe günü t saat 06.38'de kılınacak. ; Miladi ve Hicri takvimler ; arasındaki farklılıklar nedeniyle 1997'de iki kez ramazan ayı olacak. Abu Dabi'deki Arap Deniz Ulaşımı Akademisi'nde görevli astrolog Kasım Lasin yaptığı açıklamada 1997 yılında ilk Ramazan ayının 10 ocakta, ikincisinin de 30 aralıkta başlayacağın: belirtti. Bu tür olaylann her 33 yılda bir tekrarlandığını kaydeden Lasin, son olarak 1965 yılında iki kez ramazan ayının aynı yıl içinde başladığını söyledi. Gazeteciler Cemiyeti kongresi • İstanbul Haber Servisi — Gazeteciler Cemiyeti'nin olağan genei kurulu bugün saat 10.00'da Burhan Felek Toplantı Salonu'nda yapılacak. Gazeteciler Cemiyeti yönetim, denetim, onur ve balotaj kunılları için üç liste çekişecek. Cemiyet yönetimi için seçimlere Nail Güreli'nin "Güç Birliği", Orhan Taşan'ın "Birliğe Çağn" listeleriyle Cemiyet Başkanı Nezih Demirkent'in listesi katılacak. St. Joseph 120 ? ye vurdu • tstanbul Haber Servisi — tstanbul Kadıköy'deki Saint Joseph Fransız Lisesi, 120. eğitim yılını doldurdu. Saint Josephlıler Derneği'nin yıldönümü kutlama toplantısı da 25 mart pazar akşamı Discorium salonlarında gerçekleştirildi. Gecede, Sibel Savacı'run koregrafisini hazırladığı Hülya Ursavaş Gençay yaz kreasyonlan dentesinin yanı sıra armağan olarak yurtdışı ve yurtiçi gezilerinin ağırlık taşıdığı bir "120. Yıl Piyangosu" düzenlendi. Müzik gösteriterine Grup Doğuş eşliğinde Leman Sam ve Neco'nun katıldığı kutlamanın ilginç bir olayı da kendisi de Saint Josephli olan Fuat Güner'in okulun 120. yıh için bestelediği müzik idi. Vizon Show provaları • İstanbul Haber Servisi — 30 mart-1 nisan tarihleri arasında Hilton Convention- Exhibition Center'da 22'ncisi yapılacak olan Vizon Show'un hazırhklan hızla sürüyor. Bu yıl Vizon Show'da 33'ü Türk toplam 42 manken, hazırlanan yeni kreasyonlan sunacaklar. Aynca Parliament tarafından ilk kez Vizon Show'da dizayn yarışması yapılacak. Tüm stilistlere açık olan yarışmada çeşitli renkler kullanılarak tasarlanan giysiler bir tablo halinde sunularak izleyicilerin en beğendikleri tasanmı seçmeleri istenecek. UNICEF'ten çocuk yardımı • ANKARA (ANKA) — Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu •. (UNICEF) tarafından Türkiye'ye bu yıl 20 milyon dolar yardım yapılacak. UNICEF yardımımn 10 milyon dolan genel kaynaklardan, 10 milyon dolan da ek fonlardan sağlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle