23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TURKİYEDE BUGÜN Ineteoroloji Genel Mûdürlûğü'n den alınan bilgiye göre. bütOn böl- gelefimiz azbulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı artmaya de- vam edecek. RÜZGÂR: Kuzey ve doğu yönlenlen hafrf. ara sıra orta kuvvette yurdun kuzeybatı kesim- lerinde kuvvetlice esecek. Akdeniz'de gündoğusu ve poyraz- dan. diğer denizlerde yıldız ve poyrazdan 3-5, Marmara. Batı Ka- radeniz ve Ege'de 6 kuvvetinde sa- atte 10-21. Marmara, Ege ve Ba- tı Karadeniz'de 28 deniz mili hız- la esecek. Dalga yük- sekliği 0.5-1.5 yer yer 2 m dolaymda bulunacak. Van Gö- lü'nde hava az buiutiu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden fıafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl kûçük dakjalı olacak. Görüş uzaklığı 10 km dolaymda bu- lunacak. AıMnı Mapazarı Adıyaman Aiyuı Aflr, Ankm Antakya AntaJya Anvın Aydm Balıkesır Sılecik Bıng6l BıtBs Bohj Bursa ÇanaMale Çorum Oeıuzti A 23° 6° Diyarbator A 20° 5°Edirne B 20" 7°Erancan A W 0°Erzurum A r-V EskflSıtr A W 3°G9W«n) 8 21° 4°Gıresun A 26° 11° Gûmûşhar» A B 12° A 26° 11° Ispa^ia A 8 19° 4° Isönöul A B 17° Ptzsnr A B 14° -1° Kars A k 10° -1" Kastemonu A A 18" -2° Kaysen A A 21» f Kırköre* A A 19° 7°Konya A A 17° -4° Kûtahya A A 21° 5° Mafcıtya A 20° 3°Marnsa 21" 6°K,Maraş 13° 3°Meran 3°-8°MuSU 19° 0°Mus 22° 7"Mı*»e 14° 7»Ofdu 11° 3°Ri» 10P 1» Samsun 19° 6°Sı<rt 18° 5°STOD 24° 12° Sıvas 5° -3° Tete^da« 17° fPTrataOfl 16° -4° Tunceiı 20° 5°Usak 17° 3° Van 16° 0°*Hgat 19° 5°Zonguld3)c A 24° 12° B 21° T A 20° 9° A 19° 2° B 8° T K 16° 3° A 14° 7° * 14° 3» * 1«° 6° A 20» 5° A 14° 7° B 11° -2° A 15° 6° A 14° 7° B 16° 2° A 21» 4° B 5»-4° A 15° 0° A 13» 5° A-aç* Btıuiutlu G-gvJVS*. K-tartı S-sslı Y-yaOmurlu fûslo ; L Kopennag ÎJ - •}«£. •. Tunus %"r ö/- v -Katııte • BULMACA M Kski harficri pj Siciilmi/ı MI y| kutusu- b''~ lâzını llillMV'l ^ f t i r SOLDAN SAĞA: 1/ Alraan bekçi köpe- ği ırkı. 2/ Taviz... Do- ğu Anadolu'da bir göl. 3/ Vezir ve sadra- zamlann giydikleri bir çesit kavuk. 4/ Ya- pısına girdiği sözcüğe olumsuz anlam katan bir önek... Otorite. 5/ Belirtiler... Orta Av- rupa'daki dağ sırası. 6/ Kunduracılann de- lik açmakta kullan- dıkları çelik tığ... Bir kürk hayvanı... Ey- lemleri olumsuz yap- makta kuUarulan ek. 7/ Yernek... Akar- su ktyılarındaki ağaç ve çalılann üze- rinde de yasayabilen bir bahk. 8/ Kü- çük kor parçası... Kıskançlık. 9/ Yur- dumuzda kurulmuş yirmi köy enstitü- sünden biri. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Turnagngası da denilen, yaprakları güzel kokulu bir bitki. 2/ Ateş... lki şey arasındaki karşılıklı ilgi. 3/ Ovada ya da dere kıyısında çalı ve diken toplu- luğu... Ender, seyrek... Toprağın nemi. 4/ Fazla bön, avanak... Or- gan. 5/ Isviçre'de turistik bir göl. 6/ Bira yapmak için çimlendiri- lip kurutularak hazırlanmış arpa... Kimi hurma ağaçlannın özün- den çıkarılan ve pirinç gibi kullanılan nişastalı madde. II tri taneli bezelye... Kalın su borusu. 8/ Arazi düzleme işi. 9/ Nikelin simge- si... tçinde yağ yakılan toprak kandil. 60 YIL ÖNCECumhuhYet Cumhuriyet Bankası 20 MART 1930 Devlet Bankası hakkında müzakeratta bulunmak üzere 15 kişilik heyet bugün saat altı da Vlaliye Vekili Saraçoğlu Şükrü Beyin riyasetinde toplanmıştır. Heyet Hasan (Trabzon), Hasan Fehmi (Gümüşhane), lş Bankası Direktörü Celal (Izmir), İdare Meclisi Reisi Mahmut (Siirt), Ziraat Bankası Direktörü Şükrü, Muavini Selahattin, Eytam Bankası Direktörü Hakkı Saffet, Rahmi (Izmir), Şefik (Trabzon), Reşit Saffet (Kocaeli), Mustafa Şeref (Burdur), Zekai (Diyarbekir), Yusuf Kemal (Sinop), Rana (Samsun) Beylerden mürekkeptir, Bu heyet layihayı tetkik edecektir. Tahkikatımıza nazaran bankanın ismi "Cumhuriyet Merkez Bankası"dır. 25 milyonluk hisse senedi dört kısma ayrılmıştır. Bu kısımlardan birisi hükümet ve müesseselerine, ikincisi milli müessesata, üçüncüsü eşhasa, dördüncü kısmı da ecnebi müesseseta mahsustur. Bankanın umumi mudurünün ismi "Guvernör" olacaktır. Güreş müsabakamız Gazetemiz memlekette sporun inkişaft için her vakit elinden gelen fedekarlığı yapmaktadır. Gazetemiz şimdi de büyük bir güreş müsabakakası tertip etmiştir. Güreş federasyonunun nezaret ve kontrolünde yapılacak olan bu müsabakalara tecrübeli ve tecrübesiz güreşçiler iştirak edebileceklerdir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet De Gaulle ve Cezayir 20 MART 1960 Cezayir'deki arazi sahibi nüfuzlu ve hususi bir grubun kendi hesaplanna milliyetçilerle bir uzlaşma temini sadedinde müzakerelere hazır oldukları bildirilmektedir. Bu arazi sahipleri şehirlerden olmayıp tasradandırlar ve zengin nüfuzlu kimselerdir. Cumhurbaşkanı De Gaulle'ün "Cezayirlilerin Cezayiri" şeklindeki müphem açıklamayı tercihi arazi sahiplerini kendi menfaatlerini korunmak için bazı davranışlarda bulunmak lazım geldiği hissine sevketmiştir. Şehirlerdeki Avrupalıların hali hazırda karşılıklı bir tavizde bulunmalan lehinde oldukları gözükmektedir. Ordu da milliyetçilerle yapılacak bütün müzekerelerin aleyhinde bulunmakıadır. Bir arazi sahibi, milliyetçilerle yapılacak herhangi bir pazarhğın ilk şartının ordunun Cezayirden çekilmesi olduğunu kavramış bulunuyoruz, ancak bu merhalede ordunun böyle bir hareketle bulunması mülâhazaya hazır bulunduğundan şüpheliyiz, demiştir. Fransız milli meclisinin bazı azaları, milletvekillerinin yarısından çoğunun isteğine rağmen, milli meclisi fekalade toplantıya davet etmemekle General de Gaulle'ün anayasaya aykın bir tavır takındığını ve kendi salâhiyetlerini aştığını ileri sürmektedirler. Radikallerin parlamento grubu lideri Patrice Brocas, General de Gaulle'ün red kararı karşısında, normal olarak 26 nisanda açılacak olan mecliste hüklimete itimatsızlık takriri verilmesi için diğer partilerle temasa geçeceğini bildirmiştir. Sosyalist Partisi yayınladığı tebliğde bu vetonun "anayasamn ruhuna aykın" oldufiunu bildirmektedir. Cumhuriyetçi Halk Hareketi Partisi Sekreteri Maurice Simmonnet, beşinci cumhuriyette başkanlık sistemine doğru görülen kaymaya işaret etmektedir. Diğer taraftan Fransız basınında bilhassa merkez ve sol temayüllü gazeteler General de Gaulle'e hücum etmektedirler. ĞEÇENİTL BÜĞÎJN CumhunY et Kıbrıs'ta gergin gün 20 MART 1989 Kıbrıs'ta Rum kadınlann Yeşil Hat'tı aşarak Türk tarafına geçme eylemi Türk kadınlannın ve güvenlik güçlerinin karşı koymasıyla püskiirtüldü. "Akmcılar" ve Rum "Limya" köyleri mevkiinden "sınır delme" eylemini gerçekleştirerek KKTC'ye geçen 53 Rum kadını ile bir erkek gözaltına alındı. Daha sonra Türk makamları ile Barış Gücü polisi nezaretinde iyi niyet gösterisi olarak resmi giriş-çıkış kapısı olan Lefkoşa'daki Ledra Palas'tan iade edildiler. Olayları yerinde izleyen Rauf Denktaş, "Bu olay, görüşmeleri elbette ki etkileyecek. Hükümetle görüşüp bir karar almak zorunda kalabilirim. Bu böyle devam edemez" dedi. DÜNYADA BUGÜN Amsîerdam Amman Atoa Ba^dat Barcekma Basd Betgrad Bertn Bonn Brüksel Ceımre Cezayr Cdde Dutaı FranKîurt Gıne Heisınkj Kîrtn Leftoşa Y 14° A 24° A 20° A 18° A 22» A 19* A VP A 18° B W Y 14° A 17° A 18° B 19° A 29° 6 30° A V" B 2T Y 11° A 23° Y 16° B 16° B 21° Lemngrad Madhd Mlano Momnul Moskova Mûnh 0s« Pans Prag «»ad Roma Sofya Sara Tel Avıv Tunus Ven«jık Viyara Y 9° Y 16= A 21" A 17° B 12° A 22° A 16° B e° Y 10° B 21° B 16° A 29° A 19° A 16° A23° B 12° B 10° B 9° A 18° 8 7° VtastımgtonB 7° Zünh A 19 1ARTISMA Edebiyata Ilgi Kâğıt üzerinde Türk dilini geliştirme ve kitleleri bilinçlendirme konusunda adımlar atılıyorsa da uygulamalar sonucunda beklenen verim alınamamıştır. Her geçen gün dilimizde bir yozlaşma egemen olmaktadır. Türkçe-edebiyat dersleri için özetle, "Ogren- cOerin dili kullanma becerilerini gdiştiren; lür- lerinin güzel örneklcrini sınıfa getirerek oku- ma ve yazma alışkanlığı kazandıran; dile yö- n«lik etkinliklere yer veren derslerdir" denir. Bu yargı doğrultusunda hem ortaokul, hem lise programlannda Türkçe-edebiyat derslerine geniş bir kapsam verilmiştir. Ortaokullarda Ttirkçe dersi haftada altı saat sürdürülmek- tedir. Bir sınıfta iki-üç kişi derse sevgiyle baka- biliyorsa, nottan öte ilgiyle izleyebiliyorsa öğ- retmen mutlu oluyor. Bu ilgisizliğin, en önemli kaynağı ders ki- taplarıdır. Kitaplardan kaynaklanan sorunlar peşisıra ılgisizliği, soğukluğu doğurmaktadır. Bunları şöyle örneklendirebiliriz: 1. Öğrencilerin en çok yakındığı konuların başında seçilen metinlerin dili gelmektedir. Dil, yaşayan bir canlıdır. O da her canlı gibi geçen süreç içinde değişikliklere uğrayacaktır. Geçen süreç kimi sözcüklerin ölmesine kimi- lerinin de doğmasına zemin hazırlayacaktır. Teknolojik gelişmelerle her geçen gün dilimi- ze yeni sözcüklerin girdiği bir ortamda öğren- cilere sunulacak 16. ve 17. y.y. süslü dil örnek- leri doğal olarak yakınma noktası otacaktır. 2. ilgisizliğin bir nedeni de biçimden kay- naklanmaktadır. Bugün herhangi bir vatan- dasa edebiyat dediğinizde aklına ilk gelen gu- zel bir şiir, güzel bir öykü değil de "fâilâtün fâilâtiin" ifadesiyle dile getirilen aruz kalıp- larıdır. Bireylerin akıllanna zorluklanyla ve bir türlü anlaşılamayan yönleriyle yer edinmiş- tir biçim özellikleri. Bu konuda ders kitapla- nnın hatası olduğu gibi eğitimcilerin de payı vardır. 3. Bir başka ilgisizlik kaynağı konulardan doğar. Edebiyat kitaplannda salt örnek olsun diye seçilmiş parçalar vardır. Bu tür parçalarda öğrencinin ilgisini yoğunlaştırmak olası değil- dir. Aynı türün daha ilgi çekici, daha etkile- yici örnekleri olmasına karşın yer almaması öğretmeni zor durumda bırakmaktadır. 4. Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin tarih dersi gibi sürdürülmesi bir başka olumsuzluk- tur. Amaca yönelmede tarihin işlevi tartışıla- maz. İyi bir edebiyat eğitim ve öğretimi ede- biyat tarihiyle işbirliği ile sağlanır. Ancak ders bir şiiri, bir öyküyü incelemeden, mısralardaki zevke ermeden öte edebiyat tarihine kayarsa ilgi dağılır kuşkusuz. 5. Başlangıçtan günümüze değişik değişik ürünlerine yer verilmesine karşın ders kitap- lan 1960'lara gelindiğinde bitmektedir. Öğren- cilerde şu kanı oluşmaktadır. "O tarihler ede- biyat bakımından üriinlerin bittiği dönemler- dir. Önemli bir yapıt olsa kitaplara alınırdı." Sonuç olarak edebiyata, kültüre yönelik ça- balanmızı gözden geçirmek zorundayız. Oku- maya, yazmaya ilgiyi arttırmak istiyorsak, derslere ders için değil, bir şeyler edinebilme çabasıyla gelen kitleler görmek istiyorsak, en başta ders kitaplarını yeniden gözden geçir- meliyiz. Bu çalışmalar yapılırken her türlü po- litik çıkardan uzak kaİınmalıdır. tnsana say- gı, sanata saygı ilke alınmalıdır. Her yeni gü- nün değişiklik ve yenilik olduğu bir dünyada dedelerimizin okuduğu kitaplan -ufak bir de- ğişiklik bile yapılmadan- okumak durumun- da kalmak ho> olmasa gerek. AKIN ERSÖZ Türk Dili ve Edebiyalı Ögretmeni Samsun. OKURLARDAN Âile hekimliği ve genel sağlık sigortası Genel sağlık sigortası sistemi gündeme geldiğinden bu yana, kamuoyu aile hekimliğiyle ilgili yanlış bilgilerle donatılmaktadır. Yeni sisteme ilişkin görüşler almak üzere, devlet kuruluşlarına gönderilen anket formlarının henüz çok az bir kısmı incelenmişken, basın toplantısı düzenleyerek, yeni sistemi olumlu bulanlann oranının %95 olduğu şeklinde anket sonuçlan açıklanmış, basmda aile hekimlerinin kazanacağı milyonlardan söz edilerek, halkla doktorlar bir kez daha karşı karşıya bırakılmış, daha ortada "fol yok, yumurta yok" iken, "köseyi dönmüş doktor" imajı akıllara yerleştirilmiştir. Temel olarak; hükümetin genel "özelleştirme" politikasının bir parçası kabul edilebilecek bu yeni sistemle, sağlık harcamaiarına ayrılan devlet desteği, daha da azalacak; halktan toplanacak primlerde, tedaviye yönelik hizmetler, ağırlıklı biçimde yürütülmeye çalışılırken, zaten yetersiz olan koruyucu sağlık hizmetleri, iyice geri plana itilecektir. Aile hekimliği bir uzmanlık dalı olup, (Genel Cerrahi, Kadın-Doğum Hastalıkları, Dahiliye, Göz Hastalıklan vs. gibi), 1985'ten bu yana Ankara, lstanbul ve tzmir'deki devlet hastaneleri TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) ile aile hekimliği asıstanı almakta ve 3 yıl süren bir uzmanlık eğitimi vermektedir. Bugün uzmanlık eğitimi devam eden 200 kadar aile hekimliği asistaıu ile 6 uzman bulunmaktadır. Bu 206 kişi djşında halen hekimler ise, bir dilekçe ile SAĞ-KUR'a başvurduklannda aile hekimi olarak istihdam edileceklerdir ve sayıları, Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasına göre 25.000 kadardır. Yani bu sistemle, kadın doğum hastalıkları uzmant da göz hastalıkları uzmanı da pratisyen hekim de bir sabah uyandıklannda, artık aile hekimi olarak görev yapmaya başlayacaklardır. Bu durumda aklımıza şu sorular takılmaktadır: 1) Her cerrah ya da kadın- doğum U2manı; SAĞ-KUR'la anlaştığında aile hekimi olarak çalışacaksa, bu mantığa göre, kadın doğum uzmanı pediatrist; genel cerrah da cildiyeci gibi çalışabilir, onun yetkileriyle donanabilir. 2) Eğer SAĞ-KUR'la anlaşma yapan her hekime aile hekimi statüsü tamnacaksa, niçin hâlâ aile hekimliği diye bir uzmanlık dalı var ve niçin hâlâ sınavla asistan almaya devam ediliyor? Sayıları gittikçe artan, ancak 3 yıllık eğitimi ve emeği hiçe sayılarak SAĞ-KUR tenceresinde diğer hekimlerle birlikte kaynayıp gitmesi planlanan aile hekimliği uzmanlarına bir öncelik, ayncahk tamnması ya da en azından statülerinin belirlenmesi gerekli değil midir? Eğer bu gerekli değil ise, niçin bu uzmanlık dalı kaldınlmıyor? Genel sağlık sigortası ile ilgili, bakanlık yetkilileri ile yapılan çeşitli toplantüarda, bu yetkililere yukardaki sorulan yönelttifirnizde, doyufucu-bir— yanıt alamadık. Yeni sağlık sisteminın temel direği olarak gösterilen aile hekimliği kurumunun, olması gereken en iyi konuma gelmesi dileğiyle, yetkililerden gerçekçi ve yapıcı açıklamalar bekliyoruz. Dr. Firdevs Hasene Günbay Aile Hekimliği Asistanı ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇ1 Danimarka'da... Emekli elçilerimizden Sacıt Somel'in "Almanya'da Türk İşçi- leriyie İç içe" adlı kitabmdan söz etmekte geciktim. Sacit So- mel, diplomat olacağma, gülmece yazarı olsa ne iyi olurdu. Somel, Dursun Atılgan'la, Mahmut Makal'la ortak dostumuz. So- mel, başkonsolosluk yaptığı sıralarda, çeşitli ülkelerde karşılaş- tığı, ışçilerimizin karşılaştıkları olayları anlatıyor tatlı tatlı. Oralarda yaşayan yurttaşlanmızın sorunlarını anlatırken, bir yerde şöyle diyor: "...Bazı vatandaşlanmız da, yine bilgisizliklerinden Ötûrü, baş- konsolosluklardan yasalara aykın ısteklerde bulunmakta, istek- leri yerine getirilemeyince de başkonsolosluğa cephe almaktadırlar. Örneğın evli bir vatandaşımız, bir gün Kopenhag Büyükelçiliğimize başvurarak, Avusiralya vizesi alabiimek için kendisine bekâr olduğunu gösteren tasdikli bir nüfus cüzdanı verilmesini istemiş, verilmeyince de: — Sizin işiniz zaten vatandaşlara zorluk çıkarmak, kime hay- rınız var ki? diye kapıyı hızla vurup çıkmıştı..." Sacit Somel, Lübnan'da, Amerika'da, Almanya'da da çalışmış. Almanya'dan bir anısı da şöyle: "Bir gün bir vatandaşımız yeni doğan çocuğunu kaydettirmek için, yanında 4-5 yaşındaki oğlu olduğu halde, Düsseldorf Baş- konsolosluğumuzagelmişti. Doğum masasına bakan memuru- muz çocuk seven bir kimse olduğu için, bir taraftan kayıt işlemlerini yaparken. diğer taraftan da, vatandaşlarımızın zeki baktşlı, konuşkan oğluyla konuşmaya başlamıştı: — Yeni gelen kardeşini seviyor musun? — Tabit, ben bütün kardeşlerimi severim. — Kaç tane kardeşin var? — Dört tane idik, amma şimdi beş olduk. — Ooo, maşallah, eviniz büyük olmalı, bir yatak odasına bü- tün kardeşler sığmazsınız. — Sığıyoruz tabıı. hepimize yer var. Yataklarımızı yan yana ko- yuyoruz, yer herkese yetiyor, anneme de yetiyor. Bir babama yet- miyor, o da annemin üstünde uyuyor!" Sacit Somel'in anlattığına göre, Almanya'daki 8-12 yaşlar ara- sındaki Türk çocuklanmn yarısı Kuran kurslarına gidiyor aşağı yukarı. Alman eğitimciler, Arapça kuran surelerini ezberieme- nin Türk çocuklanmn düşünme ve yaratma gücünü öldürdûğü- nü ileri sürüyorlar. Öte yandan, çocuk Alman okulu.ana babası ve Kuran kursu arasında kalmakta. Çocuğun okulda okuduğu- na Kuran hocası "günah" demekte, okulun yaptırmak istediği- ne de baba karşı çıkmakta. Somel'in kitabında, ilginç örnekler var, fıkra gibi... Bir gün, doğan çocuğunu kaydettirmek için Düsseldorf Baş- konsolosluğuna bir kadın işçi gelir. Memurla arasında şu konuş- ma geçer: — Çocuğunuzun kaydı için kocanızın nüfus cüzdanını da ge- tirmeniz gerek. — Kocam Türkiye'de, nOfus cüzdanı burada yok. Hem zaten çocuğumun babası o deel! — Biz yine çocuğunuzu kocanızın üzerine kaydetmek zorun- dayız. Amaaa, kocanızın bu çocuktan haberi olunca size ne der, onu bilemeyiz! — Ossun, zaten çocuğun babası da yabancı deel, o da em- mimin oğlu! 15 Ocak 1987 günlü Cumhuriyet'te, "Valizle Ortak Pazar"da başlıklı bir "Ankara Notlan" yazmıstım. Yeri geldiği için yinele- mek istiyorum. Bir bölümü şöyleydi: "Emekli elçilerimizden Sacit Somel, eski Büyükelçilerden Va- hap Aşıroğlu'nun tanık olduğu bir olayı anlattı. Vahap Aşıroğlu, Kopenhag'da büyükelçi, bir akşam geç saate dek çalışır. Her- kes gitmiştir. Çıkacağı sırada, telefon çalar. Konuşan bir Dani- markalı, şöyle der: — Burada, istasyonda bir vatandaşınız var; sağa, sola bakıp duruyor. Dil bilmiyor. Belki bir yardımınız olur diye size telefon ediygrum. Telefonu Türke verir: — Abi, burası neresi? — Kopenhag! ~— Kop fnu. n e kopu? •- — Kop değil, Kopenhag! Danimarka'nın başkenti! — Ne marka? — Danımarka, Danimarka! Hani trenle Almanya'yı geçtikten sonra gelinen bir memleket var ya, orası... — Ben şimdi Almanya'yı geçtim mi? — Geçtin tabii, Danimarka'ya geldin! — Vay anasını! Ben orda inecektim!.. Şaka maka derken üç kişi Danimarka'ya vardık. Pro1. Sadun Aren, İstanbul Milletvekili Hüsnü Okçuoğlu ile birlikte! YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESÎ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN AKADEMİK PERSONEL İLANI Universitemiz Akademik birimlerinde açık bulunan kadrolara, 2547 sayılı kanunun ilgili maddelerine göre öğretim elemam alınacaktır. Kanuni şartlan taşıyan adaylardan ilanımızın gazetede ilk yayımlandığı tarihten itibaren 15 (on beş) gün içerisinde fakülte dekan- lıklarına başvurmalan gerekmektedir. Postadaki vaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır. BAŞVURU ŞARTLARI. 1. Doçentlik kadrolanna müracaat edecek adaylardan, 2547 sayılı kanunun 24. maddesindeki şartlan taşıyanlar, özgeçmişlerini, bilimsel çalışma ve yayınlannı kapsayan dosyayı (1 nüsha halinde), doçentlik ve yabancı dil başarı belgelerinin asıllarını veya noter- den tasdikli suretlerini, nüfus cüzdanı sureti ve 2 adet fotoğraflarını, başvurduklan anabilim dalını belirten dilekçelerine ekleyerek ilgili akademik birime, 2. Yardımcı doçent kadrolanna başvuracaklann, sınava girecekleri yabancı dili belirten dilekçelerine, başvurduklan anabilim da- lını, özgeçmişlerini, yardımcı doçentlik yabancı dil başan belgesinin aslını, bilimsel çalışma ve yaymlannı kapsayan bir dosyayı (4 nüsha halinde), nüfus cüzdanı suretini, 2 (iki) adet fotoğrafı ekleyerek ilgili akademik birime, 3. Öğretim görevlisi, araştırma görevlisi, okutman ve uzman kadrolanna müracaat edecek adaylann, başvurdukları anabilim da- lını belirten dilekçelerine özgeçmişlerini, lisans diplomasının noter tasdikli suretlerini, nüfus cüzdan sureti ve 2 (iki) adet fotoğrafla- rını, varsa bilimsel çalışma ve yaymlannı, sınava girecekleri yabancı dili belirten dilekçelerine ekleyerek ilgili akademik birime baş- vurmalan, Gerekmektedir. Yardımcı doçent ve araştırma görevlisi adaylannın yabancı dil sınavı 09.04.1990 günü saat 10.00'da, öğretim görevlisi, araştırma görevlisi, okutman ve uzman adaylarırun bilim sınavı 10.04.1990 günü saat 10.00'da, adaylann mülakatı 11.04.1990 günü saat 13.00'te universitemiz kampus binasında yapılacaktır. Yüksek dereceli kadrolara müracaat edecek adayiarm yeterli hizmet süresine sahip olmaları gerekmektedir. tLAN OLUNUR. KADRO BİRİMt BÖLt'MÜ ANABİLtM/BtLtM DALI UNVANI ADETİ DERECESt Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Eski Çağ Tarihi (X) Uzman Fiâk Nükleer Fiziği Atom ve Moleküler (XX) Arş. Gör. " " Eğitim Bilimleri Eğitim Prog. ve Öğretim " " Batı Dil. ve Edebiyatı Ingiliz Dili ve Edebiyatı " " " Biyoloji Genel Biyoloji " " " Botanik " " " Eğitim Bilimleri Egitim Yön. ve Planlaması Öğr. Gör. " " " Fizik Yoğun Madde Yrd. Doç. Tarih Eski Çağ (XXX) Doçent Veteriner Fakültesi Zooteknik ve Hay. Besl. Hayvan Besleme ve Besl. Hast. Doçent " " Hastalıklar ve Klinik. Parazitoloji Doçent ; Ziraat Fakültesi Zooteknik Yemler ve Hayvan Besl. Uzman " " Gıda Bil. ve Tekn. Gıda Bilimi " " " Zooteknik Yemler ve Hayvan Besl. Araş. Gör. ', " " " Hayvan Yetiştirme " Tarla Bitkileri Tarla Bitkileri " " Gıda Bil. ve Tekno. Süt Teknolojisi " Bahe Bitkileri Bahçe Bitkileri . Öğr. Gör. " Zooteknik ' Yemler ve Hay. Besl. " " " " Hayvan Yetiştirme " Gıda Bil. Ve Tekn. Gıda Bilimi Bahçe Bitkileri Bahçe Bitkileri ' Yard. Doc. Zooteknik Yem. Ve Hayvan Besl. " " " Hayvan Yetiştirme " " Tarla Bitkileri Tarla Bitkileri " Gıda Bil. Ve Tekn. Gıda Bilimi . " " ' " Süt Teknolojisi ' . " " " Toprak Toprak Doçent " " Tarımsal Mekanizasyonu Tanmsal Mekanizasyonu Yrd. Doç. " " Bitki Koruma Entomoloji " REKTÖRLÜK Atatürk Ilkeleri ve Inkılap Tarihi Okutman 6 1 5 5 7 6 5 1 4 1 1 > 1-3 2 3 l 5-6 7 1 6-7-7 5 4 2 1 4 3 4 4 4 l 5 3 1 5 2 3 4 5 (X) "Eski Çağ Tarihi" Anabilim Dalı Uzmanlık kadrosuna müracaat edenlerden Arapça-Farsça bilenler tercih edilir. (XX) "Atom ve Mol. Fizik" Anabilim Dalı araştırma görevliliğine müracaat edecek adaylann bilgisayar öğrenimi görmüş olmaları, kurs gördüklerine dair Kurs Belgesi veya diplomasına ibraz etmeleri gerekir. (XXX) "Eski Çağ Tarihi" Anabilim Dalı doçentlik kadrosuna müracaat edecek adaylann Selçuklu ve Osmanlı Sanat Tarihi dalında uzman olmaları ve bu dalda doktora yapmış olmaları gerekir. Basın: 19969 İLAN ESKİŞEHİR 1. SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR SANIK: ÖZCAN YOLSAL - Osman ve Kadından olma 1962 D.lu Trabzon - Maçka - Yeşilyurt köyü nf. kayıtlı halen aynı köyde otu- nır. HÜKÜM ÖZETl: Yukarıda açık kitnliği yazılı sanığın Eskişehir Yapı ve Kredi Ban- kası 2 Eylül Şubesi'nce kendisine verilen çek karnesini bankanın, geri istemesine rağmen iade etmediği ve boylece çek kanununa aykın dav- randığı anlaşüdığından. Mahkememizin 27.9.1988 tarih ve 1988/316-595 numarah kararı ile sanığın 3167 sayılı kanunun 13/1. maddesi gereğince 20.000.— lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu karar sanığın mevcut adreslerine tebliğ edüememiş zabıtaca tah- kikatta sanığın yeni adresı tespit edilememiştir. Bu nedenle 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28. maddesi uyann- ca hüküm özetinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Hüküm, ilan edildiği tarihten 7 gün sonra sanığa tebliğ edilmiş sayılacaktır. tlan olunur. 24.8.1989 Basın: 18123 TEKEL ADANA YAPRAK TÜTÜN İŞLETMELERİ MERKEZ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN AdanaTekel Y.T. İşletmeleri Merkez Müdürlüğümüze bağlı lsla- hiye/GAZİANTEP ilçesindeki yaprak tütün depolanmız için mev- cut malzeme ile çelik karkas ranza katı montajı yaptınlacaktır. 1- thale 3 Nisan 1990 Salı günü saat 14.00'te Adana Tekel Y.T. Işl. Merkez Müdürluğümüz İhale Komisyonu'nca kapalı zarf usulü, eksihme tarzı ile yapılacaktır. lhaleye istekli çıkmadığı veya ihale gerçekleşmediği takdirde 10 Nisan 1990 günü saat 14.00'te yeniden aynı usulle tekrar yapılacaktır. 2- Bu işe ait şartnameler Merkez Müdürluğümüz ihale komisyo- nundan temin edilebilir. 3- thalenin muhammen bedeli KDV hariç 29.503.125 TL. üzerin- den gecici teminat bedeli 1.476.000 TL.'dir. 4- lstekliler ihaleden önce müdürlüğümüzden alacaklan yer gör- me belgesi ve şartnamede yazılı diğer belgelerle birlikte ve şartlarda ihaleye katılabilirler. 5- Tekel 2886 sayılı kanun kapsamında olmayıp, ihaleyi yapıp yap- mamakta. dilediğine yapmakta veya kısmen yapmakta serbesttir. 6- Müracaatlar şahsen yapılacaktır. İlanen duyurulur. Basın: 18835 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ TEKNİK BİLİMLER MESLEK YÜKSEK OKULU BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI BAŞKANLIĞI İNGİLİZCE KURSLARI Bölümümüzce 1990 yılı eğitim programlan çerçevesinde "İNGİLİZCE" kursları düzenlenmiştır. Avcılar Bilgisayar Merkezi'nde ve Beyazıı Basın Yayuı Yüksek Oku- lü bünyesinde tamamen yabancı öğretmenler tarafından verüecek olan İNGİLİZCE kursları konuşmaya yönelik olacaktır. KatılnAk iste- yen kursiyerler için bir seviye sınavı yapılacaktır. Kurslar 10 Man 1990 larihinde başlayacak olup basvurulann 8 Mart 1990 tarihine kadar yapılması gerekmektedir. Kurs Saatleri: P.Tesi-Salı-Perşembe 18.00-20.00 C.tesi-Pazar 10.00-13.00 . 14.00-17.00 . Bilgi K'n: Avcılar: 591 38 91 591 38 50/439 Beyazıt Basın Yayın: 512 52 57 / 104-105 Basın: 19123
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle