Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14
Cinsel güç
kaybına
rekortazminat
ANKARA (UBA) — Yargıtay,
cinsel güç kaybına yol açan ka-
zadan sorumlu bulunan TCDD
Genel Müdürlüğü'nün toplam
27 milyon 500 bin lira tazminat
ödemesine karar verdi. Yargıtay
Durmuş Çakmaz' adlı çocuğun-
Ankara'da trene binerken düşüp
bir kolunu sakatlanması ve cin-
sel güç kaybına uğradığını ileri
sürmesi üzerine açılan davada
Demiryollan'nı 20 milyon mad-
di 7 milyon 500 bin lirada ma-
nevi olmak üzere toplam 27.5
milyon liralık tazminatı yüzde 48
faiziyle birlikte ödemeye mah-
kûm etti.
Istasyonda trene binerken tre-
nin aniden hareket etmesi üze-
rine düşerek sağ kolu sakatlanan
ve fdç olan buna bağlı olarak da
cinsel gücünü kaybeden Durmuş
Çakmaz'ın babası tarafından
açılan davaYargıtay'dakesinleşti.
20 MART 1990
îlkbahan karşılamara hazırlandığımız bugu'nlerde mayo üreticileri kreas-
y yonlanm şimdiden tamamladılar. Ay-Yüdız firması da dün düzenlediği de-
fileyle 1990 yılı mayolarıoı tanıttı. Sheraton Oteli'nde yapılan defilede. mankenler bu >ıl ibracı ger-
çekleştirilecek ve yurtiçinde satışa sunulacak mayo ve deniz kıyafetlerini sergilediler. Defilede tek
parça, şal desenli ve bol renkli mayolar dikkat çekti. (Folograf: AA)
Colonıb
Günlüğü
MADRİD (A.A) — Kristof
Colomb'un Günlüğü'nün 150 di-
le çevrilmesi kararlaştınku.
Ünlü denizci Colomb'un keşif
sırasında tuttuğu günlüğün çevi-
rileri, I992'de Sevüla kentinde
açılacak Dünya Fuan'nda
(EXPO-92) sergilenecek.
Sevilla EXPO-92 Düzenleme
Komitesi'nin kar
anna göre, söz-
konusu çevirilerin hazırlanmasın-
da ünlü dil bilimcilerin yanısıra
diplomatlar ve yazarlar görev
alacak.
Dilencilerin
gösterisi
MADRİD (A.A.) — lspanya^
nın çeşitli kesimlerinde dilenciler,
59 sosyal derneğin öncülüğünde
duzenlenecek gösterilere katılmak
üzere Madrid'de toplanjyor. Di-
lenciler, 29-30 mart günlerinde
Madrid sokaklannda gösteriler
yapacak.
7VİAYIUC11
Vakkorama'nın suponsörfüğjinü iistlendiği Karadam 90
Kayak YanşlanUludağ'dayapıldı. Bu yıl 7'ncisi yapılan
yarışlara 700'ün uzerinde yanşçı katıldı. Yarışmalar bu yıl 4'u lisanslı, 10'u lisanssız olmak üzere
loplam 14 kategoride yapddı. Bayanlann ve erkeklerin ayn ayn kategorilerde yanşuklan Karadam'da,
lisanslı ve lisanssız sporcular da a>n yanştılar. 16 mart gecesi Uludağ Kayak Hocalan Dernegi'niıı
yardımlanyla yapılan guzel bir açılışla başlayan şölen, 18 mart günü yapılan odül töreniyle sona
erdi.Swatch Freestyle ekibi de bir akrobatik kayak gösterisi sundu. (Fotograf: Murat Yığcı)
HABERLERIN DEVAMI
Hegel'i Haksız Çıkarmak.
(Baştarafı 1. Sayfada)
lundaki görüşlere hak vermek gerekiyor. De-
mokratik Alman halkı, kendilerine hızlı bir-
leşme ve para birliği vaadeden Bonn hükü-
metini ve Helmut Kohl ile en iyi işbirliği ya-
pacak olan Doğu'daki muhafazakârları seç-
miş oldu.
Sosyal Demokratların birleşmeyi zorlaştı-
racaklarını; Demokratik Sosyalızm Partisi'-
nin ıse (eski Komünıst Partisi) önleyeceğıni
düşündüler. Seçim sonuçlarını bu şekilde yo
rumlamak herhalde yanlış olmayacaktır.
Sosyal Demokratların yenilgisinde, Doğu'-
da hızla güçlenen milliyetçilik akımını iyı de-
ğerlendiremeyışlerınin de rol oynadığı düşü-
nünebilir. Seçim kampanyası boyunca mil-
liyetçilik temasını işteyen muhafazakârlann,
bu taktiklerinin kitlelerde destek bulduğu an-
laşılıyor.
Seçim sonuçları ayrıca, Doğu'da ufak sol
grupların ve Yeşillerin marjinal kaldığını da
göstermiştir.
Kısacası "Doğu" Almanlar, bir an önce
birieşmek ve Batı'nın refah düzeyine kavuş-
mak istiyorlar. Tabii bu refaha kavuşmanın,
o denli kolay olup olmadığı ayrı bir tartışma
konusudur. Ama şimdılik görünen budur.
Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl,
iki Almanya'nın birleşmesınin Federal Al-
manya Anayasası'nın 23. maddesine göre,
yani "Doğu eyaletleri'nin, Batı anayasasını
kabulüyle gerçekleşmesinden yana. "İlhak"
(anschluss) olarak nitelenen bu yola, Sosyal
Demokratlarla diğer sol gruplar karşı çıkıyor-
du. Demokratik Almanya'daki havayı Kohl'-
ün daha iyi deöeriendirdiği, seçim sonuçla-
rıyla belirlenmiş oldu.
Seçim sonuçları uluslararaşı açıdan ise
şöyle bir tablo ortaya çıkardı: İki Almanya'-
nın hızla birleşmesi artık gündemdedir. Bu
olgunun ise. Federal Almanya'nın komşuları
arasında zaten var olan tedirginliği daha da
arttırabileceği düşünülebilir.
Batflı ülkeler, yıllardır Sovyetler Birliği na-
sıl olsa izin vermez düşüncesi ile iki Alman-
ya'nın bölünmüşlüğü karşısında duydukları
"üzüntüyü" rahatlıkla ifade etmişlerdi. Bir-
leşme, üstelik hızlı birleşme konusu kapıya
dayandığında bu rahatlığın yerini belirgin bir
tedırginliğin aldığı gözlenmektedir.
Bu tedırginliğin haklı tarihsel kökleri gör-
mezlikten gelinemez. Ancak bunun gibi ar-
tık görmezlikten gelınemeyecek bir olgu da
iki Almanya'nın birleşmesi ya da birinin öte-
kine katılmasıdır. O zaman oturup, tarihin acı
deneyimlerim de hiçbir zaman unutmaksızın,
kalıcı bir barış ve özgürlüğü güvence altına
alacak duzenlemelerı yapmaktan başka çare
yoktur.
Büyük Alman filozofu Hegel bir kez şöyle
yakınmış:
"Tarih tek bir ders öğretiyor; o da insanla-
nn ve iktidarların tarihten bir türtü ders ala-
mayışlarıdır."
Avrupa'nın ve Almanların Hegel'i artık
haklı çıkarmayacak kadar tarihten yeterince
ders aldıklanna ınanıyoruz.
w w
Ozal kıizi Çanakkale'de patladı
DSlsuyok diye ikinci ürün ekilmemesini istedi
Taranda 'yasak' dönemi
tDRtS ADtL
Geçen yıldan devreden kurak-
lık, Türkiye'nin tarımsal üretimin-
de "yasak" dönemi başlattı. DSİ
"su yok" gerekçesi ile ikinci ürün
ekilmemesini istedi. Rekolte kay-
bının, bu yıl, başta tahjl olmak
üzere bazı ürünlerde yüzde 50'yi
aşma tehlikesi üzerine Türkiye'nin
geleneksel tanm ürilnlerinde itha-
lat gündeme geldi. Türkiye Zira-
at Odalan Birliği (TZOB) Başka-
nı Osman Özbek, birlik olarak il-
gili kuruluşları, hükümeti uyar-
mamalarına karşın kuyu ve artez-
yen açılması gibi "alternatif" su
kaynaklanna yatırım yapılmadı-
ğını söyledi. özbek, "Geçen yıl
kurakhk nedeniyle zarar eden çift-
çi borçlanmışu. INisan-mayıs yag-
mnrian gelmezse bu yıl çiflçi borç
ödemcde biiyük bir acze düsecek"
dedi.
DSl'nin artezyen ve kuyu açma
yönünde çalışmasını, çalışmaya-
caksa bu alanda yatınm yapacak-
Kim indirdi
(Baştarafı 1. Sayfada)
caddeye bir ucundan girdi. Eliıı-
deki uzun namlulu silahın dipçi-
gıni beline dayâmıs, hafif geriye
doğru yaslanarak yürüyordu. Ar-
kasındakilerin kirni sakallı, kimi
bıyıklıydı. Caddenin ortasından
yürüyen özel tim komiseri, uzun
bir söyleve başladı.
Bu görüntü gerçek olamazdı.
Daha çok bir tiyatroyu andınyor-
du. Sahnedeki eli silahlı adam teh-
didini, "hodri meydan" diye nok-
taladığında, meydanda kimse kal-
mamıstı.
özel timin bu gidip gelmeleri,
ilçe merkezindeki gerginliği göz-
le göriilür biçimde tırmandırmış-
tı. Kimi kimden koruyorlardı; bu
belli değildi.
Bu gerginlikte ve propaganda
ybğunluğunda, ilk ciddi olay Nu-
saybin'de patladı. Rastlantıya ba-
kın ki olay çıktığında Olağanüs-
tü Hal Bölge Valisi Hayri Kozak-
qogla ile Mardin Valisi Aykut
Ozan izinliydiler. îçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu da olayın çık-
tığı gun îtalya'ya uçuyordu.
Sonucta meydan özel time kal-
mıştı. Nusaybin olaylarında ilçe-
ye gelecek, durumu sakinleştire-
cek, gerekli göruşmeleri yaptıktan
sonra yaşamın normale dönmesi-
m saglayacak bir yetkili çıkmadı
ortaya.
Bahar gelip de dağlarda karlar
eridi mi artık Güneydoğu'da "te-
rör mevsimi'Mir. Böyle bir sürece
giren bölgede, "jeni tiyatro sah-
nelerinin yaratrimaraasr için olayı
sopayla, silahla önlemekten yana
olmayan görevlilere bılyük iş dü-
şüyor. Yoksa Mardin Bağımsız
Milletvekili Adnan Ekmen'in, Nu-
saybin caddelerinde dolaşan özel
time bakıp, "Bunlar daglarda
•dam vurmak için egitilmİÂ. Bun-
l«n kenle indirip insanlann ara-
sına sokmamak gerekir" diye ya-
kındığı görüntuleri daha çok gö-
rürüz.
l n n ^ ü a i y kredilerle des-
teklenmesini isteyen Osman öz-
bek, susuzluğun gübre kullanımı
yoluyla üretim artışını da engel-
lediğine işaret etti.
Trakya, Marmara'nın çevresi,
Ege Bölgesi'nin güney ve kıyı ke-
simleri ile Akdeniz'in batısı ve îç
Anadolu'ya bu yıl yeterli yagış
düşmemesi, çiftçiyi endişelendirir-
ken başta Devlet Su fşleri olmak
üzere ilgili kuruluşları, birtakım
önlemler almaya zorladı. DSİ, söz
konusu bölgelerdeki örgütlerini ve
ziraat odalarını uyararak "ikinci
tirün" ekilmemesini istedi. Edini-
len bilgiye göre DSl'nin ekilme-
mesini istediği ürünlerin başında
mısır, soya sosam çeltik gelıyor.
Türkiye'nin temel tanm ürünlerin-
de yaşanacak üretim açığının it-
halatla giderilmesi bekleniyor.
Haber Merkezi — Çanakkale
Belediye Ba>kanı lsmail Özay
hakkında, Çanakkale Valiliği'nin
suç duyurusu üzerine "Cumhur-
başkaıuna hakaret" savıyla soruş-
turraa açıldı. Özay'ın açığa alın-
ma gerekçeleri arasında yer aian
Mulkiye Mufettişi Ali Uçar'uı ra-
porundaki "ideolojik davrantş
içine girdigi" savma ilişkin Ça-
nakkale Cumhuriyet Savcılıgı'nca
yürutülen soruşturmanın da ta-
kipsizlikle sonuçlandığı belirlen-
di. Çanakkale Cumhuriyet Savası
Azmi Ergezen, özay hakkındaki
suç duyurusunun kendilerine
ulastığını ve gerekli soruşturma-
nın başlatıldığıru bildirdi. Bu ara-
da lsmail Özay'ın geçici olarak
açığa alınması siyasi çevrelerde ve
yerel yönetimlerde büyuk tepkile-
re yol açtı.
SHP Genel Baskanı Erdal tnö-
nü, Çanakkale Belediye Başkanı
Ismail Özay'ın görevden alınma-
sının, iktidarın belediyelere yöne-
lik baskı politikasırun yeni bir ör-
neği olduğunu söyledi. Inönü,
"Cumhurbaşkanı makamına say-
gının sartı, o makamdaki kifinin,
makama saygı gostermesidir" de-
di. DYP Genel Baskanı Suleyman
Demirel de tepkisini "Bu bir deh-
şet salma işidir" biçimınde dile
getirirken, SHP Genel Sekreteri
Deniz Baykal, "Cumhurbaşkanı
oldu bittisi, Tiirkiye'yi büyük sı-
kıntılarla karşı karşıya bırakmış-
tır. Bu zincirin halkası olarak da
kriz Çanakkale'de ortaya
çıkmıştır" diye konuştu. DYP
Genel Başkan Yaıdımcısı Esat KJ-
ratlıoglu da DYP'li belediye bas-
kanlarırun da özay gibi davrana-
caklarını belirterek, "Milli irade
ile seçilraiş belediye baskanının,
ANAP oylanyla seçilmiş gibi gös-
terilen bir şahsa saygısızlık etti di-
ye görevden almak anayasal
suctur" dedi. Ankara'da, SHP'li
belediye başkanlan, Özay'ın du-
rumunu görüşmek üzere toplantı
yapma karan aldılar. Toplantıya
DYP'li belediye başkanlannın da
çağnlacağı ve gerekirse Cumhur-
CÛNEYT ARCAYÜREK yazıyor
Köşk'teki Kök
ANKARA — İşbitirici hükümet dediğin işte böyle
otur. Çanakkale Belediye Başkanı ismail Ozay, da-
ha kürsüden inerken işine son vermek için hare-
kete geçer, bir iki saat içinde İçişleri Bakanlı-
ğı'ndan yazılı buyruk gelir, valinin önüne konur.
İsmail Özay büyük suç ışlemiş, Çanakkale za- .^ ..u,. ja^a^an. ^.. ^ a y n ^? C 7 »«•<> .oı. ^^.c-
ferinin yıldönümü törenlerinde TO gelince ayağa leştiri." Bir odaya çekilerek, bu türden eylem koy-
yerinden fırlayacak gibi kurallar koysunlar. Bir ya-
sayla hem muhalefetten hem de halktan geien ha-
reketleri önlerler.
Saygı, insanlann ıçinden gelmiyorsa, yasa zo
runluluğu ile sağlamaya çalışsınlar. Kuşkusuz,
TÖ'nün yapacağı bir başka şey daha var: "Öze-
kalkmamış. Çıkmış kürsüye topluluğa konuşacak,
"Sayın TÖ" diye başlamamış, atlamış, başbakan-
dan söz ederek halka seslenmiş ve bir de "Ülke-
nin kaderini belırlemeye çahşanlar, verdikleri ka-
rarın altında ezilmeye. tarihin karanlıklarında yok
olmaya mahkûmdurlar" demiş.
Vay sen misin böyle söyleyen, böyle davranan.
Protokol sıralarındakı ıskemleyi altından çekmiş-
ler. TÖ niye yurdumuzu dört baştan telefoniarla
donattı, hemen telsiz telefonlar işlemiş. "Yeğen"
Hûsnü Doğan İçişleri Bakanı'na vekâlet ediyor.
Ben Johnson hızıyla bakanltğa gelmiş, günlerden
pazar olmasına pazar, tatıl daireler, dinler mi hiç,
hemen bir daktilo, hemen müsteşar, hemen baş-
ka yetkililer, ışbaşına. Yazılı emır Çanakkale Va-
lisi'ne.
Çanakkale Belediye Başkanı hakkında "soruş-
turma açıyor" ve başkanı görevinden şıpın işi alı-
veriyor
Bu iktidarın çöp kaldıracak mecali olmadığını
söyleyerek düpedüz günahına girryoruz. Beledi-
ye başkanını görülmemiş hızla görevinden alarak
hükümet ış bitirici bir hükümet olduğunu kanıtia-
mış olmuyor mu? Kırk btr kerre maşallah! Bu ne
hiddet ne celâldır ki TÖ'ye saygısızlık etmek bile
devleti bir baştan öteki başa müthiş bir devinime
sürüklüyor.
Gece haberlerinde TV'deki TÖ'ye baktım. yü-
zü solmuş, heybetlı görünüşü yitmiş, sağ elini gos-
termiyor, sol elinin parmakları titriyor. Bûnyevi bu
hava içinde "soyukınk" deyimini kullanıyor. Ça-
nakkale VaJisi ise TÖ gelince ayağa kalkmadı, çıkt?
kürsüde genel görüşe, çoğunluğun duygularına
yatkın cümleler söyledi diye belediye başkanına
yöneltilen uygulamayı kamuoyu mantığına otur-
tamıyor ve görevden almanınfiedenlerini açıkla-
yacağını söylüyor. "Başka şeyler" varmış. Kısa-
cası, cezalandırmayı kıtabına uydurma hazırlığı-
na girilıyor.
Oysa Türk yasalarında Çankaya'da oturanlara
nasıl davranılacağını gösteren kurallar yok. Dev-
let protokolünü yürüten yetkililere sorduk: "Temel
nezaket ötesınde TÖ gelince ayağa kalkılacağını,
saygı duruşu yapılacağını kesin hükümlere bağ-
layan hıçbır yazılı kural yok." 1980-83 arasında
devlet başkanına nasıl davranılacağı bir bildiriyle
açıklanmıştı. O devır geldi gecti efendim. Kasım
83'te parlamenter düzenle birlikte askeri dönemin
bildirileri de tarih oldu
TÖ ve hükümet biliyor ki Çanakkale Belediye
Başkam'nı "nezaket ötesınde" bir davranışı öne
sürerek görevden alamayacaklar. Ne yapsınlar,
haydi bir yığın gerekçe, suçlama sıralanacak. Ol-
du olacak; TÖ ve hükümeti muhalefet liderleriyle
başlayan Çankaya'yı tanımayan hareketleri önle-
mek için bir yasa göndersinler Meclise. TÖ gelin-
ce herkes "mecburi" ayağa kalkacak, gıderken
maların neden gıderek arttığını sorsun kendine.
Belki o strada halka karşın, yüzde 15 oyla duran
bir iktidarın grup oylanyla Çankaya'ya tırmanma-
nın kimi olaylara yol açtığını görebilir Bu tür olay-
ların kaynagında bizzat kendi siyasetınin bulun-
duğunu saptayabilir.
TÖ'nün rahatsızlıkları bir değil, iki değil. Cum-
hurbaşkanlığına adaylığını koymadan önce, Yedin-
ci Cumhurbaşkanı ?îvren'in kendisini iki kez, hem
de her türlü gerçeği önüne sererek vazgeçirme-
ye ça/ıştığını Cumhurıyet'te çıkan son yazı dizisin-
de, "Evren'in güncesini" özetleyerek açıkladık ve
sonra Köşk'ün daha bir huzursuz olduğu çevre-
den yansıdı.
Özkökü Çankaya Köşkü'nde olanlar son gûn-
lerde Evren'in TO'ye "Ben size aday olursanız,
partide ve başbakanlıkta bir boşluk ortaya çıka-
bilir. Bu boşluğu doldurabilecek misiniz? Bunu
kastetmiştım, ama görüyorum ki bu yanlış
aksettirilmiş" dedığini yaymaya başladılar. Evren'in
TÖ'yü olabilecekleri bir bir sıralayarak Köşk'ten
vazgeçirmeye çalıştığı 21 eylül ile 12 ekimdeki iki
goruşmeyle, aday olduktan sonrakı son görüşme,
Evren'ın anı defterinde bütün ayrıntılarryfa yatıyor.
Eğer meraklı olan varsa, özkökünden gelen yut-
turmacaları yayacağı yerde bir zahmet rahat oda-
sından Marmaris'e kadar uzanır, Evren'den rica
eder, anıların o günkü sayfalarını okumasını ister
ve dinler. Köşk'ün "vaziyeti kurtarmak" için giriş-
tıği yalanlamaların beş paralık değerı olmadığını
öğrenir.
Üstelik, o günlerdeki konuşmalarda yazılmayan
bir başka noktayı şimdı açıklayalım: Evren, TÖ:
ye cumhurbaşkam olmamasını söylerken aldığı ya-
nıt, "Yukarıdan hükümeti idare edeceği" idi. Es-
ki cumhurbaşkanı TÖ'ye şunu da söylemişti:
"Aşağıda bulacağınız, yukarıdan idare edece-
ğinızı söylediğiniz ınsan, bir gün gelır bu yoldan
yönetilmeye 'isyan' edebılir."
TÖ, yukarıdan idare ederken ses çıkannayacak
birini aradı günlerce ve Akbulut'u buldu, getirdi,
başbakanlık koltuğuna oturttu.
Bütün bunlar gerçek. Hem de tanıklı, belgeli
gerçek. TÖ, ne yaparsa yapsın bu gerçeklerın üs-
tünü özkökü Köşk'te başlayanlarm çabalarıyla ör-
temez. İşte Marmaris, ışte asker kökenli Evren.
buyrun gidin ve anıların o günlerini bir kez daha
ya okuyun ya da dinieyın!
Dün sabahtan başlayarak ülkenin her yöresin-
den İsmail Özay'ı destekleyen, görevden alınma-
sına karşı çıkan tepkiler geldi. DYP, resmen SHP'li
belediye başkanına sahip çıktı, Baykal da basın
toplantısıyla.
İşbitiren hükümete veonu yönetenlerin yarattı-
ğına bakınız şimdi. Pıreyi deve yaparak kendi ya-
tağında akan TÖ'ye tepkıyi genelleştırerek bir arv
da fırtınaya çevirdiler.
başkanı'na karşı ortak tavır alı-
nacağı kaydedildi. lstanbul Bü-
yükşehir Belediye Baskanı Prof.
Nurettin Sozen dün Cumhurbaş-
kanı özal ile yapacağı toplantıyı
iptal etti. Sözen, özay konusunu
görüsmek uzere başkanı olduğu
Marmara ve Boğazlar Belediyeler
Birliği Başkanlar Kurulu'nu bu-
gün olağanüstü toplantıya çagır-
dı^
İki takipsizlik
özay'ın görevden alınmasına
ilişkin İçişleri Bakanlığı yazısın-
da sözü edilen "ideolojik davra-
nış içine girdigi" suçlamasının
Çanakkale Cumhuriyet
Savcılıgı'nca takipsizlikle sonuç-
landırıldıgı kaydedildi. özay hak-
kında Çanakkale Emrüyet Müdü-
rü'ne hakaret ettiği savını da içe-
ren iki ayn soruşturmayı yürüten
Çanakkale Cumhuriyet Savası
Asım Daldıroglu, 9 Mart 1990 ta-
rihinde her iki "suçun
oluşmadıgı" gerekcesiyle takipsiz-
lik karan verdi. Özay'ın "ideolo-
jik davramş içine girdigi" suçla-
masının da 1 Mayıs nedeniyle
yaptığı konuşmadan kaynaklan-
dığı öğrenildi.
Açığa almaya tepkiler
Hollanda'dan Istanbul'a dön-
düğünde havaalarunda gazetecile-
rin sorulanna karşılık olarak, Ça-
nakkale Belediye Başkanı'rurl
protokol meselesi bahane edilerek
görevden alırunasını üzüntüyle
öğrendiğini kaydeden SHP Genel
Başkanı Erdal Inönü, şöyle ko-
nuştu:
"Belediye başkanlanmızın pror
tokol konusunda bir eksiklik ya-
pacağını sanmıyorum. Boyle bir
talimat vermedik kendilerine.
Devletin norınal protokol kural-
lanna uymuştur diye düşünüyo-
rnm. Onun ötesinde bir protokol
eksüdiği yüzunden görevden alma
diye bir yasa bilmiyonım. Kaldı
ki protokol meselesi, bir devlet
anlayışı meselesidir. Hep birlikte
alışılmış kurallara saygı göster-
mek meselesidir."
Inönü, "Bugünkü iktidar, pro-
tokol konusundaki laubaliliğin en
ileri örnekleri verdiğini" belirttik-
ten sonra şöyle devam etti;
"Sayın Özal'ın başbakanken
neier yaptığııu haorlıyonız. Şim-
di protokol meselesindc kendile-
rine karşı bir mesele diye ortaya
çıkarmaya hiç haklan yoktur. Bu-
nu söylerken belediye başkanımı-
zın protokole uymadığını söyle-
mek istemiyorum. Ama bunu ba-
hane edilmesi bile bence hiç olma-
yacak bir şey. Kaldı ki yasalara
göre böyle bir görevden alınma
olamaz. Tahmin ediyorum ki ar-
kadaşlanmı bunun hukuki yoldan
düzeltilmesine çaltşacaklar. Bele-
diyelerimize baskımn yeni bir şek-
li gibi görunüyor. tktidar, halkın
desteğini arkasında görmeyince
bir boşlukta olduğunu hissedince,
her gün yeni bir fıkra meydana çı-
kınca; bütün bunlara karşı ken-
dini konımak için belediyelere hü-
cnm etmek, protokol meseleleri
yaratarak kavga çıkarmak ve bn
şekilde variığını yıinitmek yoluna
girmiş anlaşüan. Benim yorumum
bu."
İnönü, daha sonra şunları söy-
ledi:
"Cumhurbaskanlıgı makamına
saygı kendi kendine ortaya çık-
maz. Hepimiz cumhurbaskanlıgı
makamına saygı göstermek iste-
riz. Bunun birinci şartı, cumhur-
baskanlıgı makamındaki kişinin
de bu makama saygı gostermesi-
dir. Bu makamın anayasadaki ye-
rini iyice korumasıdır. Anayasa-
ya uymayan yetkUeri bu makam
sahibi kullanmaya kalkarsa o za-
man berkes bir ikilem karşısında
kalıyor. Cumhurbaskanlıgı maka-
mına saygı gosterirken, o maka-
mın geregini yapmayan insanın da
bn yaptıgım kabul elmiş gibi göz-
iikecek. Bunu yapamaz demek ki
burada esas güçlük vatandaşlara
bu zorluğu getiren davranıstadır.
Sade vatandaş yasalara uymadı-
ğında ono yasalara uyar hale ge-
tiriyorsunuz, ama cumhurbaşkan-
lığı makamındaki bir kişi yasala-
ra, anayasaya aykın davranış gös-
terirse, bu, bütün devlet düzeni-
ni allusl ediyor. Bunun bir güven-
cesi yok yasada. Nasıl yasalara
uygun davnmmasını saglayacak-
sınız, bunu sağlayamadığınız za-
man da içinden çıkılmaz bir du-
nım ortaya çıkıyor. Bütün vatan-
daşlara, bütün yetkililere böyle
bir ikilem getiren davramş Cum-
hurbaşkam'nın seçiliş şekli, on-
dan sonra da yeminine uymayan
bir davranışı sürekli yapması ve
bunu da savunmasıdır.
Artık dunyada kimseye soyu
lunk sözıi kullanümıyor. Kimse
artık ne kendi valandaşına ve ne
de başkasına soyu kınk demiyor.
Böyle bir sozü söylenmemiş kabul
etmek lazım."
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel, Çanakkale Belediye Baş-
kanı'mn görevden alınması olayı-
na hukuki açıdan baktığını belir-
terek, "Sabahtan akşama beledi-
ye baskanının görevden alınması
fevkalade uygunsuz bir durum-
dur. Bu bir dehşet salma işidir"
dedi. Demirel, Özal'ın ANAP oy-
lanyla cumhurbaşkanı seçilmesi-
nin ülkede tartışma yarattığıru,
"bu durum tarttsılmasın" deme-
nin mümkün olmadıgım söyledi.
SHP Genel Sekreteri Deniz
Baykal da Çanakkale Belediye
Başkanı'nın davranışını destekle-
diğini belirterek, suç işlendiyse
konunun yargıya aktanlmasını is-
tedi. Bu konuda dün basın top-
lantısı duzenleyen Baykal, halkın
oylanyla geçiimiş bir belediye
baskanının gece yarısı operasyo-
nuyla görevden ahnmasımn "de-
mokrasiyi hazmetmemek' anla-
mına geleceğini söyledi. Baykal,
"Olayuı temelinde yatan cumhur-
baskanlıgı bunalımıdır" dedi.
Ankara Buyukşehir Belediye
Başkanı Murat Karayalçın,
özay'ın görevden alınmasıyla il-
gili açıklamasında, konunun siya-
sal bir eylem ve tartışma konusu
yapılmamasmı istedi. Karayalçııı,
"Türkiye'nin meşnı yollaria seçil-
mis Cumhurbaşkam'na gerekli
saygının gösterilmesinin, Cnm-
hurbaşkam'mn geçmiş siyasal
kimligini aşan bir husus" olduğu-
nu söyledi.
lzmir Bu>1ikşehir Belediye Baş-
kanı ve Ege Belediyeler Birliği
Başkanı Yüksel Çakmur, Çanak-
kale Belediye Başkanı'nın gece
yarısı operasyonuyla açığa alın-
masıyla, demokıasinin bir yara
daha aldığını söyledi.
Şanlıurfa Belediye Başkanı tb-
rahim Halil Çelik, muhalefet be-
lediye başkanlannın Cumhurbaş-
kam'na tavır koymalarına karşı
olduğunu, bu tür olayları tasvip
etmedigini belirterek. Çelik "An-
cak seçimle gelen böyle değil. se-
çimle girroelidir" dedi.
Gaziantep Belediye Başkanı
Celal Dogan, Denizli Belediye
Başkanı Ali Manm, Karşıyaka
Belediye Başkanı Cinan Türsen,
Uşak Belediye Başkanı Ali Kıinek
ile çok sayıda il, ilçe ve belde be-
lediye başkanı, yaptıkları açıkla-
malarda, Özay'ın açığa alınması-
nı ve hakkında soruşturma açıl-
masını kjnadılar.
SHP İstanbul tl Başkanı Ercan
Karakaş da "Çanakkale Belediye
Başkanı tsmail Özay'ın bir gece
yarısı karanyla açığa alınmasını,
SHP İstanbul tl Yönetim Kunılu
olarak şiddetle protesto ediyoruz.
İçişleri Bakanlığı'nın bu karannı
hukuk ve demokrasi kurallanyla
bağdastırmak mümkün değildır.
Halkın iradesine dayanmayan
azınhk, ANAP iktidannı, SHP'li
belediyelere karşı uyguladığı bas-
kılara son vermeye ve lsmail Özay
hakkındaki işlemi derhal durdur-
maya çağırıyoruz. Kamuoyuna
tsmail Özay ile dayanışma içinde
oiduğutnuzu duyuruyoruz" dedi.
Başbakan Yıldınm Akbulut,
Belediye Başkanı Özay'ın görev-
den alınmasını savundu. Akbulut,
"Cumhurbaşkanı, devletin baş-
kanıdır. Demokrasiyi savunan
herkes o makama saygılı olmak
mecburiyetindedir" dedi.
Sungurlu "Suç
tasarlanarak işlendi"
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu
ANKA'nın konuyla ilgili sorusu-
nu yanıtlarken Çanakkale Beledi-
ye Başkanı Özay'ın konuşma
metnini 8 kez değiştirdiğini söy-
lemesinin "tasariayarak suç işle-
digini göslerdigini" öne sürdü.
Sungurlu, "Bu zat Cumhurbaşka-
nı'nı karşılamamak için Çanakka-
le'den gitti. tnönu'yü. büyükelçi
Hollanda'da karşılamadı diye
olay oluyor. Burada ne oluyor?
Cumhurbaşkanım karşılamama-
sı, ismini söylememesi, ayaga
kalkmaması suç değil, ama ko-
nuşmasında kaslettiği kimseye
karşı suç işliyor. Ancak karan
yargıçlar verecek. Çanakkale'de
olayı hoş karşılayana rastlama-
dım, bazı makamlara saygı
gerek" dedi.
Kültıir Bakanı Namık Kemal
Zeybek de olayı "büyük bir
nezaketsizlik" olarak niteledi.
ANAP Teşkilat Başkanı Orhan
Demirtaş da "Yunan adalanna
bile gidilse böyle bir durum ol-
mazdı. Oralarda bile bunu yap-
mazlar" diye konuştu.
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baştarafı I. Sayfada)
belediye baskanının konuşmasında Cumhurbaşkam'ndan
hiç söz etmemesi.
Cumhurbaşkanlan karşısında "ayağa kalkılır" diye bir hu-
kuk kuralı yoktur. Yasada suç olarak tanımlanmayan bir ey-
lemden dolayı da hiç kimseye ceza verilemez.
Verilemeyeceği gibi bu tür davranışlara karşı başka her-
hangi bir yaptırım da uygulanamaz. Uygulanırsa bu işlem
hukuka aykın olur.
Bu gibi davranışların tek yaptırımı vardır:
Kınama!
Belediye başkanını, bu davranışından dolayı kınarsınız,
ayıplarsınız, eleştirirsiniz.. Ama ceza veremezsiniz.
Hem anayasa hem 3030 sayılı yasa seçilmiş organların
ancak ve ancak "görevteri ile ilgili bir suç sebebi" ile içişleri
bakanınca görevden alınacaklarını öngörüyor.
Cumhurbaşkanlan karşısında "ayağa kalkmama" diye bir
suç yoktur. Bu bir. İkincisi de suç olsa bile bu eylemin be-
lediye baskanının görevi ile ilgisi yoktur. Bu da iki!
Yasaya göre belediye başkanlan ile ilgili görev nedenjy-
le bir soruşturma açılacak: Bu soruşturma nedeniyle içiş-
leri bakanı, başkanı görevden alacak.
Yasanın özü de sözü de bu.
İdare hukukunda bir yetkinin hizmet dışı amaçlarla kul-
lamlmasına "yetki saptırması" denir. Kamu kudreti. siyasal
amaçlarla kullanılıyorsa. bu işlem sakattır.
Sakat olduğu için de idari yargı bu işlemi iptal eder.
Cumhurbaşkanı gelince belediye başkanı ayağa kalkma-
mış.. Kalkar ya da kalkmaz. Bu davranışı kınarsınız. "Ne
kadar ayıp" dersiniz. Halk gelecek seçimlerde bu olayı de-
ğerlendirir. Oyunu buna göre kullanır.
Demokrasilerde başka yaptırım yoktur.
Şimdi İçişleri Bakanı Aksu, düşünecek, taşınacak, diye-
cek ki:
— Canım biz belediye başkanını görevi ile ilgili bir suçtan
dolafı görevden aldık..
Böyle bir rastlantıya da kimse inanmaz.
Büyiık kent belediye başkanlıklannın hemen hepsi SHP'li-
lerin ellerındedır. Bugun Çanakkale'de yaşanan olaylar va^
rın ya da öbürgân başka illerde de yaşanabilir. Çünkü ÖHP
Cumhurbaşkanı seçimini demokratik saymıyor.
Muhalefet liderien cumhurbaşkanının elini sıkmıyorlar:
Selam da vermiyorlar:
Hiç şüphe yok, bu bir "anormal durum." Bu anormal du-
rum, ne zaman normale dönüşecek?
Yeni bir genel seçim yapılacak; bu genel seçımden son-
ra yeni bir cumhurbaşkanı seçilecek; o zaman bu gibi olay-
lar da kendıliğinden son bulacak.
Peki o zamana kadar ne olacak?
Böyle olaylar hep olacak!
İyisi mi ANAP bir yasa çıkarsın.. ve "Cumhurbaşkanı kar-
şısında ayağa kalkmayanlara 5 yıldan 15 yıla kadar ağır ha-
pis cezası verilir" desin olsun, bitsin...
* * *
Eski Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan ile ilgili ya-
yınlanmızı anımsıyorsunuz.
Aynntıyı sonraya bırakıp en son gelişmeyi aktarayım:
Dışişleri Bakanlığı 1 Mart 1990 günü "zırhlı araç vege-
reç alımı" ile ilgili Memurin Muhakemet Komisyonu raporu-
nu Oanıştay Başkanlığı'na gönderdi.
Komisyon, Vuralhan'ın dokunulmazlığının kaldınlması
için başbakanlığa yazı yazmış; eski Başbakan Özal, "yet-
ki saptırması" örneği vererek dosyanın TBMM Başkanlığı'-
na gönderilmesini engellemişti.
Bu yüzden Vuralhan hakkındaki soruşturma -şimdilik- ge-
riye kaldı. Danıştay 2. Dairesi Dışişleri Bakanlığı memurla-
rı hakkında "fezleke"yi inceleyip karannı verecek. Yasa-
ma dönemi sonunda Vuralhan hakkındaki dosya da işle-
me girecek.. Er ya da geç. Yargıdan kurtuluş yok!
Gazeteci olarak bizlerin görevi bu olayı açıklamak ve dev-
letin ilgili organlannın olaya ey koymalannı sağlamaktı. Biz
bunu yaptık. Şimdi sonucu bekliyoruz.
Güneş gazetesinde
(Baştarafı 20. Sayfada)
da yönlendirilecekür.
Genel Vayın Yönetmenierimizin
Kıbns konusundaki yayinlann ta-
limatlanma uygun biçimde yapıl-
ması bususunda özellikle dikkat
etmelerini rica ediyorum. Münfe-
rit yazariara ait koşe,yazı]anmn da
içerikleri itibanyla bu kapsamda
mütalaa edilmelerini rica ediyo-
rum.
Ulnsal davamız son New York
zirvesinin bilinen sonucundan
sonra hayati bir safhaya girmiştir.
Tarafımızdan yakından izlenen
söz konusu zirvede KKTC Cum-
hurbaşkanı Sayın Denktaş, Türk
ulusunun ve Kıbns Türklüğunün
çıkartannı büyük bir titizlik ve sa-
dakatle savunmuştur. Bundan hiç
kimsenin şüphe etmesine mahal
yoktur. Bu itibarla New York zir-
vesinin sonucu hakkındaki yayın-
lanmız her yönüyle alman sonu-
cun haklılıgını, Türk tarafının
müzakere pozisyon ve yöntemle-
rinin haklılık ve geçerliligini, bu-
na karşın Rum larafının ve BM
Sekretaryası'nın tutum ve davra-
nışlarının maksathlığını ve geçer-
sizliğini vurgular nilelikte olmalı-
dır. Halkımızın ulusal Kıbns da-
vamızın haklılıgı hususundaki bi-
linç düzeyinin artCınlraası ana ne-
defimiz olmalıdır. Turkiye Cunı-
huriyeti ve KKTCnin Kıbns'taki
Türk Devkli'nin yaşatılması yö-
nündeki poütika ve tntumlan ı
mi ölçüde desteklenmelidir. Kıb-
ns konusunda dış etkilerle olası
odünlere gidilmesi fikrine karşı
müteyakkız olnnulmalı ve boyle-
si olasılıklara karşı gonişler işlen-
melidir. Kıbns'ta uğranılabilecek
gerilemelerin Türkiye'nin dış ve iç
sorunlanmn yogunlaşmasına yol
açabilecegi gerçegi vurgnlanmah-
dır.
Tüm genel jayın yönetmenieri-
mizin ve yazarlanmızın bu husus-
lara nymakta özen göstemeleri-
ni önemle rica ederim. Bu konu-
da vaki olabilecek sorulann ve is-
tişare ihtiyaçlannın dogrudan ba-
na veya bana ulasılması nıümkün
olmadığı takdirde Londra'daki
ofisimde danışraaram Çavlan Sü-
erdem'e yöndtilmesi mürakiindör.
tstişare ihtiyaçlannıza ve sonıla-
nnıza derhal karşılık verilecektir.
Bu genelge taiimatına uygnn
hareket edilmesini önemle rica
ederim.
Asil NadirT
Asil Nadir'in ofisinden gönde-
rilen "genHge-talimal", Türkiye'de
Güneş, Günaydın ve Tan gazete-
leriyle Gelişirn Yayınlan tarafın-
dan çıkarılmakta olan Nokta, Er-
kekçe, Kadınca ve Ekonomik Pa-
norama dergilerine tebliğ edildi. t
Talimat, Nadir'in Kıbrıs'taki ya-2
yınlarının "Genel Yayın Yönet-
menleri"ne de gönderildi.
Asgan solfej bilgısine sahip, klavyeli bir enstrümanı
kullanabilen ve öğretmekten zevk duyan müzisyenlcr!
Bizi arayın.
Pazartesi hariç, mesai saatlcrinde
132 78 05ten Scdef Hanım