02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 Cinsel güç kaybına rekortazminat ANKARA (UBA) — Yargıtay, cinsel güç kaybına yol açan ka- zadan sorumlu bulunan TCDD Genel Müdürlüğü'nün toplam 27 milyon 500 bin lira tazminat ödemesine karar verdi. Yargıtay Durmuş Çakmaz' adlı çocuğun- Ankara'da trene binerken düşüp bir kolunu sakatlanması ve cin- sel güç kaybına uğradığını ileri sürmesi üzerine açılan davada Demiryollan'nı 20 milyon mad- di 7 milyon 500 bin lirada ma- nevi olmak üzere toplam 27.5 milyon liralık tazminatı yüzde 48 faiziyle birlikte ödemeye mah- kûm etti. Istasyonda trene binerken tre- nin aniden hareket etmesi üze- rine düşerek sağ kolu sakatlanan ve fdç olan buna bağlı olarak da cinsel gücünü kaybeden Durmuş Çakmaz'ın babası tarafından açılan davaYargıtay'dakesinleşti. 20 MART 1990 îlkbahan karşılamara hazırlandığımız bugu'nlerde mayo üreticileri kreas- y yonlanm şimdiden tamamladılar. Ay-Yüdız firması da dün düzenlediği de- fileyle 1990 yılı mayolarıoı tanıttı. Sheraton Oteli'nde yapılan defilede. mankenler bu >ıl ibracı ger- çekleştirilecek ve yurtiçinde satışa sunulacak mayo ve deniz kıyafetlerini sergilediler. Defilede tek parça, şal desenli ve bol renkli mayolar dikkat çekti. (Folograf: AA) Colonıb Günlüğü MADRİD (A.A) — Kristof Colomb'un Günlüğü'nün 150 di- le çevrilmesi kararlaştınku. Ünlü denizci Colomb'un keşif sırasında tuttuğu günlüğün çevi- rileri, I992'de Sevüla kentinde açılacak Dünya Fuan'nda (EXPO-92) sergilenecek. Sevilla EXPO-92 Düzenleme Komitesi'nin kar anna göre, söz- konusu çevirilerin hazırlanmasın- da ünlü dil bilimcilerin yanısıra diplomatlar ve yazarlar görev alacak. Dilencilerin gösterisi MADRİD (A.A.) — lspanya^ nın çeşitli kesimlerinde dilenciler, 59 sosyal derneğin öncülüğünde duzenlenecek gösterilere katılmak üzere Madrid'de toplanjyor. Di- lenciler, 29-30 mart günlerinde Madrid sokaklannda gösteriler yapacak. 7VİAYIUC11 Vakkorama'nın suponsörfüğjinü iistlendiği Karadam 90 Kayak YanşlanUludağ'dayapıldı. Bu yıl 7'ncisi yapılan yarışlara 700'ün uzerinde yanşçı katıldı. Yarışmalar bu yıl 4'u lisanslı, 10'u lisanssız olmak üzere loplam 14 kategoride yapddı. Bayanlann ve erkeklerin ayn ayn kategorilerde yanşuklan Karadam'da, lisanslı ve lisanssız sporcular da a>n yanştılar. 16 mart gecesi Uludağ Kayak Hocalan Dernegi'niıı yardımlanyla yapılan guzel bir açılışla başlayan şölen, 18 mart günü yapılan odül töreniyle sona erdi.Swatch Freestyle ekibi de bir akrobatik kayak gösterisi sundu. (Fotograf: Murat Yığcı) HABERLERIN DEVAMI Hegel'i Haksız Çıkarmak. (Baştarafı 1. Sayfada) lundaki görüşlere hak vermek gerekiyor. De- mokratik Alman halkı, kendilerine hızlı bir- leşme ve para birliği vaadeden Bonn hükü- metini ve Helmut Kohl ile en iyi işbirliği ya- pacak olan Doğu'daki muhafazakârları seç- miş oldu. Sosyal Demokratların birleşmeyi zorlaştı- racaklarını; Demokratik Sosyalızm Partisi'- nin ıse (eski Komünıst Partisi) önleyeceğıni düşündüler. Seçim sonuçlarını bu şekilde yo rumlamak herhalde yanlış olmayacaktır. Sosyal Demokratların yenilgisinde, Doğu'- da hızla güçlenen milliyetçilik akımını iyı de- ğerlendiremeyışlerınin de rol oynadığı düşü- nünebilir. Seçim kampanyası boyunca mil- liyetçilik temasını işteyen muhafazakârlann, bu taktiklerinin kitlelerde destek bulduğu an- laşılıyor. Seçim sonuçları ayrıca, Doğu'da ufak sol grupların ve Yeşillerin marjinal kaldığını da göstermiştir. Kısacası "Doğu" Almanlar, bir an önce birieşmek ve Batı'nın refah düzeyine kavuş- mak istiyorlar. Tabii bu refaha kavuşmanın, o denli kolay olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur. Ama şimdılik görünen budur. Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl, iki Almanya'nın birleşmesınin Federal Al- manya Anayasası'nın 23. maddesine göre, yani "Doğu eyaletleri'nin, Batı anayasasını kabulüyle gerçekleşmesinden yana. "İlhak" (anschluss) olarak nitelenen bu yola, Sosyal Demokratlarla diğer sol gruplar karşı çıkıyor- du. Demokratik Almanya'daki havayı Kohl'- ün daha iyi deöeriendirdiği, seçim sonuçla- rıyla belirlenmiş oldu. Seçim sonuçları uluslararaşı açıdan ise şöyle bir tablo ortaya çıkardı: İki Almanya'- nın hızla birleşmesi artık gündemdedir. Bu olgunun ise. Federal Almanya'nın komşuları arasında zaten var olan tedirginliği daha da arttırabileceği düşünülebilir. Batflı ülkeler, yıllardır Sovyetler Birliği na- sıl olsa izin vermez düşüncesi ile iki Alman- ya'nın bölünmüşlüğü karşısında duydukları "üzüntüyü" rahatlıkla ifade etmişlerdi. Bir- leşme, üstelik hızlı birleşme konusu kapıya dayandığında bu rahatlığın yerini belirgin bir tedırginliğin aldığı gözlenmektedir. Bu tedırginliğin haklı tarihsel kökleri gör- mezlikten gelinemez. Ancak bunun gibi ar- tık görmezlikten gelınemeyecek bir olgu da iki Almanya'nın birleşmesi ya da birinin öte- kine katılmasıdır. O zaman oturup, tarihin acı deneyimlerim de hiçbir zaman unutmaksızın, kalıcı bir barış ve özgürlüğü güvence altına alacak duzenlemelerı yapmaktan başka çare yoktur. Büyük Alman filozofu Hegel bir kez şöyle yakınmış: "Tarih tek bir ders öğretiyor; o da insanla- nn ve iktidarların tarihten bir türtü ders ala- mayışlarıdır." Avrupa'nın ve Almanların Hegel'i artık haklı çıkarmayacak kadar tarihten yeterince ders aldıklanna ınanıyoruz. w w Ozal kıizi Çanakkale'de patladı DSlsuyok diye ikinci ürün ekilmemesini istedi Taranda 'yasak' dönemi tDRtS ADtL Geçen yıldan devreden kurak- lık, Türkiye'nin tarımsal üretimin- de "yasak" dönemi başlattı. DSİ "su yok" gerekçesi ile ikinci ürün ekilmemesini istedi. Rekolte kay- bının, bu yıl, başta tahjl olmak üzere bazı ürünlerde yüzde 50'yi aşma tehlikesi üzerine Türkiye'nin geleneksel tanm ürilnlerinde itha- lat gündeme geldi. Türkiye Zira- at Odalan Birliği (TZOB) Başka- nı Osman Özbek, birlik olarak il- gili kuruluşları, hükümeti uyar- mamalarına karşın kuyu ve artez- yen açılması gibi "alternatif" su kaynaklanna yatırım yapılmadı- ğını söyledi. özbek, "Geçen yıl kurakhk nedeniyle zarar eden çift- çi borçlanmışu. INisan-mayıs yag- mnrian gelmezse bu yıl çiflçi borç ödemcde biiyük bir acze düsecek" dedi. DSl'nin artezyen ve kuyu açma yönünde çalışmasını, çalışmaya- caksa bu alanda yatınm yapacak- Kim indirdi (Baştarafı 1. Sayfada) caddeye bir ucundan girdi. Eliıı- deki uzun namlulu silahın dipçi- gıni beline dayâmıs, hafif geriye doğru yaslanarak yürüyordu. Ar- kasındakilerin kirni sakallı, kimi bıyıklıydı. Caddenin ortasından yürüyen özel tim komiseri, uzun bir söyleve başladı. Bu görüntü gerçek olamazdı. Daha çok bir tiyatroyu andınyor- du. Sahnedeki eli silahlı adam teh- didini, "hodri meydan" diye nok- taladığında, meydanda kimse kal- mamıstı. özel timin bu gidip gelmeleri, ilçe merkezindeki gerginliği göz- le göriilür biçimde tırmandırmış- tı. Kimi kimden koruyorlardı; bu belli değildi. Bu gerginlikte ve propaganda ybğunluğunda, ilk ciddi olay Nu- saybin'de patladı. Rastlantıya ba- kın ki olay çıktığında Olağanüs- tü Hal Bölge Valisi Hayri Kozak- qogla ile Mardin Valisi Aykut Ozan izinliydiler. îçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da olayın çık- tığı gun îtalya'ya uçuyordu. Sonucta meydan özel time kal- mıştı. Nusaybin olaylarında ilçe- ye gelecek, durumu sakinleştire- cek, gerekli göruşmeleri yaptıktan sonra yaşamın normale dönmesi- m saglayacak bir yetkili çıkmadı ortaya. Bahar gelip de dağlarda karlar eridi mi artık Güneydoğu'da "te- rör mevsimi'Mir. Böyle bir sürece giren bölgede, "jeni tiyatro sah- nelerinin yaratrimaraasr için olayı sopayla, silahla önlemekten yana olmayan görevlilere bılyük iş dü- şüyor. Yoksa Mardin Bağımsız Milletvekili Adnan Ekmen'in, Nu- saybin caddelerinde dolaşan özel time bakıp, "Bunlar daglarda •dam vurmak için egitilmİÂ. Bun- l«n kenle indirip insanlann ara- sına sokmamak gerekir" diye ya- kındığı görüntuleri daha çok gö- rürüz. l n n ^ ü a i y kredilerle des- teklenmesini isteyen Osman öz- bek, susuzluğun gübre kullanımı yoluyla üretim artışını da engel- lediğine işaret etti. Trakya, Marmara'nın çevresi, Ege Bölgesi'nin güney ve kıyı ke- simleri ile Akdeniz'in batısı ve îç Anadolu'ya bu yıl yeterli yagış düşmemesi, çiftçiyi endişelendirir- ken başta Devlet Su fşleri olmak üzere ilgili kuruluşları, birtakım önlemler almaya zorladı. DSİ, söz konusu bölgelerdeki örgütlerini ve ziraat odalarını uyararak "ikinci tirün" ekilmemesini istedi. Edini- len bilgiye göre DSl'nin ekilme- mesini istediği ürünlerin başında mısır, soya sosam çeltik gelıyor. Türkiye'nin temel tanm ürünlerin- de yaşanacak üretim açığının it- halatla giderilmesi bekleniyor. Haber Merkezi — Çanakkale Belediye Ba>kanı lsmail Özay hakkında, Çanakkale Valiliği'nin suç duyurusu üzerine "Cumhur- başkaıuna hakaret" savıyla soruş- turraa açıldı. Özay'ın açığa alın- ma gerekçeleri arasında yer aian Mulkiye Mufettişi Ali Uçar'uı ra- porundaki "ideolojik davrantş içine girdigi" savma ilişkin Ça- nakkale Cumhuriyet Savcılıgı'nca yürutülen soruşturmanın da ta- kipsizlikle sonuçlandığı belirlen- di. Çanakkale Cumhuriyet Savası Azmi Ergezen, özay hakkındaki suç duyurusunun kendilerine ulastığını ve gerekli soruşturma- nın başlatıldığıru bildirdi. Bu ara- da lsmail Özay'ın geçici olarak açığa alınması siyasi çevrelerde ve yerel yönetimlerde büyuk tepkile- re yol açtı. SHP Genel Baskanı Erdal tnö- nü, Çanakkale Belediye Başkanı Ismail Özay'ın görevden alınma- sının, iktidarın belediyelere yöne- lik baskı politikasırun yeni bir ör- neği olduğunu söyledi. Inönü, "Cumhurbaşkanı makamına say- gının sartı, o makamdaki kifinin, makama saygı gostermesidir" de- di. DYP Genel Baskanı Suleyman Demirel de tepkisini "Bu bir deh- şet salma işidir" biçimınde dile getirirken, SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, "Cumhurbaşkanı oldu bittisi, Tiirkiye'yi büyük sı- kıntılarla karşı karşıya bırakmış- tır. Bu zincirin halkası olarak da kriz Çanakkale'de ortaya çıkmıştır" diye konuştu. DYP Genel Başkan Yaıdımcısı Esat KJ- ratlıoglu da DYP'li belediye bas- kanlarırun da özay gibi davrana- caklarını belirterek, "Milli irade ile seçilraiş belediye baskanının, ANAP oylanyla seçilmiş gibi gös- terilen bir şahsa saygısızlık etti di- ye görevden almak anayasal suctur" dedi. Ankara'da, SHP'li belediye başkanlan, Özay'ın du- rumunu görüşmek üzere toplantı yapma karan aldılar. Toplantıya DYP'li belediye başkanlannın da çağnlacağı ve gerekirse Cumhur- CÛNEYT ARCAYÜREK yazıyor Köşk'teki Kök ANKARA — İşbitirici hükümet dediğin işte böyle otur. Çanakkale Belediye Başkanı ismail Ozay, da- ha kürsüden inerken işine son vermek için hare- kete geçer, bir iki saat içinde İçişleri Bakanlı- ğı'ndan yazılı buyruk gelir, valinin önüne konur. İsmail Özay büyük suç ışlemiş, Çanakkale za- .^ ..u,. ja^a^an. ^.. ^ a y n ^? C 7 »«•<> .oı. ^^.c- ferinin yıldönümü törenlerinde TO gelince ayağa leştiri." Bir odaya çekilerek, bu türden eylem koy- yerinden fırlayacak gibi kurallar koysunlar. Bir ya- sayla hem muhalefetten hem de halktan geien ha- reketleri önlerler. Saygı, insanlann ıçinden gelmiyorsa, yasa zo runluluğu ile sağlamaya çalışsınlar. Kuşkusuz, TÖ'nün yapacağı bir başka şey daha var: "Öze- kalkmamış. Çıkmış kürsüye topluluğa konuşacak, "Sayın TÖ" diye başlamamış, atlamış, başbakan- dan söz ederek halka seslenmiş ve bir de "Ülke- nin kaderini belırlemeye çahşanlar, verdikleri ka- rarın altında ezilmeye. tarihin karanlıklarında yok olmaya mahkûmdurlar" demiş. Vay sen misin böyle söyleyen, böyle davranan. Protokol sıralarındakı ıskemleyi altından çekmiş- ler. TÖ niye yurdumuzu dört baştan telefoniarla donattı, hemen telsiz telefonlar işlemiş. "Yeğen" Hûsnü Doğan İçişleri Bakanı'na vekâlet ediyor. Ben Johnson hızıyla bakanltğa gelmiş, günlerden pazar olmasına pazar, tatıl daireler, dinler mi hiç, hemen bir daktilo, hemen müsteşar, hemen baş- ka yetkililer, ışbaşına. Yazılı emır Çanakkale Va- lisi'ne. Çanakkale Belediye Başkanı hakkında "soruş- turma açıyor" ve başkanı görevinden şıpın işi alı- veriyor Bu iktidarın çöp kaldıracak mecali olmadığını söyleyerek düpedüz günahına girryoruz. Beledi- ye başkanını görülmemiş hızla görevinden alarak hükümet ış bitirici bir hükümet olduğunu kanıtia- mış olmuyor mu? Kırk btr kerre maşallah! Bu ne hiddet ne celâldır ki TÖ'ye saygısızlık etmek bile devleti bir baştan öteki başa müthiş bir devinime sürüklüyor. Gece haberlerinde TV'deki TÖ'ye baktım. yü- zü solmuş, heybetlı görünüşü yitmiş, sağ elini gos- termiyor, sol elinin parmakları titriyor. Bûnyevi bu hava içinde "soyukınk" deyimini kullanıyor. Ça- nakkale VaJisi ise TÖ gelince ayağa kalkmadı, çıkt? kürsüde genel görüşe, çoğunluğun duygularına yatkın cümleler söyledi diye belediye başkanına yöneltilen uygulamayı kamuoyu mantığına otur- tamıyor ve görevden almanınfiedenlerini açıkla- yacağını söylüyor. "Başka şeyler" varmış. Kısa- cası, cezalandırmayı kıtabına uydurma hazırlığı- na girilıyor. Oysa Türk yasalarında Çankaya'da oturanlara nasıl davranılacağını gösteren kurallar yok. Dev- let protokolünü yürüten yetkililere sorduk: "Temel nezaket ötesınde TÖ gelince ayağa kalkılacağını, saygı duruşu yapılacağını kesin hükümlere bağ- layan hıçbır yazılı kural yok." 1980-83 arasında devlet başkanına nasıl davranılacağı bir bildiriyle açıklanmıştı. O devır geldi gecti efendim. Kasım 83'te parlamenter düzenle birlikte askeri dönemin bildirileri de tarih oldu TÖ ve hükümet biliyor ki Çanakkale Belediye Başkam'nı "nezaket ötesınde" bir davranışı öne sürerek görevden alamayacaklar. Ne yapsınlar, haydi bir yığın gerekçe, suçlama sıralanacak. Ol- du olacak; TÖ ve hükümeti muhalefet liderleriyle başlayan Çankaya'yı tanımayan hareketleri önle- mek için bir yasa göndersinler Meclise. TÖ gelin- ce herkes "mecburi" ayağa kalkacak, gıderken maların neden gıderek arttığını sorsun kendine. Belki o strada halka karşın, yüzde 15 oyla duran bir iktidarın grup oylanyla Çankaya'ya tırmanma- nın kimi olaylara yol açtığını görebilir Bu tür olay- ların kaynagında bizzat kendi siyasetınin bulun- duğunu saptayabilir. TÖ'nün rahatsızlıkları bir değil, iki değil. Cum- hurbaşkanlığına adaylığını koymadan önce, Yedin- ci Cumhurbaşkanı ?îvren'in kendisini iki kez, hem de her türlü gerçeği önüne sererek vazgeçirme- ye ça/ıştığını Cumhurıyet'te çıkan son yazı dizisin- de, "Evren'in güncesini" özetleyerek açıkladık ve sonra Köşk'ün daha bir huzursuz olduğu çevre- den yansıdı. Özkökü Çankaya Köşkü'nde olanlar son gûn- lerde Evren'in TO'ye "Ben size aday olursanız, partide ve başbakanlıkta bir boşluk ortaya çıka- bilir. Bu boşluğu doldurabilecek misiniz? Bunu kastetmiştım, ama görüyorum ki bu yanlış aksettirilmiş" dedığini yaymaya başladılar. Evren'in TÖ'yü olabilecekleri bir bir sıralayarak Köşk'ten vazgeçirmeye çalıştığı 21 eylül ile 12 ekimdeki iki goruşmeyle, aday olduktan sonrakı son görüşme, Evren'ın anı defterinde bütün ayrıntılarryfa yatıyor. Eğer meraklı olan varsa, özkökünden gelen yut- turmacaları yayacağı yerde bir zahmet rahat oda- sından Marmaris'e kadar uzanır, Evren'den rica eder, anıların o günkü sayfalarını okumasını ister ve dinler. Köşk'ün "vaziyeti kurtarmak" için giriş- tıği yalanlamaların beş paralık değerı olmadığını öğrenir. Üstelik, o günlerdeki konuşmalarda yazılmayan bir başka noktayı şimdı açıklayalım: Evren, TÖ: ye cumhurbaşkam olmamasını söylerken aldığı ya- nıt, "Yukarıdan hükümeti idare edeceği" idi. Es- ki cumhurbaşkanı TÖ'ye şunu da söylemişti: "Aşağıda bulacağınız, yukarıdan idare edece- ğinızı söylediğiniz ınsan, bir gün gelır bu yoldan yönetilmeye 'isyan' edebılir." TÖ, yukarıdan idare ederken ses çıkannayacak birini aradı günlerce ve Akbulut'u buldu, getirdi, başbakanlık koltuğuna oturttu. Bütün bunlar gerçek. Hem de tanıklı, belgeli gerçek. TÖ, ne yaparsa yapsın bu gerçeklerın üs- tünü özkökü Köşk'te başlayanlarm çabalarıyla ör- temez. İşte Marmaris, ışte asker kökenli Evren. buyrun gidin ve anıların o günlerini bir kez daha ya okuyun ya da dinieyın! Dün sabahtan başlayarak ülkenin her yöresin- den İsmail Özay'ı destekleyen, görevden alınma- sına karşı çıkan tepkiler geldi. DYP, resmen SHP'li belediye başkanına sahip çıktı, Baykal da basın toplantısıyla. İşbitiren hükümete veonu yönetenlerin yarattı- ğına bakınız şimdi. Pıreyi deve yaparak kendi ya- tağında akan TÖ'ye tepkıyi genelleştırerek bir arv da fırtınaya çevirdiler. başkanı'na karşı ortak tavır alı- nacağı kaydedildi. lstanbul Bü- yükşehir Belediye Baskanı Prof. Nurettin Sozen dün Cumhurbaş- kanı özal ile yapacağı toplantıyı iptal etti. Sözen, özay konusunu görüsmek uzere başkanı olduğu Marmara ve Boğazlar Belediyeler Birliği Başkanlar Kurulu'nu bu- gün olağanüstü toplantıya çagır- dı^ İki takipsizlik özay'ın görevden alınmasına ilişkin İçişleri Bakanlığı yazısın- da sözü edilen "ideolojik davra- nış içine girdigi" suçlamasının Çanakkale Cumhuriyet Savcılıgı'nca takipsizlikle sonuç- landırıldıgı kaydedildi. özay hak- kında Çanakkale Emrüyet Müdü- rü'ne hakaret ettiği savını da içe- ren iki ayn soruşturmayı yürüten Çanakkale Cumhuriyet Savası Asım Daldıroglu, 9 Mart 1990 ta- rihinde her iki "suçun oluşmadıgı" gerekcesiyle takipsiz- lik karan verdi. Özay'ın "ideolo- jik davramş içine girdigi" suçla- masının da 1 Mayıs nedeniyle yaptığı konuşmadan kaynaklan- dığı öğrenildi. Açığa almaya tepkiler Hollanda'dan Istanbul'a dön- düğünde havaalarunda gazetecile- rin sorulanna karşılık olarak, Ça- nakkale Belediye Başkanı'rurl protokol meselesi bahane edilerek görevden alırunasını üzüntüyle öğrendiğini kaydeden SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, şöyle ko- nuştu: "Belediye başkanlanmızın pror tokol konusunda bir eksiklik ya- pacağını sanmıyorum. Boyle bir talimat vermedik kendilerine. Devletin norınal protokol kural- lanna uymuştur diye düşünüyo- rnm. Onun ötesinde bir protokol eksüdiği yüzunden görevden alma diye bir yasa bilmiyonım. Kaldı ki protokol meselesi, bir devlet anlayışı meselesidir. Hep birlikte alışılmış kurallara saygı göster- mek meselesidir." Inönü, "Bugünkü iktidar, pro- tokol konusundaki laubaliliğin en ileri örnekleri verdiğini" belirttik- ten sonra şöyle devam etti; "Sayın Özal'ın başbakanken neier yaptığııu haorlıyonız. Şim- di protokol meselesindc kendile- rine karşı bir mesele diye ortaya çıkarmaya hiç haklan yoktur. Bu- nu söylerken belediye başkanımı- zın protokole uymadığını söyle- mek istemiyorum. Ama bunu ba- hane edilmesi bile bence hiç olma- yacak bir şey. Kaldı ki yasalara göre böyle bir görevden alınma olamaz. Tahmin ediyorum ki ar- kadaşlanmı bunun hukuki yoldan düzeltilmesine çaltşacaklar. Bele- diyelerimize baskımn yeni bir şek- li gibi görunüyor. tktidar, halkın desteğini arkasında görmeyince bir boşlukta olduğunu hissedince, her gün yeni bir fıkra meydana çı- kınca; bütün bunlara karşı ken- dini konımak için belediyelere hü- cnm etmek, protokol meseleleri yaratarak kavga çıkarmak ve bn şekilde variığını yıinitmek yoluna girmiş anlaşüan. Benim yorumum bu." İnönü, daha sonra şunları söy- ledi: "Cumhurbaskanlıgı makamına saygı kendi kendine ortaya çık- maz. Hepimiz cumhurbaskanlıgı makamına saygı göstermek iste- riz. Bunun birinci şartı, cumhur- baskanlıgı makamındaki kişinin de bu makama saygı gostermesi- dir. Bu makamın anayasadaki ye- rini iyice korumasıdır. Anayasa- ya uymayan yetkUeri bu makam sahibi kullanmaya kalkarsa o za- man berkes bir ikilem karşısında kalıyor. Cumhurbaskanlıgı maka- mına saygı gosterirken, o maka- mın geregini yapmayan insanın da bn yaptıgım kabul elmiş gibi göz- iikecek. Bunu yapamaz demek ki burada esas güçlük vatandaşlara bu zorluğu getiren davranıstadır. Sade vatandaş yasalara uymadı- ğında ono yasalara uyar hale ge- tiriyorsunuz, ama cumhurbaşkan- lığı makamındaki bir kişi yasala- ra, anayasaya aykın davranış gös- terirse, bu, bütün devlet düzeni- ni allusl ediyor. Bunun bir güven- cesi yok yasada. Nasıl yasalara uygun davnmmasını saglayacak- sınız, bunu sağlayamadığınız za- man da içinden çıkılmaz bir du- nım ortaya çıkıyor. Bütün vatan- daşlara, bütün yetkililere böyle bir ikilem getiren davramş Cum- hurbaşkam'nın seçiliş şekli, on- dan sonra da yeminine uymayan bir davranışı sürekli yapması ve bunu da savunmasıdır. Artık dunyada kimseye soyu lunk sözıi kullanümıyor. Kimse artık ne kendi valandaşına ve ne de başkasına soyu kınk demiyor. Böyle bir sozü söylenmemiş kabul etmek lazım." DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Çanakkale Belediye Baş- kanı'mn görevden alınması olayı- na hukuki açıdan baktığını belir- terek, "Sabahtan akşama beledi- ye baskanının görevden alınması fevkalade uygunsuz bir durum- dur. Bu bir dehşet salma işidir" dedi. Demirel, Özal'ın ANAP oy- lanyla cumhurbaşkanı seçilmesi- nin ülkede tartışma yarattığıru, "bu durum tarttsılmasın" deme- nin mümkün olmadıgım söyledi. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal da Çanakkale Belediye Başkanı'nın davranışını destekle- diğini belirterek, suç işlendiyse konunun yargıya aktanlmasını is- tedi. Bu konuda dün basın top- lantısı duzenleyen Baykal, halkın oylanyla geçiimiş bir belediye baskanının gece yarısı operasyo- nuyla görevden ahnmasımn "de- mokrasiyi hazmetmemek' anla- mına geleceğini söyledi. Baykal, "Olayuı temelinde yatan cumhur- baskanlıgı bunalımıdır" dedi. Ankara Buyukşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, özay'ın görevden alınmasıyla il- gili açıklamasında, konunun siya- sal bir eylem ve tartışma konusu yapılmamasmı istedi. Karayalçııı, "Türkiye'nin meşnı yollaria seçil- mis Cumhurbaşkam'na gerekli saygının gösterilmesinin, Cnm- hurbaşkam'mn geçmiş siyasal kimligini aşan bir husus" olduğu- nu söyledi. lzmir Bu>1ikşehir Belediye Baş- kanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Yüksel Çakmur, Çanak- kale Belediye Başkanı'nın gece yarısı operasyonuyla açığa alın- masıyla, demokıasinin bir yara daha aldığını söyledi. Şanlıurfa Belediye Başkanı tb- rahim Halil Çelik, muhalefet be- lediye başkanlannın Cumhurbaş- kam'na tavır koymalarına karşı olduğunu, bu tür olayları tasvip etmedigini belirterek. Çelik "An- cak seçimle gelen böyle değil. se- çimle girroelidir" dedi. Gaziantep Belediye Başkanı Celal Dogan, Denizli Belediye Başkanı Ali Manm, Karşıyaka Belediye Başkanı Cinan Türsen, Uşak Belediye Başkanı Ali Kıinek ile çok sayıda il, ilçe ve belde be- lediye başkanı, yaptıkları açıkla- malarda, Özay'ın açığa alınması- nı ve hakkında soruşturma açıl- masını kjnadılar. SHP İstanbul tl Başkanı Ercan Karakaş da "Çanakkale Belediye Başkanı tsmail Özay'ın bir gece yarısı karanyla açığa alınmasını, SHP İstanbul tl Yönetim Kunılu olarak şiddetle protesto ediyoruz. İçişleri Bakanlığı'nın bu karannı hukuk ve demokrasi kurallanyla bağdastırmak mümkün değildır. Halkın iradesine dayanmayan azınhk, ANAP iktidannı, SHP'li belediyelere karşı uyguladığı bas- kılara son vermeye ve lsmail Özay hakkındaki işlemi derhal durdur- maya çağırıyoruz. Kamuoyuna tsmail Özay ile dayanışma içinde oiduğutnuzu duyuruyoruz" dedi. Başbakan Yıldınm Akbulut, Belediye Başkanı Özay'ın görev- den alınmasını savundu. Akbulut, "Cumhurbaşkanı, devletin baş- kanıdır. Demokrasiyi savunan herkes o makama saygılı olmak mecburiyetindedir" dedi. Sungurlu "Suç tasarlanarak işlendi" Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ANKA'nın konuyla ilgili sorusu- nu yanıtlarken Çanakkale Beledi- ye Başkanı Özay'ın konuşma metnini 8 kez değiştirdiğini söy- lemesinin "tasariayarak suç işle- digini göslerdigini" öne sürdü. Sungurlu, "Bu zat Cumhurbaşka- nı'nı karşılamamak için Çanakka- le'den gitti. tnönu'yü. büyükelçi Hollanda'da karşılamadı diye olay oluyor. Burada ne oluyor? Cumhurbaşkanım karşılamama- sı, ismini söylememesi, ayaga kalkmaması suç değil, ama ko- nuşmasında kaslettiği kimseye karşı suç işliyor. Ancak karan yargıçlar verecek. Çanakkale'de olayı hoş karşılayana rastlama- dım, bazı makamlara saygı gerek" dedi. Kültıir Bakanı Namık Kemal Zeybek de olayı "büyük bir nezaketsizlik" olarak niteledi. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş da "Yunan adalanna bile gidilse böyle bir durum ol- mazdı. Oralarda bile bunu yap- mazlar" diye konuştu. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) belediye baskanının konuşmasında Cumhurbaşkam'ndan hiç söz etmemesi. Cumhurbaşkanlan karşısında "ayağa kalkılır" diye bir hu- kuk kuralı yoktur. Yasada suç olarak tanımlanmayan bir ey- lemden dolayı da hiç kimseye ceza verilemez. Verilemeyeceği gibi bu tür davranışlara karşı başka her- hangi bir yaptırım da uygulanamaz. Uygulanırsa bu işlem hukuka aykın olur. Bu gibi davranışların tek yaptırımı vardır: Kınama! Belediye başkanını, bu davranışından dolayı kınarsınız, ayıplarsınız, eleştirirsiniz.. Ama ceza veremezsiniz. Hem anayasa hem 3030 sayılı yasa seçilmiş organların ancak ve ancak "görevteri ile ilgili bir suç sebebi" ile içişleri bakanınca görevden alınacaklarını öngörüyor. Cumhurbaşkanlan karşısında "ayağa kalkmama" diye bir suç yoktur. Bu bir. İkincisi de suç olsa bile bu eylemin be- lediye baskanının görevi ile ilgisi yoktur. Bu da iki! Yasaya göre belediye başkanlan ile ilgili görev nedenjy- le bir soruşturma açılacak: Bu soruşturma nedeniyle içiş- leri bakanı, başkanı görevden alacak. Yasanın özü de sözü de bu. İdare hukukunda bir yetkinin hizmet dışı amaçlarla kul- lamlmasına "yetki saptırması" denir. Kamu kudreti. siyasal amaçlarla kullanılıyorsa. bu işlem sakattır. Sakat olduğu için de idari yargı bu işlemi iptal eder. Cumhurbaşkanı gelince belediye başkanı ayağa kalkma- mış.. Kalkar ya da kalkmaz. Bu davranışı kınarsınız. "Ne kadar ayıp" dersiniz. Halk gelecek seçimlerde bu olayı de- ğerlendirir. Oyunu buna göre kullanır. Demokrasilerde başka yaptırım yoktur. Şimdi İçişleri Bakanı Aksu, düşünecek, taşınacak, diye- cek ki: — Canım biz belediye başkanını görevi ile ilgili bir suçtan dolafı görevden aldık.. Böyle bir rastlantıya da kimse inanmaz. Büyiık kent belediye başkanlıklannın hemen hepsi SHP'li- lerin ellerındedır. Bugun Çanakkale'de yaşanan olaylar va^ rın ya da öbürgân başka illerde de yaşanabilir. Çünkü ÖHP Cumhurbaşkanı seçimini demokratik saymıyor. Muhalefet liderien cumhurbaşkanının elini sıkmıyorlar: Selam da vermiyorlar: Hiç şüphe yok, bu bir "anormal durum." Bu anormal du- rum, ne zaman normale dönüşecek? Yeni bir genel seçim yapılacak; bu genel seçımden son- ra yeni bir cumhurbaşkanı seçilecek; o zaman bu gibi olay- lar da kendıliğinden son bulacak. Peki o zamana kadar ne olacak? Böyle olaylar hep olacak! İyisi mi ANAP bir yasa çıkarsın.. ve "Cumhurbaşkanı kar- şısında ayağa kalkmayanlara 5 yıldan 15 yıla kadar ağır ha- pis cezası verilir" desin olsun, bitsin... * * * Eski Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan ile ilgili ya- yınlanmızı anımsıyorsunuz. Aynntıyı sonraya bırakıp en son gelişmeyi aktarayım: Dışişleri Bakanlığı 1 Mart 1990 günü "zırhlı araç vege- reç alımı" ile ilgili Memurin Muhakemet Komisyonu raporu- nu Oanıştay Başkanlığı'na gönderdi. Komisyon, Vuralhan'ın dokunulmazlığının kaldınlması için başbakanlığa yazı yazmış; eski Başbakan Özal, "yet- ki saptırması" örneği vererek dosyanın TBMM Başkanlığı'- na gönderilmesini engellemişti. Bu yüzden Vuralhan hakkındaki soruşturma -şimdilik- ge- riye kaldı. Danıştay 2. Dairesi Dışişleri Bakanlığı memurla- rı hakkında "fezleke"yi inceleyip karannı verecek. Yasa- ma dönemi sonunda Vuralhan hakkındaki dosya da işle- me girecek.. Er ya da geç. Yargıdan kurtuluş yok! Gazeteci olarak bizlerin görevi bu olayı açıklamak ve dev- letin ilgili organlannın olaya ey koymalannı sağlamaktı. Biz bunu yaptık. Şimdi sonucu bekliyoruz. Güneş gazetesinde (Baştarafı 20. Sayfada) da yönlendirilecekür. Genel Vayın Yönetmenierimizin Kıbns konusundaki yayinlann ta- limatlanma uygun biçimde yapıl- ması bususunda özellikle dikkat etmelerini rica ediyorum. Münfe- rit yazariara ait koşe,yazı]anmn da içerikleri itibanyla bu kapsamda mütalaa edilmelerini rica ediyo- rum. Ulnsal davamız son New York zirvesinin bilinen sonucundan sonra hayati bir safhaya girmiştir. Tarafımızdan yakından izlenen söz konusu zirvede KKTC Cum- hurbaşkanı Sayın Denktaş, Türk ulusunun ve Kıbns Türklüğunün çıkartannı büyük bir titizlik ve sa- dakatle savunmuştur. Bundan hiç kimsenin şüphe etmesine mahal yoktur. Bu itibarla New York zir- vesinin sonucu hakkındaki yayın- lanmız her yönüyle alman sonu- cun haklılıgını, Türk tarafının müzakere pozisyon ve yöntemle- rinin haklılık ve geçerliligini, bu- na karşın Rum larafının ve BM Sekretaryası'nın tutum ve davra- nışlarının maksathlığını ve geçer- sizliğini vurgular nilelikte olmalı- dır. Halkımızın ulusal Kıbns da- vamızın haklılıgı hususundaki bi- linç düzeyinin artCınlraası ana ne- defimiz olmalıdır. Turkiye Cunı- huriyeti ve KKTCnin Kıbns'taki Türk Devkli'nin yaşatılması yö- nündeki poütika ve tntumlan ı mi ölçüde desteklenmelidir. Kıb- ns konusunda dış etkilerle olası odünlere gidilmesi fikrine karşı müteyakkız olnnulmalı ve boyle- si olasılıklara karşı gonişler işlen- melidir. Kıbns'ta uğranılabilecek gerilemelerin Türkiye'nin dış ve iç sorunlanmn yogunlaşmasına yol açabilecegi gerçegi vurgnlanmah- dır. Tüm genel jayın yönetmenieri- mizin ve yazarlanmızın bu husus- lara nymakta özen göstemeleri- ni önemle rica ederim. Bu konu- da vaki olabilecek sorulann ve is- tişare ihtiyaçlannın dogrudan ba- na veya bana ulasılması nıümkün olmadığı takdirde Londra'daki ofisimde danışraaram Çavlan Sü- erdem'e yöndtilmesi mürakiindör. tstişare ihtiyaçlannıza ve sonıla- nnıza derhal karşılık verilecektir. Bu genelge taiimatına uygnn hareket edilmesini önemle rica ederim. Asil NadirT Asil Nadir'in ofisinden gönde- rilen "genHge-talimal", Türkiye'de Güneş, Günaydın ve Tan gazete- leriyle Gelişirn Yayınlan tarafın- dan çıkarılmakta olan Nokta, Er- kekçe, Kadınca ve Ekonomik Pa- norama dergilerine tebliğ edildi. t Talimat, Nadir'in Kıbrıs'taki ya-2 yınlarının "Genel Yayın Yönet- menleri"ne de gönderildi. Asgan solfej bilgısine sahip, klavyeli bir enstrümanı kullanabilen ve öğretmekten zevk duyan müzisyenlcr! Bizi arayın. Pazartesi hariç, mesai saatlcrinde 132 78 05ten Scdef Hanım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle