Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ
BILGISAYARLAŞANYAŞAM
15 MART 1990
O R II t Y li l H S A L I
Bilgisayarlı olduk, kursları doldurdukHer yaştan, her kesimden birçok insan
bilgisayar kurslarına devam ediyor.
Üniversitelerin dışanya yönelik kurslarından
başka, çok sayıda özel dershane de bilgisayar
eğitimi veriyor. Sayıları 500'ü bulan bu özel
kurslar yılda yaklaşık 7 bin mezun veriyor.
—5—
Bilgisayar biliminin, meslekle-
rinin "dornklannda" dolaşmak,
tabii, herkesin harcı değil. Uz-
manlaşmak, piyasada aranan bir
uzman olmak, aynntıb öğrenimi
ve aynı zamanda uygulamayj ge-
retiriyor. Gençler, çocuktar, bu
yolda rahathkla ilerleyebilirler.
Ancak, "doruk trenini
kacıranlann" da bugün "çagıa
mesleklerinden birini" edinebil-
mesı için önünde çok olanak var.
Türkiye'nin neredeyse her ken-
tinde "bilgisayar ögreltigini" ilan
eden kurslara, dershanelere rast-
layabilirsiniz. Hem de çok sayıda.
Eski dershaneler, kurslar, öğret-
tikleri "klasik mesieklerin" ara-
sına "biigisayan" da katmış du-
rumdalar. Sadece "bilgisayar ög-
retmek amacıyla" yüzJerce yeni
yer de açıldı.
Bu özel kursiardan hangilerinin
iyi, hangisinin en iyi olduğunu
söylemek oldukça zor. Çünkü sa-
dece Istanbul'da 50'dcn fazla kurs
var. Türkiye çapında ise bu özel
kursların en büyük ve en ciddile-
rinden sayılan Bilmerk'in yöneti-
cisi Yüksel DevecigU'e göre sayı-
ları "500"ü buluyor. "Bofün bu
kurslara giden ve mezun olanla-
nn sayısı, yılda belki de 7 binin
flzerinde."
Piyasadaki bu ticari kursların
yanı sıra, öniversitelerimizin aç-
tıkları ve sürdürdükleri bilgisayar
kursları var. tstanbul'da Boğazi-
çi L niversitesi'nin, tstanbuJ Tek-
nik Üniversilesi Vakfının, Yıldız
ve Marmara üniversitelerinin bii-
gisayar kursları diğer özel kursla-
ra kıyasla hem ucuz, hem de ders-
ler genellikle üniversite öğretim
üyelerince veriliyor. Ankara'da
ODTÜ'de ise yaz kursları açılı-
yor. Ege Üniversitesi'nde de bil-
gisayar kurslarına gitmek müm-
kün.
Üniversitelerin dışanya yönelik
bilgisayar kursiannda birbirlerin-
den küçük farklılıklarla ayrılsalar
bile, aynı eğitim veriliyor. Kurs-
lara katılanlara makine kulianırru
öğretiliyor. Yazılım, donanım,
klavye kullanma, özetle önce bil-
gisayar tanıtılıyor. Sonra prog-
ramlamaya girişin temel kuralla-
n, basic dili öğrenimine geçiliyor.
Bu temel öğrenimi görenler, alt
düzeyde "bilgisayar kültürü" edi-
niyorlar. Kurstan aynldıklarında
bir işyerinde küçük bir paket
programı çaJıştırmayı dahi kısa
sürede başarabilirler. Sözgelinü
basit bir muhasebe programını...
Üniversitelerdeki kurslar, ge-
nellikle, bu çok temel öğrenimden
sonra da süTüyor. PascaJ, Cobol
gibi bir veya iki programlama di-
li öğrenimi başlıyor.
Kurslar, sadece makine kulla-
nımını ögrenmekle sınırlı ise 24
saatten, 50, 70, 90hatta 120saat
ve daha fazlasına kadar, uzun sü-
reli olabiliyor. Kursların sonunda,
genellikle sertifıka sınavı yapılı-
yor. Başan gösterenlere "kursu
bitirdiğini belgeleyen sertifıka"
veriliyor.
Kurslara katılanlar arasında
genç sayılabilecekler oldukça faz-
la; lise mezunları, Üniversite bek-
lemelileri, üniversite öğrencileri
kursların "başlıca müdavimleri."
Ancak kurslarda bu gençlerin ya-
nı sıra hemen her kesimden insan-
lar da var. Sözgelimi ev kadınla-
n var. Ev kadınları, dışarıda iş
bulmak amacından çok, evde ço-
cuğuna "bilgisayarlı
öğreniminde" yardımcı olmak
için bilgisayar kurslarına geliyor-
lar. Bazı ev kadınları da "bir ke-
narda geçerli bir mesleği olsun'
düşüncesiyle hareket ediyor.
Kurs yönetıcilerinden aldığımız
bilgilere göre hemen her meslek-
ten, bilgisayar kurslarına katılan
var. Mühendisler, doktorlar var.
Bilgisayar dersinden ıkmale kal-
mış üniversite öğrencileri bile var.
tşyerinde yükselebilmenin yolu-
nu "cebine bir serlifika
koymakta" görenler de kursların
izleyicileri arasında. Küçük ve or-
ta büyüklükte işyerlerinde çalısan-
lar da bürolanna gelen veya ge-
lecek biigisayan kullanmayı öğ-
renmek için kurslara katılıyorlar.
Bu sonuncular, sadece haar pa-
ket programı kullanmayı öğreni-
yorlar. Işyeri sahipleri arasında,
çalısanlannı bilgisayar kullanma-
TEKNOLOJtNÎNBUGÜNÜ VE YARINI
Koku alan bilgisayar
Bilgisayar kurslanna kaülanlar arasıada gençler çogunlukta.
yı öğrenmeleri için kurslara gön-
derenlerin sayısı da oldukça faz-
la.
Ege Üniversitesi Bilgisayar Bö-
lümü Başkanı Prof. Oguz Manas-
h'ya göre bilgisayar kullanmayı ve
programlamayı en iyi öğrenenler,
kendi parasıyla kurslara katılan-
lar oluyor. Bunlar genellikle bir
işte çalışıyorlar ve akşam veya
hafta sonu bilgisayar öğreniyor-
lar.
Üniversitelerdeki kurslara üni-
versite öğrencileri büyük ilgi gös-
teriyor. Bir kısmı sadece kullanı-
mı öğrenirken, büyük bir çoğun-
luğu programlama dillerine de-
vam ediyorlar. Bu dilleri, ya ders-
lerinde kullanıyor ya da kendi
mesleklerinin yanı sıra, bilgisayar
bilgılerini de ış hayatına "ikinci
yetenekleri" olarak sunuyorlar.
Bu öğrencilerden baalan, kurs-
ları bitirdikten sonra, bilgisayar
şirketlerinin pazarlama bölümle-
rinde yarım gün iş bulabiliyor.
Böylece üniversite öğrenimleri için
sürekli bir .gelir dde ediyorlar.
Hatta aralarında "sistera
operatörü" olarak çalışanlar bi-
le oluyor.
Tepam bilgisayar şirketinin
kurslanna katılan lise mezunu öğ-
rencileri ise genellikle "sistenı
denetmeni" olarak yetiştiriliyor.
"Sistem denetmeni", bir işletirn
sistemini biliyor. Muhasebe paket
programlan öğreniyorlar.
Kurslara ödenen ücretler, çesitli
kurslara göre, alınan ders saatle-
rine ve ders niteliklerine göre he-
men her yerde değişiyor. "Bilgi-
sayar ö^rcnmenin fiyatı", 70 bin
liradan 2 milyon liraya kadaı uza-
nıyor.
StRECEK
— 5 —
İnsan zekâsı, insan düşüncesi,
beynin sihirli, büyülü bir ürünü
mü? Yoksa birtakım "mekaniz-
malann" ürünü mü?
Bilgisayarların insana benzer
bir "beyne" sahip olup olama-
yacaklan tartısmasımn ardında
bu sorular yatryor. Marvin Mins-
ki, gibi, "bilgisayarian savunan"
düşünürlenn, biyokimya ve nö-
roloji biliminin verileriyle de
doğrulanan görusleri şöyle:
Madde ile düşünce arasında
bir karşıtlık yoktur. Düşünceyi
üreten maddedir. Bir hücrenin
canlılığı "özel bir merkez"in de-
ğil, binlerce kimyasal mekaniz-
manın bir sonucudur. İnsan ze-
kâsı da sınirsel bir büyünün de-
ğil, aynı mekanizmarun, sıradan
hücre parçacıklannın, beyin kim-
yasının bir urünüdür.
Ohalde?
Insan "akhıa" üreten süreçle-
rin bir bir belirlenmesi, nörorilar
arasındaki kimyasal, elektriksel,
manyetik alışverişlenn-iiışkilerin
açıklanması, bilgisayarlara da
"akli yetenek" kazandırma yo-
lunu açmaktadır.
Peki, kimine göre 100, kimi-
ne göre 150 milyarı bulan beyin
hücrelerinin ve bunlar arasında-
ki bir o kadar da bağlantının
oluşturduğu beynin işleyiş meka-
nizması, çözürnlenebilir mi?
Yüzlerce bilim adamı, bugün,
dünyanın sayılı bilim merkezle-
rinde, tam da bu konu üzerinde
çalışıyor, kafa yoruyor. Bilgisa-
yara "ögrenme yrtenegi" kazan-
dınlması için geliştirilen sistenı-
ler giderek iyilesiyor. Japon bi-
lim adamlan bilgisayarlar için
mantık ynriitme biçifnleri oluş-
turma çabası içinde.
Bugüne kadar bilgisayarian,
insan beyninin düsünme süreçle-
rinden kesinükle ayıran engeller,
çesitli noktalardan "gedikler
vemeye" basladı. Japon Ulus-
lararası Ticaret ve Sanayi Bakan-
Iığı'nın "Neuro-teknologie"yi,
sinir ağları teknolojisini, "milli
proje" olarak açıklayacağı belir-
tiliyor. Japon NEC şirketinin bir
"Nöral P C " geliştirdiği
açıklandı.
Bilgisayarların görme, insan
sesini tanıma ve bu sesleri yazılı
hale getirme yetenekleri henuz sı-
nırlı. Ancak bu yetenekleri hızla
gelişiyor. ODTÜ Bilgisayar Bö-
Iümü'nden Mehmet Tolan, bil-
gisayarların 10 bin kelimeyi an-
layacak bir sözcük dağarcığına
sahip olduklânnı ve bilgisayarla-
ra koku alma özelliği kazandır-
ma çalışrmlarının da sürdüğünü
belirtiyor.
Yanı bilgisayarların pek yakın-
da "bunınlan" da olacak. Meh-
mtt Tolun'a göre, kromotogra-
(i cihazları ile gazlar ve özellik-
leri saptanıyor ve ayrıştırılıyor.
"Kokular ve koku alma özellik-
"sözcük guruplannı tanıma"
şeklinde sürdürüluyor.
Y. Doçent Mehmel Tolna, tek
tek sözcük tanıma konusunda
bilgisayarların yuzde 98 başan-
ya ulaştığını, sözcük gruplanru
tanıma başan oranının ise yüz-
de 80'lere kadar yükseldigini be-
lirtiyor.
Bilgisayarların bu özelliğinin
özellikle bankacıhk sektöründe
kullanılabileceğini belirten Meb-
raet Tolun "buolann Tiirkçele-
rini de yazmak mnmkün" diyor.
Yapay zekâ konusundaki bü-
tün bu gelişmeler iasanıa varlıgı
tartışmasını da açıyor.
Marvin Minsky "yapay zekâ
B
ilgisayarların görme, insan sesini
tanıma ve bu sesleri yazılı hale getirme
yetenekleri henüz sınırlı. Ancak
uzmanlar bilgisayarlara koku alma özelliği
kazandırma uğraşlarını sürdürüyorlar.
leri, ştiphesiz programlanabilir ve
bir ara birimle bilgisayara takıla-
bflir. Böylece bilginyaıiann bdU
koknlan tanıması sağtanır."
Japonya'da, robotlara hareket
yeteneği kazandıracak progranı-
lann yanı sıra sadece koku degil,
tat ve sesleri tanıyacak yazılım
üzerinde de yoğun çalışmaiar
sürdürülüyor.
Bilgisayarlann kelimeleri anla-
malanna özel bir önem veriliyor.
Amerikalı bilgisayarcı ve düşü-
nür Minsky, makinelenn kelime-
lerin anlamlarını eninde sonun-
da çıkatacaklannı ve kendi ken-
dileriiti programlayabileceklerini
söylüyor. Ses tanıma çalışmala-
n "tek tek kelimeleri tanıma" ve
araştırmalannın nispeten yavas
olması iyi. Düşunün, hemen bi-
zimle aynı olan bir makine yap-
sak, insanoğlu bir var oluş şoku-
nagirebilir." görüşünde.
Ancak, günumüz akıllı maki-
nelerinin, görme, ses, konuşma,
tanıma, vb. gibi özellikler kazan-
rna ruzuıın son derece artması sa-
nınz Minsky'nin "insana biraz
zaman tanıyahm" iyiniyetli yak-
laşımını bile boşa çıkartabilir.
Insandan çok üstün hesapiama
yeteneğinin yanı sıra insana öz-
gü diğer nitelikleri de edinmeye
baslayan bilgisayarlarda "ya$an
beUrtJleri" çoktan görüldü bile.
StRECTO
Türkiye'de hemodiyatiz makinesine ihtiyaç duyan yaklaşık 10 bin kişiden, ancak yüzde 10'u tedavi görebiliyor
Böbrekhastalannın makine sancısıGÜNDÜZ İMŞİR
Kronik böbrek hastasının evi-
nin telefonu gecenin sessizJiğinde
aniden çaldı. Telefonu açtığında
diğer ahizeden doktonınun sesi-
ni duyunca irkildi. "Yoksa bek-
lediğira haber mi?" diye geçirdi
içinden. Soru sormaya bile cesa-
ret edemezken, hastane doktoru-
nun "Size uyan böbrek bulundu.
Hemen hastaneye gelin. Ameliyat
olacaksınız" sözleriyle kalbi du-
racak gibi oldu. Bu sözler yeni bir
yaşam yeni bir gelecek demekti...
Yukandaki olay bugün herhaıı-
gi bir Avrupa ülkesinde yaşayan
kronik böbrek hastası için artık
mucize değil. Yıllar öncesinden
verilen organ nakline ilişkin eği-
timin sonucu, gün geçmiyor ki bu
ülkelerde bir organ nakli gerçek-
leşmesin. Ancak söz konusu ülke
Türkiye oldu mu organ nakline
gelinceye kadar olan zincir için-
de bir dizi engel mevcut. Bu en-
gellerın başında hiç şüphesiz ki
yapay böbrek makinelerinin ek-
sikliği geliyor. Sayılan her yıl
3000 kadar artan ve bugün on
binlercesi yaşamak için direnen
kronik böbrek hastaları olanak-
lar ve imkânsızlıklar kaosu için-
de yetersiz yapay böbrek makine-
leri peşinde koşuyor.
Bugun nüfusu 7 milyon olan ts-
tanbul'da bile sadece 153 yapay
böbrek makinesi mevcut. Bu ma-
kineler Haydarpaşa Numune
Hastanesi'nde 6, Göğüs Cerrahi
Hastanesi'nde I, Çapa Tıp Fakül-
tesi'nde 19, Cerrahpasa'da 22,
Marmara Üniversitesi'nde 10,
SSK İstanbul Hastanesi'nde 19,
Istanbul Organ Nakli Yanık Te-
davi Merkezi'nde 21, İstanbul
Ren Mad'da 10, Tepebaşı Vatan
Hastanesi'nde 10 ve Böbrek Sağ-
lığı ve Diyaliz Merkezleri'nde 35
olarak yer alıyor.
Oran Türkiye çapında incelene-
cek olursa özel kurumlar da da-
hil olmak üzere 57'si faal durum-
da bulunan 64 hemodiyaliz mer-
kezindeki makine sayısı 675. Bu
makinelerin yer aldığı il sayısı ise
sadece 30. Bu oran bir başka de-
yisle üremili (kronik böbrek has-
talannın) "Azrail'le köşe
kapmaca" oynarcasına ilden ile
sıra peşinde koşturmalarını da be-
rabeirinde getiriyor ki bu koşuş-
turma zaman zaman "birisi ölse
de sırasını alsam" beklentisine da-
hi dönusebiliyor. Yasamlanru sür-
dürebilmek için haftada en az 3
gün yapay böbrek makinelerine
bağlanma şansını elde edebilen
hastalar içinde diğer bir engel, te-
davinin hayli pahalı oluşu. Maki-
nelere bağlanmanın ücreti SSK
hastaneierinde yan malzemeleriyle
birlikte seansı 90 bin lira olarak
belirlenirken, özel kurumlarda
250-300 bin lira sjrurına kadar eri-
SSK tstanbul Hastanesi'nde, yıllardır hemodiyaliz cihazıaı baglt olaruk yasa>nn hastalar ruhsal yönden de yıpranıyoriar.
şebiliyor. Bu tedaviyi hasta agsın-
dan pahalı hale getiren ise maki-
ne fiyatlannın ötesinde her seans-
ta bir kere kullarulıp atılan çözelti,
arter ven setleri ve iğneler.
Uzmanlar hemodiyaliz makine-
sinin görevini hastanın kanını çok
ince zarlardan oluşan bir sistem
aracılığıyla süzerek hasta için
böbrek göre\i yapması olarak
acıklıyorlar. Haftada 3 kez 3-6 sa-
at arası bu makineye bağlanan
hastalar, böbrek leri hiç çahşma-
sa dahi vaşamlarını sürdürebili-
yor. Yapay böbrek makinelerinin
bunca önemli işlevine ve fiyatla-
nnın 15-20 milyon lira arasında
değişmesine karşın SSYB istatis-
tiklerine göre halen 271 hemodi-
yaliz makinesine ihtiyaç var. Bu
da beraberinde, bu makinelerden
5 hastadan birinin faydalanmasını
getiriyor.
1 milyon kişiden 122'sinin dü-
zenli hemodiyaliz tedavisine ihti-
yaç duyduğu varsayılan Avrupa
standartlanna göre düzenli teda-
vi gören hasta sayısı Belçika'da
milyonda 237, İspanya'da 213,
Yugosiavya'da 134 kişi. Bu ra-
kam Türkiye'de ise milyonda 13'e
iniyor. 1984 yılında Türkiye'de
6500 hastanın diyaliz tedavisi ol-
ması gerektiği hesaplanmıştı. Bu
sayıya her yıl 2500 hastanın eklen-
diği düşünülürse. ülkemizde bu-
gün 10 bin kişinin diyalize ihtiyaç
duyduğu ortaya çıkar.
En iyimser yaklaşımla tedavide
1000 hastanın bulunduğunu dü-
şünsek bile, ihtiyacın ancak yüz-
de 10'u karşılanıyor demek.
Konunun çok boyutlu özeiliği-
ni dikkate alarak gittiğimiz SSK
İstanbul Hastanesi'nde, yapay
böbrek makinelerinin yer aldığı
odalan gezerken yaşamanın di-
renmek demek olduğunu bir kez
daha görme fırsatını bulduk. Ken-
disini bir anlamda kronik böbrek
hastalanna adamış 13 yıllık hem-
şire Şefkat Bulul'la merkezi gezer-
ken konuştuğumuz her hasta, bir
gün organ naklinin kendisine de
uygulanma şansını elde edebilece-
ğine yürekten inanmıştı. Hastalar-
dan kimi en yakınlan anne ve ba-
balannın doku uyuşmazlığı kar-
şısında bile ümitlerini yitirmemiş.
Yaşamlannda herhangi bir gün
bu mutlu haberi duyacaklanıu
ümit ederek yıllardır bu yaşam
makinelerine gidip geliyorlardı.
Semra Tombil henüz 22 yaşın-
da. Hastalığını ilk kez ellerinin
şişmesiyle farketti. Ellerindeki şiş-
lik ilerleyip yüzünde de belirince
koştuğu hastanede yapılan testler-
den kronik böbrek hastası oldu-
ğunu öğrendi. Bir yıldır yapay
GÜNÜMÜZDE BÖBREK TRANSPLANTASYONU
Organ bağışı yaygınlaşıyor
Prof. Dr.
MEHMET HABERAL
tnsanlık tarihi boyunca bilim adamlarının
temel ilgi odaklarından birisi olagelen sağ-
hk sorunu, tıp alamndaki çalışmaları moti-
ve etmiş ve buna paralel olarak da yeni bir
teknolojinin gelişmesine yol açmıştır.
İnsan yaşamını tehdit eden en önemli has-
talıklardan birisi de "kronik böbrek
hastalıgı" olagelmiştir Bugun artık, kronik
böbrek hastahklannın sayısı ne yazık ki tum
dünyada ve ülkemizde giderek artmaktadır
fakat başan ile tedavi edilebilmektedir. Böb-
rek yetmezliği olan kimselerin, yaşamlannı
devam ettirebilmeleri için 2 tedavi yöntemi
mevcuttur. Bunlardan birisi "Diyaliz" diğe-
ri ise "Traosplantasyon*'dur.
Ülkemizde bugün hemodiyaliz merkezle-
rinın sayısı 64'tür. Bu 64 merkezdeki maki-
ne sayısı 675'tir. FaaJ olan 57 hemodiyaliz
merkezındeki yıllık ortalama diyaliz sayısı
256.284'tür. Bu sayı elbette kronik böbrek
hasta sayısı gözönüne alımrsa yeterli değil-
dir. Çünkü ülkemizde her yıl ortalama 3000
kişi (milyonda altmış) yeni kronik böbrek
hastası olarak topluma katılmaktadır. Ne var
ki birçok imkansızhğa rağmen kısa bir su-
rede bugün gelinmiş olan nokta hiç-de kü-
çümsenmemelidir. ArtıkJtronrk böbrek has-
taları gunlerce sıra befe*crrfeden tedavi ola-
bilmeVtedir.
Oysa hastayı tamamiyle normal yaşamı-
na döndürmesi ve günümüzde artık bu ame-
liyatlardaki başan oranının oldukça yüksek
olması gibi nedenlerle tüm böbrek hastala-
rı transplantasyon uygulamasını tercih et-
mektedirler.
Transplantasyon, ilaçla tedavisi mümkün
olmayan hasta doku, organ veya organlann
yenileri ile değiştirilmesi anlamına gelir.
Transplantasyonda karşılaşılan en önemli so-
run "böbrek temini" sorunudur. Kronik
böbrek hastalannın ihtiyacı olan böbrek,
canJı veya tıbben ölen donörlerden temin edi-
lir. Canlı donörler dendiğinde sadece birin-
ci veya ikinci derecedeki akrabalar arası ya
da eşler arası nakil kastedihnektedir.
Tıbben ölmüş vericiden nakil ise beyin ölü-
münün gerçekleşmesiyle mümkün ol-
maktadır.
Ülkemizde bugün II transplantasyon mer-
kezinde (Ankara, îstanbul, Izmir, Antalya
ve Adana olmak üzere), değişik organlann
nakli yapılabilmektedir, fakat en çok böb-
rek transplantasyonu uygulanmakta ve trans-
plantasyonda kullanılan böbreklerin yakla-
şık «fo^'ı birinci veya ikinci derecedeki ak-
rabalardan temin edilmektedir.
Toplumumuz gun geçtikçe "organ bagışı"
konusunu benimsemekte her gun pek çok
kimse bağış, konferans ve çesitli bilgi akta-
rımı talepleriyle merkezlerimize başvurmak-
tadır.
böbrek makinesi seanslanyla ya-
şıyor. Tek düeği organ nakli için
kendisine gerekli olan böbrek. Bu
dileğini bize tekrarlarken aynı
hastalığa sahip insanlar için de ya-
pay böbrek makinelerinin çoğal-
masını istiyor. Çünkü, diyor Sem-
ra Tombil, "Kendim bu sansı el-
de edene kadar nice hastamn b«
u^orda can verdifini gördttaı.
Her ölüm baberiyle biraz da ben
oldüm.'•
Koğuşun Muzaffer Ablası da
yapay böbrek makinesine bir
ömür vermiş böbrek hastası. Di-
le kolay son 7 yılını, hiç aksat-
maksınn haftanın üç gününü sa-
atlerce makineye bağlı geciren
Muzaffer Ertekin 57 yaşındaydı
ve yasama bağülığından hiçbir şey
kaybetmemişti. Yapay böbrek
makinelerinin yaşam için bir şans
olduğunu vurgulayan Muzaffer
Ertekin, bir yedi yıl daha beklese
de yeni bir böbreğe kavuşmanın
hayaliyle yaşadığinı belirtiyor.
Yapay böbrek makineleriyle il-
gili olarak ABD'de kurs da gör-
müş olan Şefkat hemşire, sohbet
esnasında hastalarla ilgili olarak
ruhsal tedavi eksikliğinin üstünü
de ısrarla çiziyor. "Yıllardır ma-
kineye bağlı yaşayan birçok has-
tanın ruhsal yönden hayli yıpran-
dıklannı gördnm. Yetkililer bn
konuya mabakkak efilmeiOer"
diyor.
İnsan yaşamını tehdit eden
önemli hastalıklardan biri olarak
kabul edilen kronik böbrek has-
talığı Dünya Sağlık Teşkilatı ve-
rilerine göre bütün dünyada artıs
gösteriyor. Ancak bu hastalığın
başan ile tedavi edilme olanağı-
nın bulunuşu, bir noktada tıp
dunyasını rahatlatan bir faktör.
Türkiye'de ise bu sorun boyutla-
narak önemini sürdürüyor. Ko-
nuyla ilgili görüşünü aldığımız
SSK tstanbul Bölge Müdürü Mü-
cahit Atraanoglo, kronik böbrek
hastalığının artış gösterdiği fikri-
ne katılmıyor. Atmanoğlu, eski-
den teşhis ve tedavi olanaklarının
çok güçlü olmaması nedeniyle bu
hastalığın varhğırun her zaman
saptanma olanağı bulunmadığma
dikkari çekerek şunlan söylüyor:
"Bir kere herkes bilmeJrdir ki
hemodrvaliz makineleri tedavi edi-
ci bir jöntetn degildir. Konunun
özünde transplantasyon gerçegi
vardır. Bu makinelerin savısının
«rtışı da sorunu bülönûyle çöz-
müyor. Bu konuda yetişmiş ekip
sayısı azdır. Biz SSK biinyesinde
yapay böbrek makinderini mzme-
te sunmoş ilk ha»taneyiz. Ancak
iki vardivı halinde hastalara hiz-
met verebiHyoruz. Üçuncü bir var-
diya $ansı eleman yetersizligi ne-
deniyle mümkun degil. Bence ma-
kine sayısının artışı kadar, çok sa-
yıda ekibin yetiştirümesi de gere-
kiyor."
UMartTtp
Bayramı Uutlandı
Haber Merkea — 14 Mart Tıp
Bayramı dün düzenlenen tören ve
toplantılarja kutlandı. Ankara
1
da Gülhane Askeri Tıp Akademi-
si'nde (GATA) düzenlenen tören-
de konuşan Cumhurbaşkaru Tur-
gul Özal, cemiyetleri gelıştirenin
ideolojiler olmadıgını, inanmış
insanlar olduğunu savunarak,
"Batı ile nıtkayese edildifinde
çok geri oldugumuz görulüyor,
başka alanlarda da çok geriyiz"
dedi. Başbakan Yıldınm Akbu-
Int da dun yayımladığı mesajın-
da "geliştnişlik düzeyinin, insan
sa|lıfiına verilen öaemle
gösterildlgini" belirtti. Dün, Tıp
Bayramı dolayısıyla bir basın
toplantısı düzenleyen SHP Genel
Başkanı Erdal tnönü ise genel
sağlık sigortasını eleştirerek bu-
nun Türkiye'nin sağlık sorunla-
nna yeterli ve gerçekçi bir çözürr
getiremeyeceğini savundu. DYP
Genel Başkaru Saleyman Demi-
rei de yayımladığı mesajıudd,
"ülkenin imkânlannın, sağlık
şüBce. Kamu da vatandaşUn al-
dığı parayla yatınm yapıyor, ya-
ni sonuçta para vatandaşın cebin-
den çıkıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin pek çok alanda oi-
duğu gibi son yıllarda sağlık ala-
nında da büyük atüımlar gerçek-
leştirdiğini savunan Özal,
"GSMH'nin yüzde 5'ini sağlıga
ayıralun diyorsunuz. Gelişmiş ül-
keler yuzde 10 ayınyor. Ama on-
lann kişi basına düşen milli ge-
lirieri de yiüuek, onlar sağlık ala-
mndaki atılımlannı böyle bir re-
fan seviyesine ulaşbktan sonra
gerceklestirdUer" diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakaaı tmren Aykut ise doktoı-
lann ve diğer sağlık personelinir»
"büyıik fedakârlık" gösterdiğini
belirterek kendilenni takdir etti-
ğini söyledi.
Dün 14 Mart Tıp Bayramı do-
layısıyla tstanbul, tzmir ve öteki
kentlerde de törenler düzenlendi.
Izmir Atatürk Kültür Merkezi'n-
de yapılan törende konuşan tzmir
Ankara'da, Gülhane Askeri Tıp
Akademisi'nde düzenlenen törende konuşan
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 'Batı ile
mukayese edildiğinde birçok alanda çok geri
olduğumuzgörülüyor' dedi.
hizmetlerinin daba iyi görnlme-
sine teksif edilmesi gerektigı"ni
kaydetti.
Tıp Bayramı Ankara'da Gülha-
ne Askeri Tıp Akademisi'nde
(GATA) düzenlenen bir törenle
kutlandı. Törene Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal, TBMM Başkanı
Kaya Erdem, Başbakan Yıldınjn
Akbulut, Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Necjp Toramtay, Sağ-
lık Bakanı HaHl Şıygın ile üst dü-
zeyde askeri yetkililer katıldılar.
Törenin açılış konuşmasını yapan
GATA Komutanı Tümgeneral
Şarlak, mevcut tıp fakttltelerinin
sorunlanmn çözümlenmedigi bir
dönemde öğrenci sayısının arttı-
rılmasımn ileride son derece ye-
tersiz hekimlerin yekişmesine ne-
den olacağını söyledi.
Ankara Tabiç Odası (ATO)
Başkanı Selim Ölçer ise sağlık
alamndaki mevcut uygulamalar»
eleştirdiği konuşmasında, " E t
e r
partizan örgiitienmeier yerine ka-
tılım mekinazmalanmn geçerli
oldugiı demokratik bir orttm ya-
ratılırsa soronlann çofu
çöramlenir" dedi. Meslekte 45
yıhru dolduran hekimlere Özal,
Erdem ve Akbulut tarafmdan
plaketleri verildi.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
da yaptığı konuşmada, özellikle
ATO Başkanı Ölçerin sağlık sis-
temine getirdiği eleştirileri yanıt-
ladı. Her şeyi devletten bekleme
anlayışınm yanlış olduğunu kay-
deden Özal, "Bu, kolay bir dü-
Tabipler Odası Başkanı Prof. Dr.
Orhan Süren, hükumetten sağlık
alamnda bir düzeltme yapması-
nı beklemenın hayal olduğunu
söyledi. Süren, genel bütçeden
sağlığa aynlan paya "insar* di-
yerek, "Bu konuda tek cözümün
erken secimle gelebilecegini"
savundu.
Erzurum'da düzenlenen tören-
de konuşan Tıp FakUltesi Deka-
nı Prof. Dr. Sebabat Kot da dev-
letin hiçbir sorunu göze almadan,
öğrenci kontenjanlarım arttırma-
sını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Turgut özal
dün gece eşi Semra Özal ile bir-
likte Gülhane Tıp Akademisi
(GATA) tarafından Ankara Hil-
ton'da düzenlenen Tıp Balosu'-.
na katıldı. Baloya eski Cumhur-
başkanı Kenan Evren de kızı Mi-
ray Göksu ve damadı Maksut
Göksu ile birlikte geldi. Geceye
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Necip Torumtay ve eşi Tttrkaa
Torumtay, kuvvet komutanlan
ve eşleri, Ankara Valisi Saffel
Ankan Bediik de katıldılar.
Cumhurbaşkanı Özal'ın balo
salonundaki yerini almasından
sonra basın mensupları salondan
çıkanldılar.
Televizyon, buzdolabı, tablo
ve benzeri armağanlann bulun-
duğu bir çekilişin de yapıldığı ba-
loda, Yüksel üzel, Tülay Saygın,
Nur Ertürk, Mehmet Ali Erbil ve
Çiğdem Tunç program yaptılar.