Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Nahbı Lumhur ^eı Matbaa^ılık *e Gazeteahk Turk Anonım >ırkeıı ad.na
Nadır Nadı 0 Genel Vd\m Muduru Hısın Cemal, Muesse^e Muduru
Kraine I jaklıgıl. W ı Işlerı Muduru Oka> (.onenşın, 9 Haber Merke/ı
Muduru >alçın Ba>rr. Saşfa Duzenı Yonetmenı K\i Var, 0 Ten'^uuer
•\\KARA \hm« Tan, I7A1IR Hikmel (,«ınka>s.
I, Pohtıka C«t«l Ba*lanpv Dij Haberler hfgra Bakı. bkonomı t.mpz Turtıan. ls Scndıka >ukr«n kncna. kulıu! tdal I *r.
Eğılım (jenca> ^ajlan. Haber ^ ' m ı a Isınel Bcrkan. \u/T Haberlen Nccdrt Dogan. Spor Dani>mant AbdaHudir Nucctman.
D\n ^azılar hmm Çalışkan. \ra^t-r
*ma Şthu \lpB>, Duzeltme 4Mullah VmzKi. 0 koordınacor Mınıci Konifeaıı, 0 Malı !>ler
Ej-ol tjtul. 0 MuhaMt* Buk-nl >«KT • But(t-Planlama- !*%gı (knunbtseofclu 9 RrUam \»e Tonm. 0 Ek tavınLır Hulya
\k>ol 0 ! „ ; ; Husevın Guırr. 0 Iştame Ondtr Çd*. 0 Bılp Işlcm Nail InaL 0 Perwne) Mvgı BosUnooglu.
Süwrt w >jttfi ( unınunyj Maih^aolıV « tıazelcjlık T A } Turk Outği Cad 39'41 Cagatoghı
H ' M l-< Pk 24^İManbııl lcı 512 W (15 (20 hau. Tefcx. 2 2 2 * h n II) 526 60 72 0
Buru/ur 4nkm: /j\a GoLdlp Bl\ Inkııap S. No W 4. Td 133 11 4l-4\ Teiex 42344 Fax. 14) 133
ır< 6< 0 lank: H /_ıa Blv 1352 SJ. 3. Td 13 [2 30, Tck< 523Î9 Fa» ı!ll 19 53 60
!-,o.-ıu < dü H9 S No 1 kaı 1. TM 19 37 52 (4 hal). Tdoı 62ı55, Fax O ) 19 r 52
TAKVIM: 24 ŞUBAT 1990 Imsak: 5.15 Guneş: 6.40 Öğle: 12.22 İkindi: 15.23 Akşam: 17.55 Yatsı: 19.14
Balıkçılar örgütleniyor
Bahkçı
KonseyiTürkiye denizlerinde balıkların soyu hızla
tükenmeye giderken, balıkçılar otokontrol
sistemi yaratabilmek için bir Balıkçılar
Konseyi kurulmasına çalışıyorlar. Kooperatif
ve dernek başkanları denizlerin bir an önce
denetime alınmasını istediler.
İDtL GÜRSEL
ANKARA — Türkiye'de bulu-
nan 300 balıkçıhk kooperatifi ve
200'e yakın balıkçılık derneği av
kaynaîdannın giderek yok olması
sonucu bir balıkçüık konseyi kur-
ma kararı aldı. Türkiye'de balı-
ğın soyunun tükenmekte olduğu
görüşünde birleşen kooperatif ve
dernek başkanları, denizlerin bir
an önce sanayi atıklanndan arın-
dınlarak temizlenmesini, balıkçı-
nın balıkçıyı kontrol edeceği bir
otokontrol sisteminin kurulması-
nı istediler.
Okyanuslardaki paylarını ala-
bilmek, sosyal haklanna kavuşa-
bilmek için örgütlenme yoluna
gittiklerini açıklayan denizcilik ve
su ürünleri uzmanı Znfer Çetin-
taş, bir balıkçılık politikası oluş-
turacaklarını, önümüzdeki gün-
lerde konseyin birimlerini ve baş-
kanını saptayacaklarını açıkladı.
Yalıköy Balıkçılık Kooperatifi
Başkaru Durstın Selamet, trol ve
aşın avlanma sonucu Karadeniz-
de balığın tukendiğini belirterek,
"Karadeniz'in bugünkü teknolo-
jiye ayak uyduracak bir kapasi-
tesi yoktur. Öncelikle yasadışı av-
cılıgın kontrol edilmesi gerekir"
dedi. Hamsi ve diğer balık türle-
rinden devletin çok zarara uğra-
dığıru da ifade eden Selamet, Fat-
sa'da küçük balıkçının az oldu-
ğunu, yasadışı avlananlarla sava-
şılması gerektiğini sdyledi.
Gelibolu Balıkcüık Kooperatifi
Başkanı Kemal Karabıılut, Saroz
bolgesinin özel bolge ilan edilme-
si gerektiğini vurgulayarak son
yıllarda trol ve gırgırla yapılan
avcıhğın bölgedeki balıkları yok
ettiğini kaydetti. Sanayi atıkları
ve kirlenmeden ötuni süngerlerin
hastalanarak neslinin tükendiği-
Koltıık
sigortası
40 mîlyarlık
birpazar
ANKARA (Cumhuriyet Böro-
su) — Türkiye'de ilk kez başlatı-
lan "otobüs zornnlu koltuk ferdi
kaza sigortası" uygulaması, yak-
laşık 40 milyar liralık bir pazar ya-
rattı. 43 sigorta şirketi tarafından
paylaşılan pazarda, şirketler bü-
yük pay almak için aralannda ya-
rışıyorlar.
llgili çevreler, "biitiin acentelcr
lenninalde geziyortar. Yolcular
kadar acente var" diyerek bu uy-
gulamanın sigorta şirketleri ara-
sında büyük rekabete yol açtığını
ifade ediyorlar. Bir sigortanın şu-
be mudürü önemli bir pazar oluş-
tuğuna işaret etti ve "Şu an Tür-
kiye'de yiizde 100 sigorta yapma
potansiyeli var. Ama 1987 istativ
tiklerine gore sadece yiizde 22'lik
losmına sigorta yapılabiliyor" diye
konuşuyor. Bir başka yetkili ise
Türkiye'de sigorta bilincinin oluş-
madığını vurgulayarak "Kişi, eko-
nomik gücii aıtüktan sonra sigor-
ta olayını duşünü>or. Zorluk
anında sigortanın lazım oldugu
bilinci bâlâ yok." dıyor.
Yönetmelik uyarınca, otobus
firmalarından koltuk başına 20
bin lira prim alınıyor. Duruma gö-
re bunda yiizde 25 oranında art-
tırma ya da azaJtma yapılabiliyor.
Sigorta acenteleri, daha çok müş-
teri cekebilmek için 15 bin lira
prim alıyorlar. Bir otobüs firma-
sı (45 yolcu ve 3 personel) toplam
48 kişi için bir yıl geçerli olmak
üzere 700 bin lira dolayında pri-
rai sigorta şirketine ödüyor.
ni bildiren Karabulut, "Bir za-
manlar ibracat yapan tek bölge
Gelibolu'ydu. Şimdi ise devlete
300 milyon lira borcumuz var.
Odeyetniyonız. Küçuk balıkçının
durumu aanacak haJde" dedi.
Kendisinin "gırgır'*la balıkçılık
yaptığım anlatan Gemlik Balık-
çılık Derneği Başkanı Hnseyin
Dinç, küçuk yaşlarda bilinçsizlik-
ten gırgırla avcılığa başladığını
kaydederek "Iğneyi önce kendi-
nize baarmanız gerekir. Deniz
kirtiiigi ve aşın avcılık denizleri-
mizdeki balıklan yok etü. Kişi-
sel, günluk çıkarlar yüzünden bu
hale geldi. Şimdi de Ege'ye gidi-
yonız, ekmek paramızı kazan-
maya" diye konuştu. Bugune ka-
dar hiçbir yetkili kuruluşun ağı-
nı kontrol etmediğine değinen
Dinç, ağındaki balıkları elekten
geçirerek küçuk balıkları kurtar-
dığını söyledi.
Sovyet muhalifi Boris Yeltsin, Kremlin'de ayrıcalıklı yaşamı
(
El Pais'e anlattı
6
Ltiks komünistler'NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — "Marks'ın komü-
nizm için koydugu tanım fena de-
gildi. Herkesin 'zekasına ve gerek-
sinimlerine gore' diyordu bu ta-
nım. Parti piramidinin en yükstk
basamaklanna ulaşanlar işte bu
tanımı u>guladılar. Hiçbirinin ze-
kası ortanın üstunde degildi: Ama
gereksinimler o kadar çoktn ki
gerçek komiinizm ancak bir avuç
insana sağlanabildi."
Ispanya'da "El Pais" gazetesi,
ttalya'da da "Europeo" dergisin-
de yayımlanan anılarında böyle
diyor Boris Yeltsin. Moskova'nın
asi politikacısı "Against the
Grain" (Aykırı) adıyla yayımlanan
anılarında Kremlin hıyerarşisinin
yaşadığı ayncalıklan tüm aynntı-
lanyla ifşa ediyor. İlk kez Krem-
lin elitinden biri, özel uçaklar, özel
butikler, özel süpermarketler, özel
doktorlar ve özel hizmetkârları
anlatıyor.
"Ben de" diyor tüm samimiye-
tiyle Yeltsin, "Polilbüro üyeligine
aday oldugum zaman; emrime kü-
çük bir hizmetkâr ordusu verildi.
Bu ordu, 3 aşçı, 3 garson, 1 hiz-
metçi ve çeşitli yardımcıları olan
bir bahçıvandan oluşuyordu. O
zamana dek her şeyi kendi keadi-
mize japmaya aüşmış oian eşim \e
ben, zamanımızı nasıl geçirecegi-
mizi şaşırmışbk. tnsanlaria nor-
mal bir sekilde temas knrmak ola-
Moskova'da aykın ses.
Yeltsin şöyle diyor: "Marx'ın komünizm için
koyduğu tanım fena değildi!"Herkesin zekasına
ve gereksinimine göre' diyordu bu tanım. Parti
piramidinin en yüksek basamaklanna ulaşanlar
işte bu tanımı uyguladılar. Hiçbirinin zekâsı
ortanın üstünde değildi, ama gereksinimleri o
kadar çoktu ki, gerçek komünizm ancak bir
avuç insana sağlanabildi."
Politbüro'ya aday olunca diye anlatıyor Yeltsin,
"Emrime 3 aşçı, 3 garson, 1 hizmetçi ve çeşitli
yardımcıları olan bir bahçıvan verildi."
nakstz hale gelmişti. Sinemaya, ti-
yatroya ya da muzeye gitmek is-
tediğimiz zaman, o alanı hemen
agırsikletler kordon altına alıyor-
lardı. Zaten oturduğumuz 'dac-
ha'nın özel sineması vardı. Cuma,
cumartesi ve pazar günleri bir
operatör, elinde seçebileceğimiz
çeşil ceşit filmlerle çıkıp geliyor-
du."
Boris Yeltsin bir yerden bir ye-
re giderken arabanın geçiş saati-
ne göre trafık ışıklarımn bile baş-
tan sona yeşile ayarlandığını söy-
lüyor: "Moskovalılar" diyor Yelt-
sin, "önlerinden ber seferinde bir
ZIL (Sovyet tipi lımozin), gecti-
ğinde durup bakarlar. Amaç içer-
de kimin oldugunu görmek değil-
dir. Herkesin işini gucunu bırakıp
durup bakmasına yol acan sey, ber
Kremlin mensubunun geçişinin
bir olay haline gelmesidir. Daha
ZIL evin kapısından çıkarken yol
boyundaki lum polis merkezleri-
ne haber verilir. Otomobilin hiç
durmadan stirekli olarak Uerieme-
si için trafik ışıkian daima yeşil-
dir."
Kendisine verilen"dacha" kar-
şısında duyduğu şaşkınlığı ise şu
sözlerle anlatıyor Yeltsin: "Benden
önce bu ev Gorbacov'a tayin edil-
mişti. Gorbaçov daha sonra ken-
disi için özel olarak inşa edilen
başka bir "dacha"ya taşındı. Bu
eve ilk tasındıgımtzda, bizi kapı-
da koruyucu polislerin şefi karşı-
ladı ve bizi diger hizmetkârlarla
(anıştırdı. Aşcılar, hizmetçiler, di-
ger body guardlar ve bahçıvan...
Derken evj gezmeye başladık.
Zaten evin ebatı, dışardan bile be-
ni etkilemişü. Kocaman bir sömi-
nesi olan bifyük bir salona girdik
önce. Duvarlarda mermer pano-
lar, yerde parkeler, miithiş haklar,
samdanlar ve çok lüks möbleler
vardı elrafta. Evi gezmeye devam
ettik. Bir oda, bir oda daha, bir
tane daha, bir tane daha... Üste-
lik her birinde de birer televizyon
vardı. Alt katta çam tavanlı büyük
bir galeri vardı. Burada aynca bir
bilardo sakuıu bulunuyordu. Ban-
yo ve tuvaieUerin sayısım arük şa-
şırauştık. Yemek salonunda 9
metre uzunlugunda inanümaz bir
masa ile karşüaşük. Mutfak ise
bir orduyu besieyecek genişliktey-
di. Buzdolabı ise sanki baslı başı-
na ayn bir odaydı.
Solaryum
Geniş bir merdivenden ilk kata
çıkbgımızda keadimizi gene o bü-
Lambada fırtması
İstanbuPda
Bolivya'dan '"müzik". Brezilya'dan "dans" geıiren Kaoma
\e topluluğu dün akşam Istanbul'a geldi. "Lloranda Se
Fue" adlı parçalarıyla "l.ambada" dansinı tüm dünyaya
tanıtan topluluktan iki dansçı. Yesilköy Havaalam'na iner
inmez "izdiham" arasında "müziksiz" küçıik bir Lambada
Show sundu. "Dance Reebok" ayakkabılannın tanıtımı
amacıyla Reebok Spor Ayakkabıları ve Malzemeleri
Firması'nca Türkiye'ye davet edilen "Lambadacılar" aynı
gece de Discorium'da bir konser verdiler. Bugün Ankara'ya
hareket edecek topluluk. Eurovision Şarkı Yarışması
Türkiye Finalleri'nde de bir gösteri sunacak. Kaoma ve
topluluğu. yarın tekrar İstanbul'a gelerek l.ütfi Kırdar Spor
Salonu'nda iki konser verecek. (Fotoeraf: Muharrem Aydın)
- % » •
Türkiye 1990y
ı 'silahlanmayılı' olarak karşılamaya hazırlanıyor
1000 tabanca, 500 tüfek yolda
MKE ilk parti ithal silahı getirmeye
hazırlanıyor. Fiyatlar 600 bin-3 milyon TL
arasında. Tabancalarda Smith Wesson,
tüfeklerde Browning ağırlıkta. Yetkililer,
piyasada tutmayan silahların getirilmeyeceğini,
bu nedenle firmaların piyasada yoğun bir
tanıtıma gireceğini belirtiyorlar.
FATİH M. YILMAZ
Türkiye'de silahların serbestçe
satılmasına ilişkin çalışmalar son
aşamaya geldi. MKE, önümüzde-
ki günlerde çeşitli boy ve ebatta
1000 tabanca ile 500 tüfek ithal et-
meye hazırlanıyor. Silah ithalinin
1990 yılı içinde parti parti sürdü-
ruleceği öğrenildi. Silahları kim-
lerin satın alabileceği konusu ise
henuz açıklığa kavuşmadı.
Emniyet Genel Müdürlüğü, Sa-
vunma Sanayiini Geliştirme Baş-
kanlığı (SAGEB) ve MKE arasın-
da yapılan çalışmalar sonuîunda,
aralannda Smith VVesson, Colt,
Beratta, Browning gibi ünlü ad-
ların da bulunduğu 10 marka,
Türkiye'de satılma hakkı kazan-
mıştı. Tabanca markalannın ya-
nı sıra 11 tüfek markasının da it-
haline karar verilmişti.
Silahların ithalini ve satışını
gerçekleştirecek olan MKE, ta-
banca ve tüfekler için hazırladığı
"miktar listesT'ni Emniyet Genel
Mudürluğü'ne sunmuş bulunu-
yor. Edinilen bilgiye göre ilk parti
gelecek silahlar arasında, taban-
calarda Smith Wesson, tüfekler-
de de Browning ağırlıklı bir mik-
tara sahip.
MKE yetkilileri, ilk aşamada
getirilecek 1000 tabanca ve 500 tü-
fek arasında satışı en fazla olan
marka ve modellerin, daha son-
raki ithaller için "anahtar rol"
oynayacağını belirtiyorlar. Yetki-
liler, tutmayan silahların bir da-
ha getirilmeyeceğini, bu nedenle
firmalar arasında kıyasıya bir ta-
nıtım faaliyeti olabileceğine dik-
kat çekiyorlar.
MKE'nin bu görüşune karşın,
getirilecek silahlann henüz kim-
lere satılacağı ise kesinlik kazan-
madı. Emniyet Genel Müdürlü-
ğü'nde bu konuda çeşitli çalışma-
lar yapıldığına ilişkin haberler da-
ha önce basında yer almıştı. An-
cak ilk parti ithal edilecek silah-
lann, taşıma ve bulundurma ruh-
satı olanlara satılacağı kaydedili-
yor.
Bu arada SAGEB'e yakın çev-
reler, silah ithaline ilişkin olarak
hazırlanan bir raporda, "silahla-
nn ithalinden önce Türkiye'de
üretilmesine" çalışılması yolunda
uyanda bulunulduğu, ancak bu
uyannın, uygulamaya taraf olan
diğer kurumlarca göz ardı edildi-
ğini bildirdiler. Aynı çevreler, si-
lah ithali konusunda şu anda SA-
GEB'in "devre dışı" kaldıgını be-
lirttiler.
SAGEB'in silahlann Türkiye'-
de üretilmesine ilişkin endişeleri
sürerken MKE yetkilileri ise üre-
timin tamamen satışlara baglı ol-
dugunu dile getiriyorlar. Yetkili-
ler, Türkiye'de silah üretimine ge-
çümesinin, 1990 yıhnda parti parti
getirilecek silahlarm satışına bağlı
oldugunu belirtiyorlar.
MKE yetkilileri, Smith VVesson
firmasının Türkiye mümessili
Aziz Üstel'in, MKE ile ortak üre-
tim için teklif getirdiğini, ancak
satışlara bakmadan bu konuda
bir şey söylenemeyeceğini kayde-
diyorİar. Ancak MKE fabrikala-
nnda Smith Wesson marka mer-
milerin uzun zamandır üretildiği,
bu nedenle eğer Türkiye'de üre-
tim kararı veriürse, buna en ya-
kın firmarun Smith VVesson ola-
cağı kaydediliyor.
tlk partide gelJbek silahlann fı-
yatlarının ise 600 bin ile 3 milyon
lira arasında olduğu, özellikle
Smith VVesson, Browning gibi
markalarda "fiyal
çesitlendirilmesine" gidildiği öğ-
renildi. Yani bir kişi 600 bin lira-
ya Smith-Wesson sahibi olurken,
diğer bir kişi 3 milyona aynı mar-
kanın degışik bir modelini edine-
büecek.
yiik salonda bulduk. Bu salonun
kapılanndan biri divanlaria dö-
şenmiş bir solaryuma açılıyordu.
Arkadan bir çaltşma odası, yatak
odabn ve ne oldugu anlaşılmayan
iki oda ve gene banyolar ve tuva-
leUerle karşılaştık. Her Uraftan
kristal objeler, anüka ve modern
samdanlar, meşe agacından yapıl-
mıs mobüj'alar ve parkeler çıkı-
yordu. Bu gezintinin sonunda ko-
ruma polisi donüp herşeyi nasıl
buldugumuzu sordu. Bir şeyler
söylediğimi hatırlıyonım. Fakal
ne ben, ne de hanım pek bir şey
söyleyecek dunımda degildik.
Moralimiz bozulmuştu ve şaşır-
mıstık. Bizi en çok etkileyen şey,
bütün bunlann manasıziığıydı."
Yazlık daehalann da en az kış
lıklar denli lüks oldugunu söylü-
yor Yeltsin. "500 metre ötedeki
plaja bile" diyor, komünist siste-
mi yeren radikal Sovyet politika-
cı, "Arabayla götürüyoriardı insa-
n£
Ozel karne
Yeltsin'in anlattığı lüksler yal
nız evler ve arabalarla sımrlı kal-
mıyor. Sovyet halkı en temel ihti-
yaçlan için mücadele ederken
Kremlin elitinin kendisini hiçbir
şeyden mahrum etmediğini söylü-
yor Gorbaçov'un muhalifi.
"KrenüinUler için dagıblan karne,
parti tarafından finanse edilen ve
normal şartlar alonda hiçbir şe-
kilde elde edilemeyen mallardan
oiuşuyor" diye anlatıyor Yeltsin ve
devam ediyor: "Yüksek çevreler
birinci sınıf kalitede olan bu mal-
lan. mah'vetinin yan fiyatına elde
ediyorlar. Moskova'da yaklaşık
40.000 parti üvesi bu özel karne-
lerden istifade ediyor. Örnegin,
elit Kremlin'in tam karşısındaki
<
Gum" denilen büyük magazalar-
da yalnız kendilerine aynlan bö-
lümlerden yapabilir alışverişini.
Daha küçuk rütbeli memuriann
da kendilerine Uhsis edilen dük-
kânlan vardır. Bu sekilde merdi-
venin son basamagına dek uzamp
gider bu sistem.
Tüm bunlann hepsi "özel"
adıyla anılan şeylerdir. Özel dük-
kânlar, ozel klinikier, ozel basta-
neler, özel evler, özel servisler...
Sovyvtler Biriigi'nde "özel" adının
hepimizin iyi bildigi çok beUrli bir
anlamı vardır. Özel mutfaklarda
pişmiş ve özel klinik testlerden
geçmiş en mükemmel yiyecekleri,
kat kat kâgıda sanlmış ve çeşitli
doktoriar tarafından onaylanmış
ilaçlan ifade eder bu devim.
Kremlin eliti yalnu bu ilaçlan
kullanır...
Saghk hizmetlerine gelince kul-
lanılan ilaçlar ve en son teknolo-
jiyi yansıtan modern sağlık alet-
leri tamamen dışandan gelmiştir.
Kremlin hastanesinde büyüklerin
kaldıgı odalar gene en lüks por-
selen, kristal, degerli halı ve şam-
danlann çerceveledigi koskoca da-
irelerdir. Hiçbir zaman tek bir
doktor karar almaz. Teşhis ve ya-
pılacak tedaviye, aralannda ülke-
nin en iyi mütehassıslann bulun-
duğu 5 ila 10 doktorrak bir ekip."
Diişsel yaşam
Boris Yeltsin tüm sistemin bu
ayncalıklar sayesinde çalıştığını
anlatıyor. "Sistem önce bir dizi
özel ayncahk Unır" diyor Yeltsin
ve ekliyor. "Kişi yükseldikçe ken-
disine çeşil ceşit ayncahklar tam-
nır. Ne kadar yükselirse o kadar
fazla ayncalıgı olur. Kısa bir süre
sonra kendisi de önemli bir kişi ol-
duğuna inanır. Buyük çogunlugun
ancak düşlerinde görebilecegi bir
yaşam sürer, uzaktan bakanlann
yakiaşamayacagj yerlerde tatilini
geçirir.
Ne ki birden bire sistemin sadık
savunucusu olmaktan cayarsa, he-
men yerine bir başkası yerleştiri-
lir. Bu sistemde hiçbir şey kimse-
ye ait degildir. Bu mekanizmayı
tüm mükemmelliği ile icat eden
Stalin döneminde, (Sovyet lideri-
nin) en yakın görev arkadaşlan
kanlanna bile sahip degillerdi. Bu
adamlann kanları da sisıeme ait-
tiler. Nitekim sistem, Stalin'in
(Sovyet Suprem'in başkanı olan)
Kalinin ve (dışişleri bakam olan)
Molotov'un kanlanna yaptığı gi-
bi bunlan alıp hapse atmıştı. Ve
ikisi de itiraz etmek cesaretini bi-
le bulamadı."
Barış Manço'nun programına çıkardığı, üzerinde "besmele"yazıh ağacın "yapay" olduğu açıklandı
6
Ağaçtançıkanbesmele'tartışıhyor
ENİS ONAT
Geçen pazar günü Banş Manço'nun ha-
zırlayıp, sunduğu "7'den 77'ye" progra-
mında yayımlanan ve bir anda kamuoyu-
nun dikkatıni çeken "Okoume" ağacında
çıkan "Bismillahirrahmanirrahim ve
Muhammed" yazılan ile ilgili olay yeni b o
yutlar kazandı. Gabon'un Ekvator bölge-
sinden kaplama yapımında kullanılmak
üzere Şener Aykuteli tarafından ithal edi-
len 'Okoume" ağacı hızarda kesildiği sı-
rada söz konusu yazılar Arap harfleriyle
kesilen plakalarda ortaya çıkmıştı. Yazı-
lan incdeyen Gazi Üniversitesi Teknik Eği-
tim Fakültesi Dekanı Ağaçişleri Endüstri
Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr.
Ramazan Özen ve ODTÜ Biyolojı Bolü-
mü öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Vur-
du "bunlann oluşumlannın dogal olduğu
ve herhangi bir suni müdahale sonucu or-
taya çıkmadıklannı" bir raporla belirt-
mişlerdi.
Öte yandan dun bir basın toplantısı dü-
zenleyen Istanbuj Üniversitesi Orman Fa-
kültesi Öğretim Uyesi Prof. Dr. Yılmaz
Bozkurt yaptığı açıklamada, haber kendi-
sine ulaşır ulaşmaz Ankaıa'daki fabrika-
da ve ithalatçı firma sahibi Şener Aykute-
li tarafından Topkapı Müzesi'ne hediye
edilen kaplama levhalarda inceleme yap-
tıklarını ve yazılann ağaç tarafından do-
ğal olarak meydana getirilmesinin imkân-
sız oldugunu belirlediklerini söyledi. Boz-
kurt dışardan gelen bir etkinin ağacın özü-
ne kadar gitmesinin mümkün olmadığını,
ancak 0.7 mm.lik levhalar halinde kesilen
ağaçta öze (ağaç gövdesinin orta kısmı) ka-
dar yapılan kesimlerde yazılara rastlandı-
ğını belirtti. Bunun yanında budak üzerin-
de de yazıya rastlandığını, fakat budak lif-
lerinin yukan doğru büküldüğünü, bu yüz-
den de iddia edilen "lif bükülmesi sırasın-
da yazılann dogal olarak oluşluğu" savı-
mn doğru olmadığını vurguladı.
Prof. Dr. Yılmaz Bozkurt, TRT ve ba-
sına bu açıklamayı yapmasına neden ola-
rak kütükleri ithal eden firma sahibi Şe-
ner Aykuteli'nin ABD'de bulunan bazı
dostlan vasıtasıyla durumu CNN Televiz-
yonu'na ilettiğini ve aynca Üzerinde yazı-
lann olduğu örnek bir levhayı da incelen-
mesi için C^fN'ye gönderdiğini oğrendiğini
belirtti.
Prof. Yılmaz Bozkurt bunun yanında
yazılann doğal yolla yazıldığı doğnıltusun-
da olumlu rapor veren ODTÜ Biyoloji Bö-
lümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Vur-
du ve Gazi Üniyersitesi Tek. Eğit. Fak. De-
kanı Ramazan Özen'ın kendileriyle detaylı
bir tartişmaya yanaşmadıklanm, konuyu
ayakustü on dakikalık bir konuşmayla ge-
çiştirdiklerini belirtti.
Çalışmalarını, ilgili bölumün öğretim
üyesi Doç. Dr. Nurgün Erdin ile sürdüren
Prof. Dr. Bozkurt, Topkapı Sarayı'nda-
ki incelemelerinden sonra müze mudürü
Ahmet Menteş ve orada bulunan Diyanet
tşleri Haseki Eğitim Merkezi Mudürü
Mahmut Özakkaş'a yazılann doğal olma-
dıklan konusunda gereken bilgiyı verdik-
lerini de belirtti. Bozkurt müze yetkilile-
rinin dürüst davrandığını ve çeşitli şehir-
lerden otobus tutarak yazılan görmeye gel-
mek isteyenler olmasına rağmen, olay ke-
İsveç'te Türk
göçmenler
• STOCKHOLM (A A )
— İsveç'te, Bulgaristan'dan
iltica eden Türklerin
sınırdışı edilmesi sırasında
olay çıktığı bildirildi. Polis
yetkilileri, olay çıkartan 16
Turkten 5'inin, karışıkbktan
yararlanarak kaçmayı
başardığını ve henüz
bulunamadıklarını
söylediler. lsveç hükümeti,
Bulgaristan'dan iltica eden
Türklerin sınırdışı
edilmesine, ikamet belgesi
olmadığı için karar
vennişti. Ote yandan,
Jsviçre'nin kuzeyindeki
Frauenfeld kentinde bir
Türk mülteci kendini
yakmak istedi.
Tarihi esere
koruma
• İSTANBUL (AA) —
Anıtlar ve tarihi eserlerin
özellikle geceleri tahrip
edilmesi nedeniyle, bu
eserlerin ışıklandırılarak
korunmalanna çalışıldığı
bildirildi. Röleve ve Anıtlar
Genel Mudürü Muharrem
Oral, aydınlatma
çalışmalarında önceliğin
saraylar, müzeler ve antik
tiyatrolara verildiğini
söyledi. tstanbul'da bugüne
kadar Topkapı ve
Dolmabahçe sarayları ile
Ayasofya'nın diş
cephelerinin
ışıklandmldığını kaydeden
Oral, çalışmalann yurt
çapında da
sürdürüldüğünü, Efes,
Aspendos ve Tmva'nın
ışıklandırma çalışmalannın
tamamlandığını bildirdi.
21 elrimde
ntifus sayımı
• ANKARA (ANKA) —
Daha önce 5 yılda bir
yapılan nüfus sayımı bu
yıldan itibaren 10 yılda bir
yapılacak. 1990 yılı nüfus
sayımı 21 ekim pazar günü
gerçekleştirilecek. Değişiklik
Resmi Gazete'de
yayımlandı. Buna göre
daha önce sonu sıfır ve 5
ile biten yıllarda yapılması
öngörülen genel nüfus
sayımı. Bundan böyle
sadece sonu sıfırla biten
yıtlarda yapılacak.
Uydu yayın
devam
• KOCAELt (AA) —
İzmit Belediyesi tarafından
72 milyon liraya satın
alınarak once Yuvacık
kasabası yakınlanna, daha
sonra da Körfez Küçük
Sanayi Sitesi'ne monte
edilen uydu antenler kalıcı
yerine taşındı. Kamuoyunu
bir süredir meşgul eden iki
çanak antenin Kullar
kasabası sırtlarına monte
edildiğini ve dün
akşamdan itibaren deneme
yayınlarına başlandığı
kaydedildi. Yetkililer,
birkaç güne kadar İzmit ve
bağlı ilçelerinde yayınların
net sekilde izlenebileceğini
de bildirdiler. Öte yandan,
izmit Belediye Başkanı
Sefa Sirmen,
Lüksemburg'un "RTL-
Plus" ve İngiltere'nin
"Eurosport" ile TV-3
yayınlannı izlettirmeye
devam edeceklerini söyledi.
Atina'ya
suçlama
sinlik kazanana kadar yazılan ziyarete sun-
madıklarını belirtti. Müze müdürünün
konuyla ilgili görüşlerini almak üzere Top-
kapı Sarayı'na gittiğimizde, müze müdür
yardımcısı Cengiz Gezer'in yanımıza ver-
diği görevliyle beraber levhalan görmeye
gittik. Prof. Dr. Yıldınm Bozkurt'un "ya-
zılann dogal olmadıgjnı sapladıklannı, an-
cak nasıl yapddıklan konusunda araşür-
malannın sürdüğünü ve bu araştınnalan
sonuçlandıgında basına ve TRT'ye ikinci
bir açıkJamayı yapacaklannı, bu süre zar-
fında yazılann ziyarete açılmayacagım"
söylemesine rağmen yazılann dün ziyare-
te açıldığını belirledi.
Bu arada konu hakkında görüşlerini al-
mak için Banş Manço'yu evinden aradık.
Telefona çıkan bir bayan kendisinin "çe-
kim için dışan çıküğını ve geç geleceğini"
ancak ajansı aradığımız takdirde kendisi
ile iletişim kurabileceğimizi söyledi. Banş
Manço'nun sahibi olduğu ARP Ajansı'nı
aradığımızda ise "evinden çekime
gidiyorum" diye ayrılan Banş Manço'nun
"yurtdışına gittigini" öğrendık.
• ANKARA (AA) —
Dünya çapında faaliyet
gösteren bir insan haklan
grubu olan Helsinki
VVatch'ın Danimarka
temsilcisi Erik Siesby, Dr.
Sadık Ahmet'in
mahkûmiyetini, Avrupa
însan Haklan Sözleşmesi
tarafından garanti altına
alınan ifade özgürlüğünün
ihlali olarak nitelendirdi.
Örgüt adına Gümulcine ve
Selanik'te görüşmeler
yaparak "Batı Trakya'daki
Türk Azınhğı" başhklı bir
rapor hazırlayan Siesby,
bölgede Türk azınlık ile
Yunanlılann yaşam şartlan
arasında büyük uçurum
oldugunu anlattı.
Playboy'a
toplatma
• ANKARA (AA) —
Karacan Yayınevi tarafından
yayımlanan aylık dergi
Playboy'un Şubat 1990
sayısı, Küçükleri Muzır
Neşriyattan Koruma Kurulu
kararıyla toplatılacak.
Derginin şubat sayısında
yer alan bazı resimlerin 18
yaşından kuçükler için
muzır tesir yapacak
nitelikte olduğu görüşünü
benimseyen kuml, derginin
toplatılması kararını
oybirliği ile aldı. Kurulun
kararı Resmi Gazete'nin
dunkü sayısında
yayımlandı.