25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Nahbı Lumhur ^eı Matbaa^ılık *e Gazeteahk Turk Anonım >ırkeıı ad.na Nadır Nadı 0 Genel Vd\m Muduru Hısın Cemal, Muesse^e Muduru Kraine I jaklıgıl. W ı Işlerı Muduru Oka> (.onenşın, 9 Haber Merke/ı Muduru >alçın Ba>rr. Saşfa Duzenı Yonetmenı K\i Var, 0 Ten'^uuer •\\KARA \hm« Tan, I7A1IR Hikmel (,«ınka>s. I, Pohtıka C«t«l Ba*lanpv Dij Haberler hfgra Bakı. bkonomı t.mpz Turtıan. ls Scndıka >ukr«n kncna. kulıu! tdal I *r. Eğılım (jenca> ^ajlan. Haber ^ ' m ı a Isınel Bcrkan. \u/T Haberlen Nccdrt Dogan. Spor Dani>mant AbdaHudir Nucctman. D\n ^azılar hmm Çalışkan. \ra^t-r *ma Şthu \lpB>, Duzeltme 4Mullah VmzKi. 0 koordınacor Mınıci Konifeaıı, 0 Malı !>ler Ej-ol tjtul. 0 MuhaMt* Buk-nl >«KT • But(t-Planlama- !*%gı (knunbtseofclu 9 RrUam \»e Tonm. 0 Ek tavınLır Hulya \k>ol 0 ! „ ; ; Husevın Guırr. 0 Iştame Ondtr Çd*. 0 Bılp Işlcm Nail InaL 0 Perwne) Mvgı BosUnooglu. Süwrt w >jttfi ( unınunyj Maih^aolıV « tıazelcjlık T A } Turk Outği Cad 39'41 Cagatoghı H ' M l-< Pk 24^İManbııl lcı 512 W (15 (20 hau. Tefcx. 2 2 2 * h n II) 526 60 72 0 Buru/ur 4nkm: /j\a GoLdlp Bl\ Inkııap S. No W 4. Td 133 11 4l-4\ Teiex 42344 Fax. 14) 133 ır< 6< 0 lank: H /_ıa Blv 1352 SJ. 3. Td 13 [2 30, Tck< 523Î9 Fa» ı!ll 19 53 60 !-,o.-ıu < dü H9 S No 1 kaı 1. TM 19 37 52 (4 hal). Tdoı 62ı55, Fax O ) 19 r 52 TAKVIM: 24 ŞUBAT 1990 Imsak: 5.15 Guneş: 6.40 Öğle: 12.22 İkindi: 15.23 Akşam: 17.55 Yatsı: 19.14 Balıkçılar örgütleniyor Bahkçı KonseyiTürkiye denizlerinde balıkların soyu hızla tükenmeye giderken, balıkçılar otokontrol sistemi yaratabilmek için bir Balıkçılar Konseyi kurulmasına çalışıyorlar. Kooperatif ve dernek başkanları denizlerin bir an önce denetime alınmasını istediler. İDtL GÜRSEL ANKARA — Türkiye'de bulu- nan 300 balıkçıhk kooperatifi ve 200'e yakın balıkçılık derneği av kaynaîdannın giderek yok olması sonucu bir balıkçüık konseyi kur- ma kararı aldı. Türkiye'de balı- ğın soyunun tükenmekte olduğu görüşünde birleşen kooperatif ve dernek başkanları, denizlerin bir an önce sanayi atıklanndan arın- dınlarak temizlenmesini, balıkçı- nın balıkçıyı kontrol edeceği bir otokontrol sisteminin kurulması- nı istediler. Okyanuslardaki paylarını ala- bilmek, sosyal haklanna kavuşa- bilmek için örgütlenme yoluna gittiklerini açıklayan denizcilik ve su ürünleri uzmanı Znfer Çetin- taş, bir balıkçılık politikası oluş- turacaklarını, önümüzdeki gün- lerde konseyin birimlerini ve baş- kanını saptayacaklarını açıkladı. Yalıköy Balıkçılık Kooperatifi Başkaru Durstın Selamet, trol ve aşın avlanma sonucu Karadeniz- de balığın tukendiğini belirterek, "Karadeniz'in bugünkü teknolo- jiye ayak uyduracak bir kapasi- tesi yoktur. Öncelikle yasadışı av- cılıgın kontrol edilmesi gerekir" dedi. Hamsi ve diğer balık türle- rinden devletin çok zarara uğra- dığıru da ifade eden Selamet, Fat- sa'da küçük balıkçının az oldu- ğunu, yasadışı avlananlarla sava- şılması gerektiğini sdyledi. Gelibolu Balıkcüık Kooperatifi Başkanı Kemal Karabıılut, Saroz bolgesinin özel bolge ilan edilme- si gerektiğini vurgulayarak son yıllarda trol ve gırgırla yapılan avcıhğın bölgedeki balıkları yok ettiğini kaydetti. Sanayi atıkları ve kirlenmeden ötuni süngerlerin hastalanarak neslinin tükendiği- Koltıık sigortası 40 mîlyarlık birpazar ANKARA (Cumhuriyet Böro- su) — Türkiye'de ilk kez başlatı- lan "otobüs zornnlu koltuk ferdi kaza sigortası" uygulaması, yak- laşık 40 milyar liralık bir pazar ya- rattı. 43 sigorta şirketi tarafından paylaşılan pazarda, şirketler bü- yük pay almak için aralannda ya- rışıyorlar. llgili çevreler, "biitiin acentelcr lenninalde geziyortar. Yolcular kadar acente var" diyerek bu uy- gulamanın sigorta şirketleri ara- sında büyük rekabete yol açtığını ifade ediyorlar. Bir sigortanın şu- be mudürü önemli bir pazar oluş- tuğuna işaret etti ve "Şu an Tür- kiye'de yiizde 100 sigorta yapma potansiyeli var. Ama 1987 istativ tiklerine gore sadece yiizde 22'lik losmına sigorta yapılabiliyor" diye konuşuyor. Bir başka yetkili ise Türkiye'de sigorta bilincinin oluş- madığını vurgulayarak "Kişi, eko- nomik gücii aıtüktan sonra sigor- ta olayını duşünü>or. Zorluk anında sigortanın lazım oldugu bilinci bâlâ yok." dıyor. Yönetmelik uyarınca, otobus firmalarından koltuk başına 20 bin lira prim alınıyor. Duruma gö- re bunda yiizde 25 oranında art- tırma ya da azaJtma yapılabiliyor. Sigorta acenteleri, daha çok müş- teri cekebilmek için 15 bin lira prim alıyorlar. Bir otobüs firma- sı (45 yolcu ve 3 personel) toplam 48 kişi için bir yıl geçerli olmak üzere 700 bin lira dolayında pri- rai sigorta şirketine ödüyor. ni bildiren Karabulut, "Bir za- manlar ibracat yapan tek bölge Gelibolu'ydu. Şimdi ise devlete 300 milyon lira borcumuz var. Odeyetniyonız. Küçuk balıkçının durumu aanacak haJde" dedi. Kendisinin "gırgır'*la balıkçılık yaptığım anlatan Gemlik Balık- çılık Derneği Başkanı Hnseyin Dinç, küçuk yaşlarda bilinçsizlik- ten gırgırla avcılığa başladığını kaydederek "Iğneyi önce kendi- nize baarmanız gerekir. Deniz kirtiiigi ve aşın avcılık denizleri- mizdeki balıklan yok etü. Kişi- sel, günluk çıkarlar yüzünden bu hale geldi. Şimdi de Ege'ye gidi- yonız, ekmek paramızı kazan- maya" diye konuştu. Bugune ka- dar hiçbir yetkili kuruluşun ağı- nı kontrol etmediğine değinen Dinç, ağındaki balıkları elekten geçirerek küçuk balıkları kurtar- dığını söyledi. Sovyet muhalifi Boris Yeltsin, Kremlin'de ayrıcalıklı yaşamı ( El Pais'e anlattı 6 Ltiks komünistler'NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — "Marks'ın komü- nizm için koydugu tanım fena de- gildi. Herkesin 'zekasına ve gerek- sinimlerine gore' diyordu bu ta- nım. Parti piramidinin en yükstk basamaklanna ulaşanlar işte bu tanımı u>guladılar. Hiçbirinin ze- kası ortanın üstunde degildi: Ama gereksinimler o kadar çoktn ki gerçek komiinizm ancak bir avuç insana sağlanabildi." Ispanya'da "El Pais" gazetesi, ttalya'da da "Europeo" dergisin- de yayımlanan anılarında böyle diyor Boris Yeltsin. Moskova'nın asi politikacısı "Against the Grain" (Aykırı) adıyla yayımlanan anılarında Kremlin hıyerarşisinin yaşadığı ayncalıklan tüm aynntı- lanyla ifşa ediyor. İlk kez Krem- lin elitinden biri, özel uçaklar, özel butikler, özel süpermarketler, özel doktorlar ve özel hizmetkârları anlatıyor. "Ben de" diyor tüm samimiye- tiyle Yeltsin, "Polilbüro üyeligine aday oldugum zaman; emrime kü- çük bir hizmetkâr ordusu verildi. Bu ordu, 3 aşçı, 3 garson, 1 hiz- metçi ve çeşitli yardımcıları olan bir bahçıvandan oluşuyordu. O zamana dek her şeyi kendi keadi- mize japmaya aüşmış oian eşim \e ben, zamanımızı nasıl geçirecegi- mizi şaşırmışbk. tnsanlaria nor- mal bir sekilde temas knrmak ola- Moskova'da aykın ses. Yeltsin şöyle diyor: "Marx'ın komünizm için koyduğu tanım fena değildi!"Herkesin zekasına ve gereksinimine göre' diyordu bu tanım. Parti piramidinin en yüksek basamaklanna ulaşanlar işte bu tanımı uyguladılar. Hiçbirinin zekâsı ortanın üstünde değildi, ama gereksinimleri o kadar çoktu ki, gerçek komünizm ancak bir avuç insana sağlanabildi." Politbüro'ya aday olunca diye anlatıyor Yeltsin, "Emrime 3 aşçı, 3 garson, 1 hizmetçi ve çeşitli yardımcıları olan bir bahçıvan verildi." nakstz hale gelmişti. Sinemaya, ti- yatroya ya da muzeye gitmek is- tediğimiz zaman, o alanı hemen agırsikletler kordon altına alıyor- lardı. Zaten oturduğumuz 'dac- ha'nın özel sineması vardı. Cuma, cumartesi ve pazar günleri bir operatör, elinde seçebileceğimiz çeşil ceşit filmlerle çıkıp geliyor- du." Boris Yeltsin bir yerden bir ye- re giderken arabanın geçiş saati- ne göre trafık ışıklarımn bile baş- tan sona yeşile ayarlandığını söy- lüyor: "Moskovalılar" diyor Yelt- sin, "önlerinden ber seferinde bir ZIL (Sovyet tipi lımozin), gecti- ğinde durup bakarlar. Amaç içer- de kimin oldugunu görmek değil- dir. Herkesin işini gucunu bırakıp durup bakmasına yol acan sey, ber Kremlin mensubunun geçişinin bir olay haline gelmesidir. Daha ZIL evin kapısından çıkarken yol boyundaki lum polis merkezleri- ne haber verilir. Otomobilin hiç durmadan stirekli olarak Uerieme- si için trafik ışıkian daima yeşil- dir." Kendisine verilen"dacha" kar- şısında duyduğu şaşkınlığı ise şu sözlerle anlatıyor Yeltsin: "Benden önce bu ev Gorbacov'a tayin edil- mişti. Gorbaçov daha sonra ken- disi için özel olarak inşa edilen başka bir "dacha"ya taşındı. Bu eve ilk tasındıgımtzda, bizi kapı- da koruyucu polislerin şefi karşı- ladı ve bizi diger hizmetkârlarla (anıştırdı. Aşcılar, hizmetçiler, di- ger body guardlar ve bahçıvan... Derken evj gezmeye başladık. Zaten evin ebatı, dışardan bile be- ni etkilemişü. Kocaman bir sömi- nesi olan bifyük bir salona girdik önce. Duvarlarda mermer pano- lar, yerde parkeler, miithiş haklar, samdanlar ve çok lüks möbleler vardı elrafta. Evi gezmeye devam ettik. Bir oda, bir oda daha, bir tane daha, bir tane daha... Üste- lik her birinde de birer televizyon vardı. Alt katta çam tavanlı büyük bir galeri vardı. Burada aynca bir bilardo sakuıu bulunuyordu. Ban- yo ve tuvaieUerin sayısım arük şa- şırauştık. Yemek salonunda 9 metre uzunlugunda inanümaz bir masa ile karşüaşük. Mutfak ise bir orduyu besieyecek genişliktey- di. Buzdolabı ise sanki baslı başı- na ayn bir odaydı. Solaryum Geniş bir merdivenden ilk kata çıkbgımızda keadimizi gene o bü- Lambada fırtması İstanbuPda Bolivya'dan '"müzik". Brezilya'dan "dans" geıiren Kaoma \e topluluğu dün akşam Istanbul'a geldi. "Lloranda Se Fue" adlı parçalarıyla "l.ambada" dansinı tüm dünyaya tanıtan topluluktan iki dansçı. Yesilköy Havaalam'na iner inmez "izdiham" arasında "müziksiz" küçıik bir Lambada Show sundu. "Dance Reebok" ayakkabılannın tanıtımı amacıyla Reebok Spor Ayakkabıları ve Malzemeleri Firması'nca Türkiye'ye davet edilen "Lambadacılar" aynı gece de Discorium'da bir konser verdiler. Bugün Ankara'ya hareket edecek topluluk. Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye Finalleri'nde de bir gösteri sunacak. Kaoma ve topluluğu. yarın tekrar İstanbul'a gelerek l.ütfi Kırdar Spor Salonu'nda iki konser verecek. (Fotoeraf: Muharrem Aydın) - % » • Türkiye 1990y ı 'silahlanmayılı' olarak karşılamaya hazırlanıyor 1000 tabanca, 500 tüfek yolda MKE ilk parti ithal silahı getirmeye hazırlanıyor. Fiyatlar 600 bin-3 milyon TL arasında. Tabancalarda Smith Wesson, tüfeklerde Browning ağırlıkta. Yetkililer, piyasada tutmayan silahların getirilmeyeceğini, bu nedenle firmaların piyasada yoğun bir tanıtıma gireceğini belirtiyorlar. FATİH M. YILMAZ Türkiye'de silahların serbestçe satılmasına ilişkin çalışmalar son aşamaya geldi. MKE, önümüzde- ki günlerde çeşitli boy ve ebatta 1000 tabanca ile 500 tüfek ithal et- meye hazırlanıyor. Silah ithalinin 1990 yılı içinde parti parti sürdü- ruleceği öğrenildi. Silahları kim- lerin satın alabileceği konusu ise henuz açıklığa kavuşmadı. Emniyet Genel Müdürlüğü, Sa- vunma Sanayiini Geliştirme Baş- kanlığı (SAGEB) ve MKE arasın- da yapılan çalışmalar sonuîunda, aralannda Smith VVesson, Colt, Beratta, Browning gibi ünlü ad- ların da bulunduğu 10 marka, Türkiye'de satılma hakkı kazan- mıştı. Tabanca markalannın ya- nı sıra 11 tüfek markasının da it- haline karar verilmişti. Silahların ithalini ve satışını gerçekleştirecek olan MKE, ta- banca ve tüfekler için hazırladığı "miktar listesT'ni Emniyet Genel Mudürluğü'ne sunmuş bulunu- yor. Edinilen bilgiye göre ilk parti gelecek silahlar arasında, taban- calarda Smith Wesson, tüfekler- de de Browning ağırlıklı bir mik- tara sahip. MKE yetkilileri, ilk aşamada getirilecek 1000 tabanca ve 500 tü- fek arasında satışı en fazla olan marka ve modellerin, daha son- raki ithaller için "anahtar rol" oynayacağını belirtiyorlar. Yetki- liler, tutmayan silahların bir da- ha getirilmeyeceğini, bu nedenle firmalar arasında kıyasıya bir ta- nıtım faaliyeti olabileceğine dik- kat çekiyorlar. MKE'nin bu görüşune karşın, getirilecek silahlann henüz kim- lere satılacağı ise kesinlik kazan- madı. Emniyet Genel Müdürlü- ğü'nde bu konuda çeşitli çalışma- lar yapıldığına ilişkin haberler da- ha önce basında yer almıştı. An- cak ilk parti ithal edilecek silah- lann, taşıma ve bulundurma ruh- satı olanlara satılacağı kaydedili- yor. Bu arada SAGEB'e yakın çev- reler, silah ithaline ilişkin olarak hazırlanan bir raporda, "silahla- nn ithalinden önce Türkiye'de üretilmesine" çalışılması yolunda uyanda bulunulduğu, ancak bu uyannın, uygulamaya taraf olan diğer kurumlarca göz ardı edildi- ğini bildirdiler. Aynı çevreler, si- lah ithali konusunda şu anda SA- GEB'in "devre dışı" kaldıgını be- lirttiler. SAGEB'in silahlann Türkiye'- de üretilmesine ilişkin endişeleri sürerken MKE yetkilileri ise üre- timin tamamen satışlara baglı ol- dugunu dile getiriyorlar. Yetkili- ler, Türkiye'de silah üretimine ge- çümesinin, 1990 yıhnda parti parti getirilecek silahlarm satışına bağlı oldugunu belirtiyorlar. MKE yetkilileri, Smith VVesson firmasının Türkiye mümessili Aziz Üstel'in, MKE ile ortak üre- tim için teklif getirdiğini, ancak satışlara bakmadan bu konuda bir şey söylenemeyeceğini kayde- diyorİar. Ancak MKE fabrikala- nnda Smith Wesson marka mer- milerin uzun zamandır üretildiği, bu nedenle eğer Türkiye'de üre- tim kararı veriürse, buna en ya- kın firmarun Smith VVesson ola- cağı kaydediliyor. tlk partide gelJbek silahlann fı- yatlarının ise 600 bin ile 3 milyon lira arasında olduğu, özellikle Smith VVesson, Browning gibi markalarda "fiyal çesitlendirilmesine" gidildiği öğ- renildi. Yani bir kişi 600 bin lira- ya Smith-Wesson sahibi olurken, diğer bir kişi 3 milyona aynı mar- kanın degışik bir modelini edine- büecek. yiik salonda bulduk. Bu salonun kapılanndan biri divanlaria dö- şenmiş bir solaryuma açılıyordu. Arkadan bir çaltşma odası, yatak odabn ve ne oldugu anlaşılmayan iki oda ve gene banyolar ve tuva- leUerle karşılaştık. Her Uraftan kristal objeler, anüka ve modern samdanlar, meşe agacından yapıl- mıs mobüj'alar ve parkeler çıkı- yordu. Bu gezintinin sonunda ko- ruma polisi donüp herşeyi nasıl buldugumuzu sordu. Bir şeyler söylediğimi hatırlıyonım. Fakal ne ben, ne de hanım pek bir şey söyleyecek dunımda degildik. Moralimiz bozulmuştu ve şaşır- mıstık. Bizi en çok etkileyen şey, bütün bunlann manasıziığıydı." Yazlık daehalann da en az kış lıklar denli lüks oldugunu söylü- yor Yeltsin. "500 metre ötedeki plaja bile" diyor, komünist siste- mi yeren radikal Sovyet politika- cı, "Arabayla götürüyoriardı insa- n£ Ozel karne Yeltsin'in anlattığı lüksler yal nız evler ve arabalarla sımrlı kal- mıyor. Sovyet halkı en temel ihti- yaçlan için mücadele ederken Kremlin elitinin kendisini hiçbir şeyden mahrum etmediğini söylü- yor Gorbaçov'un muhalifi. "KrenüinUler için dagıblan karne, parti tarafından finanse edilen ve normal şartlar alonda hiçbir şe- kilde elde edilemeyen mallardan oiuşuyor" diye anlatıyor Yeltsin ve devam ediyor: "Yüksek çevreler birinci sınıf kalitede olan bu mal- lan. mah'vetinin yan fiyatına elde ediyorlar. Moskova'da yaklaşık 40.000 parti üvesi bu özel karne- lerden istifade ediyor. Örnegin, elit Kremlin'in tam karşısındaki < Gum" denilen büyük magazalar- da yalnız kendilerine aynlan bö- lümlerden yapabilir alışverişini. Daha küçuk rütbeli memuriann da kendilerine Uhsis edilen dük- kânlan vardır. Bu sekilde merdi- venin son basamagına dek uzamp gider bu sistem. Tüm bunlann hepsi "özel" adıyla anılan şeylerdir. Özel dük- kânlar, ozel klinikier, ozel basta- neler, özel evler, özel servisler... Sovyvtler Biriigi'nde "özel" adının hepimizin iyi bildigi çok beUrli bir anlamı vardır. Özel mutfaklarda pişmiş ve özel klinik testlerden geçmiş en mükemmel yiyecekleri, kat kat kâgıda sanlmış ve çeşitli doktoriar tarafından onaylanmış ilaçlan ifade eder bu devim. Kremlin eliti yalnu bu ilaçlan kullanır... Saghk hizmetlerine gelince kul- lanılan ilaçlar ve en son teknolo- jiyi yansıtan modern sağlık alet- leri tamamen dışandan gelmiştir. Kremlin hastanesinde büyüklerin kaldıgı odalar gene en lüks por- selen, kristal, degerli halı ve şam- danlann çerceveledigi koskoca da- irelerdir. Hiçbir zaman tek bir doktor karar almaz. Teşhis ve ya- pılacak tedaviye, aralannda ülke- nin en iyi mütehassıslann bulun- duğu 5 ila 10 doktorrak bir ekip." Diişsel yaşam Boris Yeltsin tüm sistemin bu ayncalıklar sayesinde çalıştığını anlatıyor. "Sistem önce bir dizi özel ayncahk Unır" diyor Yeltsin ve ekliyor. "Kişi yükseldikçe ken- disine çeşil ceşit ayncahklar tam- nır. Ne kadar yükselirse o kadar fazla ayncalıgı olur. Kısa bir süre sonra kendisi de önemli bir kişi ol- duğuna inanır. Buyük çogunlugun ancak düşlerinde görebilecegi bir yaşam sürer, uzaktan bakanlann yakiaşamayacagj yerlerde tatilini geçirir. Ne ki birden bire sistemin sadık savunucusu olmaktan cayarsa, he- men yerine bir başkası yerleştiri- lir. Bu sistemde hiçbir şey kimse- ye ait degildir. Bu mekanizmayı tüm mükemmelliği ile icat eden Stalin döneminde, (Sovyet lideri- nin) en yakın görev arkadaşlan kanlanna bile sahip degillerdi. Bu adamlann kanları da sisıeme ait- tiler. Nitekim sistem, Stalin'in (Sovyet Suprem'in başkanı olan) Kalinin ve (dışişleri bakam olan) Molotov'un kanlanna yaptığı gi- bi bunlan alıp hapse atmıştı. Ve ikisi de itiraz etmek cesaretini bi- le bulamadı." Barış Manço'nun programına çıkardığı, üzerinde "besmele"yazıh ağacın "yapay" olduğu açıklandı 6 Ağaçtançıkanbesmele'tartışıhyor ENİS ONAT Geçen pazar günü Banş Manço'nun ha- zırlayıp, sunduğu "7'den 77'ye" progra- mında yayımlanan ve bir anda kamuoyu- nun dikkatıni çeken "Okoume" ağacında çıkan "Bismillahirrahmanirrahim ve Muhammed" yazılan ile ilgili olay yeni b o yutlar kazandı. Gabon'un Ekvator bölge- sinden kaplama yapımında kullanılmak üzere Şener Aykuteli tarafından ithal edi- len 'Okoume" ağacı hızarda kesildiği sı- rada söz konusu yazılar Arap harfleriyle kesilen plakalarda ortaya çıkmıştı. Yazı- lan incdeyen Gazi Üniversitesi Teknik Eği- tim Fakültesi Dekanı Ağaçişleri Endüstri Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ramazan Özen ve ODTÜ Biyolojı Bolü- mü öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Vur- du "bunlann oluşumlannın dogal olduğu ve herhangi bir suni müdahale sonucu or- taya çıkmadıklannı" bir raporla belirt- mişlerdi. Öte yandan dun bir basın toplantısı dü- zenleyen Istanbuj Üniversitesi Orman Fa- kültesi Öğretim Uyesi Prof. Dr. Yılmaz Bozkurt yaptığı açıklamada, haber kendi- sine ulaşır ulaşmaz Ankaıa'daki fabrika- da ve ithalatçı firma sahibi Şener Aykute- li tarafından Topkapı Müzesi'ne hediye edilen kaplama levhalarda inceleme yap- tıklarını ve yazılann ağaç tarafından do- ğal olarak meydana getirilmesinin imkân- sız oldugunu belirlediklerini söyledi. Boz- kurt dışardan gelen bir etkinin ağacın özü- ne kadar gitmesinin mümkün olmadığını, ancak 0.7 mm.lik levhalar halinde kesilen ağaçta öze (ağaç gövdesinin orta kısmı) ka- dar yapılan kesimlerde yazılara rastlandı- ğını belirtti. Bunun yanında budak üzerin- de de yazıya rastlandığını, fakat budak lif- lerinin yukan doğru büküldüğünü, bu yüz- den de iddia edilen "lif bükülmesi sırasın- da yazılann dogal olarak oluşluğu" savı- mn doğru olmadığını vurguladı. Prof. Dr. Yılmaz Bozkurt, TRT ve ba- sına bu açıklamayı yapmasına neden ola- rak kütükleri ithal eden firma sahibi Şe- ner Aykuteli'nin ABD'de bulunan bazı dostlan vasıtasıyla durumu CNN Televiz- yonu'na ilettiğini ve aynca Üzerinde yazı- lann olduğu örnek bir levhayı da incelen- mesi için C^fN'ye gönderdiğini oğrendiğini belirtti. Prof. Yılmaz Bozkurt bunun yanında yazılann doğal yolla yazıldığı doğnıltusun- da olumlu rapor veren ODTÜ Biyoloji Bö- lümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Vur- du ve Gazi Üniyersitesi Tek. Eğit. Fak. De- kanı Ramazan Özen'ın kendileriyle detaylı bir tartişmaya yanaşmadıklanm, konuyu ayakustü on dakikalık bir konuşmayla ge- çiştirdiklerini belirtti. Çalışmalarını, ilgili bölumün öğretim üyesi Doç. Dr. Nurgün Erdin ile sürdüren Prof. Dr. Bozkurt, Topkapı Sarayı'nda- ki incelemelerinden sonra müze mudürü Ahmet Menteş ve orada bulunan Diyanet tşleri Haseki Eğitim Merkezi Mudürü Mahmut Özakkaş'a yazılann doğal olma- dıklan konusunda gereken bilgiyı verdik- lerini de belirtti. Bozkurt müze yetkilile- rinin dürüst davrandığını ve çeşitli şehir- lerden otobus tutarak yazılan görmeye gel- mek isteyenler olmasına rağmen, olay ke- İsveç'te Türk göçmenler • STOCKHOLM (A A ) — İsveç'te, Bulgaristan'dan iltica eden Türklerin sınırdışı edilmesi sırasında olay çıktığı bildirildi. Polis yetkilileri, olay çıkartan 16 Turkten 5'inin, karışıkbktan yararlanarak kaçmayı başardığını ve henüz bulunamadıklarını söylediler. lsveç hükümeti, Bulgaristan'dan iltica eden Türklerin sınırdışı edilmesine, ikamet belgesi olmadığı için karar vennişti. Ote yandan, Jsviçre'nin kuzeyindeki Frauenfeld kentinde bir Türk mülteci kendini yakmak istedi. Tarihi esere koruma • İSTANBUL (AA) — Anıtlar ve tarihi eserlerin özellikle geceleri tahrip edilmesi nedeniyle, bu eserlerin ışıklandırılarak korunmalanna çalışıldığı bildirildi. Röleve ve Anıtlar Genel Mudürü Muharrem Oral, aydınlatma çalışmalarında önceliğin saraylar, müzeler ve antik tiyatrolara verildiğini söyledi. tstanbul'da bugüne kadar Topkapı ve Dolmabahçe sarayları ile Ayasofya'nın diş cephelerinin ışıklandmldığını kaydeden Oral, çalışmalann yurt çapında da sürdürüldüğünü, Efes, Aspendos ve Tmva'nın ışıklandırma çalışmalannın tamamlandığını bildirdi. 21 elrimde ntifus sayımı • ANKARA (ANKA) — Daha önce 5 yılda bir yapılan nüfus sayımı bu yıldan itibaren 10 yılda bir yapılacak. 1990 yılı nüfus sayımı 21 ekim pazar günü gerçekleştirilecek. Değişiklik Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre daha önce sonu sıfır ve 5 ile biten yıllarda yapılması öngörülen genel nüfus sayımı. Bundan böyle sadece sonu sıfırla biten yıtlarda yapılacak. Uydu yayın devam • KOCAELt (AA) — İzmit Belediyesi tarafından 72 milyon liraya satın alınarak once Yuvacık kasabası yakınlanna, daha sonra da Körfez Küçük Sanayi Sitesi'ne monte edilen uydu antenler kalıcı yerine taşındı. Kamuoyunu bir süredir meşgul eden iki çanak antenin Kullar kasabası sırtlarına monte edildiğini ve dün akşamdan itibaren deneme yayınlarına başlandığı kaydedildi. Yetkililer, birkaç güne kadar İzmit ve bağlı ilçelerinde yayınların net sekilde izlenebileceğini de bildirdiler. Öte yandan, izmit Belediye Başkanı Sefa Sirmen, Lüksemburg'un "RTL- Plus" ve İngiltere'nin "Eurosport" ile TV-3 yayınlannı izlettirmeye devam edeceklerini söyledi. Atina'ya suçlama sinlik kazanana kadar yazılan ziyarete sun- madıklarını belirtti. Müze müdürünün konuyla ilgili görüşlerini almak üzere Top- kapı Sarayı'na gittiğimizde, müze müdür yardımcısı Cengiz Gezer'in yanımıza ver- diği görevliyle beraber levhalan görmeye gittik. Prof. Dr. Yıldınm Bozkurt'un "ya- zılann dogal olmadıgjnı sapladıklannı, an- cak nasıl yapddıklan konusunda araşür- malannın sürdüğünü ve bu araştınnalan sonuçlandıgında basına ve TRT'ye ikinci bir açıkJamayı yapacaklannı, bu süre zar- fında yazılann ziyarete açılmayacagım" söylemesine rağmen yazılann dün ziyare- te açıldığını belirledi. Bu arada konu hakkında görüşlerini al- mak için Banş Manço'yu evinden aradık. Telefona çıkan bir bayan kendisinin "çe- kim için dışan çıküğını ve geç geleceğini" ancak ajansı aradığımız takdirde kendisi ile iletişim kurabileceğimizi söyledi. Banş Manço'nun sahibi olduğu ARP Ajansı'nı aradığımızda ise "evinden çekime gidiyorum" diye ayrılan Banş Manço'nun "yurtdışına gittigini" öğrendık. • ANKARA (AA) — Dünya çapında faaliyet gösteren bir insan haklan grubu olan Helsinki VVatch'ın Danimarka temsilcisi Erik Siesby, Dr. Sadık Ahmet'in mahkûmiyetini, Avrupa însan Haklan Sözleşmesi tarafından garanti altına alınan ifade özgürlüğünün ihlali olarak nitelendirdi. Örgüt adına Gümulcine ve Selanik'te görüşmeler yaparak "Batı Trakya'daki Türk Azınhğı" başhklı bir rapor hazırlayan Siesby, bölgede Türk azınlık ile Yunanlılann yaşam şartlan arasında büyük uçurum oldugunu anlattı. Playboy'a toplatma • ANKARA (AA) — Karacan Yayınevi tarafından yayımlanan aylık dergi Playboy'un Şubat 1990 sayısı, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu kararıyla toplatılacak. Derginin şubat sayısında yer alan bazı resimlerin 18 yaşından kuçükler için muzır tesir yapacak nitelikte olduğu görüşünü benimseyen kuml, derginin toplatılması kararını oybirliği ile aldı. Kurulun kararı Resmi Gazete'nin dunkü sayısında yayımlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle