22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 24ŞUBAT1990 BİRLEŞMENİN EŞİĞİNDE ALMANYA Sosyalizmden kapitalizme geçişDoğu Almanya'da mülkiyetin kime ait olduğu konusu, önemli bir sorun. Haberlere göre birçok Batı Alman yurttaşı ve firmaları, savaştan sonra ellerinden alman toprakları geri istiyor. Varlıklanna savaştan önce Naziler tarafından el konulan Yahudiler de mallarımn geri verilmesini talep ediyor. ŞAHİN ALPAY BONN — Doğu Almanya'nın sosyalizm- den kapitalizme geçişinin nasıl bir senaryo- yu izle>f eceği ana çizgileriyle belli olmaya başlıyor. Yeni Almanya büyük olasılıkla, Batı Almanya ile Doğu Almanya'nın birleş- meleriyle dçğil, Doğu Almanya'ıun Batı Al- manya'ya katıimasıyia gerçekleşecek. Ken- disiyle Bonn'da görüştüğüm Hıristiyan De- mokrat Parti'nin deneyimli politikacılann- dan Heinz Schwarz, siyasal entegrasyonun ızlemesi olası senaryoyu şöyle anlattı: "Bugünkii Doğu Almanya toprakları 1945'te beş ayrı cyaletten oluşuyordu. Ko- münistler iktidara geldiklerinde merkezi bir yönetim kurdular. Bu beş eyaleti kaldırarak yerine 15 il oluşturdular. Doğu Almanya- da halk geleneksel eyalellerin yeniden ku- mlmasım istiyor. Şimdi Demokratik Sosya- lizm Partisi adını alan komünist partisi bi- le, balkın baskısı aJtında eyaletlerin yeniden kurulmasına gerek oldugundan söz ediyor. Eğer eyaletler yeniden kunılacak olursa. Fe- deral Alman anayasasına gore ilginç bir ola- nak mevcut. Yeniden kurulacak eyaletler 19S6'da Fransız vonetimi altındaki Saar- land'ın yaptığı gibi Federal Almanya'ya ka- tılma karan alabilir. Örnegin eger Sakson- ya parlamentosu Federal Almanya'ya katıl- ma karan alırsa, anayasa uyannca bunu ka- bul etmek zorundayız. Dolayısıyla Alman- ya'nın birleşmesi süreci şu yolu izleyebilir: 18 martta genel seçimler yapıldıktan sonra 5 eyalet yeniden kunıiur. 5 mayısta yapıla- cak yeırl secimierden sonra oluşacak eya- lel parlamentoları da toplanıp Federal Al- manya'ya katılma karan alırlar." Başka ve daha kestirme bir senaryo da Do- ğu Almanya'mn tek bir büyük eyalet ola- rak Federal Almanya'ya katılma kararı al- ması. Schvvarz'ın dediği gibi olaylar politi- kacıların tasavvurlarından çok daha hızlı ilerlediği için bu belki daha büyük bir ola- sılık. Batı ve Doğu Almanya'mn kimlikle- rini komduklan, konfederatif ve tedrici bir birleşme süreci artık geride kalan bir olası- lık. Bonn'daki görüşmemizde Federal Al- man parlamentosu ekonomi komisyon baş- kan yardımcısı, SPD milletvekili Peter Reu- schenbach bu konuda şu görüşü dile getir- di: "Dogu Alman halkı, hemen yana bir- leşme gerçekleşsin ve refab düzeyi Batı'nın düzeyine çıksın istiyor. Dogu Almanya hal- SOVYETLER BİRLİĞİ Moskova'nın gösteri endişesiBugün ve yarın birçok büyük kentte gösteriler yapılması bekleniyor. SBKP yöneticileri, ülkede "kaos" yaratılmaması çağrısında bulunuyorlar. Dış Haberler Servisi — Sovyetler Birli- ği'nde reformcu ve milliyetçi gruplar, haf- ta sonu gösterilerine hazırlanıyor. Komü- nist Partisi liderleri, gösterilerle ülkede "kaos" yaratılmaması çağnsında bulunu- yorlar. Orta Asya cumhuriyetlerinden öz- bekistan'da, Misket Türkleri'ne karşı giri- şılebilecek olası şiddet eylemlerine karşı, cadde ve sokaklarda gösteri yapılması ya- saklandı. Leningrad Halk Cephesi de ya- rın yapılması planlanan gösteriyi, şiddet ey- lemlerı endışesiyle iptal ettiğini açıkladı. AA'nın AFP kaynaklı haberine göre Öz- bekistan Yüksek Sovyeti, dün yaptığı top- lantıda cumhuriyette sosyal ve politik den- ge yerine oturuncaya kadar geçici bir sure için sokak gösterileri ve sokaklarda toplan- maları yasaklayan bir karar aldı. Kararda, izin ahnarak yapılacak eylem- lerin, mitinglerin ve toplantüarın, öngörül- düğü şekilde sukünet içinde yapılacağı ve kapah yerlerde olmayacağı belirtildi. Moskova Radyosu'nun Interfaks servisi ise Buka kentinde Misket Türklerinin sırur- dışı edilmeleri yolunda düzenlenen bir gös- teriden sonra cumhuriyette durumun ger- gin olduğunu duyurdu. Geçen yıl yaz aylarında Stalin zamanın- da Özbckistan'a sürülen Şii Misket Türk- leri ile Sünni Özbekler arasında meydana gelen şiddet eylemlerinde yaklaşık 100 Mis- ket Türkü ölmüş, pek çoğu da tahliye edil- mişti. Sovyetler Birüği'nde son günlerde düzen- lenen gösteriler ve önceki gün KP Merkez Komitesi'nin gösteriler konusunda halka çağrıda bulunmasırun ardından, Leningrad Halk Cephesi yarın yapılması öngöriilen gösteriyi, şiddet eylemleri endişesiyle iptal etti. öte yandan, reform yanlılarının çağrısı üzerine büyük Sovyet şehirlerinde hafta so- nunda, daha fazla siyasi özgürlük tanınma- sı isteğiyle gösteri yapılması bekleniyor. Ko- münist Partisi liderleri ise gösterilerle ülke- de "kaos" yaratılmaması çağrısında bu- lunuyor. SSCB'de 4 şubat tarihinde Komünist Partisi tekelinin kaldırılması yolundaki öne- rinin KP Merkez Komitesi'nce onaylanma- sından sonra yapılacak ilk gösteri çeşitli kentlerdeki halk cepheleri tarafından dü- zenleniyor. Reform yanlıları tarafından düzenlenen gösterilerin, Leningrad, Urallar'daki Sverd- lovsk, Ukrayna'daki Kiev ve Lvov kentle- rinde yann yapılması bekleniyor. KP Merkez Komitesi'nin Sovyet radyo ve televizyonunda iki gündür yayımlanan açıklamasında, vatandaşlann gösteriye ka- tıimamaları ve ülkede kaos yaratılmaması isteniyor. Sovyet resmi haber ajansı TASS'ın ha- berinde, Mosokva'da gösteri yapılması için izin verildiği belirtilerek gösteriye binlerce kişinin katılmasının beklendiği kaydedildi. Snnın bu yöndeki baskısı ideal olan tedrici birleşme modelini geçersiz kılabilir. Doğu Almanya'da oluştunılacak eyalellerin par- lamentolan Federal Almanya'ya kablma yö- niinde karar alırsa. anayasa uyarınca buna evet demek zorundayız." Ekonomik entegrasyon Almanya'nın birleşmesinde daha büyuk güçlükler arzeden konu, ekonomik enteg- rasyon. Doğu Alman halkına birleşmenin gerçekleşeceğine dair güvence verecek ve Doğu'dan Batı'ya göçü durduracak olan pa- ra birliği, ekonomik entegrasyonun ilk adı- mı olacak. Bu konudaki görüşmeler ilerli- yor. Öteki adımlar nasıl atılacak? Doğu Al- manya, sosyalizmden kapitalizme nasıl ge- çecek? Reuschenbach'ın senaryosuna göre ilk olarak fırmalarda rasyonalizasyona gi- dilecek. Bu, yüz binlerce. belki daha fazla kişinin işsiz kalmasına yol açacak. Bunun için işsizlik sigortasının tesis edilmesi gere- kecek. tkinci olarak kiralardan gıda ve ula- şıma kadar birçok mal ve hizmetlere veri- j len sübvansiyonlar kaldırılacak. Sübvansi- yonların kaldınlarak piyasa ekonomisine geçümesiyle, fiyatlarda yükselme olacak. Bu, öncelikle emekliler gibi gruplara gelir transferlerini gerekli kılacak. Üçüncü ola- rak çalışanlann haklannın korunması için özgür sendikalar kurulacak ve çalışanlann yönetime katılmasını sağlayacak düzenle- meler yapılacak. Ancak bundan sonra dev- lete ait fabrikaların mülkiyeti konusu gün- deme gelecek. Bu işletmeler piyasa koşul- larına göre çalıştıkları sürece mülkiyetinin kime ait olduğu ikinci planda kalan bir so- run. öncmli olan özel mülkiyetin tanınması ve gerek Doğu Almanların gerekse Batı Al- maniarın ve başka ülkelerden gelen üçün- cü tarafların özel şirketler kurma olanağı- na sahip olmaları. Mülkiyet kime ait? Doğu Almanya'da mülkiyetin kime ait ol- duğu konusu, belki fabrikalarda değil, ama toprakta, konutlarda, diğer taşınmazlarda önemli bir sorun. Haberlere göre birçok Batı Alman yurttaşı ve firmaları savaştan sonra ellerinden alınan toprakiarı geri isti- yorlar. Varlıklanna savaştan önce Naziler tarafından el konulan Yahudiler de malla- rımn geri verilmesini talep ediyorlar. Çözül- mesi gereken pek çok hukuksal sorun or- taya çıkmakta. Yeni Almanya'nın askeri ve güvenlik sta- tüsü ne olacak? Bu statünün önce Doğu Al- manya'da 18 mart seçimlerinden sonra iki Almanya arasında yapılacak gorüşmeler; sonra iki Almanya artı ikinci Dünya Sava- şı galibi dört büyük devletin (ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa) katılacağı (ikinci Dün- ya Savaşı'nı resmen sona erdirecek ve bu arada Almanya - Polonya sınırını onayla- yacak) uluslararası konferans ve daha son- ra da bu konferansta alınacak kararlann 35 ülkeden oluşan Avnıpa Güvenlik ve îşbir- liği Konferansı tarafından onavlanmasını içeren bir süreç ile belirleneceği anlaşılıyor. Moskova'nın tarafsız ve askersiz Alraanya önerisi Federal Almanya ve NATO tarafın- dan kesinlikle reddedildiğine göre büyük olasılıkla Sovyetler, Almanya'nın NATO üyesi olmaya devam etmesini kabul etmek durumunda kalacak. Buna karşılık eski Do- ğu Almanya toprakları NATO sorumluluk alaru dışında kalacağı gibi belki burada bir miktar Sovyet birükleri bir süre daha kal- maya devam edecek. (Birleşmeden sonra Doğu Almanya'ya Alman askerlerinin yer- leştirilip yerleştirilmeyeceğinin Federal Al- man savunma ve dışişleri bakanlıklan ara- sında anlaşmazlık konusu olması ilginçti. Dışişleri Bakanı Dietrich Genscher, Savun- ma Bakanı Gerhard Stoltenberg'in, birleş- meden sonra NATO güvenlik şemsiyesinin Doğu Almanya'yı da kapsaması gerektiği yönündeki sözlerinin, Almanya'mn birleş- tirilmesi konusunda Sovyetler Birliği, ABD, İngiltere ve Fransa ile yapılacak görüşme- leri engelleyebileceğini söyledi.) Almanya'yı kim yönetecek? Birleşmiş Almanya'yı kim yönetecek? Hı- ristiyan Demokratlar mı, yoksa Sosyal De- mokratlar mı? Doğu Almanya'da yapılacak "ilk ve son" özgür seçimler, Almanya'nın birleşmesinin temellerini atacağı gibi Fede- ral Almanya'da Aralık 1990"da yapılacak se- çimlerin sonucunu da büyük çapta etkile- yecek. Alman birliği artık beklendiği gibi yıl sonuna kadar gerçekleşecek olursa, ara- DOGUALMANYA ZAMAN DEĞİŞTİ — Bir zamanlar değil üzerine çıkmak, yanına yaklaşmanın bile zor gerçekleştigf Beriin Duvan'nda 'tarihi yıkılış'ın ardından artık fotografta göriıldüğii gibi Doğu Alman güvenlik görevlileriyle Amerikalı genç kızlan birlikte şampanya içerken görmek mümkün. (Fotoğraf: Reuter) Özelleştirmeye ilkDOGU BERLtN (AA) — Ekonomik ve siyasi reformlann gerçekleştirildiği Doğu Avrupa ülkelerinden Demokratik Alman- ya'da önemli ekonomik alanlarda özel fir- ma ve ortak sanayi işletmeleri kurulması- na izin çıkıyor. D. Almanya'da koalisyon hükümeti, eko- nomide özel sektör faaliyetlerine serbesti ta- nınmasına ilişkin bir tasarı hazırladı. D. Almanya Hafif Sanayi Bakanı Giin- ter Halm tarafından açıklanan tasarı, eko- nomik yapıdaki devlet monopolünün yıkı- larak önemli sektörlerde özel firma, ortak- lık ve ticaret işletmeleri kurulmasına izin ve- rilmesini öngörüyor. Halm, tasannın yasalaşmasıyla orta öl- çekli sanayi, inşaat, ticaret, ulaştırma, hiz- metler sektörü ve turizm alanlarında özel sektör faaliyetlerine izin verileceğini bildirdi. Tasarı, şahıslann kamu ve özel sektBr ku- ruluşlannın hisse senetlerini almaianna da imkân tanıyor. Anayasal değişiklikler içeren tasannın 18 mart tarihinde yapılacak seçimler öncesin- de parlamentoda görüşülmesi ve onay gör- mesi bekleniyor. D. Almanya'da daha önce özel işletme- lerin kurulmasına izin verilmiyordu. Ulke- de 1972 yılında 10 binin üzerinde firma dev- let kontrolü altına alınmıştı. lıktaki genel seçimlerde belki bütün Alman- ya oy verecek. SDP'nin stratejisi Federal Almanya'da Hıristiyan Demok- ratlann yıl sonunda yapılacak genel seçim- lerde temel kozu, Almanya'nın birleşürilme- sinin öncülüğünü yüklenmek. Başbakan Helmut Kohl, Ahnan birliği yönündeki gi- rişimleriyle yeniden seçilme şansım güçlen- dirmeye çalışıyor. Sosyal Demokratlar ise bir "ikili" taktik içinde görünüyorlar. 28 ocakta yapılan Saarland eyalet seçimlerin- de büyük bir zafer kazanan, başbakan adayı Oskar Lafontaine Alman birliği sorununa "ekonomik" açıdan, partinin onur başka- nı Willy Brandt ise "ulusal" açıdan yakla- şarak Federal Almanya'da görülen her iki eğilimi de partiye kanalize etmeye amaçla- dıklan gözleniyor. Lafontaine, Saarland se- çimlerini büyük ölçüde Doğu'dan gelecek çok sayıda göçmenin iş ve konut piyasası üzerinde doğuracağı baskılara dikkat çeke- rek kazandı; Doğu Almanya'nın ekonomik iflastan kurtarılmasının ve refah düzeyinin yükseltilmesinin "bedelini" artan vergüer ve ytikselen enflasyonla ödemekten çekinen Batı Alman seçmenlere hitap etti. Brandt ise "Doğu'daki soydaşlarına yardım elini uzatmak isteyen" Batı Almanlann duygu- larına tercüman oluyor. "îkili taktik Hıristiyan Demokrat sözcüler, seçmenlere Doğu Almanya'nın kalkındmlmasımn Ba- tı Almanlann refahı pahasına olmayacağı konusunda teminat veriyorlar. Ama arala- nnda daha açık sözlü olanlan var. Heinz Schwarz'm bu konuda bana söyledikleri il- ginç: "Federal Almanya'da oldukça yüksek bir hayat standardına sahibiz. Şimdi bir süre için Doğu Almanya'daki kardeşierimize yar- dım etmemiı gerekebilir. Ne yazık ki insan- lar ne kadar refah içindeyseler, o kadar az fedakâriıkta bulunraak istiyoriar. Şimdi so- nınumuz bu. Fakirlerin fakiriere yardım el- mesi daha kolay oluyor. 1945-50 arasında Batı Almanya fakirdi ve 13 milyon multeci kabul etti. Bir sorun olmadı. Lafontaine, Saarland'da seçimleri iki nedenle kazandı. Saarland birkaç yüz bin seçmeni olan kü- çük bir eyalet. İ nlu olan iki Saarland'lı van Biri Oskar Lafonlaine, diğeri Erich Honec- ker. Saarlandlı seçmenler eyaletlerinden bir başbakan adayı çıkması fikrini sevdiler. Bir kısmı bu nedenle Sosyal Demokratlara oy verdi. Bir kısmı da Lafontaine'in 'Doğu'- daki kardeşlerimizden sorumlu değiliz' me- sajını destekledi Bu mesajla Saarland'da se- çimleri kazanabilirsiniz; ama bütun Alman- ya'da kazanamazsıruz. Federal Almanya'da, Doğu'dan göç etmiş olan bir milyon secmen var. Pek çok seçmenin Doğu'da akrabalan var. Bu seçmenler açısından Lafontaine'in tutumu yanlıştır. Sosyal Demokratlann te- mel ilkelerinden biri kardeşlik ve dayanış- madır. Peki, nerede kaldı bu kardeşlik ve dayamşma?" Sosyal demokrat destek Sosyal Demokratlar, Batı'da izledikleri "ikili" yaklaşım yanında, 18 martta Doğu Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin ka- zanacağı zaferin de aralık seçimlerinin ga- libi olmalarına yardımcı olacağını hesaplı- yorlar. Bunun için Doğu Alman SPD'ye bü- yük destek sağlıyorlar. Willy Brandt'ın bir- leşmiş Almanya'nın cumhurbaşkanlığıru üstlenmesinden söz edilmekte. Birleşmiş Al- manya'nın başbakanı Kohl mü olacak, yoksa Lafontaine mi? Şımdiden yanıtlanması ola- naksız bir soru; zira yıl sonuna değin Al- manya'da çok şey değişecek. HABERLEREN DEVAMI INÖNÜCUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baftarafı 1. Sayfada) yordu. ismı üzerinde olumiu yo- rumlar. gidici gösterilen Akbu- lut'tan sonra "kalıcı lider" nite- lemeleri giderek yoğunlaşıyordu. Devlet yönetimiyle parti ıçi güdü- lerin bağdaşmadığı bir kez daha yaşandı. Mesut Bey, -açıkladığı zaman görülecek olan- geçerli nedenlerle kabineden çekildi. Örgütte hangi oranda destek buldu, orası belli değil. Ama ANAP grubunda kurtuluşu Yıl- maz'da bulanların önemli bölü- mü istifayı onaylamadı. Bu ara- da Mesut Bey, âdeta "kararsız Kasım" kimliğiyle kulisi özgür bı- raktı. Liderliğe soyunacak mıydı, yoksa 32. Gün programında söy- lediğı gibi "siyaseti mi bıraka- caktı", kesin bir yargıya bir tür- lü varılamıyör. Mesut Bey konuşmuyor, ne var ki "çevresinin" çenesi dur- muyor. Türkiye'deki klasik parti örgüt yapısını fazla önemseme- diği için ılleri dolaşmayacağı, za- manı geldiğinde "üsrten ve dev- let adamlartna özgû demeçlerle" liderliği yakalayacağı söyleniyor. Mesut Bey sessiz kalınca, li- derliğine umut bağlayanlar ne yapacaklarını bilemeyen grupla- ra bölünüyor. Oysa aylarca ön- ce, Dışişleri Bakanlığf nda yüze yakın ANAP milletvekilinin katıl- dığı büyük toplantıdan bu yana pek çok şey değişti. Eleştirileri- ni esirgemeyen yandaşlarına gö- re Mesut Bey de değişti. Anılan Joplantıda iki fikir çar- ptşmıştı. Özellikle Necmettin Ka- raduman'ın sürüklediği görüşe göre Mesut Bey hemen istifa et- meli, örgüte çıkmalı, halka kanş- mah ve liderlik yarışında yerini pekiştirmeye girişmeliydi. Ağır basan görüş, Mesut Bey'in Dış- işleri'nde kalarak kamuoyuna kendini dahagüçlü kabul ettire- ceğini savunuyordu. Öyle r'e ol- du. O gün istifa etmeyi çıkar yol görmeyen Mesut Bey, bu kez, hükümette kalmanın ağırlığını koruması gerektiği sırada çekili- verdi. Son durum yandaslan ara- sındaki çalkantıyı, "Mesut Bey'in yalnız kalıp kalmadığı" sorusu- nu getıriyor. Mustafa Taşar gibi TÖ'den sonra Mesut Bey'e oy- namayı yeğleyen bir bakan, "Yalnız kalmadı, ama yalnız ka- rar aldı" diyerek istifanın Yıl- maz'a sağladığı olumsuz puan- ları söylüyor. Hatta Taşar'a gö- re bundan sonra yalnız kalması olasıydı, çünkü "politika inişli çı- kışlı bir işti". Destekleyid bünyede yalnız kalmaya yönelen Mesut Bey'in, "iniş dönemine" girdiğini Taşar'- dan daha iyi ifade edecek bir başkası bulunamazdı. Mesut Bey'in istifasıyla karşı iki cephe- de rahatlama görüldü. Hasan Celal Güzel ekibi, rin- ge Mesut Bey'in inmesjne "fev- kalade" seviniyordu. TÖ ile baş- layan Akbulut'a kadar inen par- ti içi siyaset kurallarında artık Mesut Bey yumrukları yiyecekti. Yılmaz'ın hırpalanmasına, yi- yeceği yumruklaıla -yapay buldukları- prestijini yitirmesine olanak sağlanmalıydı. Bu arada HCG ekibi, ılçelere, illere yükle- necekti. Akbulut, kuşkusuz bir şans daha yakalamıştı. "Sade partili" kimliğinin Yılmaz'a büyük avan- tajlar sağlamayacağını biliyordu. Nitekim, kabinedeki Yılmaz ta- raflısı bakanlar rotayı yavaşça Akbulut'a çevirmeye başlamış- lardı. Devlet artı parti olanakla- rına bir de TÖ'ruJn manevi ağır- lığı eklenince, Akbulut'un "kalı- cı liderliği" yakalaması olasıydı. Kuşkusuz Mesut Bey için fır- sat tümüyle yrtmedi. istifasında- ki zamanlama hatasını gidere- cek tutarlı bir çıkışla parti içindeki ağırlığını yeniden duyurabilir. Siyaseten değil, doğadan kilit- lenen dudaklarını kıpırdatabilir, hangi hedefe yöneleceğini sap- tayacak bir çizgi tutturabiürse... Buslıtaıı 2 ıııesaj Dışişleri: 24 Nisarfa Türk(Baftamfı 1. Sayfada) Çatışmalann, Lübnan Güçleri'- nin elinde olan, ancak Aoun'a bağlı birlikler tarafından kuşatı- lan Eşrafiye ve Beyrut'un kuze- yindeki Şinn El Fil mahallesinde patlak verdiği belirtildi. Polis yetkilileri, Eşrafiye'de meydana gelen çalışmalarda bir kişinin öldüğünu, 20 kişinin ya- ralandığını belirttiler. UFUK GÜLDEMİR VVASHINGTON — ABD yö- netimi, önceki gün Senato'da Er- meni karar tasansı konusunda "49 evet, 49 hayır" şeklinde be- rabere sonuçlanan oylama önce- sinde Türk makamlannı hayü te- dirgin eden "son dakika" manev- ralarla, tasarımn Başkan Ge rge Bush'un onayını gerektirmeyecek bir yöntemle kabul edilebilmesi- ne kapıyı araladı. Senatör Robert Dole, ifadesini "yumuşatacağı" tasanyı, "kongrenin hissiyatı" adı verilen bu yöntemle bir kez de önümüzdeki salı günü geçirmeye çalışacak. Türk makamlarınca, "tavşana kac, tazıya tut dendiği" şeklinde yorumlanan bu gelişme şöyle oluştu. Senatör Dole'un "sert" tasarı- sının, bir şekilde Bush'un önüne gelebileceğinden, başkamn da bu- nu onaylamaması halınde Erme- ni lobisinin koparacağı gürültü- den ürken Beyaz Saray Genel Sek- reteri Jobn Sununu, önceki gün- kü oylamadan bir gün önce Sena- tör Dole'un ofisi ile telefon bağ- lantısı kurarak "tasannın başka- mn imzasını gerektirmeyecek Kongre hissiyatı" adı verilen yön- temle geçmesi halinde, yönetimin bir soykınm anraa gününe ilke olarak karşı çıkmayacağmı, bu- nun başkamn seçim kampanyası sözlerine de uygun düşeceğini, ak- si halde, adalet komitesinden ge- çen 'sert' metne karşı çıkılacağı- nı bildirdi. "Kongre'nin hissi- yatı" adı verilen tekniğe göre ka- bul edilen metin bir yasa niteliğin- de olmadığı için ABD başkanımn onayını gerektirmiyor. Bu niyetin resmen teyidi için de iki yol izlendi. Birincisi Başkan Bush, Dole'a, senatörün önceki günkü oylamadan önce Senato kürsüsünden ana hatlannı açıkla- dığı bir mektup göndererek bu teknikle çıkacak bir soykınm an- ma gününe yönetimin itiraz etme- yeceğini bildirdi. İkinci olarak da Beyaz Saray, "yönetimin poli- tikası" başlıkiı yazılı bir açıklama yaparak, yönetimin "o trajik dö- nemin kurbanlannın anümasını desteklediğini" biidirdi. Söz ko- nusu açıklamada, "yüz binlerce Enneninin kaybuıdan" yönetimin "derinden haberdar olduğu" kay- dediliyor ve "dengeii" bir soykı- nm tasarısıyla bir arada yaşana- bileceğinin sinyali veriliyordu. Ancak tasannın bu haliyle geçme- si halinde "üst düzey yakın danış- manlannın. başkana imzalama- masını tavsiye edeceği" belirtili- yordu. Dole, hemen, Beyaz Sa- yar'ın bu yeni çizgisine uygun bir öneri geliştirme hazırlıklanna gi- rişti. Ermeni lobisi ile danışmalar- da bulunarak hazırladığı yeni ta- sanda başkanı tasanyı imzalamak zorunluluğundan çıkarttı, aynı za- manda da "soykınm" suçlama- sını, "sistematik yok etme" biçi- minde yeniden düzenledi. Yönetim bir yandan Kongre ile bu teması yürütürken diğer yan- dan da Türkiye'ye şu mesajı ve- riyordu: "Size olan laahhütlerimiz uya- nnca, Dole'un getirdiği ve adalet komitesinden geçen 212 sayılı ka- rar tasarısına karşı çıktık. Ama eğer tasan şimdi Bryd'un engel- leme yöntemiyle askıya abmrsa bu iş hiç ölmeyecek ve seneye yine ge- lecek. Haibuki Kongre'nin hissi- yatı yöntemiyle bu işi geçirirsek, sonsuza kadar toprağa gömeriz" Ermeni lobisine giden mesaj ise "Bu şartlar altında lek çıkar yol, kongrenin hissiyatı şeklinde bir tasan geçirmektir. Biz de zaten bunu destekliyoruz" şeklindeydi. Fakat ABD yönetiminin bu arayışmın, bir Türk yetkilisinin deyişiyle, "Amerikan iç politika- sındaki sorunlann Türkiye'ye ynt- tunılmak istenmesinden başka bir şey olmadığını" teşhis eden Sena- tör Bryd, bu oyunu bozdu. Bunun üzerine Dole, her ne pahasına olursa olsun tasanyı geçireceğiui söyledi. Dole'un kızma nedeni, Beyaz Saray ile Ermeni lobisi ara- sında bir anlaşmaya varılmışken, Bryd'un engellemesinin, bu anlaş- ma>i uygulamaya fırsat vermeme- siydi. Bu nedenle konu artık Türkiye - Ermeni sorunu olmak- tan çıkıp, Dole'un kişisel sorunu haline de gelmiş oluyor. tşin böyle "inada" binmesi de Türkiye açı- sından sakıncalar doğurabilir. Çünkü Dole, beklenmeyen bir an- da soykınm iddialannı ilgisiz ya- salara, örnegin bütçe yasasına bile sokabilir. Dole, önümüzdeki salı günü, "Kongre'nin hissiyatı" yöntemi- ni deneyecek. Sahya kadar da do- ğal olarak kendi grubu üzerinde- ki ikna çabalannı arttıracak. Er- meni lobisi de son oylamada Türkiye lehine 31 oy veren de- mokratlara lobi için saldıracak. Bilindiği gibi 100 üyeli Senato'da 55 Demokrat, 45 de Cumhuriyetçi üye bulunuyor. önceki günkü oy- lamada 31 Demokrat ve 18 Cum- huriyetçi, Türkiye'nin yanında bir tavır almıştı. Demokratlar eğer Bryd engelim aşmayı başaramaz- larsa aynı içerikte bir tasarı, yine "Kongre'nin hissiyatı" olarak Er- meni asıllı üye Charles Paşayan eliyle bu kez Temsilciler Meclisi'- ne getirilecek. Ama Türkiye, Se- nato'da tasannın önünü tıkayabi- lirse, tasan daha sonra Temsilci- ler Meclisi'ne geldiğinde rahat edecek. Çünkü bu konu Temsil- ciler Meclisi'ne daha önce üç kez gelip yenilgiye uğradığı için üye- ler konunun "hassasiyetini" ar- tık yakından biliyor. Yani Senato'daki gibi ilk geti- rilişi değil, ayrıca geçen yıllarda bu konuyu Temsilciler Meclisi'n- de hayli desteklemiş olan Tony Codho gibi bir liderden mahrunı- lar. Coelho artık Kongre dışı, üçüncüsü, Senato'dan böyle bir şey çıkmayacakken Temsilciler Meclisi böyle bir şey kabul etmek istemez. Bu unsurlar önemli avan- tajlar olarak görülüyor. Ayrıca Türkiye, Temsilciler Meclisi'nde Senato'dakinin aksine, tek bir ki- şiye dayanmak zonında kalmaya- cak. Temsilciler Meclisi'nde, ne- redeyse "Atatürkçü" denebilecek kadar Türkiye'ye yakın bir grup üye var. Türkiye berabere sonuçlanan son oylamada muharebeyi kazan- dı gibi gözüküyor. Ama savaşı ka- zandı mı bu henüz belli değil. rahat yok ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — ABD Senatosu azınlık lideri Robert Dole'un hazırladığı tasan- nın genel kurul gündemine alın- masının reddedilmesi, Ankara'da "ilk anda iyimseriik" yarattı. An- cak daha sonra Beyaz Sara/ın oy- lamadan kısa bir süre önce yaptı- ğı açıklamayı değerlendiren Dışiş- leri çevreleri "Sulandınlmış metin- ler, >eni tasanlar yoJda. 24 Nisan'a kadar bize rahat yok" sözleriy- le sorunun gündemden kalkmadı- ğını vurguladılar. Dışişleri Bakanlığı, önceki ak- şam, tasannın gündeme alınma- şının reddedilmesinden sonra ya- pılan Başbakanlık açıklamasımn "şu an için yeterli" görüldüğü ge- rekçesiyle gelişmelere resmi bir tepki göstermedi. Ancak Bakan- lığın ilgili birimlerinin, senatoda yapılan otunım tutanaklan ile Be- yaz Saray ve diğer ABD yetkilile- rinin açıklamalannı inceledikten sonra yaptıkları aeğerlendırmede " Ermeni lobisinin 24 nisanı soy- kınm günü ilan etmeye niyetli ol- duğu görünüyor. Beyaz Saray da kendilerine göre Ankara'yı biraz daha az rencide edecek, sulandı- nlmış merinlere yesil ışık yaktı. Ye- ni bir metin yazılıp 24 Nisan'a dek mutlaka gecirilmeye çalışılacak" görüşleri ağırlık kazandı. Tasannın Robert Dole tarafın- dan 24 şubat salı günü yeniden gündeme getirilecek olması hafta sonu yapılacak girişimleri de önemli kılıyor. Dışişleri, Türk lo- bıcileri, diplomatları ve işadamla- rının bu hafta sonunu VVashing- ton'da "oyu ortada" olarak nite- lendirilen senatörlerle yemek yiyip çay içerek geçirmeye çalışacağını belirtiyorlar. Dole'un da aynı "ya- kın markaj" çabası içinde olaca- ğı, öte yandan Beyaz Saray'la Dole arasında olası bir "son dakika me- tin pazariıgr'nın yakından izlene- ceği belirtiliyor. Ozal, Bush'a 1918'i anlatsınANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, ABD Başkanı George Bush'un Ermeni iddiaları konu- sunda Türk tarihini iyi bilmediği kanısında olduğunu ifade ederek, "Olaylarm gerçek yapısını hâlâ bilmiyor. Benim topraklarımda gözü olduğunu ifade eden bir ulusla ben nasıl askeri ittifak ya- panm?" diye sordu. tnönü, dün düzenlediği basın toplantısında Ermeni karar tasa- nsırun ABD Senatosu'nda sah gü- nü yeniden gündeme geleceğini anımsattı ve şunları söyledi: "1918-1923 arasında Türkiyei de ne olduğunu lütfen Sayın Özal telefonu acsın ve Sayın Bush'a söylesin. Telefon ne işe yaraya- cak? Madem ki dostudur, acsın telefonu, eline de togilizce yazıl- mış bir Kurtuluş Savaşı kitabı al- sın, orada 1918-1923 arasını oku- sun. Yavaş yavaş okusun, bir da- ha okusun ve o güzel İngüizcesi ile okusun ve Sayın Bush bunu da anlar. Çünkü hâlâ yanlış anlama- va devam ediyor." Inönü, "Türk halkuun tasannın yasalaşmasından endişe duyduğunun" bir gazeteci tarafın- dan belirtilmesi üzerine de şunla- rı söyledi: "Zor duruma diişmeyeceğiz. Topraklanmıa konımaya devam edeceğiz. Kimse topraklanmızı bizden alamaz. Ama bir müttefi- kimiz bizim toprak bütunlüğümü- zü tehdit eden bir karar çıkanrsa onunla mıittefik olmaya devam edemeyiz. Bu, Türkiye - Amerika ilişkilerini bozar ve Tnrkiye'nin varlığını konıyan Türkiye'nin ken- disidir, Türk halkıdır. Ama bir su- per güç toprak bütünlüğümüzü tehdit eder bir tavra girerse elbet kendimizi ona karşı korumak için bütün önlemleri alınz. Bundan sonraki ilişkilerimiri başka bir yo- la götürürüz." SHP lideri hükürneti eleştirir- ken ABD'li Senatör Robert Byrd'ü kastederek, "HükümetİB yaptığı, oradan oraya yuvarlan- mak, enflasyon kısır döngüsi' içinde üreticiyi ezmek, tüketiciyi ezmek. Dış politikada da sorunu 70 yaşındaki Amerikalı dostlan- mızın gayretlerine bırakmak" di- ye konuştu. SHP Genel Başkanı, önceki. gün ABD Senatosu'nda yapılan oylamada TBMM'deki görüşme- lerin etkili olduğunu ifade etti.. Demokrasirün değerinin böyle za- manlarda daha iyi ortaya çıktığı- nı bildirdi. "ABD Senatosu'nun ve ABD. yönetiminin başı olan Beyaz Sa-, ray'ın Türk tarihi konusunda te- mel bilgilerinin eksik olduğunu" söyleyen İnönü, tasarıda 1915-23' döneminde Ermeni soykırımın-; dan bahsedilmesini, "Görüyorum ki Amerika Başkanı bile bu yıllar arasında Ortadoğu'da, Anadolu'- da neler oldnğunun farkında, değil" diye eleştirdi. Inönü, Ermenilerin savaş sıra- sında başka yerlere gönderildiği-'. ni, bunun soykınm olmadığını ve' bütün olaylann 1915 yılında bit-; tiğini, daha sonra bütün dünya- nın 1918'de Ermenilere değil,' Türklere haksızlık yapmak için se-." ferber olduğunu anlattı. SHP Ge-; nel Başkanı, "Bütün dünya Tiirk- leri yaşatmamak için uğraşıyordn. Haksızlığa uğrayan Türklerdi., Daha sonra doğuda sınır çizildi.' Eğer beğenmiyorlarsa bu sınıra'" müdahale ederlerdi. BunaT yapmadılar" dedi. 1 SHP lideri, ABD Senatosu'n- - daki oylama sonucu ve ardından - Beyaz Saray'ın açıklamasında,., "1915-23 dönemi kurbanlannın „ anümasını destekliyoruz" denildi- • ğine dikkat çekerek, o dönemde -. herkesin kurban verdiğini, ama -: bunu Amerikalıların bilmemesi nedeniyle son derece kritik bir . aşamaya gelindiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle