29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18ŞUBAT1990 Insan Haklarıve Türkiye -4- Kürt Sorunu (*) HIFZI VELDET VELIDEDEOĞLU Osmanlı donemınde "etruk sorun" dıye bır kav- ram >oktu, çunku Osmanh devletı Turk, Arap, Ar- na\ut, Boşnak, Laz, Çerkes, Kurt, Abaza, hatta Gurcu gıbı turlu etnık toplumlardan oluşmuş bır Islam ımparatorluğuydu Islam olraayanlar "azınlık" grubuna gırerlerdı ve kendı özel ılışkıle- rınde Hırıstıvan gelenek ve >asalarına göre cema- atlennce yonetılırlerdı Muslumanlar ıse hangı etnık gruptan olursa olsun şenat yasalanna bağlıydılar Durum bu olunca Turkler ıle başka ırklardan olan toplumlar arasında bır ayrım gözetılmezdı Dahası, İslam pe>gamberı Arap ırkından olduğu ıçın okurnuş Turkler, "kavmı necıbı Arap" (sovlu Arap kavmı) dıyerek onlan neredeyse Turklerden ve ımparatorluğu oluşturan otekı Musluman top- lumlardan ustün tutardı Kısaca anlattığım şu duruma göre her etnık top- lumun kendı dılını konuşması, kamu duzenıne ay- kırı olmamak koşuluvla, kendı geleneklerını surdurmesı doğal savılırdı Ben bu duruma çocuk- lugumda çok yakından [anık oldum Çorum'da, buyuk çoğunluğu oluşturan Turklerın ıçınde Kurt ler, Çerkesler, çok kuçuk sayıda olmakla bırlıkte Gurculer de barış ıçınde yaşardı Kız alıp venrler- dı Babamın en buyuk kardeşının ve amcaoglunun eşlen Çerkes'tı Başka bır amcaoglunun eşı de Kıirt ıdı Aılenın kuçuklen onlan adlarıyla ya da "yenge" nıtemıvle değıl "Kurt Nme, Çerkes Nıne" dıye çağırırdı Adlanru hâlâ bılmedığım bu yenge- ler çok sevecen yaradılışlıydılar Bızım böyle ses- lenışlenmızı doğal bulurlardı Annemın ölümunden sonra babamın seçtığı eş de Çerkes'tı Küçük yaşı- mızda bana ve kardeşıme çok lyı baktı Dıyeceğım şu kı etnık gruplarla, herhangı bır yadırgama veya horlama olmaksızın "haşır neşır" olmuştuk Ulusal Kurtuluş Savaşı Araplar hanç olmak üzere- butun bu etnık grupların, özellıkle Kürtle- rın, Türklerle elbırlığı yapması sayesınde kazanıl- dı Ilk Turkıye Buyuk Mıllet Mechsı'ne uye olarak gelen Dıyab Ağa, Reşıt Ağa gıbı aşıret beylenrun görunümlerı şımdı hâlâ gozümun önündedır Ger- çı Guneydoğu bölgemıze gelen lngılız ajanı Bınbaşı NovO'ın (••) kıskırtması ıle Mıllı Asıretinden ve Be- dırhanıler'den bır kısım Kürtler Ankara hüküme- tıne ve Mıllı Mücadele'ye karşı çıkmak ıstemışlerse de ötekı aşıretlerın sağlam tutumu ve bölgedekı Türk bırlıklerının uyanıklığı sayesınde topraklan- mızı bırakıp Sunye'ye kaçmışlardı Buracıkta şunu hemen belırteyım kı, Kürtlenn bu hareketı, Yozgat'ta, Konva'da, Zıle ve Tokat'- ta, Bolu ve Düzce'de patlak veren ve Türk elebası- larınca yönetılen ıç ısyanlar karşısında "devede kulak" boyutunda kalır • • • Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması ve 1920'de haın Padışah Vahdetün hukümetmce ka- bul ve tasdık edılen tutsaklık belgesı Sevr Antlas- ması'nın tam bağımsızlık belgesı nıtelığını taşıvan 1923 Lozan Antlaşması ıle yırtılıp geçersız kılınma sıru bır turlü ıçıne sındıremeyen, o zamankı can duş- manımız tngılızlerın, tarıkatçılık oğesınden yararlanarak kışkırttıklan 1925 Şevh Saıt ayakian ması büyük boyutlara ulaşıp cumhunyet ordusu- nu aylarca uğraştırdıktan sonra Kürtlere karşı ulkede yaygjn bır kuskünluk ve guvensızlık doğdu Bırkaç yü Sonra başgösteren Seyyıt Rjza ayaklan- ması bu güvensızlığı pekıştırdı ve o tanhten ben ul- kemızde bır Kurt ve Kurtluk sorunu belırdı Övle kı Kürtlükten ve Kürtlerden soz açmak Turkler ıçın bıle tehhkelı duruma geldı Osmanlı donemınde ge nel kultür ve uygarlık açısından yuzyıllar boyu ıh- mal edılmış olan Guneydoğu bölgesı, sözünü ettığım başkaldırmalardan sonra yıne öylece bıra kıldı Kurtler, bağJı oldukları aşıretlenn yonetımı altında feodal yasamlarını surdurdüler Türk yö- netıcılenrun gören de oralarda yenı bır kıpırdama olmamasına dıkkat etmekten öteye geçmedı O böl- gede ımar hareketlen vapümadı Çağdaş kültur ora- lara hıç gırmedı Halk orada Turkçe bıle öğrenmedı Bulganstan'dakı Turkler anadıllerı gıbı Bulgarcayı, Yunanıstan'dakı Turkler Rumcayı, Türkıye'dekı Rum, Ermenı ve Yahudıler Türkçeyı çok güzel öğrendıler, çıinkü öğrenme olanaklan on lara sağlandı Eğer Kürtlerden buyuk bır bölumü Türkçeyı öğrenememışlerse bunun sonırnluluğu on- lara gereklı olanaklan sağlamayan hükümetlerde dır Kürtçe konuşanlara, Kürtçe sarkı söyleyenlere çok öfkelenenler var Pekıyı, Türkçe bılmıyorlaı sa ne yapsın onlar7 lsteklennı nasıl anlatsınlar9 Yüzyıllardan ben atalarından gelen şarkılannı na sıl söylesınler9 Günümılzde mahkemelerde tanık- lık eden Kurtler, eğer Tıirkçe bılmıyorsa, ıfadelerı bır çevırmen aracılığı de alınıyor Mahkemede Kürt- çe konuşulacak, çarşıda pazarda, kahvede konuş mayacak, olur mu böyle şey9 Bunu yasaklamaya çalışmak ınsan haklarına aykırıdır Kürtlenn bır yanda kendı dıllennı konuşmasını doğal görmek, öte yanda ıse onlara Turkçe öğretmemn ve çağdaş genel kultür vermemn olanaklarını sağlamak gere- kır Bunu yaparken hıçbır zaman asımılasyon, ya- nı Kurtlen Turkleştırme yoluna gırmemehdır, çunku bu olanaksızdır 1942 yılında Istanbul Umversıtesı Rektörü'nun başkanhğındakı bır kurul ıle bırlıkte "Elazjğ Ünı versıte Haftası"na katılmıştım Kuruldakı öğretım uyelerı Halkevı Salonu'nda turlu konularda kon- feranslar \erdüer O tanhte "Kurt", "Kurtluk" ko- nulan, daha once belırtmış olduğum gıbı bırer "tabu' ıdı O zaman tuttuğum gunceyı ancak 1977 yılında, yaru 35 yü sonra (o da kıtabımın ıçınde) yayımlayabıldım Çunku bu nazık konuya doku- nan Doç Ismaıl Beşıkçı gıbı ruce bılım adamı ve >azar uzun sure hapıste yatmış, çıleçekmıştı Gun- cemn konuva ıhşkın bölumunu olduğu gıbı bura- va aktanyorum "Buradaki halk kendi gelenegını snrdunnekte- dır. Dazıg'da zıvaret ettigımız ılçelerde halkın goziı- me çarpan bır ozellıgı de onun avdınlar ve özellıkle hukumel olontelen karşısında urkek oluşuydu. Bu- nun sebebı, Şe)h Saıt ve Seyvıt Rıza ayaklanma- larından ben Dogu bolgemızde uygulanan poutıkadır sanıvonım. Dersıra'ın merkezi Hozat kasabasuıda zı>aret ettiğımız halkevınde ısyana ka- üldıklan ıçın ıdam edılen Demenan, Kureyşan, Lâ- çın asıretı reıslenmn ve daha bırkaç ısyancının resımlennı dnvarda asıh gordum. Buna ne gerek >ardı ve bunun halkevı ıle ılgısı neydı? Bu hareket, ıbret duygusu değıl, dusmanlık. oc alma, hatta za- manla, yersız ve zararlı bır ayn-gaynlık duvgusu uyandırabüırdı. Ovsa Kurtler ve Turkler aynı kok- ten, aynı dınden kardeş ınsanlardı Buraoın ınsa- nını hor gormek degıl, sevmek gerekır Kısacası, Dogu'da Turk-Kurt ajrımı vapılmaksızın sevgı ve kankşuk pohbkası ızlenmebdır Bunun \olu ıse Do- ğu sorununo kendı halıne bırakraamak, bura hal- kını şeyhler, seyyıtler ve zorba takımı elinden kurtanp kazanmak. Turkçe bılmevenlere Turkçe oğretmek, Doğu') a kultür, bayındırlık ve refah gö- tunnektır. Bu ışe ne kadar erken başlanırsa o ka- dar ıvı olur. Aksı takdırde bır gun çok boyuk meselelerle karsılaşabılınz Şeyh Saıt ve Seyyıt Rı- za omeklen bunu bıze goslermıştır. (Ekım 1942.)" 48 yıl öncekı bu göruşlenmde bır değışıklık yok- tur * * * Gunumuzde Kürt sorununun uç yönu var Bınncisi, oniarın dılıne, kulturune, folkloruna saygı göstermek, bu geleneklere bağiı olanları do- ğal görmek, bu bağhlığı "Kunçuluk, bölücülük" olarak nıtelememek, evrensel ınsan haklan bakı- nundan, ırk aynraı gözetmeksızın bütün Kürt yurt- taşlarmı eşıt haklı vatandaş olarak gönip ona göre davranmak, aynca bundan 48 yıl önce belırttığım gıbı oralara refah ve bayındırlık götürmek, açık- çası Ulusul Kurtuluş Savaşı'nın başmdakı kardeş- lık ve elbırbğı havasmı yenıden kurmak gerekır Ben ınanıyonım kı Kurt vatandaşlanmızın ezıcı bır çoğunluğu da bu doğrultuda duvgu taşımakta- dır Ikıncisı; şıddete başvurmasalar bıle bırtakım ıh- tıras sahıplennm bağımsız bır Kürdıstan'da "baş olmak" amacıyla Turkıve'de ve Batı ülkelerınde guttuklen "Kürtçûluk ' göruşudür Bu dupeduz bo- lücülük, aynlıkçılık demektır Bınncı Dunya Sava şı'nın sonunda Ermenıler şımdı Kürtlenn oturduğu topraklar da ıçınde olmak uzere taa Kılıkya'ya (Adana ve Iskenderun'a) kadar uzanan Buyuk Er- memsten devletı kurma duşu arkasmdaydılar Bu- nu geçen ay çıkan "Ermenı Sorunu" başlıklı dört yazı ıçınde anlattım Turkler \e Kurtler bu gırışı- me karşı çıkıp "Ulusal Ant" (Mısak-ı Mıllı) sınır- Jarı ıçınde savaşarak Doğu'dakı ve Batı'dakı duşmanlanrruzı bu sırurlar dışına atıp Mustafa Ke- mal Ataturk'un önderhğınde bağımsız Turkıye Cumhunyetı'nı kurdular Türkler ve başta saydı- ğım öbur etnık gruplar gıbı Kürtler de bu cumhu nyetın saygın vatandaşlandır Ulusal Ant suurlanndan bır santımının bıle aynlmasına ıan ve- nlemez Bunu yıllar öncekı bır yazırnda, "Vatanı- mızı Turkıstan, Kürdıstan, Lazıstan, Çerkezıstan, Abazıstan gıbı kırpıntı cumhurıyetlere raı ayırmak ıstıyorlar''" dıyerek bu sütunlarda şıddetle kınamış- tırn Bölıiculuk akıraı Kurtlenn değıl, ancak düş- manlanmızın ışıne yarar Uçuncusu, Doğu'da bır sureden ben tanık oldu- ğumuz terör ve eşkıyaük sorunudur Bunu ne ya- zak kı kımı MüslOman komşulanmız desteklıyorlar Eşkıyarun bannağı ve merkezlerı onlann toprağın- dadır Bu terörıstler yalnız Türklenn ve güvenlık görevlılerının değıl, masum Kurt halkının da ka- dın, çoluk çocuk demeden, canına kıymaktadırlar Kendılennce guya bağımsızlık savaşı yapmaktadır- lar Böyle bağımsızlık savaşı olmaz, sılah sılahla, ateş ateşle karşılanır ve sonunda devlet bu acıma- sız eşkıyarun hakkından gelır Ama zararı hepırru- ze olur * • * Doğu halkı, özelbkle Kürtler duygusal, vefalı ın sanlardır Buna bırçok kez tanık oldum Dostluk- lan sağlamdır Kırk yılı aşkın ünıversıte öğretım üyehğım boyunca brrçok Kürt öğrenam oldu Bun lann arasında aşıret başkanlanndan bınnın oğlu da vardı Bunu ancak dıplomasrnı aldıktan sonra söy- ledı ve benı Doğu ıllennde bır geaye çağırdı O sı- rada Hukuk Fakültesı Dekanı olduğumdan, ışlenmın çokluğu dolayısıyla ne yazık kı bu çağn- dan yararlanma olanağını bulamadım Hâlâ üzü- lürüm Sevgı, dostluk, ekonomık kalkınma ve refah gö- tıirerek Kürt sorununun bır gün olumlu bır sonu- ca bağlanacağına ınanıyorum Ancak bugunku şoven Turkçü, tankatçı ve mılıtanst kafayla bu çö- zume varılamaz Yetkıblenn külahlarını önlenne koyarak, yurdun geleceğı ve mutluluğu bakımın- dan sorunu çözümlemek ıçın gerçekçı bıçımde dü- şünmelen gerekıyor (•) "IIUM Haklan n TBrkıyr" diddnia ift *ç yaa 10, 17 TC U Armlık 1989 Urikknnde çıkmışUr (•*) AlaMfk, Bayak Sovlev lıın uç yenıdt bu ajanın zanriı ic hayıaca girişin >« lu$kırtm»lannı ulatır (Velidedcojlv çt- TİrUi, S v **, 107, 125.) EVET/HAYIR OKTAYAKBAL "Kadın Yazısı"mı? "Kadınlan gerı kalmış bır mılletın gelışmeye ve ılerfemeye hakkı olamayacağını sık sık vurgulayan Atatürk, cumhurıyetle bırlıkte yaptığı devrımlerde kadın haklarına büyük önem vermıştı Kâğıt üzerınde en çok haklara sahıp bır kadın toplumu var Turkıye 1 de Ya uygulamada^ Işte bütün mesele burada Geleneksel aıle yapımızda erkeğıne bağımlı Türk kadınının çoğunlukta olması, kırsal kesımde kadının erkerr yaşlarda evlendırılıp öğrenımden yoksun bırakılması, ekonomık bır zafîyet ıçındekı kadının yasal haklannı kuHanma bılıncını de otomatık olarak engellıyor Aıtıa Türkıye'de kadının en büyük sorunu, ekonomık bağımlılık" Tülay Bılgıner'ın Akn Yazısı Değıl Kadın Yazısı" adlı kıtabı haf- tafardır yazı masamda duruyordu Zaman zaman açıp okudum Bılgıner her şeyden önce ıyı bır röportajcı Ayrıca kadın sorun- lannı en yakından bılen, ıçtenlıkle duyan bır yazar Kıtabında yer alan konuşmaların, röportajların temel noktasında hep kadın var, kadınlar var oniarın acıları çılelerı var Geçen pazar günu gazetemızde Türkan Saylan şdyle dıyordu ' Erkeğımız gerçek çağdaş kadın karşısında dehşet ıçınde Çok az erkek, gerçek çağdaş kadına saygı duyar Genelde aklı ıle saygı duysa da kendı yaşamında hoş karşılamıyor Kadın çağ- daşlaşırken erkeğın de çağdaşlaşması lazım Bu kolay olmuyor" Saylan Bır çağdaş hekım olarak doktor adayı bır kız hasta erkeğe elını surmemekte dırenırse 'acıl vaka olursa ne yapar- sın ?> sorusuna müftuye ımama sorarım yanıtını verırse bu tab- lodan korkarım Kafaları öyle kanştı kı gozledığımız gıbı göruntü başortusu turban ıle sınırlı kalmadı Ozgurluk adına orgutlen- melerıne kanşılmamasını ısteyen bu gençler Bızım düzenımız- de sızı yaşatmayacağız demeye başladılar' dıyor Bır yanda çağdaş kadınlar haklannı arayan, savunan, polıtı- kada ağırlıklannı duyurmak savaşımı veren kadınlar, öte yanda kara çarşaflar ıçınde, kalın başortuler altında yurüyuşler yapan genç kızlar, hem de öğrenım çağındakı genç kızlar Bır çelışkı- ler ıçınde toplum 1 Kımılerı bırtakım ceza yasası maddelerının kaldırılmasını, tam bır özgürlük ıçınde her türlü görüş ve düşün- cenın örgutlenmesını ıstıyor, kımılerı de bunu yalnız kendılen ıçın, kendılen gıbı düşünenler ıçın ıstıyor Bakın aşırı sağcı, Islamcı gazete ve dergılere, hıçbırı 141 142 maddelerın kaldırılmasın- dan yana değıldır Oysa ılerıcı' adı verılen kesım tam bır hoşgö- rü ıçınde -ya da bır çeşıt aldırmazlık, yanılma ıçınde- dınsel or- gutlenmelere de özgürlük verılsın 163 madde kaldırılsın dıye açık açık uğraşıyor' Oysa çağdışı kafalar, kadını kafes arkasına, çarşaf ıçıne gomeceklennı söyleyenler her gün yazryla, sözte ger- çek demokrasıyı ortadan kaldıracaklarını belırtıyorlar Önce kadındır hedef Kadın gucunu bır yana ıtmek başlıca amaçtır Ataturk, ülkenın yarı nufusunu oluşturan kadınlara seç- me, seçılme hakkını tanıyan yasaları kabul ettırmıştı Şımdı bu yasaları yurürluğe koymak gerek SHP programında 'Kadın So- runları Bakanlığı'nın yer alması kadınlaraşımdılık yüzde 25 ko- tanın benımsenmesı, partı meclısıne 11 kadının gırmesı, ardın- dan Zeytınburnu llçe Kongresı nde ıkı kadının yonetım kurulu uye- lığıne seçılmesı umut veren başlangıçlardır Ataturkçü Düşünce' ve çağdaşlığı' savunan demeklerın güç kazanması da kadınla- rın erkeklerie bırlıkte uygarlık savaşı verdıklerını kanıtlamaktadır Kadın yazarlarımız da kendı alanlarında başarılı urunler verı- yorlar Tulay Bıigıner'ın Alın Yazısı Değıl Kadın Yazısı' kıtabı bun- lara bır örnek Bılgıner unıversıtede okuyan genç kızların bıle türlü toplum baskıları altında bunaldıklannı anlatıyor Bır genç kız bakın ne demış "Gülmenın çok seksı bulunduğunu öğrendım orada Bır kızın dışlerı görunurse erkekler tahrık oluyormuş Onun ıçın de gü- lüşmelenmızı yutardık hep Zaten bu koşullarda da gülecek pek btr şey bulamazdık Ihtıyar bır gençlık olarak derslıklere gıdıp gefır, okulun bıtmesını ve tatılı ıple çekerdık " Bır kez başörtüsû takmanın gereklı olduğunu savunan bır genç kıza sormustum 'Nıye yüksek öğrenım görüyorsun, evınde otur- sana 7 ' Tıp ögrencısı olduğunu söyleyen kız 'Çocuk hekımı' ola- cağını söylemıştı, erkeklere bakmayacakmışi Ya bır kaza oldu da ağır yaralı bır erkek getırdıler, o zaman ne yapacaksın?' de- dığımde, susmuş kalmıştı Kadın kotası, Kadın Bakanlığı, çağdaşlık uygarlık, polıtıkada kadın ağırlığı, eşıtlık, yasaların tamdığı haklar Hepsı hepsı ya- rarlı, güzel, gereklı Ama bır de gerçekler var Onemlı olan o baskılan yenmek ortadan kaldırmak Kadınlar kendılennı köle- lıkten kurtarmayı ıstemedıkçe başortusu uzun mu uzun man- tolar kara çarşaflar altında yaşamayı okullara yüksek okullara bıle kole gıysılerıyle gıdıp gelmeyı ıçlerıne sındırdıkçe butün bu krtaplar, soylevler yazılar ne ışe yarayabılır'' Bılgıner'ın kıtabında yer alan yazıların bıze sunduğu anlam ışte bu Bir Araştırnıaeının Portresi Koleksiyonculuk bizde yanlış tanınan ve zengirüere ozgu bir merak gibi tanıtılan bir iştir. Yanlış, çok yanlış. Koleksiyonculuk, merakh, sabırh, enerjik, malzemesıni tanıyan ve tanıtan uygar adam ışidir. Koleksiyoncunun parasız olmasmda hiçbir sakmca yoktur. Daha da iyidir. Cuneyt Ölçer'den, Turkiye numizmatlarının onde gelen uzmanı, geçen ayın sonunda kaybettığimız değerlı araştırıcıdan soz ediyoruz. İLBER ORTAYLI 1925 doğumluydu O dönemın matematık vt fen konulannda aklı eren, başanlı, ıdealıst gençlen ülkeyı kalkındırmak ıçın aslında pek Ja para getırmeycn mühendıshk eğıtımıne vö adırlerdı Cüneyt Ölcer de belkı böyle bır yö- nelımle, ustelık dede mesleğj olan muhendıs lığe yöneldı (Dedesı Nafia Teftış Heyetı Reı- îi Şefik Bey, Teknık Unıversıte'nın ılk mezun- larındandı) Teknık Ünıversıte o yıllarda bu- gunku polıükacüan yetıştıren bır depoydu Su leyman Demırel, Necmettın Erbakan gıbı sı nıf arkadaşlan vardı Eğıtım tarnam olunca Bursa Sanayı Bölgesı Mudurluğu'nde, ardın dan Karayollan'nda muhendıs olarak çalıştı Turk vatandaslarının Ankara'dan Konva'ya büyük bır olaymış gıbı gıdıp geldıklerı, yol suz ızsız dönemlerde memleket coğrafyasını, ören yerlennı tanıdı, ızledı Kuçük ya^ta baş layan koleksiyonculuk merakı, bu dönemler de eskı paralan toplamaya ve gıderek bır nü mızmat (sıkkebılımcı) olmaya yönelttı onu Koleksiyonculuk bızde yanlış tanınan ve zen gınlere özgü brr merak gıbı tanıtılan bır ıştır Yanlış, çok yanlış Koleksiyonculuk, meraklı, sabu-lı, enerjik, malzemesıni tanıyan ve tanı- tan uygar adam ıjıdır Koleksiyoncunun pa rasız olmasında hıçbır sakmca yoktur Daha da ıyıdır Cuneyt Ölçer'den, Turkıye nümız- matlannın önde gelen uzmanı, geçen ayın so- nunda kaybettığımız değerlı araştırıcıdan so2 ediyoruz. 1970*ten ben bu derneğuı baskanıvdı ve o başkan oldukça da Türk Nümızmatık Derneğı bültenlerı ve yayınlanyla bıhm dün yasında tanınır oldu Bu başkanlığı sadece 198O'de sekız aylık Eskı Eserler Müzeler Ge- nel Mudürluğü su-asında bıraknuştı galıba Sa bırh, tıtız, kolay vazgeçmeyen, ızleyıcı kışılı ğıyle Türkıye'de nümızmatık denen dalı say gın yere getıren, kamuoyu ıle ılışkısını kuran ve kaybolması kaçınılmaz bırcok belge değe- nndekı malzemeyı kurtaran Cüneyt Olçer ol du Nümızmauk DerneğVnın bultenlenru ve öl- çer'ın bu dernekten ya da özel olarak yaptığı yavını ızlemeyenler onu ılk kez Tanh ve Top- lum'daki yazılanyla tanıdılar Bu başka turlu bır para tarıhıydı Osmanlı tanbının ılk ıkı yllzyıh bu sıkkelenn getırdığı ışıkla değerlen dınlıyor, boşluklar tartışılıyor ve sorular or- taya konuyordu Cuneyt Ölçer'ın sıkkeler ya- nında, pul, senet, banknot koleksıyonlan hepsı belırlı boşluklan değerlendınp sorgulamaya vönelık bıçımde kullanümıştır Son zamanlar- da onaya attığı, ama yayımlayamadığı bır sa\, Sultan Abdulazız'ın bal'ıyle onun banknot basmama ve bu ayncalığı (ımuyazı) Osmanlı Bankası'na vermeme ınadı arasındakı ılykıy dı Turkıye ve dünya muzelerı ve koleksıyon- lannda bıkmadan yaptığı araştırmalarla, bı- hnen sıkke basılan (darb edılen) verlere bes ek daha vapmıştı Kanunı dönemı sıkkelen üze- nndekı tamamlanamayan arastuması herhalde notlar halınde ılerde araştırmacılann ışıne çok yarayacaktır Cuneyt Ölçer, bu nedenlerle de para kolek- sıyonculuğu va da başka herhangı bır kolek- sıyonculuğun eskı eserlere ılgı ve tarıhçüığın gelısmesıne yardımcı olacağını ılerı sürerdı Turkıye'de koleksıyoncuların kaçakçılar gıbı kuşkuyla karşılanıp ızlenmesı yanhş bır poh- tıkadır Koleksiyonculuk, bılgı edınme, araş- tırma, yayın ve tanıtım gıbı faalıyetlere teşvık edılmesı ve yayılması gereken brr uğraş olma hydı Darphaneden bazı tezgâhlann hurdaya çı- karıldığını duyunca İstanbul'un bütün hurda- cılanndan son dönem Osmanlı sıkkelennın ke- sıldığı bu tezgâhları arayıp bulmuş, kısmen kunarmıştır Yıne depolan âraştırırken, Sul- tan Abdtflmecıt donemınde çıkafılan karme- lenn yığınla kalıbını bulmuş, günlerle beton üzerıne çöküp bunlan tespıt etmıştır Bu sa- yede yakında çıkacak olan esen, "Sultan Ab- dülmecıt Devrı Kaımelen" hazırlanmıştor Nümızmatık, maderu sıkkenm ötesındekı malzemeye uzanan ve tarıh yazıcıhğın vazge- çılmez yardımcı bılımı olan bır daldır Yazı- lan ve söyleşüenyle Cüneyt Ölçer, Osmanh nü- mızmatığını her şeyden önce yenı kuşak tanh- çılere se\dırmıştır Yaptığı yayınla, Royal Nu- mısrnatıc Socıety'ye, Amenkan Nümızmat Ce- mıyetı'ne, Romanya ve Macar nümızmatık ce- mıyetlerıne onursal uye seçılmış ve Uluslara- rası Numızmatık Derneğı'nden onursal üye- lık beratı ve madalya almıştı Galat Osmanlı tarıhlerı okuyarak, kaba ulusçuluk yapan bır kusağın koşulları ıçıne doğmuştu Ama soğuk kanlı bır bıçımde son yuzyıl Osmanlı ıktısadı tanhıne malzemenın aydınlatıcılığıy la yaklaş- mayı bılen nadır adamlardan bırı oldu Son 8 10 yılda kendının de belırttığı gıbı yayın ve çalışma hızı artmıştı Bunda İslam Eserlerı Muzesı Muduru Dr Nazan Ölçer'le yaptığı rautlu evlıhğın getırdığı uyumlu ve verımh ça- lışma ortamının büyük payı vardı PENCERE AYŞE COŞKUN FERHAN ÖZDEN NışanlandıJar 18/Şubat/1990-lzmT UMUT PANEL MUAMMER AKSOY'u KİM KATLETTİ? NEDEN KATLETTİ? Tertıp komttesı adına TAYAD Yönetım Kurulu üyesı NILUFER ALCAN Tanh 18.2 1990 Pazar YBT Işık Duğun Salonu Kızılelma Cad No 71 Fındıkzade/İST Beyoğlu DUNYA—149 93 61 • KadıköyMODA—337 01 28 OrtakoyOKM—158 69 87 • Ankara TALIP—126 99 36 Ankara METROPOL—125 74 78 • Izmır KOŞK—311 628 Mersın KEMER—16723 • EFBS HLMCIUK KAMUOYUNA DUYURU! 31 Aralık 1989 tarıhlı Resmı Gazete de yayımlanan 2 sayılı cetvelın tek nık oğretmenlere ılışkın bolumunde Bakanlar Kurulu nca belırlenen Özel Hızmet Tazmınat oranının tavanı A y I k yüksek öğrenım gorenlerde % 8 e 2 yıllık yüksek öğrenım gorenlerde % 4 e djşurjlmuştur Bu dunım 2 Kasıtn 1989 tanhll 386 sayılı K H K nın teknlk öğretmen- ler ateyhlne Ihlalidlr Çunku 386 sayılı KHK Bakanlar Kurulu na herhangı bır oranı ya da bütünu pay- laşfıracak cetvelı hazırla gorevı verıyorum demıyor Ya ne dıyor 7 Yetkı sorumluluk ve nıtelıklen dıkkate alınarak en yüksek devlet memu ru maaşının % 40 ına ve H 20 slne kadar Bakanlar Kurulu nca bellrie- necek esaslar dahilinde Ö H T odenır dlyor Burada Va 40 ve W 20 paylastırılacak oran değil, cetvelin G böliı- munun ust tavanını stmrlayan yanı G nin karekterinl belirleyen bir orandır Kımler ıçıo? Teknlk hlznratler sınıfında görev alma nltellklerinl tasıyıp, M E B na bağlı mesiekı Teknık Eğıtım Kurumları na atelye latoratuvar ve meslek dera öğretmenı olarak ATANAN teknık oğretmenler ıçın Öyleyse nereden çıkıyor bu % 8 *t 4 oranları Bunlardan ötünı Ba teknık oğretmenler sımdıye kadar bu haksız uygulama karşısında se- sızımı çeşıtlı sekıllerde yasal yollardan duyurmaya çalıştık Pekı ne oldu? Kamuoyunda teknık öğretmenlere sız haksızsırt z dıyen olmadı Fakat Sa yın Bakanlık yetkılılennden net ve doyurucu bır cevap da alamadık Bu nedenle Kesın ve net çAzume ulaşmak ıçın 31 Aralık 1989 tarfhll Resmı Gaze- te de yayımlanan orantann Iplali ve 386 sayılı K H K nln uygulanması Isteğiyle Dan şta/ a da.-a açt k Tum teknık oğretmenler hakl davamızı desteklemeye ve DANIŞTAY a dava açmaya çağır yoruz ISTANBUL TEKNIK ÖĞRETMENLERI adına UĞUR OTARAN AJNMA Aramızdan ayrıhşının 4. yılında Yazar TEZER ÖZLİPyü gıttıkçe artan bır ozlemle anıyoruz. AİLESt MALİ ÎŞLER MÜDÜRÜ Butçeleme, Fınansman, MaLj"et Muhasebesı ve Muşten Hesaplan konusunda en az 5 vıl deneyımlı, konuvla ılgdî yüksek ogrenım gormuş, askerlık gorevmı tamamiarruş Mali İşler Müdürü aranmaktadır IstekUenn şahsen veva fotoğraflı bu- mektupla PRIPJTAS B * s * J MuKKKfnm vc ano.m SANAVI * ş • O J Çaytma Gebze adresıne müracaatları nca olunur Tum muracaatlar gızlı tutulacakttr DalL Şubat hüznü Hava kırlenmesı Çevre sıkıntısı Kentın üstüne çöken yağmursuz bulut Göğün ımbığınden suzülüp çevreye ya- ğan karamsarlık Tam o sırada bır şey çaktı Ya çok uzakta, ya çok yakında Kara buluttan sızan bır ışın mı gözumu aldı? Bır gızemın ıpucu mu' Ayırdına tam varamazsın Sezınlersın Du- yumsarsın Yeraltından akan bır suyun sesı mı9 Bılmedığın yer- de bırısı belkı senı düşünürken bır kıbrıt çakmıştır Bellı belırsız bır anımsama Bır uyarı Kimden? Neden? Nerederf? Balkonun penceresınden baktım Gül ağacının dalı Dal mı camı tıkJattı? Yoksa bana öyle mı geldı? Açtım pencereyı Tenıne dokundum dalın Pürtük pürtük Okşadım Dal dışına vurmamış bır ıçdeöı- şımı ıçerıyor uykusundan sıynlıyor, ama, daha uyanmamış 01- çümsuz bır derınlıkten gelen uyarı Yeraltının dennlığınden akan bır suyun ışıtılmeyen sesı Yoksa bır yerde buzlar mı çözülüyor^ Karlar mı erıyor? Şubat hüznü dağıldı Kentın ustüne çöken buluta yağmur dam- lacıkları yüklendı Çevre sıkıntısının ımbığınden süzülen karam- sarlık çakan bır şımşekle dağıldı Balkona yaslanmış gül ağacı- nın dalı göz kırpıyor Her yıl kış mevsımı dönerken penceremın camını tıklatıp benı uyarır • Gul dalı Güzellık Zeytın dalı Barış Dal deyıp geçemezsın, ıkı üç anlamla yetınemezsın, dal, dal- dan dala konan dallı budaklı bır sözcüktür, kıyamet kadar an- lam taşır üç harflı, küçücük, mını mınnacık, ıçı dolu turşucuk Dal, aynı zamanda "sırt" demektır, halkımız "dal" uzerıne ne deyışler düzenlemış "Heybe dalında Avrat kolunda Şışe belınde" Çoğu sözcük gibı "dal" da bınbır kılığa gırer çoğu zaman teb- dıl dolaşır, gıysı üzenne gıysı gıyer, zamanına ve mekânına gö- re anlam ustlenır, sırası gelınce ustündekını başındakını atıp çıp- lak kahr Dal, çıplak ve yaiın demektır * Sözgelımı dalkılıç Anlamı ne? Yalınkılıç Atalarımızın eskı savaşlarda dalkılıç "kuffar" üzerine "savtet" eylemelerı hepımızı can evımızden etkılemıştır, bu tarıhsel ey- lemın coşkusu yüreğımızde köpürür Sonra? Dalkavuk Eskıden sanksız külah gıyerdı dalkavuk, bu göstergesı yuzün- den ışlevı hemen anlaşılırdı Saraylarda konaklarda efendılerı- nı guldürmek ya da eğlendırmek ıçın resmen görevlıydıler dal- kavuklar, şımdı yıne tarıhsel gorevlerını sürdürüyorlar, ama her- kes gıbı gıyınıyorlar, en pahalı markalardan kostumler, kravatlar, gömleklerle bedenlennı donatıyorlar, gun gectıkçe çoğalıyorlar, yıvışıyorlar tıksıntı verıcı bır görüntü sergılıyorlar Ne var kı başı "dal" olan yalnız dalkavuk değıl kı 1 Başına dal oturtulan nıce ayıp sözcuk var Eskıden romanlarda yazar ayıp sayılan ışlerı nokta nokta geçıstırırdı gelın bız de 'dal"ın ardına ( ) koyarak bu bölümü kapatalım ama, "daltaban"ı es geçmeden Gunumuzde dalkavuklar gıbı daltabanlar da arttı, özellıkle her ıkısı de Babıalı de çoğalıyor • Seneca demış kı '— YBryuzunde gun ışığına layık olmayan nıce ınsan var, ama, güneş her gün doğar" Penceremın camını tıklatan gül dalına baktım, güzelım boy- nunu umutla uzatmıştı * — Güldalı 1 Sakın daltabanlara öfkelenıp de bızı çıçeğınden yoksun bırakma Ses çıkarmadı Ne var ki kararlı olduğunu sezdım yakında balkonumda gül- ler açacak TEŞEKKÜR ANKA Ajansı Yönetım Kurulu uyesı \e tstanbul Temsılcısı M. KÜVVET BAŞARIR'ın anı rahatsızlığından toprağa venhşme kadar gerçek dostluk ve vardımlarını esırgemeyen, başta ANKA Ajansı Genel Muduru Muşerref Hekımoğlu olmak uzere tüm çalışanlarına, akraba, dost ve arkadaşlarırnıza teşekkur ederım Kardeşi ÖZDEN TENİK PANEL Demokratık ve Laık Cumhurıyete evet mezhep egemenlığıne hayır LAİKLİK AÇIStNDAN SÛNNİÜK-ALEVUK ÛZERÜE SflYLE$İ KONUŞMACILAR llhan SELÇUK (Gazetecı-yazar) Rıza ZELYUT (Gazetecı-yazar) Bahri ZENGIN (Refah Partısı MKYK Kurulu Üyesı) i. ZEKİ EYUBOGLU (Yazar) Camal ÖZBEY (Avukat) HOMyln GÜLSEVEN (Çağdaş Dıvnğı Gazetest Yazı Işl Md ) Prof Dr BahriyeUÇOK (SHPPMÜyesi) YER CAĞALOâLU-Gazetecıler Cerrayetı Konferans Salonu TARİH 18 021990 PAZAR . . . . , SAAT 14-18 arası DIVRIĞI KULTÜR DERNEĞİ "HAZİRANDA ÖLMEK ZOR" ŞUBATTA KOLAY MI? Arkadaşımız İSMAİL GÜZEL'i kaybettık teTANBÜL 1TP FAKULTESİ OCRE3VÖLERİ ADEVA BURHAN BtLGtN ERDfcM ERKOÇ 18 Şubat 1980 FATSA YAŞAM ONURUMUZDUR AİLESİ ERDEMERKOÇ 18 Şubat 1980 FATSÂ YOREĞİMİZ ON YIL ATEŞ GÖZLERINLE YANAR ARKADAŞLARI ADJNA Osman Gezer
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle