Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10 PAZAR l^ZILARI 18ŞUBAT1990
AtmcCdan
Dalgageçen
teröristlerYunanistan'daki ünlü terör örgütü 17 Kasım, on altı
yıldır sürdürdüğü faaüyetlerine bir yenisini daha
ekledi. On aJtı yıldır tek bir üyesi bile yakaJanmayan
örgüt, bu kez Harp Müzesi'nden iki bazuka çaldı.
STELYO BERBERAKIS
ATİNA — Yunanistan'ın ünlü
terör örgütü "17 Kasım" geçen
hafta yine gündemdeydi.. Terör
örgütünün 1973 yılında adını al-
dıg; 17 kasım politeknik olayla-
rına sahne olan Atina Teknik
Üniversitesi de 17 gün işgal al-
tındaydı..
Yiınanistan'ın 1974'te çöken 7 yıl-
iık cuntasından sonra faaliyet
gösteren 17 Kasım örgütü bugil-
ne kadar 16 siyasi cinayet işlemiş,
birçok bombalı saldınyı üstlen-
tniş, buna karşın 16 yıldır yakayı
ele vermemiş bir örgüt.. Gereğin-
de polis karakolunu basan ve
içindeki polisleri kıskıvrak bağ-
layıp karakolun silahlanm çalan
bu örgüt, geçen hafta Atina'da-
ki Harp Müzeani soydu. Dahası
geçenlerde yayımladığı bir bildi-
riyle de çeşitli askeri depolarda
kaybolan "cephanelikierin" ken-
dileri tarafından çalındığını
"resmi" belgelerle kanıtladı.. 17
Kasım üyelerınin "kinT oldukla-
n doğrultusunda yıllar yüı süren
araştırma ve soruşturmaların en
cavcavlı zamamnda meydana ge-
len bu son olaylar, Yunan kamu-
oyunu yine hayrete düşürdü..
Hayretler, 17 Kasım örgütünün
MıÇ 063
SfANDAI
w
İAf
ÎTINI <AV
ftP(
>—»*—
Londm'dan
Havuç
Avrupa
boyu
12 yıldızlı Avrupa'nın ruhu
Brüksel'de alınan karara
göre havuç artık sebze
değil, meyve. Üstelik
havuçların en, boy ve
kapsamına AT standardı
getiriliyor. İngilizler
Avrupa'run havucu
disipline etmesine çok
bozuluyorlar.
EDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Bundan böyle
Avrupalı havuçlar, benzer en, boy
ve sırada olacak. trili ufaklı, yam-
rulu yumnılu değil. Avrupa havu-
cu oiduklarının bilincini taşıya-
rak.
Çünkü artık Avrupa havucu,
sebzelikten meyveliğe terfı etti.
Brüksel'de alınan karar uyannca
bundan böyle meyve. Portekiz'-
in havuçlu ve şeker patatesli mar-
melatı Avrupa Reçel ve Marme-
lat Yönetmeliğ) uyannca standart
dışına çıkmasın diye Brüksel Ko-
misyonu, havucu da meyva kap-
samına aldı.
Maksat yeni üyelerin gönlü hoş
olsun. 1993'ten sonra 12 ülkede
de sözde her şey bir boy olacak
ya, ona hazırlık. Kıymalık et, bi-
zim tala$ boreğini zar zor andırır
yenmez yutulmuz hamur işleri,
musakka ve köfte için dahi 12 ül-
kede birden geçerli "tek düzen-tek
boy" karan olduktan sonra havu-
cun da er geç başına bir şeyler ge-
lecekti.
Ama tngilizler eski sebze - ye-
ni meyve havuç "olayua" her za-
manki geleneksel muhalefet tep-
kilerini gösterdiler. Tanm Bakan-
bğı, AT Komisyonu'ndan gelen
buynığu "önemsiz evrak" dosya-
sına kaldınp, çiftçilere belli belir-
siz bir duyuru yaptı.
"Havncun meyve olmasuu iti-
raz eden var mı?" diyen tngi-
lizler, küçük adalannın karşı kı-
yüarında, durup durup cevher yu-
murtlayan, nanik yapan Briikselli
Avrupahlara içerliyorlar. Ama ne
çare. Evlenmişler bir kere. Ara-
aa ruhsal uyuşmazlık olsa da
"Hem aglannı bem giderim" ör-
neğin.
"Elâlemin havuçlu mannelatı
yüznnden biz havucumuzdaa mı
olacağız?" Vergi idaresi de şas-
kın, vergi matrahlarını bir bir de-
giştinnek gerekli. Katma değer
hesapları degişecek, vergi iadele-
ri, ithalat - ihracat bordroları...
Bundan böyle havuçlu salata da
havuçlu kek de sebzeden değil,
meyveden yapılacak. Herhalde
pasta ve kek tariflerini de buna
uygun değiştirmek şartıyla...
Bütün bunlar, 1993'ten sonra
havuçlu ve şeker patatesli Porte-
kiz marmelatı da eni enine, boyu
boyuna uygun diğer milli marme-
latlarla birlikte 12 yıldızlı Avru-
pa süpermarketlerinde satılsın di-
ye. Bizim "Cezeriye" ise Avrupa-
hlığı daha bir 30 yıl bekleyeceğe
benzer. Ama hiç olmazsa, havuç
"meyvesinden" değil, her zaman-
ki gibi havuç "sebzesindea" ya-
pılarak.
"becerisinden" çok, güvenlik ma-
kamlarımn "beceriltsizUğine"
yönelik..
Geçen hafta icinde 17 Kasım ör-
gütünün iki üyesi Atina'nın gö-
beğindeki görkemli Harp Müze-
si'ne girerken her ziyaretçi gibi
hareket ediyordu.. Yalnız arala-
rındaki tek fark, bu iki ziyaret-
cinin müzeden ayrdırken yanla-
rına almış olduklan iki adet ba-
zuka idi.. Sıra sıra dizilmiş yeni
ve eski tip bazukalardan îkisini
"alan" örgüt üyeleri, kendilerini
merakla izleyenlere "Merak et-
meyin bakım ve onanm için
alıyoruz" demişlerdi.. Ancak
"olay yerinden" uzaklaşırken yere
bıraktıkları plastik çantarun için-
de "infilak" etmeye hazır bir
bomba bulunduğunu söylemiş-
lerdi.. Merakh halk buz gibi don-
muştu.. Az ötedeki bekçiler ise ne
olup bittiğinden bihaberdi.. Ne-
den sonra plastik cantanın için-
de bomba olmadığı anlaşıMı..
örgüt her "faadyeOen" sonra ol-
duğu gibi ertesi gün gazetelere bir
bildiri ve iki adet fotoğraf gön-
derdi.. Yunan parlamentosunda
"terör örgütlerinin bildirilerini
yayımlama yasağuu" öngören ya-
sa tasarısı kabul edilmediği için
17 Kasım'ın gönderdigi bildiri ve
fotoğraflar bütun Yunan gazete-
lerinin orta sayfalannı süslüyor-
du o gün... Birinci fotografta bir
gün önce Harp Müzesi'nden ça-
lınan iki bazuka; arka planda ise
kızıl bir bayrak ile Marx, Engels
ve Yunan lç Savaşı'run komunist
kahramanı Aris Veluhiottis'in
portreleri görülüyor.. Ikinci fo-
toğraf daha büyük sürprizlerle
dolu.. Çünkü Orta Yunanistan
1
ın Larissa kentindeki Sikouro as-
keri kışlasında bir yıldan bu ya-
na çalınan cephaneliklerin tumu
sergileniyor.. Roketatarlar, top
mermileri, şarjörler, el bombala-
n, bir gün önce müzeden çalınan
bazukalara uyan mermi (ipleri..
Hepsi sandık sandık.. Bütün san-
dıkların içi de dopdolu.. 17 Ka-
sım bu kez yalnız polis ile değil
askerle de "dalga" geciyordu san-
ki.. Bu fotoğraflara eşlik eden
uzun bildiri her zaman olduğu gi-
bi itina ile ve ilerici bir dille ya-
züraış.. Bütün partileT hedef aün-
mış, demokrasi ve solculuk ders-
leri verilmiş.. Bazuka ve cepha-
nelerin ne denli kolay çalındığı-
nı açıklayan bildiride ".. Bu cep-
hanelikler gereginde kullanıla-
caktır." ifadesi de yer alıyor..
Kapenhag'dan
Piontek'i gazeteciler kaçırdıFERRUH YILMAZ
KOPENHAG — 11 nisanda
Kopehnag'da Danimarka-Türkiye
dostluk map var. Nasip olursa
Danimarka'mn 11 >illık teknik di-
rektörü Josef Emmannel Huber-
tos Piontek, nam-ı diğer Sepp Pi-
ontek, saha kenarında Danimar-
ka'run değil Türkiye'nin kulübe-
sinde oturacak. Belki Danimarka-
hlann yuhalamalarına belki de
sevgi gösterilerine maruz kalacak.
Belki bir kısmı yuhalarken bir kıs-
mı alkışlayacak.
Bu son şık daha bir kuvvetle
muhtemel. Çünkü Danimarka'da
öğle vakitleri piyasaya çıkan iki
büyük bulvar gazetesi var ve biri-
ni okumayan Daniraarkalı, raut-
laka öbürüne hiç degiJse göz atar.
Bulvar gazeteleri ya, ana konula-
nnı sansasyonel haberler, çıplak
memeh kızlar ve tabii ki spor oluş-
turur. Birinin adı Ekstra Bladet
öbürününkiyse BTdir. Amerikan
partileri gibi birbirlerine pek ben-
zeseler de biri sagda, biri solday-
mış gibi yapar. Reklam kampan-
yalanndan basyazılarına kadar
birçok yerde durmadan birbirle-
riyJe didişirler.
tşte Danimarka'mn bu iki bul-
var gazetesi, Sepp Piontek ytizün-
den yine birbirlerine girdiler. Bu
didismede havada uçusan kavram-
lar oldukça ciddi bir tartışmaya
delalet ediyon "Baan özgüriügıi",
"rıkir hurriyetleri", "basının kişi-
lerin özel bayatına kansntası, ka-
nşmaması" gibi.
Fırtınanın kopmasına Sepp Pi-
ontek'in 11 yıldır çaJıştırdığı Da-
nûnarka'yı bırakacağuıı acıkJama-
sı neden oldu. Piontek, Danimar-
ka'dan aynlma kararını futbol fe-
derasyonuyla ücret anlaşmazlığı-
na düsmesinden çok, Ekstra Bla-
det gazetesinde kendi hakkmda
yer alan bir yazınm neden oldu-
Piontek'in ayrıhşı Danimarka
basınım birbirine düşürdü. Türk
Milli Takımı'nın başına getirilen
Piontek'in panimarka'yı terk
etme nedeni basında çıkan bir
haber. Piontek'in Lichtensteîn'da
hesap açıp vergi kaçırdığım öne
süren bir Danimarka gazetesi ünlü
antrenörün 11 yıldır çalıştığı
ülkeyi terk etmesine neden oldu.
ğunu söyledi.
Birçok bulvar gazetesi gibi tab-
loit boyda yaymüanan Ekstra Bla-
det'in tüm ön sayfasmı ayırdığı
haberde, Sepp Piontek'in Lich-
tenstein'da bir banka hesabı oldu-^
fu, Piontek'in özellikle yurtdışm-
daki reklam gelirlerinin bu hesa-
ba vatırıldığı duyuruluyordu.
Hoş, Piontek'in bu yaptığında
yasadışı bir yan yoktu, ama ücret
artışı diye tutturulan ve kendisi-
nin dürüst olduğunu öne süren Pi-
ontek işte böyle bir insandı. Dü-
rüst bir insanın neden Lichtenste-
in'da hesabı olsun ki?
Piontek ise dürüstlüğüne bu se-
kilde balel getirilmesine fena şe-
kilde içerledi. "Danimarka'd* vcr-
gilerin çok yüksek otdoğano dü-
şüDdnğüm ve bunu defalarca söy-
lcdigim halde ben bugüne kadar
vergimi düzenli oiarak ödedim.
Benhn özei havaoma bıının sokol-
masına tahammul edemem. Hesa-
bınt veremcjecegiiB biçbir şey ol-
madıgı halde sanki yasadışı bir
şeyler yapıyormasunı ve dürnst
degilmİ$im havası >ınıtılmasını
kaboi edemjyonın" diye kükredi.
Piontek'in Danimarka'yı bua-
kacağı açıklaması, Danimarkalı-
larda tam bir şok etkisi yarattı.
Radyoda ve televizyonda Pion-
tek'ten sonra Danimarka futbolu-
nun varolup olamayacağı tartışıl-
maya başlanırken, yaşlı kadınlar
Piontek'in evine telefon edio hün-
gür hüngör ağladılar.
Piontek'in, Danimarka'da bu
kadar tutulmasının nedeni, Dani-
markalılann ilk defa railli bir olay
etrafında kenetlenmeleri ve Dani-
markalılıklannı hissetmeleri. BT
de bu fırsatı kaçırmayıp "Dünya
Piontek'ten sonra artık ayıu dün-
ya degil" başhğıru attr. Basyazısın-
da da Danimarka'nın sahip oldu-
ğu en büytik değerlerden birinin
kaçmasına neden olduğu için Ek-
stra Bladet'e fena şekilde
yüklendi.
Ekstra Bladet ise konunun üze-
rine gitmekten geri kalmadı. Ya-
rası olan gocunur misali, yasadı-
şı olmayan bir şeyden dolayı hiç
kimsenin huzursuzluk duymaması
gerektiğini, öbür taraftan halkın
böylesine kamuya maJ olmuş bir
kişinin her yönünü bümesi gerek-
tiğini savundu ve bunun adına
"bilgi edinme özgiûiügü" dendi-
ği dersini verdi. Sonra işaret par-
mağını Piontek'e döndürerek,
"Oaaimarka soz söyleme özgür-
Intüniin buluoduğu bir ülke. Eger
ba özgariakten hoşlanmıyorsan
keodiııe böyle bir özgüriügün ol-
madıgı bir ülke ara" dedi. Pion-
tek'in Türkiye"ye gideceğinin öğ-
renilmesinden sonra bu yönde yeni
yorumlar çıkabilir.
Bonn'dan
Türklerin ^birleşme' korkusuŞAHİN ALPAY
BONN — Almanya bütün bek-
lentilerin ötesinde bir hızla birleş-
meye doğru gidiyor.
Almanya hızla birleşmeye gi-
derken, Batı Almanya haJkmda
"kanşık duygnlar" var. Edindi-
ğim izJenime göre pek çok Batı
Alnıan durumdan rahatsız. Do-
ğu'dan Batı'ya sığınan, geçen yıl
720.000, bu yıl şimdiden 70.000
Almana konut ve iş piyasasında
sağlanan öncelikler; yapılan yar-
dımlar; vatandaslıkla birlikte ta-
nınan genel emeklflik hakJarı, Ba-
tı Almanlan tedirgin ediyor. Ba-
tı'ya göçü bir an önce durdurmak
amacıyla girişilen "para birligi"
ile baslayacak ekonomik entegras-
yon programıyla Doğu Alman-
ya'da hayat standardının bedeli-
nin Batı Alman vergi yükümlüle-
rinin "sırtıiMİaıı" ödenecek olma-
sı da endise uyandırıyor. Muha-
lefet partileri seçmenleri, bu ara-
da sosyal demokrat seçmenler
arasında, Kohl'ün birlesme prog-
ramını halka hiç danışmaksızın,
kendi bildiği şekilde yürütüyor ol-
masını şiddetle eLeştirenler oldu-
ğu görülüyor. Konuştuğum, lkin-
ci Dünya Savaşı'nı yaşamış, yaş-
lı bir Almana göre bugün hava-
da 1937'yi, Avusturya'mn ilhak
edildiği günleri andıran kötü bir
milhyetçi "koku" var. Birçok Ba-
tı Alman birlesmenin ekonomik
maliyetinden ve milliyetciliğin az-
masından endiseli
Batı Almanya'da çalışan ve ya-
şayan Türkler arasında da benzer
endişeler yaygın. 1980'den bu ya-
na değiştirilmesinden söz edilen
Yabancılar Yasası'nda şimdi apar
topar, büyük bir süratle yapüma-
ya çalişılan değjşikliklerle Alman-
ya'da "uygun" konutu ve işi ol-
mayan yabancıların calışma izin-
lerinin iptal edümesi mümkün ha-
le getiriliyor. Öte yandan, Doğu'-
dan gelen Almanlar için yapılacak
sosyal harcamalann bir bölümü-
nün göçmenlere ayrılan kaynak-
lardan yapılacak kısıntılarla fi-
nanse edilmesi gündemde. Alman
birleşmesinin milliyetçiliği
"azdırması" olasıuğı, bunun şim-
diden yaşanan bazı belirtileri,
Türkleri endişelendiriyor.
Ancak birleşmiş Almanya'nın
genel oiarak yabancılar için ve
özel oiarak Türk göçmenler için
yeni ekonomik olanaklar açması
bekjentisi de yok değil. Doğu Al-
manya'da ve öteki Doğu Avrupa
ülkelerinde baslayacak olan eko-
nomik yeniden inşa çalışmalan-
nın, Türklere yeni iş ve kazanç sa-
halan açması kuvvetli görünen bir
ihtimal. Batı Almanya'da göç-
menler için bilgilendirici yayınlar
yapan bir yayınevinin, Italyan
asüh sahibinden öğrendiğime göre
ttalyan ve Türk göçmenler arasın-
dan bazı "öncö knrvetler", şim-
diden Doğu Almanya ve liberal-
leşen öteki Doğu Avrupa ülkele-
rinde restoran, dükkân açmak
için teşebbüsegeçmiş durumda. Almanlar 'Birlesik Anavatan'şarkılan söylerken, gurbetçi Türkler hfilâ 'Almanya Acıvatan'ı oynuyor-
Madrid'den
Boşlukta uçuşan tüy gibi erotizm50 yaşlanndaki o iki Italyan, şapkasıyla bir köşede
oturup uçağının gelmesini bekleyen îspanyol kadına
şapkasına takması için bir tüy sundular. "Tüy şans
getirir" dediler. "Çok ihtiyacım var" dedi Îspanyol
dilber. "Kimin yok ki?" dedi ltalyanlar. O an havada
amaçsız ve umarsız bir erotizm uçuştu. Tüy gibi hafif...
MtNE G.SAULNBER
MADRİD — Ispanyolluğuna
saygılı her Îspanyol kadınının üst
dudağı biraz gölgeli olmaiıdır. In-
ce ses "caiz" değildir. Saat başı
koyu kahve ve zindrleme sîgaray-
la kısa sürede çatallı ve seksi bir
ses sağlanabilir.
Ayak bilekleri oldukça ince,
kalça ve göbek yerinde gerekmek-
tedir. Gögüsler büyük de olabilir,
küçük de. Önemli olan gerdan
açüdığı zaman "kemiksiz" bir
manzara sunmalıdır. Kuzeyden
gelen gıllıgışsız ırklann yerleştir-
meye çalıştığı köprücük çıkığinın
güzelliği falan palavradır.
Îspanyol kadını sabn dar, kıv-
nmlan geniş bir cinstir. Havyar-
dan anlamayanlar tadım garip bu-
lurlar. Acemileri çarpar, oburla-
nn midesine oturur. Fakat bu ta-
nımlama, geneli dile getirirken
bütün tber Yanmadası dişilerine
eldiven gibi uymuyor elbet. Çok
ince, çok uçucu îspanyol dilber-
leri de var.
Madrid Barajas Havalimam,
sabahın ilk ışıklan. Dıs hatlar ter-
minali, en sevdiğim peygamber
Nuh'un gemisini andırıyor. Kc-
lombiyalüar, Meksikahlar, Arjan-
tinli seçkinler, Perulu melezler, ne
ararsan var. Çeyrek saatten yanm
güne uzanan bir aktarma beklen-
tisinde, kimi yayümış, kimi düpe-
düz yatıp sızmış rahat koltukla-
ra. Bunların çoğu Latin Ameri-
ka'dan tspanya'ya düzenlenen
turların müşterileri. Okyanus'u
aşıp eski "baba"larmı görmeye
geliyor; 10 gün içinde Prado Sa-
rayı'nı koşar adım, Corte Inges
Mağazaları'nı emekleyerek, Fla-
mencolu Madrid gecelerini ise sü-
rünerek "taraf" edip dönûyorlar.
Bu renkli kalabalık arasında.
yedi milletten işadamları da cirit
atıyor. tspanya bir yatırun cenne-
ti: Fransızlar, ltalyanlar, Alman-
lar, bu ülkede iş kapabilmek için
birbirlerini çiğnemekteler. İki dir-
hem bir çekirdek giyimleriyle dik-
kati çeken bu beyler, havaalanın-
da güzel kokular saçarak doiasıp
kendileri gibi şık "Dury Free
Sbop'Mardan gönlü hoş edilmesi
gereken bir hanıma son dakika ar-
mağanı aramaktalar.
Bekleme salonunun boş köşele-
rinden birinde bir kadın çarptı
gözüme. Genele uymasa da
îspanyol mutiaka. Başında yumu-
şak ve kahverengi bir fötr şapka
var, bu aynntı ile ilginç kılıyor
kendisini. Kalkış ışığı yarnp sönen
Milano yolcularuun alındiğı bol-
menin önünde oturmasına karşı-
lık, o uçağın yolcusu değil; aktar-
masma daha çok var, belli. Yanı-
na gazeteleri istiflemiş, büyük bir
dikkatle okumakta.
Elli yaşlannda, kır saçlı ve ya-
kışıklı iki Italyamn dikkatini çek-
tiğjnin ayrımında bile değil. Ital-
yanlar, Milano çağnsına uyma-
dıklarına göre, bir sonraki Roma
uçağını beküyor olmalılar. Giyim-
lerinden, "ne olduklan" anlaşıl-
mıyor. Ikisinin de sırtmda çok pa-
halı spor ceketler-var. Ama kadı-
fe pantolonlan ve kadının yanı-
na oturanın eündeki Tirol şapkası
ile Madrid'e ihale görüşmeleri
yapmaya gelmiş olamazlar. Ayak-
ta volta atan Italyan, bir süre son-
ra oturanın yanına dikilip şapka-
h kadının duyacağı bir sesle şöy-
le dedi:
"Sen de kendininkini şapka sa-
nıyorson. Bak, şapka dediğin sin-
yorinanınki gibi olur!"
Şoyle bir dönüp süzdükten son-
ra "dogrn" diye yanıtladı beriki.
"Onun şapkası benjmkjnden gü-
zel. Ama bir eksiğj var..."
Kadın okumayı bırakmış, hafif
bir gülümseyişle izlemeye başla-
mıştı, komşuiarının kendisine yö-
nelik tuluatım. "... Fakat bu ek-
sigi biz giderebiliriz!" diye sür-
dürdü sözünü şapkalı Italyan. Za-
rif bir hareketle cebinden portfö-
ytınü çıkardı, aça ve bir küçük tüy
demeti uzattı kadına: "Içinden
yalnız bir tane çekebilirsiniz."
Kadın açıkça gülüyordu artık.
Yeşil ışıltıh güzel bir tüy çekti de
metin içinden.
"Şimdi bunn şapkanıza ta-
kın!"
Kahverengi fötr çıkanlıp özenle
takıldı tüy. Kadın tspanyolca,
adamlar ttalyanca konuşuyor,
ama rahatlıkla anlıyorlardı birbir-
lerini.
"Çok teşekkür ederim, ama siz
tüycii müsiiniiz?"
"Öyle sayıbj" diye güldü ltal-
yanlar. "Avcıyız biz. Av mevsi-
mi açıldı ya, İspan\a'da yaban ör-
degi avlamaya geldik. İşte bunlar
vurdugumuz ördekkrin güzel bir-
kaç tiiyü." Kadının doğayı fazla-
ca tar.ımaması olasılığına karşı
eklediler: "Hani şu göç eden ye-
şil başlı kuşlar!"
O sırada, Roma uçaguıın anon-
su duyuldu. Ayaktaİci, saate bak-
tı: "Haydi" dedi arkadaşına,
"Ucağı kaçırmayalım."
Kadının elini hafifçe eğilerek
sıktılar: "lyi yolculuklar sinyori-
na. Nereye giderseniz gidin, ba
tüy uğur getirir size!"
"Çok ihtiyacım var" diye gül-
dü kadın. "Kimin yok ki?" diye
yanıtladı biri. Sonra tam uzakla-
şırken, çapkın bir göz kırpışıyla
dönen öteki "Tabii anlamıs^ınız-
dır" dedi. "Yalmzca şapka defil
güzel olan!"
Kadını öylece, şaşkın bırakıp
uzaldastılar. Birkaç dakikaya sı-
ğın bir zaman diliminde; havada
amaçsız, umarsız bir erotizm
uçuşmuştu. Geçmişi ve geleceği
olmayan bir flört, bir duygu ho-
vardalığı. Belki yıllarca anılacak
bir imge, tüy gibi hafif ve ince bir
anı.
Ibkyo'dan
Japonlau*
otomobil
bıkkını
MÜMTAZ ARIKAN
TOKYO — •'Amerika'oın ve
AvrnDa'mn dev yapunalarıııa ka-
fa tntan Japon otomobil sanayi-
cileri, tüm dünya pazarlannı et-
Idlerken kendi iç piyasaiannda hiç
de başarüı sayılmazlar!" dersem
şasırır mısınız?
Gerçekten de, dunya otomobil
pazannda rekor satışlar yapan Ja-
ponlar, umulanın aksine, ülkele-
rinde düşük sayılara razı olmak
durumunda. ABD'de neredeyse
her ailenin birden fazla otomobüi
varken ve onlar obnadan yasaya-
mazken, Japonlar bu konuda is-
teksiz davranjyor.
tstatistiklere göre, ABD'de, 54
kişiye bir otomobil düşüyor. Bu
rakam Japonya'da 22,6... Japon-
ya'daki durum Avustralya, Batı
Almanya, Fransa, tngiltere, ttai-
ya ve Kanada oranlarının
altında...
Kişi başına düşen 10 btn dolar-
lık milli gelir ortalamasıyla dün-
yanın sayüı zengin ülkeleri arasın-
da yer alan Japonya'da, iki oto-
mobilli aiie yok denecek kadar az.
Dahası, birçok aile otomobil al-
mayı düşünmüyor bile..
Nüfusun yoğunluğu, ana cad-
deler dışındaki sokakların genel-
likle dar oluşu, park yeri bulma
güçlüğu ve park ücretlerinin yük-
sekliği Japonlan yıldınyor. Söy-
lendiğine göre, otopark ücretleri
ayda birkaç yüz dolan bulmak-
taymış. Bunu da ancak yüksek üc-
ret liler göze aJabilmekteymiş.
Aslında, Japonların otomobi-
le hiç gereksinimleri yok dersem,
abartmış olmam. Otobüsleri bir
yana bırakırsak, metro sistemle-
ri hemen hemen bütün büyük
kentlerde bulunuyor. Tokyo, Yo-
kohama, Osaka, Kobe, Sapporo
ve Nagoya'da yeraltı trenleri vı-
zır vmr çalışıyor. Ve süreklt yeni
hatlar ekleniyor.
Kentlerdekı metro aglan, tren
hatlanyla bağlantüı oiarak çalışı-
yor. Metronun bittiği yerden tre-
ne aktarma yapabiliyorsunuz.
Uzun mesafeleri birkaç saatte
asan hızlı trenlerini (Bullet Trains)
duymayan kalmamıştır herhalde.
Japonca "Shinkansen" adı veri-
len bu trenler, her on dakikada bir
kalkmakta ve saatte 215 kiometre
hıza ulaşmakta! Aynca konforla-
rıyla da tanınıyorlar. Birinci ve
ikinci sınıf vagonlarında kahval-
tı ile yemek bölümleri bulunuyor.
Petrolünün % 99'unu dısandan
alan Japonya için, bu yakıt ba-
ğımlılığı önemli bir sorun. Petro-
lün dörtte üçünü Arap ülkelerin-
den, geri kalanını da Endonezya
ve Çin'den ithal eden Japonya,
1979'daki petrol krizinde büyük
sarsıntı geçirmiş. Şimdi petrole
bağlı oJmadan, yeni enerji kay-
nakları yaratmaya çabalıyor.
Ş İ m d i m ü z i k M E T A !
KALTTEYE
KULAK
VERİN...
İşte süper bir müzik seti!
META / Schaub-Lorenz. Müziğin hakkıru verin.
İleri Meta teknolojisi şimdi elinizin altında.
Düğmeye basmakla...
• Üsrün ses kalitesi
• 5 bant grafık ekolayzer
• Hızlı çoğaltma sistemi
• Teypten teybe otomatik geçiş...
ve ideal bir portatif müzik setinde var olan tüm özellikler!
Meta / Schaub-Lorenz çift kasetli radyo-teybiniz,
Meta kalitesinin sesini yükseltiyor.
META
Lorenz
Ureüci: META ELEKTRONİK ENDÜSTRİ ve TİCARET A^. • Uytaş Dayanılüı Tükctlm MalUn Tlcaıet ve Sanayi KJŞ.
Hocapaşa Cad' No 32 Sirkea-İSTANBUL
Tel: 527 17 22 • 522 32 97Genel Satıcüar:
> Elektromcta Teknik Malzcmc Ticarct ve Sanayi A.$.
Meşrutiyct Cari. 184 Ersoy Han Şişhane-İSTANBL'L
Tel: Santral 151 50 34 (8 hat) 151 62 89 - 151 50 42
> Gclper Davanıklı Tükctlm Malları Ticarct ve Sanayi A4.
Çiçekpazan Cad. Yeni Iş Hanı Kaı 3 Eminonü-İSTANBUL
Te). 511 23 22-511 23 23