Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyet Malbaacılık vc Gazetectlık Turk Anonım Şırketı adına
Vadir \adi # Genel Yayın Muduru Hasan Cemal, Mucssesc Muduru
Emine Lşıklıgil. Yazı Işlerı Muduru Oka) Gooensin. 0 Habtr Merkezı
Muduru ^alçın Bıyer, Sayfa Duzem Yönetmeru. Ali Aar, A Temstlcıier
ANKARA. UUIKI Tan. tZMlR HİVmcl Çetialuym, ADANA Çettn
I; Polılıkü. Cetal Bt^ugıf, D>S Habcrlcr Erçun Balo, Ekonomı Cagu Tarlnn, I; Sendıka Şoknıı Kctrao. Kuitur Cdal Usttr.
E&lıın O M S * Ş*>bM. Haber \ra5ttm1a Umet BeffcM, Yun Haberld Necdet Dogu. Spor Darusmanı \bdulkadir Ynrrtmın.
Dıa tazılar fam Çlhjkuı, \raştınna Şahuı AJf>a>, Duzelune \MuUah Yun. # Kocmbnaıor Akmet korafean. # Malı IŞICT
Eıt» Ejfcut, • Muhasebe Mnıt Vmcr • Butçe-PLanlama Sevp ()snunbejro0« # Rcklam \vşe Torun. 0 E» Yav-..i
Wyoi • Idarr H«scyın Gnıtr, # Ulelme Omhr Çdik, • Bılgı-Işlerr Nal laal. # Persone. Srrçı Bostanooftiıj
8aw»ı tr Kmn Cumhunvc Vtabaaolık « GaOTolık TA.J TUrk O c * Cad. 39/41 * f i
H3*> Is PK 246-lsanbul Td. Î12 05 (K (20 tıal), Taoı. 22246 Fa*. (1) 526 «0 72 #
Snroto- Ankm Zı>* GûkaJp Bt. lnkıbp & No <9>4. te 133 II 41-47. TCICL 42344 Fac (4) 133
05 65 • lömr R Zıya Blv 1352 Si'3. Td: 13 12 30, « a . 52359 FM. (51) 19 53 60
Inonu Cad 119 i So 1 Kat 1. Td 19 r 52 (4 tat), Tdor. 62155. Fu. C7» 19 37 52
TAKVİM: 18 ŞUBAT 1990 tmsak: 5.23 Güneş: 6.48 Öğle: 12.23 îkindi: 15.18 Akşam: 17.48 Yatsı: 19.07
Modacılar lıazır... \az gelebilir
PİERRE BALMAİ.N'in lacivert üzerine beyaz puanlı bir tayyörfi. Gipnr dantellerlc snslıi.
Balmain sigara pantolonlarla giriyor yaza. Ungaro
çingene eteklerine gönül vermış, Givenchy'nin gönlü
çiçeklerden yapılmış yakalarda. Ferre 90 yazma Dior
da alabildiğine şık; alabildiğine "puanlı" giriyor.
Threrry Mugler okyanusların dalgalannı dünyamn
dört bir yanma ulaştırma çabasında bu yaz.
Lagerfeld kendi koleksiyonunda şık takımlarını,
örneğin bir tayyörünün, bir bob-mantosunun eteğini
kocaman devbir çengelli iğne ile tutturuyor. Bir
başkası yapsa "ne pasaklılık" olur elbette.
Lagerfeld yapınca "Ne orjinal, ne şık!"
NECLÂ SEYHUN
Pıtrak gibi tomurcuk dolu. Ha açtı, ha açacak. Keyifle seyrediyorum
penceremden bahar ağacını. Birkaç yıl önce bir bahçenin içinde kendi
gibi bir sürü ağaçtan biriydi bu. Küçük, sevimli bir evi seyrediyordu
bu ağaçlar. Sonra, küçük evi yıktılar, kestiler ağaçlan. Kocaman,
çirkin bir beton yığını yükseldi o bahçenin yerinde.
Katliamdan paçayı kurtaran birkaç ağaçla beraber, kaldırımda,
caddeye doğru o pembe bahar ağacı koruyor doğanın onurunu, şiirini
bu kuru beton dünyarun ortasında.
Keyifle seyrediyorum onu. Pespembe donanacağı günü bekliyorum
sabırsızhkla. Sevintime acı kanşmıyor. "Yazık, aldandı!..."
demiyorum artık. "Önde mart var, donar" demiyorum.
Martın marthğmı yapacağı kesin değil ki... Yalnız martm mı?..
Nisanın, mayısın, haziran ve temmuzun gerçek bir nisan, gerçek bir
haziran ya da temmuz gibi geçeceğinden kim emin ki?..
Kimi "ağustosun yansı yaz, yansı kış" diye projeler yapar, işini,
tatilini ona göre ayarlar?.. Bakarsınız ağustosun bütünü yaz,
bakarsınız bütünü kış.
Zaman değişti. Dört mevsim modada kaldı artık. Sadakatla ardı
ardına, bir o gelip gidiyor. îlkbahar, yaz, sonbahar, kış.
Modaalar önce ekimde, hazır giyimde gösterdiler yazı. Sonra Haute
Conture'le, ocak sonunda. Artık tamam... Gelsin yaz... Eğer gelirse...
Angelo Tarlaggi bir zamanlann şu perdeleri, yastıkları, çarşaflan,
peçeteleri bezeyen "beyaz iş"ini baş taa ediyor. Bembeyaz, kolsuz keten
elbiselerine böyle beyaz işle bezeli, etek boyunca inen kocaman eşarplar
ekliyor ya da kenarlan işli mendil-ceketler, mendil-pardösüler giydiriyor
ketenden bembeyaz pantolon takımlar üstüne. Güzel bir yaz gününde ne denli
iç açıcı ne denli taze ne denli genç...
Lagerfeld kendi koleksiyonunda şık takımlarını, örneğin bir tayyöriinün, bir
rob-mantosunun eteğini kocaman dev bir çengelli iğne ile tutturuyor. Bir başkası
yapsa "Ne pasaklılık!.." olur elbette. Lagerfeld yapınca, "Ne orijinal, ne şık!.."
Bu Karl Lagerfeld'in kendi koleksiyonundan. Modacının bir de Chanel için
hazırladığı koleksiyonu var. Orda da alabildiğine Chanel, ceketlerin altına
vualden bir etekler giydiriyor ki... Daha doğnısu giydirmiyor. Ceketin altmdan
boyu bir karış ha var ha yok. Üstüne üstelik bir de parça parça kesilmemiş mi?...
Bir rüzgar eserse ne olacak?.. Giyen duşünsün.
Ferre 90 yazına Dior'da alabildiğine şık, alabildiğine "puan"h giriyor. Puanlı
elbiseler, puanlı ceketler, mantolar, puanlı organza eşarplar. Ve doğa ile yanşa
girercesine demet demet çiçekler ortancalar, menekşeler, mügeler yakalarda,
bellerde, omuzlarda, kıyafeti süsleyen fiyonkların üstünde...
Thierry Mugler okyanuslann dalgalarmı dünyamn dört bir yaruna ulaştırma
çabasında bu yaz. Yakalar, manşetler, etek kenarlan dalga biçimi kesilmiş. Nasıl
mı?.. Sırrını Thierry biliyor yalnız.
Balmain sigara pantolonlarla giriyor yaza. Ungaro çingene eteklerine gönül
vermiş, Givenchy'nin gönlü çiçeklerden yapılmış yakalarda.
Benim gözüm aşağıdaki o küçük bahar ağacının üstünde. Onun
tomurcuklannda.
Daha önce mart var. "Yazık, aldamnış!.." demiyorum ama. Belki de
aldanmamış. Kimin aldandığı, kimin aldanmadığı belli mi?..
JEA.N LOUIS SCHERRER'in
pembe yün krepten bir
tavyörii. Modelin ozelliği
dilim dilim yaka vc etefinde.
Sevgililer günü kutlamalan
'Daima senin
bal teknenini14 şubatta kutlanılan 'sevgililer günü'
dolayısıyla The Independent gazetesinde çok
ilginç ilanlar yayımlandı. Işte birkaç Örnek:
Sevgilim, romantizm ölmedi. Bu ilanın
parasını senin kredi kartına yazdınyorum.
Daha fazlaçarpışmayalım. Çaprazlama
lambada yapalım.
Senin sayende iki kez by-pass ameliyatı oldum.
Haber AraşOrma Servisi — Bir
Sevgililer Günü daha geldi geçli.
Her yıl 14 şubatta kutlanan Sev-
gililer Günü'nde sevgililer birbir-
lerine aşk mektuplan yanyorlar,
kartlar atıyorlar ya da aşklannı
gazete duyurulanyla bildiriyor-
lar.
tngiltere'de yayımlanan The
Independent gazetesi bu yıl Sev-
gililer Günü'nde (Valentine Day)
sevgisini küçük ilanlarla duyur-
mak isteyenlere indirimli tarife
uygulayacaginı açıklamıştı. 14 şu-
bat tarihli gazetenin iki sayfası ol-
duğu gibi Sevgililer Günü kutla-
malanyla doluydu.
Aşağıda bu kutlama mesajla-
nndan yapılmış seçmder:
ABce 1, Jamie 4, Sarah 6, Ma-
riryn 29 ve ben 38 olduk. Hâlâ
beraberiz. Diiz Surat, sen gerçek-
ten karşı konulamazsm. arbraB,
ısanya nımıkşa jasem tıB
NILOC. (Tersten okumayı dene-
yin) Kiicttk Ayım, daima senin
bal teknenim. Büyük Ayı. Jo, he-
pimiz seni çok seviyoruz. Ayı,
Tavşan, Hipopotam ve ben. 13
Nunaradan Karen Jayne'e 13 ko-
caman öpücük. Sevişmek çok
hoş bir şey. Teşekkürler Jamie.
AHce olmaz. Amy belki, Max
olabilir, Caroline kesınülde. Fran-
clrig, aşkımız bütün canavarları
yenecek. Julipig. Janie: Evet, bu
senin için. Phil. Maggie, falında
ne çıkarsa çücsın ben hâlâ seni se-
viyonım. Dave. Acıba: Yenici,
şaşırtıa, patlayıcı, karşı konula-
maz, öpülebilir, sevüebilir, çınl-
cıplak bırakılabUir. Ho. Gustav
haklıydın, vaktimiz geldi. Eger
şimdi yaşıyorsam sonra ölecegim-
dendir. Xuya, belki bundan son-
ra hep milli marşı dinleriz. Larry.
Sevfili H., o büyulü 8 saati unu-
tamıyorum. Bir Argonot, bir fe-
ministi seviyor. Sonbahar Aynlı-
gı: 20 yıldır unutamadım. Betki:
Küçük bir geri adım, ileriye doğ-
ru büyük bir adım olur. Ne der-
sin? Tetaşlanma sevgilim, roman-
tizm ölmedi. Bu ilanın parasını
senin kredi kartına yazdınyorum.
Lizzie. Arap Lawrence, deveni yı-
katman lazun. Kimin yapabilece-
ğini biliyorum. Sae Rothenrick,
neredcsın'.' Hadi tekra, oirlikte
olahm. Jon. Mark Horsle): Gü-
ney*den gekn en iyi Yorkshire pu-
dingı. Tavşan Roger, daima senin
olacağım. Küçük kartopu. Benim
Koçiik Elmam, buraya gel ve ba-
na daha fazla ver. Heatber. Da-
ha fazla carpışmayalım, çarpraz-
lama lambada yapalım. David.
Pembe Balık: Bak, tavşamn şo-
kola muz seviyor. Nanero Uno,
Numero Cinomille seni seviyor.
Elena Çavnşeska, seni tamamen
seviyorum. Klaus Kinski. Benim-
le network kur ve CPU'mu çalış-
tır. Mary'ııin plaj balinası, Tony-
nin yüzer denizkızını hâlâ sevi-
yor. Manica, Darlington müthiş-
tir. Pam, senin vücudunu, koku-
nu, yüzünü çok seviyorum; diş-
lerini bile. Topo, seni sebepsiz ye-
re seviyorum. Madam Butterfiy,
Bayan Moth'u sevmeye devam
ediyor. Paıdiae, senin sayende iki
kez by-pass ameliyatı oldum.
Kim para istiyor? Hayatım nakit
olarak emrinizde. Antoinette, ev-
liliğin anlamı yokmuş. Unuttum
bile. Peter. Kim parlamento bina-
sıru dizayn etti? S., B«y Müdür.
eğer i; sizin hayatınız ve her şe-
yinizse size katılabilir miyim? Ba-
yan Yardımcı.
40. Berlin Film Şenliği'nde tozlu raflardakifılmler gün ışığına çıkıyor
Berlin,
6
yasak filmler'e kucak açü
Bu filmlerin "rejim düşmanı", zararlı
ve yıkıcı olduklanna gerçekten inanmış
olan yöneticilerin, hem de böylesine
baskıcı bir sistemde bu filmleri yakıp
yok etmemiş olması, arşivlerde
koruması çok şaşırtıcı.
ATİLLÂ DORSAY
BERLİN — Bazıları 25-30 yıl önce yasaklanmış, yo-
netmenlerirün bile artık zor anımsadıgı, tozlu Taflarda kal-
mış fılmler!.. Sosyalist ülkelerin, özellıkle de Doğu Al-
manya rejiminın çeşitli nedenlerden "sareru" buldukla-
n, kimi zaman hiç göstermedikleri, kimi zaman gösteri-
me çıktıktan sonra el koyup yasakladıklan yapıtlar. Bun-
lar, sosyalist dunyadaki depremden sonra, birer birer, da-
ha doğrusu toplu halde gün ışığına çıkıyor.
Berlin 1990, bu "vasak fi]mler"e kucağını açmış. özel-
likle 1%5-66'daki sertleşme döneminde yasaklanmış 9
film, Forum'da, değişik ülkelerden gelen birkaçı da res-
mi bölümde yer alıyorlar. Bunlardan bazılannı ızliyor,
sanatçının hangi ülkede, hangi rejim altında yaşarsa ya-
şasın, anlatma özgürlüğünü koruma çabasımn bu saygın
örneklerini, üstelik çoğunun içerdiğı eskimemiş sinema-
sal değerler açısından da, bu yıhn önemli bir olayı sayı-
yoruz.
Ama asıl şaşkmlığımız, bu filmlerin "rejim dttşmanı",
zararlı ve "yüaa" olduklanna gerçekten inanmış olan yö-
neticilerin, hem de böylesine baskıcı bir sistemde, yine
de bu filmleri yakıp yok etmemiş olması, arşivlerde ko-
rumuş olması. Işte, kapitalist veya komunist, "Batı
uygarlığı" dedikleri şey, biraz da bu olsa gerek!..
Ve bizim niye bir turlü bu uygarlık içinde yer alamadı-
ğımızı, niye AT kapılannda bekleyip durduğumuzu, ni-
ye hep treni kaçırdığımızı anlamak için örneğin "Yorgun
Savaşçı"ya, örneğin Yılmaz Giiney filmlerine neler yap-
tığımızı, örneğin şu anda -nihayet- Türk halkmın karşı-
sına çıkabilen "Lmuf'u, dış ülkelerden, tıpkı bir yabancı
FELAKET KIZ — Verhoeven'ın epik özellikler taşıyan
ilginç bir filmi.
film gibi "ithal etmek" zorunda kaldığımızı -utanarak-
duşunmek yeterli değil mi?
Birden hareketlenen şenlikte, ozellikle ülkelerinin so-
mut, yaşanan gerçeklerine değinen yurekli filmler de, si-
nemanın işlevi konusundaki bu tur duşüncelerimize des-
tek oluyor. Batı Almanya adına yarışan, geçen yıl sine-
malanmızda izlediğimiz "Beyaz GüP'un yaratıcısı Mic-
bael Verhoeven'in son filmi "Felaket Kız - Das Schreck-
liche Madchen", bir Bavyera kasabasında genç bir öğ-
renci kızın, Hitler döneminde kasabada olup bitenler üze-
rinde bir arşiv araştırması yapmak isteyince, başına
gelenlen anlatıyor. Çevresinde sevilen, sayılan Sonja, bir-
den herkesın tavır değiştirdiğini, yapmak istediği araştır-
mayı engellediğini seziyor. Vazgeçıyor, okulunu bitiriyor,
evlenip çoluk çocuğa karışıyor.
Ama o dürtü hep içindedir ve bu kez, her şeyi göze ahp,
araştırmasına yeniden girişiyor. Karşısında, kiliseden ba-
sına, resmi görevlilerden o gunleri yaşamış yaşhlara, her-
kesi birden bulma pahasına...
Bavyera mizahı
Verhoeven'in epik özellikler taşıyan ve tipik bir "Bav-
yera mizabı" ile beslenmiş çok ilginç filmi, günümüzde
kendisini demokratik sayan birçok ülkedeki gizli baskı
mekanizmalannı eleştirirken, özellikle Ahnan toplumu-
nun Nazi dönemine eğilme konusunda ne denli isteksiz
olduğunu da ortaya koyuyor. Bu filmi yapanlar kadar,
Berlin'de Almanya adına yanşmasını sağlayanlan da kut-
lamak gerekiyor. "Felaket Kız", şenlikte Almanya'ya bir
ödul getırebilecek, yürekli, ilginç, önemli bir film...
lşte alçakgönüllü görünümu altında, çok hoş bir film
daha... Kanada yapımı "Kâgıt Üzerinde Evlilik - Les No-
ces de Papier", Michel Brault'un filmi, 40 yaşının eşi-
ğinde, yalnız, oldukça mutsuz bir Kanadalı kadının, po-
litik göçmenlerle ilgılı bir örgütte çalışan kızkardeşinin
ısranyla, başı hem ulkesinin, hem de Kanada'mn poli-
siyle dertte bir Şilili siyasal göçmene yardım için, onunla
"kâğıt üzerinde" bir evlilik yapmasınm öyküsu...
Bu "formalite evliliği", iki yalnız insanın bir çatı al-
tındaki zoraki beraberliklerinin çok yavaş biçirade bir kar-
şılıklı ilgıye, birbirlerini anlama çabasına, giderek bir aş-
ka dönüşmesiyle sonuçlanacaktır. Film, hemen tüm Batı
ulkelerindeki göçmenler sorununa olduğu kadar, çağdaş
Batı toplumlarındaki insan yalnızlığına da yeni bir ışık
getiren, siyasal niteliğini duygusallıkla da besleyen, ilginç,
sorumlu bir sinema orneği. özellikle başroldeki Genevi-
eve Bujold'un çok etkileyici oyununun Berlin'den bir
ödulle donmesi ise, hiç sürpriz olmayacak...
îstifa eden şirketlere suçlama
Reklam dtinyasında kavga büyüyorEkonomi Servisi — En yüksek
ciroya sahip iki reklam şirketinin
çeşitli suçlamalar yönelterek Rek-
lamcüar Demeği üyeliğinden istifa
etmeleriyle başlayan kavga gide-
rek büyüyor. Reklamcılar Derne-
ği Yönetün Kurulu dün yazüı bir
açıklama yaparak istifa eden üye-
lere karşı suçlamalar yöneltti.
İki büyük reklam ajansı Güzel
Sanatlar / Saatchi and Saatchi ile
Cenajans - Gre>'in geçen hafta bi-
rer basın toplantısı duzenleyerek
dernek üyeliklerinden ayrılmala-
n ve Kristal Elma \anşmasına ka-
tılmayacaklan duyurulanna kar-
şı verilen yanıtta daha sonra şöy-
le denildi:
"Işin ilginç yanı, bir meslek der-
negine üye olma >a da uyelikten
aynlma gibi insanın sadece ken-
disini ilgilendiren kişisel kararla-
nn, butun bir kamuoyunun ilgi-
sini çekecek önerade 'olay'larmış
gibi sunulmasıdır. Buyıik ya da
küçük ciro yapmanın iki syn
önemde ele alınraası. demokratik
toplumlarda usulden degildir. In-
sanlann ve kunıluşlann şişman ya
da zayıf olmalan, ganbmüz Tiirk-
iyesfnde ola>1ann ve sozlerin öne-
mini degiştirmez inancındayız.
Arkadaşlanmızın bu çıkışlannı
yapış nedenleriyle ilgili yorumla-
dınnak, onlann katkısım almak
istegindeyiz."
Açıklamada daha sonra "sade-
ce başlatümak istenen tartışma
konusunda değil tüm yaşam için
gecerli bazı genel doğrular" oldu-
ğu belirtilen saptamalar şu şekil-
de sıralandı:
lan içine girmeye gerekçe olamaz.
• Kimse, hiçbir toplantısına ka-
ülmadığı, yerini bik bilmediği bir
dernegin yonetimini eleştirme
hakkını kendisinde bulamaz.
• Bir yıl önceki yansmasımn se-
çici kurulunda görev alan bir
ajans, bir yıl sonra, aynı yontem-
tki büyük reklam şirketinin geçen hafta dernek üyeliğinden istifa
etmeleriyle başlayan tartışma sürüyor. Reklamcılar Demeği Yönetim
Kurulu, yazılı bir açıklama yaparak istifa eden reklam şirketlerine
karşı suçlamalar yöneltti. İstifalar nedeniyle yapılan açıklamada,
"Reklamcılar Derneği olarak, insanların birlikten çekilmesini değil,
birliğe katılmasmı teşvik etmek bilincini taşryoruz" denildi.
ra girmek istemiyonız. Reklamcı-
lar Derneği olarak insanlann bir-
likten çekilmesini degil. birliğe ka-
ûlmasıru teşvik etmek bilincini ta-
şıyoruz.
Büyük ya da küçuk tüm ajans-
lan aramızda kncaklamak, bann-
• Artık öyle bir çağda yasıyo-
ruz ki insanlann demokrasiden
başka çıkar yollan yoktur; de-
mokrasiyi ve mekanizmasun içle-
rine sindirmek zonındadırlar.
• Meslek buiiklerinde yönetimi
beğenmemek, birliği bozma çaba-
lerle beürlenen bir başka seçici ku-
rula itiraz edemez, seçici kurul
üyelerinin "şerefine" dil uzata-
maz!
• Yansmalar, o meslegin keyif
ahnan "spor oyunlan"dır. "Ya ge-
reken sayıda ödül
kazanamazsam" korkusn, bu
spordan çekilmek için centilmencc
bir gerekçe degildir.
• Kimse, kendi mesleğine ve
meslektaşlanna dil uzatıldığı için
açılan bu kavganm korkulu bir
noktasında, meslegin onurunu
temsil eden yönetim kurulundan,
gülümseyerek ayrüamaz.
Ve hiç kimse, kendi meslek bir-
liğine "yeni genel kunıla kadar
süre" veremez. Birlik ve onun yet-
kili organlan, kişilerin üstündedir.
Kişiler kendilerinde daha üst bir
konum vahmedemezler. Eğer bu
vehim ıçine girerlerse, yetkili ku-
rullar o kişilere, kendilerini topar-
lamalan için makul bir süre tanır-
lar.
Reklamcılar Derneği'nin bu yıl
ikincisini düzenlediği Türkiye
Reklam ödüllerı Yarışması'na bu
yıl 148 TV filmi, 21 TV kam-
panyası, 150 basın ilanı ve 33 ba-
sın kampanyası katılıyor.
öldürülmesiıv
• ANAMUR (Cnmhuriyet)
— lçel'in Anamur
ilçesindeki lise ve
ortaokullarda okuyan
öğrencilerin bir süre önce
oluşturduğu Çevre
Komitesi, "her sapana bir
kitap" sloganıyla kampanya
başlattı. Çevre Komitesi
üyeleri Hüseyin Aydın, Veli
Tolu, Raziye Kazancı,
Hasan Solak, Devim
Karabulut ve Nihan
Baykan, ilk ve orta dereceli
okullan ziyaret ederek
çocuklara "Kuşlan
öldurmeyin, sapanlannızı
bize tesüm edin.
Karşüığında da kitap alın"
diye propaganda yapıyorlar.
Çevre Komitesi'nde yer alan
ögrenciler, Kaymakam
Ardahan Totuk'u da ziyaret
ederek, kampanya için
gerekli kitapların
sağlanması konusunda
destek istediler.
Edirnekâri M)
milyon
• Költnr Servisi — Kısa
bir süre önce kunılan
Maçka Mezat Antikacılık
Şirketi ilk müzayedesini
bugün Etap Marmara
Oteli'nde gerçekleştirecek.
Saat 14.30'da başlayacak
olan ve yaklaşık 250
parçamn satışa sunulacağı
müzayedede 14 parçadan
oluşan Edirne işi mobilya
grubun arttırması yaklaşık
300 milyon liradan
başlayacak. Müzayedenin
en önemli parçalanndan
biri de 17. yüzyüın Osmanh
toplumuna ışık tutan lngiliz
elçisi Paul Bycaut'nun 1168
baskısı "Osmanh
Iparatorluğu'nun Mevcut
Durumu" adlı kitabı.
"Rumuz-ül Hikem" (Felsefe
Kavramlan) adıyla
Abdurrahman Sami Paşa
tarafından Abdülaziz'in
oğlu Şehzade Yusuf
Izzettin'e sunulan ve 9
baskı nüshası olan kitap ise
15 milyon lira ile satışa
çıkanlacak. Müzayedede 80
milyonluk Aznavur desenli
leğen, ibrik, Şefık Bursalı,
Şevket Dağ, Hamit Görele,
Feyhaman Duran, De
Mango'ya ait tablolar,
Kazasker Mustafa tzzet,
Şefık Efendi, Hulusi
Efendi, Hamid Aytaç'a ait
hat levhalar da bulunuyor.
YÖK yeniden
dtizenlenmeli
• Egitim Senisi — "YÖK
Sisteminin
Değerlendirihnesi ve
Yüksek öğretimde
Arayışlar" panelinde,
panelistler yükseköğretimin
yeniden düzenlenmesi ve
üniversitelerin yeniden
özerkliğe kavuşturulması
konusunda birleştiler. Dün
düzenlenen panelde
konuşan SHP Milletvekili
Türkân Akyol, 12 Eylül
askeri müdahalesine kadar
üniversitelerin beyin gücü
yetiştirdiğini, ancak
YÖK'le birlikte bu beyin
gücünün niteliklerini
kaybettiğini öne sürdü.
Akyol, geleceğin
üniversitelerine ilişkin
olarak da "Seçimden
rahatsız olanlar olabilir,
ancak üniversiteler kendi
seçtikleri organlar
tarafından vönetilmelidir.
Demokratik olan budur"
dedi.
'YÖğretimde
tekel kalksın'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bdrosu) — Aydınlar Ocağı
Ankara şubesinin
düzenlediği "Yapılan,
Görevleri ve Gelecekleri
Bakımından
Üniversitelerimiz" konulu
açıkoturumda, üniversiteler
üzerindeki devlet tekelinin
kaldırılması istendi. Milh
bir üniversite modeli
oluşturulması görüşünde
birleşen konuşmacılar,
devletin bu alandaki
tekelinin kaldınlarak, özel
üniversitelere ve vakıf
üniversiteleri açümasına
olanak tanınmasını
istediler.
Ekonomik
büet
• ANKARA (AA) —
TCDD, bazı trenlerde
doluluk oranmı arttırmak
için yüzde 30 düşük fiyatla
yolcu taşıyacak. Ankara-
Istanbul arasında sefer
yapan Boğaziçi Ekspresi ve
gündüz sefer yapan Mavi
trenlerde salı, çarşamba ve
cumartesi günleri seyahat
edecek yolculardan resmi
bilet fıyatlanndan yüzde 3<1
düşük ücret alınacak.
Uygulamamn dünden
itibaren başladığı ve 31
mayıs tarihine kadar devam
edeceği bildirildi.