30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyet Malbaacılık vc Gazetectlık Turk Anonım Şırketı adına Vadir \adi # Genel Yayın Muduru Hasan Cemal, Mucssesc Muduru Emine Lşıklıgil. Yazı Işlerı Muduru Oka) Gooensin. 0 Habtr Merkezı Muduru ^alçın Bıyer, Sayfa Duzem Yönetmeru. Ali Aar, A Temstlcıier ANKARA. UUIKI Tan. tZMlR HİVmcl Çetialuym, ADANA Çettn I; Polılıkü. Cetal Bt^ugıf, D>S Habcrlcr Erçun Balo, Ekonomı Cagu Tarlnn, I; Sendıka Şoknıı Kctrao. Kuitur Cdal Usttr. E&lıın O M S * Ş*>bM. Haber \ra5ttm1a Umet BeffcM, Yun Haberld Necdet Dogu. Spor Darusmanı \bdulkadir Ynrrtmın. Dıa tazılar fam Çlhjkuı, \raştınna Şahuı AJf>a>, Duzelune \MuUah Yun. # Kocmbnaıor Akmet korafean. # Malı IŞICT Eıt» Ejfcut, • Muhasebe Mnıt Vmcr • Butçe-PLanlama Sevp ()snunbejro0« # Rcklam \vşe Torun. 0 E» Yav-..i Wyoi • Idarr H«scyın Gnıtr, # Ulelme Omhr Çdik, • Bılgı-Işlerr Nal laal. # Persone. Srrçı Bostanooftiıj 8aw»ı tr Kmn Cumhunvc Vtabaaolık « GaOTolık TA.J TUrk O c * Cad. 39/41 * f i H3*> Is PK 246-lsanbul Td. Î12 05 (K (20 tıal), Taoı. 22246 Fa*. (1) 526 «0 72 # Snroto- Ankm Zı>* GûkaJp Bt. lnkıbp & No <9>4. te 133 II 41-47. TCICL 42344 Fac (4) 133 05 65 • lömr R Zıya Blv 1352 Si'3. Td: 13 12 30, « a . 52359 FM. (51) 19 53 60 Inonu Cad 119 i So 1 Kat 1. Td 19 r 52 (4 tat), Tdor. 62155. Fu. C7» 19 37 52 TAKVİM: 18 ŞUBAT 1990 tmsak: 5.23 Güneş: 6.48 Öğle: 12.23 îkindi: 15.18 Akşam: 17.48 Yatsı: 19.07 Modacılar lıazır... \az gelebilir PİERRE BALMAİ.N'in lacivert üzerine beyaz puanlı bir tayyörfi. Gipnr dantellerlc snslıi. Balmain sigara pantolonlarla giriyor yaza. Ungaro çingene eteklerine gönül vermış, Givenchy'nin gönlü çiçeklerden yapılmış yakalarda. Ferre 90 yazma Dior da alabildiğine şık; alabildiğine "puanlı" giriyor. Threrry Mugler okyanusların dalgalannı dünyamn dört bir yanma ulaştırma çabasında bu yaz. Lagerfeld kendi koleksiyonunda şık takımlarını, örneğin bir tayyörünün, bir bob-mantosunun eteğini kocaman devbir çengelli iğne ile tutturuyor. Bir başkası yapsa "ne pasaklılık" olur elbette. Lagerfeld yapınca "Ne orjinal, ne şık!" NECLÂ SEYHUN Pıtrak gibi tomurcuk dolu. Ha açtı, ha açacak. Keyifle seyrediyorum penceremden bahar ağacını. Birkaç yıl önce bir bahçenin içinde kendi gibi bir sürü ağaçtan biriydi bu. Küçük, sevimli bir evi seyrediyordu bu ağaçlar. Sonra, küçük evi yıktılar, kestiler ağaçlan. Kocaman, çirkin bir beton yığını yükseldi o bahçenin yerinde. Katliamdan paçayı kurtaran birkaç ağaçla beraber, kaldırımda, caddeye doğru o pembe bahar ağacı koruyor doğanın onurunu, şiirini bu kuru beton dünyarun ortasında. Keyifle seyrediyorum onu. Pespembe donanacağı günü bekliyorum sabırsızhkla. Sevintime acı kanşmıyor. "Yazık, aldandı!..." demiyorum artık. "Önde mart var, donar" demiyorum. Martın marthğmı yapacağı kesin değil ki... Yalnız martm mı?.. Nisanın, mayısın, haziran ve temmuzun gerçek bir nisan, gerçek bir haziran ya da temmuz gibi geçeceğinden kim emin ki?.. Kimi "ağustosun yansı yaz, yansı kış" diye projeler yapar, işini, tatilini ona göre ayarlar?.. Bakarsınız ağustosun bütünü yaz, bakarsınız bütünü kış. Zaman değişti. Dört mevsim modada kaldı artık. Sadakatla ardı ardına, bir o gelip gidiyor. îlkbahar, yaz, sonbahar, kış. Modaalar önce ekimde, hazır giyimde gösterdiler yazı. Sonra Haute Conture'le, ocak sonunda. Artık tamam... Gelsin yaz... Eğer gelirse... Angelo Tarlaggi bir zamanlann şu perdeleri, yastıkları, çarşaflan, peçeteleri bezeyen "beyaz iş"ini baş taa ediyor. Bembeyaz, kolsuz keten elbiselerine böyle beyaz işle bezeli, etek boyunca inen kocaman eşarplar ekliyor ya da kenarlan işli mendil-ceketler, mendil-pardösüler giydiriyor ketenden bembeyaz pantolon takımlar üstüne. Güzel bir yaz gününde ne denli iç açıcı ne denli taze ne denli genç... Lagerfeld kendi koleksiyonunda şık takımlarını, örneğin bir tayyöriinün, bir rob-mantosunun eteğini kocaman dev bir çengelli iğne ile tutturuyor. Bir başkası yapsa "Ne pasaklılık!.." olur elbette. Lagerfeld yapınca, "Ne orijinal, ne şık!.." Bu Karl Lagerfeld'in kendi koleksiyonundan. Modacının bir de Chanel için hazırladığı koleksiyonu var. Orda da alabildiğine Chanel, ceketlerin altına vualden bir etekler giydiriyor ki... Daha doğnısu giydirmiyor. Ceketin altmdan boyu bir karış ha var ha yok. Üstüne üstelik bir de parça parça kesilmemiş mi?... Bir rüzgar eserse ne olacak?.. Giyen duşünsün. Ferre 90 yazına Dior'da alabildiğine şık, alabildiğine "puan"h giriyor. Puanlı elbiseler, puanlı ceketler, mantolar, puanlı organza eşarplar. Ve doğa ile yanşa girercesine demet demet çiçekler ortancalar, menekşeler, mügeler yakalarda, bellerde, omuzlarda, kıyafeti süsleyen fiyonkların üstünde... Thierry Mugler okyanuslann dalgalarmı dünyamn dört bir yaruna ulaştırma çabasında bu yaz. Yakalar, manşetler, etek kenarlan dalga biçimi kesilmiş. Nasıl mı?.. Sırrını Thierry biliyor yalnız. Balmain sigara pantolonlarla giriyor yaza. Ungaro çingene eteklerine gönül vermiş, Givenchy'nin gönlü çiçeklerden yapılmış yakalarda. Benim gözüm aşağıdaki o küçük bahar ağacının üstünde. Onun tomurcuklannda. Daha önce mart var. "Yazık, aldamnış!.." demiyorum ama. Belki de aldanmamış. Kimin aldandığı, kimin aldanmadığı belli mi?.. JEA.N LOUIS SCHERRER'in pembe yün krepten bir tavyörii. Modelin ozelliği dilim dilim yaka vc etefinde. Sevgililer günü kutlamalan 'Daima senin bal teknenini14 şubatta kutlanılan 'sevgililer günü' dolayısıyla The Independent gazetesinde çok ilginç ilanlar yayımlandı. Işte birkaç Örnek: Sevgilim, romantizm ölmedi. Bu ilanın parasını senin kredi kartına yazdınyorum. Daha fazlaçarpışmayalım. Çaprazlama lambada yapalım. Senin sayende iki kez by-pass ameliyatı oldum. Haber AraşOrma Servisi — Bir Sevgililer Günü daha geldi geçli. Her yıl 14 şubatta kutlanan Sev- gililer Günü'nde sevgililer birbir- lerine aşk mektuplan yanyorlar, kartlar atıyorlar ya da aşklannı gazete duyurulanyla bildiriyor- lar. tngiltere'de yayımlanan The Independent gazetesi bu yıl Sev- gililer Günü'nde (Valentine Day) sevgisini küçük ilanlarla duyur- mak isteyenlere indirimli tarife uygulayacaginı açıklamıştı. 14 şu- bat tarihli gazetenin iki sayfası ol- duğu gibi Sevgililer Günü kutla- malanyla doluydu. Aşağıda bu kutlama mesajla- nndan yapılmış seçmder: ABce 1, Jamie 4, Sarah 6, Ma- riryn 29 ve ben 38 olduk. Hâlâ beraberiz. Diiz Surat, sen gerçek- ten karşı konulamazsm. arbraB, ısanya nımıkşa jasem tıB NILOC. (Tersten okumayı dene- yin) Kiicttk Ayım, daima senin bal teknenim. Büyük Ayı. Jo, he- pimiz seni çok seviyoruz. Ayı, Tavşan, Hipopotam ve ben. 13 Nunaradan Karen Jayne'e 13 ko- caman öpücük. Sevişmek çok hoş bir şey. Teşekkürler Jamie. AHce olmaz. Amy belki, Max olabilir, Caroline kesınülde. Fran- clrig, aşkımız bütün canavarları yenecek. Julipig. Janie: Evet, bu senin için. Phil. Maggie, falında ne çıkarsa çücsın ben hâlâ seni se- viyonım. Dave. Acıba: Yenici, şaşırtıa, patlayıcı, karşı konula- maz, öpülebilir, sevüebilir, çınl- cıplak bırakılabUir. Ho. Gustav haklıydın, vaktimiz geldi. Eger şimdi yaşıyorsam sonra ölecegim- dendir. Xuya, belki bundan son- ra hep milli marşı dinleriz. Larry. Sevfili H., o büyulü 8 saati unu- tamıyorum. Bir Argonot, bir fe- ministi seviyor. Sonbahar Aynlı- gı: 20 yıldır unutamadım. Betki: Küçük bir geri adım, ileriye doğ- ru büyük bir adım olur. Ne der- sin? Tetaşlanma sevgilim, roman- tizm ölmedi. Bu ilanın parasını senin kredi kartına yazdınyorum. Lizzie. Arap Lawrence, deveni yı- katman lazun. Kimin yapabilece- ğini biliyorum. Sae Rothenrick, neredcsın'.' Hadi tekra, oirlikte olahm. Jon. Mark Horsle): Gü- ney*den gekn en iyi Yorkshire pu- dingı. Tavşan Roger, daima senin olacağım. Küçük kartopu. Benim Koçiik Elmam, buraya gel ve ba- na daha fazla ver. Heatber. Da- ha fazla carpışmayalım, çarpraz- lama lambada yapalım. David. Pembe Balık: Bak, tavşamn şo- kola muz seviyor. Nanero Uno, Numero Cinomille seni seviyor. Elena Çavnşeska, seni tamamen seviyorum. Klaus Kinski. Benim- le network kur ve CPU'mu çalış- tır. Mary'ııin plaj balinası, Tony- nin yüzer denizkızını hâlâ sevi- yor. Manica, Darlington müthiş- tir. Pam, senin vücudunu, koku- nu, yüzünü çok seviyorum; diş- lerini bile. Topo, seni sebepsiz ye- re seviyorum. Madam Butterfiy, Bayan Moth'u sevmeye devam ediyor. Paıdiae, senin sayende iki kez by-pass ameliyatı oldum. Kim para istiyor? Hayatım nakit olarak emrinizde. Antoinette, ev- liliğin anlamı yokmuş. Unuttum bile. Peter. Kim parlamento bina- sıru dizayn etti? S., B«y Müdür. eğer i; sizin hayatınız ve her şe- yinizse size katılabilir miyim? Ba- yan Yardımcı. 40. Berlin Film Şenliği'nde tozlu raflardakifılmler gün ışığına çıkıyor Berlin, 6 yasak filmler'e kucak açü Bu filmlerin "rejim düşmanı", zararlı ve yıkıcı olduklanna gerçekten inanmış olan yöneticilerin, hem de böylesine baskıcı bir sistemde bu filmleri yakıp yok etmemiş olması, arşivlerde koruması çok şaşırtıcı. ATİLLÂ DORSAY BERLİN — Bazıları 25-30 yıl önce yasaklanmış, yo- netmenlerirün bile artık zor anımsadıgı, tozlu Taflarda kal- mış fılmler!.. Sosyalist ülkelerin, özellıkle de Doğu Al- manya rejiminın çeşitli nedenlerden "sareru" buldukla- n, kimi zaman hiç göstermedikleri, kimi zaman gösteri- me çıktıktan sonra el koyup yasakladıklan yapıtlar. Bun- lar, sosyalist dunyadaki depremden sonra, birer birer, da- ha doğrusu toplu halde gün ışığına çıkıyor. Berlin 1990, bu "vasak fi]mler"e kucağını açmış. özel- likle 1%5-66'daki sertleşme döneminde yasaklanmış 9 film, Forum'da, değişik ülkelerden gelen birkaçı da res- mi bölümde yer alıyorlar. Bunlardan bazılannı ızliyor, sanatçının hangi ülkede, hangi rejim altında yaşarsa ya- şasın, anlatma özgürlüğünü koruma çabasımn bu saygın örneklerini, üstelik çoğunun içerdiğı eskimemiş sinema- sal değerler açısından da, bu yıhn önemli bir olayı sayı- yoruz. Ama asıl şaşkmlığımız, bu filmlerin "rejim dttşmanı", zararlı ve "yüaa" olduklanna gerçekten inanmış olan yö- neticilerin, hem de böylesine baskıcı bir sistemde, yine de bu filmleri yakıp yok etmemiş olması, arşivlerde ko- rumuş olması. Işte, kapitalist veya komunist, "Batı uygarlığı" dedikleri şey, biraz da bu olsa gerek!.. Ve bizim niye bir turlü bu uygarlık içinde yer alamadı- ğımızı, niye AT kapılannda bekleyip durduğumuzu, ni- ye hep treni kaçırdığımızı anlamak için örneğin "Yorgun Savaşçı"ya, örneğin Yılmaz Giiney filmlerine neler yap- tığımızı, örneğin şu anda -nihayet- Türk halkmın karşı- sına çıkabilen "Lmuf'u, dış ülkelerden, tıpkı bir yabancı FELAKET KIZ — Verhoeven'ın epik özellikler taşıyan ilginç bir filmi. film gibi "ithal etmek" zorunda kaldığımızı -utanarak- duşunmek yeterli değil mi? Birden hareketlenen şenlikte, ozellikle ülkelerinin so- mut, yaşanan gerçeklerine değinen yurekli filmler de, si- nemanın işlevi konusundaki bu tur duşüncelerimize des- tek oluyor. Batı Almanya adına yarışan, geçen yıl sine- malanmızda izlediğimiz "Beyaz GüP'un yaratıcısı Mic- bael Verhoeven'in son filmi "Felaket Kız - Das Schreck- liche Madchen", bir Bavyera kasabasında genç bir öğ- renci kızın, Hitler döneminde kasabada olup bitenler üze- rinde bir arşiv araştırması yapmak isteyince, başına gelenlen anlatıyor. Çevresinde sevilen, sayılan Sonja, bir- den herkesın tavır değiştirdiğini, yapmak istediği araştır- mayı engellediğini seziyor. Vazgeçıyor, okulunu bitiriyor, evlenip çoluk çocuğa karışıyor. Ama o dürtü hep içindedir ve bu kez, her şeyi göze ahp, araştırmasına yeniden girişiyor. Karşısında, kiliseden ba- sına, resmi görevlilerden o gunleri yaşamış yaşhlara, her- kesi birden bulma pahasına... Bavyera mizahı Verhoeven'in epik özellikler taşıyan ve tipik bir "Bav- yera mizabı" ile beslenmiş çok ilginç filmi, günümüzde kendisini demokratik sayan birçok ülkedeki gizli baskı mekanizmalannı eleştirirken, özellikle Ahnan toplumu- nun Nazi dönemine eğilme konusunda ne denli isteksiz olduğunu da ortaya koyuyor. Bu filmi yapanlar kadar, Berlin'de Almanya adına yanşmasını sağlayanlan da kut- lamak gerekiyor. "Felaket Kız", şenlikte Almanya'ya bir ödul getırebilecek, yürekli, ilginç, önemli bir film... lşte alçakgönüllü görünümu altında, çok hoş bir film daha... Kanada yapımı "Kâgıt Üzerinde Evlilik - Les No- ces de Papier", Michel Brault'un filmi, 40 yaşının eşi- ğinde, yalnız, oldukça mutsuz bir Kanadalı kadının, po- litik göçmenlerle ilgılı bir örgütte çalışan kızkardeşinin ısranyla, başı hem ulkesinin, hem de Kanada'mn poli- siyle dertte bir Şilili siyasal göçmene yardım için, onunla "kâğıt üzerinde" bir evlilik yapmasınm öyküsu... Bu "formalite evliliği", iki yalnız insanın bir çatı al- tındaki zoraki beraberliklerinin çok yavaş biçirade bir kar- şılıklı ilgıye, birbirlerini anlama çabasına, giderek bir aş- ka dönüşmesiyle sonuçlanacaktır. Film, hemen tüm Batı ulkelerindeki göçmenler sorununa olduğu kadar, çağdaş Batı toplumlarındaki insan yalnızlığına da yeni bir ışık getiren, siyasal niteliğini duygusallıkla da besleyen, ilginç, sorumlu bir sinema orneği. özellikle başroldeki Genevi- eve Bujold'un çok etkileyici oyununun Berlin'den bir ödulle donmesi ise, hiç sürpriz olmayacak... îstifa eden şirketlere suçlama Reklam dtinyasında kavga büyüyorEkonomi Servisi — En yüksek ciroya sahip iki reklam şirketinin çeşitli suçlamalar yönelterek Rek- lamcüar Demeği üyeliğinden istifa etmeleriyle başlayan kavga gide- rek büyüyor. Reklamcılar Derne- ği Yönetün Kurulu dün yazüı bir açıklama yaparak istifa eden üye- lere karşı suçlamalar yöneltti. İki büyük reklam ajansı Güzel Sanatlar / Saatchi and Saatchi ile Cenajans - Gre>'in geçen hafta bi- rer basın toplantısı duzenleyerek dernek üyeliklerinden ayrılmala- n ve Kristal Elma \anşmasına ka- tılmayacaklan duyurulanna kar- şı verilen yanıtta daha sonra şöy- le denildi: "Işin ilginç yanı, bir meslek der- negine üye olma >a da uyelikten aynlma gibi insanın sadece ken- disini ilgilendiren kişisel kararla- nn, butun bir kamuoyunun ilgi- sini çekecek önerade 'olay'larmış gibi sunulmasıdır. Buyıik ya da küçük ciro yapmanın iki syn önemde ele alınraası. demokratik toplumlarda usulden degildir. In- sanlann ve kunıluşlann şişman ya da zayıf olmalan, ganbmüz Tiirk- iyesfnde ola>1ann ve sozlerin öne- mini degiştirmez inancındayız. Arkadaşlanmızın bu çıkışlannı yapış nedenleriyle ilgili yorumla- dınnak, onlann katkısım almak istegindeyiz." Açıklamada daha sonra "sade- ce başlatümak istenen tartışma konusunda değil tüm yaşam için gecerli bazı genel doğrular" oldu- ğu belirtilen saptamalar şu şekil- de sıralandı: lan içine girmeye gerekçe olamaz. • Kimse, hiçbir toplantısına ka- ülmadığı, yerini bik bilmediği bir dernegin yonetimini eleştirme hakkını kendisinde bulamaz. • Bir yıl önceki yansmasımn se- çici kurulunda görev alan bir ajans, bir yıl sonra, aynı yontem- tki büyük reklam şirketinin geçen hafta dernek üyeliğinden istifa etmeleriyle başlayan tartışma sürüyor. Reklamcılar Demeği Yönetim Kurulu, yazılı bir açıklama yaparak istifa eden reklam şirketlerine karşı suçlamalar yöneltti. İstifalar nedeniyle yapılan açıklamada, "Reklamcılar Derneği olarak, insanların birlikten çekilmesini değil, birliğe katılmasmı teşvik etmek bilincini taşryoruz" denildi. ra girmek istemiyonız. Reklamcı- lar Derneği olarak insanlann bir- likten çekilmesini degil. birliğe ka- ûlmasıru teşvik etmek bilincini ta- şıyoruz. Büyük ya da küçuk tüm ajans- lan aramızda kncaklamak, bann- • Artık öyle bir çağda yasıyo- ruz ki insanlann demokrasiden başka çıkar yollan yoktur; de- mokrasiyi ve mekanizmasun içle- rine sindirmek zonındadırlar. • Meslek buiiklerinde yönetimi beğenmemek, birliği bozma çaba- lerle beürlenen bir başka seçici ku- rula itiraz edemez, seçici kurul üyelerinin "şerefine" dil uzata- maz! • Yansmalar, o meslegin keyif ahnan "spor oyunlan"dır. "Ya ge- reken sayıda ödül kazanamazsam" korkusn, bu spordan çekilmek için centilmencc bir gerekçe degildir. • Kimse, kendi mesleğine ve meslektaşlanna dil uzatıldığı için açılan bu kavganm korkulu bir noktasında, meslegin onurunu temsil eden yönetim kurulundan, gülümseyerek ayrüamaz. Ve hiç kimse, kendi meslek bir- liğine "yeni genel kunıla kadar süre" veremez. Birlik ve onun yet- kili organlan, kişilerin üstündedir. Kişiler kendilerinde daha üst bir konum vahmedemezler. Eğer bu vehim ıçine girerlerse, yetkili ku- rullar o kişilere, kendilerini topar- lamalan için makul bir süre tanır- lar. Reklamcılar Derneği'nin bu yıl ikincisini düzenlediği Türkiye Reklam ödüllerı Yarışması'na bu yıl 148 TV filmi, 21 TV kam- panyası, 150 basın ilanı ve 33 ba- sın kampanyası katılıyor. öldürülmesiıv • ANAMUR (Cnmhuriyet) — lçel'in Anamur ilçesindeki lise ve ortaokullarda okuyan öğrencilerin bir süre önce oluşturduğu Çevre Komitesi, "her sapana bir kitap" sloganıyla kampanya başlattı. Çevre Komitesi üyeleri Hüseyin Aydın, Veli Tolu, Raziye Kazancı, Hasan Solak, Devim Karabulut ve Nihan Baykan, ilk ve orta dereceli okullan ziyaret ederek çocuklara "Kuşlan öldurmeyin, sapanlannızı bize tesüm edin. Karşüığında da kitap alın" diye propaganda yapıyorlar. Çevre Komitesi'nde yer alan ögrenciler, Kaymakam Ardahan Totuk'u da ziyaret ederek, kampanya için gerekli kitapların sağlanması konusunda destek istediler. Edirnekâri M) milyon • Költnr Servisi — Kısa bir süre önce kunılan Maçka Mezat Antikacılık Şirketi ilk müzayedesini bugün Etap Marmara Oteli'nde gerçekleştirecek. Saat 14.30'da başlayacak olan ve yaklaşık 250 parçamn satışa sunulacağı müzayedede 14 parçadan oluşan Edirne işi mobilya grubun arttırması yaklaşık 300 milyon liradan başlayacak. Müzayedenin en önemli parçalanndan biri de 17. yüzyüın Osmanh toplumuna ışık tutan lngiliz elçisi Paul Bycaut'nun 1168 baskısı "Osmanh Iparatorluğu'nun Mevcut Durumu" adlı kitabı. "Rumuz-ül Hikem" (Felsefe Kavramlan) adıyla Abdurrahman Sami Paşa tarafından Abdülaziz'in oğlu Şehzade Yusuf Izzettin'e sunulan ve 9 baskı nüshası olan kitap ise 15 milyon lira ile satışa çıkanlacak. Müzayedede 80 milyonluk Aznavur desenli leğen, ibrik, Şefık Bursalı, Şevket Dağ, Hamit Görele, Feyhaman Duran, De Mango'ya ait tablolar, Kazasker Mustafa tzzet, Şefık Efendi, Hulusi Efendi, Hamid Aytaç'a ait hat levhalar da bulunuyor. YÖK yeniden dtizenlenmeli • Egitim Senisi — "YÖK Sisteminin Değerlendirihnesi ve Yüksek öğretimde Arayışlar" panelinde, panelistler yükseköğretimin yeniden düzenlenmesi ve üniversitelerin yeniden özerkliğe kavuşturulması konusunda birleştiler. Dün düzenlenen panelde konuşan SHP Milletvekili Türkân Akyol, 12 Eylül askeri müdahalesine kadar üniversitelerin beyin gücü yetiştirdiğini, ancak YÖK'le birlikte bu beyin gücünün niteliklerini kaybettiğini öne sürdü. Akyol, geleceğin üniversitelerine ilişkin olarak da "Seçimden rahatsız olanlar olabilir, ancak üniversiteler kendi seçtikleri organlar tarafından vönetilmelidir. Demokratik olan budur" dedi. 'YÖğretimde tekel kalksın' • ANKARA (Cumhuriyet Bdrosu) — Aydınlar Ocağı Ankara şubesinin düzenlediği "Yapılan, Görevleri ve Gelecekleri Bakımından Üniversitelerimiz" konulu açıkoturumda, üniversiteler üzerindeki devlet tekelinin kaldırılması istendi. Milh bir üniversite modeli oluşturulması görüşünde birleşen konuşmacılar, devletin bu alandaki tekelinin kaldınlarak, özel üniversitelere ve vakıf üniversiteleri açümasına olanak tanınmasını istediler. Ekonomik büet • ANKARA (AA) — TCDD, bazı trenlerde doluluk oranmı arttırmak için yüzde 30 düşük fiyatla yolcu taşıyacak. Ankara- Istanbul arasında sefer yapan Boğaziçi Ekspresi ve gündüz sefer yapan Mavi trenlerde salı, çarşamba ve cumartesi günleri seyahat edecek yolculardan resmi bilet fıyatlanndan yüzde 3<1 düşük ücret alınacak. Uygulamamn dünden itibaren başladığı ve 31 mayıs tarihine kadar devam edeceği bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle