23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
.CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 18 ŞUBAT1990 ProfDr. MühendisErgin Arıoğlu: Grizu,kader değil bedeldirGrizu patladığında, yaşanan felaketle birlikte kamuoyunun ilgisi madende üretim yapan işçiye yönelir. Toplumsal bir duygusallık yaşanır. Ölen maden işçilerine ve kötü kadere ağıt yakılır. Önlemler alınması istenir. Yardımlar yapılır. Sonra zaman içinde her şey unutulur. Madende değişen bir şey olmaz. Grizu, zaman zaman başa gelen bir bela, ne kadar önlem alınırsa alınsın ara sıra önüne geçilemeyen bir 'acı kaza' olarak anlaşılmaya devam eder. İş-Sendika Servisi şefimiz Şükran Ketenci, İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mühendis Ergin Arıoğlu ile Yeniçeltek faciası, nedenleri, alınması gereken dersler ve önlemler üzerine konuştu. SÖYLEŞİ ŞÜKRAN KETENCİ 1 Sayın Arıoğlu iş kazalanna karşı önlem ahnmasında uzman bir kişi olarak, öncelikle işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda Türkiye'nin ge- nel durumunun değerlendirilmesinden söze gire- bilir miyiz? 1981-86 döneminde meydana gelen iş kaza- larının bir istatiksel değerlendirilmesi yapıldığmda şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır: Ülkemizde her gün ortalama 415 iş kazası mey- dana gelmiştir. Yaklaşık her 100 iş kazasından biri ölümle sonuçlanmıştır. Kazalann dağılımında °/t 18 ile inşaat sektörü, "lo 11 ile metdl ve % 9.8 ile komur madenciliği ilk üç sırayı almışlardır. tş ka- zaları sonunda sürekli sakat kalanlann, daimi iş görmez durumdakilerin de sayısı çok yüksektir. Her gün 6 işçimiz sakat kalırken, bin iş kazası ba- şına sürekli sakat kalan işçi sayısı 15'tir. Taşkömürü madenciliği özel olarak incelendi- ğinde, Avrupa Topluluğu ülkelerinde 1960-64 dö- neminde üretilen 10 bin ton kömüre karşılık yıl- da ölen işçi sayısı 2.5 iken, 15 yıl içinde aynı ka- rakteristik sayı 0.8'e kadar düşmüştur. Zonguldak havzasında ise herhangi bir azalma gözlemlenme- miş, 10 bin ton yıl üretimde olen işçi sayımız 1960-77 yılları için 9 civarında olmuştur. Ocak- larımızda iş güvenliğinin, bu verilerle Avnıpa Top- luluğu ülkelerine kıyasla 10 kat daha geri düzey- de olduğunu söyleyebiliriz. Son 6 yıllık dönem içinde de gerek iş kazası, gerekse ölüm ve daimi işgörmezlik sonuçlannda önemli sayılabilecek bir azalma kaydedilmemiştir. Acıdır ki yukarıda verdiğim bütün göstergeler ülkemizde iş güvenliği ve sağlığı konusunda cid- di, tutarlı, işçinin yaşama hakkını önemseyen ve bu kavrama saygı duyan bir politikanın olmadı- ğını çok açık ve net şekilde ortaya koymaktadır. WKK^M Sayın Arıoğ/u, genel olumsuz tablodan ö'zele geçsek ve Yeniçeltek faciası ile karşı karşı- ya kalmamızın bir açıklamasını, değerlendirme- sini yapmaya çalışsak. Elimizde olayı bütünü ile açıklayacak tek- Ttik bilgiler henüz yok. Ancak, basın yolu ile ka- muoyuna aktanlan bilgiler ve diğer benzer olay- lar dikkatli bir şekilde değerlendirildiğinde, ka- zanın oluş mekanizması hakkında bir şeyler söy- lemek mümkun. 1955 yılında açılan Yeniçeltek Işletmesi'nde da- ha önce de 1958'deki ilk büyiik patlamada 9 işçi- miz, 1965 patlamasında ise 69 işçimiz hayatlan- nı yitirmişlerdir. Facialann boyutları acı ve dü- şiındürücüdür. Ocağın doğal damar kalınlığı değişken (2.5-3 cm.), kırıklı-faylı yapı ve teknik işletme paramet- releri iş emniyetini çok büyük olçüde riske soka- bilecek özellikler içermektedir. (Kendi kendine da- marın yanması, metan gazı içeriği ile önce kömür tozlarının patlaması gibi). Bu ozelliğe sahip komur daman normal ocak havası ile temas ederek "okside" olur. Bu oksi- dasyon sırasında ısı ve karbonmonoksit açığa çı- kar. Eğer bu ısı, yeterli olmayan havalandırma. ya da uretimin çok yavaş olması gibi nedenlerle kömürün sıcaklığını yükseltirse, kömür tutusarak açık alevle yanmaya başlar. Maden mühendisli- ğinde "kendi kendine yanma" olarak bilinen bu olayın boyutunu denetleyen doğal faktörler da- mar kalınlığı, eğimi, kömürleşme derecesi vs. ya- nı sıra, işletmede uygulanan yöntemin türü, geo- metrik boyutları, uretimin günlük ilerleme hızı, goçukte bırakılan komur miktarı, havalandırma sisteminin özelliği, karakteristik değerleri gibi fak- törler de önemli rol oynarlar. Örneğin 1984-85 în- giltere'de uzun süren maden grevi nedeniyle ocak- larda önemli yangınlar olmuştur. Hatta atmosfer- deki ani basınç düşmelerinin hemen sonrasında komur ocaklannda patlamaların gözlendiği rapor edilmektedir. 1972 yılında 426 kişinin yaşamını yi- tirdiği Wankie Güne>r Afrika'daki faciada bu sap- tama yapılmıştır. Etkili bir basınç düşmesinin, es- ki üretim alanlarında biriken metan gazını yeni üretim alanlanna doğru sirküle ettiği, böylece pat- lama için elverişli ortamın doğduğu bilinmekte- dir. Kısaca bütün bu faktörleri kontrol altında tut- mak, doğru bir deyişle işyerinde çalışma emniye- tini maksimum olçüde temin etmek, ancak tek- nik bilgi, ileri teknolojik uygulama ve yönetimin en üst yetkilisinden alttaki vasıfsız işçiye kadar yaygınlaştırılacak iş güvenliği politikası sayesın- de gerçekleştirilebilir. Gazetelerden yine dikkatle izlendiği üzere, pat- lama olmadan birkaç gün önce bazı işçilerde ze- hirlenme belinileri gözlendiği anlaşılmaktadır. Bu büyuk olçüde kömür oksidasyonu olayınm ürü- nü olan karbonmonoksitten kaynaklanır. Oksi- dasyon olayı çok ciddi bir ölçü programı ile ya- kından izlenebilir. Bunun için karbonmonoksit ile ortamda tüketilen oksijen miktarı ölçulur. "CO/O^" oranı olarak tanımlanan "Graham Endeksı"" ile oksidasyonun gelişimi zaman için- de izlenir. Yangın olayının büyüklüğü ve buna go- re de izlenebilecek muhendislik kararları oluştu- rulur. Bir rakam vermek gerekirse, anılan oran 0.7-1 ise oksidasyon tehlikeli boyuttadır. TTK'nın uyguladığı yönergenin ilgiü hükmüne göre, kar- bonmonoksit konsantrasyonu 50 ppm'e ulaşma- dan pano, yangın barajları ile kapatıhr. Metan da kömürleşme olayının doğal bir ürü- nü olup, renksiz, kokusuz, havadan hafif bir gaz- dır. Ocak içinde çok hızlı bir biçimde yayılır. İn- gitere'deki işletmelerde bu gazın % 36-64 oranında bir bölümü havalandırma sistemi içinde toplana- rak madenden dışarıya çekilmekte. Hem değerli bir ürun toplanmakta, hem de maden içinde teh- like oluşturması engellenmektedir. Metan yanıcı ve patlayıcı ozelliğe sahiptir. Hava içindeki me- tan ve oksijen yüzdeleri ile bağlamılı olarak pat- lama olur. Grizunun patlama zonları bellidir. (Co- ward uçgeni) ^oS-14 metan içeriği patlama olayı için kritik değerlerdir. Patlama için gerekli sıcaklık ise 650-750 °C olarak verilebilir. Uygulanmakta olan emniyet yönergesine göre metan yuzdesi Va 2'yi aşamaz. Aştığında üretim yerinde çalışma ya- saklanmıştır. Grizu patlaması bir nedenden kaynaklanabile- ceği gibi, birkaç nedenin toplamı şeklinde de ola- bilir. Ocak yangınlan tavanın goçertümesi sırasında oluşan kıvılcım, galeri ilerlemesinde kullamlan patlayıcı madde ve kapsülun yeterli sıkılama ya- pılmaması nedeniyle delikten dışarıya çıkması, elektrik donanımında alev sızması gibi kaynak- lar grizuyu patlatan bellibaşlı nedenlerdir. Tane büyüklüğü 0.3 mm'nin altında olan kö- mür tozu bir grizu patlaması sonunda ayrıca pat- layarak olayın boyutunu çok olumsuz biçimde art- tırabilir. Yeniçeltek faciası için de bütün bu olumsuz fak- törlerden soz edilebilir. ^^K^^Sayın Arıoğlu maden ocaklarımızın do- ğal yapısı, grizu faciasına yol açabileçek bütün olumsuzluklara açık gibi gözuküyor. Buradan do- ğal olarak bizdeki madenlerde daha fazla kaza olacaktır sonucuna mı varacağız? Yoksaetkin ön- lemler alınabilir mi? Elbette bilinen her olayın önlemi vardır. Yan- gın olayında ana prensip yangın malzemesinin ok- sijen ile temasını kesmektir. En klasik yöntem ha- PAZAR KONUĞU Bu iki strateji de işyerindeki yangının buyuk- lüğü, cinsi, gene) havalandırma karakteristiği, ocaktaki diğer faktörler göz önune alınarak seçi- lebilirdi. •^^•10/a^ı/ar olduktan sonra, yanı Jacıaûan sonra yapılabileceklerden soz edelim. Ocağın 6 ay kapalı kalabileceği söylendi. Aileler hiç değilse ölülerini bir an önce almak ıstiyorlar. Bir şey ya- pılabilir mı? Şüphesiz ölen işçi kardeşlerimize ulaşmayı hızlandırmak mümkun. Azot enjeksiyonuna baş- vurulursa, elbette yangının büyüklüğü, içerideki gaz birikimi ile bağlantılı olarak, ancak doğal akı- şına bırakılmasından çok daha kısa sürede, ocak açılabilir. Yangın ne kadar önce söndurülebilirse ocağın ekonomik önemi ve potansiyeli de o öl- çüde korunacak. • • • I / / f l a r ve/-ı gelmişken, kesin sonuç vere- ceğini öne sürdüğünüz teknolojinin maliyetinden, uygulanabilirliğinden, yatırım süresınden söz ede- bilir miyiz? E R G İ N A R I O Ğ L U1947 doğumlu Arıoğlu, 1969 yılından beri ÎTÜ Maden Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını surdurmektedir. Prof. Arıoğlu'nun tngilizce, tspanyolca ve Turkçe olmak üzere "Madenlerde Tahkimat Sistemlerinin Boyutlandırılması", "Arazi Kontrolü", "Turkiye Linyit Madenciliği", "fş Kazalan" konulannda on adet kitabı, yüz yirmi beşi aşkın bilimsel ve teknik bitdıri ve makalesi yayımlanmıştır. Halen madencilikle ilgili üç ulusal ve ıki uluslararası mesleki kuruluş üyesıdir. Kullanılma yeri, biçimi, miktanna göre ma- liyet hesabı yapılabilir. Genel olarak, hele azotun üretildiği Türkiye için pahalı olmadığını söyleye- biliriz. Sağladığı ekonomik kazammlar göz önü- ne alındığında yapılan yatınmın boyutunun ver- dıği yararlar karşısında çok onemsiz olduğunu söyleyebiliriz. Ancak hazır yeri gelmişken bizde asla göz ardı edilemeyecek bir konuya parmak basalım: İşçi gü- venliği, kazaya karşı önlem almak uzere yapıla* cak yatırımlar için, maliyet kaygısından, hesabın- dan söz açılamaz. Politik büyüklerimiz sürekli Türkiye'nin çağ atladığından söz ediyorlar. Çağ- daş dünyada, işçinin can güvenliği, kazaya karşı almacak önlemler için maliyet hesabı yapılamaz. Bir yerde üretim yapılacaksa. O üretimde insan çahşacaksa çağdaş teknolojinin bildiği, gerekli gördüğü ne önlem varsa, maliyet kaygısı düşunül- meden, eksiksiz gereği yerine getirilir. tşçinin can güvenliği için alınabilecek önlemlerden kaçınmak | söz konusu olamaz. Sorunuzun devamına dönersek, azot enjeksi- yonu yöntemi bu olayda kullanılmak istenirse, bu birkaç günde gerçekleştirilebilir. Bizim inancımıza gore, Turkiye gibi madenlerinin doğal koşulları yangına çok elverişli ülked^ ayrıca bütun maden-" zümlerle maden sektörü mutlaka kârh bir yatı- rım haline gelir. Yüksek emniyet geldiğinde, iş- letme ust seviyede, rasyonel üretimde işletildiğin- de, üretim ekonomisi de sağlamr. Biz madenlerimizde yıllardır yapılmamış yatı- rımların bedelini ödüyoruz her şeyden önce. Ma- denlerimiz üvey eviat olarak görulmüş, maden- cilik sektörüne gereken yatınmlar yapılmamış. Za- manında yapılmamış yatınmlar nedeni ile uğra- nılan büyük kayıplan bir hesaplasak ortaya kor- kunç bir tablo çıkar. • • • ^ 1 Sayın Arıoğlu ne önlem alınırsa alınsın, madenlerde, hele de bizim madenlerimizde kaza- nın kaçmılmaz olduğu yaygın kanısı var. Geliş- miş ulkelerde, çağdaş teknolojilerde de kaza ol- ması buna kanıt olarak gosteriliyor. Ne dersıniz? İlk kaza için bu görüş doğru kabul edilebi- lir. Bilinmeyen doğal koşullar bir kazayı getirir. Bundan ders alınır. Bilmediğimiz saklı bir ener- ji, duşenemediğimiz bir ihtimal kazayı doğurur. Kaza sonrası, bütün fiziksel şartları ile birlikte olay irdelenir. Kazayı oluşturan faktörler, eksik- likler saptanır. Kazanın sonucundan çok önemli dersler çıkarılır. Ona göre ne önlem alınması ge- rekiyorsa alınır. tlk kaza için kaçınılmazlık olasılığı yüksektir. Bir kez katlanılabılir. Nedenleri i>i araştırılmış, önlemleri alınmış, üretimde çalışanlar buna kar- şı gerekli eğitimden geçirilmişse, bir önceki ka- F Prof. Dr. Mühendis Ergin Arıoğlu. Yeniçeltek'le olen maden işçilerine daha çabuk ulaşabilmenin mümkun olduğunu soylüyor. (Deniz Topaloğlu) vasız bırakarak yangının sondürülmesi, kontrol altma alınmasıdır. En yaygın olarak ülkemizde ba- rajlama yöntemi kullanılır. Bu yöntemde sakın- calar var. Metan patlaması yonünden fev'.alade tehlikeli. Özellikle barajlama çalışması y'apıhrken. Havzada çeşitli zamanlarda yapılan barajlama operasyonlannda metan patlaması nedeni ile elim kazalar olmuştur. 23.10.1972 Üzülmez'de 8 ölüm, 30 yaralanma, 28.10.1975 Karadon'da 13 ölümle sonuçlanan patlamalar barajlama operasyonu sı- rasında olmuştur. Bu örnekler de gösteriyor ki, klasik barajlama yöntemi işyeri güvenliği açısm- dan yeterli değildir. Ikinci dezavantajı panonun tekrar üretime ge- B'iz madenlerimizde yıllardır yapılmamış yatırımların bedelini ödüyoruz her şeyden önce. madenlerimiz üvey evlat olarak görüimüş, madenciiik sektörüne gereken yatırımlar yapılmamış. Zamanında yapılmamış yatınmlar korkunç kayıplara yol açmıştır. çebilmesi veya üretim yerinde '..-va olmuşsa, olü- lere ulaşılması bakımından çok uzun zaman geç- mesini gerekli kılmasıdır. Yangının büyüklüğü ile bağlantılı sure 3 aydan 6 aya uzanır. Üretim eko- nomisi açısından da bakıldığında böyle bir baraj- lama çözum değildir. Butun bu dezavantajları kal- dıran, diğer anlatımla metan patlamasını onleyen ' ve panonun çok kısa bir zaman içinde temızlen- mesi, açılmasını sağlayan yöntem azot enjeksiyo- nudur. Bu yöntemde temel prensip, yangın alanında- ki havada bulunan oksijen konsantrasyonunu azaltmak ve patlayabilirlik özellikteki gaz karışı- mını patlamaz hale dönüştürmektir. I Sayın Arıoğlu bizde uygulanmayan, bil- mediğimiz bir teknolojiden söz ediyorsunuz. Bi- zim de anlayabileceğimiz bir biçimde anlatabilir misiniz? Azot enjeksiyonu Batı Almanya'da 1974-80 yılları arasında 47 farklı uygulamada denenmiş- (ir. Bu olayların 32'si kendi kendine yanma, 6'sı açık yangın, 3'ü gaz yangını ve 6'sı metan patla- ması idi. 40 ayakta çok başarılı sonuç alınmış, ocakta oluşan yangın açık tahkimat sistemine bir zarar vermemiştir. Yeniçeltek faciasında birkaç gün önce görülen zehirlenme olaylan kendi kendine yanma, ocak- ta karbonmonoksit konsantrasyonu olayıntn ilk kritik işaretidir. O sırada azot enjeksiyonu uygu- lansaydı literatürdeki'Batı Almanya, Fransa uy- gulama sonuçlarına gore, ocakta böyle bir facia- ya yol açan koşullar oluşmayacaktı. ^•^••S/zce Yeniçeltek'te ne yapılabilirdi? Karbonmonoksit ölçüm sonuçlarına göre iki muhendislik stratejisi uygulanabilirdi: AJt ve ust taban yollarında baraj yapımı ile pa- no bir müddet üretim dışı bırakılırdj. Aynı zaman- da bol miktarda azot enjeksiyonu yapüırdı. Çok kısa sürede karbonmonoksit seviyesi 50 ppm de- ğerinin çok altına düşurülebilirdi.,1985 yılında Zonguldak Armutçuk'ta azot pilot enjeksiyonun- da 350 ppm olan karbonmonoksit konsantrasyo- nu 20 saat gibi kısa sürede 5 ppm'e düşurülebil- miştir. Memnuniyetle ifade edebiliriz ki TKİ'nin azot enjeksiyonu yöntemini uygulamak üzere ya- tınm fonu ayırdığını öğrenmiş bulunuyoruz. Almanya uygulamasında 46 deney panoların çok kısa bir sürede temizlenip yeniden hizmete açılabildiğini gösteriyor. Alman örneğinde 41 olayda Vo 35'inde bir haftagibi kısa bir süre son- ra pano tekrar üretime açılabilmiştir. 41 olay için. ortalama sure ise 11 haftadır. İkinci uygulanabilecek muhendislik stratejisi ise ilk karbonmonoksit belirlemesinde, göçük içerisi- ne döşenen borular marifeti ile azot enjeksiyonu ile göçukte devam eden gizli yangını söndürmek ola- bilirdi. Ayak içindeki göçuğe devamlı azot veril- diğinden verilme sırasında üretime de aksamadan devam edilebilirdi. Özellikle bu uygulama 5-6 met- re kalınlıkta ve yangına çok yatkın damarlarda yangınla mucadeledeetkin bir şekilde, Fransa'da kullamlmaktadır. lerde sürekli ve yukarıda özetini verdiğimiz bu- tün koşullar için kullanıma hazır sistem ve yatı- nmın gerçekleştirilmesi gereklidir. Tabii kazala- ra karşı alınması gereken bütün bir diğer önlem- , ler ile birlikte. Tümü için aynı gereklilik ve zorun- luluktan soz edebiliriz. • • ^ • S o y / n Arıoğlu işçiler, sendikalar ne za- man madenlerdeki ilkel üretim koşullanndan ya- kınsalar karşılarına bir tehdit çıkarılır. Madenle- rimızin çağdaş üretim teknolojileri için elverişli olmadığı soylenir. Daha da ileri gidilir. Kazalan dünya ölçülerine getirecek biçimde düşurmeye olanak olmadığı soylenir. Zorlanırsa madenlerı- Y,eniçeltek faciasından birkaç gün önce görülen zehirlenme olaylan; kendi kendine yanma, ocakta karbonmonoksit konsantrasyonu olayının ilk kritik işaretidir. O sırada azot enjeksiyonu uygulansaydı, ocakta böyle bir faciaya yol açan koşullar oluşmayacaktı. mizde çağdaş çalışma koşulları istenirse, gerekli yatırımların maliyeti nedeni ile ocaklarm kapan- ması kararı verilebileceğı belirtilır. Siz ocakları- mızı tanıyorsunuz. Bu gorüşlere katılıyor musu- nuz? Kesinlikle hayır. Doğal şartlar ne kadar ağır olursa olsun, biz önce işçinin iş güvenliğini ön planda tutacak, gereken bütün emniyet karar \e yatınmlarını gerçekleştirmek zorundayız. Şartlar ne kadar zor olursa olsun ış emniyeti onceliği be- nimseniyorsa, bu bilinç herkese kazandırılmışsa, gerek işveren, gerekse çalışanlann iş güvenliği ku- rallanna uymalan sağlanabilmişse, kazalar, faci- alar büyuk olçüde aşağı çekilecektir. Optimal çö- izibiliteyi insan bedeli ile ölçemeyiz. İnsana değer vermeyi ne zaman öğreneceğiz? İnsanın yaşama hakkı üzerine maliyet hesabı yapılması affedilemez. Hiçbir maliyet kaygısını öne almadan, güvenlik için alınması gereken önlemleri almak zorundayız. zanın benzeri orada yaşanmaz. ©rneğin 1946'da Galler'de maden artıklan, pasa yığınlarının he- yelanında çok büyük maddi ve manevi kayıplar olmuştu. Sonra kazanın parametreleri bilimsel yöntemlere analiz edildi. Sonuçlar değerlendiril- di. Bundan böyle kömür pasalannın nasıl yığın haline getirileceği teknik bir yönetmeliğe bağlandı. Bugun bütün dünyada bu yöntem kullanılıyor ve artık benzer bir kaza yaşanmıyor. Fakat Yeniçeltek'te 1965 yılında meydana ge- len ve 69 işçinin ölümu ile sonuçlanan patlama- nın teknik raporunu ne üniversite ne maden mü- hendisleri ne de sade vatandaş tarafından bilin- mektedir. Kamuoyuna açık bilime, değerlendir- melere açık bir raporun varlığından ben şahsen haberdar değilim. Bu çok önemli. Kazayı didik didik edecek bir rapor olacak. Bu olduğunda an- cak bir kazanın benzerinin yaşanmasına karşı ön- lem alınmış olur. Yeniçeltek olayında yaşanan .bir diğer büyük facia da benzer olduğu sanılan daha önceki kazalardan ders alınmamış, buna gore ön- lemler alınmamış olmasıdır. lyın Arıoğlu uzman olmayan bir kişı bile, büyük grizu facialarından sonra maden ocaklarımızda çok geri, ilkel üretim koşulkırtnın sürdüğünü, gerekli önlemlerin hiçbirinin olmadı- ğını gözlemleyebiliyor. Zamanında yapılması ge- rekenler ve yapılmayanlar öylesine çok ki zama- nında yapılmayan her şey birden yapılmaya kal- kışılsa, sanki ortaya göze almamayacak çok bü- yük maliyetler çıkacakmış izlenimi ediniyoruz. Ne dersiniz? Altını çize çize bir gerçeği vurgulamak istiyo- rum. Fizibiliteyi insanın bedeli ile ölçemeyiz. İn- sana ne zaman değer vermeyi öğreneceğiz? İnsa- nın yaşama hakkının maliyet hesabının yapılma- sı affedilemez. Üretim yapacaksak, işletmeyi, ge- reklerini yerine getirerek çalıştırmak zorundayız. Hiçbir maliyet kaygısını öne almadan, güvenlik için alınması gereken önlemleri almak zorunda- yız. Şimdi sırası geldi. Söylemek istiyorum. Yeniçel- tek faciasının arkasından emniyet mühendisi iki genç arkadaşım, sorumlu tutularak gözaltına alın- dılar. Meslek şovenizmi yapmıyorum. Ancak bu- nun büyük bir haksızlık olduğunu da söylemek gereğini duyuyorum. Öncelikle çalışma koşulla- rının ve yasal düzenlemenin deneyli, gprekli eği- timden geçirilmiş maden mühendislerinin çahş- tırılması zorunluluğunu getirdiğini anımsatmali- yım. Bu yapılmamış. Üstelik uygulamadan bili- yoruz. Emniyet mühendislerinin hiçbir yetkisi yok. Yetki ve sorumluluk birlikte verilir. Arkadaş- larunızın ocakta hiçbir yaptırım güçleri yok. ^ • • • 1 Sayın Arıoğlu, bir de bu noktada, ben- zer facialann yaşanmaması için alınması gereken önlemler, öncelikler ve sorumluluklar üzerinde bir genel değerlendirme yapmanızı istesek. Öncelikle yaşanan kazalar ve facialann ne- denleri, madenlerimizdeki koşullar, bilinmeyen gerçekler büyük bir açıklık politikası içinde ka- muoyunun gündemine getirilmeli. Sadece bilim- sel platformlarda da değil bütün ortamlarda tar- tışılmalıdır. İşçi, örgütlü olduğu sendikası, işçinin güvenliği konusunda bilinçlense, gereken duyar- lılığı kazanabilse, kazalara, facialara neden olan tedbirsizlikler sürebilir mi? İşçinin can güvenliği denetimini öncelikle işçi ve sendikası yapacak bi- lince, daha doğrusu bilgiye, eğitime ulaşabilme- lidirler. İşçinin kendi yaşamı ile ilgili, kazaya karşı eğitimi, bilinci çok önemlidir. Bu konuda ciddi hiçbir şeyin yapıldığı söylenemez. Size fantezi gibi gelebilir. Ben önlemler arasında işçinin eşinin, ço- cuğunun kazalara karşı eğitiminden söz edeceğim. Dünya artık bunları yapıyor. Madencilerin eşle- ri, çocuklan, maden kazalarında alınması gere- ken onlemlere ilişkin eğitimden geçirüerek bilinç- lendiriliyorlar. Çünkü onların madenci üzerindeki etkisi ve uyanlarının olumlu sonuçları bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış. Maden köylerinde ka- zasız günleri kutlamak üzere piknikler düzenle- niyor. Kazasız çahşmış olanlara prim ödeniyor. Kazasız üretim yapmış ocaklar ödullendiriliyor. Bunlar özendirici, yanşma konulan oluyor. İş- çinin eğitimi ve bilinci kazayı önlemeye karşı ih- mallerin denetlenmesinde başlıca araç oluyor. Geçmişi bir yana bırakarak bundan sonrası için sendikalarımızın yapabileceği çok şey ve sorum- luluğu olduğuna işaret etmek istiyorum. Aynı şey- leri odalar, diğer bütün örgütlenmeler için öne- riyorum. Ve tabii en buyük sorumluluk işletme- ye düşüyor. Sorumluluk bir bütün. Herkese bir pay düşüyor. "Her şeyden önce emniyet" anla- yışının kavranmasından geçiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle