Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ŞUBAT1990 • • • • HABERLERİN DEVAMI
CUNEYT ARCAYUREK
CUMHURİYET/17
Alıcıyla Satıcı...
(Baştarafi 1. Sayfada)
Bu açıdan ülkemizde durum nedir?
Bir tüketici hareketi var mı Türkiye'de? Bir
"tüketici kültürü"nöen söz edilebiiir mi? Ye-
diklerinden, içtıklerinden, kullandıklarından
ve yararlandığı hizmetlerden ötürü hakları-
na sahip çıkabiliyor mu tüketiciler? Bir "tü-
ketici lobisi"ri\n otuşabileceğine ilişkin ipuç-
ları var mı?
Bugün için Türkiye'de bu soruların yanıt-
ları olumlu değildir. Genellikle kaderine ra-
zı bir görüntü çizer satıcı karşısında tüketi-
ci; çogu zaman boynu bükük, hakkını ara-
yamayan bir rolün sahibi olduğu söylenebilir.
Malını satana dek müşterisine güleryüz-
lüdür satıcı da; ama malını elden çıkardık-
tan sonra çoğunlukla kayıtsızlığa yönelir. Ma-
lının bozuk, kalitesiz, sağlığa zararlı çıkma-
sı durumunda işi nasıl yokuşa süreceğini ga-
yet iyi bilir. Müşteri çaresizdir, şansına küs-
mekle yetinir çogu kez.
Ayrıca ülkemizde yalmzdır tüketici. Ken-
di hakkını arayabilme konusunda bilinçlen-
memiştir, sesini yükseltmeye alışmamıştır.
Ama aynı zamanda haksızlığa uğradıgın-
da kullanabileceği yasal olanaklar da yok gi-
bidir. Bugüne degin Türkiye'de "Tüketiciyi
Koruma Yasası" çıkarılmış değildir. 1971'de
bu yolda bir girişım yapılmış, ancak daha
sonra unutulmuştur konu.
Bugün tüketici uğradığı bir haksızlık kar-
şısında dava açmaya kalkışsa, mahkeme ko-
ridorlannda tükenmekten başka bir şey elin-
den gelmez. Satıcıyı disipline edebilecek pa-
ra cezaları ise gülünç düzeydedir.
Tüketiciyi üretici karşısında koruyan yasa-
lar olmadığı gibi, bu alanda elle tutulur tü-
ketici örgütlerinin varlığından da söz
edilemez.
Tüketicilerin örgütlenerek bir baskı grubu
oluşturmalarıyla ilgıli olarak basın da şimdi-
ye dek yapıcı bir rol oynamamıştır.
Oysa hepimiz tüketiciyiz. Bu topraklarda
yaşayan herkesin, kim olursa olsun, hangi
partiyi, kulübü tutarsa tutsun ortak bir yanı
vardır: Tüketici olmak...
Tüketicinin baskı grubu olarak kendi var-
lığını belli etmeye başlamasının üreticiyi de
hizaya getirici etkisi olacaktır. İş yaşamına
günübirlik bakmayan, "müşteriye hizmet,
malı sattıktan sonra başlar" ilkesini benim-
seyen üreticiler de tüketicinin bilinçlenme-
sinden yararlanacaklardır.
Bir ülkede tüketici kültürünün oluşumu,
hem yaşamın kalitesini yükseltir hem de de-
mokrasiyi geliştirir.
Onun için, satıcı karşısında boynu bükük
müşteri olmaktan bir an önce kurtulsak ne
iyi olur!
Hak verilmez, alınır deyip-kolları srvamak-
tan başka çare yoktur.
Arkadaşımız Meral Tamer'in bugün yayı-
nına başladığımız "Tüketici Otmanın Sırlan"
başlıklı yazı dizisini bu açıdan ilgiyle okuya-
cagınızı sanıyoruz.
Ayakkabınız açılınca Belirsizlikler
(Baştarafi 6. Sayfada)
lerin en pahalı reklam kampanya-
lanndan daha etkili olduğunu
kavramışlardır.
Ticari yarar
10 Ude toplam 31 şubesi olan
¥e«l KaramürMİ mağazalannın
ortaklanndan Fethi Agnüı, üretici
ve satıcıda değişmekte olan zihni-
yeti "Ben kalllesiz çıkan malımı
kcyflaıdea geri almıyoram. Tîca-
ri ıpdMi b—dı ytntt görayoram.
Miiştertyte iuthşarak onu kınır-
M B , daka fada ksybedebilirim.
MüftoteİM katah otchfta bir otay-
da Mfe bea mah goi aknan, bcHd
o *• tçia bir 50 bta ttr* kıybede-
rim. Ama o mtişteri dükkfiodan
•nemaaıı aynlına dcfaiarca bana
gekcek, yalnnlanıu gettrtcek ve
daha pek çok 50 bin liralar
bmkacakür" sözleriyle anlaonak-
tadır.
Bugün artık Türkiye'de özellikJe
bOyük kentlerde satıcı piyasasın-
dan alıcı piyasasına gecilmekte ol-
duğunun ilk ipuçları görülmeye
başlanmışto. Ancak 6 yılda tüke-
tici lehine alınan bu mesafede
eminiz ki en büyük pay, Ayseli Us-
luata gibi bilinçli, inatçı, hakkını
sonuna kadar aramaya kararlı,
mücadeleci tüketicilerindir.
Mudo'nun müşteri ilişkilerinde
son dönemde dejişen "zihniyeti"
ekim ayında yaptıgımız bir soruş-
turnıa sırasında Mudo Magazalan
Pazarlama Koordinatörü Gökay
Erol şöyle anlatmıştı:
"Defoln maUan tabU ki geri
alacafız. Hatu bazca müşteri ha-
tasuMtan kayaaklaaan malı büe
geri alıyonız. Biz nerkez olarak
üusiyaüfi magua mMttrierine bı-
rakıyonu ve onlara da sık sık
'Amacmız, sorunu merkeze getir-
meden müşteriyle kendi aranızda
çözmek olmalı' diyoruz. Çttnkü
oolar nüfteriyle bire bir tttjki içta-
de. Malı merkeze göııderiyonım
(Myerek araya Udnci bir engel koy-
mak niyc?.. ÖzeDikle eylöl başın-
da yapbgumz son bayi topiantısın-
da ba mesajımm 49 nagaza mü-
TKP
(Baştarafi 6. Sayfada)
idarecileri olmaya namzet olanla-
rını mümkün olduğu kadar sos-
yalist demokrasiye çekmeye gay-
ret etmek ve bu içtimai bünye de-
ğişikliklerinin gerçekleşmesine
bizzat iştirak edebilen unsuru sak-
lamaya uğraşmaktır. Bu vadide
birçok başarılar elde edebileceği-
mizden katiyyen şüphe edilmez.
Bunun için teşebbüsü bir an elden
bırakmamız, diğer partilerin ida-
recileriyle temas kaybetmemeye
dikkat etmemiz kifayet eder"
lcişleri Bakanı Şükrü Sökmen-
süer'in bu konuşmasında, TKP ile
DP ve Mareşal Çakmak'm işbir-
liği yaptığını söylüyor ve rauhale-
feti toptan suçluyordu.
Ertesi gün en büyük tepki Ma-
reşal'den geldi. Çakraak, Kudret
Gazetesi'nde şu açıklamayı yaptı:
"Ben komiinist degiiim. Ve hiç-
bir komiinist partisiyle de hiçbir
müoasebetiın yoktor.'
Seaderce Dışişleri Bakanlıgı
yapmış levfik Rüşta Aras ile tçiş-
leıi Bakanbfı yapmış olan Cami
Baykart'un bile bu kadar seneiik
memieket biznıetJeri unutalup ko-
mömstUk ile itham edümişlerdir. "
Çakraak, yanıtlarını başka ya-
yın organlarında da sürdürdü.
"Millel otgundur. Bu propagan-
dalar makas (ters) neticeler verir.
Mfllet, beaim komunist oJraadıgı-
mı ve komöBistlere alet olmaya-
ca«wu çok iyi bilir. Halkın, hak-
lanada güvendzl^ini izale etmek
(gideraek) istiyorlarsa, bu sade-
ct halkın derdini anlayıp hallel-
mekle oiar.
Benim döşöncem şndnr ki mil-
leflerin yüreginde hürriyet ateşi
yanmıştır. Ve sönmez. Yer yer do-
laşmalanmda, temasianında dert-
lerini, şikiyetlerim ve arzulannı
dtakditim ve hak verdigim vatan-
daşlara komünisüerdir denilebüir
mi?"
Yanru DP
karşı taarruzda
düıü ve bayimize ısrarla Uettik.
Ama bdld hlil aksaklıklar oln-
yordnr. Çnnkâ ma|aza persone-
linin önce kendisinin bunu icine
sindirmesi gerek."
Aksaklık hâlâ var
Evet, Mudtfda değişen zihniyet
böyle... Ama Sayın Gökay Erol-
un dedigi gibi "aksaklıklar" raa-
alesef hâlâ oluyor:
Okurumuz Bölent Emeıt, geçen
ayın son günlerinde bizi aradı.
Mudo'dan ocak ayı başında aldı-
ğı beyaz montu, İcolu çamurlan-
dığı için temizleyiciye vermiş, an-
cak geri alraaya gittiginde astan-
nın renginin monta vurduğunu
üzülerek görmüştü. Temizle>ici
Erar Hofmann, "Ben yıllardır bu
işi yapanm. Astann monta dikil-
digi kırmızı iplik renk vermiş. Ku-
sur bizde deftil. Benim tazmin ede-
cegim bir durum yok" diyordu. Ve
de Bülent Emert'e göre hakJıydı.
Okurumuz montu satın aldığı
Mudo Beyoğlu mağazasına gitti-
ginde ise kendisine mırın-kırın
ediliyordu. Emert bunun üzerine
bize başvurdu. tlk akJımıza gelen
Emert'i montuyla birlikte Mudo
Mecidiyeköy mağazasına yolla-
mak oldu. Çünkü o şubede müş-
teriyle ilişkilere özen gösterildiği-
ni biliyorduk. Nitekim Bülent
Emert de sorununu kolayca çöz-
dü. Montu geri verip yerine baş-
ka şeyler aldı.
Eveeeet, siz olsaydınız ne yapar-
dınız?
Ne yapıyorsunuz?
Ne yapmahsınız?
Unutmayın ki Naz Koyunlu-
nun Mudo Levent'ten gördüğü ka-
liteli müşteri hizmetinde Ayseli Us-
Inata'nın 6 yıl önce verdiği müca-
delenin payı vardır. Ama görüyo-
ruz ki zihniyet değiştirmiş bir mü-
essesede bile hâlâ zaman zaman
aksaklıklar olabilmektedir. Bülent
Emert'in ve Bülent Emert gibile-
rinin bugünkü hak arama cabalan
ise 6 yıl sonra bizlere ve çocukla-
nrruza daha da iyi müşteri hizmetı
verilmesini sağlayacaktır.
DtYARBAKIR (Cumhuriyet)
— Çınar'a bağlı Batıkarakoç kö-
yünde PKK militanlanyla güven-
lik güçleri araanda önceki gün çı-
kan çatışmadan sonra militanla-
raı çocuk yaştaki rehinelerle bir-
likte girdikleri öne sOrulen iki katlı
evin "çöktütü" bildiriliyor.
Operasyonun bitmesine rağmen
köye gazetecilerin girişinin yasak-
lanması ve Olağanüstü Hal Böl-
ge Valiliği'nin açıklama yapma-
ması nedeniyle olay açıklığa ka-
vuşmadı. Operasyon sırasında mi-
litanlann bulunduğu evin yerle bir
olduğu bildirilirken, olayda kaç
kişinin öldüğü ya da yaraJandığı,
rehinelerin ne olduğu konulann-
da bilgi alınamadı.
Bir ihbar üzerine Çınar ilçesi-
ne bağh Mardin yolu üzerindeki
Batıkarakoç koyünde güvenlik
güçlerince kıstınldığı-sırada 6 ya
da 7 çocuğu bir evde rehin aldık-
ları bildirilen PKK militanlanna
yönelik dün öğleden sonra gerçek-
leştirildiği sanılan operasyon, bazı
sorulan gündeme getirdi.
Gece karanlığından yararlana-
rak PKK'hların sığındıklan Os-
man Kaya'ya ait evi kuşatan gü-
venlik güçleri, olası bir kaçma gi-
rişimine karşı bölgeyi projektör-
lerle aydınlattılar. PKK'lılardan
gelen atışlara zaman zaman kar-
şılık verdiği anlaşılan güvenlik
güçlerinin, dün rehinelere rağmen
nasıl bir operasyon gerçekiestirdiği
anlaşüamadı. Sağlanan bügilere
göre operasyon bölgesine geri tep-
rnesiz top getirdiği bildirilen gü-
venlik güçleri, operasyon öncesi
k ö ^ giriş ve çıkışlan yasakladı.
Olayı izlemeye gelen gazeteciler ise
"güvenlik" gerekçesiyle operasyon
bölgesine ahnmadılar.
öğleden sonra "operasyon
tamamlandı" haberi Üzerine Os-
man Kaya'ya ait iki kath evin de
çöktüğü bildirildi. Ancak nasıl
çöktüğü konusunda bilgi ahnma-
dı. Operasyon yapüdıgı sanüan sa-
atlerde ağır silahlara ait atışlann
yapıldığı duyuldu. Ancak askeri
yetkililer, bu konudaki sorulara
"ev çöktü, enkaz temizlenecek"
yanıtını vermekle yetindiler.
Olaganüstü Hal Bölge Valiliği-
nden bir yetkili ise, "Kaç kişi öl-
dii. Operasyon nasıl yapıldı, rehi-
Ttitünctiye
(Baştarafi 1. Sayfada)
"Butun ünk&nlanmızı ktdlanarak
tiitüne verebilecegimizin en fazla-
sını verdik" dedi. Özbek, görüş-
meden sonra gazetecüere, tütün
üreticisinin düşük ilan edilen fi-
yatlar yüzünden diiştüğü sıkıntı-
yı Başbakan'a anlattığını, çözüm
konusunda bir söz almadığını
açıkladı. Özbek, "Şimdi top on-
larda, olayı takdirlerİDe bırakbk"
diye konuştu.
Cumhuriyel Ege Bürosu'nun
haberine göre tütün fıyatlarını
protesto için içtiği tütün zehiri (fo-
lidol) ile yaşamına son veren EHf
Uslu'dan sonra dün de geçen yıl
4 bin liradan sattığı tütününe bu
yıl 2 bin lira bile verilmeyişine si-
nirlenen üretici HamdJ Özcan (50)
kendini tavana astı. Tavas'a bağlı
Ovacık Köyü'nde meydana gelen
olayda, özcan'ın durumundan
şüphelenerek takip eden oğullan,
zamanında müdahale ederek ba-
balannı kurtardılar.
Manisa'da tütün fıyatlarını pro-
testo eylemkrine kaulan üreticiler-
den tutuklananların sayısı 40*a
yükseldi.
Demokratik Sol Parti'nin
(DSP) bugün yapacağı "tütün
mitingi" ile ilgili haarlıkların ta-
mamlandığı, bugün saat 13.00*te
Belediye Meydanı'ndaki mitinge
Genel Başkan Bülent Ecevit'in de
katılarak konuşacağı açıklandı.
operasyonu
neler kurtanlabikU mi?" sorula-
nnı yanıtsız bıraktı. Yetkili, yalnız-
ca "Açıklama yok. Ev çöktü, en-
kazın altından ne çıkar bilemeyiz"
yanıtını verdi. "Ev, top aüslan yü-
zünden mi çöktü?" sorusu da yi-
ne yanıtsız bırakıkh.
Bu gelişmeler üzerine köye git-
mek isteyen gazeteciler, güvenlik
güçlerinin ısrarla "can güvenUği
yok" biçimindeki engellemeleriyle
karşılaştılar.
Bu arada Diyarbakır'dan hare-
ket eden bir TIR'a yüklenen do-
zer, akşam 16.30 sulannda Batı-
karakoç köyüne ulaştı.
Teröristlere karşı girişilen ope-
rasyonlardan sonra resmi açıkla-
ma yapmayı alışkanlık haline ge-
tiren Olağanüstü Hal Bölge Vali-
liği'nin, gazetecilerin ısrarlı soru-
lanna karşın açıklama yapmaklan
kaçınması baa sorulan gündeme
getirdi. Bölgeye ne kadar asker
sevkedildiği, operasyonun hangi
silahlarla gerçekleştirildiği ve so-
mıçta teröristlerden, güvenlik güç-
lerinden kaç kişinin öldüğü ya da
yaralandığı, rehine var mıydı var-
sa ne oldu türünden sorular yanıt-
sız kaldı. Bu arada bölge valiliğin-
den bir yetkilinin, önceki açıkla-
maların tersine "biz rehinelerden
söz etmedik" diye konuşması dik-
kati çekti.
Çınar ilçesine bağh Batıkarakoç
köyünde gerçekleştirilen ancak
karanhk birçok noktanın kalma-
sına yol açan operasyondan son-
ra lcişleri Bakanı Abdülkadir Ak-
su'nun bugun Diyarbakır'a gele-
ceği bildirildi.
Bu arada Içişleri Bakanı Aksu-
nun basın mttşaviri tbnüıim Sara-
çoğlu'nun operasyonun başladığı
günden beri Diyarbakır'da bulun-
duğu, ancak konu hakkında ga-
zetecilere her hangi bir açıklama
yapmadığı
(Baştarafi 1. Sayfada)
bağımsızlığını ilan etmiş. Ûte
yanda "yııkardan gelen esin-
tiler".
Akbulut hepsini şimdilik gö-
ğüslüyor. Akbulut'un hoşgörüsü-
ne, herfcesi konuşturan, söz hak-
kı tanıyan liberal kişiliğine saygı
duyan Akbulut yanlısı bir başkası
"Ama patlama noktasına
yaklaşıyor" diyor.
Akbulut, bir iki kez, "Benim
bilgim olmadan, Bakanlar Kuru-
lu'nda müzakere edilmeden ba-
kan arkadaşlann açıklamalar
yapmamasını" istiyor, dinleyen
yok. Yurtdışına çıkışlarda "ve-
kâlet görevi" bile soruna donü-
istemiyor Selçuk'u, ama Köşk'-
ten direnme geliyor. Bu arada
kulaklara Akbulut'la konuşur-
ken, Başbakanlık'tan bir üst dü-
zey yetkilisinin düşüp bayıldığı
haberleri fıaldanıyor. Semra Ha-
nım'ın Akbulut'tan yakındığı ya-
ytlıyor. Kararnameteri Başbakan-
lık'tan geçmeyen kimi bürokrat-
ların solugu Köşk'te aldıkları bil-
diriliyor. Hatta Karayollan'yla ilgili
bir karamamenin Köşk'ten gelen
istek üzerine yukarıya çıkarıtdı-
ğı örnek diye gosteriliyor.
Kimilerine göre Akbulut sinir-
lerine egemen. Beklryor. Kabine
arkadaşlarının hangisiyle uyum
içinde çalışabileceğini saptadığı
şüyor. Örneğin Mesut Yılmaz, öne sûrülüyor. "Devlet hizmeti
SafaGirayolacakdiye, örneğin yürümüyor, bu nedenle kabine
Güneş Taner, yurtdışındayken
Yılmaz'ın vekalet edeceğini da-
yatıyor. Akbulut şimdilik ses çı-
karmıyor.
Başbakanlığa yığılan "evrak"
ayrı bir sorun oluyor. Bürokrasi
bir günde, diledıği anda istediği
kararnameyi geçirmeye alışmış.
Akbulut, hemen imza atmıyor.
"inceleyecegim, sonra" dryor.
l Y k
g
Karamameler yığılıyor. Yakın ça-
lışma arkadaşlarından biri "kö-
seyi döndüren kararnamelerden
yılgınlık gösteriyor Başbakan, ti-
tizliğinin nedeni bundan
kaynaklanıyor" diye ekliyor.
l
revizyonu artık kapıda" diyenle-
rin sayısı artıyor. Kabinedeki ba-
şına buyruk bakantarın başında
Mesut Yılmaz sayılıyor.
Son bir örnek daha gosterili-
yor. "Üst makamlar" Yunanis-
tan ile gerginliğin tırmanmasına
karşı. Oysa Dışisleri Bakanlığt
"bazı üst makamların
istememesine" karşın, Hora'nın
di "
EVtMDE
Kadın erkek gözetmeksizin
yaşlı, felçli hasta bakıyorum.
38015 09
48.000 Km'de 1986 model
Şahin, sahibinden satılık.
Tel: 148 38 40
denize açılmasına "uygun müta-
laa ve talimat" veriyor.
Revizyon nasıl olacak, Akbu-
lut git der de gitmeyecekler çı-
_ karsa ne yapacak? Akbulut'un
Sözleşmeii persönel kârama- ye n i
ek
'P kurmaanı isteyenler,
meleri bir başka sorun oluyor. "° zaman bakanlıktan azil mü-
Akbulut'un, "Benim memurum essesesinin işleyeceğini" öne
260 bin lira alırken bazılarına bir sürüyorlar. Ya da Akbulut'un is-
buçuk, iki milyon vermem" de- tifasını...
digi, bu nedenle kimi baskıları Ters akıntılar arasında tekne
geri çevirdiği söyleniyor. bocalıyor. Yukandan gelen, ka-
TÖ'den yadigâr Başbakanlık bine içinde ters akan akıntılar
Müsteşarı Ahmet Selçuk'un "du- arasında... Devlet işlemiyor, ça-
yariı durumu" sürüyor. Akbulut, lışmıyor, sallanıyor.
Tecavüz et, sonra kıırtul!
(Baştarafi 1. Sayfada)
leri fuhşu kendilerine meslek edi-
nen bir kadın hakkında işlenmiş-
se ait oktugu maddelerde yaztlı ce-
zalann 2/3'iine kadarı indirilir"
diyordu. Eh, bundan yararlanma-
nın yolları da vardı elbet.
Parayı veren 438'den
yararlanır
Mustafa, fahişe olduğunu ka-
nıtlamak için mağdure S.C.'yi
otomobil içinde fuhuş yaptığı sı-
rada yakalatmayı ve bu şekilde
onu hayat kadını olarak tescil et-
tirmeyi planladı. Bu komployu
gerçekleştirmek üzere genelevden
bir kadın ve iki erkek temin etti.
İşi sağlama almak için Içerenköy
Polis Karakolu ve Kadıköy Kayış-
dağı Mahallesi Muhtan ile de an-
laştı. (Muhtann oynayacağı rol,
"fahnş var" ihbarında bulun-
maktı.) Ne de olsa paranın açrna-
yacağı kapı yoktu.
7 Kasım 1985'te plan gereğin-
ce, önce genelevden bir kadın ve
iki erkekle, mağdure S.C.'yi evi-
ne giderek kendilerine, telefonu
olan bakkalı göstermesi bahane-
Kadınların
yüruyüşu
bugün
Haber Merkezi — "Bedenimiz
Bizimdir, Cinsel Tacize Hayır"
kampanyasına katüan kadmların
"Bütün Kadınlar 438'e Karşı"
adıyla gerçekleştirecekleri yürüyüş
bugün saat 14.00'te Zeynep Ka-
rnil'de başlayacak.
TCK'nın 438. maddesine hayır
diyen çeşitli feminist gruplann
gercekleştireceği yürüyüş Bağlar-
başı'nda sona erecek.
siyle dışan çıkartıp, dışarıda bek-
leyen otomobile, ağzını kapatarak
koydular ve daha önceden "ih-
bar" yapüan saptanan yere götür-
düler. Plana yardımcı olmak üze-
re Mustafa'dan kendisi için 1S0
bin lira, karakol personeline da-
ğıtılmak üzere de 50 bin lira rüş-
vet alarak anlaşan karakol ami-
ri Komiser tlhan Aksakal, mıntı-
ka ekibini "olay yeri"ne gönder-
di.
140 bin lira rüşvet alan ekip
amiri Mehmet Kurt da üzerine dü-
şeni yaptı ve S.C.'yi fuhuş yapar-
ken suçüstü "yakaladı". S.C., tu-
zağa düşürülerek kaçınldıgını po-
lislere anlatmaya çalıştı fakat bu
sözleri dikkate alınmadı. S.C.,
ahlak zabıtasma gönderildi. Par-
mak izi aündı. Muayene için Züh-
revi Hastalıklar Hastanesi'ne gön-
derildi. Böylece, fahişe olduğunu
"kanıtlayan" fuhuş evrakı düzen-
lendi. Patronunun tecavüzüne uğ-'
rayan S.C., mütecaviz ceza indi-
riminden yararlansın diye böyle-
ce "genel kadın" yapılmaya ça-
lışıldı. Bu arada genelev kadını
Gunseli kendisine 600 bin lira vaat
edıldiği halde ancak 300 bin lira
alabildi.
Içerenköy Polis Karakolu tara-
fından "hayat kadını" olarak sevk-
edilen S.C.'nin kendisine iftira
edildiğini söylemesi üzerine Kadı-
köy Cumhuriyet Savcıhğı olaya el
koydu ve 7.11.1985'teki bu rüşvet
davası 21.12.1989'da Yargıtay ka-
rarı ile tamamlandı. Emniyet gö-
revlilerinden tlhan Aksakal ile
Mehmet Kurt dörder sene ikişer
ay, komplonun organizatörü
Mustafa Pal da bir yıl sekiz ay ha-
pis cezası aldı.
Saldırgan Dursun Yangöz şim-
di dışarıda ve aynı hayatına kal-
dığı yerden devam ediyor.
Tecavüze uğrayan kadın ise ar-
tık iki harf: S.C...
G Ö Z L E M U Ğ U R MUMCÜ
(Baştarafi 1. Sayfada)
ideolojileri algılamak ve yorumlamak bir bilgi birikimini
gerektirir.
Marksizm, sövgüler ya da övgülerle ele alınacak ve gün-
lük siyasal görüşlerimize göre yorumlanacak bir konu de-
ğildir. Bütün bu konular ve olaylar, geniş bir tartışma orta-
mında elden geldiği ölçüde soğukkanlılıkla ele alınmalıdır.
Marksizm, ne bir dindir ne de kapitalist ülkeieri işgal pla-
nı...
Marksizme din gibi bağlanan Sovyetçi Ortodoks Marksist-
ler gibi Ismet Inönü'nün deyişi ile "Havada yem arayan ku-
şu komünistlikle suçlamaya hazır" Amerikancı McCarthy1
istler, yıllarca olaylann olduğu gibi görülmelerine hep en-
gel oldular.
Bugün yaşanan gerçekler soyut ideolojileri çoktan aştı.
Bu gelişmeler, NATO'nun eski konumunun şu ya da bu
ötçüde değişmesine yol açacak gibi görünüyor. Bu olası ge-
lişme, Türkiye'nin NATO içindeki eski durumunu değiştire-
bilir. Bu konum değişikliği, Türk-Amerikan ilişkilerini de is-
ter istemez etkiler.
Türkiye bu olası değişikliğe hazır mıdır?
ABD'nin Türkiye'ye bakış açısının değişeceğini gösteren
en güncel olay Ermeni Soykırım Tasarısı" ve Kürt sorunun-
da takındığı tavırdır.
Ermeni tasarısı senatodan geçerse, Türkiye, ABD Silah-
lı Kuvvetleri'ne karşı aldığı geçlci askeri önlemleri sürdüre-
cek midir?
Sürdürürse ne olacaktır? Sürdürmeyip de kaldırırsa ne
gibi olaylar yaşanacaktır?
1974 Kıbrıs Banş Harekâtı'ndan sonra yaşanan olaylar bel-
leklerimizde tazeliğini koruyor.
1974-80 arası yaşanan olayları şöyle bir düşünün:
ABD silah ambargosundan sonra Türkiye hızla bir eko-
nomık bunalıma sürüklenmiş; bu ekonomik bunalım, iç ve
dış terör ile yoğunlaşmış; ekonomik bunalım, iç ve dış terör
ile Türkiye "destabilize" edilmiş, sonuçta askeri yönetim gelip
oturmuştur.
Türkiye yeniden böyle bir sürece mi soruluyor?
Düşünülmesi gereken konuların başında bu olasılık geli-
yor.
Türkiye'nin dış ilişkilerindeki ikinci önemli konu AT'ye gi-
riş başvurusudur.
Doğu Bloku'nda yaşanan olaylar, Polonya, Demokratik Al-
manya ve Macaristan gibi ulkelerin Avrupa Topluluğu'na gir-
me olasılıklarını gündeme getırmiştir. Bu beklenmedik ge-
lişmenin bundan sonraki olaylarda artık hesaba katılması
gerekiyor.
Büyük oiasılıkla Türkiye, bu gelişmeler ile AT'ye girme şan-
sını yitirmiştir. Artık Batı'da Doğu blokundan kopan ülkeler-
le "Birleşik Avrupa" fikri daha da güncellik kazanacak; Türki-
ye bu Birleşik Avrupa dışındatutulacaktır.
Kaldı ki AT'ye giriş için Kürt sorunu ve Kıbrıs konusu ön
koşul olarak önümüze sûrülüyor.
Anlaşılıyor ki AT'de Türkiye'ye yer yoktur.
Türkiye, bugün komşuları ile çeşitli sorunlar yaşıyor. Su-
riye, Irak, iran, Bulgaristan ve Yunanistan.
Kimiyle etnik kökenli sorunlar, kimi ile ideolojik, kimiyle
de terör bağlantılı sorunlar ön plandadır.
Komşulan ile bu karmaşık sorunlan yaşayan Türkiye dün-
ya kamuoyunda da yapayalnızdır.
Demokrasi ve İnsan Hakları uygulamalarında "ikinci sınrf"
denebilecek bir standartta demçkrasi anlayışına sahibiz.
Dünya yeniden biçimleniyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan
sonra Yalta'da yeni dengeler kurulmuş; Yalta ile başlayan
soğuk savaş Matta Doruğu ile noktalanmıştı.
Malta Doruğu ile dünyada ve çevremizde yeni dengeler
kuruluyor.
Türkiye, 2. Dünya Savaşı'na girseydi, hiç şüphesiz, bu top-
raklar bugün elimizde olmazdı.
Ülkemiz bu büyük kasırgayı o günlerde izlenen hünerli
ve akılcı siyaset ile atlatmasını bilmişti.
Yalta Konferansı'ndan sonra soğuk savaş rüzgâdanna ka-
pılan Türkiye, o gündür bugündür, ABD gözetimindeki ala-
turka demokrasi içinde, bu bunalımdan kendisini bir türlü
kurtaramıyor.
Bugünlerde, birbirimize bağırıp çağırmadan; Turan düş-
lerine kapılmadan, sövüp saymadan tartışmamız gereken
konular bunlar olmalıdır.
Türkiye bu yalnızlık içinde yeni ve içinden öyle kolay ko-
lay çıkılmayacak kargaşalara mı itiliyor?
Beyaz Saray Sızlaşma
9
(Baştarafi 1. Sayfada)
lere verilen sözü tuttuğunu göste-
recek hem de Türkiye'yi gücendir-
meyecek bir uzlaşı metni üzerine
çalıştığı bildiriliyor.
Bu işin eşgüdümünü Bush'un
en yakın çalışma arkadaşlanndan
Beyaz Saray Genel Sekreteri John
Sununu yapıyor. Oysa tasarı ey-
lülde ilk verildiğinde başkanın
ulusal güvenlik daruşmanı Brent
Scowcroft devrede>'di.
Cumhuriyet'in edindiği bilgiye
göre yeni metin de Türkiye'nin
kaygılannı yatıştıracak bir içerik
taşımıyor. Her ne kadar adalet
komitesinden geçen tasarı gibi
doğrudan "sovkınma" atıfta bu-
lunulmuyorsa da soykırım tema-
sı "ince" bir şekilde işleniyor.
Ancak bunun dahi önceki gün
yeniden temas kurulan Kaliforni-
ya'nın Ermeni asıllı valisi Geor-
ge Dökmeciyan ve Ermeni lider-
leri tatmin etmediği bildiriliyor.
Oemirdöküırîle slz kazançlısıraz:
• DGğalgaza en uyumlu dokme dilimlı kazan sadece
Demırdokum'tJe yann doğalgaza geçerken cıhazımzm en
değerlı parçasını değışlırmen^gerekTieyecek.
• Cıhazınızla birlikte "Dooalcaza Donusum Garantsı"
Sertıfıkasıra da sahiD olacaksınız
• Program saatı ile ıstedığınız kadar ıstnacak ısjndığınız
kadar odeyeceksınız.
• ön ısrtmalı, orjınaf Isvıçre bruloruyle yakıtı tam venmle
yakacak, tasarrjf edeceksımz.
• Ülkemızin en yaygın hizmet ağlarından bırını oluşturan
DemırdökLim servısının sureklı gjvences'nde olacaksınız
• llen teknolottyte donatılmış Isı Danışnu Mnrkezleri
Peşin fiyatına 8 taksitle
Şimdi eski kat kaloriferinizi
250.000.TLye alıyoruz!
• Hangi marka olursa olsun eski, gürültülü, hantal
ve temizliği güç kat kaloriferinizi 250.000.-TL'den
alıyoruz.
• Bu tutan fiyattan düşüp sizi yepyeni bir
Demirdöküm Kat Kaloriferi sahibi yapıyoruz;
üstelik ödemeyi peşin fiyatına 8 taksitte
yapıyorsunuz...
• Panel radyatör ihtiyacınız varsa, yine aynı
koşullardan yararlanıyor, onu da 8 taksitte
ödüyorsunuz.
Yeni kat kaloriferi almak
isteyenler
• Size de önerımız, bir daha değıştirmeyeceğınız
kat kaloriferini, Demirdöküm'ü tercih etmeniz.
• Üstelik hem kat kaloriferini hem panel
radyatörleri peşin fiyatına 8 taksitte ödeme ımkanı
sızin için de geçerli...
(J) Demirdöküm
"Türkiye'nin tercihi"
GENEL MÜOÜRLUK Mu'basar &>* KozaİşMerkeîi C 3(0t< Kat 11-12Balmumcu-İSTANBOLTei f1) 1753666(10 HatlFaks M755963
MGALGK ve ISI BAKI5M» MERKEZLERI bönbulTei 11, • 75 06 05 1£S 72 61 Ankırı Tel (4| 118 21 00-1678775 Izmif Tel l5')196C33ButuTel (2^123 1099 Sıınam Tel 136)1510 52
GENEL SATICI «IERKEZ TIC A.Ş
T
aat Paşa-Cac >tamıancı 3OH Daruşşalaka Tozan'ş Han. No 3 Levenl-İSTANBUL Tel (1)
1
79 2720(7 Hal• Faks (1)1792729
»nkıra Bölge MudûriuSu Tel (4) '25 «20-22 Faks 4ı 118 7044