05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel Sahıbr Cuınhunyeı Malbaacıhk \e Ga2e:ecılık Turk Anonım Şırketı adına Ntdir Nadi £ Gçnd Vavın Muduru' Hasan Cemftl. Muessese Muduru Emine Lşaklıgil. Yazı Işierı Muduru Ok«> Gontnsin, # Haber Merkezı Vludu'u Valçıo Ea>er. Sa\fa Duzenı Yonetmem Ali \or, 0 Temsıictle1 - \NKARA. \hmci fın. IZMİR HıkmH Çemriu**. *>ıDV-.A. Çetm Yıgenogtu I; Potaka. CtUI Başiangıç. I>; Haberkr Erçuı Balcı. Ekonomı Ccrçu Turtan, Iş Sendıka Şakna KMMKİ Küllur Crtal l wt. Eguım. G«ıca> Şfl>lsıı, Haber A/aştırrna Umci Berkan. ^un Haoerler Necd«t Dogan, Spor Damsma.iı Kbdufludir Yncetauu. Oızı Yaalar kfran ÇaJı^ıa. \rayırma Ş*tan Up«5. LXızei[nw AbduHah YUKI # Koordınaror Ahmel konıkuı. # Malı Iıler Enıl ErVul, # Mnnastot Bafent fcner # Bmçe-Planlama *>o^) Osm*nbe«rogiu # Reklam \yş» Tonın. # E* Yavınhr HuM \k>o< # Idaıe Husmn Gum. 4 lşlttnre- Ondır Çrtk, 9 Bılp-lşlem Vul İnai. 0 Personel Snp BosUncıo£hı. &=»» u >J.un Cumhunyn Mabaaolık « GaztnaU TAŞ Tlttfc Oa* Cad }9'4I 343^ Isı Pk 246-lsunbul Td. 512 05 05 (20 tat), Tetoı :ZM« Fax (1) 526 60 72 0 Buruto- AflVm: Z.va Gokalp BK lokıiap S. No: 194. Td 133 11 4M7. Tcfct 423*1 FtaL <4) 133 OT G< # ln™- H Zı>n Blv 1352 Si'3 Td: 13 12 30, TÖDL 52359 Fm. (51) 19 53 <0 : Inanu Cad 119 S No l Kal 1, Tet 19 37 52 (4 hal). Tdoc 6215i. Fa* (71) 19 37 52 TAKVİM: 14 ŞUBAT 1990 İmsak: 5.28 Güneş: 6.53 Öğle: 12.23 İkindi: 15.14 Akşara: 17.43 Yatsı: 19.02 40. Berlin Film Şenliği Politik fUmlere ilgi büyük Berlin'de siyasal filmlere özel ilgi var. Alman yönetmen Volker Schlondörff ün "Hizmetçinin Öyküsü" ve Costa Gavras'ın "Müzik Kutusu" bunlardan ikisi. ATİLLÂ DORSAY BERLİN — BeTÜn 1990'ın kendiliğinden politik ortamında, zaten her şeyin politik bir giysi al- tında gözüktüğü bu kendine öz- gü festival içinde, doğrudan doğ- ruya politik olan filmler, başka türlü bir ilgi görüyor. tşte büyük yanküar yapan 2 Amerikan fılmi. Ortak özellikle- ri, ikisinin de Avrupah yönet- menlerce çevrilmiş olması. Biri- ni Alman Volker Schlondörff, öbürünü de Fransız Costa Gavras yönetmiş. Temel farkları ise birinin başansız olmasına karşıhk, öburünün attığını tam 12den vurması... Bir süredir Amerika'da çalışan, ancak orada çektiği "Yaşlı AdamJar Toplulugn" veya "Saü- cının Öliimu" gıbi filmlerde çok basarılı olamayan "Teneke Tnunpet"in unutulmaz yönetme- ni Schlondörff, bir kadın yaza- nn romanından uyarladığı "Hiz- melçinin Öykıisü-The Handma- id's Tale" adlı ABD-Alman ortak yapımında, tümüyle siyasal bir alegori onaya koyuyor. "Amerika'ya komşu" (>oksa Amerika'nın kendisi rni?) bir ül- kede askeri bir devrim oluyor, kanlı bir diktatörlük kuruluyor, bir baskı rejimi işlemeye başhyor. Harold Pinter'in senaryosunu yazdığı nim, çağımızdaki kimi olay ve rejimlerden de esinlene- rek, bu baskıcı ortamı belirleme- de, kaygılı bir atmosfer yaratraa- da oldukça başarılı oluyor. Ama sonrası için aynı şeyi söy- lemek zor. Tıpkı Nazi rejimine benzer ırkçı kaygılar taşıyan ve "üstün çocuklar" yaratmak için, özenle seçilen sağlıklı, guzel genç kadınlann yine sağlıklı erkeklerle "çiftleştirilmesiııi" emreden yö- netimin bu uygulaması, oldukça kaba çizgili ve inandına olma> l an bir biçimde anlatılıyor. Bu arada, kadın kahramanımı- zjn (Natasha Richardson) payına da "bizzat" diktatöre (Robert Duvall) "daraızhk" etmek ve onun doyumsuz karısına (Faye Dunaway) bir çocuk sağlamak görevi oluyor. Anlaşılan ulkesinden ayrümak Schlondörfre de yaramamış. Bu aslında ilginç konulu ve büyük bütçeli film, kaba simgeselliği ve şematik anlatımıyla, hiçbir anm- da amaçladığı karabasanı yarata- rnayan, politik bildirisini ulaştı- ramayan bir film olarak kalıyor. Bunca Unlü ada karşın!.. Oysa hafif "oportıinist" olarak bildiğimiz, ticari-siyasal filmlerin uzmanı Costa-Gavras, son fil- minde ne denli başarılı!.. "Mii- zik Kutusu-Music Box", hemen söyle> r elim, "Z" filmi yönetmeni için tam bir yeniden doğuş, unu- tulmaz güzellikte bir siyasal film örneği. Yönetmen, 1985'lerin Ameri- kası'nda, Macar kökenli bir aile- nin seruvenini anlatıyor bizlere.. Chicagolu bir kadın avukat (Jes- sica Lange), birden 1950'lerde Amerika'ya göç etmiş yaşü baba- sırun geçmişiyle karşılaşıyor: Mi- ke LaszJo, bir celp kâğıdıyla baş- layan bir seruven sonunda, bir "saivaş suçlusu" otaakla, savas^n sonlannda ulkesinde, Macaris- tan'da bir grup Yahudi ailesini en insafsız biçimde yok etmekle suç- lamyor. Kadın avukat, elbette bunlara inanmıyor, arşivlerden başlayıp Budapeşte'ye dek uza- nan bir çaba ile babasını savun- maya girişiyor. Ama sonuç, hiç de beklediği gibi çıkmayacaktır. "Müzik Kntusu", bizlere ınsan- lığa karşı işlenmiş suçlann, kit- lesel kıyımlarm, zulümlerin, iş- kencekrin hiçbir zaman unutul- maması gerektiğini ve de unutul- madığını anımsatan görkemli bir siyasal melodram... Savaştan 40-45 yıl sonra, kimi suçluların, katillerin, kasapların hâlâ peşine düşulüyorsa, bir ül- kenin cumhurbaşkanlığına dek yükselmiş kışiler (Kurt \Valdhe- im örneği) geçmişteki suçlann- dan ötürü ciddi suçlamalara ve yargılamalara uğruyorlarsa, in- sanhğın kolektif bilinci ve belle- ği, savaş suçlannı ve kitle kıyım- larını hep taze anılar olarak ko- rumak yönünde işliyorsa, bun- dan alınacak dersler yok mu? tnsanlık suçları, aradan ne denli zaman geçse de ne denli kinüik ve küık degiştirüse de han- gi uzak ülkelere sığınılsa da hep var olacak, birileri, bir yerlerde onları bilecek, anımsayacak; unutulmuş, eski, tozlu müzik ku- tularının sakladığı gizler, günün birinde ortaya dökülecek. Costa- Gavras, son filminde bizlere bun- ları anımsatıyor. Ve Jessica Lan- ge, Frederic Forrest, Macar oyun- cusu Armin-Mueller Stahl, bize bu acılı öyküyü olağanüstü bi- çimde canlandırıyorlar. Bursa Ovası'nı gy kıırtardı 14 ŞubatÂşıklar Günü, Batı'da gülleri karaborsaya düşürdü Sevgilinizi ımutmayınEDİP EMİL ÖYMEN LONDRA — İngiltere'de kır- mızı gül karaborsaya duştu. Nor- mal fiyatının birkaç katına satı- lıyor son gunlerde. Kolombiya'- dan 200 bin gul goncası ithal edil- di. Hollanda, İspanya, Kenya ve Fas'tan da başka çiçekler. tyi iş yapan sadece çiçekçiler değil. Çi- kolata satışları da ok gibi. Bir de seksi iç çamaşırı. Kırtasiyecilerde kart satışları da patladı. 10 şubat- tan itibaren en az 10 milyon kart postalanıyor. Şubatın 14'u "Âşıklar Günü" çünkü. Aziz Valentin hazretleri- nin, müstakbel âşıkların yuvala- rıru yaptığı, mevcut âşıklara aşk- larını hatırlattığı, eski âşıklara da hafıza dopingi yaptığı gün/15. yüzyıldan beri Ingilız folklorun- da yeri var. Şubat ortası, Romalıların "Lupercaiia" a>inlerine rastlıyor- muş. Pagan bir doğurganlık ayi- ni. Romalılar, Ingiltere'den ayrı- lalı çok olduğu halde, ayinleri kal- mış geride. Bir de Amerika'da bi- liniyor St. Valentin günu. 14 şubatta âşıkların, aşklarını belgeleyici garip hediyeler verme- leri âdet. Bir keresinde bir çiftçi, tarlasına kocaman bir "Seni Se- viyornm" yazdıydı. Gubreyle ama. Gübreli aşkı, uçaktan çekil- miş foto|raflarla ispatlanmıştı. En pahalı St. Valentin hediye- si, bir zamanların unlü sesi Ma- riaCallas'a, Onassis'in gönderdi- ği elmas, ama mink bir kürk için- de. Birmingham Müzesi'ndeki 40 metre uzunJuğundaki aşk mektu- buna ise henüz herhalde kimse erişebilmiş değil. Bütün bu hediye alıp-vermede "tsimsizük" şart. Hediyenin "kim- den" geldiği bilinmeyecek, ama "tahmin edüecek". Tabii kartlar çogalırsa, durum kanşabilir. Ga- zetelerde sırf böyle kimliği belir- siz mesajlar verilsin diye özel ilan sayfaları açılıyor. Her yılın 14 şubatı yaklaştıkça ilan servisleri takviye elemanla doluyor. tlanlar başa çıkacak gi- bi değil. lkinci Dünya Savaşı'n- da da surmuş bu gelenek. llanlar arasmda şifreli casusluk mesajları var mı diye ıstihbaratçılar gözle- rini dört açmışlar. Ama mesajla- rın zaten şifreli de olması gerek- tiğinden, içinden çıkmak güç: "Kiiçök güvercini seven tilki" yâ da^Kibar canavannızdan homur- tulu aşkla" \a da "Otomarik go- riliniz sade bugun degil hergun sizin" ya da "Sen bademcigini kaybettin, ama ben de kalbîmi" gibi... Mesajlarda evlenme teklif- leri de oluyor: "Mary, seni 20 yıl- dır özlüyonım. Lütfen beni ara." St. Valentin 14 şubatı Âşıklar Günü olarak kutsamış.Bugünde sevgililere çiçek, kart ve armağan göndermek, İngiltere ve Avrupa'da giderek yayılan bir modaya dönüşmüş durumda. Armağan ve kartlarda "isim" yazümıyor. St. Valentin, ilk Hıristiyanlar- dan. Biraz çöpçatanlığı varrruş. Roma Imparatoru Claudius Got- hicus'un arslanlara yem ettiklerin- den. Papa daha sonra onu Aziz yapmış. Roma'nın pagan ayinle- ri ile St. Valentine zamanla Ingi- liz folklorunda birleşmiş. öte yandan Antalya muhabiri- miz Bfilent Ecevit'in bildirdiğine göre tngütere'deki Âşıklar Bayra- mı nedeniyle artan çiçek talebiy- le Turkiye'de de kesme çiçek pi- yasası hareketlendi. Hollanda'da çiçek üretim alanlanmn doğal afet sonucu zarara uğraması üzerine îngilizler Tüıkiye'ye akın ederek özellikle karanfil ve gul başta ol- mak üzere çok miktarda çiçek alı- mı gerçekleştirdiler. Geçen gunlerde Antalya'dan Londra'ya bir kargo uçağı ile 5 milyon dal kesme çiçek gönderil- di. Türkiye Kesme Çiçek Ihracat- çılan Derneği Başkanı Savaş Ti- tiz, İngilizlerin Âşıklar Bayramı nedeniyle çiçek piyasasımn en üst düzeye ulaştığını söyledi. \m. HENRrDEN SE\GİLİSİNE MEKTUP Yüreğim senin eline teslimDış Haberler Servisi — Tum Batı dünyasmda olduğu gibi İn- giltere'de de Sevgililer Gunu (St. Valentine's Day) çeşitli etkinlik- lerle kutlamyor. Ingiltere Krali- yet Sergisi'nde de İngiliz kralla- rının "en sevdalı ve en ateşli" yanlarım ortaya koymak için bazı mektupları sergilendi. Bun- lardan en dikkat çekici ve ilgi uyandıranları da Kral VIII. Henry'nin baştan metresi olan, sonunda da idama gonderdiği kansı Anoe Boieyn'e yazdığı ateşli raektuplardı. Mektuplar- dan birinde Kral Henry aynen şöyle diyor: "Sevgilim ve arkadaşım, Yüreğim ve benliğim kendile- rini senin ellerine teslim ediyor. Sana, bize iyi davranman ve uzak kaldığımız bu süre içinde bize duyduğun sevginin azalma- ması için yakarıyoruz. Çünkü böyle olursa zaten büyük olan acımız daha da artacaktır. ln- sanlann birbirlerinden uzak kal- malan zaten yeterince acı veri- yor. Boylesine duygular içine düşeceğimi daha önce tahmin bile edemezdim. Bu bana astro- nomide bir kuralı arumsattı. Ku- tuplar guneşten ne kadar uzak- laşırsa sıcaklık o kadar aşağıla- ra kayar. Bizim aşkımız da böy- le; birbirirrüzden uzak kaldık, yine de ateş arttı, en aandan be- nim açımdan.. Senin için de aynı olduğunu umuyonım. Duydu- ğum acı o kadar şiddetli ki se- nin bana olan silinmez aşkın ko- nusunda umudum bu kadar güçlü olmasa buna dayanamaz- dım. Kendimi sana hatırlatmak için elimin altındaki tek şeyi, bir resmimi ve daha önceden de bil- diğin gibi yerlerinde olmak iste- diğim bilezikleri gönderiyorum. Hizmetkârın ve dostun H.R." YılmazGüney'in ünlü filmi yıllar sonrayeniden Türkiye'de 6 Umut, gerçeğin destanıcbr'20 yıl önce çekilen ve Türk sinemasının dönüm noktalarından birini oluşturan "Umut" fılmi 2000'e Doğru dergisi tarafından Türkiye'ye getirildi. Umut'un galası bugün Atlas Sineması'nda yapüacak. LALE FtLOĞLU "Çogu zaman sokaklardan hız- la geçeriz ve farkına vannayız cev- remizdeki şeylerin. Ben durup baküm çevreme ve onlan anlat- tım... 'Umut'taki destan, gerçeğin destanıdır". Yılmaz Güney'in 20 yü önce çektiği ve gerçekçüiğiyle Turk si- nema tarihinin dönüm noktası ka- bul edilen "Umut" filmiyle ilgili söyledikleri bunlar. 1981'de izne çıktığı Isparta Ce- zaevi'nden firar eden, 1983'te Türk vatandaslığmdan çıkartılan ve 1984'te Paris'te ölen Yılmaz Güney'in birçok filminin akıbeti belli değil. Ancak 9 filminin yurt- dışında ve "emin" ellerde olduğu biliniyor. Bu fîlmlerinden biri de "Umut". 2000'e Doğru dergisinin ulkemize getirdiği ve Efes FilnY- in işletmeciliğini üstlendiği "Umul", belki de birçok gencin seyredeceği ilk Yılmaz Güney fıl- mi olacak. "Umufun galası bugün Beyoğ- lu Atlas Sineması'nda yapılacak, gösterimi ise 16 şubattan itibaren Beyoğlu Dünya, Ortaköy Kültur Merkezi, Ankara Metropol ve Ta- lip sinemalan, lzmir Köşk Sine- ması ve Mersin Kamer Sineması- nda gerçekleştirilecek. Uzun süren uğraşlar sonunda ülkeye girişi sağlanan ve denetim- den "kesiksiz" çıkan "Umufun yönetmeni, senaryo yazarı ve baş oyuncusu Yılmaz Guney bugün yok aramızda. Ancak filme eme- ği geçen birçok kişi sınemada ya da başka alanlarda uğraşlarını surdürüyorlar. Filmin ikinci yö- netmeni ve Güney'in çok sayıda filmine emeği geçmiş Şerif Goren, 20 yıl öncesinin küçük oyuncusu Kürşat Alnıaçık, oyuncu Tuncel Kurtiz, muziklerini hazırlayan Arif Erkin, oyuncu Güben (Alnı- açık) luncçekic ve yapımcı Ab- durrahman Keskiner belleklerin- 20 YIL ÖNCE ÇEKtLDt — "Lmut'ta Cabbar rolttnü Yılmaz Güney, Cabbar'ın eşini Giilsen Tunççekiç (Alnıaçık) canlandırmıştı. de arkaya itilmiş anılarım bir kez daha canlandırdılar. îlk sözü filmin yapımcısı Ab- durrahman Keskiner'e veriyoruz: "Aslında biz Umut'a başladığı- mızda iki sayfalık bir öykü vardı elimizde. Yılmaz Güney fllmde kendi babasını oynuyordu ve fil- mi kafasınrfa biıirmişti. Adana- daki çekimler sırasında bizim eli- mizde tam hikâye olmadığı için her gun yeni bir şey istiyordu bu- den. Örnegin Adana Valikonağı'n- da begendiği bir hurma ağacı var- dı. Bunu kestirdik ve zorla çekim yerine taşıdık. Umut'un finalinde- ki ağaç budur." Keskiner filme 170 bin lira har- cadığınj hatırhyor 1970 yılında ve bir de film sansüre girmeden on- ce Adana'da bir gün o>-nadığım. "İrfan Atasoy filmin Adana işlet- mecisiydi. Film, Adana'da bir gece oynamış. Sonra sabah getirmişler fUmi 'izleyici sevmedi' diye. Ata- soy 62^00 liraya hakkım aldiğı fil- mi zaranna başkasına satmışb o yıl." Daha sonra filmi denetime gön- derdiklerini söyleyen Keskiner şöyle devam ediyor: "FUmi red- dettiler. Filmdeki arabalann kul- lanılamaz. atlann da çok yaşlı ol- ması nedeniyle. Daha sonra Da- nıştay karanyla oynadı film." 1968-1974 arası Güney'le çalışan ve "Umuf'un ikinci yönetmenli- ğini yapan Şerif Gören, önceleri filmin Yılmaz Güney'in var olan seyircisini memnun etmediğini be- lirtiyor ve ekliyor: "Film sansüre girmeden tstanbul Yener Sinema- sı'nda (Sinepop) bir hafta oyna- dı. Güney'in seyircisinin allştığı bir tarz vardı. Bu seyirci, fayton- cu Cabbar'dan hoşlanmadı. Film ödüDer kazandırdıktan sonra ikin- ci kez vizvona girdi ve büyük ba- şan kazandı. Bizim aydınımızın. Sinematek'in desteklediği bir film oldu. Sinematek, o güne kadar yerli filmleri desteklemez, redde- derdi." Filmin muziklerini hazırlayan ve bu çalışmasıyla Adana Altın Koza FUm ŞenUği'nde En tyi Mü- zik Ödülü'nü kazanan Arif Er- kin'in "Umnf'la ilgili hatırladık- ları ise şunlar: "Meddiyeköy'de- ki Lale FUm Stüdyosu'na gittik. Filmin dublajı yoktu henüz. Yıl- maz 'Fazla param yok' dedi. Mumkün olduğunca ucuz olması için muziklerini tek klametle yap- Uk, ama iyi de oldu. Bir uzun ha- vadan yola çıkarak >-aptıgımız fUm müziği büyük ilgi topladı ve ödül kazandı." Filmde hurafelere inanan topal hocayı oynayan Osman Alyanak, "Umuf'u şimdiye dek hiç gorme- di. Bir süre Galatasaray'ın kaleci- liğini de yapan Alyanak'ın film üzerine hatırladıklan şunlar: "\il- maz Güney iyi bir rejisör, iyi bir senaryo yazanydı. Çekimlerde gü- neş alnnda sıcakta çok sıkınü çek- tik. Aynntılarla çok uğraşttk. ts- tanbul dışında olduğum için fil- mi göremedim." Filmde Cabbar'ın eşini canlan- dıran tiyatro sanatçısı Giilsen (Al- nıaçık) "ftınççekiç ise Yılmaz Gü- ney'le ilgili amlannı taptaze koru- yor. Ankara Buromuzdan Ayşe Sayın'ın görüştüğü Tbnççekiç'in fılmle ilgili söyledikleri şunlar: "Çekimler sırasında daha iyi ta- U a » t / Yönetmen: Yılmaz Guney / İkinci yönetmen: Şerif Gören / Yönetmen yardımcısı: Erdinç Çöl / Senaryo: Yılmaz Güney / Görüntü yönetmeni: Kaya Ererez / Müzik: Arif Erkin / Yapım: Güney Film / "Vapımcı: Abdurrahman Keskiner / Oyuncular: Yılmaz Güney, Gülsen Almaçık, Tuncel Kurtiz, Osman Alyanak, Sema Engin, Sevgi Tatlı, Kürşat Alnıaçık, Hicret Gürson, Nizam Ergüder, Enver Dönmez, Ahmet Koç, Lütfi Engin, Kemal Tath / 1970 yapımı / Siyah-beyaz / 100 dakika. ALDİĞI ÖDÜLLER 1970 Adana FUm Şenligi: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En tyi Senaryo, En İyi Görüntü, En İyi Erkek Oyuncu. 1970 Grenoble FUm Şenligi: Jüri Özel Ödülü. 1971 Cannes FUm Şenligi. 1971 Berlin Film Şenliği. 1972 Yedinci Sanat dergisince düzenlenen Bütün Zamanların En tyi 10 Türk Filmi soruşturmasında birinci. 1980 Yeni Sinema dergisince düzenlenen 1970-80 arasında En îyi 10 Türk Filmi soruşturmasında birinci. nıdım Guney'i ve hayran kaldım. Çok az konuşnrdu, son derece saygılı ve sessiz bir insandı. Çe- kimler sırasında otelde kalıyor- duk. Bir gün onu yatağın üzerin- de bağdaş kurmuş, başını omuz- ları arasma alnuş olururken gör- düm. Uzun bir süre bu pozisyoo- da kaldı. 'Ne yapıyorsun böyle?' diye sordum. 'Düşünüyorum, di- yaloglan yazacağım' dedi. Diya- loglan bir gün öncesinde yazıyor- du, ama tüm çatıyı kafasında kur- muştu." Filmde Cabbar'ın oğlunu can- landıran Kürşat Alnıaçık, film çe- kildiği gunlerde 8 yaşındaydı. "Be- nim için zor bir çaüşmaydı" diyen Almaçık, 'Umut'u seyredemediği için bugün filmle ilgili çekilmiş re- simleri ve bir de filmde ağlaması gereken sahneleri hatırhyor. SİNEMA DÜNYASINDAN 'VMVT İÇİN DEĞERLENDİRMELER Türk sinemasında değişim I SEVİNÇ BAYSAL BURSA — Ova Koruma Kanu- nu olmasına karşın "tapu iptali ve tesriü" davası açüarak mahkeme- ler aracılığıyla gerçekleşen hisseli parselli arsa satışları Imar Kanu- nu'na aykırı bulundu. Yargıtay, yasaya aykırı olarak gerçekleşen ve son yülarda bu yol- la kaçak yapılaşmaya açüarak "yagmalanan" Bursa Ovası'm kurtannış oldu. Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Orhan Efe, devletin ve belediyelerin uydu kent projesi ile vatandaşın arsa ih- tiyacım karşılamadığı takdirde hisseli parsel satışlannın engellen- mesinin çözüm olamayacağmı söyledi. Efe, "Belediyelere ve devlete önemli görevler düş- mektedir. AcileiLyeni imar plan- lan açümalı" dedi. Elia Kazan: Çok etkilendiğim, hâlâ da et- kisinde olduğum bir film. Adı "Umut"tu ve hiç duymadığım bir Türk yönetmeni tarafın- dan yapılmıştı. Yönetmenin adı Yılmaz Gü- ney, filmin adı "Umut." Onat Kutlar: "Umut" Türk sinemasında bir donum noktasıdır. "Umut"a kadar ger- çekçilik ya çoğu kez adına "gerçek" deneme- yecek "yapay" bir yaklaşımla kavTanmış, Ye- şilçam kahplarından kurtulamamış ya da '"natüralizm"lekarışürılmıştır. "Umut" aynı zamanda Yılmaz Güney'in sinemasında da bir dönüm noktasıdır. Bu filmle Güney, kendi sa- natçı evreni, düşunceleri ve dünya görüşu ile o gune kadar başrolunu oynadığı "Çirkin Kral" fıhnleri arasındaki çelişkivi aşmış, ken- di kendısiyle tutarlı bir dizi filmin yolunu aç- mıştır. AtiUa Dorsay: Yılmaz Güney, daha çok bi- linçle mı, yoksa bildiği, belki de yaşadığı bir çevreyi, oyku vermek çabasından ileri gelen bir çalışma sayesinde mi bilinmez, Türk sine- masına şimdiye dek görülmedik biçimde bel- geciliği, belgeci çalışmayı bu filmle sokar. Nijat Özön: Yılmaz Güney'in yıllar yılı ya- şadığı, denediği, sabırla yüreğinde taşıdığı gözlemleri, gerçeğin kendüiğinden taşıdjğı guç ve güzellikleriyle, başkaca bir katkıya gerek kalmaksızın, sinemada gerçek değerini bul- du... "Umut" sinemamızın o güne dek ger- çekçilik yolunda son noktayı belirleyen bir ya- pıttı. Kemal Tahir: Herifin ölçüsüne bakın. Adam almış fa>ioncuyu, arabacıyı kahraman olarak. Arabacıyı almakla, eski, bundan 200 sene evvelki posta arabacısının dramını almak arasında fark yoktur. Halit Refiğ: "Umut", gerisinde donen do- laplar hesaba katılmadan duşunülürse, artık kabak tadı veren kahplaşmış filmlerin dışın- da, iyi niyetli değişik şeyler anlatma çabasın- da bir filmdir. Fakat "Umut" Türk sinema- cılarının başına, Turkiye'de yapılmış en ger- çekçi film olarak kakıldığında, filme gerçek- çilik açısından bir kere daha bakılmalıdır. DENETİM ÖYKÜSÜ Yılmaz Güney'in butün yapıtlannın 1983 tarihli I. Ordu ve Sıkıyonetim Komutanhğı'- nın bildirisiyle yasaklanmasından sonra Gü- ney'e ait bütun filmler, resimler, kitaplar toplatıldı. Toplatılan bütün filmlerinin imha edildiği iddia edilirken, sanatçıya ait birkaç filmin kopyesinin yurtdışında olduğu bildiril- di. Bu arada 2000'e Doğru dergisi 1987 yılın- da açtığı imza kampanyasıyla birlikte filmlerinin ıthali için çalışmalara başladı. Yurda girişi 9 Haziran 1983 tarih ve 94 sa- yılı Bakanlar Kurulu karanyla sakıncah bu- lunan film için Danıştay'da yurütmeyi durdurma kararının alınmasından sonra film gümrükten geçerek uzun bir süre denetiminin yapılması için gerekli olan iznin çıkmasını bekledi. Kültür Bakanlığı, Yılmaz Güney'in filminin tstanbul Film Denetleme Kurulu ta- rafından ineelenebilmesi için gerekli izni ver- dikten sonra denetime giren "LSmut" hiçbir kesintiye uğramadan gösterim hakkım aldı. IPrdan proteşto • LONDRA (AP) — Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Pakistan'ın Karaçi kentinde bir foto muhabirinin, güvenlik kuvvetlerinin saldınsına ugTayarak dövülmesini protesto etti. Merkezi Londra'da bulunan IPI'mn direktörü Peter Galliner tarafından Pakistan Başbakanı Benazir Butto'ya gönderilen telgrafta, basın mensuplannın kitlesel kargaşalıklan izlerken güvenlik kuvvetlerince baskı altında tutulmasımn önlenmesi istendi. Günde en çok 15 sigara • ANKARA (AA) — Damar sertliği ve kalp hastahklarının "risk faktörlerinden" biri olduğu bilinen sigaranın, bu hastalıkların oluşmasındaki etkisi bir kez daha kanıtlandı. Hacettepe Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada, günde 15 ve daha fazla sigara içen kişilerin kan kolesterol düzeyleri yüksek bulundu. Anılan araştırma, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakultesi Halk Sağhğı Anabilim Dalı öğretim üyesi Erdal Beşer tarafından gerçekleştirildi. \atlara yeni uğrak noktaları • ANTALYA (AA) — Yatların, "özel çevre koruma bolgesi" ilan edilen alanlarda uğradıklan koylarda salaş yapılaşmanın ve kirlenmenin önlenmesi için Turizm Bakanlığı ve Başbakanlık Özel Çevre Koruma Bölgeleri BaşkanlığVnca "yat uğrak noktaları projesi" geliştirildi. Geliştirilen projeye göre, özel koruma alanlanndaki yat uğrak noktaları, Başbakanlık özel Çevre Koruma Bölgeleri BaşkanlığYnca saptanacak ve yakında ilan yoluyla yatınmcüara duyurulacak. Uğrak noktalannın mimari prpjeleri ise Türizm Bakanhğı'nca yürütülecek. Çevre için resim yanşması • Haber Merkezi — Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Genel Müdürlüğü, "Tarihi ve Doğal Çevreyi Koruyalım" konulu resim yanşması açtı. Genel müdürlükten yapılan açıklamada, resim yarışmasınm, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması bilincinin halka, özellikle genç kuşaklara aşılanması ve gençlerin bu konuya dikkatlerinin çekilmesi amacıyla açıldığı bildirildi. Ozel okullar anlaşamadı • Eğitim Servisi — Özel okullara öğrenci alımıyla ilgili yönetmelik değişikliğinin hazırlıklan sürerken, Milli Eğitim Bakanlığı, valiliklere bir yazı göndererek, özel okul sahiplerinin alman son kararlarla ilgili görüşlerinin bildirilmesini istedi. özel Okullar Derneği Başkanı Dündar L'çar, okul sahipleri olarak bakanlığa "oıtak görüş" bildirmenin daha yararh olacağını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı özel Öğretim Kurumlan Genel Müdürü Nejdet Özkaya ile özel okul sahiplerinin, Antalya'da yaptıkları, "özel okullar sınav yönetmeliğinin içeriği" konusundaki görüşmelerde uzlaşma sağlanamadı. Bazı özel okul sahipleri ortak sınava katılmayacakları yolunda görüş belirtirlerken, başvuruların beklenenden fazla olması durumunda özel okulların kontenjanlarını şişirme tehlikesinin de doğacağı öne sürüldü. Afrika'da 15 milyon aç • NAİROBİ (AA) — "Siyah Kıta" Afrika'daki dört ülkede süren iç savaşların, 15 milyon kişiyi açhk tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığı bildirildi. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yayımlanan 1989 yılı raporunda, Zimbabve, Zambia, Tanzanya, Mali ve Kenya'nın elindeki stokların çok iyi düzeyde olduğu belirtilen FAO raporunda, "Ancak Etiyopya, Sudan, Mozambik ve Angola'da yaşayan 15 milyon kişi açlık tehdidi ile karşı karşıya bulunuyor" denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle