Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
Sahıbr Cuınhunyeı Malbaacıhk \e Ga2e:ecılık Turk Anonım Şırketı adına
Ntdir Nadi £ Gçnd Vavın Muduru' Hasan Cemftl. Muessese Muduru
Emine Lşaklıgil. Yazı Işierı Muduru Ok«> Gontnsin, # Haber Merkezı
Vludu'u Valçıo Ea>er. Sa\fa Duzenı Yonetmem Ali \or, 0 Temsıictle1
-
\NKARA. \hmci fın. IZMİR HıkmH Çemriu**. *>ıDV-.A. Çetm Yıgenogtu
I; Potaka. CtUI Başiangıç. I>; Haberkr Erçuı Balcı. Ekonomı Ccrçu Turtan, Iş Sendıka Şakna KMMKİ Küllur Crtal l wt.
Eguım. G«ıca> Şfl>lsıı, Haber A/aştırrna Umci Berkan. ^un Haoerler Necd«t Dogan, Spor Damsma.iı Kbdufludir Yncetauu.
Oızı Yaalar kfran ÇaJı^ıa. \rayırma Ş*tan Up«5. LXızei[nw AbduHah YUKI # Koordınaror Ahmel konıkuı. # Malı Iıler
Enıl ErVul, # Mnnastot Bafent fcner # Bmçe-Planlama *>o^) Osm*nbe«rogiu # Reklam \yş» Tonın. # E* Yavınhr HuM
\k>o< # Idaıe Husmn Gum. 4 lşlttnre- Ondır Çrtk, 9 Bılp-lşlem Vul İnai. 0 Personel Snp BosUncıo£hı.
&=»» u >J.un Cumhunyn Mabaaolık « GaztnaU TAŞ Tlttfc Oa* Cad }9'4I
343^ Isı Pk 246-lsunbul Td. 512 05 05 (20 tat), Tetoı :ZM« Fax (1) 526 60 72 0
Buruto- AflVm: Z.va Gokalp BK lokıiap S. No: 194. Td 133 11 4M7. Tcfct 423*1 FtaL <4) 133
OT G< # ln™- H Zı>n Blv 1352 Si'3 Td: 13 12 30, TÖDL 52359 Fm. (51) 19 53 <0
: Inanu Cad 119 S No l Kal 1, Tet 19 37 52 (4 hal). Tdoc 6215i. Fa* (71) 19 37 52
TAKVİM: 14 ŞUBAT 1990 İmsak: 5.28 Güneş: 6.53 Öğle: 12.23 İkindi: 15.14 Akşara: 17.43 Yatsı: 19.02
40. Berlin Film Şenliği
Politik
fUmlere
ilgi büyük
Berlin'de siyasal filmlere özel ilgi var. Alman
yönetmen Volker Schlondörff ün
"Hizmetçinin Öyküsü" ve Costa Gavras'ın
"Müzik Kutusu" bunlardan ikisi.
ATİLLÂ DORSAY
BERLİN — BeTÜn 1990'ın
kendiliğinden politik ortamında,
zaten her şeyin politik bir giysi al-
tında gözüktüğü bu kendine öz-
gü festival içinde, doğrudan doğ-
ruya politik olan filmler, başka
türlü bir ilgi görüyor.
tşte büyük yanküar yapan 2
Amerikan fılmi. Ortak özellikle-
ri, ikisinin de Avrupah yönet-
menlerce çevrilmiş olması. Biri-
ni Alman Volker Schlondörff,
öbürünü de Fransız Costa
Gavras yönetmiş. Temel farkları
ise birinin başansız olmasına
karşıhk, öburünün attığını tam
12den vurması...
Bir süredir Amerika'da çalışan,
ancak orada çektiği "Yaşlı
AdamJar Toplulugn" veya "Saü-
cının Öliimu" gıbi filmlerde çok
basarılı olamayan "Teneke
Tnunpet"in unutulmaz yönetme-
ni Schlondörff, bir kadın yaza-
nn romanından uyarladığı "Hiz-
melçinin Öykıisü-The Handma-
id's Tale" adlı ABD-Alman ortak
yapımında, tümüyle siyasal bir
alegori onaya koyuyor.
"Amerika'ya komşu" (>oksa
Amerika'nın kendisi rni?) bir ül-
kede askeri bir devrim oluyor,
kanlı bir diktatörlük kuruluyor,
bir baskı rejimi işlemeye başhyor.
Harold Pinter'in senaryosunu
yazdığı nim, çağımızdaki kimi
olay ve rejimlerden de esinlene-
rek, bu baskıcı ortamı belirleme-
de, kaygılı bir atmosfer yaratraa-
da oldukça başarılı oluyor.
Ama sonrası için aynı şeyi söy-
lemek zor. Tıpkı Nazi rejimine
benzer ırkçı kaygılar taşıyan ve
"üstün çocuklar" yaratmak için,
özenle seçilen sağlıklı, guzel genç
kadınlann yine sağlıklı erkeklerle
"çiftleştirilmesiııi" emreden yö-
netimin bu uygulaması, oldukça
kaba çizgili ve inandına olma>
l
an
bir biçimde anlatılıyor.
Bu arada, kadın kahramanımı-
zjn (Natasha Richardson) payına
da "bizzat" diktatöre (Robert
Duvall) "daraızhk" etmek ve
onun doyumsuz karısına (Faye
Dunaway) bir çocuk sağlamak
görevi oluyor.
Anlaşılan ulkesinden ayrümak
Schlondörfre de yaramamış. Bu
aslında ilginç konulu ve büyük
bütçeli film, kaba simgeselliği ve
şematik anlatımıyla, hiçbir anm-
da amaçladığı karabasanı yarata-
rnayan, politik bildirisini ulaştı-
ramayan bir film olarak kalıyor.
Bunca Unlü ada karşın!..
Oysa hafif "oportıinist" olarak
bildiğimiz, ticari-siyasal filmlerin
uzmanı Costa-Gavras, son fil-
minde ne denli başarılı!.. "Mii-
zik Kutusu-Music Box", hemen
söyle>
r
elim, "Z" filmi yönetmeni
için tam bir yeniden doğuş, unu-
tulmaz güzellikte bir siyasal film
örneği.
Yönetmen, 1985'lerin Ameri-
kası'nda, Macar kökenli bir aile-
nin seruvenini anlatıyor bizlere..
Chicagolu bir kadın avukat (Jes-
sica Lange), birden 1950'lerde
Amerika'ya göç etmiş yaşü baba-
sırun geçmişiyle karşılaşıyor: Mi-
ke LaszJo, bir celp kâğıdıyla baş-
layan bir seruven sonunda, bir
"saivaş suçlusu" otaakla, savas^n
sonlannda ulkesinde, Macaris-
tan'da bir grup Yahudi ailesini en
insafsız biçimde yok etmekle suç-
lamyor. Kadın avukat, elbette
bunlara inanmıyor, arşivlerden
başlayıp Budapeşte'ye dek uza-
nan bir çaba ile babasını savun-
maya girişiyor. Ama sonuç, hiç
de beklediği gibi çıkmayacaktır.
"Müzik Kntusu", bizlere ınsan-
lığa karşı işlenmiş suçlann, kit-
lesel kıyımlarm, zulümlerin, iş-
kencekrin hiçbir zaman unutul-
maması gerektiğini ve de unutul-
madığını anımsatan görkemli bir
siyasal melodram...
Savaştan 40-45 yıl sonra, kimi
suçluların, katillerin, kasapların
hâlâ peşine düşulüyorsa, bir ül-
kenin cumhurbaşkanlığına dek
yükselmiş kışiler (Kurt \Valdhe-
im örneği) geçmişteki suçlann-
dan ötürü ciddi suçlamalara ve
yargılamalara uğruyorlarsa, in-
sanhğın kolektif bilinci ve belle-
ği, savaş suçlannı ve kitle kıyım-
larını hep taze anılar olarak ko-
rumak yönünde işliyorsa, bun-
dan alınacak dersler yok mu?
tnsanlık suçları, aradan ne
denli zaman geçse de ne denli
kinüik ve küık degiştirüse de han-
gi uzak ülkelere sığınılsa da hep
var olacak, birileri, bir yerlerde
onları bilecek, anımsayacak;
unutulmuş, eski, tozlu müzik ku-
tularının sakladığı gizler, günün
birinde ortaya dökülecek. Costa-
Gavras, son filminde bizlere bun-
ları anımsatıyor. Ve Jessica Lan-
ge, Frederic Forrest, Macar oyun-
cusu Armin-Mueller Stahl, bize
bu acılı öyküyü olağanüstü bi-
çimde canlandırıyorlar.
Bursa
Ovası'nı
gy
kıırtardı
14 ŞubatÂşıklar Günü, Batı'da gülleri karaborsaya düşürdü
Sevgilinizi ımutmayınEDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — İngiltere'de kır-
mızı gül karaborsaya duştu. Nor-
mal fiyatının birkaç katına satı-
lıyor son gunlerde. Kolombiya'-
dan 200 bin gul goncası ithal edil-
di. Hollanda, İspanya, Kenya ve
Fas'tan da başka çiçekler. tyi iş
yapan sadece çiçekçiler değil. Çi-
kolata satışları da ok gibi. Bir de
seksi iç çamaşırı. Kırtasiyecilerde
kart satışları da patladı. 10 şubat-
tan itibaren en az 10 milyon kart
postalanıyor.
Şubatın 14'u "Âşıklar Günü"
çünkü. Aziz Valentin hazretleri-
nin, müstakbel âşıkların yuvala-
rıru yaptığı, mevcut âşıklara aşk-
larını hatırlattığı, eski âşıklara da
hafıza dopingi yaptığı gün/15.
yüzyıldan beri Ingilız folklorun-
da yeri var.
Şubat ortası, Romalıların
"Lupercaiia" a>inlerine rastlıyor-
muş. Pagan bir doğurganlık ayi-
ni. Romalılar, Ingiltere'den ayrı-
lalı çok olduğu halde, ayinleri kal-
mış geride. Bir de Amerika'da bi-
liniyor St. Valentin günu.
14 şubatta âşıkların, aşklarını
belgeleyici garip hediyeler verme-
leri âdet. Bir keresinde bir çiftçi,
tarlasına kocaman bir "Seni Se-
viyornm" yazdıydı. Gubreyle
ama. Gübreli aşkı, uçaktan çekil-
miş foto|raflarla ispatlanmıştı.
En pahalı St. Valentin hediye-
si, bir zamanların unlü sesi Ma-
riaCallas'a, Onassis'in gönderdi-
ği elmas, ama mink bir kürk için-
de. Birmingham Müzesi'ndeki 40
metre uzunJuğundaki aşk mektu-
buna ise henüz herhalde kimse
erişebilmiş değil.
Bütün bu hediye alıp-vermede
"tsimsizük" şart. Hediyenin "kim-
den" geldiği bilinmeyecek, ama
"tahmin edüecek". Tabii kartlar
çogalırsa, durum kanşabilir. Ga-
zetelerde sırf böyle kimliği belir-
siz mesajlar verilsin diye özel ilan
sayfaları açılıyor.
Her yılın 14 şubatı yaklaştıkça
ilan servisleri takviye elemanla
doluyor. tlanlar başa çıkacak gi-
bi değil. lkinci Dünya Savaşı'n-
da da surmuş bu gelenek. llanlar
arasmda şifreli casusluk mesajları
var mı diye ıstihbaratçılar gözle-
rini dört açmışlar. Ama mesajla-
rın zaten şifreli de olması gerek-
tiğinden, içinden çıkmak güç:
"Kiiçök güvercini seven tilki" yâ
da^Kibar canavannızdan homur-
tulu aşkla" \a da "Otomarik go-
riliniz sade bugun degil hergun
sizin" ya da "Sen bademcigini
kaybettin, ama ben de kalbîmi"
gibi... Mesajlarda evlenme teklif-
leri de oluyor: "Mary, seni 20 yıl-
dır özlüyonım. Lütfen beni ara."
St. Valentin 14 şubatı
Âşıklar Günü olarak
kutsamış.Bugünde
sevgililere çiçek, kart
ve armağan
göndermek, İngiltere
ve Avrupa'da giderek
yayılan bir modaya
dönüşmüş durumda.
Armağan ve kartlarda
"isim" yazümıyor.
St. Valentin, ilk Hıristiyanlar-
dan. Biraz çöpçatanlığı varrruş.
Roma Imparatoru Claudius Got-
hicus'un arslanlara yem ettiklerin-
den. Papa daha sonra onu Aziz
yapmış. Roma'nın pagan ayinle-
ri ile St. Valentine zamanla Ingi-
liz folklorunda birleşmiş.
öte yandan Antalya muhabiri-
miz Bfilent Ecevit'in bildirdiğine
göre tngütere'deki Âşıklar Bayra-
mı nedeniyle artan çiçek talebiy-
le Turkiye'de de kesme çiçek pi-
yasası hareketlendi. Hollanda'da
çiçek üretim alanlanmn doğal afet
sonucu zarara uğraması üzerine
îngilizler Tüıkiye'ye akın ederek
özellikle karanfil ve gul başta ol-
mak üzere çok miktarda çiçek alı-
mı gerçekleştirdiler.
Geçen gunlerde Antalya'dan
Londra'ya bir kargo uçağı ile 5
milyon dal kesme çiçek gönderil-
di. Türkiye Kesme Çiçek Ihracat-
çılan Derneği Başkanı Savaş Ti-
tiz, İngilizlerin Âşıklar Bayramı
nedeniyle çiçek piyasasımn en üst
düzeye ulaştığını söyledi.
\m. HENRrDEN SE\GİLİSİNE MEKTUP
Yüreğim senin
eline teslimDış Haberler Servisi — Tum
Batı dünyasmda olduğu gibi İn-
giltere'de de Sevgililer Gunu (St.
Valentine's Day) çeşitli etkinlik-
lerle kutlamyor. Ingiltere Krali-
yet Sergisi'nde de İngiliz kralla-
rının "en sevdalı ve en ateşli"
yanlarım ortaya koymak için
bazı mektupları sergilendi. Bun-
lardan en dikkat çekici ve ilgi
uyandıranları da Kral VIII.
Henry'nin baştan metresi olan,
sonunda da idama gonderdiği
kansı Anoe Boieyn'e yazdığı
ateşli raektuplardı. Mektuplar-
dan birinde Kral Henry aynen
şöyle diyor:
"Sevgilim ve arkadaşım,
Yüreğim ve benliğim kendile-
rini senin ellerine teslim ediyor.
Sana, bize iyi davranman ve
uzak kaldığımız bu süre içinde
bize duyduğun sevginin azalma-
ması için yakarıyoruz. Çünkü
böyle olursa zaten büyük olan
acımız daha da artacaktır. ln-
sanlann birbirlerinden uzak kal-
malan zaten yeterince acı veri-
yor. Boylesine duygular içine
düşeceğimi daha önce tahmin
bile edemezdim. Bu bana astro-
nomide bir kuralı arumsattı. Ku-
tuplar guneşten ne kadar uzak-
laşırsa sıcaklık o kadar aşağıla-
ra kayar. Bizim aşkımız da böy-
le; birbirirrüzden uzak kaldık,
yine de ateş arttı, en aandan be-
nim açımdan.. Senin için de aynı
olduğunu umuyonım. Duydu-
ğum acı o kadar şiddetli ki se-
nin bana olan silinmez aşkın ko-
nusunda umudum bu kadar
güçlü olmasa buna dayanamaz-
dım. Kendimi sana hatırlatmak
için elimin altındaki tek şeyi, bir
resmimi ve daha önceden de bil-
diğin gibi yerlerinde olmak iste-
diğim bilezikleri gönderiyorum.
Hizmetkârın ve dostun H.R."
YılmazGüney'in ünlü filmi yıllar sonrayeniden Türkiye'de
6
Umut, gerçeğin destanıcbr'20 yıl önce çekilen ve Türk
sinemasının dönüm
noktalarından birini
oluşturan "Umut" fılmi
2000'e Doğru dergisi
tarafından Türkiye'ye
getirildi. Umut'un galası
bugün Atlas Sineması'nda
yapüacak.
LALE FtLOĞLU
"Çogu zaman sokaklardan hız-
la geçeriz ve farkına vannayız cev-
remizdeki şeylerin. Ben durup
baküm çevreme ve onlan anlat-
tım... 'Umut'taki destan, gerçeğin
destanıdır".
Yılmaz Güney'in 20 yü önce
çektiği ve gerçekçüiğiyle Turk si-
nema tarihinin dönüm noktası ka-
bul edilen "Umut" filmiyle ilgili
söyledikleri bunlar.
1981'de izne çıktığı Isparta Ce-
zaevi'nden firar eden, 1983'te
Türk vatandaslığmdan çıkartılan
ve 1984'te Paris'te ölen Yılmaz
Güney'in birçok filminin akıbeti
belli değil. Ancak 9 filminin yurt-
dışında ve "emin" ellerde olduğu
biliniyor. Bu fîlmlerinden biri de
"Umut". 2000'e Doğru dergisinin
ulkemize getirdiği ve Efes FilnY-
in işletmeciliğini üstlendiği
"Umul", belki de birçok gencin
seyredeceği ilk Yılmaz Güney fıl-
mi olacak.
"Umufun galası bugün Beyoğ-
lu Atlas Sineması'nda yapılacak,
gösterimi ise 16 şubattan itibaren
Beyoğlu Dünya, Ortaköy Kültur
Merkezi, Ankara Metropol ve Ta-
lip sinemalan, lzmir Köşk Sine-
ması ve Mersin Kamer Sineması-
nda gerçekleştirilecek.
Uzun süren uğraşlar sonunda
ülkeye girişi sağlanan ve denetim-
den "kesiksiz" çıkan "Umufun
yönetmeni, senaryo yazarı ve baş
oyuncusu Yılmaz Guney bugün
yok aramızda. Ancak filme eme-
ği geçen birçok kişi sınemada ya
da başka alanlarda uğraşlarını
surdürüyorlar. Filmin ikinci yö-
netmeni ve Güney'in çok sayıda
filmine emeği geçmiş Şerif Goren,
20 yıl öncesinin küçük oyuncusu
Kürşat Alnıaçık, oyuncu Tuncel
Kurtiz, muziklerini hazırlayan
Arif Erkin, oyuncu Güben (Alnı-
açık) luncçekic ve yapımcı Ab-
durrahman Keskiner belleklerin-
20 YIL ÖNCE ÇEKtLDt — "Lmut'ta Cabbar rolttnü Yılmaz Güney, Cabbar'ın eşini Giilsen Tunççekiç (Alnıaçık) canlandırmıştı.
de arkaya itilmiş anılarım bir kez
daha canlandırdılar.
îlk sözü filmin yapımcısı Ab-
durrahman Keskiner'e veriyoruz:
"Aslında biz Umut'a başladığı-
mızda iki sayfalık bir öykü vardı
elimizde. Yılmaz Güney fllmde
kendi babasını oynuyordu ve fil-
mi kafasınrfa biıirmişti. Adana-
daki çekimler sırasında bizim eli-
mizde tam hikâye olmadığı için
her gun yeni bir şey istiyordu bu-
den. Örnegin Adana Valikonağı'n-
da begendiği bir hurma ağacı var-
dı. Bunu kestirdik ve zorla çekim
yerine taşıdık. Umut'un finalinde-
ki ağaç budur."
Keskiner filme 170 bin lira har-
cadığınj hatırhyor 1970 yılında ve
bir de film sansüre girmeden on-
ce Adana'da bir gün o>-nadığım.
"İrfan Atasoy filmin Adana işlet-
mecisiydi. Film, Adana'da bir gece
oynamış. Sonra sabah getirmişler
fUmi 'izleyici sevmedi' diye. Ata-
soy 62^00 liraya hakkım aldiğı fil-
mi zaranna başkasına satmışb o
yıl."
Daha sonra filmi denetime gön-
derdiklerini söyleyen Keskiner
şöyle devam ediyor: "FUmi red-
dettiler. Filmdeki arabalann kul-
lanılamaz. atlann da çok yaşlı ol-
ması nedeniyle. Daha sonra Da-
nıştay karanyla oynadı film."
1968-1974 arası Güney'le çalışan
ve "Umuf'un ikinci yönetmenli-
ğini yapan Şerif Gören, önceleri
filmin Yılmaz Güney'in var olan
seyircisini memnun etmediğini be-
lirtiyor ve ekliyor: "Film sansüre
girmeden tstanbul Yener Sinema-
sı'nda (Sinepop) bir hafta oyna-
dı. Güney'in seyircisinin allştığı
bir tarz vardı. Bu seyirci, fayton-
cu Cabbar'dan hoşlanmadı. Film
ödüDer kazandırdıktan sonra ikin-
ci kez vizvona girdi ve büyük ba-
şan kazandı. Bizim aydınımızın.
Sinematek'in desteklediği bir film
oldu. Sinematek, o güne kadar
yerli filmleri desteklemez, redde-
derdi."
Filmin muziklerini hazırlayan
ve bu çalışmasıyla Adana Altın
Koza FUm ŞenUği'nde En tyi Mü-
zik Ödülü'nü kazanan Arif Er-
kin'in "Umnf'la ilgili hatırladık-
ları ise şunlar: "Meddiyeköy'de-
ki Lale FUm Stüdyosu'na gittik.
Filmin dublajı yoktu henüz. Yıl-
maz 'Fazla param yok' dedi.
Mumkün olduğunca ucuz olması
için muziklerini tek klametle yap-
Uk, ama iyi de oldu. Bir uzun ha-
vadan yola çıkarak >-aptıgımız
fUm müziği büyük ilgi topladı ve
ödül kazandı."
Filmde hurafelere inanan topal
hocayı oynayan Osman Alyanak,
"Umuf'u şimdiye dek hiç gorme-
di. Bir süre Galatasaray'ın kaleci-
liğini de yapan Alyanak'ın film
üzerine hatırladıklan şunlar: "\il-
maz Güney iyi bir rejisör, iyi bir
senaryo yazanydı. Çekimlerde gü-
neş alnnda sıcakta çok sıkınü çek-
tik. Aynntılarla çok uğraşttk. ts-
tanbul dışında olduğum için fil-
mi göremedim."
Filmde Cabbar'ın eşini canlan-
dıran tiyatro sanatçısı Giilsen (Al-
nıaçık) "ftınççekiç ise Yılmaz Gü-
ney'le ilgili amlannı taptaze koru-
yor. Ankara Buromuzdan Ayşe
Sayın'ın görüştüğü Tbnççekiç'in
fılmle ilgili söyledikleri şunlar:
"Çekimler sırasında daha iyi ta-
U a » t / Yönetmen: Yılmaz
Guney / İkinci yönetmen:
Şerif Gören / Yönetmen
yardımcısı: Erdinç Çöl /
Senaryo: Yılmaz Güney /
Görüntü yönetmeni: Kaya
Ererez / Müzik: Arif Erkin /
Yapım: Güney Film /
"Vapımcı: Abdurrahman
Keskiner / Oyuncular:
Yılmaz Güney, Gülsen
Almaçık, Tuncel Kurtiz,
Osman Alyanak, Sema
Engin, Sevgi Tatlı, Kürşat
Alnıaçık, Hicret Gürson,
Nizam Ergüder, Enver
Dönmez, Ahmet Koç, Lütfi
Engin, Kemal Tath / 1970
yapımı / Siyah-beyaz / 100
dakika.
ALDİĞI ÖDÜLLER
1970 Adana FUm Şenligi: En
İyi Film, En İyi Yönetmen, En
tyi Senaryo, En İyi Görüntü,
En İyi Erkek Oyuncu.
1970 Grenoble FUm Şenligi:
Jüri Özel Ödülü.
1971 Cannes FUm Şenligi.
1971 Berlin Film Şenliği.
1972 Yedinci Sanat dergisince
düzenlenen Bütün Zamanların
En tyi 10 Türk Filmi
soruşturmasında birinci.
1980 Yeni Sinema dergisince
düzenlenen 1970-80 arasında
En îyi 10 Türk Filmi
soruşturmasında birinci.
nıdım Guney'i ve hayran kaldım.
Çok az konuşnrdu, son derece
saygılı ve sessiz bir insandı. Çe-
kimler sırasında otelde kalıyor-
duk. Bir gün onu yatağın üzerin-
de bağdaş kurmuş, başını omuz-
ları arasma alnuş olururken gör-
düm. Uzun bir süre bu pozisyoo-
da kaldı. 'Ne yapıyorsun böyle?'
diye sordum. 'Düşünüyorum, di-
yaloglan yazacağım' dedi. Diya-
loglan bir gün öncesinde yazıyor-
du, ama tüm çatıyı kafasında kur-
muştu."
Filmde Cabbar'ın oğlunu can-
landıran Kürşat Alnıaçık, film çe-
kildiği gunlerde 8 yaşındaydı. "Be-
nim için zor bir çaüşmaydı" diyen
Almaçık, 'Umut'u seyredemediği
için bugün filmle ilgili çekilmiş re-
simleri ve bir de filmde ağlaması
gereken sahneleri hatırhyor.
SİNEMA DÜNYASINDAN 'VMVT İÇİN DEĞERLENDİRMELER
Türk sinemasında değişim
I
SEVİNÇ BAYSAL
BURSA — Ova Koruma Kanu-
nu olmasına karşın "tapu iptali ve
tesriü" davası açüarak mahkeme-
ler aracılığıyla gerçekleşen hisseli
parselli arsa satışları Imar Kanu-
nu'na aykırı bulundu.
Yargıtay, yasaya aykırı olarak
gerçekleşen ve son yülarda bu yol-
la kaçak yapılaşmaya açüarak
"yagmalanan" Bursa Ovası'm
kurtannış oldu. Mimarlar Odası
Bursa Şubesi Başkanı Orhan Efe,
devletin ve belediyelerin uydu
kent projesi ile vatandaşın arsa ih-
tiyacım karşılamadığı takdirde
hisseli parsel satışlannın engellen-
mesinin çözüm olamayacağmı
söyledi. Efe, "Belediyelere
ve devlete önemli görevler düş-
mektedir. AcileiLyeni imar plan-
lan açümalı" dedi.
Elia Kazan: Çok etkilendiğim, hâlâ da et-
kisinde olduğum bir film. Adı "Umut"tu ve
hiç duymadığım bir Türk yönetmeni tarafın-
dan yapılmıştı. Yönetmenin adı Yılmaz Gü-
ney, filmin adı "Umut."
Onat Kutlar: "Umut" Türk sinemasında
bir donum noktasıdır. "Umut"a kadar ger-
çekçilik ya çoğu kez adına "gerçek" deneme-
yecek "yapay" bir yaklaşımla kavTanmış, Ye-
şilçam kahplarından kurtulamamış ya da
'"natüralizm"lekarışürılmıştır. "Umut" aynı
zamanda Yılmaz Güney'in sinemasında da bir
dönüm noktasıdır. Bu filmle Güney, kendi sa-
natçı evreni, düşunceleri ve dünya görüşu ile
o gune kadar başrolunu oynadığı "Çirkin
Kral" fıhnleri arasındaki çelişkivi aşmış, ken-
di kendısiyle tutarlı bir dizi filmin yolunu aç-
mıştır.
AtiUa Dorsay: Yılmaz Güney, daha çok bi-
linçle mı, yoksa bildiği, belki de yaşadığı bir
çevreyi, oyku vermek çabasından ileri gelen
bir çalışma sayesinde mi bilinmez, Türk sine-
masına şimdiye dek görülmedik biçimde bel-
geciliği, belgeci çalışmayı bu filmle sokar.
Nijat Özön: Yılmaz Güney'in yıllar yılı ya-
şadığı, denediği, sabırla yüreğinde taşıdığı
gözlemleri, gerçeğin kendüiğinden taşıdjğı guç
ve güzellikleriyle, başkaca bir katkıya gerek
kalmaksızın, sinemada gerçek değerini bul-
du... "Umut" sinemamızın o güne dek ger-
çekçilik yolunda son noktayı belirleyen bir ya-
pıttı.
Kemal Tahir: Herifin ölçüsüne bakın.
Adam almış fa>ioncuyu, arabacıyı kahraman
olarak. Arabacıyı almakla, eski, bundan 200
sene evvelki posta arabacısının dramını almak
arasında fark yoktur.
Halit Refiğ: "Umut", gerisinde donen do-
laplar hesaba katılmadan duşunülürse, artık
kabak tadı veren kahplaşmış filmlerin dışın-
da, iyi niyetli değişik şeyler anlatma çabasın-
da bir filmdir. Fakat "Umut" Türk sinema-
cılarının başına, Turkiye'de yapılmış en ger-
çekçi film olarak kakıldığında, filme gerçek-
çilik açısından bir kere daha bakılmalıdır.
DENETİM ÖYKÜSÜ
Yılmaz Güney'in butün yapıtlannın 1983
tarihli I. Ordu ve Sıkıyonetim Komutanhğı'-
nın bildirisiyle yasaklanmasından sonra Gü-
ney'e ait bütun filmler, resimler, kitaplar
toplatıldı. Toplatılan bütün filmlerinin imha
edildiği iddia edilirken, sanatçıya ait birkaç
filmin kopyesinin yurtdışında olduğu bildiril-
di. Bu arada 2000'e Doğru dergisi 1987 yılın-
da açtığı imza kampanyasıyla birlikte
filmlerinin ıthali için çalışmalara başladı.
Yurda girişi 9 Haziran 1983 tarih ve 94 sa-
yılı Bakanlar Kurulu karanyla sakıncah bu-
lunan film için Danıştay'da yurütmeyi
durdurma kararının alınmasından sonra film
gümrükten geçerek uzun bir süre denetiminin
yapılması için gerekli olan iznin çıkmasını
bekledi. Kültür Bakanlığı, Yılmaz Güney'in
filminin tstanbul Film Denetleme Kurulu ta-
rafından ineelenebilmesi için gerekli izni ver-
dikten sonra denetime giren "LSmut" hiçbir
kesintiye uğramadan gösterim hakkım aldı.
IPrdan
proteşto
• LONDRA (AP) —
Uluslararası Basın Enstitüsü
(IPI), Pakistan'ın Karaçi
kentinde bir foto
muhabirinin, güvenlik
kuvvetlerinin saldınsına
ugTayarak dövülmesini
protesto etti. Merkezi
Londra'da bulunan IPI'mn
direktörü Peter Galliner
tarafından Pakistan
Başbakanı Benazir Butto'ya
gönderilen telgrafta, basın
mensuplannın kitlesel
kargaşalıklan izlerken
güvenlik kuvvetlerince baskı
altında tutulmasımn
önlenmesi istendi.
Günde en çok
15 sigara
• ANKARA (AA) —
Damar sertliği ve kalp
hastahklarının "risk
faktörlerinden" biri olduğu
bilinen sigaranın, bu
hastalıkların oluşmasındaki
etkisi bir kez daha
kanıtlandı. Hacettepe
Üniversitesi öğrencileri
arasında yapılan bir
araştırmada, günde 15 ve
daha fazla sigara içen
kişilerin kan kolesterol
düzeyleri yüksek bulundu.
Anılan araştırma,
Karadeniz Teknik
Üniversitesi Tıp Fakultesi
Halk Sağhğı Anabilim Dalı
öğretim üyesi Erdal Beşer
tarafından gerçekleştirildi.
\atlara yeni
uğrak noktaları
• ANTALYA (AA) —
Yatların, "özel çevre
koruma bolgesi" ilan edilen
alanlarda uğradıklan
koylarda salaş yapılaşmanın
ve kirlenmenin önlenmesi
için Turizm Bakanlığı ve
Başbakanlık Özel Çevre
Koruma Bölgeleri
BaşkanlığVnca "yat uğrak
noktaları projesi"
geliştirildi. Geliştirilen
projeye göre, özel koruma
alanlanndaki yat uğrak
noktaları, Başbakanlık özel
Çevre Koruma Bölgeleri
BaşkanlığYnca saptanacak
ve yakında ilan yoluyla
yatınmcüara duyurulacak.
Uğrak noktalannın mimari
prpjeleri ise Türizm
Bakanhğı'nca yürütülecek.
Çevre için
resim yanşması
• Haber Merkezi —
Kültür ve Tabiat
Varlıklannı Koruma Genel
Müdürlüğü, "Tarihi ve
Doğal Çevreyi Koruyalım"
konulu resim yanşması açtı.
Genel müdürlükten yapılan
açıklamada, resim
yarışmasınm, taşınmaz
kültür ve tabiat
varlıklarının korunması
bilincinin halka, özellikle
genç kuşaklara aşılanması
ve gençlerin bu konuya
dikkatlerinin çekilmesi
amacıyla açıldığı bildirildi.
Ozel okullar
anlaşamadı
• Eğitim Servisi — Özel
okullara öğrenci alımıyla
ilgili yönetmelik
değişikliğinin hazırlıklan
sürerken, Milli Eğitim
Bakanlığı, valiliklere bir yazı
göndererek, özel okul
sahiplerinin alman son
kararlarla ilgili görüşlerinin
bildirilmesini istedi. özel
Okullar Derneği Başkanı
Dündar L'çar, okul sahipleri
olarak bakanlığa "oıtak
görüş" bildirmenin daha
yararh olacağını söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı özel
Öğretim Kurumlan Genel
Müdürü Nejdet Özkaya ile
özel okul sahiplerinin,
Antalya'da yaptıkları, "özel
okullar sınav yönetmeliğinin
içeriği" konusundaki
görüşmelerde uzlaşma
sağlanamadı. Bazı özel okul
sahipleri ortak sınava
katılmayacakları yolunda
görüş belirtirlerken,
başvuruların beklenenden
fazla olması durumunda özel
okulların kontenjanlarını
şişirme tehlikesinin de
doğacağı öne sürüldü.
Afrika'da 15
milyon aç
• NAİROBİ (AA) —
"Siyah Kıta" Afrika'daki
dört ülkede süren iç
savaşların, 15 milyon kişiyi
açhk tehlikesiyle karşı
karşıya bıraktığı bildirildi.
BM Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO) tarafından
yayımlanan 1989 yılı
raporunda, Zimbabve,
Zambia, Tanzanya, Mali ve
Kenya'nın elindeki stokların
çok iyi düzeyde olduğu
belirtilen FAO raporunda,
"Ancak Etiyopya, Sudan,
Mozambik ve Angola'da
yaşayan 15 milyon kişi açlık
tehdidi ile karşı karşıya
bulunuyor" denildi.