05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 P A R T İ L E R D E N Çevre Komisyonu ÎSSSM Özdemir ve 51 arkadaşı, TBMM içtüzuğunde değişiklik yapüarak "çevre komisyonu" kurulmasım önerdiler. Özdemir ve arkadaşlarımn önerisi, meclis içtüzüğünün 20. maddesine "çevre komisyonu"nun ilave edilmesini hükme bağhyor. önerinin gerekçesinde, günumüzde çevre sorunlarının buyük önem taşıdığı anlatıldı. Gerekçede, Meclis'in ihtisas komisyonları arasında çevrenin de yer almasırun ülkeraiz açısından yararlı olacağı belirtildi. Bilindiği gibi halen TBMM'de "Çevre Sorunlannı Araştırma Komisyonu" çalışmalarmı sürdüruyor. t MiUi Savunma Bakanı Safa Giray, ABD ile imzalanan SEİA ve ek raektup konusunda hükümetin dış politikadaki son gelişmeleri "titizlikle" değerlendirerek, Türkiye'nin tutumunu belirleyeceğini söyledi. SElA'nın onaylanmasının geciktirilme nedenleri konusunda SHP Hatay Milletvekili Öner Miski'nin sözlü soru önergesini yanıtlayan Giray, 1980 tarihli anlaşmaya ek olarak hazırlanan mektubun, mevcut dostluk ilişkilerine aykın bazı nedenlerle 11 Nisan 1987'de askıya alındığını anımsattı. Bu tavırdan sonra ABD tarafmda olumlu gelişmeler olduğunu ve hibe yardımlarının arttırrldığını savunan Giray, ek mektubun bundan sonra onaylandığını kaydetti. (Ankara/AA) 1 4 ? V P 1 ^ R e f a h P a r t i s i ( R P ) G e n e l > l * T ^ V C İ U J Başkan Yardımcısı Rıza Ulucak, TCK'nın 141 ve 142. maddesinın kaldınlmasını 163. maddenin engellediğini öne surdu. Ulucak, "Biz 163. maddenin kaldınlmasından vazgeçtik desek, 141 ve 142. maddeler heraen kalkar" dedi. Rıza Ulucak, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 141 ve 142. maddelerinin kaldırılması için ABD ve Avrupa'dan büyük baskılar geldiğini öne siırdü. 141 ve 142. maddelerle birlikte 163. maddenin de fikir suçlannı içerdiğini hatırlatan Ulucak, "ANAP'lılar 'bütün fikir suçlannı içeren maddeleri kaldıracağız, fikri suç olma vasfından çıkaracağız' diye kamuoyuna açıklamalarda bulundular. Böylece taahhüt altına girdiler. Şimdi de 163. maddeyi kaldırmamak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar" dedi. (Ankara/UBA) Sağ eylemciler için öneri Mustafa Nazikoğlu ve altı arkadaşı tarafından, "huküm giyen sağ eylemcilerin cezalarının affedilmesi" konusunda bir yasa önerisi verildi. TBMM Başkanlığı'na sunulan ve Adalet Komısyonu'na sevk edilen yasa önerisi, TCK'nın 313,314 ve 315. maddelerinden hükümlü sağ eylemcilerin cezalarının bütün sonuçlarıyla affedılmesini, ayrıca bu maddelerle ilgili olarak halen mahkemelerde devam eden davalann "hangi aşamada olursa olsun" düşmesini hükme bağlıyor. (Ankara/AA) r SHP MYK üyesi Cemal Seymen, l hükümetin bu yıl genel nüfus sayımı yaptırmayarak belediyelerin gelirlerine ambargo koymak istediğini, ancak SHP'nin itirazı üzerine sayım yapılmasında karar kılındığını söyledi. Umraniye Belediyesi'nin "1. Geleneksel Umraniye Günleri" kapsamında dun "Yerel Yönetim-Siyasi tktidar Ilişkileri" konulu bir panel yapıldı. Panelde konuşan Cemal Seymen, genel nüfus sayımı sonunda nüfusu artan belediyelerin lller Bankası'ndan alacağı paylann arttırılacağını söyledi. Seymen, hükümetin bu yıl sayım yaptırmamak istemesine SHP'nin engel olduğunu, tüm sosyal demokrat belediyelerin de bu konuda dayanışma içine girmesi gerektiğini kaydetti. Kâğıthane Belediye Başkanı Mahmut Özdemir ve gazeteci Mehmet Altan da mevcut yerel yönetim sisteminin çağdaşlaştırılmasını istediler. (tç Politika Servisi) Kazaırdan eleştiri • İSTANBUL (AA) — İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Medeni Kanun'da yapılması duşünulen değişikliklerin aceleye getirilemeyeceğini söyledi. Turgut Kazan, dûn yaptığı yazılı açıklarnada, Medeni Kanun'un toplumun temel yapısını belirleyen bir yasa olduğunu, böyle bir düzenlemenin sessiz sedasız ve tartışmasız gündeme getırilmesinin kabul edilemeyeceğini kaydetti. "Tasan, üniversiteiere ve barolara gönderilmemiştir. Öncelikle bu anlayışı protesto ediyoruz" diyen Kazan, şöyle devam etti: "Hükümet sessiz sedasız bir kanun tasarısını Meclis'e sunmuştur. 31 Ekim 1989 tarihli ve (Başbakan Turgut özal) imzaü bu tasarı, Medeni Kanun'un bazı maddeleri ile başka bazı yasalan da değiştirmeyi amaçlamaktadır:' Kazan, tasanyı değerlendirmek ve bir rapor hazırlamak üzere bir çalışma ekibi oluşturduklarını ve Adalet Komisyonu'na katıiarak görüş açıklamak istediklerini de bildirdi. 3 kitaba beraat • Haber Merkezi — İstanbul'da iki mahkeme üç kitapla ilgili davalarda beraat kararı verdi. tstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet çalışanlanndan Erbil Tuşalp'in "Ben Tarihim Sayın Başkan" adlı kitabının toplattırılmasına ilişkin İstanbul eski Emniyet Müdürü Şükrü Bakı'mn istemini "yeterli kanıt bulunmadığı" gerekçesiyle reddetti. Tuşalp'in "Eylül Imparatorluğu - Doğuşu ve Yükselişi" adlı kitabında ise bilirkişi Prof. Dr. Eralp Özgen suç unsuru bulunmadığını bidirdi. Fyodor Korolyov'un yazdığı "Lenin ve Eğitim" adlı kitapla ilgili olarak da İstanbul'da gönilen dava, kitabı Türkçeye çeviren Doç. Tahsin Yılmaz ve Sorun Yayınlan sahibi ve yönetmeni Sırrı Öztürk'ün beraatleriyle sonuçlandı. Mahkeme, kitabın bilimsel bir eğitim araştırmasi olduğu ve suç unsuru bulunmadığına karar verdi. Dava TCK'nın 142/1-3-6. maddelerine aykın davranmaktan açılmıştı. Yeni oluşumcular sığmmacılarda • DtYARBAKIR — (Cumhuriyet) SHP'den ayrüan "yeni oluşumcu" bağımsız milletvekilleri Adnan Ekmen, Ahmet Türk, Salih Sümer, M.Ali Eren ve Mehmet Kahraman, birlikte çıktıklan Güneydoğu gezisinde Diyarbakır'da 12 bin Kürt sığınmacmın yaşadığı kamplan ziyaret ettiler. Diyarbakır'daki kampta bir süre önce meydana gelen zehirlenme olayının üzerinde ciddiyetle durulmasını isteyen milletvekilleri "Türk ve Irak istihbaratlarırun iç içe çalıştığı görüşünü" öne sürdüler. Diyarbakar Vali Yardımcısı Ergun Güler'le de görüşen milletvekilleri, hükümetin zehirlenme olayı üzerine ciddiyetle eğilmediğini, yapılacak bazı araştırmalarla bazı sorunların aydınlığa kavuşacağını vurguladılar. Milletvekilleri, "Edindiğimiz bilgilere göre, Irak ajanlan sığınmacıların bulunduğu bölgelerde cirit atıyorlar. Bu son derece utanç verici bir durumdur. Türk ve Irak istihbarat örgütleri iç içe çalışıyor" dediler. Mültecilere Kanada'dan yardını • 0TTAWA (AA) — Kanada, Türkiye'ye sığınan Iraklı mültecilerin barınma sorunlarının çözümünde kullanılmak üzere 400 bin Kanada Doları (330 bin dolar) yardım yapıyor. Merkezi başkent Ottawa'da bulunan Kanada Uluslararası Kalkınma Ajansı, yaptığı açıklamada, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne iletilen yardımın, Yozgat yakınlarırdaki 50 hektar alan üzerinde, 13 bin Iraklı mülteciyi barındırmak üzere kurulacak yeni sitenin inşaatına yardımcı olmak amacıyla verildiğini belirtti. HABERLER DYP'DE 'YENtÇİZGr TAKTIŞMASI 14 ŞUBAT1990 26 Mart seçimlerinden bu yana 130 dolayında ilçe örgütü görevden alındı veya istifaya zorlandı Kongre öncesi görevden alıııa sancısıANKARA (Cnmknriycl Biro- $•) — DYP Genel ldare Kurulu'- nun aldığı bir prensip karanyla 26 Mart yerel seçimlerinde başansız olan 130 dolayında ilçenin başka- nı, seçimlerden bu yana görevle- rinden alındı veya istifa ettirildi. Teşkilattan sorumlu Genel Baş- kan Yardımcısı Mehmet Gölbaıı, görevden almaların antidemokra- tik olmayıp bir "vitrin dtgişikli- gi" niteliği taşıdığını söyledi. Göl- han, "Bir ilçede beşince parti ol- muşsunuz. Bu vitrinle gidemezsi- niz. DörduDcü. beşinci parti d- maya tahammulümuz yok" dedi. 26 Mart yerel seçimlerinden bu yana Manisa, Mardin, lzmir, Si- irt, Bingöl, Edirne, Erzurum ve Içel il başkanları ile 130 dolayın- da ilçe başkanının, Genel ldare Kurulu karanyla görevden alındı- ğını veya istifa etmelerinin isten- diğini bildiren Gölhan, bu ilçele- rin yerel seçimlerde iyi sonuç alı- namayan yerler olduğunu belirt- ti. Bunu bir "vitrin degişimi" di- ye niteleyen Gölhan, "Mahalli se- çimlerde arzu ettigimiz, bekledi- ğimiz Deticeyi alamadığımız yer- lerde vitrini değiştirelim dedik" seklinde konuştu. Bu davranışın antidemokratik olmadığını savu- nan Gölhan, sözlerini şöyle sur- dürdü: "Birtakım insanlar var, dogru veya egri, teşkilatı bu in- sanlardan knrtaramıyorsanuz. 'Filan adam için çalıştı. Paninin aleyhine çalıştı' diyoriar, birbir- lerini itham ediyorlar ve orada partinin göriiDtüsü zayıflıyor. Doğru veya egri. Ben onu aramı- yoram. Ama o noktada DYP, DYP'nin teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhan, görevden ahnalann antidemokratik olmayıp, bir "vitrin değişikliği" niteliği taşıdığını söyîedi. Gölhan, "Bir ilçede beşinci parti olmuşsunuz. Bu vitrinle gidemezsiniz. Tiirkiye çapında illerde birinci parti iken bazı ilçderde dördün- ctı, beşinci parti olrauş. Bunun ve- balini, o ilçeye baglamamakla be- raber sıkınnlar ortaya çıkıyor. Ba- zı teşkilat batalanndan mülevel- lit de oy kaybı bahis konusu oia- biliyor. O nedenle onlara hiç bak- makszuı Genel İdare Kundnmuz- da bir prensip karan aldık. Ma- halli seçimlerde DYP'nin bekledi- ği oyu alamayan U ve ilçelerde vit- rinde bir değişiklik yapaiım. O de- ğişiklik dolayısıyla hiçbir arkada- şımızı kınamadan, hiç kimseyi rencide etmeden buralarda vitri- ni duzeltelim. Daha degişik bir kadroyla ortaya çıkalım' dedik. Hadisenin temelinde bu yabyor." Gölhan, "26 Mart seçimlerin- den bu yana ANAP'ın haikın ira- desine uymadıgını belirtiyorsu- nuz. Seçimle işbaşına gelen kim- selerin görevden alınması da hal- kın iradesine uymamak degil mi" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Seçimle gelen, ama seçimle gelen adam çalışmamış, veya ge- rekli zamanını ayıramamış o ilçe- de. Partiyi iyi temsil edemiyorsa, seçimle geldi diye obür seçime ka- dar da beklemeye, partiyi büsbü- tün tarhip etmeye de niyetimiz yok ki. Buna kimsenin de hakkı yok. Dedigimiz noku dognı. Ama seçimle gelmiş, başanb ol- muş hiçbir arkadaşımızı değiştir- miyoruz. Şu veya bu şekilde dışa- nda kalmış arkadaşlanmızın, ber gün hücumuna maruz kalıyomm. Ama onlan kaale almıyornz" öte yandan DYP Ankara II Başkanı Mustafa Dursun Yangın, Mamak, Gölbaşı, Bala, Çankaya ilçe başkanlannın istifa etmesi ve Kazan ilçe başkamnın görevden ahnmasının nedeninin, "yönetim- k anlaşmazlık" olmadığıru, "da- ha enerjik" bir kadronun işbaşı- na gelmesi için bu yola gidildiği- ni söyledi. Partiye hizmeti bir "bayrak ya- nşı"na benzeten Yangın, "Arka- daşlanmız biraz yonıldular. On- lann yerine diğerleri geldiler. İs- tifa eden arkadaşjanmız hâli par- tidc aküf çalışmadalar" dedi. DYP'DE NE VAR NE YOK? DEMİREL 'Beyefendf korkusu CELAL BAŞLANGIÇ En çok "Beyefe»di"yi kızdır- maktan korkuyorlardı. Telefonun ucundaki milletvekili "aman kardeşim" diyordu, "Be- nim Beyefendi'yle aramı açma. Ben de partide 'yeni çizgi'den, 'gençleşme'den yanayım, ama bu konu ne zaman açılsa Beyefendi kızgıahktan alı al, monı mor olu- yor. Benim de politik gelecegim Beyefendi'yi kızdırmamaktan ge- gerçekleşmedi. DYP içindeki tartışma "gencleş- me" ve "yeui çizgi" boyutlanna gelmeden önce ilk gurültü 1987 se- çimleri için hazırlanan aday liste- sindeki sıralamadan koptu. Değiş- mesi istenen GlK, Demirel'in baş- kanlığında sabahlara kadar süren toplantılar yapıyor, adaylan uy- gun bir sıraya oturtmaya çalışıyor- du. Parti gençleşmişti. Il ve ilçe GtK'te liste sıralaması biraz da ya- sa göre yapılmıştı. Büyükler liste başına, gençler listenin alt sırala- nna... O güne kadar "durgnD" görü- nen DYP'de sosyal demokratlar gibi parti içi kavga başlamıştı. Is- tifalar, suçlamalar, küskünler... En çok tepki de "yaşça büyük olanlara" gösteriliyordu. Demirel partideki çalkantıyı yatıştırmak sa halkının bu ricası reddedildi. Genç yaşta çeldlmemi örnek ala- rak onun da çekilmesini bekliyo- rnm" diyordu. Genel Başkan Yardımcısı Meh- met Diilger, DYP'nin içinde bu- lunduğu durumu şu tümcelerle anlatıyordu: —Teşkilatlar isyan halinde. Her gün ateş çemberinden geçiyoruz. Ashnda "Be>efendi"nin bu ko- nuya ilk kızdığı tarih en belirgin olarak 1987 eylülüne degin uza- nıyordu. Referandumla yasaklar kalk- rruş, bu sayede "konuşan Tiirkiye" kurulmuştu "Beyefendi"ye göre. Artık işin fonnalitesi kalmışü. Ya- pılacak bir kongreyle DYP'nin ge- nel başkanı değişecekti. Yasaklar kalkana kadar görevi yürüten Hü- samettin Cindonık, genel başkan- lıgı bırakırken sadece kendisinin değil, Genel tdare Kurulu'nun da değişmesini istiyordu. Ancak bu DYP'liler ne diyor? Gençliğe açık partiyiz Nihat Gttlserea (Mardin İl Başkanı): Genci olmayan partinin istikbali olmaz. Partimizin felsefesine düşüncesine inanmış gençlerimiz, partimizi başanya götürecektir. Türkiye'nin istikbali gençlerdir, biz bunun bilincindeyiz. Erol Eau-al (DYP Trabzon İl Başkanı): Gençliğin dinamizmi ile tecrübe bir araya gelirse partimizde daha yararlı ve verimli çalışma ortamı olur. Politika da tecrübe de önemli bir faktördür. Sezai Balla (DYP Bilecik tl Başkanı): Siyaset, nüfus kâğıdına göre yapılmaz. Kendini sürekli yenileyen, düşünceleri yeni olan kişi gençtir zaten. Churchull, çok yaşlıydı ama ülkesine faydalı düşünceleri vardı. Referandumla yasaklar kalkmış, bu sayede "konuşan Türkiye" kurulmuştu 'Beyefendi'ye göre. Artık işin formalitesi kalmıştı. Yapılacak bir kongreyle DYP'nin Genel Başkanı değişecekti. Yasaklar kalkana kadar görevi yürüten Hüsamettin Cindoruk genel başkanlığı bırakırken sadece kendisinin değil, Genel İdare Kurulu'nun da değişmesini istiyordu. Ancak bu gerçekleşmedL yöneticüerinde ağırlık gençlerdey- di. Ancak DYP'nin bu gençleşme- si parti üst yönetimine yansıma- mıştı. Listeler açıklanınca da gürültü koptu. Kadrolan gençleşen parti- nin doğal olarak milletvekilleri adaylan da gençleşmişti, ama için "Mesela Çaglay^ngil gibi, 30 yılını davaya adamış birini nasıl bir kenara atabilirsniz?" diye sa- vunuyordu listeyi. Bursa'nın liste başı Çağlayangil'e karşı çıkan tl Başkanı Abdülkadir Cenkçiler adaylıktan çekilirken, "Çaglayan- gil'den çekibııcsini rica ettik. Bur- Karşımıza yanardağ gibi insanlar gcliyor. Partideki milletvekilliği kavga- sı artık "Beyefendi"yi de aşmıştı. Milletvekili adaylanndan Kemal Serdaroglu, Türk sivasi hayatın- da hiçbir partinin tüm liste başlan genel idare kurulu uyelerindcu oluşoıamıştır" dedikten sonra baklayı agzından çıkanyordu: "Kırk Haramiler." Yeniden liste yapılması günde- me geldiğinde Serdaroğlu'nun aday adaylığı bile kabul edilmek İ5tenmiyor,' ancak eski genel başkan Cindoruk'un "İstifa ederim" teh- didi üzerine son anda listeye gire- biliyordu. GlK uyesi Turan Çelebi, "aday saptama yönteminin iptali için" YSK'ya, Demirel'in kendisini teh- dit ettiği gerekçesiyle de savcıhğa başvuruyordu. 1987'de su yüzüne çıkan parti içi kavga, bugüne degin içten içe geldi. Daha fazla da dışâ vura- mazdı, çünkü parti içi mücadele "Beyefendi'nin gözüne girme" platformunda yurüyordu. DYP'de değişimden yana olanlar bile "li- der korkusu"yla kırk kere yutku- nup bir kere bile konuşmuyorlar- dı. Parti içi demokrasi, Türkiye 1 - deki demokrasinin bir aynası gi- biydi, bol "Beycfendi korkula..." Akbulut'un gözleri yaşardı Başbakan olduktan yaklaşık 3 ay sonra, doğduğu il Erzincan'ı ziyaret eden Yıldırım Akbulut hükümet olarak anarşi karşısmda dimdik ayakta duracaklarıru söyledi. Akbulut, memleketi Erzincan'da büyük sevgi gösterileriyle karşılandı. tlin düşman işgalinden kurtuluşu nedeniyle düzenlenen törenleri de izleyen Akbulut'un "Büyük Başbakan, Erzincanlı sana kurban" sloganlan karşısmda gözleri yaşardı. Akbulut daha sonra Istanbul'a, oradan da eşi Saima Akbulut ile birlikte baldızı Nazmiye Issın'ın cenaze töreni için Bandırma'ya geçti. Bandırma'dan Bigadiç'e geçen Akbulut, baldızının cenaze töreninden sonra Ankara'ya dönecek. Bedrettin Dalan ABD'ye tatil için gittiğini söyledi 'Merkezde bir parti olacağız' İDRİS AKYÜZ Parti kurma çalışmalarmı sür- düren eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkam Bedrettin Da- lan, ABD seyahati için öne sürü- len "icazet almaya gitti" sözleri- ne karşıhk, "Bunlar boş laflar. Hiçbir dış güç, kendi milletioden icazet almayan insanı ayakta lu- tamaz. Biz bunlan bilen insanız, aplal degiliz" dedi. Dalan, kuracağı 'merkez" par- tisinin oluşumu için ortaya çıkan "sjyasi boşlugu" değerlendirirken de Türkiye'nin 1946'dan bu yana "liderler cuntası"nın hukum sur- düğu bir demokrasi yaşadığıru be- lirterek, "liderin hapşırması ha- linde Türkiye'nin hasta olduğunu" söyledi. Bedrettin Dalan, dunya- da meydana gelen siyasi değişik- liklerde, sosyalizm ve kapıtalizmin "merkeze" doğru kaydığını da ifa- de ederek solun ve sağın doğıula- rını merkezde bırleştiren bir par- ti olacaklannı bildirdi. "Merkez"de yeni bir parti kur- ma çalışmalannı sürdüren Bedret- tin Dalan'la Balmumcu'daki "Mermer Köşk"te yaptıgı.nız söyleşiye önce ABD ziyaretini so- rarak başladık: — ABD geziniz için bazı çev- reler, "icazet almaya gitti" yoru- munu gelirdi. Çeşitli konferans- lar vereceğiniz soylendi. Bu ziya- retinizin amacı meydi? DALAN — Anıerika'ya eşımin yakınlarının daveti üzerine gittik. Çocuklann da sömestr tatilinden faydalandık. Konferans da ver- medım. Kaldı ki bir insan kendi milletinden icazet almazsa, kim- den alırsa alsın hiçbir yere gele- mez. Boşuna spekulasyon yaratıl- mak isteniyor. Yoksa hiçbir dış guç, kendi milletinden icazet al- mayan insanı ayakta tutamaz. Biz, bunlan bilen insanız, aptal degiliz. Hiçbir temasım olmadı. Partisinin, baharda tüzel kişi- liğine kavuşacağını söyleyen Da- lan, "haikın iktidar ve muhale- fete" verdiği desteği cektiğıni gör- mesinden sonra parti kurmaya karar verdigini belirtti. Dalan, ye- ni bir partiyi gerektirecek "siyasi boşluk"la ilgili sorulanmızı ise şöyle yanıtladı: ' — Türkiye'de "merkez parti" anlamında bir siyasi boşlugun dogduğunu ne zaman hissettiniz? DALAN — 1989'un ikincı ya- rısında böyle bir boşluk doğdu. Halk, iktidar ve muhalefet parti- lerinden desteğini çekti. Yapılan araştırmalara göre bugün kendi si boşluk yoktur" diyenler, işle- rine gelmediği için böyle söylü- yorlar. Yeni bir siyasi oluşumun doğmasından ve siyaset sahnesin- den silinmekten korkuyorlar. — Bu sağ ve sol için de geçerli midir? DALAN — Gayet tabii. însan- lanmıza bu 'alışılnuş yemeklerin' dışında başka yenıekler sunmanın zamanı geldi ve millet bunu yapa- cak güçtedir. Son 30 yülık dönem- de, Turkiye'de kaç tane siyasi parti lideri var? tnönü, Demirel ve Özal isimleri. Yani 55 milyon- luk Türkiye'den bu üç insan mı Türkiye, hasta olan bir ülke hali- ne geimiştir. — Sizi parti kurmaya yönelten siyasi boşluk, bu nedenlerden mi dogdu? DALAN — Eğer siyasi boşluk olmasa boyle bir parti kurulamaz. Popülariteniz ne kadar yuksek olur- sa olsun, eğer siyasi boşluk yok- sa, 30 kişi ile ancak 'kendini se- venler dernegi' kurarsınız. Kaldı ki dünyada, katı sosya- lizm yumuşuyor ve merkeze doğ- ru kayıyor. Kapıtalizmin o, 'bıra- kınız yapsınlar, bırakınız geçsinler' ilkesi çoktan bitti. Bu- "Siyasi boşluk olmasa böyle bir parti kurulamaz" diyen Dalan, "Bizim ilkemiz solun ve sağın doğrularım alıp merkezde birleştirmekti Bu, bir sentezdir. Dünyasenteze gidiyor. Kavga yok. Bu, Turkiye'de iç barışı getirecek oîaydır. Diğer partiler içerlerindeki aşırı uçlar nedeniyle buraya gelmekte güçlük çekiyor. Bizim böyle bir güçlüğümüz yok" seklinde konuştu. siyasi partisi ile özdeşleşmiş insan sayısı yuzde 34 civarındadır. Ya- ni, haikın >1izde 66'sı boşluktadır. — Ancak 26 Mart 1989'da, halk bir siyasi terrih kullandı. Bu, siyasi boşluğu doldurma anlaraı- na gelmiyor mu? DALAN — Hayır, değil. Halk mevcuılar içerisinde tercih yaptı. Ashnda, halk 1989'un ikinci ya- rısında, iktidar ve muhalefetten desteğini çekti. Şöyle söyleyeyim; karnınız aç, bir lokantaya gittiniz, üç çeşit yemek var, ama hiçbiri- sini sevmiyor, yemek istemiyorsu- nuz. Ancak aç kalmamak için on- lardan birini yemek zorundasınız. tercihiniz ise o yemek değildir. İs- tediğiniz 4. yemeği bulduğunuz- da ise onu yersiniz. — Yani toplumun bir arayış içerisinde olduğunu söylemek is- tiyorsunuz? DALAN — Evet, şimdi, "siya- çıktı? Yani, ekşidi yemeHer, halk taze yemek yemek istiyor. Türki- ye 1946'dan bu yana, liderler cun- tasının hükum sürdüğu bir de- mokrasi çeşidi yaşadı. Bunun ak- sini kimse iddia edemez. Türki- ye'nin bugün ihtiyacı olduğu ger- çek olay, bir kişinin diktasında bulunan bir parti yenne bir kad- ro harekâtıdır. Gerçek bir orkest- rasyonun oluşmasıdır. — Bunda, toplumun belli dü- zeye geldiğini vurgulamak istiyor- sunuz herhalde? DALAN — Türkiye oraya gel- di. Artık ekip çalışmasına alışmış, yepyeni bir gençlik, bir jeneras- yon yetişti. Batılı anlamda "one man show"u sevmeyen, sorumlu- luk taşımayı isteyen insanlar ye- tişti. Bugüne kadar liderler, ikin- ci adamını değil, beşinci adamını dahi yetiştirmediler. Bu bakım- dan, lider hapşırdığı zaman. gun ABD dahil birçok ulke, da- ha fazla sosyal hakiara dıkkat eden ülkeler haline geldiler. De- mek ki kapitalistler sola gelirken, soldakiler de sağa geldiler. Nere- de birleşecekler, merkezde. Merkez parti yaşamaz dedi- ler. Şimdi de bu gelişmelerden sonra ortada bir boşluk doğdu ve dunya oraya gidiyor. Türkiye ise hâlâ yerınde sayıyor. Bizim ilke- miz, solun ve sağın doğrularım alıp merkezde birleştirmektir. Bu bir sentezdir. Dünya senteze gidi- yor. Kavga yok. Turk insarum ar- tık sağcı ve solcu dıyerek, birbi- rinden itme yerine, merkezde bir- leştiririz. Bu, Turkiye'de iç barı- şı getirecek olaydır. Ki bu kitle de yuzde 83'tur Turkiye'de. Bu sen- tez oluşmuştur. Diğer paıtiler, içerlerindeki aşırı uçlar nedeniy- le buraya gelmekte güçluk çeki- yor. 6 Ozal, yalvar yakar randevu alıyor' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — DYP Genel Başkanı Söley- man Demirel, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, Fransız Cumhur- başkam Mitterrand'dan yalvar - yakar randevu sağlayarak Fran- sa'ya gittiğini savundu. Demirel, Özal'ın yurtdışında meşruiyetini anlatmaya çalıştığını bildirerek, "Geliı, kendi meşruiyelinizi Turkiye'de kazanın" diye seslen- di. DYP lideri, Yeniçeltek kömür ocağının kapatılmasım da istedi. Demirel dün DYP grup toplan- tısında yaptığı konuşmada, TBMM'de yapılacak dış politika görüşmeleri nedeniyle bir TV tar- tışması başlatıldığını belirterek, olayın, arkasında halk olmayan iktidar partisinin iç meselesi ha- line getirildiğini söyledi. Genel gö- rüşme önergesinin kendilerinden geldiğini belirten Demirel, "Bl- dm, arkasında halk olmayan ik- tidar partisinin iç meselelerini alevlendirme gibi bir rnesekmiz yok" dedi. Demirel, TBMM'de yapüacak görüşmelerin açık olması nedeniy- le "haikın provoke olacagı" iddi- asırun halktan korkmak olacagı- nı ve haikın önünde konuşmaktan korkarak bir yere vanlamayaca- ğını anlattı. Başbakan Yddınm Akbolnt'un Batı Trakya Türkleri ile ilgili, "Çorbamızı paylaşıru" sözlerini "esefle" karşüadığım ve bu söz- lerin Yunanistan'da büyük sevinç yaratuğım da kaydeden DYP li- deri, oradaki Turklerin Lozan Antlaşması ile azınlık haklarına sahip olduklarını ve Türkiye'nin bu haklann korunmasını yüküm- lendiğini anlattı. Pazar günü 3 yerde seçim ya- pılacağını belirten Demirel, ANAP iktidannın seçimi alışve- rişe dönüştürduğünü, 3 haziran- da 48 yerde yapılacak yerel seçim- lerle de "halk bizi tutuyor" deme- yi amaçladığım söyledi. Demirel, Kırşehir'e gjdecegini ve halka ger- çekleri söyleyeceğini bildirdi. DPT'de Çelebi operasyonu Devlet Planlama Teşkilatı üst yönetiminde, Devlet Bakanı Işın Çelebi tarafından kapsamh değişikliğe gidildi. DPT Genel Sekreteri Özdenören'in CIA'nın 'irtica raporu' nedeniyle görevden alındığı belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Devlet Bakanı Işın Çe- lebi, bir süredir kendisi ile uyumlu bir çalışma ortamına giremeyen DPT üst yönetimin- de kapsamh değişiklik yaptı. DPT Genel Sekreteri Rasim Özdenören'in CIA'nın irtica raporu nedeniyle görevden alındığı belirtilirken müsteşar yardımcılan Fahrettin Kunak'- ın Washington'a, Necati Özfı- rat'ın Paris'e, Ünal Altınlaş'- ın da Brüksel'e atanmalanna ilişkin karamamenin cumhur- başkanının onayına sunulduğu bildirildi. Edinilen bilgiye göre iktisa- di planlamadan sorumlu müs- teşar yardımcıüğı görevine, Çe- lebi'nin DPT uzmanlığı döne- minden tanıdığı ve halen de da- nışmanlığını yapan eski tktisa- di Planlama Dairesi Başkanı Cengiz Aysun atandı. Teşvik uygulamadan sdrumlu müste- şar yardımcılığına ise Exim- bank Genel Mudür Yardımcısı Turgut Tüten getirildi. Koordi- nasyonla ilgili müsteşar yar- dımcılığına da Müsteşar Ali Tigrd'in iktisadi planlamadan sorumlu müsteşar yardımcılığı- na getirilmesini istedigi DPT İktisadi Planlama Başkanı Ya- vuz Ege atandı. DPT Genel Sekreteri Rasim Özdenören'in yerine de Uğur Doğan'ın atan- dığı kaydedildi. Aaaaa?!!!Cumartesı>dı. Sabahıı Babasını gule oyna>a uğurladı. Cumartesıydi. (Ama bu kez akşamdı); — Baba ge)(e)raeyecekmiş. Gözaltına almıslaı — Aaaaa 1 '! (Ve o meş'um soru;) Nıve ki? — Arkadaşlan ile bir aradaymış — Ne yapıyorlarmış pekı? — Konuşuyorlarmış. — Aaaaa?!! (Ve o meş'um soru:) Bu suç mu ki? Erıesı sabah gautdere bakıyonız birlikte. Onlar saşırmamıs. (Şajıracak ne var kı? "Buyuk'ler ıçın olağan). 'Ota^an" habere "olağan" «uiunlarda (kımi binncı sayfa, kımı sonuncu) yeı \errrusler: "105 TBkPli (kı şimdi 9i) g ö n l t ı n *lın(ta.~ O 10J TBKPIinm IOO'J aşkın çocujunun sesını duyuyorum ıçımde; "Aaaaa?!!" 20O0*c 10 kaia n m ı c çocuklarıun >askınlıkları (zeraıne denk du^mese de) zamana denk duşuyor Şaskmlıklannı saygı>la selamlıyorum CANAN ÖZTÜRK AĞLAMAK VE GÜLMEK llhan Sctçuk 7. bası 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan, Turkocağı Cad. 39-41 Cağahğlu-lsıanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle