Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 11 ŞUBAT1990
JAMESBAKERİLEEDUARD ŞEVARDNADZEANLAŞTI
Kimyasal silahlara sonABD Dışişleri Bakanı'nm Moskova ziyareti sona erdi. Kimyasal
silahların yok edilmesine ilişkin anlaşma haziranda Mihail
Gorbaçov'un Washington gezisi sırasında imzalanacak. Baker,
dün sabah Sovyet Parlamentosu'nda konüştu.
şe> keşfetmediklerîni' ancak iki bakanın da
bu ay sonunda New York'ta Genel Sekre-
ter Perez de Cuellar'ın KKTC Cumhurbaş-
kanı Denktaş ve Rum lideri Yorgo Vasiliu
ile yapacağı görüşmelerde ilerleme sağlan-
ması için taraflan elden geldiğince teşvik et-
me konusunda görüşbirliğine vardıklarını
kaydettı.
Dış Haberler Servisi — ABD ile Sovyet-
ler'Birliği, iki süper gücün kimyasal silah-
larını imha etmesi konusunda anlaştılar.
ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın uç
günlük Moskova ziyareti sonunda dun dü-
zenlenen basın toplantısında gazeteciiere
açıklama yapan SSCB Dışişleri Bakanı
Eduard Şevardnadze, iki super gucun Ame-
rikan planı uyarınca kimyasal silah stokla-
nnı aşamalı biçimde yok etmeyi kararlaş-
tırdıklarını bildırdi. Şevardnadze şoyle de-
di: "Bu konudaki anlaşmaıun Mihail Gor-
baçov'un haziranda Washington'a >apaca-
ğı ziyaret sırasında imzalanacağına inanı-
yoruz."
Kimyasal silah stoklarırun anlaşmanın
imzaianmasından sonra iki yıl ıçınde imha
edilmesi öngörülüyor.
tki ülke larafmdan yapılan ortak açıkla-
mada da taraflann kimyasal silahların ya-
yılmasını önlemek ve ileride, bu silahların
üretimini tamamen yasaklayan uluslarara-
sı bir anlaşma imzalanmasını sağlamak için
ortak çaba gösterecekleri de bildirildi. Ba-
ker, dün Moskova'dan Bulgaristan'a gitti.
Şevardnadze dünkü basın toplantısında,
James Baker'ın ziyaretiyle iki ulke arasın-
daki ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını söy-
ledi. Şevardnadze, Baker'ın ziyaretinde el-
de edilen diğer sonuçiar hakkında da bilgi
verdi.
SSCB Dışişleri Bakanı, havadan fırlatı-
lan Cruisc füzelerinin sayısal hesaplanma-
sı, konuşlandırılmarmş fuzeler, nükleer de-
nemelerin sınırlanması gibi birçok konuda
anlaşmaya vanlmış olmasına karşın deniz-
den fırlatılan Cnıise füzeleri ve Avrupa'daki
konvansiyonel indirimler kapsammda uçak-
lara getirilecek tavan konusunda hâlâ go-
rüş aynhkları bulunduğunu belirtti.
Kıbns
Bölgesel sorunlarda ise başta Orta Ame-
rika ve Ortadoğu olmak üzere farklılıkla-
rın devam ettiğini belirten Sovyet Dışişleri
Bakanı, bu kategoride ele alınan Kıbns so-
rununa da değindi.
Şevardnadze, Kıbns konusunda 'yeni bir
Almanya konusu
Sovyet Dışişleri Bakanı, basın toplantı-
sında Sovyet- Amerikan göruşmeleriyle il-
gili olarak düzenlemiş olmasına karşın, ga-
zetecilerin daha çok Alman sonınu üzerin-
de yoğunlaşan sorulannı yanıtlamak zorun-
da kaldı.
Birleşik bir Alman devletinin tarafsız ol-
masının tkinci Dünya Savaşı'nın sonundan
beri beslenen bir ümit olduğunu bildiren Şe-
vardnadze, bugünün gerçekleri karşısında
Alman birleşmesi için tek tutarlı öneri ola-
rak Demokratik Almanya Başbakanı Hans
Modrow'un açıkladığı planı kabul ettikle-
rini bildirdi.
Şevardnadze, ülkesinin Alman halkının
kendi geleceğini belirleme hakkını kullan-
masına karşı olmadığını ve birleşik Alman
devletinin oluşturulmasım da ilke olarak
desteklediğini söylemekle birlikte, bu yeni
Alman devletinin kesinlikle komşuları açı-
sından tehdit yaratmaması zorurüuluğunu
vurguladı.
Baker Yüksek Sovyet'te
James Baker'ın Moskova gezisinin renkli
bir yanını, ABD Dışişleri Bakanı'nm dün
sabah Sovyet parlamentosunda (Yüksek
Sovyet) konuşması oluşturdu. Böylece Ba-
ker, Sovyet parlamentosunda konuşan ilk
ABD Dışişleri Bakanı oldu.
AP'ye göre Baker konuşmasında, Mos-
kova'nın Küba'ya yaptığı askeri ve ekono-
mik yardımı eleştirerek, bu yardımın kesil-
mesini istedi. ABD Dışişleri Bakanı, Mos-
kova'nın Küba'ya silah yardımı yapmasını
"hoşgörü ile karsılayamayacaklanm" söy-
ledi.
BAKER'I TERLETTtLER — James Baker, dun sabah Sovvet Parlamentosu'nda konu-
şan ilk ABD Dışişleri Bakanı oldu. Sovyet parlamenterler Baker'a Panama'nın işgali ve
savunma giderleri konularında sonılar yönelterek Dışişleri Bakanını terlettiler.
MOSKOVA
Gorbi'den Kohl'e
yeşil ışık
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BONN — "Bugiin Almanya'nın birleş-
mesi yolunda tarihi onem taşıyan bir gün-
dür." Başbakan Helmut Kohl, dün akşam
Moskova'da basına bu açıklamayı yapıyor-
du. Sovyetler Birliği Deviet Başkam Mihail
Gorbaçov, Moskova'daki dört saatlik gö-
rüşme esnasında Almanlara birleşme yolun-
da yeşil ışık yaktı. F.Almanya Başbakanı
Kohl, Moskova'daki Uluslararası Basın
Merkezi'nde gazeteciiere şöyle dedi:
"Almanlann kendi kaderini tayin hak-
kı Moskova tarafından kabul edilmiştir.
Genel Sekreter Mihail Gorbaçov, birieşme-
nin zamanlaması ve biçimi hakkındaki ka-
rann yalnızca Alman halkı tarafından ve-
rilecegini söylemişlir. Genel Sekreter ve
ben, yeniden birleşme hakkında karar vet-
kisinin sadece Alman halkında oldugu ko-
nusunda mutabakata varmış bulunuyo-
ruz."
Kohl, birleşmenin önündeki en büyük en-
geli oluşturan "askeri itüfaklar sorunu"
hakkında bir açıklamada bulunmadı. Kohl,
"Askeri ittifaklar meselesini Batılı mütte-
fiklerimizle ileride göriişecegiz" demekle
yetindi.
Federal Almanya Başbakanı Helmut
Kohl ve Dışişleri Bakanı Hans Dietrich
Genscber dun Moskova'ya hareket etme-
den önce görüşmenin gündemi şöyle belir-
lenmişti: Almanya'nın birleşmeden sonra
hangi askeri ittifaka dahil olacağı;
'yansızlık' konusu ve Avrupa'da sınırların
değişmemesi yolunda güvence. Kohl,
Bonn'da verdiği demeçte, "Moskova'dan
kesin kararlarla dönmeyecegini, Mihail
Gorbaçov'la önümüzdeki dönemde sık sık
göruşeceğini tahmin ettiğini" söylemişti.
Kohl ayrıca Gorbaçov'a, Demokratik Al-
manya'nın içinde bulunduğu ekonomik çık-
mazı anlatacak ve '\NATO içinde
birleşme" önerisini götürecekti.
Moskova, Başbakan Kohl'ün dün akşam
beyan ettiği gibi gerçekten de "birleşmeye
kayıtsız şartsız yeşil ışık" mı yaktı? Kohİ'-
un Gorbaçov'la baş başa yaptığı dört sa-
atlik görüşmede neler konuşuldu? Kohl'-
ün mesajı basitti: "Demokratik Almanya
ekonomik iflasın eşiğinde. Doğu Alman
halkı hemen birleşme isliyor. Eger acilen
adım atmazsak göç giderek hızlanacak. Bu-
no ne F.AImanya kaldırabilir, ne de D.Al-
manya. Ama Bonn, Dogu'ya yoğun yardım
yaparak iflası onleyebilir."
Moskova'dan dün gelen bilgiler Federal
Almanya'da olduğu kadar duvarın ötesin-
de de iyimserliğe yol açtı. Ama Almanya'-
nın birleşmesinin önündeki başlıca engeli,
askeri ittifaklar sorunu oluşturuyor. Mihail
Gorbaçov her ne kadar "yeşil ışık" yaktıysa
da Sovyetler Birliği "NATO içinde
birieşmeye" karşı çıkıyor. Amerika Birle-
şik Devletleri ise Almanya'mn birleşme ha-
linde NATO'dan çıkmasıru kabul etmiyor.
Bu anlamda dün Moskova'da konuşulan-
lar "Alman sonınu"nu henüz çözüme ulaş-
tırmış sayılamaz.
DIŞ BASIN
Şrûnffiırter.Allııemeinf
Almanyasorunu
iki Almanya'nın birleşmesi, geçen yılki
şaşırtıcı gelişmelerden sonra tahmin edildi-
ğinden bile çabuk yürürlüğe giriyor. Gor-
baçov'un "geç kalanı hayatın cezalandıra-
cağına" dair sözleri hâlâ geçerlidir. Sovyet-
ler Birliği yönetimi de şu anda zamanlama
yapacak durumda değildir. Gorbaçov'un
kendi ulkesindeki sorunlan, dışandan gö-
züktüğünden çok daha ağırdır. Malta'daki
görüşlerinin neden birden değiştiğini yok-
sa anlayamazdık. Gorbaçov, Sovyetler Bir-
liği'nin en geri cephesine çekilmesini mi is-
tiyor?
Savaş sonrasında Avrupa'da kurulan dü-
zen, bölünmeyi zorunlu kılmıştı. Ancak
NATO, Marshall Planı, OECD ve Schu-
mann Planı gibi geçici çözümlerden yeni bir
düzen ortaya çıkmıştır. Avrupa'da bugün
Ortaçağ'dan beri görülmeyen güçlü bir da-
yanışma hâkimdir. Zamanında Kuzey Ame-
rika'ya göç eden halklar da Avrupa'da olu-
şan bu dayanışma içindeki yerlerini almak-
tadır.
Bütün bu düşünceler ışığında Almanya'-
nın birleştikten sonra "tarafsız" kalması öne-
rileri gerçekçi değildir. Almanya, coğrafi ko-
numu, nüfusu ve ekonomik potansiyeli ile
öyle güçlü bir faktördür ki eğer askeri itti-
fakların dışında kalacak olursa komsulan
için sürekli riziko taşıyacaktır. (10 şubat)
HABERLERtN DEVAMI
"Okumayan İnsan Düşünemez..." Üç yönetici tutuklandı
(Baştarafi 1. Sayfada)
konulabiliyor. Gazeteciler, yazartar fikirlerin-
den ötürü yargılanıp demir parmaklıklar ar-
kasına atılabiliyor. Yayıncıların bir türlü ha-
fiflemeyen ekonomik güçlüklerine yönelik
duyarsızlık yıllardır sürdürülüyor siyasal
odaklarda.
Böylesi koşullar insanlan ister istemez
okumaktan, yazmaktan uzak tutuyor.
Yeni bir yüzyılın eşiğindeyiz. Ama hâlâ
sözlü toplum olma özelliğimizden ne acıdrr
ki sıyrılamadık bir türlü.
Düşünsel yoksulluğumuz şaşırtıcı biçim-
de devam ediyor. Az okuyoruz, az düşünü-
yoruz, az yazıyoruz.
Düşünebilmek...
Saplantılardan uzak bağımsızca düşünüp
dile getirebilmek...
Tabulan, yerteşik yargıları, önyargıları ser-
bestçe sorgulayabilmek, tartışabilmek...
Doğrulardan kuşku duyabilmek...
Aklı, dogmaların tutsakJığından kurtara-
bilmek...
Bunları başarabilmek için, Türkiye'yi ön-
celikle bir "okuma çölü" olmaktan çıkar-
malıyız.
Aileden, okuldan başlayarak okuma alış-
kanlığı özendirilmelidır. Kütüphaneler, kitap-
lıklar kunjlmah, zenginleştirilmelidir. Kimi za-
man Kitap okuma seferberlikleri ılan edilme-
lidir. Televizyon ve radyo, kitap sevgisini aşı-
layıcı yayınlara koyulmalıdır. Kamu ve özel
kuruluşlar kitap konusunda kendi üstlerine
düşen birçok görev olduğunu unutmamalı-
dııiar.
"Düşünen insan"\ olmaksızın ileriye gıde-
mez bir toplum; "tutsak a/c//"larla bir yere va-
ramaz. Bunun için okumayı engelleyen tüm
setler yıkılmalıdır artık bu ülkede.
Her cuma günü gazetemizle birlikte veri-
lecek Kitap Eki de bu çerçevede bir kültür
gırişımi olarak değerlendırilebilir. Daha çok
okuru daha çok kıtapla buluşturmak, iç dün-
yamızı zengınleştırecek, ona yeni boyutlar
katacak bir adımdır aynı zamanda.
•
Yeryüzü, tabuların yıkıldığı, değer yargı-
larının gözden geçirildiği olağanüstü ilginç
bir dönemden geçiyor.
Duvartar birbıri ardından yıkılıyor her
yanda.
Buna en son örnek Güney Afrika. İnsanlı-
ğın yüz karası bir rejimin, ırk aynmcılığının
resmen geçerli olduğu Güney Afrika'da da
olağanüstü bir sıçrama yaptı tarih. 27 yıldır
demir parmaklık arkasında tutulan Nelson
Mandela bugün salınıyor. Siyahların lideri
olan bu özgürlük savaşçısının hapisten çıkışı,
utanç verici dönemin sonu ile umut veren bir
başlangıcı vurguluyor.
Tarih soluk soluğa yaşanıyor. Lütfen ge-
risinde kalmayalım!
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
(Başlamfı 1. Sayfada)
Deniz Baykal ve Demirel, iç
bünyedeki kargaşayı örtmek için
alındığı bildirilen gizlilik kararını
dün, tek sözcûkle "rezatet" dı-
ye nitelediler.
Baykal, Yeniçettek'te yaşanan
dramın ağırlığını hâlâ üzehnden
atamamış. Dûn sabah ülkeyi sa-
np sarmalayan iktidarsızlığı acı
bir dille eleştıriyor ve "10 Şubat
'90 sabahı, Oran'dan sisler için-
de görünüyor, ama vatan sathı
-tabii hükümete göre- çok
aydınlık" divordu.
Gidip görmüş, Yeniçeltek'teki
işçilerle, ilgililerle uzun uzadıya
konuşmuş, hemen her çevreyi
sorguya çekmiş. Ürpertici so-
nuçlarla dönmüştü. "Benim söy-
lediğimi, sorumluluğumu bilerek
söylüyorum, açıkça yazın" diyor
ve kimi gerçeklerin altını çiziyor-
du: "Maden ocağı şirketinin yö-
netim kurulunda madencilikten,
işletmecilikten anlayan tek kişi
yok. Şirkete ortak belediyeler bir
yana atılmış, üyeliğe seçim yitır-
miş bir ANAP belediye başkanı,
emekli albay, seçim yitirmiş mil-
letvekilleri bu iktidar tarafından
alınmış".
Baykal, "Daha ötesi var, asıl
bunu yazın" dedi: "Işletme Mü-
dürü Süleymancı, tarikatçı. Fa-
ciadan sonra 'takdir-i ilahi,
mukadderat' dediğini yörede
herkes biliyor, tanıklar söylüyor.
Şimdi ortalıkta yok. Genel müdür
de söyledi. On iki saat önce gri-
zu patlaması olacağı belirlenmiş.
Dört vardiyasına Polonya'dan
gelen kimi araçlar kurtanlsın di-
ye işçiler sokulmus. Üç saat son-
ra patlama olmuş. Bakanların, il-
gililerin önünde bu bilgıyı alırken
sordum: Ne için madenegirdi-
niz? İşçilerin hepsi 'üretim için"
dediler. Olacak şey değil."
Bunları anlatıyor Baykal, "İh-
male, kendine özgü yöntemlerı
olan maden işletmeciliğınin. bil-
mez insanların eline teslim edil-
mesine, facianın önceden bilin-
mesine karşın. tarikatçı bir kafa-
ya teslim edilen ocağın olaydan
sonra takdir-i ilahiye bağlanma-
sına isyan ettiğini" vurguluyor.
Bu gerçeklerin yazılmasını, baş
tanık olarak gerçekleri her yer-
de konuşacağını bildiriyor.
Öte yandan bir başka konu
kaynıyor. SHP ve DYP, dış poli-
tikanın naklen yayımdan çıkarıl-
masma, hele gizli oturuma kar-
şı çıkıyor. Dış sorunlarda "her
şeyın ayakta" olduğu dönemde,
terör diyecek, dış politika diye-
cek ve sonra halkın bilgilenme-
sini gizlilik karanyla önleyecek-
sin, "işte buna isyan" ediyorlar.
Hâlâ bir umutlan vardı. Olur ya
ANAP grubu hükümetin gizlilik
istemine karşı çıkardı. Belki Me-
sut Bey'in ya da Hasan Celal
Güzel'in "adamlan" gizliliği red-
deder, naklen yayın isterdi.
ANAP grubunda sağduyu hare-
kete geçerse, muhalefetle birlik-
te gizli oturum kabul edilmeye-
bilirdi. TV olmazsa, tartışmalar
en azından basın aracılığıyla ka-
muoyuna yansıyabilirdi.
Sorunlara sorun eklemekte
mahir olan bu hükümetle ve baş-
tan sona bu iktidarla bakalım ne-
reye kadar...
Mandela
(Baştarafi 1. Sayfada)
Deviet Başkanı De Clerk, Mande-
la'nın serbest bırakılacağını açık-
ladıktan sonra "Bay Mandela'nın
buadan sonra Guney Afrika'da
banşın ve insan haklannın verieş-
mesine olan katkılannı surdurece-
ğine inanıyonım" dedi. Clerk, bir-
çok yerli ve yabancı gazeteci tara-
fından izlenen basın toplantısın-
da, Mandela ile yaptığı görüşme-
lere ve Mandela'nın siyah çoğun-
luk için önemine de değindi.
De Clerk, 2 şubatta yaptığı bir
açıklamada, Nelson Mandela'nın
kısa süre içinde serbest bırakıla-
cağını ve ülkedeki Afrika Ulusal
Kongresi dahil muhalefet grupla-
nna resmilik kazandırılacağını
açıklamıştı.
ABD Başkanı George Bush ve
tngiltere Başbakanı Margaret
Thatcher, Mandela'nın serbest bı-
rakılması kararını memnunlukla
karşıladıklannı bildirdiler. Bush
kararı, "ırkçı olmayan demokra-
tik Güney Afrika için önemli bir
aşama" olarak nitelendirdi. Thatc-
her da, De Klerk'in bu tutumunun
olumlu ve somut bir yanıtı hak et-
tiğini belirterek, Londra'nın Gü-
ney Afrika'ya yeni yatınmlar ko-
nusunda göruşmelerde bulunaca-
ğını kaydetti.
TBKP'U 150 kişiye gözalü
(Baştarafı l. Sayfada)
sim Öz ve.>ine TBKP yöneticile-
rinden Toygun Eraslan'ın da ka-
tıldığı belirtildi. Neden yapıldığı
öğrenilemeyen toplantı yerine gi-
den siyasi polisin daha sonra 150
kişiyi gözaltına aldığı ve sorgula-
mak üzere Gayrettepe'deki Siya-
si Şube MudurlUğü'ne goturdüğu
bildirildi.TBKFlııerden kimlik-
leri tespit edilenler:
Abdurrahman Atalay, Şeha-
bettin Akman, Adnan Sel, Ömer
Ağın, Alaattin Taş, Celal A. Ka-
nat, İlban Başkan, Enver Sezgin,
Haluk Tan lpekçi, Salih Şimşek,
Meb.use Cinmen, Menderes Me-
netli, Mustafa Erdoğan, Yalçın
Ergin, Doğan Emin Turan, Atil-
la Tanılkan, Selim Mahmudoglu,
Ahmet Demir, Yasin Çagıranka-
ya, Mehmel Koç, Falma Karaha-
sanoğlu. Canan Küçük Jüler Nu-
rettin Yalçın, Menderes Özcan,
Yıldınm Seyilhan, Veysel Uçum,
Ata Uçum, Peyami Arık, Nuret-
tin Pirim, Zeki Çopuroğlu, A.Fu-
at Vardar, Musa Kara, Engin Arı-
can. Mehmet Balpetek, Mehmet
Emin Gura, Hakkı Çelebi, Sela-
hattin Sabuıüu, Selahattin Cangıl.
1 BKP Sarıyer ve Beşiktaş ilçe
teşkilatlan akşam Kuruçeşme'de-
ki Mülkiyeliler Lokali'nde "Ya-
sallığı kutlama ve tanışma
yemegi" verdi.
(Baştamfı 1. Sayfada)
ümit ışığı yaktı. Hans Fockema-
yer ve Poul Klaszen isımlı uzman-
lar, "Biz her göçiikte canlı olabi-
lecefini düşiinüriiz. 57 kişinin
mahsur kaldığı ocakta da 'çoğu-
nun canlı olabüeceği' varsayımıyla
çalışmaJanmızı surdnroyoruz" de-
diler.
Grizu faciası soruşturmasının
adli yönü tamamlandı. Soruştur-
mayı ytirüten Cumhuriyet Savcı-
sı Nuri Savaş tarafından gözaltı-
na alınan 4 yönetici, dün büyük
güvenlik önlemleri arasında Mer-
zifon Adliyesi'ne getirildi. Nöbetçi
Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki du-
ruşma sonunda, işletme müdüril
Hasan Sanlepe, iş guvenliği mü-
hendisi Hüsnii Meydan ve başmû-
hendis Cerail Tir\akioglu "dik-
katsizlik ve tedbirsizlikten" suçlu
bulunarak tutuklandılar. Mahke-
me, maden başçavuşu Ziya Kılıç'ı
ise tutuksuz yargılanmak üzere
serbest bıraktı. Savcı Savaş, sariık-
lann TCY'nin 455. maddesine gö-
re cezalandırılmasını istedi. llgili
yasa maddesi sorumlular hakkın-
da 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ce-
zasını öngörüyor.
Bu arada görevlerinden alınan
işletme müdürtı Hasan Santepe
1
nin yenne, Sorgun Linyit lşletmesi
Müdürü Mesut Çankaya, üretim
mühendisi Cemil Tiryakioğlu'nun
yerine de Fabri Bozat getirildtler.
işletme müdürü Santepe ve 3
yönetici adliyeye götürülürken
halk tarafından "linç" edilmek is-
tendi. Çıkan olaylarda bir kişi ya-
ralandı. Halk, sanıkları taşıyan
jandarma aracına işletme çıkışın-
dr. saldırdı. Aracın camları, gale-
yana gelen halk tarafından taş ve
yumruklarla parcalandı. Protesto-
cuların araca girerek yöneticilere
saldırısını, jandarma kuvvetleri
güçlükle önledi. Bu arada, protes-
toculardan biri jandarmalann
karşı koymalanna rağmen hareket
eden askeri araca binmeyi başar-
dı. Grizu faciasımn baş sorumlu-
su olarak gösterilen ve ölenlerin
yakınları tarafından ağır eleştiri-
lere hedef olan işletme müdürü
Hasan Sarıtepe'nin boğazına sa-
nlan bu kişi, hızlanan minibüsten
görevliler tarafından aşağı atıldı.
Başından ve çeşitli yerlerinden ya-
ralanan protestocu, Merzifon
Deviet Hastanesi'nde tedavi ahı-
na alındı. Minibusu kaçırmaya ça-
hşan jandarma ile halk arasında
yer yer çatışma çıktı. Bir jandar-
ma subayı, ocakta yaşamını yiti-
renlerin yakınlan tarafından sal-
dırıya uğradı. Olaylar uzerine böl-
geye takviye birlikler sevk edildi.
Halkın jandarmalan taşıyan araç-
ların önune kendilerini atmak is-
temesiyle gerginlik daha da büyü-
dü. Kömür işletmesınin önünde-
ki olaylar karanhğın çökmesiyle
duruldu.
Bu arada kurtarma çalışmalan
için ön hazırlıklar sürerken işlet-
me önünde toplanan halk protes-
to gösterilerini sürdürdü. Türkiye
Maden lşçileri Sendikası Şube
Başkanı Necraetıin Bilican da sa-
bah aralanna girdiği bir grup işçi
tarafından dövuldu.
Yeniçeltek'teki grizu faciasın-
dan sonra baslatılan kurtarma ça-
lışmalannı yönetmek üzere Fede-
ral Almanya'dan gelen iki uzman,
ocakta mahsur kalan 57 işçiden
çoğunun hayatta olabileceklerini
bildirdi.
Patlamanın olduğu ocakta dün
incelemeler yapan Hans Fuckema-
yer ve Poul Klaszen, ön tespitler-
den sonra, Almanya'da hazır bek-
letilen araç ve gereç yüklü uçağın
hemen Türkiye"ye gönderilmesini
istediler. Çalışmalara katılacak
olan Çayırhan Linyit lşletmesi-
nde görevli Alman mühendisler
için de Başbakan Yıldınm Akbn-
lut'un özel uçağı tahsis edildi.
Dün saat 12.00 sıralarında ocağa
inen uzmanlar, betonla kaplan-
masına rağmen halen gaz smntı-
sı olan ocak bolgesinden gaz ör-
nekleri aldılar. İlk ölçümlerde pat-
lamanın meydana geldiği ocakta
gaz oranı çok yüksek çıktı. Bunun
uzerine Alman uzmanlar şimdilik
beton barajın kaldırılmasının
mümkün olmadığını bildirdiler. F.
Almanya'dan gelecek modern
aletlerle tekrar ölçum yapacakla-
nnı kaydeden iki uzman, kesin ka-
rara bundan sonra varacaklarını
söylediler. Alman uzmanlar, "Biz
her göçükte canlı olabilecegini
varsayarak çahşmalanmızı yapa-
nz. 57 kişinin mahsur kaldığı
ocakta 'çoğunun canlı olabüeceği'
düşünctsiyle kurtarmaya esas ola-
cak çahşmalanmızı
sürdiirüyoruz" dediler.
İki Alman uzmanın "ocakta
canlı olabilir" görüşü acılı yürek-
lere bir umut ışığı saçarken göçük
altında kalanlann yakınlan dün
de gösteriler yaptı. Ayrıca lstan-
bul'dan gelen demokratik kitle ör-
gutlerinden 25 kişilik bir grup
ölenlerin anısına saygı duruşunda
bulunup gösteri yaptı. Patlamanın
olduğu ocak girişine kırmızı ka-
ranfü bırakma istekleri yetkililerce
kabul edilmeyen göstericiler, ma-
den ocağının girişini 2 saat süreyle
kapattılar. "Katillerden hesap'
sonılacak" şeklinde slogan atan
grup, jandarma tarafından olay
yerinden uzaklaştırıldı.
Olay gunünden sonra bölgeye
gelen ANAP Amasya Milletveki-
li ve Spordan Sorumlu Deviet Ba-
kanı Ismet Özarslan, Yeniçeltek
Maden Ocağı giriş kapısında gün-
lerce bekleyen ve ocaktan çıkarıl-
malanm bekledikleri yakınlannın
kurtanlmasını isteyenlere, net ol-
mayan bilgiler doğrultusunda
umut aşıladı. Özarslan, "Katiller
bulunsun" diye bağıran gözu yaşlı
ailelere makam otosundan mega-
fonla seslendi. Alman heyetin
"Biz her şey sonuçlanmadan ümit
yok diyemeyiz. Bizim amacımız
içeride yaşayan olabilir düşünce-
siyle kurtarma yapmaktır" dedi-
ğini belirterek, "Ümit var, içeride
kalanlann hayatta olduklannı dü-
şünerek bu çalışmayı yapıyoruz"
diye konuştu.
Deviet Bakanı Ismet Özarslan,
"Ben bepinizin abisiyim, kardeşi-
yim. Sizden daha çok üzüliiyo-
rum** diyerek başladığı konuşma-
sını şöyle sürdürdü:
"Alman heyetin alacağı gaz nu-
munesine göre çalışmalar yönlen-
dirilecektir. Kurtancılar gayet lek-
nik insanlar, yalnız çalışmalan so-
nuçlanıncaya kadar kamuoyuna
bir açıklama yapamayacaklannı,
bunu da benim size aktarmamıri-
ca ettiler. Temennimiz, inşallah
içeridekilerin sağ salim knrtanl-
masıdır. Lütfen panige kapılma-
yın. Siz hepiniz iyi niyetlisiniz.
Ama bazı yanlış insanlar var. Bu-
nu yanlış yere çekmek istevenler
vardır. Acınıza başka acı katmak
istevenler var. Lütfen kimse pani-
ğe kapılmasın. Burda sakin bek-
lejin. En küçuk ihmal varsa ve bu
ibmalde adı geçen kardeşim dahi
olsa sonuna kadar cezalandınla-
caktır. Sogukkanlı olmanızı, tah-
rike kapılmamanızı rica ediyo-
rum."
Federal Almanya'dan gelen kur-
tarma heyeti, beraberlerinde Yeni-
çeltek maden ocağı mühendisle-
rinden oluşan ekiple birlikte pat-
lama noktasına gittiler. Ekip, ça-
lışmalannı akşam saatlerine kadar
sürdürdü. öte yandan ocağın gi-
rişine çok sayıda asker gönderile-
rek gazetecilerin ve diğer ilgilile-
rin girmesi önlendi.
Bu arada Kızılay bir TIR dolu-
su yiyecek ve giyecegı bölgeye gön-
derdi. Öğle saatlerinde grizu faci-
asımn meydana geldiği Yeniçel-
tek'e 25 kişiden oluşan demokra-
tik kitle örgütleri temsilcileri gel-
di, ocağa girmelerine izin verilme-
yen TAYAD, DEMKAD, BtKAD,
ÇAYAD, AKAT, Demokrasi Mü-
cadelesinde Avukatlar, Demokrasi
Mücadelesinde Kamu Çalışanla-
rı ve Sendikacılar temsilcileri el-
lerinde karanfıllerle meydana ge-
len olayı protesto ettiler.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanı Imren Aykut, yaptığı açıkla-
mada, ölen işçilerin aileleri ve ya-
kınlan için yurtiçi ve yurtdışında
3 TUTUKLAMA — Yeniçeltek Kömür tşletmeleri'ndeki grizu patlaması sonıştunnasından sonra mah-
keme (soldan saga) emniyet sorumlusu Ziya Kılıç'ı serbest bırakırken. iş guvenliği mühendisi Ziya Mey-
dan, işlelme müdürü Hasan Santepe ve başmühendis Cemil Tiyrakiyoglu'nu tutukladı. (Fotoğraf: AA)
İşçiler: îşe devama mecburuz
IŞIK KANSU
MERZİFON — Yağlı is yüzle-
rini kaplamış bırkaç maden işçisi
ocak ağzında belirdi. Başlan öne
eğik, göçükte kalan arkadaşian-
nı yerin dibine gömmekten dönü-
yorlar. Bacalan kapatmadan dö-
nüyorlar.
Yemekhanede sessizlik egemen.
Ocaktan çıkan işçiler sus pus. Bir
kaşık atıyor kurufasulyeye yanı-
mızdakı işçi. "Nasıl indiniz? Na-
sıl inebildiniz olaydan sonra oca-
ğa?" diye soruyoruz. Gözlerini
kaldınyor:
— lnsanın tüyleri iirperiyor ha-
liyle.
"Onlarea arkadaşınız öldü.
Mad«ndlige devam mı?" diye so-
ruyoruz. Bir diğeri yanıtlıyor:
— Mecbur yapacaksın. Başka
ne iş yapacaksın?
52 yaşmdaki Mctamet Ceylan
hâlâ ocakta çahşıyor. O da, "En
büyük arkadaşımız kömür ve
ocak. Hayat böyle dayattı" diyor.
Turgut Susan, "Maden de ma-
denin parasa da kara ve acı
doludur" diyor.
Maden işçiliği zorunluluk. Hem
de öyle zorunluluk ki işe girmek
için milyona yakın rüşvet veriyor-
sun. öyle bir zorunluluk ki "Bu
ocakta iş guvenliği yok ben bura-
ya giraıem" diyemiyorsun. Öyle
bir zorunluluk ki yirmi günlük işçi
de olsan, doğrudan üretim ayağı-
na gönderiliyorsun.
Yeniçeltek işletmesınin demir
kapısı, kapının ardındaki dizi di-
zi jandarma, göçük altında kalan
işçilerin aileleri ile on beş metre
ilerdeki ocak kapısını ayırıyor.
Kalabalığın sessizliğini zaman za-
man arkadaki kavaklara siyah
noktalar gibi konan kargalann
cak caklan bozuyor. Arada tel ör-
güye sanlan bir kadının "Oy, oy
oğul oy" ağıdı yükseliyor.
Yeniçeltek lşletmesi Teknik
Müdürü Hamdi Lğur, bir sandal-
yenin uzerine çıkıp kendileri ile
görüşmeye başlaymca kalabalık
dalgalanıyor. Biri, elini yumruk
yapıp işaret parmağını mttdüre
doğru sallıyor:
— Ben emin degilim aşağıda
yangın olduguna. Izin verin ben
yıkacağım örduguniız duvan.
Müdur, "kimse giremez
oraya" demeye getiriyor. Bir genç
resmen haşlamaya başlıyor müdü-
rü:
— Sağ insanlar varsa nc ola-
cak?
Müdür, Almanya'dan ekip ge-
leceğini anlatıyor. Bu kez kalaba-
lıktan mmltılar yükseliyor.
— Kimi kandınyorsun?
— İnsanlar oldükten sonra ne
lazım?
bağış ve yardım kampanyası baş-
latıldığım bildirdi. Deviet Bakanı
Ismet Özarslan Yeniçeltek işletme-
sinde çalışan tüm işçiiere maaşla-
nnın yarın ödeneceğini, üretim
durduğu için işçilerin izinli sayıl-
dığını açıkladı. Faciada ölen, ya-
ralanan ya da mahsur kalan işçi-
lerin okul çağındaki çocuklarına
eğitim bursu verileceğini bildiren
özarslan, burs miktannın ve sü-
resinin daha sonra belirlerreceği-
ni söyledi.
2 dakikalık saygı
duruşu
Türk-Iş Yonetim Kurulu'nun
aldığı, Turkiye Işverenler Sendi-
kası ile Hak-İş Konfederasyonu'-
nun da desteklediğı karar
uyarınca, tum işyerlerinde yarın
saat 10.00'da Yeniçeltek'te ölen
madencilerin anısına 2 dakikalık
saygı duruşunda bulunulacak.
Türkiye Gazeteciler Sendikası,
Sosyalist Parti Genel Başkam
Yalçın Büyukdağlı, tnsan Haklan
Derneği Genel Başkanı Nevzat
Helvacı ile Türk Mühendisler ve
Mimar Odaları Birliği yaptıkları
açıklamalarda "Yeniçertek facia-
sı"mn sorumlularının ortaya çı-
kanlması gerektiğini bildirdiler ve
yetkililerin tutumunu kınadılar.
TGS Yonetim Kurulu da, Yeni-
çeltek'te ölenler için yann 2 da-
kikalık saygı duruşu yapmayı
kararlaştırdı. Eski Turk-İş Genel
Başkanı Halil Tunç ise, maden iş-
çilerini genel greve çağırdı.
NOTLAR
'Ölülerin
üzerinde
geziyoruz'
CEMİL CİĞERİM ~
MERZİFON — "Allah belaru-
ıı versin. Biz hâlâ ölulerimizin
üzerinde geziniyoruz" diye bağı-
nyor Yeniçeltek Kömür İşletme-
si'nin önünü dolduran onlarea in-
san. tşçilerin yakınlan,Başbakan
Akbulut'un da "Allah'tan umut
kesilmez. Kurtannak için elimiz-
den gdeni yapacağız" sözü ile içe-
ride hiçbir çalışma olmamasına
karşın ocağın önünden aynlmıyor
ve işletmeden çıkmak isteyen
araçlara da izin vermiyor.
Grizu patlamasının ardından
Zonguldak'tan gelen ekip ile ar-
kadaşlarını kurtarmak için 300
metreye kadar indiğini, ancak da-
ha ileriye güvenlik açısından gon-
derilmediğini söyleyen 4 yüük ma-
denci İkram Ceylan da günlerdir
işletme kapısında umutla bekledi-
ğini anlatıyor. Ceylan'ın gözleri
uykusuzluk ve ağlamaktan şişmiş.
Küfretmekten kısümış sesiyle,
"Abi birine düşmanlığımz varsa,
Allah belanı versin deme. Allah
sizi madenci yapsın diye beddua
et" diyerek kısaca ne şarüar alün-
da çalıştıklarım dile getiriyor.
öte yandan İşletme Müdürü
Hasan Sarıtepe'nin de görevden
alınmadan önce "Hiçbir vicdani
rahatsızlık duymuyorum. Tüm
önlemler alınmıştır. Bu aaya da-
yanan kalbim demek ki saglam-
nıış" sözleri de göçüktekilerin ya-
kınlannın buyuk tepkisine neden
oldu.