Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 1 ŞUBAT 1990
Gazetelerin televizyona harcadıktarıparanın yüzde 48.5 7Asil Nadir grubuna ait
TV reklaııılarma basııı kıısatması
İSMET BERKAN
1989, Türk basını açısından yo-
ğun bir tekelleşme tartışmasıyla
geçti. Kıbrıs asıllı işadamı Asil
Nadir'in günlük basında Günay-
dın, Tan ve Güneş'i satın alması,
ardından da Fotospor'u yayımla-
maya başlaması, "satış tekeli"
tartışmasını gündeme geiirdi. Bu
tartışma nedeniyle basında dört
grubun varlığından söz edılir ol-
du. Bunlar, Asil Nadir grubu, Sa-
bah, Bugün ve Yeni Asır'ı yayım-
layan Sabah grubu, Hürriyet ve
Gazete'yi yayımlayan Hürriyet
grubu ile diğer gazetelerin içine
girdiği "diğerieri" grubuydu.
Gazetelerin satışlarından yola
çıkarak pazar paylarinı bulduğu-
rnuzda, Asil Nadir grubu gazete-
lerinin pazarın yüzde 30'undan
fazlasına sahip çıktıkları görülü-
yor. Gazete pazarının öteki büyü-
ğü Sabah grubu. Toplamın
27'sine sahip çıkan Sabah'ı yüz-
de 24'lük okur payıyla 4 gazete-
den oluşan "diğerieri" grubu iz-
liyor. Hürriyet grubunun payı ise
yüzde 18 düzeyinde ve Gazete Ga-
zetesi kapandığı için 1990'da Hür-
riyet de "diğerieri" arasına katı-
labilir.
Satıştaki bu pazar paylarına
karşılık aynı pasta gazetelerin
TV'ye verdikleri reklamlarda na-
sıl paylaşıhyor? Rakamlara bakıl-
dığında Asil Nadir grubu gazete-
lerin hem en çok defa gözüken
hem en uzun süre gözüken hem de
en çok parayı ödeyen gazeteler ol-
duğu görülüyor. Toplam vizyon-
ların yüzde 39.1'inde, toplam sü-
relerin yüzde 39.5'inde gözüken
bu gazeteler toplam paranın da
yüzde 48.5'ini ödediler.
Sabah grubu vizyonların yüzde
18.5'inde, sürenin yüzde
21.4'ünde gözüktü, bunun karşı-
lığında da toplam paranın yüzde
20.2'sini ödedi. Hürriyet grubu,
vizyonların 16.2'sinde, sürenin
17.8'inde gözüküp toplam para-
nın yüzde 13.8'ini karşıladı.
Araştırmanın başından beri sı-
ralanan rakamJar. gazetelerin ara
sında ciddi bir savaşın yaşanmak-
ta olduğunu gösıeriyor. Bu savas,
elbette daha yüksek satış rakam-
lanna ulaşabilmek amacıyla yapı-
lıyor.
Ancak mali açıdan başarılı ve
kârlı olabilmek t^in sadece yük-
sek satış rakamlarına ulasmak ye-
terli olmuyor. Hatta bazı durum-
larda yüksek satış rakamlan, ga-
zetelerin daha fazla zarar etmesi-
ne de yol açabiliyor. Bir zamaıı-
lar gazetelerin en önemli iki gir-
disi kâğıt ve personel ücretleriy-
di. Oysa bugün çoğu gazetenin
maliyet kalemlerinin arasına pro-
GAZETELER 89'U NASIL GEÇİRDİ?
Kınacv 1990 atılımyılı
Aylara göre gazete satıştarı
»TUH
OCAK
SOMT
MART
HİSAM
HMTIS
HUİMN
TEMMUZ
AtUSTOS
IYIÜI
EKİM
KASIM
ARAUK
YIUM
Cımkııriyet
113 453
125 444
128 947
118 233
115 188
105 939
105 220
116200
106 977
117 98,6
116 83S
114 227
115.594
MÜNyet
344 22C
366 573
364 1-9
306 014
232 364
338 254
275 802
279 833
273 906
30143"
320 151
328 010
316.15»
TcrcümantfiüiHydııı
88 668
«265
1C1 253
118 686
100 688
84 285
87 326
100 526
104 499
139 685
223 720
308 496
12S.71I
35? 2C2
38? 554
383 906
390 391
381569
423 517
481486
545 366
504 775
549 959
525 630
573 557
458 54»
Tan ! Satah
209 285
240 259
268 2C3
288 728
287 870
278 417
233 029
324 995
284 343
280 089
236 069
269158
267.03*
500 196
418 919
426 168
437 287
432 297
404 403
435 584
474 557
437 284
449 906
525 154
58i 760
4«1.1K
TüıMye
143 974
145 458
14' 768
160 205
152 846
133 891
142 949
142 -80
281834
293 804
301 974
330 439
IM.SM
Hûnfyet
548 068
504 990
489 172
486 322
458 390
443 528
464 480
489 398
466 927
480 695
472 748
553 879
4M.672
ttm*
152 079
Î0I802
113.791
84 522
74700
107 481
80 672
114 535
75 009
52 062
42 067
73 759
n.ste
Yeni AS»
45 680
42 123
43 409
43 166
41 825
38 138
40 323
48 414
52 094
52 692
52 045
50 531
45.9*2
Gazete FtUSpor
252 074
174 623
138 908
112.922
109.476
94.749
90152
62 847
46 071
37 551
34 259
1*4.7»
206 011
138 985
124 552
135 591
149.170
Bu«aıt
638 719
397 457
336 286
357 276
339 752
336 381
298 564
299 684
319 371
310388
35I.SM
T.Geıml
2 754 698
2 596 811
3 238 423 |
2945 933
2 783 500
2 809 875
2 776 775
3 037 232
3 138 294
3 194 829
3 296 600
3 629 805
3.1M.1M
rrtosyon ve tanıtım harcamalan da
ciddi bir rakam olarak girmiş du-
rumda:
Promosyon haıcaması hiç yap-
mayan, 216 milyon liralık bir rek-
lam harcamasıyla yılı kapatan
Cumhuriyel Gazetesi'nin bir nüs-
hasının maliyetini hangi kalemler
nasıl oluşturuyor?
Eylul ayı sonu itibarıyla (ekim
ayından iübaren bu tablo çok de-
ğişti, personelin payı toplusözlev
menin ikinci yılına girilmesi nede-
niyle arttı) Cumhuriyet'in maliyet
rakamlarına baktığımızda şöyle
bir tabloyla karşılaşıyoruz:
Kâğıl: 222 lira.
Personel: I35 lira.
Dolaylı iiretim gideri: 140 lira.
Diğer: 135 lira.
Toplam: 632 lira.
Eylül 89'da bayide 600 liraya
satılmakta olan gazete, Cumhu-
riyet'e 632 liraya mal oluyordu.
Ama gazete başına zarar 32 liray-
la sınırlı değil, çünkü Cumhuri-
yet, gazetesini dağıtım şirketine
495 liradan satmaktaydı. Yani
Cumhuriyet, gazete başına orta-
lama 137 lira zarardaydı. Peki bu
137 lira nereden karşılanıyor ve
hatta daha fazlası nereden bulu-
nup kâra geçiliyor?
Sorunun cevabı, reklam.
Örneğimiz Cumhuriyet olduğu-
na göre, gazetenin ilan servisinin
her gün, satışa çıkanlacak her ga-
zete için -eylül ayının sonuna ka-
dar, çünkü bu rakam ekimden iti-
baren arttı- en az 137 liralık rek-
lara bulması gerekiyor. Bu rekla-
mın bulunmaması ya da buluna-
bilen reklamın bu farkı karşılaya-
maması durumunda tek çare ka-
lıyor, gazete fiyatına zam. Nite-
kim 22 ocak tarihinde Cumhuri-
yet fiyatını 700 liraya çıkardı.
Şimdi bir geri dönüş yaparak
Güneş Gazetesi'ni ele alalım. Da-
ha önce, Güneş Gazetesi'nin her
bir tanesinde sadece TV reklamı
maliyetinin 139 lira 60 kuruş ol-
duğunu belirtmiştik. Cumhuri-
yet'in 600 liralık fiyatı için 5 lira
19 kunış olan reklam maliyetine
karşılık 500 liralık Güneş'te 139
lira 60 kuruşluk reklam maliyeti.
Güneş'in diğer maliyet rakam-
larına sahip olmadığımız için, ga-
zetenin gerçek fiyatının ne olma-
sı gerektiğini. dolayısıyla satış fi-
yatıyla gerçek fiyat arasındaki
farkı kapatmak için ne kadarlık
reklam alınması gerektiğini hesap-
layamıyoruz. Ama reklam ve pro-
mosyona ödenen paranın gazete
maliyet kalemleri arasında ne ka-
dar önemli bir yer tuttuğu Güneş
örneğinde çok net görülebiliyor.
Basın savaşla'n 1990'da da sü-"
recek.
—BİTTİ—
GAZETELER 89U NASIL GEÇİRDİ?
Ilıcak: Kârımız
sadece tirajdaTercüman
Gazetesi sahibi
Kemal Ilıcak,
sorularımızı
şöyle yanıtladı:
— Yöneliminiz |
altındaki
ga/elenin 1989
yılı salış ve kâr performansmı
değerlendirir misiniz?
ILICAK — 1989 yılı bilındiği
gibi basın için kârlı bir yıl
olmamıştır. Son birkaç yılın
kısa özetini yaparsak,
gazeıelerin kârından bahsetmek
zaten mümkün değildir. Son
yıllarda, zararlarını
kapatabilmek için pek çok
gazete yan işlere girmiş, nakit
sıkıntısını atlatmanın başka
yollarını aramıştır. Bunda, Türk
Lirası'nın değer kaybetmesinin
yanı sıra gazete kağıdına
yapılan üst üste zamlar ile
gazete girdilerinin sürekli artışı
büyük rol oynamıştır.
Tercüman'ın kârı, 1989 yılını
kapatırken tirajı açısından
olmuştur.
— 1989 yılında TV
reklamlarıvla promosyona ne
kadar para harcadınız?
ILICAK — TVde ekonomik
reklam kavramı, zaman zaman
sertleşen tiraj kavgası yüzünden
kaybolmuştur. 1989 yılında
Tercüman, TV'de en az
harcama ile en çok tiraj alma
özelliğini korumuştur. Toplam
olarak Tercüman, 1989 yılının
12 ayında 1.085.3OO.0OO TL.
'reklam harcaması yapmıştır.
— 1990 yılını nasıl
görüyorsunuz? Başhca
beklenıileriniz neler?
ILICAK - 1990, gazeteler için
zor yıl olmaya devam edecektir.
Tercüman, geniş kiüelere dönük
kültür hizmetini sürdürmek
kararındadır.
'Milli/eı
Gazetesi Genel
Mudurü Kemal
Kınacı
sorularımızı
şöyle yanıtladı:
— Yönetiminiz
altındaki
gazete ya da
gazetelerin ^
1989 yılı satış ve kâr
performansını değerlendirir
misiniz?
KINACI — Milliyet'in
satışlanndakı istikrarlı tırmanış
1989 yılında da devam etti.
1989 yılı ortalama satışı
315.000*1 aştı. Rekabet
seviyesinin yükseldiği
pazar]ama harcamalarının
arttığı 1989 yılı içersinde
Milliyet'in satışlarındaki
istikrarın devam etmesi
olumludur. Milliyet Gazetesi,
ana hedefi kâr sağlamak olan
ticari bir kuruluş değildir. Biz
kuruluş olarak "gelir-gider"
dengemizi korumaya çahşırız.
Bazen, fiyat ayarlamalarıyla
okuyucumuzdan kaynak talep
eder, bazen de çeşitli hizmet
kampanyaları yoluyla birikmiş
kaynaklanmızı okuyucularımıza
sunarız. 1989 yılında "gelir-
gider" dengemiz başarılı bir
şekilde korunmuştur.
— Yönetiminiz altındaki gazete
ya da gazeteler, TV
reklamlanyla promosyona 1989
yılında ne kadar para
harcadılar?
KINACI — Bizim promosyon
harcamalanmız eğitim ve
kültür hizmetlerine dönüktür.
Okuyucumuza doğrudan
hizmet götürecek,
okuyucumuzun istek ve
ihtiyaçlarını karşılayacak kültür
ve eğitim ağırlıkh yayınlarn
yapımına \e tanıtımına önem
vermekteyiz. TV reklamlarında
dizi yazılar, röportajlar ağırlık
kazanmaktadır. 1989'da 4
milyar 106 milyon TV reklam
harcaması ile birlikte, tüm
promosyon ve tanıtım
giderlerimiz 11 milyar 500
milyon olmuştur. Bizim bu
alandaki hiçbir harcamamız
hedefi kısa vadeli olarak satış
arttırmaya dönük değildir. Biz
gazete satışı yoluyla
sağladığımız kaynağın önemli
bir bölümünii eğitim ve kültür
hizmetlerine kullanıp onlara
katma değer sağlayarak
okuyucumuza iade ediyoruz.
— 1990 yılını nasıl
görüyorsunuz? Başlıca
beklentileriniz neler?
KINACI — 1990 yılı, bizim
için özellikle önemli bir yıldır.
Çünkü bu yıl 40'mcı
yıldönümümüzü yaşıyoruz. 40
yılın tecrübe birikiminden
aldığımız güçle, hedefimiz, bu
yılı gazetecilik alanında yeni bir
atılım yılı yapmaktır.
Teknolojik imkânlarımızı hızla
geliştirmeye çalışıyoruz.
Bizce gazete, her şeyden önce
bir gazetecilik işidir. Okurlan
teşvik etme amacına yönelik -
adına kısaca promosyon
dediğimiz- sunuşlar ikinci
planda kalır. Hele bunlar kuru
bir şans oyunu haline getirilir
ve tiraj arttırmanın yolu sadece
onlarda aramrsa, dikkatler
gazetenin asil işlevinden
uzaklaşmış olur. Bu açıdan
Milliyet, promosyon
çalışmalanm
özellikle kültür hizmetleri
üzerinde yoğuniaştıran
gazetedir. Bu konuda 1990 yılı
için dileğimiz, başka gazetelerin
de gazetenin fonksiyonuna
uygun düşmeyen promosyon
çeşitlerini artık terk etmesidir.
Pazar payları (yıllık °/o)
X
/TÜRKİYE
/ \ 6
" 3
TERCÜMAN 4
CUMHURİYET 3 . 6
TAN 8.4
\
MİLLİYET J , 9 \
/BUGÜN 11.3\
iZ. ""GÛNAYDIN 14.5
1\
ZETE 3.]
GÛNES^
.YENİ^
ASIR I
HÜRRİYETİ5.4 SABAH 1 4 . 5
[GtöfeTe
'10,
v - ^
f vtttı:
6a LiLViı/ O U4<<
•öfiC
A r • 1 r • 1 •• 1 * 9 1 * 1 Avrupa Topluluğu'nunİspanyolkomiserive 'TürkiyeRaporu'nunmimarıAbelMatutes
Al, 1 urkıye ye ekonomik AT>nin Türkiye tenihideğişmes
yönden haksızlık etti
— 2 —
Türkiye her ne kadar ekonomik göstergelere göre
sayısal açıdan üç yeni AT ülkesinin; İspanya, Portekiz
ve Yunanistan'ın gerisinde olsa da, dinamik büyüme ve
dinamik gelişme açısından özellikle Portekiz ve
Yunanistan'a göre çok daha olumlu ekonomik
göstergeler sunmaktadır.
görüldüğü yıl içinde gerçekleşen ödemeler ara-
sında büyük ölçüde farklar oluşmaktadır.
1986 yılında tüm Portekiz'in tüm fonlar-
dan aldığı yardımlar 497.8 milyon ECU ci-
vannda olmuştur. Bu da Avrupa Topluluğu
bütçesinin yalnızca °/o 1.6'sını oluşturmakta-
dır. Portekiz'in Avrupa Topluluğu'ndan 1989
yılında alacağı tüm yardımların tutarı takri-
ben 600 milyon ECU civannda olacaktır.
Bu da genel 1988 bütçesinde çok büyük bir
Türkiye'nin
AT'ye tam
üyeliği zorda
90'li yıllara Avrupa TopJuiugu gerek
politik gerek ekonomik açıdan yeni baz:
karariarla giriyor. Kurulduğundan beri
Avrupa Topluluğu bütçesinde en önemli
yeri olan Tarımsal Garanti Fonu'na 70'li
yıllarda ayrılan bütçenin ^o75*ine yakın
^10 oranı, artık 90'h yıllarda büyük
ölçüde düşürülecek. 1 Ocak 1993'ten
itibaren tek pazarın gerçekleştirilmesi ilç
biriikte Tarımsal Garanti Fonu için
öngörüleıvpayın büfçede ^«öû'ın aluna
dûştnesi öngörülüyor. Bunun yaııında
Avrupa Topluluğu'na yeni katılan
ülkelerdeki sosyo-ekonomik dengeyi
sağlamak ve bu ülkelerin Avrupa'daki
diğer gelişmiş üikeierin konumuna girmesi
için bölgesel ve sosyal strüktür fonlarının
önemi artıyor. İik yıilarda bütçedeki payı
%IO civannda olan Bölgesel ve Sosyal
Strüktür fonlanna aynlan pay 1993'ten
itibaren bütçenin %25'ini oluşturacak. Son
yıliarda Avrupa Topluluğu'nun
bütçesindeki büytimeyi de göz önüne
alırsak bu bölgesel ve sosyal strüktür
fonlanna verilen önem daha çarpıcı bir
şekilde ortaya çıkar.
Önce tek pazar, sonra para birliğinin
gerçekleşmesi derken, Türkiye'nin tam
üyeliği iyiden iyiye zora girmiş buiunuyor.
Brüksel'deki komisyonun 19 AraJık 1989
tarihinde Türkiye'ye yönelik olarak
kamuoyuna açıkladığı rapor, çok kısa bir
süre sonra 5-6 Şubat 1990 tarihleri
arasında Bakanlar Konscyi'nde
taruşılacak. Türkiye'nin bu kısa süreç
zarlında Avrupa Topluluğu ülkeleri
nezdinde yaptıği atılınılar pek başanya
ulaşamadı. Türkiye'nin tam üyeliği artık
baska baharlara kalmıs eibi.
DR. FARUK ŞEN
Portekiz'in özellikle 1986'dan itibaren AT'-
nin Tarımsal Garanti Fonu'ndan ve bölgesel
ve sosyal strüktür lonlarından aldığı yardım-
lara bakarsak, burüarın küçük ve cüzi mik-
tarda olduğu onaya çıkacaktır. Portekiz 1986
yılında Tarımsal Garanti Fonu'ndan 30.4 mil-
yon ECU'yu alırken, bunun Tarımsal Garanti
Fonu içindeki payının 0.13 olduğunu görürüz.
87 yılında Portekiz'in Tarımsal Garanti Fo-
nu'ndan aldığı pay, 174.9 milyon ECU'ya çık-
mış. Genel olarak Tarımsal Garanti Fonu'n-
daki payı da 0.73 oramna çıkmıştır. Buna kar-
şılık 1987 yılında yalnız Fransa Tarımsal Ga-
ranti Fonu'ndan 5 milyar 894 milyon ECU'-
luk bir yardım almış ve bu da Tarımsal Ga-
ranti Fonu'nun % 24.7'lik bir oranını kap-
samaktadır. 1988 yılında Portekiz'in aldığı
parada büyük bir artış olmamış ve kati olma-
yan sayılara göre bu pay Tarımsal Garanti Fo-
nu'nun genelinde ^o 1 oranında kalmıştır.
Bu incelemeyi 1986 sayılarına göre Bölge-
sel Strüktür Fonu'na yöneltirsek, Portekiz'e
bu fondan öngörülen payın 380.85 milyon
ECU civannda olduğunu görürüz. Bu da Böl-
gesel Strüktür Fonu'na ayrılan paranın yal-
nız Tb 12'sini oluşturmaktadır. Buna karşı-
lık çok daha gelişmiş bir ülke konumunda
olan Italya bu fondan 813 milyon ECU'luk
bir pay almış bulunmakıa, bu da Bölgesel
Strüktür Fonu'nun ^o26'sıru oluşturmaktadır.
Aynı karşılaştırmayı Sosyal Strüktür Fonu'-
na da yönelik olarak yapma imkânına sahi-
biz. 1986 yılında Portekiz'e bu fondan ayrı-
lan para 223 milyon ECU civannda olmuş ve
bu da Sosyal Strüktür Fonu'na ayrılan payın
yalnız %8.8'ini oluşturmaktadır. 1987'de bu
fondan aldığı para 353 milyon ECU civarına
çıkmıştır.
Tablo 1: 1986 yılında Portekiz'e AT-
Fonları'ndan ödenen paralar. milyon ECU
1. Tarımsal Garanti Fonu
2. Balıkçılık
3. Bölgesel Strüktür Fonu
4. Sosyal Strüktür Fonu
5. Ülkelerin kendı ödentilerini
gercekleştirmek için ödenen pay
6. Ozei Ödentiler
Toplam
1986
30 4
0.4
1888
109.2
57
163.3
497.8
Kaynak: AT-Resmi Yıllık Raporları, 30 yıl,
15 Arahk 1987, S. 169
Nol: Bütçelerden öngörülen paralarla, ön-
meblağ değildir. Buna göre Türkiye'yi Por-
tekiz'le karşılaştırırsak -bu karşılaştırma
Brüksel tarafından yapılmaktadır- Türkiye
Brüksel'deki uzmanlann öngördüğü gibi, Av-
rupa Topluluğu bütçesinden Portekiz'in 6
misli fon alsa bile, bu alacağı tüm fonlann
tutarı en fazla, 1989 yılı hesaplarına göre 3.6
milyar ECU civannda gerçekleşecektir. Bu-
na karşılık gene yapılan hesaplara göre Türki-
ye 1989 yılında Avrupa Topluluğu'na tam
üye olsa idi, Avrupa Topluluğu bütçesine tak-
riben 840 milyon ECU'luk bir katkıda bulu-
nacaktı. Buna göre Türkiye Avrupa
Topluluğu'ndan yaptığı katkıların 4.5 misli
fazla yardım alan bir ülke konumuna girecek-
ti.
Yunanistan genel olarak 1987 yılı sonuna
kadar yılda takriben Avnıpa Topluluğu büt-
çesinin 1.7'si'oranında Brüksel'e katkıda bu-
lunurken, yılda ortalama Avrupa Topluluğu
bütçesinden °?o6.5 oranında bir pay almakta-
dır. Ortalama bir hesapla Yunanistan, Avrupa
Topluluğu bütçesine yaptığı katkının 4 mis-
line yakın pay alan ülke görünümündedir.
Buna karşılık yeni ülkeler de AT'nin büt-
çesine büyük ölçüde katkıda bulunmamakta-
dırlar. 1988 yılında Portekiz'in AT'nin büt-
çesine olan katkısı bütçe genelinin "ol'i,
Y'unanistan'ın-ki de ^o 1.1*1 geçmemiştir.
Yalnız bu sayılara bakarsak, Avrupa Top-
luluğu'nun Türkiye'ye ekonomik yönden hak-
sızlık ettiğini gayet açık bir şekilde görürüz.
Bunun dışında Türkiye Araştırmalar Merke-
zi olarak, Devlet Planlama Teşkilatı adına
yaptığımız bir araştırma projesinde
üç yeni Avrupa Topluluğu ülkesi ile -İspanya,
Portekiz, Yunanistan- sosyo-ekonomik açı-
dan karşılaştırdığımız zaman, Türkiye'nin
özellikle 1981 yılından itibaren bu üç ülkeye
göre daha dinamik bir büyüme ve gelişme sü-
reci içine girdiğini görüyoruz.
Her ne kadar Türkiye ekonomik gösterge-
lere göre sayısal açıdan bu üç ülkenin gerisin-
de olsa bile dinamik büyüme ve dinamik ge-
lişme açısından özellikle Portekiz ve Yunanis-
tan'a göre çok daha olumlu ekonomik gös-
tergeler sunan bir ülke konumuna girmekte-
dir.
Sonuç olarak gerek zamanlaması gerekse
sunuşu açısından Brüksel raporu, Türkiye'-
ye olumlu bir yaklaşım içinde görülmemek-
tedir. Noel tatilinden kısa bir süre önce çıka-
rılan ve 5-6 şubat tarihleri arasında Avrupa
Topluluğu Dışişleri Bakanlan Konseyi'nde
görüşülecek olan Brüksel raporuna karşı
Türkiye'nin gösterebileceği tepki, mümkün
olduğu kadar minimum dazeyde tutulmak is-
tenmiş, bunun için zamanlama Brüksel açı-
sından çok akıllıca yapılmıştır.
Türkiye'ye karşı olan bu olumsuz yaklaşı-
mı Doğu Avrupa ülkelerindeki gelişmeler ve
üç yeni Avrupa Topluluğu ülkesinin Avrupa
Topluluğu bütçesine getirdiği yükte görme
olanağı vardır. Tüm bunlara rağmen. Türki-
ye Avrupa Topluluğu'nun 13. üyesi olma sı-
fatına en az Yunanistan ve Portekiz kadar la-
yıktır.
—BİTTİ—
Avrupa Topluluğu'nun Akdenk ülkelerinden
sorumlu İspanyol komiseri Abel Matutes,
Doğu Avrupa ülkelerindeki son gelişmelerin,
bölge ülkeleri lehine ve Türkiye aleyhine bir
durum yaratamayacağı kamsında.
NtLGÜN CERRAHOĞLU
BRÜKSEL — AT Komisyonu-
nun Akdeniz ülkelerinden sorum-
lu üyesi İspanyol komiser Abel
Matutes, dün yayımlamaya başla-
dığımız söyleşide, 'Türkiye'nin Av-
rupa Topluluğu'na tam üye olabil-
mesi için daha epey vakti
olduğunu' söylemişti.
AT Komisyonu'nun geçen ara-
hk ayında hazırladığı 'Türkiye Ra-
poru'nun da baş miman olan Ma-
tutes, Doğu Avrupa'daki son ge-
lişmelerin AT bakımından bu böl-
gedeki ülkeler lehine ve Türkiye
aleyhine bir sonuç yaratmayacağı
kamsında.
— Avrupa şu anda tarnamen
Doğu Avrupa'daki gelişmelerle
büyülenmiş vaziyette. Sizce Avru-
pa'daki bu yeni iklim. topluluğun
öncelikler listesinde Türkiye ile
ilişkileri arka sıralara itmiyor mu?
MATUTES — Hayır. Olan şu-
dur: Doğu Avrupa ülkelerinin ya-
şadığı büyük sonınlar ve ortaya çı-
. kan büyük fırsatlar, bunların ive-
dilikle değerlendirilmesini zorunlu
kılmaktadır. Sorun, bu ülkelerin
etkin olmayan bir merkezi plan-
lamadan liberal ekonomi sistemi-
ne, diktatörlükten kişisel özgür-
lüklerin korunduğu demokrasile-
re geçmekti. Kaldı ki bunlar da
Avrupa ülkeleridir. Bu fırsattan
yararlanmak gerekmektedir. Işte
bu özellikler, topluluğun Doğu
Avrupa olgusuna yaklaşımına bel-
li bir ivedilik katmıştır. Fakat bu
ivediliğin Türkiye, Akdeniz ülke-
leri ve Latin Amerika ile ilişkiler
gibi diğer önceliklerinin aleyhine
işlemesi şart değildir.
— Doğu Avrupa ülkeleriyle de
Türkiye'ninkine benzer ortaklık
anlaşmalan imzalanacağına dair
söylentiler var. Doğru mu?
MATUTES — Bu, sözü edilen
olasılıklardan biridir. Sorunu in-
celiyoruz. Komisyon bu konuda
henüz bir karara varmamıştır. Fa-
kat komisyon bünyesi içinde yap-
tığımız gayri resmi tartışmalarda
bu ülkelerle gerçekleştirecegimiz
işbirliğinin şekü üzerinde duruyo-
ruz. Fakat dediğiniz gibi söz İto-
'nusu ülkelerle ortaklık aniaşması
çerçevesinde işbirliğine gitmek
gerçeğe hayli yakın bir olasıhktıı.
— Türkiye'nin AT iiyeliğini
bcklerken EFTA'ya (European
Free Trade Association-Avrupa
Serbest Tıcaret Biriiği) katılmasmı
tavsiye eder misiniz? AT giderek
EFTA ile daha yakın bir işbirliği-
ne gireeeğine göre bu gelişme
Türkiye'nin toplulukla ilişkilerini
güçlendirmez mi? Bir de teknik
açıdan EFTA üyeliği ile AT'ye lam
üye olmak arasında herhangi bir
çelişki var mı?
MATUTES — Türkiye açısın-
dan iyi bir egzersiz olabilir bu.
EFTA büyük ekonomik alanlar-
da gerçekleştirilerı işbirliği açısın-
dan geçerli bir egzersizdir. Biliyor-
sunuz, EFTA içinde ATnin, örne-
ğin tarım sektöründe geliştirmiş
olduğu ortak politikalan yoktur.
Dolayısıyla Türkiye'ye daha faz-
Sağlık personelinepuanlı prim
Sağlık sektöründe çahşan personele, işteki
başarısına göre tutturduğu puan üzerinden
prim verilecek. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın,
söz konusu düzenlemenin bakanlık
hastanelerini, özel sağhk kuruluşlarıyla rekabet
edebilecek duruma getirmek olduğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bıiro-
su) — Sağlık personeline, yaptığı
işteki başarısına göre "puan" ve-
rilecek. İ>rtibinden iş yeteneğine
kadar değerlendirilecek olan per-
sonel, tutturduğu puana göre dö-
ner sermaye gelirlerinden pay ala-
cak. Üçer aylık olarak ödenecek
pay, yardımcı sağlık hizmetleri ve
yardımcı hizmetler sınıfındaki
personel için yan ödeme ve her
türlü tazminat tutarının yüzde
50'sini, diğer sağlık personeli için
ise yüzde 100'ünü geçemeyecek.
Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, söz
konusu düzenlemenin genel sağ-
lık sigortası uygulamasına geçiş
öncesinde, bakanlık hastaneleri-
ni özel sağlık kuruluşlarıyla reka-
bet edebilecek duruma getirmek
için yapıldığını söyledi.
Sağhk Bakanhğı, 30 Haziran
1989 eünü Resmi Gazete'de ya-
yımlanarak v-ürürlüğe giren ve
sağlık personeline döner sermaye
gelirlerinden pay verilmesini ön-
gören kanun hükmünde kararna-
menin hükümlerine açıklık getir-
mek amacıyla "Sağlık Bakanlığı'-
na ait döner sermayeli kurum ve
kuruluşlarda görevli personele dö-
ner sermayeden yapılacak ek öde-
me hakkında yönerge" yayımiadı.
Sağlık Bakam Şıvgın, dün dü-
zenlediği basın toplantısında yö-
nergeyle ilgili bilgi verdi. Yöner-
genin 325 döner sermayeli kurum-
daki 65 bin 945 sağlık persdneli-
ni ilgilendirdiğini belirten Şıvgın,
yönergenin ocak ayı başından iti-
baren yürürlüğe girdiğini söyledi.
Döner sermayeden personele ya-
pılacak ödemelerin. yardımcı sağ-
lık hizmetleri ve yardımcı hizmet-
ler personeli için yan ödeme ve
tazminat tutarlarının yüzde
50'sini, diğer personel için yüzde
100'ünü geçemeyeceğini ifade
eden Şıvgın, sağlık personelinin
unvanlarına göre ek ödeme tavan
yüzdelerini şöyle sıraladı:
"Uzman tabip yüzde 100. tabip
yüzde 90, >ükseköğrenimli sağlık
hizmetleri sınıfı yüzde 80, hasla-
ne miıdurü yüzde 8O,hastane mü-
dur yardımcısı yüzde 70, döner
sermaye saymanı yüzde 80, yük-
seköğrenimli teknik hizmetler sı-
nıfı yüzde 70, yükseköğrenimli di-
ğer sınıflar yüzde 60, ortaoğre-
nimli sağlık hizmetleri sınıfı yüz-
de 50, ortaögrenimli teknik hiz-
metler sınıfı yüzde 40, ortaöğre-
nirali diğer sınıflar yüzde 30, yar-
dımcı hizmetler sınıfı yüzde 30."
Yönergede yer alan diğer hü-
kümler şöyle sıralanıyor:
" — Ek ödemeler üçer aylık dö-
nemler halinde ödenecek.
— Ek ödeme loplamı, ilgili ku-
rum veya kuruluşun üç aylık dö-
nem içinde elde ettiği döner ser-
maye gelirlerinin yüzde 50'sini ge-
çemeyecek.*
— Ek ödemeye hak kazanıla-
bilmesi için çalışılan ünitenin op-
timal bir verimin altına düsmeme-
si gerekecek.
— Personelin ek ödemeye hak
kazanabilmesi için belirli bir per-
formansı göslermesi aranacak.
Sağlık personeline puan verilir-
ken göz önüne alınacak ölçütler
ise şöyle:
"İş bilgisi, yeteneği, kendisini
yenileme isteği, yaptığı işin kali-
tesi. yaptığı işin miktarı. inisiya-
tif, diğer çalışanlarla ilişkisi, zi-
hinsel yetenekleri, söyleneni yap-
madaki tutum ve yeteneği, düzen-
lilik, tertiplilik."
la özgürlük verebilir bu açıdan.
AT üyeliğine nazaran daha kolay
ve daha az sınırlayıcı olabilir. Fa-
kat Türkiye, AT ile çizdiği güm-
rük biriiği yolu içinde de aynı so-
nuçlara varabilir. Ankara Anlaş-
ması'nda görüldüğü gibi gümrüK
birliğine doğru kat edilecek yol,
Türkiye'ye ister EFTA üyesi olsun,
ister olmasın topluluğun ekono-
mik politikalarının bir parçası ol-
mak olanağı verir.
— Fakat topluluk, EFTA üye-
leriyle giderek daha yakın ilişki
içine girecek. Bu iki blok arasıo-
da daha sıkı ekonomik ve siyasi
ilişkiler kurutacak. Türkiye'nin
>alnız kalmaması için faydalı ola-
bilir mi bu?
MATUTES — Evet. EFTA ile
daha yakın ilişkiler aradığımız bir
gerçek. Doğru bu.
— Komisyon Başkanı Jacques
Delors'un 'iç içe giren halkalar te-
orisi'ne göre Türkiye, EFTA ve
Doğu Avrupa ulkderiyle hemen
ikinci halkaya mı, yoksa Magreb
ve Muslüman Akdeniz ülkeleriy-
le dış halkaya mı yerleştirilecek
sizce?
MATUTES — Fakat bu henüz
geliştirilmiş bir teori değil. Res-
men onaylanmadı bu. Komisyon
Başkanı Delors bile bunu resmi
bir şekle dökmedi. Bu, bir ara or-
taya atıldı. O kadar. Sonra biliyor-
sunuz, Doğu Avrupa ülkelerindeki
ilişkiler iyice hız kazandı. Dolayı-
sıyla şimdi günlük gerçekleri gör-
mek durumundayız.
— Arkadan Fransız Cumhur-
başkanı François Mitterrand da
Avrupa Konfederasyonu fikrini
ortaya attı. Avrupa Konfederasyo-
nu ile Avrupa Topluluğu arasında
ne gibi bir ilişki olacak?
MATUTES — Topluluğun bu
ülkelerle ayrıcalıku ilişkiler içine
girmek istediği açık.
— Hangi ülkelerie?
MATUTES — Henüz hangi ül-
kelerin bu ilişki çerçevesi içine gi-
receği konusunda alınmış bir ka-
rar, komisyon içinde yapılmış bir
tartışma yok. Zengin bir düş gü-
cünden çıkan geniş ufuklu bir fi-
kir bu. Fakat henüz somut bir
öneriye cevap vermiyor. Fakat orta
dönemde bu ülkelerle Avrupa
Topluluğu'nun ilişkilerini sıkılaş-
tırmak istediğini gösteriyor. Tabii
söz konusu ülkelerin topluluk üye-
lerine dönüşmesi anlamına gelmi-
yor bu. Ne ki bu olasılık da ber-
laraf edilmiş değil. "Avrupa Kon-
federasyonu", sadece orta ve uzun
dönemde üzerinde düşünülmesi
için ortaya atıtmış bir fikirdir.
Olumlu birtakım yönleri vardır.
Ama daha geliştirılmesi, düşünül-
mesi ve olgunlastırılması gerek-
mek t e d i r .