22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 1 ŞUBAT 1990 Gazetelerin televizyona harcadıktarıparanın yüzde 48.5 7Asil Nadir grubuna ait TV reklaııılarma basııı kıısatması İSMET BERKAN 1989, Türk basını açısından yo- ğun bir tekelleşme tartışmasıyla geçti. Kıbrıs asıllı işadamı Asil Nadir'in günlük basında Günay- dın, Tan ve Güneş'i satın alması, ardından da Fotospor'u yayımla- maya başlaması, "satış tekeli" tartışmasını gündeme geiirdi. Bu tartışma nedeniyle basında dört grubun varlığından söz edılir ol- du. Bunlar, Asil Nadir grubu, Sa- bah, Bugün ve Yeni Asır'ı yayım- layan Sabah grubu, Hürriyet ve Gazete'yi yayımlayan Hürriyet grubu ile diğer gazetelerin içine girdiği "diğerieri" grubuydu. Gazetelerin satışlarından yola çıkarak pazar paylarinı bulduğu- rnuzda, Asil Nadir grubu gazete- lerinin pazarın yüzde 30'undan fazlasına sahip çıktıkları görülü- yor. Gazete pazarının öteki büyü- ğü Sabah grubu. Toplamın 27'sine sahip çıkan Sabah'ı yüz- de 24'lük okur payıyla 4 gazete- den oluşan "diğerieri" grubu iz- liyor. Hürriyet grubunun payı ise yüzde 18 düzeyinde ve Gazete Ga- zetesi kapandığı için 1990'da Hür- riyet de "diğerieri" arasına katı- labilir. Satıştaki bu pazar paylarına karşılık aynı pasta gazetelerin TV'ye verdikleri reklamlarda na- sıl paylaşıhyor? Rakamlara bakıl- dığında Asil Nadir grubu gazete- lerin hem en çok defa gözüken hem en uzun süre gözüken hem de en çok parayı ödeyen gazeteler ol- duğu görülüyor. Toplam vizyon- ların yüzde 39.1'inde, toplam sü- relerin yüzde 39.5'inde gözüken bu gazeteler toplam paranın da yüzde 48.5'ini ödediler. Sabah grubu vizyonların yüzde 18.5'inde, sürenin yüzde 21.4'ünde gözüktü, bunun karşı- lığında da toplam paranın yüzde 20.2'sini ödedi. Hürriyet grubu, vizyonların 16.2'sinde, sürenin 17.8'inde gözüküp toplam para- nın yüzde 13.8'ini karşıladı. Araştırmanın başından beri sı- ralanan rakamJar. gazetelerin ara sında ciddi bir savaşın yaşanmak- ta olduğunu gösıeriyor. Bu savas, elbette daha yüksek satış rakam- lanna ulaşabilmek amacıyla yapı- lıyor. Ancak mali açıdan başarılı ve kârlı olabilmek t^in sadece yük- sek satış rakamlarına ulasmak ye- terli olmuyor. Hatta bazı durum- larda yüksek satış rakamlan, ga- zetelerin daha fazla zarar etmesi- ne de yol açabiliyor. Bir zamaıı- lar gazetelerin en önemli iki gir- disi kâğıt ve personel ücretleriy- di. Oysa bugün çoğu gazetenin maliyet kalemlerinin arasına pro- GAZETELER 89'U NASIL GEÇİRDİ? Kınacv 1990 atılımyılı Aylara göre gazete satıştarı »TUH OCAK SOMT MART HİSAM HMTIS HUİMN TEMMUZ AtUSTOS IYIÜI EKİM KASIM ARAUK YIUM Cımkııriyet 113 453 125 444 128 947 118 233 115 188 105 939 105 220 116200 106 977 117 98,6 116 83S 114 227 115.594 MÜNyet 344 22C 366 573 364 1-9 306 014 232 364 338 254 275 802 279 833 273 906 30143" 320 151 328 010 316.15» TcrcümantfiüiHydııı 88 668 «265 1C1 253 118 686 100 688 84 285 87 326 100 526 104 499 139 685 223 720 308 496 12S.71I 35? 2C2 38? 554 383 906 390 391 381569 423 517 481486 545 366 504 775 549 959 525 630 573 557 458 54» Tan ! Satah 209 285 240 259 268 2C3 288 728 287 870 278 417 233 029 324 995 284 343 280 089 236 069 269158 267.03* 500 196 418 919 426 168 437 287 432 297 404 403 435 584 474 557 437 284 449 906 525 154 58i 760 4«1.1K TüıMye 143 974 145 458 14' 768 160 205 152 846 133 891 142 949 142 -80 281834 293 804 301 974 330 439 IM.SM Hûnfyet 548 068 504 990 489 172 486 322 458 390 443 528 464 480 489 398 466 927 480 695 472 748 553 879 4M.672 ttm* 152 079 Î0I802 113.791 84 522 74700 107 481 80 672 114 535 75 009 52 062 42 067 73 759 n.ste Yeni AS» 45 680 42 123 43 409 43 166 41 825 38 138 40 323 48 414 52 094 52 692 52 045 50 531 45.9*2 Gazete FtUSpor 252 074 174 623 138 908 112.922 109.476 94.749 90152 62 847 46 071 37 551 34 259 1*4.7» 206 011 138 985 124 552 135 591 149.170 Bu«aıt 638 719 397 457 336 286 357 276 339 752 336 381 298 564 299 684 319 371 310388 35I.SM T.Geıml 2 754 698 2 596 811 3 238 423 | 2945 933 2 783 500 2 809 875 2 776 775 3 037 232 3 138 294 3 194 829 3 296 600 3 629 805 3.1M.1M rrtosyon ve tanıtım harcamalan da ciddi bir rakam olarak girmiş du- rumda: Promosyon haıcaması hiç yap- mayan, 216 milyon liralık bir rek- lam harcamasıyla yılı kapatan Cumhuriyel Gazetesi'nin bir nüs- hasının maliyetini hangi kalemler nasıl oluşturuyor? Eylul ayı sonu itibarıyla (ekim ayından iübaren bu tablo çok de- ğişti, personelin payı toplusözlev menin ikinci yılına girilmesi nede- niyle arttı) Cumhuriyet'in maliyet rakamlarına baktığımızda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz: Kâğıl: 222 lira. Personel: I35 lira. Dolaylı iiretim gideri: 140 lira. Diğer: 135 lira. Toplam: 632 lira. Eylül 89'da bayide 600 liraya satılmakta olan gazete, Cumhu- riyet'e 632 liraya mal oluyordu. Ama gazete başına zarar 32 liray- la sınırlı değil, çünkü Cumhuri- yet, gazetesini dağıtım şirketine 495 liradan satmaktaydı. Yani Cumhuriyet, gazete başına orta- lama 137 lira zarardaydı. Peki bu 137 lira nereden karşılanıyor ve hatta daha fazlası nereden bulu- nup kâra geçiliyor? Sorunun cevabı, reklam. Örneğimiz Cumhuriyet olduğu- na göre, gazetenin ilan servisinin her gün, satışa çıkanlacak her ga- zete için -eylül ayının sonuna ka- dar, çünkü bu rakam ekimden iti- baren arttı- en az 137 liralık rek- lara bulması gerekiyor. Bu rekla- mın bulunmaması ya da buluna- bilen reklamın bu farkı karşılaya- maması durumunda tek çare ka- lıyor, gazete fiyatına zam. Nite- kim 22 ocak tarihinde Cumhuri- yet fiyatını 700 liraya çıkardı. Şimdi bir geri dönüş yaparak Güneş Gazetesi'ni ele alalım. Da- ha önce, Güneş Gazetesi'nin her bir tanesinde sadece TV reklamı maliyetinin 139 lira 60 kuruş ol- duğunu belirtmiştik. Cumhuri- yet'in 600 liralık fiyatı için 5 lira 19 kunış olan reklam maliyetine karşılık 500 liralık Güneş'te 139 lira 60 kuruşluk reklam maliyeti. Güneş'in diğer maliyet rakam- larına sahip olmadığımız için, ga- zetenin gerçek fiyatının ne olma- sı gerektiğini. dolayısıyla satış fi- yatıyla gerçek fiyat arasındaki farkı kapatmak için ne kadarlık reklam alınması gerektiğini hesap- layamıyoruz. Ama reklam ve pro- mosyona ödenen paranın gazete maliyet kalemleri arasında ne ka- dar önemli bir yer tuttuğu Güneş örneğinde çok net görülebiliyor. Basın savaşla'n 1990'da da sü-" recek. —BİTTİ— GAZETELER 89U NASIL GEÇİRDİ? Ilıcak: Kârımız sadece tirajdaTercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak, sorularımızı şöyle yanıtladı: — Yöneliminiz | altındaki ga/elenin 1989 yılı salış ve kâr performansmı değerlendirir misiniz? ILICAK — 1989 yılı bilındiği gibi basın için kârlı bir yıl olmamıştır. Son birkaç yılın kısa özetini yaparsak, gazeıelerin kârından bahsetmek zaten mümkün değildir. Son yıllarda, zararlarını kapatabilmek için pek çok gazete yan işlere girmiş, nakit sıkıntısını atlatmanın başka yollarını aramıştır. Bunda, Türk Lirası'nın değer kaybetmesinin yanı sıra gazete kağıdına yapılan üst üste zamlar ile gazete girdilerinin sürekli artışı büyük rol oynamıştır. Tercüman'ın kârı, 1989 yılını kapatırken tirajı açısından olmuştur. — 1989 yılında TV reklamlarıvla promosyona ne kadar para harcadınız? ILICAK — TVde ekonomik reklam kavramı, zaman zaman sertleşen tiraj kavgası yüzünden kaybolmuştur. 1989 yılında Tercüman, TV'de en az harcama ile en çok tiraj alma özelliğini korumuştur. Toplam olarak Tercüman, 1989 yılının 12 ayında 1.085.3OO.0OO TL. 'reklam harcaması yapmıştır. — 1990 yılını nasıl görüyorsunuz? Başhca beklenıileriniz neler? ILICAK - 1990, gazeteler için zor yıl olmaya devam edecektir. Tercüman, geniş kiüelere dönük kültür hizmetini sürdürmek kararındadır. 'Milli/eı Gazetesi Genel Mudurü Kemal Kınacı sorularımızı şöyle yanıtladı: — Yönetiminiz altındaki gazete ya da gazetelerin ^ 1989 yılı satış ve kâr performansını değerlendirir misiniz? KINACI — Milliyet'in satışlanndakı istikrarlı tırmanış 1989 yılında da devam etti. 1989 yılı ortalama satışı 315.000*1 aştı. Rekabet seviyesinin yükseldiği pazar]ama harcamalarının arttığı 1989 yılı içersinde Milliyet'in satışlarındaki istikrarın devam etmesi olumludur. Milliyet Gazetesi, ana hedefi kâr sağlamak olan ticari bir kuruluş değildir. Biz kuruluş olarak "gelir-gider" dengemizi korumaya çahşırız. Bazen, fiyat ayarlamalarıyla okuyucumuzdan kaynak talep eder, bazen de çeşitli hizmet kampanyaları yoluyla birikmiş kaynaklanmızı okuyucularımıza sunarız. 1989 yılında "gelir- gider" dengemiz başarılı bir şekilde korunmuştur. — Yönetiminiz altındaki gazete ya da gazeteler, TV reklamlanyla promosyona 1989 yılında ne kadar para harcadılar? KINACI — Bizim promosyon harcamalanmız eğitim ve kültür hizmetlerine dönüktür. Okuyucumuza doğrudan hizmet götürecek, okuyucumuzun istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak kültür ve eğitim ağırlıkh yayınlarn yapımına \e tanıtımına önem vermekteyiz. TV reklamlarında dizi yazılar, röportajlar ağırlık kazanmaktadır. 1989'da 4 milyar 106 milyon TV reklam harcaması ile birlikte, tüm promosyon ve tanıtım giderlerimiz 11 milyar 500 milyon olmuştur. Bizim bu alandaki hiçbir harcamamız hedefi kısa vadeli olarak satış arttırmaya dönük değildir. Biz gazete satışı yoluyla sağladığımız kaynağın önemli bir bölümünii eğitim ve kültür hizmetlerine kullanıp onlara katma değer sağlayarak okuyucumuza iade ediyoruz. — 1990 yılını nasıl görüyorsunuz? Başlıca beklentileriniz neler? KINACI — 1990 yılı, bizim için özellikle önemli bir yıldır. Çünkü bu yıl 40'mcı yıldönümümüzü yaşıyoruz. 40 yılın tecrübe birikiminden aldığımız güçle, hedefimiz, bu yılı gazetecilik alanında yeni bir atılım yılı yapmaktır. Teknolojik imkânlarımızı hızla geliştirmeye çalışıyoruz. Bizce gazete, her şeyden önce bir gazetecilik işidir. Okurlan teşvik etme amacına yönelik - adına kısaca promosyon dediğimiz- sunuşlar ikinci planda kalır. Hele bunlar kuru bir şans oyunu haline getirilir ve tiraj arttırmanın yolu sadece onlarda aramrsa, dikkatler gazetenin asil işlevinden uzaklaşmış olur. Bu açıdan Milliyet, promosyon çalışmalanm özellikle kültür hizmetleri üzerinde yoğuniaştıran gazetedir. Bu konuda 1990 yılı için dileğimiz, başka gazetelerin de gazetenin fonksiyonuna uygun düşmeyen promosyon çeşitlerini artık terk etmesidir. Pazar payları (yıllık °/o) X /TÜRKİYE / \ 6 " 3 TERCÜMAN 4 CUMHURİYET 3 . 6 TAN 8.4 \ MİLLİYET J , 9 \ /BUGÜN 11.3\ iZ. ""GÛNAYDIN 14.5 1\ ZETE 3.] GÛNES^ .YENİ^ ASIR I HÜRRİYETİ5.4 SABAH 1 4 . 5 [GtöfeTe '10, v - ^ f vtttı: 6a LiLViı/ O U4<< •öfiC A r • 1 r • 1 •• 1 * 9 1 * 1 Avrupa Topluluğu'nunİspanyolkomiserive 'TürkiyeRaporu'nunmimarıAbelMatutes Al, 1 urkıye ye ekonomik AT>nin Türkiye tenihideğişmes yönden haksızlık etti — 2 — Türkiye her ne kadar ekonomik göstergelere göre sayısal açıdan üç yeni AT ülkesinin; İspanya, Portekiz ve Yunanistan'ın gerisinde olsa da, dinamik büyüme ve dinamik gelişme açısından özellikle Portekiz ve Yunanistan'a göre çok daha olumlu ekonomik göstergeler sunmaktadır. görüldüğü yıl içinde gerçekleşen ödemeler ara- sında büyük ölçüde farklar oluşmaktadır. 1986 yılında tüm Portekiz'in tüm fonlar- dan aldığı yardımlar 497.8 milyon ECU ci- vannda olmuştur. Bu da Avrupa Topluluğu bütçesinin yalnızca °/o 1.6'sını oluşturmakta- dır. Portekiz'in Avrupa Topluluğu'ndan 1989 yılında alacağı tüm yardımların tutarı takri- ben 600 milyon ECU civannda olacaktır. Bu da genel 1988 bütçesinde çok büyük bir Türkiye'nin AT'ye tam üyeliği zorda 90'li yıllara Avrupa TopJuiugu gerek politik gerek ekonomik açıdan yeni baz: karariarla giriyor. Kurulduğundan beri Avrupa Topluluğu bütçesinde en önemli yeri olan Tarımsal Garanti Fonu'na 70'li yıllarda ayrılan bütçenin ^o75*ine yakın ^10 oranı, artık 90'h yıllarda büyük ölçüde düşürülecek. 1 Ocak 1993'ten itibaren tek pazarın gerçekleştirilmesi ilç biriikte Tarımsal Garanti Fonu için öngörüleıvpayın büfçede ^«öû'ın aluna dûştnesi öngörülüyor. Bunun yaııında Avrupa Topluluğu'na yeni katılan ülkelerdeki sosyo-ekonomik dengeyi sağlamak ve bu ülkelerin Avrupa'daki diğer gelişmiş üikeierin konumuna girmesi için bölgesel ve sosyal strüktür fonlarının önemi artıyor. İik yıilarda bütçedeki payı %IO civannda olan Bölgesel ve Sosyal Strüktür fonlanna aynlan pay 1993'ten itibaren bütçenin %25'ini oluşturacak. Son yıliarda Avrupa Topluluğu'nun bütçesindeki büytimeyi de göz önüne alırsak bu bölgesel ve sosyal strüktür fonlanna verilen önem daha çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. Önce tek pazar, sonra para birliğinin gerçekleşmesi derken, Türkiye'nin tam üyeliği iyiden iyiye zora girmiş buiunuyor. Brüksel'deki komisyonun 19 AraJık 1989 tarihinde Türkiye'ye yönelik olarak kamuoyuna açıkladığı rapor, çok kısa bir süre sonra 5-6 Şubat 1990 tarihleri arasında Bakanlar Konscyi'nde taruşılacak. Türkiye'nin bu kısa süreç zarlında Avrupa Topluluğu ülkeleri nezdinde yaptıği atılınılar pek başanya ulaşamadı. Türkiye'nin tam üyeliği artık baska baharlara kalmıs eibi. DR. FARUK ŞEN Portekiz'in özellikle 1986'dan itibaren AT'- nin Tarımsal Garanti Fonu'ndan ve bölgesel ve sosyal strüktür lonlarından aldığı yardım- lara bakarsak, burüarın küçük ve cüzi mik- tarda olduğu onaya çıkacaktır. Portekiz 1986 yılında Tarımsal Garanti Fonu'ndan 30.4 mil- yon ECU'yu alırken, bunun Tarımsal Garanti Fonu içindeki payının 0.13 olduğunu görürüz. 87 yılında Portekiz'in Tarımsal Garanti Fo- nu'ndan aldığı pay, 174.9 milyon ECU'ya çık- mış. Genel olarak Tarımsal Garanti Fonu'n- daki payı da 0.73 oramna çıkmıştır. Buna kar- şılık 1987 yılında yalnız Fransa Tarımsal Ga- ranti Fonu'ndan 5 milyar 894 milyon ECU'- luk bir yardım almış ve bu da Tarımsal Ga- ranti Fonu'nun % 24.7'lik bir oranını kap- samaktadır. 1988 yılında Portekiz'in aldığı parada büyük bir artış olmamış ve kati olma- yan sayılara göre bu pay Tarımsal Garanti Fo- nu'nun genelinde ^o 1 oranında kalmıştır. Bu incelemeyi 1986 sayılarına göre Bölge- sel Strüktür Fonu'na yöneltirsek, Portekiz'e bu fondan öngörülen payın 380.85 milyon ECU civannda olduğunu görürüz. Bu da Böl- gesel Strüktür Fonu'na ayrılan paranın yal- nız Tb 12'sini oluşturmaktadır. Buna karşı- lık çok daha gelişmiş bir ülke konumunda olan Italya bu fondan 813 milyon ECU'luk bir pay almış bulunmakıa, bu da Bölgesel Strüktür Fonu'nun ^o26'sıru oluşturmaktadır. Aynı karşılaştırmayı Sosyal Strüktür Fonu'- na da yönelik olarak yapma imkânına sahi- biz. 1986 yılında Portekiz'e bu fondan ayrı- lan para 223 milyon ECU civannda olmuş ve bu da Sosyal Strüktür Fonu'na ayrılan payın yalnız %8.8'ini oluşturmaktadır. 1987'de bu fondan aldığı para 353 milyon ECU civarına çıkmıştır. Tablo 1: 1986 yılında Portekiz'e AT- Fonları'ndan ödenen paralar. milyon ECU 1. Tarımsal Garanti Fonu 2. Balıkçılık 3. Bölgesel Strüktür Fonu 4. Sosyal Strüktür Fonu 5. Ülkelerin kendı ödentilerini gercekleştirmek için ödenen pay 6. Ozei Ödentiler Toplam 1986 30 4 0.4 1888 109.2 57 163.3 497.8 Kaynak: AT-Resmi Yıllık Raporları, 30 yıl, 15 Arahk 1987, S. 169 Nol: Bütçelerden öngörülen paralarla, ön- meblağ değildir. Buna göre Türkiye'yi Por- tekiz'le karşılaştırırsak -bu karşılaştırma Brüksel tarafından yapılmaktadır- Türkiye Brüksel'deki uzmanlann öngördüğü gibi, Av- rupa Topluluğu bütçesinden Portekiz'in 6 misli fon alsa bile, bu alacağı tüm fonlann tutarı en fazla, 1989 yılı hesaplarına göre 3.6 milyar ECU civannda gerçekleşecektir. Bu- na karşılık gene yapılan hesaplara göre Türki- ye 1989 yılında Avrupa Topluluğu'na tam üye olsa idi, Avrupa Topluluğu bütçesine tak- riben 840 milyon ECU'luk bir katkıda bulu- nacaktı. Buna göre Türkiye Avrupa Topluluğu'ndan yaptığı katkıların 4.5 misli fazla yardım alan bir ülke konumuna girecek- ti. Yunanistan genel olarak 1987 yılı sonuna kadar yılda takriben Avnıpa Topluluğu büt- çesinin 1.7'si'oranında Brüksel'e katkıda bu- lunurken, yılda ortalama Avrupa Topluluğu bütçesinden °?o6.5 oranında bir pay almakta- dır. Ortalama bir hesapla Yunanistan, Avrupa Topluluğu bütçesine yaptığı katkının 4 mis- line yakın pay alan ülke görünümündedir. Buna karşılık yeni ülkeler de AT'nin büt- çesine büyük ölçüde katkıda bulunmamakta- dırlar. 1988 yılında Portekiz'in AT'nin büt- çesine olan katkısı bütçe genelinin "ol'i, Y'unanistan'ın-ki de ^o 1.1*1 geçmemiştir. Yalnız bu sayılara bakarsak, Avrupa Top- luluğu'nun Türkiye'ye ekonomik yönden hak- sızlık ettiğini gayet açık bir şekilde görürüz. Bunun dışında Türkiye Araştırmalar Merke- zi olarak, Devlet Planlama Teşkilatı adına yaptığımız bir araştırma projesinde üç yeni Avrupa Topluluğu ülkesi ile -İspanya, Portekiz, Yunanistan- sosyo-ekonomik açı- dan karşılaştırdığımız zaman, Türkiye'nin özellikle 1981 yılından itibaren bu üç ülkeye göre daha dinamik bir büyüme ve gelişme sü- reci içine girdiğini görüyoruz. Her ne kadar Türkiye ekonomik gösterge- lere göre sayısal açıdan bu üç ülkenin gerisin- de olsa bile dinamik büyüme ve dinamik ge- lişme açısından özellikle Portekiz ve Yunanis- tan'a göre çok daha olumlu ekonomik gös- tergeler sunan bir ülke konumuna girmekte- dir. Sonuç olarak gerek zamanlaması gerekse sunuşu açısından Brüksel raporu, Türkiye'- ye olumlu bir yaklaşım içinde görülmemek- tedir. Noel tatilinden kısa bir süre önce çıka- rılan ve 5-6 şubat tarihleri arasında Avrupa Topluluğu Dışişleri Bakanlan Konseyi'nde görüşülecek olan Brüksel raporuna karşı Türkiye'nin gösterebileceği tepki, mümkün olduğu kadar minimum dazeyde tutulmak is- tenmiş, bunun için zamanlama Brüksel açı- sından çok akıllıca yapılmıştır. Türkiye'ye karşı olan bu olumsuz yaklaşı- mı Doğu Avrupa ülkelerindeki gelişmeler ve üç yeni Avrupa Topluluğu ülkesinin Avrupa Topluluğu bütçesine getirdiği yükte görme olanağı vardır. Tüm bunlara rağmen. Türki- ye Avrupa Topluluğu'nun 13. üyesi olma sı- fatına en az Yunanistan ve Portekiz kadar la- yıktır. —BİTTİ— Avrupa Topluluğu'nun Akdenk ülkelerinden sorumlu İspanyol komiseri Abel Matutes, Doğu Avrupa ülkelerindeki son gelişmelerin, bölge ülkeleri lehine ve Türkiye aleyhine bir durum yaratamayacağı kamsında. NtLGÜN CERRAHOĞLU BRÜKSEL — AT Komisyonu- nun Akdeniz ülkelerinden sorum- lu üyesi İspanyol komiser Abel Matutes, dün yayımlamaya başla- dığımız söyleşide, 'Türkiye'nin Av- rupa Topluluğu'na tam üye olabil- mesi için daha epey vakti olduğunu' söylemişti. AT Komisyonu'nun geçen ara- hk ayında hazırladığı 'Türkiye Ra- poru'nun da baş miman olan Ma- tutes, Doğu Avrupa'daki son ge- lişmelerin AT bakımından bu böl- gedeki ülkeler lehine ve Türkiye aleyhine bir sonuç yaratmayacağı kamsında. — Avrupa şu anda tarnamen Doğu Avrupa'daki gelişmelerle büyülenmiş vaziyette. Sizce Avru- pa'daki bu yeni iklim. topluluğun öncelikler listesinde Türkiye ile ilişkileri arka sıralara itmiyor mu? MATUTES — Hayır. Olan şu- dur: Doğu Avrupa ülkelerinin ya- şadığı büyük sonınlar ve ortaya çı- . kan büyük fırsatlar, bunların ive- dilikle değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Sorun, bu ülkelerin etkin olmayan bir merkezi plan- lamadan liberal ekonomi sistemi- ne, diktatörlükten kişisel özgür- lüklerin korunduğu demokrasile- re geçmekti. Kaldı ki bunlar da Avrupa ülkeleridir. Bu fırsattan yararlanmak gerekmektedir. Işte bu özellikler, topluluğun Doğu Avrupa olgusuna yaklaşımına bel- li bir ivedilik katmıştır. Fakat bu ivediliğin Türkiye, Akdeniz ülke- leri ve Latin Amerika ile ilişkiler gibi diğer önceliklerinin aleyhine işlemesi şart değildir. — Doğu Avrupa ülkeleriyle de Türkiye'ninkine benzer ortaklık anlaşmalan imzalanacağına dair söylentiler var. Doğru mu? MATUTES — Bu, sözü edilen olasılıklardan biridir. Sorunu in- celiyoruz. Komisyon bu konuda henüz bir karara varmamıştır. Fa- kat komisyon bünyesi içinde yap- tığımız gayri resmi tartışmalarda bu ülkelerle gerçekleştirecegimiz işbirliğinin şekü üzerinde duruyo- ruz. Fakat dediğiniz gibi söz İto- 'nusu ülkelerle ortaklık aniaşması çerçevesinde işbirliğine gitmek gerçeğe hayli yakın bir olasıhktıı. — Türkiye'nin AT iiyeliğini bcklerken EFTA'ya (European Free Trade Association-Avrupa Serbest Tıcaret Biriiği) katılmasmı tavsiye eder misiniz? AT giderek EFTA ile daha yakın bir işbirliği- ne gireeeğine göre bu gelişme Türkiye'nin toplulukla ilişkilerini güçlendirmez mi? Bir de teknik açıdan EFTA üyeliği ile AT'ye lam üye olmak arasında herhangi bir çelişki var mı? MATUTES — Türkiye açısın- dan iyi bir egzersiz olabilir bu. EFTA büyük ekonomik alanlar- da gerçekleştirilerı işbirliği açısın- dan geçerli bir egzersizdir. Biliyor- sunuz, EFTA içinde ATnin, örne- ğin tarım sektöründe geliştirmiş olduğu ortak politikalan yoktur. Dolayısıyla Türkiye'ye daha faz- Sağlık personelinepuanlı prim Sağlık sektöründe çahşan personele, işteki başarısına göre tutturduğu puan üzerinden prim verilecek. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, söz konusu düzenlemenin bakanlık hastanelerini, özel sağhk kuruluşlarıyla rekabet edebilecek duruma getirmek olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bıiro- su) — Sağlık personeline, yaptığı işteki başarısına göre "puan" ve- rilecek. İ>rtibinden iş yeteneğine kadar değerlendirilecek olan per- sonel, tutturduğu puana göre dö- ner sermaye gelirlerinden pay ala- cak. Üçer aylık olarak ödenecek pay, yardımcı sağlık hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfındaki personel için yan ödeme ve her türlü tazminat tutarının yüzde 50'sini, diğer sağlık personeli için ise yüzde 100'ünü geçemeyecek. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, söz konusu düzenlemenin genel sağ- lık sigortası uygulamasına geçiş öncesinde, bakanlık hastaneleri- ni özel sağlık kuruluşlarıyla reka- bet edebilecek duruma getirmek için yapıldığını söyledi. Sağhk Bakanhğı, 30 Haziran 1989 eünü Resmi Gazete'de ya- yımlanarak v-ürürlüğe giren ve sağlık personeline döner sermaye gelirlerinden pay verilmesini ön- gören kanun hükmünde kararna- menin hükümlerine açıklık getir- mek amacıyla "Sağlık Bakanlığı'- na ait döner sermayeli kurum ve kuruluşlarda görevli personele dö- ner sermayeden yapılacak ek öde- me hakkında yönerge" yayımiadı. Sağlık Bakam Şıvgın, dün dü- zenlediği basın toplantısında yö- nergeyle ilgili bilgi verdi. Yöner- genin 325 döner sermayeli kurum- daki 65 bin 945 sağlık persdneli- ni ilgilendirdiğini belirten Şıvgın, yönergenin ocak ayı başından iti- baren yürürlüğe girdiğini söyledi. Döner sermayeden personele ya- pılacak ödemelerin. yardımcı sağ- lık hizmetleri ve yardımcı hizmet- ler personeli için yan ödeme ve tazminat tutarlarının yüzde 50'sini, diğer personel için yüzde 100'ünü geçemeyeceğini ifade eden Şıvgın, sağlık personelinin unvanlarına göre ek ödeme tavan yüzdelerini şöyle sıraladı: "Uzman tabip yüzde 100. tabip yüzde 90, >ükseköğrenimli sağlık hizmetleri sınıfı yüzde 80, hasla- ne miıdurü yüzde 8O,hastane mü- dur yardımcısı yüzde 70, döner sermaye saymanı yüzde 80, yük- seköğrenimli teknik hizmetler sı- nıfı yüzde 70, yükseköğrenimli di- ğer sınıflar yüzde 60, ortaoğre- nimli sağlık hizmetleri sınıfı yüz- de 50, ortaögrenimli teknik hiz- metler sınıfı yüzde 40, ortaöğre- nirali diğer sınıflar yüzde 30, yar- dımcı hizmetler sınıfı yüzde 30." Yönergede yer alan diğer hü- kümler şöyle sıralanıyor: " — Ek ödemeler üçer aylık dö- nemler halinde ödenecek. — Ek ödeme loplamı, ilgili ku- rum veya kuruluşun üç aylık dö- nem içinde elde ettiği döner ser- maye gelirlerinin yüzde 50'sini ge- çemeyecek.* — Ek ödemeye hak kazanıla- bilmesi için çalışılan ünitenin op- timal bir verimin altına düsmeme- si gerekecek. — Personelin ek ödemeye hak kazanabilmesi için belirli bir per- formansı göslermesi aranacak. Sağlık personeline puan verilir- ken göz önüne alınacak ölçütler ise şöyle: "İş bilgisi, yeteneği, kendisini yenileme isteği, yaptığı işin kali- tesi. yaptığı işin miktarı. inisiya- tif, diğer çalışanlarla ilişkisi, zi- hinsel yetenekleri, söyleneni yap- madaki tutum ve yeteneği, düzen- lilik, tertiplilik." la özgürlük verebilir bu açıdan. AT üyeliğine nazaran daha kolay ve daha az sınırlayıcı olabilir. Fa- kat Türkiye, AT ile çizdiği güm- rük biriiği yolu içinde de aynı so- nuçlara varabilir. Ankara Anlaş- ması'nda görüldüğü gibi gümrüK birliğine doğru kat edilecek yol, Türkiye'ye ister EFTA üyesi olsun, ister olmasın topluluğun ekono- mik politikalarının bir parçası ol- mak olanağı verir. — Fakat topluluk, EFTA üye- leriyle giderek daha yakın ilişki içine girecek. Bu iki blok arasıo- da daha sıkı ekonomik ve siyasi ilişkiler kurutacak. Türkiye'nin >alnız kalmaması için faydalı ola- bilir mi bu? MATUTES — Evet. EFTA ile daha yakın ilişkiler aradığımız bir gerçek. Doğru bu. — Komisyon Başkanı Jacques Delors'un 'iç içe giren halkalar te- orisi'ne göre Türkiye, EFTA ve Doğu Avrupa ulkderiyle hemen ikinci halkaya mı, yoksa Magreb ve Muslüman Akdeniz ülkeleriy- le dış halkaya mı yerleştirilecek sizce? MATUTES — Fakat bu henüz geliştirilmiş bir teori değil. Res- men onaylanmadı bu. Komisyon Başkanı Delors bile bunu resmi bir şekle dökmedi. Bu, bir ara or- taya atıldı. O kadar. Sonra biliyor- sunuz, Doğu Avrupa ülkelerindeki ilişkiler iyice hız kazandı. Dolayı- sıyla şimdi günlük gerçekleri gör- mek durumundayız. — Arkadan Fransız Cumhur- başkanı François Mitterrand da Avrupa Konfederasyonu fikrini ortaya attı. Avrupa Konfederasyo- nu ile Avrupa Topluluğu arasında ne gibi bir ilişki olacak? MATUTES — Topluluğun bu ülkelerle ayrıcalıku ilişkiler içine girmek istediği açık. — Hangi ülkelerie? MATUTES — Henüz hangi ül- kelerin bu ilişki çerçevesi içine gi- receği konusunda alınmış bir ka- rar, komisyon içinde yapılmış bir tartışma yok. Zengin bir düş gü- cünden çıkan geniş ufuklu bir fi- kir bu. Fakat henüz somut bir öneriye cevap vermiyor. Fakat orta dönemde bu ülkelerle Avrupa Topluluğu'nun ilişkilerini sıkılaş- tırmak istediğini gösteriyor. Tabii söz konusu ülkelerin topluluk üye- lerine dönüşmesi anlamına gelmi- yor bu. Ne ki bu olasılık da ber- laraf edilmiş değil. "Avrupa Kon- federasyonu", sadece orta ve uzun dönemde üzerinde düşünülmesi için ortaya atıtmış bir fikirdir. Olumlu birtakım yönleri vardır. Ama daha geliştirılmesi, düşünül- mesi ve olgunlastırılması gerek- mek t e d i r .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle